ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı : 2014/73
Karar Sayısı : 2014/98
Karar Günü : 22.5.2014
R.G. Tarih-Sayı :
17.9.2014-29122
İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN : Ankara 15. İş
Mahkemesi
İTİRAZIN KONUSU : 24.11.1994 günlü, 4046
sayılı Özelleştirme Uygulamaları Hakkında Kanun'un 21. maddesinin;
1- Dördüncü fıkrasının üçüncü cümlesinde yer alan ".30
gün içinde." ibaresinin,
2- Beşinci fıkrasının birinci cümlesinin,
Anayasa'nın 2., 10. ve 49. maddelerine aykırılığı ileri sürülerek
iptallerine karar verilmesi istemidir.
I- OLAY
Türk Telekomünikasyon A.Ş.'nin özelleştirme kapsamına alınması
nedeniyle iş sözleşmesi sona erdirilen davacının, iş kaybı tazminatı ödenmesi
istemiyle açtığı davada, itiraz konusu kuralların Anayasa'ya aykırı
olduğu kanısına varan Mahkeme, iptalleri için başvurmuştur.
III- YASA METİNLERİ
A- İtiraz Konusu Yasa Kuralları
Kanun'un itiraz konusu kuralları da içeren 21. maddesi şöyledir:
"İş Kaybı Tazminatı Ödenmesi ve Diğer Hizmetlerin
Verilmesi
Madde 21- Bu Kanuna göre özelleştirme
kapsamına alınan kuruluşların (iştirakler hariç) özelleştirmeye hazırlanması,
özelleştirilmesi, küçültülmesi veya faaliyetlerinin kısmen ya da tamamen
durdurulması, süreli ya da süresiz kapatılması veya tasfiye edilmesi nedeniyle;
bu kuruluşlarda iş sözleşmesine dayalı olarak ücret karşılığı çalışanlardan iş
sözleşmeleri tâbi oldukları iş kanunları ve toplu iş sözleşmeleri gereğince
tazminata hak kazanacak şekilde sona ermiş olanlara, kanunlardan ve
yürürlükteki toplu iş sözleşmelerinden doğan tazminatları dışında ilave olarak
iş kaybı tazminatı ödenir. Ayrıca bunların mesleklerinde geliştirilmesine, bir
meslekte yetiştirilmesine veya meslek edindirilmesine ilişkin eğitim giderleri
ile yeni iş bulmalarına katkı sağlamak amacıyla yapılacak giderler Özelleştirme
Fonundan karşılanır. Engelli personele (ilgili kanunların öngördüğü I, II ve
III. derece), bu maddede belirtilen tutarın iki katı olarak iş kaybı tazminatı
ödenir. İş kaybı tazminatı ödenmesi ve sağlanabilecek diğer hizmetlere ilişkin
işlemler Türkiye İş Kurumu Genel Müdürlüğü tarafından yürütülür.
Özelleştirme kapsamına alınan kuruluşlarda iş kanunlarına tabi
olarak çalışırken; bunların özelleştirmeye hazırlanmaları, özelleştirilmesi,
küçültülmesi, faaliyetlerinin durdurulması, kapatılması veya tasfiye edilmesi
nedenleriyle, bu kuruluşların sermayelerindeki kamu payının % 50'nin altına
düşmesinden, anonim şirket haline dönüştürülmeyenlerin ise Devir -teslim
tarihinden itibaren bir yıl içinde, hizmet akitlerinin haklı neden olmaksızın
işveren tarafından feshedilmesi veya haklı nedenlerle kendileri tarafından
feshedilmesi sonucu işsiz kalanlar bu Kanunda belirtilen tazminat ve diğer
hizmetlerden yararlanırlar.
Özelleştirme Fonu gelirlerinden, iş kaybı tazminatı ödenmesi veya
diğer hizmetlerden kaynaklanacak giderlerin karşılanması amacıyla ayrılacak
tutarlar, öncelikle iş kaybı tazminatı ödenmesinde kullanılır. İş kaybı
tazminatlarının ödenmesi ve diğer hizmetlerle ilgili giderlerin karşılanması
amacıyla yurt içinden ve/veya yurt dışından sağlanacak özel tahsisli kaynaklar,
Kurul tarafından belirlenecek sermayesinin yarıdan fazlası kamuya ait bir
bankada Türkiye İş Kurumu Genel Müdürlüğü adına açılacak "Özelleştirmeye
Bağlı İş Kaybı Tazminatı ve Diğer Hizmetler Hesabı"na yatırılır. Türkiye
İş Kurumu Genel Müdürlüğü bu hesabın kullanılması ve değerlendirilmesi ile
görevli ve yetkilidir. Nakit durumunun yetersizliği sebebiyle ivedi ve zorunlu
harcamaların yapılamaması halinde; İdare, Türkiye İş Kurumu Genel Müdürlüğünün
talebi üzerine Özelleştirme Fonundan yapılacak aktarmalara mahsuben
"Özelleştirmeye Bağlı İş Kaybı Tazminatı ve Diğer Hizmetler Hesabı"na
aktarma yapmaya yetkilidir.
İş kaybı tazminatı, günlük net asgari ücretin iki katıdır.Bu madde
kapsamına girenlerden,hizmet akdinin sona erdiği tarihte aynı işveren ile hizmet
akdi kesintisiz en az; 550 günden beri devam edenlere 90 gün, 1100 günden beri
devam edenlere 120 gün, 1650 günden beri devam edenlere 180 gün, 2200 günden
beri devam edenlere 240 gün süre ile iş kaybı tazminatı verilir. Sözkonusu
tazminat ve diğer hizmetlerden yararlanmaya hak kazananların,bu tazminat ve
hizmetlerden yararlanabilmeleri için,hizmet akitlerinin sona erdiği tarihten
itibaren 30 gün içinde Türkiye İş Kurumuna başvurmaları
zorunludur. Türkiye İş Kurumu hak sahiplerinin başvurularını müteakip, gerekli
incelemeyi en geç 30 gün içinde sonuçlandırarak iş kaybı tazminatına hak
kazanıldığını tespit etmesi halinde hizmet akdinin feshi tarihinden geçerli
olmak üzere, inceleme ve buna ilişkin işlemlerin sonuçlanmasından itibaren 10
gün içinde iş kaybı tazminatını aylık olarak ödemeye başlar.
Bu maddede öngörülen şekilde hizmet akitleri sona erenlerden;
hizmet akitlerinin sona erme tarihi itibariyle 506 sayılı Sosyal Sigortalar
Kanunun hükümleri gereğince hizmet ve prim ödeme sürelerine göre yaşlılık
aylığına hak kazananlar iş kaybı tazminatı ve diğer hizmetlerden
yararlanamazlar. İş kaybı tazminatı ve diğer
hizmetlerden yararlananların, işe yerleştirilmeleri veya kendilerinin iş
bulmaları halinde ödenmekte olan tazminata ve diğer hizmetlere ilişkin hakları
sona erer. İş kaybı tazminatının verilmesi ve diğer hizmetlerin sağlanmasına
ilişkin usul ve esaslar; İdare ile Türkiye İş Kurumu Genel Müdürlüğü arasında
yapılacak protokolle belirlenir.
İş kaybı tazminatının fiilen ödendiği sürelere ait sosyal güvenlik
kuruluşları kesintileri Türkiye İş Kurumu Genel Müdürlüğünce ayrıca hak
sahipleri adına bu madde gereğinde açılacak hesaptan ilgili kurumlara ödenir.
Bu Kanunun 26 ncı maddesi gereğince yapılacak özelleştirme
uygulamaları sonucu doğacak iş kaybı nedeni ile tazminata hak kazananlara
ödenmesi gerekecek tazminat tutarları,bu maddede öngörülen esas ve usuller
çerçevesinde ilgili belediye veya il özel idaresi tarafından hesaplanır.Bu
suretle hesaplanan tazminat tutarları, 26 ncı madde gereğince özel bir hesapta
toplanan gelirlerden karşılanmak üzere ilgili belediye veya il özel idaresi
tarafından hak sahiplerine ödenir."
B- Dayanılan Anayasa Kuralları
Başvuru kararında, Anayasa'nın 2., 10. ve 49. maddelerine
dayanılmıştır.
IV- İLK İNCELEME
Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü hükümleri uyarınca Serruh KALELİ,
Alparslan ALTAN, Serdar ÖZGÜLDÜR, Osman Alifeyyaz PAKSÜT, Zehra Ayla PERKTAŞ,
Recep KÖMÜRCÜ, Burhan ÜSTÜN, Engin YILDIRIM, Nuri NECİPOĞLU, Hicabi DURSUN,
Celal Mümtaz AKINCI, Erdal TERCAN, Muammer TOPAL, Zühtü ARSLAN ve M. Emin
KUZ'un katılımlarıyla 22.4.2014 gününde yapılan ilk inceleme toplantısında,
dosyada eksiklik bulunmadığından işin esasının incelenmesine OYBİRLİĞİYLE karar
verilmiştir.
V- ESASIN İNCELENMESİ
Başvuru kararı ve ekleri, Raportör Ayhan KILIÇ tarafından
hazırlanan işin esasına ilişkin rapor, itiraz konusu yasa kuralları, dayanılan
Anayasa kuralları ve bunların gerekçeleri ile diğer yasama belgeleri okunup
incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
A- Sınırlama Sorunu
Anayasa'nın 152. ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve
Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 40. maddesine göre, Anayasa Mahkemesine
itiraz yoluyla yapılacak başvurular itiraz yoluna başvuran mahkemenin bakmakta
olduğu davada uygulayacağı yasa kuralı ile sınırlıdır.
Kanun'un 21. maddesinin dördüncü fıkrasının üçüncü cümlesinde yer
alan itiraz konusu ".30 gün içinde." ibaresiyle, iş kaybı
tazminatından yararlanılabilmesi için "otuz gün içinde başvuru"
koşulu getirilmekte, anılan maddenin beşinci fıkrasının itiraz konusu birinci
cümlesiyle ise iş sözleşmelerinin sona erme tarihi itibarıyla 506 sayılı
Sosyal Sigortalar Kanunu hükümleri gereğince hizmet ve prim ödeme sürelerine
göre yaşlılık aylığına hak kazananların iş kaybı tazminatı ve diğer
hizmetlerden yararlanamayacakları kurala bağlanmaktadır.
Bakılmakta olan davada, özelleştirme nedeniyle 2003 yılı sonu
itibarıyla iş sözleşmesi sona erdirilen davacının, 16.8.2013 tarihinde
4046 sayılı Kanun'un 21. maddesi uyarınca iş kaybı tazminatı ödenmesi istemiyle
iş mahkemesi nezdinde açtığı davada, davalı idarece, davacının iş sözleşmesinin
sona erdiği tarihten itibaren otuz gün içinde başvuruda bulunmadığı ve yine bu
tarih itibarıyla yaşlılık aylığına hak kazanmış olduğu belirtilmiş ve bu
nedenlerle davanın reddi gerektiği savunulmuştur.
Davacının iş sözleşmesinin sona erdiği tarihte yaşlılık aylığı
almaya hak kazanmış olması, taraflar arasındaki uyuşmazlığın sebeplerinden
birini oluşturmaktadır. Kanun'un 21. maddesinin beşinci fıkrasının birinci
cümlesiyle iş kaybı tazminatının kapsamı dışında bırakılanlar, iş sözleşmesinin
sona erdiği tarihte yaşlılık aylığı almaya hak kazanmış olanlarla sınırlıdır.
Anılan cümlede iş sözleşmesinin sona erdiği tarihte henüz yaşlılık aylığı
almaya hak kazanmayanlara yönelik herhangi bir düzenleme veya kısıtlama söz
konusu değildir. Dolayısıyla anılan dördüncü fıkranın üçüncü cümlesiyle
getirilen "otuz gün içinde başvuruda bulunma" şartının da
sadece iş sözleşmesinin sona erdiği tarihte yaşlılık aylığı almaya hak
kazananlar yönünden incelenmesi gerektiği sonucuna ulaşılmaktadır.
Bu itibarla, Kanun'un 21. maddesinin dördüncü fıkrasının üçüncü
cümlesinde yer alan ".30 gün içinde." ibaresine ilişkin esas
incelemenin, maddenin beşinci fıkrasının birinci cümlesindeki ".yaşlılık
aylığı almaya hak kazananlar." yönünden yapılmasına karar vermek
gerekmiştir.
B- Kanun'un 21. Maddesinin Beşinci Fıkrasının Birinci Cümlesinin
İncelenmesi
Başvuru kararında, özelleştirme uygulamaları sonucu işsiz kalan
işçilerden yaşlılık aylığına hak kazanmayanlara iş kaybı tazminatı ödenmekte
iken yaşlılık aylığına hak kazananların bu haktan yararlanamamalarının eşitlik
ilkesini ihlal ettiği belirtilerek kuralın, Anayasa'nın 10. maddesine aykırı
olduğu ileri sürülmüştür.
Kanun'un 21. maddesinin birinci fıkrasıyla, Kanun'a göre
özelleştirme kapsamına alınan kuruluşların (iştirakler hariç) özelleştirmeye
hazırlanması, özelleştirilmesi, küçültülmesi veya faaliyetlerinin kısmen ya da
tamamen durdurulması, süreli ya da süresiz kapatılması veya tasfiye edilmesi
nedeniyle bu kuruluşlarda iş sözleşmesine dayalı olarak ücret karşılığı
çalışanlardan iş sözleşmeleri, tâbi oldukları iş kanunları ve toplu iş sözleşmeleri
gereğince tazminata hak kazanacak şekilde sona ermiş olanlara, kanunlardan ve
yürürlükteki toplu iş sözleşmelerinden doğan tazminatları dışında ilave olarak
iş kaybı tazminatı ödenmesi imkânı getirilmiştir.
İtiraz konusu kuralda ise 21. maddede öngörülen şekilde iş
sözleşmeleri sona erdirilenlerden, iş sözleşmelerinin sona erme tarihi
itibarıyla 506 sayılı Kanun hükümleri gereğince hizmet ve prim ödeme sürelerine
göre yaşlılık aylığına hak kazananların iş kaybı tazminatı alamayacağı
düzenlenmektedir. Kural uyarınca, iş kaybı tazminatından yararlanamayacak
olanlar, fiilen yaşlılık aylığı alanlar değil, yaşlılık aylığı almaya hak
kazananlardır. Bu durumda, iş sözleşmesi sona eren kişi, emekliye ayrılmayı
tercih etmeyip çalışmaya devam etme iradesini sürdürerek yeni iş arayışlarına
girse bile yaşlılık aylığına hak kazandığı için iş kaybı tazminatı
alamayacaktır.
Anayasa'nın 10. maddesinde belirtilen "kanun önünde
eşitlik ilkesi" hukuksal durumları aynı olanlar için söz konusudur. Bu
ilke ile eylemli değil, hukuksal eşitlik öngörülmüştür. Eşitlik ilkesinin
amacı, aynı durumda bulunan kişilerin kanunlar karşısında aynı işleme bağlı
tutulmalarını sağlamak, ayrım yapılmasını ve ayrıcalık tanınmasını önlemektir.
Bu ilkeyle, aynı durumda bulunan kimi kişi ve topluluklara ayrı kurallar
uygulanarak kanun karşısında eşitliğin ihlâli yasaklanmıştır. Kanun önünde
eşitlik, herkesin her yönden aynı kurallara bağlı tutulacağı anlamına gelmez.
Durumlarındaki özellikler, kimi kişiler ya da topluluklar için değişik
kuralları ve uygulamaları gerektirebilir. Aynı hukuksal durumlar aynı, ayrı
hukuksal durumlar farklı kurallara bağlı tutulursa Anayasa'da öngörülen eşitlik
ilkesi zedelenmez.
Kanun'un 21. maddesinde düzenlenen iş kaybı tazminatı,
özelleştirme uygulamaları nedeniyle kendi kusuru olmaksızın iş sözleşmesi sona
erdirilen işçi statüsündeki çalışanlara, iş hukukundan kaynaklanan diğer
tazminatların yanında, Kanun'da öngörülen süreyle sınırlı olarak (işçinin
kıdemine göre üç aydan sekiz aya kadar) ödenen ve kişinin yeni bir işe
yerleşmesiyle veya her halükarda Kanun'da belirlenen sürenin dolmasıyla da
kesilen ek bir mali imkândır. İş kaybı tazminatının amacı, kusuru olmaksızın
işini kaybeden işçinin uğradığı mağduriyetlerin kısmen de olsa giderilmesidir.
Nitekim Kanun'un gerekçesinde, iş kaybı tazminatı ödenmesinin öngörülmesiyle,
iş kaybı nedeniyle maruz kalınacak mağduriyetin ve bu konuda kamuoyunda oluşan
sosyal olumsuzlukların giderilmesinin amaçlandığı açıkça ifade edilmiştir.
Özelleştirme uygulamaları nedeniyle kusuru olmaksızın işini
kaybeden tüm işçilerin benzer mağduriyetler yaşayacağı ve işsiz kalmanın, bu
kişiler üzerinde yol açacağı olumsuzlukların birbirine yakın olacağı ortadadır.
Şu hâlde, işsiz kalanların benzer mağduriyetler yaşayacakları açık olduğuna
göre, iş sözleşmesinin sona erdiği tarihte yaşlılık aylığı almaya hak
kazananlar ile hak kazanmayanlar arasında, bu mağduriyetlerin hafifletilmesi
amacını taşıyan iş kaybı tazminatı ödenmesi bakımından ayrım yapılmasının haklı
temeli bulunmamaktadır. Bu nedenle, iş sözleşmesinin sona erdiği tarihte
yaşlılık aylığı almaya hak kazanmayanlara iş kaybı tazminatı ödenirken, anılan
tarih itibarıyla yaşlılık aylığına hak kazananların bu mali haktan mahrum
bırakılması eşitlik ilkesini zedelemektedir.
Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa'nın 10.
maddesine aykırıdır. İptali gerekir.
Haşim KILIÇ bu görüşe farklı gerekçeyle katılmıştır.
Hicabi DURSUN, Zühtü ARSLAN ve M. Emin KUZ bu görüşe
katılmamışlardır.
C- Kanun'un 21. Maddesinin Dördüncü Fıkrasının Üçüncü Cümlesinde
Yer Alan ".30 gün içinde."İbaresinin, Maddenin Beşinci
Fıkrasının Birinci Cümlesindeki ". yaşlılık aylığına hak
kazananlar." Yönünden İncelenmesi
Başvuru kararında, özelleştirme uygulamaları sonucu işsiz kalan
işçilere ödenmesi öngörülen iş kaybı tazminatı için otuz günlük hak düşürücü
nitelikte başvuru süresi öngörülmesinin, sosyal devlet ilkesi ve bunun
yansıması niteliğinde olan çalışma hakkıyla bağdaşmadığı belirtilerek kuralın,
Anayasa'nın 2. ve 49. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
Kanun'un 21. maddesinin dördüncü fıkrasının üçüncü cümlesinin
itiraz konusu ".30 gün içinde." ibaresiyle, iş kaybı
tazminatından yararlanılabilmesi için hizmet akdinin sona erdiği tarihten
itibaren otuz gün içinde Türkiye İş Kurumuna başvurulması zorunluluğu
getirilmektedir. Öngörülen otuz günlük başvuru süresi hak düşürücü nitelikte
olup bu süre içinde başvurmayanların iş kaybı tazminatı alabilmeleri mümkün
değildir.
Anayasa'nın 2. maddesinde belirtilen hukuk devleti, eylem ve
işlemleri hukuka uygun, insan haklarına dayanan, bu hak ve özgürlükleri koruyup
güçlendiren, her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek
sürdüren, hukuk güvenliğini sağlayan, bütün etkinliklerinde hukuka ve
Anayasa'ya uyan, işlem ve eylemleri bağımsız yargı denetimine bağlı olan
devlettir. Kanunların kamu yararının sağlanması amacına yönelik olması, genel,
objektif, adil kurallar içermesi ve hakkaniyet ölçütlerini gözetmesi hukuk
devleti olmanın gereğidir. Bu nedenle kanun koyucunun hukuki düzenlemelerde
kendisine tanınan takdir yetkisini anayasal sınırlar içinde adalet, hakkaniyet
ve kamu yararı ölçütlerini göz önünde tutarak kullanması gerekir.
Hukuk devleti ilkesi, kişiler lehine getirilen hak ve imkânların
aynı zamanda erişilebilir olmasını da gerektirmektedir. Bu haklardan
yararlanılmasını imkânsız kılan veya aşırı derecede zorlaştıran prosedür hakkın
varlığını anlamsız kılacağından hukuk devleti ilkesine aykırı olur.
Bir önceki başlıkta incelenen 21. maddenin beşinci fıkrasının
birinci cümlesi uyarınca, iş sözleşmesinin sona erdiği tarih itibarıyla
yaşlılık aylığına hak kazananların iş kaybı tazminatı almaları mümkün
olmadığından, itiraz konusu kuralda öngörülen otuz günlük başvuru süresi de bu
kişiler yönünden anlamını yitirmekte, fiilen ve hukuken kullanılabilir olmaktan
çıkmaktadır. Diğer bir ifadeyle, bir önceki kuralda getirilen engel nedeniyle
iş sözleşmesinin sona erdiği tarihte yaşlılık aylığına hak kazananların otuz
gün içinde iş kaybı tazminatı alabilmek için başvurmaları hiçbir hukuki sonuç
doğurmamaktadır. Yaşlılık aylığı almaya hak kazanmış olmanın iş kaybı tazminatı
ödenmesine engel teşkil etmesi bir önceki başlıkta Anayasa'ya aykırı görülerek
iptal edildiğine göre, bunlar yönünden anlamını yitiren, hukuki ve fiili olarak
kullanılabilir olmaktan uzak bir niteliğe bürünen otuz günlük başvuru süresinin
de hukuk devleti ilkesine aykırı hâle geleceği açıktır.
Açıklanan nedenlerle, Kanun'un 21. maddesinin dördüncü
fıkrasının üçüncü cümlesinde yer alan itiraz konusu ".30 gün içinde."
ibaresi, maddenin beşinci fıkrasının birinci cümlesindeki ".yaşlılık
aylığı almaya hak kazananlar." yönünden Anayasa'nın 2. maddesine
aykırıdır. İptali gerekir.
Hicabi DURSUN, Zühtü ARSLAN ve M. Emin KUZ bu görüşe
katılmamışlardır.
Kuralın, Anayasa'nın 49. maddesiyle ilgisi görülmemiştir.
VI- SONUÇ
24.11.1994 günlü, 4046 sayılı Özelleştirme Uygulamaları Hakkında
Kanun'un 21. maddesinin;
A- Dördüncü fıkrasının üçüncü cümlesinde yer alan ".30
gün içinde." ibaresine ilişkin esas incelemenin, maddenin beşinci
fıkrasının birinci cümlesindeki ".yaşlılık aylığına hak
kazananlar." yönünden yapılmasına, OYBİRLİĞİYLE,
B- 1- Dördüncü fıkrasının üçüncü cümlesinde yer alan ".30
gün içinde." ibaresinin, maddenin beşinci fıkrasının birinci
cümlesindeki ".yaşlılık aylığına hak kazananlar." yönünden,
2- Beşinci fıkrasının birinci cümlesinin,
Anayasa'ya aykırı olduklarına ve İPTALLERİNE, Hicabi DURSUN, Zühtü
ARSLAN ile M. Emin KUZ'un karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA,
22.5.2014 gününde karar verildi.
Başkan
Haşim KILIÇ
|
Başkanvekili
Alparslan
ALTAN
|
Üye
Serdar
ÖZGÜLDÜR
|
Üye
Osman
Alifeyyaz PAKSÜT
|
Üye
Zehra Ayla
PERKTAŞ
|
Üye
Recep KÖMÜRCÜ
|
Üye
Burhan ÜSTÜN
|
Üye
Engin YILDIRIM
|
Üye
Nuri NECİPOĞLU
|
Üye
Hicabi DURSUN
|
Üye
Celal Mümtaz
AKINCI
|
Üye
Erdal TERCAN
|
Üye
Muammer TOPAL
|
Üye
Zühtü ARSLAN
|
Üye
M. Emin KUZ
|
Üye
Hasan Tahsin
GÖKCAN
|
FARKLI GEREKÇE
Kanun'un 21. maddesinin beşinci fıkrasının itiraz konusu birinci
cümlesinde, maddede öngörülen şekilde iş sözleşmeleri sona erdirilenlerden, iş
sözleşmelerinin sona erme tarihi itibarıyla 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu
hükümleri gereğince hizmet ve prim ödeme sürelerine göre yaşlılık aylığına hak
kazananların iş kaybı tazminatı alamayacağı düzenlenmektedir.
Başvuru kararında, özelleştirme uygulamaları sonucu işsiz kalan
işçilerden yaşlılık aylığına hak kazanmayanlara iş kaybı tazminatı ödenmekte
iken yaşlılık aylığına hak kazananların bu haktan yararlanamamalarının eşitlik
ilkesini ihlal ettiği belirtilmiş ise de iş sözleşmelerinin sona erme tarihi
itibarıyla yaşlılık aylığına hak kazananlar ile bu tarih itibarıyla yaşlılık
aylığına hak kazanmayanların hukuksal durumları aynı olmadığından bunlar
arasında eşitlik kıyaslaması yapılamaz.
Bununla birlikte, kanunun iş kaybı nedeniyle oluşan mağduriyetleri
giderme amacı da dikkate alındığında, sırf yaşlılık aylığına hak kazanılmış
olmasının iş kaybı tazminatı ödenmesine engel teşkil etmesi hukuk devletinin
bir gereği olan adalet ölçüsüyle bağdaşmamaktadır. Kuralın, bu gerekçeyle
iptali gerekir.
Belirtilen nedenlerle, Kanun'un 21. maddesinin beşinci fıkrasının
birinci cümlesinin eşitlik ilkesine aykırı olduğu ve iptali yönündeki çoğunluk
kararına yukarıda açıklanan bu gerekçeyle katılıyorum.
KARŞIOY GEREKÇESİ
4046 sayılı Özelleştirme Uygulamaları Hakkında Kanun'un 21.
maddesinin beşinci fıkrasının birinci cümlesi ile bu cümle kapsamında kalan
kişiler yönünden dördüncü fıkrasının üçüncü cümlesinde yer alan "... 30
gün içinde..." ibaresi iptal edilmiştir.
1. Kanun'un 21. maddesinin birinci fıkrasında,
"özelleştirme kapsamına alınan kuruluşların (iştirakler hariç)
özelleştirmeye hazırlanması, özelleştirilmesi, küçültülmesi veya
faaliyetlerinin kısmen ya da tamamen durdurulması, süreli ya da süresiz
kapatılması veya tasfiye edilmesi nedeniyle; bu kuruluşlarda iş sözleşmesine
dayalı olarak ücret karşılığı çalışanlardan iş sözleşmeleri tabi oldukları iş
kanunları ve toplu iş sözleşmeleri gereğince tazminata hak kazanacak şekilde
sona ermiş olanlara, kanunlardan ve yürürlükteki toplu iş sözleşmelerinden
doğan tazminatları dışında ilave olarak iş kaybı tazminatı
ödenir" denilmekte, beşinci fıkrasının itiraz konusu birinci cümlesinde
ise yaşlılık aylığına hak kazananlara iş kaybı tazminatı ödenmeyeceği
öngörülmektedir.
İş kaybı tazminatının amacı, işini kaybeden işçinin yeni bir iş
buluncaya kadar geçecek dönemde asgari düzeyde de olsa ihtiyaçlarını
karşılamaya yönelik mali katkı sağlamaktır. Bunun, iş kaybının yol açtığı
zararı tamamen tazmin etmeye matuf bir tazminattan ziyade, işini kaybeden
kişiye geçiş döneminde sağlanan ilave bir imkan olduğu açıktır. Nitekim, iptal
edilen cümlenin devamında iş kaybı tazminatından yararlananların "işe yerleştirilmeleri
veya kendilerinin iş bulmaları halinde ödenmekte olan tazminata ve diğer
hizmetlere ilişkin hakları"nın sona ereceği hükme bağlanmıştır. Kuralın
gerekçesinde de, iş kaybı tazminatının amacı, "özelleştirme
uygulamaları sonucunda doğacak istihdama ilişkin sorunların çözümünün yanısıra,
iş kaybı nedeniyle maruz kalınacak mağduriyetin ve bu konuda kamuoyunda oluşan
sosyal olumsuzlukların giderilmesi amaçlanmıştır" şeklinde ifade
edilmiştir.
Kanun koyucunun, mali nitelikli sosyal yardımdan kimlerin hangi
şartlarda ve ne kadar süreyle yararlanacağı konusunda düzenleme yaparken
geniş bir takdir yetkisi olduğu kuşkusuzdur. Esasen, Anayasa'nın 2. maddesinde
ifadesini bulan sosyal devlet anlayışı, devletin işini kaybeden herkese, hiçbir
şarta bağlı olmaksızın, mali yardım yapmasını gerektirecek şekilde geniş
yorumlanamaz. Anayasa'nın 65. maddesi, devletin sosyal ve ekonomik haklara
yönelik yükümlülüklerinin sınırını çizmiş, devletin bu haklara ilişkin
görevlerini "malî kaynaklarının yeterliliği ölçüsünde" yerine
getireceğini belirtmiştir.
Kanun koyucu, gerek mali kaynaklarının yeterliliğini gerekse iş
kaybı tazminatının amacını dikkate alarak, yaşlılık aylığına hak kazananlara
söz konusu tazminatın verilmeyeceğini hükme bağlamıştır. Burada, yaşlılık
aylığı almaya hak kazananların yeni bir iş buluncaya kadar belli oranda bir
gelire sahip olabilecekleri, dolayısıyla iş kaybı tazminatına ihtiyaç
duymayacakları haklı varsayımının bulunduğu ortadadır. Zira, iş kaybı
tazminatının amacı, yukarıda belirtildiği üzere, kişinin kendisinden
kaynaklanmayan bir sebeple işini kaybetmesi üzerine geçici bir süreliğine
(kıdemine göre 3 aydan 8 aya kadar) geçimini sağlamaya dönük bir güvenceye
kavuşturulmasıdır. Prim esaslı bir sosyal yardım niteliğinde olan
yaşlılık aylığı, söz konusu güvenceyi sağlamaktadır.
Kuralla yaşlılık aylığı almaya hak kazananların emekli olmaya
zorlandıkları da söylenemez, zira yaşlılık aylığı almaya hak kazanıp da emekli
olmayı tercih etmeyen kişilerin de, 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu
kapsamında işsizlik ödeneği alması mümkündür. Dolayısıyla, yaşlılık
aylığı almak için emekliliği tercih etsin ya da etmesin, iş kaybı tazminatı
almaya hak kazanan kişiye her durumda bir sosyal yardım sağlanmaktadır.
Diğer yandan, Anayasa'nın 10. maddesinde korunan eşitlik
ilkesi, hukuksal konumları aynı olan kişilere farklı davranılmasını
engellemektedir. İptali istenen kuralda, yaşlılık aylığı almaya hak kazanan
kişilerle bu aylığa hak kazanmayan kişilerin aynı konumda oldukları söylenemez.
Birinci grupta yer alanlar, geçimlerini sağlayacak düzenli bir sosyal yardıma
sahipken, diğerleri bundan yoksundur. Bu nedenle, nasıl ki iş kaybı tazminatından
yararlanırken bir işe giren kişilerle giremeyenler aynı konumda değilse,
yaşlılık aylığı almaya hak kazananlar ile kazanamayanlar da aynı konumda
değildir. Dolayısıyla kuralın Anayasa'nın 10. maddesine aykırı bir yönü yoktur.
2. Yukarıda açıklanan nedenlerle, iptali istenen kuralın
Anayasa'ya aykırı olmadığını düşündüğümüzden, kural kapsamındaki kişiler
yönünden "... 30 gün içinde..." ibaresinin de Anayasa'ya aykırı
olmadığı kanaatindeyiz. Ayrıca, hak düşürücü süre ile söz konusu şart
birbirinden ayrı olarak uygulanabilecek kurallardır. İptal edilen kanuni şart
olmasaydı bile, 30 günlük hak düşürücü süre uygulanacaktı. Zira, yaşlılık
aylığına hak kazananların da iş kaybı tazminatından yararlanma hakkına sahip
olmaları, bu haktan yararlanmak için hak düşürücü süre konulmasını anlamsız
kılmamakta, bu süreye ilişkin kuralı hukuki ve fiili olarak kullanılabilir
olmaktan çıkarmamaktadır.
Öte yandan, yaşlılık aylığı almaya hak kazananlar yönünden hak
düşürücü sürenin de iptal edilmiş olması ortaya ikili ve eşitlikçi olmayan bir
durum çıkarmaktadır. Bir yandan, işini kaybettikten sonra yaşlılık aylığına hak
kazanamayanlar 30 gün içerisinde başvurmadıkları için iş kaybı tazminatı
alamayacaklar, diğer yandan ise yaşlılık aylığı almaya hak kazananlar işten
ayrıldıktan yıllar sonra başvurdukları halde iş kaybı tazminatı
alabileceklerdir. Bu sonucun, kanun koyucunun amaçlamadığı yeni bir uygulamaya
yol açacağı açıktır.
Açıklanan gerekçelerle, çoğunluğun iptal yönündeki kararına
katılmıyoruz.
Üye
Hicabi
DURSUN
|
Üye
Zühtü
ARSLAN
|
Üye
M.
Emin KUZ
|