ANAYASA
MAHKEMESİ KARARI
EsasSayısı: 2009/22
KararSayısı: 2009/55
Karar Günü : 7.5.2009
R.G. Tarih-Sayı :07.10.2009-27369
İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN: Mersin 4. Asliye Ceza
Mahkemesi
İTİRAZIN KONUSU: 4.12.2004 günlü, 5271
sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 231. maddesinin 6.12.2006 günlü, 5560 sayılı
Yasa'nın 23. maddesiyle eklenen (12) numaralı fıkrasının Anayasa'nın 10. ve 11.
maddelerine aykırılığı savıyla iptali istemidir.
I- OLAY
Elektrik enerjisi ile ilgili hırsızlık suçundan açılan davada,
itiraz konusu kuralın Anayasa'ya aykırı olduğu kanısına varan Mahkeme, iptali
için başvurmuştur.
III- YASA METİNLERİ
A- İtiraz Konusu Yasa Kuralı
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun itiraz konusu fıkrayı da
içeren 231. maddesi şöyledir:
'Madde 231 - (1) Duruşma sonunda,
232 nci maddede belirtilen esaslara göre duruşma tutanağına geçirilen
hüküm fıkrası okunarak gerekçesi ana çizgileriyle anlatılır.
(2) Hazır bulunan sanığa ayrıca başvurabileceği kanun yolları,
mercii ve süresi bildirilir.
(3) Beraat eden sanığa, tazminat isteyebileceği bir hâl varsa bu
da bildirilir.
(4) Hüküm fıkrası herkes tarafından ayakta dinlenir.
(5) (Ek fıkra: 06/12/2006 - 5560 S.K.23.md) Sanığa yüklenen
suçtan dolayı yapılan yargılama sonunda hükmolunan ceza, (Değişik ibare: 5728 -
23.1.2008 / m.562) "iki
yıl" veya daha az süreli hapis veya adlî para cezası ise; mahkemece,
hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilir. Uzlaşmaya ilişkin
hükümler saklıdır. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, kurulan hükmün sanık
hakkında bir hukukî sonuç doğurmamasını ifade eder.
(6) (Ek fıkra: 06/12/2006 - 5560 S.K.23.md) Hükmün
açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilmesi için;
a) Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmamış
bulunması,
b) Mahkemece, sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum
ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda
kanaate varılması,
c) Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın,
aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen
giderilmesi,
gerekir.
(7) (Ek fıkra: 06/12/2006 - 5560 S.K.23.md) Açıklanmasının
geri bırakılmasına karar verilen hükümde, mahkûm olunan hapis cezası
ertelenemez ve kısa süreli olması halinde seçenek yaptırımlara çevrilemez.
(8) (Ek fıkra: 06/12/2006 - 5560 S.K.23.md) Hükmün
açıklanmasının geri bırakılması kararının verilmesi halinde sanık, beş yıl
süreyle denetim süresine tâbi tutulur. Bu süre içinde bir yıldan fazla olmamak
üzere mahkemenin belirleyeceği süreyle, sanığın denetimli serbestlik tedbiri
olarak;
a) Bir meslek veya sanat sahibi olmaması halinde, meslek veya
sanat sahibi olmasını sağlamak amacıyla bir eğitim programına devam etmesine,
b) Bir meslek veya sanat sahibi olması halinde, bir kamu
kurumunda veya özel olarak aynı meslek veya sanatı icra eden bir başkasının
gözetimi altında ücret karşılığında çalıştırılmasına,
c) Belli yerlere gitmekten yasaklanmasına, belli yerlere devam
etmek hususunda yükümlü kılınmasına ya da takdir edilecek başka yükümlülüğü
yerine getirmesine,
karar verilebilir. Denetim süresi içinde dava zamanaşımı
durur.
(9) (Ek fıkra: 06/12/2006 - 5560 S.K.23.md) Altıncı
fıkranın (c) bendinde belirtilen koşulu derhal yerine getiremediği takdirde;
sanık hakkında mağdura veya kamuya verdiği zararı denetim süresince aylık
taksitler halinde ödemek suretiyle tamamen gidermesi koşuluyla da hükmün
açıklanmasının geri bırakılması kararı verilebilir.
(10) (Ek fıkra: 06/12/2006 - 5560 S.K.23.md) Denetim süresi
içinde kasten yeni bir suç işlenmediği ve denetimli serbestlik tedbirine
ilişkin yükümlülüklere uygun davranıldığı takdirde, açıklanması geri bırakılan
hüküm ortadan kaldırılarak, davanın düşmesi kararı verilir.
(11) (Ek fıkra: 06/12/2006 - 5560 S.K.23.md) Denetim süresi
içinde kasten yeni bir suç işlemesi veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin
yükümlülüklere aykırı davranması halinde, mahkeme hükmü açıklar. Ancak mahkeme,
kendisine yüklenen yükümlülükleri yerine getiremeyen sanığın durumunu değerlendirerek;
cezanın yarısına kadar belirleyeceği bir kısmının infaz edilmemesine ya da
koşullarının varlığı halinde hükümdeki hapis cezasının ertelenmesine veya
seçenek yaptırımlara çevrilmesine karar vererek yeni bir mahkûmiyet hükmü
kurabilir.
(12) (Ek fıkra: 06/12/2006 - 5560 S.K.23.md) Hükmün
açıklanmasının geri bırakılması kararına itiraz edilebilir.
(13) (Ek fıkra: 06/12/2006 - 5560 S.K.23.md) Hükmün
açıklanmasının geri bırakılması kararı, bunlara mahsus bir sisteme kaydedilir.
Bu kayıtlar, ancak bir soruşturma veya kovuşturmayla bağlantılı olarak
Cumhuriyet savcısı, hâkim veya mahkeme tarafından istenmesi halinde, bu maddede
belirtilen amaç için kullanılabilir.
(14) (Ek fıkra: 06/12/2006 - 5560 S.K.23.md;Değişik fıkra:
23/01/2008-5728 S.K./562.mad) Bu maddenin hükmün açıklanmasının geri
bırakılmasına ilişkin hükümleri, Anayasanın 174 üncü maddesinde koruma altına
alınan inkılâp kanunlarında yer alan suçlarla ilgili olarak uygulanmaz.'
B- Dayanılan ve İlgili Görülen Anayasa Kuralları
Başvuru kararlarında, Anayasa'nın 10. ve 11. maddelerine
dayanılmış, 2. maddesi ise ilgili görülmüştür.
IV- İLK İNCELEME
Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün 8. maddesi gereğince, Haşim
KILIÇ, Osman Alifeyyaz PAKSÜT, Sacit ADALI, Fulya
KANTARCIOĞLU, Ahmet AKYALÇIN, Mehmet ERTEN, A. Necmi ÖZLER, Serdar
ÖZGÜLDÜR, Şevket APALAK, Serruh KALELİve Zehra Ayla PERKTAŞ'ın katılımlarıyla
7.5.2009 gününde yapılan ilk inceleme toplantısında, dosyada eksiklik
bulunmadığından işin esasının incelenmesine, oybirliğiyle karar verilmiştir.
V- ESASIN İNCELENMESİ
Başvuru kararı ve ekleri, işin esasına ilişkin rapor, itiraz
konusu Yasa kuralı, dayanılan Anayasa kuralları ve bunların gerekçeleri ile
diğer yasama belgeleri okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
Başvuru kararında, iptali istenilen düzenlemelerin de içinde
bulunduğu Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 231. maddesinde, hükmün açıklanmasının
geri bırakılmasına karar verildiği takdirde buna ilişkin kararların itiraza
tabi olduğunun belirtildiği, itiraz üzerine yapılacak incelemenin yalnızca
hükmün açıklanmasının geri bırakılması koşullarının bulunup bulunmadığıyla
ilgili itiraza konu kurallarda belirtilen hükümler çerçevesinde sınırlı bir
inceleme niteliğinde olacağı, ancak denetim süresi içerisinde yeni bir suç
işlenmesi halinde verilen kararın temyize tabi hale gelebileceği, hakkında daha
az cezaya hükmedilen ve cezası ertelenen kimselerin kararları temyize tabi
iken, daha fazla süreli hürriyeti bağlayıcı ceza istenen kimse yönünden verilen
hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararlarının itiraza tabi tutulmasının
suç tipi ve hukuki durumları aynı olan kimselere farklı kuralların
uygulanmasına neden olacağı, bu nedenlerle itiraz konusu kuralların Anayasa'nın
10. ve 11. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
2949 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri
Hakkında Kanun'un 29. maddesine göre, Anayasa Mahkemesi yasaların, kanun
hükmünde kararnamelerin ve TBMM İçtüzüğü'nün Anayasa'ya aykırılığı konusunda
ilgililer tarafından ileri sürülen gerekçelere dayanmak zorunda değildir.
İstemle bağlı kalmak koşuluyla başka gerekçe ile de Anayasa'ya aykırılık
incelemesi yapabileceğinden, iptali istenen kuralla ilgisi nedeniyle
Anayasa'nın 2. maddesi yönünden de inceleme yapılmıştır.
Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 231. maddesi sanık hakkında yapılan
yargılama sonucunda verilecek mahkumiyet kararının açıklanmasının
geri bırakılmasına ilişkin kuralları içermekte olup, maddenin itiraz konusu
(12) numaralı fıkrasında, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına
itiraz edilebileceği belirtilmiştir.
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması ile ilgili kurallar kurumun
tamamı gözetilerek değerlendirilmelidir. Hükmün açıklanmasının geri
bırakılmasına karar verildikten sonra öngörülen süre, bir deneme süresidir.
Kurum yalnızca sanığın menfaat ve çıkarları düşünülerek getirilmiş olmayıp,
önemli ölçüde toplum menfaati ve kamu düzeninin korunması amaçlanmıştır.
Mukayeseli hukukta suç ve suçlulukla mücadele, suç işlenmesinin önlenmesi ve
caydırıcılık açısından bu ve buna benzer kurumlara geniş biçimde yer verildiği
görülmektedir.
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması uygulaması için beş yıllık
bir sürenin öngörülmesi ve bu sürede uygulanmak üzere denetimli serbestlik
tedbiri olarak bir kısım yükümlülükler yüklenmesine olanak sağlanması yasakoyucunun suç
ve suçlulukla mücadele, caydırıcılık ve suç işlenmesinin önlenmesi amacıyla
takdir yetkisine dayanarak kabul ettiği bir sistemdir.
Anayasa'nın 2. maddesinde belirtilen hukuk devleti, eylem ve
işlemleri hukuka uygun, insan haklarına dayanan, bu hak ve özgürlükleri koruyup
güçlendiren, her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek
sürdüren, hukuk güvenliğini sağlayan, bütün etkinliklerinde hukuka ve
Anayasa'ya uyan, işlem ve eylemleri bağımsız yargı denetimine bağlı olan
devlettir.
Ceza hukukunun, toplumun kültür ve uygarlık düzeyi, sosyal ve
ekonomik yaşantısıyla ilgili bulunması nedeniyle suç ve suçlulukla mücadele
amacıyla ceza ve ceza muhakemesi alanında sistem tercihinde bulunulması
Devletin ceza siyaseti ile ilgilidir. Bu bağlamda ceza hukukuna ilişkin
düzenlemeler bakımından yasakoyucu Anayasa'nın temel ilkelerine ve
ceza hukukunun ana kurallarına bağlı kalmak koşuluyla, soruşturma ve
yargılamaya ilişkin olarak hangi yöntemlerin uygulanacağı, toplumda belli
eylemlerin suç sayılıp sayılmaması, suç sayıldıkları takdirde hangi çeşit ve
ölçüde ceza yaptırımlarıyla karşılanmaları gerektiği,hangi hal ve hareketlerin
ağırlaştırıcı ya da hafifletici öğe olarak kabul edileceği gibi konularda
takdir yetkisine sahiptir.
Öte yandan, (12) numaralı fıkrada hükmün açıklanmasının geri
bırakılması kararına itiraz edilebileceği belirtilmekte ise de, bu kuralla temyiz
incelemesi yolu kapatılmış değildir. İtiraz yolu, verilen kararın bir üst merci
tarafından yeniden gözden geçirilmesini sağlayan ve kararın sağlığı bakımından
güvence oluşturan kanun yollarından biridir. Hükmün açıklanmasının geri
bırakılması kararları sanık hakkında hukuki sonuç doğuran kesin hüküm
niteliğinde olmadığından, deneme süresi sonunda verilecek düşme kararı veya
geri bırakma koşullarına uyulmaması halinde verilecek karar hakkında esas
hükümle birlikte temyiz denetimi olanaklı bulunmaktadır.
Açıklanan nedenlerle kural, Anayasa'nın 2. maddesine aykırı
değildir. İptal isteminin reddi gerekir.
Fulya KANTARCIOĞLU, Mehmet ERTEN ile A. Necmi ÖZLER bu
görüşe katılmamışlardır.
Yukarıda belirtilen gerekçe karşısında kuralın Anayasa'nın 10. ve
11. maddeleri yönünden ayrıca incelenmesine gerek duyulmamıştır. Anayasa'nın
10. maddesi yönünden yapılan değerlendirmeye Ahmet AKYALÇIN ek
gerekçeyle katılmıştır.
VI- SONUÇ
4.12.2004 günlü, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 231.
maddesinin, 6.12.2006 günlü, 5560 sayılı Yasa'nın 23. maddesiyle eklenen (12)
numaralı fıkrasının Anayasa'ya aykırı olmadığına ve itirazın REDDİNE, Fulya KANTARCIOĞLU, Mehmet
ERTEN ile A. Necmi ÖZLER'in karşıoyları ve
OYÇOKLUĞUYLA, 7.5.2009 gününde karar verildi.
Başkan
Haşim KILIÇ
|
Başkanvekili
Osman Alifeyyaz PAKSÜT
|
Üye
Sacit ADALI
|
Üye
Fulya
KANTARCIOĞLU
|
Üye
Ahmet AKYALÇIN
|
Üye
Mehmet ERTEN
|
Üye
A. Necmi ÖZLER
|
Üye
Serdar
ÖZGÜLDÜR
|
Üye
Şevket APALAK
|
Üye
Serruh KALELİ
|
Üye
Zehra Ayla
PERKTAŞ
|
KARŞIOY
GEREKÇESİ
5560 sayılı Yasa ile 5271 sayılı Yasa'nın 231. maddesine fıkralar
eklenerek 'hükmün açıklanmasının geri bırakılması' adı altında yeni
düzenlemelere yer verilmiştir.
Ceza hukukundaki çağdaş gelişmelere uygun olarak, daha hafif kabul
edilebilecek suçlar yönünden, her suçlunun hemen cezalandırılması yerine
davranışlarının sonuçlarını, topluma karşı sorumluluklarını yeniden
değerlendirebilmesi için bir denetim sürecinden geçirilmesine olanak tanınması,
bu arada suçtan zarar görenin tatmininin de sağlanmasını içeren düzenlemelere
yer verilmesi, insan onurunu öne çıkaran devlet anlayışı içinde önemli bir
yeniliktir. Ancak, belirtilen amaç ve anlayış çerçevesinde getirildiği
anlaşılan ve bu nedenle de kişi ve hak ve özgürlükleri bakımından ileri bir
aşamayı oluşturan dava konusu düzenlemenin, Anayasa ile uyumlu
olabilmesi için, hukuk devletinde vazgeçilemez kabul edilen sav, savunma veadil
yargılanma hakkıgibi, bazı temel hak güvenceleri konusunda duraksamaya yol
açmaması gerekir.
231. maddeye eklenen dava konusu (12) numaralı fıkrada, 'Hükmün
açıklanmasının geri bırakılması kararına itiraz edilebilir' denilmektedir. 5271
sayılı Yasa'nın 267. ve devamındaki maddelerinde itiraz yolu düzenlenmektedir.
Bu kanun yolunda, 288. maddede düzenlenen 'temyiz' yolunda olduğu gibi bir
hukuk kuralının uygulanmaması veya yanlış uygulanması nedenine dayalı inceleme
yapılamayacağından 'itiraz', diğer nedenlerle sınırlı olarak incelenip kabul
veya reddedilecektir. Ancak itirazın reddedilmesi ve daha sonra hükmün,
açıklanmasını gerektiren koşulların oluşması halinde, bu hükme karşı temyiz
yoluna başvurulması sonucu 289. maddedeki hukuka aykırılık hallerinin tespiti
ile hükmünbozulmasına ve sanığın beraatine karar verilebilmesi
olanaklıdır. Bu durumda, 231. maddenin (8) numaralı fıkrası uyarınca, hükmün
açıklanmasının geri bırakılması kararına bağlı olarak hakkında denetimli
serbestlik tedbirlerinden birinin uygulanmasına karar verilmiş olan sanık,
beraat edebileceği bir davada önceden temyize başvurma hakkı olmaması nedeniyle
gereksiz bir yükümlülük altında bırakılmış olacaktır. Bu tür temel hak
ihlâllerine yol açılmaması için hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına
bağlı olarak herhangi bir yükümlülük getirilmemesi veya bu kararlara karşı
temyiz yolunun açılması gerekmektedir. Anayasa aykırılığın hangi şekilde
giderileceği ise kuşkusuz, yasakoyucunun takdirinde olan bir
husustur.
Açıklanan nedenlerle Yasa'daki düzenleme biçimiyle Anayasa'nın 2
ve 36. maddelerine aykırı olan itiraz konusu (12) numaralı fıkranın, iptali ve
yeniden düzenleme yapılması için yasakoyucuya süre verilmesi
gerektiği düşüncesiyle çoğunluk görüşüne katılmıyorum.
EK
GEREKÇE
Başvuran Mahkeme itiraz konusu kuralın Anayasa'nın 10.
maddesindeki eşitlik ilkesine de aykırı olduğunu ileri sürmesine karşın karar
gerekçesinde bu yönden inceleme yapılmasına gerek görülmeyerek, Anayasa ve ceza
hukukunun temel ilkelerine bağlı kalmak koşuluyla ceza düzenlemeleri yapmanın
yasa koyucunun takdir yetkisi içinde bulunduğu vurgulanmaktadır.
Anayasa'nın 10. maddesinde yer verilen eşitlik ilkesiyle herkese
hiçbir ayırım gözetilmeksizin yasalar önünde eşit davranılması güvence altına
alınmakta, böylece bireylerin yasalardan eşit yararlanma konusundaki temel
haklarına da işaret edilmektedir. Eşitliğin hukuk devletinin de önde gelen
temel ilkelerinden biri olduğunda duraksama bulunmamaktadır.
Yasa koyucunun ceza hukuku alanında düzenleme yaparken sahip
olduğu takdir yetkisi, sınırsız olmayıp Anayasa ve hukukun genel ilkeleriyle
sınırlandırılmıştır. Başvuran mahkeme tarafından yasa koyucunun düzenleme yapma
konusundaki takdirini eşitlik ilkesine aykırı olarak kullandığı ileri
sürülerek, yalnız Anayasa'nın değil, evrensel hukukun da temel ilkelerinden
biri olan eşitlik ilkesine aykırılıktan kaynaklanan bir temel hak ihlâlinden
söz edilmektedir.
Ceza hukuku alanında, suç sayılan eylemlerin belirlenmesi ve
korunan hukuki yarar, suçu işleyenler ile suçun nitelikleri gözetilerek bunlara
verilecek cezanın türü ve miktarının saptanması yasa koyucunun sahip olduğu
takdir yetkisi içinde ise debu durum, özellikle eşitlik ilkesine aykırılık gibi
temel hak ihlâli savları karşısında Anayasal denetim yapılmasına engel
oluşturmaz. Esasen Anayasa yargısının amacı ve işlevi de bu denetimi
zorunlu kılmaktadır.
Bu nedenle konunun, başvuran Mahkeme'nin ileri sürdüğü eşitlik
ilkesi yönünden de incelenerek itiraz konusu kuralın hangi gerekçe ile bu
ilkeye aykırı olmadığının belirtilmesi gerektiği düşüncesiyle çoğunluğun
karardaki redde ilişkin görüşüne katılıyorum.
KARŞI
OY
6.12.2006 günlü, 5560 sayılı Çeşitli Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanun'un; 23. maddesiyle 4.12.2004 günlü, 5271 sayılı Ceza
Muhakemesi Kanunu'nun 231. maddesine eklenen ve iptali istenen (12) numaralı
fıkrasının Anayasaya uygunluk denetimi:
(12) numaralı fıkrada 'Hükmün açıklanmasının geri
bırakılması kararına itiraz edilebilir' denilerek, Ceza
Muhakemesi Kanunu'nun 267. ila 271. maddelerindeesas ve usulleri
belirtilenitiraz yoluyla hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının
incelenmesinin istenebileceği öngörülmüştür.
Hükmün açıklanması ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını
düzenleyen 231. maddenin;
(5) numaralı fıkrasında, yapılan yargılama sonunda hükmolunan
cezanın iki yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezası olması halinde
mahkemece, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebileceği,
hükmün açıklanmasının geri bırakılması ilekurulan hükmün hukuki sonuç doğurmayacağı
;
(6) numaralı fıkrasında ise hükmün açıklanmasının geri
bırakılmasına karar verilebilmesi için;
a) Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkum olmamasının,
b) Mahkemece, sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve
davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda
kanaate varılmasının,
c) Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın,
aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen
giderilmesinin,
aranacağı;
(8) numaralı fıkrasında ise hükmün açıklanmasının geri bırakılması
kararının verilmesi halinde sanığın, beş yıl süreyle denetim süresine tabi
tutulacağı, bu süre içinde bir yıldan fazla olmamak üzere mahkemenin
belirleyeceği süreyle denetimli serbestlik tedbiri olarak;
a) Bir meslek veya sanat sahibi olmaması halinde, meslek veya
sanat sahibi olmasını sağlamak amacıyla bir eğitim programına devam etmesine,
b) Bir meslek veya sanat sahibi olması halinde, bir kamu kurumunda
veya özel olarak aynı meslek veya sanatı icra eden bir başkasının gözetimi
altında ücret karşılığında çalıştırılmasına,
c) Belli yerlere gitmekten yasaklanmasına, belli yerlere devam
etmek hususunda yükümlü kılınmasına ya da takdir edilecek başka yükümlülüğü
yerine getirmesine,
karar verilebileceği;
(9) numaralı fıkrasında da altıncı fıkranın (c) bendinde
belirtilen < Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı
zararın, aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen
giderilmesi,'> ne ilişkin koşul derhal yerine getirilemediği
takdirde, verilen zarar denetim süresince aylık taksitler halinde ödenerek
tamamen giderilmesi şartıyla hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı
verilebileceği;
ifade edilmiştir.
Bu düzenlemelere göre, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına
karar verilebilmesi için öncelikle; Ceza Muhakemesi Kanunu'nda öngörülen
kovuşturmaya ilişkin yargılama usulü uygulanıp iddia, savunma ve deliller değerlendirildikten
sonra, isnat edilen eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin, eylemin suç
teşkil ettiğinin ve bu suça göre hükmedilecek cezanın da iki yıl veya daha az
süreli hapis veya adli para cezası olduğunun saptanarak yargılamanın bitirilmesi
gerekmektedir. İkinci olarak (6) numaralı fıkradaki koşulların varlığısaptandıktan
sonra, beş yıllık denetim süresine tabi tutularak, bu süre içinde bir yıldan
fazla olmamak üzere mahkemece takdir edilmek koşulu ile denetimli serbestlik
tedbiri olarak,meslek veya sanat sahibi olmaması halinde, meslek veya sanat
sahibi olmasını sağlamak için eğitim programına devam etmesine, meslek veya
sanat sahibi isekamu kurumunda veyaaynı meslek veya sanatı icra eden bir
başkasının gözetimi altında ücret karşılığında çalıştırılmasına, belli yerlere
gitmekten yasaklanmasına, belli yerlere devam etmek hususunda yükümlü
kılınmasına ya da takdir edilecek başka yükümlülüğü yerine getirmesine,zararın
derhal yerine getirilememesi halinde ise zararın denetim süresince aylık
taksitler halinde ödenerek tamamen giderilmesine de karar verilerek asıl suça
ilişkin mahkumiyet hükmünün açıklanmasının geri bırakılmasına karar
verilebilecektir. Böylece, ortada sabit olduğu kabul edilen suçtan verilmiş,
ancak kesinleşmemiş bir mahkumiyet hükmü bulunmaktadır. Bu hükümle
birlikte, bir yıldan fazla olamamak üzere verilmesi mümkün olan denetimli
serbestlik tedbirlerinin, kişinin davranış özgürlüğüne müdahale eden kurallar
olduğunda kuşku bulunmamaktadır. Denetimli serbestlik tedbirlerinin bu yönü ile
açıklanması geri bırakılan mahkumiyet hükmü birlikte
değerlendirildiğinde, kesinleşmemiş bir mahkumiyet kararına dayanılarakkişinin
davranış özgürlüğüne müdahale edildiği ortaya çıkmaktadır.Böyle bir uygulamaya
neden olan kararın, yasaya uygunluğunun denetiminin, kuralda yalnızca 'itiraz' yoluyla
sağlanabileceği öngörülmektedir.
Ceza Muhakemesi Kanunu'nda öngörülen ve olağan kanun yolu olan
itiraz,istinaf veya temyiz yolunda olduğu gibi kovuşturma sonucu verilen nihai
bir hükmün esasına ilişkin bir inceleme yapmayı sağlayamamakta, daha çok
yargılama yöntemi ve dava şartlarıgibi usul hükümlerine yönelik uygulamaların
denetimine olanak vermektedir. Nitekim, hükmün açıklanmasının geri
bırakılması kararına yapılacak itiraz ile de itiraza bakmayayetkili merci
verilen cezanın süresi, adli para cezası olup olmadığı, aranan diğer koşulların
bulunup bulunmadığı, denetimli serbestliğin yasaya uygun olarak verilip
verilmediği gibi konuları incelemekle yetinecek ancak, hükmün istinaf veya
temyizde olduğu gibi esasıyla ilgili herhangi bir inceleme yapamayacak,
dolayısıyla suçluluğun hükmen sabit olduğu hukuki anlamda ortaya çıkmayacağı
için kesin hüküm olarak kabul edilmesi mümkün olmayacaktır. Bu durumda,
kesinleşmiş bir hükümle suçluluğu sabit olmayan bir kişihakkında, hükmün
açıklanmasının geri bırakılması kararıyla denetimli serbestlik tedbiri
uygulanabilecektir. Denetimli serbestlik tedbirinin bir hükmün sonucu olarak
uygulandığı dikkate alındığında, o hükmün esasının da incelenmesine imkan veren
bir kanun yolununöngörülmesi gerekir. Aksi halde, sübut, suçun niteliği, zaman
aşımı gibihükmün esasını ilgilendiren konularda yapılması muhtemel adli
hatalar, denetimli serbestlik tedbirlerinin uygulanmasından sonra
incelenebilecek, hata yapıldığı saptandığında da denetimli serbestlik
tedbirinin haksız yere uygulandığı ortaya çıkacaktır. Böyle bir adli hatanın
ise hukuki güvenliği zedeleyeceği izahtan varestedir.
Yasa koyucu,suç ve suçlu ile mücadelede ihtiyaç duyduğuyasal düzenlemeleri
yapmakta geniş takdir yetkisine sahip ise de bu yetkisini, Anayasa ve ceza
hukukunun genel ilkelerine bağlı kalarak yerine getirmesi gerekmemektedir.
Ceza sistemine yeni getirilen ve hükmün açıklanmasının geri
bırakılmasına bağlı olarak uygulanan denetimli serbestlik kurumunun dayanağı
olan mahkumiyet hükmünün esasının incelenmesine olanak
vermeyen, 'Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına itiraz
edilebilir' biçimindeki (12) numaralı fıkranın Anayasa'nın 38.
maddesinde öngörülen 'Suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar, kimse
suçlu sayılamaz' kuralına aykırıdır.
İptali gerekir.
KARŞIOY
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 231. maddesinin (12)numaralı
fıkrasının reddine ilişkin karara, 12/03/2009 günlü, E:2008/45,
K:2009/53sayılı kararında yazdığım karşıoyumu yineliyorum.