ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı : 2023/123
Karar Sayısı : 2024/202
Karar Tarihi : 4/12/2024
R.G.Tarih-Sayı : 12/3/2025-32839
İTİRAZ YOLUNA BAŞVURANLAR:
1. İstanbul Anadolu 16. İcra Hukuk Mahkemesi (E.2023/123)
2. Gaziantep 4. İcra Hukuk Mahkemesi (E.2023/180)
İTİRAZLARIN KONUSU: A.
9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 18/2/1965 tarihli ve
538 sayılı Kanun’un 63. maddesiyle değiştirilen 134. maddesine 24/11/2021
tarihli ve 7343 sayılı Kanun’un 27. maddesiyle eklenen;
1. Üçüncü
fıkranın,
2. Dördüncü
fıkranın birinci cümlesinin,
B. 2/7/1964
tarihli ve 492 sayılı Harçlar Kanunu’na ekli (1) sayılı Tarife’nin “(A)
Mahkeme Harçları” başlıklı bölümünün “III – Karar ve ilam harcı”
başlıklı fıkrasının “1. Nispi harç” başlıklı bendine 7343 sayılı
Kanun’un 34. maddesiyle eklenen (g) alt bendinin,
Anayasa’nın 2., 10., 11. ve 36. maddelerine aykırılığı
ileri sürülerek iptaline karar verilmesi talepleridir.
OLAY: İhale
alıcısı tarafından açılan ihalenin feshi davasında itiraz konusu kuralların
Anayasa’ya aykırı olduğu kanısına varan Mahkemeler, iptalleri için
başvurmuştur.
I. İPTALİ İSTENEN VE İLGİLİ GÖRÜLEN KANUN HÜKÜMLERİ
A. İptali İstenen Kanun Hükümleri
1. 2004 sayılı
Kanun’un 134. maddesinin itiraz konusu kuralların da yer aldığı ilgili kısmı
şöyledir:
“İhalenin neticesi ve feshi:
Madde 134 – (Değişik: 18/2/1965-538/63 md.)
İcra dairesi tarafından taşınmaz kendisine ihale edilen
alıcı o taşınmazın mülkiyetini iktisap etmiş olur. (Ek cümle: 17/7/2003-4949/38
md.) İhale kesinleşinceye kadar taşınmazın ne şekilde muhafaza ve idare
edileceği icra dairesi tarafından kararlaştırılır. (Ek
cümleler:24/11/2021-7343/27 md.) İhale alıcısının talebi üzerine icra dairesi,
satışı yapılan taşınmazda kira sözleşmesine bağlı olarak oturan kişiye kira
bedelini, diğer hâllerde ise taşınmazı kullanan kişiye bilirkişi marifetiyle
tespit edilen aylık kullanım bedelini icra dairesine yatırmasını emreder.
İlgili, ihtara rağmen kirayı veya belirlenen bedeli icra dairesine yatırmazsa
hakkında 356 ncı madde hükmü kıyasen uygulanır. Bu şekilde depo edilen bedel,
ihalenin sonucuna göre hak sahibine ödenir.
(Değişik ikinci fıkra:24/11/2021-7343/27 md.) İhalenin
feshini, 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 281 inci
maddesinde yazılı sebepler de dâhil olmak üzere yalnız satış isteyen alacaklı,
borçlu, mahcuzun resmî sicilinde kayıtlı olan ilgililer ve sınırlı ayni hak
sahipleri ile pey sürmek suretiyle ihaleye iştirak edenler yurt içinde bir
adres göstermek koşuluyla icra mahkemesinden şikâyet yolu ile ihale tarihinden
itibaren yedi gün içinde isteyebilirler. İlgililerin ihale yapıldığı ana kadar
cereyan eden muamelelerdeki yolsuzluklara en geç ihale günü ıttıla peyda ettiği
kabul edilir.
(Ek fıkra:24/11/2021-7343/27 md.) Satış isteyen
alacaklı, borçlu, resmî sicilde kayıtlı ilgililer ile sınırlı ayni hak
sahipleri dışında kalan kişilerce yapılan ihalenin feshi talebi, ihale bedeli
üzerinden nispi harca tabidir. Bu harcın yarısı talepte bulunulurken peşin
olarak yatırılmak zorundadır. Talebin kabulü hâlinde bu harç başka bir kimseye
yüklenmez ve istem hâlinde iade edilir. Talebin reddi hâlinde ise alınan bu
harç iade edilmez ve harcın kalan kısmı ihalenin feshini isteyenden tahsil
edilir.
(Ek fıkra:24/11/2021-7343/27 md.) Satış isteyen
alacaklı, borçlu, resmî sicilde kayıtlı ilgililer ile sınırlı ayni hak
sahipleri dışında kalan kişilerce yapılan ihalenin feshi talebinde, talepte
bulunulurken, ilgili kişilerin muhtemel zararına karşılık olmak üzere ihale
bedelinin yüzde beşi oranında teminat gösterilmesi şarttır. Talebin
reddine ilişkin kararın kesinleşmesinden itibaren bir ay içinde genel hükümlere
göre tazminat davasının açılmaması hâlinde hükmedilen para cezasının 21/7/1953
tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümleri
uyarınca tahsili için durum mahkemece tahsil dairesine bildirilir. Tahsil
dairesi alınan teminattan, bildirimin yapıldığı tarihten itibaren üç ay içinde
para cezasını tahsil etmezse talep hâlinde teminat ilgilisine iade edilir.
(Ek fıkra:24/11/2021-7343/27 md.) İhalenin feshi talebi
üzerine icra mahkemesi talep tarihinden itibaren yirmi gün içinde duruşma yapar
ve taraflar gelmeseler bile icap eden kararı verir. Ancak ihalenin feshi
talebinin usulden reddi gereken hâllerde duruşma yapılmadan da karar
verilebilir. İcra mahkemesi;
1. Satış isteyen alacaklı, borçlu, mahcuzun resmî
sicilinde kayıtlı olan ilgililer ve sınırlı ayni hak sahipleri ile pey sürmek
suretiyle ihaleye iştirak edenler dışında kalan kişilerce talep edilmesi
nedeniyle,
2. Satış isteyen alacaklı, borçlu, mahcuzun resmî
sicilinde kayıtlı olan ilgililer ve sınırlı ayni hak sahipleri dışında kalan
kişiler bakımından feragat nedeniyle,
3. İşin esasına girerek,
talebin reddine karar verirse ihalenin feshini talep
edeni feshi istenen ihale bedelinin yüzde onuna kadar para cezasına mahkûm
eder.
…
(Değişik fıkra:24/11/2021-7343/27 md.) İhale
kesinleşmedikçe ve ihale konusu mal alıcıya teslim edilmedikçe veya teslime
hazır hâle getirilmedikçe ihale bedeli alacaklılara ödenmez. İhale konusu malın
teslim edilemeyeceği veya teslime hazır hale getirilemeyeceği durumlarda ihale
icra müdürü tarafından iptal olunarak ihale bedeli alıcısına ödenir.
…”
2. 492 sayılı
Kanunu’na ekli (1) sayılı Tarife’nin “(A) Mahkeme Harçları” başlıklı
bölümünün “III – Karar ve ilam harcı” başlıklı fıkrasının “1. Nispi
harç” başlıklı bendinin itiraz konusu (g) alt bendi şöyledir:
“g) (Ek:24/11/2021-7343/34 md.) 9/6/1932
tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 134 üncü maddesi kapsamında
satış isteyen alacaklı, borçlu, resmî sicilde kayıtlı ilgililer ile sınırlı
ayni hak sahipleri dışında kalan kişilerce ihalenin feshinin talep edilmesi
hâlinde ihale bedeli üzerinden (Binde 68,31)
(Bu harcın yarısı talepte bulunurken peşin olarak
yatırılmak zorundadır. Talebin kabulü hâlinde bu harç başka bir kimseye
yüklenmez ve istem hâlinde iade edilir. Talebin reddi hâlinde ise alınan harç
ihalenin feshini isteyene iade edilmez ve harcın kalan kısmı ihalenin feshini
isteyenden tahsil edilir.)”
B. İlgili Görülen Kanun Hükümleri
2004 sayılı Kanun’un;
1. 111/b
maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
“Haczolunan malın satışı, Ulusal Yargı Ağı Bilişim
Sistemine entegre elektronik satış portalında açık artırma suretiyle yapılır.”
2. 118. maddesi
şöyledir:
“İhale bedelinin ödenmesi ve malın teslimi:
Madde 118 – (Başlığı ile Birlikte
Değişik:24/11/2021-7343/18 md.)
İhale alıcısı, ihalenin feshi talep edilmiş olsa dahi
artırma sonuç tutanağının ilanından itibaren yedi gün içinde satış bedelini
nakden ödemek zorundadır.
Satılan mal, ihale kesinleşmeden teslim olunmaz ve resmî
sicilde alıcı adına tescil edilmez.”
3. 130. maddesi
şöyledir:
“İhale bedelinin ödenmesi:
Madde 130 – (Başlığı ile Birlikte
Değişik:24/11/2021-7343/24 md.)
İhale alıcısı, ihalenin feshi talep edilmiş olsa dahi artırma
sonuç tutanağının ilanından itibaren yedi gün içinde satış bedelini nakden
ödemek zorundadır.”
II. İLK İNCELEME
A. E.2023/123 Sayılı Başvuru Yönünden
1. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü hükümleri uyarınca Zühtü
ARSLAN, Hasan Tahsin GÖKCAN, Kadir ÖZKAYA, Engin YILDIRIM, Muammer TOPAL, M.
Emin KUZ, Rıdvan GÜLEÇ, Recai AKYEL, Yusuf Şevki HAKYEMEZ, Yıldız SEFERİNOĞLU,
Selahaddin MENTEŞ, Basri BAĞCI, İrfan FİDAN, Kenan YAŞAR ve Muhterem İNCE’nin
katılımlarıyla 26/7/2023 tarihinde yapılan ilk inceleme toplantısında dosyada
eksiklik bulunmadığından işin esasının incelenmesine OYBİRLİĞİYLE karar
verilmiştir.
B. E.2023/180 Sayılı Başvuru Yönünden
2. Anılan İçtüzük hükümleri uyarınca Zühtü ARSLAN, Hasan
Tahsin GÖKCAN, Engin YILDIRIM, Muammer TOPAL, M. Emin KUZ, Rıdvan GÜLEÇ, Yusuf
Şevki HAKYEMEZ, Yıldız SEFERİNOĞLU, Selahaddin MENTEŞ, Basri BAĞCI, İrfan
FİDAN, Kenan YAŞAR ve Muhterem İNCE’nin katılımlarıyla 30/11/2023 tarihinde yapılan
ilk inceleme toplantısında dosyada eksiklik bulunmadığından işin esasının
incelenmesine OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir.
III. BİRLEŞTİRME KARARI
3. A. 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve
İflas Kanunu’nun 18/2/1965 tarihli ve 538 sayılı Kanun’un 63. maddesiyle
değiştirilen 134. maddesine 24/11/2021 tarihli ve 7343 sayılı Kanun’un 27.
maddesiyle eklenen;
1. Üçüncü
fıkranın,
2. Dördüncü
fıkranın birinci cümlesinin,
B. 2/7/1964
tarihli ve 492 sayılı Harçlar Kanunu’na ekli (1) Sayılı Tarife’nin “(A)
Mahkeme Harçları” başlıklı bölümünün “III – Karar ve ilam harcı”
başlıklı fıkrasının “1. Nispi harç” başlıklı bendine 24/11/2021 tarihli
ve 7343 sayılı Kanun’un 34. maddesiyle eklenen (g) alt bendinin,
iptallerine karar verilmesi talebiyle yapılan itiraz
başvurusuna ilişkin E.2023/180 sayılı davanın aralarındaki hukuki irtibat
nedeniyle E.2023/123 sayılı dava ile BİRLEŞTİRİLMESİNE, esasının kapatılmasına,
esas incelemenin E.2023/123 sayılı dosya üzerinden yürütülmesine 30/11/2023
tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir.
IV. ESASIN İNCELENMESİ
4. Başvuru kararları ve ekleri, Raportör Ahmet CANPOLAT
tarafından hazırlanan işin esasına ilişkin rapor, itiraz konusu ve ilgili
görülen kanun hükümleri, dayanılan ve ilgili görülen Anayasa kuralları ve
bunların gerekçeleri ile diğer yasama belgeleri okunup incelendikten sonra
gereği görüşülüp düşünüldü:
A. Genel Açıklama
5. 2004 sayılı Kanun’un 111/b maddesinin birinci fıkrası
uyarınca haczolunan malın satışı, Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi’ne entegre
elektronik satış portalında açık artırma suretiyle yapılır.
6. Anılan Kanun’un 118. maddesinde taşınır malların
satışında en fazla pey sürerek ihaleyi kazanan ihale alıcısının ihalenin feshi
talep edilmiş olsa dahi artırma sonuç tutanağının ilanından itibaren yedi gün
içinde satış bedelini nakden ödemek zorunda olduğu, satılan malın; ihale
kesinleşmeden alıcıya teslim edilmeyeceği ve resmî sicilde alıcı adına tescil
edilmeyeceği belirtilmiştir.
7. Kanun’un 130. maddesinde de taşınmaz malın satışında
ihaleyi kazanan ihale alıcısının satış bedelini ihalenin feshi talep edilmiş
olsa dahi artırma sonuç tutanağının ilanından itibaren yedi gün içinde yatırmak
zorunda olduğu öngörülmüş olup; 134. maddenin birinci fıkrasında taşınmaz kendisine
ihale edilen alıcının o taşınmazın mülkiyetini iktisap edeceği fakat ihale
kesinleşinceye kadar taşınmazın ne şekilde muhafaza ve idare edileceğinin icra
dairesi tarafından kararlaştırılacağı hükme bağlanmıştır.
8. İhale konusu hem taşınır hem de taşınmaz malın
zilyetliğinin ihale alıcısına teslimi için gerekli olan ihalenin kesinleşmesi
şartının gerçekleşmesi; ihalenin feshinin talep edilmemesine ya da fesih
talebinin reddine karar verilmiş olmasına bağlıdır. İhalenin feshi, devletin
cebrî icra organı tarafından yapılan ihale işleminde fesih sebeplerinden
birisinin bulunduğu iddiasıyla icra mahkemesine yapılan şikâyettir.
9. İhalenin feshinin istenebileceği hâller 134. maddede
açıkça sayılmamış, söz konusu hâllerin 11/2/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk
Borçlar Kanunu’nun 281. maddesinde sayılan sebepleri de kapsadığı
belirtilmiştir. Anılan maddede hukuka veya ahlaka aykırı yollara başvurularak ihalenin
gerçekleştirilmesi hâlinde ihalenin iptalinin talep edilebileceği
belirtilmiştir. Buna göre satışa hazırlık
işlemleri öncesinde, hazırlık işlemlerinde, artırmanın ve ihalenin yapılmasında
usulsüzlük, kanuna ve ahlaka aykırı bir şekilde ihaleye fesat karıştırılmış
olması ve alıcının malın esaslı özelliklerinde yanıltılmış olması gibi durumlar
ihalenin feshi nedenlerini oluşturabilir.
10. İhalenin feshine ilişkin düzenleme her ne kadar
taşınmazların paraya çevrilmesine ilişkin hükümler arasında yer almakta ise de
bu hükümlerin taşınır mallara ilişkin ihalenin feshi bakımından da geçerli
olduğu hususunda uygulamada bir tereddüt bulunmamaktadır.
B. Anlam ve Kapsam
11. 2004 sayılı Kanun’un 134. maddesinin ikinci
fıkrasında ihalenin feshinin ancak satış isteyen alacaklı, borçlu, mahcuzun
resmî sicilinde kayıtlı olan ilgililer, sınırlı ayni hak sahipleri ve pey
sürmek suretiyle ihaleye iştirak edenler tarafından istenebileceği hükme
bağlanmıştır.
12. Anılan maddenin itiraz konusu üçüncü fıkrasının
birinci cümlesinde satış isteyen alacaklı, borçlu, resmî sicilde kayıtlı
ilgililer ile sınırlı ayni hak sahipleri dışında kalan kişilerce yapılan
ihalenin feshi talebinin nispi harca tabi olduğu belirtilmiştir. İtiraz konusu
fıkranın devamında da bu harcın yarısının talepte bulunulurken peşin olarak
yatırılacağı, talebin kabulü hâlinde harcın başka kimseye yüklenmeyeceği ve
istem hâlinde iade edileceği, talebin reddi hâlinde ise alınan harcın iade
edilmeyeceği ve kalan kısmının talepte bulunandan tahsil edileceği
belirtilmiştir.
13. 492 sayılı Kanun’a ekli (1) sayılı Tarife’nin “(A)
Mahkeme Harçları” başlıklı bölümünün “III – Karar ve ilam harcı”
başlıklı fıkrasının “1. Nispi harç” başlıklı bendinin itiraz konusu (g)
alt bendine göre bu nispi harcın oranı ihale bedelinin binde 68,31’idir.
14. 2004 sayılı Kanun’un 134. maddesinin dördüncü
fıkrasının itiraz konusu birinci cümlesinde de satış
isteyen alacaklı, borçlu, resmî sicilde kayıtlı ilgililer ile sınırlı ayni hak
sahipleri dışında kalan kişilerce yapılan ihalenin feshi talebinde
bulunulurken, ilgili kişilerin muhtemel zararlarına karşılık olmak üzere ihale
bedelinin yüzde beşi oranında teminat gösterilmesinin şart olduğu
belirtilmiştir.
15. İtiraz konusu kurallar uyarınca, satış isteyen
alacaklı, borçlu, resmî sicilde kayıtlı ilgililer ile sınırlı ayni hak
sahipleri tarafından yapılan ihalenin feshi talepleri maktu harca tabi
kılınarak bu kişiler teminattan bağışık tutulurken ihale alıcısı da dâhil olmak
üzere pey sürmek suretiyle ihaleye katılanlar ve ihalenin feshi davasını açma
yetkisi olmayanlar tarafından yapılan fesih taleplerinde ise nispi harç ve
teminat gösterme zorunluluğu getirilmiştir.
16. Öte yandan anılan maddenin beşinci fıkrasının üçüncü
cümlesinde icra mahkemesi tarafından fesih talebinin bu talepte bulunma yetkisi
olmayan ihale dışı kişilerce yapılması, pey sürmek suretiyle ihaleye katılanlar
tarafından yapılan talepten feragat edilmesi ve işin esastan reddedilmesi
durumlarında feshi talep edenin ihale bedelinin yüzde onuna kadar para cezasına
mahkûm edileceği öngörülmüştür.
C. İtirazların Gerekçeleri
17. Başvuru kararında özetle; ihaleye katılarak en yüksek
pey sürmek suretiyle ihaleyi kazanan ihale alıcısıyla; ihalenin feshi talebinde
bulunacak diğer kişilerin aynı konumda olmalarına rağmen itiraz konusu
kurallarla ihale alıcısı aleyhine farklı uygulamanın meydana getirildiği,
kurallarda ihalenin feshini talep etmede ihale alıcısının kategorik olarak
haksız ve kötü niyetli olarak kabul edildiği belirtilerek kuralların
Anayasa’nın 2., 10., 11. ve 36. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
Ç. Anayasa’ya Aykırılık Sorunu
1. 2004 Sayılı Kanun’un 134. Maddesinin Üçüncü Fıkrasının
ve 492 Sayılı Kanun’a Ekli (1) Sayılı Tarife’nin “(A) Mahkeme Harçları”
Başlıklı Bölümünün “III – Karar ve ilam harcı” Başlıklı Fıkrasının “1.
Nispi harç” Başlıklı Bendine Eklenen (g) Alt Bendinin İncelenmesi
18. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı
Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 43.
maddesi uyarınca kurallar, ilgisi nedeniyle Anayasa’nın 13. maddesi yönünden de
incelenmiştir.
19. Anayasa’nın “Hak arama hürriyeti” başlıklı 36.
maddesinin birinci fıkrasında “Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak
suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile
adil yargılanma hakkına sahiptir.” denilmektedir. Anılan maddeyle güvence
altına alınan hak arama özgürlüğü, kendisi bir temel hak niteliği taşımasının
yanında diğer temel hak ve özgürlüklerden gereken şekilde yararlanılmasını ve
bunların korunmasını sağlayan en etkili güvencelerden biridir (AYM, E.2021/9,
K.2022/4, 26/1/2022, § 28).
20. Hak arama özgürlüğünün temel unsurlarından biri
mahkemeye erişim hakkıdır. Mahkemeye erişim hakkı, hukuki bir uyuşmazlığın bu
konuda karar verme yetkisine sahip bir mahkeme önüne götürülmesi hakkını da
kapsar. Kişinin uğradığı bir haksızlığa veya zarara karşı kendisini
savunabilmesinin ya da maruz kaldığı haksız bir uygulama veya işleme karşı
haklılığını ileri sürüp kanıtlayabilmesinin, zararını giderebilmesinin en
etkili ve güvenceli yolu yargı mercileri önünde dava hakkını kullanabilmesidir
(AYM, E.2021/20, K.2022/84, 30/6/2022, § 10).
21. Kişilerin davanın veya dava sürecindeki bir yargısal
işlemin başında veya sonunda harç veya diğer yargılama giderlerini ödemekle
yükümlü kılınmasının mahkemeye erişim hakkının kullanımı yönünden belirli
ölçüde caydırıcı bir etkiye sahip olacağı açıktır. Bu sebeple kişilerin
yargılama harç ve giderleri ödemekle yükümlendirilmesi mahkemeye erişim hakkına
müdahale teşkil eder (Abdullah Karataş [1. B.], B. No: 2019/4150,
3/2/2022, § 29).
22. Hacizli bir malın cebrî icra yoluyla satılmasından
sonra ihaleye hazırlık aşamasında veya ihale sırasında birtakım usulsüzlükler
yapıldığı iddiasıyla icra mahkemesine yapılan fesih istemi takip hukukuna özgü
bir yoldur. Bu itibarla ihalenin feshi talebinin nispi harca tabi olduğunu
öngören itiraz konusu kurallarla mahkemeye erişim hakkına sınırlama
getirilmektedir.
23. Anayasa’nın 13. maddesinde “Temel hak ve hürriyetler,
özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen
sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar,
Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin
gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz.” denilmektedir. Buna göre
temel hak ve özgürlüklere sınırlama getiren düzenlemelerin kanunla yapılması,
Anayasa’da öngörülen sınırlama sebebine uygun ve ölçülü olması gerekir.
24. Anayasa Mahkemesinin verdiği kararlarda sıkça vurgulandığı
gibi temel hakları sınırlayan kanunun şeklen var olması yeterli olmayıp
kurallarının keyfîliğe izin vermeyecek şekilde belirli, ulaşılabilir ve
öngörülebilir düzenlemeler niteliğinde olması gerekir.
25. Esasen temel hakları sınırlayan kanunun bu niteliklere
sahip olması, Anayasa’nın 2. maddesinde güvence altına alınan hukuk devleti
ilkesinin de bir gereğidir. Hukuk devletinin temel unsurlarından olan hukuki
belirlilik ilkesi uyarınca kanuni düzenlemelerin hem kişiler hem de idare
yönünden herhangi bir duraksamaya ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık, net,
anlaşılır, uygulanabilir ve nesnel olması, ayrıca kamu otoritelerinin keyfî
uygulamalarına karşı koruyucu önlem içermesi gerekir. Kanunda bulunması gereken
bu nitelikler hukuki güvenliğin sağlanması bakımından da zorunludur. Zira bu
ilke hukuk normlarının öngörülebilir olmasını, bireylerin tüm eylem ve
işlemlerinde devlete güven duyabilmesini, devletin de yasal düzenlemelerinde bu
güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kılar. Dolayısıyla
Anayasa’nın 13. maddesinde sınırlama ölçütü olarak belirtilen kanunilik,
Anayasa’nın 2. maddesinde güvence altına alınan hukuk devleti ilkesi ışığında
yorumlanmalıdır.
26. Harç yükümlülüğü öngören kurallarda harca esas değer,
harcın oranı ve alınması usulünün herhangi bir tereddüde yer vermeyecek şekilde
açık ve net olarak düzenlendiği gözetildiğinde kuralların kanunilik şartını
sağladığı sonucuna ulaşılmıştır.
27. Anayasa’nın 36. maddesinde hak arama özgürlüğü
kapsamında yer alan mahkemeye erişim hakkı için herhangi bir sınırlama nedeni
öngörülmemiş olmakla birlikte Anayasa’nın başka maddelerinde yer alan hak ve
özgürlükler ile devlete yüklenen ödevler özel sınırlama sebebi gösterilmemiş
hak ve özgürlüklere sınır teşkil edebilir (AYM, E.2022/124, K.2023/135,
26/7/2023, § 16; E.2018/99, K.2021/14, 3/3/2021, § 24; E.2016/150, K.2017/179,
28/12/2017, § 288).
28. Ayrıca adil yargılanma hakkı, niteliği gereği
devletin düzenleme yapmasını gerektiren bir haktır. Zira bu hakkın Anayasa’da
ifade edilmiş olması kendi başına bir anlam ifade etmemekte, bireylerin bu
haktan yararlanabilmesi için devletin en azından yargı teşkilatını kurması ve
yargılama usullerini belirlemesi gerekmektedir. Devletin düzenleme yetkisini
haiz olduğu alanlarda belirli ölçüde takdir yetkisi bulunmaktadır. Bu sebeple
adil yargılanma hakkına yönelik sınırlamalar getirilirken kanun koyucuyu
bağlayan belirli bir meşru amaçlar listesi bulunmamaktadır. Ancak kanun
koyucunun bu takdir yetkisinin Anayasa Mahkemesinin denetimine tabi olduğu
açıktır (Bekir Sözen [GK], B. No: 2016/14586, 10/11/2022, § 74).
29. 2004 sayılı Kanun’un 118. maddesi ve 134. maddesinin
birinci fıkrasında ihale konusu taşınır ve taşınmaz malların ihale
kesinleşmedikçe ihale alıcısına teslim edilmeyeceği, anılan maddenin dokuzuncu
fıkrasında ise ihale kesinleşmedikçe ve ihale konusu mal alıcıya teslim
edilmedikçe veya teslime hazır hâle getirilmedikçe ihale bedelinin alacaklılara
ödenmeyeceği belirtilmiştir. İhalenin feshi talebinde bulunulmamasının
ya da bu talebin reddine karar verilmesinin ihalenin kesinleşmesine doğrudan
etki ettiği gözetildiğinde ihalenin feshinin talep edilmesinin borç ilişkisinin
taraflarının mağduriyetlerine neden olabileceği açıktır.
30. Bu kapsamda ihaleye pey sürmek suretiyle katılanlara
ve ihalenin feshi davasını açma yetkisi olmayanlara nispi harç bakımından
farklı usul öngörülmesiyle ihalenin hukuki sonuçlarının bir an önce
gerçekleşmesinin ve buna engel oluşturabilecek gereksiz başvuruların önüne
geçilmesinin amaçlandığı anlaşılmaktadır. Nitekim kuralın gerekçesinde de
haksız ve kötü niyetli olarak yapılan ihalenin feshi taleplerinin önlenmesi
amacıyla düzenleme yapıldığı belirtilmiştir. Bu itibarla kuralların mahkemeye
erişim hakkının sınırlandırılması bakımından anayasal anlamda meşru bir
amacının bulunduğu anlaşılmaktadır.
31. Mahkemeye erişim hakkına yönelik sınırlamanın
Anayasa’nın 13. maddesi uyarınca ölçülü olması gerekir. Ölçülülük ilkesi ise elverişlilik,
gereklilik ve orantılılık olmak üzere üç alt ilkeden oluşmaktadır.
Elverişlilik öngörülen sınırlamanın ulaşılmak istenen amacı gerçekleştirmeye
elverişli olmasını, gereklilik ulaşılmak istenen amaç bakımından sınırlamanın
zorunlu olmasını, diğer bir ifadeyle aynı amaca daha hafif bir sınırlama ile
ulaşılmasının mümkün olmamasını, orantılılık ise hakka getirilen sınırlama ile
ulaşılmak istenen amaç arasında makul bir dengenin gözetilmesi gerekliliğini
ifade etmektedir.
32. Kurallar kapsamında ihalenin feshi talebinde olağanın
dışında nispi harç öngörülmesinin ihale sürecinin gereksiz başvurularla
uzamasını önleme amacına ulaşma bakımından elverişli olduğu anlaşılmaktadır.
33. Öte yandan anılan Kanun’un 134. maddesinin beşinci
fıkrasında sayılan nedenlerle davası reddedilenlerin ihale bedelinin yüzde
onuna kadar para cezasına mahkûm edileceği dikkate alındığında ayrıca harç
yükünün artırılması tedbirinin de öngörülmesinin belirtilen amaç yönünden
gerekli olup olmadığının değerlendirilmesi gerekir. Bu bağlamda ihalenin feshi
davasında talebin reddi nedeniyle hükmedilen para cezasının sadece satış isteyen alacaklı, borçlu, mahcuzun resmî sicilinde
kayıtlı olan ilgililer ve sınırlı ayni hak sahipleri ile pey sürmek suretiyle
ihaleye iştirak edenler dışında kalan kişiler aleyhine değil bu kişiler de
dahil olmak üzere ihalenin feshi talebinde bulunan herkes aleyhine
hükmedilebileceğinin altının çizilmesi gerekir. Dolayısıyla para cezasına
hükmedilmesiyle sınırlı bir tedbirin alacaklı, borçlu, mahcuzun resmî sicilinde
kayıtlı olan ilgililer ve sınırlı ayni hak sahipleri ile pey sürmek suretiyle
ihaleye iştirak edenler dışında kalan kişilerin haksız ve kötü niyetli olarak
ihalenin feshi davası açmasını engellemeye tek başına yeterli olmayabileceğinin
değerlendirilmesinin temelsiz olmadığı anlaşılmaktadır. Bu itibarla para
cezasına ek olarak harç yükünün artırılması biçimindeki tedbirin de
öngörülmesinin kanun koyucunun takdir yetkisi kapsamında kaldığı ve gerekli
olma koşulunu sağladığı kanaatine varılmaktadır.
34. Borç ilişkisinin taraflarının menfaatlerinin
korunması ve ihale sürecinin gecikmeksizin sonuçlanması amacıyla takip
hukukundaki genel hükümlerden ayrılmak suretiyle farklı düzenlemelerin
öngörülmesi mümkündür. Bu kapsamda yapılan ihalenin hukuki sonuçlarının bir an
önce doğmasını sağlamak ve buna engel oluşturabilecek gereksiz başvuruların
önüne geçmek için ihalenin feshini isteyen tarafa ek bir mali yükümlülüğün
getirilmesinin başlı başına mahkemeye erişim hakkına ölçüsüz bir sınırlama
niteliğinde olduğu söylenemez. Ancak öngörülen bu ek mali külfetin ihale
sürecinde hak ve menfaatlerinin ihlal edildiğini öne süren kişilerin dava
açmasını önemli ölçüde zorlaştırmaması gerekir.
35. Kurallar uyarınca pey sürmek suretiyle ihaleye
katılanlar tarafından ihalenin feshinin istenmesi durumunda ihale bedelinin
binde 68,31’i oranındaki harcın tamamının değil yarısının peşin alınacağı,
ihalenin feshi talebinin kabulü hâlinde peşin alınan kısmın iade edileceği ve
ekonomik gücü olmayanların 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri
Kanunu’nun 334. maddesi uyarınca adli yardım kurumundan yararlanabileceği
gözönüne alındığında kurallarla pey sürmek suretiyle ihaleye katılanlara aşırı
bir külfet yüklendiği söylenemez.
36. Bu itibarla kurallar kapsamında satış isteyen alacaklı, borçlu, resmî sicilde kayıtlı
ilgililer ile sınırlı ayni hak sahipleri dışında kalan kişilerce yapılan
ihalenin feshi talebi için öngörülen harç nedeniyle kişilerin mahkemeye erişim
hakkına getirilen sınırlamanın orantılı ve ölçülü olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
37. Açıklanan nedenlerle kurallar, Anayasa’nın 13. ve 36.
maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir.
Selahaddin MENTEŞ bu görüşe katılmamıştır.
Kuralların Anayasa’nın 2. maddesine de aykırı olduğu
ileri sürülmüş ise de bu bağlamda belirtilen hususların Anayasa’nın 13. ve 36.
maddeleri yönünden yapılan değerlendirmeler kapsamında ele alınmış olması
nedeniyle Anayasa’nın 2. maddesi yönünden ayrıca bir inceleme yapılmasına gerek
görülmemiştir.
Kuralların Anayasa’nın 10. ve 11. maddeleriyle ilgisi
görülmemiştir.
2. 2004 Sayılı Kanun’un 134. Maddesinin Dördüncü
Fıkrasının Birinci Cümlesinin İncelenmesi
38. 6216
sayılı Kanun’un 43. maddesi uyarınca kural, ilgisi nedeniyle Anayasa’nın 13.
maddesi yönünden de incelenmiştir.
39. Kural, ihalenin feshi talebinde teminat gösterme
zorunluluğu öngörmek suretiyle mahkemeye erişim hakkına sınırlama
getirmektedir.
40. Teminat
yükümlülüğü öngören kuralda teminata esas değer, teminatın miktarı ve alınması
usulünün herhangi bir tereddüde yer vermeyecek şekilde açık ve net olarak
düzenlendiği gözetildiğinde kuralın kanunilik şartını sağladığı sonucuna
ulaşılmıştır.
41. Kural kapsamında ihaleye pey sürmek suretiyle
katılanlar ve ihalenin feshi davasını açma yetkisi olmayanlar tarafından haksız
ve kötü niyetli olarak yapılan ihalenin feshi taleplerinde teminat bakımından
ek yükümlülüğün getirilmesiyle ilgililerin oluşması muhtemel zararlarının
karşılanmasının amaçlandığı anlaşılmaktadır. Nitekim kuralın gerekçesinde de
haksız ve kötü niyetli olarak yapılan ihalenin feshi talebi nedeniyle
ilgililerin oluşması muhtemel zararlarının karşılanabilmesi amacıyla düzenleme
yapıldığı belirtilmiştir. Bu itibarla kuralın anayasal anlamda meşru bir
amacının bulunduğu açıktır.
42. Mahkemeye erişim hakkına sınırlama getiren kuralın
ölçülü de olması gerekir. İhalenin feshi talebini teminat şartına bağlayan
kuralın söz konusu meşru amaca ulaşma bakımından elverişli olduğu
anlaşılmaktadır.
43. Teminat şartı haksız ve kötü niyetle yapılan fesih
talepleri nedeniyle ilgililerin oluşması muhtemel zararlarının önlenmesi
bakımından oldukça önem taşımaktadır. Kanun koyucunun bu konuda alacağı
tedbirleri belirlemede takdir yetkisinin bulunduğu gözetildiğinde ilgililerin
muhtemel zararlarının daha hafif bir sınırlama aracıyla giderilebileceği
söylenemez. Bu itibarla kuralın haksız ve kötü niyetli olarak yapılan fesih
talebi nedeniyle ilgililerin oluşması muhtemel zararlarının karşılanması
amacına ulaşmak bakımından gerekli olduğu anlaşılmaktadır.
44. Kural uyarınca pey sürmek suretiyle ihaleye
katılanlar tarafından ihalenin feshinin talep edilmesi hâlinde ihale bedelinin
yüzde beşi oranında alınması öngörülen teminatın nakit dışında teminat mektubu
gibi farklı yöntemlerle de karşılanabileceği, ihalenin feshi talebinin kabulü
hâlinde peşin alınan teminatın iadesine karar verileceği, ayrıca ekonomik gücü
olmayanların 6100 sayılı Kanun’un 334. maddesinde düzenlenen adli yardım
kapsamında teminattan geçici veya sürekli muaf tutulabilecekleri gözönüne
alındığında, kuralla pey sürmek suretiyle ihaleye katılanlar için getirilen
teminat şartının kişilere aşırı bir külfet yüklediği söylenemez.
45. Bu itibarla kural kapsamında satış isteyen alacaklı, borçlu, resmî sicilde kayıtlı
ilgililer ile sınırlı ayni hak sahipleri dışında kalan kişilerce yapılan
ihalenin feshi talebi için öngörülen teminat şartı nedeniyle kişilerin
mahkemeye erişim hakkına getirilen sınırlamanın orantılı ve ölçülü olduğu
sonucuna ulaşılmıştır.
46. Açıklanan nedenlerle kural, Anayasa’nın 13. ve 36.
maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir.
Selahaddin MENTEŞ bu görüşe katılmamıştır.
Kuralın Anayasa’nın 2. maddesine de aykırı olduğu ileri
sürülmüş ise de bu bağlamda belirtilen hususların Anayasa’nın 13. ve 36.
maddeleri yönünden yapılan değerlendirmeler kapsamında ele alınmış olması
nedeniyle Anayasa’nın 2. maddesi yönünden ayrıca bir inceleme yapılmasına gerek
görülmemiştir.
Kuralın Anayasa’nın 10. ve 11. maddeleriyle ilgisi
görülmemiştir.
V. HÜKÜM
A. 9/6/1932
tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 18/2/1965 tarihli ve 538 sayılı
Kanun’un 63. maddesiyle değiştirilen 134. maddesine 24/11/2021 tarihli ve 7343
sayılı Kanun’un 27. maddesiyle eklenen;
1. Üçüncü fıkranın,
2. Dördüncü
fıkranın birinci cümlesinin,
B. 2/7/1964
tarihli ve 492 sayılı Harçlar Kanunu’na ekli (1) Sayılı Tarife’nin “(A)
Mahkeme Harçları” başlıklı bölümünün “III – Karar ve ilam harcı”
başlıklı fıkrasının “1. Nispi harç” başlıklı bendine 7343 sayılı
Kanun’un 34. maddesiyle eklenen (g) alt bendinin,
Anayasa’ya aykırı olmadıklarına ve itirazın REDDİNE,
Selahaddin MENTEŞ’in karşıoyu ve
OYÇOKLUĞUYLA 4/12/2024 tarihinde karar verildi.
Başkan
Kadir ÖZKAYA
|
Başkanvekili
Hasan Tahsin GÖKCAN
|
Başkanvekili
Basri BAĞCI
|
Üye
Engin YILDIRIM
|
Üye
Rıdvan GÜLEÇ
|
Üye
Recai AKYEL
|
Üye
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
|
Üye
Yıldız SEFERİNOĞLU
|
Üye
Selahaddin MENTEŞ
|
Üye
İrfan FİDAN
|
Üye
Kenan YAŞAR
|
Üye
Muhterem İNCE
|
Üye
Yılmaz AKÇİL
|
Üye
Ömer ÇINAR
|
Üye
Metin KIRATLI
|
KARŞIOY GEREKÇESİ
1. Mahkememiz sayın çoğunluğu tarafından, satış isteyen alacaklı,
borçlu, resmî sicilde kayıtlı ilgililer ile sınırlı ayni hak sahipleri dışında
kalan kişilerce yapılan fesih taleplerinin nispi harca ve teminat gösterme
zorunluluğuna tabi olduğunu öngören kuralların, kişilere aşırı bir külfet yüklemediği
gerekçesiyle Anayasa’ya aykırı olmadığına ve itirazın reddine karar
verilmiştir.
2. Aşağıda belirtilen gerekçelerle sayın çoğunluğun görüşüne
katılmadım.
3. Kuralların esasına ilişkin açıklamalardan önce sınırlama
sorununun açıklığa kavuşturulması zaruridir. 2004 sayılı Kanun’un 134.
maddesinin ikinci fıkrasında ihalenin feshinin yalnız satış isteyen alacaklı,
borçlu, mahcuzun resmî sicilinde kayıtlı olan ilgililer, sınırlı ayni hak
sahipleri ve pey sürmek suretiyle ihaleye katılanlar tarafından istenebileceği
hükme bağlanmıştır. İtiraz konusu kurallar ise ihale alıcısı tarafından açılan
bakılmakta olan davaların yanı sıra ihale alıcısı dışında pey sürmek suretiyle
ihaleye katılanlar ve ihalenin feshi davası açma yetkisi olmayanlar tarafından
açılan ihalenin feshi davalarında uygulanma imkânı olan genel, ortak kural
niteliğindedir. Bakılmakta olan davaların konusu ise pey sürmek suretiyle
ihaleye katılan ihale alıcıları tarafından ileri sürülen ihalenin feshi
talebine ilişkindir. Bu itibarla bakılmakta olan davanın konusu gözetilerek
kuralların esasına ilişkin incelemenin “ihale alıcısı” yönünden
yapılması gerekmektedir.
4. İtiraz konusu kurallar uyarınca, satış isteyen alacaklı, borçlu,
resmî sicilde kayıtlı ilgililer ile sınırlı ayni hak sahipleri tarafından
yapılan ihalenin feshi talepleri maktu harca tabi ve teminattan bağışık iken
bunlar dışında kalan ihale alıcısı da dahil olmak üzere pey sürmek suretiyle
ihaleye katılanlar ve ihalenin feshi davasını açma yetkisi olmayanlar
tarafından yapılan fesih taleplerinin nispi harca ve teminat gösterme
zorunluluğuna tabi olduğu anlaşılmaktadır.
5. 2004 sayılı Kanun’un 118. maddesinde ihale konusu taşınır
malların, 134. maddesinin birinci fıkrasında ihale konusu taşınmaz malların
ihale kesinleşmedikçe ihale alıcısına teslim edilmeyeceği, 134. maddesinin
dokuzuncu fıkrasında ise ihale kesinleşmedikçe ve ihale konusu mal alıcıya
teslim edilmedikçe veya teslime hazır hâle getirilmedikçe ihale bedelinin
alacaklılara ödenmeyeceği belirtilmiştir. İhalenin kesinleşmesinin ihalenin
feshi talebinde bulunulmamasına ya da fesih talebinin reddine karar verilmesine
bağlı olduğu gözetildiğinde ihalenin feshinin talep edilmesi hem borç
ilişkisinin taraflarının hem de ihale alıcısının mağduriyetlerine neden
olabilir.
6. Hacizli bir malın cebri icra yoluyla satılmasından sonra ihaleye
hazırlık aşaması veya ihalenin birtakım usulsüzlükler içerdiği iddiasıyla icra
mahkemesine yapılan satış işleminin iptali talebini içeren ihalenin feshi
istemi takip hukukuna özgü bir yoldur. Bu itibarla ihalenin feshi talebinin
nispi harca ve teminata tabi olduğunu öngören itiraz konusu kurallarla
mahkemeye erişim hakkına sınırlama getirilmektedir.
7. İtiraz konusu kurallar uyarınca haksız ve kötü niyetli olarak
yapılan ihalenin feshi talepleri önlenerek, ihalenin hukuki sonuçlarının bir an
önce doğmasının ve buna engel oluşturabilecek gereksiz başvuruların önüne
geçilmesinin amaçlandığı anlaşılmaktadır.
8. İhalenin feshi talebini ihale alıcısı yönünden nispi harca
bağlayan kuralların, ihale sürecinin gereksiz başvurularla uzamasını önleme
şeklindeki meşru amaca ulaşma bakımından elverişli ve gerekli olduğuna ilişkin
çoğunluğun gerekçesine katılmaktayım. Bununla beraber ihale alıcısı tarafından
yapılan ihalenin feshi taleplerinin kategorik olarak haksız ve kötü niyetli
olduğunun kabulü ihale alıcısı yönünden ağır neticeler doğurabilir. Nitekim
ihale alıcısı tarafından ileri sürülen fesih talebinin haklı bir nedene
dayanması da mümkündür. Bu itibarla ihale alıcısının haklı nedenlerle yapmış
olduğu fesih talepleri yönünden ihale bedeli üzerinden nispi harç
yükümlülüğünün devam ediyor olması ihale alıcısına aşırı bir külfet
yüklemektedir.
9. Açıklanan nedenlerle kuralların, “ihale alıcısı” yönünden
Anayasa’nın 13. ve 36. maddelerine aykırı olduğu düşüncesinde olduğumdan sayın
çoğunluğun görüşüne katılmadım.