ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı : 2021/1
Karar Sayısı : 2021/32
Karar Tarihi : 29/4/2021
R.G.Tarih-Sayısı :
23/6/2021-31520
İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN: Ankara 7. İdare Mahkemesi
İTİRAZIN KONUSU:
21/4/2005 tarihli ve 5335 sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 30. maddesinin dördüncü fıkrasının (f)
bendinde yer alan “Yaş haddini aşmamış olmaları kaydıyla…” ve “…(üniversitelerde
ders ücreti karşılığı ders görevi verilenler hakkında yaş haddini aşmamış olmaları
kaydı aranmaz.),” ibarelerinin Anayasa’nın 5., 10., 49., 60. ve 70.
maddelerine aykırılığı ileri sürülerek iptallerine karar verilmesi talebidir.
OLAY: Emeklilik
aylığının bağlanmasının ardından ilkokul ve halk eğitim merkezinde ders ücreti
karşılığında ders verilmeye devam edilmesi sırasında yaş haddinin aşılması
nedeniyle emeklilik aylığının kesilmesine ve bir kısmının iadesine yönelik
işlemlerin iptali talebiyle açılan davada itiraz konusu kuralların Anayasa’ya
aykırı olduğu kanısına varan Mahkeme, iptalleri için başvurmuştur.
I. İPTALİ İSTENEN KANUN HÜKÜMLERİ
Kanun’un itiraz konusu kuralların da yer aldığı 30.
maddesi şöyledir:
“Madde 30- Cumhurbaşkanı tarafından (…) atanan veya
görevlendirilenler, Türkiye Büyük Millet Meclisince yapılan seçimler sonucunda
görev verilenler ile yükseköğretim kurumlarının öğretim üyeliklerine ve Sağlık
Bakanlığının tabip ve uzman tabip kadrolarına yapılacak atamalar hariç olmak
üzere, herhangi bir sosyal güvenlik kurumundan emeklilik veya yaşlılık aylığı
alanlar, genel bütçeye dahil dairelerin, katma bütçeli idarelerin, döner
sermayelerin, kefalet sandıklarının, sosyal güvenlik kurumlarının ve bütçeden
yardım alan kuruluşların kadrolarına açıktan atanamazlar. Diğer kanunların bu
fıkraya aykırı hükümleri uygulanmaz.
Herhangi bir sosyal güvenlik kurumundan emeklilik veya
yaşlılık aylığı alanlar bu aylıkları kesilmeksizin; genel bütçeye dahil
daireler, katma bütçeli idareler, döner sermayeler, fonlar, belediyeler, il
özel idareleri, belediyeler ve il özel idareleri tarafından kurulan birlik ve
işletmeler, sosyal güvenlik kurumları, bütçeden yardım alan kuruluşlar ile özel
kanunla kurulmuş diğer kamu kurum, kurul, üst kurul ve kuruluşları, kamu
iktisadi teşebbüsleri ve bunların bağlı ortaklıkları ile müessese ve işletmelerinde
ve sermayesinin %50'sinden fazlası kamuya ait olan diğer ortaklıklarda herhangi
bir kadro, pozisyon veya görevde çalıştırılamaz ve görev yapamazlar.
Diğer kanunların emeklilik veya yaşlılık aylığı almakta
iken emeklilik veya yaşlılık aylıkları ve/veya diğer tazminatları kesilmeksizin
atanmaya, çalıştırılmaya veya görevlendirilmeye izin veren hükümleri ile 5434
sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununun ek 11 inci maddesine göre
1.1.2005 tarihinden önce alınmış Bakanlar Kurulu kararları uygulanmaz.
Bu maddenin ikinci ve üçüncü fıkra hükümleri;
a) Cumhurbaşkanlığına seçilenler,
b) Cumhurbaşkanı yardımcılığı veya bakanlığa atananlar,
c) Yasama Organı üyeliğine seçilenler,
d) Mahalli idareler seçimleri sonucuna göre görev
alanlar,
e) Sadece toplantı veya huzur ücreti ya da hakkı ödenen
görevleri yürütenler ile yönetim ve denetim kurulu üyeliği ücreti karşılığında
görevlendirilenler,
f) Yaş haddini aşmamış olmaları kaydıyla her
derece ve türdeki örgün ve yaygın eğitim kurumlarında ders ücreti karşılığı
ders görevi verilenler (üniversitelerde ders ücreti karşılığı ders görevi
verilenler hakkında yaş haddini aşmamış olmaları kaydı aranmaz.),
g) Vakıf üniversitelerinde görev alanlar,
h) Özel kanunlarında veya Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinde
emeklilik veya yaşlılık aylığı kesilmeksizin çalıştırılma veya görev yapma
hakkı verilenlerden Cumhurbaşkanı tarafından (…) atanan veya görevlendirilenler
ve Türkiye Büyük Millet Meclisince yapılan seçimler sonucunda görev verilenler,
i) 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun 60 ıncı maddesinin
(a) fıkrası uyarınca Yasama Organı üyeliğinin bitiminden sonra öğretim üyesi
olarak atanmış olanlar,
j) (Ek: 31/10/2016-KHK-678/20 md.; Değiştirilerek kabul:
1/2/2018-7071/20 md.) 27/7/1967 tarihli ve 926 sayılı Türk Silâhlı Kuvvetleri
Personel Kanununun ek 36 ncı maddesi kapsamında istihdam edilen ihtiyat
pilotlar ile Millî Savunma Bakanlığı ve bağlı birimlerinde personel ve askeri
öğrenci temin faaliyetine yönelik hizmetlerin yürütülmesi için görevlendirilen emekli
subay ve astsubaylar,
k) (Ek: 17/4/2017-KHK-690/34 md.; Aynen kabul:
1/2/2018-7077/30 md.) 18/3/1924 tarihli ve 442 sayılı Köy Kanununun 74 üncü
maddesine göre görevlendirilen güvenlik korucuları,
Hakkında uygulanmaz.
(Ek fıkra: 10/1/2013-6385/2 md.) İkinci fıkraya göre
emeklilik veya yaşlılık aylığı kesilenlerin sigortalılıklarının sona erdiği
tarih yazılı istek tarihi kabul edilerek ilgili sosyal güvenlik kanunlarına
göre aylıkları yeniden bağlanır.”
II. İLK İNCELEME
1. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü hükümleri uyarınca Zühtü
ARSLAN, Hasan Tahsin GÖKCAN, Kadir ÖZKAYA, Engin YILDIRIM, Hicabi DURSUN, Celal
Mümtaz AKINCI, Muammer TOPAL, M. Emin KUZ, Rıdvan GÜLEÇ, Recai AKYEL, Yusuf
Şevki HAKYEMEZ, Yıldız SEFERİNOĞLU, Selahaddin MENTEŞ ve Basri BAĞCI’nın
katılımlarıyla 14/1/2021 tarihinde yapılan ilk inceleme toplantısında
öncelikle uygulanacak kural sorunu görüşülmüştür.
2. Anayasa’nın 152. ile 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı
Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 40. maddelerine
göre bir davaya bakmakta olan mahkeme, bu dava sebebiyle uygulanacak bir
kanunun veya Cumhurbaşkanlığı kararnamesinin hükümlerini Anayasa’ya aykırı
görmesi hâlinde veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının
ciddi olduğu kanısına varması durumunda bu hükümlerin iptalleri için Anayasa
Mahkemesine başvurmaya yetkilidir. Ancak anılan maddeler uyarınca bir
mahkemenin Anayasa Mahkemesine başvurabilmesi için elinde yöntemince açılmış ve
mahkemenin görevine giren bir davanın bulunması, iptali talep edilen kuralın da
o davada uygulanacak olması gerekir. Uygulanacak kural ise bakılmakta olan
davanın değişik evrelerinde ortaya çıkan sorunların çözümünde veya davayı
sonuçlandırmada olumlu ya da olumsuz yönde etki yapacak nitelikte bulunan kurallardır.
3. Başvuru kararında 5335 sayılı Kanun’un 30. maddesinin
dördüncü fıkrasının (f) bendinde yer alan “Yaş haddini aşmamış olmaları
kaydıyla…” ve “…(üniversitelerde ders ücreti karşılığı ders görevi
verilenler hakkında yaş haddini aşmamış olmaları kaydı aranmaz.),”
ibarelerinin iptalleri talep edilmiştir.
4. Bakılmakta olan dava yaş haddini aşmış olan davacının
ilkokulda ve halk eğitim merkezinde ders ücreti karşılığında ders vermeye devam
etmesi nedeniyle emekli aylığı tutarının kesilmesi ve bir kısmının iadesinin
iptaline ilişkindir. Dolayısıyla anılan bentte yer alan “…(üniversitelerde
ders ücreti karşılığı ders görevi verilenler hakkında yaş haddini aşmamış
olmaları kaydı aranmaz.),” ibaresinin bakılmakta olan davada uygulanma
imkânı bulunmamaktadır.
5. Açıklanan nedenlerle 21/4/2005 tarihli ve 5335 sayılı
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun’un 30. maddesinin dördüncü fıkrasının (f) bendinde yer alan;
A. “Yaş haddini
aşmamış olmaları kaydıyla…” ibaresinin
esasının incelenmesine,
B. “…(üniversitelerde
ders ücreti karşılığı ders görevi verilenler hakkında yaş haddini aşmamış
olmaları kaydı aranmaz.),” ibaresinin
itiraz başvurusunda bulunan Mahkemenin bakmakta olduğu davada uygulanma imkânı
bulunmadığından bu ibareye ilişkin başvurunun Mahkemenin yetkisizliği nedeniyle
REDDİNE,
OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir.
III. ESASIN İNCELENMESİ
6. Başvuru kararı ve ekleri, Raportör Berrak YILMAZ
tarafından hazırlanan işin esasına ilişkin rapor, itiraz konusu kanun hükümleri,
dayanılan ve ilgili görülen Anayasa kuralları ve bunların gerekçeleri ile diğer
yasama belgeleri okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
A. Sınırlama Sorunu
7. İtiraz konusu kural 5335 sayılı Kanun’un 30.
maddesinin ikinci ve üçüncü fıkralarının istisnalarını düzenleyen dördüncü
fıkrasının (f) bendinde yer almaktadır. Anılan Kanun’un 30. maddesinin ikinci
ve üçüncü fıkralarında yer alan düzenlemeler ise sosyal güvenlik kurumundan
emeklilik veya yaşlılık aylığı almakta olan üç grup emekliyi kapsamaktadır. Bunlar
ise; 8/6/1949 tarihli ve 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu,
17/7/1964 tarihli ve 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu ve 2/9/1971 tarihli ve
1479 sayılı Esnaf ve Sanatkârlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar
Kurumu Kanunu kapsamında bağlanan emeklilik veya yaşlılık aylığı almakta olan
emeklilerdir. Bu itibarla kural anılan kanunlar uyarınca bağlanan emeklilik
veya yaşlılık aylıklarının tümü bakımından da
geçerli, ortak kural niteliğindedir.
8. Bakılmakta olan davanın konusunu ise 5434 sayılı Kanun
kapsamında bağlanan emeklilik aylığı oluşturmaktadır. Bu bağlamda ikinci ve
üçüncü fıkraların istisnalarından birini düzenleyen dördüncü fıkranın (f)
bendinde yer alan kuralın “8/6/1949 tarihli ve 5434 sayılı Türkiye
Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu’na göre emeklilik aylığı bağlananlar” yönünden
incelenmesi gerekir.
B. İtirazın Gerekçesi
9. Başvuru kararında özetle; her derece ve türdeki örgün
ve yaygın eğitim kurumlarında ders ücreti karşılığı ders görevi verilen
kişilerin, bu görevlendirmeleri sebebiyle emeklilik aylıklarının kesilmemesinin
itiraz konusu kuralla yaş haddinin aşılmamış olması şartına bağlanmasının
ekonomik engelleri kaldırmakla yükümlü sosyal hukuk devletinin amaç ve
görevleriyle bağdaşmadığı, emeklilik aylıkları kesilen kişiler hakkında refah
sorununun doğmasına neden olduğu, devletin çalışmayı destekleme ödevine aykırı
olarak çalışma hakkına müdahale edildiği, emeklilik aylığının kesilmesi
konusunda yaş haddiyle ilgili farklı uygulamaların öngörülmesinin sosyal
güvenlik hakkına aykırılık oluşturduğu, bu suretle kamu hizmetine girişte
görevin niteliklerinden başka bir ayrımın gözetilmesine neden olunduğu,
üniversitelerde ders ücreti karşılığı ders görevi verilenlere ise ayrıcalık tanındığı,
yaş haddini aşmış olanlar ile aşmamış olanlar arasında ayrım yapıldığı
belirtilerek kuralın Anayasa’nın 5., 10., 49., 60. ve 70. maddelerine aykırı
olduğu ileri sürülmüştür.
C. Anayasa’ya Aykırılık Sorunu
10. 6216 sayılı Kanun’un
43. maddesi uyarınca kural, ilgisi nedeniyle Anayasa’nın 13. maddesi yönünden
de incelenmiştir.
11. Kuralla yaş haddini aşmamış olmaları
kaydıyla her derece ve türdeki örgün ve yaygın eğitim kurumlarında ders ücreti
karşılığı ders görevi verilenler hakkında 5335 sayılı Kanun’un 30. maddesinin
ikinci ve üçüncü fıkrası hükümlerinin uygulanmayacağı öngörülmekte olup kural, “8/6/1949
tarihli ve 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu’na göre
emeklilik aylığı bağlananlar” yönünden incelenmiştir.
12. Anayasa’nın 49. maddesinde çalışmanın,
herkesin hakkı ve ödevi olduğu belirtilmiş; devlete çalışanların hayat
seviyesini yükseltmek, çalışma hayatını geliştirmek, çalışanları ve işsizleri
korumak, çalışmayı desteklemek ve işsizliği önlemeye elverişli ekonomik bir ortam
yaratmak için gerekli tedbirleri alma ödevi verilmiştir
13. İtiraz konusu kuralın da yer aldığı
5335 sayılı Kanun’un 30. maddesinin dördüncü fıkrası anılan maddenin ikinci ve
üçüncü fıkralarının istisnalarını düzenlemektedir. Maddenin ikinci fıkrasında, herhangi bir sosyal güvenlik kurumundan
emeklilik veya yaşlılık aylığı alanların bu aylıkları kesilmeksizin; genel
bütçeye dahil daireler, katma bütçeli idareler, döner sermayeler, fonlar,
belediyeler, il özel idareleri, belediyeler ve il özel idareleri tarafından
kurulan birlik ve işletmeler, sosyal güvenlik kurumları, bütçeden yardım alan
kuruluşlar ile özel kanunla kurulmuş diğer kamu kurum, kurul, üst kurul ve
kuruluşları, kamu iktisadi teşebbüsleri ve bunların bağlı ortaklıkları ile
müessese ve işletmelerinde ve sermayesinin %50'sinden fazlası kamuya ait olan
diğer ortaklıklarda herhangi bir kadro, pozisyon veya görevde
çalıştırılamayacakları ve görev yapamayacakları; üçüncü fıkrasında ise diğer
kanunların emeklilik veya yaşlılık aylığı almakta iken emeklilik veya yaşlılık
aylıkları ve/veya diğer tazminatları kesilmeksizin atanmaya, çalıştırılmaya
veya görevlendirilmeye izin veren hükümleri ile 5434 sayılı Kanun’un ek 11.
maddesine göre 1/1/2005 tarihinden önce alınmış Bakanlar Kurulu kararlarının uygulanmayacağı
hükme bağlanmıştır. Anılan ikinci ve üçüncü fıkra hükümleri kural uyarınca yaş
haddini aşmamış olmaları kaydıyla her derece ve türdeki örgün ve yaygın eğitim
kurumlarında ders ücreti karşılığı ders görevi verilenler hakkında
uygulanmayacaktır.
14. Anayasa Mahkemesi 5335 sayılı Kanun’un 30. maddesinin
ikinci ve üçüncü fıkralarının iptali talebiyle yapılan itiraz başvurusunda,
herhangi bir sosyal güvenlik kurumundan yaşlılık aylığı alanların bu aylıkları
kesilmeksizin belediyeler tarafından kurulan işletmelerde herhangi bir kadro,
pozisyon veya görevde çalıştırılamayacakları ve görev yapamayacakları, diğer
kanunların yaşlılık aylığı almakta iken yaşlılık aylıkları kesilmeksizin
çalıştırılmaya izin veren hükümlerinin uygulanmayacağını öngören kuralları “506
sayılı Kanun’a göre yaşlılık aylığı bağlananlar” yönünden incelemiş ve
Anayasa’ya aykırı görmeyerek iptal talebini reddetmiştir (AYM, E.2019/50,
K.2019/96, 25/12/2019).
15. Bir zorunlu emeklilik
nedeni olan yaş haddi hakkında genel kural 5434 sayılı Kanun’un 40. maddesinde
düzenlenmiştir. Buna göre iştirakçilerin görevleri ile ilişiklerinin
kesilmesini gerektiren yaş haddi altmış beş yaşını doldurdukları tarihtir. Bu
bağlamda emeklilik aylığı almakta iken her derece ve türdeki örgün ve yaygın eğitim
kurumlarında ders ücreti karşılığı ders görevi verilenlerin kural uyarınca
altmış beş yaşını doldurdukları tarihte emeklilik aylıkları kesilecektir. Bu
yönüyle kuralın çalışma hakkına sınırlama getirdiği anlaşılmaktadır.
16. Anayasa’nın 13.
maddesinde “Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca
Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak
kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, Anayasanın sözüne ve ruhuna,
demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük
ilkesine aykırı olamaz.” denilmektedir. Buna göre temel hak ve özgürlüklere sınırlama getiren kanuni düzenlemelerin
Anayasa’da öngörülen sınırlama sebebine uygun ve ölçülü olması gerekir.
17. Anayasa’nın 49. maddesinde çalışma hakkı için herhangi bir
sınırlama nedeni öngörülmemiş olmakla birlikte
özel sınırlama nedeni öngörülmemiş hakların da o hakkın doğasından kaynaklanan
bazı sınırlarının bulunduğu kabul edilmektedir. Öte yandan Anayasa'nın başka
maddelerinde yer alan hak ve özgürlükler ile devlete yüklenen ödevler, özel
sınırlama sebebi gösterilmemiş hak ve özgürlüklere sınır teşkil edebilir.
18. Anayasa’nın anılan maddesinin ikinci fıkrasında
devletin çalışanların hayat seviyesini yükseltmek, çalışma hayatını geliştirmek
için çalışanları ve işsizleri korumak, çalışmayı desteklemek, işsizliği
önlemeye elverişli ekonomik bir ortam yaratmak ve çalışma barışını sağlamak
için gerekli tedbirleri alacağı belirtilmiştir. Kuralın,
emeklilik aylığı almakta iken her derece ve türdeki örgün ve yaygın eğitim
kurumlarında ders ücreti karşılığı ders görevine devam edenlerden yaş haddini
aşanların emeklilik aylıklarının kesilmesini öngörmek suretiyle öncelikle genç
ve işsiz olan kesimin istihdamını sağlamayı hedeflediği anlaşılmaktadır. Bu itibarla
kuralla çalışma hakkına getirilen
sınırlamanın devletin anılan pozitif
yükümlülükleri kapsamında işsizlik sorununa çözüm bulunması biçimindeki meşru amaca yönelik olduğu görülmektedir.
19.
Anayasa’nın 13. maddesinde güvence altına alınan ölçülülük ilkesi ise elverişlilik,
gereklilik ve orantılılık olmak üzere üç alt ilkeden
oluşmaktadır. Elverişlilik öngörülen sınırlamanın ulaşılmak istenen
amacı gerçekleştirmeye elverişli olmasını, gereklilik ulaşılmak istenen
amaç bakımından sınırlamanın zorunlu olmasını, diğer bir ifadeyle aynı amaca
daha hafif bir sınırlama ile ulaşılmasının mümkün olmamasını, orantılılık
ise hakka getirilen sınırlama ile ulaşılmak istenen amaç arasında makul bir
dengenin gözetilmesi gerekliliğini ifade etmektedir.
20. Emeklilik
aylığı almakta iken her derece ve türdeki örgün ve yaygın eğitim kurumlarında
ders ücreti karşılığı ders görevine devam edenlerden yaş haddini aşanların
emeklilik aylıklarının kesilmesi öngörülmek suretiyle bunların söz konusu
eğitim kurumlarında çalışmaya devam etmeleri konusunda caydırıcı etkiye neden olunduğu
gözetildiğinde kuralın öncelikle işsiz kesimin istihdamının sağlanması amacına
ulaşma bakımından elverişli ve gerekli olmadığı söylenemez.
21. Öte yandan kuralla getirilen
sınırlamayla emeklilik aylığının kesilmesi yaş haddini aşma şartına
bağlanmakta, söz konusu alanda çalışma imkânı tamamen ortadan
kaldırılmamaktadır. Kişinin emeklilik aylığının kesilmesi şartıyla çalışıp
çalışmama konusunda seçim hakkına sahip olduğu da gözönünde bulundurulduğunda
kuralla ulaşılmak istenen amaca ilişkin kamu yararı ile çalışma hakkı arasında
bulunması gereken makul dengenin gözetildiği anlaşılmaktadır. Bu itibarla
kuralın orantısız bir sınırlamaya da neden olmadığı, dolayısıyla anılan hakka
ölçüsüz bir sınırlama getirmediği sonucuna ulaşılmıştır.
22. Anayasa’nın 60. maddesinde “Herkes,
sosyal güvenlik hakkına sahiptir./ Devlet, bu güvenliği sağlayacak gerekli
tedbirleri alır ve teşkilatı kurar.” denilmektedir. Buna göre sosyal
güvenlik herkes için bir hak ve bunu gerçekleştirmek devlet için bir görevdir.
23. Sosyal güvenlik, kişilerin istek ve
iradeleri dışında oluşan sosyal risklerin, kendilerinin ve geçindirmekle yükümlü
oldukları kişilerin üzerlerindeki gelir azaltıcı ve harcama artırıcı
etkilerinin en aza indirilmesi, ayrıca sağlıklı ve asgari hayat standardının
güvence altına alınmasıdır. Bu güvencenin gerçekleştirilebilmesi için sosyal
güvenlik kuruluşları oluşturularak kişilerin yaşlılık, hastalık, malullük, kaza
ve ölüm gibi sosyal risklere karşı asgari yaşam düzeylerinin korunması
amaçlanmaktadır. Kişilere sağlanan bu anayasal güvencelerin yaşama
geçirilebilmesi için devlet tüm çalışanlara sosyal güvenlik hakkını sağlamak ve
bunun için gerekli önlemleri almakla yükümlüdür.
24. Emeklilik aylığı alan kişilerin her
derece ve türdeki örgün ve yaygın eğitim kurumlarında ders ücreti karşılığı
ders verdikleri dönemde yaş haddini aşmaları hâlinde emeklilik aylığının kesilmesini
hükme bağlayan kuralın sosyal güvenlik hakkına yönelik de bir sınırlama
öngördüğü açıktır.
25. Anayasa’nın 60. maddesi uyarınca devlete yüklenen tedbirleri alma yükümlülüğü,
sosyal güvenlik sistemine yapılan malî transferlerin doğru ve etkin bir şekilde
yönetimini gerektirir. Ancak bu şekilde sosyal güvenlik sisteminin korunması ve
devamlılığının sağlanması mümkün olur. Bu kapsamda emeklilik aylığının,
yaşlılık nedeniyle çalışma gücü ve imkânının bulunmadığı kabul edilen kişilere
asgari yaşam düzeyi sağlamayı hedefleyen uzun vadeli bir sigorta türü olduğu,
kişinin yeniden her derece ve türdeki örgün ve yaygın eğitim kurumlarında ders
ücreti karşılığı ders vermeye başlamasının ise, yaşlılığın o kimsenin
çalışmasına engel olmadığını ortaya koyduğu gözetildiğinde çalışan kişinin
emeklilik aylığının kesilmesini öngören kuralın sosyal güvenlik sisteminin
korunması ve devamlılığının sağlanması biçimindeki kamu yararı amacına hizmet
ettiği anlaşılmaktadır.
26. Bunun yanı sıra yukarıda da
belirtildiği üzere kuralla
Anayasa’nın 49. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca devlete yüklenen ödevlerin
yerine getirilmesini sağlamak üzere sosyal güvenlik hakkına bir sınırlama
getirildiği gözetildiğinde (§ 18) sınırlamanın anayasal bağlamda
meşru bir amacının olduğu açıktır.
27. Kuralın, emeklilik aylığı alanların bu
aylıkları kesilmeksizin her derece ve türdeki örgün ve yaygın eğitim
kurumlarında ders ücreti karşılığı ders görevi vermelerini yaş haddini
geçmemeleri şartına bağlamak suretiyle bir yandan yaş haddini aşmış olmalarına
rağmen çalışabilir konumda olmaları nedeniyle bu kişilere emeklilik aylığının
ödenmesinin önüne geçilerek sosyal güvenlik sisteminin korunmasını ve
devamlılığının sağlanmasını, diğer yandan bu kapsamdaki kişilerin çalışmaya
devam etmeleri konusunda caydırıcılık yaratarak işsizlerin istihdamını
hedeflediği dikkate alındığında kuralın anılan amaçlara ulaşma bakımından
elverişli ve gerekli olmadığı da söylenemez.
28. Ayrıca kuralla kişilerin yaşlılık
nedeniyle çalışamama riski karşılığında sosyal güvenlik sisteminin kendilerine
sağladığı emeklilik aylığı, yaş haddini aşmış kişilerin kendilerini çalışma
gücüne sahip görerek daha iyi bir yaşam elde etme düşüncesiyle kendi
istekleriyle yeniden her derece ve türdeki örgün ve yaygın eğitim kurumlarında
ders ücreti karşılığı ders vermeye başladıkları sürece kesilmektedir. Söz
konusu emeklilik aylığının çalışma süresince kesildiği, bu çalışmanın sona
ermesi durumunda sigortalıya tekrar emeklilik aylığının bağlandığı, bu itibarla
emeklilik aylığının kesilmesinin geçici nitelikte olduğu, sigortalının
emeklilik statüsünün zarar görmediği dikkate alındığında kişilerin elde ettiği
sosyal güvenlik hakkı çerçevesinde sosyal riskler karşısında asgari yaşam
düzeyinin sağlanması amacının ortadan kalkmadığı anlaşılmaktadır.
29. Kendilerine emeklilik aylığı bağlanmış
olup yaş haddi geçmiş kişilerin her derece ve türdeki örgün ve yaygın eğitim
kurumlarında ders ücreti karşılığı ders vermeye devam etmeleri durumunda sosyal
güvenlik hakkı kapsamında yapılan ödemelerden çalıştıkları süre boyunca
yararlanamayacaklarını öngören kuralla devletin, çalışma hayatını geliştirme,
çalışanları ve işsizleri koruma, sosyal güvenlik sisteminin etkin bir biçimde
işlemesini sağlayacak tedbirleri alma yükümlülükleri ile sosyal güvenlik hakkı
arasında bir dengelemeye gidildiği; bu görevlerin amaçlarına uygun öncelikleri
gözetilerek sınırlı malî kaynakların toplumun huzur ve refahını sağlayacak
şekilde kullanılmasının sağlanmasının hedeflendiği anlaşılmaktadır. Bu itibarla
kuralın sosyal güvenlik hakkına getirilen sınırlama ile kamu yararı arasında
kurulması gereken adil dengeyi bozmadığı sonucuna varılmıştır. Dolayısıyla
kural orantısız bir sınırlamaya da neden olmamakta ve anılan hakka ölçüsüz bir
sınırlama getirmemektedir.
30. Anayasa’nın 10. maddesinde “Herkes,
dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasî düşünce, felsefî inanç, din, mezhep ve benzeri
sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir./ Kadınlar ve erkekler
eşit haklara sahiptir. Devlet, bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla
yükümlüdür. Bu maksatla alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı olarak
yorumlanamaz./ Çocuklar, yaşlılar, özürlüler, harp ve vazife şehitlerinin dul
ve yetimleri ile malul ve gaziler için alınacak tedbirler eşitlik ilkesine
aykırı sayılmaz./ Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz
tanınamaz./ Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde
eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar.” denilmek
suretiyle kanun önünde eşitlik ilkesine yer verilmiştir.
31. Anayasa’nın anılan maddesinde
belirtilen kanun önünde eşitlik ilkesi hukuksal durumları aynı olanlar için söz
konusudur. Bu ilke ile eylemli değil hukuksal eşitlik öngörülmüştür. Eşitlik
ilkesinin amacı aynı durumda bulunan kişilerin kanunlar karşısında aynı işleme
bağlı tutulmalarını sağlamak, ayrım yapılmasını ve ayrıcalık tanınmasını
önlemektir. Bu ilkeyle, aynı durumda bulunan kimi kişi ve topluluklara ayrı
kurallar uygulanarak kanun karşısında eşitliğin ihlali yasaklanmıştır. Kanun
önünde eşitlik, herkesin her yönden aynı kurallara bağlı tutulacağı anlamına
gelmez. Durumlarındaki özellikler, kimi kişiler ya da topluluklar için değişik
kuralları ve uygulamaları gerektirebilir. Aynı hukuksal durumlar aynı, ayrı
hukuksal durumlar farklı kurallara bağlı tutulursa Anayasa’da öngörülen eşitlik
ilkesi zedelenmez.
32. Eşitlik ilkesi yönünden yapılacak
anayasallık denetiminde öncelikle Anayasa’nın 10. maddesi çerçevesinde aynı ya
da benzer durumda bulunan kişilere farklı muamele yapılıp yapılmadığı tespit
edilmeli, bu bağlamda aynı ya da benzer durumdaki kişiler arasında sosyal
güvenlik hakkına müdahale bakımından farklılık gözetilip gözetilmediği
belirlenmelidir. Yapılacak bu belirlemenin ardından ise farklı muamelenin
nesnel ve makul bir temele dayanıp dayanmadığı ve ölçülü olup olmadığı
hususları irdelenmelidir. Ölçülülük ilkesi, amaç ve araç arasında hakkaniyete
uygun bir dengenin bulunması gereğini ifade eder. Diğer bir ifadeyle bu ilke,
farklı muamelenin öngörülen objektif amaç ile orantılı olmasını gerektirmektedir.
33. Kuralda sadece yaş haddini aşanların
emekli aylığının kesileceği öngörülmekle yaş haddini aşmayanlara nazaran farklı
bir muamele öngörülmektedir. Diğer yandan itiraz konusu kuralın devamında
üniversitelerde ders ücreti karşılığı ders görevi verilenler hakkında yaş
haddini aşmamış olmaları kaydının aranmayacağı hüküm altına alınmıştır. Bu
bağlamda anılan bent uyarınca emeklilik aylığı almakta iken üniversitelerde
ders ücreti karşılığı ders görevi verilenlerin yaş haddini aşmış olmaları
durumunda da ders ücretlerinin yanı sıra emeklilik aylıklarını almalarına imkân
tanınmıştır.
34. Bu çerçevede emeklilik aylığı almakta iken her derece
ve türdeki örgün ve yaygın eğitim kurumlarında ders ücreti karşılığı ders
görevi verilenlerden yaş haddini aşanlar ile yaş haddini aşmamış olanların ve
her derece ve türdeki örgün ve yaygın eğitim kurumlarında ders ücreti karşılığı
ders görevi verilenler ile üniversitelerde ders ücreti karşılığı ders görevi
verilenlerin karşılaştırma yapılmaya müsait olacak şekilde benzer durumda
oldukları söylenebileceğinden kuralla bunlar arasında bir farklılığın
yaratıldığı söylenebilir.
35. Çalışma hayatını geliştirme,
çalışanları ve işsizleri koruma, sınırlı malî kaynakların toplumun huzur ve
refahını sağlayacak şekilde kullanılmasını sağlamak için gerekli tedbirleri
alma yükümlüğü devletin Anayasa’da ifade edilen pozitif yükümlülükleri
arasındadır. Kanun koyucunun kuralla emekliliği zorunlu tuttuğu yaşa henüz
ulaşmamış olanlar ile bu yaşa ulaşanları emeklilik aylığının devam etmesi
bakımından ayrı değerlendirdiği ve yaş haddini geçenlerin sosyal güvenlik hakkı
kapsamında yapılan ödemelerden çalıştıkları süre boyunca yararlanamayacaklarını
öngörmek suretiyle çalışma hayatının geliştirilmesi, işsizlerin korunması ve
sınırlı kamu kaynaklarının etkin bir biçimde yönetim ve kullanımının
sağlanmasını amaçladığı anlaşılmaktadır. Ayrıca kanun koyucunun
üniversitelerdeki akademisyen ihtiyacını gözönüne alarak; emeklilik aylığı
alanların bu aylıkları kesilmeksizin üniversitelerde ders ücreti karşılığı ders
görevi verebilmelerini sağlamayı amaçladığı ve buna ilişkin bir istisna
getirdiği anlaşılmaktadır. Bu bağlamda öngörülen farklı muamelenin nesnel ve
makul bir temele dayanmadığı söylenemez.
36. Öte yandan emeklilik aylığının yaş haddinin
aşılmış olması nedeniyle sadece her derece ve türdeki örgün ve yaygın eğitim
kurumlarında ders ücreti karşılığı ders görevi verilme süresince kesildiği, bu
çalışmanın sona ermesi durumunda sigortalıya tekrar emeklilik aylığının
bağlandığı, bu itibarla yaş haddi nedeniyle emeklilik aylığının kesilmesinin
geçici nitelikte olduğu, sigortalının emeklilik statüsünün zarar görmediği
dikkate alındığında, farklılığın öngörülmesiyle
güdülen amaç ile kuralla öngörülen araç arasında uygun bir dengenin kurulduğu,
kuralla getirilen söz konusu farklılığın öngörülme amacına göre yaş
haddini aşmış olup her derece ve türdeki örgün ve yaygın eğitim kurumlarında
ders ücreti karşılığı ders görevi verilenlere
aşırı bir külfet yüklemediği anlaşılmaktadır. Bu itibarla kuralda eşitlik
ilkesine aykırı bir yönün bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
37. Açıklanan nedenlerle kural Anayasa’nın
10., 13., 49. ve 60. maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir.
Hasan Tahsin GÖKCAN bu görüşe
katılmamıştır.
Kuralın Anayasa’nın 5. maddesine de aykırı
olduğu ileri sürülmüş ise de bu bağlamda belirtilen hususların Anayasa’nın 10.,
13., 49. ve 60. maddeleri yönünden yapılan değerlendirmeler kapsamında ele
alınmış olması nedeniyle Anayasa’nın 5. maddesi yönünden ayrıca bir inceleme yapılmasına
gerek görülmemiştir.
Kuralın Anayasa’nın 70. maddesiyle ilgisi
görülmemiştir.
IV. HÜKÜM
21/4/2005 tarihli ve
5335 sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun’un 30. maddesinin dördüncü fıkrasının (f) bendinde yer alan “Yaş
haddini aşmamış olmaları kaydıyla…” ibaresinin “8/6/1949 tarihli
ve 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu’na göre emeklilik
aylığı bağlananlar” yönünden Anayasa’ya aykırı olmadığına ve itirazın
REDDİNE, Hasan Tahsin GÖKCAN’ın karşıoyu ve OYÇOKLUĞUYLA 29/4/2021 tarihinde
karar verildi.
Başkan
Zühtü
ARSLAN
|
Başkanvekili
Hasan
Tahsin GÖKCAN
|
Başkanvekili
Kadir
ÖZKAYA
|
Üye
Engin
YILDIRIM
|
Üye
Hicabi
DURSUN
|
Üye
Celal
Mümtaz AKINCI
|
Üye
Muammer
TOPAL
|
Üye
M.
Emin KUZ
|
Üye
Recai
AKYEL
|
Üye
Yusuf
Şevki HAKYEMEZ
|
Üye
Yıldız
SEFERİNOĞLU
|
Üye
Selahaddin
MENTEŞ
|
Üye
Basri
BAĞCI
|
Üye
İrfan
FİDAN
|
|
|
|
|
KARŞIOY GEREKÇESİ
1. 5335 sayılı Kanunun
35. maddesinin ikinci fıkrasında Sosyal Güvenlik Kurumundan emeklilik veya
yaşlılık aylığı alanların bu aylıkları kesilmeksizin genel bütçeye dahil
daireler, katma bütçeli idarelere, döner sermayeler, fonlar, belediyeler vs.
kurum ve kuruluşlarda herhangi bir kadro pozisyon veya görevde çalıştırılamayacakları,
görev yapamayacakları belirtilmekte, dördüncü fıkrasında ise istisnalar
sayılırken incelenen (f) bendinde “yaş haddini aşmamış olmaları kaydıyla her
derece ve türdeki örgün ve yaygın eğitim kurumlarında ders ücreti karşılığı
ders görevi verilenler” sayılmaktadır. Başka deyişle incelemeye konu (f)
bendinde yaş haddini aşanların ikinci fıkra kapsamında çalışmaları durumunda
ders ücretlerinin kesileceği kabul edilmiştir.
2. İncelenen kural
gereği ek ders ücreti karşılığı çalışan öğretmenlerin emekli veya yaşlılık
aylıklarının kesilmesinin öngörülmesi, bu kişilerin sosyal güvenlik, çalışma ve
mülkiyet haklarına müdahale niteliğindedir. Bu müdahalenin kapsamına ve
boyutlarına sırasıyla değinmek gerekmektedir.
3. Sosyal güvenlik
hakkı kapsamındaki emeklilik ve yaşlılık aylığı güvencesi, Anayasanın 60.
maddesi uyarınca devletin pozitif yükümlülükleri içerisinde görülmektedir. Kişi
hakları teorisinde pozitif statü hakları içerisinde değerlendirilmektedir.
Sosyal güvenlik sisteminin ve bu kapsamda emeklilik ve yaşlılık aylığının
amacı, yaşa ve çalışma gücündeki azalmaya bağlı olarak kişinin gelirinde de
azalma olacağı öngörüsünden hareketle, insan onuruna uygun ve sağlıklı bir
asgari yaşam seviyesinin oluşturulmasıdır. Bu arada sosyal güvenlik sistemimizin
prim ödenmesi esasına dayandığına da işaret edilmelidir. Başka deyişle yasal
şartları gereği hak edilen emeklilik ve yaşlılık aylıkları tümüyle devletin bir
atıfeti olmayıp yıllar içerisinde ödenen primler bunların önemli bir kaynağını
oluşturmaktadır. Dolayısıyla yasa gereği ödenen primlerin karşılığı olarak hak
edilen bir statü ve gelir bulunduğunun ve bunun aynı zamanda mülk teşkil
ettiğinin dikkate alınması gerekir.
4. Anayasal güvenceye tabi çalışma hakkı kişinin
maddi ve manevi varlığını geliştirme hakkının bir yansıması olarak temel
haklardan biridir. Aynı zamanda kendisi ve bakmakla yükümlü olduğu kişilerin
asgari yaşam düzeyini sağlayabilecek bir gelir elde etme faaliyetinde bulunma
yükümlülüğü getirdiğinden bu hak Anayasada bir ödev olarak da nitelenmiştir.
Devletin pozitif yükümlülüğü iş alanlarının çoğalması ve iş bulunmasını
kolaylaştırıcı tedbirler alınmasını kapsamaktadır. Negatif yükümlülük ise
çalışma hakkının kullanılmasına engel olunmaması noktasındadır. Çalışabilir
durumda bulunan yaşlılık ve emekli aylığı alan kişilerin de çalışma hakkının
devam ettiği açıktır. Onların da maddi ve manevi varlığını çalışarak geliştirme
hakkı bulunmaktadır. Kural, yaşlılık aylığı aldığı halde çalışmak isteyenin
mülkiyetinde (gelirinde) azalmaya yol açacak bir hukuki sonuç öngörmekte ve
dolayısıyla çalışmanın önüne ciddi bir engel konulmaktadır. Bu yönüyle çalışma
hakkına müdahaleyi öngören kural Devletin negatif yükümlülüğüne aykırılık
oluşturmaktadır. Elbette kuralın genç işsizliği azaltmak şeklinde meşru amacı
bulunmaktadır. Fakat bu amacın varlığı her durumda sınırlamanın demokratik
toplumda gerekli ve ölçülü olmasını sağlamayabilir.
5. Diğer taraftan hak edilmiş yaşlılık aylığının mülkiyet
hakkı kapsamında görüldüğü Mahkememizin çeşitli kararlarında belirtilmiştir
(bkz. Muratcan Kolçak, B. No: 2016/5490, 12.6.2019; Veysel Kara, B. No:
2014/12139, 5.10.2017; Kuddis Büyükakıllı, B. No: 2014/3941, 5.10.2017). Bu
durumda kamu kuruluşlarında çalışmaya başladığı için yaşlılık aylığının
kesilmesinin mülkiyet hakkına bir müdahale ve sınırlama teşkil ettiği
anlaşılmaktadır. Mülkiyet hakkı yönünden de sınırlamanın meşru amacı olduğu
söylenebiliyor ise de gerekliliği ve ölçülülüğü tartışılabilir durumdadır.
6. İncelenen 30. maddenin 2. ve 3. fıkralarında emeklilikten
sonra çalışılabileceği öngörülen kumu kurum ve kuruluşlarında zorunlu bir
istihdam öngörülmemektedir. Aksine ilgili kurum ve kuruluşların istihdam
ihtiyacının karşılanmasında emeklilerden de yararlanılabileceği kabul edilmekte
fakat bunun için emeklilik ve yaşlılık aylıklarının kesilmesi şartı
getirilmektedir. Ayrıca tam zamanlı bir emek arzı olmadığından ders ücreti
karşılığı çalışmanın tam bir istihdam ilişkisi niteliğinde bulunmadığının da
kuralda dikkate alınmadığı belirtilmelidir. Öte yandan 2021 yılı Ocak ayı
itibarıyla sözleşmeli öğretmenlerin bir ders saat ücreti 16,73 TL’dir. Haftalık
en çok 30 saat çalışabilecekleri gözetildiğinde en çok aylık 2008 TL ders
ücreti alabileceklerdir. Esasen çoğu kez daha az ders saatiyle çalışıldığından alınacak
ders ücreti 1000-1.500 TL den ibaret kalacaktır. Buna karşın bu miktar ders
ücreti aldığı için örneğin bir öğretmenin 3.500TL civarındaki emekli aylığı
kesilecektir. Bu tablonun hakkaniyetle ve adalet ilkesiyle bağdaşmayacağı ifade
edilmelidir.
7. Genel anlamda işsizliğin azaltılması amacıyla çalışma
ve sosyal güvenlik haklarının ve bunlarla bağlantılı olarak mülkiyet hakkının
sınırlanmasının demokratik toplum bakımından gerekli ve elverişli olduğu da
söylenebilir. Ancak çalışma gibi en doğal ve temel bir hakkın kullanımı
nedeniyle yasa gereği hak edilen yaşlılık veya emeklilik aylığının
kesilmesinin, ilgili anayasal haklara aşırı ve ölçüsüz bir müdahale oluşturduğu
açıktır. Emeklilik statüsünün iptal edilmeyip çalışma süresince askıya alınması
da ölçülülüğü temin için yeterli değildir. Bu anlamda maddi ve manevi varlığını
geliştirmek amacıyla çalışmayı tercih eden sosyal güvenlik emeklisinin
aylığının tümüyle kesiliyor olmasının hakkın özünü zedelediği, ölçülü ve adil
olmadığı düşüncesiyle kuralın iptal edilmesi yönünde oy kullandım.
|
|
|
|
Başkanvekili
Hasan Tahsin GÖKCAN
|