“Mahkememizde görülmekte olan davada, 2021/… Esas, 2021/… Karar sayılı kararı ile davanın reddine ilişkin olarak verilen kararın davacı tarafça istinaf edilmesi üzerine, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 57. Hukuk Dairesi 2023/… Esas 2025/… Karar sayılı karar ile, Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/1-a-4-6 uyarınca kararın kaldırılmasına kesin olarak 05/03/2025 tarihinde karar verilmiştir.
Mahkememizde görülmekte olan 2021/… Esas, 2021/… Karar sayılı dosya için yeni esas numarası alınarak 2025/… Esas sayılı dosyada yargılamaya devam edilmiş ve taraflarca bir Anayasa aykırılık iddiası ileri sürülmemiş ise de mahkememizce re'sen istinaf mahkemelerinden verilen kesin nitelikli kararlara karşı ilk derece mahkemelerinin direnme olanağının olmamasının Yargı Bağımsızlığı ve Adil Yargılanma Hakkının ihlaline yol açabileceği değerlendirilmiştir.
Mahkememizce yapılan araştırmada anılan hükme karşı Anayasa Mahkemesi tarafından verilen son on yıllık süre içindeki döneme ait esastan ret kararının bulunmadığı tespit edilmiştir.
17/06/2025 tarihli duruşmada naklen "1- Davanın açılış tarihinin 20/04/2021 olduğu, istinaf bozma ilamının dayanağını teşkil eden HMK 140/5 maddesinin 28/07/2020 tarihli resmi gazetede yayınlanan 7251 sayılı Yasa ile yürürlükten kaldırıldığı ve yerine HMK 139. maddesine, ekleme yapılarak taraflara delillerinin bulunduğu yerin bildirilmesi ve varsa eksik delillerinin ibrazı için ön inceleme davetiyesinin tebliğinden itibaren 2 haftalık kesin süre verilmesinin öngörüldüğü ve mahkememizce bu davetiyenin taraflara tebliğ edildiği, buna rağmen mevcut HMK 353/1-a maddesinde yer alan "kesin" ibaresi nedeniyle istinaf ilamına direnme olanağı olmadığı, bu durumun Anayasa tarafından güvence altına alınan Yargı Bağımsızlığı ve Adil Yargılama Hakkının ihlali anlamına gelebileceği ve bu yönde sonuçlar doğurabileceği gerekçesiyle HMK 353/1-a maddesindeki "kesin" ibaresine karşı somut norm denetimine başvurulmasına, bu başvurunun mahkememizde Değişik İş sırasına kaydı ile sonucunun eldeki dava bakımından başvuru tarihinden itibaren 5 aylık süre için beklenmesine,
2- İstinaf mahkemesinden verilen karara ilişkin olarak ilgili daireye somut norm denetimine başvurulduğuna dair bilgi mahiyetinde yazı yazılmasına,
3- Başvuru tarihinden 5 ay itibariyle somut norm denetiminin sonuçlanmaması halinde mevcut istinaf ilamının kesin niteliği nazara alınarak yargılamaya mevcut duruma göre devam olunmasına," şeklinde ara kararı verilmiştir.
Anayasa'nın, "Anayasaya aykırılığın diğer mahkemelerde ileri sürülmesi" başlıklı, 152. maddesinin 1. fıkrasına göre; bir davaya bakmakta olan mahkeme, uygulanacak bir kanun veya Cumhurbaşkanlığı kararnamesinin hükümlerini Anayasaya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varırsa, Anayasa Mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davayı geri bırakır.
Adil Yargılanma Hakkı Anayasa'nın 36. maddesinde düzenlenmiş olup, herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir. Hiçbir mahkeme, görev ve yetkisi içindeki davaya bakmaktan kaçınamaz.
Yargı bağımsızlığına ilişkin olarak mahkemelerin bağımsızlığını temin eden ve somut norm denetimine esas teşkil eden, Anayasa'nın 138. maddesinin 1. ve 2. fıkrasına göre; Hakimler, görevlerinde bağımsızdırlar; Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdanı kanaatlerine göre hüküm verirler.
Hiçbir organ, makam, merci veya kişi, yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hakimlere emir ve talimat veremez; genelge gönderemez; tavsiye ve telkinde bulunamaz.
Eldeki somut uyuşmazlıkta ve uygulamada gözlemlenen, istinaf mahkemesi kararlarına karşı kesin olmaları nedeni ile direnilme olanağını ilk derece mahkemeleri yönünden ortadan kaldıran, Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/1-a maddesinin uygulanması halinde taraflar açısından adil yargılanma hakkının ve mahkemelerin bağımsızlığının ihlal edilme riskinin doğmuş olmasıdır. Örneğin somut uyuşmazlık bakımından davanın açıldığı tarihte yürürlükte olmayan bir kanuni düzenlemeye istinaden kararın kaldırılması ve yargılamaya devam olunması halinde tarafların adil yargılanma hakkının en önemli unsurlarından birini oluşturan hukuki dinlenilme hakkı ve makul sürede yargılanma hakkı ihlal edilmiş olabilecektir. Ayrıca bu halde ilk derece mahkemesi açısından istinaf mahkemesi tarafından verilen karar bir talimata dönüşmüş olup ilk derece hakiminin hukuka uygun vicdani kanaatine göre hüküm verme yetkisi tamamen kısıtlanmış durumdadır. Üç dereceli yargılama sisteminde en üst kanun yolu denetimi makamını temsil eden Yargıtay'ın temyiz incelemesi sonucu verdiği kararlara karşı direnme olanağı olan ilk derece mahkemelerinin ikinci derece üst derece mahkemesi olan istinaf mahkemelerine karşı direnme olanağı olmayışı sistematik bir çelişki yaratmakla birlikte, temyiz inceleme sınırına girmeyen dosyalar bakımından ilk derece mahkemelerinin hukuki değerlendirme ve hüküm verebilme imkanını önemli ölçüde kısıtlamaktadır.
Açıklanan gerekçe ile eldeki davada, davanın açılış tarihinin 20/04/2021 olduğu, istinaf bozma ilamının dayanağını teşkil eden HMK 140/5 maddesinin 28/07/2020 tarihli resmi gazetede yayınlanan 7251 sayılı Yasa ile yürürlükten kaldırıldığı ve yerine HMK 139. maddesine, ekleme yapılarak taraflara delillerinin bulunduğu yerin bildirilmesi ve varsa eksik delillerinin ibrazı için ön inceleme davetiyesinin tebliğinden itibaren 2 haftalık kesin süre verilmesinin öngörüldüğü ve mahkememizce bu davetiyenin taraflara tebliğ edildiği, buna rağmen mevcut HMK 353/1-a maddesinde yer alan "kesin" ibaresi nedeniyle istinaf ilamına direnme olanağı olmadığı, bu durumun Anayasa tarafından güvence altına alınan Yargı Bağımsızlığı ve Adil Yargılama Hakkının ihlali anlamına gelebileceği ve bu yönde sonuçlar doğurabileceği gerekçesiyle HMK 353/1-a maddesindeki "kesin" ibaresine karşı somut norm denetimine başvurulması gerektiği kanaatine varılmıştır.
HÜKÜM:
Asıl davanın açılış tarihinin 20/04/2021 olduğu, istinaf bozma ilamının dayanağını teşkil eden HMK 140/5 maddesinin 28/07/2020 tarihli resmi gazetede yayınlanan 7251 sayılı Yasa ile yürürlükten kaldırıldığı ve yerine HMK 139. maddesine, ekleme yapılarak taraflara delillerinin bulunduğu yerin bildirilmesi ve varsa eksik delillerinin ibrazı için ön inceleme davetiyesinin tebliğinden itibaren 2 haftalık kesin süre verilmesinin öngörüldüğü ve mahkememizce bu davetiyenin taraflara tebliğ edildiği, buna rağmen mevcut HMK 353/1-a maddesinde yer alan "kesin" ibaresi nedeniyle istinaf ilamına direnme olanağı olmadığı, bu durumun Anayasa tarafından güvence altına alınan Yargı Bağımsızlığı ve Adil Yargılama Hakkının ihlali anlamına gelebileceği ve bu yönde sonuçlar doğurabileceği gerekçesiyle HMK 353/1-a maddesindeki "kesin" ibaresine karşı somut norm denetimine başvurulmasına,
Değişik iş karar evrakının somut norm denetimi talebine esas teşkil etmek üzere Anayasa Mahkemesi'ne gönderilmesine, asıl dosyanın sistemde kayıtlı bir örneğinin üst yazıya eklenmesine ve Anayasa'nın 36. ve 138. maddelerine aykırılık teşkil eden Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun HMK 353/1-a maddesinde yer alan "kesin" ibaresinin iptalinin istenmesine,
Değişik iş kararın taraf vekillerine tebliğine,
Değişik iş karar evrakından bir suretin İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 57. Hukuk Dairesi 2023/… Esas sayılı dosyasına gönderilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda karar verildi”
ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı : 2025/186
Karar Sayısı : 2025/170
Karar Tarihi : 10/9/2025
R.G. Tarih - Sayı : Tebliğ edildi.
İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN: Büyükçekmece 6. Asliye Hukuk Mahkemesi
İTİRAZIN KONUSU: 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendinde yer alan “…kesin…” ibaresinin Anayasa’nın 36. ve 138. maddelerine aykırılığı ileri sürülerek iptaline karar verilmesi talebidir.
OLAY: İtirazın iptali davasında itiraz konusu kuralın Anayasa’ya aykırı olduğu kanısına varan Mahkeme, iptali için başvurmuştur.
I. İPTALİ İSTENEN KANUN HÜKMÜ
Kanun’un itiraz konusu kuralın da yer aldığı 353. maddesi şöyledir:
“Duruşma yapılmadan verilecek kararlar
MADDE 353- (1) Ön inceleme sonunda dosyada eksiklik bulunmadığı anlaşılırsa;
a) Aşağıdaki durumlarda bölge adliye mahkemesi, esası incelemeden kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye veya kendi yargı çevresinde uygun göreceği başka bir yer mahkemesine ya da görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesine duruşma yapmadan kesin olarak karar verir:
1) Davaya bakması yasak olan hâkimin karar vermiş olması.
2) İleri sürülen haklı ret talebine rağmen reddedilen hâkimin davaya bakmış olması.
3) Mahkemenin görevli ve yetkili olmasına rağmen görevsizlik veya yetkisizlik kararı vermiş olması veya mahkemenin görevli ya da yetkili olmamasına rağmen davaya bakmış bulunması (…)
4) Diğer dava şartlarına aykırılık bulunması.
5) Mahkemece usule aykırı olarak davanın veya karşı davanın açılmamış sayılmasına, davaların birleştirilmesine veya ayrılmasına, (…) karar verilmiş olması.
6) (Değişik:22/7/2020-7251/35 md.) Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış veya değerlendirilmemiş olması ya da talebin önemli bir kısmı hakkında karar verilmemiş olması.
b) Aşağıdaki durumlarda davanın esasıyla ilgili olarak;
1) İncelenen mahkeme kararının usul veya esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığı takdirde başvurunun esastan reddine,
2) Yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzelterek yeniden esas hakkında,
3) Yargılamada bulunan eksiklikler duruşma yapılmaksızın tamamlanacak nitelikte ise bunların tamamlanmasından sonra başvurunun esastan reddine veya yeniden esas hakkında,
duruşma yapılmadan karar verilir.”
II. İLK İNCELEME
1. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü hükümleri uyarınca yapılan ilk inceleme toplantısında başvuru kararı ve ekleri, Raportör Özge ULUKAYA tarafından hazırlanan ilk inceleme raporu ve itiraz konusu kanun hükmü okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
2. Anayasa’nın 152. ile 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 40. maddelerine göre bir davaya bakmakta olan mahkeme, bu dava sebebiyle uygulanacak bir kanunun veya Cumhurbaşkanlığı kararnamesinin hükümlerini Anayasa’ya aykırı görmesi veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varması durumunda bu hükümlerin iptalleri için Anayasa Mahkemesine başvurmaya yetkilidir. Ancak anılan maddeler uyarınca bir mahkemenin Anayasa Mahkemesine başvurabilmesi için elinde yöntemince açılmış ve mahkemenin görev alanına giren bir dava bulunması, iptali talep edilen kuralın da o davada uygulanacak olması gerekir. Uygulanacak kural ise bakılmakta olan davanın değişik evrelerinde ortaya çıkan sorunların çözümünde veya davayı sonuçlandırmada olumlu ya da olumsuz yönde etki yapacak nitelikteki kurallardır.
3. İtiraz yoluna başvuran Mahkeme 6100 sayılı Kanun’un 353. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendinde yer alan “…kesin…” ibaresinin iptalini talep etmiştir. İtiraz konusu kuralın da yer aldığı anılan bentte ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması durumunda, bölge adliye mahkemesince yapılan ön inceleme sonucunda dosyada eksiklik bulunmadığının anlaşılması hâlinde bölge adliye mahkemesinin esası incelemeden kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye veya kendi yargı çevresinde uygun göreceği başka bir yer mahkemesine ya da görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesine duruşma yapmadan kesin olarak karar vereceği hâller sayılmıştır.
4. Bakılmakta olan davanın ilk derece mahkemesinde görülmekte olduğu gözetildiğinde bölge adliye mahkemesinin vereceği kararlara ilişkin düzenleme içeren itiraz konusu kuralın bakılmakta olan davada uygulanma imkânının bulunmadığı anlaşılmaktadır.
5. Açıklanan nedenle kuralın itiraz başvurusunda bulunan Mahkemenin bakmakta olduğu davada uygulanma imkânı bulunmadığından başvurunun Mahkemenin yetkisizliği nedeniyle reddi gerekir.
III. HÜKÜM
12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendinde yer alan “…kesin…” ibaresinin itiraz başvurusunda bulunan Mahkemenin bakmakta olduğu davada uygulanma imkânı bulunmadığından başvurunun Mahkemenin yetkisizliği nedeniyle REDDİNE 10/9/2025 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
Başkan
Kadir ÖZKAYA
Başkanvekili
Hasan Tahsin GÖKCAN
Basri BAĞCI
Üye
Engin YILDIRIM
Rıdvan GÜLEÇ
Recai AKYEL
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
Yıldız SEFERİNOĞLU
Selahaddin MENTEŞ
İrfan FİDAN
Kenan YAŞAR
Muhterem İNCE
Yılmaz AKÇİL
Ömer ÇINAR