“…
Mahkememizin 2020/419 Esas dosyasının ek kararı uyarınca Anayasa Mahkemesine iptal başvurusunda bulunulması kararlaştırılmış olup;
Mahkememizin 2019/733 esas sayılı dosyasında 19/12/2019 tarihli müzekkere ile 5271 sayılı CMK’nın 5/2 ve aynı Kanunun 268. maddesinin (c) bendinde yer alan “Asliye ceza mahkemesi hâkimi tarafından verilen kararlara yapılacak itirazların incelenmesi, yargı çevresinde bulundukları ağır ceza mahkemesine ... aittir.” hükmüne yönelik olarak Anayasa Mahkemesine başvuruda bulunulduğu, Anayasa Mahkemesi’nin 22/01/2020 tarih 2020/3 esas 2020/3 karar sayılı ilamı ile 5271 sayılı yasanın 5. maddesinin 2. fıkrası yönünden 10 yıllık süre henüz dolmadığından CMK’nın 268. maddesinin 3. fıkrasının (c) bendindeki bölüm yönünden ise dosyanın daha önce itirazı incelemekle görevli Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmiş olması nedeniyle uygulanma imkanı bulunmadığından reddine karar verildiği, mahkememizin 2020/419 esas sayılı dosyasında verilen ek karar ile itiraz incelemeye gönderilmeksizin Anayasa Mahkemesine sadece 5271 sayılı CMK’nın 268. maddesinin (c) bendinde yer alan “Asliye ceza mahkemesi hâkimi tarafından verilen kararlara yapılacak itirazların incelenmesi, yargı çevresinde bulundukları ağır ceza mahkemesine ... aittir.” hükmüne yönelik olarak Anayasa Mahkemesine iptal başvurusunda bulunulması uygun bulunmuştur.
Yargıtay 5. Ceza Dairesi’nin 12/04/2016 tarih 2016/3169 Esas ve 2016/3764 Karar sayılı ilamı ile “İncelenen dosya içeriğine göre, Batman 2. Asliye Ceza Mahkemesinin görevsizlik kararına yapılan itirazı inceleyen Batman 2. Ağır Ceza Mahkemesinin itirazı yerinde bularak kaldırılmasına karar verdiği, Batman ilinde birden fazla Ağır Ceza Mahkemesi bulunduğu, kararın kesin nitelikte olduğu, bu itibarla ortada çözümü gereken görev uyuşmazlığı bulunmadığı anlaşıldığından, incelenmeyen dosyanın mahalline gönderilmesi için Yargıtay C.Başsavcılığına TEVDİİNE” şeklinde karar verdiği, Yargıtay 5. Ceza Dairesi’nin 08/12/2011 tarih 2011/13773 Esas ve 2011/25129 Karar sayılı ilamı ile ise “Bulancak Asliye Ceza Mahkemesi tarafından verilen görevsizlik kararına yapılan itirazın Giresun Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilmesi nedeniyle her iki mahkeme arasında zımni görev uyuşmazlığı çıktığı kabul edilmekle” şeklinde karar verilmiştir.
Yukarıda belirtilen kararlardan da anlaşılacağı üzere Yargıtay tarafından asliye ceza mahkemesinin ağır ceza mahkemesine yönelik görevsizlik kararına itiraz halinde dosyanın geldiği yerde tek ağır ceza mahkemesi olup olmamasına göre farklı bir uygulamaya gitmektedir. İtirazın kabulü haline münhasır olarak; itirazı inceleyen yer ağır ceza mahkemesi bulunduğu yerde tek ise zımni olumsuz görev uyuşmazlığının çıktığı, ancak itirazı inceleyen yer ağır ceza mahkemesinin bulunduğu yerde birden fazla ağır ceza mahkemesi var ise olumsuz görev uyuşmazlığının çıkmadığı kabul görmektedir. Bu kapsamda görevsizlik kararının muhattabı olan ve itirazı inceleyen ağır ceza mahkemesi bulunduğu yerde tek ise çıkan olumsuz görev uyuşmazlığı (ortak yüksek yetkili mahkeme tarafından) çözülecek, ancak birden fazla ise görev uyuşmazlığı çözülemeyecek esasa ilişkin karar verilmesine ve kanun yolu incelemesine kadar uyuşmazlığın çözümü ertelenecektir. Kanun yolu incelemesinde suç konusu eylemin ağır ceza mahkemesince değerlendirilmesi uygun bulunduğunda ise bozma kararı verilecektir. 5271 sayılı CMK’nın Görevli olmayan hâkim veya mahkemenin işlemleri başlıklı 7. maddesindeki “Yenilenmesi mümkün olmayanlar dışında, görevli olmayan hâkim veya mahkemece yapılan işlemler hükümsüzdür.” şeklindeki hüküm kapsamında sanık savunması, müşteki ve tanık beyanları vs. yargılama işlemleri yenilenecektir. Bu durumun yargılamayı uzatacağı ve Anayasanın 141/4. maddesinde yer alan “Davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılması, yargının görevidir” şeklindeki hükmüne ve makul sürede yargılanma hakkına aykırılık teşkil edeceği ortadadır.
5271 sayılı CMK’nın Görevsizlik kararı verilmesi gereken hâl ve sonucu başlıklı 5. maddesinde “(1) İddianamenin kabulünden sonra; işin, davayı gören mahkemenin görevini aştığı veya dışında kaldığı anlaşılırsa, mahkeme bir kararla işi görevli mahkemeye gönderir. (2) Adlî yargı içerisindeki mahkemeler bakımından verilen görevsizlik kararlarına karşı itiraz yoluna gidilebilir.” şeklinde hükme yer verilmiştir. Bu hükümle görevsizlik kararına karşı itiraz yasa yolunun açık olduğu belirtilmiş ancak itiraz mercii açıkça gösterilmemiştir. Bu kapsamda 5271 sayılı CMK’nın itiraz kanun yoluna ilişkin 267 vd. maddelerinde düzenlenen genel kurallar uygulanacaktır.
İtiraz kanun yoluna ilişkin 5271 sayılı CMK’nın 268/3. fıkrasına göre “İtirazı incelemeye yetkili merciler aşağıda gösterilmiştir: c) Asliye ceza mahkemesi hâkimi tarafından verilen kararlara yapılacak itirazların incelenmesi, yargı çevresinde bulundukları ağır ceza mahkemesine ... aittir.” şeklinde hükme yer verilmiştir. Adli Yargı içerisinde görevsizlik kararları genel itibariyle asliye ceza mahkemesi ve ağır ceza mahkemeleri arasında ortaya çıkmaktadır. Ayrıca bu görevsizlik kararları aynı yargı çevresindeki asliye ceza mahkemesi ve ağır ceza mahkemeleri arasında ortaya çıkmaktadır(İstisnai olarak farklı yargı çevresinde yer olan alt veya üst mahkemeye yönelik görevsizlik ve yetkisizlik kararlarına rastlanabilmektedir). Bu kapsamda Asliye Ceza Mahkemelerinin görevsizlik kararlarını itirazına da yine görevsizlik kararının muhattabı olan ağır ceza mahkemesi bakmaktadır. İtirazı inceleyen ağır ceza mahkemesi itirazı reddederse dosya önüne gelecek(veya birden fazla ağır ceza mahkemesi varsa dosyanın önüne gelmesi ihtimali doğacak) kabul ederse asliye ceza mahkemesi dosyaya bakmaya devam edecektir(Nitekim yukarda belirtilen Yargıtay uygulamasına göre birden fazla ağır ceza mahkemesi varsa görev uyuşmazlığı da çıkmayacaktır).
İtirazı inceleyen ağır ceza mahkemesinin görevsizlik kararına itirazı reddedetmesi halinde dosyanın önüne gelme durumu gözetildiğinde bu durumun ek iş yükü olarak algılanma durumu ortaya çıkabilecektir. Bu durum mahkemenin önüne ek iş gelmemesi için itirazları reddettiği şeklinde bir algıya sebebiyet verebilecektir. En hafif şekliyle tarafları dinleyip yargılama faaliyeti ile yapması gereken değerlendirmeyi itiraz incelemesi ile yapmak yoluna gidebilmesi söz konusu olabilecektir. İster ağır ister hafif şekilde olsun mahkemenin tarafsızlığında şüpheye sebebiyet verebilecek herhangi bir durumun yargılama faaliyetinde yeri yoktur.
Anayasanın Yargı yetkisi başlıklı 9. maddesinde (6771 sayılı yasanın 1. maddesi ile değişik)” Yargı yetkisi, Türk Milleti adına bağımsız ve tarafsız mahkemelerce kullanılır” şeklindeki hüküm yargılamanın tarafsızlık ilkesi kapsamında yapılmasını öngörmektedir. İtiraz merciinin kendi aleyhine sonuç doğurması(iş yükü) mümkün konuda itiraz incelemesi yapmasının tarafsızlık ilkesine aykırılık oluşturacaktır. Bu durumun temel nedeni 5271 sayılı CMK’nın Görevsizlik kararı verilmesi gereken hâl ve sonucu başlıklı 5. maddesinde itiraza ilişkin görevsizlik kararlarının yapısına uygun belirleme yapılmamasından kaynaklanmaktadır(Her ne kadar “ve tarafsız” şeklindeki anayasal düzenleme 5271 sayılı CMK’nın 5. maddesinden sonra yürürlüğe girmişse de mahkemelerin tarafsız olması Anayasının özünde de bulunmaktadır). Görevsizlik kararının yapısına ve tarafsızlık ilkesine uygun düzenlemeler içermeyen 5271 sayılı CMK’nın 268/3. fıkrasının (c) bendindeki “Asliye ceza mahkemesi hâkimi tarafından verilen kararlara yapılacak itirazların incelenmesi, yargı çevresinde bulundukları ağır ceza mahkemesine” hükmünün(görevsizlik kararları yönünden) Anayasanın Yargı yetkisi başlıklı 9. maddesine aykırılık teşkil edeceği ortadadır.
Sonuç olarak 5271 sayılı CMK’nın 268/3. fıkrasının (c) bendindeki “Asliye ceza mahkemesi hâkimi tarafından verilen kararlara yapılacak itirazların incelenmesi, yargı çevresinde bulundukları ağır ceza mahkemesine” hükmünün(görevsizlik kararları yönünden) Anayasanın 9. ve 141/4. maddelerine aykırı olduğu değerlendirilerek iptal başvurusu yapmak gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda arz edilen gerekçeler ve inceleme sırasında res’en nazara alınacak diğer nedenler nazara alınarak, Mahkememizin 2020/419 esas sayılı dava dosyasında uygulanma ihtimali bulunan ancak 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası hükümlerine açıkça aykırı hükümler içeren 5271 sayılı CMK’nın 268/3. fıkrasının (c) bendindeki “Asliye ceza mahkemesi hâkimi tarafından verilen kararlara yapılacak itirazların incelenmesi, yargı çevresinde bulundukları ağır ceza mahkemesine” hükmünün(görevsizlik kararları yönünden) İPTALİNE KARAR VERİLMESİ talep olunur.”
ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı : 2021/4
Karar Sayısı : 2021/86
Karar Tarihi : 11/11/2021
R.G.Tarih-Sayısı : 14/12/2021-31689
İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN: Hatay 6. Asliye Ceza Mahkemesi
İTİRAZIN KONUSU: 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 268. maddesinin (3) numaralı fıkrasının (c) bendinin “Asliye ceza mahkemesi hâkimi tarafından verilen kararlara yapılacak itirazların incelenmesi, yargı çevresinde bulundukları ağır ceza mahkemesine…” bölümünün “görevsizlik kararları” yönünden Anayasa’nın 9. ve 141. maddelerine aykırılığı ileri sürülerek iptaline karar verilmesi talebidir.
OLAY: Sanık hakkında taksirle öldürme suçundan açılan davada itiraz konusu kuralın Anayasa’ya aykırı olduğu kanısına varan Mahkeme, iptali için başvurmuştur.
I. İPTALİ İSTENEN VE İLGİLİ GÖRÜLEN KANUN HÜKÜMLERİ
A. İptali İstenen Kanun Hükmü
Kanun’un itiraz konusu kuralın da yer aldığı geçici 268. maddesi şöyledir:
“İtiraz usulü ve inceleme mercileri
Madde 268- (1) Hâkim veya mahkeme kararına karşı itiraz, kanunun ayrıca hüküm koymadığı hâllerde 35 inci maddeye göre ilgililerin kararı öğrendiği günden itibaren yedi gün içinde kararı veren mercie verilecek bir dilekçe veya tutanağa geçirilmek koşulu ile zabıt kâtibine beyanda bulunmak suretiyle yapılır. Tutanakla tespit edilen beyanı ve imzayı mahkeme başkanı veya hâkim onaylar. 263 üncü madde hükmü saklıdır.
(2) Kararına itiraz edilen hâkim veya mahkeme, itirazı yerinde görürse kararını düzeltir; yerinde görmezse en çok üç gün içinde, itirazı incelemeye yetkili olan mercie gönderir.
(3) İtirazı incelemeye yetkili merciler aşağıda gösterilmiştir:
a) (Değişik: 18/6/2014-6545/74 md.) Sulh ceza hâkimliği kararlarına yapılan itirazların incelenmesi, o yerde birden fazla sulh ceza hâkimliğinin bulunması hâlinde, numara olarak kendisini izleyen hâkimliğe; son numaralı hâkimlik için bir numaralı hâkimliğe; ağır ceza mahkemesinin bulunmadığı yerlerde tek sulh ceza hâkimliği varsa, yargı çevresinde görev yaptığı ağır ceza mahkemesinin bulunduğu yerdeki sulh ceza hâkimliğine; ağır ceza mahkemesinin bulunduğu yerlerde tek sulh ceza hâkimliği varsa, en yakın ağır ceza mahkemesinin bulunduğu yerdeki sulh ceza hâkimliğine aittir.
b) (Değişik: 18/6/2014-6545/74 md.) İtiraz üzerine ilk defa sulh ceza hâkimliği tarafından verilen tutuklama kararlarına itiraz edilmesi durumunda da (a) bendindeki usul uygulanır. Ancak, ilk tutuklama talebini reddeden sulh ceza hâkimliği, tutuklama kararını itiraz mercii olarak inceleyemez.
c) Asliye ceza mahkemesi hâkimi tarafından verilen kararlara yapılacak itirazların incelenmesi, yargı çevresinde bulundukları ağır ceza mahkemesine ve bu mahkeme ile başkanı tarafından verilen kararlar hakkındaki itirazların incelenmesi, o yerde ağır ceza mahkemesinin birden çok dairesinin bulunması hâlinde, numara olarak kendisini izleyen daireye; son numaralı daire için birinci daireye; o yerde ağır ceza mahkemesinin tek dairesi varsa, en yakın ağır ceza mahkemesine aittir.
d) Naip hâkim kararlarına yapılacak itirazların incelenmesi, mensup oldukları ağır ceza mahkemesi başkanına, istinabe olunan mahkeme kararlarına karşı yukarıdaki bentlerde belirtilen esaslara göre bulundukları yerdeki mahkeme başkanı veya mahkemeye aittir.
e) Bölge adliye mahkemesi ceza dairelerinin kararları ile Yargıtay ceza dairelerinin esas mahkeme olarak baktıkları davalarda verdikleri kararlara yapılan itirazlarda; üyenin kararını görevli olduğu dairenin başkanı, daire başkanı ile ceza dairesinin kararını numara itibarıyla izleyen ceza dairesi; son numaralı daire söz konusu ise birinci ceza dairesi inceler.”
B. İlgili Görülen Kanun Hükmü
Kanun’un ilgili görülen 4. maddesi şöyledir:
“Re’sen görev kararı ve görevde uyuşmazlık
Madde 4- (1) Davaya bakan mahkeme, görevli olup olmadığına kovuşturma evresinin her aşamasında re’sen karar verebilir. 6 ncı madde hükmü saklıdır.
(2) Görev konusunda mahkemeler arasında uyuşmazlık çıktığında, görevli mahkemeyi ortak yüksek görevli mahkeme belirler.”
II. İLK İNCELEME
1. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü hükümleri uyarınca Zühtü ARSLAN, Hasan Tahsin GÖKCAN, Kadir ÖZKAYA, Engin YILDIRIM, Hicabi DURSUN, Celal Mümtaz AKINCI, Muammer TOPAL, M. Emin KUZ, Rıdvan GÜLEÇ, Recai AKYEL, Yusuf Şevki HAKYEMEZ, Yıldız SEFERİNOĞLU, Selahaddin MENTEŞ ve Basri BAĞCI’nın katılımlarıyla 4/2/2021 tarihinde yapılan ilk inceleme toplantısında dosyada eksiklik bulunmadığından işin esasının incelenmesine OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir.
III. ESASIN İNCELENMESİ
2. Başvuru kararı ve ekleri, Raportör Aydın AYGÜN tarafından hazırlanan işin esasına ilişkin rapor, itiraz konusu ve ilgili görülen kanun hükümleri, dayanılan ve ilgili görülen Anayasa kuralları ve bunların gerekçeleri ile diğer yasama belgeleri okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
A. İtirazın Gerekçesi
3. Başvuru kararında özetle; ceza yargılaması içinde görevsizlik kararlarının asliye ceza mahkemesi ile ağır ceza mahkemesi arasında ortaya çıktığı, itiraz konusu kural gereğince asliye ceza mahkemeleri tarafından verilen görevsizlik kararlarının yargı çevresinde bulundukları ağır ceza mahkemelerince incelendiği, asliye ceza mahkemesinin görevsizlik kararlarına karşı yapılan itiraz kanun yolu incelemesinin aynı zamanda bu mahkemenin görevli olduğunu değerlendirdiği ağır ceza mahkemesinde yapıldığı, itirazı inceleyen ağır ceza mahkemesinin itirazı reddetmesi hâlinde yargılamanın ağır ceza mahkemesinde devam edeceği, bu durumun ise ağır ceza mahkemesinin iş yükünün artmasına neden olacağı için tarafsızlığını olumsuz şekilde etkileyebileceği, görevsiz mahkemece yapılan yargılamaların üst dereceli mahkemelerce verilen bozma kararları sonrasında yenilenmek zorunda olduğu, bu işlemlerin ise yargılamaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılmasına engel oluşturduğu belirtilerek kuralın Anayasa’nın 9. ve 141. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
B. Anayasa’ya Aykırılık Sorunu
4. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 43. maddesine göre kural, ilgisi nedeniyle Anayasa’nın 138. maddesi yönünden de incelenmiştir.
5. 5271 sayılı Kanun’un 268. maddesinde itiraz kanun yoluna başvurma usulü ile itirazın incelenmesinde yetkili merciler düzenlenmiştir. Anılan Kanun’un 268. maddesinin (3) numaralı fıkrasının (c) bendinde asliye ceza mahkemesi hâkimi tarafından verilen kararlara yapılacak itirazların incelenmesinin yargı çevresinde bulundukları ağır ceza mahkemesine ait olduğu öngörülmüştür. Söz konusu bendin “Asliye ceza mahkemesi hâkimi tarafından verilen kararlara yapılacak itirazların incelenmesi, yargı çevresinde bulundukları ağır ceza mahkemesine…” bölümünün “görevsizlik kararları” yönünden incelenmesi itiraz konusu kuralı oluşturmaktadır.
6. Anayasa’nın 9. maddesinde “Yargı yetkisi, Türk Milleti adına bağımsız ve tarafsız mahkemelerce kullanılır” denilmektedir. Yargı fonksiyonu, bir hukuki uyuşmazlığın tüm yönleriyle esastan çözümlenerek karara bağlanması ve bu kararın kesin hüküm niteliği taşımasıdır (AYM, E.2012/102, K.2012/207, 27/12/2012).
7. Anayasa’nın anılan maddesinde, yargı yetkisinin Türk milleti adına bağımsız ve tarafsız mahkemelerce kullanılacağı ifade edilirken hâkimlerin görevlerini, yürütme ve yasama organları dâhil her türlü kurum ve kişinin baskısından uzak, Anayasa’ya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdani kanaatlerine göre yerine getirebilmelerini sağlamak için bağımsız olmaları kabul edilmiş; Anayasa’nın 138. ve 140. maddelerinde ise bu konuda anayasal güvenceler getirilmiştir.
8. Anayasa’nın 138. maddesinin birinci fıkrasında hâkimlerin görevlerinde bağımsız oldukları, Anayasa’ya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdani kanaatlerine göre hüküm verecekleri ifade edilmiştir. Buna göre hâkimlerin görevlerini her türlü baskı ve etkiden uzak, Anayasa’ya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdani kanaatlerine göre yerine getirebilmeleri güvenceye kavuşturulmuştur (AYM, E.2002/100, K.2004/109, 21/9/2004).
9. Anayasa Mahkemesi Anayasa’nın “Mahkemelerin bağımsızlığı” başlıklı 138. maddesinin kurala bağladığı hâkim bağımsızlığının yalın bir biçimde yalnızca lafzıyla yorumlanmaması gerektiğini, hâkimlerin Anayasa’ya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdani kanaatlerine göre hüküm vermelerini engelleyen ya da yargı yetkisinin kullanılmasında emir, talimat, tavsiye veya telkin niteliğini taşıyan dolaylı dolaysız her türlü düzenlemenin hâkim bağımsızlığı ilkesini zedelediğinin kabul edilmesi gerektiğini vurgulamıştır (AYM, E.1988/37, K.1989/36, 8/9/1989).
10. Mahkemelerin tarafsızlığı kavramı, görülecek davalar karşısında bizzat mahkemenin kurumsal yapısı ile davaya bakmakla görevli hâkimin tutumu üzerinden açıklanmaktadır. Öncelikle mahkemelerin kuruluşu ve yapılanmasıyla ilgili yasal ve idari düzenlemelerin mahkemelerin tarafsız olmadığı izlenimini vermemesi gerekir. Esasında kurumsal tarafsızlık, mahkemelerin bağımsızlığı ile bağlantılı bir konudur. Tarafsızlık için öncelikle bağımsızlık ön koşulu gerçekleşmeli ve ek olarak kurumsal yönden de taraf görüntüsü verecek bir yapılanma oluşmamalıdır (AYM, E.2014/164, K.2015/12, 14/1/2015).
11. İtiraz konusu kural gereğince asliye ceza mahkemesince verilen görevsizlik kararlarına karşı yapılan itirazları inceleyen ağır ceza mahkemelerinin tabi olduğu Anayasa ve kanun hükümlerinde yer alan ve bağımsızlığı öngören düzenlemeler ile burada görev alacak hâkimlerin bağımsızlığı ve tarafsızlığını temin eden güvenceler karşısında bu mahkemelerde nesnel açıdan tarafsızlığın bulunmadığı söylenemez.
12. Mahkemelerin tarafsızlığını ifade eden ikinci unsur, hâkimlerin görülecek davaya ilişkin öznel tutumlarıyla ilgilidir. Davaya bakacak olan hâkimin davanın taraflarına karşı eşit, yansız ve ön yargısız durması, hiçbir telkin ve baskı altında kalmadan, hukuk kuralları çerçevesinde vicdani kanaatine göre karar vermesi gerekir. Anayasa ve kanunlar karşısında hâkimlerden beklenen de budur. Aksi yöndeki davranışlar ise hukuk düzenince disiplin ve ceza hukuku alanındaki yaptırımlara tabi kılınmıştır. Adalet sistemindeki tüm hâkimler gibi Anayasa ve kanun hükümleri ile yasama, yürütme ve diğer yargı organlarına ve topluma karşı bağımsızlıkları ve mesleki teminatları sağlanmış olan ağır ceza mahkemesinde görevli başkan ve hâkimlerin de görevleri sırasında tarafsız hareket etmeleri için gereken güvenceleri haiz oldukları açıktır (AYM, E.2014/164, K.2015/12, 14/1/2015).
13. Bu bağlamda mahkemelerin önündeki uyuşmazlıklarda, iş yükünü artırma ihtimali bulunan kararları vermekten imtina edeceği ve bu nedenle tarafsız kalamayacağı yönündeki iddiaların nesnel bir temeli bulunmamaktadır. Nitekim Kanun’da mahkeme ya da hâkimin somut olayı değerlendirirken iş yükü baskısının kararları etkilemesini önlemeye yönelik hukuki kurum ve imkânların öngörüldüğü anlaşılmaktadır. Bu kapsamda asliye ceza mahkemesi ile ağır ceza mahkemesi arasında çıkan olumsuz görev uyuşmazlıklarında yargı çevresinde ağır ceza mahkemesinin tek olması hâli Kanun’un 4. maddesinin (2) numaralı fıkrasında çözüme kavuşturulmuştur. Anılan maddede görev uyuşmazlıklarının ortak yüksek görevli mahkemece çözüleceği düzenlenmiştir.
14. Öte yandan ağır ceza mahkemesinin birden fazla olması durumunda dosyanın kararı veren mahkemeye tevzi edilip edilmeyeceğinin mahkemece bilinir olmaması nedeniyle verilen kararda iş yükü baskısının artacak olması yönündeki ihtimalin mahkemenin tarafsızlığını etkileyeceği söylenemez. Bununla birlikte yargılamada mahkemelerin görevine ilişkin iddia ve değerlendirmelerin hükmün tabi olduğu kanun yolu incelemesi sırasında da gözönünde bulundurulan hukuki sorunlardan biri olması, yargılamanın görevli ve yetkili mahkemelerce yapılmasını güvenceye alan denetimlerden biridir.
15. Anayasa’nın 141. maddesinin dördüncü fıkrasında “Davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılması, yargının görevidir” denilmek suretiyle davaların makul bir süre içinde bitirilmesi gerekliliği açıkça ifade edilmiştir. Bu sebeple devlet, yargılamaların gereksiz yere uzamasını engelleyecek etkin çareler oluşturmak zorundadır (AYM, E.2013/4, K.2013/35, 28/2/2013).
16. Kanun yolu, bir yargı yeri tarafından verilen ve hukuka aykırı olduğu ileri sürülen bir kararın kural olarak başka bir yargı yeri tarafından incelenmesini sağlayan hukuki yoldur. Kanun yolunun amacı, yargı yerleri tarafından verilen kararların kural olarak başka bir yargı yeri tarafından denetlenmesine imkân tanınmak suretiyle daha güvenceli bir yargı hizmeti sunmaktır (AYM, E.2014/164, K.2015/12, 14/1/2015).
17. Ceza hukukunun toplumun kültür ve uygarlık düzeyi, sosyal ve ekonomik yaşantısıyla yakından ilgili olması nedeniyle suç ve suçlulukla mücadele amacıyla ceza ve ceza muhakemesi alanında sistem tercihinde bulunulması devletin ceza siyaseti ile ilgilidir. Bu bağlamda ceza ve ceza muhakemesi hukukuna ilişkin düzenlemeler bakımından anayasal ilke ve kurallara bağlı kalmak koşuluyla kanun yolu denetiminden ne şekilde yararlanılacağı veya kanun yolu denetimi bakımından nasıl bir sistem kurulacağı hususunda kanun koyucunun takdir yetkisi bulunmaktadır.
18. Anayasallık denetiminde kanun koyucunun kanun yolu yöntemi ve merciinin belirlenmesi hususundaki takdir yetkisi, ancak kamu yararı amacının var olup olmamasıyla sınırlı olarak incelenebilir. Başka bir ifadeyle düzenlemenin yerindeliğinin incelenmesi mümkün olmadığı gibi -itiraz konusu kural bakımından- benimsenen itiraz yönteminin isabet derecesi denetlenemez (AYM, E.2014/164, K.2015/12, 14/1/2015).
19. Asliye ceza mahkemesi hâkimi tarafından verilen görevsizlik kararlarına yapılacak itirazların incelenmesinin yargı çevresinde bulundukları ağır ceza mahkemesince gerçekleştirilmesiyle kanun yolu davasının en az giderle ve süratle sonuçlandırılmasının amaçlandığı anlaşılmaktadır. Dolayısıyla itiraz konusu kuralla getirilen ve kanun koyucunun takdir yetkisi kapsamında olan, asliye ceza mahkemesi hâkimi tarafından verilen görevsizlik kararlarına yapılacak itirazların incelenmesi yöntemine ilişkin düzenlemenin Anayasanın 141. maddesiyle bağdaşmayan bir yönü bulunmamaktadır.
20. Açıklanan nedenlerle kural Anayasa’nın 9., 138. ve 141. maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir.
IV. HÜKÜM
4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 268. maddesinin (3) numaralı fıkrasının (c) bendinin “Asliye ceza mahkemesi hâkimi tarafından verilen kararlara yapılacak itirazların incelenmesi, yargı çevresinde bulundukları ağır ceza mahkemesine…” bölümünün “görevsizlik kararları” yönünden Anayasa’ya aykırı olmadığına ve itirazın REDDİNE 11/11/2021 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
Başkan
Zühtü ARSLAN
Başkanvekili
Hasan Tahsin GÖKCAN
Kadir ÖZKAYA
Üye
Engin YILDIRIM
Hicabi DURSUN
M. Emin KUZ
Rıdvan GÜLEÇ
Recai AKYEL
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
Yıldız SEFERİNOĞLU
Selahaddin MENTEŞ
Basri BAĞCI
İrfan FİDAN