“…
İtirazın Gerekçesi
İtiraz konusu kural Anayasa’ya aykırıdır. Şöyle ki:
Anayasa’nın 2. maddesinde Türkiye Cumhuriyeti, bir hukuk devleti olarak nitelendirilmiştir. Hukuk devleti, eylem ve işlemleri hukuka uygun, insan haklarına dayanan, bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren, Anayasa’ya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan, hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan, Anayasa ve hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayıp yargı denetimine açık olan devlettir. Kişilerin, devlete güven duymaları, maddi ve manevi varlıklarını korkusuzca geliştirebilmeleri, temel hak ve özgürlüklerden yararlanabilmeleri ancak hukuk güvenliği ve üstünlüğünün sağlandığı bir hukuk düzeninde gerçekleşebilir. hukuk güvenliği ve hukuk üstünlüğünün sağlanabilmesi için ise devletin her türlü işlem ve eyleminin yargı denetimine açık olması gerekir. Nitekim Anayasa’nın 125. maddesinin birinci fıkrasının ilk cümlesinde “İdarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açıktır.” denilmek suretiyle bu husus anayasal güvenceye kavuşturulmuştur. Hukuk güvenliğinin ve hukukun üstünlüğünün sağlanması için devletin işlem ve eylemlerine karşı yargı yolunun açık tutulması, hukuk devletinin en önemli unsurlarından birini oluşturmaktadır.
Uyuşmazlıkta, 7269 sayılı Kanun kapsamında afet bölgesinde tesis edilecek işlemler (hak sahipliği, yıkım, tahliye vs.) öncesinde afet kapsamında hasar gören konutlar için hasar tespit çalışmalarının yapılacağı ve bu çalışmalar sonucunda ıslahı mümkün olan ya da olmayan yapıların belirlendiği, itiraza konu kanun hükmü gereği bu yapılar hakkında idarece ayrı bir karar alınmadığı müddetçe anılan yapıya ilişkin hasar tespit raporunun tek başına dava konusu edilemeyeceği, bu durumda raporun hukuki denetiminin mümkün olmaması nedeniyle taşınmaz üzerinde yer alan raporun hukuki ilişkilere zarar verebileceği (kiraya verilememesi, ipotek tesis edilememesi gibi) ve bu suretle kişiler hakkında bir takım hukuki sonuçlar doğurabileceği, ancak idarece yıkım, tahliye ve benzeri gibi asıl işlemler yapılmadan kişilerin dava açma yoluna gidemediği, işbu dava konusu olayda da davacı tarafından bu hususlar ileri sürülerek istinaf yoluna başvurulduğu dikkate alındığında anılan kanun hükmünün Anayasanın 2. ve 125. maddelerine aykırı olduğu sonucuna varılmıştır.
Ayrıca Anayasa’nın “Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir” şeklindeki 36/1. maddesi hükmüne de aykırılık teşkil ettiği açıktır.
Karar
Açıklanan nedenlerle, Anayasa’nın 2., 36. ve 125. maddelerine aykırı olması sebebiyle 7269 sayılı Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısiyle Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair Kanunun 13. maddesinin (a) bendinin altıncı paragrafında yer alan “… ve hasar tespit raporları ancak asıl işlemlerle birlikte dava konusu edilebilir.” şeklindeki cümlenin iptali istemiyle Anayasa’nın 152/1. maddesi uyarınca Anayasa Mahkemesi’ne başvurulmasına; dava dosyasının ve dosyada bulunan tüm belgelerin onaylı suretlerinin iş bu karar aslı ile birlikte Anayasa Mahkemesi’ne gönderilmesine; iş bu karar aslı ile dosya suretinin Yüksek Mahkemeye tebliğinden itibaren beş ay beklenilmesine, beş ay içinde netice gelmezse mevcut mevzuata göre dosyanın karara bağlanmasına, iş bu kararın onaylı birer örneğinin bilgi amacıyla taraflara da tebliğine, 26/10/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.”
ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı : 2021/120
Karar Sayısı : 2021/83
Karar Tarihi : 11/11/2021
R.G.Tarih-Sayısı : Tebliğ edildi.
İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN: Erzurum Bölge İdare Mahkemesi 3. İdari Dava Dairesi
İTİRAZIN KONUSU: 15/5/1959 tarihli ve 7269 sayılı Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısiyle Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair Kanun’un 2/7/1968 tarihli ve 1051 sayılı Kanun’un 1. maddesiyle değiştirilen 13. maddesinin (a) fıkrasına 29/5/2003 tarihli ve 4864 sayılı Kanun’un 1. maddesiyle eklenen altıncı paragrafın birinci cümlesinin “…ve hasar tespit raporları ancak asıl işlemlerle birlikte dava konusu edilebilir.” bölümünün Anayasa’nın 2., 36. ve 125. maddelerine aykırılığı ileri sürülerek iptaline karar verilmesi talebidir.
OLAY: Davacının taşınmazının ağır hasarlı olarak kabulüne yönelik idari işlemin iptali talebiyle açılan davada itiraz konusu kuralın Anayasa’ya aykırı olduğu kanısına varan Mahkeme, iptali için başvurmuştur.
I. İPTALİ İSTENEN KANUN HÜKMÜ
Kanun'un 13. maddesinin itiraz konusu kuralın da yer aldığı (a) fıkrası şöyledir:
“a) Yapılacak işlemlere esas olmak üzere İmar ve İskan Bakanlığınca kurulacak fen kurulları tarafından, afetin meydana geldiği arazinin durumu ile bütün yapılar ve kamu tesisleri incelenerek, hasar tespit raporu düzenlenir.
(Değişik: 31/8/1999 - KHK - 574/1 md.) Gereken hallerde, yapılarda meydana gelen hasarı tespit etmek üzere Bayındırlık ve İskan Bakanlığının isteği üzerine diğer bakanlık, kurum ve kuruluşlar, mahalli idareler, üniversiteler ve meslek odaları, konusunda deneyimli yeteri kadar inşaat mühendisi ve/veya mimarı hasar tespiti çalışmalarında derhal görevlendirmekle yükümlüdürler.
(Değişik: 31/8/1999 - KHK - 574/1 md.) Arazinin tehlikeli durumu ve binaların gördüğü hasar bakımından yıktırılması ve boşaltılması gerekenler hakkında, o il ve ilçenin en büyük mülkiye amirine ayrı bir rapor verilir. Bu makamlarca böyle binalar derhal boşalttırılır. Yıkılması gerekenler için en çok 3 gün süre verilerek tehlikenin giderilmesi sahiplerine bildirilir. Mahallinde sahibi bulunmadığı takdirde durum, mahalli vasıtalarla ilan edilmek suretiyle, bildiri yapılmış sayılır.
(Değişik: 31/8/1999 - KHK - 574/1 md.) Mal sahibi veya vekili, bu bildiriye karşı 3 gün içinde yetkili idare kurullarına itiraz edebilir. İdare kurulları bu itirazı en geç 3 gün içinde inceler ve karara bağlar.
Süresinde itiraz olunmıyan, yahut itiraz olunup da idare kurullarınca yıkılması onaylanan binaları mal sahibi yıkmadığı takdirde bu binalara el konularak yıkma parası yıkıntıdan elde edilecek malzeme bedelinden ödenmek üzere, mahallin en büyük mülkiye amirinin emri ile yıktırılır.
(Ek fıkra: 29/5/2003-4864/1 md.) Yapılacak asıl işlemlere esas olmak üzere, fen kurulları tarafından düzenlenen teknik mahiyetteki hasar tespit raporlarına mahallî ilân tarihinden itibaren otuz gün içinde itiraz edilebilir ve hasar tespit raporları ancak asıl işlemlerle birlikte dava konusu edilebilir. Gayrimenkulleri kesin bir şekilde hasarsız olarak tespit edilenlerin veya gayrimenkullerinin hasar tespiti hiç yapılmayanların, yargı yoluna gitmeden önce, mahallî ilân tarihinden itibaren otuz gün içinde ilgili idareye başvurmaları zorunludur.”
II. İLK İNCELEME
1. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü hükümleri uyarınca yapılan ilk inceleme toplantısında başvuru kararı ve ekleri, Raportör Ahmet CANPOLAT tarafından hazırlanan ilk inceleme raporu, itiraz konusu kanun hükmü okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
2. Anayasa’nın 152. ile 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 40. maddelerine göre bir davaya bakmakta olan mahkeme, bu dava sebebiyle uygulanacak bir kanunun veya Cumhurbaşkanlığı kararnamesinin hükümlerini Anayasa’ya aykırı görmesi hâlinde veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varması durumunda bu hükümlerin iptalleri için Anayasa Mahkemesine başvurmaya yetkilidir. Ancak anılan maddeler uyarınca bir mahkemenin Anayasa Mahkemesine başvurabilmesi için elinde yöntemince açılmış ve mahkemenin görevine giren bir davanın bulunması, iptali talep edilen kuralın da o davada uygulanacak olması gerekir. Uygulanacak kural ise bakılmakta olan davanın değişik evrelerinde ortaya çıkan sorunların çözümünde veya davayı sonuçlandırmada olumlu ya da olumsuz yönde etki yapacak nitelikte bulunan kurallardır.
3. İtiraz yoluna başvuran Mahkeme 7269 sayılı Kanun’un 13. maddesinin (a) fıkrasının altıncı paragrafının birinci cümlesinin “…ve hasar tespit raporları ancak asıl işlemlerle birlikte dava konusu edilebilir.” bölümünün iptalini talep etmiştir. İtiraz konusu kuralla asıl işlemlere esas olmak üzere düzenlenen hasar tespit raporlarının ancak asıl işlemlerle birlikte dava konusu edilebileceği öngörülmektedir.
4. Bakılmakta olan davanın konusu ise yalnızca davacıya ait taşınmazın ağır hasarlı olarak kabulüne yönelik idari işlem olup anılan idari işlemle birlikte işleme esas teşkil eden hasar tespit raporu dava konusu edilmemiştir. Bu itibarla kuralın bakılmakta olan davada uygulanma imkânı bulunmamaktadır.
5. Açıklanan nedenle kuralın itiraz başvurusunda bulunan Mahkemenin bakmakta olduğu davada uygulanma imkânı bulunmadığından başvurunun Mahkemenin yetkisizliği nedeniyle reddi gerekir.
III. HÜKÜM
15/5/1959 tarihli ve 7269 sayılı Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısiyle Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair Kanun’un 2/7/1968 tarihli ve 1051 sayılı Kanun’un 1. maddesiyle değiştirilen 13. maddesinin (a) fıkrasına 29/5/2003 tarihli ve 4864 sayılı Kanun’un 1. maddesiyle eklenen altıncı paragrafın 1. cümlesinin “…ve hasar tespit raporları ancak asıl işlemlerle birlikte dava konusu edilebilir.” bölümünün itiraz başvurusunda bulunan Mahkemenin bakmakta olduğu davada uygulanma imkânı bulunmadığından başvurunun Mahkemenin yetkisizliği nedeniyle REDDİNE 11/11/2021 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
Başkan
Zühtü ARSLAN
Başkanvekili
Hasan Tahsin GÖKCAN
Kadir ÖZKAYA
Üye
Engin YILDIRIM
Hicabi DURSUN
M. Emin KUZ
Rıdvan GÜLEÇ
Recai AKYEL
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
Yıldız SEFERİNOĞLU
Selahaddin MENTEŞ
Basri BAĞCI
İrfan FİDAN