ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı : 2010/80
Karar Sayısı : 2011/178
Karar Günü : 29.12.2011
R.G. Tarih-Sayı :
29.05.2012-28307
İPTAL DAVASINI AÇAN: Anamuhalefet (Cumhuriyet
Halk) Partisi TBMM Grubu adına Grup Başkanvekilleri M. Akif
HAMZAÇEBİ ve Muharrem İNCE
DAVANIN KONUSU: 11.6.2010 tarihli ve 5996
sayılı Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda Ve Yem Kanunu'nun;
1) 13. maddesinin (1) numaralı fıkrasının, 'Ancak, Bakanlıkça
izin verilmiş süs kuşları ile akvaryum ve egzotik süs hayvanlarını satan iş
yerlerinde, veteriner biyolojik ürünler dışındaki sadece bu hayvanlara mahsus
olan veteriner tıbbî ürünler satılabilir' şeklindeki ikinci cümlesinin,
2) 22. maddesinin (7) numaralı fıkrasının, 'Bilimsel gelişmeler ve
günün koşullarına göre, Ek-1'de Bakanlıkça değişiklik yapılabilir' şeklindeki
ikinci cümlesinin,
3) 35. maddesinin (1) numaralı fıkrasının,
4) 46. maddesinin (3) numaralı fıkrasıyla değiştirilen,
9.3.1954 günlü, 6343 sayılı Veteriner Hekimliği Mesleğinin İcrasına, Türk
Veteriner Hekimleri Birliği İle Odalarının Teşekkül Tarzına Ve Göreceği İşlere
Dair Kanun'un 27. maddesinin birinci fıkrasının (7) numaralı bendinin,
Anayasa'nın 2., 5., 7., 56., 73. ve 135. maddelerine aykırılığı
savıyla iptali ve yürürlüklerinin durdurulmasına karar verilmesi istemidir.
II- YASA METİNLERİ
A- İptali İstenilen Yasa Kuralları
1- 5996 sayılı Kanun'un iptali istenilen kuralın da yer aldığı 13.
maddesi şöyledir:
'Veteriner tıbbî ürünlerinin toptan ve perakende satışı,
tanıtımı
Madde 13- (1) Veteriner biyolojik ürünler dışındaki veteriner
tıbbî ürünlerinin toptan satışı, ecza depoları veya veteriner ecza depoları
kanalıyla, perakende satışları ise eczaneler, veteriner muayenehane, klinik,
poliklinik ve hayvan hastaneleri kanalıyla yapılır. Ancak, Bakanlıkça
izin verilmiş süs kuşları ile akvaryum ve egzotik süs hayvanlarını satan
işyerlerinde, veteriner biyolojik ürünler dışındaki sadece bu hayvanlara mahsus
olan veteriner tıbbî ürünler satılabilir. Veteriner biyolojik
ürünlerin satışına ilişkin hususlar Bakanlıkça belirlenir.
(2) Veteriner tıbbî ürünlerini depolayanlar, toptan ve perakende
ticaretini yapanlar, alış ve satış ile ilgili kayıtları tutmak, Bakanlığın
belirlediği uygun şartlarda muhafaza etmek ve denetimlerde her türlü kolaylığı
göstermek zorundadır.
(3) Psikotropik ve narkotik veteriner tıbbî ürünleri, bu Kanun
hükümlerine ilave olarak uyuşturucularla ilgili özel kanunlara da tâbidir. Bu
ürünler sadece klinisyen veteriner hekimlere, veteriner fakültelerinin ilgili
birimlerine satılabilir, sadece veteriner hekimler tarafından uygulanır ve
Bakanlığın izni olmadıkça devredilemez ve satılamaz. Bu ürünler için azaltılmış
olsa dahi tanıtım numunesi hazırlanamaz.
(4) Veteriner sağlık ürünlerinin tanıtımına ilişkin düzenlemeler
Bakanlıkça belirlenir. Ancak, psikotropik ve narkotik etkili veteriner tıbbî
ürünlerinin kitlesel iletişim vasıtalarıyla hatırlatıcı ya da bilgilendirici
tanıtımı yapılamaz.
(5) Veteriner sağlık ürünlerinin ambalajında satış fiyatının
belirtilmesi zorunludur. Bakanlık, ülke ihtiyaçları, piyasa koşulları, kamu
yararı ve hizmetin gereklerini dikkate alarak gerektiğinde satış fiyatlarını
belirleyebilir.
(6) Bu maddenin uygulanması ile ilgili usul ve esaslar Bakanlıkça
çıkarılacak yönetmelik ile belirlenir.'
2- Kanun'un 22. maddesi şöyledir:
'Sorumluluklar
Madde 22- (1) Gıda, gıda ile temas eden madde ve malzeme ve
yem ile ilgili faaliyet gösteren işletmeciler, kendi faaliyet alanının her
aşamasında bu Kanunda belirtilen şartları sağlamak ve bunu doğrulamakla
yükümlüdür.
(2) Gıda ve yem işletmecisi ürettiği, işlediği, ithal ettiği,
satışını veya dağıtımını yaptığı bir ürününün, gıda ve yem güvenilirliği
şartlarına uymadığını değerlendirmesi veya buna ilişkin makul gerekçelerinin
olması durumunda, söz konusu ürünü kendi kontrolünden çıktığı aşamadan başlamak
üzere, toplanması için gerekli işlemleri derhal başlatmak ve konu ile ilgili
Bakanlığı bilgilendirmek zorundadır. Gıda ve yem işletmecisi, ürünün toplanması
gerektiğinde, toplanma nedeni hakkında tüketiciyi veya kullanıcıyı doğru ve
etkin olarak bilgilendirmek ve gerekli hâllerde, insan sağlığını korumaya
yönelik alınacak tedbirlerin yeterli olmaması durumunda, tüketiciye veya
kullanıcıya ürünün iadesi için çağrıda bulunmak zorundadır.
(3) Gıda ve yem işletmecisi, faaliyeti ile ilgili istenen
kayıtları güncel tutmak, istendiğinde Bakanlığa sunmak zorundadır.
(4) Piyasaya arz edilecek gıda ve yemlerden onay alınması zorunlu
olanlar Bakanlıkça belirlenir. Ürün sahibi, onay için Bakanlıkça talep edilen
bilgi ve belgeleri sunmak zorundadır. Bu ürünlerin, onay alınmadan üretimi,
ithalatı ve piyasaya arzı yasaktır.
(5) Bakanlık, bu Kanun hükümlerinin uygulanmasını sağlamak için,
gıda ve yem işletmecilerinin üretim, işleme ve dağıtımın tüm aşamalarında resmî
kontrolleri yapar, gıda ve yem işletmeleri ile ilgili kayıtları tutar.
(6) Gıda ve yem işletmecisi, ürünle ilgili riskin önlenmesi,
azaltılması veya ortadan kaldırılmasından sorumlu olup, bu gibi tedbirlerin
alınmasında Bakanlıkla işbirliği yapar. İlgililer, Bakanlıkça alınan önlemlerin
uygulanması sırasında hiçbir şekilde engelleme yapamaz.
(7) Ek-1'de belirlenen gıda ve yem işletmeleri, işin nevine göre,
konu ile ilgili lisans eğitimi almış en az bir personel çalıştırmak
zorundadır. Bilimsel gelişmeler ve günün koşullarına göre, Ek-1'de
Bakanlıkça değişiklik yapılabilir. Bu değişiklikler Bakanlıkça
çıkarılacak bir tebliğ ile ilan edilir.
(8) Bu maddenin uygulanması ile ilgili usul ve esaslar Bakanlıkça
çıkarılacak yönetmelik ile belirlenir.'
3- Kanun'un 35. maddesi şöyledir:
(1) Bakanlık, bu Kanun kapsamında yürütülen faaliyetler ve
yapılan resmî kontrollerin karşılığı olarak ücret alabilir. Hangi
faaliyetlerden ve resmî kontrollerden ne miktarda ücret alınacağı her yıl
Aralık ayında Bakanlıkça belirlenir.
(2) Bu Kanun kapsamında elde edilecek gelirlerden 21/12/1967
tarihli ve 969 sayılı Tarım ve Köyişleri Bakanlığının Merkez ve Taşra
Kuruluşlarına Döner Sermaye Verilmesi Hakkında Kanun ile ilgili olan faaliyet
gelirleri, döner sermaye bütçelerine gelir olarak kaydedilir ve bu gelirler
öncelikli olarak bu Kanun kapsamındaki faaliyetlerin yürütülmesinde kullanılır.
Diğer gelirler genel bütçeye gelir kaydedilir.
(3) Salgın ve bulaşıcı hayvan hastalıkları ile zararlı
organizmaların kontrolü veya eradikasyonu, ulusal veya bölgesel düzeyde
uygulanacak mücadele projelerinin hazırlatılması ve uygulanması, mücadelesi,
kontrolü, denetimi ve bu amaçlarla alet, malzeme, aşı, ilaç ve benzerlerinin
alımı ile acil durumlardaki ihtiyaçlar için döner sermaye bütçelerinden gerekli
harcamaları yaptırmaya veya bu amaçlarla bir işletmeden diğer işletmeye borç
veya karşılıksız olmak üzere kaynak aktarmaya Tarım ve Köyişleri Bakanı
yetkilidir.
(4) Bakanlık bütçesine, döner sermaye faaliyetleri dışında, bu
Kanun kapsamındaki görevlerin yerine getirilmesi amacıyla gerekli ödenek
konulur.
(5) Bu Kanun kapsamında Bakanlık tarafından gümrüklerde kontrolü
zorunlu olan canlı hayvan ve ürünler ile yurt içi hayvan sevklerinde yapılan
kontrollerin mesai saatleri dışında veya resmi tatillerde yapılması halinde, bu
kontrolleri gerçekleştiren personele, ayda 6000 gösterge rakamını geçmemek
üzere görev yaptıkları her gün için 400 gösterge rakamının memur aylık
katsayısı ile çarpılması sonucu bulunacak tutarı geçmemek üzere, döner sermaye
bütçesinden fazla çalışma ücreti ödenir.
(6) Bu maddenin uygulanması ile ilgili usul ve esaslar Maliye
Bakanlığının görüşü alınarak Bakanlıkça çıkarılacak yönetmelik ile belirlenir.'
4- Kanun'un (3) numaralı fıkrasıyla değiştirilen, 6343 sayılı
Kanun'un iptali istenilen kuralın da yer aldığı 27. maddesi şöyledir:
'Madde 27 'Umumi heyetin vazifeleri aşağıda
yazılı fıkralarda gösterilmiştir.
1. İdare heyeti ve murakabe kurulunun yıllık mesai raporlarını
incelemek;
2. Bilançoyu tetkik ve müzakere eylemek;
3. Yeni yıl bütçe taslağını tetkik, müzakere, kabulü halinde
tasdik etmek;
4. İdare heyeti tarafından sunulan teklif ve mevzuların
müzakeresini yapmak;
5. Müddeti hitam bulan idare heyetinin ibrasına karar vermek;
6. Yeni idare heyeti seçimini yapmak;
7. Büyük Kongreye iştirak etmek
üzere, oda başkanları tabii delege kabul edilerek ilgili oda azalarından; üye
sayısı (150)'ye kadar olanlardan (4), üye sayısı (151 ' 300) arasında
olanlardan (5), üye sayısı (301 ' 600) arasında olanlardan (6), üye sayısı (601
' 1000) arasında olanlardan (8), ayrıca (1000)'den fazla üyesi olan odalardan
(8) delegeye ek olarak her (500) üye için (1) delege ve aynı sayıda yedek
seçmek,
8. İki hesap murakıbı seçmek.
9. (Değişik bent: 03/04/1984 - 2993/7 md.) Beş asıl ve iki yedek
haysiyet divanı üyelerini seçmek.'
B- Dayanılan Anayasa Kuralları
Dava dilekçesinde, Anayasa'nın 2., 5., 7., 56., 73. ve
135. maddelerine dayanılmıştır.
III- İLK İNCELEME
Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün 8. maddesi uyarınca, Haşim KILIÇ,
Osman Alifeyyaz PAKSÜT, Fulya KANTARCIOĞLU, Ahmet AKYALÇIN, Mehmet ERTEN,
Fettah OTO, Serdar ÖZGÜLDÜR, Şevket APALAK, Serruh KALELİ, Zehra Ayla PERKTAŞ
ve Engin YILDIRIM'ın katılımlarıyla 22.9.2010 günü yapılan ilk inceleme
toplantısında,
1-Dosyada eksiklik bulunmadığından işin esasının incelenmesine,
2- Yürürlüğü durdurma isteminin esas inceleme aşamasında karara
bağlanmasına OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir.
IV- ESASIN İNCELENMESİ
Dava dilekçesi ve ekleri, işin esasına ilişkin rapor, dava konusu
Yasa kuralları, dayanılan Anayasa kuralları ve bunların gerekçeleri ile diğer
yasama belgeleri okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
A) 5996 Sayılı Kanun'un 13. Maddesinin (1) Numaralı Fıkrasının
İkinci Cümlesinin İncelenmesi
Dava dilekçesinde; dava konusu kuralda, süs kuşları ile
akvaryum ve egzotik süs hayvanlarını satan işyerlerinde, bu hayvanlara mahsus
veteriner tıbbi ürünlerin satılabilmesine imkân tanındığı, ancak bu işyerlerinin
söz konusu ürünleri uygun bir şekilde saklama koşullarına ve bu ürünleri
önerecek nitelikteki uzmanlara sahip olmaksızın anılan satışları yapmasının,
insan ve çevre sağlığını tehdit edebileceği belirtilerek, kuralın Anayasa'nın
5. ve 56. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
Dava konusu kural ile Bakanlıkça izin verilmiş süs kuşları ile
akvaryum ve egzotik süs hayvanlarını satan işyerlerinde, veteriner biyolojik
ürünler dışındaki sadece bu hayvanlara mahsus olan veteriner tıbbî ürünlerin
satılabilmesine imkân tanınmıştır.
Anayasa'nın 5. maddesinde, insanın maddi ve manevi varlığının
gelişmesi için gerekli şartları hazırlamanın Devletin amaç ve görevleri
arasında bulunduğu, 56. maddesinde ise herkesin sağlıklı ve dengeli bir çevrede
yaşama hakkına sahip olduğu belirtildikten sonra, çevreyi geliştirmenin ve
çevre sağlığını korumanın Devletin ve vatandaşların ödevi olduğu hüküm altına
alınmıştır.
5996 sayılı Yasa'nın 11. maddesi uyarınca, hayvan satacak
işyerlerinin faaliyete başlamadan önce Bakanlıktan onay almaları zorunludur. Bu
madde uyarınca, söz konusu işyerlerinin veteriner tıbbi ürünleri uygun
koşullarda saklama ve satış ortamını sağlama koşullarını oluşturmamaları
hâlinde bu yerlere Bakanlıkça onay verilmesi mümkün değildir. Bu sebeple
kuralın izin verdiği süs hayvanlarına ilişkin veteriner tıbbi ürünlerinin
satışının, insan ve çevre sağlığı açısından bir sakınca doğurduğu söylenemez.
Açıklanan nedenle kural, Anayasa'nın 5. ve 56. maddelerine aykırı
değildir. İptal istemin reddi gerekir.
B) Kanun'un 22. Maddesinin (7) Numaralı Fıkrasının İkinci
Cümlesinin İncelenmesi
Dava dilekçesinde, hangi gıda ve yem işletmelerinin hangi
formasyona sahip uzmanı çalıştırmak zorunda olduğunu bildiren 5996
sayılı Yasa'nın Ek-1 bölümünün kanunla düzenlendiği, dava konusu
kuralın ise bir idari işlemle ve 'bilimsel gelişmeler ve günün koşulları' gibi
belirsiz kavramlara dayanılarak Bakanlığa Ek-1'de değişiklik yapma yetkisi
verdiği, bu durumun Anayasa'nın 7. maddesinde belirtilen yasama yetkisinin
devredilemeyeceği ve 2. maddesinde yer alan hukuk devletinin belirlilik
ilkesine aykırılık teşkil ettiği ileri sürülmüştür.
Kanun'un 22. maddesinin (7) numaralı fıkrasının birinci
cümlesinde, Kanun'un Ek-1'inde gösterilen gıda ve yem işletmelerinin, işin
nevine göre, konuyla ilgili lisans eğitimi almış en az bir personel çalıştırmak
zorunda olduğu belirtilmiş, dava konusu kuralda ise bilimsel gelişmeler ve
günün koşullarına göre Ek-1'de Bakanlıkça değişiklik yapılabileceği
düzenlenmiştir.
Anayasa'nın 2. maddesinde yer alan hukuk devletinin temel
ilkelerinden biri 'belirlilik ilkesi'dir. Bu ilkeye göre, yasal
düzenlemelerin hem kişiler hem de idare yönünden herhangi bir duraksamaya ve
kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık, net, anlaşılır ve uygulanabilir olması
ayrıca kamu otoritelerinin keyfi uygulamalarına karşı koruyucu önlem içermesi
gerekir.
Anayasa'nın 7. maddesinde ise 'Yasama yetkisi Türk Milleti
adına Türkiye Büyük Millet Meclisinindir. Bu yetki devredilemez.' hükmüne
yer verilmiştir. Buna göre, Anayasa'da yasa ile düzenlenmesi öngörülen
konularda yürütme organına genel ve sınırları belirsiz bir düzenleme yetkisinin
verilmesi olanaklı değildir.
Gelişen koşul ve durumlara göre sık sık değişik önlemler alma,
bunları kaldırma ve süratli biçimde hareket etme zorunluluğunun bulunduğu
alanlarda, yasama organının temel kuralları saptadıktan sonra, uzmanlık ve
idare tekniğine ilişkin hususları yürütmeye bırakması, yasama yetkisinin devri
olarak yorumlanamayacağı gibi yürütme organının yasama organı tarafından
çerçevesi çizilmiş alanda ve değişen koşullara uyum sağlayabilecek esnekliğe
sahip kriterlere uygun olarak, genel nitelikte hukuksal tasarruflarda
bulunması, hukuk devletinin belirlilik ilkesine de aykırı değildir.
Kanun'un 22. maddesinin (7) numaralı fıkrasının birinci
cümlesinde, Kanun'un Ek-1'inde gösterilen gıda ve yem işletmelerinin, işin
nevine göre, konu ile ilgili lisans eğitimi almış en az bir personel
çalıştırmak zorunda olduğu belirtilmek suretiyle, yasama organı tarafından konuya
ilişkin genel kural saptanmış ve Kanun'un Ek-1 bölümünde bu zorunluluk altında
bulunan gıda ve yem işletmelerinin hangileri olduğu belirlenmek suretiyle de
sınırları belirlenmiş bir alan oluşturulmuştur. Bu şekilde konunun çerçevesi
çizildikten sonra, dava konusu kuralla sadece hangi işletmelerin hangi uzmanı
çalıştırması gerektiği yönündeki gelişen koşul ve durumlara göre sık sık
değişiklik yapılması gereken teknik alanda, yürütmeye 'bilimsel gelişmeler ve
günün koşulları' kriterlerine dayalı olarak değişiklik yapma yetkisi
verilmiştir.
Açıklanan nedenlerle kural, Anayasa'nın 2. ve 7. maddelerine
aykırı değildir. İptal istemin reddi gerekir.
Mehmet ERTEN, Osman Alifeyyaz PAKSÜT, Zehra Ayla PERKTAŞ, Celal
Mümtaz AKINCI ve Erdal TERCAN bu görüşe katılmamışlardır.
C) Kanun'un 35. Maddesinin (1) Numaralı Fıkrasının
İncelenmesi
Dava dilekçesinde, dava konusu kuralda ücret olarak adlandırılan
bedelin aslında vergi benzeri bir yükümlülük olduğu ve kuralla hangi faaliyet
ve kontrollerden ne miktarda ücret alınacağının Bakanlığa bırakıldığı, bu
durumun Anayasa'nın 73. maddesinde belirtilen verginin yasallığı ilkesine
aykırı olduğu ayrıca düzenlemenin belirsizlik içermesi sebebiyle kişilerin
hukuki güvenliğini de ihlal ettiği belirtilerek, kuralın Anayasa'nın 2. ve 73.
maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
İptal başvurusuna konu kuralın birinci cümlesinde, Bakanlığın,
5996 sayılı Kanun kapsamında yürütülen faaliyetler ve yapılan resmî
kontrollerin karşılığı olarak ücret alabileceği, ikinci cümlesinde ise hangi
faaliyetlerden ve resmî kontrollerden ne miktarda ücret alınacağının her yıl
aralık ayında Bakanlıkça belirleneceği düzenlenmiştir.
Anayasa'nın 73. maddesinin üçüncü fıkrasında 'Vergi, resim,
harç ve benzeri mali yükümlülükler kanunla konulur, değiştirilir veya
kaldırılır.' hükmüne yer verilmiştir. 'Vergilerin yasallığı'
ilkesi olarak da nitelendirilen bu kural gereği, kanun koyucunun yalnızca
konusunu belli ederek bir vergi, resim, harç veya benzeri bir mali yükümlülük
alınmasına izin vermesi bunun kanunla konulmuş sayılması için yeterli
değildir. Getirilen malî yükümlülüğün miktar ve oranı ile yükümlüsünün de
kanunda gösterilmesi zorunludur. Ancak dava konusu kuralda;
verilen bir hizmetin karşılığı olmak üzere ücret alınması söz konusu olup
alınan ücretin, vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülük niteliği
bulunmamaktadır.
Diğer taraftan Anayasa'nın 2. maddesinde yer alan hukuk devletinin
temel ilkelerinden biri 'belirlilik ilkesi'dir. Bu ilkeye göre,
yasal düzenlemelerin hem kişiler hem de idare yönünden herhangi bir duraksamaya
ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık, net, anlaşılır ve uygulanabilir olması
ayrıca kamu otoritelerinin keyfi uygulamalarına karşı koruyucu önlem içermesi
de gerekir. Ancak gelişen koşul ve durumlara göre sık sık değişik önlemler
alma, bunları kaldırma ve süratli biçimde hareket etme zorunluluğunun bulunduğu
alanlarda, yasama organının temel kuralları saptamasından sonra, çerçevesi
çizilmiş ve değişen koşullar karşısında farklılık gösterebilecek ve bu sebeple dinamik
bir mevzuatla yönetilmesi gereken alanda yürütme organının düzenleme yapması,
hukuk devletinin belirlilik ilkesine aykırı değildir.
Yasa koyucu tarafından ücretin alınması hususunda genel kural ve
ücretin alınacağı çerçeve belirlendikten sonra dava konusu kuralın ikinci
cümlesiyle hangi hizmet türünden ne miktarda ücret alınacağı konusunda değişen
koşullar karşısında farklılık gösterebilecek ve bu sebeple dinamik bir
mevzuatla yönetilmesi gereken alanda yürütmeye düzenleme yapma izni verildiği
görülmektedir. Yukarıda belirtilen kriterler ışığında bu düzenlemenin hukuk
devletinin belirlilik ilkesiyle çelişir bir yönü bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle kural, Anayasa'nın 2. ve 73. maddelerine
aykırı değildir. İptal istemin reddi gerekir.
Alparslan ALTAN, Mehmet ERTEN, Osman Alifeyyaz PAKSÜT ve Zehra
Ayla PERKTAŞ 35. maddenin (1) numaralı fıkrasının ikinci cümlesi yönünden bu
görüşe katılmamışlardır.
D) Kanun'un 46. Maddesinin (3) Numaralı Fıkrasıyla
Değiştirilen, 6343 Sayılı Kanun'un 27. Maddesinin Birinci Fıkrasının (7)
Numaralı Bendinin İncelenmesi
Dava dilekçesinde, dava konusu kuralda, Türk Veteriner Hekimleri
Birliği Büyük Kongresi'ne delege seçilirken, üye miktarına düşen delege
sayısının üye sayısı arttıkça azalan bir oranla artması sebebiyle, adil temsil
ilkesine aykırı davranıldığı belirtilerek, kuralın Anayasa'nın 2. ve 135.
maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
Dava konusu kural ile Türk Veteriner Hekimleri Birliği Büyük
Kongresi'ne katılmak üzere, oda başkanları tabii delege kabul edilerek ilgili
oda üyelerinden; üye sayısı (150)'ye kadar olanlardan (4), üye sayısı (151 '
300) arasında olanlardan (5), üye sayısı (301 ' 600) arasında olanlardan (6),
üye sayısı (601 ' 1000) arasında olanlardan (8), ayrıca (1000)'den fazla üyesi
olan odalardan (8) delegeye ek olarak her (500) üye için (1) delege ve aynı
sayıda yedek seçilmesi düzenlenmiştir.
Anayasa'nın 135. maddesinde, kamu kurumu niteliğindeki meslek
kuruluşlarının ve üst kuruluşlarının belli bir mesleğe mensup olanların
müşterek ihtiyaçlarını karşılamak, meslekî faaliyetlerini kolaylaştırmak,
mesleğin genel menfaatlere uygun olarak gelişmesini sağlamak, meslek mensuplarının
birbirleriyle ve halkla olan ilişkilerinde dürüstlüğü ve güveni hâkim kılmak
üzere meslek disiplini ve ahlâkını korumak maksadı ile kanunla kurulan ve
organları kendi üyeleri tarafından kanunda gösterilen usullere göre yargı
gözetimi altında, gizli oyla seçilen kamu tüzelkişilikleri oldukları
belirtilmiştir.
Yukarıda anılan Anayasa kuralı kamu kurumu niteliğindeki meslek
kuruluşlarının '... kanunla kurulan ve organları kendi üyeleri tarafından
kanunla gösterilen usullere göre yargı denetimi altında, gizli oyla seçilen
...' tüzelkişiler olduğunu öngörmekte ve bunların kuruluşunda organlarının
seçimle işbaşına gelme usulünü benimsemektedir. Herhangi bir kuruluşun
oluşmasında demokrasinin temel kuralı olan seçime yer verilmişse, bu kuruluşun
yönetim ve işleyişinin de demokratik kurallara aykırı olamayacağının kabulü
gerekir.
Anayasa'nın 2. maddesinde belirtilen hukuk devleti eylem ve
işlemleri hukuka uygun, insan haklarına saygılı, bu hak ve özgürlükleri koruyup
güçlendiren, her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek
sürdüren, Anayasa'ya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan, Anayasa ve hukukun
üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan, yargı denetimine açık olan devlettir.
Adaletli bir hukuk düzeninin kurulabilmesi, diğer seçimler yanında kamu kurumu
niteliğindeki meslek örgütlerinin seçimlerinde de seçime katılacakların adil
bir biçimde temsil edilmesine bağlıdır. Adil temsilin sağlanmadığı bir seçimin
demokratik olmasından ve hukuk devleti ilkesine uygunluğundan söz edilemez. Demokrasinin
olmazsa olmaz kuralı seçimdir. Demokratik seçimin en önemli niteliği ise adil
bir temsil ilkesine dayalı serbest, eşit ve genel oy esasını içermesidir.
Dava konusu kural ile delegelerin maktu bir sayıya göre
belirlenmesini öngören sistemin terk edilerek, odaların üye sayısı artışına
paralel olarak seçecekleri delege sayısının da dinamik şekilde artmasını
sağlayan bir sistemin getirildiği görülmektedir. Bu durum daha çok üyeye sahip
odaların büyük kongrede daha geniş bir katılımla temsil edilmesini
sağlamaktadır. Ayrıca kural ile sayısı ne kadar az olursa olsun her odanın
Büyük Kongre'ye en az dört temsilci gönderebilmesi ve üye miktarına düşen
delege sayısının üye sayısı arttıkça azalan bir oranla artması esası
benimsenmiştir. Bu husus çoğulcu bir demokrasi anlayışının tezahürü olup, bu
durum üye sayısı fazla olan odaların tüm karar süreçlerinden diğer odaları
dışlayıp her konuda tek başlarına karar verici pozisyonda olmalarını
engellemekte ve karar verirken küçük üyeli odaların da görüşlerinin dikkate
alınmasını sağlamaktadır.
Açıklanan nedenlerle kural, Anayasa'nın 2. ve 135. maddelerine
aykırı değildir. İptal istemin reddi gerekir.
V- YÜRÜRLÜĞÜN DURDURULMASI İSTEMİ
11.6.2010 tarihli ve 5996 sayılı Veteriner Hizmetleri, Bitki
Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu'nun:
1) 13. maddesinin (1) numaralı fıkrasının, 'Ancak, Bakanlıkça izin
verilmiş süs kuşları ile akvaryum ve egzotik süs hayvanlarını satan iş
yerlerinde, veteriner biyolojik ürünler dışındaki sadece bu hayvanlara mahsus
olan veteriner tıbbî ürünler satılabilir.' biçimindeki ikinci cümlesine,
2) 22. maddesinin (7) numaralı fıkrasının, 'Bilimsel gelişmeler ve
günün koşullarına göre, Ek-1'de Bakanlıkça değişiklik yapılabilir.' biçimindeki
ikinci cümlesine,
3) 35. maddesinin (1) numaralı fıkrasına,
4) 46. maddesinin (3) numaralı fıkrasıyla değiştirilen, 9.3.1954
günlü, 6343 sayılı Veteriner Hekimliği Mesleğinin İcrasına, Türk Veteriner
Hekimleri Birliği İle Odalarının Teşekkül Tarzına Ve Göreceği İşlere Dair
Kanun'un 27. maddesinin birinci fıkrasının (7) numaralı bendine,
yönelik iptal istemleri, 29.12.2011 günlü, E. 2010/80, K. 2011/178
sayılı kararla reddedildiğinden, bu fıkra, bent ve cümlelere ilişkin YÜRÜRLÜĞÜN
DURDURULMASI İSTEMİNİN REDDİNE, 29.12.2011 gününde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
VI- SONUÇ
11.6.2010 günlü, 5996 sayılı Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı,
Gıda ve Yem Kanunu'nun:
A- 13. maddesinin (1) numaralı fıkrasının 'Ancak, Bakanlıkça izin
verilmiş süs kuşları ile akvaryum ve egzotik süs hayvanlarını satan
işyerlerinde, veteriner biyolojik ürünler dışındaki sadece bu hayvanlara mahsus
olan veteriner tıbbî ürünler satılabilir.' biçimindeki ikinci cümlesinin
Anayasa'ya aykırı olmadığına ve iptal isteminin REDDİNE, OYBİRLİĞİYLE,
B- 22. maddesinin (7) numaralı fıkrasının 'Bilimsel gelişmeler ve
günün koşullarına göre, Ek-1'de Bakanlıkça değişiklik yapılabilir.' biçimindeki
ikinci cümlesinin Anayasa'ya aykırı olmadığına ve iptal isteminin REDDİNE,
Mehmet ERTEN, Osman Alifeyyaz PAKSÜT, Zehra Ayla PERKTAŞ, Celal Mümtaz AKINCI
ile Erdal TERCAN'ın karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA,
C- 35. maddesinin (1) numaralı fıkrasının;
1- Birinci cümlesinin Anayasa'ya aykırı olmadığına ve iptal
isteminin REDDİNE, OYBİRLİĞİYLE,
2- İkinci cümlesinin Anayasa'ya aykırı olmadığına ve iptal
isteminin REDDİNE,
Alparslan ALTAN, Mehmet ERTEN, Osman Alifeyyaz PAKSÜT ile Zehra
Ayla PERKTAŞ'ın karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA,
D- 46. maddesinin (3) numaralı fıkrasıyla değiştirilen, 9.3.1954
günlü, 6343 sayılı Veteriner Hekimliği Mesleğinin İcrasına, Türk Veteriner
Hekimleri Birliği İle Odalarının Teşekkül Tarzına Ve Göreceği İşlere Dair
Kanun'un 27. maddesinin birinci fıkrasının (7) numaralı bendinin Anayasa'ya
aykırı olmadığına ve iptal isteminin REDDİNE, OYBİRLİĞİYLE,
29.12.2011 gününde karar verildi.
Başkan
Haşim
KILIÇ
|
Başkanvekili
Serruh
KALELİ
|
Başkanvekili
Alparslan
ALTAN
|
Üye
Ahmet
AKYALÇIN
|
Üye
Mehmet
ERTEN
|
Üye
Serdar
ÖZGÜLDÜR
|
Üye
Osman
Alifeyyaz PAKSÜT
|
Üye
Zehra
Ayla PERKTAŞ
|
Üye
Recep
KÖMÜRCÜ
|
Üye
Burhan
ÜSTÜN
|
Üye
Engin
YILDIRIM
|
Üye
Nuri
NECİPOĞLU
|
Üye
Hicabi
DURSUN
|
Üye
Celal
Mümtaz AKINCI
|
Üye
Erdal
TERCAN
|
KARŞIOY GEREKÇESİ
11.6.2010 günlü, 5996 sayılı Veteriner Hizmetleri, Bitki
Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu'nun 'Resmî kontrollerin, veteriner ve bitki sağlığı
hizmetlerinin finansmanı ve harcamalar' başlıklı 35. maddesinin (1)
numaralı fıkrasının ilk cümlesinde Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının, bu
Kanun kapsamında yürütülen faaliyetler ve yapılan resmî kontrollerin karşılığı
olarak ücret alabileceği belirtilmiş, iptali istenilen ikinci cümlesinde ise 'Hangi
faaliyetlerden ve resmî kontrollerden ne miktarda ücret alınacağı her yıl
Aralık ayında Bakanlıkça belirlenir' hükmüne yer verilmiştir.
Kuralda ücret alınması öngörülen 'faaliyetler'den nelerin
anlaşılması gerektiği konusu Kanun'un herhangi bir maddesinde açıkça düzenlenmemiştir.
Ancak Kanunun gerekçesi, hükümleri ve özellikle Kanun'un kapsamını gösteren 2.
maddesi dikkate alındığında bu faaliyetlerin gıda, gıda ile temas eden madde ve
malzeme ile yemlerin üretim, işleme ve dağıtımının tüm aşamaları, bitki koruma
ürünü ve veteriner tıbbî ürün kalıntıları ile diğer kalıntılar ve bulaşanların
kontrolleri, salgın veya bulaşıcı hayvan hastalıkları, bitki ve bitkisel
ürünlerdeki zararlı organizmalar ile mücadele, çiftlik ve deney hayvanları ile
ev ve süs hayvanlarının refahı, zootekni (Hayvanların yetiştirilmesi, ıslahı,
bakımı ve beslenmesi, üreme ve çoğalması ve belgelendirme ile ilgili
uygulamalar.) konuları, veteriner sağlık ve bitki koruma ürünleri, veteriner ve
bitki sağlığı hizmetleri, canlı hayvan ve ürünlerin ülkeye giriş ve çıkış
işlemleri, bulaşıcı hayvan hastalıkları ve bitki hastalık ve zararlıları ile
mücadele edilmesine ilişkin, Bakanlığın yürüttüğü tüm faaliyetler olduğu
anlaşılmaktadır.
'Resmi kontroller' ise Kanun kapsamındaki faaliyetler ile bu
alanda faaliyet gösteren işletmeler, kuruluşlar ve meslek mensupları ve Kanun
kapsamına giren ürün ve canlı hayvanlarla ilgili ithalat ve ihracat
aşamasındaki tüm süreçlerin, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından
denetlenmesini ifade etmektedir.
İptali istenen kuralda geçen 'ücret' kavramının niteliğinin
saptanması için tespit edilmesi gereken husus 'yasa kapsamındaki faaliyetler'
ile 'resmi denetimlerin' niteliğinin ne olduğudur. Kuralda geçen 'bu kanun
kapsamındaki faaliyetler' ve 'resmi kontroller' kamu otoritesi dışındaki bir
otoritenin yerine getirmesi mümkün olmayan, devletin tek otorite olarak
yürüttüğü ve devletin devlet olması sebebiyle egemen gücüne dayalı olarak kamu
yararını sağlamak üzere sağladığı kamu hizmetleridir. Nitekim madde
gerekçesinde bu husus; 'Halk sağlığının korunması, halka güvenilir
gıdanın sunulması için gıda ve yemle ilgili resmî kontrollerin, bulaşıcı hayvan
hastalıkları ve bitki hastalık ve zararlıları ile mücadelenin yapılması
devletin asli görevlerindendir.' denilmek suretiyle vurgulanmıştır.
Kural kapsamında elde edilecek gelirin nereye harcanacağı hususu
da 35. maddenin (2) numaralı fıkrasında düzenlenmiş olup, bu fıkrada ikili bir
ayırıma gidilerek elde edilen gelirin, 21.12.1967 tarihli ve 969 sayılı Tarım
ve Köyişleri Bakanlığının Merkez ve Taşra Kuruluşlarına Döner Sermaye Verilmesi
Hakkında Kanun ile ilgili olan faaliyet gelirlerinin, döner sermaye bütçelerine
gelir olarak kaydedileceği ve bu gelirlerin öncelikli olarak 5996 sayılı Kanun
kapsamındaki faaliyetlerin yürütülmesinde kullanılacağı belirtilmiş, faaliyet
gelirleri dışında kalan diğer gelirlerin ise genel bütçeye gelir kaydedileceği
hüküm altına alınmıştır.
Karşılığında
ücret alınabileceği belirtilen hizmetin, sadece devlet tarafından üretilen bir
kamu hizmeti olması, hizmet karşılığı alınan ücretin tarafların iradesi ile
oluşan bir sözleşmeye değil kamu gücüne dayanması, ücretin gerektiğinde kamu
gücü kullanılarak alınması ve miktarının kamu otoritesince belirlenmesi,
nihayet hizmet karşılığı alınan ücretin kamu giderlerinde kullanılması birlikte
gözetildiğinde, kuralda yer alan ücret-hizmet ilişkisinin, bir özel hukuk
ilişkisi olmayıp, bir kamu hukuku ilişkisi olduğu konusunda herhangi bir tereddüt
bulunmamaktadır. Alınabileceği öngörülen ücretin
açıklanan bu nitelikleri onun vergi, resim ve harç değil ancak,
yine Anayasa'nın 73. maddesinde belirtilen benzeri
bir mali yükümlülük olduğunu göstermektedir.
Anayasa'nın 'Vergi ödevi' başlıklı 73. maddesinde ''Vergi,
resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler kanunla konulur, değiştirilir veya
kaldırılır' hükmüne yer verilmiştir. Buna göre, vergi,
resim, harç ve benzeri yükümlülüklerin; miktar ve oranının, konusunun ve
yükümlüsünün kanunla belirlenmesinde bir zorunluluk vardır. Kanun koyucunun
herhangi bir şekilde vergi, harç, resim ve 'benzeri yükümlülüklerin' konusunu,
miktar ve oranını ve yükümlüsünü belirleme noktasında yürütmeyi
yetkilendirmesi, açıkça yasama yetkisinin devri sonucunu doğuracaktır. Kanun
koyucu 73. maddenin dördüncü fıkrasının verdiği izin doğrultusunda ancak vergi,
resim harç ve benzeri mali yükümlülüklerden muaflık, istisnalar ve
indirimleriyle, bu yükümlülüklerin oranlarına ilişkin hükümlerinde kanunun
belirttiği yukarı ve aşağı sınırlar içinde değişiklik yapmak yetkisini,
Bakanlar Kurulu'na verilebilir.
İptali istenilen kuralda ise, hangi faaliyetlerden ve resmî
kontrollerden ne miktarda ücret alınacağının Bakanlıkça belirleneceği
öngörülmektedir. Böylece düzenleme ile Anayasada öngörülen 'verginin yasallığı'
ilkesine aykırı olarak Tarım ve Köyişleri Bakanlığı'na 'benzeri mali
yükümlülük' niteliğindeki yükümlülüğün, miktarını, oranını ve yükümlüsünü
belirleme konusunda yetki verildiği görülmektedir.
Kuralla öngörülen yükümlülüğün miktarının, oranının ve
yükümlüsünün belli olmaması ve her zaman değiştirilebilme olasılığının
bulunması aynı zamanda kişilerin hukuki güvenliğini de tehdit edici
niteliktedir.
Açıklanan gerekçeyle 35. maddenin (1) numaralı fıkrasının dava
konusu ikinci cümlesi Anayasa'nın 2. ve 73. maddelerine aykırı olduğundan
iptaline karar verilmesi gerektiği düşüncesiyle kuralın Anayasa'ya aykırı
olmadığı yönündeki çoğunluk kararına katılmadım.
Başkanvekili
Alparslan
ALTAN
|
KARŞIOY GEREKÇESİ
Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu'nun:
I- 22. maddesinin (7) numaralı fıkrasının iptali istenilen ikinci
cümlesinde 'Bilimsel gelişmeler ve günün koşullarına göre, ek-1'de
bakanlıkça değişiklik yapılabilir' denilmektedir.
Kanun'un 22. maddesinde, gıda ve yem ile ilgili faaliyet
gösteren işletmelerin sorumlulukları düzenlenmiş, bu çerçevede Kanun'un EK
1'inde gösterilen gıda ve yem işletmelerinin, işin nevine göre, konu ile ilgili
lisans eğitimi almış en az bir personel çalıştırmak zorunda oldukları da hüküm
altına alınmıştır.
Konu ile ilgili lisans eğitimi almış en az bir personel
çalıştırmak zorunda olan gıda ve yem işletmelerinin hangileri olduğunu belirten
EK-1'in, kanun ile düzenlendiği ve düzenlenen bu listenin bir kanun hükmü
olduğu konusunda duraksama bulunmamaktadır.
Anayasa'nın 7. maddesinde 'Yasama yetkisi Türk Milleti
adına Türkiye Büyük Millet Meclisinindir. Bu yetki devredilemez' hükmüne
yer verilmiştir.
İptal davasına konu olan kural, EK-1'de yer alan gıda ve
yem işletmeleri ile ilgili listede, bilimsel gelişmeler ve günün
koşullarına göre, Bakanlıkça değişiklik yapılmasına izin vermektedir.
Kanun koyucu insan ve hayvan sağlığı bakımından olası risklerin
üretim aşamasında engellenebilmesi ve üretim kayıplarının önlenmesi için konu
ile ilgili lisans eğitimi almış en az bir personel çalıştırmak zorunluluğu
getirmiş ve bu işletmelerin hangileri olduğu ve hangi işletmelerin hangi meslek
mensubu uzmanları çalıştıracağı hususunu Kanun'un bir bölümü olarak EK-1.de
düzenlemiş, ancak, EK 1.de değişiklik yapma yetkisini Bakanlığa terk ederek
kanun hükmünün bir idari işlemle değiştirilmesine imkan, sağlayarak idari
işleme kanun fonksiyonu ve gücü yüklemiştir. Başka bir ifadeyle
idareye kanun yapma yetkisi tanımıştır.
Bu durum, yasama yetkisinin devredilemezliği ilkesine uygun
düşmemektedir.
Açıklanan gerekçeyle dava konusu kural, Anayasa'nın 7. maddesine
aykırıdır.
İptali gerekir.
II- 35. maddesinin (1)numaralı fıkrasının iptali
istenilen ikinci cümlesinde 'Hangi faaliyetlerden ve resmî
kontrollerden ne miktarda ücret alınacağı her yıl Aralık ayında Bakanlıkça
belirlenir' denilmektedir.
Kanun 35. maddesinin (1) numaralı fıkrasında bu Kanun kapsamında
yürütülen faaliyetlerin ve yapılan resmi kontrollerin karşılığı olarak ücret
alınabileceği hükme bağlanmıştır.
Karşılığında
ücret alınabileceği belirtilen hizmetin, sadece devlet tarafından üretilen bir
kamu hizmeti olması, hizmet karşılığı alınan ücretin tarafların iradesi ile
oluşan bir sözleşmeye değil kamu gücüne dayanması, ücretin gerektiğinde kamu
gücü kullanılarak alınması ve miktarının kamu otoritesince belirlenmesi,
nihayet hizmet karşılığı alınan ücretin kamu giderlerinde kullanılması birlikte
gözetildiğinde, kuralda yer alan ücret-hizmet ilişkisinin, bir özel hukuk
ilişkisi olmayıp, bir kamu hukuku ilişkisi olduğunu duraksamasız ortaya
koymaktadır.Alınabileceği öngörülen ücretin açıklanan
bu nitelikleri onun vergi, resim ve harç değil ancak, yine
Anayasa'nın 73. maddesinde belirtilen benzeri
bir mali yükümlülük olduğunu göstermektedir.
Anayasa'nın 'Vergi ödevi' başlıklı 73. maddesinde:
''Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler kanunla
konulur, değiştirilir veya kaldırılır' hükmüne
yer verilmiştir.
Kuralın iptal davasına konu edilen ikinci cümlesinde, hangi
faaliyetlerden ve resmî kontrollerden ne miktarda ücret alınacağının Bakanlıkça
belirleneceği öngörülmektedir. Kuralda yer alan ücretin Anayasa'nın 73.
maddesinde belirtilen benzeri mali yükümlülük olduğu dikkate alındığında,
ikinci cümlesi uyarınca hangi faaliyetlerden ve resmî kontrollerden ne miktarda
ücret alınacağına ilişkin belirleme Bakanlıkça değil ancak, yasama organın
çıkaracağı bir kanunla mümkün olabilecektir. Bakanlığa verilen düzenleme
yetkisi kanunilik ilkesine uygun düşmeyeceği için, kural Anayasa'ya aykırıdır.
Açıklanan gerekçeyle 35. maddenin (1) fıkrasının dava konusu
ikinci cümlesi, Anayasa'nın 73. maddesine aykırıdır.
İptali gerekir.
Üye
Mehmet ERTEN
|
Üye
Zehra Ayla
PERKTAŞ
|
KARŞIOY YAZISI
5996 sayılı Kanun'un 22. maddesinin (7) numaralı fıkrasının ikinci
cümlesinde, Yasa'ya Ek-1 olarak eklenen listede bilimsel gelişmeler ve günün
koşullarına göre Bakanlıkça değişiklik yapılabilmesi öngörülmüştür. Bahse konu
liste yasa metnine dahil olup, ancak yasama organı tarafından değiştirilebilir.
İdari bir işlemle yasada değişiklik yapılması mümkün değildir.
Yasa ile konunun çerçevesinin çizilerek uzmanlık ve idare
tekniğine ait hususların İdareye bırakılması gereken durumlarda yasa esasen
ayrıntılı ve sık değişikliklere konu olabilecek kurallara yer vermemelidir.
Yasa kuralının idari işlemle değiştirilmesi Anayasa'nın yasakladığı ve hukuk
devleti ile bağdaşmayan bir ilke meselesi olup, yapılacak değişikliğin önemsiz
olması da bu durumu değiştirmez. Anayasa yargısına düşen bu konuda İdarenin
rahat çalışması mülahazasına göre hüküm vermek değil Anayasal ilkeleri
korumaktır. Kuralın, Anayasanın hukuk devletini düzenleyen 2. maddesine ve
yasama yetkisinin devredilmezliğine ilişkin 7. maddesine aykırı olması
nedeniyle iptali gerekir.
5996 sayılı Kanun'un 35. maddesinin (1) numaralı fıkrasının da
Bakanlığa verdiği ücretlendirme ve bu ücretlerin miktarını belirleme yetkisinin
belirsizlik taşıması ve yaptırılması Bakanlıkça zorunlu tutulabilecek
kontrollerin ücretlerini belirlemede İdareye sınırsız bir takdir hakkı vermesi
nedeniyle Anayasa'nın 2. ve 73. maddelerine aykırı olduğu düşüncesindeyim.
Üye
Osman
Alifeyyaz PAKSÜT
|
KARŞI OY GEREKÇESİ
5996 sayılı Veteriner Hizmetleri Birliği, Bitki Sağlığı, Gıda ve
Yem Kanunu'nun 22. maddesinin (7) numaralı fıkrasının iptali istenilen ikinci
cümlesinde, 'Bilimsel gelişmeler ve günün koşullarına göre EK-1 de
Bakanlıkça değişiklik yapılabilir.' denilmiştir. Kanun'a ekli diğer
bir ifade ile Kanun'un eki bir listenin İdare tarafından değiştirilmesini kabul
etmek idareye Kanun yapma yetkisi vermek gibidir. Bu hususun da Anayasa'ya
aykırı olduğu açıktır.
'Bilimsel gelişmeler ve günün koşulları' gerekçesi
ile Kanun'da, Bakanlığa listede değişiklik yapma yetkisi verilmiş ise de hiçbir
gerekçe ile Bakanlığa Kanun değiştirme yetkisi verilemez.
Anayasa'nın 7. maddesinde, yasama yetkisinin Türkiye Büyük Millet
Meclisi'ne ait olduğu, bu yetkinin devredilemeyeceği ifade olunduğuna göre bir
kanun ekinin aynı nitelikteki bir hukuki düzenleme ile değiştirilmesi
mümkündür. Değişikliğin Bakanlıkça çıkarılacak bir 'tebliğ' ile
yapılarak 'ilan' edilmesini öngörmek izahına çalışılan
nedenlerle Anayasa'ya aykırıdır.
Açıklanan nedenlerle, iptali talep olunan kuralın Anayasa'ya
aykırı olmadığı yönündeki çoğunluk görüşüne katılmıyorum.
KARŞI OY GEREKÇESİ
Anamuhalefet Partisi (Cumhuriyet Halk Partisi) grup başkan
vekilleri Akif Hamzaçebi ile Muharrem İnce tarafından 11.06.2010 tarihli ve
5996 sayılı Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda Ve Yem Kanunu'nun 13.
maddesinin birinci fıkrasının ikinci cümlesi, 22. maddesinin 7. fıkrasının
ikinci cümlesi, 35. maddesinin birinci fıkrası ile 46. maddesinin 3. fıkrası
ile değiştirilen 6343 sayılı Kanun'un 27. maddesinin birinci fıkrasının yedinci
bendinin Anayasa'ya aykırı olduğu gerekçesiyle iptali istenmiştir.
Karşı görüşün konusunu oluşturan, iptali talep edilen hükmünde yer
aldığı 22. maddenin 7. fıkrası şu şekildedir: 'Ek-1'de belirlenen gıda ve
yem işletmeleri, işin nevine göre, konu ile ilgili lisans eğitimi almış en az
bir personel çalıştırmak zorundadır. Bilimsel gelişmeler ve günün
koşullarına göre, Ek-1'de Bakanlıkça değişiklik yapılabilir. Bu
değişiklikler Bakanlıkça çıkarılacak bir tebliğ ile ilan edilir.'
Bu hükmün gerekçesi, '' insan ve hayvan sağlığı bakımından
olası risklerin daha üretim aşamasında engellenebilmesi, üretim kayıplarının
önlenebilmesi için bu işyerlerinde, üretimin nevine göre en az lisans
düzeyinde gerekli eğitimi almış personel gözetiminde yapılmasını sağlamak
amacıyla, Kanunun ekinde yer alan listede belirtilen işyerlerinde sözü edilen
personelin istihdamının sağlanması amacıyla gerekli düzenleme yapılmaktadır'.şeklinde
belirtilmiştir.
Mahkememiz çoğunluğu tarafından, ekli listede düzenlenen konuların
uzmanlık ve idare tekniğine ilişkin hususlar olduğu, o nedenle idareye
bırakılabileceği gerekçesiyle kuralda Anayasa'ya herhangi bir aykırılık
görülmemiştir.
'Gıda ve Yem İşletmelerinden Üretimin Nevine Göre Personel
Çalıştırmak Zorunda Olan İşletmeler ve Bu İşletmelerde Çalışabilecek Meslek
Mensupları' başlıklı ekli listede, hem işletmeler, hem de çalıştırmak zorunda
oldukları meslek unvanları liste halinde belirtilmiştir.
Liste yakından incelendiğinde gerçekten, idare tekniğine ilişkin
ayrıntı sayılabilecek hususların düzenlendiği görülmektedir. Ancak bu hususlar,
idare tarafından, idari bir işlemle düzenlenmemiş, kanunun ekinde ayrı bir
liste halinde düzenlenmiştir. O nedenle ekteki bu liste de, hiç şüphesiz kanuna
dahildir, kanun niteliğindedir. İşte bu listenin, iptali istenen kuralla,
bilimsel gelişmeler ve günün koşullarına göre, Bakanlıkça değiştirilebilmesi ve
bu değişikliklerin çıkarılacak bir tebliğ ile ilan edilmesi öngörülmüştür.
Bakanlık, sözkonusu listede, herhangi bir sınırlama da yapılmadığından, gerek
işletmeler, gerekse çalıştırmak zorunda oldukları meslek mensupları açısından
değişiklik yapabilecektir.
Anayasa'nın 7. maddesi gereği, yasama yetkisi Türkiye Büyük Millet
Meclisine aittir, bu yetki devredilemez. Bu kural gereği, bir hukuki düzenleme,
en az kendisiyle aynı nitelikteki yahut aynı güçteki diğer bir hukuki düzenleme
ile kaldırılabilir veya değiştirilebilir. Burada ise, kanunla düzenlenen bir
listenin, Bakanlığın idari bir işlemi olan 'tebliğ' ile değiştirilebilmesi
kabul edilmiştir. Buna göre, Bakanlığın çıkarmış olduğu tebliğe, kanun gücü ve
kuvveti tanınmış olmaktadır veya kanun gücündeki bir düzenlemenin, daha aşağı
seviyedeki bakanlığın düzenleyici işlemi olan 'tebliğ' ile değiştirilmesi kabul
edilmiş olmaktadır. Bu durum, Anayasa'nın 7. maddesine aykırılık teşkil
etmektedir. 'Bilimsel gelişmeler ve günün koşullarına göre' söz konusu
listede gerekli değişikliklerin yapılması hiç şüphesiz gerekli olabilir ve bu
değişikliklerin çabuk yapılması gerekebilir; ancak bu durum, kanunla düzenlenen
bir hususun, Bakanlığın düzenleyici işlemiyle değiştirilmesini haklı
kılmamalıdır. Listenin, çerçevesi ve esaslı noktaları kanunla belirlenip, idare
tekniğine ilişkin ayrıntılar, daha baştan idarenin düzenleyici işlemine
bırakılabilirdi. Ancak iptali istenilen kuralda, bu şekilde davranılmayıp,
idare tarafından düzenlenebilecek hususlar doğrudan kanun tarafından
düzenlendiğinden, sonradan yapılacak değişikliklerin de yine kanun tarafından
yapılması gereklidir.
Yukarıda belirtilen nedenlerle, 11.06.2010 tarihli ve 5996 sayılı
Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda Ve Yem Kanunu'nun 22. maddesinin 7
numaralı fıkrasının ''Bilimsel gelişmeler ve günün koşullarına göre, Ek-1'de
Bakanlıkça değişiklik yapılabilir.' şeklindeki ikinci cümlesinin
Anayasa'nın 7. maddesine aykırı olduğu ve iptali gerektiği kanaatinde
olduğumdan, çoğunluk görüşüne katılmıyorum.