ANAYASA
MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı : 2007/51
Karar Sayısı : 2007/56
Karar Günü : 15.5.2007
Resmi Gazete Tarih-Sayısı : 29.11.2007-26715
İPTAL DAVASINI AÇAN: Türkiye Büyük Millet
Meclisi üyeleri Ali TOPUZ, Kemal ANADOL ve 126 Milletvekili.
İPTAL DAVASININ KONUSU: TBMM İçtüzüğü'nün
121. maddesinin birinci fıkrasındaki “Anayasanın 102. maddesindeki hükümlere
göre” ibaresini eylemli olarak değiştirdiği ileri sürülen TBMM'nin 2.5.2007
tarihli 97. Birleşiminde alınan kararının 11. Cumhurbaşkanı'nın seçimine
ilişkin (b), (c) ve (d) bentlerinin iptaline ve yürürlüğünün durdurulmasına
karar verilmesi istemidir.
II- METİNLER
A- İptali İstenilen Türkiye Büyük Millet Meclisi Kararı
TBMM'nin 2.5.2007 tarihli 97. Birleşiminde alınan kararının 11.
Cumhurbaşkanı'nın seçimine ilişkin (b), (c) ve (d) bentlerinin de yer aldığı
ilgili bölümü şöyledir:
“Anayasa Mahkemesinin 1.5.2007 tarihinde vermiş olduğu Karar
gereğince, Cumhurbaşkanı seçimi için, Anayasanın 102 nci maddesi gereğince
Genel Kurulda yapılacak oylamalardan;
a) 1.5.2007 tarihinde Anayasa Mahkemesince verilen karar doğrultusunda
Cumhurbaşkanlığı seçimine ilişkin 2.5.2007 tarihinde (bugün) gerçekleştirilecek
oylamanın yapılmaması,
b) Birinci oylamanın 6 Mayıs 2007 Pazar günü saat: 11.00'de
başlayacak birleşimde yapılması,
c) Birinci oylamada toplantı yeter sayısı (367) sağlanamadığı
takdirde, birinci oylamanın 9 Mayıs 2007 Çarşamba günkü birleşimde saat:
14.30'da tekrarlanması, toplantı yeter sayısının sağlanması halinde ikinci
oylamanın 9 Mayıs 2007 Çarşamba günkü birleşimde saat: 14.30'da yapılması,
d) Üçüncü ve dördüncü oylamaların sırayla 12 Mayıs 2007 Cumartesi
saat: 17.00'de ve 15 Mayıs 2007 Salı günü saat: 19.30'da başlayacak
birleşimlerde yapılması,
e) Bu amaçla 6 Mayıs Pazar ve 12 Mayıs Cumartesi günleri de Genel
Kurulun toplanması,
f) Oylamaların ardından kanun tasarı ve tekliflerinin görüşülmesi,
….. (kararlaştırılmıştır)”.
B- Dayanılan Anayasa Kuralı
Dava dilekçesinde, Anayasa'nın 102. maddesine dayanılmıştır.
C- İlgili İçtüzük Kuralı
TBMM İçtüzüğü'nün Cumhurbaşkanı seçimini düzenleyen 121. maddesi
şöyledir:
“Cumhurbaşkanı, Anayasanın 101
inci maddesinde yazılı nitelikleri taşıyan adaylar arasından, Anayasanın 102
nci maddesi hükümlerine göre seçilir.
Cumhurbaşkanı seçiminin sonucu, yeni Cumhurbaşkanına, Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanının ve birleşimde görevli Başkanlık Divanı
Üyelerinin imzaladıkları bir tutanakla bildirilir.
Cumhurbaşkanı seçimi tamamlanınca Başkan, yeni Cumhurbaşkanına
seçildiğini bildirmek üzere oturumu kapatır.”
III- İLK İNCELEME
Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün 8. maddesi uyarınca 15.5.2007
tarihinde yapılan ilk inceleme toplantısında, öncelikle, iptali istenilen TBMM
kararının Anayasa'ya uygunluk denetimi konusunda Anayasa Mahkemesi'nin görevli
olup olmadığının bir ön sorun olarak incelenmesi gerekmiştir.
Anayasa'nın 148. maddesinin birinci fıkrasında “Anayasa
Mahkemesi, kanunların, kanun hükmünde kararnamelerin ve Türkiye Büyük Millet
Meclisi İçtüzüğünün Anayasaya şekil ve esas bakımlarından uygunluğunu denetler.
Anayasa değişikliklerini ise sadece şekil bakımından inceler ve denetler.”;
85. maddesinde ise “Yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına veya
milletvekilliğinin düşmesine 84 üncü maddenin birinci, üçüncü veya dördüncü
fıkralarına göre karar verilmiş olması hallerinde, Meclis Genel Kurulu
kararının alındığı tarihten başlayarak yedi gün içerisinde ilgili milletvekili
veya bir diğer milletvekili, kararın, Anayasaya, kanuna veya İçtüzüğe
aykırılığı iddiasıyla iptali için Anayasa Mahkemesine başvurabilir. Anayasa
Mahkemesi, iptal istemini onbeş gün içerisinde kesin karara bağlar.” denilmektedir.
Anayasa'nın 85. maddesinde sözü edilen yasama dokunulmazlığının
kaldırılmasına veya milletvekilliğinin düşmesine ilişkin TBMM kararları ile
Anayasa'nın 148. maddesinde belirtilen TBMM İçtüzüğü'nün hukuki nitelikleri
bakımından birer parlamento kararı olduklarında duraksama bulunmamaktadır.
Anayasa'da sayılarak gösterilen bu kararlar dışında kalan parlamento kararları
kural olarak Anayasa'ya uygunluk denetimine bağlı tutulamamakta ise de, Anayasa
Mahkemesi'nin bir çok kararında belirtildiği gibi, iptali istenilen bir yasama
tasarrufunun Anayasal denetime bağlı tutulabilecek nitelikte olup olmadığı
saptanırken sadece, onun bu tasarrufta bulunan organ tarafından nasıl
nitelendirildiğine ve hangi ismin verildiğine veya bu işlemin nasıl bir yöntem
izlenerek yapıldığına bakılması yeterli olmayıp, hukuksal niteliği, etkisi ve
doğurduğu sonuçlar gözetilmelidir. Yapılacak değerlendirme sonucunda, iptali
istenilen tasarrufun, Anayasa'nın 148. maddesi uyarınca Anayasa Mahkemesi'nin
denetim alanına giren kanun, KHK veya TBMM İçtüzüğü ile aynı değer ve etkide
bir işlem olduğu kanısına varılırsa bu işlem Anayasa Mahkemesi'nce
denetlenebilir. Aksi halde, hukuksal nitelikleri, etkileri ve meydana
getirdikleri sonuçlar bakımından, Anayasa'ya uygunluk denetimine tabi tutulan
kanun, KHK ve TBMM İçtüzüğü ile eşdeğerde bulunan ve bu nedenle de belirtilen
işlemlere özgü yöntem ve isimlerle tesis edilip, hukuki varlık kazanması
gereken bazı yasama tasarrufları, farklı yöntem ve isimlerle hukuk sistemine
dahil edilerek Anayasa'ya uygunluk denetiminin kapsamı dışına çıkarılabilir.
Bu durumda adı yeni bir içtüzük düzenlemesi veya değişikliği
olmadığı ve içtüzük yapılması ve değiştirilmesindeki yöntem uygulanmadığı halde
değer ve etkisi bakımından birer içtüzük kuralı niteliğinde olan TBMM kararları
anayasal denetime bağlı tutulabilir. Değer ve etkileri bakımından aralarında
fark bulunmayan yasama tasarruflarının aynı yargısal denetime bağlı tutulmaları
hukuk devleti olmanın da gereğidir.
Dava konusu 2.5.2007 tarihli 97. Birleşimde alınan Türkiye Büyük
Millet Meclisi kararının anayasa yargısı bağlamında tartışılması gereken yönü,
esas itibariyle bu karar alınırken, 11. Cumhurbaşkanı'nın seçimine ilişkin
birinci, ikinci, üçüncü ve dördüncü tur oylamaları arasında Anayasa'nın 102.
maddesinin üçüncü fıkrasındaki “En az üçer gün ara ile yapılacak
oylamaların” ibaresine uyulup uyulmadığı ile ilgilidir. TBMM
İçtüzüğü'nün 121. maddesinin birinci fıkrasında “Cumhurbaşkanı, …
Anayasanın 102 nci maddesi hükümlerine göre seçilir” denilmektedir.
Dava konusu kararda, söz konusu oylamaların 6, 9, 12 ve 15 Mayıs
2007 tarihlerinde kararda belirtilen saatlerde yapılması öngörülmüştür. Anayasa
ve TBMM İçtüzüğü'nde gün olarak öngörülen ara vermenin, gün hesabıyla yapılması
zorunludur. Bu bağlamda iki oylama arasında üç gün aradan söz edilebilmesi
için, önceki oylamadan sonra gün hesabıyla üç tam günün geçmesi ve en az
dördüncü günde sonraki oylamanın yapılması gerekir. Bu nedenle kararda saat
hesabıyla üç günün geçmiş olmasının, “en az üç gün ara” koşulunu sağlamadığı
açıktır.
Bu durumda kararla, Anayasa'nın 102. maddesinin üçüncü
fıkrasındaki oylamalar arasında en az üçer gün ara olması kuralına da yollama
yapan TBMM İçtüzüğü'nün 121. maddesinin birinci fıkrasındaki kurala uyulmayıp,
yeni bir içtüzük hükmü ihdas edilmiş olduğundan bu kararın Anayasa'ya
uygunluğunun denetlenmesi, Anayasa Mahkemesi'nin görev ve yetkisi içindedir.
Açıklanan nedenlerle, dava konusu 2.5.2007 günlü TBMM kararının
(b), (c) ve (d) bentlerinin bir içtüzük hükmü ihdası niteliğinde olduğuna ve
işin esasının incelenmesine, Tülay TUĞCU ve Sacit ADALI'nın “iptal isteminin
görevsizlik nedeniyle reddi gerektiği” yolundaki karşıoyları ve oyçokluğuyla
karar verilmiştir.
IV- ESASIN İNCELENMESİ
Dava dilekçesi, işin esasına ilişkin rapor, iptali istenilen TBMM
kararı, dayanılan Anayasa kuralı, ilgili görülen TBMM İçtüzüğü kuralı ve
bunların gerekçeleri ile diğer yasama belgeleri okunup incelendikten sonra
gereği görüşülüp düşünüldü:
Dava dilekçesinde, TBMM'nin iptali istenilen kararında 11.
Cumhurbaşkanı'nın seçimi için öngörülen oylamalar arasında üçer gün aranın
olmadığı, oylama takviminin dört oylamayı da kapsayacak şekilde yapılması
gerektiği halde kabul edilen terditli bir oylama düzeniyle dördü aşacak şekilde
oylamaya neden olunduğu, kararın TBMM İçtüzüğü'nün 121. maddesinin birinci
fıkrasındaki “Cumhurbaşkanı, … Anayasanın 102 nci maddesi hükümlerine
göre seçilir” kuralını değiştirdiği ve Anayasa'nın 102. maddesine
aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
TBMM Genel Kurulu'nun 9 Mayıs 2007 günlü Birinci Oturumunda, tek
aday olan Abdullah GÜL'ün 11. Cumhurbaşkanlığı adaylığından çekildiğine dair
dilekçesi okunduktan sonra, Cumhurbaşkanı adayı kalmadığından, Cumhurbaşkanı
seçimine ilişkin oylamaların yapılma imkânının bulunmadığı, bu nedenle
Cumhurbaşkanı seçimi için daha önce yapılması kararlaştırılan oylamaların iptal
edildiği görülmektedir.
Böylece içtüzük hükmü ihdası niteliğinde olan iptal istemine konu
TBMM kararının uygulanma olanağının kalmadığı anlaşılmaktadır.
Buna göre, Cumhurbaşkanı adayının adaylıktan çekilmesi nedeniyle
iptali istenilen karara ilişkin konusu kalmayan istem hakkında karar
verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekir.
Tülay TUĞCU, Fulya KANTARCIOĞLU, Ahmet AKYALÇIN, Mustafa YILDIRIM
ve Osman Alifeyyaz PAKSÜT bu görüşe katılmamışlardır.
V- YÜRÜRLÜĞÜN DURDURULMASI İSTEMİ
Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin 2.5.2007 günlü, 97. birleşiminde
alınan kararın (b), (c) ve (d) bentleri hakkında 15.5.2007 günlü, E.2007/51,
K.2007/56 sayılı kararla karar verilmesine yer olmadığına karar verildiğinden,
bu bentlere ilişkin KONUSU KALMAYAN YÜRÜRLÜĞÜN DURDURULMASI İSTEMİ HAKKINDA
KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA, 15.5.2007 gününde OYBİRLİĞİYLE karar
verilmiştir.
VI- SONUÇ
Cumhurbaşkanı adayının adaylıktan çekilmesi nedeniyle Türkiye
Büyük Millet Meclisi'nin 2.5.2007 günlü, 97. birleşiminde alınan kararın (b),
(c) ve (d) bentlerine ilişkin KONUSU KALMAYAN İSTEM HAKKINDA KARAR VERİLMESİNE
YER OLMADIĞINA, Tülay TUĞCU, Fulya KANTARCIOĞLU, Ahmet AKYALÇIN, Mustafa
YILDIRIM ile Osman Alifeyyaz PAKSÜT'ün karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA, 15.5.2007 gününde
karar verildi.
Başkan
Tülay
TUĞCU
|
Üye
Sacit
ADALI
|
Üye
Fulya
KANTARCIOĞLU
|
Üye
Ahmet
AKYALÇIN
|
Üye
Mehmet
ERTEN
|
Üye
Mustafa
YILDIRIM
|
Üye
Cafer
ŞAT
|
Üye
A.
Necmi ÖZLER
|
Üye
Şevket
APALAK
|
Üye
Serruh
KALELİ
|
Üye
Osman
Alifeyyaz PAKSÜT
|
KARŞIOY
Dava, TBMM İçtüzüğü'nün 121. maddesinin birinci fıkrasındaki
“Anayasanın 102 nci maddesi hükümlerine göre” ibaresini eylemli olarak
değiştirdiği ileri sürülen TBMM'nin 2.5.2007 tarihli 97. Birleşiminde alınan
kararının 11. Cumhurbaşkanı'nın seçimine ilişkin (b), (c) ve (d) bentlerinin
iptali ve yürürlüğünün durdurulması istemiyle açılmıştır.
Dava konusu işlem İçtüzük ihdası değil TBMM kararıdır. Zira
İçtüzük değişikliğinin hangi yöntemlere uyularak yapılacağı bizzat İçtüzüğün
181. maddesinde gösterilmiştir. Bu yöntem dışında ancak İçtüzükte hüküm
bulunmaması nedeniyle hemen çözüm bekleyen bir sorunun halli amacıyla alınan
ihdasî kararlar İçtüzük değişikliği kabul edilebilir. Dava konusu işlem bu
nitelikte olmayıp denetimi Anayasa Mahkemesi'nin görev alanına girmeyen bir
Meclis kararıdır. Bu nedenle davanın görev yönünden reddi gerekir.
Ancak bu görüşümüz kabul görmeyerek dava konusu işlem bir İçtüzük
değişikliği olarak kabul edildiğine göre, Cumhurbaşkanı adayının adaylıktan
çekilmesi nedeniyle uygulanamayacak olması kararın Anayasal denetimini
engellemez.
Bu nedenle davanın esasının incelenerek Anayasa'nın 102. maddesine
aykırı olan kararın iptali gerekirken, karar verilmesine yer olmadığı yolundaki
çoğunluk kararına katılmıyorum.
KARŞIOY
TBMM İçtüzüğü'nün 121. maddesinin birinci fıkrasındaki “Anayasanın
102 nci maddesi hükümlerine göre” ibaresini eylemli olarak değiştirdiği ileri
sürülen TBMM'nin 2.5.2007 tarihli 97. Birleşiminde alınan kararının 11.
Cumhurbaşkanı'nın seçimine ilişkin (b), (c) ve (d) bentlerinin iptaline ve
yürürlüğünün durdurulmasına dair istemle ilgili olarak;
Dava konusu işlem İçtüzük ihdası değil TBMM kararıdır. Anayasa'da
sayılan istisnai haller dışında TBMM kararları üzerinde Anayasa Mahkemesi
denetimi yoktur. İptal isteminin görevsizlik nedeniyle reddi gerekir.
Bu sebeple çoğunluk yorumuna ve görüşüne katılmamaktayım.
KARŞIOY
GEREKÇESİ
Davacılar tarafından, Cumhurbaşkanı seçimi için Anayasa'nın 102.
maddesi uyarınca Genel Kurul'da yapılacak oylama tarihlerine ilişkin TBMM'nin
2.5.2007 günlü 97. Birleşiminde alınan kararın, içtüzük değişikliği niteliğinde
olduğu ileri sürülerek iptali istenmiştir.
Anayasa Mahkemesi'nin bir çok kararında belirtildiği gibi, bir
yasama metnine verilen ad, onun anayasaya uygunluk denetimine bağlı tutulup
tutulamayacağının saptanmasında tek ve yeterli ölçüt değildir. Yasama
belgesinin içeriği de incelenerek niteliğinin belirlenmesi gerekir. Yapılan
inceleme söz konusu belgenin Anayasal denetime bağlı tutulan işlemlerle
eşdeğerde ve etkinlikte olduğunu ortaya koyuyorsa, onun da adı ne olursa olsun
aynı biçimde denetlenebilmesi gerekir.
TBMM İçtüzüğü'nün 121. maddesinin ilk fıkrasında,
Cumhurbaşkanı'nın Anayasa'nın 101. maddesinde yazılı nitelikleri taşıyan
adaylar arasından Anayasa'nın 102. maddesi hükümlerine göre seçileceği
belirtilmekte, Anayasa'nın 102. maddesinin Cumhurbaşkanı seçimi oylamalarını
düzenleyen üçüncü fıkrasında da oylamaların en az üçer gün ara ile yapılması
öngörülmektedir.
TBMM'nin 2.5.2007 günlü 97. Birleşiminde alınan Cumhurbaşkanı
seçim takvimine ilişkin kararın (c) bendinde “Birinci oylamada (6 Mayıs 2007)
toplantı yeter sayısı (367) sağlanamadığı takdirde, birinci oylamanın 9 Mayıs
2007 Çarşamba günkü birleşimde saat 14.30'da tekrarlanması, toplantı yeter
sayısının sağlanması halinde ikinci oylamanın 9 Mayıs 2007 Çarşamba günkü
birleşimde saat 14.30'da yapılması kararlaştırılarak, toplantı yeter sayısının
9 Mayıs 2007 de sağlanabilmesi durumunda, ikinci oylamanın da aynı tarihte
yapılması öngörülmüş böylece içtüzüğün göndermede bulunduğu Anayasa'nın 102.
maddesinde belirtilen oylamalar arasında en az üçer gün ara bulunması koşuluna
uyulmamıştır.
Her içtüzüğe aykırı uygulamanın, kuşkusuz içtüzük değişikliği
niteliğinde olduğu ileri sürülemez. Ancak, kaynağını Anayasa'dan alan İçtüzük
kurallarının yerleşik uygulamalarından sapma içeren veya bilinçli olarak
değiştirme iradesi taşıyan uygulamalarının içtüzük değişikliği niteliğinde
olduğunda duraksanamaz.
TBMM'nin Anayasa'nın 121. maddesiyle ilgili uygulamalarında bugüne
kadar Cumhurbaşkanı seçimi oylamalarının en az üçer gün ara ile yapılacağı
yolundaki kurala uyularak asgari sürelere bağlı kalındığı görülmektedir. Dava
konusu kararla bu yerleşmiş uygulamadan farklı olarak iki oylama arasında en az
üçer gün ara bulunması koşulu yerine getirilmeyerek, içtüzüğün 121. maddesi
eylemli olarak değiştirilmiştir. Bu nedenle eylemli içtüzük değişikliği niteliğindeki
karara ilişkin davanın esasının incelenmesi gerekir.
Öte yandan, Anayasa Mahkemesi seçim işlemini değil ona esas olan
oylama takvimine ilişkin TBMM kararını, İçtüzük değişikliği niteliğinde görerek
denetim kapsamına aldığından, Cumhurbaşkanı seçimi sürecinde Cumhurbaşkanı
adayının, adaylıktan çekilmesi nedeniyle seçimin tamamlanamamasının, dava
konusu içtüzük değişikliği niteliğindeki TBMM kararı aynı biçimde bir kararla
geri alınmadıkça veya iptal edilmedikçe anayasal denetimi etkilemeyeceği açıktır.
Bu durumda, İçtüzük'te yapılan dava konusu eylemli değişikliğin,
Anayasa'nın 102. maddesindeki oylama sürelerine ilişkin kurala aykırılık
oluşturduğu bu nedenle iptali gerektiği düşüncesiyle “konusu kalmayan istem
hakkında karar verilmesine yer olmadığı” yolundaki çoğunluk görüşüne
katılmıyorum.
KARŞI
OY
Anayasa'nın 148. maddesinde Anayasa Mahkemesi'nin, kanunların,
kanun hükmünde kararnamelerin ve Türkiye Büyük Millet Meclisi içtüzüğünün
Anayasa'ya şekil ve esas bakımlarından uygunluğunu, Anayasa değişikliklerinin
ise sadece şekil bakımından inceleyip denetleyeceği hükme bağlanmıştır. Buna
koşut olarak 2949 sayılı “Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu Ve Yargılama Usulleri
Hakkında Kanun” da benzer düzenleme yer almıştır.
Anılan hükümlerden de anlaşıldığı gibi Anayasa'nın 85. maddesinde
düzenlenen yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına veya üyeliğin düşmesine
ilişkin ayrık durumlar dışında Anayasa'da Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin
“karar” niteliğindeki işlemlerin anayasal yargı denetimine tâbi tutan açık bir
düzenleme bulunmamaktadır.
Ancak bir yasama metnine verilen ad o metnin anayasal yargı
denetimine tâbi olup olmayacağı konusunda tek ve yeterli ölçüt olamaz. Metnin
içeriğinin ve özünün de göz önünde bulundurulması gerekir. Anayasa
Mahkemesi'nin yerleşik kararlarında belirtildiği gibi yasama metnine verilen
ismin anayasal denetiminde tek ve yeterli ölçü olmadığı, yasama metninin kapsam
ve özününde göz önünde bulundurulması gerektiği, ismi meclis kararı da olsa
içtüzük değerinde, niteliğinde ve etkisinde olan yasama metinlerinin de denetim
konusu olacağı; aksi halde içtüzük etkisi doğuran meclis kararlarının Anayasal
yargı denetiminden kaçırılması neticesini doğuracağı kuşkusuzdur.
Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin 2.5.2007 günlü 97. birleşiminde
alınan karar ile 11. Cumhurbaşkanı'nın seçimine ilişkin (b), (c) ve (d)
bentlerinin İçtüzüğün 121. maddesindeki “Anayasa'nın 102. maddesindeki
hükümlere göre” ibaresini eylemli olarak değiştirdiği ileri sürülmüştür.
Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü yasama meclisinin, kendi iç
çalışmalarını düzenlemek amacıyla koydukları kurallardır.
Anayasa'nın 95. maddesinin birinci fıkrasında, Türkiye Büyük
Millet Meclisi çalışmalarının kendi yaptığı içtüzük hükümlerine göre
yürütüleceği belirtilmiştir. Buna göre bir konunun içtüzükle düzenlenebilmesi
için onun, meclisin çalışma alanı içinde olması gereklidir. TBMM İçtüzüğü Genel
Kurul tarafından kabul edilir ve Cumhurbaşkanı tarafından yayımlanmaya tabi
olmadan “karar” başlığı altında Resmi Gazete'de yayımlanır.
Öte yandan TBMM İçtüzüğü'nün 181. maddesinde “İçtüzükte değişiklik
yapılmasını öngören teklifler, milletvekillerince yapılabilir. Bunlar hakkında,
Kanun teklifleri hakkındaki hükümler uygulanır.
Bu teklifler, Anayasa komisyonunda incelendikten sonra, bu
komisyonun raporu esas almak üzere, Genel Kurulda görüşülür ve
sonuçlandırılır…” denilerek içtüzük kuralının değiştirilebilme koşuları
belirtilmiştir.
İçtüzüğün 121. maddesinin birinci fıkrasında “…Cumhurbaşkanı,
Anayasa'nın 101 nci maddesinde yazılı nitelikleri taşıyan adaylar arasından,
Anayasa'nın 102 nci maddesi hükümlerine göre seçilir” denilmiş; Anayasa'nın
102. maddesinin üçüncü fıkrasında da, oylamaların enaz üçer gün ara ile
yapılacağı, ilk ikisinde üye tamsayısının üçte iki çoğunluk oyunun
sağlanamaması halinde üçüncü oylamaya geçileceği, üçüncü oylamada üye
tamsayısının salt çoğunluğunu sağlayan adayın Cumhurbaşkanı seçilmiş olacağı,
bu oylamada üye tamsayısının salt çoğunluğu sağlanmadığı takdirde üçüncü
oylamada ençok oy almış bulunan iki aday arasında dördüncü oylamanın
yapılacağı, bu oylamada da üye tamsayısının salt çoğunluğu ile Cumhurbaşkanı
seçilemediği takdirde Türkiye Büyük Millet meclisi seçimlerinin yenileneceği
hükme bağlanmıştır.
Buna göre, yapılacak oylamalarda en az üçer günlük aranın
bulunması gerekmektedir.
Oysa, 11. Cumhurbaşkanının seçimine ilişkin olarak Türkiye Büyük
Millet Meclisi Genel Kurulu'nun 2.5.2007 günlü 97. birleşiminde, alınan kararla
ilk oylamada toplantı yeter sayısının sağlanamaması halinde birinci oylamanın 9
Mayıs 2007 tarihinde, toplantı yeter sayısının sağlanması halinde ikinci
oylamanın yine 9 Mayıs 2007 günlü birleşiminde yapılması belirlenmiştir.
Böylece birinci oylamanın tekrarı ile ikinci tur oylama arasında
Anayasa'nın 102. maddesi'nin öngördüğü “oylamalar arasında en az üçer gün
bulunması” koşulana uyulmayarak eylemli olarak içtüzüğün 121. maddesinin
birinci fıkrası açıkça değiştirilmiştir.
Hernekadar Genel Kurulda 9 Mayıs 2007 gününde saat 14.30 da
yapılan birleşimde, oturumu yöneten Başkan, 11. Cumhurbaşkanı adayının
çekilmesi ile adayın kalmadığı ve daha önce yapılması kararlaştırılan
oylamaların iptal edildiğini kurulun bilgilerine sunmuş ise de açıklamadan
öteye geçmeyen bu durum daha önce eylemli olarak değiştirilen içtüzük kuralının
kapsam ve özünde bir değişiklik getirmediği gibi Cumhurbaşkanı adayının
adaylıktan çekilmesi eylemli olarak değiştirilen içtüzük kuralını ortadan
kaldırmayacağı, kuralın varlığını sürdürmeye devam edeceği kuşkusuzdur.
Açıklanan nedenlerle kuralın Anayasaya uygunluk denetimi yapılması
yerine istem hakkında “karar verilmesine yer olmadığına” karar verilmesi
yönündeki çoğunluğun görüşüne katılmıyoruz.
Üye
Ahmet
AKYALÇIN
|
Üye
Mustafa
YILDIRIM
|
KARŞIOY
YAZISI
İlk incelemede, dava konusu 2.5.2007 günlü TBMM kararının (b), (c)
ve (d) bentlerinin bir içtüzük hükmü ihdası niteliğinde olduğu saptanmış ve bu
kararın Anayasa'ya uygunluğunun denetiminin Anayasa Mahkemesi'nin görev ve
yetkisi içinde bulunduğuna karar verilmiştir.
Anayasa'ya aykırı şekilde ihdas edilen içtüzük hükmüne göre
yapılacak oylamanın aday çıkmaması nedeniyle gerçekleştirilmesine olanak
bulunmaması, iptal davasının konusunun kalmadığı anlamına gelmemektedir.
Anayasa'ya aykırılık taşıyan içtüzük hükmü, oylamanın yapılmasına karar
verilmesi ile ihdas edilmiştir. Cumhurbaşkanlığı seçimine katılacak tek adayın
çekilmesi, daha önce alınmış TBMM kararını uygulanmaz hale getirse de, ihdas
edilen içtüzük hükmünü kendiliğinden ortadan kaldırmaz.
Bu nedenle, dava konusu kural hakkında iptal kararı verilmesi
gerektiği düşüncesindeyim.
Üye
Osman
Alifeyyaz PAKSÜT
|