ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı : 2008/30
Karar Sayısı: 2009/96
Karar Günü : 25.6.2009
R.G. Tarih-Sayı
:06.10.2009-27368
İTİRAZ YOLUNA BAŞVURANLAR:
1-Savaştepe Asliye Hukuk Mahkemesi (Esas Sayısı: 2007/8)
2-Çelikhan Asliye Hukuk Mahkemesi (Esas Sayısı: 2008/30)
İTİRAZLARIN KONUSU:22.11.2001 günlü, 4721
sayılı Türk Medenî Kanunu'nun 289. maddesinin Anayasa'nın 2., 5., 10., 13., 36.,
40. ve 41. maddelerine aykırılığı savıyla iptali istemidir.
I- OLAY
Bakılmakta olan soybağının reddi davalarında, itiraz konusu
kuralın Anayasa'ya aykırı olduğu kanısına varan Mahkemeler, iptali için
başvurmuşlardır.
III- YASA METİNLERİ
A- İtiraz Konusu Yasa Kuralı
22.11.2001 günlü, 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu'nun itiraz konusu
289. maddesi şöyledir:
'III. Hak düşürücü süreler
MADDE 289.- Koca, davayı, doğumu ve baba olmadığını veya ananın
gebe kaldığı sırada başka bir erkek ile cinsel ilişkide bulunduğunu öğrendiği tarihten
başlayarak bir yıl, her hâlde doğumdan başlayarak beş yıl içinde açmak
zorundadır.
Çocuk, ergin olduğu tarihten başlayarak en geç bir yıl içinde dava
açmak zorundadır.
Gecikme haklı bir sebebe dayanıyorsa, bir yıllık süre bu sebebin
ortadan kalktığı tarihte işlemeye başlar.'
B- İlgili Yasa Kuralları
4721 sayılı Türk Medenî Kanunu'nun 282., 285., 286., 287. ve 288.
maddeleri şöyledir:
'A. Genel olarak soybağının kurulması
MADDE 282.- Çocuk ile ana arasında soybağı doğumla kurulur.
Çocuk ile baba arasında soybağı, ana ile evlilik, tanıma veya
hâkim hükmüyle kurulur.
Soybağı ayrıca evlât edinme yoluyla da kurulur.'
'A. Babalık karinesi
MADDE 285.- Evlilik devam ederken veya evliliğin sona ermesinden
başlayarak üçyüz gün içinde doğan çocuğun babası kocadır.
Bu süre geçtikten sonra doğan çocuğun kocaya bağlanması, ananın
evlilik sırasında gebe kaldığının ispatıyla mümkündür.
Kocanın gaipliğine karar verilmesi hâlinde üçyüz günlük süre, ölüm
tehlikesi veya son haber tarihinden işlemeye başlar.'
'B. Soybağının reddi
I. Dava hakkı
MADDE 286.- Koca, soybağının reddi davasını açarak babalık
karinesini çürütebilir. Bu dava ana ve çocuğa karşı açılır.
Çocuk da dava hakkına sahiptir. Bu dava ana ve kocaya karşı
açılır.'
'II. İspat
1.Evlilik içinde ana rahmine düşme
MADDE 287.- Çocuk evlilik içinde ana rahmine düşmüşse davacı,
kocanın baba olmadığını ispat etmek zorundadır.
Evlenmeden başlayarak en az yüzseksen gün geçtikten sonra ve
evliliğin sona ermesinden başlayarak en fazla üçyüz gün içinde doğan çocuk
evlilik içinde ana rahmine düşmüş sayılır.'
'2. Evlenmeden önce veya ayrı yaşama sırasında ana rahmine düşme
MADDE 288.- Çocuk, evlenmeden önce veya ayrı yaşama sırasında ana
rahmine düşmüşse, davacının başka bir kanıt getirmesi gerekmez.
Ancak, gebe kalma döneminde kocanın karısı ile cinsel ilişkide
bulunduğu konusunda inandırıcı kanıtlar varsa, kocanın babalığına ilişkin
karine geçerliliğini korur.'
C- Dayanılan ve İlgili Görülen Anayasa Kuralları
Başvuru kararlarında, Anayasa'nın 2., 5., 10., 13., 36., 40. ve
41. maddelerine dayanılmış, 17. maddesi ise ilgili görülmüştür.
IV- İLK İNCELEME
A-Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün 8. maddesi gereğince, 2007/8 esas
sayılı dosyanın 31.1.2007 günü yapılan ilk inceleme toplantısında, dosyada
eksiklik bulunmadığından işin esasının incelenmesine oybirliğiyle karar
verilmiştir.
B-Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün 8. maddesi gereğince, 2008/30 esas
sayılı dosyanın 8.4.2008 günü yapılan ilk inceleme toplantısında, öncelikle
uygulanacak kural sorunu üzerinde durulmuştur.
Anayasa'nın 152. ve 2949 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve
Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 28. maddesine göre, mahkemeler, bakmakta
oldukları davalarda uygulayacakları kanun ya da kanun hükmünde kararname
kurallarını Anayasa'ya aykırı görürler veya taraflardan birinin ileri sürdüğü
aykırılık savının ciddi olduğu kanısına varırlarsa, o hükmün iptali için Anayasa
Mahkemesi'ne başvurmaya yetkilidirler. Ancak, bu kurallar uyarınca bir
mahkemenin Anayasa Mahkemesi'ne başvurabilmesi için elinde yöntemince açılmış
ve mahkemenin görevine giren bir davanın bulunması ve iptali istenen kuralların
da o davada uygulanacak olması gerekmektedir. Uygulanacak yasa kuralları,
davanın değişik evrelerinde ortaya çıkan sorunların çözümünde veya davayı
sonuçlandırmada olumlu ya da olumsuz yönde etki yapacak nitelikte bulunan
kurallardır.
İtiraz konusu 4721 sayılı TMK.'nın 289. maddesinin birinci
fıkrasında kocanın, ikinci fıkrasında ergin olan çocuğun soybağının reddi
davasını hangi süreler içinde açabileceği düzenlenmiş, üçüncü fıkrada ise,
gecikmenin haklı bir nedene dayanması halinde bir yıllık sürenin haklı nedenin
ortadan kalktığı tarihte işlemeye başlayacağı hüküm altına alınmıştır.
Bakılmakta olan davanın koca tarafından açılan soybağının reddi davası olması
karşısında, TMK.'nın 289. maddesinin birinci ve üçüncü fıkraları davada
uygulanacak kurallardır. Ancak, ergin olan çocuk tarafından açılan bir dava
bulunmadığından maddenin ikinci fıkrası davada uygulanacak kural değildir.
Bu nedenle, 22.11.2001 günlü, 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu'nun
289. maddesinin ikinci fıkrasının, itiraz başvurusunda bulunan Mahkeme'nin
bakmakta olduğu davada uygulanma olanağı bulunmadığından, bu fıkraya ilişkin
başvurunun Mahkeme'nin yetkisizliği nedeniyle reddine, dosyada eksiklik
bulunmadığından, 4721 sayılı TMK.'nın 289. maddesinin birinci ve üçüncü fıkralarının
esasının incelenmesine, oybirliği ile karar verilmiştir.
V- BİRLEŞTİRME KARARI
22.11.2001 günlü, 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu'nun 289.
maddesinin birinci fıkrasında yer alan''her hâlde doğumdan başlayarak beş
yıl''ibaresinin iptaline karar verilmesi istemiyle yapılan itiraz
başvurusuna ilişkin2007/8 esas sayılı davanın, aralarındaki hukuki irtibat
nedeniyle 2008/30 esas sayılı dava ile birleştirilmesine, esasının
kapatılmasına, esas incelemenin 2008/30 esas sayılı dosya üzerinden
yürütülmesine oybirliğiyle karar verilmiştir.
Vl- ESASIN İNCELENMESİ
Başvuru kararları ve ekleri, işin esasına ilişkin rapor, itiraz
konusu ve ilgili Yasa kuralları, dayanılan ve ilgili görülen Anayasa kuralları
ve bunların gerekçeleri ile diğer yasama belgeleri okunup incelendikten sonra
gereği görüşülüp düşünüldü:
A- İtiraz Konusu Kuralın Anlam ve Kapsamı
Soybağı terimi, 743 sayılı önceki Medenî Kanundaki nesep
sözcüğünün yerine 4721 sayılı yeni Medenî Kanun tarafından hukuk diline
kazandırılan bir terim olup biri geniş diğeri dar olmak üzere iki farklı
anlamda kullanılmaktadır.
Geniş anlamda soybağı, bir kimse ile onun ecdadı, üstsoyu
arasındaki biyolojik ve doğal bağlantıyı ifade eder. Dar anlamda soybağı ise,
sadece çocuklar ile ana ve babaları arasındaki bağlantıyı, başka bir deyişle
çocuğun ana ve babasına nisbetini ifade eder ki, Medenî Kanunun aile hukuku
kitabında düzenlenmiş olan soybağı da bu dar anlamdaki soybağıdır.
4721 sayılı Türk Medenî Kanunu'nun soybağının hükümlerini
düzenleyen 282. maddesinin ikinci fıkrasındaçocuk ile baba arasındaki
soybağının, ana ile evlilik, tanıma veya hâkim hükmüyle kurulacağı, 285.
maddenin birinci fıkrasında evlilik devam ederken veya evliliğin sona
ermesinden başlayarak üçyüz gün içinde doğan çocuğun babasının koca olduğu,
286. maddesinde de kocanın soybağının reddi davasını açarak babalık karinesini
çürütebileceği hüküm altına alınmıştır. TMK'nın 287. maddesine göre, çocuk
evlilik içinde ana rahmine düşmüşse davacının, kocanın baba olmadığını ispat
etmek zorunda olduğu, evlenmeden başlayarak en az yüzseksen gün geçtikten sonra
ve evliliğin sona ermesinden başlayarak en fazla üçyüz gün içinde doğan çocuğun
evlilik içinde ana rahmine düşmüş sayılacağı, 288. maddeye göre de çocuk,
evlenmeden önce veya ayrı yaşama sırasında ana rahmine düşmüşse, davacının
başka bir kanıt getirmesi gerekmediği, ancak, gebe kalma döneminde kocanın
karısı ile cinsel ilişkide bulunduğu konusunda inandırıcı kanıtlar varsa,
kocanın babalığına ilişkin karinenin geçerliliğini koruyacağı öngörülmüştür.
TMK.'nın 286. ve 291. maddelerinde, soybağının reddi davasının
koca, çocuk, kocanın alt soyu, anası, babası veya baba olduğunu iddia eden kişi
tarafından açılabileceği belirtilmektedir.
İtiraz konusu kuralın birinci fıkrasında; kocanın soybağının reddi
davasını,doğumu ve baba olmadığını veya ananın gebe kaldığı sırada başka bir
erkek ile cinsel ilişkide bulunduğunu öğrendiği tarihten başlayarak bir yıl,
her hâlde doğumdan başlayarak beş yıl içinde açmak zorunda olduğu, üçüncü
fıkrasında ise gecikmenin haklı bir sebebe dayanması halinde bir yıllık sürenin
bu sebebin ortadan kalktığı tarihten itibaren işlemeye başlayacağı
öngörülmektedir.
Soybağının reddi davası için öngörülmüş olan süreler, yenilik
doğurucu hak olduklarından nitelikleri gereği hak düşürücü sürelerdir.
B- Anayasa'ya Aykırılık Sorunu
1- 4721 sayılı Yasa'nın 289. Maddesinin Birinci Fıkrasında Yer
Alan 'Koca, davayı, doğumu ve baba olmadığını veya ananın gebe kaldığı
sırada başka bir erkek ile cinsel ilişkide bulunduğunu öğrendiği tarihten
başlayarak bir yıl, ... içinde açmak zorundadır.'İbaresi İle Aynı Maddenin
Üçüncü Fıkrasının İncelenmesi
Başvuru kararında, itiraz konusu kurallar ile soybağının reddine
ilişkin davanın süre ile sınırlandırılarak kocanın dava açma hakkının
engellenmesinin hukuk devleti ilkesine ve hak arama özgürlüğüne aykırı olduğu,
Cumhuriyet savcısına herhangi bir süre sınırlaması olmadan soybağının reddi
davası açma hakkı tanınırken, koca tarafından açılacak olan davanın hak
düşürücü sürelere bağlanmasının eşitsizlik oluşturduğu belirtilerek, itiraz
konusu kuralların Anayasa'nın 2., 5., 10., 13., 36., 40. ve 41. maddelerine
aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
İtiraz konusu birinci fıkradaki ibare ile kocaya,doğumu ve baba
olmadığını veya ananın gebe kaldığı sırada başka bir erkek ile cinsel ilişkide
bulunduğunu öğrendiği tarihten başlayarak bir yıl içinde soybağının reddi
davasını açma hakkı tanınmaktadır. Üçüncü fıkrada ise dava açmakta gecikmeninhaklı
bir nedene dayanması halinde bir yıllık sürenin bu nedenin ortadan kalkmasından
sonra başlayacağı öngörülmektedir.
Anayasanın hak arama özgürlüğüne ilişkin 36. maddesinde, herkesin
meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı
ve davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahip bulunduğu
belirtilmiştir. Maddeyle güvence altına alınan dava yoluyla hak arama
özgürlüğü, kendisi bir temel hak niteliği taşımanın ötesinde, diğer temel hak
ve özgürlüklerden gereken şekilde yararlanılmasını ve bunların korunmasını
sağlayan en etkili güvencelerden birini oluşturmaktadır. Kişinin uğradığı bir
haksızlığa veya zarara karşı kendisini savunabilmesinin ya da maruz kaldığı
haksız bir uygulama veya işleme karşı haklılığını ileri sürüp
kanıtlayabilmesinin, zararını giderebilmesinin en etkili ve güvenceli yolu,
yargı mercileri önünde dava hakkını kullanabilmesidir. Kişilere yargı mercileri
önünde dava hakkı tanınması adil yargılamanın ön koşulunu oluşturur.
Anayasa'nın 40. maddesinde; 'Anayasa ile tanınmış hak ve
hürriyetleri ihlâl edilen herkes, yetkili makama geciktirilmeden başvurma
imkânının sağlanmasını isteme hakkına sahiptir. Devlet, işlemlerinde, ilgili
kişilerin hangi kanun yolları ve mercilere başvuracağını ve sürelerini
belirtmek zorundadır...' . 'Ailenin Korunması' başlıklı 41. maddesinde de,
'Aile, Türk toplumunun temelidir ve eşler arasında eşitliğe dayanır. Devlet,
ailenin huzur ve refahı ile özellikle ananın ve çocukların korunması ve aile
planlamasının öğretimi ile uygulanmasını sağlamak için gerekli tedbirleri alır,
teşkilâtı kurar' denilmektedir.
Soybağının reddi davası, çocuğun babası ile arasındaki soybağını
ortadan kaldırmaya yönelik olduğundan, yaratacağı sonuçlar göz önüne
alındığında, aile ve toplum hayatı üzerinde önemli etkilere yol açacağı
açıktır.Soybağının reddi davasında öngörülen bir yıllık hak düşürücü süre,çocuğun
nesep durumunun uzun süre askıda kalmaması, ailenin temelini teşkil eden
soybağının süresiz olarak dava tehdidi altında tutulmaması, böylece soybağında
istikrar ve kamu düzeninin sağlanarak ailenin korunması amacını
gerçekleştirmeye yöneliktir. İtiraz konusu kurallarla dava açma sürelerinin bir
yılla sınırlandırılmasıAnayasa'nın 41. maddesindeki ailenin ve çocukların
korunması için gerekli tedbirleri alma yönünde Devlet'e verilen görevin yerine
getirilmesi gereğinden kaynaklanmaktadır. Ayrıca, dava açma hakkının süre ile
sınırlandırılmasıadil yargılanma açısından ön koşul olan dava açmahakkını
ortadan kaldırmamaktadır.
Öte yandan, itiraz konusu kurallar ile kişinin genetik-biyolojik
kökeni kendisine ait olmayan çocuğu reddetme hakkı engellenmediği gibi, bu
hakkın kim tarafından, nasıl ve hangi süre içinde kullanılacağına ilişkin
düzenlemeler Anayasa'nın 40. maddesi ile uyum içindedir.
Açıklanan nedenlerle, kurallar Anayasa'nın 36., 40. ve 41.
maddelerine aykırı değildir. İptal isteminin reddi gerekir.
İtiraz konusu kuralların Anayasa'nın 2., 5., 10. ve 13.
maddeleriyle ilgisi görülmemiştir.
2- Yasa'nın 289. Maddesinin Birinci Fıkrasında Yer Alan'...her
hâlde doğumdan başlayarak beş yıl...'İbaresinin İncelenmesi
Başvuru kararlarında; itiraz konusu ibare ile soybağının reddine
ilişkin davanın doğumdan itibaren beş yıllık süre ile sınırlandırılarak kocanın
dava hakkı doğmadan ortadan kaldırılmasının hak arama hürriyetini engellediği,
bu şekilde eş tarafından istenmediği halde çocuk ile koca arasında soybağı
kurulmasına sebebiyet verilerek Anayasa ile güvence altına alınan aile
kavramının zedelendiği belirtilerek, itiraz konusu ibarenin Anayasa'nın 2., 5.,
10., 13., 36., 40. ve 41. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
2949 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri
Hakkında Kanun'un 29. maddesine göre Anayasa Mahkemesi, kanunların, kanun
hükmünde kararnamelerin ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Anayasa'ya
aykırılığı konusunda ilgililer tarafından ileri sürülen gerekçelere dayanmaya
mecbur değildir, taleple bağlı kalmak kaydıyla başka gerekçe ile de Anayasa'ya
aykırılık kararı verebilir. Bu nedenle itiraz konusu ibare Anayasa'nın 17.
maddesi yönünden de incelenmiştir.
Anayasa'nın 2. maddesinde belirtilen hukuk devleti, insan
haklarına dayanan, bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren, eylem ve
işlemleri hukuka uygun olan, her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu
geliştirerek sürdüren, Anayasa'ya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan, hukuku
tüm devlet organlarına egemen kılan, Anayasa ve yasalarla kendini bağlı sayan,
yargı denetimine açık, Anayasa'nın ve yasaların üstünde yasakoyucunun da
bozamayacağı temel hukuk ilkeleri bulunduğu bilincinde olan devlettir.
Anayasa'nın 5. maddesinde, Devletin temel amaç ve görevleri
belirlenirken, Devlete, kişilerin refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak; kişinin
temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle
bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya,
insana maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya
çalışmak görevi verilmiştir.
Madde gerekçesinde;'...Devlet aynı zamanda milletin huzurunu
sağlamak ve fertlerini mutlu kılmak görevi ile de yükümlüdür. Devlet, ferdin
hayat mücadelesini kolaylaştıracak, ferdin, insan haysiyetine uygun bir ortam
içinde yaşamasını gerçekleştirecektir. Ferdin hayatında, onun temel hak ve
özgürlüklerden olduğu gibi yararlanmasını engelleyen sebepleri ortadan
kaldırmak, sosyal devletin görevidir.'açıklamasına yer verilmiştir.
Anayasa'nın'Kişinin dokunulmazlığı, maddî ve manevî varlığı'başlıklı
17. maddesinde,'Herkes, yaşama, maddî ve manevî varlığını koruma ve
geliştirme hakkına sahiptir'denilmektedir.Buna göre kişinin yaşama, maddî
ve manevî varlığını koruma hakkı birbirleriyle sıkı bağlantıları olan,
devredilmez, vazgeçilmez temel haklardandır. Bu haklara karşı her türlü engelin
ortadan kaldırılması da devlete görev olarak verilmiştir. Güçlüler karşısında
güçsüzleri koruyacak olan devlet gerçek eşitliği sağlayacak, toplumsal dengeyi
koruyacak ve böylece sosyal niteliğine ulaşacaktır. Bu itibarla kişilerin
yaşayışlarına ilişkin yasal düzenlemeler'yaşama hakkı ile maddî ve manevî
varlığını koruma hakları'nı önemli ölçüde zedeleyecek veya ortadan
kaldıracak kuralları içermemelidir.
Kişinin genetik-biyolojik kökeni kendisine ait olmayan çocuğu
reddetme hakkı en temel haklarından biridir.İtiraz konusu ibare ile bu hak
doğumdan itibaren beş yıllık süre ile sınırlandırılmakta vebu sürenin haklı
neden olmadan geçmesi halinde dava açma hakkı henüz doğmadan kocanın elinden
alınmak suretiyle kendisine ait olmayan çocuğu sahiplenmek zorunda
bırakılmaktadır.Hukuk devleti ilkesi, kocanın temel hak ve hürriyetlerinden
olan genetik-biyolojik kökeni kendisine ait olmayan çocuğu reddetme hakkının
önündeki bu hak ile bağdaşmayan engelleri kaldırmayı da içerir.
İtiraz konusu ibare, kişinin maddî ve manevî varlığını koruma ve
geliştirmehakkının özünü zedeler nitelik taşıdığı gibi, kocanın temel hak ve
özgürlüklerini hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette
sınırlamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu ibare Anayasa'nın 2., 5. ve
17. maddelerine aykırıdır.İptali gerekir.
Anayasa'nın 2., 5. ve 17. maddelerine aykırı görülerek iptal
edilen itiraz konusu ibarenin, ayrıca 10., 13., 36., 40. ve 41. maddeleri
yönünden incelenmesine gerek görülmemiştir.
A. Necmi ÖZLER bu görüşe katılmamıştır.
VIl- SONUÇ
22.11.2001 günlü, 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu'nun 289.
maddesinin;
1- Birinci fıkrasında yer alan ''her hâlde doğumdan başlayarak
beş yıl'' ibaresinin Anayasa'ya aykırı olduğuna ve İPTALİNE, A. Necmi ÖZLER'in
karşıoyu ve OYÇOKLUĞUYLA,
2- Birinci fıkrasının kalan kısmı ile üçüncü fıkrasının
Anayasa'ya aykırı olmadığına ve itirazın REDDİNE, OYBİRLİĞİYLE,
25.6.2009 gününde karar verildi.
Başkan
Haşim
KILIÇ
|
Başkanvekili
Osman
Alifeyyaz PAKSÜT
|
Üye
Sacit
ADALI
|
Üye
Fulya
KANTARCIOĞLU
|
Üye
Ahmet
AKYALÇIN
|
Üye
Mehmet
ERTEN
|
Üye
A.
Necmi ÖZLER
|
Üye
Serdar
ÖZGÜLDÜR
|
Üye
Şevket
APALAK
|
Üye
Serruh
KALELİ
|
Üye
Zehra
Ayla PERKTAŞ
|
KARŞIOY YAZISI
Türk Medeni Kanunu'nun 289. maddesinin
üçüncü fıkrasındaki soy bağının reddi davasında haklı bir sebebe dayanılmak
suretiyle dava açılabilmesi olanağının, maddenin gerekbirinci gerek ikinci fıkrasında belirtilen hak düşürücü
süreleri kapsadığı maddenin düzenlenişbiçiminden
anlaşılmaktadır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 22.12.2004
tarih ve E:2-554, K:742 sayılı kararı ileilgili
Daire kararlarında da, itiraz konusu maddenin birinci fıkrasındaki bir ve beş
yıllık sürelerin haklı bir nedenle kaçırılmış olması durumunda üçüncü fıkra
uyarınca soy bağınınreddi davası açılabileceği kabul edilmektedir.
Haklı sebebin neler olabileceği ise maddede
belirtilmemiş bu konu hakimin takdirinebırakılmıştır.
Madde bu çerçevede değerlendirildiğinde;
iptaline karar verilen ibarenin, kişininkendisine
ait olmayan çocuğu reddetme hakkını engellemediği, haklı bir nedenin bulunduğuhaller hariç olmak üzere dava açma süresini belirlediği
açıktır. Soy bağının süresiz olarak dava tehdidi altında tutulması,
Anayasa'nın, ailenin ve çocuğun korunmasını öngören 41. maddesi ile bağdaşmaz.
Bu nedenle, yasakoyucunun soy bağı konusundaki dava açma süresini beş yıl ile
sınırlandırmasında Anayasa'ya aykırılık bulunmadığı sonucuna vardığım için aksi
yöndeki çoğunluk kararına katılmadım.