ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı : 2014/169
Karar Sayısı : 2014/167
Karar Tarihi : 13.11.2014
R.G Tarih -Sayısı :
10.07.2015-29412
İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN : Tavşanlı 1. Asliye
Ceza Mahkemesi
İTİRAZIN KONUSU : 31.3.2011 tarihli ve
6222 sayılı Sporda Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanun'un 18.
maddesinin (3) numaralı fıkrasının birinci cümlesi ile (9) numaralı fıkrasının
Anayasa'nın 38. maddesine aykırılığı ileri sürülerek iptallerine karar
verilmesi istemidir.
I- OLAY
Spor müsabakasında Kanun'a aykırı hareket edildiği ileri sürülerek
"seyirden yasaklanma" tedbiri uygulanan şüphelilerin taraftarı
oldukları takımın müsabakasının başlangıç saatinde en yakın kolluk birimine
başvurmamaları üzerine açılan kamu davasında, itiraz konusu kuralların
Anayasa'ya aykırı olduğu kanısına varan Mahkeme, iptalleri için başvurmuştur.
III- YASA METİNLERİ
A- İtiraz Konusu Yasa Kuralları
Kanun'un itiraz konusu kuralları da içeren 18. maddesi şöyledir:
"Seyirden yasaklanma
MADDE 18- (1) Kişinin, bu
Kanunda tanımlanan veya yollamada bulunulan ilgili kanunlardaki suçlardan
dolayı mahkemece kurulan hükümde, hakkında güvenlik tedbiri olarak spor
müsabakalarını seyirden yasaklanmasına karar verilir. Seyirden yasaklanma
ibaresinden kişinin müsabakaları ve antrenmanları izlemek amacıyla spor
alanlarına girişinin yasaklanması anlaşılır. Hükmün kesinleşmesiyle infazına
başlanan seyirden yasaklanma yaptırımının süresi cezanın infazı tamamlandıktan
itibaren bir yıl geçmesiyle sona erer. Bu güvenlik tedbirine ceza verilmesine
yer olmadığı kararı ile birlikte hükmedilmesi halinde, hükmün kesinleştiği
tarihten itibaren bir yıl geçmesiyle bu güvenlik tedbirinin uygulanmasına son
verilir. Güvenlik tedbiri olarak spor müsabakalarını seyirden yasaklama kararı
25/5/2005 tarihli ve 5352 sayılı Adli Sicil Kanunu hükümlerine göre kaydedilir.
(2) Bu madde hükümleri, taraftar gruplarınca spor alanlarının
dışında işlenen kasten yaralama, hakaret içeren tezahürat ve mala zarar verme
suçları bakımından da uygulanır.
(3) Bu madde kapsamına giren suçlardan dolayı soruşturma
başlatılması halinde şüpheli hakkında spor müsabakalarını seyirden yasaklama
tedbiri derhal uygulamaya konulur. Soruşturma
evresinde Cumhuriyet savcısı, kovuşturma evresinde mahkeme tarafından bu
tedbirin kaldırılmasına karar verilmediği takdirde bu yasağın uygulanmasına
koruma tedbiri olarak devam edilir.
(4) Koruma tedbiri olarak uygulanan ve güvenlik tedbiri olarak
hükmedilen spor müsabakalarını seyirden yasaklama tedbirine ilişkin bilgiler
Emniyet Genel Müdürlüğü bünyesinde tutulan bu amaca özgü elektronik bilgi
bankasına derhal kaydedilir. Bu bilgi bankasına spor kulüplerinin ve
federasyonların erişimi sağlanır. Yasaklanan kişilere ilişkin bilgiler, ilgili
spor kulüplerine ve yurt dışında yapılacak müsabaka öncesinde müsabakanın
yapılacağı ülkenin yetkili mercilerine bildirilir.
(5) Koruma tedbiri olarak uygulanan spor müsabakalarını seyirden
yasaklanma tedbiri;
a) Cumhuriyet savcısı veya mahkeme tarafından kaldırılmasına karar
verilmesi,
b) Kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilmesi,
c) Sanık hakkında beraat veya düşme kararı verilmesi,
halinde derhal kaldırılır.
(6) Kamu davasının açılmasının ertelenmesine, hükmün
açıklanmasının geri bırakılmasına, hapis cezası yerine seçenek yaptırım olarak
tedbire veya hapis cezasının ertelenmesine karar verilmesi halinde, kararın
kesinleştiği tarihten itibaren; önödeme halinde ise, önödemede bulunulduğu
tarihten itibaren, bir yıl süreyle spor müsabakalarını seyirden yasaklama
tedbirinin uygulanmasına devam edilir.
(7) Alkol ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde etkisinde olduğu
açıkça anlaşılan kişi, spor alanına alınmaz. Bu şekilde spor alanlarına giren
ve dışarı çıkmamakta ısrar eden kişi zor kullanılarak dışarı çıkarılır ve bu
madde hükümlerine göre bir yıl süreyle spor müsabakalarını seyirden yasaklanır.
(8) Bu madde hükümlerine göre spor müsabakalarını seyirden
yasaklanan kişi, yasaklama kararının sebebini oluşturan fiilin işlendiği
müsabakanın tarafı olan ve taraftarı olduğu takımın katıldığı spor
müsabakalarının yapılacağı gün, yurt içinde bulunduğu takdirde, müsabakanın
başlangıç saatinde ve bundan bir saat sonra bulunduğu yere en yakın genel
kolluk birimine başvurmakla yükümlüdür.
(9) Sekizinci fıkradaki yükümlülüğe aykırı hareket eden kişi,
yirmibeş günden az olmamak üzere adli para cezası ile cezalandırılır.
(10) Bu Kanun hükümlerine göre hakkında güvenlik tedbiri olarak
spor müsabakalarını seyirden yasaklanma kararı verilen kişi, yasak süresince
spor kulüplerinde ve federasyonlarda ve taraftar derneklerinde yönetici olamaz;
spor müsabakalarında hakem, temsilci veya gözlemci olarak görev yapamaz."
B- Dayanılan ve İlgili Görülen Anayasa Kuralları
Başvuru kararında, Anayasa'nın 38. maddesine dayanılmış,
Anayasa'nın 2., 5., 12., 13., 23., 36. ve 59. maddeleri ise ilgili görülmüştür.
IV- İLK İNCELEME
Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü hükümleri uyarınca Haşim KILIÇ, Serruh
KALELİ, Alparslan ALTAN, Serdar ÖZGÜLDÜR, Osman Alifeyyaz PAKSÜT, Zehra Ayla
PERKTAŞ, Recep KÖMÜRCÜ, Burhan ÜSTÜN, Engin YILDIRIM, Nuri NECİPOĞLU, Hicabi
DURSUN, Celal Mümtaz AKINCI, Erdal TERCAN, Muammer TOPAL, Zühtü ARSLAN, M. Emin
KUZ ve Hasan Tahsin GÖKCAN'ın katılımlarıyla 13.11.2014 tarihinde yapılan ilk
inceleme toplantısında, dosyada eksiklik bulunmadığından işin esasının
incelenmesine OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir.
V- ESASIN İNCELENMESİ
Başvuru kararı ve ekleri, Raportör Ümit DENİZ tarafından
hazırlanan işin esasına ilişkin rapor, itiraz konusu yasa kuralları, dayanılan
ve ilgili görülen Anayasa kuralları ve bunların gerekçeleri ile diğer yasama
belgeleri okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
Başvuru kararında, suçta ve cezada geçerli olan kanunilik ilkesi
gereği idarenin düzenleyici işlemleri ile ceza ihdas edemeyeceği, suçu
oluşturan eylemin ve suçun unsurlarının kanun ile belirlenmediği, seyirden
yasaklama tedbirine ilişkin kararın kim tarafından verileceğinin ve
uygulanacağının düzenlenmediği, bazı hususlarda kanun yerine yönetmelikle
düzenleme yapıldığı, tedbire uyulmaması durumunda verilecek cezanın hapis
cezası olarak infaz edilme ihtimalinin bulunmasına rağmen konunun yönetmelikle
düzenlenmesi ve idareye bu konuda yetki verilmesinin kanunilik ilkesini ihlal
ettiği, ayrıca belirlilik ve öngörülebilirlik açısından da hukuka uygun
olmadığı belirtilerek kuralların, Anayasa'nın 38. maddesine aykırı olduğu ileri
sürülmüştür.
6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri
Hakkında Kanun'un 43. maddesine göre, ilgisi nedeniyle itiraz konusu kurallar
Anayasa'nın 2., 5., 12., 13., 23., 36. ve 59. maddeleri yönünden de
incelenmiştir.
Kanun'un 18. maddesinin itiraz konusu (3) numaralı fıkrasının
birinci cümlesinde, Kanun'da tanımlanan veya yollamada bulunulan ilgili
kanunlardaki suçlardan soruşturma başlatılması durumunda şüpheli hakkında spor
müsabakalarını seyirden yasaklama tedbirinin derhal uygulamaya konulacağı hüküm
altına alınmıştır. Maddenin itiraz konusu (9) numaralı fıkrasında ise (8)
numaralı fıkrada belirtilen yükümlülüğe aykırı hareket eden kişinin yirmibeş
günden az olmamak üzere adli para cezası ile cezalandırılacağı belirtilmiştir.
Kanun'un 18. maddesinin (3) numaralı fıkrası uyarınca uygulanan
"seyirden yasaklama" tedbiri, Kanun'da tanımlanan veya
yollamada bulunulan ilgili kanunlardaki suçlardan birinin işlendiği şüphesinin
olması ve bu şüphe nedeniyle hakkında soruşturma başlamış olması durumunda
hiçbir karara gerek olmaksızın Kanun gereği derhal uygulamaya konulan "özgün
ve önleyici amaçlı koruma tedbiri"dir. Genel olarak koruma
tedbirlerinin düzenleniş amacı henüz kişi mahkûm olmadan kamu güvenliğini
sağlamak üzere önlemler alınmasıdır. Bu önlemlerin ortak özelliklerinden biri
de temel bir hakkı sınırlamalarıdır. Ceza yargılamasına konu eylemden ayrı
olarak mahkeme kararı olmaksızın Kanun emri ile kendiliğinden uygulanması, ceza
muhakemesinin yapılmasını veya yapılan muhakemenin sonunda verilecek kararları
etkileme özelliğinin bulunmaması, verilen kararın uygulanmasını sağlama ile
delil temini ve muhafazası amaçlarını taşımaması, anılan 18. maddenin (3)
numaralı fıkrası uyarınca yerine getirilen seyirden yasaklama tedbirini ceza
yargılamasında uygulanan diğer koruma tedbirlerinden farklı kılmaktadır.
Özellikleri dikkate alındığında seyirden yasaklama koruma tedbirinin, suçun
önlenmesi amacını taşıdığı anlaşılmaktadır.
Anayasa'nın 2. maddesinde belirtilen hukuk devleti, eylem ve
işlemleri hukuka uygun, insan haklarına saygılı, bu hak ve özgürlükleri koruyup
güçlendiren, her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek
sürdüren, Anayasa'ya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan, Anayasa ve hukukun
üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan, yargı denetimine açık olan devlettir.
Hukuk devletinin önemli unsurlarından biri de hak ve özgürlüklerin
tanınıp güvenceye bağlanmasıdır. Hukuk devletinin özünü hak ve özgürlükler
oluştursa da bunların sınırsızlığından söz etmek mümkün değildir. Ancak hukuk
devletinde hak ve özgürlüklere yönelik sınırlamaların istisnai nitelik taşıması
zorunludur.
Anayasa'nın 13. maddesinde, hak ve özgürlüklerin
sınırlandırılmasının ölçütü gösterilmiştir. Buna göre, "Temel hak ve
hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde
belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu
sınırlamalar, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik
Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz."
Anılan madde, hak ve özgürlüklerin sınırlandırılmasını, ilgili
temel hak ve özgürlüğe ilişkin Anayasa maddesinde gösterilen özel sebeplerin
bulunmasına bağlı kılmıştır. Bununla birlikte Anayasa Mahkemesi kararlarında,
özel sınırlama nedeni öngörülmemiş özgürlüklerin de o özgürlüğün doğasından
kaynaklanan bazı sınırlarının bulunduğu, ayrıca Anayasa'nın başka maddelerinde
yer alan hak ve özgürlükler ile Devlete yüklenen ödevlerin özel sınırlama
sebebi gösterilmemiş hak ve özgürlüklere sınır teşkil edebileceği kabul
edilmektedir.
Anayasa'nın 5. maddesinde, "Devletin temel amaç ve
görevleri, Türk Milletinin bağımsızlığını ve bütünlüğünü, ülkenin
bölünmezliğini, Cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak, kişilerin ve toplumun
refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak; kişinin temel hak ve hürriyetlerini,
sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan
siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddî ve manevî
varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır."
denilmektedir. Buna göre, kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu
sağlamak Devletin temel amaç ve görevlerindendir.
Kişinin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamanın
önkoşulu kamu düzeninin tesisidir. Kamu düzeninin sağlanmadığı bir ortamda, hak
ve özgürlüklerden gereği gibi yararlanılması, kişinin maddi ve manevi varlığını
geliştirmesi mümkün değildir. Devletin hak ve özgürlükleri koruma ödevinin
yanında, kamu düzenini sağlama görevi de bulunmaktadır. Şiddetin ve suç
işlenmesinin önlenmesi amacıyla çeşitli tedbirler almak, Anayasa'nın 5.
maddesiyle Devlete yüklenen kamu düzenini koruma ödevinin bir gereğidir. Bu
nedenle, kamu düzeninin sağlanması ve korunması amacıyla özgürlüğün
sınırlanması mümkündür.
Anayasa'nın 59. maddesinin birinci fıkrasına göre, "Devlet,
her yaştaki Türk vatandaşlarının beden ve ruh sağlığını geliştirecek tedbirleri
alır, sporun kitlelere yayılmasını teşvik eder." Bu maddenin
gerekçesinde ise "Sporun geliştirilmesi sadece fiilen spor yapanları
değil, seyircileri için de eğitici ve sağlık kurallarına uygun bir ortamda
yaşamaya sevk edici etkileri sebebiyle devletçe ele alınması için başka bir
sebeptir." denilmektedir. Bu düzenlemeye göre vatandaşlarını spora
teşvik etmek ve ona uygun olarak vatandaşların ihtiyaçlarını karşılayacak her
türlü yatırımı ve alt yapıyı hazırlamak Devletin pozitif yükümlülükleri
arasındadır. Dolayısıyla, Devlet, spor faaliyetlerinin gerçekleştirilmesini
engelleyenlere karşı hak ve özgürlüklerin sınırlandırılmasını da içeren
tedbirler alabilir.
Çağdaş demokrasiler, temel hak ve özgürlüklerin en geniş ölçüde
sağlanıp güvence altına alındığı rejimlerdir. Temel hak ve özgürlükleri büyük
ölçüde kısıtlayan ve kullanılamaz hâle getiren sınırlamalar hakkın özüne
dokunur. Temel hak ve özgürlüklere getirilen sınırlamaların yalnız ölçüsü
değil, koşulları, nedeni, yöntemi, kısıtlamaya karşı öngörülen kanun yolları
gibi güvenceler demokratik toplum düzeni kavramı içinde değerlendirilmelidir.
Bu nedenle, temel hak ve özgürlükler, istisnaî olarak ve özüne dokunmamak
koşuluyla demokratik toplum düzeninin gerekleri için zorunlu olduğu ölçüde ve
ancak kanunla sınırlandırılabilir.
Demokratik bir toplumda temel hak ve özgürlüklere getirilen
sınırlamanın, bu sınırlamayla güdülen amacın gerektirdiğinden fazla olması
düşünülemez. Demokratik hukuk devletinde güdülen amaç ne olursa olsun,
kısıtlamaların, bu rejimlere özgü olmayan yöntemlerle yapılmaması ve belli bir
özgürlüğün kullanılmasını önemli ölçüde zorlaştıracak ya da ortadan kaldıracak
düzeye vardırılmaması gerekir.
Anayasa'nın "Temel hak ve hürriyetlerin
niteliği" başlıklı 12. maddesinde, "Herkes,
kişiliğine bağlı, dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve
hürriyetlere sahiptir. Temel hak ve hürriyetler, kişinin topluma, ailesine ve
diğer kişilere karşı ödev ve sorumluluklarını da ihtiva eder." hükmüne
yer verilmiştir. Maddenin bu şekilde düzenlenmesinden de açıkça anlaşıldığı
gibi anayasa koyucu kişiyi temel hak ve hürriyetlerle donatırken, bu hak ve
hürriyetlerin kişinin topluma, ailesine ve diğer kişilere karşı olan ödev ve
sorumluluklarından ayrı düşünülemeyeceğini vurgulamıştır.
Temel hak ve hürriyetleri kullanan kişilerin bu hak ve
hürriyetlerin kötüye kullanılmaması hususunda ödev ve sorumlulukları olduğu
açıktır. Bu ödev ve sorumluluğun, toplumda yoğun olarak gerçekleştirilen
sportif faaliyetlerde de geçerli olduğu kuşkusuzdur. Ödev ve sorumluluklarını
yerine getirmeyerek haklarını kötüye kullanan kişilerin bu haklarının
Anayasa'ya aykırı olmamak koşuluyla sınırlanabilir olduğunu da bilmeleri
gerekir. Sınırlı sayıdaki şiddet yanlısının diğer taraftarların haklarını ihlal
etmelerinin olağan karşılanması beklenemez. Bu hakkı sonuna kadar kullanmak
isteyenlerin ödev ve sorumluluklarının da olması, bu ödev ve sorumluluklara
uymadıkları takdirde çeşitli yaptırımlarla karşılaşmaları doğaldır.
İtiraz konusu kurallarla Anayasa'nın 59. maddesine uygun olarak
öngörülen seyirden yasaklama tedbirinin de sporda şiddet olayları nedeniyle
açılan soruşturmalarda suç şüphesi altında bulunan kişilerin suç işleyerek
topluma yönelik zarar verme tehlikesini ortadan kaldırma amaçlı olduğu ve soruşturma
açılmasının ortaya koyduğu haklı bir gerekçeyle uygulandığı görülmektedir.
Dolayısıyla, soruşturma açılması ile suçlulukları konusunda haklarında şüphe
oluşan kişilerin, daha önce belirtilen koşullara ve sebeplere uygun olarak spor
alanlarına girmesini engellemek şeklindeki tedbir ve bu tedbire uyulmaması
hâlinde ceza öngörülmesi kamu düzeni bakımından alınması gerekli
tedbirlerdendir. Kaldı ki, bu tedbirin soruşturma evresinde Cumhuriyet savcısı,
kovuşturma evresinde mahkeme tarafından kaldırılabilmesi de öngörülmüş olup,
soruşturma ve kovuşturma sonuna kadar uygulanması mutlak bir zorunluluk
değildir. Tüm bu hususlar dikkate alındığında itiraz konusu kuralların kamu
yararı amacına yönelik olduğu açıktır.
Seyirden yasaklanma kararı, kişinin müsabakaları ve antrenmanları
izlemek amacıyla spor alanlarına girişinin yasaklanması şeklinde
uygulanmaktadır. Ayrıca 18. maddenin (8) numaralı fıkrası uyarınca kişi yurt
içinde olması şartıyla, fiilin işlendiği müsabakanın tarafı olan ve taraftarı
olduğu takımın yer aldığı müsabakanın olduğu gün, müsabakanın başlangıç
saatinde ve bundan bir saat sonra bulunduğu yere en yakın genel kolluk birimine
başvurmak zorundadır. Seyirden yasaklama tedbiri ile Kanun'a aykırı eylemde
bulunduğu şüphesi nedeniyle hakkında soruşturma açılan kişi, spordan
kaynaklanan eyleminin karşılığı olarak geçici bir süre ile spor alanlarına
girememekte ve sadece taraftarı olduğu takımın müsabakası sırasında kolluğa
başvurmak zorunda kalmaktadır. Bu şekilde spor alanından ve müsabakadan uzaklaştırılan
tedbir muhatabının, olay çıkarma olanağı kalmamaktadır.
Anayasa'nın 23. maddesi uyarınca seyahat hürriyeti, suç
işlenmesini önlemek amacıyla ancak kanunla sınırlandırılabilmektedir. Seyirden
yasaklama tedbiri ile suç şüphesi altındaki kişi, spor alanlarına girememekte
ve müsabaka saati ile bir saat sonrasında genel kolluğa iki defa başvurmak
zorunda kalmaktadır. Böylece tedbire muhatap olanların seyahat hürriyetlerinin
ve sportif faaliyetlere seyirci olarak katılma haklarının etkilendiği açıktır.
Suç şüphesi altındaki kişi sevdiği veya istediği bir faaliyetten geçici olarak
mahrum kalmaktadır.
İtiraz konusu (3) numaralı fıkra ile öngörülen tedbirin uygulanma
şekli, kolluğa başvuru süresi ve şartları dikkate alındığında, kişinin hak ve
hürriyetlerinin tamamen ortadan kaldırıldığı ya da hakkın özünün zedelendiği
söylenemez. Şahıslara ve mallara zarar verme riskini önlemek için gerekli
önlemlerin alınması ve özgürlüğün kısmi ve geçici olarak kanunla
sınırlandırılması belirtilen hürriyetlerden mahrumiyet olarak
değerlendirilemez.
Kanun koyucunun, 18. maddenin (3) ve (8) numaralı fıkralarıyla
sporda şiddeti önlemek amacıyla seyirden yasaklama tedbiri ve müsabaka
sırasında kolluğa başvurma zorunluluğu öngörmek suretiyle bazı haklara yönelik
sınırlama getirmesinde, belirtilen nedenlerle meşru bir amaca dayandığı
hususunda tereddüt bulunmamaktadır. Suçluluğu konusunda ciddi şüpheler
bulunan kişilerin geçici ve kısa süreli olan tedbire, maruz kalmaları,
gerçekleştirilmek istenilen meşru amaç ile ölçülü ve orantılıdır. Dolayısıyla
hakların kullanılmasını ciddi oranda zorlaştırmayan ya da bu hakları
kullanılmaz hâle getirmeyen, temel hakların özüne dokunmayan ve kamu yararı
amacıyla alınması gerekli tedbirleri içeren kuralların Anayasa'ya
aykırılığından da söz edilemez. Ayrıca kanun koyucunun izlediği ceza siyasetine
göre sahip olduğu takdir yetkisine dayanarak, (9) numaralı fıkra ile sporda
şiddeti önlemek amacıyla seyirden yasaklama tedbiri kapsamında müsabaka
sırasında kolluğa başvurma zorunluluğuna uymamayı kamu düzeni açısından
sakıncalı görüp suç sayarak kuralda öngörülen şekilde yirmibeş günden az
olmamak üzere adli para cezası yaptırımına tabi tutması, ulaşılmak istenilen
amaç için elverişli ve gerekli olup, söz konusu suç ve ceza arasında orantısızlık
olduğu da söylenemez.
Diğer taraftan hukuk devletinin temel ilkelerinden biri "belirlilik"tir.
Bu ilkeye göre, yasal düzenlemelerin hem kişiler hem de idare yönünden herhangi
bir duraksamaya ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık, net, anlaşılır, uygulanabilir
ve nesnel olması, ayrıca kamu otoritelerinin keyfi uygulamalarına karşı
koruyucu önlem içermesi gerekir. Belirlilik ilkesi, hukuksal güvenlikle
bağlantılı olup birey, yasadan, belirli bir kesinlik içinde, hangi somut eylem
ve olguya hangi hukuksal yaptırımın veya sonucun bağlandığını bilmelidir. Birey
ancak bu durumda kendisine düşen yükümlülükleri öngörebilir ve davranışlarını
ayarlar. Hukuk güvenliği, normların öngörülebilir olmasını, bireylerin tüm
eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini, devletin de yasal
düzenlemelerde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli
kılar.
Anayasa'nın 36. maddesinin birinci fıkrasında, "Herkes,
meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı
veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir."
hükmüne yer verilmiştir. Maddeyle güvence altına alınan hak arama özgürlüğü ve
adil yargılanma hakkı, kendisi bir temel hak niteliği taşımasının yanında,
diğer temel hak ve özgürlüklerden gereken şekilde yararlanılmasını ve bunların
korunmasını sağlayan en etkili güvencelerden biridir.
Anayasa'nın 38. maddesinin birinci fıkrasında, "Kimse,
...kanunun suç saymadığı bir fiilden dolayı cezalandırılamaz"
denilerek "suçun kanuniliği", üçüncü fıkrasında da "Ceza
ve ceza yerine geçen güvenlik tedbirleri ancak kanunla konulur"
denilerek, "cezanın kanuniliği" ilkesi getirilmiştir. Aynı
maddenin dördüncü fıkrası "Suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar, kimse
suçlu sayılamaz." demektedir. Yine 38. maddenin onbirinci fıkrasında,
"İdare, kişi hürriyetinin kısıtlanması sonucunu doğuran bir müeyyide
uygulayamaz..." denilmektedir. Anayasa'da öngörülen suçta ve cezada
kanunilik ilkesi, insan hak ve özgürlüklerini esas alan bir anlayışın öne
çıktığı günümüzde, ceza hukukunun da temel ilkelerinden birini oluşturmaktadır.
Suçta ve cezada kanunilik ilkesi uyarınca, hangi fiillerin yasaklandığının ve
bu yasak fiillere verilecek cezaların hiçbir kuşkuya yer bırakmayacak bir
şekilde kanunda gösterilmesi, kuralın açık, anlaşılır ve sınırlarının belli
olması gerekmektedir.
Seyirden yasaklama koruma tedbirinin, soruşturma aşamasında
Cumhuriyet savcısı, kovuşturma aşamasında ise mahkeme tarafından kaldırılmadığı
takdirde devam etmesi söz konusudur. Kanun metninden hem itiraz üzerine, hem de
resen tedbirin kaldırmasının mümkün olduğu anlaşılmaktadır. Ayrıca 5271 sayılı
Ceza Muhakemesi Kanunu hükümleri uyarınca gerçekleştirilecek bir soruşturma söz
konusu olduğundan, soruşturma ya da kovuşturmada geçerli itiraz usulü de aynı
şekilde kullanılabilecektir. Dolayısıyla, seyirden yasaklama tedbirine muhatap
olanların hak arama özgürlükleri ile adil yargılanma haklarının ihlal edildiği
söylenemez.
Öte yandan Kanun'un 18. maddesinin bütününe bakıldığında hangi
fiiller hakkında soruşturma açılacağı, açılan soruşturmanın sonuçlarının neler
olacağı ve hangi yaptırımın uygulanacağı, yaptırımın nasıl gerçekleştirileceği
hususlarının ayrıntılı olarak düzenlendiği anlaşılmaktadır. Buna göre, Kanun
kapsamında sayılmak ya da atıf yapılmak suretiyle belirlenen eylemlerin
gerçekleştirilmesi hâlinde önce ilgili suçlardan soruşturma açılacak,
soruşturma açılmasıyla seyirden yasaklama tedbiri derhal uygulamaya konulacak,
spor müsabakalarını seyirden yasaklanan kişi, yasaklama kararının sebebini
oluşturan fiilin işlendiği müsabakanın tarafı olan ve taraftarı olduğu takımın
katıldığı spor müsabakalarının yapılacağı gün, yurt içinde bulunduğu takdirde,
müsabakanın başlangıç saatinde ve bundan bir saat sonra bulunduğu yere en yakın
genel kolluk birimine başvurmakla yükümlü olacaktır. Bu yükümlülüğe uymaması
durumunda (9) numaralı fıkra uyarınca cezalandırılacaktır. Ayrıca tedbir gerek
adli gerekse idari herhangi bir mercinin kararı şartına bağlanmadığından, kural
ile idarenin, kişi hürriyetinin kısıtlanması sonucunu doğuran bir müeyyide
uygulaması söz konusu değildir. Diğer bir ifadeyle itiraza konu (3) numaralı
fıkra uyarınca kolluğun tedbir kararı verme yetkisi bulunmamaktadır. Bu nedenle
itiraz konusu kurallarla hangi somut eylem ve olguya hangi hukuksal yaptırımın
veya sonucun bağlandığı, uygulanacak yaptırım ve yaptırımın uygulanış biçimi,
yaptırıma uyulmaması hâlinde karşılaşılacak cezai yaptırım açıkça ortaya
konulduğundan kurallarda hukuki belirsizlik söz konusu olmadığı gibi suçların
ve cezaların kanuniliği ilkesine de aykırılık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kurallar Anayasa'nın 2., 5.,
12., 13., 23., 36., 38. ve 59. maddelerine aykırı değildir. İptal istemlerinin
reddi gerekir.
VI- SONUÇ
31.3.2011 tarihli ve 6222 sayılı Sporda Şiddet ve Düzensizliğin
Önlenmesine Dair Kanun'un 18. maddesinin (3) numaralı fıkrasının birinci
cümlesi ile (9) numaralı fıkrasının Anayasa'ya aykırı olmadıklarına
ve itirazın REDDİNE, 13.11.2014 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
Başkan
Haşim
KILIÇ
|
Başkanvekili
Serruh
KALELİ
|
Başkanvekili
Alparslan
ALTAN
|
Üye
Serdar
ÖZGÜLDÜR
|
Üye
Osman
Alifeyyaz PAKSÜT
|
Üye
Zehra
Ayla PERKTAŞ
|
Üye
Recep
KÖMÜRCÜ
|
Üye
Burhan
ÜSTÜN
|
Üye
Engin
YILDIRIM
|
Üye
Nuri
NECİPOĞLU
|
Üye
Hicabi
DURSUN
|
Üye
Celal
Mümtaz AKINCI
|
Üye
Erdal
TERCAN
|
Üye
Muammer
TOPAL
|
Üye
Zühtü
ARSLAN
|
Üye
M.
Emin KUZ
|
Üye
Hasan
Tahsin GÖKCAN
|