ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı : 2002/31
Karar Sayısı : 2002/58
Karar Günü : 25.6.2002
Resmi Gazete Tarih-Sayısı : 14.03.2006 - 26108
İPTAL DAVASINI AÇAN : Anamuhalefet Partisi
(Doğru Yol Partisi) TBMM Grubu adına Parti Genel Başkanı Tansu ÇİLLER
İPTAL DAVASININ KONUSU : 30.1.2002
günlü, 4743 sayılı Malî Sektöre Olan Borçların Yeniden Yapılandırılması ve Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun'un, 6. maddesinin (A) bendi ile
değiştirilen 4603 sayılı Kanunun geçici 1. maddesinin (3) numaralı fıkrasının,
7. maddesinin, Geçici 1. maddesinin ikinci ve üçüncü fıkralarının, Anayasa'nın
2., 7., 9., 10., 28., 87., 108., 128., 133., 138., 160., ve 165. maddelerine
aykırılığı savıyla iptali ve yürürlüklerinin durdurulması istemidir.
II- YASA METİNLERİ
A- İptali İstenen Yasa Kuralları
4743 sayılı Kanun'un iptali istenilen kuralları şöyledir:
1- “MADDE 6.- A) 4603 sayılı Kanunun
geçici l inci maddesinin (3) numaralı fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
3. Bankalarda 31.12.2002 tarihinden sonra özel hukuk hükümlerine
tâbi olmayan personel çalıştırılamaz. Yeniden yapılandırma sürecinde bankaların
yönetim kurullarınca gerek özel hukuk hükümlerine göre çalıştırılmak üzere
kendisine sözleşme teklif edilen ancak özel hukuk hükümlerine göre çalışmayı
kabul etmeyen gerekse özel hukuk hükümlerine göre çalışması uygun görülmeyip
sözleşme imzalanmayan personel, bankaların yönetim kurullarınca Devlet Personel
Başkanlığına bildirilir.
Devlet Personel Başkanlığı kendisine bildirilen personel
listelerini en geç kırkbeş gün içerisinde (özelleştirme kapsam ve/veya programındaki
kuruluşlar hariç) tespit edeceği kamu kurum ve kuruluşlarındaki boş kadro ve
pozisyonlara atanmalarını sağlamak üzere ilgili kurum veya kuruluşa gönderir.
İlgili kurum ve kuruluş bildirimin ulaştığı tarihten başlayarak en geç beş iş
günü içinde bu personelin atanmalarını yaparak atamalara ilişkin bilgileri
Maliye Bakanlığı ve Devlet Personel Başkanlığı ile ilgili bankalara bildirir.
Atama tarihi itibarıyla personelin bankalarla ilişiği kesilmiş sayılır.
Personelin atandığı kurumda fiilen göreve başlayacağı tarihe kadar geçen sürede
her türlü malî ve sosyal hakları bankalarca karşılanmaya devam olunur. Bu
fıkrada hüküm bulunmayan hallerde 24.11.1994 tarihli ve 4046 sayılı Kanunun 22
nci maddesi hükümleri uygulanır.
Ataması yapılan personel hakkında bankalar tarafından yapılacak
tebliğ işlemini takiben 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 62 ve 63 üncü
maddelerinin uygulanmasından atamayı yapan kamu kurum veya kuruluşu sorumludur.
Ancak, bu şekilde nakledilen personelden anılan madde uyarınca
eski kadrolarına ait hakları şahıslarına bağlı olarak saklı tutulanlar için
bankacılık tazminatı da şahıslarına bağlı bir hak teşkil etmez.
4046 sayılı Kanunun 22 nci maddesi kapsamında Özelleştirme Fonu
tarafından yapılması öngörülen ödemeler ilgili bankalar tarafından yapılır.
1.1.2002 - 31.12.2002 tarihleri arasında uygulanmak üzere bu madde
uyarınca, bankalardan genel bütçeli daireler ile katma bütçeli idarelere ve
bunlara bağlı döner sermayeli kuruluşlara, genel ve katma bütçelerin transfer
tertiplerinden yardım alan kuruluşlar ile sosyal güvenlik kuruluşlarına nakli
yapılan personelin aylık ve diğer özlük hakları karşılığı tutar, ilgili
banklarca Maliye Bakanlığı Merkez Saymanlık hesabına yatırılır. Yatırılan bu
tutar bir taraftan bütçenin (B) işaretli cetveline özel gelir, diğer taraftan
Maliye Bakanlığı bütçesinde açılacak bir tertibe özel ödenek kaydedilir. Özel
ödenek kaydedilen tutarları kurum ve kuruluşların bütçelerinin ilgili
tertiplerine aktarmaya Maliye Bakanı yetkilidir. Nakli yapılan personelin aylık
ve diğer özlük hakları karşılığı tutar, aylık dönemler itibarıyla ilgili
bankalar ve Maliye Bakanlığınca müştereken tespit edilir ve bu miktar en geç
tespitin yapıldığı ay sonuna kadar bankalarca yukarıda belirtilen hesaba
yatırılır.
2- “MADDE 7.- Özel kanunlarla kurulmuş kamu
tüzel kişiliğini ve idari ve malî özerkliği haiz kurul, üst kurul ve bunlara
bağlı kurumların yıllık hesapları Başbakanlık tarafından belirlenen Başbakanlık
müfettişi, Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu denetçisi ve Maliye
müfettişinden oluşan bir komisyon tarafından denetlenir.
Bu madde kapsamındaki kurul, üst kurul ve bunlara bağlı kurumların
faaliyetleri hakkındaki yıllık rapor, her yılın Mayıs ayı sonuna kadar Bakanlar
Kuruluna sunulur. Bu kurul ve kuruluşlar faaliyetlerine ilişkin olarak yılda
bir defa Türkiye Büyük Millet Meclisi Plan ve Bütçe Komisyonunu bilgilendirir.
Bu madde kapsamındaki kurul, üst kurul ve bunlara bağlı kurumlar
6245 sayılı Harcırah Kanunu, 1050 sayılı Muhasebei Umumiye Kanunu ve 832 sayılı
Sayıştay Kanununa tâbi değildir.
Bu madde kapsamındaki kurul, üst kurul ve bunlara bağlı kurumların
kanunlarındaki ve diğer kanunlardaki bu maddeye aykırı hükümler uygulanmaz..”
3- “GEÇİCİ MADDE 1.-
...
Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankası Anonim Şirketi, Türkiye Halk
Bankası Anonim Şirketi ve Türkiye Emlâk Bankası Anonim Şirketi Yönetim, Denetim
ve Tasfiye Kurulu üyelerinin bu Kanun ve 4603 sayılı Kanun hükümleri
çerçevesinde yaptıkları işlemlerden dolayı hukuki sorumlulukları bankacılık
sektöründe faaliyette bulunan özel bankaların yönetim, denetim ve tasfiye
kurullarına uygulanan özel hukuk hükümlerine ve mevzuata tâbidir.
Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankası Anonim Şirketi, Türkiye Halk
Bankası Anonim Şirketi ve Türkiye Emlâk Bankası Anonim Şirketi Yönetim, Denetim
ve Tasfiye Kurulu üyeleri ceza ve idare hukuku bakımından memur sayılmazlar”
B- Dayanılan Anayasa Kuralları
İptal istemi, Anayasa'nın 2., 7., 9., 10., 28., 87., 108., 128.,
133., 138., 160. ve 165. maddelerine dayandırılmıştır.
III- İLK İNCELEME
Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün 8. maddesi gereğince Mustafa BUMİN,
Haşim KILIÇ, Samia AKBULUT, Yalçın ACARGÜN, Sacit ADALI, Fulya KANTARCIOĞLU,
Rüştü SÖNMEZ, Ertuğrul ERSOY, Tülay TUĞCU, Ahmet AKYALÇIN ve Enis TUNGA'nın
katılımlarıyla 13.2.2002 gününde yapılan ilk inceleme toplantısında, “Dosyada
eksiklik bulunmadığından işin esasının incelenmesine, yürürlüğü durdurma
isteminin bu konudaki raporun hazırlanmasından sonra karara bağlanmasına”
oybirliğiyle karar verilmiştir.
IV- ESASIN İNCELENMESİ
Dava dilekçesi ve ekleri, işin esasına ilişkin rapor, iptali
istenen yasa kuralları, dayanılan Anayasa kuralları, bunların gerekçeleri ve
diğer yasama belgeleri okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
1- Yasa'nın 6. Maddesinin (A) Bendinin İncelenmesi
Dava dilekçesinde, Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankası ile Türkiye
Halk Bankası'nın sermayelerindeki kamu payı % 50'nin altına düşünceye kadar da
olsa gördükleri hizmetin genel idare esaslarına göre yürütülen aslî ve sürekli
bir kamu hizmeti olduğu, bu hizmeti yürüten personelin özel hukuk kurallarına
tabi tutulmasını veya diğer kamu kurum ve kuruluşlarına aktarılarak bir anlamda
tasfiye edilmesini öngören kuralların Anayasa'nın 2., 128. ve 165. maddelerine
aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
4743 sayılı Yasa'nın 6. maddesinin (A) bendi ile 4603 sayılı
Yasa'nın Geçici 1. maddesinin (3) numaralı fıkrası değiştirilmiştir.
25.11.2000 tarihinde yürürlüğe giren 4603 sayılı Türkiye
Cumhuriyeti Ziraat Bankası, Türkiye Halk Bankası Anonim Şirketi ve Türkiye
Emlak Bankası Anonim Şirketi Hakkında Kanun ile T. C. Ziraat Bankası, Türkiye
Halk Bankası ve Türkiye Emlak Bankası 233 ve 399 sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamelere tabi Kamu İktisadi Teşebbüsleri kapsamından çıkarılarak özel
hukuk hükümlerine tabi anonim şirket statüsüne geçirilmişlerdir. Bu bankalar,
4389 sayılı Bankalar Kanunu ile çalışma konuları ve amaçları, merkezleri,
sermaye miktarları, hisseleri, genel kurulları, yönetim ve denetim organları,
hesapları, kârlarının dağıtımı, devir, birleşme, fesih ve tasfiyelerine ilişkin
diğer esasların yer aldığı ana sözleşmelerindeki kurallara tabi tutularak
ekonominin, çağdaş bankacılığın ve uluslararası rekabetin gereklerine göre
çalıştırılmaları ve özelleştirilmeye hazırlanmaları amacıyla yeniden
yapılandırılmışlardır.
4603 sayılı Kanun'un 2. maddenin (3) sayılı fıkrasında, bu
bankalarda çalışan mevcut personelin aylık, özlük ve emeklilik statülerinin
devam edeceği ancak, bunlardan “uygun görülenler”in “istekleri
hâlinde”, emeklilik konumları devam etmek üzere, özel hukuk
hükümlerine göre çalıştırılabilecekleri öngörülmüştür.
4603 sayılı Kanun'un Geçici 1. maddesinin (3) numaralı fıkrası
4684 sayılı Kanun'un 1. maddesinin (C) bendi ile değiştirilerek, yeniden
yapılandırma sürecinde bankaların yönetim kurullarınca istihdam fazlası olarak
tespit edilen banka personelinin isteklerine bakılmaksızın 4046 sayılı Kanun'un
22. maddesine göre diğer kamu kurum ve kuruluşlarına nakledileceği kurala
bağlanmıştır.
4603 sayılı Kanun'un Geçici 1. maddesinin, 4684 sayılı Kanun'un 1.
maddesinin (C) bendi ile değişik (3) numaralı fıkrası, 4743 sayılı Kanun'un 6.
maddesinin iptali istenen (A) bendi ile yeniden değiştirilmiştir.
Fıkranın birinci paragrafına göre, özel hukuk hükümleri uyarınca
çalışması uygun görülen personele sözleşme yapılması teklif edilecek, ilgili
kişi kabûl etmediği takdirde diğer kamu kurum ve kuruluşlarına nakledilmek
üzere Devlet Personel Başkanlığı'na bildirilecektir. Böylece, 31.12.2002
tarihinden sonra bankalarda özel hukuk hükümlerine bağlı olmayan personel
kalmayacaktır.
Fıkranın öteki paragraflarında, personelin diğer kamu kurum ve
kuruluşlarına ne şekilde nakledileceği belirlenmiştir. Buna göre, Devlet
Personel Başkanlığı, bankaların yönetim kurullarınca kendisine bildirilen
personel listelerini, en geç kırk beş gün içerisinde, tespit edeceği kamu kurum
ve kuruluşlarındaki boş kadro ve pozisyonlara atanmalarını sağlamak üzere
ilgili kamu kurum veya kuruluşuna gönderecektir. Nakilde, özelleştirme kapsam
ve/veya programına alınan kurum ve kuruluşlar hariç tutulmak suretiyle, bu
yerlerde çalışan personelin de diğer kamu kurum ve kuruluşlarına gönderileceği
gözetilerek ikinci kez nakil işlemi yapılması önlenmiştir.
Boş kadro ve pozisyonun bulunduğu ilgili kurum ve kuruluşlar,
bildirimin kendisine ulaştığı tarihten itibaren en geç beş iş günü içinde bu
personelin atamalarını yaparak, buna ilişkin bilgileri Maliye Bakanlığı, Devlet
Personel Başkanlığı ve ilgili bankalara bildirecektir. Banka personelinin, yeni
atandığı kurumda göreve başlamasına kadar geçecek sürede her türlü malî ve
sosyal hakları bankalarca karşılanmaya devam edilecektir. Bu fıkra da hüküm
bulunmayan hallerde 24.11.1994 tarihli ve 4046 sayılı Kanun'un 22. maddesi
hükümleri uygulanacaktır.
Ataması yapılan personel hakkında bankalar tarafından yapılacak
tebliğ işlemini takiben, göreve başlama ya da başlamama halinde 657 sayılı
Devlet Memurları Kanunu'nun 62. ve 63. maddelerinin gereğinin yerine
getirilmesi, atamayı yapan kamu kurum veya kuruluşu tarafından
gerçekleştirilecektir.
4603 sayılı Kanun'un 3. maddesinin (2) numaralı fıkrasında, bu
yasanın yürürlüğe girdiği tarihte çalışmakta olan personel için “Bankacılık
Tazminatı” adı altında bir ödeme öngörülmüştür. Buna göre, personele en yüksek
devlet memuru aylığının (ek gösterge dahil) brüt tutarının %180'ini geçmemek
üzere görev ve ünvanlarına göre yönetim kurullarınca belirlenecek miktarda bir
tazminat ödenecektir. Ancak, iptali istenen fıkraya göre banka personeline
bulunduğu statüden dolayı yapılan bu ödeme, diğer kamu kurum ve kuruluşuna
nakledilmesinden sonra şahıslara bağlı bir hak teşkil etmeyecektir.
Fıkranın son paragrafında, 1.1.2002-31.12.2002 tarihleri arasında
uygulanmak üzere bankalardan;
- Genel bütçeli daireler ile katma bütçeli idarelere ve bunlara
bağlı döner sermayeli kuruluşlara,
- Genel ve katma bütçelerin transfer tertiplerinden yardım alan
kuruluşlara,
- Sosyal güvenlik kuruluşlarına,
nakli yapılan personelin aylık ve özlük hakları karşılığı tutar,
ilgili bankalarca Maliye Bakanlığı Merkez Saymanlık hesabına yatırılacak ve bir
taraftan bütçenin (B) işaretli cetveline özel gelir, diğer taraftan Maliye
Bakanlığı bütçesinde açılacak bir tertibe özel ödenek olarak kaydedilecektir.
Anayasa'nın 128. maddesinde devletin, kamu iktisadi teşebbüsleri
ve diğer kamu tüzel kişilerinin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü
oldukları kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli görevlerin memurlar
ve diğer kamu görevlileri eliyle yürütüleceği belirtilmiştir.
T.C. Ziraat Bankası ve Türkiye Halk Bankası, 4603 sayılı Kanun ile
kamu iktisadi teşebbüsü kurallarına tabi iktisadi devlet teşekkülü statüsünden
çıkarılarak özel hukuk kurallarına bağlı anonim şirket konumuna
geçirilmişlerdir. Başka bir anlatımla belirtilen bankaların yürüttüğü hizmetler
yasa ile kamu hizmeti olmaktan çıkarılmıştır. Bu durumda, statüsü değiştirilen
bankalar tarafından yürütülen hizmeti, Anayasa'nın 128. maddesinde belirtilen
genel idare esaslarına göre yapılan asli ve sürekli bir kamu hizmeti ve burada
çalışan personeli de memur ya da diğer kamu görevlisi olarak nitelemek olanaklı
değildir. Dolayısıyla özel hukuk kurallarına göre faaliyet gösteren söz konusu
bankaların personelinin özel hukuk hükümlerine göre çalıştırılması Anayasa'nın
128. maddesine aykırılık oluşturmaz.
Anayasa'nın 2. maddesinde belirtilen “hukuk devleti” insan
haklarına saygılı, bu hakları koruyan, toplum yaşamında adalete ve eşitliğe
uygun bir hukuk düzeni kuran ve bu düzeni sürdürmekle kendini yükümlü sayan,
bütün davranışlarında Anayasa'ya ve hukuk kurallarına uyan, işlem ve eylemleri
yargı denetimine bağlı olan devlettir.
Özel hukuk hükümlerine göre bankalarda çalışması uygun görülen
personel ile uygun görülmeyen personelin yönetim kurullarınca belirlenmesi
konusunda yasada herhangi bir ölçütün bulunmamasının keyfiliğe yol açacağı
ileri sürülmekte ise de, çağdaş bankacılığın ve uluslararası rekabetin
gereklerine uygun olarak yeniden yapılandırılan bankaların çalışmalarını etkin,
verimli, özerk bir yapıda sürdürebilmeleri yapılacak personel seçiminde
belirleyici olacaktır. Ayrıca, hukuk devletinde hukuka aykırı işlemlerin yargı
denetimine bağlı olması da önemli bir güvencedir.
Yeniden yapılandırma sürecinde bankaların yönetim kurullarınca
özel hukuk hükümlerine göre çalıştırılmak üzere kendisine sözleşme teklif
edilen, ancak özel hukuk hükümlerine göre çalışmayı kabul etmeyen ya da özel
hukuk hükümlerine göre çalışması uygun görülmeyip kendileriyle sözleşme
imzalanmayan personelin diğer kamu kurum ve kuruluşlarına nakillerinde
statüleri korunarak hukuksal güvenceleri sağlanmış olduğundan Anayasa'ya
aykırılıktan söz edilemez.
İptali istenen fıkranın diğer bölümlerinde, başka kamu kurum
ve kuruluşlarına nakledilecek personelin aylık ve özlük hakları karşılığı
tutarın hesabı ve kurumlar arası aktarma yapılması hususlarına ilişkin kurallar
yer almaktadır. Bu bölümler birinci bent ile doğrudan bağlantılı olan usuli
işlemleri içermektedir.
Açıklanan nedenlerle, kamu tüzelkişiliği konumundan çıkarılıp özel
hukuk hükümlerine tabi anonim şirket statüsüne geçirilmek suretiyle ekonominin
gereklerine uygun olarak yeniden yapılandırılan sözkonusu bankaların
personelinin özel hukuk hükümlerine göre çalıştırılması, bunlarla yapılacak
sözleşme ile sözleşme yapılmayanların başka kurumlara nakli, aylık ve özlük
haklarının düzenlendiği kurallar, Anayasa'nın 2. ve 128. maddelerine aykırı
değildir. İptal isteminin reddi gerekir.
Konunun Anayasa'nın 165. maddesiyle ilgisi görülmediğinden bu
yönden inceleme yapılmamıştır.
2- Yasa'nın 7. Maddesinin İncelenmesi
Dava dilekçesinde, özel yasalarla farklı alanlarda “bağımsız idarî
otorite” olarak nitelendirilen kurum veya kurulların tümünün, malî denetiminin
genel bir hükümle aynı hukukî rejime tâbi tutulduğu, özel bir kanunla, yirmiye
yakın olan bu oluşumları ilgilendiren ortak ve sürekli hüküm oluşturulmasının
tam bir yasama keyfiliği olduğu, yasama organının, bir kuruma özerklik veya
bağımsızlık tanıdıktan sonra, bununla bağdaşmayan düzenlemeye gidemeyeceği,
hukuk devletinde bu otoritelerin denetiminin Başbakanlıkça oluşturulacak bir
komisyona bırakılamayacağı; kamu kaynağı kullanan ve kamunun duyarlı olduğu
alanlarda hizmet gören kurumların, idareyle bağımlılık içinde bulunmayan
tarafsız denetim organlarınca denetlenmesinin gerektiğinin Anayasa'nın 160. ve
165. maddelerinde kurala bağlandığı; Yasa'nın 7. maddesinin RTÜK'ü kapsadığında
kuşku bulunmadığı, bu özerk kurulun denetiminin Başbakanlık tarafından
belirlenen komisyon denetimine tâbi tutulmasının yalnızca Anayasa'ya aykırı
değil, aynı zamanda tehlikeli olduğu; ayrıca basın ve haber alma hürriyetine
aykırı olduğu, kuralın Devlet Denetleme Kurulu'nu da kapsadığı belirtilerek,
düzenlemenin Anayasa'nın 2., 7., 28., 108., 133., 160. ve 165. maddelerine
aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
Yasa'nın 7. maddesinin birinci fıkrasında, özel kanunlarla
kurulmuş kamu tüzelkişiliğini ve idarî ve malî özerkliği haiz kurul, üst kurul
ve bunlara bağlı kurumların yıllık hesaplarının denetiminin Başbakanlık
tarafından belirlenen Başbakanlık Müfettişi, Başbakanlık Yüksek Denetleme
Kurulu Denetçisi ve Maliye Müfettişinden oluşan bir komisyon tarafından
yapılacağı, ikinci fıkrasında, madde kapsamındaki kurul, üst kurul ve bunlara
bağlı kurumların faaliyetleriyle ilgili yıllık raporun, her yılın Mayıs ayı
sonuna kadar Bakanlar Kurulu'na sunulacağı, bu kurul ve kuruluşların yılda bir
defa çalışmaları hakkında Türkiye Büyük Millet Meclisi Plan Bütçe Komisyonu'nu
bilgilendireceği, üçüncü ve dördüncü fıkralarında ise, madde kapsamındaki
kurul, üst kurul ve bağlı kurumların 6245 sayılı Harcırah Kanunu, 1050 sayılı
Muhasebe-i Umumiye Kanunu ve 832 sayılı Sayıştay Kanunu'na tâbi olmayacağı,
bunların kendi kanunları ile diğer kanunlardaki bu maddeye aykırı hükümlerin
uygulanmayacağı kurala bağlanmıştır.
Anayasa'nın 160. maddesinde, genel ve katma bütçeli dairelerin
bütün gelir ve giderlerinin denetimi ile kanunla verilen inceleme, denetleme ve
hükme bağlama işlerinin TBMM adına Sayıştay'ca yapılması; 165. maddesinde de
sermayesinin yarısından fazlası doğrudan doğruya veya dolaylı olarak Devlete
ait olan kamu kuruluş ve ortaklıklarının TBMM'nce denetlenmesi öngörülmüştür.
Anayasa'nın 160. ve 165. maddeleri birlikte değerlendirildiğinde, hiçbir kamu
kurum ve kuruluşunun gelir, gider ve mallarına ilişkin denetimin bu kapsam
dışında kalmadığı görülmektedir. Böylece, parlamento denetiminin dışında
herhangi bir yol ve yöntem kabûl edilmemiş, bu genel kurala aykırı bir uygulama
yapılmasına kesinlikle izin verilmemiştir.
Öte yandan, Anayasa'nın 160. maddesinde Sayıştay'ın genel ve katma
bütçeli idareler dışında kanunlarla verilen inceleme, denetleme ve hükme
bağlama işlerini de yapmakla görevli olduğuna ilişkin kural, tüm kamu kurum ve
kuruluşlarının denetimlerinin parlamentoca yapılmasını öngören ilke karşısında
kurumlardan bir kısmının kanunla Türkiye Büyük Millet Meclisi denetimi dışına
çıkartılabileceği şeklinde yorumlanamaz. Buna göre, dava konusu 7. maddede
belirtilen özel yasalarla kurulmuş kamu tüzelkişiliği ile idari ve mali
özerkliği haiz kurul, üst kurul ve bunlara bağlı kurumların, Anayasa'nın 160.
maddesi uyarınca denetlenmesi gereken kamu kurum ve kuruluşları arasında
bulunduğu açıktır. İptali istenen kuralda belirtilen kurul, üst kurul ve
bunlara bağlı kurumların hangileri olduğu açıkça sayılmamış ise de Türk İdare
sistemi içinde yer alan bu tür kurul ve kurumlar, Anayasa'nın 165. maddesinde
belirtilen sermayesinin yarısından fazlası doğrudan doğruya ya da dolaylı
olarak bir amacı gerçekleştirmek üzere Devlete ait olan kamu kuruluş ve
ortaklıkları kapsamında değerlendirilemeyeceğinden, bunların Anayasa'nın 165.
maddesine göre denetlenmesi de mümkün değildir.
Belirtilen kurul, üst kurul ve bunlara bağlı kurumlara görevlerini
kamu yararının gerektirdiği en iyi biçimde gerçekleştirmelerini sağlamak amacıyla
idari ve mali yönden özerklik verilmesi TBMM denetimi dışında kalmalarını
gerektirmez. Geliri bütçeden sağlanan bütçe içi ya da bütçe dışı kamu
kaynaklarından oluşan, tüzelkişiliğe sahip ve bir kamu hizmeti yapmak üzere
kurulan tüm kamu kuruluşlarının Meclis'ce denetlenmesi parlamenter sistemin en
belirgin özelliklerinden biridir. Ayrıca, bunların idari ve mali özerklikleri
konusunda anayasal bir zorunluluk olmamasına karşın, yasakoyucunun öngördüğü
özerkliğin yürütme organınca oluşturulacak bir komisyon tarafından yapılacak
denetimle sağlanamayacağı da kuşkusuzdur.
Bu durumda, iptali istenen 7. maddenin birinci, üçüncü ve dördüncü
fıkraları ile özel yasalarla kurulmuş kamu tüzelkişiliğini ve idari ve mali
özerkliği haiz kurul, üst kurul ve bunlara bağlı kurumların yıllık hesaplarının
denetiminin Başbakanlık tarafından belirlenen Başbakanlık müfettişi,
Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu denetçisi ve Maliye müfettişinden oluşan
bir komisyona verilmesi ve böylece bunların TBMM denetimi dışına çıkarılması,
Harcırah Kanunu, Muhasebe-i Umumiye Kanunu ve Sayıştay Kanunu'na tabi olmaması
Anayasa'nın belirtilen maddelerine aykırılık oluşturur.
Ayrıca, Anayasa'nın 108. maddesinde, “İdarenin hukuka
uygunluğunun, düzenli ve verimli şekilde yürütülmesinin ve geliştirilmesinin
sağlanması amacıyla, Cumhurbaşkanlığına bağlı olarak kurulan Devlet Denetleme
Kurulu, Cumhurbaşkanının isteği üzerine, tüm kamu kurum ve kuruluşlarında ve
sermayesinin fazlasına bu kurum ve kuruluşların katıldığı her türlü kuruluşta,
kamu kurumu niteliğinde olan meslek kuruluşlarında, her düzeydeki işçi ve
işveren meslek kuruluşlarında, kamuya yararlı derneklerle vakıflarda, her türlü
inceleme, araştırma ve denetlemeleri yapar.
Silahlı Kuvvetler ve yargı organları Devlet Denetleme Kurulunun görev
alanı dışındadır.” denilmektedir.
2443 sayılı Devlet Denetleme Kurulu Kurulması Hakkında Kanun'n 2.
maddesinde de Anayasa'nın 108. maddesindeki kurala koşut olarak Devlet
Denetleme Kurulu'nun görev ve yetki alanı belirlenmiştir.
Özel yasalarla kurulan ve kamu tüzelkişiliğine sahip, idarî ve
malî yönden özerk kurul, üst kurul ve bunlara bağlı kurumlar Devlet Denetleme
Kurulu'nun görev ve yetki alanına girmektedir. Yasa'nın 7. maddesinin son
fıkrasında yer alan “bu madde kapsamındaki kurul, üst kurul ve bunlara bağlı
kurumların kanunlarındaki ve diğer kanunlardaki bu maddeye aykırı hükümler
uygulanmaz” şeklindeki düzenleme ile bu kurum veya kurullar Devlet Denetleme
Kurulu'nun denetim alanından çıkarılmış olmaktadır. Bu nedenle, kuralın son
fıkrası Anayasa'nın 108. maddesine de aykırıdır.
Maddenin ikinci fıkrasına göre, kurul, üst kurul ve bunlara bağlı
kurumların faaliyetlerine ilişkin yıllık raporun, her yılın Mayıs ayı sonuna
kadar Bakanlar Kurulu'na sunulması ve bunların çalışmaları hakkında yılda bir
defa Türkiye Büyük Millet Meclisi Plan ve Bütçe Komisyonu'nu
bilgilendirmelerinin Anayasa'nın öngördüğü denetimle ilgisi bulunmamakta ise
de, bu tür bilgilendirmelere anayasal bir engel de yoktur.
Açıklanan nedenlerle, 7. maddenin birinci, üçüncü ve dördüncü
fıkraları Anayasa'nın 2., 160., 165. ve 108. maddelerine aykırıdır. İptali
gerekir. İkinci fıkrasına ilişkin iptal isteminin ise reddi gerekir.
Kuralın, Anayasa'nın 28. ve 133. maddeleriyle ilgisi
görülmemiştir.
3- Yasa'nın Geçici 1. Maddesinin İkinci ve Üçüncü Fıkralarının
İncelenmesi
Dava dilekçesinde, kamu bankalarının yönetim, denetim ve tasfiye
kurulları üyelerinin, sorumluluk, ceza ve idare hukuku bakımından özel hukuk
hükümlerine tâbi tutulmasının üyelere kısmi sorumsuzluk ve imtiyaz getirdiği,
bu üyelerin kamusal alanla ilgili aslî ve sürekli görevler yürüttüğü,
bankalardaki kamu payı %50'nin altına düşünceye kadar bu üyelerin memur olduğu,
bu düzenlemenin eşitsizlik, kayırma ve imtiyaz yarattığı, bu kural nedeniyle
üyelerin rüşvet gibi bazı suçlardan dolayı yargılanamayacakları, yasama
organının suçluların serbest kalacağı bir düzenlemeye gidemeyeceği, yasanın
yürürlüğünden önceki tarihlerde bu bankalarda işlenmiş olan suçların ortadan
kaldırıldığı veya niteliğinin değiştiği, lehe olan ceza normlarının geriye
yürütülerek uygulanacak olması nedeniyle yasanın yürürlük öncesi suçlar
bakımından af etkisi doğuracağı, Anayasa'nın 87. maddesine göre ise affın
TBMM'nin üye tam sayısının beşte üç çoğunluğunun kararı ile yerine getirilmesi
gerektiği belirtilerek kuralın, Anayasa'nın 2., 9., 10., 87., 128. ve 138.
maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
Kanun'un Geçici 1. maddesinin ikinci fıkrasında, kapsamdaki
bankaların yönetim, denetim ve tasfiye kurulu üyelerinin bu kanun ve 4603
sayılı Kanun hükümleri çerçevesinde yaptıkları işlemlerden dolayı hukukî
sorumluluklarının, bankacılık sektöründe faaliyette bulunan özel bankaların
yönetim, denetim ve tasfiye kurullarına uygulanan özel
hukuk hükümlerine ve mevzuata tâbi olacakları, üçüncü fıkrasında ise, Türkiye
Cumhuriyeti Ziraat Bankası Anonim Şirketi, Türkiye Halk Bankası Anonim Şirketi
ve Türkiye Emlâk Bankası Anonim Şirketi Yönetim, Denetim ve Tasfiye Kurulu
üyelerinin ceza ve idare hukuku bakımından memur sayılmayacağı öngörülmektedir.
4743 sayılı Kanun'un 6. maddesinin (A) bendi ile değişik 4603
sayılı Kanun'un Geçici 1. maddesinin (3) numaralı fıkrasının iptali isteminin
reddine ilişkin gerekçe, Geçici 1. maddenin ikinci ve üçüncü fıkraları için de
geçerlidir. Ayrıca, yapılan düzenleme ilgili bankaların statülerinin
değiştirilerek özel hukuk hükümlerine bağlı tutulmasına ilişkin olup, af
niteliği taşımamaktadır.
Bu nedenle iptal isteminin reddi gerekir.
Kuralın, Anayasa'nın 9., 10., 87. ve 138. maddeleriyle ilgisi
görülmemiştir.
V- İPTALİN DİĞER KURALLARA ETKİSİ
2949 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri
Hakkında Kanun'un 29. maddesinin ikinci fıkrasında, yasanın belirli
kurallarının iptali, diğer kurallarının veya tümünün uygulanmaması sonucunu
doğuruyorsa, bunların da Anayasa Mahkemesi'nce iptaline karar verilebileceği
öngörülmektedir.
4743 sayılı Kanun'un 7. maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü
fıkralarının iptali nedeniyle uygulanma olanağı kalmayan ikinci fıkrasının da
iptali gerekir.
VI- YÜRÜRLÜĞÜN DURDURULMASI İSTEMİ
30.1.2002 günlü, 4743 sayılı “Malî Sektöre Olan Borçların Yeniden
Yapılandırılması ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun”un dava
konusu kurallarının yürürlüğünün durdurulması isteminin reddine 25.6.2002
gününde oybirliğiyle karar verilmiştir.
VII- SONUÇ
30.1.2002 günlü, 4743 sayılı “Malî Sektöre Olan Borçların Yeniden
Yapılandırılması ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun”un:
A- 6. maddesinin (A) bendi ile değiştirilen 15.11.2000 günlü, 4603
sayılı, Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankası, Türkiye Halk Bankası Anonim Şirketi
ve Türkiye Emlak Bankası Anonim Şirketi Hakkında Kanun'un geçici 1. maddesinin
(3) sayılı fıkrasının Anayasa'ya aykırı olmadığına ve iptal isteminin REDDİNE,
B- 7. maddesinin;
1- Birinci, üçüncü ve dördüncü fıkralarının Anayasa'ya aykırı
olduğuna ve İPTALİNE,
2- İkinci fıkrasının Anayasa'ya aykırı olmadığına ve iptali
isteminin REDDİNE,
C- Geçici 1. maddesinin ikinci ve üçüncü fıkralarının Anayasa'ya
aykırı olmadığına ve iptal isteminin REDDİNE,
D- 7. maddesinin, birinci, üçüncü ve dördüncü fıkralarının iptali
nedeniyle uygulanma olanağı kalmayan ikinci fıkrasının da 2949 sayılı Anayasa
Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 29. maddesinin
ikinci fıkrası gereğince İPTALİNE,
E- İptal edilen 7. maddesinin doğuracağı hukuksal boşluk kamu
yararını ihlal edici nitelikte görüldüğünden, Anayasa'nın 153. maddesinin
üçüncü fıkrasıyla 2949 sayılı Yasa'nın 53. maddesinin dördüncü ve beşinci
fıkraları gereğince İPTAL HÜKMÜNÜN, KARARIN RESMİ GAZETE'DE YAYIMLANMASINDAN
BAŞLAYARAK ALTI AY SONRA YÜRÜRLÜĞE GİRMESİNE,
25.6.2002 gününde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
Başkan
Mustafa
BUMİN
|
Başkanvekili
Haşim
KILIÇ
|
Üye
Samia
AKBULUT
|
Üye
Yalçın
ACARGÜN
|
Üye
Sacit
ADALI
|
Üye
Nurettin
TURAN
|
Üye
Fulya
KANTARCIOĞLU
|
Üye
Ertuğrul
ERSOY
|
Üye
Tülay
TUĞCU
|
Üye
Ahmet
AKYALÇIN
|
Üye
Enis
TUNGA
|