"...
“2942 sayılı Kanun’un 10. maddesinde kamulaştırma işleminin satın alma usulüyle gerçekleşmemesi hâlinde mahkemece taşınmaz malın kamulaştırma bedelinin tespiti ile idare adına tescili düzenlenmektedir.
Anılan maddenin birinci fıkrasına göre idare, söz konusu Kanun’un 7. maddesinde öngörülen usulde topladığı bilgi ve belgelerle Kanun’un 8. maddesi uyarınca yaptırmış olduğu bedel tespiti ve bu husustaki diğer bilgi ve belgeleri bir dilekçeye ekleyerek taşınmaz malın bulunduğu yer asliye hukuk mahkemesine müracaat eder ve taşınmaz malın kamulaştırma bedelinin tespitiyle bu bedelin peşin veya 3. maddenin ikinci fıkrasına göre yapılmış ise taksitle ödenmesi karşılığında idare adına tesciline karar verilmesini ister.
10. maddenin ikinci fıkrasında, mahkemenin idarenin başvuru tarihinden itibaren en geç otuz gün sonrası için belirlenen duruşma gününü dava dilekçesi ve idare tarafından verilen belgelerin birer örneğini de ekleyerek taşınmaz malın malikine meşruhatlı davetiyeyle veya adresleri bulunamayanlara ilan yoluyla tebligat suretiyle bildirerek duruşmaya katılmaya çağıracağı belirtilmiştir. Anılan maddenin üçüncü fıkrasının (f) bendinde ise meşruhatlı davetiye ile 14. maddede öngörülen süre içerisinde kamulaştırma işlemine karşı idari yargıda iptal davası açanların dava açtıklarını ve yürütmenin durdurulması kararı aldıklarını belgelendirmedikleri takdirde kamulaştırma işleminin kesinleşeceği ve mahkemece tespit edilen kamulaştırma bedeli üzerinden taşınmaz malın kamulaştırma yapan idare adına tescil edileceğinin hak sahiplerine bildirileceği düzenlenmiştir.
14. maddede kamulaştırma işlemine ilişkin dava hakkı düzenlenmiştir. Anılan maddenin birinci fıkrasında kamulaştırmaya konu taşınmaz malın maliki tarafından 10. madde gereğince mahkemece yapılan tebligat gününden, kendilerine tebligat yapılamayanlara tebligat yerine geçmek üzere mahkemece gazeteyle yapılan ilan tarihinden itibaren otuz gün içinde kamulaştırma işlemine karşı idari yargıda iptal davası ve maddi hatalara karşı da adli yargıda düzeltim davası açılabileceği; ikinci fıkrasında idari yargıda açılan davaların öncelikle görüleceği hükme bağlanmıştır.
Anayasa’nın 35. maddesinde “Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir./ Bu haklar, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabilir./ Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz.” denilmek suretiyle mülkiyet hakkı güvenceye bağlanmıştır. Mülkiyet hakkı ekonomik değer ifade eden ve değeri parayla ölçülebilen her türlü mal varlığı hakkını kapsamaktadır. Mülkiyet hakkı; kişiye başkasının hakkına zarar vermemek ve kanunların koyduğu sınırlamalara uymak koşuluyla sahibi olduğu şeyi dilediği gibi kullanma, semerelerinden yararlanma ve tasarruf etme imkânı veren bir haktır (AYM, E.2021/128, K.2022/68, 1/6/2022, §§ 17, 18).
Anayasa’nın 40. maddesinin birinci fıkrasında “Anayasa ile tanınmış hak ve hürriyetleri ihlâl edilen herkes, yetkili makama geciktirilmeden başvurma imkânının sağlanmasını isteme hakkına sahiptir.” denilmiştir. Anılan hükme göre kişilerin yargı makamları ile idari makamlar önünde haklarını arayabilmelerine kolaylık ve imkân sağlanması anayasal bir zorunluluktur. Bu zorunluluk, temel hak ve özgürlüğü ihlal edilen ya da ihlal edildiğini iddia eden kişilerin ilgili yargı veya idari merciler nezdinde şikâyetlerini dile getirmesi hususunda devlete gerekli ve yeterli mekanizmaları oluşturarak uygun koşulları sağlama yükümlülüğü getirmektedir (AYM, E.2019/102, K.2019/99, 25/12/2019, § 16).
Bu çerçevede Anayasa’nın anılan maddesinde güvence altına alınan etkili başvuru hakkı; anayasal bir hakkının ihlal edildiğini ileri süren herkese hakkın niteliğine uygun olarak iddialarını inceletebileceği makul, erişilebilir, etkili, ihlalin gerçekleşmesini veya sürmesini engellemeye ya da sonuçlarını ortadan kaldırmaya elverişli idari ve yargısal yollara başvuruda bulunabilme imkânının sağlanmasını güvence altına almaktadır (AYM, E.2023/167, K.2024/115, 30/5/2024, § 32; E.2020/30, K.2023/12, 25/1/2023, § 186; E.2018/74, K.2019/92, 24/12/2019, § 31).
Kamulaştırma işlemine karşı iptal davasının açılması kamulaştırmaya konu taşınmazın mülkiyetinin korunması amacını taşımaktadır. Bu kapsamda kamulaştırma işlemiyle mülkiyet hakkına yönelik olarak meydana gelen müdahaleye ilişkin ihlal iddialarının etkili bir şekilde ileri sürülebilmesi de ancak kamulaştırma sürecinin kesinleşmesinden önce bu kararın hukuka uygunluğunun idari yargı mercilerince denetlenmesiyle mümkün olabilecektir. (AYM 25.12.2024 T. 2024/101 E. 2024/232 K.)
Eldeki davada uygulanması gereken itiraza konu 2942 sayılı Kanun’un 10. maddesinin ikinci fıkrasının (f) bendinde; 14. maddede öngörülen süre içerisinde, kamulaştırma işlemine karşı idari yargıda iptal davası açanların, dava açtıklarını ve yürütmenin durdurulması kararı aldıklarını belgelendirmedikleri takdirde, kamulaştırma işleminin kesinleşeceği ve mahkemece tespit edilen kamulaştırma bedeli üzerinden taşınmaz malın kamulaştırma yapan idare adına tescil edileceği düzenlenmiştir.
Kurala göre kamulaştırma işlemine karşı idari yargıda iptal davası açılmaması veya iptal davası açılsa dahi yürütmenin durdurulması kararı alınmaması durumunda kamulaştırma işlemi kesinleşecek ve mahkemece tespit edilen kamulaştırma bedeli üzerinden taşınmaz mal kamulaştırmayı yapan idare adına tescil edilecektir. Eş söyleyişle kurala göre kamulaştırma işleminin kesinleşmemesi için kamulaştırma işlemine karşı hem idari yargıda iptal davası açılması hem de açılan iptal davasında yürütmenin durdurulması kararı alınması gerekmektedir.
Yürütmenin durdurulması kararları nihai karar niteliğinde olmayıp, dava konusu işlemin dava sonuna kadar uygulanmaması sonucunu doğuran ara kararı niteliğinde kararlardır. Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu'nun 2018/707 YD İtiraz nolu kararı da aynı yöndedir.
İtiraza konu kural ile ara karar niteliğindeki yürütmenin durdurulması kararına hukuki sonuç bağlanmaktadır. Yani kamulaştırma işleminin iptaline yönelik açılan davada yürütmenin durdurulması kararı alınamaması durumunda kamulaştırma işleminin kesinleştiği kabul edilecek ve taşınmaz mal kamulaştırmayı yapan idare adına tescil edilecektir. Oysaki kamulaştırma kararının hukuka uygun olup olmadığı ancak kamulaştırma kararının hukuka uygunluğunun idari yargı mercilerince denetlenmesi ve kesinleşen nihai karar sonucunda ortaya çıkacaktır. Bedel tespitine ve taşınmazın idare adına tesciline hükmedilmesi nedeniyle kamulaştırma işlemine karşı sonradan verilen bir iptal kararının bedel tespiti ve tescil kararı üzerinde herhangi bir etkisi olmayacaktır. Hak sahibinin mülkiyet hakkını kaybedebilmesine olanak sağlayan kuralın kamulaştırma kararına karşı etkili bir yargısal denetim yapılması imkânını tanımadığının kabulü gerektiği, devletin, mülkiyet hakkına yönelik ihlal iddialarının dile getirilmesinde gerekli ve yeterli mekanizmaları oluşturma yükümlülüğüyle bağdaşmadığı sonuçlarına ulaşılmaktadır.
2942 sayılı Kanun’un 10. maddesinin ikinci fıkrasının (f) bendi ile; kamulaştırma işleminin kesinleşeceğinin kabul edilmesi için, kamulaştırma işlemine karşı süresi içinde idari yargıda dava açıldığının belgelendirilmemesinin düzenlenmesi ile yetinilmesi yeterli olacaktır.
Anılan nedenlerle iptali talep edilen kural Anayasa’nın 35. ve 40. maddelerine aykırıdır.
TALEP: 4650 sayılı Yasa ile değişik 2942 sayılı Kanun’un 10. maddesinin ikinci fıkrasının (f) bendindeki; "...ve yürütmenin durdurulması kararı aldıklarını..." ibaresinin Anayasa’nın 35. ve 40. maddelerine aykırılığı sebebiyle iptali için 2709 sayılı Anayasa'nın 152. maddesi uyarınca Anayasa Mahkemesi'ne başvuru yapılmasına,
Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 40/5. maddesi uyarınca başvuru hakkında karar verilinceye kadar davanın geri bırakılmasına, 5 ay içinde karar verilmediği takdirde davanın mevcut hükümlere göre devamına,
Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 40/1. maddesi uyarınca iş bu gerekçeli başvuru kararının ve eklerinin dizi pusulası halinde Anayasa Mahkemesine gönderilmesine,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda karar verildi".”
ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı:2025/148
Karar Sayısı:2025/141
Karar Tarihi:10/7/2025
R.G.Tarih-Sayı:1/12/2025-33094
İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN: Bodrum 3. Asliye Hukuk Mahkemesi
İTİRAZIN KONUSU: 4/11/1983 tarihli ve 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun 24/4/2001 tarihli ve 4650 sayılı Kanun’un 5. maddesiyle değiştirilen 10. maddesinin üçüncü fıkrasının (f) bendinde yer alan “…ve yürütmenin durdurulması kararı aldıklarını…” ibaresinin Anayasa’nın 35. ve 40. maddelerine aykırılığı ileri sürülerek iptaline karar verilmesi talebidir.
OLAY: Kamulaştırma bedelinin tespiti ve taşınmazın idare adına tescili talebiyle açılan davada itiraz konusu kuralın Anayasa’ya aykırı olduğu kanısına varan Mahkeme, iptali için başvurmuştur.
I. İPTALİ İSTENEN KANUN HÜKMÜ
Kanun’un 10. maddesinin itiraz konusu kuralın da yer aldığı ilgili kısmı şöyledir:
“Kamulaştırma bedelinin mahkemece tespiti ve taşınmaz malın idare adına tescili
Madde 10 – (Değişik: 24/4/2001 - 4650/5 md.)
Kamulaştırmanın satın alma usulü ile yapılamaması halinde idare, 7 nci maddeye göre topladığı bilgi ve belgelerle 8 inci madde uyarınca yaptırmış olduğu bedel tespiti ve bu husustaki diğer bilgi ve belgeleri bir dilekçeye ekleyerek taşınmaz malın bulunduğu yer asliye hukuk mahkemesine müracaat eder ve taşınmaz malın kamulaştırma bedelinin tespitiyle, bu bedelin, peşin veya kamulaştırma 3 üncü maddenin ikinci fıkrasına göre yapılmış ise taksitle ödenmesi karşılığında, idare adına tesciline karar verilmesini ister.
Mahkeme, idarenin başvuru tarihinden itibaren en geç otuz gün sonrası için belirlediği duruşma gününü, dava dilekçesi ve idare tarafından verilen belgelerin birer örneği de eklenerek taşınmaz malın malikine meşruhatlı davetiye ile veya idarece yapılan araştırmalar sonucunda adresleri bulunamayanlara, 11.2.1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanununun 28 inci maddesi gereğince ilan yoluyla tebligat suretiyle bildirerek duruşmaya katılmaya çağırır. Duruşma günü idareye de tebliğ olunur.
Mahkemece malike doğrudan çıkarılacak meşruhatlı davetiyede veya ilan yolu ile yapılacak tebligatta;
a) Kamulaştırılacak taşınmaz malın tapuda kayıtlı bulunduğu yer, mevkii, pafta, ada, parsel numarası, vasfı, yüzölçümü.
b) Malik veya maliklerin ad ve soyadları,
c) Kamulaştırmayı yapan idarenin adı,
d) 14 üncü maddede öngörülen süre içerisinde, tebligat veya ilan tarihinden itibaren kamulaştırma işlemine idari yargıda iptal veya adli yargıda maddi hatalara karşı düzeltim davası açabilecekleri,
e) Açılacak davalarda husumetin kime yöneltileceği,
f) 14 üncü maddede öngörülen süre içerisinde, kamulaştırma işlemine karşı idari yargıda iptal davası açanların, dava açtıklarını ve yürütmenin durdurulması kararı aldıklarını belgelendirmedikleri takdirde, kamulaştırma işleminin kesinleşeceği ve mahkemece tespit edilen kamulaştırma bedeli üzerinden taşınmaz malın kamulaştırma yapan idare adına tescil edileceği,
g) Mahkemece tespit edilen kamulaştırma bedelinin hak sahibi adına hangi bankaya yatırılacağı,
h) Konuya ve taşınmaz malın değerine ilişkin tüm savunma ve delilleri, tebliğ tarihinden itibaren on gün içinde mahkemeye yazılı olarak bildirmeleri gerektiği,
Belirtilir.
…”
II. İLK İNCELEME
1. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü hükümleri uyarınca Kadir ÖZKAYA, Hasan Tahsin GÖKCAN, Basri BAĞCI, Engin YILDIRIM, Rıdvan GÜLEÇ, Recai AKYEL, Yusuf Şevki HAKYEMEZ, Yıldız SEFERİNOĞLU, Selahaddin MENTEŞ, İrfan FİDAN, Muhterem İNCE, Yılmaz AKÇİL, Ömer ÇINAR ve Metin KIRATLI’nın katılımlarıyla 10/7/2025 tarihinde yapılan ilk inceleme toplantısında dosyada eksiklik bulunmadığından işin esasının incelenmesine OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir.
III. ESASIN İNCELENMESİ
2. Başvuru kararı ve ekleri, Raportör Hilal YAZICI tarafından hazırlanan işin esasına ilişkin rapor, itiraz konusu kanun hükmü, dayanılan Anayasa kuralları ve bunların gerekçeleri ile diğer yasama belgeleri okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
A. Anlam ve Kapsam
3. 2942 sayılı Kanun’un 10. maddesinde kamulaştırma işleminin satın alma usulüyle gerçekleşmemesi hâlinde mahkemece kamulaştırma bedelinin tespitine ve taşınmazın idare adına tesciline ilişkin düzenlemelere yer verilmiştir.
4. Anılan maddenin birinci fıkrasında idarenin söz konusu Kanun’un 7. maddesinde öngörülen usulde topladığı bilgi ve belgelerle Kanun’un 8. maddesi uyarınca yaptırmış olduğu bedel tespiti ve bu husustaki diğer bilgi ve belgeleri bir dilekçeye ekleyerek taşınmazın bulunduğu yer asliye hukuk mahkemesine müracaat edeceği ve taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespitiyle bu bedelin peşin veya 3. maddenin ikinci fıkrasına göre yapılmış ise taksitle ödenmesi karşılığında idare adına tesciline karar verilmesini isteyeceği düzenlenmiştir.
5. 10. maddenin ikinci fıkrasında, mahkemenin idarenin başvuru tarihinden itibaren en geç otuz gün sonrası için belirlenen duruşma gününü dava dilekçesi ve idare tarafından verilen belgelerin birer örneğini de ekleyerek taşınmazın malikine meşruhatlı davetiyeyle veya adresleri bulunamayanlara ilan yoluyla tebligat suretiyle bildirerek maliki duruşmaya katılmaya çağıracağı belirtilmiştir.
6. Anılan maddenin üçüncü fıkrasının (f) bendinde ise 14. maddede öngörülen süre içinde kamulaştırma işlemine karşı idari yargıda iptal davası açanların dava açtıklarını ve yürütmenin durdurulması kararı aldıklarını belgelendirmedikleri takdirde kamulaştırma işleminin kesinleşeceği ve mahkemece tespit edilen kamulaştırma bedeli üzerinden taşınmaz malın kamulaştırma yapan idare adına tescil edileceğinin mahkemece malike doğrudan çıkarılacak meşruhatlı davetiyede veya ilan yoluyla yapılacak tebligatta belirtileceği düzenlenmiştir. Söz konusu bentte yer alan “…ve yürütmenin durdurulması kararı aldıklarını…” ibaresi itiraz konusu kuralı oluşturmaktadır.
7. Kanun’un 14. maddesinde de kamulaştırma işlemine ilişkin dava hakkı düzenlenmiştir. Anılan maddenin birinci fıkrasında kamulaştırmaya konu taşınmazın maliki tarafından 10. madde gereğince mahkemece yapılan tebligat gününden, kendilerine tebligat yapılamayanlara tebligat yerine geçmek üzere mahkemece gazeteyle yapılan ilan tarihinden itibaren otuz gün içinde kamulaştırma işlemine karşı idari yargıda iptal davası ve maddi hatalara karşı da adli yargıda düzeltim davası açılabileceği hükme bağlanmıştır.
B. İtirazın Gerekçesi
8. Başvuru kararında özetle; itiraz konusu kuralla ara kararı niteliğindeki yürütmenin durdurulması kararına nihai karar niteliği tanındığı, idari yargıda yürütmenin durdurulması kararı verilmese dahi kamulaştırma işleminin iptal edilmesinin mümkün olduğu, hukuk mahkemesinin idari yargıdan önce davayı sonuçlandırması durumunda iptal kararının taşınmazın bedelinin tespiti ve tescili davası bakımından herhangi bir etki meydana getirmeyeceği, dolayısıyla hukuka aykırılığı idare mahkemesince tespit edilmiş kamulaştırma işleminin bütün sonuçlarını doğuracağı belirtilerek kuralın Anayasa’nın 35. ve 40. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
C. Anayasa’ya Aykırılık Sorunu
9. Anayasa Mahkemesi 25/12/2024 tarihli ve E.2024/101, K.2024/232 sayılı kararıyla 2942 sayılı Kanun’un 10. maddesinin on dördüncü fıkrasının “…kamulaştırma işlemine karşı hak sahipleri tarafından idari yargıda iptal davası açılması ve idari yargı mahkemelerince de yürütmenin durdurulması kararı verilmesi halinde mahkemece, idari yargıda açılan dava bekletici mesele kabul edilerek bunun sonucuna göre işlem yapılır.” bölümünü Anayasa’nın 35. ve 40. maddelerine aykırı bularak iptal etmiştir.
10. Anılan kararda, söz konusu fıkra kapsamında kamulaştırma işlemine karşı açılan iptal davasında yürütmenin durdurulması kararı verilmemesi hâlinde bu davanın kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescil davasında bekletici mesele yapılmaması ve hukuk mahkemesince de davanın iptal davasından önce karara bağlanması durumunda kamulaştırma işlemine karşı açılan davada sonradan verilen bir iptal kararının tescil kararı üzerinde herhangi bir etki doğurmayacağı belirtilmiştir (AYM, E.2024/101, K.2024/232, 25/12/2024, § 20).
11. Söz konusu kararda, kamulaştırma işleminin hukuka uygunluğunun denetimi ile kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescil davasının görülmesi işlerinin farklı yargı kollarında gerçekleştirilmesinin anılan işlemin hukuka uygunluğuna ilişkin denetimin etkililiğini zedelediği, kamulaştırma işlemine ilişkin uyuşmazlıkların farklı yargı kollarında karara bağlanması ve bu kapsamda idari yargıda görülen davanın adli yargı mercilerince bekletici mesele yapılmasının yürütmeyi durdurma kararı verilmesi durumuna özgülenmesi nedeniyle mülkiyet hakkını güvence altına alan etkili bir yöntemin geliştirilemediği değerlendirilerek bu husustaki yapısal sorun tespit edilmiştir (AYM, E.2024/101, K.2024/232, 25/12/2024, § 23; ayrıca bkz. Tarık Yüksel [GK], B. No: 2019/1255, 10/11/2022, §§ 69-72; Ali Kömürcü ve diğerleri [GK], B. No: 2019/2890, 25/10/2023, §§ 94-97).
12. Kararda ayrıca kamulaştırma işlemiyle mülkiyet hakkına yönelik olarak meydana gelen müdahaleye ilişkin ihlal iddialarının etkili bir şekilde ileri sürülebilmesinin ancak kamulaştırma sürecinin kesinleşmesinden önce bu kararın hukuka uygunluğunun idari yargı mercilerince denetlenmesiyle mümkün olabileceği, yürütmeyi durdurma kararı verilmesi hâli dışında kamulaştırma sürecinin kesinleşmesinden önce kamulaştırma kararının hukuka uygunluğunun idari yargı mercilerince denetlenmesine yönelik olarak herhangi bir güvencenin öngörülmediği, dolayısıyla kamulaştırma kararına karşı etkili bir yargısal denetim yapılması imkânının tanınmadığı, bu durumun devletin, mülkiyet hakkına yönelik ihlal iddialarının dile getirilmesinde gerekli ve yeterli mekanizmaları oluşturma yükümlülüğüyle bağdaşmadığı sonucuna varılmıştır (AYM, E.2024/101, K.2024/232, 25/12/2024, §§ 24, 25).
13. İtiraz konusu kuralla, kamulaştırma işlemine karşı idari yargıda açılan iptal davasında, davanın açıldığının ve yürütmenin durdurulması kararı alındığının belgelenmemesi hâlinde, kamulaştırma işleminin kesinleşeceğinin ve mahkemece tespit edilen kamulaştırma bedeli üzerinden taşınmazın idare adına tescil edileceğinin hukuk mahkemesince meşruhatlı davetiye ile malike bildirilmesi düzenlenmek suretiyle kamulaştırma işlemine karşı mülkiyet hakkının etkili şekilde korunması için öngörülen iptal davasında verilecek kararın sonucunun etkisiz hâle gelmesine neden olunmaktadır.
14. Bu itibarla kuralın, mülkiyet hakkına yönelik ihlal iddialarının dile getirilmesinde devletin gerekli ve yeterli mekanizmaları oluşturma yükümlülüğüyle bağdaştığı söylenemez.
15. Açıklanan nedenle kural, Anayasa’nın 35. ve 40. maddelerine aykırıdır. İptali gerekir.
IV. HÜKÜM
4/11/1983 tarihli ve 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun 24/4/2001 tarihli ve 4650 sayılı Kanun’un 5. maddesiyle değiştirilen 10. maddesinin üçüncü fıkrasının (f) bendinde yer alan “…ve yürütmenin durdurulması kararı aldıklarını…” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve İPTALİNE 10/7/2025 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
Başkan
Kadir ÖZKAYA
Başkanvekili
Hasan Tahsin GÖKCAN
Basri BAĞCI
Üye
Engin YILDIRIM
Rıdvan GÜLEÇ
Recai AKYEL
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
Yıldız SEFERİNOĞLU
Selahaddin MENTEŞ
İrfan FİDAN
Muhterem İNCE
Yılmaz AKÇİL
Ömer ÇINAR
Metin KIRATLI