"...
II- İTİRAZIN GEREKÇESİ
Başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir:
“Büyükçekmece Asliye Hukuk Mahkemesinin 11.12.2001 günlü kararı ile 828.000.000,-TL. tazminatın Emlak Bankası AŞ. ile Yapı Tic. Aş. den dava tarihi olan 24.04.2000 tarihinden itibaren kanuni faizi ile alınarak davacı Bizimkent 189 yönetimine verilmesine karar verilmiştir.
Alacaklı vekili henüz kesinleşmeyen ilamı 15.06.2002 günü icraya koyarak takip talebini düzenlemiş, Küçükçekmece 3. İcra Müdürlüğünün 2002/2868 E. sayılı takip dosyasında aynı gün örnek-53 îcra emri düzenlenerek taraflara tebliğe çıkarılmıştır.
Borçlulardan, Tasfiye Halinde Türkiye Emlak Bankası AŞ. vekiline örnek-53 icra emri 17.06.2002 günü tebliğ edilmiş, banka vekili 20.06.2002 günü Yargıçlığımıza havale ettirdiği itiraz dilekçesinde; 4743 sayılı Yasanın 6. maddesinin B bendinin 4. Fıkrasının yollaması ile 4389 sayılı Bankalar Yasasının 16. maddesinin 2. fıkrası uyarınca borçlu banka yönünden icra takiplerinin duracağını iddia ederek icra emrinin iptali ile, takibin banka yönünden durdurulmasını, ayrıca fazla hesaplanan birikmiş faizin düzeltilmesini istemiştir.
Yargıçlığımızca borçlu banka yönünden icra takiplerinin durdurulması yönündeki yasa maddeleri T.C. Anayasasının 35. ve 36. maddelerine aykırı görüldüğünden Anayasamızın 152. maddesi uyarınca Yargıçlığımızca Yüce Mahkemenize başvurulmuştur.
İlgili Anayasa ve Yasa maddeleri aşağıdaki gibidir;
ANAYASA MADDE: 35- Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir. Bu haklar ancak kamu yararı amacıyla kanunla sınırlanabilir. Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz.
ANAYASA MADDE: 36- Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma hakkına sahiptir.
Hiçbir mahkeme, görev ve yetkisi içindeki davaya bakmaktan kaçınamaz.
4743 SAYILI YASANIN 6. MADDESİNİN B BENDİNİ 4. FIKRASININ ANAYASAYA AYKIRI GÖRÜLEN KISMI: 4389 Sayılı Bankalar Kanununun...16. maddesinin (2). fıkrası hükümleri banka aleyhine yapılacak takipler yönünden... Tasfiye Halinde Türkiye Emlak Bankası Anonim Şirketi hakkında da uygulanır.
4389 SAYILI YASANIN 16. MADDESİNİN 2. FIKRASI: İznin kaldırılmasına ilişkin kurul kararının Resmi Gazetede yayımlandığı tarihten itibaren banka hakkındaki ihtiyati tedbir dahil her türlü icra ve iflas takibi durur.
Yukarıdaki Yasa maddeleri öncelikle Anayasamızın 35. maddesine aykırıdır. Belli bir para alacağı olan gerçek veya tüzel kişi veya kurumun bu alacağını alması için tek yasal yol olan icra takibi yapılmasının önlenmesi söz konusu para üzerinde mülkiyet hakkı bulunan alacaklının mülkiyet hakkını kullanmasını engellemektedir. Bu Yasa maddeleri Anayasanın 35. maddesindeki mülkiyet hakkının Kamu yararı amacıyla sınırlandırılabileceği hükmüne de uymamaktadır. Çünkü borçlu banka yönetiminin basiretli bir tüccar gibi davranarak bankayı yönetmeleri gerekirken, yanlış ticari değerlendirmeleri sonucu bankaya Sigorta fonu tarafından el konulması veya dosyamızın borçlusu banka gibi yasa ile tasfiye edilmesinde kamu yararı yoktur. Kamu yararı teriminin geniş yorumlanarak mülkiyet hakkının kısıtlanması tüm hakları kullanılamaz hale getirir. Bunun sonucu olarak Kamulaştırma yapan idarelerin Mahkemelerce verilen bedel artırımı kararlarını uygulamamaları veya geç uygulamaları sonunda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde dava açan bir vatandaşımızın davayı kazandığı dikkate alındığı takdirde, bu yasa maddesi nedeniyle Ülkemizin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde bir çok davaya muhatap olabilir.
Diğer taraftan söz konusu Yasa maddeleri Anayasamızın hak arama hürriyeti başlıklı 36. maddesine tamamen aykırıdır. Söz konusu yasa hükümleri alacaklıların borçlu bankadan alacağını alması için tek yasal yol olan icra takibi yapma haklarını kısıtlamaktadır. Yasa hükümlerine göre icra takibi yapılmakta ancak, yasa hükmü uyarınca takip kendiliğinden durmaktadır. Bu durmanın her hangi bir süresi yoktur. Sonsuza kadar duran bir icra takibinin de hak sahibi olan alacaklıya her hangi bir faydası yoktur.
Yüksek Mahkemece çok iyi bilindiği gibi; diğer insan hakları gibi bu hakların da tarihçesi Avrupa da 1215 yılında İngiltere Kralı ile Lortlar arasında düzenlenen Magna Carta Sözleşmesine dayanmaktadır. (Tarihimizde benzeri sözleşme PadişahII.Mahmut ile Rumeli Ayan'ı arasında yapılan senedi ittifak sözleşmesidir.) Avrupa da 1789 Fransız İhtilalinden sonra yayınlanan İnsan Hakları Beyannamesi ile söz konusu haklar belirlenmiş ve bütün uygar dünya da kabul görmüştür. Anayasamızın İkinci Kısmında Hükme Bağlanan Temel Haklar ve Ödevler de bu beyanname esas alınarak düzenlenmiştir.
Somut olayda; Borçlu Bankanın yaptırdığı ve pazarlayarak sattığı apartman binası depremde hasar görmüş, alacaklı taraf bu hasarın giderilmesi için banka ve yüklenici şirket aleyhine dava açmış dava sonunda banka ile yüklenici şirketin faizi ile birlikte ilamda belirtilen parayı ödemesine hükmedilmiştir. Alacaklı taraf bu ilamı icraya koymuş ancak Anayasaya aykırı olduğunu düşündüğümüz yasa maddeleri uyarınca Borçlu Banka itiraz etmiştir. Yapılacak Yargılama da ve bunun sonucunda Yargıçlığımızca verilecek kararda söz konusu Yasa maddeleri uygulanacaktır. Bunun sonucu olarak ilamla belirlenen alacak alacaklıya ödenmeyecektir. Alacaklının mülkiyet hakkı korunmadığı gibi Anayasanın 36. maddesi uyarınca alacaklının alacaklı sıfatı ile bir Yargı Mercii olan icra Dairesine başvurma, alacaklı sıfatı ile icra dairesinde ve Yargıçlığımızda iddiada bulunma hakları ortadan kalkmaktadır.
Sonuç olarak her iki Yasa hükmünün Anayasaya aykırı olduğu açık bir şekilde bellidir.
Sonuç olarak: yukarıda belirtilen 4743 sayılı Yasanın 6. maddesinin B bendinin 4. fıkrasının “4389 sayılı Bankalar Kanunun… 16. maddesinin (2) numaralı fıkrası hükümleri banka aleyhine yapılacak takipler yönünden…” sözcükleri ile 4389 sayılı Bankalar Yasasının 16. maddesinin 2. fıkrasının T.C. Anayasasının 35 ve 36. maddelerine aykırı olması nedeniyle İPTALLERİNE karar verilmesi saygıyla arz olunur.”
"
ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı : 2002/117
Karar Sayısı : 2006/105
Karar Günü : 22.11.2006
Resmi Gazete Tarih-Sayısı : 30.03.2007-26478
İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN: Küçükçekmece İcra Tetkik Mercii Hâkimliği
İTİRAZIN KONUSU: A- 15.11.2000 günlü, 4603 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankası, Türkiye Halk Bankası Anonim Şirketi ve Türkiye Emlak Bankası Anonim Şirketi Hakkında Kanun'un geçici 3. maddesinin, 30.1.2002 günlü, 4743 sayılı Yasa ile eklenen son fıkrasının “4389 sayılı Bankalar Kanununun... 16 ncı maddesinin (2) numaralı fıkrası hükümleri banka aleyhine yapılacak takipler yönünden ...” bölümünün;
B- 18.6.1999 günlü, 4389 sayılı Bankalar Kanunu'nun 16. maddesinin (2) numaralı fıkrasının;
Anayasa'nın 35. ve 36. maddelerine aykırılığı savıyla iptali istemidir.
I- OLAY
Tasfiye Halinde Emlak Bankası A.Ş.'nin kendisine tebliğ edilen icra emrinin iptali ile takibin durdurulması isteminin incelenmesi sırasında, itiraz konusu kuralların Anayasa'ya aykırı olduğu kanısına varan İcra Tetkik Mercii Hâkimliği iptalleri için başvurmuştur.
III- YASA METİNLERİ
A- İtiraz Konusu Yasa Kuralları
1- 15.11.2000 günlü, 4603 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankası, Türkiye Halk Bankası Anonim Şirketi ve Türkiye Emlak Bankası Anonim Şirketi Hakkında Kanun'un geçici 3. maddesinin, 4743 sayılı Yasa ile eklenen ve itiraz konusu kuralı da içeren son fıkrası şöyledir:
“4389 sayılı Bankalar Kanununun 14 üncü maddesinin (5) numaralı fıkrasının (c) bendi hükümleri bankanın taraf olduğu davalar yönünden (tesis edilen teminatlar iade olunur); 16 ncı maddesinin (2) numaralı fıkrası hükümleri banka aleyhine yapılacak takipler yönünden ve 16 ncı maddenin (9) numaralı fıkrası hükümleri Bankanın alacak ve borçları yönünden Tasfiye Halinde Emlak Bankası Anonim Şirketi hakkında da uygulanır.”
2- 18.6.1999 günlü, 4389 sayılı Bankalar Kanunu'nun 16. maddesinin itiraz konusu (2) numaralı fıkrası şöyledir:
“2. İznin kaldırılmasına ilişkin Bakanlar Kurulu Kararının Resmî Gazetede yayımlandığı tarihten itibaren banka hakkındaki ihtiyati tedbir dahil her türlü icra ve iflas takibatı durur.”
B- Dayanılan Anayasa Kuralları
Başvuru kararında, Anayasa'nın 35. ve 36. maddelerine dayanılmıştır.
IV- İLK İNCELEME
Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün 8. maddesi uyarınca, Mustafa BUMİN, Haşim KILIÇ, Samia AKBULUT, Yalçın ACARGÜN, Sacit ADALI, Ali HÜNER, Fulya KANTARCIOĞLU, Ertuğrul ERSOY, Tülay TUĞCU, Ahmet AKYALÇIN ve Enis TUNGA'nın katılmalarıyla 15.7.2002 günü yapılan ilk inceleme toplantısında, dosyada eksiklik bulunmadığından işin esasının incelenmesine oybirliğiyle karar verilmiştir.
V- ESASIN İNCELENMESİ
Başvuru kararı ve ekleri, işin esasına ilişkin rapor, itiraz konusu Yasa kuralları, dayanılan Anayasa kuralları ve bunların gerekçeleri ile diğer yasama belgeleri okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
1. İtiraz Konusu Kuralların Anlam ve Kapsamı
İktisadi devlet teşekkülü statüsünde faaliyet gösterirken, 4603 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankası, Türkiye Halk Bankası Anonim Şirketi ve Türkiye Emlak Bankası Anonim Şirketi Hakkında Kanun kapsamına alınan Türkiye Emlak Bankası A.Ş.'nin kimi aktifleri ve şubeleri Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankası A.Ş. ve Türkiye Halk Bankası A.Ş.'ye devredilmiş, Banka'nın yönetimi Tasfiye Kurulu'na geçmiştir. Bankacılık lisansı 6.7.2001 gününde Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu tarafından iptal edilen ve Ana Sözleşme'sinde değişiklik yapılan Banka'nın unvanı “Tasfiye Halinde Türkiye Emlak Bankası Anonim Şirketi” olarak değiştirilmiş, tasfiye hali Ticaret Siciline tescil edilmiştir. Banka'nın tasfiyesiyle ilgili düzenlemelere, 20.6.2001 günlü, 4684 sayılı ve 30.1.2002 günlü, 4743 sayılı Yasa'larda yer verilmiştir.
4389 sayılı Yasa'nın 16. maddesinin itiraz konusu (2) numaralı fıkrasında, bir bankanın bankacılık işlemleri yapma ve mevduat kabul etme izninin Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu tarafından kaldırılması halinde, iznin kaldırılmasına ilişkin kararın Resmî Gazete'de yayımlandığı tarihten itibaren banka hakkındaki ihtiyati tedbir dahil her türlü icra ve iflas hükümlerinin durması öngörülmüştür.
İtiraz konusu kuralda belirtilen “ihtiyati tedbir” ve “icra ve iflas”, Banka'dan alacaklı olanların alacaklarını tahsil edebilmeleri için Banka aleyhine yapacakları bireysel takiplerdendir. Kuralla, alacaklıların Banka aleyhine yapacakları bu tür takiplerin durdurularak alacaklılar tarafından kullanılması engellenmiştir.
4603 sayılı Yasa'nın geçici 3. maddesinin sonuna 4743 sayılı Yasa ile eklenen fıkrayla 4389 sayılı Yasa'ya gönderme yapılmak suretiyle, bu Yasa'nın 16. maddesinin (2) numaralı fıkrasının Tasfiye Halinde Emlak Bankası A.Ş. hakkında da uygulanacağı kuralı getirilmiştir. Böylece, bankacılık işlemleri yapma ve mevduat kabul etme izni kaldırıldığı halde Fona devredilmeyen Tasfiye Halinde Emlak Bankası A.Ş., banka aleyhine yapılacak takipler yönünden 16. maddenin (2) numaralı fıkrası kapsamına alınmıştır.
İtiraz konusu kuralla, Tasfiye Halinde Emlak Bankası A.Ş. alacaklıları bakımından bu Banka aleyhine yapılacak takibatın doğrudan Tasfiye Kurulu'nca yapılması ve genel hükümlere göre yapılacak işlemler sonucu Banka'nın borçlarının ödeme yoluyla tasfiye edilerek şirket varlığına hukuken son verilmesi öngörülmüştür.
Tasfiye işlemlerinin amacı, alacakların tahsili, aktiflerin paraya çevrilmesi, borçların ödenmesi, varsa elde kalan aktiflerin ortaklara paylaştırılması ve şirket tüzel kişiliğinin sona erdirilerek ticaret unvanının ticaret sicilinden silinmesidir. Türkiye Emlak Bankası A.Ş'nin, Ziraat ve Halk Bankalarına devredilenler dışında kalan bölümünün tasfiye sürecine sokulmasında da aynı amaç gözetilmiştir. Banka aleyhine yapılacak takipler yönünden, ihtiyati tedbir dahil her türlü icra ve iflas takibatının durdurulmasıyla alacakların tahsili ve borçların ödenmesi konusunda Türk Ticaret Kanunu'nun uygulanması benimsenmiştir.
B- Anayasa'ya Aykırılık Sorunu
Başvuru kararında, borçlu Banka yönünden icra takibatının durdurularak, para alacağı olan kişilerin bu alacağını alması için başvurabileceği yasal yolların önlenmesinin, söz konusu alacak üzerinde mülkiyet hakkı bulunan alacaklının mülkiyet hakkını kullanmasını engellediği, mülkiyet hakkının kamu yararı amacıyla sınırlandırılabileceği, oysa Türkiye Emlak Bankası A.Ş.'nin tasfiye edilmesinde kamu yararının bulunmadığı, alacaklının mülkiyet hakkının korunmadığı gibi alacaklı sıfatı ile icra dairesine başvurma ve icra mahkemesinde itirazda bulunma hakkının ortadan kaldırıldığı, bu nedenlerle itiraz konusu kuralların Anayasa'nın 35. ve 36. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
4389 sayılı Yasa'nın 16. maddesinin itiraz konusu (2) numaralı fıkrasında, bir bankanın, bankacılık işlemleri yapma ve mevduat kabul etme izninin kaldırılmasına ilişkin Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu kararının Resmi Gazete'de yayımlandığı tarihten itibaren banka hakkındaki ihtiyati tedbir dâhil her türlü icra ve iflas takibatının duracağı öngörülmüştür. 4603 sayılı Yasa'nın geçici 3. maddesinin 4743 sayılı Yasa ile eklenen son fıkrasındaki itiraz konusu kural ile de 4389 sayılı Yasa'nın 16. maddesinin (2) numaralı fıkrası hükümlerinin, Tasfiye Halinde Emlak Bankası Anonim Şirketi aleyhine yapılacak takipler yönünden de uygulanacağı belirtilmiştir. Bu düzenlemeye dayanılarak 4389 sayılı Yasa'nın 16. maddesinin (2) numaralı fıkrası, Tasfiye Halinde Emlak Bankası A.Ş.'ye de uygulanacağından inceleme bu yönden yapılmıştır.
Anayasa'nın 35. maddesinde, herkesin, mülkiyet ve miras haklarına sahip olduğu, bu hakların ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabileceği, mülkiyet hakkının kullanılmasının toplum yararına aykırı olamayacağı hükme bağlanmıştır.
İtiraz konusu kurallarla, alacaklıların Banka aleyhine yapacakları takipler yönünden ihtiyati tedbir dahil her türlü icra ve iflas takibatının durdurulmasının öngörülmesi, alacaklıların alacakları üzerindeki mülkiyet hakkını ortadan kaldırmamaktadır.
İhtiyati tedbir dâhil icra ve iflas takibatı, alacaklılar tarafından banka aleyhine yapılacak bireysel takiplerdir. Tasfiye Halinde Emlak Bankası A.Ş.'de ise tasfiyenin amacı alacakların tahsili, aktiflerin paraya çevrilmesi ve borçların ödenerek bu Banka'nın hukuki varlığının sona erdirilmesidir. Bu amacın gerçekleştirilebilmesi için, ihtiyati tedbir dahil icra ve iflas takibatı yolunu tek tek alacaklılar yönünden benimseyen bir yöntemin değil, bütün alacaklıların haklarını güvence altına alan bir yöntemin tercihi ve ayrıca Banka'nın alacaklılarına eşit olarak davranılması dışında tasfiye sürecinin amaca uygun olarak hızlı, kesintisiz ve sorunsuz sonuçlandırılması söz konusudur.
Öte yandan, Anayasa'nın, hak arama özgürlüğünün düzenlendiği 36. maddesinde herkesin, geçerli araç ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı ya da davalı olarak sav ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahip olduğu öngörülmüştür.
İtiraz konusu kurallarla, hak arama yönteminde usul değişikliği yapıldığı, bu bağlamda hak arama özgürlüğünün sınırlandırılmadığı sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kurallar Anayasa'nın 35. ve 36. maddelerine aykırı değildir. İptal isteminin reddi gerekir.
VI- SONUÇ
A- 15.11.2000 günlü, 4603 sayılı “Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankası, Türkiye Halk Bankası Anonim Şirketi ve Türkiye Emlak Bankası Anonim Şirketi Hakkında Kanun”un geçici 3. maddesinin, 30.1.2002 günlü, 4743 sayılı Yasa ile eklenen son fıkrasının “4389 sayılı Bankalar Kanununun ... 16 ncı maddesinin (2) numaralı fıkrası hükümleri banka aleyhine yapılacak takipler yönünden ...” bölümünün,
B- 18.6.1999 günlü, 4389 sayılı “Bankalar Kanunu”nun 16. maddesinin (2) numaralı fıkrasının, “Tasfiye Halinde Emlak Bankası Anonim Şirketi” yönünden,
Anayasa'ya aykırı olmadığına ve itirazın REDDİNE, 22.11.2006 gününde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
Başkan
Tülay TUĞCU
Başkanvekili
Haşim KILIÇ
Üye
Sacit ADALI
Fulya KANTARCIOĞLU
Ahmet AKYALÇIN
Mehmet ERTEN
Mustafa YILDIRIM
A. Necmi ÖZLER
Serdar ÖZGÜLDÜR
Şevket APALAK
Serruh KALELİ