ANAYASA
MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı: 2004/90
Karar Sayısı : 2008/78
Karar Günü : 11.3.2008
R.G. Tarih-Sayı :05.07.2008-26927
İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN : Ürgüp Asliye Ceza
Mahkemesi
İTİRAZIN KONUSU : 6.10.1983 günlü, 2911 sayılı
"Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu"nun 11. maddesinin ikinci
tümcesi ile 28. maddesinin üçüncü fıkrasının, Anayasa'nın 2., 5., 26. ve 34.
maddelerine aykırılığı savıyla iptali istemidir.
I- OLAY
Düzenleme kurulu başkanı hazır bulunmadan yapılan toplantı
nedeniyle açılan kamu davasında itiraz konusu kuralların Anayasa'ya aykırı
olduğu kanısına varan Mahkeme, iptali için başvurmuştur.
III- YASA METİNLERİ
A- İtiraz Konusu Yasa Kuralları
2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu'nun itiraz
konusu kuralları da içeren 11. ve 28. maddeleri şöyledir:
1- "MADDE 11 - Toplantı, 6 ncı madde
hükümlerine uymak suretiyle bildirimde belirtilen yerde yapılır. Düzenleme
kurulu, kendi üyelerinden başkan dahil en az yedi kişiyi toplantının yapıldığı
yerde bulundurmakla yükümlüdür. Bu husus, katılanların kimlikleri
belirtilmek suretiyle hükümet komiserince bir tutanakla tespit edilir."
2- "MADDE 28 - Kanuna aykırı toplantı veya
gösteri yürüyüşleri düzenleyen veya yönetenlerle bunların hareketlerine
katılanlar, fiil daha ağır bir cezayı gerektiren ayrı bir suç teşkil etmediği
takdirde bir yıl altı aydan üç yıla kadar hapis ve onbin liradan yirmibeşbin liraya
kadar ağır para cezası ile cezalandırılır.
10 uncu madde gereğince verilecek bildirimde düzenleme kurulu
üyesi olarak gösterilenlerden 9 uncu maddede belli edilen nitelikleri
taşımayanlar toplantı veya yürüyüşün yapılması halinde, bir aydan bir yıla
kadar hapis ve beşbin liradan onbin liraya kadar ağır para cezası ile
cezalandırılır.
11 ve 12 inci maddelerde yazılı görevleri yerine getirmeyen
düzenleme kurulu üyeleri hakkında dokuz aydan bir yıl altı aya kadar hapis ve
onbin liradan otuzbin liraya kadar ağır para cezası hükmolunur.
Güvenlik kuvvetlerine veya hükümet komiserine veya yardımcılarına
veya hükümet komiseri tarafından toplantı veya yürüyüş safahatının teknik araç
ve gereçlerle tespiti için görevlendirilenlere bu görevlerini yaptıkları sırada
cebir ve şiddet veya tehdit veya nüfuz ve müessir kuvvet sarfetmek suretiyle
mani olanlar hakkında, fiilleri daha ağır bir cezayı gerektirmediği takdirde
bir yıl altı aydan beş yıla kadar hapis ve onbin liradan otuzbin liraya kadar ağır
para cezası hükmolunur".
B- Dayanılan ve İlgili Görülen Anayasa Kuralları
Başvuru kararında, Anayasa'nın 2., 5., 26. ve 34. maddelerine
dayanılmış, 13. ve 38. maddeleri de ilgili görülmüştür.
IV- İLK İNCELEME
Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün 8. maddesi uyarınca, Mustafa
BUMİN, Sacit ADALI, Fulya KANTARCIOĞLU, Ertuğrul ERSOY, Tülay TUĞCU, Ahmet
AKYALÇIN, Mehmet ERTEN, Mustafa YILDIRIM, Fazıl SAĞLAM, A. Necmi ÖZLER ve
Serdar ÖZGÜLDÜR'ün katılımlarıyla 14.10.2004 gününde yapılan ilk inceleme
toplantısında, dosyada eksiklik bulunmadığından işin esasının incelenmesine
oybirliğiyle karar verilmiştir.
V- ESASIN İNCELENMESİ
Başvuru kararı ve ekleri, işin esasına ilişkin rapor, itiraz
konusu Yasa kuralları, dayanılan ve ilgili görülen Anayasa kuralları, bunların
gerekçeleri ile diğer yasama belgeleri okunup incelendikten sonra gereği
görüşülüp düşünüldü:
A- 11. Maddenin İkinci Tümcesinin İncelenmesi
Başvuru kararında itiraz konusu kuralın, insanın kendisini
geliştirmek, fikirlerini, düşüncelerini demokratik şekilde serbestçe yaymak,
bunları kolaylaştırmak için toplantı düzenleme haklarına ciddi sınırlamalar
getirdiği, nüfusu küçük olan yerlerde toplantı düzenlemeyi zahmetli bir sürece
bağladığı, bu nedenlerle kuralın Anayasa'nın 2., 5., 26. ve 34. maddelerine
aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
2949 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri
Hakkında Kanun'un 29. maddesine göre, Anayasa Mahkemesi yasaların, kanun
hükmünde kararnamelerin ve TBMM İçtüzüğü'nün Anayasa'ya aykırılığı konusunda
ilgililer tarafından ileri sürülen gerekçelere dayanmak zorunda değildir.
İstemle bağlı kalmak koşuluyla başka gerekçe ile de Anayasa'ya aykırılık
incelemesi yapabileceğinden, iptali istenen kuralla ilgisi nedeniyle
Anayasa'nın 13. maddesi yönünden de inceleme yapılmıştır.
2911 sayılı Yasa'nın 11. maddesinin ikinci tümcesinde, düzenleme
kurulunun, kendi üyelerinden başkan dahil en az yedi kişiyi toplantının
yapıldığı yerde bulundurmakla yükümlü olduğu belirtilmektedir.
Anayasa'nın 34. maddesinde "Herkes, önceden izin almadan,
silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir.
Toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkı ancak, millî güvenlik, kamu düzeni, suç
işlenmesinin önlenmesi, genel sağlığın ve genel ahlâkın veya başkalarının hak
ve özgürlüklerinin korunmasıamacıyla ve kanunla sınırlanabilir. Toplantı ve
gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının kullanılmasında uygulanacak şekil, şart ve
usuller kanunda gösterilir." hükmüne yer verilmiştir.
İtiraz konusu kuralın da yer aldığı 11. maddenin gerekçesinde "Düzenleme
kurulunun toplantının yapıldığı yerde bulunmaları yükümlülüğünü
getirmiştir"; düzenleme kurulunun oluşumunu düzenleyen 9.
maddenin gerekçesinde ise "toplantının düzen içinde geçmesini ve
çıkabilecek olaylarda sorumluların ve sorumluluğun tespitini sağlamak için
düzenleme kurulunun en az 7 kişiden oluşması ...gerektiği" ifade
edilmiştir.
2911 sayılı Yasa'nın "Düzenleme kurulunun görev ve
sorumlulukları" başlıklı 12. maddesinde düzenleme kurulunun,
toplantının sükûn ve düzenini, bildirimde yazılı amaç dışına çıkılmamasını
sağlamakla yükümlü ve sorumlu olduğu, kurulun, bunun için gereken önlemleri
alacağı ve gerektiğinde güvenlik kuvvetlerinin yardımını isteyeceği, alınan
önlemlere rağmen bu yükümlülüğün yerine getirilememesi halinde, kurul
başkanının hükümet komiserinden toplantının sona erdirilmesini isteyebileceği,
düzenleme kurulunun sorumluluğunun, topluluğun toplantı yerinden tamamen
dağılıncaya kadar süreceği hüküm altına alınmıştır.
2911 sayılı Yasa'nın 11. maddesi, yedi kişiden fazla katılımın
olduğu toplantı ve gösteri yürüyüşleri konusunda bir kural getirmektedir.
Yediden az kişinin düşüncelerini topluca açıklama hakları doğal olarak
mevcuttur. Yedi kişiden fazla olan toplantılarda düzen sağlamak amacıyla öngörülmüş
olan kural, Anayasa'nın 34. maddesindeki toplantı hakkını ihlal ediyor biçimde
yorumlanamaz.
Diğer yandan, düzenleme kurulunun, kendi üyelerinden başkan dahil
en az yedi kişinin toplantının yapıldığı yerde bulundurulması yükümlülüğünün,
2911 sayılı Yasa'da düzenleme kuruluna verilen görev, yetki ve sorumlulukların
gereği gibi yerine getirilebilmesinin bir sonucu olduğunda kuşku
bulunmamaktadır. Bu bağlamda kuralın, toplantının sükun ve düzen içerisinde
barışçıl bir ortamda gerçekleştirilmesini amaçlayan, hakkın özüne dokunmayan ve
kamu düzeninin korunması amacıyla getirilen bir sınırlama niteliğinde olduğu
anlaşılmaktadır.
Bu nedenlerle itiraz konusu kural, Anayasa'nın 13. ve 34.
maddelerine aykırı değildir. İptal isteminin reddi gerekir.
Osman Alifeyyaz PAKSÜT, Fulya KANTARCIOĞLU ile Serruh KALELİ bu
görüşe katılmamışlardır.
İtiraz konusu kuralın Anayasa'nın 2., 5. ve 26. maddeleri ile
ilgisi görülmemiştir.
B- 28. Maddenin Üçüncü Fıkrasının İncelenmesi
1) Sınırlama Sorunu
Anayasa'nın 152. ve 2949 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve
Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 28. maddesine göre, Anayasa Mahkemesi'ne
itiraz yoluyla yapılacak başvurular, itiraz yoluna başvuran mahkemenin bakmakta
olduğu davada uygulayacağı yasa kuralları ile sınırlıdır. Uygulanacak yasa
kuralları, davanın değişik evrelerinde ortaya çıkan sorunların çözümünde veya
davayı sonuçlandırmada olumlu ya da olumsuz yönde etki yapacak nitelikteki
kurallardır.
Mahkemede bakılmakta olan dava, 2911 sayılı Yasa'nın 11.
maddesindeki yükümlülüğün yerine getirilmemesine ilişkindir. Bu nedenle, 28.
maddenin üçüncü fıkrasına ilişkin esas incelemenin "11 ve..." ibaresiyle
sınırlı olarak yapılmasına oybirliğiyle karar verilmiştir.
2) Anayasa'ya Aykırılık Sorunu
Başvuru kararında itiraz konusu kuralın, 2911 sayılı Yasa'nın 11.
maddesindeki yükümlülüğünü yerine getiren kişilerin, bu yükümlülüğü yerine
getirmeyenlerle birlikte cezalandırılmalarına neden olduğu, bu nedenle
Anayasa'nın 2., 5., 26. ve 34. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
2949 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri
Hakkında Kanun'un 29. maddesine göre, Anayasa Mahkemesi yasaların, kanun hükmünde
kararnamelerin ve TBMM İçtüzüğü'nün Anayasa'ya aykırılığı konusunda ilgililer
tarafından ileri sürülen gerekçelere dayanmak zorunda değildir. İstemle bağlı
kalmak koşuluyla başka gerekçe ile de Anayasa'ya aykırılık incelemesi
yapabileceğinden, iptali istenen kuralla ilgisi nedeniyle Anayasa'nın 38.
maddesi yönünden de inceleme yapılmıştır.
2911 sayılı Yasa'nın 28. maddesinin üçüncü fıkrasında, 11. ve 12.
maddelerde yazılı görevleri yerine getirmeyen düzenleme kurulu üyeleri hakkında
dokuz aydan bir yıl altı aya kadar hapis ve onbin liradan otuzbin liraya kadar
ağır para cezasına hükmolunacağı öngörülmektedir.
Anayasa'nın 38. maddesinin yedinci fıkrasında "Ceza
sorumluluğu şahsidir." hükmüne yer verilmiştir.
İtiraz konusu kuralda, "görevleri yerine getirmeyen
düzenleme kurulu üyeleri hakkında" denilerek, bu kapsama giren
kişilerden söz edilmiştir.
Öte yandan, kuralda yollama yapılan 11. maddedeki görev, her ne
kadar düzenleme kuruluna verilmiş ise de, toplantının yapıldığı yerde üyelerin
bulundurulması için düzenleme kurulunun zorlama yapma yetkisinin olmadığı da
gözetildiğinde, 11. maddedeki görevin yerine getirilmemesine ilişkin ceza
sorumluluğunun, toplu değil, kişisel nitelikte olduğu ve kuralın yalnızca
toplantının yapıldığı yerde hazır bulunmayanlar için uygulanabileceği
anlaşılmaktadır.
Açıklanan nedenlerle "11 ve..." ibaresi,
Anayasa'nın 38. maddesine aykırı değildir. İptal isteminin reddi gerekir.
A. Necmi ÖZLER ile Şevket APALAK farklı gerekçeyle karara
katılmışlardır.
Osman Alifeyyaz PAKSÜT, Fulya KANTARCIOĞLU ile Serruh KALELİ
bu görüşe katılmamışlardır.
İtiraz konusu kuralın Anayasa'nın 2., 5., 26. ve 34. maddeleri
ile ilgisi görülmemiştir.
VI- SONUÇ
6.10.1983 günlü,2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri
Kanunu'nun, 11. maddesinin ikinci tümcesinin ve 28. maddesinin üçüncü
fıkrasında yer alan "11 ve ..." ibaresinin Anayasa'ya aykırı
olmadığına ve itirazın REDDİNE,Osman Alifeyyaz PAKSÜT, Fulya KANTARCIOĞLU ile
Serruh KALELİ'nin karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA, 11.3.2008 gününde karar
verildi.
Başkan
Haşim KILIÇ
|
Başkanvekili
Osman
Alifeyyaz PAKSÜT
|
Üye
Sacit ADALI
|
Üye
Fulya
KANTARCIOĞLU
|
Üye
Ahmet AKYALÇIN
|
Üye
Mehmet ERTEN
|
Üye
A. Necmi ÖZLER
|
Üye
Serdar
ÖZGÜLDÜR
|
Üye
Şevket APALAK
|
Üye
Serruh KALELİ
|
Üye
Zehra Ayla
PERKTAŞ
|
KARŞIOY YAZISI
2911 sayılı Yasa'nın 11. maddesinin en az yedi kişinin katılımıyla
düzenlenecek toplantı ve gösteri yürüyüşleri konusunda kural getirdiği, yediden
az kişinin düşüncelerini topluca açıklama hakkının doğal olarak mevcut
bulunduğu, 28. maddenin üçüncü fıkrasının da toplu ceza sorumluluğu öngörmediği
gerekçesiyle, kuralların Anayasa'ya aykırı olmadığı yolunda çoğunluk görüşüne
ulaşılmış ise de;
28. maddenin üçüncü fıkrası gereğince düzenleme kurulu üyelerinden
birinin dahi hazır bulunmaması halinde toplantı otomatik olarak yasaya aykırı
hale gelmekte olup, yediden az katılımcının ceza yaptırımıyla karşılaşmak ya da
toplantıyı iptal etmek dışında seçenekleri kalmamakta, ceza yaptırımının sadece
toplantı yerine gelmeyen düzenleme kurulu üyesi için söz konusu olduğunun
kabulü halinde ise, bu kişinin toplantıya katılmaktan vazgeçme hakkı ceza
tehdidi ile ortadan kaldırılmış olmaktadır.
Anayasa'da güvence altına alınan şekliyle herkes için toplantı ve
gösteri yürüyüşü
düzenleme hakkını yeterince gözetmediği açık olan kuralların iptali gerektiği
düşüncesiyle,
karara katılmamaktayım.
Başkanvekili
Osman
Alifeyyaz PAKSÜT
|
KARŞIOY
GEREKÇESİ
2911 Sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu'nun 11.
maddesinin ikinci tümcesinde "Düzenleme kurulu, kendi üyelerinden başkan
dahil en az yedi kişiyi toplantının yapıldığı yerde bulundurmakla yükümlüdür.
Bu husus, katılanların kimlikleri belirtilmek suretiyle hükümet komiserince bir
tutanakla tespit edilir" 28. maddesinin üçüncü fıkrasında da 11 ve 12 nci
maddelerde yazılı görevleri yerine getirmeyen düzenleme kurulu üyeleri hakkında
dokuz aydan bir yıl altı aya kadar hapis ve onbin liradan otuzbin liraya kadar
ağır para cezası hükmolunur" denilmektedir.
Anayasa'nın 34. maddesinin ilk fıkrasında herkesin, önceden izin
almadan, silâhsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına
sahip olduğu, ikinci fıkrasında da bu hakkın ancak, milli güvenlik, kamu
düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlığın ve genel ahlâkın veya
başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması amacıyla ve kanunla
sınırlanabileceği belirtilmiştir.
Yasa'nın 11. maddesi ile düzenleme kurulunun, kendi üyelerinden
en az yedi kişiyi toplantının yapıldığı yerde bulundurmakla yükümlü tutulması,
bu sayıya ulaşamayanların toplantı yapmalarını engellemekte olup, Anayasa'nın
34. maddesi uyarınca hakkın sınırlandırılmasına değil ortadan kaldırılmasına
yol açmaktadır.
Çoğunluk gerekçesinde belirtilen Kural'ın, katılımın yedi kişiden
fazla olduğu toplantıları kapsadığı yolundaki yorum ise bu konuda açıklık
bulunmaması nedeniyle kabul edilebilir nitelikte değildir.
Yasa'nın 28. maddesinin üçüncü fıkrasında, "11 ve 12 nci
maddelerde yazılı görevleri yerine getirmeyen düzenleme kurulu üyeleri hakkında
dokuz aydan bir yıl altı aya kadar hapis ve onbin liradan otuzbin liraya kadar
ağır para cezası hükmolunur" denilmektedir. Buna göre 11. madde uyarınca
toplantının yapıldığı yerde hazır bulunması gereken en az yedi kişiden
gelmeyenler olması durumunda sadece bu kişilerin mi, yoksa düzenleme kurulunun
tüm üyelerinin mi ceza yaptırımıyla karşılaşacaklarının açıklığa kavuşturulması
gerekmektedir.
Yasa'nın 28. maddesinin getiriliş amacının 11. maddenin
uygulanmasını sağlamak olduğu dikkate alındığında, bumaddede cezalandırılması
öngörülenleri, 11. maddeye göre toplantının yapıldığı yerde bulunması gereken
en az yedi kişiden gelmeyenlerle sınırlı tutup, bu kişileri bulundurma
yükümlülüğünü yerine getirmeyen düzenleme kurulunun diğer üyelerinin bu kapsam
dışında kaldığını kabul etmek olanaklı değildir. Maddedeki ifade biçimi de
farklı bir yoruma olanak vermemektedir. Bu tür kollektif bir cezalandırma
yönteminin ise Anayasa'nın 38. maddesinde belirtilen cezaların şahsiliği ilkesi
ile bağdaşmadığı açıktır.
Öte yandan, Yasa'nın 28. maddesinde 11. maddede yazılı görevleri
yerine getirmeyen düzenleme kurulu üyeleri hakkında ceza yaptırımı öngörülmesi,
hazır bulunan kurul üyelerinin, yaptırımla karşılaşmamak için toplantının
iptali yoluna gidebilmelerine olanak sağlayacaktır. Böyle bir durum
gerçekleştiğinde de toplantı yapmak isteyenler bu haklarını kullanamamış
olacaklardır.
Belirtilen nedenlerle itiraz konusu kuralların Anayasa'nın 34.
maddesine aykırı olduğu ve iptali gerektiği düşüncesiyle çoğunluk görüşüne
katılmıyorum.
DEĞİŞİK
GEREKÇE
Anayasa'nın 26. maddesinde, herkesin düşünce ve kanaatlerini söz,
yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma
hürriyetine sahip olduğu belirtilmiş, bu özgürlüğün sınırlama nedenleri
gösterilmiş, maddeye 4709 sayılı Yasa'yla eklenen son fıkrada da
"Düşünceyi açıklama ve yayma hürriyetinin kullanılmasında uygulanacak
şekil, şart ve usuller kanunla düzenlenir" denilmiştir.
Anayasanın "Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme
hakkı" başlıklı 34. maddesi şöyledir:
"Herkes, önceden izin almadan, silahsız ve saldırısız
toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir.
Toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkı ancak, milli güvenlik, kamu
düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlığın ve ahlakın veya başkalarının
hak ve özgürlüklerinin korunması amacıyla ve kanunla sınırlanabilir.
Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının kullanılmasında
uygulanacak şekil, şart ve usuller kanunda gösterilir."
Anayasa'nın 34. maddesi gereği çıkarılan 2911 sayılı Toplantı ve
Gösteri Yürüyüşleri Kanunu'nda toplantı ve gösteri yürüyüşünün tanımları
yapılmış, bu kanuna tabi olmayan toplantılar sayılmış ve bu hakkın
kullanılmasına ilişkin esas ve usuller belirlenmiştir.
2911 sayılı Yasa'nın anayasal denetimi yapılırken öncelikle
Yasa'nın kapsamı içerisinde olan toplantı ve gösterilerin niteliğinin
saptanması gerekmektedir. Yasa'da belirtilen istisnalar dışında örneğin,
Anayasa'nın 26. maddesi çerçevesinde topluca yapılan bir basın açıklamasını da
bu Yasa'nın kapsamı içerisinde görmek mümkün değildir. Nitekim, Yargıtay
içtihatlarında 2911 sayılı Yasa'da belirtilen usullere uyulmadan yapılanbu tür
eylemlerin anılan Yasa'ya göre suç oluşturmadığı kabul edilmektedir (8.Dairenin
6.3.2002 tarih E.2001/9056, K.2002/2381 sayılı, 23.1.2004 tarih E.2002/12823,
K.2004/323 sayılı, 17.6.2004 tarih E2003/3291, K.2004/5569 sayılı kararları).
Bu nedenle, Anayasa'nın 26. maddesinde düzenlenen "düşünceyi açıklama ve yayma"
özgürlüğünün topluca kullanılmasındaki şekil, şart ve usuller 2911 sayılı Yasa
kapsamına giren bir durum olmadığı sürece ayrı bir yasanın konusunu oluşturması
gerekir.
2911 sayılı Yasa'ya tabi olan toplantı ve gösteri yürüyüşünün
kamu düzenini bozmadan gerçekleştirilmesi gerektiğinden Yasakoyucu, bu hakkı
kullanmak isteyenlerin en az yedi kişiden oluşan bir düzenleme kurulu
oluşturmalarını gerekli görmüş ve düzenleme kuruluna bazı yükümlülükler
getirmiştir. Bu yükümlülükler, kollektif haklardan olan "toplantı ve
gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı"nın niteliğinden
kaynaklanmaktadır.
Düzenleme kuruluna getirilen yükümlülüklerden biri de, somut
olayda da söz konusu olan ve Yasa'nın 11. maddesinde yer alan düzenleme
kurulunun "kendi üyelerinden başkan dahil en az yedi kişiyi toplantının
yapıldığı yerde bulundurmak" yükümlülüğüdür. Yasa'nın iptali istenilen 28.
maddesinin üçüncü fıkrasında da bu yükümlülüğü yerine getirmeyen düzenleme
kurulu üyeleri hakkında hapis ve para cezası yaptırımı öngörülmüştür. Düzenleme
kurulu üyelerine getirilen yükümlülük toplantının yapılacağı yerde hazır
bulunmak olmayıp, başkan dahil en az yedi kişiyi toplantı ve gösterinin
yapılacağı yerde hazır bulundurmak olduğundan bu durum gerçekleşmediği sürece
orada bulunmuş olmak suçun oluşumunu etkilememektedir. Ancak, yargılamayı yapan
mahkemenin somut olayda suçun manevi unsuru açısından yapacağı değerlendirme
saklıdır.
Toplantı ve gösteri yürüyüşüne iştirak edeceklerin sayısı önceden
belirlenemeyeceğine göre, toplantı ve gösteri yürüyüşünün düzen içerisinde
gerçekleştirilebilmesi, suç işleyenler olursa takibinin yapılabilmesi,
başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunabilmesi amacıyla Yasakoyucunun,
düzenleme kurulundan başkan dahil en az yedi kişinin toplantı ve gösteri
yürüyüşünün yapılacağı yerde hazır bulunmasını gerekli gördüğü anlaşılmaktadır.
Kuşkusuz sayının daha az belirlenmesi de mümkündür. Ancak, toplantı ve gösteri
yürüyüşü düzenleme hakkının niteliği ile Anayasa'da öngörülen sınırlama
nedenleri gözetildiğinde bunun ölçüsüz bir düzenleme olduğu söylenemez.
Yasakoyucunun suç ve ceza politikasının gereği olarak Anayasa
kuralları ile ceza hukukunun temel ilkelerini gözetmek koşuluyla hangi
eylemlerin suç sayılacağını ve bunlara verilecek cezaları belirlemekte takdir
hakkı bulunmaktadır. Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme kurulu üyelerine,
başkan dahil en az yedi kişiyi toplantının yapıldığı yerde hazır bulundurmak
yükümlülüğü getirilmesi ve buna uyulmaması halinde yaptırım öngörülmesi de bu
çerçevede yapılmış bir düzenlemedir. Yasa'nın 11. maddesine göre,toplantı ve
gösteri yürüyüşünün yapılacağı yerde düzenleme kurulu üyelerinden başkan dahil
en az yedi kişinin bulunup bulunmadığı hususu kimlikleri belirtilmek suretiyle
hükümet komiserince bir tutanakla saptanacağından, bu saptamayla yeterli
kişinin orada bulunmadığını kesin olarak öğrenmiş olan Başkan veya üyelerin,
toplantı ve gösteri yürüyüşünün yapılmamasını hükümet komiserinden istemeleri
halinde cezai sorumluluklarının olamayacağı açıktır. Bunun aksine bir davranış
kimseden beklenilemeyeceğinden, 2911 sayılı Yasa'nın 12. ve 13. maddelerinde bu
durum toplantı ve gösteri yürüyüşünün sona erdirilmesi sebebi olarak
belirtilmemiş olsa da evleviyetle uygulanması gerekecektir.
Bu nedenlerle itiraz konusu kurallar,Anayasa'nın 34. ve 38.
maddelerine aykırı değildir.
Çoğunluk kararına bu gerekçe ile katılıyoruz.
Üye
A. Necmi ÖZLER
|
Üye
Şevket APALAK
|
KARŞIOY
YAZISI
2911 sayılı Yasa'nın 11. maddesinin ikinci tümcesinde, DÜZENLEME
KURULU'nun kendi üyelerinden başkan dahil en az 7 kişiyi toplantının yapıldığı
yerde bulunduracağı, bu görevi yerine getirmeyen KURUL ÜYELERİ hakkında 9 aydan
18 aya kadar hapis ve onbin liradan otuz bin liraya kadar ağır para cezası
alacağı öngörülmektedir.
Anayasa'nın 34. maddesi, herkesin sahip olduğu toplantı hakkının
tadat ettiği unsurlar ile sınırlanabileceğini söylemekte iken, itiraz konusu bu
kural'da bir sınırlama içermektedir.
Bir temel hak olduğu kuşkusuz "toplantı hakkı"
konusunda yapılacak yasal düzenleme; hakkın özüne dokunmadan Anayasa'nın sözüne
ve ruhuna uygunlukla orantılı bir sınırlama olmalı, ancak özgürlüğü yok
etmemeli, amaca ulaşmaya engel olmamalı, kullanmayı ciddi surette
güçleştirmemeli ve etkisini ortadan kaldıracak nitelik taşımamalıdır.
Toplantı, Gösteri ve Yürüyüş Kanunu'nun genel gerekçesi ile,
yasa'nın ruhuna ve sözüne uygun olarak bakıldığında, düşünce hürriyetinin
yayılmasını teminen buna vasıta olacak toplantının genel sınırlama ilkeleri
amacı ile örtüştüğü oranda, kamuya zarar vermemesi, suç işlemeyi önlemesi,
asayişsiz bir ortam yaratmaması ve ahlaklı bir düzeni de teminen yer, zaman
belirlenerek görevli kurulun yetki ve sorumluluklarının belirlendiği ifade
edilmeye çalışılmış ise de 11. maddesi kendi içinde anlam ve kapsamı itibarı
ile bu genel gerekçe ile örtüşmemektedir.
Toplantılarının küçük ya da büyüklüğü ölçüsü düşünülmeden aslen
yedi kişinin bir düzenleme kurulu oluşturması ve toplantının kamu düzenine
zarar vermeden amacına ulaşmasında en az yeterli yetki ve sorumluların olay
yerinde bulunması isteği, ölçüsüz bir sınırlama gibi anlaşılmayabilir. Ancak
küçük ölçekli toplantılarda yedi kişilik bir düzenleme kuruluna ihtiyaç
bulunulmasının düşünülmeyeceği de tabiidir.
O halde; bir yandan kendini, mesleğini, sorunlarını geliştirmek
isteyen birey ya da tüzel kişilik diğer yandan özünde en az yedi kişi olma
zorunluluğu, kalkınmakta olan yörelerde aynı iş kolu ya da meslek grubunda bu
yeter sayıda birey bulunamayabileceği, bulunsa da toplantıya katılma
zorunluluğu getirilmeyeceği de bir vakıadır.
Konusunda gelişmeye öncülük edecek müteşebbis ruhu ve fikir yayma
özgürlüğünü kısıtlayan bu haklı amaca ulaşmak için kural düzenlemenin orantılı
bir özgürlük ve zorunluluk içerdiği söylenemez.
Anayasada 34. maddesindeki "herkes" sözcüğü bir bireyin
bile gelişimine ve toplumsal bilgilenmeye katkıda bulunma amaçlı ve maddenin
genel ilkesi gereğini ifade etmeye çalıştığı düşünüldüğünde, düzenleme ile
gelen sınırlama hakkın özünü ortadan kaldırma amaçlı ve ölçüsüz ve amaçla
orantısız bir kayıtlama alanı yarattığı, insan hak ve özgürlüğünü
sınırlandıran, koruyan bir işlem/eylem sayılmayacak durumu ifade eden
düzenlemenin hukuk devleti ilkesine uygun olmaması ile de Anayasa'nın 34. ve 2.
maddelerine aykırıdır.
Anılan düzenleme de yerine getirilmesi gereken görev 7 kişiyi
toplantı mahallinde bulundurmak ve bunu yapacak olanda kurul yani yine aynı 7
kişi olacaktır. Düzenleme'de toplantıda bulunmayanlar ceza alır demedikçe,
yerine getirilmeyen görev sorumluluğu bireysellikten çıkıp kollektifliğe
dönmektedir. Kuraldaki bu ifade biçimi hukuk düzeninin aradığı açıklık,
belirlilik ilkeleri ile bağdaşmamaktadır.
Bu nedenler ile kural Anayasa'nın 2. maddesine, katılmayan üyenin
varlığı halinde katılanların ceza almasını önlemek adına toplantıyı iptal
katılanları cezalandırma ve toplantı hakkının kullanımını da işlemez hale
getirecek bir alan yarattığından Anayasa'nın 34. maddesine de aykırıdır.
Bu nedenlerle çoğunluk görüşüne katılınmamıştır.