ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı : 2010/11
Karar Sayısı : 2011/153
Karar Günü : 17.11.2011
R.G. Tarih-Sayı :
14.02.2012-28204
İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN : Danıştay Dördüncü
Daire
İTİRAZIN KONUSU : 25.10.1984 günlü, 3065
sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu'nun 29. maddesinin (2) numaralı fıkrasının,
4.6.2008 günlü, 5766 sayılı Kanun'un 12. maddesinin birinci fıkrasının (c)
bendiyle değiştirilen 'Bakanlar Kurulu, vergi nispeti indirilen mal ve
hizmet grupları ile sektörler itibarıyla, amortismana tabi iktisadi kıymetler
dolayısıyla yüklenilen katma değer vergisinin iade hakkını kaldırmaya; Maliye
Bakanlığı, bu fıkranın uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye
yetkilidir' şeklindeki son cümlesinin Anayasa'nın 2. ve 73.
maddelerine aykırılığı savıyla iptali ve yürürlüğünün durdurulması istemidir.
I- OLAY
2008/13903 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı'nın 1. maddesinin
''amortismana tabi iktisadi kıymetler dolayısıyla yüklendikleri katma değer
vergisi dahil edilmez' bölümünün iptali istemiyle açılan davada, söz konusu
Kararın dayanağını oluşturan itiraz konusu kuralın Anayasa'ya aykırılık
iddiasının ciddi olduğu kanısına varan Danıştay Dördüncü Daire iptali için
başvurmuştur.
III- YASA METİNLERİ
A- İtiraz Konusu Yasa Kuralı
3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu'nun iptali istenilen kuralı
da içeren 29. maddesi şöyledir.
'1. Mükellefler, yaptıkları vergiye tabi işlemler üzerinden
hesaplanan katma değer vergisinden, bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça,
faaliyetlerine ilişkin olarak aşağıdaki vergileri indirebilirler:
a) Kendilerine yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla
hesaplanarak düzenlenen fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen katma değer
vergisi,
b) İthal olunan mal ve hizmetler dolayısıyla ödenen katma değer
vergisi,
c) (Ek alt bent: 03/06/1986 - 3297/9 md.) Götürü veya telafi edici
usulde vergiye tabi mükelleflerden gerçek usulde
vergilendirmeye geçenlerin, çıkarılan envantere göre hesap dönemi başındaki
mallara ait fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen katma değer vergisi,
2. (Değişik fıkra: 25/12/2003 - 5035 S.K./9. md.) Bir
vergilendirme döneminde indirilecek katma değer vergisi
toplamı, mükellefin vergiye tabi işlemleri dolayısıyla hesaplanan katma değer
vergisi toplamından fazla olduğu takdirde, aradaki fark sonraki dönemlere
devrolunur ve iade edilmez. Şu kadar ki, 28 inci madde uyarınca Bakanlar Kurulu
tarafından vergi nispeti indirilen teslim ve hizmetlerle ilgili olup teslim ve
hizmetin gerçekleştiği vergilendirme döneminde indirilemeyen ve tutarı Bakanlar
Kurulunca tespit edilecek sınırı aşan vergi, bu mükelleflerin vergi ve sosyal
sigorta prim borçları ile genel ve katma bütçeli idareler ile belediyelere olan
borçlarına ya da döner sermayeli kuruluşlar ile sermayesinin % 51'i veya daha
fazlası kamuya ait olan veya özelleştirme kapsamında bulunan işletmeler ile
organize sanayi bölgelerinden temin ettikleri mal ve hizmet bedellerine ilişkin
borçlarına mahsuben ödenir. (Değişik cümle: 04/6/2008 '
5766/12 md.) Bakanlar Kurulu, vergi nispeti indirilen
mal ve hizmet grupları ile sektörler itibarıyla, amortismana tabi iktisadi
kıymetler dolayısıyla yüklenilen katma değer vergisinin iade hakkını
kaldırmaya; Maliye Bakanlığı, bu fıkranın uygulanmasına ilişkin usul ve
esasları belirlemeye yetkilidir.
3. (Ek bent: 03/06/1986 - 3297/9 md.) İndirim hakkı vergiyi
doğuran olayın vuku bulduğu takvim yılı aşılmamak
şartıyla, ilgili vesikaların kanuni defterlere kaydedildiği vergilendirme
döneminde kullanılabilir.
4. Maliye ve Gümrük Bakanlığı vergi indirimi uygulamasında
doğabilecek aksaklıkları, vergi mükerrerliğine ve vergi muafiyetine meydan
vermeyecek şekilde, bu Kanunun ana ilkelerine uygun olarak gidermeye ve
indirimle ilgili usul ve esasları düzenlemeye yetkilidir.'
B- Dayanılan Anayasa Kuralları
Başvuru kararında, Anayasa'nın 2. ve 73. maddelerine
dayanılmıştır.
IV- İLK İNCELEME
Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün 8. maddesi uyarınca, Haşim KILIÇ,
Osman Alifeyyaz PAKSÜT, Sacit ADALI, Fulya KANTARCIOĞLU, Ahmet AKYALÇIN, Mehmet
ERTEN, Fettah OTO, Serdar ÖZGÜLDÜR, Şevket APALAK, Serruh KALELİ ile Zehra Ayla
PERKTAŞ katılımlarıyla yapılan ilk inceleme toplantısında; dosyada eksiklik
bulunmadığından işin esasının incelenmesine, yürürlüğü durdurma isteminin
esas inceleme aşamasında karara bağlanmasına, 25.2.2010 gününde OYBİRLİĞİYLE
karar verilmiştir.
V- ESASIN İNCELENMESİ
Başvuru kararı ve ekleri, işin esasına ilişkin rapor, itiraz
konusu Yasa kuralı, dayanılan Anayasa kuralları ve bunların gerekçeleri ile
diğer yasama belgeleri okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
A- Uygulanacak Kural Sorunu
Anayasa'nın 152. ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve
Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 40. maddesine göre, mahkemeler, bakmakta
oldukları davalarda uygulayacakları kanun ya da kanun hükmünde kararname
kurallarını Anayasa'ya aykırı görürler veya taraflardan birinin ileri sürdüğü
aykırılık savının ciddi olduğu kanısına varırlarsa, o hükmün iptali için
Anayasa Mahkemesi'ne başvurmaya yetkilidirler. Ancak, bu kurallar uyarınca bir
mahkemenin Anayasa Mahkemesine başvurabilmesi için elinde yöntemince açılmış ve
mahkemenin görevine giren bir davanın bulunması ve iptali istenen kuralların da
o davada uygulanacak olması gerekmektedir. Uygulanacak yasa kuralları, davanın
değişik evrelerinde ortaya çıkan sorunların çözümünde veya davayı
sonuçlandırmada olumlu ya da olumsuz yönde etki yapacak nitelikte bulunan
kurallardır.
İptali istenilen kural, iki bölümden oluşmaktadır. Birinci bölüm,
Bakanlar Kurulu'na, ikinci bölüm ise Maliye Bakanlığı'na yetki verilmesine
ilişkindir. Bakanlar Kurulu'na yetki veren kural ile Maliye Bakanlığı'na
fıkranın tümünü içeren şekilde usul ve esasları belirleme yetkisinin verilmesi
birbirinden tamamen ayrı konulardır.
İtiraz başvurusunda bulunan Danıştay Dördüncü Daire'de, 19.7.2008
günlü, 26941 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 2008/13903
sayılı 'İndirimli Orana Tabi İşlemlerde iade Edilecek Verginin Hesabına
Amortismana Tabi İktisadi Kıymetlere Ait Katma Değer Vergisinin Dahil
Edilmemesine İlişkin' Bakanlar Kurulu Kararının, ''amortismana tabi
iktisadi kıymetler dolayısıyla yüklendikleri katma değer vergisi dahil edilmez'bölümünün
iptali istemiyle dava açılmıştır.
Mahkeme'de bakılmakta olan davanın konusu Bakanlar Kurulu
Kararının iptali istemine ilişkin olduğundan, itiraz konusu kuralın ''Maliye
Bakanlığı, bu fıkranın uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye
yetkilidir'şeklindeki bölümünün davada uygulanma olanağı bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenle, 25.10.1984 günlü, 3065 sayılı Katma Değer
Vergisi Kanun'un 29. maddesinin (2) numaralı fıkrasının, 4.6.2008 günlü, 5766
sayılı Kanun'un 12. maddesinin birinci fıkrasının (c) bendiyle değiştirilen son
cümlesinin, '' Maliye Bakanlığı, bu fıkranın uygulanmasına ilişkin usul
ve esasları belirlemeye yetkilidir' bölümünün, itiraz başvurusunda
bulunan Mahkeme'nin bakmakta olduğu davada uygulanma olanağı bulunmadığından,
bu bölüme ilişkin başvurunun Mahkeme'nin yetkisizliği nedeniyle REDDİNE,
17.11.2011 gününde OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir.
B- Anlam ve Kapsam
İtiraz konusu kuralda, katma değer vergisi nispeti indirilen mal
ve hizmet grupları ile sektörler itibarıyla, amortismana tabi iktisadi
kıymetler dolayısıyla yüklenilen katma değer vergisinin iade hakkını kaldırmaya
Bakanlar Kurulu yetkili kılınmıştır.
Katma Değer Vergisi (KDV), üretim ve tüketim zincirinin her
aşamasında, malların ve hizmetlerin satışından alınan ve vergi indirimine imkân
tanımak suretiyle de her aşamada katılan değer artışını temel alan, çok
aşamalı, genel bir satış vergisidir. Katma değer, bir malın satış değeri ile
bunun yapılması için gerekli olan girdilerin alış fiyatı arasındaki farktan
oluşmakta, ödenecek KDV de, satış tutarı üzerinden hesaplanacak KDV'den alışlar
üzerinden ödenen KDV'nin mahsup edilmesi suretiyle bulunmaktadır. KDV sisteminde,
mal ve hizmetin üretim aşamasından nihaî tüketiciye kadar olan bütün
aşamalarında vergi alınmakta ve her bir aşamada alınan vergiden bir önceki
aşamada alınan vergi indirilmek suretiyle kalan vergi, Hazineye intikal
ettirilmektedir.
İndirim müessesesi, 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu'nun
'Vergi İndirimi' başlıklı 29. maddesinde düzenlenmiş, mükelleflerin yaptıkları
teslimler veya ifa ettikleri hizmetler üzerinden hesaplayacakları vergiden,
kendilerine yapılan teslimler veya ifa olunan hizmetler ile ithal ettikleri
mallara ait vergiyi indirebilecekleri öngörülmüştür. KDV indirimi,
vergilendirme dönemleri itibariyle uygulanmaktadır. Mükellefler, bir
vergilendirme döneminde teslim ettikleri mal bedeli üzerinden hesapladıkları
vergiden sadece o malların alımında ödedikleri vergiyi değil, vergilendirme
döneminde satın aldıkları diğer malların vergisini de indirebilmektedir. 29.
maddenin (2) numaralı fıkrasına göre, bir vergilendirme döneminde indirilecek
katma değer vergisi toplamı, mükellefin vergiye tâbi işlemleri dolayısıyla
hesaplanan katma değer vergisi toplamından fazla olduğu takdirde, aradaki fark
sonraki dönemlere devrolunmakta, iade edilmemektedir.
KDV kapsamına giren işlemlerden bir bölümü ülkenin içinde
bulunduğu sosyal, kültürel, ekonomik durumlar nedeniyle, uluslararası ticarette
rekabet eşitliği sağlayabilmek amacıyla ya da vergilendirme tekniğinden
kaynaklanan nedenlerle vergiden istisna edilmiş; bir bölümü, Bakanlar Kuruluna
tanınan yetkiye istinaden farklı oranlarda vergilendirilmiş; bir bölümü ise,
alınacak verginin güvenliği açısından vergi tevkifatı kapsamına alınmıştır.
KDV'den istisna edilen, indirimli oranda vergilendirilen veya vergi tevkifatı
uygulanan işlemler nedeniyle bu işlemlere konu olan mal ve hizmetlerin edinimleri
veya üretimleri safhalarında ödenen vergiler, mükelleflerin üzerinde fazla
vergi yükü oluşturmakta, dolayısıyla mükelleflerin fazladan katlandıkları vergi
yükünden arındırılabilmesi, gerçek vergi yüküne ulaşılması bu vergilerin
mahsuben veya nakden iadeye konu edilmesi ile mümkün olmaktadır.
Vergiden istisna olmamakla birlikte, genel oranda vergi ödenerek
temin edilen girdilerden üretilen mal veya hizmetlerin indirimli oranda vergi
uygulanmak suretiyle teslim edilmesi halinde, hesaplanan vergi her zaman genel
oranlı girdiler nedeniyle ödenen verginin indirimi için yeterli olmadığı
durumda, mükelleflerin fazla vergi yükünden arındırılabilmesi amacıyla 3065
sayılı Kanun'un 29. maddesinin (2) numaralı fıkrası ile aynı Kanun'un 28.
maddesinin Bakanlar Kuruluna verdiği yetkiye dayanarak Bakanlar Kurulu
tarafından vergi oranları indirilen teslim ve hizmetlerle ilgili olup teslim ve
hizmetin gerçekleştiği vergilendirme döneminde indirilemeyen ve tutarı Bakanlar
Kurulunca tespit edilen sınırı aşan kısmı vergi yılı içinde mahsuben, mahsuben
iade edilemeyen vergi ise nakden iade edilmektedir.
Kanun'un 29. maddenin (2) numaralı fıkrasında mahsuben veya nakden
iade, 'Şu kadar ki, 28 inci madde uyarınca Bakanlar Kurulu tarafından vergi
nispeti indirilen teslim ve hizmetlerle ilgili olup teslim ve hizmetin
gerçekleştiği vergilendirme döneminde indirilemeyen ve tutarı Bakanlar
Kurulunca tespit edilecek sınırı aşan vergi, bu mükelleflerin vergi ve sosyal
sigorta prim borçları ile genel ve katma bütçeli idareler ile belediyelere olan
borçlarına ya da döner sermayeli kuruluşlar ile sermayesinin % 51'i veya daha
fazlası kamuya ait olan veya özelleştirme kapsamında bulunan işletmeler ile
organize sanayi bölgelerinden temin ettikleri mal ve hizmet bedellerine ilişkin
borçlarına mahsuben ödenir. Yılı içinde mahsuben iade edilemeyen vergi nakden
iade edilir' şeklinde belirtilmiştir.
4.6.2008 günlü, 5766 sayılı 'Amme Alacaklarının Tahsil Usulü
Hakkında Kanunda ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun' ile
KDV Kanunu'nun 29. maddesinin (2) numaralı fıkrasında yapılan değişiklikle,
Bakanlar Kurulu, vergi oranları indirilen mal ve hizmet grupları ile sektörler
itibariyle amortismana tabi iktisadi kıymetler dolayısıyla yüklenilen KDV'nin
iade hakkını kaldırmaya yetkili kılınmış, nakden veya mahsuben iade edilecek
vergilerde uyulması gereken usul ve esasları belirleme konusunda ise Maliye
Bakanlığı'na yetki verilmiştir.
Bakanlar Kurulu, Kanunun kendisine tanıdığı bu yetkiyi kullanarak,
2008/13903 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile 24.12.2007 günlü, 2007/13033
sayılı Kararnamenin eki (II) sayılı listenin 'B) Diğer Mal ve Hizmetler'
bölümünün 25. sırasında sayılan konaklama tesislerini işleten mükelleflerin, bu
kararın yürürlüğe girdiği 19.7.2008 tarihinden sonra, indirimli orana tabi
konaklama hizmetleri işlemlerinden doğan iade hesabına, amortismana tabi
iktisadi kıymetler dolayısıyla yüklenilen vergilerden pay verilmeyeceğini,
bunların iade hesabına dâhil edilmeyeceğini kararlaştırmıştır. Bu karara
göre, otel, motel, pansiyon, tatil köyü ve benzeri konaklama tesislerini
işletenler, indirimli oranlı satışlarından kaynaklanan iade hesaplarına
20.7.2008 tarihinden itibaren bina, tesis, makine vb. gibi amortismana tabi
iktisadi kıymetlerin alımı için ödenen katma değer vergisini dâhil
edemeyecekler, amortismana tabi iktisadi kıymetlerin katma değer vergilerini
sadece indirim yoluyla giderebileceklerdir.
KDV iadesi, belirli koşulların varlığı halinde yasa koyucu
tarafından bir 'hak' olarak mükelleflere tanınmıştır. İade hakkı, amortismana
tabi iktisadi kıymetlerin satın alınmasında ödenen katma değer vergisinin,
indirimli vergi oranlarının uygulanması nedeniyle mükellefin vergiye tabi
işlemleri dolayısıyla hesaplanan katma değer vergisi toplamından fazla
olmasından diğer bir anlatımla indirilemeyen KDV'den kaynaklanmaktadır.
Amortismana tabi olan iktisadi kıymetlerden dolayı yüklenilen KDV'nin
yüklenildiği dönemde indirim konusu yapılamaması nedeniyle iade edilmesi
yasayla yapılması gerekirken, itiraz konusu kuralda Bakanlar Kuruluna, vergi
oranları indirilen 'mal ve hizmet grupları' ile 'sektörler' itibariyle
amortismana tabi iktisadi kıymetler dolayısıyla yüklenilen katma değer
vergisinin iade hakkını kaldırma yetkisi verilmiştir.
İtiraz konusu kuralın gerekçesinde, '' yapılan düzenleme
ile vergi nispeti indirilen mal ve hizmet grupları ile farklı sektörler
itibarıyla amortismana tabi iktisadi kıymetler için yüklenilen vergiler
bakımından iade hakkının kaldırılmasına yönelik Bakanlar Kurulu
yetkilendirilmektedir' denilmiştir.
C- Anayasa'ya Aykırılık Sorunu
Başvuru kararında, Katma Değer Vergisi Kanunu'nun 29. maddesinin
(2) numaralı fıkrasına 5766 sayılı Kanunla eklenen son cümleyle, katma değer
vergisinin mahsuben veya nakden iade edilmesi hakkının kaldırılması yetkisinin
Bakanlar Kurulu'na verildiği, Kanun ile verilen iade hakkını kaldırma
yetkisinin Bakanlar Kurulu'na verilmesiyle hukuk devletinin ihlal edildiği ve
Anayasa'nın 73. maddesinin dördüncü fıkrasında Bakanlar Kurulu'na verilen ve
anayasal sınırları çizilen yetkinin dışına çıkıldığı, bu nedenle itiraz konusu
kuralın Anayasa'nın 2. ve 73. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu'nun 'Vergi indirimi'
başlıklı 29. maddesinin (2) numaralı fıkrasında 5766 sayılı Kanun'un 12.
maddesiyle yapılan değişiklikle, Bakanlar Kurulu'na, vergi nispeti indirilen
mal ve hizmet grupları ile sektörler itibarıyla, amortismana tabi iktisadi
kıymetler dolayısıyla yüklenilen katma değer vergileri bakımından, iade
hakkının kaldırmasına yönelik yetki verilmiştir. Bu yetki sonucu, aynı Kanun'un
28. maddesi uyarınca teslim ve hizmetlerin gerçekleştiği vergilendirme
döneminde indirilemeyen ve tutarı Bakanlar Kurulu'nca tespit edilecek sınırı
aşan verginin, maddede sayılan borçlara mahsuben, mahsuben iade edilemeyen
verginin ise nakden iade edilmesi engellenmiştir.
Anayasa'nın 73. maddesinde, herkesin, kamu giderlerini karşılamak
üzere, mali gücüne göre vergi ödemekle yükümlü bulunduğu; vergi yükünün
adaletli ve dengeli dağılımının, maliye politikasının sosyal amacı olduğu;
vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülüklerin kanunla konulacağı,
değiştirileceği veya kaldırılacağı öngörülmüştür.
Buna göre, devletin vergilendirme yetkisinin sınırı, aynı zamanda
kişilerin hak ve özgürlüklerinin de sınırını oluşturduğundan, bu yetkinin keyfiliğe
kaçacak biçimde kullanılmasının önlenmesi, hukuk devleti olmanın gerekleri
arasında öncelikli bir yere sahip bulunmaktadır. Vergilendirme alanında olası
keyfi uygulamalara karşı düşünülen ilk önlem, kuşkusuz yasallık ilkesidir.
Ancak vergilerin yasayla getirilmesi, yalnız başına vergilendirme yetkisinin
keyfi kullanılarak adaletsiz sonuçlar doğurmasını engelleyemeyeceğinden,
yasallık ilkesi yanında verginin genel ve eşit olması, idare ve kişiler
yönünden duraksamaya yol açmayacak belirlilik içermesi, geçmişe yürümemesi,
öngörülebilir olması ve hukuk güvenliği ilkesine de uygunluğunun sağlanması
gerekir.
Anayasa koyucunun, her çeşit mali yükümlerin yasayla konulması,
değiştirilmesi ve kaldırılmasını buyururken, keyfi, takdiri ve sınırsız
ölçülere dayalı uygulamaları önleyecek ilkelerin yasada yer alması amacını
güttüğünde kuşku yoktur. Yasa koyucunun, yalnızca konusunu belli ederek bir
mali yükümün ilgililere yükletilmesine izin vermesi, bunun, yasayla konulmuş
sayılması ve Anayasa'ya uygunluğun kabulü için yeterli değildir. Mali
yükümlerin, konusu, yükümlüleri, matrah ve oranları, muaflık, istisna ve
indirimleri, mahsup ve iadesi, yükümü doğuran olay, tarh ve tahakkuku, tahsil
usulleri, yaptırımları, zamanaşımı gibi çeşitli yönleri vardır. Vergi, resim ve
harç koyma kavramı içine, konulan vergi veya mali yükümden muaflık, istisna,
indirim ve iade yapma kavramları da girmektedir. Anayasa'nın eşit önemde
bulunan konulardan bir kısmı için yasa hükmünü zorunlu sayarken diğerleri için
zorunlu saymamış olması düşünülemez. Bu bakımdan yükümlüklerin, belli başlı
unsurları da açıklanarak ve temel hukuki çerçeveleri kesin çizgilerle
belirtilerek yasayla düzenlenmeleri, vergi unsurlarının açık bir şekilde yasada
yer alması ve uygulayanların anlayışına ve yorumuna bırakılmaması zorunludur.
Katma değer vergisi, verginin konusunu oluşturan işlemler
nedeniyle bir mal veya hizmetin el değiştirmesi sonucu, her el değiştirmede
eklenen değerin vergilendirmesine dayandığından, vergiye tabi işlemlerin her
aşamasında, yüklenilen KDV'nin tahsil edilen KDV'den indirilmesi ve kalan
tutarın beyan edilerek, vergi dairesine ödenmesi söz konusudur. KDV'nin
özelliğinden kaynaklanan bu durum, mahsup ya da nakit ödeme yoluyla iade
kurumunun da KDV ile bütünleşmesine neden olmuş ve 'iade' yasa koyucu
tarafından düzenlenmiştir. 3065 sayılı Kanunda yapılan düzenlemeyle, 'mahsuben
iade' ve mahsuben iade edilmeyen tutar için 'nakden iade' kurumu getirilmiş ve
yükümlünün hukuk güvenliği kanunla sağlanmıştır. Yasa koyucu tarafından kanunla
sağlanan hukuk güvenliğinin Bakanlar Kurulu kararıyla kaldırılması, yasama
yetkisinin devri niteliğindedir.
Vergi, devletin egemenlik gücüne dayanarak kamu giderlerine
katılımı sağlamak amacıyla kişilerden aldığı ekonomik değer olmakla birlikte,
yasal düzenlemeler, sadece devlet yönünden değil, yükümlüler yönünden de
hukuksal güveni sağlamalıdır. Anayasa'nın 73. maddesinde yerini bulan 'vergide
yasallık' ilkesi, aynı zamanda devletin vergilendirme yetkisinin anayasal
ilkelerle sınırlandırılmasıdır. Verginin ödenmemesi durumunda devletin alacağı
yasalarla güvence altına alınırken, mahsup ya da nakdi iade hangi yolla olursa
olsun, mükellefin alacağının yasalarla güvence altına alınmaması düşünülemez.
Vergi tekniği, vergi adaletini yansıtmadıkça, maliye politikasının
sosyal amacını gerçekleştiremez. Verginin tahsiliyle ilgili düzenlemeler nasıl
vergi tekniğinin konusuysa, gerçek vergi yükünü belirleyen iadelere ilişkin
düzenlemeler de vergi tekniğinin konusudur. Yasayla verilen bir hakkın
idari düzenlemeyle kaldırılması mümkün değildir. Kanunla getirilen mahsup
ve iade hakkının Bakanlar Kurulu kararıyla kaldırılması da vergi yükünün
dağılımında adalet ve dengeyi bozar ve Anayasa'nın 73. maddesinde yer alan
'herkesin mali gücüne göre vergi ödemesi' ile 'vergi yükünün adaletli ve
dengeli dağılımı' ilkelerinin idari düzenlemelerle zedelenmesine yol açar.
İtiraz konusu kuralla Bakanlar Kurulu'na verilen yetkinin teknik
ve ayrıntı içerdiği de ileri sürülemez. Yasa kuralı, KDV iade hakkının
kaldırılması konusundaki takdir yetkisinin kapsam ve sınırını belirlememiştir.
Usul ve koşullar, belirsiz biçimde tamamıyla Bakanlar Kurulu'na bırakılmıştır.
Böylece, mükellefe keyfi müdahalelere karşı uygun bir yasal koruma olanağı da
sağlanmamış, verilen yetkinin kapsam ve kullanma koşulları yasada yeterli
açıklıkta belirlenmemiştir.
Öte yandan, Anayasa'nın 73. maddesinin dördüncü fıkrasında
Bakanlar Kurulu'na verilen yetki, 'vergi, resim, harç ve benzeri
yükümlülüklerin muaflık, istisnalar ve indirimleriyle oranlarına' ilişkindir.
Buradaki temel koşul da kanunun, yukarı ve aşağı sınırlar belirlemesidir. Buna
göre, Bakanlar Kurulu ancak, 'muaflık, istisna, indirim ve oranlar'da yasanın
belirttiği alt ve üst sınırlar içinde değişiklik yapabilecek; bu alanları ve
sınırları aşacak biçimde herhangi bir düzenleme getiremeyecektir. Bakanlar
Kurulu'na verilen bu yetki 'koşullu ve sınırlı bir yetki'dir. Vergilendirmede
esas kural, vergilerin kanunla konulup, kaldırılması ve değiştirilmesidir.
Bakanlar Kurulu'na tanınan yetkinin, yeni düzenlemeler içermesi ve/veya çok
geniş olması, verginin yasallığı ilkesinin zedelenmesine yol açarak yasama
yetkisinin yürütme organına devri sonucunu doğurabileceğinden kabul edilemez.
73. maddenin son fıkrasında, itiraz konusu kuralda yer alan 'vergi iadesi'
konusunda, ne iade hakkının getirilmesi ne de kısmen ya da tamamen kaldırılması
hususlarında Bakanlar Kurulu'na yetki verilmemiştir. Bu nedenle itiraz konusu
kuralın 73. maddenin son fıkrasıyla ilgisi bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, 25.10.1984 günlü, 3065 sayılı Katma
Değer Vergisi Kanun'un 29. maddesinin (2) numaralı fıkrasının, 4.6.2008 günlü,
5766 sayılı Kanun'un 12. maddesinin birinci fıkrasının (c) bendiyle
değiştirilen son cümlesinin, 'Bakanlar Kurulu, vergi nispeti indirilen
mal ve hizmet grupları ile sektörler itibarıyla, amortismana tabi iktisadi
kıymetler dolayısıyla yüklenilen katma değer vergisinin iade hakkını
kaldırmaya;'bölümünün Anayasa'nın 73. maddesine aykırıdır. İptali gerekir.
Kuralın Anayasa'nın 2. maddesi yönünden ayrıca incelenmesine gerek
görülmemiştir.
VI- YÜRÜRLÜĞÜN DURDURULMASI İSTEMİ
25.10.1984 günlü, 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanun'un 29.
maddesinin (2) numaralı fıkrasının, 4.6.2008 günlü, 5766 sayılı Kanun'un 12.
maddesinin birinci fıkrasının (c) bendiyle değiştirilen son cümlesinin 'Bakanlar
Kurulu, vergi nispeti indirilen mal ve hizmet grupları ile sektörler
itibarıyla, amortismana tabi iktisadi kıymetler dolayısıyla yüklenilen katma
değer vergisinin iade hakkını kaldırmaya;' bölümünün yürürlüğün
durdurulması isteminin, koşulları oluşmadığından REDDİNE, 17.11.2011 gününde
OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
VII- SONUÇ
25.10.1984 günlü, 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanun'un 29.
maddesinin (2) numaralı fıkrasının, 4.6.2008 günlü, 5766 sayılı Kanun'un 12.
maddesinin birinci fıkrasının (c) bendiyle değiştirilen son cümlesinin 'Bakanlar
Kurulu, vergi nispeti indirilen mal ve hizmet grupları ile sektörler
itibarıyla, amortismana tabi iktisadi kıymetler dolayısıyla yüklenilen katma
değer vergisinin iade hakkını kaldırmaya;' bölümünün Anayasa'ya aykırı
olduğuna ve İPTALİNE, 17.11.2011 gününde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
Başkan
Haşim
KILIÇ
|
Başkanvekili
Serruh
KALELİ
|
Başkanvekili
Alparslan
ALTAN
|
Üye
Fulya
KANTARCIOĞLU
|
Üye
Ahmet
AKYALÇIN
|
Üye
Mehmet
ERTEN
|
Üye
Serdar
ÖZGÜLDÜR
|
Üye
Osman
Alifeyyaz PAKSÜT
|
Üye
Zehra
Ayla PERKTAŞ
|
Üye
Recep
KÖMÜRCÜ
|
Üye
Burhan
ÜSTÜN
|
Üye
Engin
YILDIRIM
|
Üye
Nuri
NECİPOĞLU
|
Üye
Hicabi
DURSUN
|
Üye
Celal
Mümtaz AKINCI
|
Üye
Erdal
TERCAN
|