ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı : 2022/100
Karar Sayısı : 2023/114
Karar Tarihi : 22/6/2023
R.G.Tarih-Sayı :
19/9/2023-32314
İPTAL DAVASINI AÇAN: Türkiye
Büyük Millet Meclisi üyeleri Engin ALTAY, Özgür ÖZEL, Engin ÖZKOÇ ile birlikte
131 milletvekili
İPTAL DAVASININ KONUSU:
8/6/2022 tarihli ve 7409 sayılı Avukatlık Kanunu ile Türk Borçlar Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un;
A. 2. maddesiyle 19/3/1969 tarihli ve 1136 sayılı Avukatlık
Kanunu’nun 177. maddesinin değiştirilen ikinci fıkrasının birinci cümlesinin,
B. 3. maddesiyle 1136
sayılı Kanun’un 180. maddesinin dördüncü fıkrasına eklenen altıncı cümlede yer
alan “…yüzde kırkı o ilde bulunan barolar arasında eşit olarak, kalanı ise…”
ibaresinin,
Anayasa’nın 2., 9., 10., 36. ve 138. maddelerine
aykırılığı ileri sürülerek iptallerine ve yürürlüklerinin durdurulmasına karar
verilmesi talebidir.
I. İPTALİ
İSTENEN KANUN HÜKÜMLERİ
Kanun’un dava konusu kuralların da yer aldığı;
1. 2. maddesiyle 1136 sayılı Kanun’un 177. maddesinin
değiştirilen ikinci fıkrası şöyledir:
“(Ek ikinci fıkra:11/7/2020-7249/20 md.) (Değişik
fıkra:8/6/2022-7409/2 md.) Birden fazla baronun bulunduğu illerde her
bir baro tarafından adli yardım bürosu oluşturulur. Yargı mercilerinin
talebi üzerine yapılacak görevlendirmeler, Türkiye Barolar Birliği tarafından
oluşturulan elektronik bilişim sistemi üzerinden o ildeki avukatlar arasında
eşitlik gözetilerek yapılır.”
2. 3. maddesiyle 1136 sayılı Kanun’un dördüncü fıkrasına
cümlelerin eklendiği 180. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
“Büronun gelir ve giderleri
Madde 180 – (Değişik : 2/5/2001 - 4667/88 md.)
Adli yardım bürosunun gelirleri şunlardır:
a) İki yıl öncesine ait kesin hesap sonuçlarına göre tespit
edilen toplam miktarlar esas alınarak 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı (1),
(2) ve (3) sayılı tarifelere göre alınan harçların yüzde üçü ile idarî
nitelikteki para cezaları hariç olmak üzere para cezalarının yüzde üçü,
…
Birinci fıkranın (a) bendine göre hesaplanacak ödenek,
Maliye Bakanlığınca her yıl Mart ayının sonuna kadar Türkiye Barolar Birliği
hesabına aktarılır. Bu paralar, münhasıran adlî yardım için kullanılır ve yılı
içinde harcanmayan paralar, ertesi yıla aynen aktarılır. (Ek
cümleler:8/6/2022-7409/3 md.) Paraların barolar arasındaki dağıtımında puanlama
esas alınır. Her baroya öncelikle beş temel puan verilir. Verilen temel puana,
her elli üye avukat için bir puan, ayrıca il nüfusu esas alınarak her beş bin nüfus
için bir puan eklenir. Birden fazla baronun bulunduğu illerde, her beş bin
nüfus için tespit edilecek toplam puanın yüzde kırkı o ilde bulunan barolar
arasında eşit olarak, kalanı ise o ilde levhaya kayıtlı toplam avukat
sayısına bölündükten sonra elde edilen rakamın her baronun üye sayısına çarpımı
sonucu elde edilecek puana göre dağıtılır. Bu paraların barolar arasındaki
dağıtımı ve kullanılmasına ilişkin hususlar, Türkiye Barolar Birliği tarafından
çıkarılan yönetmelikle düzenlenir.
…”
II. İLK İNCELEME
1. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü hükümleri uyarınca Hasan
Tahsin GÖKCAN, Kadir ÖZKAYA, Muammer TOPAL, M. Emin KUZ, Rıdvan GÜLEÇ, Recai
AKYEL, Yusuf Şevki HAKYEMEZ, Yıldız SEFERİNOĞLU, Selahaddin MENTEŞ, İrfan FİDAN
ve Kenan YAŞAR’ın katılımlarıyla 8/9/2022 tarihinde yapılan ilk inceleme
toplantısında dosyada eksiklik bulunmadığından işin esasının incelenmesine,
yürürlüğü durdurma talebinin esas inceleme aşamasında karara bağlanmasına
OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir.
III. ESASIN İNCELENMESİ
2. Dava dilekçesi ve ekleri, Raportör Onur MERCAN
tarafından hazırlanan işin esasına ilişkin rapor, dava konusu kanun hükümleri,
dayanılan ve ilgili görülen Anayasa kuralları ve bunların gerekçeleri ile diğer
yasama belgeleri okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
A. Kanun’un 2. Maddesiyle
1136 Sayılı Kanun’un 177. Maddesinin Değiştirilen İkinci Fıkrasının Birinci
Cümlesinin İncelenmesi
1. Anlam ve Kapsam
3. 1136 sayılı Kanun’un 76.
maddesinde baroların avukatlık mesleğini
geliştirmek, meslek mensuplarının birbirleri ve iş sahipleri ile olan
ilişkilerinde dürüstlüğü, güveni sağlamak, meslek düzenini, ahlakını,
saygınlığını, hukukun üstünlüğünü, insan haklarını savunmak ve korumak ile
avukatların ortak ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla tüm çalışmaları yürüten,
tüzel kişiliği bulunan, çalışmalarını demokratik ilkelere göre sürdüren kamu
kurumu niteliğinde meslek kuruluşları olduğu belirtilmiştir.
4. Anılan Kanun’un 77. maddesinin
birinci fıkrasının birinci cümlesinde bölgesi
içinde en az otuz avukat bulunan her il merkezinde bir baronun kurulacağı,
üçüncü cümlesinde ise beş binden fazla avukatın bulunduğu illerde asgari iki
bin avukatla bir baronun kurulabileceği öngörülmüştür.
5. Söz konusu maddenin üçüncü
fıkrasında baroların kuruluşlarını Türkiye Barolar Birliğine (TBB) bildirmekle
tüzel kişilik kazanacağı, aynı ilde yeni bir baronun kurulması hâlinde TBB’nin
tüzel kişilik kazanma tarihini esas almak ve birden başlamak suretiyle baroları
ilin adıyla numaralandıracağı belirtilmiştir.
6. Kanun’un 176. maddesinde adli
yardım, avukatlık ücretlerini ve diğer yargılama giderlerini karşılama imkânı
bulunmayanlara Kanun’da yazılı avukatlık hizmetlerinin sağlanması şeklinde
tanımlanmış, 95. maddesinin ikinci fıkrasının (11) numaralı bendinde adli yardım
bürosunu (büro) kurup yönetmek baro yönetim kurulunun (yönetim kurulu)
görevleri arasında sayılmıştır.
7. 177. maddenin birinci
fıkrasında ise adli yardım hizmetinin baro merkezlerinde yönetim kurullarınca
avukatlar arasından oluşturulan büro tarafından yürütüleceği, yönetim kurulunun
ayrıca baro merkezi dışında avukat sayısı beşten çok olan her yargı çevresinde
de bir avukatı büro temsilcisi olarak görevlendirebileceği, büro ve
temsilcilerin yönetim kurulunun gözetimi altında çalışacakları belirtilmiştir.
8. Anılan maddenin ikinci
fıkrasının dava konusu birinci cümlesinde birden fazla baronun bulunduğu
illerde her bir baro tarafından büronun oluşturulacağı, ikinci cümlesinde ise
yargı mercilerinin talebi üzerine yapılacak görevlendirmelerin TBB tarafından
oluşturulan elektronik bilişim sistemi üzerinden o ildeki avukatlar arasında
eşitlik gözetilerek yapılacağı belirtilmiştir.
9. Kurala göre birden fazla
baronun bulunduğu illerde adli yardımla ilgili iş ve işlemleri yürütmek üzere
her bir yönetim kurulu tarafından büro kurulacaktır. Başka bir ifadeyle birden
fazla baronun bulunduğu illerde baro sayısı kadar büro bulunacak ve adli yardım
talepleri bu bürolara iletilebilecektir.
2. İptal Talebinin Gerekçesi
10. Dava dilekçesinde özetle;
birden fazla baronun bulunduğu illerde büronun baroların eşit olarak temsili
esas alınmak suretiyle oluşturulacağına ilişkin düzenlemenin yürürlüğe
girmesinin üzerinden iki yıl geçmeden dava konusu kuralla anılan düzenlemede değişikliğe
gidilerek her bir baro tarafından ayrı bir büronun kurulmasının öngörüldüğü,
kuralın genel bütçeden ayrılan payın barolar arasında paylaşılmasını düzenleyen
dava konusu diğer kuralla birlikte değerlendirilmesi gerektiği, buna göre
kuralın siyasi iktidara yakın barolara rağbet gösterilmemiş olması nedeniyle
öngörüldüğü, adli yardımın kişilere adil yargılanma hakkı bağlamında avukatlık
hizmeti sunulmasını sağlayan bir kamu hizmeti olduğu, Anayasa Mahkemesinin norm
denetiminde verdiği kararla tek büro sisteminin adaletsizliğe neden olmadığının
ve kamu yararına yönelik olduğunun tespit edildiği, birden fazla büro
kurulmasının ise Anayasa Mahkemesinin anılan kararıyla bağdaşmadığı, kuralın
bürolara siyasi kimlik atfedilmesine neden olacağı, bu durumun ise tarafsızlığı
zedeleyeceği ve adil yargılanma hakkını ihlal edeceği, adli yardım taleplerinin
bürolarca aynı şekilde değerlendirilmesini ve başvurusu reddedilen kişilerin
diğer büroya başvurmak zorunda kalmalarını önleyecek bir güvencenin de
öngörülmediği belirtilerek kuralın Anayasa’nın 2., 9., 36. ve 138. maddelerine
aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
3. Anayasa’ya Aykırılık Sorunu
11. 30/3/2011 tarihli ve 6216
sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un
43. maddesi uyarınca kural ilgisi nedeniyle Anayasa’nın 135. maddesi yönünden
de incelenmiştir.
12. Anayasa’nın 135. maddesinin
birinci fıkrasında “Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ve üst
kuruluşları; belli bir mesleğe mensup olanların müşterek ihtiyaçlarını
karşılamak, mesleki faaliyetlerini kolaylaştırmak, mesleğin genel menfaatlere
uygun olarak gelişmesini sağlamak, meslek mensuplarının birbirleri ile ve halk
ile olan ilişkilerinde dürüstlüğü ve güveni hakim kılmak üzere meslek disiplini
ve ahlakını korumak maksadı ile kanunla kurulan ve organları kendi üyeleri
tarafından kanunda gösterilen usullere göre yargı gözetimi altında, gizli oyla
seçilen kamu tüzelkişilikleridir.” denilmektedir.
13. 1136 sayılı Kanun’un 76.
maddesine göre barolar da kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşlarıdır. Bu
itibarla barolar Anayasa’nın 135. maddesinde düzenlenen güvencelerden
yararlanacak ve anılan maddede öngörülen ilkelere uygun şekilde faaliyette
bulunacaktır.
14. Söz konusu Kanun’un 77. maddesinin birinci fıkrasının üçüncü cümlesinde beş binden fazla avukatın bulunduğu
illerde asgari iki bin avukatla bir baronun kurulabileceği öngörülmek suretiyle
aynı ilde birden fazla baronun bulunabilmesine imkân tanınmıştır. Dava konusu
kuralda ise anılan cümleye göre baro kurulması nedeniyle birden fazla baronun
bulunduğu illerde her bir baro tarafından ayrı bir büronun oluşturulması
öngörülmüştür. Başka bir deyişle kuralla birden fazla baro bulunan illerde adli
yardım hizmetini tek bir büronun yürütmesinin yerine baro sayısı kadar büronun
yürütmesi öngörülmüştür.
15. Anayasa’nın 135. maddesinde
kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşlarının aynı bölgede birden fazla
oluşturulmasına engel teşkil eden bir hüküm bulunmaması nedeniyle aynı ilde
birden fazla baronun kurulması mümkündür (AYM, E.2012/95, K.2013/9, 10/1/2013;
E.2020/60, K.2020/54, 1/10/2020, § 29).
Diğer yandan anılan maddede birden fazla baronun kurulduğu illerde adli yardım
hizmetinin tek bir büro tarafından sunulmasını zorunlu kılan, başka bir
ifadeyle her bir baro tarafından ayrı bir büronun kurulmasına engel teşkil eden
bir hüküm de bulunmamaktadır. Buna göre birden fazla baronun bulunduğu illerde
adli yardım hizmetinin tek büro tarafından sunulmasının yanı sıra her bir
baronun kurduğu bürolar tarafından sunulması da kanun koyucunun takdirindedir.
16. Bu itibarla birden fazla
baronun bulunduğu illerde her bir baro tarafından büro oluşturulmasını öngören
kuralın Anayasa’nın 135. maddesiyle çelişen bir yönü bulunmamaktadır.
17. Anayasa’nın 2. maddesinde belirtilen hukuk
devleti eylem ve işlemleri hukuka uygun, insan haklarına saygılı, bu hak ve
özgürlükleri koruyup güçlendiren, her alanda adil bir hukuk düzeni kurup bunu
geliştirerek sürdüren, hukuki güvenliği sağlayan, Anayasa’ya aykırı durum ve
tutumlardan kaçınan, hukuk kurallarıyla kendini bağlı sayan ve yargı denetimine
açık olan devlettir.
18. Hukuk devleti
ilkesi gereğince kanunların kamu yararı amacıyla yapılması gerekir. Anayasa
Mahkemesince kamu yararı konusunda yapılacak inceleme, kanunun kamu yararı
amacıyla yapılıp yapılmadığının araştırılmasıyla sınırlıdır. Anayasa’nın
çeşitli hükümlerinde yer alan kamu yararı kavramının Anayasa’da bir tanımı
yapılmamıştır. Ancak Anayasa Mahkemesinin kararlarında da belirtildiği gibi
kamu yararı; bireysel, özel çıkarlardan ayrı ve bunlara üstün olan toplumsal
yarardır. Kamu yararı düşüncesi olmaksızın yalnız özel çıkarlar için veya
sadece belli kişilerin yararına kanun hükmü konulamaz. Böyle bir durumun açık
bir biçimde ve kesin olarak saptanması hâlinde söz konusu kanun hükmü
Anayasa’nın 2. maddesine aykırı düşer. Açıklanan istisnai hâl dışında bir kanun
hükmünün gereksinimlere uygun olup olmadığı, hangi araç ve yöntemlerle kamu
yararının sağlanabileceği kanun koyucunun takdirinde olduğundan bu kapsamda
kamu yararı değerlendirmesi yapmak anayasa yargısıyla bağdaşmaz (AYM,
E.2020/53, K.2021/55, 14/7/2021, § 23).
19. Buna göre birden fazla baronun
bulunduğu illerde her bir baro tarafından büronun kurulup kurulmayacağını
öngörmek kanun koyucunun takdirinde ise de bu konudaki yasal düzenlemelerin
kamu yararı dışında bir amaca yönelik olmaması gerekir.
20. Kuralın gerekçesinde özetle, 11/7/2020 tarihli ve 7249 sayılı Avukatlık Kanunu ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile aynı ilde birden fazla
baro kurulabilmesine imkân sağlandığı, ayrıca birden fazla baronun bulunduğu
illerde baroların eşit olarak temsili esas alınarak büronun oluşturulmasının
öngörüldüğü, kuralda ise uygulamada doğan ihtiyaç da dikkate alınarak birden
fazla baronun bulunduğu illerde adli yardım hizmetinin daha kaliteli
sunulabilmesi amacıyla yönetimleri ve işleyişleri birbirinden bağımsız olmak
üzere her bir baronun büro oluşturabilmesine imkân sağlandığı belirtilmiştir.
Bu itibarla uygulamadaki ihtiyaç gözetilmek suretiyle adli yardım hizmetinin
kalitesinin artırılması için öngörüldüğü anlaşılan kuralın kamu yararı dışında
bir amaca yönelik olduğu söylenemez.
21. Hukuk devletinin temel unsurlarından biri de belirlilik
ilkesidir. Bu ilkeye göre yasal düzenlemelerin hem kişiler hem de idare
yönünden herhangi bir duraksamaya ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık, net,
anlaşılır, uygulanabilir ve nesnel olması, ayrıca kamu otoritelerinin keyfî
uygulamalarına karşı koruyucu önlem içermesi gerekir. Belirlilik ilkesi,
hukuksal güvenlikle bağlantılı olup kişinin kanundan belirli bir kesinlik
içinde hangi somut eylem ve olguya hangi hukuksal yaptırımın veya sonucun
bağlandığını, bunların idareye hangi müdahale yetkisini verdiğini bilmesini
zorunlu kılmaktadır. Kişi ancak bu durumda kendisine düşen yükümlülükleri
öngörebilir ve davranışlarını ayarlayabilir. Hukuki güvenlik ilkesi bireylerin
tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini, devletin de yasal
düzenlemelerinde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli
kılar.
22. 1136 sayılı Kanun’un 95.
maddesinin ikinci fıkrasının (11) numaralı bendinde büroyu kurup yönetmek
yönetim kurulunun görevleri arasında sayılmıştır. Anılan Kanun’un 77. maddesinin
birinci fıkrasında ise baroların kuruluşu ile birden fazla baronun
kurulabilmesine ilişkin usul ve esaslar belirlenmiştir. Buna göre birden fazla
büronun oluşturulacağı iller ile bu büroları kuracak olan merci yönünden
herhangi bir belirsizliğin bulunmadığı anlaşılmıştır.
23. Öte yandan belirlilik
ilkesi kamu hizmetinin sunulmasına ilişkin usul ve esasların nesnel şekilde
düzenlenmesini de gerektirmektedir. Bu bağlamda aynı ilde birden fazla büronun
bulunması nedeniyle adli yardım hizmetinin sunulmasında belirsizliğin
oluşmaması için önlem alınması, başka bir ifadeyle aynı ildeki büroların
belirlilik ilkesiyle bağdaşmayan uygulamaları geliştirmelerini engelleyebilecek
nitelikteki hükümlerin mevcut olması gerekir.
24. Kanun’un 176. maddesinde adli yardımın avukatlık
ücretlerini ve diğer yargılama giderlerini karşılama imkânı bulunmayanlara
Kanun’da yazılı avukatlık hizmetlerinin sağlanması olduğu, 178. maddesinde ise
adli yardım isteminin büroya veya büro temsilcilerine yapılacağı, talep edenin
adli yardım isteminde haklı olduğunu gösterdiği delillerle kanıtlamak zorunda
olduğu, yardım isteminin reddi hâlinde ilgilinin yazılı veya sözlü olarak baro
başkanına başvurabileceği ve baro başkanının vereceği kararın kesin olduğu
belirtilmiştir.
25. Buna göre avukatlık ücretlerini ve diğer yargılama
giderlerini karşılama imkânı bulunmadığını sunacağı delillerle
kanıtlamayanların adli yardım taleplerinin bürolarca kabul edilmesi mümkün
değildir. Başka bir deyişle adli yardım taleplerinin değerlendirilmesinde
gözönünde bulundurulacak hususlar belirli olduğundan bürolara veya baro
başkanlarına sınırları belirsiz bir takdir yetkisinin tanındığı söylenemez.
26. Ayrıca yargı mercilerinin bildirimi üzerine yapılacak
avukat görevlendirmeleri doğrudan bürolar tarafından gerçekleştirilmeyecektir. Kanun’un 177. maddesinin ikinci fıkrasının ikinci
cümlesinde anılan görevlendirmelerin TBB tarafından oluşturulan
elektronik bilişim sistemi üzerinden ildeki avukatlar arasında eşitlik
gözetilerek yapılacağı belirtilmek suretiyle nesnel bir uygulama öngörülmüştür.
27. Diğer yandan Kanun’un 181. maddesinin birinci
fıkrasında büroların çalışmalarını her yıl sonu düzenleyecekleri bir raporla
yönetim kuruluna bildirecekleri, raporun bir örneğinin baro tarafından TBB’ye
gönderileceği belirtilmiş, ek 4. maddesinde ise Adalet Bakanlığının, barolar ve
TBB organlarının görevlerini kanun hükümlerine uygun olarak yapıp
yapmadıklarını ve mali işlemlerini yönetmelikte belirlenecek esaslara göre
denetlemeye yetkili olduğu, bu idari ve mali denetimin adalet müfettişlerince
yapılacağı ifade edilmiştir.
28. Anılan düzenlemeler gözönünde bulundurulduğunda
büroların adli yardım hizmetinin sunulmasında belirsizliğin oluşmasına neden
olacak uygulamaları geliştirmelerini engelleyebilecek hükümlerin mevcut olduğu
anlaşılmıştır.
29. Bu itibarla kuralın belirlilik ilkesiyle
çelişen bir yönünün de bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
30. Öte yandan kural uyarınca
birden fazla baronun bulunduğu illerde kurulacak bürolara siyasi kimlik
atfedileceği ileri sürülmüş ise de bu husus yerindelik kapsamında olup anayasal
denetimin konusu dışında kalmaktadır (benzer yöndeki değerlendirme için bkz.
AYM, E.2020/60, K.2020/54, 1/10/2020, § 34).
31. Açıklanan nedenlerle kural
Anayasa’nın 2. ve 135. maddelerine aykırı değildir. İptal talebinin reddi
gerekir.
Kuralın Anayasa’nın 9., 36. ve 138. maddeleriyle ilgisi görülmemiştir.
B. Kanun’un 3. Maddesiyle 1136 Sayılı Kanun’un 180. Maddesinin
Dördüncü Fıkrasına Eklenen Altıncı Cümlede Yer Alan “…yüzde kırkı o ilde bulunan barolar arasında eşit olarak,
kalanı ise…” İbaresinin İncelenmesi
1. Anlam ve Kapsam
32. 1136 sayılı
Kanun’un 180. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde iki yıl öncesine ait kesin hesap sonuçlarına göre tespit
edilen toplam miktarlar esas alınarak 2/7/1964 tarihli ve 492 sayılı Harçlar
Kanunu’na bağlı (1), (2) ve (3) sayılı tarifelere göre alınan harçların yüzde
üçü ile idari nitelikteki para cezaları hariç olmak üzere para cezalarının
yüzde üçü büroların gelirleri arasında sayılmıştır.
33. Anılan maddenin dördüncü
fıkrasında ise birinci fıkranın (a) bendine göre hesaplanacak ödeneğin Hazine
ve Maliye Bakanlığınca her yıl mart ayının sonuna kadar TBB hesabına
aktarılacağı, bu ödeneğin münhasıran adli yardım için kullanılacağı ve yılı içinde
harcanmayan ödeneğin ertesi yıla aynen aktarılacağı, ödeneğin barolar
arasındaki dağıtımında puanlamanın esas alınacağı, bu kapsamda her baroya
öncelikle beş temel puanın verileceği, verilen temel puana her elli üye avukat
için bir puan, ayrıca il nüfusu esas alınarak her beş bin nüfus için bir puanın
ekleneceği hükme bağlanmıştır.
34. Söz konusu fıkranın altıncı
cümlesinde ise birden fazla baronun bulunduğu illerde her beş bin nüfus için
tespit edilecek toplam puanın yüzde kırkının o ilde bulunan barolar arasında
eşit olarak, kalanının ise o ilde levhaya kayıtlı toplam avukat sayısına
bölündükten sonra elde edilen rakamın her baronun üye sayısıyla çarpımı sonucu
elde edilecek puana göre dağıtılacağı, yedinci cümlesinde de bu paraların
barolar arasındaki dağıtımı ve kullanılmasına ilişkin hususların TBB tarafından
çıkarılacak yönetmelikle düzenleneceği belirtilmiştir. Altıncı cümlede yer alan
“…yüzde
kırkı o ilde bulunan barolar arasında eşit olarak, kalanı ise…” ibaresi dava konusu kuralı oluşturmaktadır.
35. Kuralla iki yıl öncesine ait
kesin hesap sonuçlarına göre tespit edilen toplam miktarlar esas alınarak 492
sayılı Kanun’a bağlı (1), (2) ve (3) sayılı tarifelere göre alınan harçların
yüzde üçü ile idari nitelikteki para cezaları hariç olmak üzere para
cezalarının yüzde üçünün barolar arasında paylaştırılmasına esas olarak ilin
nüfusuna göre hesaplanan puanın birden fazla baro bulunan illerde barolara
dağıtılma usulü düzenlenmiştir. Buna göre anılan baroların bulunduğu ilin her
beş bin nüfusu için tespit edilecek toplam puanın yüzde kırkı barolar arasında
eşit olarak paylaştırılacaktır. Söz konusu puanın yüzde altmışı ise o ilde
levhaya kayıtlı toplam avukat sayısına bölünüp elde edilen sayı her baronun üye
sayısı ile çarpılmak suretiyle ulaşılan puana göre dağıtılacaktır.
36. Bu itibarla birden fazla baro
bulunan illerde ilgili baroya il nüfusuna göre verilecek puan, ilin her beş bin
nüfusu için belirlenen toplam puanın yüzde kırkı oranındaki kısmının baro
sayısına bölünmesi suretiyle ulaşılan sayı ile yüzde altmış oranındaki kısmının
ildeki levhaya kayıtlı avukat sayısına bölünüp ilgili baronun üye sayısıyla
çarpımı sonucunda ulaşılan sayının toplamı olacaktır. Başka bir deyişle harç ve
cezaların yüzde üçünden oluşan ödeneğin dağıtımında esas alınan ve ilgili ilin
nüfusuna göre hesaplanan puanın kurala göre yalnızca yüzde altmışlık kısmı
ildeki barolara üye sayılarıyla orantılı şekilde dağıtılacak, yüzde kırklık
kısmı ise eşit olarak dağıtılacaktır.
37. 23/3/2005 tarihli ve 5320
sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un “Müdafi
ve vekil ücreti” başlıklı 13. maddesinin (1) numaralı fıkrasında 4/12/2004
tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu gereğince soruşturma ve
kovuşturma makamlarının istemi üzerine baro tarafından görevlendirilen müdafi
ve vekile, avukatlık ücret tarifesinden ayrık olarak, TBB’nin görüşü de
alınarak Adalet Bakanlığı ile Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından tespit
edilecek ücretin Adalet Bakanlığı bütçesinde bu amaçla yer alan ödenekten ödeneceği
ve bu ücretin yargılama giderlerinden sayılacağı belirtilmiştir.
40. Bu itibarla kural uyarınca
hesaplanacak puana göre barolara dağıtılacak ödenek ilgili kişilerin barolara
yönelttiği adli yardım talepleri üzerine yapılan avukat görevlendirmelerine
ilişkin giderlerin karşılanmasında kullanılacak, buna karşılık yargı
mercilerinin barolara yapacağı bildirimler üzerine gerçekleştirilen avukat
görevlendirilmesine ilişkin giderlerin karşılanmasında kullanılmayacaktır.
Başka bir ifadeyle kuralla birden fazla baronun bulunduğu illerde yalnızca
ilgili kişilerin barolara yönelteceği adli yardım talepleri üzerine yapılan
avukat görevlendirmelerine ilişkin giderlerin karşılanmasında kullanılacak olan
ödeneğin dağıtımına esas olmak üzere o ilin nüfusuna göre hesaplanan puanın
barolar arasında paylaştırılması düzenlenmiştir.
2. İptal Talebinin Gerekçesi
41. Dava dilekçesinde özetle; dava konusu kuralla
birden fazla baronun bulunduğu illerde o ilin nüfusu esasına göre hesaplanan
adli yardım ödeneği puanının tamamının barolar arasında üye sayısıyla orantılı
şekilde paylaştırılmasının yerine yüzde kırkının eşit olarak, yüzde altmışının
ise baroların üye sayısı ile orantılı olarak paylaştırılmasının öngörüldüğü, bu
durumun (2) numaralı baroların üye sayılarıyla orantılı olmayan tutarda ödenek
almalarına neden olacağı, kuralın kamu yararına yönelik olmadığı, birden fazla
baronun bulunduğu illerde adli yardım ödeneğinin barolar arasında
paylaştırılmasında üye sayısı az olan baroların lehine fazla olan baroların ise
aleyhine bir sistemin öngörüldüğü, ayrıca (2) numaralı barolar ile üyesi sayısı
bu barolara yakın olan diğer illerde tek konumda bulunan baroların alacakları
adli yardım ödeneği arasında iki kat ya da daha fazla farkın oluşmasına neden
olunduğu, bu durumun ise eşitlik ilkesiyle bağdaşmadığı belirtilerek kuralın
Anayasa’nın 2. ve 10. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
3. Anayasa’ya Aykırılık Sorunu
42. Adli yardım hizmetinin sunulduğu ildeki nüfusun
artışına bağlı olarak adli yardım talepleri de artabilecektir. Ayrıca ilin
nüfusu ve ildeki avukat sayısı arasında da belirli bir ilişki bulunmaktadır. Bu
itibarla ilin nüfusundaki artışla orantılı olarak avukat sayısı ile adli yardım
giderlerinde artışın yaşanacağı söylenebilir. Bununla birlikte baroların adli
yardım hizmetinin sunulmasına ilişkin cari giderlerinin de bulunduğu açıktır.
44. Büroların adli yardım hizmetine ilişkin cari
giderlerinin bağlı bulunduğu baronun üye sayısı ile doğrudan ilişkisi bulunmamaktadır.
Başka bir ifadeyle birden fazla baronun bulunduğu illerde büroların adli yardım
hizmetine ilişkin cari giderlerinin bağlı olduğu baronun üye sayısıyla orantılı
olduğu söylenemez.
45. Buna göre birden
fazla baronun bulunduğu illerde büroların adli yardım hizmetine ilişkin cari
giderlerinin karşılanabilmesine imkân tanıyan hükümlerin öngörülmesi kanun
koyucunun takdirindedir. Başka bir deyişle birden fazla baronun bulunduğu
illerde büroların cari giderlerini gözönünde bulundurmak suretiyle adli yardım
ödeneğinin barolar arasında dağıtımına ilişkin esasları belirleme konusunda
kanun koyucunun takdir yetkisi bulunmaktadır.
46. Bu kapsamda anılan Kanun’un 180. maddesinin dördüncü
fıkrasının beşinci cümlesinde söz konusu maddenin birinci fıkrasının (a)
bendine göre hesaplanacak ödeneğin barolar arasındaki dağıtımına ilişkin
puanlama sistemine esas olmak üzere baronun bulunduğu ilin her beş bin nüfusu
için baroya bir puanın verileceği belirtilmiş, dava konusu kuralda ise birden
fazla baronun bulunduğu illerde nüfus esasına göre hesaplanan bu puanın yüzde
kırkının o ilde bulunan barolar arasında eşit şekilde dağıtılması
öngörülmüştür. Ayrıca anılan puanın yüzde altmışının barolara üye sayılarıyla
orantılı şekilde dağıtılacağı da hükme bağlanmıştır.
47. Baroların, kamu yararı gözetilerek sunulan ve kamu
hizmeti niteliğini haiz olan adli yardım hizmetine ilişkin cari giderlerini
karşılayacak tutarda ödenek almalarının hizmette aksaklık yaşanmasını
engelleyeceği açıktır.
48. Kuralda birden
fazla baronun bulunduğu illerde nüfus esasına göre hesaplanan adli yardım
puanının tamamının baroların üye sayılarıyla orantılı şekilde dağıtılması
yerine yüzde kırkının barolar arasında eşit şekilde paylaştırılması öngörülmek
suretiyle büroların adli yardım hizmetine ilişkin cari giderlerinin
karşılanabilmesinin amaçlandığı anlaşılmıştır.
49. Bu itibarla birden fazla baronun mevcut olduğu
illerde adli yardım ödeneğinin barolara dağıtımına ilişkin esasları belirleme
konusunda öngörülen ve kanun koyucunun takdir yetkisi kapsamında bulunan
kuralın kamu yararı dışında bir amaca yönelik olduğu söylenemez.
50. Bununla birlikte kanun koyucu, takdir yetkisi kapsamındaki
düzenlemeleri yaparken hukuk devleti ilkesinin bir gereği olan ölçülülük
ilkesiyle bağlıdır. Bu ilke elverişlilik, gereklilik ve orantılılık olmak üzere
üç alt ilkeden oluşmaktadır. Elverişlilik getirilen kuralın ulaşılmak
istenen amaç için elverişli olmasını, gereklilik getirilen kuralın
ulaşılmak istenen amaç bakımından gerekli olmasını, orantılılık ise
getirilen kural ile ulaşılmak istenen amaç arasında olması gereken ölçüyü ifade
etmektedir. Bir kuralda öngörülen düzenleme ile ulaşılmak istenen amaç arasında
da ölçülülük ilkesi gereğince makul bir dengenin bulunması zorunludur (AYM,
E.2020/95, K.2022/3, 26/1/2022, § 17).
51. Buna göre birden fazla baronun bulunduğu illerde adli yardım
ödeneğinin dağıtımına esas olmak üzere ilin nüfusuna göre hesaplanan puanın
yüzde kırkının o ilde bulunan barolar arasında eşit şekilde kalanının ise baroların
üye sayılarıyla orantılı olarak dağıtılmasını öngören kuralın elverişlilik, gereklilik ve orantılılık alt ilkelerine
aykırı olmaması gerekir.
52. Birden fazla baronun bulunduğu illerde nüfus esasına
göre hesaplanan puanın tamamının barolara üye sayılarıyla orantılı şekilde
dağıtılması yerine yüzde kırkının eşit şekilde dağıtılmasının üye sayısı az
olan baroların adli yardım hizmetine ilişkin cari giderler bağlamında ödenek
sorunu yaşamalarını engelleyeceği açıktır. Bu
itibarla kuralın büroların adli yardım hizmetine ilişkin cari
giderlerinin karşılanması amacına ulaşma bakımından elverişli ve gerekli
olmadığı söylenemez.
53. Kanun’un 180. maddesinin dördüncü fıkrasının bir ila üçüncü cümlelerinde anılan
maddenin birinci fıkrasının (a) bendine göre hesaplanacak ödeneğin Hazine ve
Maliye Bakanlığınca her yıl mart ayının sonuna kadar TBB hesabına aktarılacağı,
bu ödeneğin münhasıran adli yardım için kullanılacağı ve yılı içinde
harcanmayan ödeneğin ertesi yıla aynen aktarılacağı, ödeneğin barolar arasındaki
dağıtımında puanlamanın esas alınacağı ve bu kapsamda her baroya öncelikle beş
temel puanın verileceği hükme bağlanmıştır.
54. Buna göre baroların üye sayılarından bağımsız olarak eşit
şekilde beş temel puan almalarının öngörüldüğü anlaşılmaktadır. Üye sayısı kaç
olursa olsun tüm barolara beş temel puan verilmesini öngören hükmün adli yardım
hizmetine ilişkin baroların asgari tutarda bir ödenek alabilmelerini ve bu
sayede büroların cari giderlerinin karşılanabilmesini sağlamaya yönelik olduğu
açıktır.
55. Barolara dağıtılacak adli yardım ödeneğinin toplam
tutarı dikkate alındığında barolara verilecek beş temel puanın birden fazla
baronun bulunduğu illerde büroların cari giderlerinin karşılanması bakımından
yetersiz kalabileceğini değerlendirmek suretiyle ilin nüfusuna göre hesaplanan
puanın bir bölümünün de barolar arasında eşit şekilde dağıtılmasını öngörmek
kanun koyucunun takdirindedir. Bununla birlikte birden fazla baronun bulunduğu
illerde barolara ilin nüfusuna göre hesaplanan puanın eşit şekilde dağıtılacak
bölümünün üye sayısı fazla olan baronun adli yardım hizmetinin sunulması
bağlamında önemli orandaki bir ödenekten yoksun kalmasına yol açmaması gerekir.
56. Birden fazla baronun bulunduğu illerdeki barolara
adli yardım ödeneğinin dağıtılmasına esas olmak üzere eşit şekilde beş temel
puan verildikten sonra ilin nüfusuna göre hesaplanan puanın yüzde kırkı gibi
yüksek orandaki bir bölümünün de eşit şekilde dağıtılması üye sayısı az olan
barolara bağlı büroların cari giderlerinin karşılanması amacını aşarak üye
sayısı fazla olan baroların adli yardım hizmetini sunmada mali güçlükle
karşılaşmasına yol açabilecek niteliktedir.
57. Buna göre birden fazla baronun bulunduğu illerde üye
sayısı az olan barolarla üye sayısı fazla olan barolar arasında adli yardım
ödeneğinin dağıtılması bakımından makul bir dengenin sağlanamadığı
anlaşılmıştır.
58. Bu itibarla orantılılık alt ilkesiyle bağdaşmayan
kuralın ölçülülük ilkesini ihlal ettiği sonucuna ulaşılmıştır.
59. Açıklanan nedenle kural Anayasa’nın 2. maddesine
aykırıdır. İptali gerekir.
Kural Anayasa’nın 2. maddesine aykırı görülerek iptal
edildiğinden ayrıca Anayasa’nın 10. maddesi yönünden incelenmemiştir.
IV. İPTAL
KARARININ YÜRÜRLÜĞE GİRECEĞİ GÜN SORUNU
60. Anayasa’nın 153. maddesinin üçüncü fıkrasında “Kanun,
Cumhurbaşkanlığı kararnamesi veya Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü ya da
bunların hükümleri, iptal kararlarının Resmî Gazetede yayımlandığı tarihte
yürürlükten kalkar. Gereken hallerde Anayasa Mahkemesi iptal hükmünün yürürlüğe
gireceği tarihi ayrıca kararlaştırabilir. Bu tarih, kararın Resmî Gazetede
yayımlandığı günden başlayarak bir yılı geçemez.” denilmekte, 6216 sayılı
Kanun’un 66. maddesinin (3) numaralı fıkrasında da bu kural tekrarlanmak
suretiyle Anayasa Mahkemesinin gerekli gördüğü hâllerde Resmî Gazete’de
yayımlandığı günden başlayarak iptal kararının yürürlüğe gireceği tarihi bir
yılı geçmemek üzere ayrıca kararlaştırabileceği belirtilmektedir.
61. 1136 sayılı
Kanun’un 180. maddesinin dördüncü fıkrasının altıncı cümlesinde yer alan “...yüzde
kırkı o ilde bulunan barolar arasında eşit olarak, kalanı ise...” ibaresinin
iptal edilmesi nedeniyle doğacak hukuksal
boşluk kamu yararını ihlal edecek nitelikte görüldüğünden Anayasa’nın 153. maddesinin
üçüncü fıkrasıyla 6216 sayılı Kanun’un 66. maddesinin (3) numaralı fıkrası
gereğince bu kurala ilişkin iptal hükmünün kararın Resmî Gazete’de
yayımlanmasından başlayarak dokuz ay sonra yürürlüğe girmesi uygun görülmüştür.
V. YÜRÜRLÜĞÜN DURDURULMASI TALEBİ
62. Dava
dilekçelerinde özetle; dava konusu kuralların uygulanmaları hâlinde telafisi
güç veya imkânsız sonuçların doğabileceği belirtilerek yürürlüklerinin
durdurulmasına karar verilmesi talep edilmiştir.
8/6/2022 tarihli ve
7409 sayılı Avukatlık Kanunu ile Türk
Borçlar Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun’un;
A. 3. maddesiyle 1136 sayılı Kanun’un 180. maddesinin
dördüncü fıkrasına eklenen altıncı cümlede yer alan “...yüzde kırkı o ilde
bulunan barolar arasında eşit olarak, kalanı ise...” ibaresine yönelik iptal hükmünün yürürlüğe
girmesinin ertelenmesi nedeniyle bu ibareye ilişkin yürürlüğün durdurulması
talebinin REDDİNE,
B. 2. maddesiyle 19/3/1969
tarihli ve 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 177. maddesinin değiştirilen ikinci
fıkrasının birinci cümlesine yönelik iptal
talebi 22/6/2023 tarihli ve E.2022/100, K.2023/114 sayılı kararla
reddedildiğinden bu cümleye ilişkin yürürlüğün durdurulması talebinin REDDİNE,
22/6/2023
tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir.
VI. HÜKÜM
8/6/2022 tarihli ve
7409 sayılı Avukatlık Kanunu ile Türk
Borçlar Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun’un;
A. 2. maddesiyle 19/3/1969
tarihli ve 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 177. maddesinin değiştirilen ikinci
fıkrasının birinci cümlesinin Anayasa’ya
aykırı olmadığına ve iptal talebinin REDDİNE,
B. 3. maddesiyle 1136 sayılı Kanun’un 180. maddesinin
dördüncü fıkrasına eklenen altıncı cümlede yer alan “...yüzde kırkı o ilde
bulunan barolar arasında eşit olarak, kalanı ise...” ibaresinin Anayasa’ya aykırı
olduğuna ve İPTALİNE, iptal hükmünün Anayasa’nın
153. maddesinin üçüncü fıkrası ile 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un
66. maddesinin (3) numaralı fıkrası gereğince KARARIN RESMÎ GAZETE’DE
YAYIMLANMASINDAN BAŞLAYARAK DOKUZ AY SONRA YÜRÜRLÜĞE GİRMESİNE,
22/6/2023 tarihinde
OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
Başkan
Zühtü ARSLAN
|
Başkanvekili
Hasan Tahsin
GÖKCAN
|
Başkanvekili
Kadir ÖZKAYA
|
Üye
Engin YILDIRIM
|
Üye
Muammer TOPAL
|
Üye
M. Emin KUZ
|
Üye
Rıdvan GÜLEÇ
|
Üye
Recai AKYEL
|
Üye
Yusuf Şevki
HAKYEMEZ
|
Üye
Yıldız
SEFERİNOĞLU
|
Üye
Selahaddin MENTEŞ
|
Üye
Basri BAĞCI
|
Üye
İrfan FİDAN
|
Üye
Kenan YAŞAR
|
|
|
|
|