“...
7159 sayılı Karayolları Trafik Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’un; 10. maddesiyle değiştirilen 30/11/2017 tarihli ve 7062 sayılı Yüksek Seçim Kurulunun Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunun Geçici 1. maddesinin birinci fıkrasının ikinci cümlesinin Anayasaya aykırılığı
İptali istenen kural ile Yüksek Seçim Kurulu başkan ve üyelerinin görev süresi bir yıl uzatılarak 2019 yılında yapılacak seçimlerin 2020 yılı ocak ayında yapılması öngörülmüştür. Böylece kanuni görev süresi bitmiş olan mevcut başkan ve üyelerin 2019 yılı Mart ayında yapılacak yerel seçimlerin yönetim ve denetiminde görev alması sağlanmıştır.
Yapılan değişikliğin gerekçesi olarak mevcut üyelerin 31 Mart 2019 tarihinde yapılacak yerel seçimlerle ilgili seçim takvimi başladığından üye seçimi yapılmasının seçimlerin düzen içinde yürütülmesine zarar verebileceği belirtilmiştir. Teklifte ilgili maddenin gerekçesi şöyledir:
“Yüksek Seçim Kurulunun bazı üyelerinin görev süresi 2019 yılı Ocak ayında sona erecek olup, bu üyeler bakımından Ocak ayı içinde yenileme seçimlerinin yapılması gerekmektedir. 31 Mart 2019 tarihinde yapılacak mahalli idareler seçimlerinin başlangıç tarihi, 1 Ocak 2019 olduğundan seçim takvimi başladıktan sonra üyelerin yarısından fazlasının değişmesi söz konusu olacaktır. Bu durum Anayasanın 79 uncu maddesinde vurgulanan seçimlerin düzen içinde yönetimi açısından sorun oluşturabilecektir. YSK üyeleri görev yaptıkları süreçte seçim hukuku alanında uzmanlaşmaktadırlar. Mevcut üyelerin bilgi ve tecrübelerinden yararlanılmasında fayda mülahaza edilmektedir. Türkiye Büyük Millet Meclisi, geçmiş dönemlerde de mevcut üyelerin bilgi ve tecrübesinden faydalanmak amacıyla benzeri düzenlemeleri yasalaştırmış olup, 1997 yılında 4265 sayılı Kanunla ve 1999 yılında 4448 sayılı Kanunla mevcut YSK üyelerinin görev süreleri uzatılmıştır. 7062 sayılı Kanunun geçici 1 inci maddesinin birinci fıkrası, 298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanunda yer alan Yüksek Seçim Kurulu üyelerinin görev süresine ilişkin hükmü esas alarak üyelerin kalan görev sürelerini tamamlamasını öngörmüştür. Bu hüküm, 298 sayılı Kanundan 7062 sayılı Kanuna sorunsuz geçişi sağlamak amacıyla ihdas edilmiş olup, halen hükmünü icra etmektedir. Yapılan düzenlemeyle 2019 yılında yapılacak üye seçiminin 2020 yılında, 2022 yılında yapılacak üye seçiminin ise 2023 yılında yapılması öngörülerek mevcut üyelerin görev süreleri bir yıl uzatılmaktadır. Başkan ve başkanvekilleri de getirilen düzenleme kapsamında yer almaktadır”
Yüksek seçim Kurulu üyelerinin seçimi, görev ve yetkileri 298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanunda düzenlenmişken 30.11.2017 tarihli ve 7062 sayılı Yüksek Seçim Kurulunun Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun ile yeniden düzenlenmiştir. Geçici 1. madde ise daha önce seçilmiş olan üyelerin görev sürelerini tamamlayacağını öngören bir geçiş hükmüdür. Söz konusu kural, “Mevcut Başkan ve Başkanvekili ile üyeler kalan görev sürelerini tamamlar. 2016 yılında yapılan yenileme seçimiyle seçilen üyelerin yerine, 2022 yılı Ocak ayında yenileme seçimi yapılır” şeklinde iken dava konusu kuralla ikinci cümle değiştirilerek “Kurul üyelerinden; 2019 yılında görevi sona ereceklerin yerine 2020 yılı Ocak ayında, 2022 yılında görevi sona ereceklerin yerine ise 2023 yılı Ocak ayında yenileme seçimi yapılır” hükmü getirilmiştir.
Söz konusu kural, bir seçim hükmü olup Anayasa’nın 67. maddesinde güvence altına alınan seçim kanunlarında yapılan değişikliklerin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içinde yapılacak seçimlerde uygulanmayacağı belirten ilkeye aykırıdır.
Anayasanın “Seçme, seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakları” başlıklı 67. maddesine 2001 yılında eklenen yedinci fıkrada “Seçim kanunlarında yapılan değişiklikler, yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içinde yapılacak seçimlerde uygulanmaz.” hükmü yer almaktadır. Bu hükmün değişiklik gerekçesinde, “konjonktürel değişikliklere seçim kanunları açısından yer verilmemesi amaçlanmıştır” denilmektedir.
Anayasa koyucu, söz konusu değişiklikle seçimlere kısa süre kala günün koşullarında iktidardaki çoğunluğun kendi lehine olacak düzenlemeler yapmasını önlemeyi amaçlamıştır.
Geçmişte 298 sayılı Yasa’da 1979, 1987, 1997 ve 1999 yıllarında yapılan değişikliklerle YSK üyelerinin görev sürelerinin uzatılması yoluna gidilebilmiştir. Seçimlerle ilgili yasalarda yapılan bu gibi değişikliklerin yarattığı tartışmaları da göz önüne alan Anayasa koyucu, 2001 yılında yapılan değişiklikle Anayasa’nın 67. maddesine son fıkra olarak ‘seçim yasalarında yapılan değişikliklerin bir yıl içinde yapılacak seçimlerde uygulanamayacağı’ yolunda bir hüküm eklemiştir. Böylece, söz konusu yasal değişikliklerin yinelenmesi, anayasal düzenleme yoluyla engellenmesi amaçlanmıştır.
Anayasanın 67. maddesinde yer alan hükmün öncelikle siyasal organlara yapılacak seçimleri kapsadığına kuşku yoktur. Nitekim Anayasa Mahkemesi, bir kararında söz konusu anayasal hükmün siyasi organlara yapılacak seçimleri kapsadığını belirtmiştir: “2001 yılında yapılan Anayasa değişikliği ile maddeye eklenen ‘Seçim kanunlarında yapılan değişiklikler, yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içinde yapılacak seçimlerde uygulanmaz’ yolundaki düzenlemenin, ‘konjonktürel değişikliklere seçim kanunları açısından yer verilmemesi amaçlanmıştır’ şeklinde açıklanan gerekçesi de, bu maddenin siyasal karar organları yönünden seçme ve seçilme hakkını düzenlediğini ve TBMM'de çoğunluğu oluşturan partinin, seçime bir yıl kala, seçim kanunlarında kendi lehine değişiklik yapılmasının önüne geçilmek istenildiğini göstermektedir.” (E.2014/57 K.2014/81, 10.04.2014).
Mahkemeye göre, “Anayasa'nın 67. maddesinin gerek sistematik yorumu gerekse amaçsal yorumu, maddede öngörülen seçme ve seçilme hakkının, vatandaşların ülkedeki siyasal karar organlarının oluşumu için yapılacak seçimler yönünden seçme ve seçilme hakkını içerdiği, bu anlamda mahalli idareler, genel seçimler ve cumhurbaşkanlığı seçimlerini kapsadığı anlaşılmaktadır.” (E.2014/57 K.2014/81, 10.04.2014).
Yüksek Seçim Kurulu, bir siyasal organ olmamakla birlikte Anayasa’nın 79. maddesi gereği seçimlerin düzen içinde yürütülmesi ve dürüstlüğünü sağlamak, Yüksek Seçim Kurulunun görevidir. Dolayısıyla Anayasa’nın 67. maddesinde öngörülen seçim ilkelerinin hayata geçirilmesi, seçim güvenliği ve seçimlerin dürüstlüğünün sağlanmasından sorumlu olan bir organın seçimlerinin de spekülasyonlardan uzak olması ve konjonktürel olarak bu seçimlere müdahale edilmemesi, seçimlerin dürüstlüğü ilkesinin bir gereğidir.
Anayasanın 67. maddesinde yapılan değişikliğin amacının seçimlerin dürüstlüğünü ve serbest seçim ilkesini güvence altına almak olduğu gözetildiğinde, Anayasanın amaçsal yorumundan 67/son hükmünün Yüksek Seçim Kurulu seçimlerini de kapsadığı çıkarılabilecektir. Zira, konjonktürel nedenlerle YSK seçimlerine müdahale edilmesi, seçimin dürüstlüğünün güvencesi olması gereken bu kurumun güvenilirliğini ortadan kaldırır ve seçimleri her türlü şaibeye açık hale getirir. Oysa Anayasa koyucu, bu kurumun tarafsızlığının ve bağımsızlığının öncelikle üyelerinin seçimi ile sağlanacağını öngördüğünden seçim yöntemini bizzat Anayasada düzenlemiş ve kanunlara bırakmamıştır. Anayasada sadece üyelerin görev süresi düzenlenmemiştir, bu kanuna bırakılmıştır. Ancak yukarıda belirtildiği gibi yasa koyucu geçmişte de konjonktürel nedenlerle YSK üyelerinin görev süresine müdahale etmiştir. Bu tür müdahalelerin seçim hukukunda neden olduğu istikrarsızlık ve belirsizlikleri dikkate alan Anayasa koyucu, 2001 yılında, anayasal norm yoluyla bir seçimden diğerine değişen konjonktürel düzenlemeleri önlemeyi amaçlamıştır.
Yüksek yargıçlardan oluşan ve üyelerin yeniden seçilme olanağı bulunan bir kurulun başkan ve üyelerinin görev süresinin yasayla uzatılmasının hiçbir haklı nedeni ve kamu yararına dayanan gerekçesi olamaz. İptali istenen yasanın değişiklik gerekçesinde kurulun üyelerinin yarısının seçiminin 2019 yılı Ocak ayında yapılacağından bahisle 31 Mart 2019 tarihinde yapılacak mahalli idareler seçimlerinin başlangıç tarihi, 1 Ocak 2019 olduğundan seçim takvimi başladıktan sonra üyelerin yarısından fazlasının değişmesinin söz konusu olacağı ve bu durumun Anayasa’nın 79. maddesinde vurgulanan seçimlerin düzen içinde yönetimi açısından sorun oluşturabileceği belirtilmiştir.
Yüksek yargıçlardan oluşan YSK üyelerinin seçim hukukunu üye seçildikten sonra öğrenecekleri varsayılamayacağına göre, kurul üyelerinin bir kısmının yerel seçim takvimi başladıktan sonra seçilmesinin nasıl bir soruna yol açacağını anlamak mümkün değildir. Tam tersine, tarafsızlık ve bağımsızlık ilkesine göre davranmak zorunda olan yüksek yargıçların seçimin bir yıl ertelenmesinin, kurulun tarafsızlığı ve bağımsızlığı konusunda kuşkulara neden olması kaçınılmazdır. YSK ile ilgili düzenlemeler, YSK’nın yetki ve görevleri konusu, 298 ve 7062 sayılı Yasalar tarafından düzenlenmiştir. Bu yasaların Anayasada belirtilen seçim yasaları kapsamındaki yasalar olduğunda kuşku yoktur. Bu nedenle, iptal talebinin konusunu oluşturan yasal düzenleme, Anayasanın 67. maddesine aykırıdır.
Seçilecek üyelerin, seçim hukukunu bilmedikleri iması, yargıçların ehliyet ve liyakat sorununu gündeme getirir ki, böyle bir yaklaşım, Anayasanın diğer maddeleri bakımından da sorun teşkil eder.
Anayasa’yı ve 31 Mart seçimlerine uygulanacak yasalar çerçevesinde oluşan ve az çok istikrar kazanan seçim hukukunu bilmeme iması, YSK üyeliğine potansiyel aday yüksek yargıçların haysiyetini zedeleyici bir düzenlemedir. Bu bakımdan, söz konusu düzenleme, yüksek yargıçların haysiyetini zedeleyici muamele olarak da değerlendirilebilir.
7159 sayılı Kanun’un 10. Maddesiyle 7062 sayılı Yasada yapılan değişikliğin Anayasa’nın 67/son maddesi nedeniyle 2019 yılındaki seçimlerde uygulama yeteneği bulunmadığından YSK’nın başkan ve üyelerinden görev süresi 2019 yılı Ocak ayında dolanların üye olarak faaliyet yürütmeleri mümkün değildir.
Seçimlere dair olduğu açık olan bir konunun YSK teşkilat kanununda düzenlenmiş olması, söz konusu kuralı Anayasa’nın 67. Maddesi kapsamı dışına çıkarmaz. Nitekim söz konusu kural, 2017 yılı Aralık ayında 7062 sayılı Yasa yürürlüğe girinceye kadar 298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanunda düzenlenmekteydi. Dolayısıyla kuralın yer aldığı yasanın seçim kanunu olmaması, o kuralın seçimlere ilişkin bir kural olduğu gerçeğini değiştirmemektedir. Anayasanın 67. maddesinin son fıkrasındaki “seçim kanunlarında yapılan değişiklikler” kapsamında yer alan iptali istenen ek maddenin “seçim kanunlarında yapılan değişiklikler yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içinde yapılacak seçimlerde uygulanmaz.” hükmüne aykırılık oluşturduğu kabul edilmelidir. Yasa adının “seçim kanunu” olmaması, 2001 Anayasa değişikliğinin amacı açısından ölçüt alınamaz; çünkü, madde 67’de kullanılan “seçim kanunları”, seçim hukukunu oluşturan ve seçimleri doğrudan etkileyen yasalar olarak anlaşılmalıdır. Bu nedenle, yasanın adından çok, yasanın içerik itibari ile seçim hukukunu etkileme olasılığı öne çıkarılmalıdır.
Açıklanan bu nedenlerle iptali talep edilen düzenleme, Anayasa’nın 67. maddesine aykırı olup, iptali gerekir.
Diğer taraftan Anayasa’nın 67. maddesinin ikinci fıkrasında, seçimler ve halkoylamasının serbest, eşit, gizli, tek dereceli, genel oy, açık sayım ve döküm esaslarına göre, yargı yönetim ve denetimi altında yapılacağı belirtilmiştir. Demokratik anlamda meşruiyetin kaynağı olan seçimlerin her türlü şaibeden uzak bir şekilde denetime açık, saydamlığın sağlandığı bir ortamda, seçmenlerin oylarını sandıklara erişimde bir sıkıntı yaşamadan kullanmaları sağlanmalıdır.
Anayasa Mahkemesine göre, seçimlerin demokrasideki önemi devletin oyların “serbestliği(ni) etkileyecek yanlı girişim ve eylemlere karşı önlem alınmasını zorunlu kılmıştır. Seçimlerin dürüstlük kurallarına uygun biçimde yapılması, Devletin başta gelen yükümlülüğüdür. Bu konuda gösterilecek özen rejimin sağlıklı yaşamı için temel koşuldur. Seçimler, demokratik düzenin başlıca kaynağı ve geçerlik göstergesidir … Kaldı ki, 67. maddenin ikinci fıkrasındaki ilkeler de dürüstlük ilkesini özetlemekte, onunla birleşmekte, bütünleşmektedir.” (E.1987/6 K.1987/14, 22/5/1987).
Anayasa’nın 79. maddesinde seçimlerin dürüstlüğünü sağlama görevi, Yüksek Seçim Kuruluna verilmiştir. Seçimlerin dürüstlüğü ilkesi serbest seçim ilkesinin bir boyutu ve gereğidir. Zira dürüst bir şekilde yapılmayan seçimin, seçmenin serbest iradesini yansıttığını söylemeye olanak bulunmamaktadır. Seçimin dürüstlüğünün en temel gereklerinden biri de, seçimin yönetim ve denetiminden sorumlu organ olan YSK’nın tarafsızlığının ve bağımsızlığının güvence altına alınmasıdır. Tarafsız ve bağımsız olmayan bir organın seçimleri dürüst bir şekilde yönetmesi ve seçim uyuşmazlıklarını tarafsız ve bağımsız bir şekilde objektif hukuki kurallara uygun olarak çözmesi de mümkün olmayacaktır. Bu durumda serbest olmayan seçimler, eşit oy ilkesini de zedeler.
Nitekim Türkiye’nin de taraf olduğu Uluslararası Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesinin kamu yönetimine katılma, oy ve seçilme hakkını düzenleyen 25. Maddesine ilişkin olarak İnsan Hakları Komitesinin 25 Nolu Genel Yorumunun 20. paragrafında “Seçimleri yürütecek ve seçimlerin adil, tarafsız ve Sözleşme ile uyum sağlayan kurallara göre gerçekleşmesini sağlayacak bağımsız bir otorite kurulmalıdır.” denilmektedir. Böyle bir otoritenin oy hakkının hayata geçirilmesi açısından önemini belirten Komite, bu hakların güvence altına alınmamasının Sözleşmenin 25. Maddesini ihlal edeceğini belirtmiştir.
Yüksek Seçim Kurulunun üyelerinin görev süresini uzatan yasanın çıkarılmasıyla, kendisi bir siyasi partinin üyesi ve başkanı olan Cumhurbaşkanının 31 Mart 2019 tarihinde yapılacak yerel seçimlerde seçim ve propaganda yasaklarına tabi olmadığına dair YSK kararının aynı günlerde verilmiş olması (18.12.2018) bile, başlı başına Kurulun tarafsızlığına gölge düşüren ve bağımsızlığı konusunda kuşkular uyandıran bir durumdur.
Anayasanın 138. Maddesinde hakimlerin görevlerinde bağımsız olduğu ve anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak karar verecekleri hükmüne yer verilmek suretiyle yargı bağımsızlığı güvence altına alınmıştır.
AİHM ve AYM’nin yerleşik içtihadına göre, yargı organlarının tarafsız hareket etmelerinin yanı sıra tarafsız da görünmeleri gerekir. AİHM’in ifadesiyle tarafsız olması yetmez, tarafsız olduğunu da göstermelidir (Sramek/Avusturya, Series A 84 (1984) § 42; Kyprianou/Kıbrıs, 2005-XIII § 122). Taraflar ya da kamuoyu nezdinde bir otoritenin tarafsız ya da bağımsız davranmayabileceği yönünde bir görüntü oluşturulması da tarafsızlık, bağımsızlık gereğinin ihlalini oluşturur. Yargılama makamının tarafsızlığına ilişkin herhangi bir meşru kaygı veya korkuyu bertaraf edecek yeterli güvenceler sunması gerekir (AYM, E. 2005/55, K. 2006/4, K.T.5/1/2006; B. No. 2013/1780, 20/3/2014, § 62); Alba İnşaat Tic. Ltd. Şti. Başvurusu, B. No. 2013/1313, 26.02.2015, § 44; Aynı yönde AİHM kararları için bkz. Fey/Avusturya, (1993); Hauschildt/Danimarka (1989); Vernes/Fransa (2011)).
Getirilen düzenleme ile hiçbir haklı gerekçe olmadan YSK üyelerinin görev sürelerinin bir yıl uzatılması, bu yüksek mahkemenin yürütme erkinin etkisinde kalmasına ve kararlarını tarafsız olarak alamamasına yol açması dolayısıyla hem yargı bağımsızlığı ilkesine, hem seçimlerin bağımsız mahkemelerce yönetilmesi ve denetlenmesi ilkesine hem de bireylerin oy hakkına ve seçme ve seçilme hakkına aykırılık oluşturur.
7062 sayılı Kanun’un 4. Maddesine göre YSK üyeleri altı yıl için seçilirler ve görev süresi biten üyeler yeniden seçilebilirler. Görev süresi biten üyelerin yerine yenilerini belirlemek için üç yılda bir Ocak ayının ikinci yarısında seçim yapılır. (Böyle bir düzenlemenin, YSK ve Anayasa Mahkemesi gibi yargı organları açısından, kısmi yenileme yoluyla “oksijenlenme” şeklinde bir yarar sağladığı, karşılaştırmalı anayasa hukukunun verileri arasında yer almaktadır). Dolayısıyla YSK üyelerinin tamamının birden yenilenmesi söz konusu değildir ve bir kısmı üç yılda bir yenilenecektir. Bu nedenle görev süresi biten üyelerin yerine yeni üyelerin seçilmesinin herhangi bir şekilde seçimleri etkilemesi, mümkün değildir. Yasanın değişiklik gerekçesinde ileri sürülen iddianın herhangi bir geçerliliği yoktur. Yüksek yargıç olan yeni üyelerin de seçim hukukunu bilmedikleri iddia edilemez. YSK üyelerini seçecek olan Yargıtay ve Danıştay yargıçlarının seçim hukukunu bilmeyen kişileri üye seçecekleri gibi bir varsayımın herhangi bir geçerliliği bulunmadığı gibi, yukarıda belirtildiği gibi diğer anayasal ilkeler açısından da sorunludur.
Kaldı ki, görev süresinin uzatılması, sadece Ocak 2019’da görevleri sona erecek üyelerle sınırlı tutulmayıp, görev süreleri Ocak 2022’de sona erecek olanların da görev sürelerinin Ocak 2023’e kadar uzatılması öngörülmüştür. 31 Mart 2019 seçimleri için yapıldığı öne sürülen “görev süresini uzatma” düzenlemesinin sonraki dönemi de kapsaması, aslında, kullanılan gerekçeyi tamamen dayanaksız kıldığı gibi, açık bir çelişki de yaratmaktadır. Şöyle ki;
-Gerekçeyi dayanaksız kılıyor; çünkü, eğer görev süresi Ocak 2019’da sona erenler için öngörülen bir yıllık uzatma nedeni, 31 Mart 2019 seçimlerinin güvenli bir biçimde yapılması ise, -2022 yılında genel veya yerel seçim yapılmayacağına göre- görev süreleri Ocak 2022’de sona erecekler için öngörülen uzatmanın amacı nedir?
-Çelişki var; çünkü, Ocak 2019 uzatması için önüne geçilmesi amaçlanan sakınca, tam tersine Ocak 2022 uzatması ile yaratılmış olacak. Zira, Anayasa gereği, TBMM ve Cumhurbaşkanlığı seçimleri Haziran 2023’te yapılacağına göre, 7159 sayılı yasa ile yapılan uzatma sonucu, YSK üyeleri için seçim, bu durumda da Ocak 2023’te yapılma zorunluğu doğacaktır. Haliyle, 31 Mart seçimlerinin güvenliği için YSK üye seçimlerinin Ocak 2019’dan Ocak 2020’ye erteleme amacı ile taban tabana çelişen bir durum ortaya çıkacak ve Ocak 2023’te seçilen üyeler ile Haziran 2023 seçimleri düzenlenecek. Bu çelişkiyi aşmak için, yeni bir görev süresi uzatımı mı olacak? Eğer görev süresi, 2022’den 2023’e uzatılanların görev süresi bir yıl daha uzatılırsa, bu kez Ocak 2024’te benzer kısır döngü ile karşılaşılacak; zira, Mart 2024’te sonraki yerel seçimler yapılacak.
Bu nedenle herhangi bir kamu yararı amacı gözetmeyen ve objektif hiçbir nedene dayanmayan söz konusu değişiklik, YSK’nın tarafsızlığını ve bağımsızlığını zedeleyici niteliktedir (Any.m138). Seçimlerin dürüstlük içinde yapılmasının güvencesi olan bağımsız yargı denetimini zayıflatmış hatta ortadan kaldırmıştır (Any.m79). Dürüstlüğü güvence altına alınmamış bir ortamda seçmenlerin oylarını serbestçe verebilmeleri ve seçmen iradesinin sağlıklı bir şekilde sandıklara yansıtılması mümkün değildir. Böyle bir seçimin seçme ve seçilme hakkının serbestçe kullanılmasına olanak tanımadığı açıktır (Any.m67).
Açıklanan nedenlerle Anayasa’nın 67., 79. ve 138. maddelerine açıkça aykırı olan kuralın iptal edilmesi gerekir.
I. YÜRÜRLÜĞÜ DURDURMA İSTEMİNİN GEREKÇESİ
7159 sayılı Karayolları Trafik Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’un iptali istenen 10. Maddesi, yukarıda açıklandığı gibi açıkça Anayasa’nın 67, 79 ve 138. maddelerine aykırıdır ve uygulanması halinde telafisi imkânsız sonuçlar doğuracağı açıktır. İptali istenen kurallar açık bir şekilde YSK’nın tarafsızlığına gölge düşürmekte ve bağımsızlığını zedelemektedir. Diğer taraftan getirilen değişikliğin Anayasanın 67 maddesinin son fıkrası gereği, bir yıl içinde yapılacak seçimlerde uygulanması mümkün değildir. Dolayısıyla YSK’nın bazı üyelerinin görev süresi sona ermiştir ve yetkisiz ve görevsiz yargıçlarca karar alınması, söz konusu kararların geçersiz olmasına, hatta yoklukla malul olmasına neden olacaktır.
Söz konusu Anayasaya aykırılık dolayısıyla yapılacak yerel seçimlere ilişkin alınacak kararların sıhhati ve geçerliliği tartışmalı hale gelecektir. Vatandaşların oy hakkını kullanmaları seçimlerin dürüstlüğüne ve güvenilirliğine güvenmelerine bağlıdır. YSK’nın tarafsızlığı ve bağımsızlığı konusunda kuşku duyan bireyler oy hakkını kullanmaktan da vazgeçecektir ki bu hem demokrasi hem de insan hakları açısından kabul edilemez bir sonuçtur. Cumhuriyetin değiştirilemez nitelikleri olan insan haklarına saygılı, demokratik hukuk devleti ilkelerinin ihlali söz konusu olacaktır. Bu düzenleme yalnızca bireylerin temel oy hakkını ihlal etmekle kalmayacak, Cumhuriyetin temel nitelikleri arasında sayılan, insan haklarına saygılı, demokratik, laik bir hukuk devleti olma vasfını da ortadan kaldıracaktır.
Yukarıda ayrıntılı olarak açıklandığı gibi Anayasaya açıkça aykırı olan kuralın hukuk düzeninden bir an önce ayıklanması gerekir. Anayasal düzenin hukuka aykırı kural ve düzenlemelerden en kısa sürede arındırılması, hukuk devletinin temel gereğidir. Anayasa’ya aykırılıkların sürdürülmesi, özenle korunması gereken hukukun üstünlüğü ilkesini de zedeleyecektir. Hukukun üstünlüğünün sağlanamadığı bir düzende, kişi hak ve özgürlükleri güvence altında sayılamayacağından, bu ilkenin zedelenmesi hukuk devleti yönünden giderilmesi olanaksız durum ve zararlara yol açacaktır.
İptali istenen kuralların uygulanmasından kaynaklanan ağır temel hak ihlallerinin bir an önce sona erdirilmesi ve daha ağır ve telafisi imkânsız sonuçlar doğurmasını engellemek amacıyla Anayasaya açıkça aykırı olan ve iptali istenen hükmün iptal davası sonuçlanıncaya kadar yürürlüğünün de durdurulması istenerek Anayasa Mahkemesine dava açılmıştır.
IV. SONUÇ VE İSTEM
27/12/2018 tarihli ve 7159 sayılı Karayolları Trafik Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’un; 10. maddesiyle değiştirilen 30/11/2017 tarihli ve 7062 sayılı Yüksek Seçim Kurulunun Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunun Geçici 1. maddesinin birinci fıkrasının ikinci cümlesinin, Anayasa’nın 67., 79. ve 138. maddelerine aykırı olduğundan iptaline ve uygulanması halinde giderilmesi güç ya da olanaksız zarar ve durumlar olacağı için, iptal davası sonuçlanıncaya kadar yürürlüğünün durdurulmasına karar verilmesine ilişkin istemimizi saygı ile arz ederiz.”
ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı : 2019/14
Karar Sayısı : 2019/16
Karar Tarihi : 14/3/2019
R.G. Tarih – Sayı : 26/3/2019 – 30726
İPTAL DAVASINI AÇAN: Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri Engin ALTAY, Özgür ÖZEL, Engin ÖZKOÇ ile birlikte 137 milletvekili
İPTAL DAVASININ KONUSU: 30/11/2017 tarihli ve 7062 sayılı Yüksek Seçim Kurulunun Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun’un geçici 1. maddesinin (1) numaralı fıkrasının 27/12/2018 tarihli ve 7159 sayılı Kanun’un 10. maddesiyle değiştirilen ikinci cümlesinin Anayasa’nın 67., 79. ve 138. maddelerine aykırılığı ileri sürülerek iptaline ve yürürlüğünün durdurulmasına karar verilmesi talebidir.
I. İPTALİ İSTENEN KANUN HÜKMÜ
7062 sayılı Kanun’un iptali talep edilen kuralın da yer aldığı geçici 1. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:
“(1) Mevcut Başkan ve Başkanvekili ile üyeler kalan görev sürelerini tamamlar. (Değişik cümle:27/12/2018-7159/10 md.) Kurul üyelerinden; 2019 yılında görevi sona ereceklerin yerine 2020 yılı Ocak ayında, 2022 yılında görevi sona ereceklerin yerine ise 2023 yılı Ocak ayında yenileme seçimi yapılır.”
II. İLK İNCELEME
1. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü hükümleri uyarınca Zühtü ARSLAN, Burhan ÜSTÜN, Engin YILDIRIM, Serdar ÖZGÜLDÜR, Serruh KALELİ, Recep KÖMÜRCÜ, Hicabi DURSUN, Celal Mümtaz AKINCI, Muammer TOPAL, M. Emin KUZ, Hasan Tahsin GÖKCAN, Kadir ÖZKAYA, Rıdvan GÜLEÇ, Recai AKYEL ve Yusuf Şevki HAKYEMEZ’in katılımlarıyla 13/2/2019 tarihinde yapılan ilk inceleme toplantısında dosyada eksiklik bulunmadığından işin esasının incelenmesine, yürürlüğü durdurma talebinin esas inceleme aşamasında karara bağlanmasına OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir.
III. ESASIN İNCELENMESİ
2. Dava dilekçesi ve ekleri, Raportör Taylan BARIN tarafından hazırlanan işin esasına ilişkin rapor, dava konusu kanun hükmü, dayanılan Anayasa kuralları ve bunların gerekçeleri ile diğer yasama belgeleri okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
A. İptal Talebinin Gerekçesi
3. Dava dilekçesinde özetle; dava konusu kuralla kanuni görev süreleri biten mevcut Yüksek Seçim Kurulu (YSK) başkan ve üyelerinin görev süresinin bir yıl uzatılarak 2019 yılı Mart ayında yapılacak yerel seçimlerin yönetim ve denetiminde görev almalarının sağlandığı, söz konusu kuralın bir seçim hükmü olması dolayısıyla Anayasa’nın 67. maddesinde yer alan seçim kanunlarında yapılan değişikliklerin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içinde yapılacak seçimlerde uygulanmayacağına ilişkin hükme aykırı olduğu, herhangi bir kamu yararı amacı gözetmeyen ve objektif hiçbir nedene dayanmayan düzenlemenin YSK’nın tarafsızlığını ve bağımsızlığını zedeleyici nitelik taşıdığı, seçimlerin dürüstlük içinde yapılmasının güvencesi olan bağımsız yargı denetimini ortadan kaldırdığı belirtilerek kuralın Anayasa’nın 67., 79. ve 138. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
B. Anayasa’ya Aykırılık Sorunu
4. Dava konusu kuralla YSK üyelerinden 2019 yılında görevi sona ereceklerin yerine 2020 yılı Ocak ayında, 2022 yılında görevi sona ereceklerin yerine ise 2023 yılı Ocak ayında yenileme seçimi yapılacağı öngörülmektedir.
5. Anayasa’nın 67. maddesinin birinci fıkrasında, vatandaşların kanunda gösterilen şartlara uygun olarak seçme, seçilme ve bağımsız olarak veya bir siyasi parti içinde siyasi faaliyette bulunma ve halkoylamasına katılma haklarına sahip olduğu belirtilmiş; ikinci fıkrasında, seçimlerin ve halkoylamasının serbest, eşit, gizli, tek dereceli, genel oy, açık sayım ve döküm esaslarına göre, yargı yönetimi ve denetimi altında yapılacağı hüküm altına alınmış, yedinci fıkrasında da seçim kanunlarında yapılan değişikliklerin, yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içinde yapılacak seçimlerde uygulanmayacağı kuralına yer verilmiştir.
6. Anayasa’nın 79. maddesinin, seçimlerin yargı organlarının genel yönetimi ve denetimi altında yapılacağını belirten birinci fıkrasından sonra YSK’nın görev ve yetkilerini düzenleyen ikinci fıkrasında “Seçimlerin başlamasından bitimine kadar, seçimin düzen içinde yönetimi ve dürüstlüğü ile ilgili bütün işlemleri yapma ve yaptırma, seçim süresince ve seçimden sonra seçim konularıyla ilgili bütün yolsuzlukları, şikâyet ve itirazları inceleme ve kesin karara bağlama” görevinin YSK’ya verildiği belirtilmiştir. Anılan maddenin dördüncü fıkrasında da YSK’nın oluşumu, üyelerinin seçimi ile başkan ve başkan vekilinin seçimi düzenlenmiş ve bu kapsamda “Yüksek Seçim Kurulu yedi asıl ve dört yedek üyeden oluşur. Üyelerin altısı Yargıtay, beşi Danıştay Genel Kurullarınca kendi üyeleri arasından üye tamsayılarının salt çoğunluğunun gizli oyu ile seçilir. Bu üyeler, salt çoğunluk ve gizli oyla aralarından bir başkan ve bir başkanvekili seçerler.” hükmüne yer verilmiştir.
7. Anayasa’nın 79. maddesinde YSK’nın oluşumu, görev ve yetkileri, kararlarının niteliği, üyeleri ile başkan ve başkan vekilinin seçilme usulü ile yedek üyelerinin hangi usule göre ayrılacağı detaylı bir şekilde düzenlenmesine rağmen üyelerin görev süresine dair bir hükme yer verilmemiştir. Anılan maddenin üçüncü fıkrasında YSK’nın görev ve yetkilerinin kanunla düzenleneceği ifade edilmiştir. Anayasa’nın 79. maddesinin YSK’ya ilişkin detaylı düzenlemeler içermesine rağmen bu maddede üyelerin görev süresine yer verilmemesi, bu hususun anayasal ilkelere aykırı olmamak kaydıyla kanun koyucunun takdirine bırakıldığını göstermektedir.
8. 7062 sayılı Kanun’un “Kurulun oluşumu” kenar başlıklı 4. maddesinde üyelerin görev süresi, tekrar seçilebilmeleri, yedek üyelerin belirlenmesi ile görev süresi biten üyelerin yerine yenilerinin seçilmesi usulü ve üyelerin geldikleri kurumlarla olan ilişkileri düzenlenmiştir. Bu maddenin (1) numaralı fıkrasında üyelerin altısının Yargıtay, beşinin Danıştay Genel Kurullarınca kendi üyeleri arasından gizli oyla ve üye tamsayılarının salt çoğunluğuyla seçileceği; (2) numaralı fıkrasında üyelerin görev süresinin altı yıl olduğu ve süresi biten üyelerin yeniden seçilebileceği, (5) numaralı fıkrasının ikinci cümlesinde de yeni üyelerin tamamının seçilmelerine kadar eski üyelerin görevlerine devam edecekleri hüküm altına alınmıştır.
9. İptali talep edilen kuralın gerekçesinde; YSK’nın bazı üyelerinin görev süresi 2019 yılı Ocak ayında sona ereceği için bu üyeler bakımından Ocak ayı içinde yenileme seçimlerinin yapılması gerektiği, 31 Mart 2019 tarihinde yapılacak mahallî idareler seçimlerinin başlangıç tarihinin 1 Ocak 2019 olması nedeniyle seçim takvimi başladıktan sonra üyelerin yarısından fazlasının değişmesinin Anayasa’nın 79. maddesinde vurgulanan seçimlerin düzen içinde yönetimi açısından sorun oluşturabileceği, YSK üyelerinin görev yaptıkları sürede seçim hukuku alanında uzmanlaştığı, mevcut üyelerin bilgi ve tecrübelerinden yararlanılmasında fayda görüldüğü, geçmiş dönemlerde de mevcut üyelerin bilgi ve tecrübelerinden faydalanmak amacıyla benzeri düzenlemelerin yasalaştırılarak YSK üyelerinin görev sürelerinin uzatıldığı ifade edilmiştir. Bu itibarla kuralın kamu yararına yönelik olmadığı söylenemez.
10. Kural 28/12/2018 tarihli ve 30639 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Kuralın, yürürlüğe girdiği tarihten yaklaşık üç ay sonra, 31 Mart 2019 Pazar günü yapılacak olan Mahallî İdareler Genel Seçimleri sürecinde YSK üyelerinin bir kısmının görevlerine devam etmesini sağlamak üzere düzenlendiği anlaşılmaktadır. Anayasa’nın 67. maddesinin yedinci fıkrasında “Seçim kanunlarında yapılan değişiklikler, yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içinde yapılacak seçimlerde uygulanmaz” hükmü yer almaktadır. Anayasa’nın 67. maddesinin yedinci fıkrasına uygunluğunun denetiminin yapılabilmesi için öncelikle kuralın anılan Anayasa hükmünde belirtilen anlamda bir seçim kanunu hükmü olup olmadığının tespiti gerekmektedir.
11. Anayasa'nın “Seçme, seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakları” başlığını taşıyan 67. maddesi İkinci Kısmın “Siyasi Haklar ve Ödevler” başlıklı Dördüncü Bölümünde yer almaktadır. Anayasa’nın bu bölümünde yer alan diğer maddelerde ise siyasi parti kurma, partilere girme ve partilerden ayrılma, siyasi partilerin uyacakları esaslar düzenlenmektedir. Anayasa’nın 67. maddesinde vatandaşların seçme ve seçilme, bağımsız olarak veya bir siyasi parti içinde siyasi faaliyette bulunma haklarının, seçim usul ve esaslarının, vatandaşların oy kullanabilmesi için gerekli olan yaş koşulunun, yurt dışındaki vatandaşların oy kullanabilmesinin sağlanmasının, oy kullanma yönünden askerlerin, hükümlülerin ve tutukluların durumlarının düzenlendiği görülmektedir. Maddenin altıncı fıkrasında da “Seçim kanunları, temsilde adalet ve yönetimde istikrar ilkelerini bağdaştıracak biçimde düzenlenir” denilmek suretiyle seçim kanunlarının genel amacı belirtilmiştir.
12. 2001 yılında yapılan Anayasa değişikliği ile 67. maddeye eklenenyedinci fıkranın “Konjonktürel değişikliklere seçim kanunları açısından yer verilmemesi amaçlanmıştır”şeklinde açıklanan gerekçesi de anılan fıkrada ifade edilen seçim kanunlarından ne anlaşılması gerektiğine ilişkin anlayışı ortaya koymaktadır. Buna göre anayasa koyucunun Meclis çoğunluğunu elinde bulunduran parti veya partilerin seçime bir yıl kala seçim sürecinde kendi lehlerine veya diğer parti ya da adayların aleyhine sonuç doğuracak biçimde değişiklikler yapılmasını öngören yasal düzenlemeleri Anayasa’nın 67. maddesinin yedinci fıkrası bağlamında seçim kanunuolarak nitelediği anlaşılmaktadır.
13. Yukarıda açıklanan anayasal hükümler ve gerekçeleri gözönünde bulundurulduğunda Anayasa’nın 67. maddesinin yedinci fıkrasında yer alan seçim kanunları ibaresi ile seçmen iradesinin seçim sonuçlarına yansımasına tesir edebilecek veya seçime katılanlardan bir kısmına herhangi bir şekilde avantaj ya da dezavantaj oluşturma sonucunu doğurabilecek veya seçim süreci ve sonucunu etkileyebilecek düzenlemelerin kastedildiği anlaşılmaktadır.
14. Bu çerçevede bir kuralın Anayasa’nın 67. maddesinin yedinci fıkrası bağlamında seçim kanunu hükmü olup olmadığı tespit edilirken muhtevası esas alınmalı, yalnızca kanunun adında geçen seçim, seçmen, siyasi parti gibi ibarelerden hareketle niteleme yapılmamalıdır. Başka bir ifadeyle kuralın içinde yer aldığı kanunun seçimlere ilişkin bazı hususları düzenlemesi, o kanunda yer alan kuralların tamamının anılan anayasal hüküm çerçevesinde seçim kanunu hükmü olması sonucunu doğurmamaktadır. Aynı şekilde seçimlerle ilgisiz kanunların içeriğinde de Anayasa’nın 67. maddesinin yedinci fıkrası bağlamında seçim kanunu hükmüniteliğinde kuralların yer alması mümkündür.
15. Dava konusu kuralın Anayasa’nın 67. maddesinin yedinci fıkrası bağlamında bir seçim kanunu hükmü olmadığı açıktır. Zira kural YSK üyelerinin mesleki teminatları ile görev ve yetkilerinde herhangi bir değişiklik içermemektedir. Kural Anayasa’ya uygun olarak seçilen ve görevlerini hâkimlerin bağımsızlığı ve tarafsızlığı ilkesine göre yerine getiren mevcut YSK üyelerinin görev sürelerinin bir yıl uzatılmasından ibarettir. Bu hâliyle kuralın seçim süreci ve sonucu üzerinde etki yaratma, dolayısıyla seçmen iradesinin anayasal ilkelere uygun olarak seçim sonucuna yansımasını etkileme ya da seçime katılanların bir kısmına avantaj veya dezavantaj oluşturma gibi bir fonksiyonunun olduğu söylenemez. Bu itibarla kural Anayasa’nın 67. maddesinin yedinci fıkrası anlamında bir seçim kanunu hükmü olarak nitelendirilemez.
16. Anayasa’nın 138. maddesinin birinci fıkrasında, hâkimlerin görevlerinde bağımsız oldukları, Anayasa’ya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdani kanaatlerine göre hüküm verecekleri; ikinci fıkrasında hiçbir organ, makam, merci veya kişinin yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hâkimlere emir ve talimat veremeyeceği, genelge gönderemeyeceği, tavsiye ve telkinde bulunamayacağı belirtilerek hukuk devleti olmanın zorunlu bir gereği olan yargı bağımsızlığı teminat altına alınmıştır.
17. Anayasa’nın 79. maddesine göre yedi asıl dört yedek üyeden oluşan YSK’nın üyelerinin altısı Yargıtay, beşi Danıştay Genel Kurullarınca kendi üyeleri arasından seçilmektedir. Bu kapsamda YSK, yargı bağımsızlığı ve hâkimlik teminatı güvencelerine sahip üyelerden oluşmaktadır. Seçimlerin başlamasından bitimine kadar, seçimin düzen içinde yönetimi ve dürüstlüğü ile ilgili bütün işlemleri yapma ve yaptırma, seçim süresince ve seçimden sonra seçim konularıyla ilgili bütün yolsuzlukları, şikâyet ve itirazları inceleme ve kesin karara bağlamakla görevli YSK’nın, her türlü baskı ve etkiden uzak olarak görev yapmasını sağlamak üzere Anayasa’da belirtilen yargı bağımsızlığı ve hâkimlik teminatına sahip olduğu açıktır. Nitekim 7062 sayılı Kanun’un 3. maddesinde de YSK’nın görevlerini yerine getirirken ve yetkilerini kullanırken bağımsız ve tarafsız olduğu belirtilmiş; hiçbir organ, makam, merci veya kişinin YSK’ya emir ve talimat veremeyeceği vurgulanmıştır.
18. Dava konusu kuralın yukarıda belirtilen gerekçesi gözetildiğinde kuralın getiriliş amacının seçimlerin düzen içinde yapılması olduğu anlaşılmaktadır. Mevcut YSK üyelerinin görev sürelerinin bir yıl uzatılmasını öngörmekten ibaret olan kuralın YSK’nın yürütme erkinin etkisinde kalmasına ve tarafsız karar alamamasına neden olması söz konusu olmayacağı gibi seçimlerin dürüstlüğü ile yargı bağımsızlığı ilkelerine aykırı bir yönü de bulunmamaktadır.
19. Açıklanan nedenlerle kural, Anayasa’nın 67., 79. ve 138. maddelerine aykırı değildir. İptal talebinin reddi gerekir.
IV. YÜRÜRLÜĞÜN DURDURULMASI TALEBİ
20. Dava dilekçesinde özetle dava konusu kuralların uygulanması hâlinde telafisi güç veya imkânsız zararlar doğabileceği belirtilerek yürürlüğünün durdurulmasına karar verilmesi talep edilmiştir.
30/11/2017 tarihli ve 7062 sayılı Yüksek Seçim Kurulunun Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun’un geçici 1. maddesinin (1) numaralı fıkrasının 27/12/2018 tarihli ve 7159 sayılı Kanun’un 10. maddesiyle değiştirilen ikinci cümlesine yönelik iptal talebi, 14/3/2019 tarihli ve E.2019/14, K.2019/16 sayılı kararla reddedildiğinden bu cümleye ilişkin yürürlüğün durdurulması talebinin REDDİNE 14/3/2019 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir.
V. HÜKÜM
30/11/2017 tarihli ve 7062 sayılı Yüksek Seçim Kurulunun Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun’un geçici 1. maddesinin (1) numaralı fıkrasının 27/12/2018 tarihli ve 7159 sayılı Kanun’un 10. maddesiyle değiştirilen ikinci cümlesinin Anayasa'ya aykırı olmadığına ve itirazın REDDİNE 14/3/2019 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
Başkan
Zühtü ARSLAN
Başkanvekili
Burhan ÜSTÜN
Engin YILDIRIM
Üye
Serdar ÖZGÜLDÜR
Serruh KALELİ
Recep KÖMÜRCÜ
Hicabi DURSUN
Celal Mümtaz AKINCI
Muammer TOPAL
M. Emin KUZ
Hasan Tahsin GÖKCAN
Kadir ÖZKAYA
Rıdvan GÜLEÇ
Recai AKYEL
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
Yıldız SEFERİNOĞLU