ANAYASA
MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı: 2008/39
Karar Sayısı: 2008/134
Karar Günü : 22.7.2008
R.G. Tarih-Sayı :18.11.2008-27058
İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN : Danıştay Altıncı
Dairesi
İTİRAZIN KONUSU : 31.7.2003 günlü, 4969
sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun'un Geçici 1. maddesinin ikinci fıkrasının imar planları yönünden
Anayasa'nın 5., 10. ve 56. maddelerine aykırılığı savıyla iptaline ve
yürürlüğünün durdurulmasına karar verilmesi istemidir.
I- OLAY
Ankara İli Çankaya İlçesi, Dikmen Mahallesi 3 pafta, 16743 ada, 1
sayılı parsele ilişkin olarak 1/1000 ölçekli uygulama imar planı, 1/5000
ölçekli nazım imar planı ile 1/50.000 ölçekli 1990 Ankara Nazım İmar Planı
değişikliklerinin onayına ilişkin 4.10.2006 günlü işlemin iptali ve yürütmenin
durdurulması istemiyle açılan davada, kuralın Anayasa'ya aykırı olduğu
kanısına varan Danıştay 6. Dairesi, iptali için başvurmuştur.
III- YASA METİNLERİ
A- İtiraz Konusu Yasa Kuralı
31.7.2003 günlü, 4969 sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un itiraz konusu kuralı da
içeren Geçici 1. maddesi şöyledir:
"Maliye Bakanı, mülkiyeti Hazineye ait Ankara İli, Çankaya İlçesi,
5 inci bölge, Dikmen Mahallesinde bulunan 3 pafta, 16743 ada, 1 parsel numaralı
taşınmaz malı, üzerindeki muhdesatı ile birlikte 26.5.1927 tarihli ve
1050 sayılı Kanun, 8.9.1983 tarihli ve 2886 sayılı Kanun, 4.1.2002 tarihli ve
4734 sayılı Kanun ve 21.2.1967 tarihli ve 832 sayılı Kanunun vize ve tescile
ilişkin hükümlerine tâbi olmaksızın, mevcut haliyle ya da kat mülkiyeti veya
kat irtifakı kurdurmak ya da 4.1.2002 tarihli ve 4734 sayılı Kanuna tâbi
olmaksızın yeni veya ilave inşaatlar yaptırmak suretiyle, tespit edeceği veya
ettireceği rayiç bedel üzerinden peşin veya taksitle, T.C. Emekli Sandığı Genel
Müdürlüğünün iştiraki olan Emek İnşaat ve İşletme Anonim Şirketi aracılığıyla
satmaya, satış işlemleri ile ilgili olarak kamu kurum ve kuruluşları nezdinde Hazine
adına her türlü işlemi yaptırmaya, satış bedelinin % 2'sini geçmemek üzere
hizmet karşılığı olarak anılan şirkete yapılacak ödemeye esas oranı
belirlemeye, satış işlemleri ile ilgili her türlü gider, masraf ve hizmet
bedeli karşılığını Maliye Bakanlığı bütçesinden bu şirkete ödemeye yetkilidir.
Satış bedellerinin tahsil edilen kısımlarından ilgili belediyeye % 2,
büyükşehir belediyesine ise % 1 oranında pay verilir.
Bu taşınmaz mal ile ilgili olarak imar mevzuatındaki kısıtlamalar
ile plân ve parselasyon işlemlerindeki askı, ilân ve itirazlara dair sürelere
ilişkin hükümlere tâbi olmaksızın, her ölçekteki imar plânını yapmaya,
yaptırmaya, değiştirmeye ve resen onaylamaya ve her türlü ruhsatı vermeye
Bayındırlık ve İskan Bakanlığı yetkilidir. Plân hazırlama ve onaylama işlemleri
Bayındırlık ve İskan Bakanlığının uygun görülen birimince, ruhsat ve plân
uygulama işlemleri ise Bayındırlık ve İskan Bakanlığı il teşkilatınca yerine
getirilir. Kesinleşen plânlar ilgili belediyelere tebliğ edilir. Bu plânların
uygulanması zorunludur.
Bu maddenin birinci fıkrasının uygulanmasına ilişkin usul ve
esasları belirlemeye Maliye Bakanlığı, ikinci fıkrasının uygulanmasına ilişkin
usul ve esasları belirlemeye ise Bayındırlık ve İskan Bakanlığı
yetkilidir".
B- Dayanılan ve İlgili Görülen Anayasa Kuralları
Başvuru kararında Anayasa'nın 5., 10. ve 56. maddelerine
dayanılmış, Anayasa'nın 2. ve 125. maddeleri ise ilgili görülmüştür.
IV- İLK İNCELEME
Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün 8. maddesi gereğince, Haşim
KILIÇ, Osman Alifeyyaz PAKSÜT, Sacit ADALI, Fulya KANTARCIOĞLU, Ahmet AKYALÇIN,
Mehmet ERTEN, Mustafa YILDIRIM, A. Necmi ÖZLER, Serdar ÖZGÜLDÜR, Şevket APALAK
ve Zehra Ayla PERKTAŞ'ın katılımlarıyla 15.5.2008 gününde yapılan ilk inceleme
toplantısında dosyada eksiklik bulunmadığından işin esasının incelenmesine,
yürürlüğü durdurma isteminin bu konudaki raporun hazırlanmasından sonra karara
bağlanmasına oybirliğiyle karar verilmiştir.
V- ESASIN İNCELENMESİ
Dava dilekçesi ve ekleri, işin esasına ilişkin rapor, iptali
istenilen Yasa kuralı, dayanılan ve ilgili görülen Anayasa kuralları ve
bunların gerekçeleri ile diğer yasama belgeleri okunup incelendikten sonra
gereği görüşülüp düşünüldü:
Başvuru kararında itiraza konu kuralla bir taşınmaza ilişkin
olarak aynı hukuksal durumdaki diğer taşınmazlara ve Hazinenin diğer
taşınmazlarına tanınmayan bir biçimde ayrıcalık getirildiği, bu taşınmazın
maliki olan Hazine ile diğer taşınmaz malikleri arasında imar mevzuatına göre
uygulanması gereken kurallar açısından ayrım yapıldığı, bu nedenle düzenlemenin
Anayasa'nın 10. maddesinde belirtilen eşitlik ilkesine aykırı olduğu
belirtilmiş, idarenin imar mevzuatındaki kısıtlamaların dışında tutulmasını,
askı, ilan ve itirazlara ilişkin sürelere tabi olmamasını ve Hazinenin
mülkiyetinde bulunan tek bir parsele yönelik olarak plan yapma yetkisinin
Bayındırlık ve İskan Bakanlığına verilmesini öngören düzenlemenin Anayasa'nın
Devletin temel amaç ve görevlerini düzenleyen 5. maddesi ile sağlık hizmetleri
ve çevrenin korunmasını düzenleyen 56. maddelerine de aykırı olduğu ileri
sürülmüştür.
2949 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri
Hakkında Kanun'un 29. maddesine göre Anayasa Mahkemesi, yasaların Anayasa'ya
aykırılığı hususunda ilgililer tarafından ileri sürülen gerekçelere bağlı
kalmak zorunda olmadığından, iptali istenen kural ilgisi nedeniyle Anayasa'nın
2. ve 125. maddeleri yönünden de incelenmiştir.
İtiraza konu kuralla, mülkiyeti Hazineye ait Ankara İli, Çankaya
İlçesi, 5 inci bölge, Dikmen Mahallesinde bulunan 3 pafta, 16743 ada, 1 parsel
numaralı taşınmaz malla ilgili olarak, imar mevzuatındaki kısıtlamalar ile plân
ve parselasyon işlemlerindeki askı, ilân ve itirazlara dair sürelere ilişkin
hükümlere tâbi olmaksızın, her ölçekteki imar plânını yapmaya, yaptırmaya,
değiştirmeye ve resen onaylamaya ve her türlü ruhsatı vermeye Bayındırlık ve
İskan Bakanlığı yetkili kılınmaktadır.
Anayasa'nın 2. maddesinde belirtilen hukuk devleti, eylem ve
işlemleri hukuka uygun, insan haklarına saygı gösteren, bu hak ve özgürlükleri
koruyup güçlendiren her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu
geliştirerek sürdüren, Anayasa'ya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan, hukuku
tüm devlet organlarına egemen kılan, Anayasa ve hukukun üstün kurallarıyla
kendini bağlı sayıp yargı denetimine açık olan, yasaların üstünde yasakoyucunun
da bozamayacağı temel hukuk ilkeleri ve Anayasa bulunduğu bilincinde olan
devlettir.
Anayasa'nın 10. maddesinde yer verilen eşitlik ilkesi ile eylemli
değil hukuksal eşitlik öngörülmektedir. Eşitlik ilkesinin amacı, aynı durumda
bulunan kişilerin yasalarca aynı işleme bağlı tutulmalarını sağlamak ve
kişilere yasalar karşısında ayrım yapılmasını ve ayrıcalık tanınmasını
önlemektir. Bu ilkeyle, aynı durumda bulunan kimi kişi ve topluluklara ayrı
kurallar uygulanarak yasa karşısında eşitliğin çiğnenmesi yasaklanmıştır. Durum
ve konumlardaki özellikler, kimi kişiler ya da topluluklar için değişik
kuralları gerekli kılabilir. Aynı hukuksal durumlar aynı, ayrı hukuksal
durumlar farklı kurallara bağlı tutulursa Anayasa'nın öngördüğü eşitlik ilkesi
çiğnenmiş olmaz. Nitelikleri ve durumları özdeş olanlar için yasalarla değişik
kurallar konulamaz.
Anayasa'nın 5. maddesiyle devlete "kişilerin ve toplumun
refah, huzur ve mutluluğunu sağlama ve insanın maddi ve manevi varlığının
gelişmesi için gerekli şartları hazırlama" ödevi yüklenmekte, 56.
maddesiyle de herkesin sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahip
olduğu belirtilerek, bu hakkı korumanın yine devletin ve vatandaşların ödevi
olduğu vurgulanmaktadır.
Anayasa'nın 125. maddesinin ilk fıkrasında ise idarenin her türlü
eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğu belirtilmiştir.
3194 sayılı İmar Kanunu, yerleşme yerleri ile bu yerlerdeki
yapılaşmaların plan, fen, sağlık ve çevre şartlarına uygun teşekkülünü sağlamak
amacıyla düzenlenmiş olup, belediye ve mücavir alan sınırları içinde ve dışında
kalan yerlerde yapılacak planlar ile inşa edilecek resmi ve özel bütün yapıları
kapsamaktadır.
Yasa'nın 8. maddesinde, imar planlarının belediye meclisince,
belediye ve mücavir alan dışında kalan yerlerde yapılacak planların ise
valilikçe onaylanacağı, her iki planın 1 ay süre ile ilan edileceği, bir aylık
ilan süresi içerisinde yapılacak itirazlarında 15 gün içinde kesin karara
bağlanacağı öngörülmüştür. Maddenin gerekçesinde de "İmar planlarının, 5
yıllık kalkınma planı ilkeleri doğrultusunda gerçekleştirilmesi ve fiziki
planların bütününde sosyo- ekonomik esasa dayalı düzenlemenin getirilmesi, bu
suretle şehirlerin gelişmesinin Bölge Planları ile yönlendirilmesi ile imar
planlamalarında sürenin asgariye indirilmesi ve aynı zamanda mahalli koşulların
plana sağlıklı olarak yansıması için Valilik ve Belediyelere plan yapma
yetkisini tanıyan hükmün getirildiği; ayrıca, halkın kendisi için yapılan imar
planlarının aleniyetinin sağlanmasının amaçlandığı" vurgulanmıştır.
Bu durumda İmar Yasası'nda düzenlenen plân ve parselasyon
işlemlerindeki askı, ilân ve itirazlara dair sürelerin imar planlarının ve
değişikliklerinin aleniyetini sağlamak, ilgililere bu işlemlere karşı başvuru
olanağı tanımak, bireylerin hak ve menfaatlerini korumak amacıyla getirildiği
anlaşılmaktadır.
A- Geçici 1. Maddenin 2. Fıkrasında Yer Alan "İmar
Mevzuatındaki Kısıtlamalar İle Plân ve Parselasyon İşlemlerindeki Askı, İlân ve
İtirazlara Dair Sürelere İlişkin Hükümlere Tâbi Olmaksızın" Bölümünün
İncelenmesi
İtiraza konu düzenleme ile, mülkiyeti Hazineye ait Ankara İli,
Çankaya İlçesi, 5 inci bölge, Dikmen Mahallesinde bulunan 3 pafta, 16743 ada, 1
parsel numaralı taşınmaz malla ilgili olarak, imar mevzuatındaki kısıtlamalar
ile plân ve parselasyon işlemlerindeki askı, ilân ve itirazlara dair sürelere
ilişkin hükümlere tâbi olmaksızın, her ölçekteki imar plânını yapmaya,
yaptırmaya, değiştirmeye ve resen onaylamaya, her türlü ruhsatı vermeye
Bayındırlık ve İskan Bakanlığı yetkili kılınmaktadır. Böylece, imar
mevzuatındaki kısıtlamalar ile imar planı ve parselasyon planı yapımı ve bunlarla
ilgili onama işlemlerinin askı, ilan ve itirazlara dair sürelere ilişkin
hükümlere tabi olmaksızın yapılması konusunda Bayındırlık ve İskan Bakanlığı'na
yetki verilmekte ve dolayısıyla söz konusu taşınmaz malla ilgili olarak
Bakanlığa imar mevzuatında öngörülenden farklı, kapsamı ve sınırları kolayca
belirlenemeyen, geniş bir düzenleme yetkisi verilmektedir.
"İmar mevzuatındaki kısıtlamalar"ın neler olduğu
konusunda ayrıca bir düzenleme bulunmamaktadır. Bu ibare ile başta 3194 sayılı
İmar Kanunu ve 2.11.1985 günlü, 18916 Mükerrer sayılı Resmi Gazetede
yayımlanarak yürürlüğe giren Plan Yapımına Ait Esaslara Dair Yönetmelik'te imar
planlarının yapılması sırasında uyulması gereken süreler ve uygulanması gereken
yöntem ve sınırlamalara ilişkin düzenlemeler olmak üzere ilgili diğer
düzenlemeler olduğu anlaşılmaktadır. Bu düzenlemelerin amacı İmar Kanununun 1.
maddesinde, "yerleşme yerleri ile bu yerlerdeki yapılaşmaların;
plan, fen, sağlık ve çevre şartlarına uygun teşekkülünü sağlamak" olarak;
Yönetmelikte ise "insan, toplum, çevre münasebetlerinde kişi ve
aile mutluluğu ile toplum hayatını yakından etkileyen fiziksel çevreyi sağlıklı
bir yapıya kavuşturmak, yatırımların yer seçimlerini ve gelişme eğilimlerini
yönlendirmek ve toprağın korunma, kullanma dengesini en rasyonel biçimde
belirlemek" olarak açıklanmıştır. Bunun gerçekleşebilmesi, imar
planlarının düzenlemelerde öngörülen yöntem, esas ve sınırlamalara uyulmak
suretiyle hazırlanması, onaylanması ve değiştirilmesi halinde mümkün olacaktır.
Onay, hazırlanan imar planlarının mevzuata, yörenin
gereksinimlerine, imar planından beklenen kamusal ereğe hizmet edip etmeyeceği
bakımlarından bir denetim işlevine sahiptir. Bir iç denetim yoludur. Denetim bu
yönüyle hem hukuksal, hem de yerindelik denetimi işlevine sahiptir. İmar
Yasasının 1. maddesinde belirtilen fen, sağlık, çevre gibi amaçlara uygunluğu,
bölge, çevre imar planı ya da metropoliten imar planlarına uygunluğu ya da
imarın yapılmasındaki teknik koşullara uyulup uyulmadığı, onay aşamasında
denetlenebilecek hususlardır.
"İmar mevzuatındaki kısıtlamalara tabi olmaksızın"
ibaresi onay makamı olarak öngörülmüş olan Bayındırlık ve İskân Bakanlığının,
onayı gereği gibi yapmasına olanak sağlayan mevzuata uygunluk denetimini
olanaksız kılmaktadır.
3194 sayılı İmar Kanunu'nda planla ilgili işlem ve uygulamalar
açısından öngörülen itiraz sürelerinin amacı, imar planı değişikliklerinde,
şehircilik ilkelerine, planlama tekniklerine ve kamu yararına aykırılıklar
bulunuyor ise bu konudaki yanlışlıkların giderilebilmesi için ilgililere,
yapılan planlara itiraz edebilme hak ve imkanının tanınmasıdır. İtiraza konu
düzenleme ile Bakanlık askı, ilan ve itirazlara dair sürelere ilişkin hükümlere
tabi olmaksızın imar düzenlemelerinde yetkili kılınmaktadır. Böylece düzenleme
ile, Bakanlıkça yapılacak plan ve parselasyon işlemleri ile ilgili olarak
ilgililerin kanuni yollara başvurma hak ve imkanları da
kısıtlanmaktadır.
Hukuk devleti, tüm işlem ve eylemleri bağımsız yargı denetimine
açık, her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurmayı ve sürdürmeyi amaç edinmiş,
Anayasa ve hukukun üstün kurallarına bağlılığa özen gösteren devlettir. Hukuk
devleti ilkesinin öğeleri arasında yasaların kamu yararına dayanması,
kuralların herkes için konulması, kamu düzeninin kurulması ve korunması amacına
yönelik bu kurallarda adalet ve hakkaniyet ölçütlerinin de gözönünde tutulması
gerekliliği bulunmaktadır.
Bu yapısıyla, itiraz konusu kuralla Bakanlığa imar mevzuatındaki
kısıtlamalar ile plân ve parselasyon işlemlerindeki askı, ilân ve itirazlara
dair sürelere ilişkin hükümlere tâbi olmaksızın düzenleme yetkisi verilmesi
hukuk devleti ilkesi ile bağdaşmaz.
Anayasa'nın 5. maddesiyle devlete "kişilerin ve toplumun refah,
huzur ve mutluluğunu sağlama ve insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi
için gerekli şartları hazırlama" ödevi yüklenmekte, 56. maddesiyle de
herkesin sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahip olduğu
belirtilerek, bu hakkı korumanın yine devletin ve vatandaşların ödevi olduğu
vurgulanmaktadır. Devlete verilen bu görevlerin imar mevzuatıyla getirilen
düzenlemelerle de yaşama geçirileceğinde kuşku bulunmamaktadır.
Anayasanın söz konusu maddelerinde ifadesini bulan ödevlerin somut
tedbirlerle nasıl yerine getirileceği yasa koyucunun takdirinde ise de, söz
konusu ödevler yerine getirilirken idarenin imar mevzuatındaki kısıtlamaların
dışında tutulması, Anayasa'nın 5. ve 56. maddeleriyle bağdaşmaz.
İdareye imar mevzuatındaki kısıtlamalara tabi olmamak suretiyle
sınırlara uymama yetkisi veren bir düzenlemenin varlığı halinde, idarenin
hukuksal sınırlar içinde kalıp kalmadığının denetlenmesi güçleşir. Bu nedenle
ibare Anayasa'nın 125. maddesine de aykırıdır.
İtiraz konusu kuralda yer alan " ... imar mevzuatındaki
kısıtlamalar ile plân ve parselasyon işlemlerindeki askı, ilân ve itirazlara
dair sürelere ilişkin hükümlere tâbi olmaksızın, ..." bölümü Anayasa'nın
2., 5. 56. ve 125. maddelerine aykırıdır ve iptali gerekir.
Başvuru kararında itiraza konu kuralın Anayasa'nın 10. maddesine
aykırılığı ileri sürülmüş ise de, kuralın bu madde ile doğrudan bir ilgisi
bulunmamaktadır.
B- Maddenin 2. Fıkrasının "İmar Mevzuatındaki Kısıtlamalar
İle Plân Ve Parselasyon İşlemlerindeki Askı, İlân Ve İtirazlara Dair Sürelere
İlişkin Hükümlere Tâbi Olmaksızın" İbaresi Dışında Kalan Bölümünün
İncelenmesi
Yerel imar planlarının ülke ve bölge düzeyindeki planlarla,
çevresi ve varsa metropoliten alan planlamalarıyla uyum içinde olması gerekir.
Bu nedenle imar planlamasının mutlaka ve yalnızca yerel bir gereksinim olarak
nitelendirilmesi zordur. İmar planlarının bu çok yönlü durumu nedeniyle İmar
Kanunu ile imara ilişkin yetkiler merkezi yönetim ile yerel yönetim arasında
paylaştırılmıştır.
Anayasada, yerel ortak ihtiyaçların neler olduğuna ve imar planı
yapma yetkisine ilişkin hüküm bulunmamaktadır. Yerel imar planlarının
düzenlenmesinde yerel ortak gereksinimlerin göz ardı edilemeyeceği kuşkusuzdur.
Ancak bundan hareketle, imar planlarının münhasıran belediyelere ait bir yetki
olduğu, merkezi yönetim birimlerine bu yetkilerin verilemeyeceği sonucuna
varılamaz.
Anayasa Mahkemesi'nin birçok kararında da vurguladığı
gibi, Anayasa'nın 10. maddesinde yer verilen eşitlik ilkesi ile eylemli
değil hukuksal eşitlik öngörülmektedir. Eşitlik ilkesinin amacı, aynı durumda
bulunan kişilerin yasalarca aynı işleme bağlı tutulmalarını sağlamak ve
kişilere yasalar karşısında ayrım yapılmasını ve ayrıcalık tanınmasını
önlemektir. Bu ilkeyle, aynı durumda bulunan kimi kişi ve topluluklara ayrı
kurallar uygulanarak yasa karşısında eşitliğin çiğnenmesi yasaklanmıştır. Durum
ve konumlardaki özellikler, kimi kişiler ya da topluluklar için değişik
kuralları gerekli kılabilir. Aynı hukuksal durumlar aynı, ayrı hukuksal
durumlar farklı kurallara bağlı tutulursa Anayasa'nın öngördüğü eşitlik ilkesi
çiğnenmiş olmaz. Nitelikleri ve durumları özdeş olanlar için yasalarla değişik
kurallar konulamaz.
İptali istenilen düzenlemeye konu olan taşınmaz Hazineye ait eski
TBMM lojmanlarının bulunduğu arsadır. İtiraza konu kuralın ilk hali olan 2003
Mali Yılı Bütçe Kanunu Tasarısının 51. maddesi ile ilgili gerekçede; yapılan
düzenleme çerçevesinde, Maliye Bakanlığının sözkonusu taşınmaz malın en fazla
geliri getirecek şekilde ve en iyi şartlarla değerlendirmek üzere
yetkilendirildiği ve bu yetki kapsamında ilgili şirket aracılığıyla TBMM
lojmanlarını kamuoyunun da kabul edeceği ölçüler içinde ve şeffaf bir biçimde
satarak ekonomiye kazandırılmasının ve gelirinin bütçeye gelir kaydedilmesinin
amaçlandığı belirtilmiştir. Bu nedenle düzenlemeye konu arsa, özel kişilere ait
diğer arazilerle bir tutulamaz. Durum ve konumdaki özellikler farklı
düzenlemeyi gerekli ve haklı kılmaktadır.
Kamu yararının gerekli kıldığı hallerde tek bir taşınmaz veya
bölge ile ilgili olarak düzenleyici işlemler yapılması söz konusu olabileceği
gibi, imar konusunda merkezi idare kuruluşlarına veya Bayındırlık ve İskan
Bakanlığına düzenleyici işlemler yapma yetkisi verilmesinde de Anayasal bir
sakınca bulunmamaktadır.
İtiraz konusu kuralla, mülkiyeti Hazineye ait Ankara İli, Çankaya
İlçesi, 5 inci bölge, Dikmen Mahallesinde bulunan 3 pafta, 16743 ada, 1 parsel
numaralı taşınmaz mal ile ilgili olarak her ölçekteki imar plânını yapmaya,
yaptırmaya, değiştirmeye ve resen onaylamaya ve her türlü ruhsatı vermeye
Bayındırlık ve İskan Bakanlığı yetkili kılınmasında; plân hazırlama ve onaylama
işlemlerinin Bayındırlık ve İskan Bakanlığının uygun görülen birimince, ruhsat
ve plân uygulama işlemlerinin ise Bayındırlık ve İskan Bakanlığı il
teşkilatınca yerine getirileceğine, kesinleşen plânların ilgili belediyelere
tebliğ edileceğine ve bu plânların uygulanmasının zorunlu olduğuna ilişkin
düzenlemeler getirilmesinde Anayasa'ya aykırılık bulunmamaktadır.
Belirtilen nedenlerle, itiraza konu kuralın "imar mevzuatındaki
kısıtlamalar ile plân ve parselasyon işlemlerindeki askı, ilân ve itirazlara
dair sürelere ilişkin hükümlere tâbi olmaksızın" ibaresi dışında kalan
bölümü ile ilgili düzenleme Anayasa'ya aykırı olmadığından bu bölüme ilişkin
iptal isteminin reddi gerekir.
Şevket APALAK bu görüşe katılmamıştır.
VI- YÜRÜRLÜĞÜN DURDURULMASI İSTEMİ
31.7.2003 günlü, 4969 sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un geçici 1. maddesinin ikinci
fıkrasının;
1- " ... imar mevzuatındaki kısıtlamalar ile plân
ve parselasyon işlemlerindeki askı, ilân ve itirazlara dair sürelere ilişkin
hükümlere tâbi olmaksızın, ..." bölümünün imar planları yönünden
yürürlüğünün durdurulması isteminin, koşulları oluşmadığından REDDİNE,
2- Kalan bölümüne yönelik iptal istemi 22.7.2008 günlü, E.
2008/39, K. 2008/134 sayılı kararla reddedildiğinden, bu bölüme ilişkin
yürürlüğün durdurulması isteminin REDDİNE,
22.7.2008 gününde karar verildi.
VII- SONUÇ
31.7.2003 günlü, 4969 sayılı Bazı Kanun
ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un geçici 1.
maddesinin ikinci fıkrasının;
1- " ... imar mevzuatındaki kısıtlamalar ile plân
ve parselasyon işlemlerindeki askı, ilân ve itirazlara dair sürelere ilişkin
hükümlere tâbi olmaksızın, ..." bölümünün, imar planları yönünden
Anayasa'ya aykırı olduğuna ve İPTALİNE, OYBİRLİĞİYLE,
2- Kalan bölümünün Anayasa'ya aykırı olmadığına ve itirazın
REDDİNE, Şevket APALAK'ın karşıoyu ve OYÇOKLUĞUYLA,
22.7.2008 gününde karar verildi.
Başkan
Haşim KILIÇ
|
Başkanvekili
Osman
Alifeyyaz PAKSÜT
|
Üye
Sacit ADALI
|
Üye
Fulya
KANTARCIOĞLU
|
Üye
Ahmet AKYALÇIN
|
Üye
Mehmet ERTEN
|
Üye
A. Necmi ÖZLER
|
Üye
Serdar
ÖZGÜLDÜR
|
Üye
Şevket APALAK
|
Üye
Serruh KALELİ
|
Üye
Zehra Ayla
PERKTAŞ
|
AZLIK
OYU
Anayasa'nın 127. maddesinin anlam ve amacı karşısında, yerel ortak
gereksinimlerle ilgili işlemlerin, yerel yönetimlerin yetki ve görev alanı
içinde kalması Anayasal temel ilkedir.
Bu kapsamda, bulunduğu yer ve çevre ile ilgili imara ilişkin
görevlerin, temel olarak yerel yönetimlerce üstlenilecek gereksinimlerden
olduğu açıktır. İmar hukukunun yerel niteliği aşmayan konulara ilişkin temel
yaklaşımı da bu yöndedir.
İtiraz konusu kuralda ise, çevresindeki taşınmazlardan farklı bir
nitelik taşımayan parsele ilişkin olarak imar düzenlemesi yerel yönetimlerden
alınmıştır. Haklı ve inandırıcı bir gerekçeye dayanmadan, yerinden yönetimden
merkezi yönetime alınan bu göreve ilişkin kural Anayasa'nın belirtilen hükmüyle
uyuşmamaktadır.
Bu nedenlerle kuralın, kalan bölümünün de iptali gerekeceği oyuyla
karara karşıyım.