“Hakimliğimizce yapılan inceleme sonucunda, Hakimliğimizin yetkili olduğu, başvurunun süresi içinde yapıldığı, başvuru konusu idari yaptırım kararının Sulh Ceza Hakimliğince incelenebilecek kararlardan olduğu ve başvuranın başvuru hakkı olduğu anlaşılmakla başvurunun usulden kabulüne karar verilmiş ancak idari yaptırımın uygulanmasına dayanak teşkil eden hükmün Anayasaya aykırı olması sebebiyle bu konuda Anayasa Mahkemesine başvurulmasına karar verilmiştir.
Yüksek Mahkemenin kararlarında da belirtildiği üzere; Anayasa’nın 2. maddesinde belirtilen hukuk devleti, eylem ve işlemleri hukuka uygun, insan haklarına saygılı, bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren, her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren, Anayasa’ya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan, Anayasa ve hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan, yargı denetimine açık olan devlettir.
Kanun koyucu, kamu düzeninin korunması amacıyla ceza hukuku alanında düzenleme yaparken Anayasa’ya bağlı kalmak şartıyla toplumda hangi eylemlerin suç sayılacağı ve suç sayılan bu eylemlerin hangi tür ve ölçüde cezai yaptırıma bağlanacağı konusunda anayasal sınırlar içinde takdir yetkisine sahiptir. Bu yetki, idarî yaptırımlar bakımından da geçerlidir.
Anayasa’nın 38. maddesinin birinci fıkrasında, "Kimse, işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanunun suç saymadığı bir fiilden dolayı cezalandırılamaz."; üçüncü fıkrasında, "Ceza ve ceza yerine geçen güvenlik tedbirleri ancak kanunla konulur." denilerek suçun ve cezanın kanuniliği esası benimsenmiş; yedinci fıkrasında ise ceza sorumluluğunun şahsi olduğu belirtilerek herkesin, kendi eyleminden sorumlu tutulacağı, başkalarının suç oluşturan eylemlerinden dolayı cezalandıramayacağı kabul edilmiştir.
Ceza sorumluluğunun şahsiliği ceza hukukunun temel kurallarındandır. Cezaların şahsiliğinden amaç, bir kimsenin işlemediği bir fiilden dolayı cezalandırılmamasıdır. Diğer bir anlatımla, bir kimsenin başkasının fiilinden sorumlu tutulmamasıdır. Bu ilkeye göre asli ve feri fail olmayan kişilerin bir suç sebebiyle cezalandırılmaları mümkün değildir. Anayasa’nın 38. maddesinde idari ve adli cezalar arasında bir ayrım yapılmadığından idari para cezaları da bu maddede öngörülen ilkelere tâbidir.
Bu bilgiler ışığında itiraz konusu somut olay incelendiğinde; başvuruda bulunan … adına trafik sicilinde kayıtlı ve tescilli olan … plaka sayılı otobüs niteliğindeki araç, şoför olarak çalışan … tarafından kullanıldığı sırada karışmış olduğu maddi hasarlı trafik kazası sonrası görevli trafik ekipleri tarafından yapılan denetimde araçtaki takograf cihazının kullanılır durumda bulundurulmaması kabahati nedeni ile sürücü … hakkında idari para cezası düzenlenmiştir. Bunun yanında sürücünün aynı zamanda araç sahibi olmaması nedeniyle araç sahibi olan muteriz … hakkında da iptal başvurusuna konu 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu 31. maddesinin 2. fıkrasının 2. cümlesinde yazılı "Sürücü aynı zamanda araç sahibi değilse ayrıca, tescil plakasına da aynı miktar için ceza tutanağı düzenlenir." hükmü uyarınca idari para cezası uygulanmıştır. Otobüslerde takograf bulundurmamak ve kullanmamak, kullanılabilir durumda bulundurmamak şeklinde yasada tarif edilen kabahatte, takografın araçta kullanılabilir durumda bulunmasına rağmen kullanılmadığı durumlarda ve sürücü aynı zamanda araç sahibi olmadığında, tescil plakasına da aynı miktar için ceza tutanağı düzenleneceği belirtilmekte, araç sahibinin kusurunun bulunup bulunmadığı, sürücüye bu yönde bir talimatı olup olmadığına bakılmaksızın idare tarafından yaptırım uygulanmaktadır. Bu durum ise işlemediği bir fiilden dolayı araç sahibine yaptırım uygulanmasına neden olabilecek niteliktedir. Bu hususun irdelenmesi noktasında Hakimliğimizce 15/02/2023 günü araç sürücüsü … duruşma açılarak tanık sıfatıyla dinlenmiş ve beyanında özetle; "Takograf kullanılmaması hususunda muteriz şirket yetkililerinin bir bilgisinin veya rızasının bulunmadığını, bu hususta bir talimat almadığını" ifade etmiştir. Dolayısıyla, otobüslerde takograf kullanılmaması ve sürücünün araç sahibi olmaması halinde tescil plakası sahiplerine sadece ruhsat sahibi olmaları nedeniyle yaptırım uygulanması cezaların şahsiliği ilkesine aykırılık oluşturmaktadır.
Öte yandan, Anayasa ve ceza hukukunun temel kuralları uyarınca, kişilere ceza verilebilmesi için hukuka aykırı eylemin kanunda belirtilmiş olması ve bu eylemin o kişi tarafından gerçekleştirilmiş olduğunun kanıtlanması gerekmektedir. İtiraz konusu kuralda araç sahibinin hangi eyleminin suç sayıldığı açık bir şekilde gösterilmediği gibi araç sahibi olma ile suç arasındaki illiyet bağının ne suretle oluştuğu da belirtilmemiştir. Bu nedenle, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 2 nci ve 38 inci maddesine aykırılık teşkil eden 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu 31. maddesinin 3. fıkrasının 2. cümlesinde yazılı ”Sürücü aynı zamanda araç sahibi değilse ayrıca, tescil plakasına da aynı miktar için ceza tutanağı düzenlenir.” cümlesinin iptali için Anayasa Mahkemesine başvurmak gerektiğine Mahkememizce kanaat getirilmiştir.
III- NETİCE VE TALEP: Yukarıda açıklanan gerekçe ve nedenlerle;
1- 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 2 nci ve 38 inci maddelerine aykırı olduğu görülen 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu 31 inci maddesinin ikinci fıkrasının "Sürücü aynı zamanda araç sahibi değilse ayrıca, tescil plakasına da aynı miktar için ceza tutanağı düzenlenir." biçimindeki ikinci cümlesinin iptali için Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 152., 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 40. maddesi gereğince Anayasa Mahkemesi’ne BAŞVURULMASINA,
2- Anayasaya aykırılığın değerlendirilmesi için dosya içeriği ve belgelerin onaylı birer suretinin dizi listesine bağlanarak ANAYASA MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
3- Başvurunun, Anayasa Mahkemesi’nin bu konuda vereceği karara kadar ve en fazla 5 ay süre ile GERİ BIRAKILMASINA,
4- 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 152/3. fıkrasının amir hükmü gereği dosyanın Anayasa Mahkemesi’ne gelişinden başlamak üzere beş ay içinde karar verilmesinin beklenmesine, bu süre içinde karar verilmezse başvurunun yürürlükteki Kanun hükümlerine göre son uçlandın İmasına, esas hakkındaki karar kesinleşinceye kadar gelirse bu karara uyulmasına,
5- Kararın başvuruda bulunan ve karşı tarafa ayrı ayrı tebliğine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde Hakimliğimizce karar verilmekle, Anayasaya aykırılığın değerlendirilmesi Yüksek Mahkemenizden arz olunur.”
ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı : 2023/41
Karar Sayısı : 2023/102
Karar Tarihi : 18/5/2023
R.G. Tarih - Sayı : 11/7/2023 - 32245
İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN: Siirt Sulh Ceza Hâkimliği
İTİRAZIN KONUSU: 13/10/1983 tarihli ve 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 8/3/2000 tarihli ve 4550 sayılı Kanun’un 1. maddesiyle değiştirilen 31. maddesinin ikinci fıkrasının ikinci cümlesinin Anayasa’nın 2. ve 38. maddelerine aykırılığı ileri sürülerek iptaline karar verilmesi talebidir.
OLAY: İdari para cezasının iptali talebiyle açılan davada itiraz konusu kuralın Anayasa’ya aykırı olduğu kanısına varan Mahkeme, iptali için başvurmuştur.
I. İPTALİ İSTENEN KANUN HÜKMÜ
Kanun’un itiraz konusu kuralın da yer aldığı 31. maddesi şöyledir:
“Araçlarda bulundurulması zorunlu gereçler:
Madde 31 – (Değişik: 8/3/2000 - 4550/1 md.)
Araçlarda;
a) Özelliklerine ve cinslerine göre yönetmelikte nitelik ve nicelikleri belirtilen gereçlerin,
b) Kamyon, çekici ve otobüslerde ayrıca takoğraf, taksi otomobillerinde ise taksimetre,
Bulundurulması ve kullanılır durumda olması zorunludur. Ancak, 2918 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önceki yıllarda üretilen araçlarla, resmi taşıt olarak tescil edilmiş ve edilecek olanlar ile şehiriçi ve belediye mücavir alanı içerisinde yolcu ve yük nakliyatı yapanlarda takoğraf bulundurma ve kullanma zorunluluğu aranmaz. Takoğraf cihazları mekanik, elektronik olabileceği gibi elektro mekanik de olabilir.
Birinci fıkranın (a) bendinde sayılan gereçleri bulundurmayan, kullanmayan veya kullanılabilir durumda bulundurmayan sürücüler 8.500.000 lira; (b) bendine göre araçlarında taksimete, takoğraf bulundurmayan, kullanmayan veya kullanılabilir durumda bulundurmayan sürücüler 34.800.00 lira para cezası ile cezalandırılırlar. Sürücü aynı zamanda araç sahibi değilse ayrıca, tescil plakasına da aynı miktar için ceza tutanağı düzenlenir. Aynı bentte belirtilen cihazları bozuk imal edenler veya bozulmasına vasıta olanlar ile bu durumdaki cihazları kullanan araç sürücüleri ve işletenleri üç aydan altı aya kadar hafif hapis cezası ve 526.700.000 lira hafif para cezası ile cezalandırılırlar. Ayrıca (b) bendi hükmüne uygun durumda bulunmayan araçlar trafik zabıtasınca; eksiklikleri giderilinceye kadar trafikten men edilir.”
II. İLK İNCELEME
1. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü hükümleri uyarınca Zühtü ARSLAN, Hasan Tahsin GÖKCAN, Kadir ÖZKAYA, Engin YILDIRIM, Muammer TOPAL, M. Emin KUZ, Rıdvan GÜLEÇ, Recai AKYEL, Yusuf Şevki HAKYEMEZ, Yıldız SEFERİNOĞLU, Selahaddin MENTEŞ, Basri BAĞCI, İrfan FİDAN, Kenan YAŞAR ve Muhterem İNCE’nin katılımlarıyla 9/3/2023 tarihinde yapılan ilk inceleme toplantısında dosyada eksiklik bulunmadığından işin esasının incelenmesine OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir.
III. ESASIN İNCELENMESİ
2. Başvuru kararı ve ekleri, Raportör Ahmet Hakan SOYTÜRK tarafından hazırlanan işin esasına ilişkin rapor, itiraz konusu kanun hükmü, dayanılan Anayasa kuralları ve bunların gerekçeleri ile diğer yasama belgeleri okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
A. Sınırlama Sorunu
3. Anayasa’nın 152. ile 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 40. maddelerine göre bir davaya bakmakta olan mahkeme, o dava sebebiyle uygulanacak bir kanunun veya Cumhurbaşkanlığı kararnamesinin hükümlerini Anayasa’ya aykırı görmesi hâlinde veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varması durumunda bu hükümlerin iptali için Anayasa Mahkemesine başvurmaya yetkilidir. Ancak anılan maddeler uyarınca bir mahkemenin Anayasa Mahkemesine başvurabilmesi için elinde yöntemince açılmış ve mahkemenin görevine giren bir davanın bulunması, iptali talep edilen kuralın da o davada uygulanacak olması gerekir. Uygulanacak kural ise bakılmakta olan davanın değişik evrelerinde ortaya çıkan sorunların çözümünde veya davayı sonuçlandırmada olumlu ya da olumsuz yönde etki yapacak nitelikte bulunan kurallardır.
4. İtiraz yoluna başvuran Mahkeme, 2918 sayılı Kanun'un 31. maddesinin ikinci fıkrasının ikinci cümlesinin iptalini talep etmiştir.
5. Anılan maddenin birinci fıkrasının (a) bendinde araçlarda özelliklerine ve cinslerine göre yönetmelikte nitelik ve nicelikleri belirtilen gereçlerin, (b) bendinde kamyon, çekici ve otobüslerde ayrıca takograf, taksi otomobillerde ise taksimetre bulundurulması ve bunların kullanılır durumda olması gerektiği belirtilmiştir.
6. Maddenin ikinci fıkrasının birinci cümlesinde de anılan birinci fıkranın (a) bendinde sayılan gereçleri bulundurmayan, kullanmayan veya kullanılabilir durumda bulundurmayan sürücüler ile (b) bendine göre araçlarında taksimetre ya da takograf bulundurmayan, kullanmayan veya kullanılabilir durumda bulundurmayan sürücülere idari para cezasının verilmesi hükme bağlanmıştır.
7. İtiraz konusu kural ise söz konusu hâllerde sürücünün aynı zamanda araç sahibi olmaması durumunda tescil plakasına da aynı miktar için ceza tutanağının düzenlenmesini öngörmektedir. Bu itibarla kural anılan ikinci fıkranın birinci cümlesinde belirtilen eylemlerin tamamı bakımından geçerli, ortak kural niteliğindedir.
8. Bakılmakta olan davanın konusu ise birinci cümlede yer alan eylemlerden takograf kullanılmaması nedeniyle araç sahibine verilen idari para cezasının iptali talebine ilişkindir. Bu nedenle kuralın esasına ilişkin incelemenin ikinci fıkranın birinci cümlesinde yer alan “Birinci fıkranın … (b) bendine göre araçlarında … takoğraf … kullanmayan … sürücüler…” ibaresi yönünden yapılması gerekir.
B. Anlam ve Kapsam
9. 2918 sayılı Kanun'un 1. maddesinde anılan Kanun'un amacı, kara yollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanması ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemlerin belirlenmesi olarak ifade edilmiştir. Bu bağlamda can ve mal güvenliği ile trafik düzeni ve güvenliğinin sağlanması amacıyla Kanun'un 31. maddesinde araçlarda bulundurulması zorunlu olan gereçler düzenlenmiş, belirtilen zorunlu gereçlerin hem sürücü hem de araç sahibi tarafından araçta bulundurulması ve kullanılır durumda olması zorunluluğu getirilmiştir.
10. İtiraz konusu kuralla, takograf zorunluluğu bulunan araçlarda takograf kullanılmaması durumunda sürücünün aynı zamanda araç sahibi olmaması hâlinde aynı miktarda tescil plakasına da ceza yazılması öngörülmektedir.
C. İtirazın Gerekçesi
11. Başvuru kararında özetle; otobüslerde kullanılabilir durumda takograf olmasına rağmen kullanılmadığı durumlarda sürücünün aynı zamanda araç sahibi olmaması hâlinde ayrıca tescil plakasına da aynı miktarda ceza tutanağının düzenlendiği ancak araç sahibinin kusuru olup olmadığı, takografın kullanılmaması yönünde sürücüye bir talimat verip vermediği değerlendirilmeden idare tarafından yaptırım uygulandığı, bu durumda işlemediği bir fiilden dolayı araç sahibine yaptırım uygulanma ihtimali bulunduğu, bu yaptırımın cezaların şahsiliği ilkesine aykırılık oluşturacağı belirtilerek kuralın Anayasa’nın 2. ve 38. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
Ç. Anayasa’ya Aykırılık Sorunu
12. Anayasa Mahkemesinin 12/7/2017 tarihli ve E.2017/122, K.2017/122 sayılı kararıyla 2918 sayılı Kanun’un 31. maddesinin ikinci fıkrasının ikinci cümlesi, aynı fıkranın birinci cümlesinde yer alan “Birinci fıkranın … (b) bendine göre araçlarında taksimetre, … kullanmayan … sürücüler…” ibaresi yönünden iptal edilmiş ve bu karar 15/8/2017 tarihli ve 30155 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanmıştır.
13. Anılan kararda itiraz konusu kuralla, taksi otomobillerde taksimetre kullanmayan sürücünün aynı zamanda araç sahibi olmaması durumunda ayrıca tescil plakasına da aynı miktarda ceza tutanağının düzenleneceği belirtilmekte; araç sahibinin kusurunun bulunup bulunmadığı, taksimetrenin kullanılmaması yönünde sürücüye bir talimat verip vermediği değerlendirilmeden idare tarafından yaptırım uygulandığı ve bu nedenlerle işlemediği bir fiilden dolayı araç sahibine yaptırım uygulanabileceği tespit edilmiştir. Bu durumun da Anayasa’nın 38. maddesinde yer alan cezaların şahsiliği ilkesine aykırılık oluşturduğu sonucuna varılmıştır (AYM, E.2017/122, K.2017/122, 12/7/2017, § 13).
14. Öte yandan kararda, Anayasa uyarınca kişilere ceza verilebilmesi için hukuka aykırı eylemin kanunda belirtilmiş olması ve bu eylemin o kişi tarafından gerçekleştirildiğinin kanıtlanması gerektiği, buna karşın kuralda araç sahibinin hangi eyleminin suç sayıldığının açık bir şekilde gösterilmediği ve araç sahibi olma ile suç arasındaki illiyet bağının ne suretle oluştuğunun da belirtilmediği değerlendirilmiştir. Bu unsurları taşımayan kuralın Anayasa’nın 2. ve 38. maddeleriyle bağdaşmadığı sonucuna varılmıştır (AYM, E.2017/122, K.2017/122, 12/7/2017, § 14).
15. Bakılmakta olan başvuruya konu kural da kamyon, çekici ve otobüslerde kullanılabilir durumda takograf olmasına rağmen kullanılmadığı durumlarda sürücünün aynı zamanda araç sahibi olmaması hâlinde ayrıca tescil plakasına da aynı miktarda ceza tutanağı düzenlenmesine ilişkindir. Dolayısıyla kuralın Anayasa Mahkemesinin anılan kararına konu kuralla benzer nitelikte olduğu anlaşılmaktadır. Bu itibarla kural yönünden Anayasa Mahkemesinin 12/7/2017 tarihli ve E.2017/122, K.2017/122 sayılı kararından ayrılmayı gerektirir bir durum bulunmamaktadır.
16. Açıklanan nedenlerle kural Anayasa’nın 2. ve 38. maddelerine aykırıdır. İptali gerekir.
IV. HÜKÜM
13/10/1983 tarihli ve 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 8/3/2000 tarihli ve 4550 sayılı Kanun’un 1. maddesiyle değiştirilen 31. maddesinin ikinci fıkrasının ikinci cümlesinin;
A. Esasına ilişkin incelemenin anılan fıkranın birinci cümlesinde yer alan “Birinci fıkranın … (b) bendine göre araçlarında … takoğraf … kullanmayan … sürücüler…” ibaresi yönünden yapılmasına,
B. Anılan fıkranın birinci cümlesinde yer alan “Birinci fıkranın … (b) bendine göre araçlarında … takoğraf … kullanmayan … sürücüler…” ibaresi yönünden Anayasa’ya aykırı olduğuna ve İPTALİNE,
18/5/2023 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
Başkan
Zühtü ARSLAN
Başkanvekili
Hasan Tahsin GÖKCAN
Kadir ÖZKAYA
Üye
Engin YILDIRIM
M. Emin KUZ
Rıdvan GÜLEÇ
Recai AKYEL
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
Selahaddin MENTEŞ
Basri BAĞCI
İrfan FİDAN
Kenan YAŞAR
Muhterem İNCE