“Davacı ... vekili ... tarafından, Manisa Yunusemre İlçe Emniyet Müdürlüğünde polis memuru olarak görev yapan davacının, ek göstergesinin jandarma personeli esas alınarak 3600 olarak düzeltilmesi talebinin reddine ilişkin 07/05/2015 tarih ve 4726 sayılı davalı idare işleminin iptali istemiyle istemiyle EMNİYET GENEL MÜDÜRLÜĞÜNE karşı açılan davada; dava konusu işlemin dayanağı olan 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun eki I sayılı Cetvelin VII. Emniyet Hizmetleri Sınıfı kısmının (e) bendinin (aa) alt bendinde 1. derece memur için düzenlenen “2200” ek gösterge rakamının Anayasa’ya aykırı olduğu iddiası üzerine dava dosyası incelenerek işin gereği görüşüldü:
I- UYUŞMAZLIĞIN MADDİ ÇERÇEVESİ:
Davacının 657 sayılı Yasa’nın 36. maddesinde sayılan “Emniyet Hizmetleri Sınıfında” polis memuru olarak görev yaptığı, 1. derece kadroda bulunduğu, aylığının aynı Yasa’nın 155. maddesi uyarınca aynı Yasa’nın 36. maddesinde yer alan sınıflara ait gösterge tablosundaki rakamların, genel bütçe kanununda o yıl için tespit edilen katsayı ile çarpılması sonunda bulunacak miktar üzerinden hesaplanarak ödendiği, polis memuru olarak görev yapan davacıya aynı Yasa’nın 43. maddesinin 527 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 2. maddesi ile yeniden düzenlenen (B) bendi uyarınca 2200 ek gösterge rakamı üzerinden hesaplama yapıldığı, davacının kolluk hizmeti yapan ve kendisi ile benzer görevi yürüten jandarma personeli için 3600 ek gösterge üzerinden aylık verilmesinin eşitlik ilkesine aykırı olduğunu değerlendirdiği, davalı idareden ek göstergesinin emsali olan başka kolluk personeline ödenen gösterge rakamı olarak belirlenmesini istediği, isteminin reddi üzerine önümüzdeki “iptal” davasının açıldığı, aynı davada davacıya 2200 ek gösterge rakamı üzerinden aylık ödenmesini öngören Yasa kuralının Anayasaya aykırı olduğunun ileri sürüldüğü görülmektedir.
II- UYGULANACAK YASA KURALI DEĞERLENDİRMESİ:
18.05.2004 tarih, 3990 sayılı Resmi Gazete yayımlanarak yürürlüğe giren 527 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin (K.H.K.) 2. maddesi ile 657 sayılı Yasa’nın 43. maddesinin (B) bendinde yeniden düzenlenmiş, bendin 1. fıkrasında, “Ek Gösterge: Bu Kanuna tabi kurumların kadrolarında bulunan personelin aylıkları; hizmet sınıfları, görev türleri ve aylık alınan dereceler dikkate alınarak bu kanuna ekli I ve II sayılı cetvellerde gösterilen ek gösterge rakamlarının eklenmesi suretiyle hesaplanır. II sayılı cetvelde yer alan unvanlarda değişiklik yapmaya ve yeni unvanlar ilave etmeye Bakanlar Kurulu yetkilidir...” kuralına yer verilmiş, aynı K.H.K.’nin 3. maddesi ile 657 sayılı Yasa’ya “Hizmet Sınıfları İtibariyle Unvan veya Aylık Alınan Derecelere Göre Ek Göstergelerin” gösterildiği “I Sayılı Cetvelin” eklendiği, anılan cetvelin “VII. Emniyet Hizmetleri Sınıfı” başlıklı bölümünün (e) fıkrasında “Kadroları bu sınıfa dahil olup da, yukarıda sayılanlar dışında kalanların ek göstergeleri düzenlenmiş, kadrosu bu sınıfa dahil olup emniyet müdürü rütbesinde bulunmayan “Yüksek Öğrenimlilerin” durumuna (aa) alt fıkrada yer verilmiş, davacının durumunda 1. derece kadroda görev yapan polis memuru için 01.01.1995 tarihinden itibaren 2200 ek gösterge rakamı uygulanacağı kurala bağlanmış, ek gösterge rakamını belirleyen 527 sayılı K.H.K.’nin 3. maddesi ile eklenen I sayılı Cetvelin, ilgili kısmında zaman içinde herhangi bir yasa değişikliği yapılmamıştır.
Polis memuru olan davacının, aylığının hesaplanmasında gözönünde bulundurulan ve yükseltilmesini istediği ek gösterge rakamının yukarıda anılan 527 sayılı K.H.K.’nin 3. maddesi ile eklenen I sayılı Cetvelinin VII. Emniyet Hizmetleri Sınıfı kısmı, (e) bendinin (aa) alt bendinde düzenlenmiş olması nedeniyle, anılan alt bentte yer alan “2200 rakamının” önümüzdeki davada Mahkememizin uyuşmazlığın çözümünde doğrudan uygulayacağı yasa kuralı olduğu açıktır.
Davacının aylığının hesaplanmasında gözönünde bulundurulacak; dayanak yasa kuralını getiren 527 sayılı K.H.K. ise, 3390 sayılı yetki Yasası uyarınca Bakanlar Kurulu tarafından çıkarılmıştır.
III- 527 SAYILI KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMENİN 3. MADDESİ İLE 657 SAYILI YASAYA EKLENEN 1 SAYILI CETVELİN “VII. EMNİYET HİZMETLERİ SINIFI” BÖLÜMÜNÜN (E) ALT BENDİNİN (aa) FIKRASINDA 1. DERECE KADRODA BULUNAN “YÜKSEKÖĞRENİMLİLER İÇİN 2200 EK GÖSTERGE” BELİRLENMESİNE İLİŞKİN KISMIN ANAYASA’YA AYKIRILIĞI İTİRAZIMIZIN NEDENLERİ:
A- Dayanılan Anayasa Kuralları:
1- 1. Başlangıç’ın Beşinci ve Altıncı Paragrafları; “...Millet iradesinin mutlak üstünlüğü, egemenliğin kayıtsız şartsız Türk Milletine ait olduğu ve bunu millet adına kullanmağa yetkili kılınan hiçbir kişi ve kuruluşun, bu Anayasada gösterilen hürriyetçi demokrasi ve bunun icaplarıyla belirlenmiş hukuk düzeni dışına çıkamayacağı;
Kuvvetler ayrımının Devlet organları arasında üstünlük sıralaması anlamına gelmeyip, belli Devlet yetkilerinin kullanılmasından ibaret ve bununla sınırlı medenî bir işbölümü ve işbirliği olduğu ve üstünlüğün ancak Anayasa ve kanunlarda bulunduğu;” ilkelerine yer vermiş,
2-Anayasanın “Cumhuriyetin nitelikleri” başlıklı 2. maddesinde, “Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk Devletidir.”,
3- “Egemenlik” başlıklı 6. maddesinde, “ Egemenlik, kayıtsız şartsız Milletindir.
Türk Milleti, egemenliğini, Anayasanın koyduğu esaslara göre, yetkili organları eliyle kullanır.
Egemenliğin kullanılması, hiçbir surette hiçbir kişiye, zümreye veya sınıfa bırakılamaz. Hiçbir kimse veya organ kaynağını Anayasadan almayan bir Devlet yetkisi kullanamaz.”,
4-”Kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi verme” başlıklı 91. maddesinde, “Türkiye Büyük Millet Meclisi, Bakanlar Kuruluna kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi verebilir. Ancak sıkıyönetim ve olağanüstü haller saklı kalmak üzere, Anayasanın ikinci kısmının birinci ve ikinci bölümlerinde yer alan temel haklar, kişi hakları ve ödevleri ile dördüncü bölümünde yer alan siyasi haklar ve ödevler kanun hükmünde kararnamelerle düzenlenemez.
Yetki kanunu, çıkarılacak kanun hükmünde kararnamenin, amacını, kapsamını, ilkelerini, kullanma süresini ve süresi içinde birden fazla kararname çıkarılıp çıkarılamayacağını gösterir...” kuralına yer verilmiştir.
B-Anayasa Mahkemesinin İçtihatları Kapsamında Kanun Hükmünde Kararnamelerin Anayasa Aykırılığı Bakımından Genel Değerlendirme:
Anayasa’da, KHK’lerin siyasal denetimi yanında yargısal denetimi de öngörülmüştür. KHK’ler, işlevsel (fonksiyonel) yönden yasama işlemi niteliğinde olduklarından bunların yargısal denetimlerinin yapılması görev ve yetkisi de Anayasa Mahkemesi’ne verilmiştir. Yargısal denetimde KHK’nin, öncelikle yetki yasasına sonra da Anayasa’ya uygunluğu sorunlarının çözümlenmesi gerekir. Her ne kadar, Anayasa’nın 148. maddesinde KHK’lerin yetki yasalarına uygunluğunun denetlemesinden değil, yalnızca Anayasa’ya biçim ve esas bakımlarından uygunluğunun denetlenmesinden söz edilmekte ise de, Anayasa’ya uygunluk denetiminin içerisine öncelikle KHK’nin yetki yasasına uygunluğunun denetimi de girer. Çünkü, Anayasa’da, Bakanlar Kurulu’na ancak yetki yasasında belirtilen sınırlar içerisinde KHK çıkarma yetkisi verilmesi öngörülmüştür. Yetkinin dışına çıkılması, KHK’yi Anayasa’ya aykırı duruma getirir. Böylece, KHK’nin yetki yasasına aykırı olması Anayasa’ya aykırı olması ile özdeşleşir.
Olağanüstü Hal KHK’leri dayanaklarını doğrudan doğruya Anayasa’dan (mad. 121) alırlar. Bu tür KHK’lerin bir yetki yasasına dayanması gerekli değildir. Buna karşılık olağan dönemlerdeki KHK’lerin bir yetki yasasına dayanması zorunludur. Bu nedenle, KHK’ler ile dayandıkları yetki yasası arasında çok sıkı bir bağ vardır.
KHK’nin yetki yasası ile olan bağı, KHK’yi aynı ya da değiştirerek kabul eden yasa ile kesilir. KHK’nin Anayasa’ya uygun bir yetki yasasına dayanması, geçerliliğinin ön koşuludur. Bir yetki yasasına dayanmadan çıkartılan veya dayandığı yetki yasası iptal edilen bir KHK’nin içeriği Anayasa’ya aykırılık oluşturmasa bile Anayasa’ya uygunluğundan söz edilemez.
KHK’lerin Anayasa’ya uygunluk denetimleri, yasaların denetimlerinden farklıdır. Anayasa’nın 11. maddesinde, “kanunlar Anayasaya aykırı olamaz” denilmektedir. Bu nedenle, yasaların denetiminde, onların yalnızca Anayasa kurallarına uygun olup olmadıkları saptanır. KHK’ler ise konu, amaç, kapsam ve ilkeleri yönünden hem dayandıkları yetki yasasına hem de Anayasa’ya uygun olmak zorundadırlar.
Bir yetki yasasına dayanmadan çıkartılan veya yetki yasasının kapsamı dışında kalan ya da dayandığı yetki yasası iptal edilen KHK’lerin anayasal konumları birbirlerinden farksızdır. Böyle durumlarda, KHK’ler anayasal dayanaktan yoksun bulunduklarından içerikleri Anayasa’ya aykırı olmasa bile dava açıldığında iptalleri gerekir.
Bu nedenlerle, iptaline karar verilen bir yetki yasasına dayanılarak çıkarılan KHK’lerin, Anayasa’nın, Başlangıç’ındaki “hiç bir kişi ve kuruluşun, bu Anayasada gösterilen hürriyetçi demokrasi ve bunun icaplarıyla belirlenmiş hukuk düzeni dışına çıkamayacağı,” 2. maddesindeki “Hukuk devleti” ilkeleriyle, 6. maddesindeki “Hiç kimse veya organ kaynağını Anayasadan almayan bir devlet yetkisi kullanamaz.” kuralı ve KHK çıkarma yetkisine ilişkin 91. maddesiyle bağdaştırılmaları olanaksızdır.(Bu yaklaşım için, Anayasa Mahkemesi’nin 30.01.1997 tarih, E:1997/17, K:1997/6 ve 27.01.2004 tarih, E:2004/6, K:2004/5 sayılı kararlarına bakılabilir.)
C-İtiraz Konusu Kuralın Anayasa’ya Aykırılık Nedenleri:
İtirazımızın konusu kuralı içeren 527 sayılı Kanun Hükmünde Kararname, 18.5.1994 günlü, 3990 sayılı “Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Özlük Haklarının Yeniden Düzenlenmesine, Bazı Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Teşkilatlanmalarına, 8.6.1949 Tarihli ve 5434 Sayılı, 19.7.1972 Tarihli ve 1615 Sayılı, 12.3.1982 Tarihli ve 2634 Sayılı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişikin Kanun Hükmünde Kararnameler Çıkarılması Amacı İle Yetki Verilmesine Dair Kanun” 2. maddesi ile Bakanlar Kurulu’na verilen K.H.K. Çıkarma yetkisi uyarınca çıkarılmış, dayanak 3990 sayılı Yetki Yasasının 2. maddesi Anayasa Mahkemesi’nin 5.7.1994 günlü, Esas 1994/50, Karar 1994/44-2 sayılı kararı ile iptal edilmiş, böylece 527 sayılı KHK Anayasal dayanaktan yoksun kalmıştır.
Bu nedenle, Anayasa’ya aykırı görülerek iptal edilen 3990 sayılı Yetki Yasası’na dayanılarak çıkarılmış bulunan 527 sayılı KHK’nin 3. maddesiyle 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’na eklenen I SAYILI CETVEL’in “ “VII. Emniyet Hizmetleri Sınıfı Bölümünün (e) alt bendinin (aa) fıkrasında 1. derece kadroda bulunan “yükseköğrenimliler için 2200 ek gösterge” belirlenmesine ilişkin kısmının Anayasa’nın Başlangıç ilkeleri ile 2., 6. ve 91. maddelerine aykırı olduğu sonucuna varılmıştır.
V- İSTEM ve SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle, 527 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 3. Maddesi ile 657 sayılı Yasa’ya eklenen I sayılı Cetvelin “VII. Emniyet Hizmetleri Sınıfı Bölümünün (e) alt bendinin (aa) fıkrasında 1. derece kadroda bulunan “yükseköğrenimliler İçin 2200 ek gösterge” belirlenmesine ilişkin kısmının; Anayasamızın Başlangıç kısmındaki ilkelere, 2, 6 ve 91. maddelerine aykırı olduğu ve Anayasa Mahkemesi’nce iptali gerekeceği düşüncesi ile 2949 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve İşleyişi Hakkında Kanun’un 28. maddesi uyarınca itiraz yoluyla incelenmek üzere Anayasa Mahkemesi’ne başvurulmasına, yine başvurumuzun Anayasa Mahkemesi’nce kabul edilmesinden başlayarak anılan 28. madde uyarınca beş ay süre ile Anayasa Mahkemesinin bu konudaki kararının beklenmesine, itiraz kararımıza dava dosyamızın onaylı bir örneğinin eklenmesine, kararımızın bir örneğinin taraflara tebliğine,, 31.12.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.”
ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı : 2016/27
Karar Sayısı : 2016/162
Karar Tarihi : 12.10.2016
R.G. Tarih – Sayısı : 4.11.2016 - 29878
İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN: Manisa 1. İdare Mahkemesi
İTİRAZIN KONUSU: 14.7.1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’na, 18.5.1994 tarihli ve 527 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 3. maddesiyle eklenen (I) sayılı Ek Gösterge Cetveli’nin “VII. EMNİYET HİZMETLERİ SINIFI” bölümünün (e) bendinin, 29.1.2016 tarihli ve 6663 sayılı Kanun’un 9. maddesiyle değiştirilmeden önceki (aa) alt bendinde yer alan “2200” rakamının, Anayasa’nın Başlangıç’ı ile 2., 6. ve 91. maddelerine aykırılığı ileri sürülerek iptaline karar verilmesi talebidir.
OLAY: Birinci dereceli kadroda polis memuru olarak görev yapan davacının, kendisi hakkında uygulanan ek gösterge rakamının, aynı derecedeki jandarma personeli kadrosu için öngörülmüş olan ek gösterge rakamı esas alınarak düzeltilmesi için yaptığı başvurunun reddi işleminin iptali talebiyle açılan davada, davacının Anayasa’ya aykırılık iddiasını ciddi bulan Mahkeme, itiraz konusu kuralın iptali için başvurmuştur.
I- İPTALİ İSTENİLEN KANUN HÜKMÜNDE KARARNAME KURALI
657 sayılı Kanun’a 527 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile eklenen (I) sayılı Cetvel’in itiraz konusu kuralın da yer aldığı ilgili bölümleri şöyledir:
I SAYILI CETVEL (Ek: 9.4.1990-KHK-418/3 md.; İptal: Ana.Mah.nin 5.2.1992 tarih ve E.1990/22, K.1992/6 sayılı Kararı ile; Yeniden düzenleme: 18.5.1994-KHK-527/3 md.)
HİZMET SINIFLARI İTİBARİYLE UNVAN VEYA AYLIK ALINAN DERECELERE GÖRE EK GÖSTERGELER
UNVANI
Derece
1/1/1994’den İtibaren Uygulanacak Ek Göstergeler
1/1/1995’den İtibaren Uygulanacak Ek Göstergeler
…
VII. EMNİYET HİZMETLERİ SINIFI
a) Emniyet Genel Müdürü,
b) Teftiş Kurulu Başkanı, Polis Akademisi Başkanı ve Emniyet Genel Müdür Yardımcıları ile Ankara, İstanbul, İzmir Emniyet Müdürleri,
c) Daire Başkanları ile Diğer Birinci Sınıf Emniyet Müdürleri,
d) Kadroları bu sınıfa dahil olup da Emniyet Müdürü sıfatını kazanmış olanlar
e) Kadroları bu sınıfa dahil olup da, yukarıda sayılanlar dışında kalanlardan;
aa) Yüksek Öğrenimliler
1
2
3
4
6100
3800
3200
2600
1900
1350
900
7000
4300
3600
3000
2200
1600
1100
II- İLK İNCELEME
1. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü hükümleri uyarınca Zühtü ARSLAN, Burhan ÜSTÜN, Engin YILDIRIM, Serdar ÖZGÜLDÜR, Serruh KALELİ, Osman Alifeyyaz PAKSÜT, Recep KÖMÜRCÜ, Alparslan ALTAN, Nuri NECİPOĞLU, Hicabi DURSUN, Celal Mümtaz AKINCI, Erdal TERCAN, Muammer TOPAL, M. Emin KUZ, Hasan Tahsin GÖKCAN, Kadir ÖZKAYA ve Rıdvan GÜLEÇ’in katılımlarıyla 7.4.2016 tarihinde yapılan ilk inceleme toplantısında, dosyada eksiklik bulunmadığından işin esasının incelenmesine OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir.
III- ESASIN İNCELENMESİ
2. Başvuru kararı ve ekleri, Raportör Volkan HAS tarafından hazırlanan işin esasına ilişkin rapor, itiraz konusu KHK kuralı, dayanılan Anayasa kuralı ve bunların gerekçeleri ile diğer yasama belgeleri okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
A- İtirazın Gerekçesi
3. Başvuru kararında özetle, kadroları emniyet hizmetleri sınıfına dahil olup da Kanun’a ekli (I) sayılı Cetvel’in “VII. EMNİYET HİZMETLERİ SINIFI” bölümünün (a) ile (d) bentleri arasında sayılan unvanlar dışında kalan bir unvana sahip olan yüksek öğrenim mezunu personelden 1. dereceli kadroda bulunanlara uygulanacak ek gösterge rakamını belirleyen itiraz konusu kuralı öngören 527 sayılı KHK’nın dayanağı olan 18.5.1994 tarihli ve 3990 sayılı Yetki Kanunu’nun iptal edildiği belirtilerek kuralın, Anayasa’nın Başlangıç’ı ile 2., 6. ve 91. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
B- Anayasa’ya Aykırılık Sorunu
4. İtiraz konusu kural, kadroları emniyet hizmetleri sınıfına dahil olup da Kanun’a ekli (I) sayılı Cetvel’in “VII. EMNİYET HİZMETLERİ SINIFI” bölümünün (a) ile (d) bentleri arasında sayılan unvanlar dışında kalan bir unvana sahip olan yüksek öğrenim mezunu personelden 1. dereceli kadroda bulunanlara uygulanacak ek gösterge rakamını belirlemektedir.
5. İtiraz konusu kural, 527 sayılı KHK’yla 657 sayılı Kanun’a eklenmiştir. 527 sayılı KHK, 18.5.1994 tarihli ve 3990 sayılıMemurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Özlük Haklarının Yeniden Düzenlenmesine, Bazı Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Teşkilatlanmalarına, 8.6.1949 Tarihli ve 5434 Sayılı, 19.7.1972 Tarihli ve 1615 Sayılı, 12.3.1982 Tarihli ve 2634 Sayılı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Hükmünde Kararnameler Çıkarılması Amacı ile Yetki Verilmesine Dair Kanun kapsamında çıkarılan KHK’lardandır.
1- Kanun Hükmünde Kararnamelerin Yargısal Denetimi Hakkında Genel Açıklama
6. Anayasa’da, KHK’ların siyasal denetimi yanında yargısal denetimi de öngörülmüştür. KHK’lar, işlevsel yönden yasama işlemi niteliğinde olduklarından bunların yargısal denetimlerinin yapılması görev ve yetkisi de Anayasa Mahkemesine verilmiştir. Yargısal denetimde KHK’nın, öncelikle yetki kanununa sonra da Anayasa’ya uygunluğu sorunlarının çözümlenmesi gerekir. Her ne kadar, Anayasa’nın 148. maddesinde KHK’ların yetki kanunlarına uygunluğunun denetlemesinden değil, yalnızca Anayasa’ya şekil ve esas bakımlarından uygunluğunun denetlenmesinden söz edilmekte ise de Anayasa’ya uygunluk denetiminin içerisine öncelikle KHK’nın yetki kanununa uygunluğunun denetimi girer. Çünkü Anayasa’da, Bakanlar Kuruluna ancak yetki kanununda belirtilen sınırlar içerisinde KHK çıkarma yetkisi verilmesi öngörülmüştür. Yetkinin dışına çıkılması, KHK’yı Anayasa’ya aykırı duruma getirir. Böylece, KHK’nın yetki kanununa aykırı olması Anayasa’ya aykırı olması ile özdeşleşir.
7. Olağanüstü dönem KHK’ları dayanaklarını doğrudan doğruya Anayasa’nın 121. ve 122. maddelerinden alırlar. Bu tür KHK’ların bir yetki kanununa dayanması gerekli değildir. Buna karşılık olağan dönemlerdeki KHK’ların bir yetki kanununa dayanması zorunludur. Bu nedenle, KHK’lar ile dayandıkları yetki kanunu arasında çok sıkı bir bağ vardır.
8. KHK’nın yetki kanunu ile olan bağı, KHK’yı aynen ya da değiştirerek kabul eden kanun ile kesilir. KHK’nın Anayasa’ya uygun bir yetki kanununa dayanması, geçerliliğinin ön koşuludur. Bir yetki kanununa dayanmadan çıkarılan veya dayandığı yetki kanunu iptal edilen bir KHK’nın kurallarının, içerikleri yönünden Anayasa’ya aykırılık oluşturmasalar bile Anayasa’ya uygunluğundan söz edilemez.
9. KHK’ların Anayasa’ya uygunluk denetimleri, kanunların denetimlerinden farklıdır. Anayasa’nın 11. maddesinde, “Kanunlar Anayasaya aykırı olamaz.” denilmektedir. Bu nedenle, kanunların denetiminde, onların yalnızca Anayasa kurallarına uygun olup olmadıkları saptanır. KHK’lar ise konu, amaç, kapsam ve ilkeleri yönünden hem dayandıkları yetki kanununa hem de Anayasa’ya uygun olmak zorundadırlar.
10. Bu nedenlerle Anayasa Mahkemesinin yerleşik içtihadında vurgulandığı üzere, iptaline karar verilen bir yetki kanununa dayanılarak çıkarılan KHK’ların, Anayasa’nın, 2. maddesindeki “Hukuk devleti” ilkesiyle 6. maddesindeki “Hiçbir kimse veya organ kaynağını Anayasadan almayan bir Devlet yetkisi kullanamaz.” kuralı ve KHK çıkarma yetkisine ilişkin 91. maddesiyle bağdaştırılmaları olanaksızdır (E.2001/411, K.2001/348, 6.11.2001; E.2004/6, K.2004/5, 27.1.2004; E.2006/97, K.2006/74, 27.6.2006; E.2006/138, K.2006/100, 20.10.2006).
2- İtiraz Konusu Kuralın Anayasa’ya Aykırılığı Sorunu
11. İtiraz konusu kuralı içeren 527 sayılı KHK, 18.5.1994 tarihli ve 3990 sayılı Yetki Kanunu’na dayanılarak çıkarılmıştır.
12. 527 sayılı KHK’nın dayandığı 3990 sayılı Yetki Kanunu ise Anayasa Mahkemesinin 5.7.1994 tarihli ve E.1994/50, K.1994/44-2 sayılı kararıyla Anayasa’nın Başlangıç’ı ile 2., 7., 87., 91. ve 153. maddelerine aykırılığı nedeniyle iptal edilmiştir. Böylece 527 sayılı KHK anayasal dayanaktan yoksun kalmıştır.
13. Açıklanan nedenle, Anayasa’ya aykırı görülerek iptal edilen 3990 sayılı Yetki Kanunu’na dayanılarak çıkarılan KHK’da yer alan itiraz konusu kural Anayasa’nın 2., 6. ve 91. maddelerine aykırıdır. İptali gerekir.
14. M. Emin KUZ, bu görüşe katılmamıştır.
15. Kuralın, Anayasa’nın Başlangıç’ı ile ilgisi görülmemiştir.
IV- İPTAL KARARININ YÜRÜRLÜĞE GİRECEĞİ GÜN SORUNU
16. Anayasa’nın 153. maddesinin üçüncü fıkrasında, “Kanun, kanun hükmünde kararname veya Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü ya da bunların hükümleri, iptal kararlarının Resmi Gazetede yayımlandığı tarihte yürürlükten kalkar. Gereken hallerde Anayasa Mahkemesi iptal hükmünün yürürlüğe gireceği tarihi ayrıca kararlaştırabilir. Bu tarih, kararın Resmi Gazetede yayımlandığı günden başlayarak bir yılı geçemez.” denilmekte, 6216 sayılı Kanun’un 66. maddesinin (3) numaralı fıkrasında da bu kural tekrarlanarak, Mahkemenin gerekli gördüğü hâllerde, Resmî Gazetede yayımlandığı günden başlayarak iptal kararının yürürlüğe gireceği tarihi bir yılı geçmemek üzere ayrıca kararlaştırabileceği belirtilmektedir.
17. 14.7.1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’na, 18.5.1994 tarihli ve 527 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 3. maddesiyle eklenen (I) sayılı Ek Gösterge Cetveli’nin “VII. EMNİYET HİZMETLERİ SINIFI” bölümünün (e) bendinin, 29.1.2016 tarihli ve 6663 sayılı Kanun’un 9. maddesiyle değiştirilmeden önceki (aa) alt bendinde yer alan “2200” rakamının iptal edilmesi nedeniyle doğacak hukuksal boşluk kamu yararını ihlal edecek nitelikte görüldüğünden, Anayasa’nın 153. maddesinin üçüncü fıkrasıyla 6216 sayılı Kanun’un 66. maddesinin (3) numaralı fıkrası gereğince iptal hükmünün, kararın Resmî Gazete’de yayımlanmasından başlayarak dokuz ay sonra yürürlüğe girmesine OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir.
V- HÜKÜM
14.7.1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’na, 18.5.1994 tarihli ve 527 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 3. maddesiyle eklenen (I) sayılı Ek Gösterge Cetveli’nin “VII. EMNİYET HİZMETLERİ SINIFI” bölümünün (e) bendinin, 29.1.2016 tarihli ve 6663 sayılı Kanun’un 9. maddesiyle değiştirilmeden önceki (aa) alt bendinde yer alan “2200” rakamının Anayasa’ya aykırı olduğuna ve İPTALİNE, M. Emin KUZ’un karşıoyu ve OYÇOKLUĞUYLA, iptal hükmünün, Anayasa’nın 153. maddesinin üçüncü fıkrası ile 6216 sayılı Kanun’un 66. maddesinin (3) numaralı fıkrası gereğince, KARARIN RESMÎ GAZETE’DE YAYIMLANMASINDAN BAŞLAYARAK DOKUZ AY SONRA YÜRÜRLÜĞE GİRMESİNE, OYBİRLİĞİYLE, 12.10.2016 tarihinde karar verildi.
Başkan
Zühtü ARSLAN
Başkanvekili
Burhan ÜSTÜN
Engin YILDIRIM
Üye
Serdar ÖZGÜLDÜR
Serruh KALELİ
Osman Alifeyyaz PAKSÜT
Recep KÖMÜRCÜ
Nuri NECİPOĞLU
Hicabi DURSUN
Celal Mümtaz AKINCI
Muammer TOPAL
M. Emin KUZ
Hasan Tahsin GÖKCAN
Kadir ÖZKAYA
Rıdvan GÜLEÇ
Recai AKYEL
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
KARŞIOY GEREKÇESİ
657 sayılı Kanuna 527 sayılı KHK ile eklenen (I) sayılı Ek Gösterge Cetvelinin “VII. Emniyet Hizmetleri Sınıfı” Bölümünün (e) bendinin (aa) alt bendinde 29/1/2016 tarihli ve 6663 sayılı Kanunla değişiklik yapılmadan önce yer verilen “2200” ek göstergenin Anayasanın 2., 6. ve 91. maddelerine aykırı olduğuna ve iptaline karar verilmiştir.
Kararın gerekçesinde, kanun hükmünde kararnamenin Anayasaya uygun bir yetki kanununa dayanması gerektiği, yetki kanununa dayanmadan çıkarılan veya dayandığı yetki kanunu iptal edilen bir kanun hükmünde kararnamenin kurallarının, içerikleri yönünden Anayasaya aykırılık oluşturmasa bile Anayasaya uygunluğundan söz edilemeyeceği, 527 sayılı KHK’nın da, dayandığı 3990 sayılı Yetki Kanununun Anayasa Mahkemesince iptal edilmesi sebebiyle anayasal dayanaktan yoksun kaldığı belirtilmektedir.
Bilindiği gibi, Anayasanın 91. maddesinde TBMM’nin, Bakanlar Kuruluna kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi verebileceği ve yetki kanununda, çıkarılacak kanun hükmünde kararnamenin amacı, kapsamı, ilkeleri, yetkinin süresi ile bu süre içinde birden fazla kararname çıkarılıp çıkarılamayacağının gösterileceği hükme bağlanmaktadır.
İdare hukukunda geçerli olan zaman bakımından yetki kurallarına göre, bir yetkinin kullanılmasının belirli bir süre ile sınırlandığı hallerde, işlemin anılan süre içinde yapılması kaydıyla, işlemi yapan makamın daha sonra herhangi bir sebeple yetkisiz hâle gelmesinin bu işlemin geçerliliğini etkilemeyeceği kabul edilmektedir (Kemal Gözler, Türk Anayasa Hukuku, Bursa 2000, s.718-719; Kemal Gözler, İdare Hukuku, C.I, 2. bs., Bursa 2009, s.1202-1204; A. Şeref Gözübüyük/Turgut Tan, İdare Hukuku, C.I, Genel Esaslar, 10.bs., Ankara 2014, s.383). Başka bir anlatımla, bu tasarrufların hukuka uygunluğu kabul tarihinde yürürlükte olan kurallara göre, yani tasarruf tarihindeki hukukî duruma göre belirlenmektedir (Gözübüyük/Tan, age., C.I, s.415; C.II, İdari Yargılama Hukuku, 8.bs., Ankara 2016, s.391). Bu sebeple, mezkûr işlemlerin yargısal denetimlerinin de, işlemin yapıldığı tarihteki hukukî duruma göre yapılması gerekmektedir (Gözübüyük/Tan, age., C.I, s.415).
Kararın gerekçesinde, kanun hükmünde kararnamenin Anayasaya uygun bir yetki kanununa dayanmasının, geçerliliğinin “ön koşulu” olduğu belirtilmekte ise de iptal edilen kural açısından bu şartın gerçekleşmediği ileri sürülemez. Yukarıda da belirtildiği üzere, bu ön şart kanun hükmünde kararnamenin çıkarıldığı an itibariyle aranır (Gözler, İdare Hukuku, C.I, s.1203). İptali talep edilen ek göstergeyi öngören 527 sayılı KHK, 3990 sayılı Yetki Kanunu iptal edilmeden önce çıkarıldığından, anılan KHK bakımından bu şart gerçekleşmiş bulunmaktadır.
Bu sebeple, 3990 sayılı Yetki Kanununun Anayasaya aykırı bulunarak iptal edilmiş olması, bu Kanuna dayanılarak çıkarılan 527 sayılı KHK’yı kendiliğinden Anayasaya aykırı hâle getirmemektedir.
Diğer taraftan, iptal kararının gerekçesinde, Anayasada Bakanlar Kuruluna ancak yetki kanununda belirtilen sınırlar içinde kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi verilmesi öngörüldüğünden, kanun hükmünde kararnamelerin Anayasaya uygunluk denetiminin öncelikle yetki kanununa uygunluğu bakımından yapılacağı belirtilmekte; böylece, açıkça ifade edilmese de, yetki kanununun iptalinin buna uygunluk denetiminin yapılmasını imkânsız hâle getireceği için kanun hükmünde kararnamelerin esasına girilmeden iptalini gerektireceği sonucuna varıldığı anlaşılmaktadır.
Yukarıda belirtildiği üzere, zaman bakımından yetki kuralları gereğince kanun hükmünde kararnamelerin çıkarıldığı tarihte yetki kanununun yürürlükte olmasının gerekli ve yeterli olması sebebiyle bu görüşe katılmak da mümkün görünmemektedir.
Kanun hükmünde kararnamenin çıkarıldığı tarihte dayandığı yetki kanunu yürürlükte ise, kanun hükmünde kararnamenin Anayasaya uygunluk denetiminin yapıldığı tarihte yetki kanununun başka bir kanunla yürürlükten kaldırılmış veya Anayasa Mahkemesince iptal edilmiş olmasının kanun hükmünde kararnamenin Anayasanın 91. maddesine ve yetki kanununa uygunluğunun denetlenmesine engel oluşturmayacağı düşünülmektedir.
Kuşkusuz kanun hükmünde kararnamelerin dayandığı yetki kanununa uygun olup olmadığının denetlenmesi, kanun hükmünde kararnamenin amaç, kapsam, ilkeler ve süre bakımından TBMM’den alınan yetki içinde olup olmadığının belirlenmesi bakımından önem taşımaktadır. Yetki kanununda belirlenen amaçla ve ilkelerle bağdaşmayan veya yetki kanununun kapsamı dışında bulunan bir konuda düzenleme içeren yahut yetki kanununun öngördüğü süre dolduktan sonra yürürlüğe konulan kanun hükmünde kararnamelerin bu sebeplerle Anayasanın 91. maddesine aykırı olduğunu belirlemek amacıyla, Anayasa Mahkemesince daha önce iptal edilmiş olan, ancak kanun hükmünde kararnamenin çıkarıldığı tarihte yürürlükte bulunan yetki kanununa uygunluğunun incelenmesine bir engel bulunmadığı gibi böyle bir incelemenin Anayasanın 91. maddesinin de gereği olduğu düşünülmektedir.
Aksinin kabulü Anayasanın 153. maddesinde öngörülen “iptal kararlarının geriye yürümeyeceği” ilkesine aykırı şekilde, Anayasa Mahkemesinin yetki kanununun iptaline ilişkin kararının etkisinin, yetki kanununun -Anayasaya aykırılığı konusunda bir tespit yapılmadan ve iptal kararı verilmeden önce- verdiği yetkiye dayanılarak kanun hükmünde kararnamenin çıkarıldığı tarihe kadar geriye yürütülmesi anlamına gelir.
Kararın gerekçesinde, kanun hükmünde kararnameler ile dayandıkları yetki kanunu arasında “çok sıkı bir bağ” bulunduğu ve dayandığı yetki kanunu iptal edilen bir kanun hükmünde kararnamenin kurallarının içerik yönünden Anayasaya aykırılık oluşturmasa bile Anayasaya uygunluğundan söz edilemeyeceği belirtilmektedir.
Tüzükler ve yönetmelikler gibi yürütmenin düzenleyici işlemleri arasında yer alan kanun hükmünde kararnamelerin fonksiyonel olarak yasama işlemi niteliğinde olduğu bilinmektedir. Bu itibarla kanun hükmünde kararnamelerin yetki kanunu ile bağının, tüzüklerin ve yönetmeliklerin dayanaklarını oluşturan kanunlarla olan bağından daha zayıf olduğunun da gözönünde bulundurulması gerekmektedir.
Anayasanın 115. maddesine göre tüzükler “kanunun uygulanmasını göstermek veya emrettiği işleri belirtmek üzere”; 124. maddesine göre yönetmelikler “kanunların ve tüzüklerin uygulanmasını sağlamak üzere” çıkarılırken, 91. maddesi uyarınca kanun hükmünde kararnameler ile dayandığı yetki kanunu arasında böyle sıkı bir bağ bulunmamaktadır.
Dayanak kanunu yürürlükten kaldırılan veya Anayasa Mahkemesince iptal edilen tüzük ve yönetmeliklerin de iptal edilmeleri talep edildiğinde, Anayasanın 115. ve 124. maddelerinde öngörülen varlık sebepleri (yani dayandığı ve uygulanmasını belirtmek ve sağlamak üzere çıkarıldığı kanun hükümleri) de kalmadığından, tüzük ve yönetmeliğin esasına girmeden, sadece dayandıkları kanunun yürürlükten kaldırılması veya iptal edilmesi sebebiyle iptal edilmeleri gerektiği düşünülebilirse de, kanun hükmünde kararnameler yürürlükteki bir yetki kanununa dayanarak çıkarıldıktan sonra, yetki kanununun uygulanmasını göstermek veya sağlamak için değil, düzenlediği alanı (Anayasanın 91. maddesinde belirtilen konular dışında) bir kanun gibi düzenlediğinden, bunların esasının incelenmesine geçilmeden, sadece yetki kanununun artık yürürlükte olmaması veya iptal edilmesi sebebiyle iptaline hükmedilmesinin isabetli olmadığı düşünülmektedir. Aksinin kabulü, kanun hükmünde kararnamelerin fonksiyonel olarak yasama işlemi niteliğinde olduğunun gözardı edilmesi ve bunların anayasal dayanaklarının ihmal edilerek tüzüklerle ve yönetmeliklerle aynı şekilde değerlendirilmesi anlamına gelir.
Bu sebeplerle, itiraz konusu kuralın esasının incelenmesine geçilmeden, dayandığı Yetki Kanununun iptal edilmesinden dolayı anayasal dayanaktan yoksun kaldığı gerekçesiyle iptal kararı verilmesi yönündeki çoğunluk görüşüne katılmıyorum.