ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı : 2009/63
Karar Sayısı : 2011/66
Karar Günü : 14.4.2011
Resmi Gazete: 23.7.2011 -
28003
İPTAL DAVASINI AÇAN: Anamuhalefet (Cumhuriyet
Halk) Partisi TBMM Grubu adına Grup Başkanvekilleri Kemal ANADOL, Hakkı Suha
OKAY ve Kemal KILIÇDAROĞLU (Esas Sayısı: 2009/63)
İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN: Ankara 14. İdare
Mahkemesi (Esas Sayısı: 2010/95)
DAVA ve İTİRAZIN KONUSU: 25.6.2009 günlü, 5917
sayılı Bütçe Kanunlarında Yer Alan Bazı Hükümlerin İlgili Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelere Eklenmesi ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun'un:
1) 1. maddesiyle, 9.6.1930 günlü, 1700 sayılı Dâhiliye
Memurları Kanunu'nun 2. maddesinden sonra gelmek üzere eklenen 2/A maddesinin;
a- Birinci fıkrasının dördüncü cümlesinde yer alan ' ' dört
katı aday '' ibaresinin,
b- Dördüncü fıkrasının 'Bunun dışında mülakat ile ilgili
herhangi bir kayıt sistemi kullanılmaz.' biçimindeki ikinci cümlesinin,
2) 18. maddesiyle, 26.5.1981 günlü, 2464 sayılı Belediye
Gelirleri Kanunu'na eklenen Geçici 6. Maddenin,
3) 26. maddesiyle, 13.12.1983 günlü, 178 sayılı Maliye
Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname'ye
eklenen;
a- Geçici 8. Maddenin birinci fıkrasının ' ' kamu idarelerinde
5510 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında
sigortalı olarak istihdam edilenlerden (bunlardan aylıksız izinli olup, ilgili
mevzuatı gereğince tedavi yardımı hakkı devam edenler dahil) sigorta primleri
aynı Kanunun 4 üncü maddesine göre ödenmekte olanlar ile bunların bakmakla
yükümlü olduğu aile fertlerinin '' bölümünün,
b- Geçici 9. Maddenin birinci fıkrasının birinci cümlesinin 'Kamu
idarelerinde 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun
4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında sigortalı olarak
istihdam edilenlerden (bunlardan aylıksız izinli olup, ilgili mevzuatı
gereğince tedavi yardımı hakkı devam edenler dahil) sigorta primleri aynı
Kanunun 4 üncü maddesine göre ödenmekte olanlar ile bunların bakmakla yükümlü
olduğu aile fertlerinin, '' bölümünün,
4) Geçici 1. Maddesinin,
Anayasa'nın 2., 10., 73., 90., 125., 127., 128. ve 138.
maddelerine aykırılığı savıyla iptalleri ve yürürlüklerinin durdurulması
istemidir.
II- YASA METİNLERİ
A- Dava ve İtiraz Konusu Yasa Kuralları
1) 9.6.1930 günlü, 1700 sayılı Kanun'un; 25.6.2009 günlü, 5917
sayılı Kanun'un 1. maddesiyle eklenen ve iptali istenen ibare ile cümleyi de
içeren 2/A maddesi şöyledir:
'Yazılı sınav; Bakanlıkça bu sınavı yapabilen kamu kurum ve
kuruluşlarına, düzenlenecek protokole göre yaptırılan yarışma sınavıdır. Atama
yapılacak boş kadro sayısı, atanacaklarda aranacak şartlar ile başvuruya ve
sınava ilişkin hususların yer aldığı duyuru, müracaat süresinin bitiminden en
az onbeş gün önce Türkiye genelinde günlük yayımlanan tirajı en yüksek beş
gazetenin birinde bir defa ilan olunur, ayrıca İçişleri Bakanlığı internet
sitesinde duyurulur. Yazılı sınav soruları, Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi,
Türkçe, Anayasa Hukuku, İdare Hukuku, Türkiye'nin İdari Yapısı, Türkiye'de
Mahalli İdareler, Ekonomi, Türkiye'nin Sosyo-ekonomik Yapısı ile Türkiye'de
Demokratikleşme ve İnsan Hakları konularından hazırlanır. Yazılı sınavda, yüz
tam puan üzerinden yetmiş puanın altına düşülmemek kaydıyla en yüksek puandan
başlamak üzere, sınav ilanında belirtilen kadronun dört katı aday mülakata
çağrılır. Mülakata çağrılan en son adayla aynı puanı almış bulunan diğer
adaylar da, kontenjan gözetilmeksizin mülakata çağrılır.'
Mülakat, adayın;
a) Bir konuyu kavrayıp özetleme, ifade yeteneği ve muhakeme
gücünün,
b) Temsil kabiliyeti, davranış ve tepkilerinin mesleğe uygunluğu,
liyakati ile genel ve fiziki görünümünün,
c) Özgüveni, ikna kabiliyeti ve inandırıcılığının,
d) Genel yetenek ve genel kültürünün,
e) Çağdaş, bilimsel ve teknolojik gelişmelere açıklığının,
puan vermek suretiyle değerlendirilmesi yöntemidir.
Mülakat komisyonu; Personel Genel Müdürünün başkanlığında İçişleri
Bakanının, Bakanlık Müdürler Encümeninin Mülki İdare Amiri sınıfından olan
üyeleri arasından görevlendireceği iki üyeden oluşur.
Adaylar, komisyon başkan ve üyeleri tarafından ikinci fıkranın (a)
ila (e) bentlerinde yazılı özelliklerin her biri için yirmişer puan üzerinden
değerlendirilir, verilen puanlar ayrı ayrı tutanağa geçirilir. Bunun
dışında mülakat ile ilgili herhangi bir kayıt sistemi kullanılmaz. Başarılı
sayılmak için, komisyon başkan ve üyelerinin yüz tam puan üzerinden verdikleri
puanların aritmetik ortalamasının en az yetmiş olması şarttır. Mülakat sonucu;
en yüksek puan alan adaydan başlamak üzere sıralama yapılarak mülakat başarı
listesi hazırlanır ve bu liste mülakat komisyonu tarafından imzalanır.
Nihai başarı listesi, yazılı sınav puanı ile mülakat puanının
aritmetik ortalaması tespit edilerek en yüksek puan alandan başlamak üzere
hazırlanır. Bu sıralamaya tabi tutulanların nihai puanlarının eşit olması
halinde, yazılı sınavda alınan puana öncelik tanınır. Yazılı sınav puanlarının
da eşit olması halinde lisans diploması not ortalaması yüksek olan esas
alınarak sıra belirlenir.
Nihai başarı listesindeki sıralama doğrultusunda sınav ilanında
belirtilen kadro sayısı kadar adayın atama işlemleri yapılır.
Gerçeğe aykırı beyanda bulunanların sınavları geçersiz sayılarak
atamaları yapılmaz, yapılmış ise iptal edilir. Bu kişiler hiçbir hak talebinde
bulunamazlar.'
2) 26.5.1981 günlü, 2464 sayılı Kanun'un; 25.6.2009 günlü,
5917 sayılı Kanun'un 18. maddesiyle eklenen ve iptali istenen geçici 6.
maddesi şöyledir:
'31/12/2009 tarihine kadar tahakkuk eden elektrik ve havagazı
tüketim vergileri için; bu Kanunun 35 inci maddesinin ikinci fıkrasında yer
alan 'ilgili belediyeye' ibaresi 'kurumlar vergisi yönünden bağlı bulundukları
vergi dairesine' şeklinde, 39 uncu maddesinde yer alan 'belediyeye bir
beyanname ile bildirmeye ve vergiyi aynı sürede ödemeye mecburdurlar.' ibaresi
'kurumlar vergisi yönünden bağlı bulundukları vergi dairesine, Maliye
Bakanlığınca belirlenen usul ve esaslara göre bir beyannameyle bildirmeye ve
vergiyi aynı sürede, genel bütçenin (B) işaretli cetveline gelir kaydedilmek
üzere ödemeye mecburdurlar; verginin tarh, tahakkuk ve tahsiline ilgili vergi
daireleri yetkilidir.' şeklinde uygulanır.'
3) 13.12.1983 günlü, 178 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin;
25.6.2009 günlü, 5917 sayılı Kanun'un 26. maddesiyle eklenen ve iptali istenen
bölümleri de içeren Geçici 8. ve 9. maddeleri şöyledir:
'Geçici Madde 8
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun
geçici 12 nci maddesinin ikinci fıkrası gereğince ilgili kayıt ve işlemlerin
Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından devralınacağı tarihe kadar; kamu
idarelerinde 5510 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi
kapsamında sigortalı olarak istihdam edilenlerden (bunlardan aylıksız izinli
olup, ilgili mevzuatı gereğince tedavi yardımı hakkı devam edenler dahil)
sigorta primleri aynı Kanunun geçici 4 üncü maddesine göre ödenmekte olanlar
ile bunların bakmakla yükümlü olduğu aile fertlerinin, 18/6/1992 tarihli ve
3816 sayılı Kanun kapsamındaki yeşil kart sahiplerinin ve ilgili mevzuatında
3816 sayılı Kanun hükümlerine göre tedavilerinin sağlanması hükme bağlanmış
olanların; sağlık kurum ve kuruluşlarında yapılan tedavilerine (diş tedavileri
dahil) ilişkin ücretlerle sağlık kurumlarınca verilen raporlar üzerine
kullanılması gerekli görülen ortez, protez ve diğer iyileştirme araç
bedellerinin kurumlarınca ödenecek kısmını ve bu konuya ilişkin usul ve
esasları aşağıda belirtilen temel ilkeler çerçevesinde Sağlık Bakanlığının
görüşünü almak suretiyle tespit etmeye Maliye Bakanlığı yetkilidir.
a) 5510 sayılı Kanunun 63 üncü maddesinde belirtilen sağlık
hizmetlerinin verilmesi nedeniyle oluşacak bedellerin, ilgililerin kurumlarınca
ödenmesi esastır.
b) 5510 sayılı Kanunun 64 üncü maddesinde belirtilen sağlık
hizmetlerinin bedeli ilgililerin kurumlarınca ödenmez.
c) Tıp eğitimi, hizmet basamağı, alt yapı ve kaynak kullanımı ile
maliyet unsurları dikkate alınarak sağlık hizmeti sunan kurum ve kuruluşlar,
verdikleri sağlık hizmetlerinin fiyatlandırılmasına esas olmak üzere
sınıflandırılabilir ve bu sınıflandırmalar dikkate alınarak sağlık hizmetleri
için farklı fiyat tespit edilebilir.
d) Sağlanacak sağlık hizmetleri nedeniyle oluşacak bedelin
ilgililerin kurumlarınca ve kendileri tarafından karşılanacak kısmının
belirlenmesinde sağlık hizmetinin niteliği itibarıyla hayati öneme sahip olup
olmaması, kanıta dayalı tıp uygulamaları, maliyet-etkililik ölçütleri ve
Devletin mali kaynaklarının yeterliliği dikkate alınır.
e) İlgililer, sağlık hizmetlerini Maliye Bakanlığınca sözleşme
yapılan sağlık kurum ve kuruluşlarından alırlar. Alınan bu hizmetlerin
bedelleri Maliye Bakanlığı ile bu sağlık kurum ve kuruluşları arasında yapılan
sözleşmeler çerçevesinde kurumlarınca ödenir. İlgililer almış oldukları sağlık
hizmetleri karşılığında ilgili mevzuatında düzenlenen katılım payları hariç
kurumlarına herhangi bir bedel veya ücret ödemezler. Ancak ortez, protez ve
diğer iyileştirme araçlarının sağlık kurum ve kuruluşlarınca temin edilemediği
hallerde, ilgililerce temin edilerek ödenen bedellerden Maliye Bakanlığı
tarafından belirlenen kısmı katılım payı kesintisi hariç kurumlarınca kendilerine
ödenir.'
'Geçici Madde 9
'Kamu idarelerinde 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanununun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi
kapsamında sigortalı olarak istihdam edilenlerden (bunlardan aylıksız izinli
olup, ilgili mevzuatı gereğince tedavi yardımı hakkı devam edenler dâhil)
sigorta primleri aynı Kanunun geçici 4 üncü maddesine göre ödenmekte olanlar
ile bunların bakmakla yükümlü olduğu aile fertlerinin, 18/6/1992
tarihli ve 3816 sayılı Kanun kapsamındaki yeşil kart sahiplerinin ve ilgili
mevzuatında 3816 sayılı Kanun hükümlerine göre tedavilerinin sağlanması hükme
bağlanmış olanların ayakta tedavilerinde hekim ve diş hekimi muayenelerinden 2
Türk Lirası katılım payı alınır. Katılım payı tutarını birinci basamak sağlık
kuruluşlarında yapılan muayenelerde almamaya ya da daha düşük tutarlarda
belirlemeye veya tekrar aynı tutarlara getirmeye, ikinci ve üçüncü basamak
sağlık kurumlarında yapılan muayenelerde ise müracaat edilen sağlık kurumunun
yer aldığı basamak, sağlık kurumunun resmi ve özel sağlık kurumu niteliğinde
olup olmaması, önceki basamaklardan sevkli olarak başvurulup başvurulmadığı
gibi hususları göz önünde bulundurarak on katına kadar artırmaya ve sağlık
kurumları için farklı belirlemeye Maliye Bakanlığı yetkilidir. Bu fıkrada
belirlenen katılım payının tutarı, her takvim yılı başından geçerli olmak üzere
o yıl için 213 sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 298 inci maddesi hükümleri
uyarınca tespit ve ilan edilen yeniden değerleme oranında artırılarak
uygulanır.
Birinci fıkra kapsamına girenlerin, tedavileri nedeniyle
kullanmalarına gerek görülen vücut dışı protez ve ortez bedelleri üzerinden,
sağlık hizmetlerinin niteliği açısından hayati önemi haiz olup olmaması,
kişilerin gelir ve aylıklarının tutarı ve benzeri ölçütler dikkate alınarak %
10 ilâ % 20 arasında Maliye Bakanlığınca belirlenen oranlarda katılım payı
alınır. Bu şekilde alınacak katılım payının tutarı, sağlık hizmetinin alındığı
tarihteki asgari ücretin % 75'ini geçemez.
Birinci fıkra kapsamına girenlerden, Maliye Bakanlığınca belirlenen
hastalık gruplarına göre yatarak tedavide sağlanan sağlık hizmetleri için
hizmet bedelinin %1'ine kadar katılım payı alınabilir. Yatarak tedavide katılım
payını almamaya, yarısına kadar indirmeye veya bir katına kadar artırmaya,
gerektiğinde bu tutarları kanuni tutarlarına getirmeye veya indirmeye Maliye
Bakanlığı yetkilidir. Yatarak tedavide alınan katılım payının tutarı, bir
takvim yılında asgari ücret tutarını geçmemek kaydıyla her bir yatarak tedavi
için asgari ücretin dörtte birini geçemez.
3816 sayılı Kanun kapsamındaki yeşil kart sahiplerinin ve ilgili
mevzuatında 3816 sayılı Kanun hükümlerine göre tedavilerinin sağlanması hükme
bağlanmış olanların, ödemiş oldukları katılım payları, talepleri halinde 3294
sayılı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Kanunu hükümlerine göre
kendilerine geri ödenir.
Bir hastalığın tedavisinin başka tıbbi bir yöntemle tedavisinin
mümkün olmaması nedeniyle yapılacak yardımcı üreme yöntemi tedavisi dışındaki,
yardımcı üreme yöntemi tedavisinde, birinci fıkra kapsamına girenler için ilk
denemede % 30, ikinci denemede % 25 oranında katılım payı alınır. Bu fıkra
gereğince alınacak katılım payının hesabında, ikinci fıkrada belirtilen üst
limit dikkate alınmaz.
Katılım payının gerektiğinde ilgililerin aylık ve ücretlerinden
kesilmesine veya eczaneler ile diğer kurum ve kuruluşlar aracılığıyla tahsiline
ilişkin usul ve esasları belirlemeye Maliye Bakanlığı yetkilidir.
5510 sayılı Kanunun 69 uncu maddesinde belirtilen sağlık
hizmetleri ile aynı maddede sayılan kişilerden bu maddenin birinci fıkrası
kapsamına girenlerden katılım payı ve ilaç katılım payı alınmaz. Bu şekilde
katılım payı alınmayacak sağlık hizmetlerini tek tek veya gruplandırarak tespit
etmeye Maliye Bakanlığı yetkilidir.
Birinci fıkra kapsamına girenlerden, görevleri gereği kurumları
tarafından talep edilen sağlık kurulu raporları veya sağlık raporları için
katılım payı alınmaz.
Sağlık kurum ve kuruluşları, kamu idarelerinde 5510 sayılı Kanunun
4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında sigortalı olarak
istihdam edilenlerden (bunlardan aylıksız izinli olup, ilgili mevzuatı
gereğince tedavi yardımı hakkı devam edenler dahil) sigorta primleri aynı
Kanunun geçici 4 üncü maddesine göre ödenmekte olanlar ile bunların bakmakla
yükümlü olduğu aile fertlerinden, vermiş oldukları sağlık hizmetleri için
anılan Kanunun 73 üncü maddesi gereğince genel sağlık sigortalısı hak
sahiplerinden alabilecekleri ilave ücretlerin dışında ilave ücret talep edemez.
Maliye Bakanlığı ilave ücret alınamayacak sağlık hizmetlerini yeniden tespit
etmeye yetkilidir.
5510 sayılı Kanunun geçici 12 nci maddesinin dokuzuncu fıkrası
kapsamına girenlerden, aynı fıkrada hükme bağlanan iki yıllık geçiş dönemi
süresince; bu madde ve 27/12/2008 tarihli ve 5828 sayılı 2009 Yılı Merkezi
Yönetim Bütçe Kanununun 28 inci maddesi hükümlerine göre herhangi bir katılım
payı alınmaz.
5510 sayılı Kanunun geçici 12 nci maddesinin ikinci fıkrası
gereğince ilgili kayıt ve işlemlerin Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından
devralınması halinde devir tarihinden sonra anılan Kanunun ilgili hükümleri
uygulanır.'
4) 25.6.2009 günlü, 5917 sayılı Kanun'un iptali istenen Geçici 1.
maddesi şöyledir:
'Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 10 yıl süreyle
Başbakanlık merkez teşkilatı tarafından ithal edilen motorlu taşıtlar,
27/10/1999 tarihli ve 4458 sayılı Gümrük Kanununun 167 nci maddesi kapsamında
gümrük vergisinden muaf ve müstesnadır.'
B- Dayanılan Anayasa Kuralları
Dava dilekçesinde ve başvuru kararında Anayasa'nın 2., 10., 73.,
90., 125., 127., 128. ve 138. maddelerine dayanılmıştır.
III- İLK İNCELEME
Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün 8. maddesi gereğince; E. 2009/63
sayılı dosyada 9.9.2009, E. 2010/95 sayılı dosyada ise 7.12.2010 gününde
yapılan ilk inceleme toplantılarında başvurularda eksiklik bulunmadığından işin
esasının incelenmesine; E. 2009/63 sayılı dosyada yürürlüğü durdurma isteminin
esas inceleme aşamasında karara bağlanmasına oybirliğiyle karar verilmiştir.
IV- BİRLEŞTİRME KARARI
9.6.1930 günlü, 1700 sayılı Dahiliye Memurları Kanunu'na 25.6.2009
günlü, 5917 sayılı Yasa'nın 1. maddesiyle eklenen 2/A maddesinin dördüncü
fıkrasının 'Bunun dışında mülakat ile ilgili herhangi bir kayıt sistemi
kullanılamaz.' biçimindeki ikinci cümlesinin iptaline karar verilmesi istemiyle
yapılan itiraz başvurusuna ilişkin 2010/95 esas sayılı dosyanın, aralarındaki
hukuki irtibat nedeniyle 2009/63 esas sayılı dosya ile BİRLEŞTİRİLMESİNE,
esasının kapatılmasına, esas incelemenin 2009/63 esas sayılı dosya üzerinden
yürütülmesine, 7.12.2010 gününde oybirliğiyle karar verilmiştir.
V- ESASIN İNCELENMESİ
Dava dilekçesi, başvuru kararı ve ekleri, işin esasına ilişkin
rapor, dava konusu Yasa kuralları, dayanılan Anayasa kuralları ve bunların
gerekçeleri ile diğer yasama belgeleri okunup incelendikten sonra gereği
görüşülüp düşünüldü:
A- 9.6.1930 günlü, 1700 sayılı Kanun'un; 25.6.2009 günlü, 5917
sayılı Kanun'un 1. maddesiyle eklenen 2/A Maddesinin Birinci Fıkrasının
Dördüncü Cümlesinde Yer Alan ''dört katı aday'' İbaresinin İncelenmesi
Dava dilekçesinde; Danıştayın daha önce hukuka aykırı bulduğu bir
düzenlemenin daha üst hukuk normu olan kanunla düzenlenerek yargı engelinden
kurtulunmak istendiği, getirilen düzenlemenin hiçbir objektif gerekçesinin
bulunmadığı, devlet memurluğuna alınmada kariyer ve liyakat ilkelerinin geçerli
olması gerektiği, bu iki ilkenin temelinde, objektif kurallar çerçevesinde işin
ehline verilmesi ve hak etme kavramının yattığı, yasaların kamu yararına
dayanması gereğinin hukuk devletinin temel değerlerinden birisini oluşturduğu,
yasakoyucunun takdir yetkisini kullanarak sosyal hukuk devleti olma bilinciyle
ve kamu yararını gözeterek kişilerin mağduriyetlerine yol açmayacak şekilde
makul ve adil çözümler getirmesi gerektiği, alınacak adayların dört katı
oranındaki adayın mülakata çağrılmasıyla yazılı sınavın objektif sonuçlarının
ortadan kaldırıldığı, düzenlemenin amacının yazılı sınavın etkisini azaltmak,
bilgiye, ehil olmaya ve liyakata dayalı bir sınav yapmak yerine kamu yararı ve
hizmet gereklerine uygun olmayan başkaca subjektif değerlendirmelere dayalı
olarak bir seçim yapma amacına yönelik olduğu belirtilerek, kuralın Anayasa'nın
2. ve 138. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
İptali istenen kuralda, kaymakam adaylığı yazılı sınavında
başarılı olanlardan mülakat sınavına çağrılacak olanların sayısı
düzenlenmektedir. Buna göre, yazılı sınavda yüz tam puan üzerinden yetmiş
puanın altına düşülmemek kaydıyla en yüksek puan alan adaydan başlamak üzere,
sınav ilanında belirtilen kadronun dört katı aday mülakata çağrılmaktadır.
Mülakata çağrılan en son adayla aynı puanı almış bulunan diğer adaylar da
kontenjan gözetilmeksizin mülakata çağrılacaktır.
Anayasa'nın 2. maddesinde belirtilen hukuk devleti, eylem ve
işlemleri hukuka uygun, insan haklarına dayanan, bu hak ve özgürlükleri koruyup
güçlendiren, her alanda adil bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren,
Anayasa'ya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan, hukukun üstün kurallarıyla kendini
bağlı sayan, yargı denetimine açık olan devlettir. Hukuk devletinde
yasaların kamu yararı gözetilerek çıkarılması zorunludur. Yasakoyucu,
Anayasa'ya ve hukukun genel ilkelerine aykırı olmamak kaydıyla her türlü
düzenlemeyi yapmak yetkisine sahip olup, düzenlemenin kamu yararına, başka bir
anlatımla ülke koşullarına uygun olup olmadığının belirlenerek takdir edilmesi
yasakoyucuya aittir. Anayasa'ya uygunluk denetiminde, yasakoyucunun kamu yararı
anlayışının isabetli olup olmadığı değil, incelenen kuralın kamu yararı dışında
belli bireylerin ya da grupların çıkarları gözetilerek yasalaştırılmış olup
olmadığının incelenebileceği açıktır.
Anayasa'nın 128. maddesinin ikinci fıkrasında da memurların ve
diğer kamu görevlilerinin nitelikleri, atanmaları, görev ve yetkileri, hakları
ve yükümlülükleri, aylık ve ödenekleri ve diğer özlük haklarının kanunla
düzenleneceği ifade edilmiştir.
Kuralla, kaymakam adaylığı yazılı sınavında yetmiş ve üzeri puan
alanların tamamı yerine sınav ilanında belirtilen kadronun dört katı oranında
bir adayın çağrılması suretiyle mülakata çağrılacak aday sayısında belirli bir
sınırlama yapılmıştır.
Devlet memurluğuna alınmada mülakat yapılmasının öngörüldüğü
durumlarda, mülakata çağrılacak aday sayısını belirleme konusunda yasakoyucunun
Anayasa'nın 128. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca takdir hakkına sahip
bulunduğu açıktır. Esasen yazılı sınav ve mülakat biçiminde yapılan giriş
sınavlarında, yazılı sınavı kazanan tüm adaylar yerine, belli sayıda adayın
mülakata çağrılıp çağrılmaması yasakoyucunun takdirindedir. Zira, yazılı
sınavda başarılı olanlar arasından söz konusu kişilerin sözel ifade
yeteneklerinin, muhakeme güçlerinin, temsil niteliklerinin, genel ve fiziki
görünümlerinin, ikna kabiliyetlerinin, genel yetenek ve genel kültürlerinin
değerlendirilebilmesi amacıyla yapılacak mülakatta, idarenin mümkün olduğunca
seçme şansına sahip bulunması için alınacak kadrodan daha fazla adayın mülakata
çağrılması gerekmektedir. Ancak, yasakoyucu çağrılacak aday sayısını
belirlerken mülakatı açıkça anlamsız kılabilecek veya yazılı sınavın nesnel
sonuçlarını ortadan kaldırabilecek bir uygulama yapmamaya da özen göstermelidir.
Kuralın gerekçesinden, söz konusu düzenlemenin yazılı sınavı yarışma sınavı
haline dönüştürme amacıyla yapıldığı anlaşılmaktadır. Bu durumda, iptali
istenen kuralla getirilen düzenlemenin, yazılı sınavda başarılı olanlar
arasından görevin gerektirdiği niteliklere sahip en iyi adayı seçebilmek
amacıyla yapıldığı, mülakata çağrılacak aday sayısının mülakatı veya yazılı
sınavı açıkça anlamsız kılacak bir oran niteliğinde bulunmadığı ve mülakata
çağrılacak adayların yazılı sınavda en az yetmiş puan almaları zorunluluğunun
bulunması nedeniyle bazı durumlarda mülakata çağrılacak aday sayısının alınacak
aday sayısının dört katından daha aşağıya düşmesi olasılığı da dikkate
alındığında, kuralın kamu yararına aykırı bir yönünün bulunmadığı açıktır.
Anayasa'nın 138. maddesinin son fıkrasında, yasama ve yürütme
organları ile idarenin mahkeme kararlarına uymak zorunda olduğu, bu organların
ve idarenin mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremeyeceği ve bunların
yerine getirilmesini geciktiremeyeceği kurala bağlanmıştır. Anayasa'nın
138. maddesinde öngörülen mahkeme kararlarının bağlayıcılığı ilkesi,
yasakoyucunun Anayasa'ya ve hukukun genel ilkelerine uygun olması koşuluyla
genel düzenleme yetkisini ortadan kaldırmaz.
Dava dilekçesinde, kuralın yargı kararlarını geçersiz kılmak
amacıyla getirildiği ileri sürülmüştür. İptali istenen ibarenin de içinde
bulunduğu kurallarla, daha önce Yönetmelik'le düzenlenen kaymakam adaylığı
yazılı sınavı ve mülakatına ilişkin hükümler, yasa hükmü haline getirilmiştir.
Kurala ilişkin gerekçede, yapılan düzenlemeyle kaymakam adaylığına giriş ile
ilgili sınavların objektiflik, yerindelik, hesap verilebilirlik ve liyakat
ilkelerine uygun olarak yapılmasının amaçlandığı ifade edilmiştir. Kuralın,
kaymakam adaylığı sınavlarına girecek tüm kişiler için geçerli genel ve
objektif bir düzenleme olduğu görülmektedir. Bu durumda, yargı kararlarına
uyulmaması, değiştirilmesi veya yerine getirilmemesi söz konusu olmadığından
kuralın, Anayasa'ya aykırı bir yönü bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle iptali istenen ibare, Anayasa'nın 2. ve 138.
maddelerine aykırı değildir. İptal isteminin reddi gerekir.
Osman Alifeyyaz PAKSÜT bu görüşe katılmamıştır.
B- 9.6.1930 günlü, 1700 sayılı Kanun'un; 25.6.2009 günlü,
5917 sayılı Kanun'un 1. maddesiyle eklenen 2/A Maddesinin Dördüncü Fıkrasının
'Bunun dışında mülakat ile ilgili herhangi bir kayıt sistemi kullanılmaz.'
Biçimindeki İkinci Cümlesinin İncelenmesi
Dava dilekçesi ve başvuru kararında; kuralla getirilen
düzenlemenin kamu yararı ve hizmet gerekleriyle bağdaşmadığı, yargı kararının
bir yasa kuralı ile etkisiz hale getirildiği, mülakatın sesli ve görüntülü
olarak kayıt altına alınmamasının sınavların şeffaflıktan uzak ve sübjektif
değerlendirmeye açık olarak gerçekleştirilmesine neden olacağı, bu durumun
ayrıca mülakatta başarısız sayılma işleminin yargısal denetimin yapılmasını
güçleştireceği belirtilerek, kuralın Anayasa'nın 2., 125. ve 138. maddelerine
aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
İptali istenen kuralda, kaymakam adaylığı mülakatında mülakat
komisyonu üyelerince adayların 1700 sayılı Yasa'nın 2/A maddesinin ikinci
fıkrasının (a) ilâ (e) bentlerinde belirtilen özellikleri taşıyıp
taşımadıklarına ilişkin her bir aday için takdir ettikleri puanların geçirildiği
tutanak haricinde, mülakatta herhangi bir kayıt sistemi kullanılamayacağı ifade
edilmektedir. Buna göre, mülakat komisyonu üyelerince Yasa'da belirtilen
özelliklerin her biri için yirmişer puan üzerinden yapılan değerlendirmeler
ayrı ayrı tutanağa geçirilecek, verilen puanların aritmetik ortalaması en az
yetmiş olan adaylar mülakatta başarılı sayılacak ve adayların aldıkları
puanlara göre nihai başarı listesi düzenlenecektir.
Anayasa'nın 70. maddesinde, her Türkün kamu hizmetlerine girme
hakkının bulunduğu; 128. maddesinin ikinci fıkrasında da memurların ve diğer
kamu görevlilerinin nitelikleri, atanmaları, görev ve yetkileri, hakları ve
yükümlülükleri, aylık ve ödenekleri ve diğer özlük haklarının kanunla
düzenleneceği ifade edilmiştir.
Yasakoyucunun, devlet memurluğuna girişte yapılacak sınavların
türü, biçimi ve usulleri hakkında takdir yetkisi bulunmaktadır. Yasakoyucunun
söz konusu takdir yetkisini kullanırken kamu yararını gözeteceği açıktır.
Ancak, Anayasa'ya uygunluk denetiminde, yasakoyucunun kamu yararı
anlayışının isabetli olup olmadığı değil, incelenen kuralın kamu yararı dışında
belli bireylerin ya da grupların çıkarları gözetilerek yasalaştırılmış olup
olmadığının incelenebileceği açıktır. İptali istenen kuralla öngörülen düzenlemenin,
herkes için geçerli, soyut ve genel hükümler içerdiği, Yasa'da mülakat
komisyonu üyelerinin adayı değerlendirirken esas alacakları kriterlerin ayrı
ayrı gösterildiği ve her bir aday için yapılacak değerlendirmede mülakat
komisyonu üyelerinin her birinin verdikleri puanların aritmetik ortalamasının
alınacağının belirtildiği dikkate alındığında, kuralın kamu yararı amacıyla
getirilmediği söylenemez.
Anayasa'nın 125. maddesinde, idarenin her türlü eylem ve
işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğu, yargı yetkisinin, idarî eylem ve
işlemlerin hukuka uygunluğunun denetimi ile sınırlı olup, hiçbir surette
yerindelik denetimi şeklinde kullanılamayacağı, yürütme görevinin kanunlarda
gösterilen şekil ve esaslara uygun olarak yerine getirilmesini kısıtlayacak,
idarî eylem ve işlem niteliğinde veya takdir yetkisini kaldıracak biçimde yargı
kararı verilemeyeceği kurala bağlanmıştır.
İptali istenen kural, mülakat sırasında herhangi bir kayıt sistemi
kullanılamayacağını hükme bağlamaktadır. Kimi yargı kararlarında yer alan
mülakat veya sözlü sınavların kamerayla kayıt altına alınması ve böylece
yargısal denetimin daha kolay bir şekilde yapılabilmesine olanak tanınması
yönündeki değerlendirmelerin, anayasal denetimde bağlayıcılığı bulunmamaktadır.
Kuralda, idari yargı yolunu kapatan veya zorlaştıran bir hükme yer
verilmediğinden Anayasa'nın 125. maddesine aykırı bir durumun varlığından söz
edilemez.
Kuralla, bazı idari yargı davalarına da konu olan Kaymakam
Adayları Yönetmeliği'nde yer almayan bir husus yasa hükmü haline getirilerek bu
konudaki tartışmalara son verilmiştir. Kuralın, kaymakam adaylığı mülakatına
girecek tüm kişiler için geçerli genel ve objektif bir düzenleme olduğu
görülmektedir. Bu durumda, yargı kararlarına uyulmaması, değiştirilmesi veya yerine
getirilmemesi söz konusu olmadığından kuralın, Anayasa'ya aykırı bir yönü
bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle iptali istenen cümle, Anayasa'nın 2., 125. ve
138. maddelerine aykırı değildir. İptal isteminin reddi gerekir.
Osman Alifeyyaz PAKSÜT, Fulya KANTARCIOĞLU, Mehmet ERTEN, Fettah
OTO ve Zehra Aya PERKTAŞ bu görüşe katılmamışlardır.
C- 26.5.1981 günlü, 2464 sayılı Kanun'un; 25.6.2009
günlü, 5917 sayılı Kanun'un 18. maddesiyle eklenen Geçici 6. Maddesinin
İncelenmesi
Dava dilekçesinde; 2009 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu ile
elektrik ve havagazı tüketim vergisinin belediyelerin geliri olmaktan
çıkarılmasına ilişkin 5928 sayılı Yasa'nın ilgili hükümlerinin iptali için
Anayasa Mahkemesine açılan dava henüz sonuçlanmadan aynı hükmün 5917 sayılı
Kanun'la yeniden yasalaştırılması suretiyle daha önce açılan iptal davasının
geçersiz kılınmak istendiği, Anayasa Mahkemesinin vereceği muhtemel iptal
kararlarını etkisiz hale getirme niyeti ile yürürlüğe sokulan yasaların hukuk
devleti ilkesine aykırı olduğu, Anayasa'nın 127. maddesinin son fıkrasının son
cümlesine göre, mahalli idarelere görevleri ile orantılı gelir kaynakları
sağlanması gerektiği, son yıllarda yapılan yasal değişikliklerle belediyelerin
görev ve sorumluluklarının artırılması nedeniyle buna uygun olarak
belediyelerın görevleri ile orantılı gelir kaynaklarına sahip olmaları
gerektiği, kuralın Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı'nın 9 uncu maddesinin
birinci fıkrasında yer alan 'Ulusal ekonomik politika çerçevesinde, yerel
makamlara kendi yetkileri dahilinde serbestçe kullanabilecekleri yeterli mali
kaynaklar sağlanacaktır' hükmü ile de uyuşmadığı belirtilerek, kuralın
Anayasa'nın 2., 90. ve 127. maddesine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
İptali istenen kuralda, belediye sınırları içinde elektrik ve
havagazı tüketiminden alınmakta olan ve ilgili belediyelerce tahsil olunan
elektrik ve havagazı tüketim vergisinin, yalnızca 2009 yılı için belediye
gelirleri arasından çıkarılarak genel bütçeye aktarılması ve söz konusu
verginin ilgili belediyeler yerine kurumlar vergisi yönünden bağlı bulundukları
vergi dairesine ödenmesi öngörülmektedir.
Anayasa'nın 127. maddesinin altıncı fıkrasının son cümlesinde,
mahalli idarelere görevleri ile orantılı gelir kaynakları sağlanacağı
belirtilmiş, Anayasa'nın 73. maddesinin üçüncü fıkrasında ise vergi, resim,
harç ve benzeri malî yükümlülüklerin kanunla konulacağı, değiştirileceği veya
kaldırılacağı hükme bağlanmak suretiyle verginin kanuniliği ilkesi
benimsenmiştir.
Verginin kanuniliği ilkesi, takdire dayalı keyfî uygulamaları
önleyecek sınırlamaların yasada yer almasını gerektirmekte ve vergi
yükümlülüğüne ilişkin düzenlemelerin konulması, değiştirilmesi veya
kaldırılmasının yasa ile yapılmasını zorunlu kılmaktadır. Buna göre vergide
yükümlü, matrah, oran, tarh, tahakkuk, tahsil, uygulanacak yaptırımlar ve
zamanaşımı gibi konuların yasayla düzenlenmesi zorunludur. Bu durumda
yasakoyucunun, mahalli idarelere görevleri ile orantılı gelir sağlama
konusunda, anayasal ilkelere bağlı kalmak koşuluyla takdir hakkı bulunmaktadır.
Yasakoyucu vergi, resim ve harç yasalarında sosyal, ekonomik, mali ve
kültürel amaçlı birtakım değişiklikler yapabilir.
İptali istenen kural, yalnızca 2009 yılına mahsus olmak üzere,
elektrik ve havagazı tüketim vergilerinin genel bütçeye aktarılmasını
öngörmektedir. Yasakoyucunun bu alandaki takdir yetkisine dayanarak, 2009 yılı
Genel Bütçe gelirleri tahsilat oranları ya da vergi gelirlerindeki artış ve
azalışlar ile makro ekonomik dengeleri gözeterek, izlenen ekonomik ve mali
politikalar uyarınca mahalli idarelerin gelir kalemlerinden olan elektrik ve
havagazı tüketim vergilerinin sadece belirli bir dönem için genel bütçeye
aktarılması için yaptığı düzenlemenin Anayasa'ya aykırı bir yönü bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle kural, Anayasa'nın 73. ve 127. maddelerine
aykırı değildir. İptal isteminin reddi gerekir.
Kuralın Anayasa'nın 2. ve 90. maddeleriyle ilgisi görülmemiştir.
D- 13.12.1983 günlü, 178 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin;
25.6.2009 günlü, 5917 sayılı Kanun'un 26. maddesiyle eklenen Geçici
8. Maddesinin Birinci Fıkrasının ''kamu idarelerinde 5510 sayılı Kanunun 4 üncü
maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında sigortalı olarak istihdam
edilenlerden (bunlardan aylıksız izinli olup, ilgili mevzuatı gereğince tedavi
yardımı hakkı devam edenler dahil) sigorta primleri aynı Kanunun geçici 4 üncü
maddesine göre ödenmekte olanlar ile bunların bakmakla yükümlü olduğu aile
fertlerinin'' Bölümünün İncelenmesi
Dava dilekçesinde; aynı hukuksal durumda bulunmayan memur ve diğer
kamu görevlileri ile bunların dışında kalan sigortalıların birbirinden farklı
olan özellikleri gözetilmeksizin aynı sisteme bağlı tutulduğu, memurların
sağlıkla ilgili haklarının diğer sigortalılardan farklı olarak ayrıca
düzenlenmesi gerektiği, memurlar için kullanılması gerekli görülen ortez,
protez ve diğer iyileştirme araçlarının bedellerinin kurumlarınca ödenecek
kısmının ve bu konuya ilişkin esas ve usullerin belirlenmesinde idarenin
tamamen yetkili kılındığı belirtilerek, kuralın Anayasa'nın 2., 10. ve 128.
maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
178 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin iptali istenen kuralı da
içeren Geçici 8. maddesinde, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanunu'nun Geçici 12. maddesi uyarınca sağlık hizmetleriyle ilgili
kayıt ve işlemlerin Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından devralınacağı tarihe
kadar memurlar ve diğer kamu görevlileri ile yeşil kart sahibi olanların sağlık
sigortasından nasıl yararlanabileceklerine ilişkin ayrıntılı hükümlere yer
verilmiştir. Buna göre, maddede sayılan sigortalıların sağlık kurum ve
kuruluşlarında yapılan tedavilerine (diş tedavileri dahil) ilişkin ücretlerle
sağlık kurumlarınca verilen raporlar üzerine kullanılması gerekli görülen
ortez, protez ve diğer iyileştirme araç bedellerinin kurumlarınca ödenecek
kısmını ve bu konuya ilişkin usul ve esasları, aynı fıkranın (a) ilâ (e)
bentleri arasında belirtilen temel ilkeler çerçevesinde, Sağlık Bakanlığının
görüşünü almak suretiyle tespit etmeye Maliye Bakanlığı yetkilidir. Dava
dilekçesinde Geçici 8. maddenin birinci fıkrasının, memurlar ve diğer kamu
görevlilerini kapsayan bölümünün iptali istenmektedir.
Anayasa'nın 10. maddesinde, herkesin, dil, ırk, renk, cinsiyet,
siyasî düşünce, felsefî inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım
gözetilmeksizin kanun önünde eşit olduğu belirtilmiştir. Bu maddede yer verilen
eşitlik ilkesi ile eylemli değil, hukuksal eşitlik öngörülmektedir. Eşitlik
ilkesinin amacı, aynı durumda bulunan kişilerin yasalarca aynı işleme bağlı
tutulmalarını sağlamak ve kişilere yasalar karşısında ayırım yapılmasını ve
ayrıcalık tanınmasını önlemektir. Bu ilkeyle, aynı durumda bulunan kimi kişi ve
topluluklara ayrı kurallar uygulanarak yasa karşısında eşitliğin çiğnenmesi
yasaklanmıştır. Durum ve konumlardaki özellikler, kimi kişiler ya da
topluluklar için değişik kuralları gerekli kılabilir. Farklı hukuksal durumda
bulunanlar arasında eşitlikten söz edilemez. Aynı hukuksal durumlar aynı,
farklı hukuksal durumlar farklı kurallara bağlı tutulursa Anayasa'nın öngördüğü
eşitlik ilkesi çiğnenmiş olmaz.
Yasakoyucunun Anayasa'nın 7. maddesi uyarınca sahip olduğu genel
düzenleme yetkisi kapsamında bulunan konuların, 128. maddede özel olarak
vurgulanarak yasa ile yapılmasının Anayasa buyruğu haline getirilmesi, Devletin
en temel işlevlerinden olan kamu hizmetinin görülmesindeki yeri tartışmasız
olan kamu görevlileri için statülerine, yaptıkları görevin gereklerine uygun
yasal düzenleme yapılmasını gerekli kılmaktadır. Ancak, düzenlemenin aynı veya
başka bir yasa içinde yapılması hususu kuşkusuz yasakoyucunun takdiri
içindedir. Memurlar ve diğer kamu görevlileri yönünden sağlık hizmetleri, bu
konunun özel olarak yer aldığı Anayasa'nın 56. maddesi baz alınarak yasa ile
düzenlenebileceği gibi, genel olarak memurların statülerinin, hak ve
yükümlülüklerinin yer aldığı 128. madde uyarınca yürürlüğe konulan yasalarda da
düzenlenebilir. Bir başka ifadeyle, memurlar ve diğer kamu görevlilerinin özlük
haklarının farklı düzenlenmesi farklı yasalarla düzenlemeyi değil,
farklılıkların aynı yasa içinde de düzenlenebileceği anlamını taşıdığından,
memurlar ve diğer kamu görevlilerinin sağlık hizmetlerinin sırf farklı
yasalarda düzenlenmiş olmasından hareketle, bu durumun eşitlik ilkesine aykırılık
oluşturduğu ileri sürülemez.
Anayasa'nın 128. maddesinde Devletin, kamu iktisadi teşebbüsleri
ve diğer kamu tüzelkişilerinin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü
oldukları kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli görevlerin, memurlar
ve diğer kamu görevlileri eliyle görüleceği, memurların ve diğer kamu
görevlilerinin nitelikleri, atanmaları, görev ve yetkileri, hakları ve
yükümlülükleri, aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işlerinin kanunla
düzenleneceği belirtilerek, memurlar ve diğer kamu görevlileri maddede sayılan
özlük hakları bakımından yasal güvenceye kavuşturulmuştur.
Tedavi kurum ve kuruluşlarında yapılan tedavilere ilişkin ücretler
ile kullanılması gerekli görülen ortez, protez ve diğer iyileştirme araçlarının
sağlanması memurlar ve diğer kamu görevlilerinin en önemli özlük
haklarındandır. Bu nedenle bunlara ilişkin ödemelerin nasıl yapılacağının
yasayla düzenlenmesi gerektiği açıktır. Yasayla düzenleme, konunun tüm
ayrıntılarının yasayla belirlenmesini değil, temel ilkelerin, ölçü ve
sınırların yasada gösterilip uzmanlık ve teknik konulara yönelik ayrıntıların
düzenlenmesinin yürütme organına bırakılmasını ifade eder.
İptali istenen kuralla, memurlar ve diğer kamu görevlilerinin
sağlık kurum ve kuruluşlarında yapılan tedavilerine ilişkin ücretlerle sağlık
kurumlarınca verilen raporlara dayalı olarak kullanılması gerekli görülen
iyileştirme araç bedellerinin kurumlarınca ödenecek kısmını ve bu konuya
ilişkin usul ve esasları, Sağlık Bakanlığının görüşünü almak suretiyle tespit
etmeye Maliye Bakanlığı yetkili kılınmıştır. Maddenin gerekçesinden kuralın,
memurlar ve diğer kamu görevlilerinin tedavi kurum ve kuruluşlarında yapılan
tedavilerine ilişkin ücretlerle sağlık kurumlarınca verilen raporlar üzerine
kullanılması gerekli görülen ortez, protez ve diğer iyileştirme araçlarının
bedellerinin kurumlarınca ödenecek kısmını ve bu konuya ilişkin esas ve
usulleri belirleme yetkisini tamamen Maliye Bakanlığına bırakan 657 sayılı
Devlet Memurları Kanunu'nun 209.maddesinin son fıkrası ile 178 sayılı Kanun
Hükmünde Kararname'nin 10. maddesinin (p) bendi hükümlerini iptal eden Anayasa
Mahkemesinin, 3.4.2009 günlü, E. 2005/152, K. 2009/14 sayılı kararının
gereklerini yerine getirmek ve buna ilişkin uygulama usul ve esaslarını
belirlemede uyulacak temel ilkelerin belirlenmesi amacıyla yasalaştırıldığı
anlaşılmaktadır.
Kuralla, Maliye Bakanlığına sınırsız bir yetki verilmesi söz
konusu değildir. Kural, Maliye Bakanlığına verilen yetkinin Yasa'nın Geçici 8.
maddesinin birinci fıkrasının (a) ilâ (e) bentleri arasında belirtilen temel
ilkeler çerçevesinde kullanılmasını öngörmektedir. Maliye Bakanlığının söz
konusu yetkisini kullanırken uymak zorunda olduğu temel ilkeler, Geçici 8.
maddenin birinci fıkrasının (a) ilâ (e) bentleri arasında ayrıntılı olarak
sayılmıştır. Ayrıca, Yasa'nın Geçici 9. maddesinde memurlar ve diğer kamu
görevlilerinden sağlık yardımları için alınacak katkı miktarları, bunların
artırılması veya eksiltilmesi konuları da ayrıntılı olarak düzenlenmiştir. Bu
durumda, geçici maddelerle getirilen düzenlemelerle, sağlık yardımı konusunda
temel ilkelerin ortaya konulduğu, idarenin düzenleme yetkisinin sınırlarının ve
çerçevesinin belirlendiği dikkate alındığında, kuralın Anayasa'nın 128.
maddesine aykırı bir tarafının bulunmadığı açıktır.
Açıklanan nedenlerle kural, Anayasa'nın 10. ve 128. maddelerine
aykırı değildir. İptal isteminin reddi gerekir.
Mehmet ERTEN bu görüşe katılmamıştır.
Kuralın Anayasa'nın 2. maddesiyle ilgisi görülmemiştir.
E- 13.12.1983 günlü, 178 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin;
25.6.2009 günlü, 5917 sayılı Kanun'un 26. maddesiyle eklenen Geçici
9. Maddesinin Birinci Fıkrasının Birinci Cümlesinin ''kamu idarelerinde 5510
sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında
sigortalı olarak istihdam edilenlerden (bunlardan aylıksız izinli olup, ilgili
mevzuatı gereğince tedavi yardımı hakkı devam edenler dahil) sigorta primleri
aynı Kanunun geçici 4 üncü maddesine göre ödenmekte olanlar ile bunların
bakmakla yükümlü olduğu aile fertlerinin'' Bölümünün İncelenmesi
Dava dilekçesinde; kuralla hem memur statüsünde çalışanlardan, hem
yeşil kartlılardan, hem de ilgili mevzuatında 3816 sayılı Kanun hükümlerine
göre tedavilerinin sağlanması hükme bağlanmış olanlardan alınacak katılım
paylarına ilişkin hükümler getirildiği, bu kuralların 2009 Yılı Merkezi Yönetim
Bütçe Kanunundaki hükümlerle aynı olduğu, Anayasa Mahkemesinin 5510 sayılı
Kanunun 'Katılım payı alınması' başlıklı 68. maddesinin ikinci fıkrasını
Yasa'nın 4. maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamına girenler
(memurlar) yönünden iptal ettiği, bu iptal kararının memur statüsündekilerin
diğer sigortalılarla aynı sisteme bağlı olmaması gerekçesine dayandığı
belirtilerek, kuralın Anayasa'nın 2., 10. ve 128. maddelerine aykırı olduğu
ileri sürülmüştür.
178 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin iptali istenen kuralı da
içeren Geçici 9. maddesinde, memurlar ve diğer kamu görevlileri ile yeşil kart
sahibi olanların sağlık hizmetlerinden yararlanırken ödeyecekleri katılım
payları, söz konusu katılım paylarının hangi sağlık kuruluşlarında ne oranda
alınacağı, katılım paylarının her yıl hangi makam tarafından ve en fazla ne
kadar artırılabileceği, kullanımına gerek duyulan tedavi araç ve gereçlerinden
alınacak asgari ve azami katılım miktarlarının ne olduğu gibi hususlar
ayrıntılı bir şekilde düzenlenmiştir. Dava dilekçesinde Geçici 9. maddenin
birinci fıkrasının, memurlar ve diğer kamu görevlilerini kapsayan bölümünün
iptali istenmektedir.
Geçici 8. maddenin birinci fıkrasının iptali istenen bölümünde
belirtilen gerekçelerle, iptali istenen kural Anayasa'nın 10. ve 128.
maddelerine aykırı değildir. İptal isteminin reddi gerekir.
Mehmet ERTEN görüşe katılmamıştır
Kuralın Anayasa'nın 2. maddesiyle ilgisi görülmemiştir.
F- 5917 sayılı Kanun'un Geçici 1. Maddesinin İncelenmesi
Dava dilekçesinde; vergilendirmede genel kuralın yasayla
belirlenmiş konu ve kişilerden vergi, resim ve harç alınması olduğu, kimi
durumlarda vergi kapsamına alınan konunun, kimi durumlarda da kişilerin vergi
dışında tutulabileceği gibi, verginin tümünden ya da bir bölümünden
vazgeçilebileceği, vergide eşitlik ilkesinin vergilendirmenin yükümlülerin
vergi ödeme güçleri dikkate alınmak suretiyle yapılmasını gerektirdiği, Devlet
tüzel kişiliği içinde sadece Başbakanlık merkez teşkilatı tarafından ithal
edilen motorlu taşıtlara tanınan bu muafiyetin hiçbir ekonomik veya sosyal
gerekçesinin gösterilmediği, muafiyetin hangi amaçla, niçin yapıldığına ilişkin
bir açıklık bulunmadığı belirtilerek, kuralın Anayasa'nın 2. ve 73. maddelerine
aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
Kuralda, Kanun'un yürürlüğe girdiği tarihten itibaren on yıllık
bir zaman dilimi içinde Başbakanlık merkez teşkilatı tarafından ithal edilecek
motorlu taşıtların gümrük vergisinden muaf ve istisna olduğu belirtilmektedir.
Anayasa'nın 2. maddesinde yer alan sosyal hukuk devleti, temel hak
ve özgürlükleri en geniş ölçüde sağlayan ve güvence altına alan, toplumsal
gerekleri ve toplum yararını gözeten, kişi ve toplum yararı arasında denge
kuran, toplumsal dayanışmayı üst düzeyde gerçekleştiren, güçsüzleri güçlüler
karşısında koruyarak eşitliği, sosyal adaleti ve millî gelirin adil bir biçimde
dağıtılmasını sağlayan devlettir. Hukuk devletinde, vergilendirmenin temel
ilkelerinin gözetilmesi, vergilendirmeye ilişkin yasalarda bireylerin hak ve
özgürlüklerinin korunması ve hukuk güvenliğinin sağlanması gerekir.
Anayasa'nın 73. maddesinin üçüncü fıkrasında ise vergi, resim,
harç ve benzeri malî yükümlülüklerin kanunla konulacağı, değiştirileceği veya
kaldırılacağı hükmü yer almaktadır.
Vergilendirmede genel kural, yasayla belirlenmiş konu ve
kişilerden vergi, resim ve harç alınmasıdır. Yasakoyucu, kimi durumlarda vergi
kapsamına alınan konuyu, kimi durumlarda da kişileri vergi dışında tutabileceği
gibi, verginin tümünden ya da bir bölümünden vazgeçebilir. Buna göre, birtakım
nedenlerle, kimi kişi veya konuların vergi dışı bırakılması ya da bir kısım
vergiden vazgeçilmesi hususlarının da yasalarla belirlenmiş olması
gerekmektedir. Vergi, resim ve harç yasalarında sosyal, ekonomik, mali ve
kültürel amaçlı birtakım muaflık, istisna ve indirimler getirilmesi,
yasakoyucunun takdirine bağlı bir konudur.
İptali istenen kuralla, Başbakanlık merkez teşkilatınca ithal
edilecek motorlu taşıtlardan gümrük vergisi alınmaması belirli bir süreyle
sınırlandırılmaktadır. Yasakoyucunun vergilendirme alanındaki takdir yetkisine
dayanarak ve Başbakanlık merkez teşkilatının ihtiyacı doğrultusunda bu kurumca
ithal edilecek motorlu taşıtlardan belli bir süreyle gümrük vergisi
alınmamasına yönelik olarak yaptığı düzenlemenin Anayasa'ya aykırı bir yönü
bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle kural, Anayasa'nın 2. ve 73. maddelerine
aykırı değildir. İptal istemin reddi gerekir.
Osman Alifeyyaz PAKSÜT, Fulya KANTARCIOĞLU, Mehmet ERTEN, Fettah
OTO ve Zehra Aya PERKTAŞ bu görüşe katılmamışlardır.
VI- YÜRÜRLÜĞÜN DURDURULMASI İSTEMİNİN İNCELENMESİ
25.6.2009 günlü, 5917 sayılı Bütçe Kanunlarında Yer Alan Bazı
Hükümlerin İlgili Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelere Eklenmesi ile Bazı
Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun'un:
1- 1. maddesiyle, 9.6.1930 günlü, 1700 sayılı Dahiliye Memurları
Kanunu'nun 2. maddesinden sonra gelmek üzere eklenen 2/A maddesinin;
a- Birinci fıkrasının dördüncü cümlesinde yer alan ' ' dört katı
aday '' ibaresine,
b- Dördüncü fıkrasının 'Bunun dışında mülakat ile ilgili herhangi
bir kayıt sistemi kullanılmaz.' biçimindeki ikinci cümlesine,
2- 18. maddesiyle, 26.5.1981 günlü, 2464 sayılı Belediye Gelirleri
Kanunu'na eklenen Geçici 6. maddeye,
3- 26. maddesiyle, 13.12.1983 günlü, 178 sayılı Maliye
Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname'ye
eklenen;
a- Geçici 8. maddenin birinci fıkrasının ' ' kamu idarelerinde
5510 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında
sigortalı olarak istihdam edilenlerden (bunlardan aylıksız izinli olup, ilgili
mevzuatı gereğince tedavi yardımı hakkı devam edenler dahil) sigorta primleri
aynı Kanunun 4 üncü maddesine göre ödenmekte olanlar ile bunların bakmakla
yükümlü olduğu aile fertlerinin '' bölümüne,
b- Geçici 9. maddenin birinci fıkrasının birinci cümlesinin 'Kamu
idarelerinde 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun
4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında sigortalı olarak
istihdam edilenlerden (bunlardan aylıksız izinli olup, ilgili mevzuatı
gereğince tedavi yardımı hakkı devam edenler dahil) sigorta primleri aynı
Kanunun 4 üncü maddesine göre ödenmekte olanlar ile bunların bakmakla yükümlü
olduğu aile fertlerinin '' bölümüne,
4- Geçici 1. maddesine,
yönelik iptal istemleri, 14.4.2011 günlü, E. 2009/63, K. 2011/66
sayılı kararla reddedildiğinden, bu madde, cümle, bölüm ve ibarelere ilişkin
YÜRÜRLÜĞÜN DURDURULMASI İSTEMİNİN REDDİNE,
14.4.2011 gününde OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir.
VII- SONUÇ
25.6.2009 günlü, 5917 sayılı Bütçe Kanunlarında Yer Alan Bazı
Hükümlerin İlgili Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelere Eklenmesi ile Bazı
Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun'un:
1- 1. maddesiyle, 9.6.1930 günlü, 1700 sayılı Dahiliye
Memurları Kanunu'nun 2. maddesinden sonra gelmek üzere eklenen 2/A maddesinin;
a- Birinci fıkrasının dördüncü cümlesinde yer alan ' ' dört katı
aday '' ibaresinin Anayasa'ya aykırı olmadığına ve iptal isteminin REDDİNE,
Osman Alifeyyaz PAKSÜT'ün karşıoyu ve OYÇOKLUĞUYLA,
b- Dördüncü fıkrasının 'Bunun dışında mülakat ile ilgili herhangi
bir kayıt sistemi kullanılmaz.' biçimindeki ikinci cümlesinin Anayasa'ya aykırı
olmadığına ve iptal isteminin REDDİNE, Osman Alifeyyaz PAKSÜT, Fulya
KANTARCIOĞLU, Mehmet ERTEN, Fettah OTO ile Zehra Ayla PERKTAŞ'ın karşıoyları ve
OYÇOKLUĞUYLA,
2- 18. maddesiyle, 26.5.1981 günlü, 2464 sayılı Belediye
Gelirleri Kanunu'na eklenen Geçici 6. maddenin Anayasa'ya aykırı olmadığına ve
iptal isteminin REDDİNE, OYBİRLİĞİYLE,
3- 26. maddesiyle, 13.12.1983 günlü, 178 sayılı Maliye
Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname'ye
eklenen;
a- Geçici 8. maddenin birinci fıkrasının ' ' kamu idarelerinde
5510 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında
sigortalı olarak istihdam edilenlerden (bunlardan aylıksız izinli olup, ilgili
mevzuatı gereğince tedavi yardımı hakkı devam edenler dahil) sigorta primleri
aynı Kanunun 4 üncü maddesine göre ödenmekte olanlar ile bunların bakmakla
yükümlü olduğu aile fertlerinin '' bölümünün Anayasa'ya aykırı olmadığına ve
iptal isteminin REDDİNE, Mehmet ERTEN'in karşıoyu ve OYÇOKLUĞUYLA,
b- Geçici 9. maddenin birinci fıkrasının birinci cümlesinin 'Kamu
idarelerinde 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun
4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında sigortalı olarak
istihdam edilenlerden (bunlardan aylıksız izinli olup, ilgili mevzuatı
gereğince tedavi yardımı hakkı devam edenler dahil) sigorta primleri aynı
Kanunun 4 üncü maddesine göre ödenmekte olanlar ile bunların bakmakla yükümlü
olduğu aile fertlerinin '' bölümünün Anayasa'ya aykırı olmadığına ve iptal
isteminin REDDİNE, Mehmet ERTEN'in karşıoyu ve OYÇOKLUĞUYLA,
4- Geçici 1. maddesinin Anayasa'ya aykırı olmadığına ve iptal
isteminin REDDİNE, Osman Alifeyyaz PAKSÜT, Fulya KANTARCIOĞLU, Mehmet ERTEN,
Fettah OTO ile Zehra Ayla PERKTAŞ'ın karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA,
14.4.2011 gününde karar verildi.
Başkan
Haşim
KILIÇ
|
Başkanvekili
Osman
Alifeyyaz PAKSÜT
|
Üye
Fulya
KANTARCIOĞLU
|
Üye
Ahmet AKYALÇIN
|
Üye
Mehmet
ERTEN
|
Üye
Fettah
OTO
|
Üye
Serdar
ÖZGÜLDÜR
|
Üye
Zehra
Ayla PERKTAŞ
|
Üye
Recep
KÖMÜRCÜ
|
Üye
Alparslan
ALTAN
|
Üye
Burhan
ÜSTÜN
|
Üye
Engin
YILDIRIM
|
Üye
Nuri
NECİPOĞLU
|
Üye
Hicabi
DURSUN
|
Üye
Celal
Mümtaz AKINCI
|
Üye
Erdal
TERCAN
|
KARŞIOY YAZISI
I- 1700 sayılı Dahiliye Memurları Kanunu'nun 2/A maddesinin
birinci fıkrasının dördüncü cümlesinde yer alan '' dört katı aday '' ibaresinin
Anayasa'ya aykırılığı
Kuralla, yazılı sınavda 100 tam puan üzerinden 70 puanın altına
düşülmemek kaydıyla en yüksek puan alan adaydan başlamak üzere, sınav ilanında
belirtilen kadronun dört katı adayın mülakata çağırılması öngörülmüştür.
Yasa'nın, aynı maddesinin iptal davasına konu olmayan ikinci
fıkrasında nihai başarı listesinin, yazılı sınav puanı ile mülakat puanının
aritmetik ortalaması tespit edilerek, en yüksek puan alan adaydan başlamak
üzere hazırlanacağı belirtilmiştir.
Anayasa'nın 70. maddesinde kamu hizmetine girişte görevin
gerektirdiği niteliklerden başka hiçbir ayrım gözetilemeyeceği vurgulanarak,
kamu hizmetine girişte liyakat ve bilgi esası benimsenmiştir.
Yazılı sınav adayın bilgi ve liyakatini, mülakat ise yazılı
sınavla saptanamayacak, ancak talip olunan kamu hizmetinin gerekleri bakımından
önem taşıyabilecek kimi kişilik özelliklerinin ortaya çıkarılması bakımından
önem taşımaktadır.
Adayların başarı sıralamasında asıl bilgiyi ortaya koyan yazılı
sınavın sonuçlarını, sübjektif yönü ağır basan mülakatın aşırı derecede ağırlık
taşımasına yol açacak şekilde, yazılı sınav başarı sıralamasında en yüksek puan
alandan başlamak üzere ilan edilen kadronun dört katı adayın mülakata ve
değerlendirmeye alınması, kamu hizmetine girişte objektif ve liyakat ölçülerine
dayalı esasların öngörülmesini amir olan Anayasa'nın 70. maddesine aykırıdır.
II- 1700 sayılı Dahiliye Memurları Kanunu'nun 2/A maddesinin
dördüncü fıkrasının 'Bunun dışında mülakat ile ilgili herhangi bir kayıt
sistemi kullanılmaz.' biçimindeki ikinci cümlesinin Anayasa'ya aykırılığı
Kuralla, bazı idari yargı davalarına da konu olan Kaymakam
Adayları Yönetmeliği'nde yer almayan bir husus yasa hükmü haline getirilerek bu
konuda idari yargının, kaymakam adaylarının mülakatlarında yapabileceği
denetime sınırlama getirilmiştir.
Kuralla aynı zamanda, mülakatın icrası esnasında mülakatı yapan
kurulda oluşacak izlenimlerin, bir kayıt sisteminden yararlanarak ikinci kez
izlenmesi, değerlendirilmesi ve ilk anda edinilebilecek hatalı bir izlenim veya
dikkatsizlik sonucu verilebilecek hatalı bir kararın bu yolla telafisi imkanı
ortadan kaldırılmıştır.
Kamu hizmetlerine girme hakkı Anayasa'nın 70. maddesinde
düzenlenmiştir. Buna göre, herkes kamu hizmetine girme hakkına sahip olup
görevin gerektirdiği nitelikler dışında kişiler arasında ayrım gözetilemez.
Anayasa'nın 125. maddesinde idarenin her türlü eylem ve işleminin yargı
denetimine açık olduğu belirtilmiştir.
Kişisel ve sübjektif bir değerlendirme olan mülakat
değerlendirmesinin kamu hizmetine alınmada adaylar arasında haksızlık
yaratılmaması için ek bir güvence sağlayan kayda alma yönteminin kullanılıp
kullanılmaması en azından idarenin takdirine bırakılması ve idari yargının
denetimine olanak verilmesi gerekirken bu yolun Yasa ile kapatılmasını öngören
kural kamu hizmetine alınmada haksızlık ve eşitsizliklere yol açabileceği ve
idari bir işlem olan mülakatın yargı denetimini ortadan kaldırdığından
Anayasa'nın 70. ve 125. maddelerine aykırıdır.
III- 5917 sayılı Kanun'un Geçici 1. maddesinin Anayasa'ya
aykırılığı
Kuralla, Kanun'un yürürlüğe girdiği tarihten itibaren on yıllık
bir zaman dilimi içinde Başbakanlık merkez teşkilatı tarafından ithal edilen
motorlu taşıtların gümrük vergisinden muaf ve istisna olması öngörülmüştür.
Buna göre, idarenin diğer birimleri benzer ithalatlarda kendilerine
Bütçe Kanunu ile ayrılmış olan ödeneklerden gümrük vergisi öderken, Başbakanlık
merkez teşkilatı keza kendisine Bütçe Kanunu ile verilen ödeneklerden, diğer
idare birimlerine göre daha fazla yararlanmış olacaklardır. Başka bir deyişle,
aynı miktarda ödenekle daha fazla sayıda veya değerde taşıt ithalatı yapmış
olacaklardır.
Başbakanlık, kuşkusuz, kendi ihtiyaçları için gerekli gördüğü
miktarda ödeneği, alacağı araçların gümrük vergisini de gözeterek, bütçeye
koydurma olanağına sahiptir.
Anayasa'nın 2. maddesinde belirtilen hukuk devletinin esaslarından
biri de devletin kendi koyduğu kurallara kendisinin de uyması, yasaların kamu
yararı dışında özel amaçlarla çıkarılmamasıdır.
Hukuk devleti gereklerine uymayan kural, Anayasa'nın 2. maddesine
aykırıdır. İptali gerektiği düşüncesindeyim.
Başkanvekili
Osman
Alifeyyaz PAKSÜT
|
KARŞIOY GEREKÇESİ
I- 25.6.2009 günlü, 5917 sayılı Yasa ile 1700 sayılı Dahiliye
Memurları Kanunu'nun 2. maddesinden sonra gelmek üzere eklenen ve 'Kaymakam
adaylığı yazılı sınavı, mülâkatı ve atama'yı düzenleyen 2/A. maddenin dördüncü
fıkrasında, adaylara mülâkatta verilecek puanlar üzerinden değerlendirmenin
nasıl yapılacağı belirtildikten sonra 'Bunun dışında mülâkat ile ilgili
herhangi bir kayıt sistemi kullanılamaz' denilmiştir. Böylece kaymakam adaylığı
yazılı sınavından sonra yapılacak mülâkatta, şeffaflığı sağlayacak ve ileride
olası bir uyuşmazlık halinde de kanıt oluşturabilecek herhangi bir kayıt
sisteminin kullanılması yasaklanmıştır.
Anayasa'nın 2. maddesinde yer alan hukuk devleti eylem ve
işlemleri hukuka uygun olan her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu
geliştirerek sürdüren tüm eylem ve işlemlerini objektif esaslara bağlayarak
yargı denetimine açan, adil yargılanma hakkını sağlayan devlettir. Yasa
koyucunun bu doğrultuda düzenlemeler yaparak hukuk devletini yaşama geçirmekle
yükümlü olduğu bir düzende idarenin, yargısal denetimi kolaylaştırmak amacıyla
mülâkatta kayıt sistemi ya da başka bir yöntemi uygulamasının engellenmesi,
öncelikle hukuk devleti anlayışının özümsenemediğinin göstergesidir. Kamu
hizmetinin özelliğine göre istihdam edilecek kişilerde hangi vasıfların
aranacağının ve göreve alınmada nasıl bir yöntem uygulanacağının objektif
esaslara göre belirlenmesi ve hiçbir kuşkuya yer vermeyecek şekilde sonuca
ulaşılmasının sağlanması idarenin sorumluluğu altındadır. Bu sorumluluğun
gereği gibi yerine getirebilmesi için alınması gereken önlemlere yasa ile
müdahale edilmesi, hukuk devleti olma iddiasından vazgeçildiği anlamına
geleceğinden Anayasa ile bağdaşmaz. Hukuk devletinde bir yasaklama
getiriliyorsa bunun şeffaflığı ve objektifliği engelleyerek yargısal denetim
alanını daraltmak değil, aksine genişletmek amacıyla yapılması gerekir.
Öte yandan, Anayasa'nın 70. maddesine göre, her Türk, kamu
hizmetlerine girme hakkına sahiptir; Hizmete alınmada, görevin gerektirdiği
niteliklerden başka hiçbir ayırım gözetilemez. Bu ilkenin uygulamaya
yansıtılmasının en etkili yolunun, hizmete alınacakların niteliklerinin
saptanmasında, objektif yöntemlerin uygulanması olduğu kuşkusuzdur. İdarelerin
kamu personelinin atanmasını bu çerçevede gerçekleştirmeleri, hizmetin gerekli
kıldığı özellikler dışında öznel değerlendirmelere yol açacak ya da bu izlenimi
verecek davranışlardan kaçınmaları Anayasa'nın 70. maddesinin gereğidir. Kamu
hizmetine alınmada objektif esasların uygulanmasını engelleyen kuralların ise bu
ilkeyle bağdaşmadığı açıktır.
II- 5917 sayılı Yasa'nın Geçici 1. maddesi ile bu maddenin
yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 10 yıl süreyle Başbakanlık merkez teşkilâtı
tarafından ithal edilen motorlu taşıtlar, 29.10.1999 tarihli ve 4458 sayılı
Gümrük Kanunu'nun 167. maddesi kapsamında gümrük vergisinden muaf ve müstesna
tutulmuştur.
Bütün kurum ve kurallarıyla adaletli bir hukuk düzeni kurup,
eşitlik temelinde bunu sürdürmekle yükümlü olan hukuk devletinin öncelikli
görevi, adalet duygusunu rencide edecek, devlete güveni sarsacak durumlara
meydan vermemektir. Bu nedenle devletin bütün kurumlarının ilke olarak aynı
kurallara bağlı tutulması, genel kuraldan ayrılmayı haklı kılacak bir neden
varsa bunun da haklı, makul ve anlaşılabilir olması gerekir. Hukuk devleti
keyfiliğe, imtiyaz ve ayrıcalığa yol açacak tasarruflardan kaçınma yükümlüğü
altındadır.
Başbakanlık tarafından ithal edilen ve aralarında, uçak,
helikopter, yat, otobüs, minibüs, otomobil gibi taşıtların da bulunduğu
araçların, gümrük vergisine tabi tutulmaları halinde, bunun Genel Yönetim
Bütçesinde Başbakanlık bütçesine konulacak ödenekten karşılanması, söz konusu
taşıtların gümrük vergisinden istisna tutulması durumunda ise gümrük vergisi
ödenmeyeceğinden, bu verginin Başbakanlık bütçesinde görünmemesi nedeniyle
sonuçta devlet açısından bir kayıp ya da kazanıma yol açılmaması, Kural'ın
Anayasa'ya uygunluğunun gerekçesini oluşturamaz. Önemli olan bir kaybın veya
kazanımın bulunup, bulunmaması değil Anayasa'nın üstünlüğü ve bağlayıcılığı
kapsamında hukuk devleti ilkesinin ihlâl edilmemesidir.
Anayasa'nın 73. maddesinde, herkesin mali gücüne göre vergi
ödemekle yükümlü olduğu belirtilmesine karşın, Başbakanlık merkez teşkilâtı
tarafından ithal edilen motorlu taşıtları, 10 yıl süreyle gümrük vergisinden
muaf ve müstesna tutarak ayrıcalık yaratan kuralın gerekçesi yasama
belgelerinde yer almadığı gibi bu konuda Başbakanlığı diğer kamu kurum ve
kuruluşlarından farklı kılan özelliğin ne olduğu da anlaşılamamaktadır. Yasama
gücünün, keyfi uygulamaların aracı haline getirilerek, meşruiyetini
kaybetmesinden en fazla hukuk devleti ilkesinin ve ona inananların zarar
göreceği kuşkusuzdur.
Açıklanan nedenlerle Anayasa'ya aykırı olduğu kanısına varılan
dava konusu kuralların iptali gerektiği düşüncesiyle bu konudaki çoğunluk
görüşüne katılmıyoruz.
Üye
Fulya
KANTARCIOĞLU
|
Üye
Fettah
OTO
|
Üye
Zehra
Ayla PERKTAŞ
|
KARŞIOY GEREKÇESİ
I-) Dâhiliye Memurları Kanununun 2.
maddesinden sonra gelmek üzere eklenen 'Kaymakam adaylığı yazılı
sınavı, mülakatı ve atama' başlıklı 2/A maddesinde yer alan 'Bunun
dışında mülakat ile ilgili herhangi bir kayıt sistemi kullanılmaz' cümlesinin,
Anayasa'ya aykırılığı ileri sürülmektedir.
İptali istenilen kuralın yer aldığı maddede, kaymakam adayı olmak
isteyenlerin yazılı sınav ve mülâkata tâbi tutulacaklarını, mülâkatta adayın,
bir konuyu kavrayıp özetleme, ifade etme yeteneğinin ve muhakeme gücünün,
temsil kabiliyetinin, davranış ve tepkilerinin, mesleğe uygunluğunun, liyakati
ile genel ve fiziki görünümünün, özgüveninin, ikna kabiliyetinin ve
inandırıcılığının, genel yetenek ve genel kültürünün, çağdaş, bilimsel ve
teknolojik gelişmelere açıklığının, sınav komisyon başkan ve üyeleri tarafından
puan verilerek saptanacağı, sayılan özelliklerin her biri için yirmişer puan
üzerinden değerlendirme yapılarak verilecek puanların ayrı ayrı tutanağa
geçirileceği, bunun dışında mülâkat ile ilgili herhangi bir kayıt sisteminin
kullanılamayacağı, başarılı sayılmak için yüz tam puan üzerinden verdikleri
puanların aritmetik ortalamasının en az yetmiş olmasının gerekeceği
öngörülmektedir.
Kaymakam adayı olmak isteyenlerde yazılı sınav ile saptanması
mümkün olmayan, ancak, yasa gereği bulunması gereken özeliklerin
belirlenebilmesinin karşılıklı görüşme ve konuşma yöntemi olan 'mülâkat' ile
mümkün olacağında ve söz konusu mülâkatın da bir sınavın sonucunu belirleyen
niteliklere haiz idari bir işlem olduğunda, duraksama bulunmamaktadır.
Anayasa'nın 125. maddesinde, idarenin her türlü eylem ve
işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğu, 36. maddesinde ise herkesin meşru
vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya
davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahip bulunduğu
ifade edilmektedir.
Anayasa'da belirtilen yargı yolu ve adil yargılanma hakkından,
ancak, yargı mercileri önünde iddia ve savunmada, kullanılmak istenen
delilerden yararlanmak, bu iddia ve savunmaya esas olacak delillerin
saptanmasını kısıtlayan ya da ortadan kaldıran düzenlemelerden kaçınılmak
suretiyle yararlanmak mümkün olabilir.
Kaymakam adaylığı mülâkat sınavında delil olarak değerlendirilecek
olan belge, sınav komisyonu başkan ve üyelerinin sübjektif değerlendirmelerini
yansıtan, başkaca bilgi ve kayıt içermeyen, sadece puan miktarını gösteren
tutanaktan ibarettir. Böyle bir tutanak ile adaylarda Kanun'un aradığı
özelliklerin bulunup bulunmadığının yargı mercileri önünde kanıtlanmasının
imkânsız oluşu yanında, adil yargılanma hakkı ile varılmak istenen amaca
ulaşılamayacağı da açıktır. Bu nedenle kanun koyucunun, mülâkat ile seçme
usulünü benimsediği sınavlarda, idarenin işlemlerinin kanuna uygun olarak
gerçekleştirilip gerçekleştirilmediğinin yargı organınca denetlenebilmesine
imkân sağlayacak nitelikte, adaylarda aranacak özelliklerde gözetilerek bilgi,
belge ve kayıtların tutulması yönünde kurallar koyması gerekir.
İptali istenen kural ile getirilen bu yasaklama, iddia ve
savunmadan beklenen hukuki yararı, idarenin işlemine karşı yargı yolunun açık
bulunması keyfiyetini ve adil yargılanma hakkını bertaraf etmektedir.
Bu nedenle kural, Anayasa'nın 36. ve 125. maddelerine aykırıdır.
İptali gerekir.
II-) 5917 sayılı Kanunun 26. maddesiyle
13.12.1983 günlü, 178 sayılı Maliye Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında
Kanun Hükmünde Kararname'ye, eklenen Geçici 8. ve 9. maddelerde, 5510 sayılı
Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun Geçici 12. maddesi
uyarınca sağlık hizmetleriyle ilgili kayıt ve işlemlerin Sosyal Güvenlik Kurumu
tarafından devralınana kadar, memurlar ve diğer kamu görevlilerinin yanında
yeşil kartlıların sağlık sigortasından nasıl yararlanabilecekleri ile sağlık
yardımından yararlanırken sağlık harcamalarına ne şekilde katkıda
bulunacaklarına ilişkin konular ayrıntılı olarak düzenlenmiştir.
Söz konusu Kararname'ye eklenen Geçici 8. ve 9. maddelerde yer
alan ve iptali istenilen bölümler, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ile getirilen genel sağlık sigortasının, 4/c
kapsamındakiler yönünden iptaline ilişkin, Anayasa Mahkemesinin 15.12.2006
günlü, E.2006/111, K.2006/112 sayılı kararında ayrıntıları belirtilen gerekçelerle
Anayasa'ya aykırıdır.
Bu nedenle Geçici 8. ve 9. maddelerde yer alan bölümlerin iptali
gerekir.
III-) 5917 sayılı Kanunun geçici 1.
maddesinde, maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 10 yıl süreyle
Başbakanlık merkez teşkilatı tarafından ithal edilen motorlu taşıtların Gümrük
Kanununun 167. maddesi kapsamında gümrük vergisinden muaf ve müstesna
tutulacağı öngörülmektedir.
Anayasa'nın 'vergi ödevi' başlıklı 73. maddesindeki genel kural,
kanun ile belirlenen konu ve kişilerden vergi alınmasıdır. Kanun koyucu vergiyi
belirlerken sosyal, ekonomik, mali ve kültürel amaçlı ya da benzer nedenlerle
konu ve kişileri vergiden muaf veya müstesna kılabilir. Bu onun Anayasa'nın 73.
maddesinde belirtilen kurallara bağlı kalması koşulu ile takdir yetkisi
içindedir.
Vergilendirmede adalet ve eşitlik, yükümlülerin vergi ödeme
güçleri dikkate alınarak vergilendirmenin yapılması ile vergide genellik ise
ayırım yapılmaksızın herkesin mali gücüne göre vergi yüküne katılması ile
sağlanabilir.
Kanun koyucu, vergi koyma, kaldırma, istisna tutma ve muafiyetten
yararlandırma gibi düzenlemeler sırasında takdir yetkisini kullanırken, kamu
yararı, mali güç, sosyal ve ekonomik amaç, kamu hizmetinin en iyi biçimde
görülmesi gibi haklı nedenlere dayanması gerektiğini ve ancak, bu suretle
vergide adalet ve eşitlik ile genellik ilkesinin korunabileceğini gözetmesi
gerekir.
İptali istenilen kuralla, Devlet tüzel kişiliği içinde yer alan
kamu kurumlarından sadece Başbakanlık merkez teşkilatı tarafından ithal edilen motorlu
taşıtlar için getirilen bu muafiyetin, getiriliş gerekçesi gösterilmediği gibi
hangi amaçla ve niçin yapıldığı da anlaşılamamıştır. Kural bu haliyle
Anayasa'nın 73. maddesine aykırıdır.
Öte
yandan, Anayasa Mahkemesi, Anayasa'nın 2. maddesinde yer alan hukuk devletini;
bütün işlem ve eylemlerinin hukuk kurallarına uygunluğunu başlıca geçerlik
koşulu sayan, her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurmayı amaçlayan ve bunu
geliştirerek sürdüren, hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan, Anayasa'ya
aykırı durum ve tutumlardan kaçınan, Anayasa ve hukuk kurallarına bağlılığa
özen gösteren, devlet olarak tanımlamıştır.
Devlet
tüzel kişiliği içindeki diğer kamu kurumlarını dışlayan, sadece Başbakanlık
merkez teşkilatını muafiyet kapsamına alan ve hangi amaçla niçin yapıldığı
da anlaşılamayan kural, hukuk devletine uygun adil bir düzenleme olmadığı
gibi yine hukuk devletinde, hukukun tüm devlet organlarına hâkim kılınması
gereğine de uymamaktadır.
Belirtilen
nedenlerle kural, Anayasa'nın 2. ve 73. maddelerine aykırıdır.
İptali
gerekir.