“...
1.
7152 Sayılı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği İle Odalar ve Borsalar Kanunu
İle Esnaf ve Sanatkârlar Meslek Kuruluşları Kanununda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun’un 1.
maddesiyle 18/5/2004 tarihli ve 5174 sayılı Türkiye Odalar ve Borsalar
Birliği ile Odalar ve Borsalar Kanununa eklenen ek 1. maddenin Anayasaya
aykırılığı
İptali istenen madde ile, milletvekili ve mahalli idareler genel ve
ara seçimlerinde adaylık için görevinden ayrılan Türkiye Odalar ve Borsalar
Birliği Başkan ve Yönetim Kurulu üyeleri ile oda ve borsa yönetim kurulu başkan
ve üyelerinin, aday olamadıkları veya seçilemedikleri takdirde, en geç Yüksek
Seçim Kurulunca seçim sonuçlarının ilanını takip eden bir ay içinde eski
görevlerine dönebilmeleri ve bu süreçte geçici olarak bu görevlere getirilecek
kişilerin belirlenmesi amaçlanmaktadır.
a. Anayasanın 10. Maddesine Aykırılık Nedenleri
İptali istenen kural iki açıdan Anayasanın 10. maddesinde güvence
altına alınan eşitlik ilkesine aykırıdır: Söz konusu kural öncelikle kamu
kurumu niteliğinde meslek kuruluşları arasında yaptığı farklı muamele nedeniyle
Anayasanın 10. Maddesine aykırıdır.
Anayasa’nın 10. maddesinde “Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasî
düşünce, felsefî inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım
gözetilmeksizin kanun önünde eşittir. … Devlet organları ve idare makamları
bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek
zorundadırlar.” denilmek suretiyle “kanun önünde eşitlik ilkesi”ne yer
verilmiştir.
Anayasa Mahkemesine göre eşitlik ilkesi “12. …hukuksal durumları
aynı olanlar için söz konusudur. Bu ilke ile eylemli değil hukuksal eşitlik
öngörülmüştür. Eşitlik ilkesinin amacı, aynı durumda bulunan kişilerin
kanunlar karşısında aynı işleme bağlı tutulmalarını sağlamak, ayrım yapılmasını
ve ayrıcalık tanınmasını önlemektir. Kanun önünde eşitlik, herkesin her yönden
aynı kurallara bağlı tutulacağı anlamına gelmez. Durumlarındaki özellikler,
kimi kişiler ya da topluluklar için değişik kuralları ve uygulamaları
gerektirebilir. Aynı hukuksal durumlar aynı, ayrı hukuksal durumlar farklı
kurallara bağlı tutulursa Anayasa’da öngörülen eşitlik
ilkesi zedelenmez. Başka bir anlatımla kişisel nitelikleri ve durumları
özdeş olanlar arasında kanunlara konulan kurallarla değişik uygulamalar
yapılamaz. Kanunlar, eşitlik ilkesine uygun bir şekilde, aynı durumda
bulunanlar için haklarda ve ödevlerde, yararlarda ve yükümlülüklerde,
yetkilerde ve sorumluluklarda, fırsatlarda ve hizmetlerde eşit davranılmasını
sağlayacak kurallar içermelidir” (E.2016/132 K.2017/154, 15.11.2017).
Yine Mahkemeye göre “…eşitlik ilkesi yönünden yapılacak anayasallık
denetiminde öncelikle Anayasa'nın 10. maddesi çerçevesinde aynı ya da benzer durumda
bulunan kişilere farklı muamelenin mevcut olup olmadığı tespit edilmeli, bu
bağlamda aynı ya da benzer durumdaki kişiler arasında… farklılık gözetilip
gözetilmediği belirlenmelidir. Bundan sonra farklı muamelenin objektif ve makul
bir temele dayanıp dayanmadığı ve nihayetinde farklı muamelenin ölçülü olup
olmadığı hususları irdelenmelidir.” Böylece Mahkeme bu kararla eşitlik ilkesi
bağlamında yapacağı incelemenin çerçevesini çizmiştir (E.2018/8 K.2018/85
K.11/7/2018).
Bu kapsamda eşitlik ilkesi bağlamında ilk aşamada incelenmesi gereken
husus aynı ya da benzer durumda bulunan kişilere farklı muamelenin mevcut olup
olmadığı, aynı ya da benzer durumdaki kişiler arasında farklılık gözetilip
gözetilmediğinin tespitidir.
İkinci aşama olarak, eğer farklı bir muamele tespiti yapılırsa, bu
farklı muamelenin objektif ve makul bir temele dayanıp dayanmadığı
incelenmelidir.
Son aşamada ise şayet varsa farklı muamelenin ölçülü olup olmadığı ele
alınmalıdır.
İptali istenen ek maddeyle yapılan düzenleme, bir kamu kurumu
niteliğindeki meslek kuruluşu (KKNMK) olan Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğini
ilgilendirmektedir. KKNMK ise, aralarında bu nitelikleri yönünden herhangi bir
ayrım yapılmaksızın, Anayasa'nın 135. maddesinde düzenlenir. Maddenin birinci
fıkrasında, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının, -tamamı
kastedilerek- belli bir mesleğe mensup olanların müşterek ihtiyaçlarını
karşılamak, mesleki faaliyetlerini kolaylaştırmak, mesleğin genel menfaatlere
uygun olarak gelişmesini sağlamak, meslek mensuplarının birbirleri ve halk ile
olan ilişkilerinde dürüstlüğü ve güveni hâkim kılmak üzere meslek disiplini ve
ahlakını korumak maksadı ile kanunla kurulan ve organları kendi üyeleri
tarafından kanunda gösterilen usullere göre yargı gözetimi altında, gizli oyla
seçilen kamu tüzelkişileri olduğu belirtilmiştir.
Mahkemeye göre üstlendikleri hizmetler dikkate alınarak Anayasa’da bu
nitelikteki kuruluşlar kamu kurumu niteliğinde birer kamu tüzel kişisi olarak
yer alır, dolayısıyla üstlendikleri hizmetin niteliği açısından aralarında bir
fark yoktur: “8. Meslek kuruluşları ve üst kuruluşları, üstlendikleri hizmetler
itibariyle Anayasamızda kamu kurumu niteliğinde birer kamu tüzelkişisi olarak
yer almışlardır. Bu nitelikleri itibariyle, idari teşkilat bütünü içerisinde
kamu idareleri, kamu kurumları yanında meslek kuruluşları olarak ayrı bir
kategoriyi oluşturmaktadırlar…” (E.2015/106 K.2016/128, 22.6.2016). Dolayısıyla
Mahkemeye göre KKNMK, her birinin üstlendiği hizmet onların kamu idareleri ve
kamu kurumları yanında ayrı bir kategori olarak düzenlenmesini gerektirmiştir.
Başka bir anlatımla üstlendikleri hizmetlerin niteliği açısından bu kurumlar
özdeştir, benzer durumdadır.
Diğer yandan benzer nitelikte hizmetlerin ifasıyla yükümlü kılınan
KKNMK’lerin, Anayasaya göre, organları kendi üyeleri tarafından yasada
gösterilen usullere göre yargı gözetimi altında, gizli oyla seçilirler. Demek
ki sadece bu kurumların organlarının seçimi usulleri yasa ile düzenlenebilmekte,
seçimler yargı gözetim ve denetimi altında gerçekleşmektedir. O halde bu
açılardan bahsedilen kurumlar, aynı hukuki durumdadırlar.
Ayrıca Anayasa’da bu meslek kuruluşlarının, kuruluş amaçları dışında
faaliyette bulunamayacağı, amaçları dışında faaliyet gösteren meslek
kuruluşlarının sorumlu organlarının görevine, yasanın belirlediği merciin veya
Cumhuriyet savcısının istemi üzerine mahkeme kararıyla son verileceği ve
yerlerine yenileri seçtirileceği hükme bağlanmaktadır (Any. md. 135, fıkra 3 ve
6). Yedinci fıkrada ise bu meslek kuruluşlarının faaliyetten men
edilebilmesinin ancak hâkimin kararı ile mümkün olabileceği ifade edilmektedir.
Dolayısıyla meslek kuruluşlarının organlarının göreve gelmesinde olduğu gibi
görevden el çektirilmesinde de benzer durumda oldukları Anayasa ile güvence
altına alınmıştır.
Ülkemizde yirmi KKNMK olduğu bilinmektedir. Serbest Muh. ve Mali
Müşavir Odaları Birliği (TÜRMOB), Türkiye Esnaf ve Sanatkârlar Konfederasyonu
(TESK), Türk Tabipler Birliği (TTB), Türk Diş Hekimleri Birliği (TDB), Türk
Eczacılar Birliği (TEB), Türkiye Barolar Birliği (TBB), Türk Mühendis ve Mimar
Odalar Birliği (TMMOB), Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB), Türkiye Odalar
ve Borsalar Birliği (TOBB) bunlardan sadece bir kısmı ve kamuoyunca yakından
bilinenleridir. İptali istenen madde ile bu kuruluşlardan sadece biri ile
ilgili –ikinci maddede bir başka KKNMK vardır- farklı bir uygulamaya imkân
veren bir düzenleme yapılmaktadır.
Başka bir anlatımla, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları, yerine
getirdikleri hizmetlerin niteliği, organlarının göreve gelmesi ve görevlerinin
son bulması açısından hukuken aynı konumdadırlar. Oysa iptale konu kural ile;
meslek kuruluşları arasında Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ayrı bir
düzenlemeye tabi tutularak –ikinci maddede diğer bir KKNMK olan Esnaf ve
Sanatkârlar Meslek Kuruluşları ile birlikte- bu kuruluşun, Birlik Başkanı ve
Birlik Yönetim Kurulu üyeleri ile oda ve borsa yönetim kurulu başkan ve
üyelerine, milletvekili ve mahalli idareler seçimlerinde adaylık için
görevlerinden ayrıldıktan sonra, aday olamadıkları veya seçilemedikleri
takdirde, en geç Yüksek Seçim Kurulunca seçim sonuçlarının ilanını takip eden
bir ay içinde eski görevlerine dönebilmelerine imkân tanınmakta ve bu süreçte
geçici olarak bu görevlere gelecek kişilerin belirlenmesi yoluna gidilerek
farklı bir muamele yapıldığı görülmektedir. Oysa KKNM Kuruluşlarının tamamının
iptali istenen maddenin içeriği açısından bir karşılaştırmaya olanak sağlayacak
şekilde benzer durumda oldukları açıktır. Bu nedenle, eğer seçimlerde aday
olabilmeyi kolaylaştırma, seçilememe durumunda eski göreve dönebilme imkânı
açısından Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğinin maddedeki ilgili organların
üyeleri ile diğer KKNMK organ ve üyeleri arasında farklı bir muamele yapıldığı
açıktır. Daha açık bir ifadeyle, iptali istenen madde ile getirilen
düzenlemenin TOBB ile aynı hukuki statüye sahip bulunan diğer tüzel kişilerden farklı
muamelede bulunduğu açıktır.
Böylece farklı muamelenin varlığı tespitinin ardından aday
olamadıkları veya seçilemedikleri takdirde belli bir süre içinde göreve dönme
olanağı tanınan TOBB’nin maddede belirtilen ilgili organları, üyeleri ile diğer
KKNMK organları üyeleri arasındaki söz konusu farklı muamelenin makul, haklı ve
objektif bir temele dayanıp dayanmadığının değerlendirilmesi gerekir.
İncelemenin bu aşamasında elbette yasama belgelerinin ortaya konulması
ve bu kapsamda bir değerlendirmede bulunulması gerekir. Üç milletvekili
tarafından TBMM’ye sunulan kanun teklifinin öncelikle tek maddeden oluştuğu,
tek maddelik teklifin de genel gerekçesi olarak yasa metninin neyi içerdiğinin
açıklandığı görülmektedir: Seçimlerde adaylık için görevlerinden ayrılan
TOBB’nin maddede sayılan ilgili organlarının üyelerinin “aday olamamaları veya seçilememeleri
halinde eski görevlerine dönme imkânı tanınma”sıdır (s.4). Sanayi, Ticaret
Enerji, Tabi Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu önünde ise, imzacı
milletvekillerinden biri teklifi, şöyle gerekçelendirmiştir: Teklif ile
TOBB’nin ilgili organlarının üyelerinin “aday olamadıkları veya seçilemedikleri
takdirde eski görevlerine dönebilme imkânının sağlanmasını”, “herkesin aday
olmasının önünün açılmasının demokrasinin bir gereği olduğu” şeklinde
açıklamıştır. Diğer KKNMK için böyle bir düzenlemeye gidilmemesini ise, “daha
geniş kapsamlı bir seçim mevzuatı çalışmasının içinde diğer kamu kurumu
niteliğindeki meslek kuruluşlarının da değerlendirilebileceği” hususuna
dayandırmıştır. Komisyonda yapılan tartışmalar neticesinde KKNMK’lerden bir
diğeri olan Türkiye Esnaf ve Sanatkârlar Konfederasyonu’nun (TESK), yasanın
ikinci maddesinde sayılan organlarının üyelerine de benzer olanağı tanıyan bir
ek madde yasaya eklenmiştir. Yani teklif, sadece TOBB’un ilgili organları
üyeleri için hazırlanmış, gelen itirazlar üzerine de TESK ilgili organları
üyeleri için de aynı düzenleme yapılmıştır. Ama diğer KKNMK’ler göz ardı
edilmiş, gerekçesi de neredeyse birbirinin aynı olan 7152 sayılı Yasanın
diğerlerine genişletilmesinin daha geniş kapsamlı bir çalışmayı gerektirmesi
olarak bildirilmiştir.
Neticede herkesin aday olabilmesinin önünü açmayı amaçladığı söylenen
bir yasa teklifinin yasanın düzenleme yaptığı alanda anayasal statüleri aynı ve tek madde ile düzenlenen KKNMK’ler
arasında farklı bir muamelede bulunmasının haklı ve objektif bir sebebe
dayandığını iddia etmek mümkün görünmemektedir.
TOBB’nin maddede belirtilen organlarının üyelerinin hangi özellik ve
nitelikleri dolayısıyla diğer tıpkı statüdeki KKNMK’lerin organlarının
üyelerine göre farklı bir muameleye tabi tutulduğunu gösteren objektif (nesnel)
bir neden ortaya konulmamıştır. TOBB’un belirtilen makam ve kurullarında yer
alan kişilere, seçimlerde aday olmak amacıyla istifa etmeleri halinde, aday
olamaz ya da seçilemezlerse aynı görevlere geri dönme olanağı tanınmıştır.
Diğer KKNMK’larının seçimle gelinen organlarında görevli kişilere tanınmayan
geri dönme hakkı, yalnızca TOBB’un kurullarında görev alan kişiler için
tanınmıştır. Kanun önünde eşitlik ilkesine aykırılık ötesinde fırsat eşitliğine
de aykırı olan ve bu kişiler lehine avantaj yaratan düzenlemeyi meşru kılacak objektif
bir nedenin bulunduğunu söylemek mümkün görünmemektedir. Bu farklı muameleyi haklı
kılan bir gerekçe gösterilmemiştir. TOBB ilgili organlarının üyelerinin diğer
KKNMK üyelerine göre dezavantajlı konumda oldukları ve bu nedenle desteklenmesi
gerektiği de iddia olunamaz.
Dolayısıyla yasanın iptali istenen maddesinde, ilgili kişilerin aday
olamadıkları ve seçilemedikleri takdirde seçimlerin ardından belli süre içinde
görevlerine dönmelerine olanak sağlanmasının haklı ve objektif gerekçesi yoktur.
Ayrıca yasa teklifi hakkında açıklamada bulunan milletvekili, diğer
KKNMK ile ilgili böyle bir düzenlemeye gidilmemesini konu “daha geniş kapsamlı
bir seçim mevzuatı çalışmasının içinde” ele alınması gerektiğine
dayandırmıştır. Hâlbuki Komisyonda yapılan itirazlar üzerine tek maddelik yasa
teklifine bir madde daha eklenmiş ve Türkiye Esnaf ve Sanatkârlar
Konfederasyonu’nun (TESK) yasada belirtilen organları içinde aynı düzenleme,
maddede sadece kurum adı değiştirilerek, getirilmiştir. Dolayısıyla diğer KKNMK’ler
için böyle bir düzenlemeye gidilmemesi, konunun daha geniş kapsamlı araştırmayı
gerektirmesi de değildir. Çünkü buna gerek olmadığını bizzat yasama süreci
gözler önüne sermektedir.
Anayasa Mahkemesine göre yapılan farklı muamele, eğer haklı ve
objektif bir temele dayanırsa “ayrıca ölçülü olması gerekir”. Ölçülülük ilkesi,
amaç ve araç arasında hakkaniyete uygun bir dengenin bulunması gereğini ifade
eder. Diğer bir ifadeyle bu ilke, farklı muamelenin öngörülen objektif amaç ile
orantılı olmasını gerektirmektedir” (E.2018/8 K.2018/85, 11.7.2018). Ancak
yukarıda belirtildiği üzere haklı ve objektif bir gerekçesi olmayan bir kuralın
ölçülü olduğundan söz edilemez.
Bu nedenle iptali istenen kural, kamu kurumu niteliğinde meslek
kuruluşları açısından haklı ve objektif temeli olmayan, dolayısıyla ölçüsüz,
bir farklı muamele öngörmesinden dolayı Anayasa’nın 10. maddesine aykırıdır.
Aynı zamanda iptali istenen kural, seçilme hakkıyla bağlantılı olarak
eşitlik ilkesine aykırılık oluşturmaktadır.
Anayasa Mahkemesine göre, “Anayasa'nın 135. maddesinde, kamu
kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ve üst kuruluşlarının maddede
belirtilen amaçlar doğrultusunda kanunla kurulan ve organları kendi üyeleri
tarafından kanunda gösterilen usullere göre yargı gözetimi altında gizli oyla
seçilen kamu tüzel kişileri olduğu belirtilmiştir. Tüzel kişilikleri olan bu
tür meslek kuruluşlarının yönetsel vesayet ağırlığı, yönetim ve mali konularda
denetim yoğunluğunu getirmekle birlikte, organlarını kendi üyeleri arasından
kanunda belirlenen yöntemlere göre seçmeleri ilkesi benimsenmiştir. Böylece
Anayasa, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının yönetim ve
işleyişlerinin demokratik hukuk devleti esaslarına uygun olması kuralını
öngörmüş ve kurum içi demokratik yapıyı sağlamıştır. Kuşkusuz demokratik düzenin
en belirgin niteliği de seçimlerdir. Seçimlerin adaletli bir katılım ile
serbest, eşit ve genel-oy ilkelerine dayalı olarak gerçekleşmesi
gerekmektedir.” (E.2014/181 K.2014/179, 4.12.2014).
Ayrıca “Demokratik hukuk devletinde temel hak ve özgürlüklerin en
geniş ölçüde sağlanıp güvence altına alınması esastır. Demokratik hukuk devleti
ilkesinin vazgeçilmez unsurlarından birisi de özgür, genel, eşit ve gizli oya
dayalı, hoşgörü, açık fikirlilik ve çoğulculuk anlayışı içerisinde ilgililerin
birbirleriyle rekabet edebildiği dürüst ve düzenli seçimlerin varlığıdır. Bu
şekildeki bir devlette yönetime gelmede ve ayrılmada tek yol seçimler olup,
buna ilişkin yasaklar" demokratik hukuk devleti ilkesi"yle bağdaşmaz.
(E.2014/181 K.2014/179, 4.12.2014)
İptali istenen kuralda yer alan kamu kurumu niteliğindeki meslek
kuruluşunun yasada belirtilen organlarının üyelerinin milletvekili ve belediye
seçimlerinde aday olabilmesi seçilme hakkıyla bağlantılıdır. Seçilme hakkı ise,
demokratik bir haktır ve yasa koyucunun bu hakkın kullanımı hususunda kişiler
arasında eşitliği sağlaması anayasal bir zorunluluktur.
İptali istenen ek madde ile yasa koyucu TOBB’in maddede belirtilen
ilgili organlarının üyelerini, aday adayı olup aday gösterilmedikleri ya da
aday olup seçilemedikleri takdirde TOBB’deki eski görevlerine dönmesine,
seçimlerin ardından belli bir süreye kadar, olanak sağlamaktadır. Ancak aynı
olanağın, yukarıda ifade edildiği şekilde, yükümlü oldukları kamu hizmetinin
niteliği, göreve gelmeleri ve görevden ayrılmaları bakımından tıpkı nitelikte
oldukları diğer KKNMK’lerin organlarının üyelerine tanınmaması –TESK için
öngörülen iptali istenen yasanın ikinci maddesi hükümleri saklı kalmak üzere-
TOBB ilgili organları üyeleri yönünden bir avantaj ve ayrıcalık,
bir farklı muamele oluşturmaktadır.
Bu farklı muamele, açık bir şekilde yarattığı eşitsizlik nedeniyle
serbest yarışma ilkesine iki yönden aykırılık oluşturur. İlk olarak aynı
statüde bulunan adaylar arasında bir eşitsizlik meydana getirir: ilke olarak
adaylar eşit ortam ve koşullarda yarışabilmelidir. Örneğin TOBB Başkanı aday
olup seçimlere katılır ve milletvekili veya belediye başkanlığı seçimini
kaybederse TOBB’deki başkanlık görevine dönebilecek, ama TBB başkanı veya TMMOB
başkanı aday olup seçimi kaybederse ilgili KKNMK’deki başkanlık görevine
dönemeyecektir.
İkinci olarak genel olarak adaylar arasında bir eşitsizlik ortaya
çıkaracaktır. Eski göreve dönüş güvencesi bulunan bir başkan veya kurul üyesi,
mensup olduğu meslek kuruluşunun olanaklarını kullanabilecek, bir kamu
kurumundan istifa eden veya başka şekilde aday olan birisine göre daha
avantajlı bir konuma geçecektir. Örneğin TESK üyesi bir esnafın aday olması ile
7152 sayılı Yasanın ikinci maddesinde göreve dönüş garantisi verilen bir başkan
veya kurul üyesinin aday olması halinde seçimlerin eşit şartlarda ve adil bir
şekilde olacağının hiçbir güvencesi bulunmamaktadır.
Özellikle ülkemizde seçim harcamaları ve faaliyetlerinin yargısal
denetim altında olmadığı, siyasal iktidarın bu konudaki düzenlemeyi, 2000’li
yılların ortasından itibaren söz vermesine rağmen yapmadığı ve yapılmasını
engellediği bilinmektedir. Ülkemizde seçimlerin serbest ve adil şartlarda
gerçekleşip gerçekleşmediği hususunda ilgili uluslararası kurum ve kuruluşların
yayınlanan çalışma ve raporları, seçimlerin adil rekabet koşullarında
gerçekleşmediği yönündeki kanaati doğrulamaktadır.
Seçilme hakkı yönünden kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının
üyeleri arasında yapılan bu farklı muamelenin hiçbir haklı ve nesnel (objektif)
dayanağı da bulunmamaktadır. Haklı ve objektif bir gerekçesi olmayan bir
kuralın da ölçülü olduğundan söz edilemez.
Bu nedenle iptali istenen kural, KKNMK’lerin organlarının üyelerinin
seçilme hakkıyla bağlantılı olarak eşitlik ilkesine aykırılık oluşturur, iptali
gerekir. Açıklanan tüm bu nedenlerle iptali talep edilen düzenleme Anayasa’nın
10. Maddesine açıkça ve çok yönlü olarak aykırıdır, iptali gerekir.
KKNMK arasında ayrım yapılarak, 20 KKNMK içinde sadece 2 KKNMK için
düzenleme yapmanın ötesinde, belli adaylar için düzenleme yapıldığı da, bir
izlenimden öte, Kanun Teklifi görüşmeleri sırasında TBMM Genel Kurulunda dile
getirilmiştir. Söz konusu amaç, Ordu Milletvekili Cemal Enginyurt tarafından “Ama
bu yasal düzenleme yapılırken keşke geniş kitlelere ve birçok sivil toplum
örgütüne imkân tanıyacak şekilde hazırlansa iyi olurdu. Bu hâliyle adrese
teslim bir kanun teklifi oluyor. Yine de “Hayırlı olsun.” diyelim.” sözleri ve devamında
“Temennim, İzmir adayınız da kazanır diyorum, ne diyeyim yani. Allah
utandırmasın, hayırlı uğurlu olsun.” sözleri ile ifade edilmiştir.
Yukarıda tutanaktan aktarılan sözler sonrasında İstanbul Milletvekili
İbrahim Kaboğlu “Her ne kadar MHP temsilcisi çok özlü bir biçimde açıkladıysa
da, Anayasa Mahkemesine götürmek için Sayın Başkan, aman tutanakları iyi
muhafaza edelim çünkü Anayasa Mahkemesine götürürken sayın vekilin “Hayırlı
olsun İzmir adayınız.” biçimindeki beyanı zaten iptal için yeterli nedenler arasında
yer alıyor, özellikle bunun ittifaktan gelmesi.” şeklindeki aynı tutanağa
yansıyan sözleri ile bu durumun altını çizmiştir.
b. Anayasanın 67. Maddesine Aykırılık Nedenleri
İptali istenen kural, ayrıca, Anayasanın 67. maddesinde güvence altına
alınan seçim kanunlarında yapılan değişikliklerin yürürlüğe girdiği tarihten
itibaren bir yıl içinde yapılacak seçimlerde uygulanmayacağı belirten ilkeye
aykırıdır.
Anayasanın “Seçme, seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakları”
başlıklı 67. maddesine 2001 yılında eklenen yedinci fıkrada “Seçim kanunlarında
yapılan değişiklikler, yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içinde
yapılacak seçimlerde uygulanmaz.” hükmü yer almaktadır.
Anayasa Mahkemesi, bir kararında söz konusu anayasal hükmün amacını ve
hangi tür seçimleri kapsadığını belirtmiştir: “2001 yılında yapılan Anayasa
değişikliği ile maddeye eklenen ‘Seçim kanunlarında yapılan değişiklikler,
yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içinde yapılacak seçimlerde
uygulanmaz’ yolundaki düzenlemenin, ‘konjonktürel değişikliklere
seçim kanunları açısından yer verilmemesi amaçlanmıştır’ şeklinde
açıklanan gerekçesi de, bu maddenin siyasal karar organları yönünden seçme ve
seçilme hakkını düzenlediğini ve TBMM'de çoğunluğu oluşturan partinin, seçime bir
yıl kala, seçim kanunlarında kendi lehine değişiklik yapılmasının önüne
geçilmek istenildiğini göstermektedir.” (E.2014/57 K.2014/81, 10.04.2014).
Mahkemeye göre, “Anayasa'nın 67. maddesinin gerek sistematik yorumu
gerekse amaçsal yorumu, maddede öngörülen seçme ve seçilme hakkının,
vatandaşların ülkedeki siyasal karar organlarının oluşumu için yapılacak
seçimler yönünden seçme ve seçilme hakkını içerdiği, bu anlamda mahalli
idareler, genel seçimler ve cumhurbaşkanlığı seçimlerini kapsadığı anlaşılmaktadır.”
(E.2014/57 K.2014/81, 10.04.2014).
Bu fıkra, Mahkemenin de ifade ettiği gibi siyasal karar organlarının
seçimine dair düzenlemelere yönelik olarak çıkarılmıştır.
Anayasa’nın bu fıkrasında geçen “seçim kanunlarında yapılan
değişiklikler” kavramının hangi tür düzenlemeleri kapsadığı da bu noktada önem
arz eder. Seçimlerde aday olma; aday adayı olup aday gösterilmeme veya aday
olup seçimleri kaybetme halinde eski görevine dönebilme hususu tamamıyla seçime
ilişkin kanunların konusudur. Bu nedenle söz konusu düzenleme, seçim
kanunlarında yapılan bir değişiklik olarak kabul edilmelidir. Bu mesele tam da
seçimlerin konusu olduğundan seçim yasalarında yer almaktadır. Zaten birtakım
görevlilerin adaylığı veya seçimi kaybetmeleri halinde eski görevlerine dönmeleri,
26/4/1961 tarih ve 298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri
Hakkında Kanun’a 1990 yılında eklenen Ek Madde 7 ile düzenlenmektedir. “Ek
Madde 7 – (Ek: 15/3/1990-3617/1 md.) Yüksek mahkeme üyeleri, hâkimler, savcılar
ve bu meslekten sayılanlar ile Subay ve Astsubaylar hariç olmak üzere;
milletvekili ve mahalli idareler genel ve ara seçimlerinde aday ve aday adayı
olan Devlet memurları ve diğer kamu görevlileri, adaylığı veya seçimi
kaybetmeleri halinde, Yüksek Seçim Kurulunca seçim sonuçlarının ilanını takip
eden bir ay içinde müracaat etmeleri kaydıyla eski görevlerine veya kazanılmış
hak aylık derecelerindeki başka bir göreve dönebilirler.” Aynı konunun dar
anlamda seçim yasalarında düzenlenmesi ile seçim yasalarının konusu olan bir
hususun başka yasalarda düzenlenmesi arasında bir fark olmamalıdır. Neticede
başka yasalardaki bu kurallar da maddi olarak seçime ilişkin hususları
düzenler.
Yine 10/6/1983 tarih ve 2839 sayılı Milletvekili Seçimi Kanunu’nun 18.
maddesinde “Hâkimler ve savcılar, yüksek yargı organları mensupları, yüksek
öğretim kurumlarındaki öğretim elemanları… kamu kurumu niteliğindeki meslek
kuruluşları ile sendikalar, … yönetim ve denetim kurullarında görev alanlar,
genel ve ara seçimlerin başlangıcından bir ay önce seçimin yenilenmesine karar
verilmesi halinde yenileme kararının ilanından başlayarak yedi gün içinde
görevlerinden ayrılma isteğinde bulunmadıkça adaylıklarını koyamazlar ve aday
gösterilemezler.” denilmektedir. Böylece milletvekili genel ve
ara seçimlerinde aday olabilmek için “kamu kurumu niteliğindeki meslek
kuruluşları(nın)… yönetim ve denetim kurullarında görev alanlar” görevlerinden
ayrılmak zorundadırlar, aksi takdirde adaylıklarını koyamazlar.
19/1/2012 tarih ve 6271 sayılı Cumhurbaşkanı Seçimi Kanunu’nun 11.
maddesinde, aday listelerinin kesinleştiği tarih itibarıyla görevlerinden
ayrılmış sayılanlar sıralanmıştır: “(1) Cumhurbaşkanı adayı gösterilen hâkimler
ve savcılar, yüksek yargı organları… kamu kurumu niteliğindeki meslek
kuruluşları ile sendikalar… yönetim ve denetim kurullarında görev alanlar, aday
listesinin kesinleştiği tarih itibarıyla görevlerinden ayrılmış sayılır”.
İkinci fıkrada bunlardan bir kısmının “…Yüksek Seçim Kurulunca Cumhurbaşkanının
seçildiğinin ilân edilmesini takip eden bir ay içinde müracaat etmeleri
kaydıyla eski görevlerine veya kazanılmış hak aylık derecelerindeki başka bir
göreve dönebileceği” hususu düzenlenmiştir. O halde iptali istenen yasanın
düzenlediği konu, seçim yasalarında yapılan değişiklikler kapsamında ele
alınmalıdır.
Öte yandan teklif metninin Komisyonda tartışılması esnasında teklifi
getiren milletvekili de, diğer KKNMK’lerin kapsam dışı bırakılmasını “daha
geniş kapsamlı bir seçim mevzuatı çalışmasının içinde diğer kamu kurumu
niteliğindeki meslek kuruluşlarının da değerlendirilebileceği” hususuna
dayandırmıştır. Dolayısıyla iptali istenen kuralın seçim mevzuatının bir
parçası olduğunu kabul etmiştir.
Anayasa Mahkemesi anayasal hükmün “siyasal karar organları yönünden
seçme ve seçilme hakkını düzenlediğini” açıkça ifade etmiştir. Yukarıda eşitlik
ilkesi yönünden yapılan incelemede ortaya konulduğu gibi, iptali istenen
kuralla getirilen düzenlemenin seçilme hakkıyla çok yakın bağlantısı vardır.
Seçimlere dair olduğu açık olan bir konunun seçimleri doğrudan
ilgilendiren bir yasada değil de başka bir yasada yer alması, onun seçim
kanunlarında yapılan değişiklikler veya düzenlemeler kapsamında yer almadığı
anlamına gelmemektedir. Anayasa’da seçimlere dair genel ilkeler 67. maddede yer
alırken görevlerinden çekilmedikçe milletvekili adayı olamayacak görevliler,
76. maddede düzenlenmiştir.
Doğrudan seçimlere ilişkin 298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve
Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun Ek Madde 7’de, devlet memurları, diğer kamu
görevlileri ve diğer görevlerinden ayrılanlar için eski görevine dönmeyi
düzenleyerek konunun açık ve net bir şekilde seçim kanunlarında yapılan
değişiklikler kapsamında olduğunu ortaya koymuştur. Yasama süreci de konunun
bir seçim mevzuatı olduğunu açıkça ifade etmektedir. Dolayısıyla kuralın yer
aldığı yasanın seçim kanunu olmaması, o kuralın seçimlere ilişkin bir kural
olduğu gerçeğini değiştirmemektedir. Anayasanın 67. maddesinin son fıkrasındaki
“seçim kanunlarında yapılan değişiklikler” kapsamında yer alan iptali istenen
ek maddenin “seçim kanunlarında yapılan değişiklikler yürürlüğe girdiği
tarihten itibaren bir yıl içinde yapılacak seçimlerde uygulanmaz.” hükmüne
aykırılık oluşturduğu kabul edilmelidir.
Açıklanan bu nedenlerle iptali talep edilen düzenleme Anayasa’nın 67.
maddesine aykırı olup, iptali gerekir.
c. Anayasanın 135. Maddesine Aykırılık
İptali istenen kural, üçüncü olarak kamu kurumu niteliğindeki meslek
kuruluşlarının özerkliğini güvence altına alan Anayasanın 135. maddesinde
belirten ilkelere aykırıdır.
Anayasa'nın 135. maddesinin birinci fıkrasında, kamu kurumu
niteliğindeki meslek kuruluşlarının, belli bir mesleğe mensup olanların
müşterek ihtiyaçlarını karşılamak, mesleki faaliyetlerini kolaylaştırmak,
mesleğin genel menfaatlere uygun olarak gelişmesini sağlamak, meslek
mensuplarının birbirleri ve halk ile olan ilişkilerinde dürüstlüğü ve güveni
hâkim kılmak üzere meslek disiplini ve ahlakını korumak maksadı ile kanunla
kurulan ve organları kendi üyeleri tarafından kanunda gösterilen usullere göre
yargı gözetimi altında, gizli oyla seçilen kamu tüzelkişileri olduğu, beşinci
fıkrasında ise bu meslek kuruluşları üzerinde devletin idarî ve malî denetimine
ilişkin kuralların yasayla düzenleneceği belirtilmiştir.
Anayasa Mahkemesine göre, “8. Kamu Kurumu niteliğindeki meslek
kuruluşları ve üst kuruluşları, idare teşkilatı içinde hizmet yerinden yönetim
kuruluşları kapsamında yer almaktadır. Bu sebeple de devletin gözetim ve
denetimi altındadır.” (E.2018/15 K. 2018/78, 5.7.2018)
Bununla beraber, KKNMK üzerinde idarenin bütünlüğünü sağlamak için
uygulanan idari vesayet yetkisi, “15… Anayasa’nın 127. maddesinin beşinci
fıkrasında öngörülen vesayet yetkisinden farklıdır. Anayasa’nın 135. maddesinin
beşinci fıkrasına göre merkezî idarenin kamu kurumu niteliğindeki meslek
kuruluşları üzerindeki vesayet yetkisi kanunla düzenlenmeli ve bu vesayet yetkisi
idari ve mali denetim kapsamındaki konular ile sınırlı olmalıdır. Bu konuda
takdir yetkisi anayasal ilkelere aykırı olmamak koşuluyla kanun koyucuya aittir”
(E.2018/15 K. 2018/78, 5.7.2018)
Mahkeme, bir başka kararında bu hususu şöyle ifade etmiştir: “9…
Anayasa'nın 135. maddesinin beşinci fıkrasında, kamu kurumu niteliğindeki
meslek kuruluşları üzerinde devletin “idari ve mali denetiminden” söz
edilmektedir. Dolayısıyla, merkezî idarenin kamu kurumu niteliğindeki meslek
kuruluşları üzerindeki denetimi idari ve mali denetimin ötesine geçmemelidir.”
(E.2015/106 K.2016/128, 22.6.2016). Dolayısıyla Mahkemeye göre Anayasa, merkezi
idareye KKNMK üzerinde idari ve mali konularla sınırlı bir denetim yetkisi
vermektedir.
Ayrıca gözetim ve denetim yetkisi, her alanda ve var olduğu alanlarda
aynı yoğunlukta gerçekleşmez. Yönetim ve mali konulardaki denetim yoğunluğu,
kendi organlarının seçiminde ortadan kaybolur: “10… Tüzel kişilikleri olan bu
tür meslek kuruluşlarının yönetsel vesayet ağırlığı, yönetim ve mali konularda
denetim yoğunluğunu getirmekle birlikte, organlarını kendi üyeleri arasından
kanunda belirlenen yöntemlere göre seçmeleri ilkesi benimsen”miştir (E.2017/26
K.2017/116, 12.7.2017).
Mahkemeye göre “16. Anayasa’nın 135. maddesinde meslek kuruluşlarının
karar ve yönetim organlarının seçimle göreve gelmesinin öngörülmesi ve sorumlu
organlarının görevlerine yargı kararıyla son verilebileceğinin kurala
bağlanması bu kuruluşların özerkliğine işaret etmektedir.” (E.2018/15 K.
2018/78, 5/7/2018).
AYM için özerklik, KKNMK’lerin “10… karar ve yönetim organlarının
seçimle göreve gelmesinin öngörülmesi, Devletin idari ve mali denetimine tabi
olduklarının belirtilmesi ve sorumlu organlarının görevlerine yargı kararıyla
son verilebileceğinin” kurala bağlanması ve “11… kişi ve kuruluşların kendi
faaliyetlerine ilişkin kararları alma ve uygulama konusunda gerekli yetkiyle
donatılmış olması anlamına gelmektedir. Bu aynı zamanda kurumların dış etkilere
karşı korunmasını ifade eder. Kamu kuruluşlarına özerklik tanınmasının nedeni
faaliyetlerini hizmetin gereklerine ve kamu yararına uygun bir şekilde
sürdürmelerini güvence altına almaktır. Bu bağlamda, meslek kuruluşları, idari
özerkliklerinin sonucu olarak, kendi seçilmiş organlarıyla merkezi yönetimin
müdahalesi olmaksızın serbestçe karar alıp uygulayabilirler…” (E.2015/106
K.2016/128, 22.6.2016)
Mahkeme bir başka kararında da KKNMK’lere özerklik tanınmasının
nedenini “17. … belli bir mesleğe mensup olanların faaliyetlerini hizmetin
gereklerine ve kamu yararına uygun bir şekilde sürdürmelerini güvence altına
almak” olarak açıklamıştır (E.2018/15 K.2018/78, 5.7.2018).
Yine Mahkemeye göre, Anayasa’nın 135. maddesinin birinci fıkrasındaki
“…organları kendi üyeleri tarafından kanunda gösterilen usullere göre yargı
gözetimi altında, gizli oyla seçilen kamu tüzelkişilikleridir” ibaresinden de
anlaşılabileceği üzere yasa koyucunun KKNMK organlarının seçimleriyle alakalı
yetkisi “seçim usullerinin belirlenmesiyle sınırlı olup, seçme ve seçilme
hakkının kullanılmasına yönelik bir yasaklamayı içermemektedir.” Ayrıca AYM,
aynı kararında KKNMK seçimlerine dair şu ilkeleri de belirtir: “Kanunla seçim
konusunda yapılacak düzenlemelerin demokratik hukuk devletiyle bağdaşır olması
gerekir… Anayasa, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının yönetim
ve işleyişlerinin demokratik hukuk devleti esaslarına uygun olması kuralını
öngörmüş ve kurum içi demokratik yapıyı sağlamıştır. Kuşkusuz demokratik
düzenin en belirgin niteliği de seçimlerdir. Seçimlerin adaletli bir katılım ile
serbest, eşit ve genel-oy ilkelerine dayalı olarak gerçekleşmesi
gerekmektedir.” (E.2014/181 K.2014/179, 4.12.2014).
Mahkeme, yasa koyucunun takdir yetkisinin olduğu bir alanda dahi
düzenleme yaparken bu yetkisini “anayasal sınırlar içinde adalet, hakkaniyet ve
kamu yararı ölçütlerini göz önünde tutarak kullanması” gerektiğini ifade eder:
“Anayasa'nın 2. maddesinde Türkiye Cumhuriyeti'nin demokratik, lâik ve sosyal
bir hukuk Devleti olduğu vurgulanmış olup, hukuk devleti; hak ve özgürlükleri
güvenceye alan devlettir. Kanun koyucunun hukuki düzenlemelerde kendisine
tanınan takdir yetkisini anayasal sınırlar içinde adalet, hakkaniyet ve kamu
yararı ölçütlerini göz önünde tutarak kullanması ve keyfi davranmaması
gerekir.” (E.2014/181 K.2014/179, 4.12.2014)
O halde AYM kararları bağlamında Anayasa’ya göre, meslek
kuruluşlarının özerkliği; öncelikle karar ve yönetim organlarının kendi
üyelerince yapılacak bir seçimle göreve gelmesi ve sorumlu organlarının
görevlerine yargı kararıyla son verilebilmesini içerir. Daha sonra bu özerkliğe
müdahalenin de ancak belli bir mesleğe mensup olanların faaliyetlerini hizmetin
gereklerine ve kamu yararına uygun bir şekilde sürdürmelerini güvence altına
almak amacıyla yapılabilmesini ifade eder. AYM’nin de belirttiği gibi anayasal
özerklik güvencesi, KKNMK’lerin kaynağını Anayasadan almayan her türlü dış
etkilere karşı korunmasını gerektirir. Nihayetinde KKNMK’lerin organlarının
seçimleri ile ilgili müdahale, seçim usullerinin belirlenmesiyle sınırlı olup
bu müdahalenin de demokratik devlet ilkesiyle uyumlu olması gerekir. İşte bütün
bu hususlar yasa koyucunun KKNMK’lerin bu anlamda özerkliğine müdahalesinin
koşullarını oluşturur. Aksi durum ise, yasa koyucuya tanın takdir yetkisinin
anayasal sınırları aşması olarak değerlendirilir.
İptale konu kural ile, milletvekili ve mahalli idareler genel ve ara
seçimlerinde adaylık için görevinden ayrılan TOBB Başkan ve Yönetim Kurulu
üyeleri ile oda ve borsa yönetim kurulu başkan ve üyelerinin, aday olamadıkları
veya seçilemedikleri takdirde, seçimleri takiben belli bir süre içinde eski
görevlerine dönebilmeleri ve bu süreçte geçici olarak bu görevlere getirilecek
kişilerin belirlenmesi amaçlanmaktadır. Böylece seçimlerde aday olmak için
görevinden ayrılan başkan ve üyelerin yerine seçim yapılması ertelenmekte, bu
kişilerin aday olup olamamalarına veya seçilip seçilememelerine bağlı olarak ve
ancak genel ve mahalli idare seçimlerinin ardından organların seçimine gerek
olup olmadığı ortaya çıkmaktadır.
Bu noktada KKNMK’lerin özerkliğine müdahale, seçimlerin belli bir süre
ertelenmesi ve görevinden ayrılan bir kişinin tekrar göreve dönebilme ihtimali
dikkate alınarak ilgili organın geçici bir idareye maruz bırakılması olmak
üzere iki açıdan karşımıza çıkmaktadır. Oysa seçimlerin ertelenmesinin ciddi
sonuçları vardır ve bu nedenle de ikna edici gerekçelere dayanması gerekir. Mahkemenin
yukarıdaki kararlarında belirtildiği üzere demokratik hukuk devleti ilkesi ve seçimlerin
adaletli bir katılım ile serbest, eşit ve genel-oy ilkelerine dayalı olarak yapılması
gereği KKNMK seçimlerinde de geçerlidir. Anayasa, TBMM seçimlerinin ertelenmesinin,
ancak “savaş sebebiyle yeni seçimlerin yapılmasına imkân görülmezse” (Any. md.
78) söz konusu olacağını düzenlemiştir. O nedenle seçimlerin ertelenmesi için makul
bir anayasal gerekçenin gösterilmiş olması gerekir. Seçime katılmak üzere
görevden ayrılan kişinin göreve dönme olasılığını dikkate alarak organları altı
aya kadar uzayabilecek bir süre için geçici bir yönetime mecbur bırakmak, KKNMK’lerin
özerkliğine müdahale oluşturur.
Diğer taraftan, Anayasanın 135/4. maddesine göre bu meslek kuruluşları
ve üst kuruluşları organlarının seçimlerinde siyasi partiler aday gösteremez.
Ancak getirilen kural ile bu organlarda yer alan kişilerin milletvekili ya da
mahalli idareler seçimlerinde aday olmak için görevlerinden ayrılmaları halinde
seçim sonuçlanıncaya kadar ilgili organlar için seçim yapılması ertelenerek bir
siyasi partiden aday olan kişinin seçilememesi halinde kamu kurumu
niteliğindeki meslek kuruluşunun organındaki görevine devam etmesine olanak
tanınmaktadır. Bu düzenlemenin anayasada öngörülen siyasi partilerce aday
gösterilme yasağını dolaylı olarak ortadan kaldırdığı görülmektedir.
Zira bu kurumların organları için yapılacak seçimlerde siyasi partilerin
aday göstermesinin yasaklanmasının temel nedeni, kurumun özerkliğinin
zedelenmesini önlemek ve organların tarafsızlığını güvence altına almaktır.
Ancak bir siyasi partiden aday olan kişinin seçilememesi halinde ilgili
organdaki görevine devam etmesine olanak tanınması, hem organın tarafsızlığını
ortadan kaldırır hem de kurumun özerkliğini zedeler. Ayrıca kamu kurumu
niteliğindeki bir meslek kuruluşunun üyelerinin özgür iradesi ile seçilen bir
yöneticinin seçimlerde bir siyasal partinin adayı olduktan sonra KKNMK
bünyesinde seçimle geldiği statüyü koruması, kendisine oy veren meslek
mensuplarının iradesini zedeleyici de olabilir. Güven duyarak oy verdiği
yöneticinin kendi siyasal eğilimi ile taban tabana zıt bir partiden aday olması
oy sahibinin kanaatini değiştirmesi için yeterli neden olabilir. Bu nedenle
siyasal mücadele için meslek kuruluşundan sonra önceki seçmen-seçilen bağının
halen geçerli olduğu varsayımı, örgüt içi demokrasi ilkesine de aykırıdır.
İlgili başkan ve üyeler, TOBB bünyesindeki görevlerini devam ettirmek
ya da seçimlerde aday olmak arasında bir tercih yapmak durumundadır. Aday olan
kişilerin seçilememesi halinde kurumların organlarındaki eski görevlerine
dönmelerini gerektiren ya da zorlayan bir kamu yararı gereğinden de söz edilemez.
Görevinden ayrılan kişiyi, ilgili organ için mesleğin gerekleri ve kamu yararı
açısından vazgeçilmez kılan nedir? Kaldı ki görevden ayrılan kişi zaten aday
olup da seçilirse o KKNMK organında yeni seçimler yapılacak ve başka biri onun
görevini üstlenecektir.
Özetle; yasa koyucunun bir KKNMK’nin özerkliğine “belli bir mesleğe
mensup olanların faaliyetlerini hizmetin gereklerine ve kamu yararına uygun bir
şekilde sürdürmelerini güvence altına almak” amacıyla müdahalede bulunabileceği
dikkate alındığında, bu çerçevede hiçbir gerekçeye dayanmayan iptali istenen
kuralın Anayasanın 135. maddesine aykırı olduğu görülmektedir. Zaten Anayasa
Mahkemesi, kamu kurumu niteliğindeki kuruluşunun sahip olduğu özerkliği önemli
ölçüde etkileyen ve onu anlamsız hale getiren düzenlemelerin, KKNMK’lerin
Anayasanın 135. maddesi gereğince sahip oldukları özerklikle bağdaşmadığını
ifade etmiştir (E.2018/15 K.2018/78, 5.7.2018).
Açıklanan bu nedenlerle iptali talep edilen düzenleme Anayasa’nın 135.
maddesine aykırılık teşkil eder, iptali gerekir.
d) Anayasanın 2. Maddesine Aykırılık
İptali istenen kural, Anayasa madde 10., 67. ve 135’e aykırılık
ötesinde, ilgili başlıklarda açıklanan gerekçeler bütünü bağlamında, “insan
haklarına saygılı demokratik hukuk devleti” ni güvence altına alan Anayasa
madde 2’ye aykırıdır. İnsan haklarına saygılı demokratik hukuk devleti, aynı ve
eşit hukuki statüde bulunan kurumlar arasında ayrımcılıkla bağdaşmadığı gibi
serbest seçim ilkelerini zedeleyen her türlü düzenlemeye engeldir. Aynı şekilde
anayasal kurumların demokratik özerklik ilkesini de güvence altına alır. Daha
genel olarak, hukuk güvenliği, hukuk devletinin temel bir ilkesidir. Seçimlere
birkaç ay kala, üstelik aynı anayasal statüye tabi kurumlar arası ayrımcılık
yaparak, adaylık koşullarında seçim sürecinde değişiklik yapılmasını engeller.
Sonuç olarak 7152 sayılı Kanun’un 1. maddesi yukarıda yapılan
açıklamalar çerçevesinde Anayasa’nın 2., 10., 67. ve 135. maddelerine aykırıdır
ve iptali gerekir.
21/11/2018
tarih ve 7152 sayılı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği İle Odalar ve Borsalar
Kanunu İle Esnaf ve Sanatkârlar Meslek Kuruluşları Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun’un 2. maddesiyle 7/6/2005 tarihli ve 5362 sayılı
Esnaf ve Sanatkârlar Meslek Kuruluşları Kanununa eklenen Ek Madde 1’in
Anayasaya Aykırılığı
İptali istenen madde ile, milletvekili ve mahalli idareler genel ve
ara seçimlerinde adaylık için görevinden ayrılan esnaf ve sanatkârlar meslek
kuruluşları genel başkanı ve başkanları ile yönetim ve denetim kurulu üyelerinin,
aday olamadıkları veya seçilemedikleri takdirde, en geç Yüksek Seçim Kurulunca
seçim sonuçlarının ilanını takip eden bir ay içinde eski görevlerine
dönebilmeleri ve bu süreçte geçici olarak bu görevlere getirilecek kişilerin
belirlenmesi amaçlanmaktadır.
Görüldüğü gibi kural yukarıda incelenen 1. maddede TOBB meslek
kuruluşlarının genel başkan ve başkanları ile yönetim ve denetim kurulu üyeleri
için getirilen kuralın aynısını esnaf ve sanatkârlar meslek kuruluşları genel
başkan ve başkanları ile yönetim ve denetim kurulları üyeleri için
getirmektedir.
Yukarıda açıklanan aynı gerekçelerle kural Anayasa’nın 2., 10., 67.
ve 135. maddelerine aykırıdır. Getirilen düzenleme diğer kamu kurumu
niteliğindeki meslek kuruluşlarının organlarında görevli olan kişilerle esnaf
ve sanatkârlar meslek kuruluşları organları arasında objektif ve makul bir
nedene dayanmayan ayrımcı bir farklılık yarattığından eşitlik ilkesine aykırı
olduğu gibi, seçime katılan adaylar arasında da haklı nedene dayanmayan bir
farklılık yaratmakta ve bu kişiler lehine avantajlı bir durum oluşturmaktadır.
Bu nedenle kanun önünde eşitlik ve ayrımcılık yasağı ilkelerine aykırıdır. Bu
bakımdan yukarıda 1. Maddeye ilişkin yapılan açıklamalar aynı şekilde bu madde
açısından da geçerlidir. O nedenle 1. Maddeye ilişkin olarak yapılan
açıklamalar tekrara girmemek açısından burada tekrar ifade edilmeyecektir. Söz
konusu açıklamalar çerçevesinde kural Anayasa’nın 10. maddesine aykırıdır.
İptal edilmesi gerekir.
Aynı şekilde getirilen bu kural seçimlere ilişkin bir kural olup
Anayasanın 67/son fıkrasında yer alan bir yıl içinde yapılacak seçimlerde
uygulanmama kuralına tabidir. Kuralın seçim kanununda düzenlenmesi ile kurum
kanununda düzenlenmesi arasında herhangi bir farklılık bulunmamaktadır. Maddi
içeriği bakımından seçime ilişkin düzenleme içeren kuralın hangi kanunda yer
aldığına bakılmaksızın Anayasada öngörülen uygulanma yasağına tabi olduğu açıktır.
Buna ilişkin ayrıntılı açıklamalar yukarıda 1. maddeye ilişkin olarak
yapılmıştır ve söz konusu açıklamalar aynı şekilde 2. madde açısından da
geçerlidir. Söz konusu kural Anayasanın 67. maddesi anlamında seçim kanunu
niteliğine sahip olup yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içinde
yapılacak seçimlerde uygulanamaz. Bu çerçevede 31 Mart 2019 tarihinde yapılacak
seçimlerde söz konusu kuralın uygulanması Anayasanın 67. Maddesine aykırılık
oluşturur.
Üçüncü olarak Anayasanın 135. maddesinde özek kuruluşlar olarak
düzenlenen kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının organlarının kendi
üyelerince seçileceği ve bu seçimlerde siyasi partilerin aday gösteremeyeceği
güvence altına alınmıştır. Getirilen kural ile istifa eden organların
üyelerinin yerine seçim yapılması belli bir süre ile engellenmekte ve bu sürede
geçici organ veya üyelerle kurumun işleyişini devam ettirmesi öngörülmektedir.
Aynı şekilde bir siyasi partiden milletvekilliği ya da yerel yönetimler
seçimlerinde aday olmak üzere istifa eden bir kişinin aday olamaması ya da
seçilememesi halinde kurumdaki eski görevine dönme imkânı tanınarak siyasi
parti adına seçimde yarışan kişilerin kurumdaki görevine devam etmesi
öngörülmektedir. Dolayısıyla kural hem siyasi partilerin aday gösterme yasağını
dolaylı olarak delmekte, hem de kurumların organlarında çalışacak kişilerin
tarafsızlığını ortadan kaldırmaktadır. Bu nedenle kural Anayasanın 135. maddesine
hem özerklik hem de siyasi partilerin aday gösterme yasağı bakımından
aykırıdır. Buna ilişkin detaylı açıklamalar yukarıda 1. maddeye ilişkin
aykırılık gerekçesinde ayrıntılı bir şekilde ortaya konulmuştur. Tekrardan
kaçınmak amacıyla aynı açıklamalara burada yeniden yer verilmeyecek söz konusu
açıklamalara atıf yapmakla yetinilecektir. Yukarıdaki açıklamalar çerçevesinde
kural Anayasanın 135. maddesine de aykırıdır. İptali gerekir.
Son olarak, söz konusu açıklamalar 2. madde yönünden de geçerlidir.
Sonuç olarak 7152 sayılı Kanun’un 2. maddesi Anayasa’nın 2., 10., 67.
ve 135. maddelerine aykırıdır iptal edilmesi gerekir.
II.
YÜRÜRLÜĞÜ DURDURMA İSTEMİNİN GEREKÇESİ
7152 sayılı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği İle Odalar ve Borsalar
Kanunu İle Esnaf ve Sanatkârlar Meslek Kuruluşları Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun’un iptali istenen kuralları yukarıda açıklandığı gibi
Anayasa’nın pek çok maddesine aykırıdır ve uygulanması halinde telafisi
imkânsız sonuçlar doğuracağı açıktır. Bu nedenle kuralların iptal davası
sonuçlanana kadar yürürlüğünün durdurulması gerekmektedir. İptali istenen
kurallar seçim kanunlarında değişiklikler öngörmektedir. 2019 yılı Mart ayında
yapılacak mahalli idareler seçimlerinde Anayasaya açıkça aykırı olan kuralların
uygulanması söz konusu olacaktır. Anayasaya aykırı kuralların daha sonra iptal
edilmesi halinde seçimlerin sıhhati sorgulanabilir hale gelecektir. Anayasaya
aykırı kurallarla yapılmış seçimlerin geçerli sonuçlar doğurması beklenemez.
Anayasanın 67. maddesine göre seçim kanunlarında yapılan değişiklikler
bir yıl içinde yapılacak seçimlerde uygulanamaz. Bu nedenle yakın zamanda
yapılacak seçimlerde karışıklık yaşanmaması açısından Anayasa Mahkemesinin
anayasaya açıkça aykırı kuralları bir an önce iptal ederek Anayasaya uygun yeni
kuralların yapılmasının önünü açmalıdır.
Anayasal düzenin hukuka aykırı kural ve düzenlemelerden en kısa sürede
arındırılması, hukuk devletin temel gereğidir. Anayasaya aykırılıkların
sürdürülmesi, özenle korunması gereken hukukun üstünlüğü ilkesini de
zedeleyecektir. Hukukun üstünlüğünün sağlanamadığı bir düzende, kişi hak ve
özgürlükleri güvence altında sayılamayacağından, bu ilkenin zedelenmesi hukuk
devleti yönünden giderilmesi olanaksız durum ve zararlara yol açacaktır.
Bu zarar ve durumların doğmasını önlemek amacıyla, Anayasaya açıkça
aykırı olan ve iptali istenen hükümlerin iptal davası sonuçlanıncaya kadar
yürürlüklerinin de durdurulması istenerek Anayasa Mahkemesine dava açılmıştır.
III.
SONUÇ VE İSTEM
7152 sayılı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği İle Odalar ve Borsalar
Kanunu İle Esnaf ve Sanatkârlar Meslek Kuruluşları Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun’un
1) 1. maddesiyle 18/5/2004 tarihli ve 5174 sayılı Türkiye Odalar
ve Borsalar Birliği ile Odalar ve Borsalar Kanununa eklenen Ek madde 1’in
Anayasa’nın 2., 10., 67. ve 135. maddelerine,
2) 2. maddesiyle 7/6/2005 tarihli ve 5362 sayılı Esnaf ve
Sanatkârlar Meslek Kuruluşları Kanununa eklenen Ek Madde 1’in Anayasa’nın 2., 10.,
67. ve 135. maddelerine,
aykırı olduğundan iptallerine ve uygulanmaları halinde giderilmesi güç
ya da olanaksız zarar ve durumlar olacağı için, iptal davası sonuçlanıncaya
kadar yürürlüklerinin durdurulmasına karar verilmesine ilişkin istemimizi saygı
ile arz ederiz.”
Ek Dilekçe
21/11/2018 tarihli ve 7152 Sayılı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği
İle Odalar ve Borsalar Kanunu İle Esnaf ve Sanatkârlar Meslek Kuruluşları
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 1. maddesiyle 18/5/2004 tarihli
ve 5174 sayılı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile Odalar ve Borsalar
Kanununa eklenen ek 1. Maddenin; ve 2. maddesiyle 7/6/2005 tarihli ve 5362
sayılı Esnaf ve Sanatkârlar Meslek Kuruluşları Kanununa eklenen ek 1.
maddenin, Anayasa’ya aykırı olması nedeniyle iptallerine ve iptal davası
sonuçlanıncaya kadar yürürlüklerinin durdurulmasına karar verilmesi istemiyle
134 milletvekili ile birlikte tarafımızdan iptal davası açılmıştır. Söz konusu
dava Anayasa Mahkemesinin E. 2019/6 sayısına kaydedilmiştir.
Anayasa Mahkemesince 13.02.2019 tarihinde yapılan ilk inceleme
toplantısında 7152 sayılı Kanun’un 1. Maddesiyle 5174 sayılı Kanun’a eklenen
ek.1. maddenin ikinci ve üçüncü fıkraları, 7152 sayılı Kanun’un 2. maddesiyle
5362 sayılı Kanun’a eklenen ek 1. maddenin ikinci fıkralarına ilişkin aykırılık
gerekçelerine yer verilmediği bu nedenle eksiklik bildiriminde bulunulmasına
karar verildiği tarafımıza iletilmiştir.
Her iki maddede birinci fıkralarında ilgili KKNMK’nın Birlik Başkanı,
Birlik Yönetim Kurulu üyeleri ile oda ve borsa yönetim kurulu başkan ve
üyelerinin ve esnaf ve sanatkârlar meslek kuruluşları
genel başkanı ve başkanları ile yönetim ve denetim kurulu üyelerinin, milletvekili
ve mahalli idareler seçimlerinde adaylık için görevden ayrılmaları halinde,
aday olamamaları veya seçilemedikleri takdirde seçim sonuçlarının ilanından
itibaren bir ay içinde eski görevlerine dönebilecekleri bu süreçte Birlik
Başkanı ile oda ve borsa yönetim kurulu başkanlarının ve esnaf ve sanatkârlar meslek kuruluşları genel başkanı ve
başkanlarının yerine seçim yapılamayacağı, yönetim ve denetim kurulu
üyelerinin yerine ise yedek üyelerin çağrılacağı düzenlenmiştir.
İlgili maddelerin ikinci fıkralarında ise bu süreçte Birlik Başkanı
ile oda ve borsa yönetim kurulu başkanlarının ve esnaf
ve sanatkârlar meslek kuruluşları genel başkanı ve başkanlarının yerine
kimlerin vekalet edeceği düzenlenmiştir. 5174 sayılı Kanun’a eklenen ek.1.
maddenin üçüncü fıkrasında ise diğer kanunların bu hükme aykırı hükümlerinin
uygulanmayacağı kuralına yer verilmiştir.
İptal dilekçemizde 7152 sayılı Yasa ile getirilen bu düzenleme ile
Ülkemizde bulunan 20 adet Kamu Kurumu Niteliğindeki Meslek Kuruluşundan ikisi
için özel ve ayrıcalıklı düzenleme yapıldığı, getirilen düzenlemelerin
Anayasanın 2., 10., 67. ve 135. maddelerine aykırı olduğu gerekçeleri ile
ayrıntılı bir şekilde izah edilmiştir.
İptali istenen kuralların birinci fıkraları Anayasaya aykırı
olduğundan iptal edilmeleri halinde ikinci ve üçüncü fıkraların tek başına
uygulanma olanağı bulunmamaktadır. O nedenle kuralların tamamının iptali
gerektiği düşüncesiyle ilgili kuralların tamamının iptali talep edilmiştir.
İlgili maddelerin birinci fıkralarının iptal edilmesi halinde, iptal davasında
bu kuralların iptali talep edilmemiş olsa dahi Anayasa Mahkemesi 6216 sayılı
Kanun’un 43/4. maddesi gereği bu kuralları kendiliğinden iptal etmek
zorundadır. İlgili kuralların birinci fıkralarının iptal edilmemesi halinde
ise ikinci ve üçüncü fıkraların iptalini gerektiren bir durum bulunmamaktadır.
SONUÇ VE İSTEM
Sonuç olarak ilgili hükümlerin ikinci ve üçüncü fıkralarının iptal
talebinin gerekçesi, birinci fıkraların iptal edilmesi halinde bu kuralların
kendi başlarına uygulanma kabiliyeti bulunmamasıdır.
Bu gerekçenin kabul edilmemesi halinde iptal ve yürürlüğü durdurma
talebimizi 21/11/2018 tarihli ve 7152 Sayılı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği
İle Odalar ve Borsalar Kanunu ile Esnaf ve Sanatkârlar Meslek Kuruluşları
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un;
1. 1. maddesiyle 18/5/2004 tarihli ve 5174 sayılı Türkiye Odalar ve
Borsalar Birliği ile Odalar ve Borsalar Kanununa eklenen ek 1. maddenin birinci
fıkrası,
2. 2. maddesiyle 7/6/2005 tarihli ve 5362 sayılı Esnaf ve Sanatkârlar
Meslek Kuruluşları Kanununa eklenen ek 1. maddenin birinci fıkrası,
ile sınırlandırıyoruz.”