"...
“Kdz Ereğli C.Başsavcılığının iddianamesiyle; 19/10/2022 tarihinde Kdz Ereğli İlçe Emniyet Müdürlüğü ekiplerince Murtaza Mahallesi Hüseyin Karadeniz Sokak üzerinde bulunan iş yerinden hırsızlık yapıldığı anonsunun gelmesi üzerine olay yerine gidildiği, olay yerinde bulunan şüphelinin polis ekiplerini görünce kaçmaya başladığı, şüphelinin kaçtığı metruk binanın incelenmesi neticesinde uyuşturucu içimine yarayan aparatın ele geçirilmesi üzerine şüpheli hakkında soruşturma işlemlerine başlanıldığı, şüphelinin alınan savunmasında uyuşturucu madde kullanmadığını ve üzerine atılı suçlamaları kabul etmediğini beyan ettiği ancak şüphelinin alınan idrar örneğinde amfetamin ve THC maddesinin pozitif olduğunun tespit edildiği, bu suretle şüphelinin Türk Ceza Kanunu'nun 191/1. maddesine muhalefet ettiği yönünde hakkında kamu davası açılmaya haklı kılacak nitelikte ve yeterlilikte delil elde edildiği,
Cumhuriyet Başsavcılığımız tarafından yürütülen soruşturma neticesinde, idrar tetkik raporuna ve dosya içeriğine göre, şüphelinin kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde bulundurmak ve kullanmak şeklindeki eyleminin Türk Ceza Kanunu'nun 191/1. maddesinde tanımlı suçu oluşturduğu, UYAP üzerinden celp edilen kayıtlara göre şüpheli hakkında daha önceden yine aynı suçtan iddianame düzenlendiğinin görüldüğü, son olarak şüpheli hakkında kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek, bulundurmak ve kullanmak suçundan Cumhuriyet Başsavcılığımızca 13/10/2021 tarihinde iddianame düzenlendiği, Türk Ceza Kanunu'nun 191/6. maddesine göre kamu davası açıldıktan sonra tekrar 191/1. maddede tanımlı suçun işlenmesi durumunda dava açılmasının ertelenmesi kararı verilemeyeceği tüm soruşturma evrakı kapsamından anlaşıldığından bahisle sanığın cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.
Bozma İlamı
Mahkememizce verilen karar sanık tarafından istinaf edilmiş ve Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesi'nin ilamıyla bozulmasına karar verilmiştir.
Bozma sonrası yapılan yargılamada
Sanık savunmasında: "önceki savunmalarımı tekrar ederim, bozma ilamını anladım, aleyhe olan hususları kabul etmiyorum, mahkemenizde bozma öncesi yapmış olduğum savunmamı aynen tekrar ederim, istinaf bozma ilamına bir diyeceğim yoktur" şeklinde savunmada bulunmuştur.
İddia makamı esas hakkındaki mütalaasında: "yapılan yargılama, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde; Mahkeme dosyasında uygulanma ihtimali bulunan ve iddianamede gösterilen 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 191/6 hükmündeki "Dördüncü fıkraya göre kamu davasının açılmasından sonra, birinci fıkrada tanımlanan suçun tekrar işlendiği iddiasıyla açılan soruşturmalarda ikinci fıkra uyarınca kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı verilemez." şeklindeki düzenlemenin Anayasa'nın 2. ve 38. maddelerine aykırı olması nedeniyle 2949 sayılı Anayasa Mahkemesi'nin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 28. maddesine göre söz konusu düzenlemenin iptali istemiyle Anayasa Mahkemesi nezdinde somut norm denetimine gidilmesi ve sanık hakkında açılan kamu davasının durmasına karar verilmesi kamu adına talep ve mütalaa olunur" şeklinde mütalaa da bulunmuştur.
Delillerin değerlendirilmesi ve gerekçe:
Mahkememiz dosyasına konu olayda sanık hakkında daha önceden 5237 sayılı TCK'nin 191/4 hükmüne göre daha önce kamu davası açıldığı gerekçesiyle TCK m.191/6 hükmünde düzenlenen ve mahkememizce iptali talep edilen "Dördüncü fıkraya göre kamu davasının açılmasından sonra, birinci fıkrada tanımlanan suçun tekrar işlendiği iddiasıyla açılan soruşturmalarda ikinci fıkra uyarınca kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı verilemez." şeklindeki düzenlemeye istinaden kamu davasının açılmasının ertelenmesine dair herhangi bir karar verilmeksizin doğrudan isnat edilen suçtan kamu davası açılmıştır.
Cumhuriyet Başsavcılıkları tarafından kamu iddianame düzenlenerek kamu davası açılması işlemi herhangi bir mahkeme ya da hakim kararı gerektirmeyen, Ceza Muhakemesi Kanunu kapsamında mahkemelerin mahkumiyet hükmü kurmalarına kıyasla daha basit şartlara bağlanmış, yapılacak yargılama sonucuna göre sanık bakımından bir eylemin sübutuna ilişkin yalnızca bir ön işlem niteliğinde olup sanık bakımından hukuk sistemi önünde suçluluğunun sabit kabul edilmesine yetecek bir işlem değildir. Bir başka ifadeyle sanık hakkında sadece iddianame düzenlenmiş olması o kişinin aleyhine hüküm ve sonuçlar doğuracak şekilde yorumlanamaz. Nitekim Anayasa'nın 38/4 hükmüne göre "Suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar, kimse suçlu sayılamaz."
TCK m.191/6 düzenlemesi ise sanık hakkında yalnızca daha önce TCK m.191/4 hükmüne göre iddianame düzenlenmiş olmasını sanığın elinden hakkında kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı verilmesi imkanını alan bir düzenleme olarak ortaya koymuştur. Bu haliyle sanık hakkında herhangi bir mahkeme kararı bulunmaksızın yalnızca cumhuriyet başsavcılıkları tarafından mahkumiyet hükmüne benzer sonuçlar ortaya konulmaktadır. Bu durum ise Anayasa'nın 2. ve 38. maddelerine aykırılık teşkil etmektedir.
Bu gerekçelerle mahkememiz dosyasında uygulanma ihtimali bulunan ve iddianamede gösterilen 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 191/6 hükmündeki "Dördüncü fıkraya göre kamu davasının açılmasından sonra, birinci fıkrada tanımlanan suçun tekrar işlendiği iddiasıyla açılan soruşturmalarda ikinci fıkra uyarınca kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı verilemez." şeklindeki düzenlemenin Anayasa'nın 2. ve 38. maddelerine aykırı olması nedeniyle 2949 sayılı Anayasa Mahkemesi'nin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 28. maddesine göre söz konusu düzenlemenin iptali istemiyle Anayasa Mahkemesi nezdinde somut norm denetimine gidildiğinden ilgili düzenleme yönünden bir karar verilmesini temin etmek için dosyanın onaylı bir suretinin Anayasa Mahkemesi'ne gönderilmek ve sonucunun beklenilmesi amacıyla 5271 sayılı CMK'nın 223/8 maddesi gereğince sanık hakkında açılan kamu davasının durmasına karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1) Mahkememiz dosyasında uygulanma ihtimali bulunan ve iddianamede gösterilen 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 191/6 hükmündeki "Dördüncü fıkraya göre kamu davasının açılmasından sonra, birinci fıkrada tanımlanan suçun tekrar işlendiği iddiasıyla açılan soruşturmalarda ikinci fıkra uyarınca kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı verilemez." şeklindeki düzenlemenin Anayasa'nın 2. ve 38. maddelerine aykırı olması nedeniyle 2949 sayılı Anayasa Mahkemesi'nin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 28. maddesine göre söz konusu düzenlemenin iptali istemiyle Anayasa Mahkemesi nezdinde somut norm denetimine gidildiğinden ilgili düzenleme yönünden bir karar verilmesini temin etmek için dosyanın onaylı bir suretinin Anayasa Mahkemesi'ne gönderilmek ve sonucunun beklenilmesi amacıyla 5271 sayılı CMK'nın 223/8 maddesi gereğince sanık hakkında açılan KAMU DAVASININ DURMASINA,
2) Sanık hakkındaki dosyanın mahkememize dönmesi ya da 2949 sayılı Anayasa Mahkemesi'nin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 28. maddesinde belirtilen 5 aylık sürenin geçmesi durumunda yeniden ele alınmasına,
3) Yargılama masrafı konusunda bu aşamada karar verilmesine yer olmadığına,
Dair; Cumhuriyet savcısının mütaalasına uygun, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde mahkememize veya başka yer mahkemelerine verilecek dilekçe veya zabıt katibine beyanda bulunarak tutanak tutulmasını sağlamak ve hakime onaylatmak suretiyle veya ilgili taraf tutuklu veya hükümlü olarak ceza infaz kurumu veya tutukevinde bulunulması halinde ceza infaz kurumu veya tutukevi müdürüne beyanda bulunmak suretiyle veya bu hususta bir dilekçe ile Kdz. Ereğli Ağır Ceza Mahkemesi nezdinde itiraz kanun yolu açık olmak üzere; süresi içerisinde istinaf edilmemesi halinde kesinleşeceği ihtar edilmekle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı".”
ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı : 2025/99
Karar Sayısı : 2025/94
Karar Tarihi : 22/4/2025
R.G. Tarih – Sayı : Tebliğ edildi.
İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN: Karadeniz Ereğli 3. Asliye Ceza Mahkemesi
İTİRAZIN KONUSU: 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 18/6/2014 tarihli ve 6545 sayılı Kanun’un 68. maddesiyle değiştirilen 191. maddesinin (6) numaralı fıkrasının Anayasa’nın 2. ve 38. maddelerine aykırılığı ileri sürülerek iptaline karar verilmesi talebidir.
OLAY: Sanığın uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanma suçundan cezalandırılması talebiyle açılan davada itiraz konusu kuralın Anayasa’ya aykırı olduğu kanısına varan Mahkeme, iptali için başvurmuştur.
I. İPTALİ İSTENEN KANUN HÜKMÜ
Kanun’un itiraz konusu kuralın da yer aldığı 191. maddesi şöyledir:
“Kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek veya bulundurmak ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanmak
Madde 191- (Değişik: 18/6/2014 – 6545/68 md.)
(1) Kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alan, kabul eden veya bulunduran ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanan kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Bu suçtan dolayı başlatılan soruşturmada şüpheli hakkında 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 171 inci maddesindeki şartlar aranmaksızın, beş yıl süreyle kamu davasının açılmasının ertelenmesine karar verilir. Cumhuriyet savcısı, bu durumda şüpheliyi, erteleme süresi zarfında kendisine yüklenen yükümlülüklere uygun davranmadığı veya yasakları ihlal ettiği takdirde kendisi bakımından ortaya çıkabilecek sonuçlar konusunda uyarır. (Ek cümle:28/3/2023-7445/18 md.) Erteleme kararı kolluk birimlerine de bildirilir.
(3) (Değişik:28/3/2023-7445/18 md.) Erteleme süresi zarfında şüpheli hakkında asgari bir yıl süreyle denetimli serbestlik tedbiri uygulanır. Bu süre denetimli serbestlik müdürlüğünün teklifi üzerine veya resen Cumhuriyet savcısının kararı ile altışar aylık sürelerle en fazla iki yıl daha uzatılabilir. Hakkında denetimli serbestlik tedbiri verilen kişi, gerek görülmesi hâlinde denetimli serbestlik süresi içinde tedaviye tabi tutulabilir. Cumhuriyet savcısı, erteleme süresi zarfında uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanıp kullanmadığını tespit etmek için yılda en az iki defa şüphelinin ilgili kuruma sevkine karar verir.
(4) Kişinin, erteleme süresi zarfında;
a) Kendisine yüklenen yükümlülüklere veya uygulanan tedavinin gereklerine uygun davranmamakta ısrar etmesi,
b) Tekrar kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması,
c) Uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması,
hâlinde, hakkında kamu davası açılır.
(5) Erteleme süresi zarfında kişinin kullanmak için tekrar uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması, dördüncü fıkra uyarınca ihlal nedeni sayılır ve ayrı bir soruşturma ve kovuşturma konusu yapılmaz.
(6) Dördüncü fıkraya göre kamu davasının açılmasından sonra, birinci fıkrada tanımlanan suçun tekrar işlendiği iddiasıyla açılan soruşturmalarda ikinci fıkra uyarınca kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı verilemez.
(7) Şüpheli erteleme süresi zarfında dördüncü fıkrada belirtilen yükümlülüklere aykırı davranmadığı ve yasakları ihlal etmediği takdirde, hakkında kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilir.
(8) Bu Kanunun;
a) 188 inci maddesinde tanımlanan uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti,
b) 190 ıncı maddesinde tanımlanan uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanılmasını kolaylaştırma,
suçundan dolayı yapılan kovuşturma evresinde, suçun münhasıran bu madde kapsamına girdiğinin anlaşılması hâlinde, sanık hakkında bu madde hükümleri çerçevesinde hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilir.
(9) Bu maddede aksine düzenleme bulunmayan hâllerde, Ceza Muhakemesi Kanununun kamu davasının açılmasının ertelenmesine ilişkin 171 inci maddesi veya hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin 231 inci maddesi hükümleri uygulanır.
(10) (Ek: 27/3/2015-6638/12 md.) Birinci fıkradaki fiillerin; okul, yurt, hastane, kışla veya ibadethane gibi tedavi, eğitim, askerî ve sosyal amaçla toplu bulunulan bina ve tesisler ile bunların varsa çevre duvarı, tel örgü veya benzeri engel veya işaretlerle belirlenen sınırlarına iki yüz metreden yakın mesafe içindeki umumi veya umuma açık yerlerde işlenmesi hâlinde verilecek ceza yarı oranında artırılır.”
II. İLK İNCELEME
1. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü hükümleri uyarınca yapılan ilk inceleme toplantısında başvuru kararı ve ekleri, Raportör Şermin BİRTANE tarafından hazırlanan ilk inceleme raporu ve itiraz konusu kanun hükmü okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
2. Anayasa’nın “Anayasaya aykırılığın diğer mahkemelerde ileri sürülmesi” başlıklı 152. maddesinin dördüncü fıkrasında “Anayasa Mahkemesinin işin esasına girerek verdiği red kararının Resmî Gazetede yayımlanmasından sonra on yıl geçmedikçe aynı kanun hükmünün Anayasaya aykırılığı iddiasıyla tekrar başvuruda bulunulamaz.” denilmiştir.
3. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un “Başvuruya engel durumlar” başlığını taşıyan 41. maddesinin (1) numaralı fıkrasında da “Mahkemenin işin esasına girerek verdiği ret kararının Resmî Gazetede yayımlanmasından itibaren on yıl geçmedikçe aynı kanun hükmünün Anayasaya aykırılığı iddiasıyla itiraz başvurusu yapılamaz.” hükmüne yer verilmiştir.
4. Anayasa Mahkemesi 16/12/2021 tarihli ve E.2021/70, K.2021/98 sayılı kararında itiraz konusu kuralı yine bir itiraz başvurusu üzerine esastan inceleyerek kuralın Anayasa’ya aykırı olmadığına ve iptal talebinin reddine karar vermiştir. Anılan karar 11/3/2022 tarihli ve 31775 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanmıştır. Anayasa Mahkemesince işin esasına girilerek verilen ret kararından sonra aynı kural hakkında yeni bir başvurunun yapılabilmesi için önceki kararın Resmî Gazete’de yayımlandığı 11/3/2022 tarihinden başlayarak geçmesi gereken on yıllık süre henüz dolmamıştır.
5. Açıklanan nedenle kurala yönelik başvurunun Anayasa’nın 152. maddesinin dördüncü fıkrası ve 6216 sayılı Kanun’un 41. maddesinin (1) numaralı fıkrası gereğince reddi gerekir.
III. HÜKÜM
26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 18/6/2014 tarihli ve 6545 sayılı Kanun’un 68. maddesiyle değiştirilen 191. maddesinin (6) numaralı fıkrasına yönelik itiraz başvurusunun Anayasa’nın 152. maddesinin dördüncü fıkrası ile 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 41. maddesinin (1) numaralı fıkrası gereğince REDDİNE 22/4/2025 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
Başkan
Kadir ÖZKAYA
Başkanvekili
Hasan Tahsin GÖKCAN
Basri BAĞCI
Üye
Engin YILDIRIM
Rıdvan GÜLEÇ
Recai AKYEL
Yıldız SEFERİNOĞLU
Selahaddin MENTEŞ
İrfan FİDAN
Kenan YAŞAR
Yılmaz AKÇİL
Ömer ÇINAR
Metin KIRATLI