ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı:2021/128
Karar Sayısı:2022/68
Karar Tarihi:1/6/2022
R.G. Tarih - Sayı:4/8/2022 -
31913
İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN: Kocaeli 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
İTİRAZIN KONUSU: 4/12/2003
tarihli ve 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu’nun 10. maddesinin;
A. İkinci
fıkrasında yer alan “…tamamının…” ve “…geçiş ücreti dahil…”
ibarelerinin,
B. Üçüncü
fıkrasında yer alan “…Arab Heavy (27.5 API)…” ibaresinin,
Anayasa’nın 35. ve 48. maddelerine aykırılığı ileri
sürülerek iptallerine ve yürürlüklerinin durdurulmasına karar verilmesi
talebidir.
OLAY: Ticari satım
sözleşmesine dayanılarak açılan istirdat davasında itiraz konusu kuralların
Anayasa’ya aykırı olduğu kanısına varan Mahkeme, iptalleri için başvurmuştur.
I. İPTALİ İSTENEN KANUN HÜKÜMLERİ
Kanun’un itiraz konusu kuralların da yer aldığı 10.
maddesi şöyledir:
“Fiyat oluşumu
Madde 10- Petrol
alım satımında fiyatlar en yakın erişilebilir dünya serbest piyasa koşullarına
göre oluşur. Yerli ham petrol için, teslim yeri olan en yakın liman veya
rafineride teşekkül eden “Piyasa Fiyatı” fiyat olarak kabul edilir.
Bu piyasa fiyatı, Türkiye’de üretilen ham petrolün
Türkiye içinde veya dışında en yakın erişilebilir dünya piyasasında, evsaf ve
izafi ağırlık bakımından normal olarak mutat ayarlamalara göre tespit edilmiş
emsal petrolün belirlenen serbest rekabet fiyatına, aynı evsafta ham petrolün
dünya piyasasından Türkiye’de teslim yeri olan limana veya rafineriye kadar
getirilmesi için gerekli bütün giderlerin tamamının eklenmesi ve fakat
Süveyş Kanalı geçişi ile Batman veya civarında üretilen ham petrolün Batman
rafinerisinde oluşan piyasa fiyatına Batman-Dörtyol Hattı geçiş ücreti dahil
oluşan fiyat veya erişilebilir dünya piyasası mevcut olmadığı takdirde üretici
tarafından Türkiye’de teslim edildiği yerde vergiler hariç fiilen uygulanan
satış fiyatı olarak kabul edilir.
Üretimi yapılan yerli ham petrole emsal olarak, 26 API ve
daha hafif petroller için Arab Medium (31 API) petrolünün, 26 API den daha ağır
petroller için Arab Heavy (27.5 API) petrolünün otuz gün vadeli
fiyatları esas alınır ve yerli ham petrol ile emsal alınan petrol arasındaki
gravite farkının fiyat bakımından değerlendirilmesinde;
Emsal petrol ile yerli petrol arasındaki her bir 0.1 API
gravite farkı için 2 ABD cent emsal petrolün varil fiyatına ilâve edilir veya
çıkarılır. Ancak bir alt gravite grubunun fiyatı üst grubun fiyatından yüksek
olamaz.
Emsal ham petrolün Türkiye’ye getirilmesi için gerekli
bütün giderlerin hesaplanmasında, “Worldscale” de ilân edilen nominal navlun
baz alınır, LR-2 sınıfı tankerler için tespit edilen AFRA yüzdesinin
uygulanması ile nakliye maliyeti hesaplanır.
Gravite ayarlaması ve nakliyenin eklenmesi suretiyle
bulunan fiyata (C+F) yürürlükteki sigorta mevzuatı ve primleri uygulanır.
Tehlike ve harp hali sigorta primi uygulaması Bakanlığın değerlendirmesine
tâbidir. İkinci bir değişikliğe kadar uygulanacak sigorta primi miktarı yüzde
0.075’i aşamaz.
İthalde alınan gümrük vergi ve resimlerin ilâve
edilmesiyle yerli ham petrolün piyasa fiyatı bulunur. Yurt içi kara nakliye
ücretleri için akaryakıtların fiyat teşekkülündeki nakliye rayiçleri alınır.
Piyasa fiyatı tekliflerinde, T. C. Merkez Bankası
tarafından açıklanan aylık döviz satış kuru ortalaması, petrol birimi olarak varil,
metrik ton ve döviz cinsi olarak ABD Doları kullanılır. Piyasa fiyatlarına esas
olan unsurların uygulamasında ortaya çıkabilecek sorunları değerlendirme ve
çözmeye Kurul yetkilidir.
Rafinericiler, ham petrol üreticilerinin teklifi halinde
oluşan bu asgarî fiyatlardan yerli ham petrolü alırlar ve ham petrol temininde
yerli ham petrole öncelik tanırlar. Rafinericiler ham petrol üreticilerinin bu
asgarî fiyat veya bunun üzerindeki fiyat tekliflerine onbeş gün içinde yazılı
olarak cevap verirler. Rafinericiler üreticilerin aleyhine olacak teslim yeri
ve şartlarında maddî talep ve teklifte bulunamazlar. Fiyat uyuşmazlıkları
Kurumun hakemliğinde en geç otuz gün içerisinde tarafları bağlayacak şekilde
sonuçlandırılır.
İthal ham petrol fiyatları dünya afişe fiyatları
doğrultusunda yapılan petrol anlaşmalarına ve spot piyasa değerlerine göre
temin edilebilen fiyat olarak değerlendirilir. Fiili ithalata ait bilgiler
aylık olarak Kuruma bildirilir.
Rafinerici ve dağıtıcı lisansı kapsamında yapılan piyasa
faaliyetlerine ilişkin fiyatlar, en yakın erişilebilir dünya serbest piyasa
oluşumu dikkate alınarak, lisans sahipleri tarafından hazırlanan tavan fiyatlar
olarak Kuruma bildirilir.
İşleme, boru hatları ile bağlantılı olmayan lisanslı
depolama ve taşıma faaliyetlerinin tarifeleri, lisans sahiplerince hazırlanarak
Kuruma bildirildikten sonra uygulanır.
İletim lisansı kapsamında yürütülen taşıma ve bu hatlarla
bağlantılı tesislerdeki lisanslı depolama faaliyetlerine ilişkin tarifeler,
lisans sahiplerince hazırlanarak Kurul onayını müteakip uygulanır. Kurul,
tarife onay istemlerini müracaat tarihini takip eden otuz gün içerisinde karara
bağlar.
Ancak, petrol piyasasında faaliyetleri veya rekabeti engelleme,
bozma veya kısıtlama amacını taşıyan veya bu etkiyi doğuran veya doğurabilecek
nitelikte anlaşma veya eylemlerin piyasa düzenini bozucu etkiler oluşturması
halinde, gerekli işlemlerin başlatılmasıyla birlikte, her seferinde iki ayı
aşmamak üzere, faaliyetlerin her aşamasında, bölgesel veya ulusal düzeyde
uygulanmak için taban ve/veya tavan fiyat tespitine ve gerekli tedbirlerin
alınmasına Kurum yetkilidir.
Belirli bölgelere ve belirli amaçlara yönelik olarak
fiyatlara müdahale edilmeksizin kullanıcıların desteklenmesinin usul ve
esasları ile miktarı Cumhurbaşkanı kararı ile belirlenir.”
II. İLK İNCELEME
1. İçtüzük hükümleri uyarınca Zühtü
ARSLAN, Hasan Tahsin GÖKCAN, Kadir ÖZKAYA, Engin YILDIRIM, Hicabi DURSUN, Celal
Mümtaz AKINCI, M. Emin KUZ, Rıdvan GÜLEÇ, Recai AKYEL, Yusuf Şevki HAKYEMEZ,
Yıldız SEFERİNOĞLU, Selahaddin MENTEŞ, Basri BAĞCI ve İrfan FİDAN’ın
katılımlarıyla 30/12/2021 tarihinde yapılan ilk inceleme toplantısında dosyada
eksiklik bulunmadığından işin esasının incelenmesine, yürürlüğü durdurma
talebinin esas inceleme aşamasında karara bağlanmasına OYBİRLİĞİYLE karar
verilmiştir.
III. ESASIN İNCELENMESİ
2. Başvuru kararı ve ekleri, Raportör
Hülya ÇOŞTAN ÇETİN tarafından hazırlanan işin esasına ilişkin rapor, itiraz
konusu kanun hükümleri, dayanılan ve ilgili görülen Anayasa kuralları ve
bunların gerekçeleri ile diğer yasama belgeleri okunup incelendikten sonra
gereği görüşülüp düşünüldü:
A. Genel Açıklama
3. 30/5/2013 tarihli ve 6491 sayılı Türk Petrol
Kanunu’nun 3. maddesinde Türkiye’deki petrol kaynaklarının devletin hüküm ve
tasarrufu altında olduğu hükme bağlanmıştır. Anılan
Kanun’un 2. maddesinin (v) bendinde petrol hakkı araştırma izni, arama
ruhsatı veya işletme ruhsatından doğan haklardan herhangi biri şeklinde
tanımlanmıştır.
4. 5015 sayılı Kanun’un 2. maddesinin (33) numaralı
bendinde de petrol, bu maddenin (5), (14) ve (44) numaralı bentlerinde
tanımlananlar olarak belirtilmiştir. (5) numaralı bentte akaryakıt, (14)
numaralı bentte ham petrol, (44) numaralı bentte ise ulusal marker
tanımlanmıştır. Söz konusu bentlere göre akaryakıt benzin türleri, nafta
(hammadde, solvent nafta hariç), gazyağı, jet yakıtı, motorin türleri, fuel-oil
türleri ile Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (Kurum) tarafından belirlenen
diğer ürünleri; ham petrol yerden çıkarılan sıvı hâldeki doğal hidrokarbonları
ve ulusal marker akaryakıta rafineri çıkışında veya gümrük girişinde eklenecek
katkıyı ifade etmektedir. Bu itibarla 5015 sayılı Kanun bağlamında petrol;
akaryakıt, ham petrol ve ulusal markeri kapsamaktadır.
5. Ayrıca söz konusu maddenin (35) numaralı bendinde ham
petrolden başlayarak yeni ürünler elde edilmesine ilişkin işlemler rafinaj,
(36) numaralı bendinde ise lisansı gereği rafinaj faaliyeti yapma hakkı
verilmiş, petrol ticareti yapan sermaye şirketleri rafinerici olarak
nitelendirilmiştir. (45) numaralı bentte üretimin petrolün çıkarılmasını, ön
işlenmesi ile saha dâhilinde veya civarında bulunan depolara, iletim hattına
veya rafineriye boru hattı ile taşınmasını veya depolanmasını ifade ettiği
belirtilmiştir.
6. 6491 sayılı Kanun’un 22. maddesinin (12) numaralı
fıkrasında petrol hakkı sahiplerinin 1/1/1980 tarihinden sonra keşfettikleri
petrol sahalarında ürettikleri ham petrolün tamamı üzerinden, kara sahalarında
yüzde 35’ini ve deniz sahalarında yüzde 45’ini ham veya mahsul olarak ihraç etme
hakkına sahip oldukları, geri kalan kısım ile 1/1/1980 tarihinden önce bulunmuş
sahalardan üretilen ham petrolün tamamını memleket ihtiyacına ayırmakla yükümlü
oldukları hükme bağlanmıştır.
7. 5015 sayılı Kanun’un 10. maddesinin sekizinci
fıkrasında ise rafinericiler, ham petrol temininde yerli ham petrole öncelik
tanımakla yükümlü kılınmıştır. Anılan hükümler uyarınca bir yandan petrol hakkı
sahiplerinin 1/1/1980 tarihinden önce bulunan sahalardan üretilen ham petrolün
tamamını, 1/1/1980 tarihinden sonra bulunan sahalardan üretilen ham petrolün
ise kara sahalarında yüzde 65’ini, deniz sahalarında yüzde 55’ini ülke içinde
satmakla, diğer yandan rafinericilerin öncelikle yerli ham petrolü satın
almakla yükümlü kılındıkları anlaşılmaktadır. Başka bir ifadeyle petrol hakkı
sahibi üretici ile rafinerici arasında kanundan kaynaklanan sözleşme yapma
zorunluluğunun bulunduğu görülmektedir.
8. 6491 sayılı Kanun’un 2. maddesinin (i) bendinde
üretilen petrol üzerinden devlete verilecek pay, devlet hissesi olarak tanımlanmış
ve Kanun’un 9. maddesinin (1) numaralı fıkrasıyla petrol üreticisi, ürettiği
petrolün sekizde birini devlet hissesi olarak ödemekle yükümlü kılınmıştır. Söz
konusu maddenin (6) numaralı fıkrasında ise petrol üreticisinin ödeyeceği
devlet hissesinin bir petrol birimi üzerinden üretilen ham petrolde varil
başına 5015 sayılı Kanun’un 10. maddesinde düzenlenen yerli ham petrolün piyasa
fiyatı üzerinden hesaplanacağı belirtilmiştir. Dolayısıyla petrol hakkı sahibi
üreticinin rafinerici ile yaptığı sözleşmeden elde ettiği gelirin sekizde
birini devlet hissesi olarak ödemekle yükümlü kılındığı anlaşılmaktadır.
B. Anlam ve Kapsam
9. 5015 sayılı Kanun’un 10. maddesi ham petrol
piyasasında fiyat oluşumunu, başka bir ifadeyle ham petrol üreticisi ile bu
petrolü satın alan rafinerici arasındaki sözleşmede geçerli olacak fiyatı
düzenlemektedir. Bu maddenin birinci fıkrasında petrol alım satımında
fiyatların en yakın erişilebilir dünya serbest piyasa koşullarına göre
oluşacağı, yerli ham petrol için, teslim yeri olan en yakın liman veya
rafineride teşekkül eden “Piyasa Fiyatı”nın fiyat olarak kabul edileceği
hükme bağlanmıştır.
10. Anılan maddenin ikinci fıkrası bu piyasa fiyatının,
Türkiye’de üretilen ham petrolün Türkiye içinde veya dışında en yakın eşilebilir
dünya piyasasında, evsaf ve izafi ağırlık bakımından normal olarak mutat
ayarlamalara göre tespit edilmiş emsal petrolün belirlenen serbest rekabet
fiyatına, aynı evsafta ham petrolün dünya piyasasından Türkiye’de teslim yeri
olan limana veya rafineriye kadar getirilmesi için gerekli bütün giderlerin
tamamının eklenmesi ve fakat Süveyş Kanalı geçişi ile Batman veya civarında
üretilen ham petrolün Batman rafinerisinde oluşan piyasa fiyatına
Batman-Dörtyol Boru Hattı geçiş ücreti dâhil oluşan fiyat veya erişilebilir
dünya piyasası mevcut olmadığı takdirde üretici tarafından Türkiye’de teslim
edildiği yerde vergiler hariç fiilen uygulanan satış fiyatı olarak kabul
edileceğini düzenlemektedir.
11. Bu suretle anılan fıkra uyarınca Türkiye’de üretilen
ham petrol satış fiyatı belirlenirken emsal petrolün en yakın erişilebilir
dünya piyasasındaki serbest rekabet fiyatına, bu petrolün Türkiye’de teslim
yeri olan limana veya rafineriye kadar getirilmesi için gerekli bütün
giderlerin tamamı ve Süveyş Kanalı geçiş ücreti eklenecektir. Bunun yanı sıra
Batman veya civarında üretilen ham petrolün Batman rafinerisinde oluşan piyasa
fiyatı bakımından ilave bir düzenleme öngörülerek bu fiyata Batman-Dörtyol Boru
Hattı geçiş ücretinin de dâhil edilmesi düzenlenmiştir. Fıkrada yer alan “…tamamının…”
ve “…geçiş ücreti dahil…” ibareleri itiraz konusu kuralların
ikisini oluşturmaktadır.
12. Maddenin üçüncü fıkrası ise üretimi yapılan yerli ham
petrole evsaf ve izafi ağırlık bakımından emsal olarak 26 API ve daha hafif petroller
için Arab Medium (31 API) petrolünün, 26 API’dan daha ağır petroller için Arab
Heavy (27.5 API) petrolünün otuz gün vadeli fiyatlarının esas alınacağını
belirtmektedir. Anılan fıkra ayrıca yerli ham petrol ile emsal alınan petrol
arasındaki gravite farkının fiyat bakımından değerlendirilmesinde; emsal petrol
ile yerli petrol arasındaki her bir 0.1 API gravite farkı için 2 ABD cent emsal
petrolün varil fiyatına ilave edileceğini veya çıkarılacağını ve bir alt
gravite grubunun fiyatının üst grubun fiyatından yüksek olamayacağını
düzenlemektedir.
13. Fıkrada yer alan API ve gravite
kavramlarından, ham petrolün fiyatının tespitinde petrolün yoğunluğunu
belirleyen API (American Petroleum Institute) gravite ölçütünün esas alındığı,
buna göre API derecesi arttıkça petrolün yoğunluğunun azalacağı ve fiyatının
artacağı anlaşılmaktadır. Bu çerçevede üretimi yapılan yerli ham petrolün
fiyatının belirlenmesinde Suudi Arabistan’da üretimi yapılan ham petrol türü
olan Arab Medium (31 API) petrolünün 26 API’dan daha hafif petrol için daha
açık bir ifadeyle 26 API ve üzerindeki API değeri için ve yine Suudi
Arabistan’da üretimi yapılan ham petrol türü olan Arab Heavy (27.5 API)
petrolünün 26 API’dan daha ağır petrol için başka bir ifadeyle 26 API ve
altındaki API değeri için emsal olarak alındığı görülmektedir. Emsal alınan
petrol türünün fiyatının uyarlanmasında ise emsal petrol ile yerli petrol
arasındaki her bir 0.1 API gravite farkı için 2 ABD cent emsal petrolün varil
fiyatına ilave edileceği veya çıkarılacağı anlaşılmaktadır.
14. Bu itibarla Türkiye’de üretilen petrolün niteliği ve
aynı nitelikte petrol yurt dışından satın alınsaydı coğrafi konum olarak
yakınlığı dikkate alınarak Suudi Arabistan’da üretilen petrolün emsal kabul
edildiği ve petrolün niteliğine göre fiyat uyarlamasına imkân veren bir
düzenleme yapıldığı anlaşılmaktadır. Fıkrada yer alan “…Arab Heavy (27.5
API)…” ibaresi itiraz konusu diğer kuralı oluşturmaktadır.
C. İtirazın Gerekçesi
15. İtiraz konusu kurallarla nakliye giderleri, geçiş
ücretleri ve ham petrolün niteliğinin esas alınarak petrol satış fiyatının
belirlenmesinin öngörüldüğü, bu suretle maliyetlerde artışa neden olunduğu,
sözleşme tarafları arasında serbestçe kararlaştırılması gereken hususların
kanunla belirlendiği, bu durumun taraflar arasındaki menfaat dengesini üretici
lehine, rafinerici aleyhine bozduğu belirtilerek kuralların Anayasa’nın 35. ve
48. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
Ç. Anayasa’ya Aykırılık Sorunu
16. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa
Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 43. maddesi
uyarınca kurallar, ilgileri nedeniyle Anayasa’nın 13. maddesi yönünden de
incelenmiştir.
17. Anayasa’nın 35. maddesinde “Herkes,
mülkiyet ve miras haklarına sahiptir./ Bu haklar, ancak kamu yararı amacıyla,
kanunla sınırlanabilir./ Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı
olamaz.” denilmek suretiyle mülkiyet hakkı güvenceye bağlanmıştır. Anayasal
anlamda mülkiyet hakkı ekonomik değer ifade eden ve değeri parayla ölçülebilen
her türlü mal varlığı hakkını kapsamaktadır.
18. Mülkiyet hakkı; kişiye başkasının
hakkına zarar vermemek ve kanunların koyduğu sınırlamalara uymak koşuluyla
sahibi olduğu şeyi dilediği gibi kullanma, semerelerinden yararlanma ve
tasarruf etme imkânı veren bir haktır. Bu bağlamda malikin mülkünü kullanma,
semerelerinden yararlanma ve mülkü üzerinde tasarruf etme yetkilerinden
herhangi birinin kısıtlanması veya mülkünden yoksun bırakılması mülkiyet
hakkına sınırlama teşkil eder.
19. Anayasa’nın 48. maddesinin birinci
fıkrasında ise “Herkes, dilediği alanda çalışma ve sözleşme hürriyetlerine
sahiptir.” denilerek sözleşme özgürlüğü güvence altına alınmıştır. Anayasa
açısından sözleşme özgürlüğü; devletin kişilerin istedikleri hukuki sonuçlara
ulaşmalarını sağlaması ve bu bağlamda kişilerin belirli hukuki sonuçlara
yönelen iradelerini geçerli olarak tanıması, onların iradelerinin yöneldiği
hukuki sonuçların doğacağını ilke olarak benimsemesi ve koruması demektir. Bu
özgürlük, sözleşme yapıp yapmama serbestîsinin yanı sıra yapılan sözleşmelere
dışarıdan müdahale yasağını da içermektedir (AYM, E.2016/192, K.2017/160, 29/11/2017,
§ 13).
20. İtiraz konusu kurallar Türkiye’de
üretilen ham petrolün piyasa fiyatının belirlenme usulünü düzenlemektedir. Buna
göre 5015 sayılı Kanun’un 10. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan kurallar
Türkiye’de üretilen ham petrolün piyasa fiyatının emsal petrolün belirlenen
serbest rekabet fiyatına, aynı evsafta ham petrolün dünya piyasasından
Türkiye’de teslim yeri olan limana veya rafineriye kadar getirilmesi için
gerekli bütün giderlerin tamamının yanı sıra Süveyş Kanalı geçişi ile Batman
veya civarında üretilen ham petrolün Batman rafinerisinde oluşan piyasa
fiyatına Batman-Dörtyol Boru Hattı geçiş ücreti eklenerek oluşan fiyatın esas
alınacağını belirtmektedir.
21. Anılan maddenin üçüncü fıkrasında
yer alan kural ise Türkiye’de üretilen yerli ham petrole emsal olarak 26
API’dan daha ağır petroller için Arab Heavy (27.5 API) petrolünün otuz gün
vadeli fiyatının esas alınmasını öngörmektedir. Bu itibarla kurallar yerli ham
petrol üreticisi ile rafinerici arasındaki yerli ham petrol satım
sözleşmesinden doğacak satım bedelinin belirlenmesini hükme bağlamak suretiyle
Anayasa’nın 35. maddesinde düzenlenen mülkiyet hakkını ve Anayasa’nın 48.
maddesinde güvence altına alınan sözleşme özgürlüğünü sınırlamaktadır.
22. Anayasa’nın 13. maddesinde “Temel
hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde
belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu
sınırlamalar, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik
Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz.” denilmektedir.
Buna göre temel hak ve özgürlüklere sınırlama getiren düzenlemelerin kanunla
yapılması, Anayasa’da öngörülen sınırlama sebebine uygun ve ölçülü olması
gerekir.
23. Bu kapsamda mülkiyet hakkını ve sözleşme özgürlüğünü sınırlamaya
yönelik bir kanuni düzenlemenin şeklen var olması yeterli olmayıp kuralların
keyfîliğe izin vermeyecek şekilde belirli, ulaşılabilir ve öngörülebilir
düzenlemeler niteliğinde olması gerekir.
24. Esasen temel hak ve
özgürlükleri sınırlayan kanunun bu niteliklere sahip olması Anayasa’nın 2.
maddesinde güvenceye alınan hukuk devleti ilkesinin de bir gereğidir. Hukuk
devletinde kanuni düzenlemelerin hem kişiler hem de idare yönünden herhangi bir
duraksamaya ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık, net, anlaşılır,
uygulanabilir ve nesnel olması, ayrıca kamu otoritelerinin keyfî uygulamalarına
karşı koruyucu önlem içermesi gerekir. Kanunda bulunması gereken bu nitelikler
hukuki güvenliğin sağlanması bakımından da zorunludur. Zira bu ilke hukuk
normlarının öngörülebilir olmasını, bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde
devlete güven duyabilmesini, devletin de yasal düzenlemelerinde bu güven
duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kılar (AYM, E.2015/41,
K.2017/98, 4/5/2017, §§ 153, 154). Dolayısıyla Anayasa’nın 13. maddesinde
sınırlama ölçütü olarak belirtilen kanunilik, Anayasa’nın 2. maddesinde
güvenceye alınan hukuk devleti ilkesi ışığında yorumlanmalıdır.
25. Kuralların yer aldığı maddede
Türkiye’de üretilen ham petrolün piyasa fiyatının belirlenme usulü, hangi
unsurların bu fiyatın oluşumunda gözetileceği, dâhil olacağı ve esas alınacağı
açık ve net biçimde düzenlenmiştir. Dolayısıyla kuralların belirli,
ulaşılabilir ve öngörülebilir nitelikte olduğu ve bu yönüyle kanunilik şartını
taşıdığı anlaşılmaktadır.
26. Öte yandan Anayasa’nın 13. maddesi
uyarınca temel hak ve özgürlüklere getirilen sınırlamanın Anayasa’da öngörülen
sınırlama sebebine uygun olması gerekir. Anayasa’nın 35. maddesi uyarınca
mülkiyet hakkının kamu yararı amacıyla sınırlanması mümkündür. Anayasa’nın 48.
maddesinde ise sözleşme özgürlüğü için herhangi bir sınırlama nedeni
öngörülmemiş olmakla birlikte özel sınırlama nedeni öngörülmemiş hakların da o
hakkın doğasından kaynaklanan bazı sınırlarının bulunduğu kabul edilmektedir.
Ayrıca Anayasa'nın başka maddelerinde yer alan hak ve özgürlükler ile devlete
yüklenen ödevler, özel sınırlama sebebi gösterilmemiş hak ve özgürlüklere sınır
teşkil edebilir.
27. Anayasa’nın 167. maddesinin birinci
fıkrasında “Devlet, para, kredi, sermaye, mal ve hizmet piyasalarının
sağlıklı ve düzenli işlemelerini sağlayıcı ve geliştirici tedbirleri alır;…”
denilmek suretiyle devlete, mal ve hizmet piyasalarının sağlıklı ve düzenli
işlemelerini sağlayıcı ve geliştirici tedbirler alma görevi yüklenmiş olup bu
görevlerin yerine getirilebilmesi için mal ve hizmet piyasalarının düzenlenmesi
gereksinimi duyulabilir.
28. Öte yandan Anayasa’nın 168.
maddesinde de “Tabiî servetler ve kaynaklar Devletin hüküm ve tasarrufu
altındadır. Bunların aranması ve işletilmesi hakkı Devlete aittir. Devlet bu
hakkını belli bir süre için, gerçek ve tüzelkişilere devredebilir. Hangi tabiî
servet ve kaynağın arama ve işletmesinin, Devletin gerçek ve tüzelkişilerle
ortak olarak veya doğrudan gerçek ve tüzelkişiler eliyle yapılması, kanunun
açık iznine bağlıdır. Bu durumda gerçek ve tüzelkişilerin uyması gereken
şartlar ve Devletçe yapılacak gözetim, denetim usul ve esasları ve müeyyideler
kanunda gösterilir.” denilmek suretiyle tabii servet ve kaynakların arama
ve işletilmesinde gerçek ve tüzel kişilerin uyması gereken şartlar ile devletçe
yapılacak gözetim, denetim usul ve esaslarının kanunla düzenleneceği
belirtilmiştir.
29. Bu itibarla Anayasa’nın anılan
maddeleri uyarınca devlete yüklenen pozitif yükümlülükler kapsamında devletin
hüküm ve tasarrufu altında bulunan tabii servetleri konu alan sözleşmelerde,
sözleşme özgürlüğüne yönelik sınırlamaların öngörülmesi mümkündür.
30. İtiraz konusu kuralların
gerekçesinde; kurallarla düzenli olarak yayınlanan Arab Heavy emsal petrol
fiyatının esas alınması suretiyle yerli üreticinin Türkiye’de ürettiği ve
sattığı ham petrolün piyasa fiyatının altında satılması sorununun ortadan
kalkacağı, bu itibarla yerli ham petrol üreticilerinin teşvik edilmiş olacağı,
yerli üretimin artmasına katkıda bulunulacağı ve petrol üreticisi firmaların üretimlerinin
ve yatırımlarının devamının destekleneceği belirtilmiştir. Gerekçede ayrıca
rafinericinin aynı nitelikte ham petrolü yurt dışından temin etmiş olsaydı
katlanması gereken maliyetlerin piyasa fiyatının hesabına dâhil edildiği, bunun
da uluslararası kabul görmüş bir uygulama olduğu ifade edilmiştir. Bu itibarla
kuralların petrol piyasasının sağlıklı ve düzenli işlemesini sağlamak ve yerli
üretimi desteklemek biçimindeki amaca yönelik olduğu, dolayısıyla kurallarla
mülkiyet hakkı ve sözleşme özgürlüğüne getirilen sınırlamanın anayasal bağlamda
meşru bir amacının bulunduğu görülmektedir.
31. Anayasa’nın 13. maddesinde güvence
altına alınan ölçülülük ilkesi ise elverişlilik, gereklilik
ve orantılılık olmak üzere üç alt ilkeden oluşmaktadır. Elverişlilik
öngörülen sınırlamanın ulaşılmak istenen amacı gerçekleştirmeye elverişli
olmasını, gereklilik ulaşılmak istenen amaç bakımından sınırlamanın
zorunlu olmasını, diğer bir ifadeyle aynı amaca daha hafif bir sınırlama ile
ulaşılmasının mümkün olmamasını, orantılılık ise hakka getirilen
sınırlama ile ulaşılmak istenen amaç arasında makul bir dengenin gözetilmesi
gerekliliğini ifade etmektedir.
32. Petrolün doğada çok uzun bir zaman
dilimi içinde ve sınırlı miktarda oluştuğu, insan eliyle yeniden üretilemediği,
enerji kaynağı ve ham madde olarak önemi dikkate alındığında petrol
kaynaklarının tespiti, çıkarılması ve işlenmesi ülke ekonomisi açısından büyük
önem arz etmektedir. Diğer yandan petrol kaynaklarının tespitine, çıkarılmasına
ve işlenmesine yönelik faaliyetlerin ham petrol üreticisi açısından önemli bir
maliyeti beraberinde getirdiği kuşkusuzdur. Bu nedenle kuralların yerli ham
petrol üretiminin desteklenmesi amacına ulaşma bakımından elverişli ve gerekli
olmadığı söylenemez.
33. Öte yandan itiraz konusu kurallarla
getirilen sınırlamalardan ilki, düzenli olarak yayınlanan Arab Heavy emsal
petrol fiyatının piyasa fiyatının hesaplanmasında esas alınmasını öngörmek
suretiyle sözleşmenin her iki tarafı için de objektif bir ölçüt öngörmektedir.
Anılan Kanun’un 10. maddesinin üçüncü fıkrasında emsal petrol ile yerli petrol
arasındaki her bir 0.1 API gravite farkı için 2 ABD cent emsal petrolün varil
fiyatına ilave edileceği veya çıkarılacağı ve bir alt gravite grubunun
fiyatının üst grubun fiyatından yüksek olamayacağı hükmüne yer verilmiştir.
Böylece yerli ham petrol fiyatı emsal petrolün gerçek fiyatına uyarlanmış ve
gravite farkından doğacak fiyat farkı bakımından üretici ile rafinerici
arasında menfaat dengesi sağlanmıştır.
34. Kurallarla getirilen ikinci
sınırlama ise rafinerici, emsal ham petrolü yurt dışından alsaydı katlanacağı
maliyetin piyasa fiyatına yansıtılması şeklindedir. Emsal petrolün Türkiye’ye
getirilmesi için gerekli giderlerin hesaplanması konusu ise Kanun’un 10.
maddesinin dört ila altıncı fıkralarında düzenlenmiştir. Bu kapsamda emsal
petrolün Türkiye’ye getirilmesi için gerekli bütün giderlerin hesaplanmasında “Worldscale”de
ilan edilen nominal navlun fiyatının baz alınacağı, LR-2 sınıfı tankerler için
tespit edilen AFRA yüzdesinin uygulanması ile nakliye maliyetinin
hesaplanacağı, gravite uyarlaması ve nakliyenin eklenmesi suretiyle bulunan
fiyata (C+F) yürürlükteki sigorta mevzuatı ve primlerinin uygulanacağı, ithalde
alınan gümrük vergi ve resimlerinin ilave edilmesiyle yerli ham petrolün piyasa
fiyatının bulunacağı ve yurt içi kara nakliye ücretleri için akaryakıtların
fiyat teşekkülündeki nakliye rayiçlerinin alınacağı hükme bağlanmıştır.
35. Diğer yandan 6491 sayılı Kanun’un
22. maddesinin (12) numaralı fıkrasıyla yerli ham petrol üreticisinin ihracat
imkânının sınırlandırıldığı ve anılan Kanun’un 9. maddesinin (1) numaralı
fıkrasıyla ürettiği petrolün sekizde birini
devlet hissesi olarak ödemekle yükümlü kılındığı da
gözetildiğinde kurallarla ulaşılmak istenen kamu yararı amacı ile sözleşme
özgürlüğü ve mülkiyet hakkı arasında bulunması gereken makul dengenin
gözetildiği anlaşılmaktadır. Bu itibarla kuralların orantısız bir sınırlamaya
neden olmadığı, dolayısıyla anılan hak ve özgürlüklere ölçüsüz bir sınırlama
getirmediği sonucuna ulaşılmıştır.
36. Açıklanan nedenlerle kurallar,
Anayasa’nın 13., 35. ve 48. maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi
gerekir.
IV. YÜRÜRLÜĞÜN DURDURULMASI TALEBİ
37. Dava dilekçesinde özetle, dava konusu kuralların
uygulanmaları hâlinde telafisi güç veya imkânsız zararların doğabileceği
belirtilerek yürürlüklerinin durdurulmasına karar verilmesi talep edilmiştir.
4/12/2003 tarihli ve 5015 sayılı Petrol Piyasası
Kanunu’nun 10. maddesinin;
A. İkinci
fıkrasında yer alan “…tamamının…” ve “…geçiş ücreti dahil…”
ibarelerine,
B. Üçüncü
fıkrasında yer alan “…Arab Heavy (27.5 API)…” ibaresine,
yönelik iptal talepleri 1/6/2022 tarihli ve E.2021/128,
K.2022/68 sayılı kararla reddedildiğinden bu ibarelere ilişkin yürürlüğün durdurulması
taleplerinin REDDİNE 1/6/2022 tarihinde OYBİRLİĞİYLE 1/6/2022 tarihinde
karar verilmiştir.
V. HÜKÜM
4/12/2003 tarihli ve 5015 sayılı Petrol Piyasası
Kanunu’nun 10. maddesinin;
A. İkinci
fıkrasında yer alan “…tamamının…” ve “…geçiş ücreti dahil…”
ibarelerinin,
B. Üçüncü
fıkrasında yer alan “…Arab Heavy (27.5 API)…” ibaresinin,
Anayasa’ya aykırı olmadıklarına ve
itirazın REDDİNE 1/6/2022 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
Başkan
Zühtü ARSLAN
|
Başkanvekili
Hasan Tahsin GÖKCAN
|
Başkanvekili
Kadir ÖZKAYA
|
|
|
|
Üye
Engin YILDIRIM
|
Üye
Hicabi DURSUN
|
Üye
Muammer
TOPAL
|
|
|
|
Üye
M. Emin KUZ
|
Üye
Rıdvan GÜLEÇ
|
Üye
Recai AKYEL
|
|
|
|
Üye
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
|
Üye
Yıldız SEFERİNOĞLU
|
Üye
Selahaddin MENTEŞ
|
|
|
|
Üye
Basri BAĞCI
|
Üye
İrfan FİDAN
|
Üye
Kenan YAŞAR
|