“…
a- Yargılamanın Aşamaları
Hatay Cumhuriyet Başsavcılığının 15/10/2018 tarih 2018/5686 esas sayılı iddianamesi ile; olay tarihinde müşteki şüpheli …’in işletmekte olduğu … Kıraathanesi isimli iş yerinde müşteki şüpheli ismi halk arasında … olarak bilinen … arasında hesap konusunda tartışma yaşandığı, çevredekilerin araya girmesi üzerine müşteki şüpheli …’in dışarı çıkarıldığı, bir süre sonra müşteki şüpheli …’ın elinde satırla tekrar geldiği ve müşteki şüpheli …’e vurmak isterken müşteki …’ın engel olmak için araya girmesi üzerine müşteki …’ı elinden yaraladığı, müşteki şüpheli …’in kendini korumak için müşteki şüpheli …’i tutmaya çalıştığı esnada müşteki şüpheli …’in satırla sağ bacağından yaralandığı, kavgayı ayırmaya çalışan müşteki şüpheli …’in oğlu olan müşteki şüpheli …’ın da satırla omzundan yaraladığı, çıkan arbede esnasında müşteki şüpheli …’in de yaralandığı ve tarafların birbirinden şikayetçi oldukları, müştekinin ve müşteki şüphelilerin alınan adli raporlarına göre basit tıbbi müdahale ile giderilebilir şekilde yaralandıkları, Bu suretle müşteki şüpheliler … ve …’in üzerine atılı basit yaralama, müşteki şüpheli …’in üzerine atılı Silahla Basit Yaralama suçunu işlediğinden bahisle kamu davası açılmıştır.
Mahkememizin 22/03/2019 tarih 2018/717 esas ve 2019/366 karar sayılı ilamı ile dosya kapsamında; sanık …, … e yönelik kasten yaralama suçundan Mahkememize 5237 sayılı TCK’nın 86/2, 3-e, maddeleri uyarınca kamu davası açılmış ise de; sanığın eylemini silahtan sayılan satır ile gerçekleştirmesi, mağdurun hayati bölgelerinden kafa bölgesinin hedef alınması ve … elini araya koyması ile … satırla kafa bölgesine isabetin önlendiği ve …’ın elinden yaralanması şeklinde gerçekleştiği iddia olunan eylem değerlendirildiğinde sanık …’ın …’a yönelik eyleminin kasten adam öldürmeye teşebbüs eylemini düzenleyen TCK 81/1, 35. maddeleri kapsamına girme ihtimalinin bulunduğu, diğer suçlar ile bu suç arasında hukuki ve fiili irtibat bulunması nedeniyle yargılamanın birlikte yürütülmesi gerektiği, bu kapsamda değerlendirme yapma görevinin ağır ceza mahkemesine ait olduğu anlaşılmakla 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 3 ve devamı maddeleri uyarınca mahkememizin görevsizliğine karar verilmiştir.
Görevsizlik kararına itiraz üzerine Hatay 4. Ağır Ceza Mahkemesinin 16/04/2019 tarih ve 2019/239 değişik iş kararı ile; “eylem sırasında gerçekleşen bütün yaralanmaların BTM ile giderilebilecek ölçüde kaldığı, sanığın kastının öldürme yönünde olması durumunda söz konusu yaralanmaların daha ciddi boyutta olması gerekeceği, olay esnasında …’ın öldürme kastını ortaya koyan somut bir delilin bulunmadığı hususları bir arada değerlendirildiğinde söz konusu eylemin yargılamasının Asliye Ceza Mahkemelerinin görev alanı içerisinde kaldığı” gerekçesiyle itirazın kabulüne ve mahkememizin 22/03/2019 tarih 2018/717 esas ve 2019/366 sayılı görevsizlik kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.
Görev uyuşmazlığının çözülmesi için dosyanın gönderildiği, Adana Bölge Adliye Mahkemesinin 3. Ceza Dairesi’nin 09/05/2019 tarih 2019/2638 esas ve 2019/1205 karar sayılı ilamı ile; incelenen dosya içeriğine göre; Hatay 6. Asliye Ceza Mahkemesinin 22/03/2019 tarih ve 2018/717 esas ve 2019/366 karar sayılı görevsizlik kararına yapılan itirazı inceleyen Hatay 4. Ağır Ceza Mahkemesinin 16/04/2019 tarih 2019/239 D.İş sayılı kararı ile itirazı kabul ettiği, Hatay adliyesinde birden fazla Ağır Ceza Mahkemesi bulunduğu, bu nedenle kararın kesin nitelikte olduğu ve olağanüstü kanun yolları denetimi sonucu ortadan kaldırılmadığı sürece gereğinin yapılmasının zorunlu olduğu, bu itibarla ortada çözümü gereken görev uyuşmazlığının bulunmadığı anlaşıldığından, karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmiştir.
Sanığın eylemini silahtan sayılan satır ile gerçekleştirmesi, mağdurun hayati bölgelerinden kafa bölgesinin hedef alınması ve … elini araya koyması ile … satırla kafa bölgesine isabetin önlendiği ve … elinden yaralanması şeklinde gerçekleştiği iddia olunan eylem değerlendirildiğinde sanık …, … yönelik eyleminin kasten adam öldürmeye teşebbüs eylemini düzenleyen TCK 81/1, 35. maddeleri kapsamına girme ihtimalinin bulunduğu, bu konuda suça bakmakla görevli Ağır Ceza Mahkemesinde değerlendirme yapılması gerektiği, bu kapsamda Hatay 4. Ağır Ceza Mahkemesinin 16/04/2019 tarih ve 2019/239 değişik iş sayılı kararına karşı kanun yararına bozma yasa yoluna başvurulabilmesi için dosya Adalet Bakanlığına dosya gönderilmiştir. Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 14/11/2019 tarihli yazısı ile sorunun yargısal yoldan çözülebileceği gerekçesiyle kanun yoluna gidilmediği bildirilmiştir.
Dosya mahkememizin 2019/733 Esas sırasına kaydı yapılarak tensiben Anayasa Mahkemesine iptal başvurusunda bulunulmasına karar verilmiştir.
b- Hukuksal Değerlendirme
Yargıtay 5. Ceza Dairesinin 12/04/2016 tarih 2016/3169 Esas ve 2016/3764 Karar sayılı ilamı ile “incelenen dosya içeriğine göre, Batman 2. Asliye Ceza Mahkemesinin görevsizlik kararına yapılan itirazı inceleyen Batman 2. Ağır Ceza Mahkemesinin itirazı yerinde bularak kaldırılmasına karar verdiği, Batman ilinde birden fazla Ağır Ceza Mahkemesi bulunduğu, kararın kesin nitelikte olduğu, bu itibarla ortada çözümü gereken görev uyuşmazlığı bulunmadığı anlaşıldığından, incelenmeyen dosyanın mahalline gönderilmesi için Yargıtay C. Başsavcılığına TEVDİİNE” şeklinde karar verdiği, Yargıtay 5. Ceza Dairesinin 08/12/2011 tarih 2011/13773 Esas ve 2011/25129 Karar sayılı ilamı ile ise “Bulancak Asliye Ceza Mahkemesi tarafından verilen görevsizlik kararına yapılan itirazın Giresun Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilmesi nedeniyle her iki mahkeme arasında zımni görev uyuşmazlığı çıktığı kabul edilmekle” şeklinde karar verilmiştir.
Yukarıda belirtilen kararlardan da anlaşılacağı üzere Yargıtay tarafından asliye ceza mahkemesinin ağır ceza mahkemesine yönelik görevsizlik kararına itiraz halinde dosyanın geldiği yerde tek ağır ceza mahkemesi olup olmamasına göre farklı bir uygulamaya gitmektedir. İtirazın kabulü haline münhasır olarak; itirazı inceleyen yer ağır ceza mahkemesi bulunduğu yerde tek ise zımni olumsuz görev uyuşmazlığının çıktığı, ancak itirazı inceleyen yer ağır ceza mahkemesinin bulunduğu yerde birden fazla ağır ceza mahkemesi var ise olumsuz görev uyuşmazlığının çıkmadığı kabul görmektedir. Bu kapsamda görevsizlik kararının muhattabı olan ve itirazı inceleyen ağır ceza mahkemesi bulunduğu yerde tek ise çıkan olumsuz görev uyuşmazlığı (ortak yüksek yetkili mahkeme tarafından) çözülecek, ancak birden fazla ise görev uyuşmazlığı çözülemeyecek esasa ilişkin karar verilmesine ve kanun yolu incelemesine kadar uyuşmazlığın çözümü ertelenecektir. Kanun yolu incelemesinde suç konusu eylemin ağır ceza mahkemesince değerlendirilmesi uygun bulunduğunda ise bozma kararı verilecektir. 5271 sayılı CMK’nın Görevli Olmayan Hâkim Veya Mahkemenin İşlemleri başlıklı 7. maddesindeki “Yenilenmesi mümkün olmayanlar dışında, görevli olmayan hâkim veya mahkemece yapılan işlemler hükümsüzdür.” şeklindeki hüküm kapsamında sanık savunması, müşteki ve tanık beyanları vs. yargılama işlemleri yenilenecektir. Bu durumun yargılamayı uzatacağı ve Anayasanın 141/4. maddesinde yer alan “Davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılması, yargının görevidir” şeklindeki hükmüne ve makul sürede yargılanma hakkına aykırılık teşkil edeceği ortadadır.
5271 sayılı CMK’nın görevsizlik kararı verilmesi gereken hâl ve sonucu başlıklı 5. maddesinde “(1) İddianamenin kabulünden sonra; işin, davayı gören mahkemenin görevini aştığı veya dışında kaldığı anlaşılırsa, mahkeme bir kararla işi görevli mahkemeye gönderir. (2) Adlî yargı içerisindeki mahkemeler bakımından verilen görevsizlik kararlarına karşı itiraz yoluna gidilebilir.” şeklinde hükme yer verilmiştir. Bu hükümle görevsizlik kararına karşı itiraz yasa yolunun açık olduğu belirtilmiş ancak itiraz mercii açıkça gösterilmemiştir. Bu kapsamda 5271 sayılı CMK’nın itiraz kanun yoluna ilişkin 267 vd. maddelerinde düzenlenen genel kurallar uygulanacaktır.
İtiraz kanun yoluna ilişkin 5271 sayılı CMK’nın 268/3. fıkrasına göre “İtirazı incelemeye yetkili merciler aşağıda gösterilmiştir: c) Asliye ceza mahkemesi hâkimi tarafından verilen kararlara yapılacak itirazların incelenmesi, yargı çevresinde bulundukları ağır ceza mahkemesine ... aittir.” şeklinde hükme yer verilmiştir. Adli Yargı içerisinde görevsizlik kararları genel itibariyle Asliye Ceza Mahkemesi ve Ağır Ceza Mahkemeleri arasında ortaya çıkmaktadır. Ayrıca bu görevsizlik kararları aynı yargı çevresindeki Asliye Ceza Mahkemesi ve Ağır Ceza Mahkemeleri arasında ortaya çıkmaktadır(İstisnai olarak farklı yargı çevresinde yer olan alt veya üst mahkemeye yönelik görevsizlik ve yetkisizlik kararlarına rastlanabilmektedir). Bu kapsamda Asliye Ceza Mahkemelerinin görevsizlik kararlarını itirazına da yine görevsizlik kararının muhattabı olan ağır ceza mahkemesi bakmaktadır. İtirazı inceleyen ağır ceza mahkemesi itirazı reddederse dosya önüne gelecek (veya birden fazla ağır ceza mahkemesi varsa dosyanın önüne gelmesi ihtimali doğacak) kabul ederse asliye ceza mahkemesi dosyaya bakmaya devam edecektir. (Nitekim yukarda belirtilen Yargıtay uygulamasına göre birden fazla ağır ceza mahkemesi varsa görev uyuşmazlığı da çıkmayacaktır).
İtirazı inceleyen ağır ceza mahkemesinin görevsizlik kararına itirazı reddetmesi halinde dosyanın önüne gelme durumu gözetildiğinde bu durumun ek iş yükü olarak algılanma durumu ortaya çıkabilecektir. Bu durum mahkemenin önüne ek iş gelmemesi için itirazları reddettiği şeklinde bir algıya sebebiyet verebilecektir. En hafif şekliyle tarafları dinleyip yargılama faaliyeti ile yapması gereken değerlendirmeyi itiraz incelemesi ile yapmak yoluna gidebilmesi söz konusu olabilecektir. İster ağır ister hafif şekilde olsun mahkemenin tarafsızlığında şüpheye sebebiyet verebilecek herhangi bir durumun yargılama faaliyetinde yeri yoktur.
Anayasanın Yargı yetkisi başlıklı 9. maddesinde (6771 sayılı Yasanın 1. maddesi ile değişik) “Yargı yetkisi, Türk Milleti adına bağımsız ve tarafsız mahkemelerce kullanılır” şeklindeki hüküm yargılamanın tarafsızlık ilkesi kapsamında yapılmasını öngörmektedir. İtiraz merciinin kendi aleyhine sonuç doğurması (iş yükü) mümkün konuda itiraz incelemesi yapmasının tarafsızlık ilkesine aykırılık oluşturacaktır. Bu durumun temel nedeni 5271 sayılı CMK’nın Görevsizlik Kararı Verilmesi Gereken Hâl ve Sonucu başlıklı 5. maddesinde itiraza ilişkin görevsizlik kararlarının yapısına uygun belirleme yapılmamasından kaynaklanmaktadır(Her ne kadar “ve tarafsız” şeklindeki anayasal düzenleme 5271 sayılı CMK’nın 5. maddesinden sonra yürürlüğe girmişse de mahkemelerin tarafsız olması Anayasanın özünde de bulunmaktadır). Görevsizlik kararının yapısına ve tarafsızlık ilkesine uygun düzenlemeler içermeyen 5271 sayılı CMK’nın 5. maddesinde 2. fıkrasındaki “Adlî yargı içerisindeki mahkemeler bakımından verilen görevsizlik kararlarına karşı itiraz yoluna gidilebilir.” hükmü ile 5271 sayılı CMK’nın 268/3. fıkrasının (c) bendindeki “Asliye Ceza Mahkemesi hâkimi tarafından verilen kararlara yapılacak itirazların incelenmesi, yargı çevresinde bulundukları ağır ceza mahkemesine” hükmünün(görevsizlik kararları yönünden) Anayasanın Yargı yetkisi başlıklı 9. maddesine aykırılık teşkil edeceği ortadadır.
Sonuç olarak 5271 sayılı CMK’nın 5. maddesinde 2. fıkrasındaki “Adlî yargı içerisindeki mahkemeler bakımından verilen görevsizlik kararlarına karşı itiraz yoluna gidilebilir.” hükmü ile 5271 sayılı CMK’nın 268/3. fıkrasının (c) bendindeki “Asliye Ceza Mahkemesi hâkimi tarafından verilen kararlara yapılacak itirazların incelenmesi, yargı çevresinde bulundukları ağır ceza mahkemesine” hükmünün(görevsizlik kararları yönünden) Anayasanın 9 ve 141/4. maddelerine aykırı olduğu değerlendirilerek iptal başvurusu yapmak gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda arz edilen gerekçeler ve inceleme sırasında res’en nazara alınacak diğer nedenler nazara alınarak, Mahkememizin 2019/733 esas sayılı dava dosyasında uygulanma ihtimali bulunan ancak 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası hükümlerine açıkça aykırı hükümler içeren 5271 sayılı CMK’nın 5. maddesinde 2. fıkrası ile 5271 sayılı CMK’nın 268/3. fıkrasının (c) bendindeki “Asliye Ceza Mahkemesi hâkimi tarafından verilen kararlara yapılacak itirazların incelenmesi, yargı çevresinde bulundukları ağır ceza mahkemesine” hükmünün (görevsizlik kararları yönünden) İPTALİNE KARAR VERİLMESİ talep olunur.”
ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı:2020/3
Karar Sayısı:2020/3
Karar Tarihi:22/1/2020
R.G. Tarih – Sayı:Tebliğ edildi.
İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN: Hatay 6. Asliye Ceza Mahkemesi
İTİRAZIN KONUSU: 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun;
A. 5. maddesinin (2) numaralı fıkrasının,
B. 268. maddesinin (3) numaralı fıkrasının (c) bendinin “Asliye ceza mahkemesi hâkimi tarafından verilen kararlara yapılacak itirazların incelenmesi, yargı çevresinde bulundukları ağır ceza mahkemesine…” bölümünün “görevsizlik kararları” yönünden
Anayasa’nın 9. ve 141. maddelerine aykırılığı ileri sürülerek iptallerine karar verilmesi talebidir.
OLAY: Sanıklar hakkında kasten yaralama suçundan açılan ceza davasında itiraz konusu kuralların Anayasa’ya aykırı olduğu kanısına varan Mahkeme, iptalleri için başvurmuştur.
I. İPTALİ İSTENEN KANUN HÜKÜMLERİ
Kanun’un itiraz konusu kuralların da yer aldığı;
1. 5. maddesi şöyledir:
“Görevsizlik kararı verilmesi gereken hâl ve sonucu
Madde 5- (1) İddianamenin kabulünden sonra; işin, davayı gören mahkemenin görevini aştığı veya dışında kaldığı anlaşılırsa, mahkeme bir kararla işi görevli mahkemeye gönderir.
(2) Adlî yargı içerisindeki mahkemeler bakımından verilen görevsizlik kararlarına karşı itiraz yoluna gidilebilir.”
2. 268. maddesi şöyledir:
“İtiraz usulü ve inceleme mercileri
Madde 268- (1) Hâkim veya mahkeme kararına karşı itiraz, kanunun ayrıca hüküm koymadığı hâllerde 35 inci maddeye göre ilgililerin kararı öğrendiği günden itibaren yedi gün içinde kararı veren mercie verilecek bir dilekçe veya tutanağa geçirilmek koşulu ile zabıt kâtibine beyanda bulunmak suretiyle yapılır. Tutanakla tespit edilen beyanı ve imzayı mahkeme başkanı veya hâkim onaylar. 263 üncü madde hükmü saklıdır.
(2) Kararına itiraz edilen hâkim veya mahkeme, itirazı yerinde görürse kararını düzeltir; yerinde görmezse en çok üç gün içinde, itirazı incelemeye yetkili olan mercie gönderir.
(3) İtirazı incelemeye yetkili merciler aşağıda gösterilmiştir:
a) (Değişik: 18/6/2014-6545/74 md.) Sulh ceza hâkimliği kararlarına yapılan itirazların incelenmesi, o yerde birden fazla sulh ceza hâkimliğinin bulunması hâlinde, numara olarak kendisini izleyen hâkimliğe; son numaralı hâkimlik için bir numaralı hâkimliğe; ağır ceza mahkemesinin bulunmadığı yerlerde tek sulh ceza hâkimliği varsa, yargı çevresinde görev yaptığı ağır ceza mahkemesinin bulunduğu yerdeki sulh ceza hâkimliğine; ağır ceza mahkemesinin bulunduğu yerlerde tek sulh ceza hâkimliği varsa, en yakın ağır ceza mahkemesinin bulunduğu yerdeki sulh ceza hâkimliğine aittir.
b) (Değişik: 18/6/2014-6545/74 md.) İtiraz üzerine ilk defa sulh ceza hâkimliği tarafından verilen tutuklama kararlarına itiraz edilmesi durumunda da (a) bendindeki usul uygulanır. Ancak, ilk tutuklama talebini reddeden sulh ceza hâkimliği, tutuklama kararını itiraz mercii olarak inceleyemez.
c) Asliye ceza mahkemesi hâkimi tarafından verilen kararlara yapılacak itirazların incelenmesi, yargı çevresinde bulundukları ağır ceza mahkemesine ve bu mahkeme ile başkanı tarafından verilen kararlar hakkındaki itirazların incelenmesi, o yerde ağır ceza mahkemesinin birden çok dairesinin bulunması hâlinde, numara olarak kendisini izleyen daireye; son numaralı daire için birinci daireye; o yerde ağır ceza mahkemesinin tek dairesi varsa, en yakın ağır ceza mahkemesine aittir.
d) Naip hâkim kararlarına yapılacak itirazların incelenmesi, mensup oldukları ağır ceza mahkemesi başkanına, istinabe olunan mahkeme kararlarına karşı yukarıdaki bentlerde belirtilen esaslara göre bulundukları yerdeki mahkeme başkanı veya mahkemeye aittir.
e) Bölge adliye mahkemesi ceza dairelerinin kararları ile Yargıtay ceza dairelerinin esas mahkeme olarak baktıkları davalarda verdikleri kararlara yapılan itirazlarda; üyenin kararını görevli olduğu dairenin başkanı, daire başkanı ile ceza dairesinin kararını numara itibarıyla izleyen ceza dairesi; son numaralı daire söz konusu ise birinci ceza dairesi inceler.”
II. İLK İNCELEME
1. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü hükümleri uyarınca yapılan ilk inceleme toplantısında başvuru kararı ve ekleri, Raportör Aydın AYGÜN tarafından hazırlanan ilk inceleme raporu ve itiraz konusu kanun hükümleri okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
2. İtiraz yoluna başvuran Mahkeme 5271 sayılı Kanun’un 5. maddesinin (2) numaralı fıkrasının ve 268. maddesinin (3) numaralı fıkrasının (c) bendinin “Asliye ceza mahkemesini hâkimi tarafından verilen kararlara yapılacak itirazların incelenmesi, yargı çevresinde bulundukları ağır ceza mahkemesine…” bölümünün “görevsizlik kararları” yönünden iptallerini talep etmiştir.
3. Anayasa’nın “Anayasaya aykırılığın diğer mahkemelerde ileri sürülmesi” başlıklı 152. maddesinin dördüncü fıkrasında “Anayasa Mahkemesinin işin esasına girerek verdiği red kararının Resmî Gazetede yayımlanmasından sonra on yıl geçmedikçe aynı kanun hükmünün Anayasaya aykırılığı iddiasıyla tekrar başvuruda bulunulamaz”; 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 41. maddesinin (1) numaralı fıkrasında da “Mahkemenin işin esasına girerek verdiği ret kararının Resmî Gazetede yayımlanmasından itibaren on yıl geçmedikçe aynı kanun hükmünün Anayasaya aykırılığı iddiasıyla itiraz başvurusu yapılamaz” hükümlerine yer verilmiştir.
4. 5271 sayılı Kanun’un 5. maddesinin (2) numaralı fıkrasına yönelik itiraz başvurusu, Anayasa Mahkemesinin 3/7/2014 tarihli ve E.2014/47, K.2014/123 sayılı kararıyla esastan reddedilmiş, bu karar 13/3/2015 tarihli ve 29294 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanmıştır.
5. Anayasa Mahkemesince işin esasına girilerek verilen ret kararından sonra aynı kural hakkında yeni bir başvurunun yapılabilmesi için önceki kararın Resmî Gazete’de yayımlandığı 13/3/2015 tarihinden başlayarak geçmesi gereken on yıllık süre henüz dolmamıştır.
6. Açıklanan nedenle Kanun’un 5. maddesinin (2) numaralı fıkrasına yönelik itiraz başvurusunun Anayasa’nın 152. maddesinin dördüncü fıkrası ve 6216 sayılı Kanun’un 41. maddesinin (1) numaralı fıkrası gereğince esas incelemeye geçilmeksizin reddi gerekir.
7. Öte yandan Anayasa’nın 152. ile 6216 sayılı Kanun’un 40. maddelerine göre bir davaya bakmakta olan mahkeme, o dava sebebiyle uygulanacak bir kanunun veya Cumhurbaşkanlığı kararnamesinin hükümlerini Anayasa’ya aykırı görmesi hâlinde veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varması durumunda, bu hükümlerin iptalleri için Anayasa Mahkemesine başvurmaya yetkilidir. Ancak anılan maddeler uyarınca bir mahkemenin Anayasa Mahkemesine başvurabilmesi için elinde yöntemince açılmış ve mahkemenin görevine giren bir davanın bulunması ve iptali talep edilen kuralın da o davada uygulanacak olması gerekir. Uygulanacak kural ise bakılmakta olan davanın değişik evrelerinde ortaya çıkan sorunların çözümünde veya davayı sonuçlandırmada olumlu ya da olumsuz yönde etki yapacak nitelikte bulunan kurallardır.
8. Kanun’un 268. maddesinin (3) numaralı fıkrasının (c) bendinin “Asliye ceza mahkemesi hâkimi tarafından verilen kararlara yapılacak itirazların incelenmesi, yargı çevresinde bulundukları ağır ceza mahkemesine…” bölümü asliye ceza mahkemesi hâkiminin itiraza tabi olan kararlarının hangi merci tarafından inceleneceğini belirlemektedir. Somut olayda kararına itiraz edilen Mahkeme itiraz konusu kural gereği dosyayı itirazı incelemekle görevli ağır ceza mahkemesine göndermekle kuralı uygulamıştır. Hangi mahkemenin görevli olduğu konusunda ortaya çıkan uyuşmazlık ceza muhakemesi kuralları çerçevesinde çözümlenmiş ve itiraz yoluna başvuran Mahkeme dosyanın esasıyla ilgili yargılama aşamasına geri dönmüştür. Dolayısıyla kuralın itiraz kanun yolu incelemesinde uygulanmış ve tükenmiş olması sebebiyle Mahkemenin önündeki uyuşmazlıkta uygulanma imkânı bulunmamaktadır.
9. Açıklanan nedenle Kanun’un 268. maddesinin (3) numaralı fıkrasının (c) bendinin “Asliye ceza mahkemesi hâkimi tarafından verilen kararlara yapılacak itirazların incelenmesi, yargı çevresinde bulundukları ağır ceza mahkemesine…” bölümüne yönelik “görevsizlik kararları” yönünden yapılan başvurunun da Mahkemenin yetkisizliği nedeniyle reddi gerekir.
III. HÜKÜM
4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun;
A. 5. maddesinin (2) numaralı fıkrasına yönelik itiraz başvurusunun, Anayasa’nın 152. maddesinin dördüncü fıkrası ile 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 41. maddesinin (1) numaralı fıkrası gereğince REDDİNE,
B. 268. maddesinin (3) numaralı fıkrasının (c) bendinin “Asliye ceza mahkemesi hâkimi tarafından verilen kararlara yapılacak itirazların incelenmesi, yargı çevresinde bulundukları ağır ceza mahkemesine…” bölümünün “görevsizlik kararları” yönünden itiraz başvurusunda bulunan Mahkemenin bakmakta olduğu davada uygulanma imkânı bulunmadığından bu bölüme ilişkin başvurunun Mahkemenin yetkisizliği nedeniyle REDDİNE,
22/1/2020 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
Başkan
Zühtü ARSLAN
Başkanvekili
Hasan Tahsin GÖKCAN
Recep KÖMÜRCÜ
Üye
Serdar ÖZGÜLDÜR
Burhan ÜSTÜN
Engin YILDIRIM
Hicabi DURSUN
Celal Mümtaz AKINCI
Muammer TOPAL
M. Emin KUZ
Kadir ÖZKAYA
Rıdvan GÜLEÇ
Recai AKYEL
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
Yıldız SEFERİNOĞLU
Selahaddin MENTEŞ