ANAYASA
MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı : 1998/25
Karar Sayısı : 1998/56
Karar Günü : 29.9.1998
R.G. Tarih-Sayı :18.03.1999-23643
İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN : Ankara
Asliye Sekizinci Ticaret Mahkemesi
İTİRAZIN KONUSU : 23.2.1995 günlü, 4077
sayılı "Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun"un 11. maddesine, 4226
sayılı Yasa ile eklenen üçüncü fıkranın, Anayasa'nın 10., 13., 29., 48. ve 172.
maddelerine aykırılığı savıyla iptali istemidir.
I- OLAY
Sanayi ve Ticaret Bakanlığı'nca, bir süreli yayın kuruluşunun
düzenlediği kampanyanın ve kampanyaya ilişkin reklam ve ilanların durdurulması
istemiyle açılan davada, davalının savını ciddi bulan Mahkeme, 4077 sayılı
Yasa'nın 11. maddesine 4226 sayılı Yasa'nın 1. maddesiyle eklenen üçüncü
fıkranın iptali için başvurmuştur.
III- YASA METİNLERİ
A- İtiraz Konusu Yasa Kuralı
4077 sayılı "Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun"un
itiraz konusu 15.1.1997 günlü, 4226 sayılı Yasa'nın 1. maddesiyle eklenen
üçüncü fıkrasını da içeren "süreli yayınlar" başlıklı 11. maddesi
şöyledir:
"Süreli yayın kuruluşlarınca düzenlenen ve her ne amaç ve
şekilde olursa olsun, bilet, kupon, iştirak numarası, oyun, çekiliş ve benzeri
yollarla süreli yayın dışında ikinci bir ürün verilmesinin taahhüt edildiği
kampanyalarda; kitap, dergi, ansiklopedi, afiş, bayrak, poster, sözlü veya
görüntülü manyetik bant veya optik disk gibi süreli yayıncılık amaçlarına
aykırı olmayan kültürel ürünler dışında hiçbir mal ya da hizmetin taahhüdü ve
dağıtımı yapılamaz. Her halukârda bu mal veya hizmetin piyasa değeri,
tüketicinin ilgili kampanya süresince süreli yayını satın almak için ödediği toplam
bedelin % 50'sini aşamaz ve bu şekildeki kampanyaların süresi 60 günü geçemez.
Kampanya konusu mal veya hizmet bedelinin bir bölümünün tüketici tarafından
karşılanması, bu mal veya hizmetin ikinci ürün sayılmasına engel
değildir."
B- Dayanılan Anayasa Kuralları
İtiraz gerekçesinde dayanılan Anayasa kuralları şunlardır:
1- "MADDE 10.- Herkes, dil, ırk,
renk, cinsiyet, siyasî düşünce, felsefî inanç, din, mezhep ve benzeri
sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir.
Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz.
Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun
önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar."
2-"MADDE 13.- Temel hak ve
hürriyetler, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünün, millî
egemenliğin, Cumhuriyetin, millî güvenliğin, kamu düzeninin, genel asayişin,
kamu yararının, genel ahlâkın ve genel sağlığın korunması amacı ile ve ayrıca
Anayasanın ilgili maddelerinde öngörülen özel sebeplerle, Anayasanın
sözüne ve ruhuna uygun olarak kanunla sınırlanabilir.
Temel hak ve hürriyetlerle ilgili genel ve özel sınırlamalar
demokratik toplum düzeninin gereklerine aykırı olamaz ve öngörüldükleri amaç
dışında kullanılamaz
Bu maddede yer alan genel sınırlama sebepleri temel hak ve
hürriyetlerin tümü için geçerlidir."
3-"MADDE 29.- Süreli veya süresiz
yayın önceden izin alma ve malî teminat yatırma şartına bağlanamaz.
Süreli yayın çıkarabilmek için kanunun gösterdiği bilgi ve
belgelerin, kanunda belirtilen yetkili mercie verilmesi yeterlidir. Bu bilgi ve
belgelerin kanuna aykırılığının tespiti halinde yetkili merci, yayının
durdurulması için mahkemeye başvurur.
Süreli yayınların çıkarılması, yayım şartları, malî kaynakları ve
gazetecilik mesleği ile ilgili esaslar kanunla düzenlenir. Kanun, haber,
düşünce ve kanaatlerin serbestçe yayımlanmasını engelleyici veya zorlaştırıcı
siyasal, ekonomik, malî ve teknik şartlar koyamaz.
Süreli yayınlar, Devletin ve diğer kamu tüzelkişilerinin veya
bunlara bağlı kurumların araç ve imkânlarından eşitlik esasına göre
yararlanır."
4- "MADDE 48.- Herkes, dilediği
alanda çalışma ve sözleşme hürriyetlerine sahiptir. Özel teşebbüsler kurmak
serbesttir.
Devlet, özel teşebbüslerin millî ekonominin gereklerine ve sosyal
amaçlara uygun yürümesini, güvenlik ve kararlılık içinde çalışmasını sağlayacak
tedbirleri alır."
5- "MADDE 172.- Devlet, tüketicileri
koruyucu ve aydınlatıcı tedbirler alır, tüketicilerin kendilerini koruyucu
girişimlerini teşvik eder."
IV- İLK İNCELEME
Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün 8. maddesi gereğince, Ahmet N.
SEZER, Güven DİNÇER, Samia AKBULUT, Haşim KILIÇ, Sacit ADALI, Ali HÜNER, Lütfi
F. TUNCEL, Mustafa YAKUPOĞLU, Nurettin TURAN, Fulya KANTARCIOĞLU ve Mahir Can
ILICAK'ın katılmalarıyla 9.6.1998 günü yapılan ilk inceleme toplantısında;
dosyada eksiklik bulunmadığından işin esasının incelenmesine, sınırlama
sorununun esas inceleme evresinde ele alınmasına oybirliğiyle karar
verilmiştir.
V- ESASIN İNCELENMESİ
İşin esasına ilişkin rapor, başvuru kararı ve ekleri, iptali
istenilen Yasa kuralı, Anayasa'ya aykırılık savına dayanak yapılan Anayasa
kurallarıyla, bunlarla ilgili gerekçeler ve dosyada bulunan tüm belgeler okunup
incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
A- Sınırlama Sorunu
4077 sayılı Yasa'nın 11. maddesinin iptali istenilen üçüncü
fıkrası üç tümceden oluşmaktadır. Birinci tümcede, süreli yayın kuruluşlarınca
düzenlenen ve her ne amaç ve şekilde olursa olsun, bilet, kupon, iştirak
numarası, oyun, çekiliş ve benzeri yollarla süreli yayın dışında ikinci
bir ürün verilmesinin taahhüt edildiği kampanyalarda, kitap, dergi,
ansiklopedi, afiş, bayrak, poster, sözlü veya görüntülü manyetik bant veya
optik disk gibi süreli yayıncılık amaçlarına aykırı olmayan kültürel ürünler
dışında hiçbir mal ya da hizmetin taahhüdü ve dağıtımının yapılamayacağı;
ikinci tümcede, her halükârda bu mal veya hizmetin piyasa değerinin,
tüketicinin ilgili kampanya süresince süreli yayını satın almak için ödediği
toplam bedelin % 50'sini aşamayacağı ve bu şekildeki kampanyaların süresinin 60
günü geçemeyeceği; üçüncü tümcede de, kampanya konusu mal veya hizmet bedelinin
bir bölümünün tüketici tarafından karşılanmasının, bu mal veya hizmetin ikinci
ürün sayılmasına engel olmayacağı kurala bağlanmaktadır.
Mahkeme'nin bakmakta olduğu dava, 11. maddenin üçüncü fıkrasına
aykırı olarak düzenlendiği ileri sürülen kampanya ile bu kampanyaya ilişkin
reklam ve ilanların aynı Yasa'nın 25. maddesinin beşinci fıkrası uyarınca
durdurulmasına ilişkindir. Yasa'nın süreli yayın kuruluşlarının ikinci ürün
vermelerine ve bu ürünlerle ilgili kampanyalar düzenlemelerine olur veren
kuralı 11. maddenin üçüncü fıkrasının birinci tümcesidir. Bu nedenle,
"23.2.1995 günlü, 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'un 11.
maddesine 4226 sayılı Yasa ile eklenen üçüncü fıkraya ilişkin esas incelemenin,
fıkranın birinci tümcesi ile sınırlı olarak yapılmasına 29.9.1998 gününde
oybirliğiyle" karar verilmiştir.
B- Anayasa'ya Aykırılık Sorunu
Başvuran Mahkeme, dava konusu kuralın Anayasa'nın 10., 13., 29.,
48. ve 172. maddelerine aykırılık oluşturduğunu ileri sürmüştür.
4077 sayılı Yasa, tüketicinin korunmasına ilişkindir. Bu nedenle,
Anayasa'ya aykırılık konusundaki esas incelemenin öncelikle Anayasa'nın
"Tüketicinin korunması" başlıklı 172. maddesi yönünden yapılması
gerekli görülmüştür.
1- Anayasa'nın 172. Maddesi Yönünden İnceleme
Başvuru kararında, Anayasa'nın 172. maddesinde tüketicileri
koruyucu ve aydınlatıcı tedbirlerin alınacağı ve bu yoldaki girişimlerin teşvik
edileceğinin belirtildiği; 4077 sayılı Yasa'nın 8.3.1995 gününde yayınlanarak
yürürlüğe giren ilk şeklinde, süreli yayınların promosyonları konusunda ayrıca
bir yasak hükmü düşünülmediği; 11. maddenin üçüncü fıkrasındaki düzenlemeyle
kültürel ürün dışında, promosyonun tümden yasaklanmasının, yasakçı devlet
anlayışı olduğu; devletin yasakçı değil, anayasal hak ve özgürlüklerin
gelişimini teşvik edici nitelikte olması gerektiği, dolayısıyla kuralın
Anayasa'nın 172. maddesine aykırılık oluşturduğu ileri sürülmüştür.
Anayasa'nın 172. maddesinde, Devlet, tüketicileri koruyucu ve
aydınlatıcı tedbirleri alır, tüketicilerin kendilerini koruyucu girişimlerini
teşvik eder kuralına yer verilmiş; maddenin gerekçesinde de
"...Tüketicinin fiyat ve kalite açısından korunması, serbest rekabet
şartlarının sağlanması, tekel ve kartellerin önlenmesi ile güvenceye
alınabilir..." denilmiştir.
23.2.1995 günlü, 4077 sayılı "Tüketicinin Korunması Hakkında
Kanun"un 1. maddesinde, "Bu kanunun amacı, ekonominin gereklerine ve
kamu yararına uygun olarak tüketicinin sağlık ve güvenliği ile ekonomik
çıkarlarını koruyucu, aydınlatıcı, eğitici, zararlarını tazmin edici, çevresel
tehlikelerden korunmasını sağlayıcı önlemleri almak ve tüketicilerin
kendilerini koruyucu girişimlerini özendirmek ve bu
konumdaki politikaların oluşturulmasında gönüllü örgütlenmeleri teşvik
etmeye ilişkin hususları düzenlemektir" denilerek, Yasa'nın amacı
açıklanmıştır.
4226 sayılı Yasa'nın genel gerekçesinde de konuya açıklık
getirilerek şu görüşlere yer verilmiştir: "Basın
kuruluşlarının "tiraj" yükseltmek amacıyla zaman zaman gazete veya
dergilere ek olarak okuyucularına bazı ürünler verdikleri hem ülkemiz, hem de
başka ülkelerin uygulamalarından bilinmektedir. Burada önemli olan, söz konusu
ek ürünlerin basının ana işlevinin önüne geçip geçmemesidir. Yakın zamana kadar
ülkemizde okuyucuya verilen ek ürünlerin büyük ölçüde kültürel amaçlı olması,
toplumda önemli bir sorun yaratmadığı gibi, basının işlevlerine de uygun
düşüyordu. Ancak, son dönemde basın kuruluşlarınca tiraj arttırmak amacıyla,
günlük tüketim maddelerinden başlatılan ve giderek televizyonlara, çamaşır
makinelerine kadar ulaşan ek ürün kampanyaları, adeta "promosyon
savaşları"na dönüşmüştür. Taahhüt edilen ürünlerin tüketiciye tesliminde
bir aksaklık olmasa bile, basın kuruluşlarının bu tür kampanyalarından dolayı,
hem yarattığı haksız rekabet nedeniyle söz konusu ürünleri üreten sanayicimiz
ve ilgili ticaret erbabımız, hem kalite düşüklüğü nedeniyle tüketicilerimiz
zarar görmeye devam edecektir. Burada, verilen ürünlerin ücretsiz olması
nedeniyle okurun zarar görmeyeceği şeklinde ileri sürülebilecek tezin, kampanya
süresince bazı gazete fiyatlarında görülen ekonomik gereklerin üzerindeki
artışlar dikkate alındığında geçerliliği kalmamaktadır.
Bütün bunların ötesinde bu tür kampanyalar, halkın haber almada
ana kaynaklarından biri olan yazılı basın kuruluşlarımızı bu işlevinden
uzaklaştırmakta ve onları adeta mutfak eşyaları ve diğer dayanıklı tüketim malları
pazarlayıcısı konumuna düşürmektedir. Bu durum, ticaret serbestisi ya da
rekabet özgürlüğü açılarından savunulamaz. Anayasamızın 28. maddesinde,
"önceden izin alınmaksızın ve malî teminat yatırılmaksızın" şeklinde
güvence altına alınmış olan özgürlük, mutfak eşyaları pazarlamacılığı değil,
basın özgürlüğünün kendisidir. Rekabet özgürlüğü açısından da durum
benzerdir. Basında rekabetin esası, daha doğru ve daha hızlı haber verme
alanında yapılacak rekabettir. "Promosyon Savaşları" olarak da
adlandırılan bu kampanyaların amacı, basında sağlıklı bir rekabet ortamı
yaratmak değil, güçsüz olan rakibi çökertmektir. Bu savaşların sonucunda
bazılarının yenilerek piyasadan çekilmesi halinde, bu piyasada zaten mevcut
olan tekelci yapı daha da güçlenmiş olacaktır".
Yasa'nın 11. maddesinde, süreli yayınlar düzenlenmektedir.
Maddenin birinci ve ikinci fıkralarında süreli yayınlara abone olan
tüketicilerle ilgili kurallara yer verilmiş, 15.1.1997 günlü, 4226 sayılı Yasa
ile de 11. maddeye üçüncü ve dördüncü fıkralar eklenmiştir. İtiraz konusu
üçüncü fıkrada, "Süreli yayın kuruluşlarınca düzenlenen ve her ne amaç ve
şekilde olursa olsun, bilet, kupon, iştirak numarası, oyun, çekiliş ve benzeri
yollarla süreli yayın dışında ikinci bir ürün verilmesinin taahhüt edildiği kampanyalarda;
kitap, dergi, ansiklopedi, afiş, bayrak, poster, sözlü veya görüntülü manyetik
bant veya optik disk gibi süreli yayıncılık amaçlarına aykırı olmayan kültürel
ürünler dışında hiçbir mal ya da hizmetin taahhüdü ve dağıtımı yapılamaz. Her
halukârda bu mal veya hizmetin piyasa değeri, tüketicinin ilgili kampanya
süresince süreli yayını satın almak için ödediği toplam bedelin % 50'sini
aşamaz ve bu şekildeki kampanyaların süresi 60 günü geçemez. Kampanya konusu
mal veya hizmet bedelinin bir bölümünün tüketici tarafından karşılanması, bu
mal veya hizmetin ikinci ürün sayılmasına engel değildir"
denilmektedir.
Türk Ticaret Yasası'nın 12. maddesinin beşinci bendine göre,
"gazetecilik"le uğraşmak üzere kurulan müesseseler ticarethane
sayılmaktadır. Ancak, basın kuruluşları, sadece ekonomik amaçlı işletmeler
değil, doğru haber verme, insan hakları, demokrasinin işlerlik kazanması,
yönetimin denetlenmesi ve saydamlığının sağlanması gibi konularda da etkinlik
gösteren kuruluşlardır.
Serbest piyasa ekonomisi kurallarına uygun olarak süreli yayın
kuruluşları tirajlarını ve buna bağlı olarak da satışlarını artırabilmek için
ikinci ürün kampanyaları düzenlemektedir. Bu, kuşkusuz reklam ve propagandanın
önemli araçlarından birisidir. Ancak, süreli yayınlarda bir araç olması gereken
ikinci ürünün, amaç haline getirilip gazetenin yerini alması,
"okur-gazete" ilişkisini, "üretici-tüketici" ilişkisine
dönüştürmektedir. Böylece süreli yayın kuruluşları, yasal yönden kendilerine
sağlanan ayrıcalıklardan da yararlanarak, ticarî faaliyetleriyle haksız
rekabete yol açacak bir ortam yaratılmasına neden olmaktadırlar.
11. maddenin üçüncü fıkrasında yer alan, süreli yayın
kuruluşlarınca düzenlenen ve her ne amaç ve şekilde olursa olsun, süreli
yayının dışında ikinci bir ürün verilmesinin taahhüt edildiği kampanyalarda,
yasalarda belirlenen ve süreli yayıncılık amaçlarına aykırı olmayan kültürel
ürünler dışında hiçbir mal ve hizmetin dağıtımının yapılamayacağına ilişkin
kuralın, tüketicinin çıkarlarını korumak amacıyla konulduğu anlaşılmaktadır.
Yasakoyucunun kamu yararı ve düzeni ile ülke ekonomisini gözönünde
bulundurarak tüketicileri koruyucu ve aydınlatıcı düzenleyici tedbirleri
alması, Anayasa'nın 172. maddesinin gereğidir.
İptal isteminin reddi gerekir.
2- Anayasa'nın 48. ve 13. Maddeleri Yönünden İnceleme
Mahkeme'nin başvurusunda, Türk Ticaret Yasası'na göre
gazeteciliğin ticarethane (özel teşebbüs) sayıldığı; Anayasa'nın 48. maddesinin
birinci fıkrasında çalışma ve sözleşme özgürlüğüne yer verildiği, ayrıca özel
teşebbüs kurmanın serbest olduğunun belirtildiği; ikinci fıkrasında da,
Devletin özel teşebbüsün devamı ve çalışmasını sağlayacak koruyucu ve
denetleyici tedbirleri alacağının kurala bağlandığı; ancak, bunun Anayasa'nın
13. maddesindeki sınırlama sebeplerinin dışına çıkılmadan yapılmasının
gerektiği; oysa 4077 sayılı Yasa'nın 11. maddesine eklenen üçüncü fıkrayla,
süreli yayınlarda kültürel ürünler dışında promosyonun tümden yasaklandığı;
bunun da Anayasa'nın 48. ve 13. maddelerine aykırılık oluşturduğu ileri sürülmüştür.
Anayasa'nın 48. maddesinde düzenlenen "Çalışma ve Sözleşme
Özgürlüğü", Anayasa'nın "Temel Haklar ve Ödevler" başlıklı
ikinci kısmının "Sosyal ve Ekonomik Haklar ve Ödevler" bölümünde yer
almaktadır. Buna göre, "Herkes dilediği alanda çalışma ve sözleşme
hürriyetine sahiptir. Özel teşebbüsler kurmak serbesttir.
Devlet, özel teşebbüslerin millî ekonominin gereklerine ve sosyal
amaçlara uygun yürümesini, güvenlik ve kararlılık içinde çalışmasını sağlayacak
tedbirleri alır."
Anayasa'nın 13. maddesinde ise, "Temel hak ve hürriyetler,
Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünün, millî egemenliğin,
Cumhuriyetin, millî güvenliğin, kamu düzeninin, genel asayişin, kamu yararının,
genel ahlâkın ve genel sağlığın korunması amacı ile ve ayrıca Anayasanın ilgili
maddelerinde öngörülen özel sebeplerle, Anayasanın sözüne ve ruhuna uygun
olarak kanunla sınırlanabilir.
Temel hak ve hürriyetlerle ilgili genel ve özel sınırlamalar
demokratik toplum düzeninin gereklerine aykırı olamaz ve öngörüldükleri amaç
dışında kullanılamaz.
Bu maddede yer alan genel sınırlama sebepleri temel hak ve
hürriyetlerin tümü için geçerlidir" denilmektedir. Buna göre Yasakoyucu,
Anayasa'nın 48. maddesinde öngörülen, çalışma ve sözleşme özgürlüğünü, 13.
maddedeki nedenlerle sınırlandırabilir.
4077 sayılı Yasa'nın 11. maddesine 4226 sayılı Yasa'nın 1. maddesi
ile eklenen üçüncü fıkrada, "süreli yayın kuruluşlarınca düzenlenen ve her
ne amaç ve şekilde olursa olsun, bilet, kupon, iştirak numarası, oyun, çekiliş ve
benzeri yollarla süreli yayın dışında ikinci bir ürün verilmesinin taahhüt
edildiği kampanyalarda; kitap, dergi, ansiklopedi, afiş, bayrak, poster, sözlü
veya görüntülü manyetik bant veya optik disk gibi süreli yayıncılık amaçlarına
aykırı olmayan kültürel ürünler dışında hiçbir mal ya da hizmetin taahhüdü ve
dağıtımı yapılamaz..." denilmiş; aynı Yasa'nın 25. maddesinin beşinci
fıkrasında da, "11. maddenin üçüncü ve dördüncü fıkralarına aykırı hareket
edenler hakkında 500.000.000 lira para cezası uygulanır. Aykırılık ülke
düzeyinde yayın yapan süreli yayın ile gerçekleşmişse cezanın 20 katı
uygulanır. Bakanlık, ayrıca süreli yayın kuruluşundan kampanyanın ve kampanyaya
ilişkin her türlü reklam ve ilanın durdurulmasını ister. Bu isteğe rağmen
aykırılığın devamı halinde, reklam ve ilanın durdurma zorunluluğunun doğduğu
tarihten itibaren her sayı için 1.000.000.000 lira para cezası uygulanır
ve Bakanlık kampanyanın ve kampanyaya ilişkin her türlü reklam ve ilanın
durdurulması talebi ile tüketici mahkemesine başvurur" kuralına yer
verilmiştir.
Anayasal sınırlamalar içerisinde kalmak koşuluyla, süreli yayın
kuruluşlarınca hangi ürünlerin ikinci ürün olarak okuyucuya verilebileceğinin,
hangi ürünlerin bu kapsam dışında tutulacağının belirlenmesi yasakoyucunun takdir
alanındadır.
11. maddenin dava konusu üçüncü fıkrasında kamu yararı gözetilerek
kültürel amaçlı ürünler dışındaki ek ürünler, buna ilişkin kampanyalar ve
ilanlar yasaklanmış, kampanyanın ve kampanyaya ilişkin ilan ve reklamların
durdurulmasının da ancak tüketici mahkemelerinden istenebileceği kurala
bağlanmıştır. Bu kuralla, çalışma ve sözleşme özgürlüğünün kullanılması
açıkça ya da örtülü biçimde yasaklanmamış, kamu yararı gözetilerek kültürel
amaçlı ek ürünler dışındaki ürünlere ve bunlarla ilgili kampanyalarla, ilanlara
sınırlamalar getirilmiştir.
Kamu yararı ve kamu düzeni amacıyla getirilen ve demokratik toplum
düzeninin gereklerine de aykırı olmayan bu sınırlamaların, Anayasa'nın 48. ve
13. maddelerine aykırılık oluşturmadığı sonucuna varılmıştır.
İptal isteminin reddi gerekir.
3- Anayasa'nın 29. Maddesi Yönünden İnceleme
Mahkeme, 11. maddenin üçüncü fıkrasının, Anayasa'nın 29.
maddesindeki "haberlerin serbestçe yayımını engelleyen malî şartlar
konulamaz" kuralına aykırılık oluşturduğunu ileri sürmüştür.
Anayasa'nın "süreli ve süresiz yayın hakkı" başlıklı 29.
maddesinin üçüncü fıkrasında, "Süreli yayınların çıkarılması, yayım
şartları, malî kaynakları ve gazetecilik mesleği ile ilgili esaslar kanunla
düzenlenir. Kanun, haber, düşünce ve kanaatlerin serbestçe yayımlanmasını
engelleyici veya zorlaştırıcı siyasal, ekonomik, malî ve teknik şartlar
koyamaz" kuralına yer verilmiştir.
11. maddenin üçüncü fıkrasında, süreli yayın kuruluşlarının ikinci
ürün olarak verilmesini taahhüt edebilecekleri ve dağıtımını yapabilecekleri
mal ya da hizmetlerin içeriği belirlenmiş ve bu ek edimin kimi kültürel
ürünlerle sınırlı olacağı belirtilmiştir. Kamu yararı ve kamu düzeni gerekleri
de düşünülerek tüketiciyi koruma amacıyla yapılan bu yasal düzenlemede, yayın
kuruluşlarının, düşünce ve kanaatleri serbestçe yayımlaması özgürlüğünü
engelleyici veya bunların kullanılmalarını zorlaştırıcı siyasal, ekonomik,
malî ve teknik koşullar bulunmamaktadır.
Bu nedenlerle, süreli yayın kuruluşlarının okuyucularına vermeyi
taahhüt edebilecekleri ve dağıtımını yapabilecekleri ikinci ürünlerle ilgili
dava konusu kuralda, Anayasa'nın "süreli ve süresiz yayın hakkı"na
ilişkin 29. maddesine aykırılık bulunmamaktadır.
İptal isteminin reddi gerekir.
4- Anayasa'nın 10. Maddesi Yönünden İnceleme
İtiraz yoluna başvuran Mahkeme, süreli yayınlar konusunda üçüncü
fıkrayla yapılan düzenlemede, süresiz yayınlar (kitap, fasikül halinde
yayınlanan ansiklopedi), sözel yayınlar (radyo) ve görsel yayınlar (televizyon)
için herhangi bir yasak getirilmediğini, bu şekildeki bir düzenlemenin
Anayasa'nın 10. maddesine aykırılık oluşturduğunu ileri sürmüştür.
Eşitlik ilkesinin kurala bağlandığı Anayasa'nın 10. maddesinde,
"Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasî düşünce, felsefî inanç, din,
mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir.
Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz.
Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun
önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar"
denilmektedir.
Anayasa'nın 10. maddesinde kurala bağlanan eşitlik, herkesin her
yönden aynı kurallara, yani aynı haklara ve yükümlülüklere bağlı olacağı
anlamına gelmez. Bu maddedeki eşitlik eylemli değil, hukuksal eşitliktir. Bu
nedenle, mutlak anlamda bir eşitlik söz konusu değildir. Yasaların
uygulanmasında dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasal düşünce, felsefi inanç,
din ve mezhep ayırımı gözetilemez. Eşitlik ilkesi bu tür bir ayrımcılığı önler.
Çünkü, eşitlik ilkesinden amaç, aynı koşullar içinde bulunan özdeş nitelikteki
durumların, yasalarca aynı işleme bağlı tutulmasını sağlamaktır. Yani, eşitler
arasında eşitliğin sağlanmasıdır. Kişisel nitelikleri ve durumları özdeş
olanlar arasında, yasalara konulan kurallarla değişik uygulamalara neden
olunamaz. Ancak, durum ve konumlarındaki özellikler, kimi kişi ya da
topluluklar için değişik kuralları ve uygulamaları gerekli kılabilir. Kimi
kişilerin ya da kuruluşların durumlarındaki özellikler ve ayrıcalıklar
dolayısıyla başka kurallara bağlı tutulmasında, eşitsizlikten söz edilemez.
Farklılıkların doğurduğu zorunluluklara, kamu yararına ya da başka
bir haklı nedene dayanılarak yasalarla değişik uygulamalar getirilmesi
durumunda, Anayasa'nın eşitlik ilkesinin çiğnendiği sonucu çıkarılamaz.
Anayasa'nın 29. maddesinin birinci fıkrasında, "süreli ve
süresiz yayın önceden izin alma ve malî teminat yatırma şartına
bağlanamaz" denilmiş; ikinci, üçüncü ve dördüncü fıkralarında sadece
süreli yayınlara yer verilmiş ve süreli yayınlarla ilgili kurallar
getirilmiştir. Böylece, Anayasa'da süreli ve süresiz yayınlar aynı başlık
altında toplanmakla birlikte, süreli yayınlara ilişkin koşullar ayrıca
belirlenerek süresiz yayınlardan farklı kurallara bağlı tutulmuş, "süreli
yayınların çıkarılması, yayın şartları ve malî kaynaklar ve gazetecilik mesleği
ile ilgili esaslar kanunla düzenlenir" denilmiştir. Bu durumda
süreli ve süresiz yayınlar aynı özellikleri taşımadıklarından, eşitlik
ilkesi yönünden karşılaştırılmalarına olanak bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, dava konusu kural, Anayasa'nın 10. maddesine
aykırı değildir.
İptal isteminin reddi gerekir.
VI- SONUÇ
23.2.1995 günlü, 4077 sayılı "Tüketicinin Korunması Hakkında
Kanun"un 11. maddesine 4226 sayılı Yasa ile eklenen üçüncü fıkranın
sınırlama kararı uyarınca incelenen birinci tümcesinin Anayasa'ya aykırı
olmadığına ve itirazın REDDİNE, 29.9.1998 gününde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
Başkan
Ahmet Necdet
SEZER
|
Başkanvekili
Samia AKBULUT
|
Üye
Haşim KILIÇ
|
Üye
Yalçın ACARGÜN
|
Üye
Mustafa BUMİN
|
Üye
Sacit ADALI
|
Üye
Ali HÜNER
|
Üye
Lütfi F.
TUNCEL
|
Üye
Fulya
KANTARCIOĞLU
|
Üye
Mahir Can
ILICAK
|
Üye
Rüştü SÖNMEZ
|
|
|
|
|