ANAYASA
MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı : 1994/44
Karar Sayısı : 1994/56
Karar Günü : 18.7.1994
R.G. Tarih-Sayı : 01.08.1996-22714
İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN : Konya 3. Sulh Hukuk Mahkemesi
İTİRAZIN KONUSU : 1.12.1993 günlü, 3917 Sayılı
"506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu, 4792 Sayılı Sosyal Sigortalar Kurumu
Kanunu ve 6570 Sayılı Gayrimenkul Kiraları Hakkında Kanun ile 190 Sayılı Genel
Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Eki Cetvellerde Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun"un 7. Maddesiyle 6570 Sayılı Yasa'ya eklenen
geçici 5. maddenin birinci, ikinci ve üçüncü fıkralarının, Anayasa'nın
Başlangıç'ının 5. ve 6. paragraflarıyla 2., 9., 10., 12., 48. ve 65.
Maddelerine aykırılığı savıyla iptali istemidir.
I- OLAY
Sosyal Sigortalar Kurumu (SSK)'nun taşınmazında kiracı olan
davacı, Kurum'ca belirlenen kira parasına itiraz ederek işyeri kirasının
saptanması istemiyle açtığı davada Mahkeme, 3917 sayılı Yasa'nın 7. maddesiyle
6570 sayılı Yasa'ya eklenen geçici 5. maddenin birinci, ikinci ve üçüncü
fıkralarının Anayasa'ya aykırı bulunduğu yönündeki dâvacı savının ciddî olduğu
kanısına vararak bu kuralların iptali için Anayasa Mahkemesi'ne başvurmuştur.
III- YASA METİNLERİ
A- İptali İstenen Yasa Kuralı
1.12.1993 günlü, 3917 sayılı Yasa'nın 7. maddesiyle, 6570 sayılı
Gayrimenkul Kiraları Hakkında Yasa'ya eklenen geçici 5. maddenin iptali istenen
birinci, ikinci ve üçüncü fıkraları şöyledir:
"Geçici Madde 5- Sosyal Sigortalar Kurumu ile Esnaf ve Sanatkârlar
ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumunun sahibi veya ortağı
bulunduğu gayrimenkuller için 1.1.1993 tarihinden önce 22.4.1926 tarih ve 818
sayılı Borçlar Kanunu ile 18.5.1955 tarih ve 6570 sayılı Gayrimenkul Kiraları
Hakkında Kanuna göre yapılmış olan kira sözleşmeleri, sözleşmelerin bitim
tarihinden itibaren üç ay sonra, işletme hakkının devrine ilişkin sözleşmeler
ise bu Kanunun yürürlük tarihinden itibaren üç ay sonra sona erer.
Kurumlarca, bu süre içinde rayiç bedel veya emsal bedele uygun
olarak yeni kira bedeli ve şartları tespit edilerek kiracıya tebliğ olunur.
Eski kiracının, birinci fıkrada belirtilen üç ayı takip eden (30) gün içinde
yeni kira bedeli ve şartları üzerinden 6570 sayılı Gayrimenkul Kiraları
Hakkında Kanun hükümlerine göre kira sözleşmesi yapmaya veya teklif edilen yeni
kira bedeline sulh hukuk mahkemeleri nezdinde itiraz etmeye hakkı vardır. 30
günlük süre içinde itiraz ve rüçhan hakkını kullanmayan ve gayrimenkulü tahliye
etmeyen kiracıların tahliyesi ilgili icra memurluğunca sağlanır.
Belirlenen kira bedeline karşı süresi içinde dava açılması
halinde, dava sonucuna kadar Kurumlarca tespit edilen yeni kira bedeli
üzerinden ödeme yapılır. Dava sonucunda belirlenen kira bedeline göre, kiracı
lehine doğacak farklar takip eden aylara ait kira bedelinden mahsup
edilir."
B- Dayanılan Anayasa Kuralları
İtiraz yoluna başvuran Mahkemenin iptal istemini dayandırdığı
Anayasa kuralları şunlardır :
1- Başlangıç (Beşinci ve Altıncı Paragrafları)
"- Millet iradesinin mutlak üstünlüğü, egemenliğin kayıtsız
şartsız Türk Milletine ait olduğu ve bunu millet adına kullanmağa yetkili
kılınan hiçbir kişi ve kuruluşun, bu Anayasada gösterilen hürriyetçi demokrasi
ve bunun icaplarıyla belirlenmiş hukuk düzeni dışına çıkamayacağı;
- Kuvvetler ayrımının Devlet organları arasında üstünlük
sıralaması anlamına gelmeyip, belli Devlet yetkilerinin kullanılmasından ibaret
ve bununla sınırlı medeni bir işbölümü ve işbirliği olduğu ve üstünlüğün ancak
Anayasa ve kanunlarda bulunduğu;"
2- "MADDE 2.- Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, millî
dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk
milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan,
demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk Devletidir."
3- "MADDE 9.- Yargı yetkisi, Türk Milleti adına bağımsız
mahkemelerce kullanılır."
4- "MADDE 10.- Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasî
düşünce, felsefî inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım
gözetilmeksizin kanun önünde eşittir.
Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz.
Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun
önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar."
5- "MADDE 12.- Herkes, kişiliğine bağlı, dokunulmaz,
devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve hürriyetlere sahiptir.
Temel hak ve hürriyetler, kişinin topluma, ailesine ve diğer
kişilere karşı ödev ve sorumluluklarını da ihtiva eder."
6- "MADDE 48.- Herkes, dilediği alanda çalışma ve sözleşme
hürriyetlerine sahiptir. Özel teşebbüsler kurmak serbesttir.
Devlet, özel teşebbüslerin millî ekonominin gereklerine ve sosyal
amaçlara uygun yürümesini, güvenlik ve kararlılık içinde çalışmasını sağlayacak
tedbirleri alır."
7- "MADDE 65.- Devlet, sosyal ve ekonomik alanlarda Anayasa
ile belirlenen görevlerini, ekonomik istikrarın korunmasını gözeterek, malî
kaynaklarının yeterliliği ölçüsünde yerine getirir."
IV- İLK İNCELEME VE SINIRLAMA SORUNU
Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün 8. maddesi gereğince Yekta Güngör
ÖZDEN, Güven DİNÇER, İhsan PEKEL, Selçuk TÜZÜN, Ahmet N. SEZER, Haşim KILIÇ,
Yalçın ACARGÜN, Mustafa BUMİN, Sacit ADALI, Ali HÜNER ve Lütfi F. TUNCEL'in
katılmalarıyla 29.3.1994 günü yapılan ilk inceleme toplantısında, dosyada
eksiklik bulunmadığı saptandıktan sonra sınırlama sorunu üzerinde durulmuştur.
Anayasa'nın 152. ve 2949 sayılı Yasa'nın 28. maddelerinde, Anayasa
Mahkemesi'ne itiraz yoluyla yapılan başvuruların başvuran mahkemenin bakmakta
olduğu davada uygulanacak yasa kuralı ile ilgili olması öngörülmüştür.
Uygulanacak yasa kuralından amaç, davanın değişik evrelerinde
ortaya çıkan sorunların çözümünde veya davayı sonuçlandırmada olumlu ya da
olumsuz yönde etki yapacak nitelikte bulunan kurallardır.
Mahkemenin bakmakta olduğu dava, 3917 sayılı Yasa ile 6570 sayılı
Yasa'ya eklenen geçici 5. maddenin uygulanmasına ilişkindir. Olay, kiralayan
durumundaki Sosyal Sigortalar Kurumu ile kiracısı arasındaki uyuşmazlıktır.
Geçici 5. maddede belirtilen Esnaf ve Sanatkârlar ve Diğer Bağımsız
Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu'nun sahibi veya ortağı bulunduğu taşınmazlara
ilişkin herhangi bir uyuşmazlık söz konusu değildir.
Bu nedenle geçici 5. maddeye ilişkin esasın "Sosyal
Sigortalar Kurumunun sahibi olduğu taşınmazlar için yapılmış olan kira
sözleşmeleri" ile sınırlı olarak incelenmesine oybirliğiyle karar verilmiştir.
V- ESASIN İNCELENMESİ
İşin esasına ilişkin rapor, başvuru kararı ve ekleri, iptali
istenen yasa kuralı ile itiraza dayanak yapılan Anayasa kuralları, bunların
gerekçeleri ve öteki yasama belgeleri okunup incelendikten sonra gereği
görüşülüp düşünüldü:
A- İtiraz Konusu Kuralın Anlam ve Kapsamı
Kamu idarelerince kiraya verilen taşınmazların, kira
sözleşmeleriyle ilgili zaman zaman yasal düzenlemeler yapılmıştır.
11.10.1983 gün ve 2912 sayılı, 15.1.1985 gün ve 3151 sayılı
Yasa'ların 1. maddeleriyle 6570 sayılı Yasa'ya Geçici 3. ve Geçici 4. maddeler
eklenerek, T.C. Emekli Sandığı, Sosyal Sigortalar Kurumu, Esnaf ve Sanatkârlar
ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu (BAĞ-KUR), Türkiye
Kızılay Derneği, Türk Hava Kurumu, Darülaceze Müdürlüğü, Darüşşafaka Cemiyeti
ve bağlısı vakıflar, mazbut ve mülhak vakıflar ile Vakıflar Genel Müdürlüğü,
Verem Savaş ve Kanserle Savaş Dernekleri, Belediyeler ve Özel İdareler ile
Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü adına kayıtlı veya bunların kamu kuruluşları
veya kamu yararına çalışan derneklerle ortaklaşa sahip bulundukları
taşınmazlara ilişkin kira sözleşmelerinin Yasa'ların yürürlük tarihlerinden
itibaren altı ay sonra sona ereceği, bu süre içinde sayılan bu kurumlarca rayiç
veya emsal bedele uygun olarak yeni kira bedeli ve şartlarının saptanarak
kiracıya tebliğ edileceği kuralları getirilmiştir.
3917 sayılı Yasa'nın 7. maddesiyle 6570 sayılı Yasa'ya eklenen
geçici 5. madde ile de, bu kapsam ve anlayış içerisinde, Sosyal Sigortalar
Kurumu ile Esnaf ve Sanatkârlar ve Diğer Bağımsız çalışanlar Sosyal Sigortalar
Kurumu'nun sahibi veya ortağı bulunduğu taşınmazlara ilişkin kira sözleşmeleri
hakkında 2912 ve 3151 sayılı Yasa'lara koşut düzenlemeler yapılmıştır.
3917 sayılı Yasa'nın 7. maddesiyle 6570 sayılı Yasa'ya eklenen
geçici 5. maddenin birinci fıkrasında, SSK. ve BAĞ-KUR'un sahibi veya ortağı
bulunduğu taşınmazlar için 1.1.1993 tarihinden önce yapılmış olan kira
sözleşmelerinin, bitim tarihinden itibaren üç ay sonra sona ereceği; ikinci
fıkrasında, Kurumlarca bu süre içinde rayiç veya emsal bedele uygun olarak yeni
kira bedeli ve şartlarının saptanarak kiracıya tebliğ olunacağı, kiracının ise
bu süreyi takip eden (30) gün içinde yeni kira bedeli ve şartları üzerinden
kira sözleşmesi yapmaya veya teklif edilen yeni kira bedeline sulh hukuk
mahkemesinde itiraz etmeye hakkı olduğu, (30) günlük süre içinde sözleşme
yapmayan, itiraz hakkını kullanmayan ve taşınmazı boşaltmayan kiracıların
tahliyelerinin icra memurluğunca sağlanacağı; üçüncü fıkrasında da, dava açılması
halinde, dava sonucuna kadar kurumlarca saptanan yeni kira bedeli üzerinden
ödeme yapılacağı, dava sonucunda belirlenen kira bedeline göre kiracı
lehine doğacak farkların takip eden aylara ait kira bedelinden düşüleceği
kurallarına yer verilmekte ve böylece sözü edilen kurumlara ait taşınmazların
kiralarının günün emsal ve rayiç kira bedelleri düzeyine getirilmesinin
amaçlandığı anlaşılmaktadır.
B- Anayasa'ya Aykırılık Sorunu
1- Anayasa'nın 2. Maddesi Yönünden İnceleme
Başvuruda bulunan mahkeme, hukuk devletinde önceden düzenlenen
konuların oluşturduğu sistemin devamının asıl olduğunu, tarafların özgür
iradeleriyle yaptıkları kira sözleşmesinin 3917 sayılı Yasa kuralıyla sona
erdirildiğini, bu durumun ise hukuk devleti ilkesine aykırı olduğunu ileri sürmektedir.
Anayasa'nın 2. maddesinde, Türkiye Cumhuriyetinin, toplumun
huzuru, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı,
Atatürk milliyetçiğine bağlı, Başlangıç'ta belirtilen temel ilkelere dayanan
demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk Devleti olduğu belirtilmiştir.
Hukuk Devleti, insan haklarına saygı gösteren, bu hakları koruyucu
adaletli bir hukuk düzeni kurup sürdürmekle kendisini yükümlü sayan, bütün
etkinliklerinde hukuka ve Anayasa'ya uyan, işlem ve eylemleri bağımsız yargı
denetimine bağlı olan devlet demektir. Böyle bir düzenin kurulması, yasama,
yürütme ve yargı alanına giren tüm işlem ve eylemlerin hukuk kuralları içinde
kalması, temel hak ve özgürlüklerin, Anayasal güvenceye bağlanmasıyla
olanaklıdır.
İtiraz konusu geçici 5. maddenin birinci ve ikinci fıkralarında,
SSK.nın sahibi veya ortağı bulunduğu taşınmazlar için 1.1.1993 tarihinden önce
yapılmış olan kira sözleşmelerinin, sözleşmelerin bitim tarihinden itibaren üç
ay sonra sona ereceği, bu süre içinde rayiç ve emsal bedele uygun olarak
saptanan yeni kira bedelinin kiracıya tebliğ edileceği, kiracının (30) gün
içinde yeni kira bedeli üzerinden sözleşme yapmaya hakkı olduğu veya teklif
edilen bedele itiraz halinde sulh hukuk mahkemesine dava açabileceği,
belirtilen süre içinde dava ve rüçhan hakkını kullanmayan kiracının icra
memurluğunca tahliye edileceği öngörülmektedir.
SSK. ile kiracıları arasında düzenlenmiş kira sözleşmesi,
tarafların iradeleriyle oluşmuş ve her iki tarafa hak ve yükümlülükler getiren
sözleşmedir. Bu sözleşme, Borçlar Yasası ile Gayrimenkul Kiraları Hakkındaki
Yasa kuralları gereğince yapılmıştır. Kullanılma koşulları, süresi, bedeli,
bedelin ödeme zamanı ve yöntemi yürürlükteki hukuk kurallarına dayanılarak ve
bu kuralların çizdiği sınırlar içinde taraflarca saptanır.
Hukuk devleti ilkesi, kazanılmış haklara saygı gösterilmesini
gerektirir. Ancak, kazanılmış bir haktan sözedilebilmesi için bu hakkın yeni
yasadan önce yürürlükte olan yasa kurallarına göre bütün sonuçlarıyla elde
edilmiş olması gerekir. Bu hukuksal duruma göre, SSK. ile kiracıları arasında
1.1.1993 tarihinden önce yapılmış olan kira sözleşmeleri, yasa ile
sona erdirilmemekte, kira sözleşmesinin bitiminden sonrası için düzenleme
getirmektedir. Diğer yönden Kurum'ca istenen yeni kira bedeline karşı kiracının
yargı yoluna başvurabileceği de yasada belirtilmiştir.
Geçici 5. maddenin üçüncü fıkrasında, yeni kira bedeline karşı
dava açılması halinde, dava sonuna kadar yeni kira bedeli üzerinden ödeme
yapılacağı, dava sonunda belirlenen kira bedeline göre, kiracı lehine fark
doğarsa, bunun izleyen aylara ait kira bedelinden düşüleceği kuralına yer
verilmektedir.
Bu nedenlerle, itiraz konusu kural, Anayasa'nın 2. maddesinde
belirtilen hukuk devleti ilkesine aykırı değildir.
2- Anayasa'nın 9. Maddesi Yönünden İnceleme
Mahkeme, geçici 5. madde ile, yargı yetkisinin SSK.na
devredildiğini, SSK.nun tek taraflı olarak kirayı belirlediğini, belirlenen
kira bedeli kabul edilmediğinde kiracının tahliye zorunda bırakıldığını, bu
nedenlerle belirtilen kuralın Anayasa'nın 9. maddesine aykırı olduğunu ileri
sürmektedir.
Anayasa'nın "Yargı yetkisi" başlıklı bu maddesinde,
yargı yetkisinin Türk Milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılacağı
öngörülmüştür.
Geçici 5. madde ile, 1.1.1993 tarihinden önce yapılmış olan kira
sözleşmelerinin bitiminden sonra SSK.nun rayiç veya emsal bedele uygun yeni
kira bedeli isteyebilmesinin öngörülmesi yargı yetkisinin devri anlamını
taşımaz. Tek taraflı olarak belirlenen kira bedeline karşı kiracının yargıya
başvurma hakkı ortadan kaldırılmamıştır.
Belirtilen nedenlerle, itiraza konu edilen kurallar, Anayasa'nın
9. maddesine aykırı görülmemiştir.
3- Anayasa'nın 10. Maddesi Yönünden İnceleme
Başvuru kararında, Anayasa'nın 10. maddesinde, hiçbir kişi ve
zümreye imtiyaz tanınmayacağı, işlemlerinden dolayı Devlet kurumlarının da yasa
önünde eşit olduğu, 6570 sayılı Yasa'ya eklenen geçici madde hükümlerinin bu
ilkeleri tamamen altüst ettiği, SSK.nu imtiyazlı bir konuma getirdiği, idare
makamlarının, bütün işlemlerini yasa önünde eşitlik ilkesine uygun olarak
yapmak zorunda oldukları, vatandaşlar taşınmazlarını kiraya verirken genel
kurallara bağlı iken, SSK.nun özel kurallara bağlı olmasının düşünülemeyeceği,
böyle bir düzenlemenin Anayasa'nın eşitlik ilkesine aykırı bulunduğu ileri
sürülmektedir.
Anayasa'nın 10. maddesinde "Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet,
siyasî düşünce, felsefî inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım
gözetilmeksizin kanun önünde eşittir. Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya
sınıfa imtiyaz tanınamaz. Devlet organları ve idare makamları bütün
işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek
zorundadırlar." denilmektedir.
"Yasa önünde eşitlik ilkesi" hukuksal durumları benzer
olanlar için sözkonusudur. Bu ilke ile, yasa önünde eşitlik, yani hukuksal
eşitlik öngörülmektedir. Eşitlik ilkesinin amacı, aynı durumda bulunan
kişilerin yasalarca aynı işleme bağlı tutulmalarını sağlamak ve kişilere yasa
karşısında ayrım yapılmasını ve ayrıcalık tanınmasını önlemektir. Bu ilkeyle,
aynı durumda bulunan kimi kişi ve topluluklara ayrı kurallar uygulanarak yasa
karşısında eşitliğin çiğnenmesi yasaklanmıştır. Durum ve konumlarındaki
özellikler, kimi kişiler ya da topluluklar için değişik kuralları gerekli
kılabilir. Özelliklere, ayrılıklara dayandığı için haklı olan nedenler, ayrı
düzenlemeyi eşitlik ilkesine aykırı değil, geçerli kılar. Anayasa'nın
amaçladığı eylemli değil, hukuksal eşitliktir. Aynı hukuksal durumlar aynı,
ayrı hukuksal durumlar ayrı kurallara bağlı tutulursa Anayasa'nın öngördüğü
eşitlik ilkesi çiğnenmiş olmaz. Kişisel nitelikleri ve durumları özdeş olanlar
için yasalarla değişik kurallar konulamaz. Ancak durumlarındaki değişikliğin
doğurduğu zorunluluklara, kamu yararı ya da başka haklı nedenlere dayanılarak
yasalarla farklı uygulamalar getirilmesiyle, eşitlik ilkesinin çiğnendiği
sonucu çıkarılamaz.
Kamu taşınmazlarının bir bölümü, kamu hizmetine özgülenmeden gelir
getirmek amacıyla kiraya verilmektedir. Kamu hizmetine özgülenen taşınmazlar,
kamu hukuku ilişkisi içerisinde ve idare hukuku kurallarına göre yönetilmesine
karşın kiraya verilen diğer taşınmazlar ise, üçüncü kişiler yönünden
özel hukuk kurallarına bağlıdır. Ancak kamu idaresi ile taşınmazı arasındaki
ilişki özel hukuktaki malik-taşınmaz arasındaki mülkiyet ilişkisinden
farklıdır. Özel hukukta mâlik, taşınmazı üzerinde dilediği biçimde tasarruf
yetkisine sahip iken, kamu idareleri, sahip oldukları taşınmazlarının
kiralanmasında, satılmasında belli kurallara uymak ve elde ettikleri gelirleri
kamu hizmetine ayırmak zorundadırlar. Diğer yandan bunlardan elde edilen
gelirin, kamu idaresinin yapmakla yükümlü olduğu hizmete harcanması da, bu
taşınmazların kamu hizmetine dolaylı olarak özgülenmesi anlamındadır. Böylece,
taşınmazını
kiraya veren kamu idareleriyle, kiralayan gerçek ve özel
tüzelkişiler ayrı hukuksal konumdadırlar.
Bu nedenlerle, itiraz konusu kuralın, Anayasa'nın eşitlik ilkesine
aykırı bir yönü bulunmamaktadır.
4- Anayasa'nın 48. Maddesi Yönünden İnceleme
Mahkeme, herkesin dilediği gibi sözleşme yapma hürriyetinin
bulunduğunu, ancak geçici 5. maddenin bu sözleşme hürriyetini kişinin elinden
aldığını, tek taraflı olarak SSK.na devrettiğini, özel hukuk hükümlerine göre
kişi ile SSK.nun yaptıkları sözleşmenin daha sonra çıkarılan bir yasa ile
ortadan kaldırıldığını, sözleşme hürriyetini kaldıran kuralların Anayasa'nın
48. maddesine aykırı bulunduğunu ileri sürmektedir.
Geçici 5. maddenin birinci ve ikinci fıkralarında, SSK. ile
Bağ-Kur'un sahibi veya ortağı bulundugu taşınmazlar için 1.1.1993 tarihinden
önce yapılmış olan kira sözleşmelerinin, bitim tarihinden itibaren üç ay sonra
sona ereceği, Kurum'ca bu süre içinde rayiç veya emsal bedele uygun olarak yeni
kira bedelinin ve şartlarının saptanarak kiracıya tebliğ edileceği, kiracının
ise bu
üç ayı takip eden (30) gün içinde yeni kira bedeli ve şartları
üzerinden kira sözleşmesi yapmaya veya sulh hukuk mahkemesinde itiraz etmeye
hakkı olduğu belirtilmiştir.
Anayasa'nın "Çalışma ve sözleşme hürriyeti" başlıklı 48.
maddesinin birinci fıkrasında, herkesin dilediği alanda çalışma ve sözleşme
hürriyetine sahip bulunduğu ilkesine yer verilmiştir. Fıkranın gerekçesinde,
özgürlük temeline dayalı bir toplumda irade serbestliği çerçevesinde kişinin
sözleşme yapma, meslek seçme ve çalışma özgürlüğünün garanti edilmesinin doğal
olduğu, ancak bu özgürlüklerin kamu yararı amacıyla ve yasayla
sınırlanabileceği belirtilmiştir.
Yukarıda da değinildiği gibi, SSK. ile kiracıları arasında
1.1.1993 tarihinden önce yapılmış olan kira sözleşmeleri yasa ile sona
erdirilmemekte, kira sözleşmesinin bitiminden sonrası için düzenleme
getirilmektedir. Ayrıca Kurum'ca istenen yeni kira bedeline
karşı kiracının yargı yoluna başvurabileceği de açıklanmıştır.
Bu nedenlerle, itiraz konusu kuralın Anayasa'nın 48. maddesine
aykırı bir yönü bulunmamaktadır. İtirazın reddi gerekir.
Yekta Güngör ÖZDEN bu görüşe katılmamıştır.
5- Anayasa'nın Başlangıç Bölümü, 12. ve 65. Maddeleri Yününden
İnceleme
Mahkeme, geçici 5. maddenin birinci, ikinci ve üçüncü fıkralarının
Anayasa'nın Başlangıç Bölümünün beşinci ve altıncı paragraflarıyla 12. ve 65.
maddelerine de aykırı olduğunu ileri sürmektedir.
Anayasa'nın Başlangıç Bölümü'nün beşinci ve altıncı
paragraflarında, millet iradesinin mutlak üstünlüğü, egemenliğin kayıtsız
şartsız Türk milletine ait olduğu ve bunu millet adına kullanmaya yetkili
kılınan hiçbir kişi ve kuruluşun bu Anayasa'da gösterilen
hürriyetçi demokrasi ve bunun gerekleriyle belirlenmiş hukuk düzeni dışına
çıkamayacağı, kuvvetler ayrımının, Devlet organları arasında üstünlük
sıralaması anlamına gelmeyip, belli Devlet yetkilerinin kullanılması ve bununla
sınırlı uygar bir işbölümü ve işbirliği olduğu, "Temel hak ve
hürriyetlerin niteliği" başlığını taşıyan 12. maddesinde, herkesin,
kişiliğine bağlı, dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve
hürriyetlere sahip olduğu, bu hürriyetlerin, kişinin topluma, ailesine ve diğer
kişilere karşı ödev ve sorumluluklarını da beraberinde taşıdığı,
"Sosyal ve
ekonomik hakların sınırı" başlıklı 65. maddesinde, Devletin,
sosyal ve ekonomik alanlarda Anayasa ile belirlenen görevlerini, ekonomik
istikrarın korunmasını gözeterek, malî kaynaklarının yeterliliği ölçüsünde
yerine getireceği belirtilmektedir.
İtiraz edilen kuralın, Anayasa'nın Başlangıç Bölümü'nün beşinci ve
altıncı paragraflarıyla 12. ve 65. maddeleriyle bir ilgisi bulunmamaktadır.
1.12.1993 günlü, 3917 sayılı "506 Sayılı Sosyal Sigortalar
Kanunu, 4792 Sayılı Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu ve 6570 Sayılı Gayrimenkul
Kiraları Hakkında Kanun ile 190 Sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun
Hükmünde Kararnamenin Eki Cetvellerde Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun"un 7. maddesi ile 6570 sayılı Yasa'ya eklenen geçici 5. maddenin
sınırlama kararı uyarınca incelenen birinci, ikinci ve üçüncü fıkralarının
Anayasa'ya aykırı olmadığına ve iptal isteminin REDDİNE, Yekta Güngör ÖZDEN'in
karşıoyu ve OYÇOKLUĞUYLA,
18.7.1994 gününde karar verildi.
Başkan
Yekta Güngör
ÖZDEN
|
Başkanvekili
Güven DİNÇER
|
Üye
Mustafa GÖNÜL
|
|
|
|
Üye
Selçuk TÜZÜN
|
Üye
Ahmet N. SEZER
|
Üye
Samia
AKBULUT
|
|
|
|
Üye
Haşim KILIÇ
|
Üye
Mustafa BUMİN
|
Üye
Sacit ADALI
|
|
|
|
Üye
Ali HÜNER
|
|
Üye
Lütfi F.
TUNCEL
|
|
|
|
|
|
|
KARŞIOY GEREKÇESİ
İtiraz
konusu kural SSK’nun kiradaki taşınmazlarına ilişkin yeni bedellerin uygulanma
yöntemiyle ilgilidir. Yıllar önce düşük bedelle kiraya verilen taşınmazları
günün bedeliyle kiralamak olanağı varken ve geçmişe ilişkin istem yolu kapalı
iken, taşınmaz iyesi (maliki) gerçek ve tüzelkişiler arasında ayrıcalık yaratan
düzenlemenin Anayasa’ya aykırılığı açıktır. Kiralama ilişkisi, özel hukuk
alanında genel bir konudur. Taşınmaz iyesi ister kamu hukuk tüzelkişisi, ister
özel hukuk tüzel kişisi ya da gerçek kişi olsun kira bağıtının hukuksal
niteliği değişmez. Kaldıki Borçlar Yasası’nın genel kurallarıyla 6570 sayılı
Taşınmaz Kiralarına ilişkin Yasa’nın özel kurallarına göre yapılmış kira
sözleşmelerinden sözedilerek getirilen ayrıcalık büsbütün belirgindir.
Kiralayanlar arasındaki ayrımı Anayasa ile bağdaştırmak olanaksızdır. Tek
yanlı, genel yöntemler dışında uygulama, SSK kiracılarına getirilen ağır ve
özel yükümlülükle boşaltma koşulları kuralına aykırılık boyutunu özet biçimde
açıklanmaktadır. Bağıt özgürlüğünü olumsuz yönde etkileyen kural, devlet
kurumlarının kayırılmasının hukuk içinde rastlanması güç örneklerinden biridir.
Sorunu çözmek, zararı azaltıp gizlemek için hukuka aykırı yol yerine, tespit
davası en uygun yöntemdir. Bu da her taşınmaz sahibine açık olduğu gibi SSK’na
da açıktır. Günlük bedelin üstünde bedele zorlamak için kiracı üzerinde baskı
kurmak, onu, önerilen yeni bedele itiraz etmek durumunda bırakmak ayrıcalıklı
işlemler dizisinin kanıtı olur.
Hukuk
devleti, tüm işlem ve eylemlerin hukuka uygunluğunun gözetildiği soylu ve yüce
yapıdır. Öncelikle yurttaşlarına, devlet ve devlet kurumlarıyla olan
ilişkilerinde yan tutmayacağı, ayrıcalık yapmayacağı konusunda güven
vermelidir. Devletin, kamu kurumlarının mülkiyeti ile gerçek kişilerle özel
hukuk tüzelkişilerinin mülkiyeti arasında, bağlı oldukları rejimlerin özelliği
dışında, bir anlam ve değer farkı yoktur. Kiralama aynılık ve gereklik taşıyan
hukuksal bir kurumdur. İyesi kim olursa olsun, ilişki, bağlantı birdir. Yanları
ayrı olsa da yapısı aynıdır. Bu nedenle SSK’na ayrıcalık tanıyarak Borçlar
Yasası ile 6570 sayılı Yasa kapsamındaki eşdeğer-eşdüzey durumu SSK için
bozmanın hukuksal bir gereği yoktur. Devlet, kendi yararına öncelik verir,
kendi durumunu üstün tutarsa hukuk devleti değil, kanun devleti olur. Giderek hukuksuzluğun
egemenlik kurması bir geçersizlik belirtilisi sayılır. Yurttaşı için
öngörmediği yararı kendisi için öngören ya da kendisi için öngörmediği zararı
yurttaşı için öngören devlet, hukuksal dengeyi ve güvenceyi sarsar. Hiçbir
akçalı durum güçlüğü, hukuksallığa yeğlenemez.
İtiraz
konusu kural kısaca belirtilen bu nedenlerle Anayasa’nın 2.,10. ve 48.
maddelerine aykırıdır. 18.7.1994
Yekta Güngör
ÖZDEN
Başkan
|