“HMK. md. 150/1'e göre usulüne uygun şekilde davet edilmiş olan taraflar, duruşmaya gelmedikleri veya gelip de davayı takip etmeyeceklerini bildirdikleri takdirde dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilir. Yine HMK. md. 150/4'e göre dosyası işlemden kaldırılmış olan dava, işlemden kaldırıldığı tarihten başlayarak üç ay içinde taraflardan birinin dilekçe ile başvurusu üzerine yenilenebilir. Yenileme dilekçesi, duruşma gün, saat ve yeri ile birlikte taraflara tebliğ edilir” denilmektedir.
Anayasa'nın 141. maddesinde “Davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılması yargının görevidir” denilmek suretiyle davaların makul bir süre içerisinde bitirilmesi gerektiği açıkça düzenlenmiştir. Aynı şekilde HMK.nın 30. maddesinde “Hakim, yargılamanın makul süre içinde ve düzenli bir biçimde yürütülmesini ve gereksiz gider yapılmamasını sağlamakla yükümlüdür.” şeklinde düzenleme yapılmıştır.
Anayasanın 36. maddesine göre “Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı merciileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir” Anayasanın 36. maddesindeki bu düzenleme AİHS'nın 6. maddesinde de yer verilmiştir. AİHS'nin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsurlarından bir tanesi de “yargılamanın makul süre içerisinde bitirilmesi” ilkesidir. Bir yargılamanın adil olabilmesi her şeyden önce yargılamanın makul sürede bitirilmesini gerektirir. Tüm hak arayanlar için geçerli olan bu ilkenin amacı; uyuşmazlığın taraflarını yargılama işlemlerinin sürüncemede kalmasına karşı korumak, uyuşmazlık konusu hakka bir an önce ulaşabilmelerini sağlamak ve tarafların, davanın nasıl sonuçlanacağı konusunda endişe ile yaşamalarını önlemektir.
Makul sürede yargılama yapılması, aynı zamanda delillerin hakkaniyete en uygun bir şekilde değerlendirilebilmesinin de garantisidir. Yargılamanın uzun sürmesi durumunda, tanıkların hafızaları zayıflayabilir, tanıklar bulunamayabilir, diğer deliller tahrip olabilir. Bu gibi olumsuz durumların önlenebilmesi için de makul sürede yargılamanın yapılması gerekmektedir.
Makul süre garantisine uyulup uyulmadığını değerlendirmede özellikle Devlete atfedilebilecek gecikmeler göz önünde bulundurulur. Çünkü Devlet, tüm idari ve adli makamların neden olduğu gecikmelerden sorumludur. AİHM, Devletlerin yasal sistemlerini, mahkemelerin AİHS 6/1. maddesinde yer alan şartlara makul bir sürede yargılama dahil olmak üzere uyacak şekilde düzenlenmekle görevli olduklarını belirtmiştir. AİHM kararlarına bakıldığında, çıkartılacak ortak sonuç şudur; Devlet, kendi idari ve yargısal organlarına atfedilecek gecikmelerden sorumludur. Devlet, bu konuda gerekli dikkati göstermek yükümlülüğündedir.
HMK. md. 150/4'de dosyası işlemden kaldırılmış olan dava, işlemden kaldırıldığı tarihten başlayarak üç ay içerisinde taraflardan birinin dilekçe ile başvurusu üzerine yenilenebilir. Yenileme dilekçesi, duruşma gün, saat ve yeri ile birlikte taraflara tebliğ edilir denilmektedir. Özellikle kapsamlı dosyalarda taraf teşkili açısından yargılama yeterince uzamaktadır, tarafların çok olması yurtdışı tebligatların yapılmasının gerekmesi, hatta Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığından çıkan taraf için dava dilekçesi, tensip zaptı ve bunların tercümesi yaptırıldıktan sonra yurt dışı tebligatı çıkartılması gibi durumlarda taraf teşkilinin sağlanması en az 1 yılı bulmaktadır. Uzun süren taraf teşkili aşamasından sonra davacı tarafından takip edilmeyen dosya HMK. md. 150. gereği işlemden kaldırıldıktan sonra yenilenmesi halinde tekrardan bu aşamalardan geçilecek olması dosyaların yıllarca karara bağlanamamasına sebebiyet vermektedir. Her ne kadar bu duruma davacı taraf sebebiyet vermiş ise de duruşmaya katılma zorunluluğu olmayan davalı tarafın hakkı zayi olmakla beraber mahkemelerin de iş yükü artmaktadır. Davacının sebep olduğu bu durum davalının adil yargılama hakkını ihlal etmekte, davalının delillerinin uygun bir şekilde toplanması da engellenmektedir. Şöyle ki, özellikle tapu iptali ve tescili davalarında mahalli bilirkişi beyanları büyük önem arz etmektedir. Hatta çoğu dosyalarımızda doğrudan mahalli bilirkişi beyanları kararımızın dayanağını oluşturmaktadır. Ancak dosyanın işlemden kaldırılması gibi usuli işlemler yargılamayı uzatmaktadır. Bu süre zarfında çoğu mahalli bilirkişi hayatını kaybetmekte, tanıkların olayla ilgili bilgileri zayıflamaktadır. Bu durum tarafların adil yargılama haklarını açıkça ihlal etmektedir.
Diğer yandan HMK. md. 150'de düzenlenen “dosyanın işlemden kaldırılması” usuli işlemi taraflarca yargılama sonucundan kaçma şeklinde kötüye kullanılmaktadır. Şöyle ki uzun yargılamalar sonunda karar aşamasına gelen dosyalarda yargılamanın seyrinin aleyhine gittiğini anlayan davacı, davalının da katılmadığı hükmün açıklanacağı duruşmaya gelmeyerek dosyanın işlemden kaldırılmasına neden olmaktadır. Her ne kadar bu gibi durumlarda yenileme usulü devreye sokulabilse de bu durum mahkemenin iş yükünü artırmakta, Anayasanın 141. maddesinde düzenlenen usul ekonomisine ters düşülmektedir.
Anayasa’nın 141. maddesi davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılmasını yargının görevi olarak belirlemiştir. Ancak HMK. 150. maddesinde düzenlenen dosyanın işlemden kaldırılmasına yönelik usuli işlemlerin uygulanması çoğu zaman hakimlerin Anayasanın 141. maddesi ile mahkemelerin verilen davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılması görevini yerine getirmelerine engel teşkil etmektedir. HMK. md.150 hükmünün uygulanması en azından hakimin takdirine bırakılırsa hakimlerin usul ekonomisini gözetmeleri daha da kolaylaşacaktır. Her ne kadar HMK. md.150 ile getirilen dosyanın işlemden kaldırılması usulü yargılamanın hızlandırılması için getirilmiş ise de; yukarıda sayılan nedenlerle bu işlevini çoğu zaman yerine getirememektedir. Bu düzenlemenin yerine misal olarak “duruşmaların üç defadan fazla mazeretsiz olarak katılmayan davacının davası hakkında davanın açılmamış sayılmasına karar verilir” şeklinde bir düzenlemenin getirilmesi yargılama faaliyetlerini daha da hızlandıracaktır.
Tüm bu nedenlerle HMK.nun 150. maddesinin 1. fıkrasındaki “Usulüne uygun şekilde davet edilmiş olan taraflar, duruşmaya gelmedikleri veya gelip de davayı takip etmeyeceklerini bildirdikleri takdirde dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilir” hükmü, HMK. 150. maddesinin 2. fıkrasındaki “ ... veya dosya işlemden kaldırılır” ibaresi, 150. maddenin 4. fıkrasındaki “Dosyası işlemden kaldırılmış olan dava, işlemden kaldırıldığı tarihten başlayarak üç ay içinde taraflardan birinin dilekçe ile başvurusu üzerine yenilenebilir. Yenileme dilekçesi, duruşma gün, saat ve yeri ile birlikte taraflara tebliğ edilir. Dosyanın işlemden kaldırıldığı tarihten başlayarak bir ay geçtikten sonra yenileme talebinde bulunulursa, yeniden harç alınır, bu harç yenileyen tarafça ödenir ve karşı tarafa yüklenemez. Bu şekilde harç verilerek yenilenen dava, eski davanın devamı sayılır.” hükmü, HMK. 150. maddenin 5. fıkrasındaki “İşlemden kaldırıldığı tarihten başlayarak üç ay içinde yenilenmeyen davalar, sürenin dolduğu gün itibarıyla açılmamış sayılır ve mahkemece kendiliğinden karar verilerek kayıt kapatılır.” hükmü, HMK. 150. maddenin 6. fıkrasındaki “İşlemden kaldırılmasına karar verilmiş ve sonradan yenilenmiş olan dava, ilk yenilenmeden sonra bir defadan fazla takipsiz bırakılamaz. Aksi hâlde dava açılmamış sayılır.” hükmü Anayasanın 36. maddesinde düzenlenen “herkes meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı merciileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir” hükmüne ve Anayasanın 141. maddesinde düzenlenen “davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılması yargının görevidir" hükmüne aykırı olduğu anlaşılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- HMK.nun 150. maddesinin 1. fıkrasındaki “Usulüne uygun şekilde davet edilmiş olan taraflar, duruşmaya gelmedikleri veya gelip de davayı takip etmeyeceklerini bildirdikleri takdirde dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilir” hükmü, HMK. 150. maddesinin 2. fıkrasındaki “ ... veya dosya işlemden kaldırılır” ibaresi, 150. maddenin 4. fıkrasındaki “Dosyası işlemden kaldırılmış olan dava, işlemden kaldırıldığı tarihten başlayarak üç ay içinde taraflardan birinin dilekçe ile başvurusu üzerine yenilenebilir. Yenileme dilekçesi, duruşma gün, saat ve yeri ile birlikte taraflara tebliğ edilir. Dosyanın işlemden kaldırıldığı tarihten başlayarak bir ay geçtikten sonra yenileme talebinde bulunulursa, yeniden harç alınır, bu harç yenileyen tarafça ödenir ve karşı tarafa yüklenemez. Bu şekilde harç verilerek yenilenen dava, eski davanın devamı sayılır.” hükmü, HMK. 150. maddenin 5. fıkrasındaki “İşlemden kaldırıldığı tarihten başlayarak üç ay içinde yenilenmeyen davalar, sürenin dolduğu gün itibarıyla açılmamış sayılır ve mahkemece kendiliğinden karar verilerek kayıt kapatılır.” hükmü, HMK. 150.maddenin 6. fıkrasındaki “İşlemden kaldırılmasına karar verilmiş ve sonradan yenilenmiş olan dava, ilk yenilenmeden sonra bir defadan fazla takipsiz bırakılamaz. Aksi hâlde dava açılmamış sayılır.” hükmü Anayasanın 36. maddesinde düzenlenen “herkes meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı merciileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir” hükmüne ve Anayasanın 141. maddesinde düzenlenen “davaların en az giderle ve mümkün olan süratla sonuçlandırılması yargının görevidir" hükmüne aykırı olduğu anlaşılarak somut norm denetimi yapılmasına yönelik olarak ANAYASA MAHKEMESİ'NE İTİRAZ YOLUNA BAŞVURULMASINA,
2- Başvuru kararına ilişkin 14/01/2016 tarihli duruşma zaptının onaylı örneği ile dava dilekçesi, tensip zaptı, 10/11/2014, 19/11/2015 tarihli duruşma zabıtlarının onaylı örnekleri ile mahkememizin 2012/276 esas sayılı dosyasına ait dizi pusulasının GÖNDERİLMESİNE karar verildi.”
ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı : 2016/10
Karar Sayısı : 2016/36
Karar Tarihi : 5.5.2016
R.G.Tarih-Sayı : 3.6.2016-29731
İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN: Andırın Asliye Hukuk Mahkemesi
İTİRAZIN KONUSU: 12.1.2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 150. maddesinin;
1- (1) numaralı fıkrasının,
2- (2) numaralı fıkrasının birinci cümlesinde yer alan “…veya dosya işlemden kaldırılır…” ibaresinin,
3- (4), (5) ve (6) numaralı fıkralarının,
Anayasa’nın 36. ve 141. maddelerine aykırılığı ileri sürülerek iptallerine karar verilmesi talebidir.
OLAY: Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan tapu iptali ve tescili davasında, itiraz konusu kuralın Anayasa’ya aykırı olduğu kanısına varan Mahkeme, iptali için başvurmuştur.
I- İPTALİ İSTENİLEN KANUN HÜKMÜ
Kanun’un itiraz konusu kuralları da içeren 150. maddesi şöyledir:
“MADDE 150- (1) Usulüne uygun şekilde davet edilmiş olan taraflar, duruşmaya gelmedikleri veya gelip de davayı takip etmeyeceklerini bildirdikleri takdirde dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilir.
(2) Usulüne uygun şekilde davet edilmiş olan taraflardan biri duruşmaya gelir, diğeri gelmezse, gelen tarafın talebi üzerine, yargılamaya gelmeyen tarafın yokluğunda devam edilir veya dosya işlemden kaldırılır. Geçerli bir özrü olmaksızın duruşmaya gelmeyen taraf, yokluğunda yapılan işlemlere itiraz edemez.
(3) Duruşma gününün belli edilmesi için tarafların başvurması gereken hâllerde gün tespit ettirilmemişse, son işlem tarihinden başlayarak bir ay geçmekle dosya işlemden kaldırılır.
(4) Dosyası işlemden kaldırılmış olan dava, işlemden kaldırıldığı tarihten başlayarak üç ay içinde taraflardan birinin dilekçe ile başvurusu üzerine yenilenebilir. Yenileme dilekçesi, duruşma gün, saat ve yeri ile birlikte taraflara tebliğ edilir. Dosyanın işlemden kaldırıldığı tarihten başlayarak bir ay geçtikten sonra yenileme talebinde bulunulursa, yeniden harç alınır, bu harç yenileyen tarafça ödenir ve karşı tarafa yüklenemez. Bu şekilde harç verilerek yenilenen dava, eski davanın devamı sayılır.
(5) İşlemden kaldırıldığı tarihten başlayarak üç ay içinde yenilenmeyen davalar, sürenin dolduğu gün itibarıyla açılmamış sayılır ve mahkemece kendiliğinden karar verilerek kayıt kapatılır.
(6) İşlemden kaldırılmasına karar verilmiş ve sonradan yenilenmiş olan dava, ilk yenilenmeden sonra bir defadan fazla takipsiz bırakılamaz. Aksi hâlde dava açılmamış sayılır.
(7) Hangi sebeple olursa olsun açılmamış sayılan davadaki talep dahi vaki olmamış sayılır.
II- İLK İNCELEME
1. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü hükümleri uyarınca Zühtü ARSLAN, Burhan ÜSTÜN, Engin YILDIRIM, Serdar ÖZGÜLDÜR, Serruh KALELİ, Osman Alifeyyaz PAKSÜT, Recep KÖMÜRCÜ, Alparslan ALTAN, Nuri NECİPOĞLU, Hicabi DURSUN, Celal Mümtaz AKINCI, Erdal TERCAN, Muammer TOPAL, M. Emin KUZ, Hasan Tahsin GÖKCAN ve Kadir ÖZKAYA’nın katılımlarıyla 10.2.2016 tarihinde yapılan ilk inceleme toplantısında, öncelikle sınırlama sorunu görüşülmüştür.
2. Anayasa’nın 152. ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 40. maddelerine göre, mahkemeler, bakmakta oldukları davalarda uygulayacakları kanun ya da kanun hükmünde kararname kurallarını Anayasa’ya aykırı görürler veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varırlarsa, o hükmün iptali için Anayasa Mahkemesine başvurmaya yetkilidirler. Ancak, bu kurallar uyarınca bir mahkemenin Anayasa Mahkemesine başvurabilmesi için elinde yöntemince açılmış ve mahkemenin görevine giren bir davanın bulunması ve iptali istenen kuralların da o davada uygulanacak olması gerekmektedir. Uygulanacak yasa kuralları, davanın değişik evrelerinde ortaya çıkan sorunların çözümünde veya davayı sonuçlandırmada olumlu ya da olumsuz yönde etki yapacak nitelikte bulunan kurallardır.
3. İtiraz yoluna başvuran Mahkeme Kanun’un 150. maddesinin (1) numaralı fıkrasının, (2) numaralı fıkrasının birinci cümlesinde yer alan “…veya dosya işlemden kaldırılır…” ibaresinin, (4), (5) ve (6) numaralı fıkralarının iptalini talep etmiştir.
4. İtiraz yoluna başvuran mahkemede bakılmakta olan davada, taraflar duruşmaya gelmediklerinden dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilmiştir. Bu nedenle, tarafların duruşmaya gelip de davayı takip etmeyeceklerini bildirmeleri üzerine veya taraflardan birinin duruşmaya gelip diğerinin gelmemesi durumunda gelen tarafın talebine bağlı olarak, dosyanın işlemden kaldırılması hususunu düzenleyen Kanun’un 150. maddesinin (1) numaralı fıkrasındaki “…veya gelip de davayı takip etmeyeceklerini bildirdikleri …” ibaresi ile (2) numaralı fıkrasındaki “…veya dosya işlemden kaldırılır…” ibaresi, bakılmakta olan davada uygulanacak kural değildir. Ayrıca dosyanın işlemden kaldırıldığı tarihten başlayarak üç ay içinde taraflardan birinin dilekçeyle başvurusu üzerine davanın yenilenip yenilenmeyeceği, şayet yenilenmişse daha sonra takipsiz bırakılıp bırakılmayacağının gerçekleşmesi ihtimale dayalı bulunduğundan, itiraz konusu 150. maddenin (4) numaralı fıkrasının ikinci, üçüncü ve dördüncü cümleleri ile (5) ve (6) numaralı fıkraları da uygulanacak kural değildir.
5. Açıklanan nedenlerle, 12.1.2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 150. maddesinin;
A- (1) numaralı fıkrasındaki,
1- “…veya gelip de davayı takip etmeyeceklerini bildirdikleri …” ibaresinin, itiraz başvurusunda bulunan Mahkemenin bakmakta olduğu davada uygulanma olanağı bulunmadığından, bu ibareye ilişkin başvurunun Mahkemenin yetkisizliği nedeniyle REDDİNE,
2- “Usulüne uygun şekilde davet edilmiş olan taraflar, duruşmaya gelmedikleri … takdirde dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilir.” ibaresinin esasının incelenmesine, esasa ilişkin incelemenin “…gelmedikleri…” ibaresi ile sınırlı olarak yapılmasına,
B- (2) numaralı fıkrasının birinci cümlesinde yer alan “…veya dosya işlemden kaldırılır…” ibaresinin, itiraz başvurusunda bulunan Mahkemenin bakmakta olduğu davada uygulanma olanağı bulunmadığından, bu ibareye ilişkin başvurunun Mahkemenin yetkisizliği nedeniyle REDDİNE,
C- (4) numaralı fıkrasının;
1- Birinci cümlesinin esasına geçilmesine,
2- İkinci, üçüncü ve dördüncü cümlelerinin, itiraz başvurusunda bulunan Mahkemenin bakmakta olduğu davada uygulanma olanağı bulunmadığından, bu cümlelere ilişkin başvurunun Mahkemenin yetkisizliği nedeniyle REDDİNE,
D- (5) ve (6) numaralı fıkralarının, itiraz başvurusunda bulunan Mahkemenin bakmakta olduğu davada uygulanma olanağı bulunmadığından, bu fıkralara ilişkin başvurunun Mahkemenin yetkisizliği nedeniyle REDDİNE,
OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir.
III- ESASIN İNCELENMESİ
6. Başvuru kararı ve ekleri, Raportör Cengiz ERTEN tarafından hazırlanan işin esasına ilişkin rapor, itiraz konusu kanun hükümleri, dayanılan ve ilgili görülen Anayasa kuralları ve bunların gerekçeleri ile diğer yasama belgeleri okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
A- İtirazın Gerekçesi
7. Başvuru kararında özetle, dosyanın işlemden kaldırılmasından sonra davanın yenilenmesi halinde özellikle kapsamlı dosyalarda taraf teşkili açısından yargılamanın uzadığı ve dosya hakkında karar verilmesinin geciktiği, davacının sebep olduğu bu durumun davalının adil yargılanma hakkını ihlal ettiği, kimi durumlarda karar aşamasına gelen davada aleyhine hüküm verileceğini anlayan davacının dosyanın işlemden kaldırılmasını sağlayarak bu usûl işlemini kötüye kullanarak mahkemelerin iş yükünü artırdığı, bu usûl işleminin çoğu zaman mahkemelerin davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılması görevini yerine getirmesini engellediği belirtilerek itiraz konusu kuralların, Anayasa’nın 36. ve 141. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
B- Anayasa’ya Aykırılık Sorunu
8. Kanun’un 150. maddesinin (1) numaralı fıkrasında, tarafların usûlüne uygun olarak davet edilmelerine rağmen duruşmaya gelmemeleri halinde dosyanın işlemden kaldırılacağı belirtilmekte olup, “…gelmedikleri…” ibaresi itiraz konusu kuralı oluşturmakta; (4) numaralı fıkrasının itiraz konusu birinci cümlesinde ise dosyanın işlemden kaldırılmasından itibaren üç ay içinde taraflardan birinin dilekçe ile başvurusu üzerine davanın yenilenebileceği öngörülmektedir.
9. 6216 sayılı Kanun’un 43. maddesi uyarınca, ilgisi nedeniyle itiraz konusu kural, Anayasa’nın 142. maddesi yönünden de incelenmiştir.
10. Anayasa’nın 36. maddesinde, herkesin, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahip bulunduğu belirtilmiştir.
11. Anayasanın 142. maddesinde, “Mahkemelerin kuruluşu, görev ve yetkileri, işleyişi ve yargılama usulleri kanunla düzenlenir.” hükmüne yer verilmiştir. Hukuk devletinde kanun koyucu, Anayasa’nın temel ilkelerine ve Anayasa’da öngörülen kurallara bağlı kalmak koşuluyla, yargılama usullerinin belirlenmesi konusunda takdir yetkisine sahiptir. Bu bağlamda getirilen usûl kurallarının, Anayasa’nın 36. maddesinde düzenlenen “adil yargılanma hakkı”nın öngördüğü güvencelere aykırılık taşımaması gerekir.
12. Yargılamada taraflara belirli usûli güvenceler sağlayan adil yargılanma hakkının önemli unsurlarından biri de, “makul sürede yargılanma” ilkesidir. Anayasa’nın 141. maddesinde, “Davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılması yargının görevidir.” denilmek suretiyle davaların makul bir süre içinde bitirilmesi gerekliliği açıkça ifade edilmiştir. Bu ilke gereğince Devlet, yargılamaların gereksiz yere uzamasını engelleyecek etkin çareler oluşturmak zorundadır. Bu bağlamda hukuk sisteminin ve özellikle yargılama usûlünün, yargılamaların makul süre içerisinde bitirilmesini olanaklı kılacak şekilde düzenlenmesi ve davaların uzamasına yol açacak usûl kurallarına yer verilmemesi, mahkemelerin nicelik ve nitelik bakımından yeterli miktarda insan kaynağı, araç ve gereçlerle donatılması, makul sürede yargılanma ilkesinin bir gereğidir. Ancak bu amaçla alınacak kanuni tedbirlerin, yargılama sonucunda işin esasına yönelik adil ve hakkaniyete uygun bir karar verilmesine engel oluşturmaması gerektiği tartışmasızdır. Bu ilkelere uygun olmak kaydıyla yargılama yöntemini belirlemek kanun koyucunun takdirindedir.
13. 6100 sayılı Kanun’un yargılamaya hâkim olan ilkelerinden, tarafların dava açma, davayı takip etme ve sona erdirme hususlarında serbest olduğunu belirten “tasarruf ilkesi”; iddia, savunma, diğer talepler ile vakıaların taraflarca mahkemeye sunulmasını esas alan “taraflarca getirilme ilkesi”; hak arama özgürlüğünün bir yansıması sonucu tarafların yargılamayla ilgili bilgi sahibi olmaları, açıklama ve ispat haklarını ifade eden “hukuki dinlenilme hakkı”; özel hukuk yargılamasında taraflara sağlanan haklardır. Ayrıca, yargılamanın makul süre içinde ve düzenli bir biçimde yürütülmesini ve gereksiz gider yapılmamasını öngören “usûl ekonomisi ilkesi” de tarafların lehine bir düzenlemedir
14. Medeni usûl hukukunda, davanın açılmasından hüküm verilmesine kadar geçen süre zarfında, taraflar kanunla kendilerine tanınan haklara sahip olmakla birlikte, usûl kanunlarının gerektirdiği belirli yolları izlemek ve bu suretle davayı takip etmek zorundadırlar. Bu nedenle yargılama süresince taraflara sağlanan hakların yanısıra yükümlülükler de getirilmiştir. Medeni usûl hukukunda, mahkemenin yargılama ile ilgili tarafların bilgisi dışında bir işlem yapmaması esas olduğundan, kanun koyucu, yargılamanın sürüncemede kalmaması ve süratle sonuçlandırılması için tarafların geçerli bir özürleri olmadığı takdirde duruşmada hazır bulunmalarını zorunlu kılmıştır. Bu zorunluluğun yerine getirilmemesi halinde ise dosyanın işlemden kaldırılması kararı verilmesi öngörülmüştür. Diğer taraftan kanun koyucu, usûl ekonomisini dikkate alarak, yargılamanın makul süre içinde bitirilmesini sağlamak ve gereksiz gider yapılmasını önlemek amacıyla, dosyası işlemden kaldırılmış bir davanın taraflarca bir kez daha yenilenmesi imkânını getirmiştir. Bununla birlikte, işlemden kaldırıldığı tarihten başlayarak üç ay içinde yenilenmeyen davaların, sürenin dolduğu gün itibarıyla açılmamış sayılacakları öngörülmüştür.
15. Kanun’un 150. maddesinin (2) numaralı fıkrasının birinci cümlesinde, duruşmaya usulüne uygun şekilde davet edilmiş taraflardan birinin gelmesi diğerinin ise gelmemesi halinde, gelen tarafın talebi üzerine yargılamaya gelmeyen tarafın yokluğunda devam edileceği ya da dosyanın işlemden kaldırılacağı belirtilmiştir. İtiraz başvurusunda, karar aşamasına gelen davada aleyhine hüküm verileceğini anlayan davacının, dosyanın işlemden kaldırılmasını sağlayarak bu usûl işlemini kötüye kullandığı ve mahkemelerin iş yükünü artırdığı ileri sürülmüşse de anılan hüküm uyarınca duruşmada davalının hazır bulunması ve yargılamaya devam edilmesini istemesi halinde, davacının duruşmaya katılmayarak dosyanın işlemden kaldırılmasına sebebiyet vermesi mümkün olmadığından söz konusu iddia yerinde görülmemiştir.
16. 6100 sayılı Kanun’un 150. maddesinin (1) numaralı fıkrasında “…gelmedikleri…” ibaresi ile sınırlı olarak esas incelemesi yapılan “Usulüne uygun şekilde davet edilmiş olan taraflar, duruşmaya gelmedikleri … takdirde dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilir.“ ibaresinde söz konusu olan“dosyanın işlemden kaldırılması”;hukuk davalarında, tarafları ve özellikle davacıyı, davasını takip etmede özenli davranmaya zorlamak ve tarafların davalarını takibe niyetli olmadığı durumlarda yargılamanın sürüncemede kalmasını ve gereksiz yere uzamasını engellemek amacıyla kabul edilen bir usûl hukuku müessesesidir. Ayrıca Kanun’un 150. maddesinin itiraz konusu (4) numaralı fıkrasında yer alan, dosyanın işlemden kaldırılmasından sonra davanın yenilenmesi imkânı, yargılamanın hızlandırılmasının yanı sıra usûl ekonomisini temin etmeye yönelik ve tarafların lehine bir hükümdür. Bu anlamda, itiraz konusu kurallara ilişkin “dosyanın işlemden kaldırılması” ve “davanın yenilenebilmesi” müesseseleri, yargılamanın makul sürede bitirilmesi ve usûl ekonomisini sağlamak için Anayasa’nın 142. maddesi uyarınca yargılama usûlünün kanunla belirlenmesinin öngörüldüğü kural kapsamında getirilmiş tedbirlerden olup söz konusu düzenlemelerde Anayasa’nın 36. maddesine aykırılık bulunmamaktadır.
17. Açıklanan nedenlerle kurallar, Anayasa’nın 36., 141. ve 142. maddelerine aykırı değildir. İptal taleplerinin reddi gerekir.
IV- HÜKÜM
12.1.2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 150. maddesinin;
A- (1) numaralı fıkrasında yer alan “…gelmedikleri…” ibaresinin,
B- (4)numaralı fıkrasının birinci cümlesinin,
Anayasa’ya aykırı olmadıklarına ve itirazın REDDİNE, 5.5.2016 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
Başkan
Zühtü ARSLAN
Başkanvekili
Burhan ÜSTÜN
Engin YILDIRIM
Üye
Serdar ÖZGÜLDÜR
Serruh KALELİ
Osman Alifeyyaz PAKSÜT
Recep KÖMÜRCÜ
Alparslan ALTAN
Nuri NECİPOĞLU
Hicabi DURSUN
Celal Mümtaz AKINCI
Erdal TERCAN
M. Emin KUZ
Hasan Tahsin GÖKCAN
Kadir ÖZKAYA
Rıdvan GÜLEÇ