“Davacı … tarafından davalı davalılar … aleyhine açılan Alacak (Kurum Zararı Nedeniyle) ilişkin davanın mahkememizde yapılan açık duruşması sonunda verilen 11/03/2025 tarihli ara kararı gereğince; dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davalı … tarafından sunulan 05/03/2025 tarihli dilekçesinde özetle; Mahkememiz dosyasında uygulanmakta olan 7440 sayılı kanunun 10. maddesi 28. fıkrası 1416 sayılı kanun kapsamındaki borçlara ilişkin yargılama giderlerinin diğer yeniden yapılandırılan borçlardan farklı şekilde düzenlenmesine sebep olduğunu ve Anayasa'nın 10. maddesinde yer alan eşitlik ilkesine aykırılık teşkil ettiğini, 7440 sayılı kanunun 10. maddesinin borçlu öğrencilerin yükünü hafifletmeyi amaçladığını, kanun metninde açılmış davalar dahil olmak üzere tahsil işlemlerinin durdurulacağı ve vekalet ücretinin alınmayacağının açıkça düzenlendiğini, ancak uygulamada bu hükümlere aykırı olarak konusuz kalmış bir … vekili tarafından istinafa götürüldüğünü, dolayısıyla kanun ruh ve amacına aykırı süreç işletildiğini, bu durumun Anayasa'nın 152. maddesi uyarınca, 7440 sayılı Kanun'un 10. maddesi 28. fıkrasının Anayasa'nın 10. maddesine aykırı olup olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
1- İtirazın Konusu 7440 sayılı Kanun'un 10. maddesi 28. fıkrasının Anayasa'nın 10. maddesine aykırılığı iddiası ile iptali istemidir.
Tüm dosya kapsamı ve davalı tarafın dilekçesi birlikte incelendiğinde; Davalı tarafından 7440 Sayılı Kanunun 10. maddesinin 28. fıkrasının: Anayasa'nın 10. maddesinde düzenlenen eşitlik ilkesine aykırı olduğu ve … tarafından ilgili komisyona sunulmuş ve kabul edilmiş olan 7440 sayılı Kanun'un 10. maddesinin borçlu öğrencilerin yükünü hafifletmeyi amaçlamakta olduğu ve ilgili kanunun metninde açık biçimde açılmış davalar dâhil olmak üzere tahsil işlemlerinin durdurulacağı ve vekâlet ücretlerinin alınmayacağı açıkça düzenlenmiş oluşuna rağmen, 7440 Sayılı Kanunun 10. maddesinin 28. fıkrasından dolayı amaca ve kanun yapma sistematiğine aykırı olduğu iddiasının da: devletlerin en üst mercileri olan meclislerin iradesi ürünü olan kanunun ciddiyetine yakışık olmayan bu durumdan kaynaklı olarak vatandaşların kişilerin iradesini fesada uğratmaya yönelik sonuçlar doğması da nazara alındığında, Anayasa aykırılık iddiası Mahkememizce ciddi olarak kabul edilmiş ve Anayasa'nın 152. maddesi uyarınca, "Bir davaya bakmakta olan mahkeme, uygulanacak bir kanun veya Cumhurbaşkanlığı kararnamesinin hükümlerini Anayasaya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varırsa, Anayasa Mahkemesi'nin bu konuda vereceği karara kadar davayı geri bırakır." hükmü de nazara alındığında; yargılama dosyasının Anayasa Mahkemesine az yukarıdaki gerekçeler ile gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ VE İSTEM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
7440 sayılı Kanun'un 10. maddesi 28. fıkrasının Anayasa'nın 10. maddesine aykırı olduğunun tespiti ile iptaline karar verilmesi arz olunur.”
ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı : 2025/108
Karar Sayısı : 2025/103
Karar Tarihi : 7/5/2025
İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN: Ankara 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
İTİRAZIN KONUSU: 9/3/2023 tarihli ve 7440 sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 10. maddesinin (28) numaralı fıkrasının Anayasa’nın 10. maddesine aykırılığı ileri sürülerek iptaline karar verilmesi talebidir.
OLAY: Millî Eğitim Bakanlığı tarafından verilen bursun geri ödenmesi talebiyle açılan davada itiraz konusu kuralın Anayasa’ya aykırı olduğu kanısına varan Mahkeme, iptali için başvurmuştur.
I. İPTALİ İSTENEN KANUN HÜKMÜ
Kanun’un 10. maddesinin itiraz konusu (28) numaralı fıkrası şöyledir:
“(28) 8/4/1929 tarihli ve 1416 sayılı Ecnebi Memleketlere Gönderilecek Talebe Hakkında Kanunun geçici 1 inci maddesinin birinci fıkrası kapsamına girenler ile söz konusu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten bu fıkranın yürürlüğe girdiği tarihe kadar geçen süre içinde anılan maddede belirtilen nedenlerle haklarında borç takibi yapılanlar veya yapılması gerekenlerin, kendilerine döviz olarak yapılmış olan her türlü masrafa ilişkin borç tutarları, (daha önce bu borçları ile ilgili olarak yapılandırma düzenlemelerinden yararlanmış ve ödemeleri devam edenler dâhil) bu Kanunun yayımını izleyen üçüncü ayın sonuna kadar Millî Eğitim Bakanlığına başvurmaları hâlinde, imzaladıkları yüklenme senedi ile muteber imzalı müteselsil kefalet senedi hükümleri dikkate alınmaksızın ve ilgililere önceden ödedikleri faizleri iade etme sonucu doğurmaksızın bu fıkra hükümlerine göre yeniden hesaplanır ve başvuru süresi içinde tahsilat işlemi durdurulur. 5/8/1996 tarihinden sonra yüklenme senedi ile muteber imzalı müteselsil kefalet senedi alınanlar hakkında 14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun ek 34 üncü maddesinin ikinci fıkrası hükümlerine göre bu fıkranın yürürlüğe girdiği tarihten önceki süreler için herhangi bir fer’i alacak hesaplanmaz. Bunların daha önce ödemiş oldukları tutar ile mecburi hizmetlerinde değerlendirilen sürelere isabet eden tutar, anapara borç tutarından mahsup edilir. Bu fıkra uyarınca vazgeçilen borç tutarına isabet eden vekâlet ücreti de dâhil yargılama giderleri tahsil edilmez. Hesaplanan borç tutarı, ilgilinin durumu ve ödenmesi gereken meblağ dikkate alınarak yüklenme senedi ile muteber imzalı müteselsil kefalet senedi alınması kaydıyla azami beş yıla kadar taksitlendirilebilir. Bu fıkra kapsamında düzenlenen yüklenme senedi ile muteber imzalı müteselsil kefalet senedi damga vergisi ve noter harcından müstesnadır. Ancak terör örgütlerine veya Devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara iltisakı yahut bunlarla irtibatı olduğu gerekçesi ile öğrencilikle veya mecburi hizmetle yükümlü bulundukları süre içerisinde kadrolarıyla ilişiği kesilenler hakkında bu fıkra hükümleri uygulanmaz.”
II. İLK İNCELEME
1. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü hükümleri uyarınca yapılan ilk inceleme toplantısında başvuru kararı ve ekleri, Raportör Şermin BİRTANE tarafından hazırlanan ilk inceleme raporu ve itiraz konusu kanun hükmü okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
2. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un “Anayasaya aykırılığın mahkemelerce ileri sürülmesi” başlıklı 40. maddesinde Anayasa Mahkemesine itiraz yoluyla yapılacak başvurularda izlenecek yöntem düzenlenmiştir. Söz konusu maddenin (1) numaralı fıkrasında bir davaya bakmakta olan mahkemenin, bu davada uygulanacak bir kanun veya Cumhurbaşkanlığı kararnamesinin hükümlerini Anayasa’ya aykırı görmesi hâlinde veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varması durumunda, bu fıkrada sayılan belgeleri dizi listesine bağlayarak Anayasa Mahkemesine göndereceği belirtilmiş; anılan fıkranın (a) bendinde de “İptali istenen kuralların Anayasanın hangi maddelerine aykırı olduklarını açıklayan gerekçeli başvuru kararının aslı” Anayasa Mahkemesine gönderilecek belgeler arasında sayılmıştır. Söz konusu maddenin (4) numaralı fıkrasında ise açık bir şekilde dayanaktan yoksun veya yöntemine uygun olmayan itiraz başvurularının Anayasa Mahkemesi tarafından esas incelemeye geçilmeksizin gerekçeleriyle reddedileceği hükme bağlanmıştır.
3. Anılan İçtüzük’ün 46. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendinde de itiraz yoluna başvuran Mahkemenin gerekçeli kararında, Anayasa’ya aykırılıkları ileri sürülen hükümlerin her birinin Anayasa’nın hangi maddelerine hangi nedenlerle aykırı olduğunun ayrı ayrı ve gerekçeleriyle birlikte açıkça gösterilmesi gerektiği ifade edilmiştir.
4. Yine İçtüzük’ün 49. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b) bendinde Anayasa Mahkemesince yapılan ilk incelemede, başvuruda eksikliklerin bulunduğunun tespit edilmesi hâlinde itiraz yoluna ilişkin işlerde esas incelemeye geçilmeksizin başvurunun reddine karar verileceği belirtilmiştir.
5. Yapılan incelemede itiraz yoluna başvuran Mahkeme tarafından sadece davalıların Anayasa’ya aykırılık iddiasının ciddi olduğu belirtilerek itiraz konusu kuralın Anayasa’ya aykırılığı yönünden bir değerlendirme yapılmaksızın Anayasa Mahkemesine başvuruda bulunulduğu ve söz konusu başvuru kararında kuralın Anayasa’nın hangi maddelerine hangi nedenlerle aykırı olduğunun açıklanmadığı görülmüştür. Dolayısıyla başvurunun yöntemine uygun olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
6. Açıklanan nedenle 6216 sayılı Kanun’un 40. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendi ile İçtüzük’ün 46. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendine aykırı olduğu anlaşılan başvurunun anılan Kanun’un 40. maddesinin (4) numaralı fıkrası gereğince yöntemine uygun olmadığından reddi gerekir.
III. HÜKÜM
9/3/2023 tarihli ve 7440 sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 10. maddesinin (28) numaralı fıkrasının iptaline karar verilmesi talebiyle yapılan itiraz başvurusunun 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 40. maddesinin (4) numaralı fıkrası gereğince yöntemine uygun olmadığından REDDİNE 7/5/2025 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
Başkan
Kadir ÖZKAYA
Başkanvekili
Hasan Tahsin GÖKCAN
Basri BAĞCI
Üye
Engin YILDIRIM
Rıdvan GÜLEÇ
Recai AKYEL
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
Yıldız SEFERİNOĞLU
Selahaddin MENTEŞ
İrfan FİDAN
Kenan YAŞAR
Muhterem İNCE
Yılmaz AKÇİL
Ömer ÇINAR
Metin KIRATLI