ANAYASA
MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı: 1991-33
Karar Sayısı: 1992-32
Karar Günü: 5.5.1992
R.G. Tarih-Sayı :30.11.1993-21774
İPTAL DAVASINI AÇAN : TBMM Ana Muhalefet Partisi (Sosyaldemokrat
Halkçı Parti) Grubu Adına Grup Başkanvekili Hasan Fehmi GÜNEŞ.
İPTAL DAVASININ KONUSU : 5.7.1991 günlü, 433 sayılı "Kamu
Personelinin Özlük Haklarına İlişkin Çeşitli Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname"nin
tümünün Anayasa'nın Başlangıç Bölümü ile 2., 7., 8., 11., 87., 91. ve 153.
maddelerine; 3. maddesinin Anayasa'nın 10. ve 18. maddelerine; 4. maddesinin
birinci fıkrasının bir hükmü ile Geçici Madde 3'ün Anayasa'nın 2. ve 10.
maddelerine; 16. maddesinin (a), (b) ve (c) bentleri ile Geçici Madde 1, Geçici
Madde 2'nin (a) bendinin Anayasa'nın 2. ve 91. maddelerine aykırılığı savıyla
iptaline karar verilmesi istemidir.
II. YASA METİNLERİ :
A. İptali İstenilen Kurallar :
5.7.1991 günlü, 433 sayılı "Kamu Personelinin Özlük Haklarına
İlişkin Çeşitli Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Hükmünde Kararname" şöyledir :
Kamu personelinin özlük haklarına ilişkin çeşitli Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde değişiklik yapılması, Kamu Kurum ve Kuruluşlarının
Görev ve Yetkileri ile Bunların Personelinin Mali ve Sosyal Haklarında
Düzenlemeler Yapılmasına Dair 6/61991 tarihli ve 3755 sayılı Kanunun verdiği
yetkiye dayanılarak Bakanlar Kurulu'nca 5/7/1991 tarihinde kararlaştırılmıştır.
MADDE 1- 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 4 üncü maddesinin
(B) bendinin sonuna aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
"Yukarıdaki fıkralar dışında çeşitli kanun ve kanun hükmünde
kararnamelere göre kadro karşılık gösterilmek suretiyle sözleşmeli çalıştırılan
personelin sözleşme ücretlerinin (yönetim, denetim, tasfiye, danışma ve genel
kurul üyelikleri nedeniyle alınan ücretlerle huzur hakları hariç; ikramiyelerin
bir aya isabet eden ile diğer her türlü ödemeler dahil) aylık net tutarı,
ilgililerin her türlü ödemeler dahil (aile yardımı ve yabancı dil tazminatı hariç)
aynı aya ait kadro ücretlerinin net tutarının %25'ini geçemez."
MADDE 2- 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 164 üncü maddesinin
başlığı "Aylığın Ödeme Zamanı ve Esasları" şeklinde değiştirilmiş ve
maddeye aşağıdaki fıkralar eklenmiştir.
Aykırılıklarını 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu, 926 sayılı
Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu, 3466 sayılı Uzman Jandarma Kanunu,
2802 sayılı Hakimler ve Savcılar Kanunu ve 2914 sayılı Yüksek Öğretim Personel
Kanunu hükümlerine göre almakta bulunan Devlet Memurları ve diğer kamu
görevlileri (sözleşmeli statüdeki personel dahil) ile kamu ve özel kesimde iş
kanunlarına göre istihdam edilen işçilere çeşitli adlar altında yapılan nakdi
ve ayni nitelikteki tüm ödemelerin hesaplanma kolaylığını ve basitliğini
sağlamak amacıyla, bordro düzenlemesine, tahakkuk ve ödeme işlem ve sürelerine
ilişkin esas ve usulleri tesbit etmeye, aydan daha kısa ya da dahauzun
sürelerde yapılan ödemelerin aylık dönemler itibariyle tahakkuk ettirilmesi ve
ödenmesine karar vermeye Maliye ve Gümrük Bakanlığı yetkilidir.
Üçüncü fıkra kapsamına giren personelin her türlü özlük haklarının
ve tahakkuk işlemlerinin belli merkezlerden yapılabilmesi ve ödemelerin
bankacılık sistemi aracılığı ile gerçekleştirilmesi için gerekli düzenlemeleri
yapmaya ve gerekli tedbirleri almaya Maliye ve Gümrük Bakanlığı yetkilidir.
MADDE 3- 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun "Fazla Çalışma
Ücreti" başlıklı 178 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"MADDE 178- A) 99 ve 100 üncü maddeler hükümleri uyarınca
tesbit olunan günlük çalışma saatleri dışında:
a. Salgın hastalık ve tabii afetler gibi olağanüstü hallerin
olması (Bu hallerin devamısüresince),
b. Fabrika, atölye, şantiye, işletme gibi yerderde iş kanununa
tabi olarak işçi çalıştıran kurumlarca hizmetin gereği olarak işçi ile birlikte
çalışma saatleri ve günü dışında çalışmanın zorunlu bulunması,
hallerine münhasır olmak üzere, yapılan fazla çalışmalar ücretle
karşılanır.
Yukarıda sayılan hallerde yaptırılacak fazla çalışmanın süresi ve saat
başına ödenecek ücret Bakanlar Kurulu Kararı ile belirlenir.
B) Kurumlar gerektiği takdirde personelini günlük çalışma saatleri
dışında fazla çalışma ücreti verilmeksizin çalıştırabilirler. Bu durumda
personele yaptırılacak fazla çalışmanın her sekiz saati için bir gün hesabıyla
izin verilir. Ancak, bu suretle verilecek iznin ençok on günlük kısmı yıllık
izinle birleştirilerek yılı içinde kullandırılabilir.
Fazla çalışmanın uygulama esas ve usulleri Devlet Personel
Başkanlığı ile Maliye ve Gümrük Bakanlığınca müştereken belirlenir.
Milli İstihbarat Teşkilatı mensuplarına ödenecek fazla çalışma
ücretleri ve diğer hususlar Başbakan tarafından onaylanacak bir talimatla
tesbit edilir.
MADDE 4 - 657 sayılı Devlet memurları Kanununun 213 üncü
maddesinden sonra gelen "Zam ve Tazminatlar" başlıklı Ek Maddesinin
(A) Özel Hizmet Tazminatı bölümünun (b) fıkrasının 1 inci sırasındaki %50 oranı
%55' e, (c) fıkrasındaki %36 oranı %40'a, (E) Mülki İdare Amirliği Hizmetleri
Tazminatı bölümünün (b) fıkrasında yer alan %53 oranı %60'a yükseltilmiş ve(G)
Adalet Hizmetleri Tazminatı bölümü yürürlükten kaldırılarakbu bölümden
sonra gelmek üzere (H) bölümü eklenmiştir.
"H. Bu Kanunda belirtilen hizmet sınıflarında olup da
yukarıdaki bölümlerde yer alan tazminatlardan yararlanmayan personelden;
a) Yardımcı Hizmetler Sınıfına ait kadrolarda bulunanlara %4'üne,
b) Diğer hizmet sınıflarına ait kadrolarda bulunanlara %5'ine,
MADDE 5- 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa 418 sayılı Kanun
Hükmünde Kararnamenin 10 ncu maddesi ile eklenen IV Sayılı Makam Tazminatı
Cetvelinin 1, 2, 3 ve 4 üncü sıralarında yer alan makam tazminatı gösterge
rakamları hizalarında gösterilen miktarlara yükseltilmiş, 1.1.1992 ve müteakip
yıllarda uygulanması öngörülen sütunlar kaldırılmıştır.
15.7.1991'den
İtibaren
UygulanmaktaUygulanacak
OlanTazminat
GöstergelerGöstergeleri
21005000
16003500
13002500
11002000
MADDE 6- 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununa 418
sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 21 inci maddesi ile eklenen V Sayılı Makam
Tazminatı Cetvelinin 1, 2, 3, 4, 5, 6 ve 7 nci sıralarında yer alan ve halen
uygulanmakta olan makam tazminatı gösterge rakamları hizalarında gösterilen
miktarlara yükseltilmiştir, 1.1.1992 ve müteakip yıllarda uygulanması öngörülen
sütunlar kaldırılmıştır.
15.7.1991'den
İtibaren
UygulanmaktaUygulanacak
OlanTazminat
GöstergelerGöstergeleri
29007000
25006000
21005000
16003500
14003000
13002500
11002000
MADDE 7- 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel kanununun
değişik Ek 17 nci maddesinde rütbeler itibariyle yer alan ve halen uygulanmakta
olan hizmet tazminatı oranları 15.7.1991 tarihinden itibaren 5'er puan,
1.1.1992 tarihinden itibaren ayrıca 5'erpuan daha artırılmak suretiyle ödenir.
MADDE 8- 926 sayılı Türk Silahlı kuvvetleri Personel Kanununun 146
ncı maddesinin 2 nci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Ancak, Türk Silahlı Kuvvetlerine bağlı okullardan mezun
olanlardan yeni görev yerlerine ataması yapılan subay ve astsubayların takip
eden aybaşına kadar olan döneme ait kıs aylıkları peşin ödenir."
MADDE 9- 23.1.1987 tarih ve 270 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin
418 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 37 nci maddesi ile değişik 1, 2 ve 3
üncü maddesinde yer alan ve halen uygulanmakta olan yüksek hakimlik tazminatı gösterge
rakamları hizalarında gösterilen miktarlara yükseltilmiştir.
15.7.1991'den
İtibaren
UygulanmaktaUygulanacak
OlanTazminat
GöstergelerGöstergeleri
21005000
14003000
13002500
11002000
10001800
9501500
MADDE 10- 4.4.1988 tarihli ve 320 sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamenin 47 nci maddesine "Bu karşılık hesabından her ne ad altında
olursa olsun idare personeline bir ödemede bulunulamaz." ibaresi
eklenmiştir.
MADDE 11- 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 1 nci maddesi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"MADDE 1. A) Aylıklarını 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu,
926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu, 3466 sayılı Uzman Jandarma
Kanunu, 2914 sayılı Yükseköğretim Personel Kanunu ve 2802 sayılı Hakimler ve
Savcılar Kanununa göre almakta olan personele 1000 gösterge rakamı üzerinden
memuriyet taban aylığı ödenir.
Birinci fıkra kapsamına girenler her bir hizmet yılı için 15
gösterge rakamı karşılığı kıdem aylığı ödenir. Ancak 25 ve daha fazla hizmet
yılını dolduranlar için gösterge rakamı 375 olarak uygulanır.
Hizmet yılları itibariyle ödenecek kıdem aylığının tesbitinden
kazanılmış hak aylığının hesabında değerlendilen süreler esas alınır. Memuriyet
taban ve kıdem aylığı miktarları, bunların göstergelerine 657 sayılı Devlet
Memurları Kanununun 154 üncü maddesine göre tesbit olunan katsayılar uygulanmak
suretiyle belirlenir. Ancak memuriyet taban aylığı göstergesi için farklı
katsayı tesbit edilebilir.
Bu aylıklara hak kazanılmasında ve ödenmesinde 657 sayılı Devlet
Memurları Kanunu ve diğer personel kanunlarının aylıklarla ilgili hükümleri
uygulanır.
Bu göstergeler 657 sayılı Kanun ve diğer personel kanunlarına ve
kanun hükmünde kararnamelere göre her ne ad altında olursa olsun ödenmekte olan
zam, tazminat, ödenek, ücret ve benzeri ödemelerin hesabında dikkate alınmaz.
Bu göstergeler 5434 sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanununun 41 inci
maddesinin (a) fıkrasına göre emekli, adi malullük ve vazife malullüğü
aylıklarının; ek 20 nci maddesine göre de emekli ikramiyelerinin hesaplanmasına
dahil edilir ve aynı kanun hükümlerine göre aylık ve ek göstergeler gibi
emeklilik kesenekleri ile kurum karşılıklarına tabi tutulur.
B) Birinci fıkra kapsamına giren personele aşağıda yer alan esas
ve usullere göre her ay lojman tazminatı ödenir.
1. Kapsama dahil personelden;
a) Kendilerine herhangi bir surette konut tahsis edilmiş
bulunanlarla 2946 sayılı Kamu Konutları Kanunu uyarınca kira yardımından
yararlananlar,
b) Kurumların yurtdışı kadrolarına sürekli görevle atanmış
olanlar,
c) (a) ve (b) bentlerinde sayılanların eşleri,
d) Sözleşmeli Personel,
Lojman Tazminatından yararlanamaz.
2. Kapsama dahil personelden;
Aylıklarının hesaplanmasında esas alınan ek göstergeleri;
2500 (dahil) ve daha fazla olanlara 600.000.-
1500 (dahil) ve 2500 arasında olanlara 400.000.-
Diğerlerine (Ek göstergesi olmayanlar dahil) 200.000.-
Lira tutarında her ay lojman tazminatı ödenir. Eşlerden her
ikisinin de tazminata müstehak olması halinde sadece tazminat miktarı fazla
olana ödeme yapılır.
Lojman tazminatına müstehak personelden bekar olanlarla mahkeme
kararıyla ayrı yaşayan veya boşanmış bulunanlara bu durumlarının devamı
süresince yukarıdaki tutarların yarısı ödenir.
Eşinin ölümü nedeniyle dul kalan tazminata müstehak personele bu
durumun devamı süresince tazminat miktarı tam olarak ödenir.
Bu tazminat, sair ödemelerde aylık kavramına dahil edilmez ve
tazminata hak kazanmada ve ödemelerde aylıklara ilişkin hükümler uygulanır.
Damga vergisi hariç hiçbir vergi ve kesintiye tabi tutulmaz.
Mahalli idareler kapsama dahil personele lojman tazminatı ödeyip
ödememeye ve bu madde uyarınca tesbit edilen miktarları aşmamak şartıyla daha
düşük miktarlarda ödeme yapmaya yetkilidir.
Hizmet mahalleri ve kapsama dahil personel bakımından tazminat
miktarlarında %50 oranına kadar farklılaştırma yapmaya Bakanlar Kurulu
yetkilidir.
3. Büyükelçiler, daimi delegeler, maslahatgüzarlar, askeri temsil
heyetleri başkanları ve başkonsoloslar hariç olmak üzere sürekli görevle
yurtdışına atanan kapsama dahil personelden kedilerine yurtdışında gerek kamu
kurum ve kuruluşunun mülkiyetinde bulunan gerek kiralanan konutların tahsis
edilmesi halinde ilgili memurun emsal katsayılarına göre belirlenen yurtdışı
net aylığının %25'ini geçmemek üzere Maliye ve Gümrük Bakanlığınca tesbit
edilen tutarlar kadar kira bedeli alınır. Kira bedeli alınan konutların
mefruşat, elektrik, su, gaz, telefon, garaj ve genel giderleri de ilgili
personelce ayrıca karşılanır.
MADDE 12- 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin değişik 2 nci
maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"MADDE 2- Aylıklarını 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu, 926
sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu, 3466 sayılı Uzman Jandarma
Kanunu, 2802 sayılı Hakimler ve Savcılar Kanunu ve 2914 sayılı Yükseköğretim
Personel Kanunu hükümlerine göre almakta olan personelden, Maliye ve Gümrük
Bakanlığı ile Devlet Personel Başkanlığınca müştereken belirlenen dillerden
yine bu iki kurum tarafından tesbit olunan esas ve usuller çerçevesindeher yıl
Mayıs ve Kasım aylarında yapılan seviye tesbiti sonunda;
A düzeyinde başarılı olanlara 750,
B düzeyinde başarılı olanlara 500,
C düzeyinde başarılı olanlara 250,
Gösterge rakamının memur aylık katsayısı ile çarpımı sonucu
bulunan tutarda bilinen her bir yabancı dil için yabancı dil tazminatı damga
vergisi hariç herhangi bir vergi ve kesintiye tabi tutulmadan ödenir. Bu
tazminata hak kazanmada ve ödemelerde aylıklara ilişkin hükümler uygulanır.
Bakanlar Kurulu her bir yabancı dil için yukarıda yazılı
göstergeleri aşmamak üzere yapılan görevin özelliğini de dikkate almak
suretiyle dillere göre farklı göstergeler tesbit etmeye, ikinci ve sonraki
diller için birinci dile göre indirimli göstergeler belirlemeye yetkilidir.
657 sayılı Devlet memurları Kanununun 213 üncü maddesinden sonra
gelen "Zam ve Tazminatlar" başlıklı ek maddesine göre hizmet tazminatları
yabancı dil bilmelerinden dolayı zamlı ödenenlere ayrıca bu madde uyarınca
yabancı dil tazminatı ödenmez.
Yapılan sınavlar 5 yıl süreyle geçerlidir. Bu sürenin bitiminde
yeniden sınava girmeyenlerden yabancı dil seviyeleri (A) ve (B) düzeyinde
olanların tazminatları bir alt düzeyden ödenir, (C) düzeyinde olanların
tazminatları kesilir."
MADDE 13- 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Geçici 1 inci
maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Geçici Madde 1- Bu Kanun Hükmünde Kararnamenin 1 inci
maddesi ile getirilen memuriyet taban aylığı ile kıdem aylığı, 5434 sayılı T.C.
Emekli Sandığı Kanununun ek 20 nci maddesine göre verilecek emekli
ikramiyesinin hesaplanmasında 31.12.1991 tarihine kadar %75, 1992 ve takip eden
yıllar için %100 oranında dikkate alınır."
MADDE 14- 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye aşağıdaki geçici 7
nci madde eklenmiştir.
"Geçici Madde 7- Yabancı dille eğitim yapan üniversitelerin
mezunları ile yurtdışındaki üniversitelerde en az dört yıl öğrenim görerek
lisans diploması ve yurtiçinde lisans düzeyinde görmüş oldukları öğrenim
üzerine yabancı ülkelerdeki üniversitelerde en az iki yıl öğrenim gördükten
sonra masterveya doktora diploması almış olanlar ile 30.6.1939 tarih ve 3656
sayılı Kanunun 3/H maddesine göre yapılmış olan sınavı başarmış olanların
yabancı dil bilgisi seviyeleri, 14.1.1994 tarihine kadar (C) düzeyinde kabul
edilerek, kendilerine yabancı dil tazminatı ödenir. Yukarıdakilerden bu kanunun
2 nci maddesine göre yapılacak sınava girerek en az ( C ) düzeyinde başarılı
olamayanlara bu tarihten itibaren yabancı dil tazminatı ödenmez.
MADDE 15- 9.4.1990 tarihli ve 418 sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamenin Geçici 1 nci maddesinde yer alan eğitim ve öğretim tazminatı ile
emniyet hizmetleri tazminatı oranları aşağıdaki şekilde yeniden düzenlenmiştir.
15.19911.1.19921.1.19931.1.19941.1.1995
TarihindenTarihindenTarihindenTarihinden Tarihinden
itibaren itibarenitibarenitibarenitibaren
uygulanacakuygulanacakuygulanacakuygulanacak uygulanacak
oranlaroranlaroranlaroranlaroranlar
B) Eğitim
Öğretim
Tazminatı1819202225
D) Emniyet
Hizmetleri
Tazminatı
a)1819202225
b) 7 8 91011
(Kadroları emniyet hizmetleri sınıfına dahil olan personelden,
görevlerinin özelliği dolayısıyla Emniyet Genel Müdürünün onayı ile tesbit
olunan ve 500 kişiyi aşmayan personelin emniyet hizmetleri tazminatına yıllar
itibariyle 5'er puan ilave edilebilir.)"
MADDE 16-
a) Fazla mesai ücreti ödenmesine ilişkin:
1) 17.8.1983 tarihli ve 2879 sayılı Kanunun 22.9.1988 tarihli 343
sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile değişik 4 üncü maddesinin 5 inci fıkrası,
2 13.10.1983 tarihli ve 2919 sayılı Kanunun 5.4.1988 tarihli ve
3424 sayılı Kanunla değişik 10 uncu maddesi,
3) 10.10.1984 tarihli ve 3056 sayılı Kanunun 351 sayılı kanun
Hükmünde Kararname ile değişik 31 inci maddesi,
4) 6.3.1991 tarihli ve 3701 sayılı Kanunun 41 inci maddesinin son
fıkrası ile geçici 1 inci maddesinin ikinci fıkrası,
5) 24.5.1983 tarihli ve 2828 sayılı Kanunun 14.3.1991 tarihli ve
3703 sayılı Kanunla değişik 16 ncı maddesinin son fıkrası,
6) 14.3.1991 tarihli ve 3703 sayılı Kanunun ek 7 nci maddesi,
7) 27.10.1989 tarihli ve 388 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 6
ncı maddesinin son fıkrasınınson cümlesi,
8) 6.12.1989 tarihli ve 396 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 24
üncü maddesine 13.4.1990 tarihli ve 423 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile
eklenen (d) bendi,
9) 8.4.1990 tarihli ve 417 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 6
ncı maddesi,
10) 11.8.1983 tarihli ve 2876 sayılı Kanunun 15.5.1991 tarihli ve
3742 sayılı Kanunla değişik 97 nci maddesinin ( c) bendinin son fıkrası,
11) 22.6.1965 tarihli ve 633 sayılı Kanuna 29.5.1991 tarihli ve
3745 sayılı Kanunla eklenen ek 2 nci maddesi,
b) 4.1.1961 tarihli ve 213 sayılı Kanunun 3418 sayılı Kanunun 32
nci maddesiyle eklenen ek 13 üncü maddesinin 4 numaralı fıkrasının 15.12.1990
tarihli ve 3689 sayılı Kanunla değişik (a) bendi,
c) 6.3.1991 tarihli ve 3701 sayılı Kanunun 42 nci maddesi,
d) 8.5.1991 tarihli ve 3717 sayılı Adli Personel ile Devlet
Davalarını Takip Edenlere Yol Gideri ve Tazminat Verilmesi ile 492 sayılı
Harçlar Kanununun Bir Maddesinin Yürürlükten Kaldırılması Hakkında Kanunun 2
nci maddesinin altıncı fıkrasında yer alan "Bu hesabayatırılan paraların
%10'nu her ayın ilk haftası içinde Ankara7da bir kamu bankasından açtırılan
Adalet Bakanlığı merkez hesabına gönderilir. Mahalli hesapta toplanan paraların
arta kalanı o yargı çerçevesinde görevli adli yargı hakim ve savcıları ile adliyargıda
görevli yazı işleri müdürü, zabıt katibi, mübaşir, icra müdürü, icra müdür
yardımcısı ile diğer personeline (ceza infaz kurumları personeli hariç) ayda
bir eşit miktarda ödenir." cümleleri ile 7 ve 8 inci fıkraları,
e) Diğer kanun ve kanun hükmünde kararnamelerin bu Kanun Hükmünde
Kararnameye aykırı hükümleri,
f) 9.4.1990 tarihli ve 418 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 37
nci maddesinin 23.1.1987 tarih ve 270 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 1, 2
ve 3 üncü maddelerinde yer alan Yüksek Hakimlik Tazminatı göstergelerinin
1.1.1992 ve müteakip yıllarda yükseltilerek uygulanmasına ilişkin hükümleri ile
20 nci maddesi,
Yürürlükten kaldırılmıştır.
GEÇİCİ MADDE 1- Kadro karşılığı sözleşmeli olarak çalışanlar hariç
657 sayılı Devlet Memurları Kanununa tabi personele bu Kanun Hükmünde
Kararnamenin 16 ncı maddesi ile yürürlükten kaldırılan kanun ve kanun hükmünde
kararname hükümlerine göre 15.6.1991 tarihi itibariyle ödenen fazla çalışma
ücretlerine ait oranların üçte ikisi, bu konuda yeni bir düzenleme yapılıncaya
kadar aynı esas ve usuller dahilinde ödenmeye devam olunur.
GEÇİCİ MADDE 2- Bu Kanun Hükmünde Kararnamenin;
a) 16 ncı maddesinin (b) bendi ile yürürlükten kaldırılan
hükümlerine göre Gelir İdaresini Geliştirme Fonundan ve 1615 sayılı Gümrük
Kanununun 165 inci maddesi ile 1991 Mali yılı Genel Bütçe Kanununun 48 inci
maddelerine göre çalışma ücretleri merkez hesabından Maliye ve Gümrük Bakanlığı
personeline 15.6.1991 tarihi itibariyle ödenen ek ücret oranlarının üçte ikisi
(Müsteşar, Kurul Başkanları,Müsteşar yardımcısı ve Genel Müdürlere yarısı),
b)10 uncu maddesi ile yapılan değişiklikten önce Milli Piyango
İdaresi personeline yapılması öngörülen teşvik ödemelerinin yarısı,
c) 16 ncı maddesinin (d) bendi kapsamına giren personele de
yukarıdaki (a)bendinde belirtilen esaslara göre tesbit olunan miktarlar,
bu konularda yeni bir düzenleme yapılıncaya kadar aynı esas ve
usullere göre ödenmeye devam olunur.
GEÇİCİ MADDE 3- Bu Kanun Hükmünde Kararnamenin 4 üncü maddesi ile
yürürlükten kaldırılan hükümlere göre 15.6.1991 tarihi itibariyle ödenen adalet
hizmetleri tazminatına ait oranların üçte ikisi, bu konuda yeni bir düzenleme
yapılıncaya kadar aynı esas ve usuller dahilinde ödenmeye devam olunur.
GEÇİCİ MADDE 4- Bu Kanun Hükmünde Kararname Hükümleri uyarınca
kıdem göstergelerinin yeniden tesbiti dolayısıyla meydana gelen artışlar
hakkında 5434 sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanununun 14 üncü maddesinin (c)
fıkrası hükmü uygulanmaz.
MADDE 17- Bu Kanun Hükmünde Kararnamenin;
a) 1 ve 3 üncü maddeleri 1.1.1992 tarihinden,
b) 11 inci maddesiyle değiştirilen 375 sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamenin 1 inci maddesinin (B) fıkrasının 1 ve 2 nci bentleri hükümleri;
1 2802 sayılı Hakimler ve Savcılar Kanunu hükümlerine tabi
olanlar, 2914 sayılı Yükseköğretim Personel Kanununa tabi olan personelden
profesör, doçent ve yardımcı doçent unvanına sahip olanlar, 926 sayılı Türk
Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununa ve 3466 sayılı Uzman Jandarma Kanununa
tabi olanlarla 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa tabi personelden; kadroları
Emniyet Hizmetleri Sınıfına dahil olanlar ve Milli İstihbarat Teşkilatı
personeli için 15.8.1991 tarihinde,
2. 2914 sayılı Yükseköğretim Personel Kanunu kapsamına giren
personelden öğretim üyeleri dışında kalan öğretim elemanları ile 657 sayılı
Devlet Memurları Kanununa tabi personelden; kadroları Sağlık Hizmetleri ve
Yardımcı Sağlık Hizmetleri sınıfına dahil olanlar ve Genel İdare Hizmetleri
sınıfına dahil olupta anılan kanunun 36 ncı maddesinin "Ortak
Hükümler" bölümünün (A) bendinin 11 inci fıkrasında sayılan unvanlarda
bulunanlar, Müsteşar, Müsteşar Yardımcısı, Genel Müdür, Bakanlık ve
Başkanlıklarda Kurul Başkanları, Genel Müdür Yardımcısı ve Daire Başkanlığı ile
Bağlı Kuruluş Başkan ve Başkan Yardımcılığı ile Defterdar, Başkan, Müdür ve
Saymanlık görevlerinde bulunanlar için 15.1.1992 tarihinden,
3. 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa tabi personelden kadroları
Mülki İdare Amirliği Hizmetleri, Teknik Hizmetler, Eğitim ve Öğretim Hizmetleri
ve Avukatlık Hizmetleri sınıflarına ait bulunan personel için 15.7.1992
tarihinden,
4. Kapsama dahil diğer personel için 15/1/1993 tarihinden,
c) Diğer Maddeleri 15/7/1991 tarihinden,
geçerli olmak üzere yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
MADDE 18-Bu Kanun Hükmünde Kararname hükümlerini Bakanlar Kurulu
yürütür.
B-Dayanılan Anayasa Kuralları:
İptal gerekçesinde dayanılan Anayasa kuralları şunlardır:
1-BAŞLANGIÇ
Ebedi Türk vatan ve milletinin bütünlüğüne ve kutsal Türk
Devletinin varlığına karşı, Cumhuriyet devrinde benzeri görülmemiş bölücü ve
yıkıcı kanlı bir iç savaşın gerçekleşme noktasına yaklaştığı sırada;
Türk Milletinin ayrılmaz parçası olan Türk Silahlı Kuvvetlerinin,
milletin çağrısıyla gerçekleştirdiği 12 Eylül 1980 harekâtı sonucunda, Türk
Milletinin meşrû temsilcileri olan Danışma Meclisince hazırlanıp, Milli
Güvenlik Konseyince son şekli verilerek Türk Milleti tarafından kabul ve tasvip
ve doğrudan doğruya O'nun eliyle vazolunan bu ANAYASA :
-Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu ölümsüz önder ve eşsiz kahraman
Atatürk'ün belirlediği milliyetçilik anlayışı ve O'nun inkılâp ve ilkeleri
doğrultusunda;
- Dünya milletler ailesinin eşit haklara sahip şerefli bir üyesi
olarak; Türkiye Cumhuriyetinin ilelebet varlığı, refahı, maddi ve manevi
mutluluğu ile çağdaş medeniyet düzeyine ulaşma azmi yönünde;
- Millet iradesinin mutlak üstünlüğü, egemenliğin kayıtsız şartsız
Türk Milletine ait olduğu ve bunu millet adına kullanmağa yetkili kılınan
hiçbir kişi ve kuruluşun, bu Anayasada gösterilen hürriyetçi demokrasi ve bunun
icaplarıyla belirlenmiş hukuk düzeni dışına çıkamayacağı;
- Kuvvetler ayrımının, Devlet organları arasında üstünlük
sıralaması anlamına gelmeyip, belli Devlet yetkilerinin kullanılmasından ibaret
ve bununla sınırlı medeni bir iş bölümü ve işbirliği olduğu ve üstünlük ancak
Anayasa ve kanunlarda bulunduğu;
- Hiçbir düşünce ve mülahazanın Türk milli menfaatlerinin, Türk
varlığının Devleti ve ülkesiyle bölünmezliği esasının, Türklüğün tarihi ve
manevi değerlerinin Atatürk milliyetçiliği, ilke ve inkılâpları ve
medeniyetçiliğinin karşısında korunma göremeyeceği ve lâiklik ilkesinin gereği
kutsal din duygularının, Devlet işlerine ve politikaya kesinlikle
karıştırılmayacağı;
- Her Türk vatandaşının bu Anayasadaki temel hak ve hürriyetlerden
eşitlik ve sosyal adalet gereklerince yararlanarak milli kültür, medeniyet ve
hukuk düzeni içinde onurlu bir hayat sürdürme ve maddi ve manevi varlığını bu
yönde geliştirme hak ve yetkisine doğuştan sahip olduğu;
- Topluca Türk vatandaşlarının milli gurur ve iftiharlarda, milli
sevinç ve kederlerde, milli varlığa karşı hak ve ödevlerde, nimet ve
külfetlerde ve millet hayatının her türlü tecellisinde ortak olduğu, birbirinin
hak ve hürriyetine kesin saygı, karlıklı içen sevgi ve kardeşlik duygularıyla
ve "Yurtta sulh. cihanda sulh" arzu ve inancı içinde huzurlu bir
hayat talebine hakları bulunduğu;
FİKİR, İNANÇ VE KARARIYLA anlaşılmak sözünü ve ruhuna bu yönde
saygı ve mutlak sadakatle yorumlanıp uygulanmak üzere,
TÜRK MİLLETİ TARAFINDAN, demokrasiye, âşık Türk evlatlarının vatan
ve millet sevgisine emanet ve tevdi olunur.
2- MADDE 2.- Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, milli dayanışma
ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine
bağlı, başlangıçta temel ilkelere dayanan, demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk
Devletidir.
3- MADDE 7.- Yasama yetkisi Türk Milleti adına Türkiye Büyük
Millet Meclisinindir. Bu yetki devredilemez.
4- MADDE 8.- Yürütme yetkisi ve görevi, Cumhurbaşkanı ve Bakanlar
Kurulu tarafından, Anayasaya ve kanunlara uygun olarak kullanılır ve yerine
getirilir.
5- MADDE 10.- Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce,
felsefi inanç, din mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun
önünde eşittir.
Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz.
Devlete organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun
önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar.
6- MADDE 11.- Anayasa hükümleri, yasama, yürütme ve yargı
organlarını, idare makamlarını ve diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel
hukuk kurallarıdır.
Kanunlar Anayasaya aykırı olamaz.
7- MADDE 18.- Hiç kimse zorla çalıştırılamaz. Angarya yasaktır.
Şekil ve şartları kanunla düzenlenmek üzere hükümlülük veya
tutukluluk süreleri içindeki çalıştırmalar; olağanüstü hallerde vatandaşlardan
istenecek niteliğindeki beden ve fikir çalışmaları, zorla çalıştırma sayılmaz.
8- MADDE 87.- Türkiye Büyük Millet Meclisinin görev ve yetkileri,
kanun koymak, değiştirmek ve kaldırmak; Bakanlar Kurulunu ve bakanları
denetlemek; Bakanlar Kuruluna belli konularda kanun hükmünde kararname çıkarma
yetkisi vermek; bütçe ve kesinhesap kanun tasarılarını görüşmek ve kabul etmek;
para basılmasına ve savaş ilânına karar vermek; milletlerarası andlaşmaların
onaylanmasını uygun bulmak, Anayasanın 14 üncü maddesindeki fiillerden dolayı
hüküm giyenler hariç olmak üzere,genel ve özel af ilanına, mahkemelerce verilip
kesinleşen ölüm cezalarının yerine getirilmesine karar vermek ve Anayasanın
diğer maddelerinde öngörülen yetkileri kullanmak ve görevleri yerine
getirmektir.
9- MADDE 91.- Türkiye Büyük Millet Meclisi, BakanlarKuruluna kanun
hükmünde kararname çıkarma yetkisi verebilir. Ancak sıkıyönetim ve olağanüstü
haller saklı kalmak üzere, Anayasanın ikinci kısmının birinci ve ikinci
bölümlerinde yer alan temel haklar, kişi hakları ve ödevleri ile dördüncü
bölümünde yer alan siyasi haklar ve ödevler kanun hükmünde kararnamelerle
düzenlenemez.
Yetki kanunu, çıkarılacak kanun hükmünde kararnamenin, amacını,
kapsamını, ilkelerini, kullanma süresini ve süresi içinde birden fazla
kararname çıkarılıp çıkarılamayacağını gösterir.
Bakanlar Kurulunun istifası, dürülmesi veya yasama döneminin
bitmesi, belli süre için verilmiş olan yetkinin sona ermesine sebep olmaz.
Kanun hükmünde kararnamenin, Türkiye Büyük Millet Meclisi
tarafından süre bitiminden önce onaylanması sırasında, yetkinin son bulduğu
veya süre bitimine kadar devam ettiği de belirtilir.
Sıkıyönetim ve olağanüstü hallerde, Cumhurbaşkanının Başkanlığında
toplanan Bakanlar Kurulunun kanun hükmünde kararname çıkarmasına ilişkin
hükümler saklıdır.
Kanun hükmünde kararnameler, Resmi Gazetede yayımlandıkları gün
yürürlüğe girerler. Ancak, kararnamede yürürlük tarihi olarak daha sonraki bir
tarih de gösterilebilir.
Kararnameler, Resmi Gazetede yayımlandıkları gün Türkiye Büyük
Millet Meclisine sunulur.
Yetki kanunları ve bunlara dayanan kanun hükmünde kararnameler,
Türkiye Büyük Millet Meclisi komisyonları ve Genel Kurulunda öncelikle ve
ivedilikle görüşülür.
yayımlandıkları gün Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulmayan
kararnameler bu tarihte, Türkiye Büyük Millet Meclisince reddedilen
kararnameler bu kararın Resmi Gazetede yayımlandığı tarihte yürürlükten kalkar.
Değiştirilerek kabul edilen kararnamelerin değiştirilmiş hükümleri bu
değişikliklerin Resmi Gazetede yayımlandığı gün yürürlüğe girer.
10- MADDE 153.-Anayasa Mahkemesinin kararları kesindir. İptal
kararları gerekçesi yazılmadan açıklanamaz.
Anayasa Mahkemesi bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin
tamamını veya bir hükmünü iptal ederken, kanun koyucu gibi hareketle, yeni bir
uygulamaya yol açacak biçimde hüküm tesis edemez.
Kanun, kanun hükmünde kararname veya Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğü ya da bunların hükümleri iptal kararlarının Resmi Gazetede
yayımlandığı tarihte yürürlükten kalkar. Gereken hallerde Anayasa Mahkemesi
iptal hükmünün yürürlüğe gireceği tarihi ayrıca kararlaştırabilir. Bu tarih,
kararın Resmi Gazetede yayımlandığı günden başlayarak bir yılı geçemez.
İptal kararının yürürlüğe girişinin ertelendiği durumlarda,
Türkiye Büyük Millet Meclisi, iptal kararının ortaya çıkardığı hukuki boşluğu
dolduracak kanun tasarı veya teklifini öncelikle görüşüp karara bağlar.
İptal kararları geriye yürümez.
Anayasa Mahkemesi kararları Resmi Gazetede hemen yayımlanır ve
yasam, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel
kişileri bağlar.
C- İlgili Yasa Kuralları:
6.6.1991 günlü, 3755 sayılı "Kamu Kurum ve Kuruluşlarının
Görev ve Yetkileri ile Bunların Personelinin Mali ve sosyal Haklarında
Düzenlemeler Yapılmasına Dair Yetki Kanunu"
Amaç
MADDE 1.- Bu kanunun amacı, kamu kurum ve kuruluşlarında görevli
personelin çalışmalarında etkinliği artırmak, kamu hizmetlerinin düzenli,
süratli ve verimli bir şekilde yürütülmesini sağlamak üzere bunların mali ve
sosyal haklarında iyileştirmeler yapmak; Yürütme organı bünyesindeki kamu kurum
ve kuruluşlarının (Genel Kurmay Başkanlığı hariç) kuruluş, görev ve yetkilerine
ilişkin konularda düzenlemelerde bulunmak amacıyla Bakanlar Kuruluna Kanun
Hükmünde Kararname çıkarma yetkisi vermektedir.
Kapsam
MADDE 2.- Bu Kanuna göre çıkarılacak Kanun Hükmünde Kararnameler;
a) Genel Bütçeli Daireler ve Katma Bütçeli İdareler, İl Özel
İdareleri, Belediyeler, İl Özel İdareleri ve Belediyelerin kurdukları birlikler
ile bunlara bağlı döner sermeyeli kuruluşlarda, kanunla kurulan fonlarda ve
kefalet sandıklarında istihdam edilen memurlar, Kamu İktisadi Teşebbüsleri veya
İktisadi Devlet Teşekkülleri ile 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun geçici
ve ek geçici maddelerine göre aylık ödeyen kuruluşlarda çalışanların mali ve
sosyal haklarına ilişkin hükümleriyleözel kanunlarında veya teşkilat
kanunlarında mevcut mali ve sosyal haklara dair olan hükümlerinde,
b) Kamu kurum ve kuruluşlarının teşkilatlanmalarına ilişkin
olarak, kamu hizmetlerinin bakanlıklar arasında bölünüşüne, bakanlık ve bağlı
veya ilgili kuruluşlar kurulmasına, Sosyal Sigortalar Kurumu, İş ve İşçi Bulma
Kurumu ile Esnaf ve Sanatkârlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar
Kurumunun teşkilatları dışında özel hukuk hükümlerine göre yönetilenler hariç
olmak üzere mevcut kamu kurum ve kuruluşlarının birleştirilmesine veya
kaldırılmasına, bunların görev, yetki ve teşkilatlarında,
Yapılacak değişiklik ve düzenlemeleri kapsar.
İlkeler
MADDE 3.- Bakanlar Kurulu 1 inci madde ile verilen yetkiyi
kullanırken;
a) Kamu hizmetlerinin verimli ve etkin bir şekilde yürütülmesini;
ülkenin ekonomik ve sosyal durumun dikkate alarak ücret sistemini adil bir
şekilde geliştirmeyi; memurlar ve diğer personelin malî ve sosyal haklarında
hizmetin özellik ve gereklerine uygun iyileştirmeler yapmayı,
b) Başbakanlık, bakanlıklar ve bunlara bağlı kuruluşlar eliyle,
genel idare esaslarına göre yürütülmesi gereken kamu hizmetlerinde iş bölümü ve
koordinasyonun sağlanmasını; bir hizmetin tek kuruluş ve birim tarafından
yürütülmesini ve kaynak kullanımında israfın önlenmesini,
c) Teşkilatların, hizmetlerin özelliğinden kaynaklanan zorunlu
farklılıklar saklı kalmak kaydı ile, hiyerarşik bağlılık ve unvan satandardizasyonu
sağlanacak şekilde düzenlenmesini,
Göz önünde bulundurur. Ayrıca;
d) Bu Kanunun 2 nci maddesinin (b) bendinde yazılı yetkiler
kullanılırken, sadece mer'i mevzuatta mevcut yetkilerin yeniden dağılımı
toplanması veya kaldırılması esastır.
e) Bu Yetki Kanunu ile ancak bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte
yürürlükte bulunan kanun veya kanun hükmünde kararnameler ile bunların ilgili
maddelerinde düzenleme yapılabilir.
f) Bu Yetki Kanununun uygulanmasında biri diğerinden ilişkisiz
konular aynı kanun hükmünde kararname metninde yer alamaz.
Yetki Süresi
MADDE 4.- Bu Kanunla Bakanlar Kuruluna verilen yetki, Kanunun
yayımından itibaren on ay süre ile geçerlidir. Bu süre içinde Bakanlar Kurulu
birden fazla kanun hükmünde kararname çıkartabilir.
Yürürlük
MADDE 5.- Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
Yürütme
MADDE 6.- Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
III- İLK İNCELEME
Anayasa Mahkemesi İçtüzüğünün 8. maddesi gereğince Yekta Güngör
ÖZDEN, Güven DİNÇER, Yılmaz ALİEFENDİOĞLU, Servet TÜZÜN, Mustafa ŞAHİN, Oğuz
AKDOĞANLI, İhsan PEKEL, Ahmet N. SEZER, Erol CANSEL, Haşim KILIÇ ve Yalçın
ACARGÜN'ün katılmalarıyla 12.9.1991 gününde yapılan ilk inceleme toplantısında;
1- Dosyada eksiklik bulunmadığından işin esasının incelenmesine
OYBİRLİĞİYLE,
2- Esas incelemenin, KHK'nin oluşum biçimi yönünden tümüyle,
maddeler yönünden ise dava dilekçesinde Anayasa'ya aykırılıkları ayrı ayrı belirtilen
maddelerle sınırlı olarak yapılmasına, Güven DİNÇER, Servet TÜZÜN ile , Ahmet
N. SEZER'in 'incelemenin KHK'nin tüm maddelerinin ayrı ayrı ele alınarak
yapılması gerektiği yolundaki karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA, karar verilmiştir.
IV- ESASIN İNCELENMESİ :
İşin esasına ilişkin rapor, dava dilekçesi ve ekleri, iptali
istenen Kanun Hükmünde Kararname kuralları, konuyla ilgili yasa ve dayanılan
Anayasa kuralları, bunların gerekçeleri ve öteki yasama belgeleri okunup
incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
A- Kanun Hükmünde Kararname Hakkında Genel Açıklama:
Kanun Hükmünde Kararname (KHK) Kurumu, 22.9.1971 günlü ve 1488
sayılı Yasa ile 1961 Anayasası'nın 64. maddesinde yapılan değişiklik sonucu
hukukumuza girmiştir. Bu değişikliğin gerekçesinde "Parlamenter
rejimlerde, kanun yapmanın belli usullere uyulmak zorunluluğu sebebiyle zaman
aldığı ve gecikmeler meydana getirdiği bir gerçektir. Değişen iktisadî ve
sosyal şartların gereği olarak bazı hukuk kurallarının bu usuller dışında
yürürlüğe konulabilmesi çağdaş devlet anlayışının tabiî sonucu olarak karşımıza
çıkmaktadır.
Anayasa'nın 5. maddesi hükmünün prensibini bozmamak ve her halde
önden yasama meclislerince esasları bir kanunla tesbit olunun sınırlar
içerisinde kalmak kaydıyla hükümete KHK'ler çıkarma yetkisinin verilmesi ve bu
yetkiyi düzenleyen hükmün T.B.M.M.nin genel olarak görev ve yetkilerini
belirleyen 64. maddesine eklenmesi uygun görülmüştür." denilmektedir.KHK'ler,
temelde 1961 Anayasası'ndan çok farklı olmamakla birlikte 1982 Anayasası'nda
kimi yeniliklerle ve benzer gerekçelerle 91. maddede düzenlenmiştir. Böylece,
hem ortaya çıkardığı sorunlara ivedi çözümler bulmak amacına ulaşılmak
istenilmiştir.
Olağan dönemlerde çıkarılan KHK'lerin mutlaka bir yetki yasasına
dayanması zorunludur. Yetki Yasası'nın içeriği ve öğeleri de Anayasa'nın 91.
maddesinde belirlenmiştir. 87. maddede ise Bakanlar Kurulu'na "belli
konularda" KHK çıkarma yetkisi vermek TBMM'nin görevve yetkileri arasında
sayılmıştır.
Bakanlar Kurulu'nun belli bir konuda KHK çıkarabilmesi için
öncelikle TBMM tarafından kendisine bu konuda yasa ile bir yetkinin verilmiş
olması gerekir. Bakanlar Kurulu, bir yasa ile önceden yetkilendirilmedikçe,
kendiliğinden KHK çıkartamaz. Yasa ile verilen yetkiye dayanılarak çıkartılan
KHK, yürürlükteki yasa hükümlerini kaldırabilmekte ve değiştirebilmekte, başka
bir anlatımla yasanın hukuksal gücüne sahip bulunmaktadır. Yasama Yetkisinin,
"kanun koymak, değiştirmekve kaldırmak" öğelerini içerdiği
kuşkusuzdur. KHK, yürürlükteki yasa hükümlerini kaldırabilmekte ve
değiştirebilmektedir.
Anayasa'da öngörüldüğü biçimi ile KHK'ler yapısal (organik-uzvî)
bakımdan yürütme organı işlemi, işlevsel (fonksiyonel) yönden ise yasam işlemi
niteliğindedirler. Ancak, Türkiye Büyük Millet Meclisi verdiği yetkiyi bir yasa
ile her zaman geri alabileceği gibi kendisine sunulan KHK'leri aynen kabul
etmek ya da reddetmek zorunda olmayıp dilediğinde değiştirerek de kabul
edebilir. BakanlarKurulu'na KHK çıkarma yetkisinin verilmesi, yasayla
düzenlemesi gereken konuların yasama alanından çıkarılıp yürütme organının
düzenleme alanına sokulması sonucunu doğurmaz. Bu nedenle, Bakanlar Kurulu'na
KHK çıkarma yetkisinin verilmiş olması Anayasa'nın7. maddesinde öngörülen
"Yasama yetkisinin devredilmezliği" ilkesini ortadan kaldırmaz.
Bakanlar Kurulu'na KHK çıkarılabilmesine yetki veren yasada yer
alması zorunlu öğeler Anayasa'nın bu konuya ilişkin 91. maddesinin ikinci
fıkrasında gösterilmiştir. Bunagöre:
"Yetki kanunu, çıkarılacak kanun hükmünde kararnamenin
amacını, kapsamını, ilkelerini, kullanma süresini ve süresi içinde birden fazla
kararname çıkarılıp çıkarılamayacağını gösterir." Bundan anlaşılacağı gibi
yetki yasası, yürürlüğe konulacak KHK'nin amacını, kapsamını, ilkelerini,
kullanma süresini ve bu süre içinde birden çok kararname yürürlüğe konulup
konulamayacağını belirtmek zorundadır. Bakanlar Kuruluna verilen türevsel
yetki, yasada öngörülen amaç, ilke, kapsam ve süre ile sınırlı bir yetkidir. O
halde, yetki yasasında Anayasa'nın belirlediği öğelerin belli bir içeriğe kavuşturularak
somutlaştırılması gerekir.
Bakanlar Kurulu'na KHK çıkarma yetkisinin "belli
konularda" verilebileceği 1961 Anayasası'nın yetki yasasının sahip olması
gereken öğelerini gösteren 91. maddesinde bu koşul yer almaktadır. Ancak, 1982
Anayasası'nın 87. maddesinde "... Bakanlar Kuruluna belli konularda Kanun
Hükmünde Kararname çıkarma yetkisi vermek...." TBMM'nin görev ve yetkileri
arasında sayılmış bulunmaktadır. Bu nedenle, 91. maddede "belli
konularda" ifadesinin yer almaması bir noksanlık sayılamaz. Çünkü, 87.
maddede, Bakanlar Kurulu''na verilecek KHK çıkarma yetkisinin ancak belli
konularda olabileceği açıkça gösterilmektedir. Bu durumda, Türkiye Büyük Millet
Meclisi, Bakanlar Kurulu'na ancak belli konularda bu yetkiyi verebilir; her
konuyu kapsayacak biçimde bir KHK çıkarma yetkisi veremez. KHK'nin konusunun
yetki yasasında belirlenmesi zorunludur. Yetki, somutlaştırılmış ve belli bir
konuda tanınmalıdır. BakanlarKurulu'na sınırları belirsiz bir konuda KHK
çıkarma yetkisi verilemez. KHK'nin konusu da yetki yasasında belirlenen
çerçevenin dışına çıkamaz. KHK'nin yetki yasasında belirtilen amaç, kapsam ve
ilkelere de uygun olması gerekir. Verilen yetkinin konusununyasada gösterilmesi
zorunluluğunun bu yasaya dayanılarak yürürlüğe konulan KHK'lerin yetki yasası
kapsamı içinde kalıp kalmadıklarının hem yargısal hem de siyasal denetimlerinin
yapılması yönünden çok büyük bir önemi vardır. Yetki Yasası'nın kapsamı dışındayürürlüğe
konulan veya başka bir anlatımla yasanın öngörmediği bir konuda bir düzenleme
yapan bir KHK'nin Anayasa'ya aykırı olacağı kuşkusuzdur.
Anayasa'da kimi konuların KHK'lerle düzenlenmesi yasaklanmaktadır.
91. maddenin birinci fıkrasında "Türkiye Büyük Millet Meclisi, Bakanlar
Kuruluna kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi verebilir. Ancak, sıkıyönetim
ve olağanüstü haller saklı kalmak üzere, Anayasa'nın ikinci kısmının birinci ve
ikinci bölümlerinde yer alan siyasî haklar, kişi hakları ve ödevleri ile
dördüncü bölümünde yer alan siyasî haklar ve ödevler kanun hükmünde kararnamelerle
düzenlenemez." denilmektedir.
Buna göre,Anayasa'nın KHK'lerle düzenlenemeyeceği belirlediği
konularda TBMM tarafından Bakanlar Kurulu'na düzenlemede bulunması için bir
yetki verilmesi de olanaksızdır. Verilen yetkinin konusunun belli olmasının, Anayasa'nın
91. maddesindeki "yetki verilemeyecek konular"ı da kapsayıp
kapsamadığının incelenebilmesi yönünden de önemi büyüktür.
Bu nedenlerle, Bakanlar Kurulu'nun hangi konularda KHK
çıkarabileceği Yetki Yasası'nda açıkça belirtilmeli ve verilen yetki konu
yönünden mutlaka belirgin olmalıdır. Anayasa'nın 91. maddesine göre Yetki
Yasası'nda çıkarılacak KHK'nin "amacı", "kapsamı" ve
"ilkeleri"nin de belirtilmesi gerekir. Amaç, Bakanlar Kurulu'nun
kendisine verilen yetki ile neleri gerçekleştirmesinin istendiğini
belirlediğinden yetki yasasında KHK'nin amacı da somut olarak açıklanmalıdır.
KHK'nin amacı ve kapsamı da konusu gibi geniş içerikli her yöne çekilebilecek
biçimde genelanlatımlarla gösterilmemeli; değişik yorumlamaya elverişli
olmamalıdır. KHK'nin yetki yasasında gösterilen amaç ve kapsam doğrultusunda,
verilen ilkelere uygun çıkarılıp çıkarılmadığının saptanması hem yargısal hem
de siyasal denetim yönünden zorunludur. KHK, yasada gösterilen amacı dışında
yürürlüğe konulmuşsa ya da yetkinin kapsamını aşıyorsa veya ilkelere uygun
değilse bu durumu onu yetki yasasına ve dolayısıyla Anayasa'ya aykırı düşürür.
Anayasa'ya göre yetki yasasında, Bakanlar Kurulu'na verilen
yetkinin süresinin de gösterilmesi zorunludur. Bu zorunluluk, Türkiye Büyük
Millet Meclisi'nin yetkilerinin çok uzun bir süre yürütme organına vermekten
alıkoymaktadır.
Yasada öngörülen sürenin bitiminden sonra çıkarılan KHK'nin
Anayasa'ya aykırı düşeceği kuşkusuzdur. Ancak, yetki süresi içerisinde
çıkarılmış olan KHK'ler yasadaki sürenin bitiminden sonra da Türkiye Büyük
Millet Meclisi'nce onaylanmış olmasalar da geçerliliklerini korurlar.
Anayasa'nın 91. maddesinde ayrıca "Kanun hükmünde
kararnameler, Resmî Gazetede yayımlandıkları gün yürürlüğe girerler. Ancak,
kararnamede yürürlük tarihi olarak daha sonraki bir tarihde gösterilebilir.
Kararnameler, Resmî Gazetede yayımlandıkları gün Türkiye Bükük
Millet Meclisi'ne sunulur.
Yetki kanunları ve bunlara dayanan kanun hükmünde kararnameler,
Türkiye Büyük Millet Meclisi komisyonları ve Genel Kurulunda öncelikle ve
ivedilikle görüşülür.
Yayımlandıkları gün Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulmayan
kararnameler bu tarihte, Türkiye Büyük Millet Meclisince reddedilen
kararnameler bu kararın Resmî Gazetede yayımlandığı tarihte, yürürlükten
kalkar. Değiştirilerek kabul edilen kararnamelerin değiştirilmiş hükümleri, bu
değişikliklerin Resmî Gazetede yayımlandığı gün yürürlüğe girer."
denilmektedir.
B- KHK'nin Yargısal Denetimi :
Anayasa'ya göre KHK'ler Türkiye büyük Millet Meclisi'nin
denetimine bağlıdırlar. Anayasa'nın 91. maddesinde "Kararnameler, Resmî
Gazetede yayımlandıkları gün Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulur.
Yetki kanunları ve bunlara dayanan kanun hükmünde kararnameler,
Türkiye Büyük Millet Meclisi komisyonları ve Genel Kurulunda öncelik ve
ivedilikle görüşülür." denilmektedir. Öncelik ve ivedilik koşuluyla, yetki
yasalarının gecikmeden çıkarılabilmesi ve çıkarıldıktan sonra da yürürlüğe
konulan KHK'lerinaynı biçimde Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde karara
bağlanması istenilmiştir.
Anayasa'da KHK'lerin siyasal denetimi yanında yargısal denetimi de
öngörülmüştür. KHK'ler, işlevsel (fonksiyonel) yönden yasama işlemi niteliğinde
olduklarında bunların yargısal denetimlerinin yapılması görev ve yetkisi de
Anayasa Mahkemesi'ne verilmiştir. Anayasa'nın 148., 150., 151., 152. ve 153.
maddeleri hükümlerine göre, KHK'lerin Anayasa'ya biçim ve esas bakımlarından
uygunluğunu Anayasa Mahkemesi denetler.
KHK'nin yargısal denetiminin söz konusu olduğunda KHK'nin
dayandığı yetki yasasının öncelikle Anayasa'ya daha sonra da KHK'nin kendisinin
hem yetki yasasına hem de Anayasa'ya uygunluğu sorunlarının çözümlenmesi
gerekir. Hernekadar, Anayasa'nın 148. maddesinde KHK'lerin yetki yasalarına
uygunluğunun denetlenmesinden değil yalnızca Anayasa'ya biçim ve esas bakımlarından
uygunluğunun denetlenmesinden söz edilmekte ise de, Anayasa'ya uygunluk
denetiminin içerisine öncelikle KHK'nin yetki yasasına uygunluğunun denetimi
girer.Çünkü Anayasa'da Bakanlar Kuruluna ancak yetki yasasında belirtilen
sınırlar içerisinde KHK çıkarma yetkisi verilmiştir. Yetki yasası olmazsa
(Anayasa mad. 121 dışında) KHK olamaz. Bu yetkinin dışına çıkılması KHK'yi
Anayasa'ya aykırı duruma getirir. Böylece, KHK'nin yetki yasasına aykırı olması
Anayasa'ya aykırı olması ile özdeşleşir. Nitekim, 3268,3347 ve 3479 sayılı
Yetki Yasalarına dayanılarak yürürlüğe konulan 335 ve 347 sayılı KHK'ler
dayandırıldıkları Yetki Yasalarının kapsamı dışında kalmaları nedeniyle Anayasa
Mahkemesi'nin 8.2.1989 gün, E.1988/38, K.1989/7 ve 16.5.1989 gün, E.1989/4,
K.1989/23 sayılı kararlarıyla iptal edilmiştir.
Olağanüstü Hal KHK'leri dayanaklarını doğrudan doğruya Anayasa'dan
(mad. 121) alırlar. Bu tür KHK'lerin bir yetki yasasına dayanması gerekli
değildir. Buna karşın, olağan KHK'lerin bir yetki yasasına dayanmaları
zorunludur. KHK'ler, yasa gücünü dayandıkları yetki yasasından alırlar. Bu
nedenle KHK'ler ile dayandıkları yetki yasası arasında çok sıkı bir bağ vardır.
Yetki Yasası, KHK ve KHK'nin Türkiye Büyük Millet Meclisi'nce
aynen ya da değiştirilerek kabulü birbirinden bağımsız işlemler olmayıp
Anayasa'da öngörülen bir sürecin değişik aşamalarıdır. KHK'nin yetki yasası ile
olan bağı, KHK'yi aynen ya da değiştirerek kabul eden yasa ile kesilir. Bu
yasa, KHK'yi kendi bünyesine alarak genel anlamda bir yasa niteliğine
dönüştürür. Bu nedenle, KHK ile dayandığı yetki yasası arasındaki bağ KHK'nin
aynen ya da değiştirilerek yasaya dönüşmesine kadar devam etmektedir. KHK, yasa
gücünü, dayandığı yetki yasası ile konulan esaslara uygunluğu ve yetki
yasasının da Anayasa'ya uygunluğu varsayıldığı için kazanmaktadır. Yetki
yasasının Anayasa'ya aykırılığının saptanması ya da bu nedenle iptaline karar
verilmesi durumunda bu varsayım gerçekleşmediğinden, bu yasaya dayanılarak
çıkartılan KHK Anayasal dayanaktan yoksun kalır. Bu durumda KHK, Anayasa'nın
uygun gördüğü ölçünün ötesinde verilen bir yetkinin kullanılması sonucu
çıkartılmış olması nedeniyle Anayasa'ya aykırılık oluşturur. KHK; yetki
yasasına ve içeriği yönünden de Anayasa'ya aykırı bulunmasa bile dayandığı
yetki yasası Anayasa'ya aykırı ise bu nedenle iptali gerekir.
KHK'nin Anayasa'ya uygun bir yetki yasasına dayanması geçerliliğin
ön koşuludur. Bir yetki yasasına dayanmayan çıkartılan veya dayandığı yetki
yasası Anayasa'ya aykırı olan bir KHK'nin kuralları, içerikleri yönünden
Anayasa'ya aykırılık oluşturmasalar bile, Anayasa'ya uygunluğundan söz
edilemez.
Öbür yönden, KHK'lerin Anayasa7ya uygunluk denetimleri yasaların
denetimlerinden farklıdır. Anayasa'nın 11. maddesinde; "Kanunlar Anayasaya
aykırı olamaz." denilmektedir. Bu nedenle yasaların denetimde, onların
yalnızca Anayasa kurallarına uygun olup olmadıkları saptanır. KHK'ler ise konu,
amaç, kapsam ve ilkeleri yönünden hem dayandıkları yetki yasasına hem de
Anayasa'ya uygun olmak zorundadırlar. Bu nedenlerle, KHK kurallarının içerikler
yönünden de Anayasa'ya uygunluk denetiminin yapılabilmesi için öncelikle ortada
Anayasa'ya uygun bir yetki yasasının varlığı gerekir.
KHK'lerinAnayasa'ya aykırılığı saptanmış ya da bu nedenle iptal
edilmiş bir yetki yasasına uygun olup olmadığının incelenmesi ise denetimi
anlamsız kalır. Çünkü Anayasa'ya aykırı bir yetki yasasına dayanılarak
çıkartılan KHK'lerin Anayasa'ya uygun görülmesi olanaksızdır.
Yetki yasasının iptalinin, bu yasaya dayanılarak çıkartılan
KHK'lere etkisinin Anayasa'nın 153. maddesi çerçevesinde değerlendirilmesi
uygun değildir. Çünkü, Anayasa7nın 153. maddesindeki "iptal kararları
geriye yürümez." kuralına dayanarak, yetki yasasının iptaline ilişkin
kararın, Resmî Gazetede yayımı gününe kadar çıkarılan KHK'lerin etkilenmeyeceği
biçiminde bir ilke de konulamaz.
Bütün bu nedenlerle dayandığı yetki yasasının Anayasa'ya
aykırılığı saptanan ya da iptaline karar verilen KHK'lerin Anayasa'nın
başlangıcındaki "Hiçbir kişi ve kuruluşun, bu Anayasada gösterilen hürriyetçi
demokrasi ve bunun icaplarıyla belirlenmiş hukuk düzeni dışına
çıkamayacağı" , 2. maddesindeki "Hukuk devleti" ilkeleriyle 6.
maddesindeki "Hiç kimse veya organ kaynağını Anayasadan almayan bir Devlet
yetkisi kullanamaz." kuralı ve KHK çıkarma yetkisine ilişkin 91.
maddesiyle bağdaştırılmaları olanaksızdır.
Bir yetki yasasına dayanmadan çıkartılan, yetki yasasının kapsamı
dışında kalan, dayandığı yetki yasasının Anayasa'ya aykırılığı saptanan ya da
Anayasa'ya aykırılığı nedeniyle iptal edilen KHK'lerin anayasal konumları
birbirinden farksızdır. Böyle durumlarda KHK'ler anayasal dayanaktan yoksun
bulunduklarından içerikleri Anayasa'ya aykırı bulunmasa bile dava açıldığında
iptalleri gerekir.
C- 433 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin Değiştirilen ve Yürürlükten
Kaldırılan Maddeleri :
Anayasa'ya aykırılık konusunda esas incelemenin yapıldığı güne
kadar dava konusu 433 sayılı KHK'nin kimi hükümleri sonradan çıkartılan KHK'ler
kurallarıyla değiştirilmiş veya yürürlükten kaldırılmışlardır.
Anayasa Mahkemesi'nin yerleşmiş görüşüne göre, soyut norm
denetiminde iptali istenilen kuralların dava gününden sonra değiştirilmesi veya
yürürlükten kaldırılması durumunda bu kurallar yönünden davanın konusu
kalmadığından bunlar hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmamaktadır. Bu
nedenle, davadan sonra değiştirilen veya yürürlükten kaldırılan bu maddeler
hakkında bir karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekir.
D- 433 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin Anayasa'ya Aykırılığı
Sorunu :
Dava dilekçesinde 433 sayılı "Kamu Personelinin Özlük
Haklarına İlişkin Çeşitli Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname"nin tümünün Anayasa7nın
Başlangıç bölümü ile 2., 7., 8., 11., 87., 91. ve 153. maddelerine aykırılığı
nedeniyle iptaline karar verilmesi istenilmiştir. Ancak, 2949 sayılı Anayasa
Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 29. maddesi hükmü
gereğince Anayasa Mahkemesi, Anayasa'ya aykırılık konusunda ilgililer tarafından
ileri sürülen gerekçelere dayanmak zorunda değildir. İstemle bağlı kalmak
koşuluyla başka bir gerekçe ile de Anayasa'ya aykırılık kararı verebilir.
Dava konusu 433 sayılı KHK 6.6.1991 gün ve 3755 sayılı "kamu
Kurum ve Kuruluşlarının Görev ve Yetkileri ile Bunların Personelinin Malî ve
Sosyal Haklarında Düzenlemeler Yapılmasına Dair Yetki Kanunu"na
dayanılarak çıkarılmıştır. 3755 sayılı Yetki Yasası ise Anayasa Mahkemesi'nin
12.12.1991 gün ve Esas1991/27, Karar 1991/50 sayılı kararı ile Anayasa'nın 153.
maddesine aykırılığı nedeniyle iptal edilmiştir.
Böylece, 433 sayılı KHK anayasal dayanaktan yoksun kalmıştır.
KHK'lerin yargısal denetimi bölümünde açıklanan nedenlerle
Anayasa'ya aykırı görülerek iptal edilen 3755 sayılı Yetki Yasası'na
dayanılarak çıkarılmış bulunan 433 sayılı KHK, Anayasa'nın Başlangıç'ında yer
alan egemenliği "Millet adına kullanmağa yetkili kılınan hiçbir kişi ve
kuruluşun, bu Anayasada gösterilen hürriyetçi demokrasi ve bununicaplarıyla
belirlenmiş hukuk düzeni dışına çıkmayacağı" , 2. maddesindeki "hukuk
devleti", 6. maddesindeki "Hiçbir kimse veya organ kaynağını
Anayasadan almayan bir devlet yetkisi kullanamaz.", ilkeleriyle, KHK
çıkarma yetkisine ilişkin 91. maddesine aykırıdır. Bu gerekçe karşısında dava
dilekçesinde ileri sürülen diğer aykırılık nedenlerinin üzerinde durulmaksızın
KHK'nin iptali gerekir.
Servet TÜZÜN, Yavuz NAZAROĞLU ve Haşim KILIÇ bu görüşe
katılmamışlardır.
E- İptal Hükmünün Yürürlüğe Gireceği Gün Sorunu:
Anayasa'nın 153. maddesi ve 2949 sayılı "Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun"un 53. maddesi hükümleri
uyarınca, yasa, kanun hükmünde kararname veya Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğü ya da bunların belirli madde veya hükümleri iptal kararının Resmî
Gazete'de yayımlandığı gün yürürlükten kalkar. Ancak, Anayasa Mahkemesi iptal
kararı ile meydana gelecek olan hukuksal boşluğu kamu düzenini tehdit veya kamu
yararını ihlal edici nitelikte görürse, boşluğun doldurulması içiniptal
kararının yürürlüğe gireceği günü ayrıca kararlaştırabilir.
Dava konusu 433 sayılı KHK'nin iptaline karar verilmesi ile
meydana gelen hukuksal boşluk kamu yararını olumsuz yönde etkileyecek nitelikte
olduğundan, gerekli göreceği yeni düzenlemeleri yapması için Yasama organına
süre tanımak amacıyla iptal kararının Resmî Gazete'de yayımlanmasından
başlayarak altı ay sonra yürürlüğe girmesi uygun bulunmuştur.
V- SONUÇ :
A- 5.7.1991 günlü, 433 sayılı "Kamu Personelinin Özlük
Haklarına İlişkin Çeşitli Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname"nin;
a-1. maddesiyle 657 sayılı Devlet Memurları Yasası'nın 4.
maddesinin (B) bendine eklenen fıkra, 27.12.1991 günlü, 475 sayılı KHK'nin 11.
maddesinin (b) fıkrasıyla yürürlükten kaldırıldığından;
b- aa. 4. maddesiyle saptanan zam ve tazminat oranları, 15.8.1991
günlü, 450 sayılı KHK'nin 1. maddesiyle yeniden saptandığından,
bb. Aynı maddeyle yürürlükten kaldırılan "G-Adalet Hizmetleri
Tazminatı", 19.8.1991 günlü, 449 sayılı KHK'nin 1. maddesiyle yeniden
düzenlendiğinden,
c- 7. maddesiyle artırılan Türk Silahlı Kuvvetleri hizmet
tazminatı, 450 sayılı KHK'nin 3. maddesiyle yeniden artırılıp, bu KHK'nin 8.
maddesinde de 433 sayılı KHK'nin anılan hükmündeki artışların uygulanamayacağı
belirtildiğinden,
d- 11. maddesiyle değiştirilen 375 sayılı KHK'nin 1. maddesinin
(A) fıkrasının son bendi, 6.1.1992 günlü, 476 sayılı KHK'nin 3. maddesiyle
yürürlükten kaldırıldığından,
e- 15. maddesinin birinci fıkrasıyla saptanan eğitim ve öğretim
tazminatı ile emniyet hizmetleri tazminatı oranları 15.8.1991 günlü, 450 sayılı
KHK'nin 1. maddesiyle yeniden saptandığından ve bu KHK'nin 8. maddesinde 433
sayılı KHK'deki artışların uygulanmayacağı belirtildiğinden,
f- 16.maddesinin,
(a) fıkrasıyla yürürlükten kaldırılan kurallardan 1-3. bentlerde
yer alanlar, 27.12.1991 günlü, 475 sayılı KHK'nin 4. ve 21.1.1992 günlü, 478
sayılı KHK'nin 1. ve 2. maddeleriyle,
(b) fıkrasıyla yürürlükten kaldırılan ödemelere ilişkin kurallar,
19.8.1991 günlü, 449 sayılı KHK'nin 3. ve 21.3.1992 günlü, 3787 sayılı Yasa'nın
geçici 2. maddesiyle,
(d) fıkrasıyla yürürlükten kaldırılan kural, 449 sayılı KHK'nin 2.
maddesiyle,
Yeniden düzenlendiğinden bu hükümlerle,
g- 16. maddenin (a) fıkrasının1-3 bentlerine bağlıolarak ve bu
bentler yönünden geçici 1. maddesi,
h- 16. maddenin (b) fıkrasına bağlı olarak ve 21.3.1992 günlü,
3787 sayılı Yasa'nın geçici 2. maddesiyle yeniden düzenlenmekle geçici ikinci
fıkrası,
ı- 16. maddesinin (d) fıkrasına bağlı olarak geçici 2. maddesinin
(c) fıkrası,
j- 4. maddesine bağlı olarak geçici 3. maddesi,
hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA, OYBİRLİĞİYLE,
B- KHK'nin "A" bölümünde sayılan hükümleri dışında
tümünün, dayandığı 6.6.1991 günlü ve 3755 sayılı Yasa'nın Anayasa Mahkemesi'nin
12.12.1991 günlü, Esas: 1991/27, Karar: 1991/50 sayılı kararıyla iptal edilmiş
olması nedeniyle Anayasa'ya aykırı olduğuna ve İPTALİNE, Servet TÜZÜN, Yavuz
NAZAROĞLU ve Haşim KILIÇ'ın karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA,
C- İptal nedeniyle oluşan hukukî boşluğun yasama organınca
doldurulması için Anayasa'nın 153. ve 2949 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu
ve Yargılama Usulleri Hakkında Yasa'nın 53. maddeleri gereğince iptal kararının
Resmî Gazete'de yayımlanmasından başlayarak altı ay sonra yürürlüğe girmesine,
OYBİRLİĞİYLE,
5.5.1992 gününde karar verildi.
Başkan
Yekta Güngör
ÖZDEN
|
Üye
Yılmaz
ALİEFENDİOĞLU
|
Üye
Servet TÜZÜN
|
Üye
Mustafa ŞAHİN
|
Üye
İhsan PEKEL
|
Üye
Selçuk TÜZÜN
|
Üye
Ahmet N. SEZER
|
Üye
Erol CANSEL
|
Üye
Yavuz
NAZAROĞLU
|
Üye
Haşim KILIÇ
|
Üye
Yalçın ACARGÜN
|
|
|
|
|
KARŞIOY
YAZISI
27.11.1993 günlü 21771 sayılı Resmi Gazete'de yayınlanan Esas
1990-22, Karar 1992/6 sayılı karar nedeniyle yazılan karşıoy gerekçesini bu
karar içinde yineliyorum.
KARŞIOY
YAZISI
İnceleme konusu 433 sayılı KHK, 6.6.1991 gün ve 3755 sayılı
"Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Görev ve Yetkileri ile Bunların Personelinin
Mali ve Sosyal Haklarında Düzenlemeler Yapılmasına Dair Yetki Kanunu"na
dayanılarak çıkarılmıştır.
3755 sayılı Yetki Yasası ile Anayasa Mahkemesi'nin 12.12.1991 gün,
Esas :1991/27, Karar : 1991/50 sayılı kararı ile iptal edilmiştir. 9.4.1990
günlü 418 sayılı KHK'nin iptali ile ilgili karşıoyumda belirtmiş olduğum
gerekçelerle buradada çoğunluk kararına katılmıyorum.
KARŞIOY
YAZISI
10.11.1993 günlü, 21754 sayılı Resmi Gazete'de yayınlanan Esas
1993/32 sayılı karar nedeniyle yazılan Karşıoy Gerekçesini bu karar için de
tekrarlıyorum.