"...
II- İTİRAZLARIN GEREKÇELERİ
İtiraz yoluna başvuran Mahkemelerin gerekçelerinde özetle, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 168. maddesindeki etkin pişmanlık hükümlerinin karşılıksız yararlanma gibi doğrudan adli para cezası verilebilecek suçlar yanında yağma suçu gibi daha ağır nitelikte yaptırıma bağlanmış olan suçları da kapsam içine almasına karşın "suç eşyasını satın alma" suçunun kapsam dışında tutulduğu, oysa suç eşyasını satın alma suçunun unsurları, sonuçları, başkalarını etkileme gücü vb. yönlerden ele alındığında etkin pişmanlık hükmü kapsamı dışında tutulmasının makul hukuki bir nedeninin bulunmadığı, daha ağır yaptırıma bağlanmış olan suçlara etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanması sonucunda suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi suçundan daha az ceza verilmesinin söz konusu olabileceği, Türk Ceza Kanunu'nun 168. maddesinde düzenlenen etkin pişmanlık hükümlerinin mal varlığına yönelik suçlardan olan hırsızlık, mala zarar verme, güveni kötüye kullanma, dolandırıcılık,hileli iflas, taksirli iflas ve karşılıksız yararlanma suçları bakımından uygulanırken, yine aynıbab ya da fasıl içinde düzenlenmiş olan ve mal varlığı aleyhine suçlar grubunda yer alan"cürüm eşyasını bilerek satın alma veya kabul etme" suçuna uygulanmamasının adalet ve eşitlik ilkeleriyle bağdaşmadığıbelirtilerek, itiraz konusu kuralınAnayasa'nın 2. ve 10. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür."
ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı : 2007/46
Karar Sayısı : 2009/36
Karar Günü : 26.2.2009
R.G. Tarih-Sayı :05.06.2009-27249
İTİRAZ YOLUNA BAŞVURANLAR:
1- Gölcük 2. Asliye Ceza Mahkemesi (Esas Sayısı : 2007/46)
2- Ardeşen Asliye Ceza Mahkemesi (Esas Sayısı : 2007/102)
İTİRAZLARIN KONUSU: 26.9.2004 günlü, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 29.6.2005 günlü, 5377 sayılı Yasa'nın 20. maddesiyle değiştirilen 168. maddesinin Anayasa'nın 2. ve 10. maddelerine aykırılığı savıyla iptali istemidir.
I- OLAY
Bakılmakta olan davalarda, etkin pişmanlık hükmünü düzenleyen Türk Ceza Kanunu'nun 168. maddesinde "suç eşyasını satın alan veya kabul edenler"in belirtilmemesi nedeniyle, söz konusu suçu işleyenlerin maddede öngörülen ceza indiriminden yararlanamamasının Anayasa'ya aykırı olduğu kanısına varan Mahkemeler, iptali için başvurmuşlardır.
III- YASA METİNLERİ
A- İtiraz Konusu Yasa Kuralı
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun itiraz konusu 168. maddesi şöyledir:
"(1) Hırsızlık, mala zarar verme, güveni kötüye kullanma, dolandırıcılık, hileli iflâs, taksirli iflâs ve karşılıksız yararlanma suçları tamamlandıktan sonra ve fakat bu nedenle hakkında kovuşturma başlamadan önce, failin, azmettirenin veya yardım edenin bizzat pişmanlık göstererek mağdurun uğradığı zararı aynen geri verme veya tazmin suretiyle tamamen gidermesi halinde, verilecek cezanın üçte ikisine kadarı indirilir.
(2) Etkin pişmanlığın kovuşturma başladıktan sonra ve fakat hüküm verilmezden önce gösterilmesi halinde, verilecek cezanın yarısına kadarı indirilir.
(3) Yağma suçundan dolayı etkin pişmanlık gösteren kişiye verilecek cezanın, birinci fıkraya giren hallerde yarısına, ikinci fıkraya giren hallerde üçte birine kadarı indirilir.
(4) Kısmen geri verme veya tazmin halinde etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanabilmesi için, ayrıca mağdurun rızası aranır."
B- Dayanılan Anayasa Kuralları
Başvuru kararlarında, Anayasa'nın 2. ve 10. maddelerine dayanılmıştır.
IV- İLK İNCELEME
Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün 8. maddesi gereğince, E. 2007/46 sayılı dosyada 17.5.2007 gününde, E. 2007/102 sayılı dosyada ise 30.11.2007 gününde yapılan ilk inceleme toplantılarında, dosyalarda eksiklik bulunmadığından işin esasının incelenmesine Haşim KILIÇ ve A. Necmi ÖZLER'İN karşıoyları ve oyçokluğuyla karar verilmiştir.
V- BİRLEŞTİRME KARARI
26.9.2004 günlü, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 29.6.2005 günlü, 5377 sayılı Yasa'nın 20. maddesiyle değiştirilen 168. maddesinin (1) numaralı fıkrasının iptaline karar verilmesi istemiyle yapılan itiraz başvurusuna ilişkin 2007/102 esas sayılı davanın, aralarındaki hukuki irtibat nedeniyle 2007/46 esas sayılı dava ile birleştirilmesine, esasının kapatılmasına, esas incelemenin 2007/46 esas sayılı dosya üzerinden yürütülmesine, 30.11.2007 gününde oybirliğiyle karar verilmiştir.
VI- ESASIN İNCELENMESİ
Başvuru kararları ve ekleri, işin esasına ilişkin rapor, itiraz konusu kural, dayanılan Anayasa kuralları ve bunların gerekçeleri ile diğer yasama belgeleri okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
A- Uygulanacak Kural Sorunu
Anayasa'nın 152. ve 2949 sayılı Yasa'nın 28. maddesine göre mahkemeler, bakmakta oldukları davalarda uygulayacakları bir yasa veya yasa hükmünde kararnamenin hükümlerini Anayasa'ya aykırı görürler veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varırlarsa o hükmün iptali için Anayasa Mahkemesine başvurmaya yetkilidirler. Ancak, bu kurallar uyarınca bir mahkemenin Anayasa Mahkemesine başvurabilmesi için elinde yöntemince açılmış ve görevine giren bir dava bulunması ve iptali istenen kuralın da o davada uygulanacak olması gerekmektedir. Uygulanacak yasa kuralları, davanın değişik evrelerinde ortaya çıkan sorunların çözümünde ve davayı sonuçlandırmada olumlu ya da olumsuz yönde etki yapacak nitelikte bulunan kurallardır.
Gölcük 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 24.4.2007 günlü, E. 2006/398 sayılı başvuru kararında Türk Ceza Kanunu'nun 168. maddesinin tamamının iptali istenirken, Ardeşen Asliye Ceza Mahkemesinin 1.11.2007 günlü, 2006/168 sayılı kararında ise aynı maddenin (1) numaralı fıkrasının iptali istenmektedir. Türk Ceza Kanunu'nun iptali istenen 168. maddesinin (1) numaralı fıkrasında, Türk Ceza Kanunu'nun "İkinci Kitap"ının "İkinci Kısım"ının "Onuncu Bölüm"ünde yer alan "Malvarlığına Karşı Suçlar" içerisindeki bazı suçlarda etkin pişmanlık halinin kapsadığı suçlar ile etkin pişmanlığın kovuşturma başlamadan önce gerçekleşmesi durumunda uygulanacak ceza indirim oranı düzenlenirken, maddenin diğer fıkralarında ise (1) numaralı fıkraya bağlı olarak uygulanacak kurallara yer verilmiştir. Bakılmakta olan her iki davanın konusunu, etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanma kapsamını belirleyen 168. maddenin (1) numaralı fıkrasındaki düzenlemenin iptali istemi oluşturmaktadır. Dolayısıyla, 168. maddenin (2), (3) ve (4) numaralı fıkraları, davada uygulanacak kural niteliğinde değildir. Bu nedenle, Türk Ceza Kanunu'nun 168. maddesinin (2), (3) ve (4) numaralı fıkralarına ilişkin başvurunun Mahkemenin yetkisizliği nedeniyle reddine, 26.2.2009 gününde oybirliğiyle karar verilmiştir.
B- Anayasa'ya Aykırılık Sorunu
Başvuru kararlarında, Türk Ceza Kanunu'nun 168. maddesindeki etkin pişmanlık hükümlerinin suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi suçunu kapsamadığı, oysa bu suçun söz konusu bölümde düzenlenen ve kapsam içerisine alınan diğer suçlarla benzer özellikler taşıdığı, bu suçun unsurları, sonuçları ve başkalarını etkileme gücü dikkate alındığında etkin pişmanlık hükmü kapsamı dışında tutulmasının makul bir nedeninin bulunmadığı, bu suçtan daha hafif veya daha ağır yaptırımlara bağlanan suçların etkin pişmanlık kapsamına alınmasına karşın bu suçun kapsama alınmamasının adalet duygularını incittiği ve ceza adaletine aykırı olduğu, etkin pişmanlık hükümlerinin Türk Ceza Kanunu'nun malvarlığına karşı suçlar bölümünde düzenlenen bazı suçlar için uygulanırken benzer nitelikteki suç konusu eşyayı satın alma veya kabul etme suçu hakkında uygulanmamasının eşitlik ilkesine de aykırı olduğu, ayrıca ilk suçu işleyen fail hakkında etkin pişmanlık hükmünün uygulanması sonucunda verilecek cezanın bu kişiden suç konusu eşyayı satın alan veya kabul eden kişinin cezasından az olacağı, bu durumun ise ceza adaletine uygun olmadığı belirtilerek, itiraz konusu kuralın Anayasa'nın 2. ve 10. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun "Etkin pişmanlık" başlıklı 168. maddesinde, aynı Kanun'un "İkinci Kitap"ının "Kişilere karşı suçlar" başlıklı "İkinci Kısım"ının "Onuncu Bölüm"ünde yer alan "Malvarlığına Karşı Suçlar" içerisindeki bazı suçlar hakkında uygulanacak etkin pişmanlık hükümlerine yer verilmiştir. Maddenin itiraz konusu (1) numaralı fıkrasında hangi suçlarda etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiş, buna göre, etkin pişmanlık hükümleri sadece (1) numaralı fıkrada sayılan "Hırsızlık, mala zarar verme, güveni kötüye kullanma, dolandırıcılık, hileli iflâs, taksirli iflâs ve karşılıksız yararlanma suçları" hakkında uygulanabilecektir. Bu suçlar dışında kalan aynı bölümdeki diğer suçlar bakımından etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanması mümkün değildir.
Anayasa'nın 2. maddesinde belirtilen hukuk devleti, eylem ve işlemleri hukuka uygun, insan haklarına dayanan, bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren, her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren, hukuk güvenliğini sağlayan, bütün etkinliklerinde hukuka ve Anayasa'ya uyan, işlem ve eylemleri bağımsız yargı denetimine bağlı olan devlettir.
Hukuk devletinde, ceza ve ceza yerine geçen güvenlik tedbirlerine ilişkin kurallar, ceza hukukunun ana ilkeleri ile Anayasa'nın konuya ilişkin kuralları başta olmak üzere, ülkenin sosyal, kültürel yapısı, etik değerleri ve ekonomik hayatın gereksinmeleri göz önüne alınarak saptanacak ceza politikasına göre belirlenir. Yasakoyucu, cezalandırma yetkisini kullanırken toplumda hangi eylemlerin suç sayılacağı, bunun hangi tür ve ölçüdeki ceza yaptırımı ile karşılanacağı, nelerin ağırlaştırıcı veya hafifletici sebep olarak kabul edilebileceği konusunda takdir yetkisine sahiptir.
İtiraz konusu kuralda, suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi suçu etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanma kapsamı dışında bırakılmıştır. Belli koşulların varlığına bağlı olarak sanığın cezasından belli oranlarda indirim yapılmasını öngören etkin pişmanlık hükümlerinin hangi suçlar için uygulanacağının saptanmasının yasakoyucunun takdir yetkisi içinde kaldığı hususunda duraksama yoktur. Maddenin gerekçesinde de belirtildiği üzere, suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesinin, suç işlemek suretiyle veya suç işlemek dolayısıyla elde edilen menfaatlerin piyasada tedavüle konulmasının ve suç işlemenin bir menfaat temini açısından cazip bir yol olarak görülmesinin önüne geçilmesi amacıyla suç olarak kabul edildiği dikkate alındığında, bu suçun etkin pişmanlık hükümlerinden yararlandırılmamasının maddenin yasalaştırılma amacıyla uyumlu bir düzenleme olduğu anlaşılmaktadır. Diğer taraftan, Türk Ceza Kanunu'nun "İkinci Kitap"ının "İkinci Kısım"ının "Onuncu Bölüm"ünde "Malvarlığına Karşı Suçlar" başlığı altında düzenlenen suçlar incelendiğinde, bunlardan bazılarının malvarlığına yönelik suç kategorisi içerisinde değerlendirilemeyeceği görülmektedir. Kaldı ki, Türk Ceza Kanunu'nun 165. maddesindeki "suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi suçu"nun sadece malvarlığına karşı işlenen suçlar bakımından söz konusu olmadığı da söylenebilir. Zira, suç konusu eşyanın elde edildiği önceki suçun mutlaka malvarlığına karşı işlenmiş bir suç olması gerekmemektedir. Suç konusu eşyanın, malvarlığına karşı suç niteliği taşımayan rüşvet, irtikap, ihtilas ve sahtekarlık gibi suçlardan elde edilmesi durumlarında da 165. maddenin uygulanması söz konusudur. Suç konusu eşyayı satın alma veya kabul etme suçu, aynı zamanda, delillerin ortaya çıkarılmasını önleyen ve dolaylı olarak failin saklanmasını kolaylaştıran bir suç olması nedeniyle "Adliyeye karşı işlenmiş bir suç" niteliğine de sahiptir. Bu durumda, yasakoyucunun takdir yetkisine dayanarak ve Türk Ceza Kanunu'nun "Malvarlığına Karşı Suçlar" başlıklı bölümünde yer alan bazı suçların niteliklerindeki farklılıkları dikkate alarak yaptığı bu düzenlemenin hukuk devleti ilkesine aykırı bir yönünün bulunmadığı açıktır.
Açıklanan nedenlerle kural, Anayasa'nın 2. maddesine aykırı değildir. İptal isteminin reddi gerekir.
Yukarıda belirtilen gerekçe karşısında kuralın Anayasa'nın 10. maddesi yönünden ayrıca incelenmesine gerek duyulmamıştır. Anayasa'nın 10. maddesi yönünden yapılan değerlendirmeye Fulya KANTARCIOĞLU ve Ahmet AKYALÇIN ek gerekçeyle katılmışlardır.
VII- SONUÇ
26.9.2004 günlü, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 29.6.2005 günlü, 5377 sayılı Yasa'nın 20. maddesiyle değiştirilen 168. maddesinin (1) numaralı fıkrasının Anayasa'ya aykırı olmadığına ve itirazın REDDİNE, 26.2.2009 gününde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
Başkan
Haşim KILIÇ
Başkanvekili
Osman Alifeyyaz PAKSÜT
Üye
Sacit ADALI
Fulya KANTARCIOĞLU
Ahmet AKYALÇIN
Mehmet ERTEN
A. Necmi ÖZLER
Serdar ÖZGÜLDÜR
Şevket APALAK
Serruh KALELİ
Zehra Ayla PERKTAŞ
EK GEREKÇE
Başvuran Mahkeme itiraz konusu kuralın Anayasa'nın 10. maddesindeki eşitlik ilkesine de aykırı olduğunu ileri sürmesine karşın karar gerekçesinde bu yönden inceleme yapılmasına gerek görülmeyerek, Anayasa ve ceza hukukunun temel ilkelerine bağlı kalmak koşuluyla ceza düzenlemeleri yapmanın yasa koyucunun takdir yetkisi içinde bulunduğu vurgulanmaktadır.
Anayasa'nın 10. maddesinde yer verilen eşitlik ilkesiyle herkese hiçbir ayırım gözetilmeksizin yasalar önünde eşit davranılması güvence altına alınmakta, böylece bireylerin yasalardan eşit yararlanma konusundaki temel haklarına da işaret edilmektedir. Eşitliğin hukuk devletinin de önde gelen temel ilkelerinden biri olduğunda duraksama bulunmamaktadır.
Yasa koyucunun ceza hukuku alanında düzenleme yaparken sahip olduğu takdir yetkisi, sınırsız olmayıp Anayasa ve hukukun genel ilkeleriyle sınırlandırılmıştır. Başvuran mahkeme tarafından yasa koyucunun düzenleme yapma konusundaki takdirini eşitlik ilkesine aykırı olarak kullandığı ileri sürülerek, yalnız Anayasa'nın değil, evrensel hukukun da temel ilkelerinden biri olan eşitlik ilkesine aykırılıktan kaynaklanan bir temel hak ihlâlinden söz edilmektedir.
Ceza hukuku alanında, suç sayılan eylemlerin belirlenmesi ve korunan hukuki yarar, suçu işleyenler ile suçun nitelikleri gözetilerek bunlara verilecek cezanın türü ve miktarının saptanması yasa koyucunun sahip olduğu takdir yetkisi içinde ise de bu durum, özellikle eşitlik ilkesine aykırılık gibi temel hak ihlâli savları karşısında Anayasal denetim yapılmasına engel oluşturmaz. Esasen Anayasa yargısının amacı ve işlevi de bu denetimi zorunlu kılmaktadır.
Bu nedenle konunun, başvuran Mahkeme'nin ileri sürdüğü eşitlik ilkesi yönünden de incelenerek itiraz konusu kuralın hangi gerekçe ile bu ilkeye aykırı olmadığının belirtilmesi gerektiği düşüncesiyle çoğunluğun karardaki redde ilişkin görüşüne katılıyoruz.
Resmi Gazete Tarih-Sayısı : 03.05.2007-26511
Esas Sayısı : 2007/45
Karar Sayısı : 2007/21 (Yürürlüğü Durdurma)
Karar Günü : 1.5.2007
YÜRÜRLÜĞÜN DURDURULMASI İSTEMİNDE BULUNAN : Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri Deniz BAYKAL, Önder SAV ile birlikte 134 milletvekili
YÜRÜRLÜĞÜN DURDURULMASI İSTEMİNİN KONUSU : Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü'nün 121. maddesinin birinci fıkrasındaki “Anayasanın 102 nci maddesi hükümlerine göre” ibaresini eylemli olarak değiştiren Türkiye Büyük Millet Meclisi kararı ve bu uygulamanın ayrılmaz parçası olan 27.4.2007 günlü, 11. Cumhurbaşkanı seçimi ilk oylamasının iptali ve yürürlüğünün durdurulması istemidir.
YÜRÜRLÜĞÜN DURDURULMASI İSTEMİNİN İNCELENMESİ
Yürürlüğün durdurulması istemini de içeren dava dilekçesi ve ekleri, işin esasına ilişkin rapor, iptali istenilen kural, dayanılan Anayasa kuralları ve bunların gerekçeleri ile öteki yasama belgeleri okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin eylemli içtüzük değişikliği niteliğinde olan 27.4.2007 günlü, 96. birleşiminde alınan 11. Cumhurbaşkanı'nın seçiminde gözetilmesi gereken toplantı yeter sayısı ile ilgili kararı, 1.5.2007 günlü, E. 2007/45, K. 2007/54 sayılı kararla iptal edildiğinden, bu kararın, uygulanmasından doğacak sonradan giderilmesi güç veya olanaksız durum ve zararların önlenmesi ve iptal kararının sonuçsuz kalmaması için kararın Resmî Gazete'de yayımlanacağı güne kadar YÜRÜRLÜĞÜNÜN DURDURULMASINA, 1.5.2007 gününde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
Tülay TUĞCU