ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı : 2024/96
Karar Sayısı : 2024/143
Karar Tarihi : 23/7/2024
R.G.Tarih-Sayı : 10/12/2024-32748
İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN: Ankara Bölge İdare Mahkemesi 12. İdari Dava Dairesi
İTİRAZIN KONUSU: 9/3/1954
tarihli ve 6343 sayılı Veteriner Hekimliği Mesleğinin İcrasına, Türk Veteriner
Hekimleri Birliği ile Odalarının Teşekkül Tarzına ve Göreceği İşlere Dair
Kanun’un 23/1/2008 tarihli ve 5728 sayılı Kanun’un 181. maddesiyle değiştirilen
6. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinin Anayasa’nın 13. ve 20.
maddelerine aykırılığı ileri sürülerek iptaline karar verilmesi talebidir.
OLAY: Çalışma izni
talebinin reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılan davada itiraz konusu
kuralın Anayasa'ya aykırı olduğu kanısına varan Mahkeme, iptali için
başvurmuştur.
I. İPTALİ İSTENEN VE İLGİLİ GÖRÜLEN KANUN HÜKÜMLERİ
A. İptali İstenen Kanun Hükmü
Kanun’un itiraz konusu kuralın da yer aldığı 6. maddesi
şöyledir:
“Madde 6 – (Değişik: 23/1/2008-5728/181 md.)
Aşağıda yazılı haller, veteriner hekimlik mesleğinin
icrasına mani teşkil eder:
a) Türk Ceza Kanununun 53 üncü maddesinde belirtilen
süreler geçmiş olsa bile; kasten işlenen bir suçtan dolayı beş yıl veya daha
fazla süreyle ya da devletin güvenliğine karşı suçlar, Anayasal düzene ve bu
düzenin işleyişine karşı suçlar, (…) zimmet, irtikâp, rüşvet, hırsızlık,
dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat
karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan malvarlığı
değerlerini aklama veya kaçakçılık suçlarından hapis cezasına mahkûm olmak.
b) Bu Kanun ile teşekkül eden Haysiyet veya Yüksek
Haysiyet Divanı kararları ile meslekini icradan menolunmak.
c) Yüksek Haysiyet Divanınca haklarında diplomalarının
istirdadı kararı ittihaz edilmek.”
B. İlgili Görülen Kanun Hükmü
25/5/2005 tarihli ve 5352 sayılı Adli Sicil Kanunu’nun
13/A maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:
“(1) 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu dışındaki kanunların
belli bir suçtan dolayı veya belli bir cezaya mahkûmiyete bağladığı hak
yoksunluklarının giderilebilmesi için, yasaklanmış hakların geri verilmesi
yoluna gidilebilir. Bunun için; Türk Ceza Kanununun 53 üncü maddesinin beşinci
ve altıncı fıkraları saklı kalmak kaydıyla,
a) Mahkûm olunan cezanın infazının tamamlandığı tarihten
itibaren üç yıllık bir sürenin geçmiş olması,
b) Kişinin bu süre zarfında yeni bir suç işlememiş olması
ve hayatını iyi halli olarak sürdürdüğü hususunda mahkemede bir kanaat
oluşması, gerekir.”
II. İLK İNCELEME
1. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü hükümleri uyarınca, Kadir
ÖZKAYA, Hasan Tahsin GÖKCAN, Basri BAĞCI, Engin YILDIRIM, Rıdvan GÜLEÇ, Recai
AKYEL, Yusuf Şevki HAKYEMEZ, Yıldız SEFERİNOĞLU, Selahaddin MENTEŞ, İrfan
FİDAN, Kenan YAŞAR, Yılmaz AKÇİL ve Ömer ÇINAR’ın katılımlarıyla 9/5/2024
tarihinde yapılan ilk inceleme toplantısında öncelikle uygulanacak kural ve
sınırlama sorunları görüşülmüştür.
2. Anayasa’nın 152. ile 30/3/2011
tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri
Hakkında Kanun’un 40. maddelerine göre bir davaya bakmakta olan mahkeme, o dava
sebebiyle uygulanacak bir kanunun veya Cumhurbaşkanlığı kararnamesinin
hükümlerini Anayasa’ya aykırı görmesi hâlinde veya taraflardan birinin ileri
sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varması durumunda bu
hükümlerin iptalleri için Anayasa Mahkemesine başvurmaya yetkilidir. Ancak
anılan maddeler uyarınca bir mahkemenin Anayasa Mahkemesine başvurabilmesi için
elinde yöntemince açılmış ve mahkemenin görev kapsamına giren bir davanın
bulunması, iptali talep edilen kuralın da o davada uygulanacak olması gerekir.
Uygulanacak kural ise bakılmakta olan davanın değişik evrelerinde ortaya çıkan
sorunların çözümünde veya davayı sonuçlandırmada olumlu ya da olumsuz yönde
etki yapacak nitelikteki kurallardır.
3. 6343 sayılı Kanun’un 6. maddesinin birinci fıkrasının
itiraz konusu (a) bendinde veteriner hekimlik mesleğinin icrası için 26/9/2004
tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 53. maddesinde belirtilen süreler
geçmiş olsa bile; kasten işlenen bir suçtan dolayı beş yıl veya daha fazla
süreyle ya da devletin güvenliğine karşı suçlar, anayasal düzene ve bu düzenin
işleyişine karşı suçlar, zimmet, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık,
sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma,
edimin ifasına fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan mal varlığı değerlerini
aklama veya kaçakçılık suçlarından hapis cezasına mahkûm olunmaması gerektiği
ifade edilmiştir.
4. Başvuran Mahkemede görülmekte olan dava anayasal
düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar arasında yer alan silahlı örgüte
üye olma suçundan hükümlü olup infazı tamamlanan davacının veteriner hekim
olarak çalışmasına izin verilmesi talebinin reddine ilişkindir.
5. Bakılmakta olan davanın konusu gözetildiğinde itiraz
konusu kuralın “Türk Ceza Kanununun 53 üncü maddesinde belirtilen süreler
geçmiş olsa bile;…” bölümü ile “…Anayasal düzene ve bu düzenin
işleyişine karşı suçlar….” ve “…hapis cezasına mahkûm olmak.” ibareleri
dışında kalan kısmının bakılmakta olan davada uygulanma imkânı bulunmamaktadır.
Dolayısıyla bendin kalan kısmına ilişkin başvurunun Mahkemenin yetkisizliği
nedeniyle reddi gerekir.
6. Öte yandan, söz konusu bendin “Türk Ceza Kanununun
53 üncü maddesinde belirtilen süreler geçmiş olsa bile;…” bölümü ile“…hapis
cezasına mahkûm olmak.” ibareleri, bakılmakta olan davanın konusu olan Anayasal
düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçların yanı sıra dava konusu
olmayan diğer suçlar yönünden de geçerli ortak kural niteliğindedir. Bu
itibarla anılan bölüm ve ibarenin esasına ilişkin incelemenin “…Anayasal
düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar…” ibaresiyle sınırlı olarak
yapılması gerekir.
7. Açıklanan nedenlerle 9/3/1954 tarihli ve 6343 sayılı
Veteriner Hekimliği Mesleğinin İcrasına, Türk Veteriner Hekimleri Birliği ile
Odalarının Teşekkül Tarzına ve Göreceği İşlere Dair Kanun’un 23/1/2008 tarihli
ve 5728 sayılı Kanun’un 181. maddesiyle değiştirilen 6. maddesinin birinci
fıkrasının (a) bendinin;
A. “Türk
Ceza Kanununun 53 üncü maddesinde belirtilen süreler geçmiş olsa bile;…” bölümü ile “…Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine
karşı suçlar….” ve “…hapis cezasına mahkûm olmak.” ibarelerinin
esasının incelenmesine, esasa ilişkin incelemenin “…Anayasal düzene ve bu
düzenin işleyişine karşı suçlar…” ibaresi ile sınırlı olarak yapılmasına,
B. Kalan kısmının itiraz başvurusunda bulunan Mahkemenin
bakmakta olduğu davada uygulanma imkânı bulunmadığından bu kısma ilişkin başvurunun
Mahkemenin yetkisizliği nedeniyle REDDİNE,
OYBİRLİĞİYLE karar
verilmiştir.
III. ESASIN İNCELENMESİ
8. Başvuru kararı ve ekleri, Raportör Ahmet CANPOLAT
tarafından hazırlanan işin esasına ilişkin rapor, itiraz konusu kanun hükmü,
dayanılan ve ilgili görülen Anayasa kuralları ve bunların gerekçeleri ile diğer
yasama belgeleri okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
A. Anlam ve Kapsam
9. 6343 sayılı Kanun’da veteriner hekimlik mesleğinin
icrası için gerekli şartlar düzenlenmiştir. Anılan Kanun’un 4. maddesinde
gerçek kişiler veya özel hukuk kişileri tarafından istihdam edilen veteriner
hekimlerin bu Kanun’a tabi olduğu ve 8. maddesinde her veteriner hekimin
hayvanların muayene ve tedavisi için bir muayenehane açabileceği
belirtilmiştir.
10. Kanun’un 6. maddesinin birinci fıkrasının (a)
bendinde de veteriner hekimlik mesleğinin icrası için bazı suçlardan mahkûm
olmamak şartı getirilmiştir. Dolayısıyla veteriner hekimlik mesleğini icra
etmek isteyenlerin öncelikle anılan bentte sayılan suçlardan mahkûm olmama
koşulunu taşıması gerekmektedir.
11. İtiraz konusu kuralda anayasal düzene ve bu düzenin
işleyişine karşı suçlardan mahkûm olanların 5237 sayılı Kanun’un 53. maddesinde
belirtilen süreler geçmiş olsa bile veteriner hekimlik mesleğini icra edemeyecekleri
belirtilmiştir.
12. 5237 sayılı Kanun’un Özel Hükümler kitabının Dördüncü
Kısmı’nın 309 ilâ 316. maddelerinden oluşan Beşinci Bölümü’nde anayasal düzene
ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar; Anayasa’yı ihlal, Cumhurbaşkanına
suikast ve fiilî saldırı, yasama organına karşı suç, hükûmete karşı suç, Türkiye
Cumhuriyeti Hükûmetine karşı silahlı isyan, silahlı örgüt, silah sağlama, suç
için anlaşma şeklinde düzenlenmiştir.
13. 5237 sayılı Kanun’un 53. maddesinde ise kişinin
kasıtlı bir suç işlemesi ve bu suçtan dolayı hapis cezasına mahkûm olması
hâlinde mahkûmiyetin kesinleşmesiyle başlayıp hapis cezasının infazı
tamamlanıncaya kadar devam eden hak yoksunluğu öngörülmüştür. Diğer bir deyişle
anılan madde uyarınca belli bir suçtan mahkûmiyete bağlı süresiz hak
yoksunluğundan söz edilemeyeceği anlaşılmaktadır.
14. Buna göre anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine
karşı suçlardan herhangi birini kasten işleyen kişi hakkında 5237 sayılı
Kanun’un 53. maddesi uyarınca hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar hak
yoksunluğu uygulanacaktır. İtiraz konusu kuralda ise bu suçlardan mahkûm
olanların veteriner hekimlik mesleğinin icrasından herhangi bir süre sınırı
olmaksızın yoksun bırakılacağı ifade edilmektedir.
B. İtirazın Gerekçesi
15. Başvuru kararında özetle; itiraz konusu kuralla
anayasal düzene karşı işlenen suçlardan mahkûm olan bir veteriner hekimin
süresiz bir şekilde bu mesleği icra etmesinin engellendiği, bu durumun özel
hayata saygı gösterilmesini isteme hakkına ölçüsüz bir müdahale oluşturduğu
belirtilerek kuralın Anayasa’nın 13. ve 20. maddelerine aykırı olduğu ileri
sürülmüştür.
C. Anayasa’ya Aykırılık Sorunu
16. 6216 sayılı Kanun’un 43. maddesi uyarınca kural,
ilgisi nedeniyle Anayasa’nın 48. ve 49. maddeleri yönünden de incelenmiştir.
17. Anayasa’nın “Çalışma
ve sözleşme hürriyeti” başlıklı 48. maddesinde “Herkes, dilediği alanda
çalışma ve sözleşme hürriyetlerine sahiptir. Özel teşebbüsler kurmak
serbesttir./ Devlet, özel teşebbüslerin millî ekonominin gereklerine ve sosyal
amaçlara uygun yürümesini, güvenlik ve kararlılık içinde çalışmasını sağlayacak
tedbirleri alır.” denilerek çalışma özgürlüğü güvence altına alınmıştır.
18. Anayasa’nın 49. maddesinde de çalışmanın herkesin
hakkı ve ödevi olduğu, devletin çalışanların hayat seviyesini yükseltmek,
çalışma hayatını geliştirmek için çalışanları ve işsizleri korumak, çalışmayı
desteklemek, işsizliği önlemeye elverişli ekonomik bir ortam yaratmak ve
çalışma barışını sağlamak için gerekli tedbirleri alacağı belirtilmiştir.
19. Çalışma özgürlüğü, herkesin dilediği
mesleği seçmede özgür olmasını ve zorla çalıştırılmamayı ifade eder. Birey, bu
özgürlüğünü kullanarak dilediği alanı ve işi seçebilir. Çalışma hakkı ise
bireyin özgür iradesiyle seçtiği mesleği veya işi icra etmesi, devletin de çalışmak
isteyenlere iş temin etmek için gereken tedbirleri almasıdır (AYM, E.2016/141,
K.2018/27, 20/2/2018, § 16).
20. Kural anayasal
düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlardan mahkûm olanların hem özel
muayenehanelerde hem de serbest olarak veteriner hekimlik mesleğini icra
edemeyeceklerini öngörmek suretiyle Anayasa’nın 48. ve 49. maddelerinde güvence
altına alınan çalışma hakkı ve özgürlüğüne sınırlama getirmektedir.
21. Anayasa’nın 13. maddesinde “Temel hak ve
hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde
belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar,
Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin
gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz.” denilmektedir. Buna göre
temel hak ve özgürlüklere sınırlama getiren düzenlemelerin kanunla yapılması,
Anayasa’da öngörülen sınırlama sebebine uygun ve ölçülü olması gerekir.
22. Bu kapsamda çalışma hakkı ve özgürlüğünü sınırlamaya
yönelik bir kanuni düzenlemenin şeklen var olması yeterli olmayıp kuralların
keyfîliğe izin vermeyecek şekilde belirli, ulaşılabilir ve öngörülebilir
düzenlemeler niteliğinde olması gerekir.
23. Esasen temel hak ve özgürlükleri sınırlayan kanunun
bu niteliklere sahip olması Anayasa’nın 2. maddesinde güvenceye alınan hukuk
devleti ilkesinin de bir gereğidir. Hukuk devletinde kanuni düzenlemelerin hem
kişiler hem de idare yönünden herhangi bir duraksamaya ve kuşkuya yer
vermeyecek şekilde açık, net, anlaşılır, uygulanabilir ve nesnel olması, ayrıca
kamu otoritelerinin keyfî uygulamalarına karşı koruyucu önlem içermesi gerekir.
Kanunda bulunması gereken bu nitelikler hukuki güvenliğin sağlanması bakımından
da zorunludur. Zira bu ilke hukuk normlarının öngörülebilir olmasını,
bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini, devletin de
yasal düzenlemelerinde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını
gerekli kılar (AYM, E.2015/41, K.2017/98, 4/5/2017, §§ 153, 154). Dolayısıyla
Anayasa’nın 13. maddesinde sınırlama ölçütü olarak belirtilen kanunilik,
Anayasa’nın 2. maddesinde güvenceye alınan hukuk devleti ilkesi ışığında yorumlanmalıdır.
24. Kuralda hangi suçlardan mahkûmiyetin veteriner
hekimlik mesleğinin icrasına engel olduğu açıkça belirtilmiştir. Anayasal
düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçların 5237 sayılı Kanun’da
düzenlendiği gözetildiğinde kuralın belirli, ulaşılabilir ve öngörülebilir
nitelikte olduğu ve bu yönüyle kanunilik şartını taşıdığı anlaşılmaktadır.
25. Öte yandan sınırlamanın meşru bir amaca dayanması
gerekir. Anayasa’nın 48. ve 49. maddelerinde çalışma hakkı ve özgürlüğü için
herhangi bir sınırlama nedeni belirtilmemiş olmakla birlikte özel sınırlama
nedeni öngörülmemiş hakların da o hakkın doğasından kaynaklanan bazı
sınırlarının bulunduğu kabul edilmektedir. Ayrıca Anayasa’nın başka
maddelerinde yer alan hak ve özgürlükler ile devlete yüklenen ödevler, özel
sınırlama sebebi gösterilmemiş hak ve özgürlüklere sınır teşkil edebilir (AYM,
E.2018/95, K.2023/221, 27/12/2023, § 45).
26. Veteriner hekimler vazifeleri itibarıyla hem hayvan
sağlığının korunmasında hem de hayvanlardan elde edilen gıdaların güvenliğinin
sağlanmasında ve hayvanlardan insanlara bulaşabilen hastalıkların kontrol
altına alınmasında önemli rol oynar. Veteriner hekimlik mesleğinin rolü ve
önemi gözetildiğinde mesleğin icrasına getirilen sınırlamanın amacının mesleğin
onur ve itibarını korumak olduğu değerlendirilmektedir. Mesleğin onur ve
itibarının korunması amacıyla, bazı suçlardan mahkûm olanların bu mesleği icra
etmesinin yasaklanmasının anayasal yönden meşru bir amaca dayandığı kanaatine
varılmaktadır.
27. Bununla birlikte kuralın anayasal bağlamda meşru bir
amacının bulunması yeterli olmayıp sınırlamanın ölçülü olması gerekir.
Anayasa’nın 13. maddesinde güvence altına alınan ölçülülük ilkesi ise elverişlilik,
gereklilik ve orantılılık olmak üzere üç alt ilkeden oluşmaktadır. Elverişlilik
öngörülen sınırlamanın ulaşılmak istenen amacı gerçekleştirmeye elverişli
olmasını, gereklilik ulaşılmak istenen amaç bakımından sınırlamanın
zorunlu olmasını, orantılılık ise hakka getirilen sınırlama ile
ulaşılmak istenen amaç arasında makul bir dengenin gözetilmesi gerekliliğini
ifade etmektedir.
28. Veteriner hekimlik mesleğinin, yer ve zaman
sınırlaması olmaksızın hizmet etmeyi gerektiren bir nitelik taşıması itibarıyla
veteriner hekimlerin tabi olması gereken kanuni ve etik sınırların diğer pek
çok meslekten daha ayrıntılı ve katı şekilde düzenlenmiş olması olağan kabul
edilmelidir. Nitekim kuralda da veteriner hekimlik mesleğinin icrası için bir
kısım suçtan mahkûm olmama şartının getirildiği görülmektedir. Bu yönüyle kuralla
öngörülen sınırlamanın, veteriner hekimlik mesleğinin onur ve itibarının
korunması amacına ulaşılması bakımından elverişli olduğu anlaşılmaktadır.
29. Kuralda veteriner hekimlik mesleğinin icrasına engel
olduğu belirtilen suçların niteliği gözetildiğinde, bunları işleyenlerin
veteriner hekimlik mesleğinin icrasından yasaklanmasının kanun koyucunun takdir
yetkisi kapsamında öngörebileceği bir tedbir olduğu değerlendirilmiştir. Bu
sebeple kuralın veteriner hekimlik mesleğinin onur ve itibarının korunmasına
yönelik amacın gerçekleştirilmesi bakımından gerekli olma şartını sağladığı
sonucuna ulaşılmıştır.
30. Diğer yandan sınırlamanın orantılı olup olmadığı da
ortaya konulmalıdır. Bu itibarla veteriner hekimlik mesleğine ilişkin onur ve
itibarın korunmasına dair tedbirler sonucunda veteriner hekimlik mesleğini icra
etmek isteyenlerin yüklendiği külfet ile hak ve menfaatleri arasında adil bir
dengenin kurulması gerekmektedir. Veteriner hekimlik mesleğini icra etmek
isteyenlere aşırı bir külfet yüklenip yüklenmediğinin denetiminde kuralla
öngörülen sınırlamanın süresiz bir sınırlama olup olmadığı veya hekimlik
mesleğini yeniden icra edebilmeyi sağlayan bir yol bulunup bulunmadığı önem
taşımaktadır.
31. 5352 sayılı Kanun’un 13/A maddesinde yasaklanmış
hakların geri verilmesi kurumu düzenlenmiştir. Anılan maddenin gerekçesinde
5237 sayılı Kanun dışındaki çeşitli kanunlardaki kasıtlı bir suçtan
dolayı belirli süreyle hapis cezasına veya belli suçlardan dolayı
bir cezaya mahkûm olan kişilerin süresiz olarak kullanmaktan yasaklandıkları
hakları tekrar kullanabilmelerine imkân tanıyan bir düzenleme yapılmasına
ihtiyaç duyulduğu belirtilmiştir. Bu kapsamda anılan madde uyarınca,
yasaklanmış hakların geri verilebilmesi için 5237 sayılı Kanun’un 53.
maddesinin beşinci ve altıncı fıkraları saklı kalmak kaydıyla, mahkûm olunan
cezanın infazının tamamlandığı tarihten itibaren üç yıllık bir sürenin geçmiş
olması, kişinin infazın tamamlanmasından itibaren üç yıllık süre içerisinde
yeni bir suç işlememesi ve hayatını iyi hâlli olarak sürdürdüğü hususunda
mahkemede bir kanaatin oluşması gerektiği belirtilmiştir (AYM, E.2023/80,
K.2024/142, 23/7/2024, § 29).
32. Süresiz hak yoksunluğunun oluşturduğu sorunların
çözümü amacıyla getirilen yasaklanmış hakların geri verilmesi kurumunun,
anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlardan mahkûm olanların
veteriner hekimlik mesleğini yeniden icra etmelerine imkân sağlayıp sağlamadığı
hususu, kuralla kişilere aşırı bir külfet yüklenip yüklenmediğinin tespitinde
önem taşımaktadır.
33. Kural uyarınca anayasal düzene ve bu düzenin
işleyişine karşı suçlardan mahkûm olanların özel muayenehane bünyesinde veya
serbest olarak veteriner hekimlik mesleğini icra etmelerinin süresiz olarak
sınırlanmakla beraber yasaklanmış hakların geri verilmesi kararıyla birlikte
belirtilen yerlerde veteriner hekimlik mesleğinin icrasının önünde bir engel
bulunmadığı anlaşılmaktadır (hekimlik mesleği yönünden benzer değerlendirme
için bkz. AYM, E.2023/80, K.2024/142, 23/7/2024, § 31). Bu kapsamda,
yasaklanmış hakların geri verilebilmesi için mahkûm olunan cezanın infazının
tamamlandığı tarihten itibaren üç yıllık bir sürenin geçmiş olması, kişinin
infazın tamamlanmasından itibaren üç yıllık süre içerisinde yeni bir suç
işlememesi ve hayatını iyi hâlli olarak sürdürdüğü hususunda mahkemede bir
kanaatin oluşması şartlarının kişiye aşırı külfet yükleyip yüklemediğinin de
ayrıca değerlendirilmesi gerekmektedir.
34. Bu bağlamda infazın tamamlanmasından itibaren geçmesi
gereken üç yıllık süre şartıyla veteriner hekimlik mesleğinin özel muayenehane
bünyesinde veya serbest olarak icrasının süresiz olarak sınırlanmadığı ve bu üç
yıllık sürenin veteriner hekimlik mesleğinin niteliği gözetildiğinde makul ve
orantılı olduğu anlaşılmaktadır (hekimlik mesleği yönünden benzer değerlendirme
için bkz. AYM, E.2023/80, K.2024/142, 23/7/2024, § 32).
35. Öte yandan yasaklanmış hakların geri verilmesi için
üç yıllık süre içerisinde yeni bir suç işlememe ve hayatın iyi hâlli olarak
sürdürüldüğü hususunda mahkemede kanaatin oluşması şartı arandığından bu konuda
hâkimin takdir yetkisi bulunmaktadır. Bununla beraber iyi hâlin belirlenmesinde
üç yıl içerisinde yeni bir suçun işlenmemesinin etkili olduğu gözetildiğinde
hâkime sınırsız bir takdir yetkisinin verilmediği anlaşılmaktadır. Kaldı ki
anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçların niteliği, toplumda
oluşturduğu etki düşünüldüğünde, veteriner hekimlik mesleğinin icrasını
sağlayacak kararda hâkime verilen takdir yetkisinin veteriner hekimlik
mesleğinin onur ve itibarının korunması amacına hizmet edeceği açıktır
(hekimlik mesleği yönünden benzer değerlendirme için bkz. AYM, E.2023/80,
K.2024/142, 23/7/2024, §§ 33, 34).
36. Bu itibarla kuralla anayasal düzene ve bu düzenin
işleyişine karşı suçlardan mahkûm olanların veteriner hekimlik mesleğini özel
muayenehane bünyesinde veya serbest olarak icra etmeleri bakımından bir hak
yoksunluğu getirilmekte ise de yasaklanmış hakların geri verilmesi kurumuyla bu
hak yoksunluğunun esasında süresiz olmadığı, bu sürenin yeni kurumla birlikte
diğer şartların yanında üç yılla sınırlandırıldığı ve veteriner hekimlik
mesleğinin icrası için anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlardan
mahkûm olanlara aşırı bir külfet yüklemediği anlaşılmaktadır (hekimlik mesleği
yönünden benzer değerlendirme için bkz. AYM, E.2023/80, K.2024/142, 23/7/2024, §
35).
37. Açıklanan nedenlerle kural, Anayasa’nın 13., 48. ve
49. maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir.
Hasan Tahsin GÖKCAN, Engin YILDIRIM, Yusuf Şevki
HAKYEMEZ, Yıldız SEFERİNOĞLU, Selahaddin MENTEŞ ve Kenan YAŞAR bu görüşe
katılmamışlardır.
Kuralın Anayasa’nın 20. maddesine de aykırı olduğu ileri
sürülmüş ise de bu bağlamda belirtilen hususların Anayasa’nın 13., 48. ve 49.
maddeleri kapsamında ele alınmış olması nedeniyle Anayasa’nın 20. maddesi
yönünden ayrıca bir inceleme yapılmasına gerek görülmemiştir.
IV. HÜKÜM
9/3/1954 tarihli ve 6343 sayılı Veteriner Hekimliği
Mesleğinin İcrasına, Türk Veteriner Hekimleri Birliği ile Odalarının Teşekkül
Tarzına ve Göreceği İşlere Dair Kanun’un 23/1/2008 tarihli ve 5728 sayılı
Kanun’un 181. maddesiyle değiştirilen 6. maddesinin birinci fıkrasının (a)
bendinde yer alan “...Anayasal düzene ve
bu düzenin işleyişine karşı suçlar,...” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olmadığına ve itirazın REDDİNE, Hasan Tahsin GÖKCAN, Engin YILDIRIM, Yusuf Şevki HAKYEMEZ,
Yıldız SEFERİNOĞLU, Selahaddin MENTEŞ ile Kenan YAŞAR’ın karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA 23/7/2024 tarihinde
karar verildi.
Başkan
Kadir ÖZKAYA
|
Başkanvekili
Hasan Tahsin GÖKCAN
|
Başkanvekili
Basri BAĞCI
|
Üye
Engin YILDIRIM
|
Üye
Rıdvan GÜLEÇ
|
Üye
Recai AKYEL
|
Üye
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
|
Üye
Yıldız SEFERİNOĞLU
|
Üye
Selahaddin MENTEŞ
|
Üye
İrfan FİDAN
|
Üye
Kenan YAŞAR
|
Üye
Muhterem İNCE
|
Üye
Yılmaz AKÇİL
|
Üye
Ömer ÇINAR
|
|
|
|
|
KARŞIOY GEREKÇESİ
1. Kişinin işlediği suçlardan dolayı hükmedilen hapis
cezasına bağlı olarak 5237 sayılı TCK’nın 53/1e,2. maddesi gereği cezasının
infazı tamamlanıncaya kadar mesleğini yapamama yönünde hak yoksunluğu
uygulanacaktır. Bundan ayrıca İncelemeye konu 6343 sayılı Kanunun 6. maddesinin
1. fıkrasının a bendindeki “Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı
suçlar” ibaresi uyarınca, anılan suçlardan birini kasten işleyen kişi hakkında
veteriner hekimlik mesleğinin icrasından süre sınırı olmaksızın yoksun bırakılacağı
öngörülmektedir. Başka deyişle bu durumdaki veteriner hekimler ömür boyunca
özel muayene açıp çalışamayacakları gibi başkasının yanında da veteriner hekim
olarak çalışamayacaklardır.
2. Çoğunluk gerekçesinde incelenen kurala karşın 5332
sayılı Adli Sicil Kanununun 13/A maddesinde düzenlenen yasaklanmış hakların
geri verilmesi kurumu ile birlikte incelenerek, anılan yasal yol gereği
anayasal düzene karşı suçtan mahkum olanların cezalarının infazından sonra üç
yıllık sürenin geçmesi ve mahkemenin bu sürede hayatını iyi halli olarak
sürdürdüğü konusunda olumlu kanaate varması durumunda hak yoksunluğunun
kalkacağı görüşünden hareket edilmiş ve bu gerekçelerle kuralın Anayasa’ya
aykırı olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
3. Bu konunun değerlendirilebilmesi için ilgili
kanunların düzenlenme tarihleriyle birlikte anlam ve kapsamlarına göz
atılmalıdır. Adli Sicil Kanununun 13/A maddesi, 6.12.2006 tarihli ve 5560
sayılı Kanunun 38. maddesiyle 5332 sayılı Kanuna eklenmiştir. Türk Ceza Kanunu
ise 1 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Öte yandan 6343 sayılı
Veteriner Hekimliği Mesleğinin İcrasına; Türk Veteriner Hekimleri Birliği ile
Odalarının Teşekkül Tarzına ve Göreceği İşlere Dair Kanunun veterinerlik
mesleğini yapmaya hak kazananlara hak yoksunluğunu düzenleyen 6. maddesi ise
23.1.2008 tarihli ve 5728 sayılı Kanunun 181. maddesiyle düzenlenmiştir.
Görüldüğü üzere veteriner hekimlere hak yoksunluğunu getiren özel düzenleme,
gerek TCK ve gerekse Adli Sicil Kanununun 13/A maddesinden sonra, başka deyişle
ilgili kurallar bilinerek düzenlenmiştir. Bu nedenle incelenen kural veteriner
hekimlik mesleğine ilişkin özel düzenleme niteliğindedir.
4. İncelenen 6/1-a madde ve bendinin ilk cümlesi “Türk
Ceza Kanununun 53. maddesinde belirtilen süreler geçmiş olsa bile” ibaresiyle
başlamaktadır. Böylece Kanun koyucunun bu özel düzenleme ile anılan bentte
sayılan suçlar ve bu arada anayasal düzene karşı işlenen suçlardan mahkumiyet
halinde süresiz bir hak yoksunluğu öngördüğü sonucunun çıkarılması
gerekmektedir.
5. Şüphesiz kamu görevinde istihdam edileceklerle ilgili
sınırlamalar meşru amaçlar çerçevesinde ayrıca değerlendirilebilir. Bununla
birlikte kanunla bir meslek mensubunun özel yaşamında hayatını kazanma
imkanından süresiz olarak yoksun bırakılmasının demokratik toplumda gerekliliği
ve orantılılığı oldukça tartışmalı hale gelecek ve bu durumun Anayasa’nın 13.,
48, 49. maddeleriyle bağdaştırılması güç olabilecektir. Nitekim AYM’nin 2008/17
E., 2010/44 K. sayılı ve 25.2.2010 sayılı kararında benzer değerlendirmelerle
28. maddedeki bir kısım suçlarla bağlantılı olarak iptal kararı verilmiştir. İptal
gerekçesinde, kuraldaki düzenlemelerde meslek veya görevlerin özellikleri,
suçların ve cezaların niteliği, cezalar miktarına bakılmaksızın ve bir
kademelendirme yapılmaksızın eylemle orantısız bir hak yoksunluğu
öngörülmesinin adaletli olmadığı ve hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmadığı
belirtilmiştir. Benzer değerlendirmeler Mahkemenin 2008/80 E., 2011/81 K.,
18.5.2011 ile 2012/61 E., 2012/135 K., 27.9.2012 tarih ve sayılı kararlarında
da yapılmıştır. Öte yandan belirtilen iptal gerekçelerine karşın kamu
görevlileri bakımından Danıştay kararlarında Adli Sicil Kanununun 13/A
maddesindeki süreler geçse ve yasaklanmış hakların iadesine karar verilse dahi
657 sayılı DMK’nun 48. maddesi uyarınca anılan maddede sayılan suçlardan mahkum
olanların devlet memurluğuna girmelerinin mümkün olmadığı belirtilmektedir
(bkz. Danıştay İDDK 27.6.2022, E. 2022/1141, K. 2022/2318; 5.10.2023, E.
2023/444, K. 2023/1833).
6. Öte yandan çoğunluk gerekçesindeki gibi 5332 sayılı
Kanunun 13/A maddesindeki düzenlemenin buna istisna oluşturduğu
düşünülmekteyse, bu özel düzenlemede bu hususun da belirtilmesi gerekirdi.
Kuralın bu düzenleniş biçimi karşısında ihtilaflı yorum veya içtihatlarla bu
imkanın tanındığına ilişkin değerlendirmeler, kanundaki belirsizliği ve kalite
sorununu aşmaya yeterli olmayacaktır. Bu tür değerlendirmeler uygulamanın
gelecekte aksi yönde gelişmesini önleme güvencesini taşımamaktadır. Açıkladığım
hukuki gerekçeler karşısında incelenen kuralın iptal edilmesi gerektiği
görüşündeyim.
|
|
|
|
Başkanvekili
Hasan Tahsin GÖKCAN
|
KARŞIOY
İtiraz konusu kurala ilişkin E.2023/80, K.2024/142 sayılı
dosyada belirttiğimiz gerekçelerle çoğunluk görüşüne iştirak edilmemiştir.
Üye
Engin YILDIRIM
|
Üye
Yıldız SEFERİNOĞLU
|
Üye
Selahaddin MENTEŞ
|
Üye
Kenan YAŞAR
|
KARŞIOY GEREKÇESİ
1. Mahkememiz çoğunluğunun 9/3/1954 tarihli ve 6343 sayılı Veteriner Hekimliği Mesleğinin
İcrasına, Türk Veteriner Hekimleri Birliği ile Odalarının Teşekkül Tarzına ve
Göreceği İşlere Dair Kanun’un 23/1/2008 tarihli ve 5728 sayılı Kanun’un 181.
maddesiyle değiştirilen 6. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinin “Türk
Ceza Kanununun 53 üncü maddesinde belirtilen süreler geçmiş olsa bile;…” bölümü
ile “…Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar…” ve
“…hapis cezasına mahkûm olmak.” ibarelerinin Anayasa’ya aykırı olmadığına ilişkin kanaatine katılmamaktayım.
2. Dava konusu ibarelerin yer aldığı Kanun’un 6. maddesinde veteriner hekimlik mesleğinin
icrası için bazı suçlardan mahkum olmamak sayılmış olup bunlar içerisinde
birinci fıkrada Türk Ceza Kanunu’nun 53. maddesinde belirtilen süreler geçmiş
olsa bile anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçtan hapis cezasına
mahkûm olmamak da yer almaktadır.
3. Mahkememiz çoğunluğu yaptığı değerlendirmede kuralla veteriner
hekimlik için bir hak yoksunluğu getirilmekte ise de yasaklanmış hakların geri
verilmesi kurumuyla bu hak yoksunluğunun esasında süresiz olmadığı, bu sürenin
yeni kurumla birlikte diğer koşulların yanında üç yılla sınırlandırıldığı, bu sürenin
de veteriner mesleğinin icrası için anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine
karşı suçlardan mahkûm olanlara aşırı bir külfet yüklemediği sonucuna ulaşarak
kuralın Anayasa’nın 13., 48. ve 49. maddelerine aykırı olmadığı sonucuna
ulaşmıştır (Bkz.: §§ 36-37).
4. Öncelikle ifade etmek gerekir kural kamu veya özel
sektör ayırımı yapmaksızın veteriner hekimlik mesleğinin icrasını
sınırlandırmaktadır. Ancak veteriner hekimlik mesleğinin icrasının
sınırlandırılabilmesi için anayasal düzene
ve bu düzenin işleyişine karşı suçtan hapis cezasına mahkûm edilmiş olmak şartı
yer almaktadır. Öte yandan kural gereği bu suçtan mahkumiyetin bir sonucu olarak
kişi veteriner hekimlik mesleğinin icrasını herhangi bir süre sınırı olmaksızın
gerçekleştiremeyecektir.
5. Veteriner hekimlik mesleğinin icrasının bu şekilde
süre sınırı olmaksızın sınırlandırılması çoğunluk kararında ifade edildiği
biçimde meşru bir amaca dayanır olsa bile dava konusu kural bu tür mahkumiyet
alan veteriner hekimler açısından Anayasa’nın 48. ve 49. maddelerinde güvence
altına alınan çalışma ve sözleşme özgürlüğü ile çalışma hakkına ölçüsüz bir
sınırlama getirmektedir.
6. Nitekim bu minvalde yapılan bir bireysel başvuruda
Anayasa Mahkemesi güveni kötüye kullanmak suçundan aldığı mahkûmiyet kararının bir sonucu olarak başvurucunun
hekimlik mesleğindeki hak ve yetkilerini kullanmasının ömür boyu yasaklanması
nedeniyle özel hayata saygı hakkının ihlal edildiğine karar vermiştir (Bkz.: Ahmet
Gödeoğlu, B. No: 2018/28616, 17/11/2021, §§
45-52).
7. Her ne kadar bireysel başvuru
kararındaki bu gerekçeyi Mahkememiz çoğunluğu bu kararda revize ederek dava
konusu kuralla veteriner hekimlik için bir
hak yoksunluğu getirilmekte ise de yasaklanmış hakların geri verilmesi
kurumuyla bu hak yoksunluğunun esasında süresiz olmadığını, bu sürenin
yasaklanmış hakların geri verilmesi kurumuyla birlikte diğer koşulların yanında
üç yılla sınırlandırıldığını ve öngörülen sürenin veteriner hekimlik mesleğinin
icrası için anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlardan mahkûm
olanlara aşırı bir külfet yüklemediğini belirtmiştir (Bkz.: § 36).
Bununla birlikte kanaatimizce burada veteriner hekimlerin anılan haklarına yine
de ölçüsüz bir müdahale söz konusudur.
8. Somut kural bağlamında veteriner hekimlerin hak
yoksunluğu, asıl cezanın çektirilmesi sonrasında 25/5/2005 tarih ve 5352 sayılı
Adli Sicil Kanunu’na 6/12/2006 tarih ve 5560 sayılı Çeşitli Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun'un 38. maddesiyle eklenen 13/A maddesinde
yeniden düzenlenen yasaklanmış hakların geri verilmesi yolu işletilerek mahkûm
olunan cezanın infazının tamamlandığı tarihten itibaren üç yıllık bir sürenin
geçmiş olması, kişinin infazın tamamlanmasından itibaren üç yıllık süre
içerisinde yeni bir suç işlememesi ve hayatını iyi halli olarak sürdürdüğü
hususunda mahkemede bir kanaatin oluşması durumunda kaldırılabilmektedir.
9. Bununla birlikte ifade etmek gerekir ki yasaklanmış
hakların geri verilmesi otomatik biçimde işleyen ve öngörülen bu üç şartın
birlikte gerçekleşmesi durumunda her halde olumlu sonuç alınabilen etkili bir
yol şeklinde sonuç vermeye müsait olmaktan uzaktır. Zira Kanun’daki düzenleniş
biçiminde de “kanunların belli bir suçtan dolayı veya belli bir cezaya
mahkûmiyete bağladığı hak yoksunluklarının giderilebilmesi için” yasaklanmış hakların geri verilmesi yoluna
gidilebileceği ifade edilmektedir. Ek olarak, buradaki “gidilebileceği”
şeklindeki ifade mahkum olan kişiye yönelik olarak kullanılmış olsa dahi bu
konuda verilecek kararda bu üç şartın içerisinde yer alan “hayatını iyi
halli olarak sürdürdüğü hususunda mahkemede bir kanaat oluşması” şeklinde
hakime takdir yetkisi tanıyan bir ibare bulunduğu dikkate alınmalıdır.
10. Elbette hakimlerin takdirlerini Anayasa’nın 138.
maddesinin birinci fıkrasında da vurgulandığı üzere “Anayasaya, kanuna ve
hukuka uygun olarak vicdani kanaatlerine göre” kullanması gerekmektedir.
Ancak diğer iki şart olan cezanın infazının
tamamlandığı tarihten itibaren üç yıllık bir sürenin geçmiş olması ve kişinin
infazın tamamlanmasından itibaren üç yıllık süre içerisinde yeni bir suç
işlememesi gibi net şartların varlığına rağmen yine de “hayatını iyi halli olarak sürdürdüğü hususunda mahkemede
bir kanaat oluşması” şartına yer
verilmesi uygulamada takdire bağlı olarak olumsuz sonuçlar ortaya çıkmasının
ihtimal dahilinde olduğunu akla getirmektedir.
11. Uygulamada yasaklanmış hakların geri verilmesi yoluna
başvurulduğunda karşılaşılan kimi olumsuz örnekler de bu endişeyi haklı
çıkarmakta olup bu durum dava konusu kuralın Anayasa’ya uygunluk denetiminde bu
hususun da dikkate alınması gerektiğini göstermektedir. Zira burada takdire
bağlı kullanımın, uygulamada karşılaşılan kimi örneklerde de görülebileceği
üzere bu hakkın kullanımını etkisizleştirebileceğinden kuralın Anayasa’ya
uygunluk denetiminde bu hususun da gözden uzak tutulmaması gerekmektedir.
12. Nitekim Anayasa Mahkemesine yapılan bir bireysel
başvuruda verilen ihlal kararı bu konudaki uygulamanın nasıl amacına uygun
sonuç vermediğini göstermektedir. Almış olduğu cezalara ilişkin kararların
kesinleşip yerine getirildiği, infaz tarihlerinin üzerinden 16 yıla yakın bir
sürenin geçtiği ileri sürülerek kanunda belirtilen şartların gerçekleştiğini
iddia eden başvurucu asliye ceza mahkemesinden memnu hakların iadesi talebinde
bulunmuştur. Bunun üzerine derece mahkemelerince hayatını iyi halli olarak
sürdürdüğü hususunda yeterli kanaat oluşmadığından talebi yerinde görülmemiştir.
Yapılan başvuru üzerine Anayasa Mahkemesi, başvurucunun ayrı ve açık bir
yanıt verilmesini gerektiren ve talebinin kabul edilebilmesine neden olabilecek
nitelikte olan "hakkındaki cezaların infazının tamamlandığı tarihten
itibaren 16 yıllık bir sürenin geçmiş olduğuna" dair iddiasının
tartışılmamış ve karşılanmamış olmasını başvurucunun Anayasa'nın 36. maddesinde
güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki gerekçeli karar
hakkının ihlali olarak değerlendirmiştir (Bkz.: Mümtaz Bekci, B. No:
2014/16269, 8/11/2017, §§ 29-31).
13. Ek olarak bahse konu mesleğin veteriner hekimlik
mesleği olduğu göz önünde tutulduğunda yasaklanmış hakların geri verilmesi
yoluna ancak asıl cezanın infazının tamamlanmasından itibaren üç yıl geçtikten
sonra başvurulabilmesi de ölçüsüzlüğü daha net biçimde göstermektedir. Zira
kişi zaten asıl cezayı çekmiştir. Buna rağmen veteriner hekimlik mesleğinin
icrası için üç yıllık bir sürenin geçmesini beklemek veteriner hekimlerin
Anayasa’nın 48. ve 49. maddelerinde güvence altına alınan çalışma ve sözleşme özgürlüğü ile çalışma hakkına yapılan
müdahaleyi daha da ölçüsüz hale sokacaktır. Dolayısıyla asıl cezanın infazıyla
birlikte veteriner hekimlik mesleğinin icrasını engelleyen güvenlik tedbirinin
sona ermemesi somut kural bağlamında ölçüsüzlüğü daha da belirginleştirmektedir.
14. Bu nedenle infazın tamamlanmasından sonraki geçmesi
gereken üç yıllık bekleme süresi ile ilgili olarak çoğunluk kararındaki “üç
yıllık süre şartıyla veteriner hekimlik mesleğinin özel muayenehane bünyesinde
veya serbest olarak icrasının süresiz olarak sınırlanmadığı ve bu üç yıllık
sürenin veteriner hekimlik mesleğinin niteliği gözetildiğinde makul ve orantılı
olduğu” (§ 34) biçimindeki gerekçeye
de katılmak mümkün değildir.
15. Sonuç olarak yukarıda sıralanan gerekçeyle 9/3/1954 tarihli ve 6343 sayılı Veteriner Hekimliği
Mesleğinin İcrasına, Türk Veteriner Hekimleri Birliği ile Odalarının Teşekkül
Tarzına ve Göreceği İşlere Dair Kanun’un 23/1/2008 tarihli ve 5728 sayılı
Kanun’un 181. maddesiyle değiştirilen 6. maddesinin birinci fıkrasının (a)
bendinde yer alan “…Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar…”
ibaresinin kişilerin Anayasa’nın 48. ve 49.
maddelerinde güvence altına alınan çalışma
ve sözleşme özgürlüğü ile çalışma hakkına yapılan müdahaleyi ölçüsüz hale
getirdiği için Anayasa’nın 13., 48. ve 49. maddelerine aykırı olduğundan iptali
gerektiği kanaatiyle Mahkememiz çoğunluğunun aksi yöndeki kararına
katılmamaktayım.