ANAYASA
MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı : 1993/26
Karar Sayısı : 1993/28
Karar Günü : 16.9.1993
R.G. Tarih-Sayı :08.10.1993-21722
İPTAL DAVASINI AÇAN : Anamuhalefet Partisi (Anavatan Partisi)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Grubu Adına Grup Başkanı A. Mesut YILMAZ.
İPTAL DAVASININ KONUSU : 27.6.1993 günlü, 21620 sayılı Resmî
Gazete'de yayımlanan 24.6.1993 günlü 3911 sayılı "Memurlar ve Diğer Kamu
Görevlileri Hakkındaki Bazı Kanunlar ile Teşkilat Kanunlarında Değişiklik
Yapılmasına Dair Yetki Kanunu"nun tümünün ve ayrı ayrı tüm maddelerinin
Anayasa'nın Başlangıç'ı ile 2., 7., 87., 91. ve 153. maddelerine aykırılığı
savıyla iptali istemidir.
II- YASA METİNLERİ
A- İptali İstenilen 3911 sayılı Yasa aynen şöyledir :
"Amaç
MADDE 1.- Bu Kanunun amacı, memurlar ve diğer kamu görevlilerinin
çalışmalarında etkinliği artırmak, kamu hizmetlerinin düzenli, süratli ve
verimli bir şekilde yürütülmesini sağlamak üzere bunların malî, sosyal ve diğer
haklarında iyileştirmeler yapmak; yürütme organı bünyesindeki kamu kurum ve
kuruluşlarının (Genelkurmay Başkanlığı hariç) kuruluş, görev ve yetkilerine
ilişkin konularda düzenlemelerde bulunmak ve Genel, Katma, Özel ve Özerk
bütçeli bütün kamu kurum ve kuruluşlarına ait taşınmaz mallar üzerindeki
yönetim ve tasarruf esaslarının tespiti; BAĞ-KUR, SSK ve TC. Emekli Sandığı
Kanunlarında düzenlemelerde bulunmak; özelleştirme kapsamına giren kuruluşlarla
diğer kurum ve kuruluşlar arasındaki ihtilafların çözülmesi esaslarının
tespiti; TC. MerkezBankası ve Bankalar Kanunu ile Sigorta Murakabe Kanununda
düzenlemeler yapılması için ivedi ve zorunlu hallere münhasır olmak üzere
Bakanlar Kuruluna Kanun Hükmünde Kararname çıkarma yetkisi vermektir.
Kapsam
MADDE 2.- Bu Kanuna göre çıkarılacak Kanun Hükmünde Kararnameler;
a) Kamu kurum ve kuruluşlarında çalışan memurlarla diğer kamu
görevlilerinin malî, sosyal ve diğer haklarıyla ilgili olan kanun ve kanun
hükmünde kararnamelerde,
b) Kamu kurum ve kuruluşlarının teşkilatlanmalarına ilişkin
olarak, kamu hizmetlerinin bakanlıklar arasında bölünüşüne, bağlı ve ilgili
kuruluşlar kurulmasına, mevcut kurum ve kuruluşların birleştirilmesine veya
kaldırılmasına, bunların kuruluş biçimlerine, görev, yetki ve yükümlülüklerine
ait esaslarla bu esaslar çerçevesinde teşkilat ve kadrolarının düzenlenmesine
ilişkin hükümlerinde,
c) 28.5.1986 tarihli ve 3291 sayılı Kanunun Beşinci Bölümünde,
d) Genel, Katma, Özel ve Özerk bütçeli bütün kamu kurum ve
kuruluşlarına ait taşınmaz mallar üzerindeki yönetim ve tasarruf esaslarının
tespiti; BAĞ-KUR, SSK ve TC. Emekli Sandığı Kanunlarında düzenlemelerde
bulunmak; özelleştirme kapsamına giren kuruluşlarla diğer kamu kurum ve
kuruluşları arasındaki ihtilafların çözülmesi esaslarının tespiti; TC. Merkez
Bankası ve Bankalar Kanunu ile Sigorta Murakabe Kanununda,
Yapılacak değişiklik ve yeni düzenlemeleri kapsar.
İlkeler
MADDE 3.- Bakanlar Kurulu, ivedi ve zorunlu durumlara münhasır
olmak kaydıyla, 1 inci madde ile verilen yetkiyi kullanırken;
a) Kamu hizmetlerinin verimli ve etkin bir şekilde yürütülmesini;
ülkenin ekonomik ve sosyal durumunu dikkate alarak yeterli ve adil bir ücret
seviyesini sağlamayı, memurlar ve diğer kamu görevlilerinin malî, sosyal ve
diğer haklarında, hizmetin özellik ve gereklerine uygun iyileştirmeler yapmayı,
b) Başbakanlık, bakanlıklar ve bunlara bağlı kuruluşlar eliyle,
genel idare esaslarına göre yürütülmesi gereken kamu hizmetlerinde iş bölümü ve
koordinasyonun sağlanmasını; bağlı ve ilgili kuruluşlar kurulurken benzer
hizmetlerin tek kuruluş veya birim tarafından yürütülmesini ve kaynak
kullanımında israfın önlenmesini,
c)28.5.1986 tarihli ve 3291 sayılı Kanunun Beşinci Bölümün de
değişiklik yapılırken ülke ekonomisine yararlılık, verimlilik ve kârlılık
esaslarını,
Gözönünde bulundurur.
Yetki Süresi
MADDE 4.- Bu Kanunla Bakanlar Kuruluna verilen yetki, bir yıl süre
ile geçerlidir. Bu süre içinde Bakanlar Kurulu birden fazla kanun hükmünde
kararname çıkartabilir.
MADDE 5.- Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
MADDE 6.- Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür."
B- Dayanılan Anayasa Kuralları
1. "Başlangıç
..........
- Kuvvetler ayrımının, Devlet organları arasında üstünlük
sıralaması anlamına gelmeyip, belli Devlet yetkilerinin kullanılmasından ibaret
ve bununla sınırlı medenî bir işbölümü ve işbirliği olduğu ve üstünlüğün ancak
Anayasa ve kanunlarda bulunduğu;"
2."MADDE 2.- Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, millî
dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine
bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, lâik ve
sosyal bir hukuk Devletidir."
3. "MADDE7.- Yasama yetkisi Türk Milleti adına Türkiye Büyük
Millet Meclisinindir. Bu yetki devredilemez."
4. "MADDE 87.- Türkiye Büyük Millet Meclisinin görev ve
yetkileri, kanun koymak, değiştirmek ve kaldırmak; Bakanlar Kurulunu ve
Bakanları denetlemek; Bakanlar Kuruluna belli konularda kanun hükmünde
kararname çıkarma yetkisi vermek; bütçe ve kesin hesap kanun tasarılarını
görüşmek ve kabul etmek; para basılmasına ve savaş ilânına karar vermek;
milletlerarası andlaşmaların onaylanmasını uygun bulmak, Anayasanın14 üncü
maddesindeki fiillerden dolayı hüküm giyenler hariç olmak üzere, genel ve özel
af ilânına, mahkemelerce verilip kesinleşen ölüm cezalarının yerine
getirilmesine karar vermek ve Anayasanın diğer maddelerinde öngörülen yetkileri
kullanmak ve görevleri yerine getirmektir."
5. "MADDE 91.- Türkiye Büyük Millet Meclisi, Bakanlar
Kuruluna kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi verebilir. Ancak sıkıyönetim
ve olağanüstü haller saklı kalmak üzere, Anayasanın ikinci kısmının birinci ve
ikinci bölümlerinde yer alan temel haklar, kişi hakları ve ödevleri ile
dördüncü bölümünde yer alan siyasî haklar ve ödevler kanun hükmünde kararnamelerle
düzenlenemez.
Yetki kanunu, çıkarılacak kanun hükmünde kararnamenin, amacını,
kapsamını, ilkelerini, kullanma süresini ve süresi içinde birden fazla
kararname çıkarılıp çıkarılamayacağını gösterir.
Bakanlar Kurulunun istifası, düşürülmesi veya yasama döneminin
bitmesi, belli süre için verilmiş olan yetkinin sona ermesine sebep olmaz.
Kanun hükmünde kararnamenin, Türkiye Büyük Millet Meclisi
tarafından süre bitiminden önce onaylanması sırasında, yetkinin son bulduğu
veya süre bitimine kadar devam ettiği de belirtilir.
Sıkıyönetim ve olağanüstü hallerde, Cumhurbaşkanının Başkanlığında
toplanan Bakanlar Kurulunun kanun hükmünde kararname çıkarmasına ilişkin
hükümler saklıdır.
Kanun hükmünde kararnameler, Resmî Gazetede yayımlandıkları gün
yürürlüğe girerler. Ancak, kararnamede yürürlük tarihi olarak daha sonraki bir
tarih de gösterilebilir.
Kararnameler, Resmî Gazetede yayımlandıkları gün Türkiye Büyük
Millet Meclisine sunulur.
Yetki kanunları ve bunlara dayanan kanun hükmünde kararnameler,
Türkiye Büyük Millet Meclisi komisyonları ve Genel Kurulunda öncelikle ve
ivedilikle görüşülür.
Yayımlandıkları gün Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulmayan
kararnameler bu tarihte, Türkiye Büyük Millet Meclisince reddedilen
kararnameler bu kararın Resmî Gazetede yayımlandığı tarihte, yürürlükten
kalkar. Değiştirilerek kabul edilen kararnamelerin değiştirilmiş hükümleri, bu
değişikliklerin Resmî Gazetede yayımlandığı gün yürürlüğe girer."
6. "MADDE 153.- Anayasa Mahkemesinin kararları kesindir.
İptal kararları gerekçesi yazılmadan açıklanamaz.
Anayasa Mahkemesi bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin
tamamını veya bir hükmünü iptal ederken, kanun koyucu gibi hareketle, yeni bir
uygulamaya yol açacak biçimde hüküm tesis edemez.
Kanun, kanun hükmünde kararname veya Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğü ya da bunların hükümleri, iptal kararlarının Resmî Gazetede
yayımlandığı tarihte yürürlükten kalkar. Gereken hallerde Anayasa Mahkemesi
iptal hükmünün yürürlüğe gireceği tarihi ayrıca kararlaştırabilir. Bu tarih,
kararın Resmî Gazetede yayımlandığı günden başlayarak bir yılı geçemez.
İptal kararının yürürlüğe girişinin ertelendiği durumlarda,
Türkiye Büyük Millet Meclisi, iptal kararının ortaya çıkardığı hukukî boşluğu
dolduracak kanun tasarı veya teklifini öncelikle görüşüp karara bağlar.
İptal kararları geriye yürümez.
Anayasa Mahkemesi kararları Resmî Gazetede hemen yayımlanır ve
yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve
tüzelkişileri bağlar."
III- İLK İNCELEME :
Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün 8. maddesi gereğince Yekta Güngör
ÖZDEN, Güven DİNÇER, Yılmaz ALİEFENDİOĞLU, Mustafa GÖNÜL, İhsan PEKEL, Selçuk
TÜZÜN, A. Necdet SEZER, Haşim KILIÇ, Yalçın ACARGÜN, Mustafa BUMİN ve Sacit
ADALI'nın katılmalarıyla 15.7.1993 günü yapılan ilk inceleme toplantısında,
dosyada eksiklik bulunmadığından işin esasının incelenmesine oybirliğiyle karar
verilmiştir.
IV- ESASIN İNCELENMESİ
İşin esasına ilişkin rapor, dava dilekçesi ve ekleri, iptali
istenilen yasa kurallarıyla dayanılan Anayasa kuralları, bunların gerekçeleri
ve öteki yasama belgeleri okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp
düşünüldü.
A- YETKİ YASALARININ ve KHK'lerin ANAYASALKONUMU
Anayasa'nın 7. maddesinde, yasama yetkisinin Türk Milleti adına
Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne ait olduğu ve bu yetkinin devredilmiyeceği; 8.
maddesinde, yürütme yetkisi ve görevinin,Cumhurbaşkanı ve Bakanlar Kurulu
tarafından Anayasa ve kanunlara uygun olarak kullanılacağı ve yerine
getirileceği; 9. maddesinde ise, yargı yetkisinin bağımsız mahkemelerce
kullanılacağı belirtilmiştir.
Böylece egemenliğin kullanılmasında yetkili organlar belirlenmiş
ve kuvvetler ayrımı Anayasa'nın temel ilkesi olarak kabul edilmiştir. Bu ilke,
Türkiye Cumhuriyetinin, Anayasa'nın 2. maddesinde sayılan ve Başlangıç'ta
belirtilen temel ilkelere dayalı demokratik, lâik ve sosyal hukuk devleti
niteliklerinin de dayanağıdır. Anayasa'nın Başlangıç Bölümünde belirtildiği
gibi kuvvetler ayrımı, Devlet organları arasında üstünlük sıralaması anlamına
gelmeyip, belli devlet yetkilerinin kullanılması ve bununla sınırlı uygar bir
işbölümü ve işbirliğidir; üstünlük ancak Anayasa ve yasalardadır.
Yetki yasası ve KHK'lerle ilgili hükümler Anayasa'nın 87. ve 91.
maddelerinde yer almıştır. 87. maddede, Bakanlar Kurulu'na "belli
konularda" KHK çıkarma yetkisinin verilmesi, TBMM'nin görev ve yetkileri
arasında sayılmış, 91. maddede, KHK çıkarılmasına yetki veren yasada bulunacak
ögeler belirtilmiştir.
Buna göre yetki yasasında, çıkarılacak KHK'nin amacının,
kapsamının, ilkelerinin, kullanma süresinin ve süresi içinde birden fazla
kararname çıkarılıp çıkarılamayacağının gösterilmesi zorunludur.
Bakanlar Kurulu'na verilen yetki, yasada öngörülen konu, amaç,
kapsam, ilke, ve süre ile sınırlı bir yetkidir. O halde, yetki yasasının,
Anayasa'nın belirlediği ögeleri belli bir içeriğe kavuşturarak somutlaştırması
ve verilen yetkiyi açıkça sınırlayarak Bakanlar Kurulu'na çerçeve çizmesi
gerekir.
Ayrıca, 91. maddenin sekizinci fıkrasında, yetki yasaları ve
bunlara dayanan KHK'ler, TBMM Komisyonları ve Genel Kurulu'nda öncelik ve
ivedilikle görüşüleceği öngörülmüştür. Anayasa'nın görüşülmesinde bile
"öncelik ve ivedilik" aradığı KHK çıkarma yetkisinin,Anayasa'nın
yukarıda açıklanan kuralları gözetilerek yerine getirilmesinde zorunluluk
bulunan, belli yöntemlere göre yasaçıkarmaya zamanın elvermemesi gibi ivedi
durumlarda kullanılması gerekir. Çünkü, Anayasa'nın 87. ve 91. maddelerinde de
yetkinin "devrinden" değil, "verilmesinden"
sözedilmektedir. Yetkinin verilmesi ile devri, hukuksal sonuçları yönünden
farklıdır. Devir durumunda yetki devredilene geçer; devredenin o yetkiyi
kullanması söz konusu olamaz. Oysa KHK çıkarma yetkisinin verilmesinde yetkiyiveren
yasama organı yetkiyi kaldırabilir, kapsamına giren konularda kendisi düzenleme
yapabilir.
Bu maddelerin birlikte incelenmesinden, yasama yetkisinin genel ve
aslî bir yetki olup TBMM'ne ait bulunduğu, devredilmeyeceği, KHK çıkarma
yetkisinin de kendine özgü ve ayrık bir yetki olduğu anlaşılmaktadır. KHK
çıkarma yetkisi verilirken yasama yetkisinin devri anlamına gelecek ya da bu
izlenimi verecek biçimde güncelleştirilip sık sık bu yola başvurulmamalıdır.
KHK'ler, öğeleri Anayasa'da belirlenen yetkiyasalarına dayanılarak
çıkarılırlar, ayrık durumlar içindirler ve bağlı yetkinin kullanılması yoluyla
hukuk yaşamını etkilerler.
KHK'ler, ancak ivedilik isteyen belli konularda, kısa süreli yetki
yasaları temel alınarak etkin önlemler ve zorunlu düzenlemeler için yürürlüğe
konulur. Nitekim, maddenin Danışma Meclisi'nde görüşülmesi sırasında KHK
çıkarabilmesi için hükümete yetki verilmesinin nedeni, Anayasa Komisyonu
sözcüsü tarafından, "...çok acele hallerde hükümetin elinde uygulanacak
seri bir kural olmadığı için, acele olarak çıkarılıp ve hemen olayın üstüne
gidilmesi gereken hallerde çıkarılması için bu düzenleme getirilmiştir...."
biçiminde açıklanmış; Anayasa Komisyonu Başkanı'da, "... Kanun kuvvetinde
kararname, ...yasama meclisinin acil bir durumdakanun yapmak için geçecek
sürede çıkartacağı, kanunun ihtiyaca, halledilmesi gereken meseleyi
çözemeyeceğine; o zaman çok geç kalınacağı endişesinden kaynaklanan bir
müessesedir ve bu müessese bunun için konmuştur." (Danışma Meclisi Tutanak
Dergisi, Cilt 9,Birleşim 137-146, Yasama yılı: 1, Sayfa 152,153) denilerek aynı
doğrultuda görüş bildirmiştir. KHK uygulamasının yaygınlaştırılması, kullanılma
süreleri uzatılarak yetki yasalarına süreklilik kazandırılması, hemen her
konuda KHK'lerle yeni düzenlemeleregidilmesi, ivedilik koşuluna uyulmaması,
yasama yetkisinin devri anlamına gelir. Böylece, üç kamu erki arasındaki denge
bozulur, yürütme organı yasama organının yetkilerine elatmış olur ve ona karşı
üstün bir konuma gelir. Bu durum Anayasa'nın yukarıda açıklanan kurallarına
aykırı düşer.
Anayasa'nın 87. maddesinde "Bakanlar kuruluna belli konularda
kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisini vermek..." TBMM.nin görev ve
yetkileri arasında sayılmaktadır. Bu durumda TBMM Bakanlar Kurulu'na ancak
belli konularda bu yetkiyi verebilir; her konuyu kapsayacak biçimde genel bir
yetki veremez.
Anayasa'da, kimi konuların KHK'lerle düzenlenmesi
yasaklanmaktadır. 91. maddenin birinci fıkrasına göre, sıkıyönetim ve
olağanüstü haller saklı kalmak üzere, Anayasa'nın ikinci kısmının birinci ve
ikinci bölümlerinde yer alan temel haklar, kişi hakları ve ödevleri ile
dördüncü bölümde yer alan siyasî haklar ve ödevler kanun hükmünde
kararnamelerle düzenlenemez. 163. maddesine göre de, Bakanlar Kuruluna kanun
hükmünde kararnameile bütçede değişiklik yapmak yetkisi verilemez.
Bu nedenlerle yetki yasasında Bakanlar Kurulu'nun hangi konularda
KHK çıkarabileceği açıkça belirtilmeli ve verilen yetki, konu yönünden mutlaka
belirgin olmalıdır.
Yetki yasasında, Bakanlar Kurulu'na verilen yetkinin
"amacı", "kapsamı" ve "ilkeleri"nin
belirtilmesinden amaç, Bakanlar Kurulu'nun kendisine verilen yetki ile neleri gerçekleştireceğinin
açıklıkla gösterilmesidir. KHK'nin amacı, kapsamı ve ilkeleri de konusu gibi
geniş içerikli, her yöne çekilebilecek, yuvarlak ve genel anlatımlarla
gösterilmemeli; değişik biçimlerde yorumlanmaya elverişli olmamalıdır.
Anayasa'ya göre yetki yasasında, Bakanlar Kurulu'na verilen
yetkinin kullanılma süresinin de gösterilmesi zorunludur. Bu zorunluluk,
TBMM'ni, KHK çıkarma yetkisini çok uzun bir süre yürütme organına vermekten
alıkoymaktadır. Ancak, bu sürenin ne kadar olacağı Anayasa'da belirtilmemekle
beraber, KHK kurumunun Anayasa Hukukuna getiriliş gerekçesine uygun olarak kısa
olması gerekir. Bakanlar Kurulu'na çok uzun süreli yetki verilmesi, koşullu ve
süreli bir yetki verilmesine olanak tanıyan Anayasa'nın aşılarak yasama
yetkisinin devri anlamına gelir. Böyle bir durum ayrıklığın olağana dönüşmesine
ve yasama yetkisinin devrine yol açar ki, Anayasa'nın 7. maddesi buna olanak
vermez.
Bu durumda, TBMM, Bakanlar Kurulu'na önemli, ivedi ve zorunlu
durumlarda, somutlaştırılmış belirgin konu, amaç, kapsam ve ilkelerle bu
yetkiyi verebilecektir. Yetkinin, Bakanlar Kurulu'nca bu koşullar
gerçekleştiğinde kullanılması biçiminde değil, önemli ivedi ve zorunlu durumun
konu, amaç, kapsam ve ilkeler yönünden TBMM tarafından saptanıp, somut durumun
belirlenerek verilmesi gerekir.
Verilen yetkinin konu, amaç, kapsam ve ilkeler yönünden genel
anlam içermesinden ve duraksamalardan kurtarılarak belli, belirgin hale
getirilmesi diğer bir anlatım ile somutlaştırılması; yürürlüğe konulacak
KHK'lerin yetki yasası kapsamı içinde kalıp kalmadıklarının, 91. maddede
belirlenen yasak alana girip girmediklerinin; önemli, ivedi ve zorunlu birdurum
için olup olmadıklarının saptanması yönünden gereklidir.
Parlamenter demokratik rejimin temeli olan parlamentolar, iktidar
ve muhalefetiyle tüm ulusun temsilcilerinden oluşan organlardır. Yasal
düzenleme gereksiniminin yasama organınca gerçekleştirilmesi ve karşılanması
temel anayasal kuraldır.
KHK çıkarılmasına yetki verilmesi, yasama yetkisinin devri değil
yalnızca Yasama Organı'nın yetki yasasında belirlediği konu, amaç, kapsam ve
ilke sınırları içerisinde düzenleme yetkisinin yürütme organınca
kullanılmasıdır.
Anayasa'nın 11. ve 153. maddelerinde öngörülen "Anayasa'nın
bağlayıcılığı ve üstünlüğü" ile "Anayasa Mahkemesi kararlarının
bağlayıcılığı" ilkeleri gözönüne alındığında, bir yetki yasasının
Anayasa'ya uygun görülebilmesi Anayasa'daki öge ve ölçütlere Anayasa Mahkemesi
kararlarıyla getirilen yorumlar çerçevesinde uygun olmasıyla olanaklıdır.
B- DAVA KONUSU YETKİ YASASI
1- Çıkarılmasına Yetki Verilen KHK'lerin Konusu ve Amacı
Yetki Yasası'nda, Anayasa'nın 87. maddesine göre çıkarılacak
KHK'nin konusunun 91. maddesine göre de amacının gösterilmesi zorunludur. Yetki
Yasası'nın 1. maddesinde "Bukanunun amacı" denilmesine karşın
çıkarılacak KHK'lerin amacı "..., memurlar ve diğer kamu görevlilerinin
çalışmalarında etkinliği artırmak, kamu hizmetlerinin düzenli, süratli ve
verimli bir şekilde yürütülmesini sağlamak..." olarak gösterilmiştir.
Maddenin kalan bölümlerinde ise çıkarılacak KHK'lerin konuları belirtilmiştir.
Buna göre, Bakanlar Kurulu'na şu konularda KHK çıkarma yetkisi verilmiştir.
-.Memurlar ve diğer kamu görevlilerinin malî, sosyal ve diğer
haklarında iyileştirmeler yapılması,
- Yürütme organı bünyesindeki kamu kurum ve kuruluşlarının
(Genelkurmay Başkanlığı hariç) kuruluş, görev ve yetkilerine ilişkin konularda
düzenlemelerde bulunulması,
- Genel, Katma , Özel ve Özerk bütçeli bütün kamu kurum ve
kuruluşlarına ait taşınmaz mallar üzerindeki yönetim ve tasarruf esaslarının
saptanması,
- BAĞ-KUR, SSK ve TC Emekli Sandığı Yasalarında düzenlemelerde
bulunulması,
- Özelleştirme kapsamına giren kuruluşlarla diğer kurum ve
kuruluşlar arasındaki uyuşmazlıkların çözülmesine ilişkin esasların saptanması,
- TC Merkez Bankası ve Bankalar Yasası ile Sigorta Murakabe
Yasalarında düzenlemeler yapılması.
Yasa'nın KHK'lerin kapsamını belirlemesi gereken 2. maddesinin (c)
bendinde de, maddede sayılan konulara ek olarak 28.5.1986 tarih ve 3291 sayılı
Yasa'nın Beşinci Bölümünde düzenlemede bulunmak yetkisi de Bakanlar Kurulu'na
verilmiştir.
3479 ve 3755 sayılı Yetki Yasalarında ise yasaların 1.
maddelerinde belirtildiği gibi Bakanlar Kurulu'na "Kamu kurum ve
kuruluşlarında görevli personelin malî ve sosyal haklarında iyileştirmeler
yapmak ve yürütme organı bünyesindeki kamu kurum ve kuruluşlarının (Genelkurmay
Başkanlığı hariç) kuruluş, görev ve yetkilerine ilişkin konularda" KHK
çıkarma yetkisi verilmiş ve çıkarılacak KHK'lerin amacı "Kamu kurum ve
kuruluşlarında görevli personelin çalışmalarında etkinliği artırmak, kamu
hizmetlerinin düzenli, süratli ve verimli bir şekilde yürütülmesini
sağlamak" olarak gösterilmiştir.
Daha önceki yetki yasaları ile dava konusu Yetki Yasası'nın
memurlar ve diğer kamu görevlileri ile kamu kurum ve kuruluşlarının kuruluş,
görev ve yetkileri hakkında çıkarılacak KHK'lerin "konu" ve
"amaç"ları yönünden benzerlik hatta bir ayniyet (tıpkılık)
sözkonusudur.
Bu karşılaştırmadan anlaşılacağı gibi dava konusu Yasa'nın 1.
maddesinde belirtilen amaç sadece "Memurlar ve diğer kamu görevlilerinin
malî, sosyal ve diğer haklarında iyileştirmeler ile yürütme organı bünyesindeki
kamu kurum ve kuruluşlarının (Genelkurmay Başkanlığı hariç) kuruluş, görev
yetkilerine ilişkin konularda" çıkarılan KHK'ler için öngörülmüştür. Bu
durumda 1. madde belirlenen konular ile 2. maddenin (c) bendindeki 3291 sayılı
Yasa'nın Beşinci Bölümünde yapılacak değişiklik için çıkarılacak KHK'lerin
amaçları yasada gösterilmiştir.
2- KHK'lerin Kapsamı
Yasa'nın "Kapsam" başlığını taşıyan 2. maddesinde
"Bu Kanuna göre çıkarılacak KHK'ler:
a) Kamu kurum ve kuruluşlarında çalışan memurlarla diğer kamu
görevlilerinin malî, sosyal ve diğer haklarıyla ilgili olan kanun ve kanun
hükmünde kararnamelerde,
b) Kamu kurum ve kuruluşlarının teşkilatlanmalarına ilişkin
olarak, kamu hizmetlerinin bakanlıklar arasında bölünüşüne, bağlı ve ilgili
kuruluşlar kurulmasına, mevcut kurum ve kuruluşların birleştirilmesine veya
kaldırılmasına, bunların kuruluş biçimlerine, görev, yetki ve yükümlülüklerine
ait esaslarla bu esaslar çerçevesinde teşkilat ve kadrolarının düzenlenmesine
ilişkin hükümlerinde, yapılacak değişiklik ve yeni düzenlemeleri kapsar."
denilmektedir.
Böylece 2. maddenin (a) ve (b) bentlerinde 3479 ve 3755 sayılı
evvelki Yetki Yasalarının 2. maddelerinden farklı olarak (a) bendinde, kamu
kurum ve kuruluşları tek tek sayılmak yerine (kamu kurum ve kuruluşlarında)
çalışan memurlar ve diğer kamu görevlileri denilerek topluca ifade edilmiş, (b)
bendinde ise, yeni bakanlık kurulması kapsamdan çıkarılırken, özel hukuk
hükümlerine göre yönetilen kamu kuruluşları kapsam içerisine alınmıştır.
Sonuç olarak, dava konusu Yasa'nın 1. maddesinde belirtilen
memurlar ve diğer kamu görevlilerinin malî, sosyal ve diğer haklarında
iyileştirmeye ilişkin konularında çıkarılacak KHK'lerin kapsamını belirleyen 2.
maddesinin (a) bendi ile yine 1. maddesindeki yürütme organı bünyesindeki kamu
kurum ve kuruluşlarının (Genelkurmay Başkanlığı hariç) kuruluş, görev ve
yetkilerine ilişkin konularda çıkarılacak KHK'lerin kapsamlarını belirleyen 2.
maddenin (b) bendi düzenlenişteki sonucu etkili olmayan kimi farklar dışında
3479 ve 3755 sayılı Yetki Yasalarının 2. maddeleri ile özde benzerdir.
Yasa'nın 2. maddesinin (c) bendi ile 1. maddede konuları
belirtilen KHK'lerin kapsamı değil yeni bir KHK konusu düzenlemekte, (d)
bendinde ise 1. maddede belirtilen diğer görevlileri ile kamu kurum ve
kuruluşlarına ilişkin konularda çıkarılacak KHK'lerin kapsamı gösterilmekte 1.
maddede belirtilen diğer konulara ilişkin çıkarılacak KHK'lerin hiçbirinin
kapsamı gösterilmemektedir. Oysa yetki yasasında çıkarılacak KHK'nin kapsamı
gösterilmesi zorunludur.
3- KHK'lerin İlkeleri
Yasa'nın 3. maddesinin (a) bendinden memurlar ve diğer kamu
görevlileri (b) bendinden kamu kurum ve kuruluşlarına (c) bendinde ise 3291
sayılı Yasa'nın Beşinci Bölümünde yapılacak değişiklik ve yeniliğe ilişkin
konularda çıkarılacak KHK'lerin ilkeleri gösterilmiştir.
(a) ve (b) bentlerinde belirtilen ilkeler ile 3479 ve 3755 sayılı
Yasa'nın 3. maddesi (a) ve (b) bentlerinde belirtilen ilkeleri yönünden kimi
küçük ayrımlar dışında tam bir benzerlik bulunmaktadır.
1. maddesinde belirlenen diğer konularda çıkarılacak KHK'lerin
ilkeleri ise gösterilmemiştir.
C- DAVA KONUSU YETKİ YASASI'NIN ANAYASA'YA AYKIRILIK SORUNU
(A) ve (B) bölümlerinde yapılan açıklamalar gözetilerek inceleme
Anayasa'nın Başlangıç'ının altıncı fıkrası, 2., 7., 87., 91. ve 153. maddeleri
yönünden yapılacak; öncelikle inceleme konusu yetkinin veriliş biçimi üzerinde
durulacaktır.
Daha önce Yetki Yasası'nın 1. ve 3. maddelerinde yeralan
"ivedi ve zorunlu hallerde" kullanılacağını belirten düzenlemenin ne
anlama geldiği üzerinde durmak gerekir.
Verilen yetkiler çok geniş bir alanı kapsamaktadır. Bu alanın
boyutu personel reformuna ve örgütsel yapının tüm ayrıntılarına kadar
uzanırken, özelleştirmeye ilişkin tüm konuları (özelleştirme sırasında kamu
kurum ve kuruluşları ile ortaya çıkacak sorunları daçözüme kavuşturacak
genişlikte) kapsamakta, kamu taşınmazları konusunda her türlü tasarruf
yapabilme hakkını içermekte; sosyal güvenlik, bankacılık ve sigortacılık
sektörlerinin önemli yasalarında değişiklik yapılmasını olanaklı kılacak
biçimde genişliğeulaşmaktadır.
Yetkinin "önemli, ivedi ve zorunlu" durumlarla
sınırlandırılması, dava konusu Yetki Yasası'nda yapıldığı gibi bu hususun
takdirinin Bakanlar Kurulu'na bırakılması biçiminde değil, yetkinin amaç, konu,
kapsam ve ilkenin içeriği yönünden yasakoyucu tarafından ivedi ve zorunlu
olduğunun saptanmasıyla olanaklıdır. Bir yandan içeriği belirsiz geniş yetkiler
verilirken öte yandan bu yetkilerin "ivedi ve zorunlu durumlarda
kullanılacağının" belirtilmesi yetki devri anlamına gelir.
1-Henüz Oluşturulmamış ve Güvenoyu Almamış Bakanlar Kurulu'na KHK
Çıkarma Yetkisi Verilmesinin Anayasa'ya Aykırılığı Sorunu:
Dava dilekçesinde; "Sosyal Güvenlik, Personel Reformu,
Ekonomi, Özelleştirme gibi toplumun tamamını ilgilendiren pekçok temel
konularda düzenlemeler yapmak üzere, henüz açıklanmamış (oluşturulmamış) bir
Bakanlar Kuruluna.... güvenoyu almamış bir hükümete yetki verildiği"
belirtilmiş, "Anayasa'da yetki hükümete verilir denilmesine rağmen henüz
kimlerden oluşacağı dahi bilinmeyen yani ortada olmayan bir hükümete yetki
verilmesi Anayasa'nın ruhuna aykırıdır," denilerek Yasa'nın iptali
istenilmiştir.
Yetki Yasası tasarısı TBMM Başkanlığı'na, 27.1.1993 gününde
Süleyman DEMİREL'in Başbakanlığı döneminde, sunulmuş; 1.4.1993 gününde Anayasa
Komisyonu'nda, 14.4.1993 gününde de Plan ve Bütçe Komisyonu'nda görüşülmüştür.
Süleyman DEMİREL, TBMM'nin 16.5.1993 günlü birleşiminde Cumhurbaşkanı
seçilmiştir.
Cumhurbaşkanlığı'nın 16.5.1993 günlü yazısı ile "Erdal
İNÖNÜ'nün Başbakanlığavekâlet etmesi ve yeni Hükümet kuruluncaya kadar mevcut
Bakanlar Kurulu'nun görevini sürdürmesi" uygun bulunmuş; 14.6.1993 günü
de, yeni Bakanlar Kurulu'nun oluşturulması için Tansu ÇİLLER
görevlendirilmiştir.
Yetki Yasası tasarısının TBMM Genel Kurulu'ndaki görüşmeleri
23.6.1993 günlü birleşiminde yapılmış ve tasarı aynı gün kabûl edilerek
yasalaşmış ve yeni Bakanlar Kurulu da 25.6.1993 gününde göreve başlamıştır.
Böylece tasarı Erdal İNÖNÜ'nün Başbakanlığa vekâlet ettiği dönemde
yasalaşmıştır.
Anayasa'nın 91. maddesinin ilk fıkrasında, TBMM'nin "Bakanlar
Kurulu"na KHK çıkarma yetkisi verilebileceği belirtilmiş ve Bakanlar
Kurulu'nun oluşumu yönünden bir ayrım yapılmamıştır.
Ayrıca 91. maddenin üçüncü fıkrasında "Bakanlar Kurulunun
istifası, düşürülmesi veya yasama döneminin bitmesi, belli süre için verilmiş
olan yetkinin sona ermesine sebep olmaz." kuralı bulunmaktadır. Bu kural
da Devlet faaliyetinin sürekliliği gereği olarak KHK çıkarma yetkisinin belirli
bir Bakanlar Kuruluna değil görevde bulunan veya bulunacak Bakanlar Kuruluna
verildiğiniaçıklamaktadır.
Yetki yasası çıkarılmasını, hükûmet değişikliği veya yeni
hükûmetin kurulması çalışmalarına bağlayan herhangi bir Anayasa kuralı yoktur.
Yetki Yasası'nın çıkarılması sırasında hükûmet değişikliğini gözönünde tutmak
veya yeni hükûmetin kurulmasını beklemek yasama organının siyasal takdirine
girer.
Açıklanan nedenlerle Yetki Yasası'nın Erdal İNÖNÜ'nün Başbakanlığa
vekâlet döneminde çıkarılması Anayasa'ya aykırı görülmemiştir.
2- Anayasa'nın 153. Maddesi Yönünden İnceleme
Dava dilekçesinde, Anayasa'ya aykırılığı Anayasa Mahkemesi
kararlarıyla ortaya konulmuş yasalar, benzer kuralları daha da genişletilmiş
olarak kapsamlı nitelikte yeniden çıkarılırsa hukuk devletinden söz
edilemeyeceği; Anayasa'ya aykırı kuralların yeniden yasalaştırılmamasıgerektiğinin
Anayasa Mahkemesi kararlarında defalarca açıklandığı; bu durum karşısında daha
önce iptal edilen yetki yasalarının benzeri olan ve daha geniş kapsamlı olarak
yürürlüğe giren 3911 sayılı Yetki Yasası'nın Anayasa'nın 153. maddesine aykırı
düştüğübelirtilerek, Yasa'nın tümünün iptal edilmesi istenilmiştir.
Anayasa, kuvvetler ayrılığı ilkesini benimsemiştir. Anayasa'nın
Başlangıç'ında belirtildiği gibi kuvvetler ayrılığı, Devlet organları arasında
üstünlük sıralaması anlamına gelmeyip, belli Devlet yetkilerinin
kullanılmasından ibaret ve bununla sınırlı uygar bir işbölümü ve işbirliğidir;
üstünlük, ancak Anayasa ve yasalardadır.
Nitekim, Anayasa'nın bağlayıcılığı ve üstünlüğü başlığını taşıyan
11. maddesinde Anayasa hükümlerinin, yasama, yürütme ve yargı organlarını,
yönetim makamlarını ve öbür kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kuralları
olduğu, yasaların Anayasa'ya aykırı olamayacağı belirtilmiştir.
Anayasa'nın 153. maddesinin son fıkrasında, Anayasa Mahkemesi
kararlarının yasama, yürütme ve yargı organları ile yönetim makamlarını, gerçek
ve tüzel kişileri bağlayacağı öngörülmüştür. Bu kural gereğince, Yasama Organı,
yapacağı yeni düzenlemelerde daha önce aynı konuda verilen Anayasa Mahkemesi
kararlarını gözönünde bulundurmak, bu kararları etkisiz kılacak biçimde yeni
yasa çıkarmamak, Anayasa'ya aykırı bulunarak iptal edilen kuralları aynen yasalaştırmamak
yükümlülüğündedir. Üstelik Yasama Organı, kararların yalnız sonuçları ile
değil, bir bütünlük içinde gerekçeleri ile de bağlıdır. Çünkü kararlar;
gerekçeleriyle, genel olarak yasama işlemlerini değerlendirme ölçütlerini
içerirler ve Yasama Organının etkinliklerini yönlendirme işlevi de görürler. Bu
yüzden Yasama Organı, yasa çıkarırken iptal edilen yasalara ilişkin kararların
sonuçları ile birlikte gerekçelerini de gözönünde bulundurmak zorundadır. 153.
madde uyarınca, iptal edilen yasalarla sözcükler ayrı da olsa aynı doğrultu,
içerik ya da nitelikte yeni yasa çıkarmaması gerekir.
Bir yasanın Anayasa'nın 153. maddesine aykırılığından söz
edilebilmesi için, iptal edilen önceki yasayla "aynı" ya da
"benzer nitelikte" olması zorunludur. İki yasanın "aynı" ya
da "benzer nitelikte" olup olmadığının saptanabilmesi için öncelikle,
aralarında "özdeşlik", yani anlam ve nitelik ile "teknik, içerik
ve kapsam" yönlerinden benzerlik olup olmadığının incelenmesi
gerekmektedir.
Bu nedenlerle dava konusu Yetki Yasası'nın, Anayasa'nın 153.
maddesinin son fıkrasına aykırı düşüp düşmediğinin anlaşılabilmesi için, iptal
edilen yetki yasaları ile karşılaştırılmalıdır.
Bu karşılaştırma önce ve kısaca konular bakımından yapıldığında,
iptal edilen yetki yasalarında yalnızca personel ve örgütlenme konularına yer
verilmişken, dava konusu Yetki Yasası'nda bunlara ek olarak özelleştirme, kamu
taşınmazları, sosyal güvenlik ve kurumları, bankacılık ve sigortacılık
sistemlerine ilişkin olmak üzere pek çok konuda daha Bakanlar Kurulu'na yetki
verildiği görülmektedir. Bu konu genişlemesi, amaç ve kapsam maddesine tümüyle,
ilkeler maddesine de kısmen yansımıştır.
Bir yasanın tümü yönünden "Anayasa Mahkemesi kararlarının
bağlayıcılığı" ilkesine aykırılığından sözedilebilmesi için maddelerde yer
alan tüm kuralların aynı ya da benzer nitelikte olması gerekir.
Oysa, dava konusu Yetki Yasası'nın amaç, kapsam ve ilkelere
ilişkin maddelerinde yer alan düzenlemelerde, iptal edilen yetki yasaları ile
benzerlikten öte aynılığa varan düzenlemeler yer aldığı gibi farklı birçok
düzenlemenin bulunduğu da görülmektedir. Sözcük değişiklikleri, biçimsel yapı
ve düzenleme alanları genişliği açıktır.
Bu nedenle dava konusu Yetki Yasası'nın tümü yönünden, Anayasa'nın
153. maddesindeki "Anayasa Mahkemesi kararlarının bağlayıcılığı"
ilkesine aykırılığı değil, benzerlikten de öte tıpkılığa varan kimi hükümlerin
aykırılığı söz konusudur.
Teknik içerik ve kapsam bakımından benzerlik, iptal edilen yasa
ile yeniden çıkarılan yasanın sözcüğü sözcüğüne tıpkı olması anlamına gelmez.
Çünkü, böyle bir anlayış 153. maddenin son fıkrasındaki kuralı anlamsız ve
uygulanmaz kılar.
Konu ve kapsam bakımından sözcüklerde farklılıklar olsa bile
ikinci yasanın aynı amaç doğrultusunda, Anayasa Mahkemesi kararına karşın ve
onu etkisiz kılıcı biçimde çıkarıldığının saptanması aranan koşulun
gerçekleşmiş sayılması için yeterlidir.
Kamu kurum ve kuruluşlarında çalışan personele ve bu kurum ve
kuruluşların örgütlenmesine ilişkin 3347 sayılı Yasa'yla değişik 3268 sayılı
Yasa'nın süresini uzatan ve bu Yasada değişiklik yapan 3479 sayılı Yetki Yasası
ile İdari Usul ve İşlemlerin Yeniden Düzenlenmesine İlişkin 3481 sayılı Yetki
Yasası,Anayasa Mahkemesi'nce kapsamının çok geniş olması, genel bir düzenlemeyi
amaçlayan konuların somut olarak belirlenmemiş bulunması, KHK'ler için uyulması
gereken "önemli, zorunlu ve ivedi durumlara özgülenmemesi ve verilen
yetkinin uzun süreli olması" nedenleriyle iptal edilmişlerdir.
3755 sayılı Yetki Yasası ise aynı konuları düzenlediği için
Anayasa'nın 153. maddesi uyarınca iptal edilmiştir.
3911 sayılı Yetki Yasası'nın birinci maddesinde yer alan "Bu
Kanunun amacı, memurlar ve diğer kamu görevlilerinin çalışmalarında etkinliği
artırmak, kamu hizmetlerinin düzenli süratli ve verimli bir şekilde
yürütülmesini sağlamak üzere bunların malî sosyal ve diğer haklarında
iyileştirmeler yapmak; yürütme organı bünyesindeki kamu kurum ve kuruluşlarının
(Genelkurmay Başkanlığı hariç) kuruluş, görev ve yetkilerine ilişkin konularda
düzenlemelerde bulunmak ve ..." kısmı ile 2. ve 3. maddelerinin (a) ve (b)
bentleri daha önce Anayasa Mahkemesi kararıyla iptal edilen 3479 ve 3755 sayılı
yetki yasalarında olduğu gibi kamu personeline, kamu kurum ve kuruluşlarına
ilişkin düzenlemeleri kapsamaktadır.
Dava konusu düzenlemelerin, önceki yetki yasalarındaki
düzenlemelerle konu, amaç, kapsam ve ilke olarak aynı olduğu görülmektedir.
İptal edilen 3479 ve 3755 sayılı yetki yasalarınıniptal kararlarının
gerekçeleri dikkate alınmamıştır. Anayasa Mahkemesi'nin iptal ettiği bir yasa
ile verilen KHK çıkarma yetkisi, aynı konu, amaç, kapsam ve ilkeyle bu kez dava
konusu yasa ile yinelenmektedir.
Kuşkusuz, Anayasa'nın 91. maddesine göre TBMM, yetki yasasıyla
Bakanlar Kurulu'na belli konularda KHK çıkarma yetkisi verebilir. Ne var ki,
TBMM bu yetkisini ancak anayasal sınırlar içindekullanabilir. Anayasa'nın 153.
maddesindeki kural da, bu "anayasal sınır"lardandır. Başka bir
anlatımla, eğer Anayasa Mahkemesi, yetki yasasını, anayasal sınırlar içinde
bulmazsa, artık yasama organının aynı biçim ve içerikte yetki yasası
çıkarmaması gerekir. Tersine tutum, Anayasa'nın 153. maddesindeki Anayasa
Mahkemesi kararlarının bağlayıcılığı ilkesine aykırıdüşer.
Yukarıdaki açıklamalar karşısında, Yetki Yasası'nın 1. maddesinde
yer alan "Bu kanunun amacı, memurlar ve diğer kamu görevlilerinin
çalışmalarında etkinliği artırmak, kamu hizmetlerinin düzenli, süratli ve
verimli bir şekilde yürütülmesini sağlamak üzere bunların malî, sosyal ve diğer
haklarında iyileştirmeler yapmak; yürütme organı bünyesindeki kamu kurum ve
kuruluşlarının (Genelkurmay Başkanlığı hariç) kuruluş, görev ve yetkilerine
ilişkin konularda düzenlemelerde bulunmak ve ..." kısmı ile 2. ve3. maddelerinin
(a) ve (b) bentleri Anayasa'nın 153. maddesinin son fıkrasındaki kuralla
bağdaşmamaktadır. Bu nedenle iptal edilmeleri gerekir.
3- Anayasa'nın Başlangıç'ının Altıncı Fıkrası ile 2., 7., 87. ve
91. Maddeleri Yönünden İnceleme
Yukarıda (A) bölümünde açıklandığı üzere, Anayasa'nın 87. ve 91.
maddelerindeki hükümlerin birlikte değerlendirilmesinden Yetki Yasası'nın,
konu, amaç, kapsam ve ilkeleri belirgin ve somut biçimde göstermesi gerekir.
Dava konusu Yetki Yasası'nın 1. maddesinin "...Genel, Katma
Özel ve Özerk bütçeli bütün kamu kurum ve kuruluşlarına ait taşınmaz mallar
üzerindeki yönetim ve tasarruf esaslarının tespiti; BAĞ-KUR, SSK ve T. C.
Emekli Sandığı Kanunlarında düzenlemelerde bulunmak; özelleştirme kapsamına
giren kuruluşlarla diğerkurum ve kuruluşlar arasındaki ihtilafların çözülmesi
esaslarının tespiti; TC. Merkez Bankası ve Bankalar Kanunu ile Sigorta Murakabe
Kanununda düzenlemeler yapılması için ivedi ve zorunlu hallere münhasır olmak
üzere Bakanlar Kuruluna Kanun Hükmünde Kararname çıkarma yetkisi
vermektir" kısmının kimi bölümünü amaç olarak kabul etmek olanaklı ise de
düzenleme esasta konu ağırlıklıdır. Bu düzenleme kapsam başlıklı 2. maddesinin
(d) bendinde de yinelenmektedir.
Yasa'nın 2. maddesinin (c) bendinde de, özelleştirme konusu ile
ilgili 28.5.1986 günlü, 3291 sayılı Yasa'nın Beşinci Bölümünde değişiklik ve
yeni düzenleme yapma yetkisi verilmektedir.
Böylece:
-Bakanlar Kurulu'na emeklilik, özelleştirme, kamu taşınmazları,
sosyal güvenlik ve bankacılık, sigortacılık gibi çok çeşitli konularda çok
geniş bir yetki verildiği,
-Özelleştirme konusunda çıkarılacak KHK için KHK'nin amaç ve
kapsamının diğerlerinde ise amaç, kapsam ve ilkelerin hiç gösterilmediği,
-Bu belirsizliğin sonuçta, amaç ve kapsam sınırsızlığına kadar
vardığı; böylece TBMM'nin yürütme organına, yasama yetkisini sınırsız biçimde
kullanma olanağı sağlandığı görülmektedir.
Yetki Yasası'nın anılan kuralları, bir yetki yasasında bulunması
gereken öğeleri içermediğinden Anayasa'nın 87 ve 91. maddelerine aykırı
düşmekte, verilen yetkinin önemli, ivedi ve zorunlu olup olmadığının tesbiti de
olanaksız hale gelmektedir.
Ayrıca, amaç, kapsam ve ilke yokluğu verilen yetkiyi "yasama
yetkisinin devri" niteliğine büründürmekte ve bu niteliği ile söz konusu
hükümler Anayasa'nın 7. maddesine aykırı olmaktadır.
Yasama organının yetki ve görev alanına girilmekten özenle
kaçınılması, yasama işlemine saygının belirtisidir. Yetki yasaları, ancak
birbirleriyle hizmet ve illiyet (nedensellik) ilişkisi bulunan konularda ve bu
tür bağlantılı sorunların çözümüne yönelik ve onlarla sınırlı kalırsa, ayrık
yetki genel yetkiyle bağdaşmış olur. Anayasal ölçütler temel ve genel
nitelikleriyle bağlayıcıdır. İçerik ve teknik yönden uygunluk, Yetki Yasası'nın
amacını da kapsar. Bilimsel koşullarla, hukuksal-anayasal ögelerin sözcük
olarak varlığı yeterli sayılmaz.
Bu nedenlerle, Yetki Yasası'nın 1. maddesinin Anayasa'nın 153.
maddesine aykırılığı nedeniyle iptal edilen bölümü dışında kalan kuralları ile
2. maddesinin (c) ve (d) bentlerinin de Anayasa'nın Başlangıç'ının altıncı
fıkrası ile 2. maddesine de aykırılıklarından iptalleri gerekir.
Yukarıda belirtilen hükümlerin iptal edilmesi, Yasa'nın 3.
maddesinin kalan hükümlerinin uygulanmaması sonucunu doğurduğundan, 2949 sayılı
Yasa'nın 29. maddesi uyarınca bu bölümlerin de iptal edilmesi gereklidir.
Yasa'nın 4, 5 ve 6. maddeleri sırasıyla süreye, yürürlüğe ve
yürütmeye ilişkindir. Bu maddelerde Anayasa'ya aykırı bir yön görülmemiştir.
Ancak, Yasa'nın 1., 2. ve 3. maddelerinin iptal edilmesi, 5. ve 6.
maddelerinin uygulanmaması sonucunu doğuracağından, bu maddeler de 2949 sayılı
Yasa'nın 29. maddesi uyarınca iptal edilmelidir.
V- SONUÇ
24.6.1993 günlü ve 3911 sayılı "Memurlar ve Diğer Kamu
Görevlileri Hakkındaki Bazı Kanunlar ile Teşkilat Kanunlarında Değişiklik
Yapılmasına Dair Yetki Kanunu"nun :
A. a) 1. maddesinin,
b) 2. maddesinin,
c) 3. maddesinin (a) ve (b) bentlerinin,
Anayasa'ya aykırı olduklarına ve İPTALLERİNE;
B. İptal edilen bölümler nedeniyle uygulama olanağı kalmayan 3.
maddesinin iptal edilen (a) ve (b) bentleri dışında kalan bölümleri ile 4., 5.
ve 6. maddelerinin, 2949 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama
Usulleri Hakkında Yasa'nın 29. maddesinin ikinci fıkrası gereğince İPTALLERİNE;
16.9.1993 gününde OYBİRLİĞİYLE kararverildi.
Başkan
Yekta Güngör
ÖZDEN
|
Başkanvekili
Güven DİNÇER
|
Üye
Mustafa GÖNÜL
|
Üye
Oğuz AKDOĞANLI
|
Üye
İhsan PEKEL
|
Üye
Selçuk TÜZÜN
|
Üye
Ahmet N. SEZER
|
Üye
Haşim KILIÇ
|
Üye
Yalçın ACARGÜN
|
Üye
Mustafa BUMİN
|
Üye
Sacit ADALI
|
|