“…
İptali İstenilen Kanun Hükmünün Anayasa’ya Aykırılığının Değerlendirilmesi :
1982 Anayasası’nın “Cumhuriyetin Nitelikleri” başlıklı 2. maddesinde, Türkiye Cumhuriyeti’nin bir hukuk devleti olduğu kurala bağlanmıştır.
Anayasa’nın 2. maddesinde belirtilen hukuk devleti; insan haklarına saygılı, bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren, eylem ve işlemleri hukuka uygun olan, her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren, Anayasa’ya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan, hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan, hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan, yargı denetimine açık olan devlettir.
1982 Anayasası’nın 5. maddesinde; “Devletin temel amaç ve görevleri, Türk milletinin bağımsızlığını ve bütünlüğünü, ülkenin bölünmezliğini, Cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak, kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak; kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır.” hükmü,
49. maddesinde: “Çalışma, herkesin hakkı ve ödevidir. Devlet, çalışanların hayat seviyesini yükseltmek, çalışma hayatını geliştirmek için çalışanları ve işsizleri korumak, çalışmayı desteklemek, işsizliği önlemeye elverişli ekonomik bir ortam yaratmak ve çalışma barışını sağlamak için gerekli tedbirleri alır.” hükmü yer almış, 70. maddesinde ise: “Her Türk, kamu hizmetlerine girme hakkına sahiptir. “Hizmete alınmada, görevin gerektirdiği niteliklerden başka hiçbir ayrım gözetilemez.” hükmüne yer verilmiştir.
İlgili İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi Maddeleri:
İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin 21. maddesinde; “(1) Her şahıs, doğrudan doğruya veya serbestçe seçilmiş temsilciler vasıtasıyla, memleketin kamu işleri yönetimine katılmak hakkını haizdir. (2) Her şahıs memleketin kamu hizmetlerine eşitlikle girme hakkını haizdir. (3) Halkın iradesi kamu otoritesinin esasıdır; bu irade, gizli şekilde veya serbestliği sağlayacak muadil bir usul ile cereyan edecek, genel ve eşit oy verme yoluyla yapılacak olan devri ve dürüst seçimlerle ifade edilir.” düzenlemesine, 23/1. maddesinde; ‘Herkesin çalışma, işini serbestçe seçme, adaletli ve elverişli koşullarda çalışma ve işsizliğe karşı korunma hakkı vardır.’ düzenlemesine yer verilmiştir.
Yukarıda yazılı Anayasa hükümleri uyarınca; her alanda mutlak adaleti tesis etmeye çalışan ve insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli ortamı sağlayan hukuk devletinde; bir kamu görevine girebilmek için özel ve genel bir takım şartların belirlenebileceği; ancak, belirlenen şartların insan haklarına uygun, hukuken kabul edilebilir, gerekli ve ölçülü, her vatandaşa eşit başvuru imkanı sunan ve liyakat ilkelerine uygun olması gerekmektedir.
Somut olayda, davacı … hakkında Kilis 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 7/2/2013 günlü ve E:2012/257 K:2013/95 sayılı kararı ile; taksirle ölüme neden olma suçundan 2 yıl 6 ay hapis cezası verildiğinin tespit edilmesi nedeniyle 772 sayılı Kanunun 6. maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde yer alan “6 aydan fazla hapis cezasından hükümlü bulunmamak” şartını taşımadığı sonucuna varılarak davacının çarşı ve mahalle bekçisi olamayacağına ilişkin kararının iptali istenilmektedir.
09.07.1965 tarihinde kabul edilen 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 48/5. maddesinin kabul edildiği tarihteki halinde; “Ağır hapis veya 6 aydan fazla hapis veyahut affa uğramış olsalar bile zimmet, ihtilas, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, inancı kötüye kullanma, dolanlı iflâs gibi yüz kızartıcı bir fiilden dolayı hapis cezasından hükümlü bulunmamak.” Devlet memurluğuna alınmak için genel şartlar arasında sayılmıştır. Anılan Kanun maddesi, 10.01.1991 tarihinde kabul edilen 3697 sayılı Yasa ile; “Taksirli suçlar ve aşağıda sayılan suçlar dışında tecil edilmiş hükümler hariç olmak üzere, ağır hapis veyahut 6 aydan fazla hapis veyahut affa uğramış olsalar bile Devletin şahsiyetine karşı işlenen suçlarla, zimmet, ihtilas, irtikap, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, inancı kötüye kullanma, dolanlı iflas gibi yüz kızartıcı veya şeref ve haysiyeti kırıcı suçtan veya istimal ve istihlak kaçakçılığı hariç kaçakçılık, resmi ihale ve alım satımlara fesat karıştırma, Devlet sırlarını açığa vurma suçlarından dolayı hükümlü bulunmamak.” şeklinde, 08.02.2008 tarihinde kabul edilen 5728 sayılı Yasa ile de; “Türk Ceza Kanununun 53 üncü maddesinde belirtilen süreler geçmiş olsa bile; kasten işlenen bir suçtan dolayı bir yıl veya daha fazla süreyle hapis cezasına ya da affa uğramış olsa bile devletin güvenliğine karşı suçlar, Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, milli savunmaya karşı suçlar, devlet sırlarına karşı suçlar ve casusluk, zimmet, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama veya kaçakçılık suçlarından mahkûm olmamak.” şeklinde değiştirilmiş, anılan değişikliğe ilişkin kanun maddesinin gerekçesinde; “Devlet memurluğuna alınacaklarda aranacak mahkûmiyet koşulu Türk Ceza Kanunu hükümleri dikkate alınarak yeniden belirlenmiştir. Düzenlemede, Türk Ceza Kanununun suç karşılığı uygulanan yaptırım sistemi, mahkûmiyetin kanuni sonucu olarak belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılmasına ilişkin güvenlik tedbirleri, suç karşılığı uygulanan cezalarda özellikle mülga 765 sayılı Türk Ceza Kanununda yer alan aslî ceza - fer’i ceza ayrımına yeni Türk Ceza Kanununda yer verilmemesi, Türk Ceza Kanununun özel hükümler kitabında yer alan bazı suçlara karşı uygulanan yaptırımların alt ve üst sınırları, 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun 104, 105, 106, 107 ve 108 inci maddesi hükümleri ile 5352 sayılı Adlî Sicil Kanununun ilgili hükümleri dikkate alınmıştır.” hususlarına yer verilmiştir.
Yukarıda anılan 657 sayılı Kanunun 48/5. maddesinin yürürlüğe girdiği tarihteki halinde “Ağır hapis veya 6 aydan fazla hapis cezasından hükümlü bulunmamak” şartına yer verildiği, hapis cezası verilmesine ilişkin suçun kasten ya da taksirle işlenip işlenmediği noktasında herhangi bir ayrıma yer verilmediği; ancak, 1991 yılında yapılan değişiklik ile taksirle işlenen suçların istisna olarak düzenlendiği, yine yeni Türk Ceza Kanunu hükümleri dikkate alınarak 2008 yılında yapılan değişiklik ile de; yalnızca kasten isten işlenen suçlar nedeniyle ve en az bir yıl hapis cezasına çarptırılanların Devlet memuru olamayacağı düzenlenmiştir.
Bu itibarla, mülga 765 sayılı Türk Ceza Kanunun yürürlükte olduğu dönemde anılan kanun hükümlerine göre oluşturulan ve 22/7/1966 tarihli ve 12355 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 772 sayılı Çarşı ve Mahalle Bekçileri Kanunu’nun 6. maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde; “Ağır hapis veya 6 aydan fazla hapis” ibaresi yer almakla birlikte, zaman içerisinde değişen mevzuat hükümlerine uygun değişiklikler yapılmadığı, bir başka deyişle yukarıda yer verilen 657 sayılı Kanunun 48/5. maddesinde yeni Türk Ceza Kanunu hükümleri dikkate alınarak yapılan değişikliklerin takip edilmediği, suçun kasıtla veya taksirle işlenip işlenmediğine bakılmaması, taksirle işlediği suçtan ötürü 6 aydan fazla hapis cezası alan kişinin çarşı ve mahalle bekçisi olamamasının ölçülülük ve hukuki güvenlik ilkeleriyle bağdaşmayacağı, farklı durumlarda olan kişilere farklı hukukun uygulanması(eşitlik) ilkesine uygun olmadığı, işsizlerin korunması ve insanların maddi manevi varlığının gelişmesinin önünde engel olacağı sonucuna varıldığından iş bu davaya konu işlemin dayanağı olan 772 sayılı Çarşı ve Mahalle Bekçileri Kanunu’nun 6. maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde yer alan; “Ağır hapis veya 6 aydan fazla hapis” ibaresinin Anayasa’nın 2., 5., 49. ve 70. maddelerine aykırı olduğu değerlendirilmektedir.
Açıklanan nedenlerle; bir davaya bakmakta olan mahkemenin, o davada uygulanacak bir kanun hükmünü Anayasa’ya aykırı görürse ilgili kanun hükmünün iptali için Anayasa Mahkemesi’ne başvurabileceğini düzenleyen 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 40. maddesinin birinci fıkrası gereğince, 772 sayılı Çarşı ve Mahalle Bekçileri Kanunu’nun 6. maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde yer alan “Ağır hapis veya 6 aydan fazla hapis” ibaresi yönünden Anayasa’nın 2., 5., 49. ve 70. maddelerine aykırı olduğu kanısına ulaşılması nedeniyle bu kuralın iptali için Anayasa Mahkemesi’ne başvurulmasına; iptali istenen kuralın Anayasa’nın hangi maddelerine aykırı olduğunu açıklayan gerekçeli başvuru kararının aslının, başvuru kararına ilişkin tutanağın onaylı örneğinin, dava dilekçesi ile dosyanın ilgili bölümlerinin onaylı örneklerinin dizi listesine bağlanarak ANAYASA MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI’NA GÖNDERİLMESİNE, iş bu karar ile anılan belgelerin Anayasa Mahkemesi’ne ulaşmasından itibaren beş (5) ay süre ile karar verilinceye kadar davanın bekletilmesine, beş ay içerisinde karar verilmez ise davanın mevcut mevzuata göre sonuçlandırılmasına, 19/12/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.”
ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı : 2020/14
Karar Sayısı : 2020/58
Karar Tarihi : 15/10/2020
R.G. Tarih – Sayısı : 3/12/2020 – 31323
İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN: Gaziantep 2. İdare Mahkemesi
İTİRAZIN KONUSU: Mülga 14/7/1966 tarihli ve 772 sayılı Çarşı ve Mahalle Bekçileri Kanunu’nun 6. maddesinin (E) bendinde yer alan “Ağır hapis veya 6 aydan fazla hapis…” ibaresinin Anayasa’nın 2., 5., 49. ve 70. maddelerine aykırılığı ileri sürülerek iptaline karar verilmesi talebidir.
OLAY: Dosyanın işlemden kaldırılması kararının iptali talebiyle açılan davada itiraz konusu kuralın Anayasa’ya aykırı olduğu kanısına varan Mahkeme, iptali için başvurmuştur.
I. İPTALİ İSTENEN KANUN HÜKMÜ
Mülga 772 sayılı Kanun’un iptali talep edilen kuralın da yer aldığı 6. maddesi şöyledir:
“Madde 6- Çarşı ve mahalle bekçisi olacaklarda aşağıdaki niteliklerin bulunması şarttır.
A) Türk vatandaşı olmak,
B) İlkokulu bitirmiş olmak,
C) Askerlik ödevini bitirmiş olup 30 yaşından yukarı olmamak,
D) Görevini yapmaya engel olabilecek bir hastalık veya engelliliği bulunmadığı sağlık kurulu tarafından verilmiş raporlarla tevsik edilmiş olmak,
E) Ağır hapis veya 6 aydan fazla hapis veyahut affa uğramış olsalar bile zimmet, ihtilas, irtikap, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, inancı kötüye kullanmak, dolanlı iflas veya yüz kızartıcı başka bir fiilden dolayı hapis cezasından hükümlü bulunmamak,
F) Türk toplum telakkilerine göre kötü şöhretli tanınmamak,
G) Kamu haklarından mahrum olmamak, kamu hizmetlerinden mahrumiyet cezası ile mahkûm bulunmamak,”
II. İLK İNCELEME
1. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü hükümleri uyarınca Zühtü ARSLAN, Hasan Tahsin GÖKCAN, Recep KÖMÜRCÜ, Serdar ÖZGÜLDÜR, Burhan ÜSTÜN, Engin YILDIRIM, Hicabi DURSUN, Celal Mümtaz AKINCI, Muammer TOPAL, M. Emin KUZ, Kadir ÖZKAYA, Rıdvan GÜLEÇ, Recai AKYEL, Yusuf Şevki HAKYEMEZ, Yıldız SEFERİNOĞLU ve Selahaddin MENTEŞ’in katılımlarıyla 19/2/2020 tarihinde yapılan ilk inceleme toplantısında öncelikle uygulanacak kural sorunu görüşülmüştür.
2. Anayasa’nın 152. ile 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 40. maddelerine göre bir davaya bakmakta olan mahkeme, bu dava sebebiyle uygulanacak bir kanunun veya Cumhurbaşkanlığı kararnamesinin hükümlerini Anayasa’ya aykırı görmesi hâlinde veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varması durumunda bu hükümlerin iptalleri için Anayasa Mahkemesine başvurmaya yetkilidir. Ancak anılan maddeler uyarınca bir mahkemenin Anayasa Mahkemesine başvurabilmesi için elinde yöntemince açılmış ve mahkemenin görevine giren bir davanın bulunması, iptali talep edilen kuralın da o davada uygulanacak olması gerekir. Uygulanacak kural ise bakılmakta olan davanın değişik evrelerinde ortaya çıkan sorunların çözümünde veya davayı sonuçlandırmada olumlu ya da olumsuz yönde etki yapacak nitelikte bulunan kurallardır.
3. Başvuru kararında, mülga 772 sayılı Kanun’un 6. maddesinin (E) bendinde yer alan “Ağır hapis veya 6 aydan fazla hapis…” ibaresinin iptali talep edilmiştir. Anılan bent, çarşı ve mahalle bekçisi olmak için ağır hapis veya 6 aydan fazla hapis cezasından hükümlü olmama şartını öngörmektedir.
4. Bakılmakta olan davanın konusunu ise davacının 6 aydan fazla hapis cezası mahkûmiyetinin bulunması oluşturmaktadır. Bu itibarla anılan bentte yer alan “Ağır hapis veya…” ibaresinin bakılmakta olan davada uygulanma imkânı bulunmamaktadır.
5. Açıklanan nedenle mülga 14/7/1966 tarihli ve 772 sayılı Çarşı ve Mahalle Bekçileri Kanunu’nun 6. maddesinin (E) bendinde yer alan;
A. “Ağır hapis veya…” ibaresinin itiraz başvurusunda bulunan Mahkemenin bakmakta olduğu davada uygulanma imkânı bulunmadığından bu ibareye ilişkin başvurunun Mahkemenin yetkisizliği nedeniyle REDDİNE,
B. “…6 aydan fazla hapis…” ibaresinin esasının incelenmesine,
OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir.
III. ESASIN İNCELENMESİ
6. Başvuru kararı ve ekleri, Raportör Aydın AYGÜN tarafından hazırlanan işin esasına ilişkin rapor, dava konusu kanun hükmü, dayanılan ve ilgili görülen Anayasa kuralları ve bunların gerekçeleri ile diğer yasama belgeleri okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
A. Anlam ve Kapsam
7. Mülga 772 sayılı Kanun’un 6. maddesinin (E) bendinde affa uğramış olsalar bile zimmet, ihtilas, irtikap, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, inancı kötüye kullanmak, dolanlı iflas veya yüz kızartıcı başka bir fiilden dolayı hapis cezasına hükümlü olmamayı öngörmektedir. Anılan bentte yer alan “…6 aydan fazla hapis…” ibaresi itiraz konusu kuralı oluşturmaktadır.
8. Mülga 772 sayılı Kanun’un 3. maddesinde çarşı ve mahalle bekçilerinin görevleri sayılmıştır. Söz konusu görevleri ifa etmek üzere alınacak bekçilerde bulunması gereken koşullar ise mülga Kanun’un 6. maddesinde sayılmıştır.
9. Bu bağlamda çarşı ve mahalle bekçilerinde aranacak koşullar 14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun devlet memurluğuna alınacaklarda aranacak şartların belirtildiği 48. maddesinden farklılık göstermektedir. 657 sayılı Kanun’un anılan maddesinde kasten işlenen suçlardan mahkûm olmak devlet memurluğuna engel olarak belirtilmişken itiraz konusu kuralda ise herhangi bir ayrım yapılmaksızın 6 aydan fazla hapis cezasına konu tüm mahkûmiyetlerin çarşı ve mahalle bekçiliğine engel olduğu hükme bağlanmıştır.
B. İtirazın Gerekçesi
10. Başvuru kararında özetle; itiraz konusu kuralın mülga 1/3/1926 tarihli ve 765 saylı Türk Ceza Kanunu zamanında var olan yaptırım sistemine göre düzenlendiği, 657 sayılı Kanun’da yer alan benzer nitelikteki hükmün zaman içinde ceza kanunlarındaki değişiklikler de dikkate alınarak yeniden düzenlendiği, anılan hüküm uyarınca taksirli suçlar nedeniyle alınan mahkûmiyetin devlet memuru olmaya engel teşkil etmediği, buna karşın taksirle işlediği suçtan ötürü 6 aydan fazla hapis cezası alanların çarşı ve mahalle bekçisi olamadığı, bu durumun ise ölçülülük ve hukuki güvenlik ilkeleriyle bağdaşmadığı, işsizlerin korunması ve insanların maddi ve manevi varlığının gelişmesi önünde engel oluşturduğu belirtilerek kuralın Anayasa’nın 2., 5., 49. ve 70. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
C. Anayasa’ya Aykırılık Sorunu
11. 6216 sayılı Kanun’un 43. maddesi uyarınca kural, ilgisi nedeniyle Anayasa’nın 13. maddesi yönünden de incelenmiştir.
12. Anayasa’nın kamu hizmetine girme hakkını düzenleyen 70. maddesinin birinci fıkrasında “Her Türk, kamu hizmetlerine girme hakkına sahiptir” denilmiş; ikinci fıkrasında ise “Hizmete alınmada, görevin gerektirdiği niteliklerden başka hiçbir ayırım gözetilemez” hükmüne yer verilmiştir.
13. İtiraz konusu kural, çarşı ve mahalle bekçisi olmaya engel bir hususu düzenlemesi nedeniyle kamu hizmetine girme hakkını sınırlamaktadır.
14. Anayasa’nın 13. maddesinde “Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz.” denilmektedir. Buna göre kamu hizmetine girme hakkına sınırlama getiren düzenlemelerin, kanunla yapılması ve Anayasa’da öngörülen sınırlama sebebine uygun olması gerekir.
15. Anayasa’nın 13. maddesi kapsamında kamu hizmetine giriş hakkını sınırlamaya yönelik bir kanuni düzenlemenin şeklen var olması yeterli olmayıp yasal kuralların keyfiliğe izin vermeyecek şekilde belirli, ulaşılabilir ve öngörülebilir düzenlemeler niteliğinde olması gerekir.
16. Esasen temel hakları sınırlayan kanunun bu niteliklere sahip olması, Anayasa’nın 2. maddesinde güvenceye alınan hukuk devleti ilkesinin de bir gereğidir. Hukuk devletinde, kanuni düzenlemelerin hem kişiler hem de idare yönünden herhangi bir duraksamaya ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık, net, anlaşılır, uygulanabilir ve nesnel olması, ayrıca kamu otoritelerinin keyfî uygulamalarına karşı koruyucu önlem içermesi gerekir. Kanunda bulunması gereken bu nitelikler hukuki güvenliğin sağlanması bakımından da zorunludur. Zira bu ilke hukuk normlarının öngörülebilir olmasını, bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini, devletin de yasal düzenlemelerinde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kılar (AYM, E.2015/41, K.2017/98, 4/5/2017, §§ 153, 154). Dolayısıyla Anayasa’nın 13. maddesinde sınırlama ölçütü olarak belirtilen kanunilik, Anayasa’nın 2. maddesinde güvenceye alınan hukuk devleti ilkesi ışığında yorumlanmalıdır.
17. İtiraz konusu kuralda çarşı ve mahalle bekçiliği görevine hangi tür ve miktardaki cezanın engel olacağı herhangi bir tereddütte mahal bırakmayacak biçimde açık ve net olarak düzenlendiği görüldüğünden kuralın belirli, ulaşılabilir ve öngörülebilir nitelikte olduğu anlaşılmaktadır. Bu yönüyle kuralın kanunilik şartını taşımadığı söylenemez.
18. Bununla birlikte temel hak ve özgürlüklere sınırlama getiren kuralların Anayasa’nın 13. maddesine uygunluğu denetlenirken sınırlamanın kanuna dayanması yeterli olmayıp aynı zamanda anayasal bağlamda meşru bir nedene de dayanması gerekmektedir.
19. Anayasa’nın kamu hizmetine girme hakkını düzenleyen 70. maddesinin ikinci fıkrasında hizmete alınmada görevin gerektirdiği niteliklerden başka hiçbir ayrım gözetilemeyeceği öngörülerek bir yandan kamu hizmetine alınmada aranacak koşulların belirlenmesi hususunda kanun koyucuya takdir yetkisi tanınmış, diğer yandan da söz konusu koşullar belirlenirken bu hakka getirilecek sınırlamaların ancak görevin gerektirdiği niteliklerle uyumlu olması hâlinde mümkün olabileceği ifade edilmiştir. Buna göre kamu hizmetine girme hakkına şart belirlemek suretiyle getirilecek sınırlama görevin gerektirdiği niteliklerden başka bir şarta bağlanamaz. Aksi takdirde getirilen sınırlamanın anayasal bağlamda meşru bir nedene dayandığı söylenemez.
20. İtiraz konusu kural, çarşı ve mahalle bekçisi olabilmek için 6 aydan fazla hapis cezasından hükümlü olunmamasını öngörmektedir. Kural, hapis cezası verilmesini gerektiren suçun niteliği bakımından bir ayrım yapmamaktadır. Diğer bir ifade ile kuralda belirtilen süreyle hapis cezasına mahkûmiyeti gerektiren suçun nasıl işlendiği hususunda ayrım gözetilmeksizin kasten ya da taksirle işlenmiş her suçun çarşı ve mahalle bekçisi olmaya engel oluşturacağı hüküm altına alınmıştır.
21. Suçun işleniş biçimleri olan kast veya taksir kavramları 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nda açıklanmıştır. Anılan Kanun’un 21. maddesine göre kast, “…suçun kanuni tanımındaki unsurların bilerek ve istenerek gerçekleştirilmesidir.” Taksir ise aynı Kanun’un 22. maddesinde “…dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık dolayısıyla, bir davranışın suçun kanuni tanımında belirtilen neticesi öngörülmeyerek gerçekleştirilmesi…” şeklinde tanımlamıştır.
22. Öte yandan 5237 sayılı Kanun’un 21. maddesinin (1) numaralı fıkrasında “Suçun oluşması kastın varlığına bağlıdır” denmek suretiyle suçların işlenmesinde asıl olanın kastın varlığı olduğu belirtilmiştir. Nitekim anılan Kanun’un 22. maddesinin (1) numaralı fıkrasında taksirle icra edilen fiillerin kanunda açıkça belirtildiği hâllerde cezalandırılabileceği hükme bağlanmıştır.
23. Suçlar yönünden kast kavramının yukarıda değinilen tanımı dikkate alındığında bilerek ve isteyerek suç işlediği kesin hüküm ile tespit edilmek suretiyle belirli bir sürenin üzerinde hapis cezası ile mahkûm edilen bireylerin çarşı ve mahalle bekçiliğine girmelerinin engellenmesi anlaşılabilir bir durumdur. Kurala konu çarşı ve mahalle bekçiliğinin genel kolluğa yardımcı silahlı kamu görevlileri olduğu dikkate alındığında kasten işlenen suçlar yönünden böyle bir koşul öngörülmesi çarşı ve mahalle bekçilerinin yapacağı kamu görevinin gereklerinden kabul edilebilir. Bununla birlikte suçun taksirle işlenmesinde kasıt unsurunun bulunmadığı ve failin suçun neticesini öngörmesinin veya istemesinin söz konusu olmadığı gözetilmelidir. Bireylerin hayatın olağan akışı içinde bilmeden ve istemeden gerçekleştirdikleri eylemlerden dolayı belirli bir kamu hizmetine girmelerinin süresiz olarak engellenmesinin görevin niteliğinden kaynaklanan bir sınırlama olduğunu söylemek güçtür. Buna rağmen kuralda, kasten işlenen suçlar ile taksirle işlenen suçlar arasında hizmete giriş yönünden hiçbir ayrım veya farklılık yapılmadan 6 aydan fazla hapis cezası gerektiren herhangi bir fiili işleyenlerin söz konusu kamu görevine alınmayacağı hüküm altına alınmıştır.
24. Kaldı ki devlet memurluğuna alınmaya ilişkin genel şartlar arasında yalnızca suçun kasten işlenmesi hâlinde mahkûmiyetin engel teşkil edeceğinin düzenlendiği görülmektedir. Bu itibarla çarşı ve mahalle bekçilerinin yardımcı olduğu genel kolluk veya diğer kamu düzeni ile ilgili kamu görevlilerinin kamu hizmetlerine girişi bakımından da taksirle işlenen suçlar engel teşkil etmemektedir.
25. Bu durumda itiraz konusu kuralla taksirle işlenen suçlardan mahkûmiyet hâlinde dahi çarşı ve mahalle bekçiliğine girilmesinin engellenmesinin anayasal bağlamda meşru bir amacının bulunduğu söylenemez.
26. Açıklanan nedenlerle kural, Anayasa’nın 13. ve 70. maddelerine aykırıdır. İptali gerekir.
Kuralın Anayasa’nın 2. maddesine de aykırı olduğu ileri sürülmüş ise de bu bağlamda belirtilen hususlar Anayasa’nın 13. ve 70. maddeleri kapsamında yapılan incelemede ele alınmış olduğundan Anayasa’nın 2. maddesi yönünden ayrıca bir inceleme yapılmasına gerek görülmemiştir.
Kural, Anayasa’nın 13. ve 70. maddelerine aykırı görülerek iptal edildiğinden ayrıca Anayasa’nın 5. ve 49. maddeleri yönünden incelenmemiştir.
IV. HÜKÜM
Mülga 14/7/1966 tarihli ve 772 sayılı Çarşı ve Mahalle Bekçileri Kanunu’nun 6. maddesinin (E) bendinde yer alan “…6 aydan fazla hapis…” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve İPTALİNE 15/10/2020 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
Başkan
Zühtü ARSLAN
Başkanvekili
Hasan Tahsin GÖKCAN
Kadir ÖZKAYA
Üye
Serdar ÖZGÜLDÜR
Burhan ÜSTÜN
Engin YILDIRIM
Hicabi DURSUN
Celal Mümtaz AKINCI
Muammer TOPAL
M. Emin KUZ
Rıdvan GÜLEÇ
Recai AKYEL
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
Yıldız SEFERİNOĞLU
Selahaddin MENTEŞ
Basri BAĞCI