ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı : 2018/37
Karar Sayısı : 2018/64
Karar Tarihi : 31/5/2018
R.G. Tarih- Sayı : 30/6/2018
– 30464 (2. Mükerrer)
İPTAL DAVASINI AÇAN: Türkiye
Büyük Millet Meclisi üyeleri Engin ALTAY, Özgür ÖZEL, Engin ÖZKOÇ ile birlikte
124 milletvekili
İPTAL DAVASININ KONUSU: 1/2/2018
tarihli ve 7071 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Düzenlemeler Yapılması
Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabul Edilmesine Dair
Kanun’un;
A. Yok hükmünde olduğunun, Anayasa’nın Başlangıç’ı ile 2., 6.,
7., 11. ve 121. maddelerine aykırılığı ileri sürülerek tespitine,
B. Yok hükmünde olduğunun kabul edilmemesi hâlinde şekil
bakımından Anayasa’ya aykırılığı nedeniyle iptaline,
karar verilmesi talebidir.
I. İPTALİ İSTENEN KANUN HÜKÜMLERİ
İptali talep edilen 7071 sayılı Kanun şöyledir:
“OLAĞANÜSTÜ HAL KAPSAMINDA BAZI DÜZENLEMELER YAPILMASI
HAKKINDA KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMENİN DEĞİŞTİRİLEREK KABUL EDİLMESİNE DAİR KANUN
Kanun No. 7071
Kabul
Tarihi: 1/2/2018
BİRİNCİ BÖLÜM
Güvenlik ile İlgili Düzenlemeler
MADDE 1- 18/3/1924 tarihli ve 442 sayılı Köy Kanununa
aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
“GEÇİCİ MADDE 3- Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte güvenlik
korucusu olanlardan, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla;
a) 49 yaşını dolduranların görevleriyle ilişiği bu maddenin
yürürlüğe girdiği tarihten itibaren altı ay içinde kesilir ve bunlara önceden
peşin ödenmiş olan ücretin kalan günlere isabet eden tutarı geri alınmaz.
b) 44 yaşını doldurmuş ancak 50 yaşından gün almamış ve hizmet
süresi onbeş yıl ve üzeri olanlardan bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten
itibaren altı ay içinde başvuruda bulunanların görevleriyle ilişiği başvuru
tarihinden itibaren altı ay içinde kesilir ve bunlara önceden peşin ödenmiş
olan ücretin kalan günlere isabet eden tutarı geri alınmaz.
Birinci fıkra kapsamında ilişiği kesilenlere bu Kanunun ek 16 ncı
maddesinin birinci fıkrası uyarınca aylık bağlanır. Aylık miktarı hesaplanırken
onbeş yıldan daha az hizmeti olanlar için onbeş yıl esas alınır.
Birinci fıkra kapsamında ilişiği kesilenlerin yerine aynı yerleşim
biriminde görev yapmak üzere öncelikle ve sırasıyla varsa 30 yaşını doldurmamış
olmak kaydıyla çocuklarından birisi, yoksa kardeşlerinden birisi güvenlik
korucusu olarak görevlendirilebilir.
Birinci fıkranın (b) bendine göre ilişiği kesilen güvenlik
korucularına, ilişiklerinin kesildiği tarihi takip eden aybaşından 50 yaşından
gün alacakları tarihi takip eden aybaşına kadar olan ay sayısının, en son
aldıkları aylık ücretleri ile ilişiklerinin kesildiği tarihi takip eden
aybaşında bu Kanunun ek 16 ncı maddesi uyarınca bağlanan ilk aylıkları arasında
oluşan farkın yarısı ile çarpımı sonucu bulunacak tutarda tazminat defaten
ödenir. Verilecek tazminat tutarından herhangi bir vergi ve kesinti yapılmaz.”
MADDE 2- 26/6/1973 tarihli ve 1774 sayılı Kimlik Bildirme
Kanununun 2 nci maddesinin birinci fıkrasına “bekar odaları,” ibaresinden sonra
gelmek üzere “günübirlik kiralanan evler,” ibaresi eklenmiştir.
MADDE 3- 1774 sayılı Kanunun 15 inci maddesinin birinci
fıkrasında yer alan “2,” ibaresi yürürlükten kaldırılmıştır.
MADDE 4- 1774 sayılı Kanunun ek 1 inci maddesinin ikinci fıkrası
aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve aynı maddenin sonuna aşağıdaki fıkralar
eklenmiştir.
“Bu Kanunun 2 nci maddesinde sayılan özel veya resmi her türlü
konaklama tesisleri tüm kayıtlarını bilgisayarda günü gününe tutmak, genel
kolluk kuvvetlerinin bilgisayar terminallerine bağlanarak mevcut bilgi, belge
ve kayıtları genel kolluk kuvvetlerine anlık olarak bildirmek zorundadırlar.
İkinci fıkrada belirtilen genel kolluk kuvvetlerinin
terminallerine bağlanmayanlara onbin Türk Lirası, anlık veri göndermeyen veya
gerçeğe aykırı kayıt tutanlara beşbin Türk Lirası idari para cezası, mülki
idare amirlerince verilir. Bu fiillerin tekrarı halinde işletme ruhsatları
iptal edilir. Bu maddeye göre verilen idari para cezaları tebliğinden itibaren
bir ay içinde ödenir.
Bu Kanunun 2 nci maddesinde sayılan özel veya resmi her türlü
konaklama tesisleri, ikinci fıkrada belirtilen genel kolluk kuvvetlerinin
terminallerine bağlanmak için gerekli işlemleri bu maddenin yürürlüğe girdiği
tarihten itibaren iki ay içinde tamamlar.
Bu maddenin uygulanması ile görevi gereği bu verileri kullanan
kamu personelinin denetimine ilişkin usul ve esaslar İçişleri Bakanlığı
tarafından belirlenir.”
MADDE 5- 18/12/1981 tarihli ve 2565 sayılı Askeri Yasak
Bölgeler ve Güvenlik Bölgeleri Kanununun 27/A maddesinin birinci fıkrasına
“Türk Silahlı Kuvvetlerine” ibaresinden sonra gelmek üzere “veya Sahil Güvenlik
Komutanlığına” ibaresi eklenmiştir.
MADDE 6- 3/5/1985 tarihli ve 3194 sayılı İmar Kanununun 4 üncü
maddesinin ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Türk Silahlı Kuvvetlerine, Sahil Güvenlik Komutanlığına, Jandarma
Genel Komutanlığına ve Emniyet Genel Müdürlüğüne ait harekat, eğitim ve savunma
amaçlı yapılar için bu Kanun hükümlerinden hangisinin ne şekilde uygulanacağı
Millî Savunma Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı
tarafından müştereken belirlenir.”
MADDE 7- 4/4/1990 tarihli ve 3621 sayılı Kıyı Kanununun 3 üncü
maddesinin birinci fıkrasına “Türk Silahlı Kuvvetlerine” ibaresinden sonra
gelmek üzere “veya Sahil Güvenlik Komutanlığına” ibaresi eklenmiştir.
MADDE 8- 3621 sayılı Kanunun 6 ncı maddesinin dördüncü fıkrasının
(a) bendine “Sahil Güvenlik Komutanlığının faaliyetlerinin özelliği gereği
kıyıdan başka yerde yapılması mümkün olmayan Sahil Güvenlik Komutanlığı bağlısı
gemi/bot karakolları ve destek birimi binaları,” ibaresi eklenmiştir.
MADDE 9- 10/7/2003 tarihli ve 4925 sayılı Karayolu Taşıma
Kanununun 2 nci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “Türk Silahlı
Kuvvetlerine” ibaresi “Türk Silahlı Kuvvetleri, Jandarma Genel Komutanlığı,
Sahil Güvenlik Komutanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğüne” şeklinde
değiştirilmiştir.
MADDE 10- 10/12/2003 tarihli ve 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve
Kontrol Kanununun 44 üncü maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “Türk Silahlı
Kuvvetleri (Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı dahil)”
ibaresi “Türk Silahlı Kuvvetleri, Jandarma Genel Komutanlığı, Sahil Güvenlik
Komutanlığı” şeklinde değiştirilmiştir.
MADDE 11- 3/7/2005 tarihli ve 5393 sayılı Belediye Kanununun
75 inci maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
“Afet, kitlesel göç ve teröre maruz kalan yerleşim birimlerinin
belediyeleri ile bu Kanunun 45 inci maddesinin ikinci fıkrası gereğince
belediye başkanı veya başkan vekili görevlendirilen belediyelerde, vali veya
belediye başkanı, aksayan belediye hizmetinin başka bir belediye tarafından
yerine getirilmesini talep edebilir. Yardım istenilen belediye, meclis kararına
gerek olmaksızın İçişleri Bakanının izniyle bu talebi yerine getirebilir.”
İKİNCİ BÖLÜM
Millî Savunma ile İlgili Düzenlemeler
MADDE 12- 21/6/1927 tarihli ve 1111 sayılı Askerlik Kanununa
aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
“GEÇİCİ MADDE 54- 15 Temmuz 2016 tarihinde gerçekleştirilen darbe
teşebbüsü ve terör eylemi ile bu eylemin devamı niteliğindeki eylemlere, görevi
olmadığı halde mukavemet ederken şehit olanların kendinden olma erkek çocukları
ile aynı anne ve babadan kardeşlerinin tamamı hakkında, 10 uncu maddenin
birinci fıkrasının (9) numaralı bendinin (b) alt bendinin ikinci paragrafında
düzenlenen hükümler uygulanır. Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve
esaslar Millî Savunma Bakanlığınca belirlenir.”
MADDE 13- 27/7/1967 tarihli ve 926 sayılı Türk Silâhlı
Kuvvetleri Personel Kanununun 14 üncü maddesinin birinci ve üçüncü fıkralarına
aşağıdaki cümleler ile dördüncü fıkrasına “bir yıllık” ibaresinden sonra gelmek
üzere “(doğrudan Özel Kuvvetler Komutanlığı emrinde görev yapmak üzere subay
nasbedilenler için iki yıl)” ibaresi eklenmiştir.
“Doğrudan Özel Kuvvetler Komutanlığı emrinde görev yapmak üzere
subay nasbedilecek olanların yaş ve diğer giriş şartları Genelkurmay
Başkanlığının görüşü alınarak Millî Savunma Bakanlığınca belirlenir.”
“Doğrudan Özel Kuvvetler Komutanlığı emrinde görev yapmak üzere
subay nasbedilenlerin deneme süresi iki yıldır.”
MADDE 14- 926 sayılı Kanunun 15 inci maddesinin birinci
fıkrasına aşağıdaki cümle ve aynı maddeye aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
“Özel Kuvvetler Komutanlığı emrinde görev yapmak üzere muvazzaf
subaylığa nasbedilenler, doğrudan Özel Kuvvetler Komutanlığı emrine atanırlar.”
“Doğrudan Özel Kuvvetler Komutanlığında görev yapmak üzere subay
nasbedilenler sınıflarına bakılmaksızın Özel Kuvvetler Komutanlığında eğitime
tabi tutulurlar. Bu eğitimlerde sağlık nedenleri hariç olmak üzere başarı
gösteremeyenlerin Türk Silahlı Kuvvetleri ile ilişikleri kesilir ve aldıkları
aylıkları dışında Devletçe bunlara yapılan masraflar, kanuni faizleriyle
birlikte kendilerinden tahsil olunur. Sağlık nedenleri ile başarı
gösteremeyenler bir sonraki dönem eğitimine katılırlar. Bunlardan ikinci dönem
eğitimde de sağlık nedenleri ile başarı gösteremeyenler kuvvet
komutanlıklarınca sınıf ve rütbelerine uygun görevlere atanırlar. Doğrudan Özel
Kuvvetler Komutanlığında görev yapmak üzere subay nasbedilenlerden sonradan
Özel Kuvvetler Komutanlığı dışına atananlar, ayrıca sınıflarına ilişkin
eğitimlere tabi tutulurlar.”
MADDE 15- 926 sayılı Kanunun 68 inci maddesinin birinci
fıkrasının (b) bendine aşağıdaki cümle ile dördüncü fıkrasına “atandıkları
görevde bir yıllık” ibaresinden sonra gelmek üzere “(doğrudan Özel Kuvvetler
Komutanlığı emrinde görev yapmak üzere astsubay nasbedilenler için iki yıl)”
ibaresi ve aynı fıkraya aşağıdaki cümleler eklenmiştir.
“Doğrudan Özel Kuvvetler Komutanlığı emrinde görev yapmak üzere
astsubay nasbedilecek olanların yaş ve diğer giriş şartları Genelkurmay
Başkanlığının görüşü alınarak Millî Savunma Bakanlığınca belirlenir.”
“Doğrudan Özel Kuvvetler Komutanlığı emrinde görev yapmak üzere
astsubay nasbedilenlerin deneme süresi iki yıldır. Doğrudan Özel Kuvvetler
Komutanlığında görev yapmak üzere astsubay nasbedilenler sınıflarına
bakılmaksızın Özel Kuvvetler Komutanlığında eğitime tabi tutulurlar. Bu
eğitimlerde sağlık nedenleri hariç olmak üzere başarı gösteremeyenlerin Türk
Silahlı Kuvvetleri ile ilişikleri kesilir ve aldıkları aylıkları dışında
Devletçe bunlara yapılan masraflar, kanuni faizleriyle birlikte kendilerinden
tahsil olunur. Sağlık nedenleri ile başarı gösteremeyenler bir sonraki dönem
eğitimine katılırlar. Bunlardan ikinci dönem eğitimde de sağlık nedenleri ile
başarı gösteremeyenler kuvvet komutanlıklarınca sınıf ve rütbelerine uygun
görevlere atanırlar. Doğrudan Özel Kuvvetler Komutanlığında görev yapmak üzere
astsubay naspedilenlerden sonradan Özel Kuvvetler Komutanlığı dışına atananlar,
ayrıca sınıflarına ilişkin eğitimlere tabi tutulurlar.”
MADDE 16- 926 sayılı Kanuna aşağıdaki ek madde eklenmiştir.
“EK MADDE 36- Kriz veya harekât kaynaklı ihtiyaç durumlarında
kuvvet komutanlıklarının pilot ihtiyacının muvazzaf personel dışında harbe
hazır pilotlarla karşılanabilmesi maksadıyla; bu komutanlıklar bünyesinde pilot
olarak hizmet vermiş ve kendi istekleriyle görevden ayrılmış olanlar, uçuculuk
niteliklerini haiz olmak kaydıyla ilgili kuvvet komutanlığının teklifi ve Millî
Savunma Bakanlığının onayı ile ihtiyat pilot olarak görevlendirilebilirler.
İhtiyat pilotlara, belirli aralıklarla ayda üç işgününden kısa olmamak ve bir
sözleşme yılında toplam altmış işgününü geçmemek kaydıyla, belirlenecek hava
araçlarında ve bölgelerde görev uçuşu yaptırılır ve bu süre içinde ihtiyaca
göre tazeleme ve harbe hazırlığın devamı eğitimi verilir. İhtiyat pilot sayısı,
ilgili kuvvet komutanlığının önerisi ve Millî Savunma Bakanlığının uygun görüşü
üzerine Bakanlar Kurulunca belirlenir.
İhtiyat pilotlar, sözleşme ile ihtiyat pilot statüsüne alınırlar.
Bir tüzel kişilik tarafından istihdam edilenlerin sözleşmeleri, ihtiyat pilotun
yazılı rızası alınmak kaydıyla istihdam edildikleri tüzel kişilikle,
diğerlerinin sözleşmeleri ise kendileriyle yapılır. Tüzel kişilik ve/veya
gerçek kişilerle yapılan sözleşme, ilgili kuvvet komutanlığının teklifi ve
Millî Savunma Bakanlığının uygun görmesi halinde tek taraflı olarak
feshedilebilir.
İlgili kuvvet komutanlıkları tarafından eğitim veya görev amaçlı
uçuş yapacak olan ihtiyat pilotun uçuş süreleri ve uçuş görev süreleri, pilotun
görev yaptığı tüzel kişiliğe bildirilir. Uçuş görev süreleri ve uçuş süreleri
ilgili komutanlık ve Sivil Havacılık Genel Müdürlüğünün ilgili mevzuatında
belirtilen süreleri kapsar ve karşılıklı koordine ile düzenlenir.
Sosyal güvenliğe ilişkin olarak aşağıdaki hükümler uygulanır:
a) İhtiyat pilot olarak çalıştırılanlar hakkında 5510 sayılı
Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi hükmü uygulanır. Kamu
kurum ve kuruluşlarında çalışmaları sebebiyle yaşlılık veya emekli aylığı
kesilmiş olanlardan bu maddenin beşinci fıkrasının (d) bendi kapsamında
görevlendirilenler hariç olmak üzere herhangi bir sosyal güvenlik kurumundan
yaşlılık ve emekli aylığı alanlar hakkında 5335 sayılı Kanunun 30 uncu maddesi
hükümleri uygulanmaz.
b) İhtiyat pilotların hizmetleri, ilgili kuvvet komutanlığı
tarafından çalıştığı sürelerle sınırlı olarak bildirilir.
c) Bu kapsamda çalışanlar hakkında, emeklilik ve yaşlılık aylığı
alanlar hariç 5510 sayılı Kanunun 40 ıncı maddesinin ikinci fıkrasında yer alan
tablonun (13) numaralı sırasındaki hükümler uygulanır.
d) İhtiyat pilot olarak çalıştırılanlara 22/5/2003 tarihli ve 4857
sayılı İş Kanunu hükümleri uygulanmaz.
Mali hususlarda aşağıdaki hükümler uygulanır:
a) İhtiyat pilot olarak çalıştırılanlara, aylık görev süresi
içinde toplamda üç saati geçmemek üzere, ilgili kuvvet komutanlığınca kayıt
altına alınan her uçuş saati başına jet pilotları için (10.000), pervaneli
pilotları için (7.000) gösterge rakamının memur aylık katsayısı ile çarpımı
sonucu bulunacak tutarda uçuş tazminatı ödenir. Görev yapılan her gün için ise
jet pilotlarına (2.500), pervaneli pilotlarına (2.000) gösterge rakamının memur
aylık katsayısı ile çarpımı sonucu bulunacak tutarda ayrıca ödeme yapılır. Bir
saatten az uçuş süreleri için uçulan süreyle orantılı olarak ödeme yapılır. Bu
ödemeler, uçuşun gerçekleştiği ayı takip eden aybaşında yapılır.
b) İhtiyat pilot olarak çalıştırılanlara, aylık görev süresi
içinde ilgili komutanlıkça ihtiyaç duyulması halinde üç saatten fazla uçulan
her uçuş saati başına jet pilotları için (5.000), pervaneli pilotları için
(3.500) gösterge rakamının memur aylık katsayısı ile çarpımı sonucu bulunacak
tutarda toplu uçuş tazminatı her sözleşme yılının sonunda ödenir. Bu ödemenin
yapılmasında yıllık seksen saatten fazla uçuşlar dikkate alınmaz. Yıllık
sözleşme süresini tamamlamadan ayrılanlara toplu uçuş tazminatı ödenmez.
c) Bu kapsamda yapılan ödemelerden damga vergisi hariç herhangi
bir vergi kesintisi yapılmaz.
d) İlgili kuvvet komutanlığının talebi, ilgili kamu kurum veya
kuruluşunun muvafakati ve personelin rızası üzerine kamu kurum ve
kuruluşlarından görevlendirilen ihtiyat pilotlara bu madde kapsamında ödeme
yapılmaz. Ancak bu personelin ihtiyat pilot olarak komutanlık bünyesindeki uçuş
saatleri, tabi oldukları mevzuat uyarınca uçuş sürelerinde değerlendirilir.
e) İhtiyat pilotlara, bu maddede öngörülen ödemeler ile 10/2/1954
tarihli ve 6245 sayılı Harcırah Kanununa göre hak kazanılması halinde
yapılabilecek harcırah ödemeleri dışında ilgili kuvvet komutanlığınca herhangi
bir ödeme yapılmaz.
İhtiyat pilotların göreve çağrılma usulleri, tabi olacakları
disiplin hükümleri, sağlık yetenekleri, kıyafetleri, yapılacak sözleşmeler ile
diğer hususlar Millî Savunma Bakanlığınca çıkarılan yönetmelikle düzenlenir.”
MADDE 17- 31/7/1970 tarihli ve 1325 sayılı Millî Savunma
Bakanlığı Görev ve Teşkilâtı Hakkında Kanuna 2 nci maddesinden sonra gelmek
üzere aşağıdaki 2/A maddesi eklenmiştir.
“Askeri fabrikalar ve tersaneler
MADDE 2/A- Askeri fabrikalar ve tersaneler, üretim planlaması
çerçevesinde ve asli görevlerini aksatmamak kaydıyla genel yönetim kapsamındaki
kamu idarelerinden, kamu iktisadi teşebbüslerinden, yabancılar dahil gerçek ve
tüzel kişilerden sipariş almaya veya bunların ihtiyaçları için teklif vermeye,
bu siparişler ve teklifler sebebiyle her türlü ticari işlemlere girişmeye ve
gerektiğinde müşterek imalatta bulunmaya, atıl durumda olan tezgâh ve
ekipmanlarını kiralamaya yetkilidir. Bu faaliyetlerin icrasında, 30/5/1985
tarihli ve 3212 sayılı Silahlı Kuvvetler İhtiyaç Fazlası Mal ve Hizmetlerinin
Satış, Hibe, Devir ve Elden Çıkarılması; Diğer Devletler Adına Yurt Dışı ve
Yurt İçi Alımların Yapılması ve Eğitim Görecek Yabancı Personel Hakkında Kanun
hükümleri uygulanmaz. Bu kapsamda yürütülecek faaliyetlerle ilgili usul ve
esaslar Millî Savunma Bakanlığınca çıkarılan yönetmelikle belirlenir.”
MADDE 18- 1325 sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde
eklenmiştir.
“GEÇİCİ MADDE 8- 31/12/2020 tarihini geçmemek kaydıyla, emekli
subay ve astsubaylar Millî Savunma Bakanlığı ve bağlı birimlerinde personel ve
askeri öğrenci temin faaliyetine yönelik hizmetlerin yürütülmesi için
görevlendirilebilir. Bunlara görev yaptıkları her gün için (1.500) gösterge
rakamının memur aylık katsayısı ile çarpımı sonucu bulunacak tutarı geçmemek
üzere damga vergisi hariç herhangi bir vergi ve kesintiye tabi tutulmaksızın
ücret verilir. Bu kapsamda görevlendirilebilecek toplam personel sayısı üçyüzü
geçemez. Bu şekilde görevlendirileceklerin seçimi, nitelikleri, görev ve
yetkileri, verilecek ücretin tutarı ile bu maddenin uygulanmasına ilişkin diğer
hususlar Millî Savunma Bakanlığınca çıkarılan yönetmelikle düzenlenir.”
MADDE 19- 18/3/1986 tarihli ve 3269 sayılı Uzman Erbaş
Kanununa aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
“GEÇİCİ MADDE 4- Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte 7 nci
hizmet yılını tamamlamış ve 10 uncu hizmet yılını bitirmemiş olan uzman
erbaşlara, 15 inci maddedeki diğer şartları taşımaları kaydıyla bu maddenin
yayımı tarihinden itibaren yapılacak ilk astsubaylığa geçiş sınavına müracaat
hakkı verilir.”
MADDE 20- 21/4/2005 tarihli ve 5335 sayılı Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 30 uncu
maddesinin dördüncü fıkrasına aşağıdaki bent eklenmiştir.
“j) 27/7/1967 tarihli ve 926 sayılı Türk Silâhlı Kuvvetleri
Personel Kanununun ek 36 ncı maddesi kapsamında istihdam edilen ihtiyat
pilotlar ile Millî Savunma Bakanlığı ve bağlı birimlerinde personel ve askeri
öğrenci temin faaliyetine yönelik hizmetlerin yürütülmesi için görevlendirilen
emekli subay ve astsubaylar,”
MADDE 21- 18/10/2016 tarihli ve 6749 sayılı Olağanüstü Hal
Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek
Kabul Edilmesine Dair Kanunun 3 üncü maddesinin üçüncü fıkrasına aşağıdaki
cümle eklenmiştir.
“Ayrıca Askeri Yargıtay ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesi daire
başkanı ve üyeleri ile askeri hâkimlerin askeri rütbeleri, mahkûmiyet kararı
aranmaksızın alınır.”
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Çeşitli ve Son Hükümler
MADDE 22- 4/6/1937 tarihli ve 3201 sayılı Emniyet Teşkilat
Kanununa aşağıdaki ek madde eklenmiştir.
“EK MADDE 35- Emniyet Genel Müdürlüğü, adli süreçlerin
hızlandırılması amacıyla, siber suçlarla mücadele birimlerindeki adli bilişim
incelemeleri ve siber suç analizlerinde personel yetersizliği nedeniyle ihtiyaç
duyulan teknik personeli, bu madde kapsamında aynı anda çalıştırılacak toplam
personel sayısının beşyüzü aşmaması ve sözleşme süresinin 31/12/2020 tarihini
geçmemesi kaydıyla, 4/1/2002 tarihli ve 4734 sayılı Kamu İhale Kanununun 21
inci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde düzenlenen pazarlık usulüyle,
10/12/2003 tarihli ve 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanununun 27
nci maddesi, 28 inci maddesinin beşinci fıkrası ve 4734 sayılı Kanunun 62 nci
maddesinde belirtilen sınırlamalar ile aynı Kanunun ek 8 inci maddesinde
öngörülen uygun görüş alma şartına tabi olmaksızın, mali yılla sınırlı
yüklenme, ertesi yıla geçen yüklenme ve gelecek yıllara yaygın yüklenmelere
girişmek suretiyle hizmet alımı yoluyla temin edebilir.”
MADDE 23- 4/11/1981 tarihli ve 2547 sayılı Yükseköğretim
Kanununun ek 11 inci maddesinin onuncu fıkrasına aşağıdaki cümle eklenmiştir.
“Mahkeme tarafından kayyım atanıncaya kadar kurucu vakıf, Vakıflar
Genel Müdürlüğü tarafından yönetilir.”
MADDE 24- 2547 sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde
eklenmiştir.
“GEÇİCİ MADDE 73- Ek 11 inci maddenin onuncu fıkrasının yürürlüğe
girdiği tarihten önce faaliyet izni geçici olarak durdurulan vakıf
yükseköğretim kurumları ve bu kurumların kurucu vakıfları hakkında da aynı
fıkra hükümleri uygulanır.”
MADDE 25- 7/5/1987 tarihli ve 3359 sayılı Sağlık Hizmetleri
Temel Kanununun ek 3 üncü maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
“Sağlık Bakanlığı ve Millî Savunma Bakanlığınca müştereken
belirlenen yerlerde askerlik hizmetini yedek subay olarak yerine getirenler,
Devlet hizmeti yükümlülüğünü tamamlamış sayılır.”
MADDE 26- 25/8/1999 tarihli ve 4447 sayılı İşsizlik Sigortası
Kanununa aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
“GEÇİCİ MADDE 16- 31/12/2023 tarihine kadar uygulanmak üzere,
özelleştirme kapsamına alınan kuruluşlar dahil 233 sayılı Kanun Hükmünde
Kararname hükümlerine tabi iktisadi devlet teşekkülleri ve kamu iktisadi
kuruluşları ile bunların müesseseleri, bağlı ortaklıkları ve iştirakleri, mülga
18/6/1999 tarihli ve 4389 sayılı Bankalar Kanununa tabi faaliyeti devam eden
kamu bankaları, büyükşehir belediyeleri, belediyeler, il özel idareleri ve
bunlara ait tüzel kişilerin veya bunlara bağlı müstakil bütçeli ve kamu tüzel
kişiliğini haiz kuruluşların, Sosyal Güvenlik Kurumuna bağlı tahsil
dairelerince 6183 sayılı Kanun kapsamında takip edilen işsizlik sigortası prim
borçlarına karşılık, mülkiyeti bu idarelere ait ve üzerinde herhangi bir
takyidat bulunmayan taşınmazlardan Kurum tarafından uygun görülenler Sosyal
Güvenlik Kurumunun görevlendireceği üç temsilci ile taşınmazın bulunduğu
yerdeki defterdarlık tarafından görevlendirilecek iki temsilciden oluşan
komisyon tarafından ve gerektiğinde bilirkişi mütalaası alınmak suretiyle
takdir edilecek değeri üzerinden, borçlu kurumun da uygun görüşü alınarak Kurum
bütçesinin gelir ve gider hesaplarıyla ilişkilendirilmeksizin Kurumca satın
alınabilir.
Bu idarelerin satın alınan taşınmazlarının tapu işlemlerine esas
olan ve birinci fıkrada belirtilen şekilde tespit edilen değerine eşit tutarda
Kuruma ait olan ve Sosyal Güvenlik Kurumuna bağlı tahsil dairelerince 6183
sayılı Kanun kapsamında takip edilen işsizlik sigortası prim borcu, satın alma
işlemi sonuçlandığında Sosyal Güvenlik Kurumunca terkin edilir.
Bu madde hükümleri, birinci fıkrada sayılan kuruluşlar dışında
kalan, borcunu ödemede çok zor duruma düştüğü Sosyal Güvenlik Kurumuna bağlı
denetim elemanlarının inceleme raporu ile tespit edilen ve Sosyal Güvenlik
Kurumuna bağlı tahsil dairelerince 6183 sayılı Kanun kapsamında takip edilen
işsizlik sigortası prim borcu bulunan diğer mükelleflerin (tüzel kişiliği
bulunanların ortaklarına ait olanlar dahil) taşınmazları için de uygulanabilir.
Bu madde uyarınca Kurum tarafından satın alınan taşınmazlardan,
Maliye Bakanlığınca kamu hizmetlerinde kullanılmak veya gerektiğinde genel
hükümlere göre değerlendirilmek üzere talep edilenler, Kurum Yönetim Kurulunun
uygun görüşü ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı onayıyla bedeli karşılığında
Hazineye devredilir.
Devir bedeli; bu madde uyarınca satın alınan taşınmazlar için
satın alma bedeli, satın alma tarihinden altı ay geçtikten sonra devir halinde
satın alınan bedele geçen sürede yeniden değerleme oranı kadar artış yapılmak
suretiyle belirlenir. Devir bedeli Fona aktarılır.
Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Sosyal Güvenlik
Kurumu ve Kurum tarafından müştereken belirlenir.”
MADDE 27- 29/6/2001 tarihli ve 4706 sayılı Hazineye Ait
Taşınmaz Malların Değerlendirilmesi ve Katma Değer Vergisi Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanunun ek 2 nci maddesinin beşinci fıkrasında yer alan “bu
maddenin yürürlüğe girdiği tarihten” ibaresi “18/4/2013 tarihinden” şeklinde
değiştirilmiş, aynı fıkraya “kullanma izni bedeli” ibaresinden sonra gelmek
üzere “ile mevcut tesisle proje bütünlüğü bulunan ve izinsiz kullanılan alanlar
için ön izin verilmesi, irtifak hakkı tesis edilmesi ve/veya kullanma izni
verilmesi halinde ecrimisil ve katılım payı” ibaresi eklenmiş, altıncı
fıkrasının ikinci cümlesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve bu cümleden sonra
gelmek üzere aşağıdaki cümle eklenmiştir.
“İhale sonucunda en yüksek teklifte bulunan yatırımcıdan katılım
payı tahsil edilerek kırkdokuz yıl süreyle bağımsız ve sürekli nitelikli
irtifak hakkı tesis edilir ve/veya kullanma izni verilir.” “Yatırımın
tamamlanması sonrasında irtifak hakkı ve/veya kullanma izni Ulaştırma,
Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığının uygun görüşü ve Bakanlığın izni ile
devredilebilir.”
MADDE 28- 4706 sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde
eklenmiştir.
“GEÇİCİ MADDE 20- Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce
Hazinenin özel mülkiyetindeki veya Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki
taşınmazlar üzerinde tersane, tekne imal ve çekek yeri (yat çekek yeri hariç)
yatırımı yapılmak amacıyla lehine irtifak hakkı tesis edilen ve/veya adına
kullanma izni verilen yatırımcılar tarafından Bakanlığa başvurulması ve bu
Kanunun ek 2 nci maddesinin beşinci fıkrasında belirtilen şartların yerine
getirilmesi halinde yeni sözleşme düzenlenmek suretiyle bu yatırımcılar lehine
bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren geçerli olmak üzere irtifak
hakkı ve/veya kullanma izni bedeli alınmaksızın toplam yıllık hasılattan binde
bir oranında pay alınarak kırk dokuz yıl süreli bağımsız ve sürekli nitelikli
irtifak hakkı tesis edilir ve/veya kullanma izni verilir. Yatırımın
tamamlanması sonrasında irtifak hakkı ve/veya kullanma izni Ulaştırma,
Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığının uygun görüşü ve Bakanlığın izni ile
devredilebilir.
Bu Kanunun ek 2 nci maddesinin beşinci fıkrası kapsamında
yatırımcılardan 18/4/2013 tarihinden sonraki dönem için tahsil edilmiş olan
ecrimisiller alınacak hasılat paylarından mahsup edilir.”
MADDE 29- 4/1/2002 tarihli ve 4734 sayılı Kamu İhale
Kanununun 11 inci maddesinin birinci fıkrasına aşağıdaki bent ve aynı maddeye
aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
“g) Terör örgütlerine iltisakı yahut bunlarla irtibatı olduğu
Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından bildirilen gerçek ve tüzel kişiler ile bu
kapsamda olduğu Millî İstihbarat Teşkilatı Müsteşarlığı tarafından bildirilen
yurt dışı bağlantılı gerçek ve tüzel kişiler.”
“Birinci fıkranın (g) bendi kapsamındaki bildirimlere ilişkin usul
ve esaslar Bakanlar Kurulunca belirlenir. Söz konusu bent kapsamında olduğu
tespit edilen istekliler ihale dışı bırakılır, ancak bunların teminatları
hakkında dördüncü fıkrada yer alan hüküm uygulanmaz. Aynı bent kapsamındaki
işlemlerin yürütülmesinde görev alan kamu görevlilerinin, yaptıkları iş ve
işlemler nedeniyle hukukî, idari, mali ve cezai sorumluluğu doğmaz. Söz konusu
bent hükümlerine göre yürütülen faaliyetler çerçevesinde elde edilen bilgi ve
kayıtları, hukuka aykırı olarak kullanan, bir başkasına veren, yayan veya ele
geçiren kişi, 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu hükümlerine
göre cezalandırılır.”
MADDE 30- 4734 sayılı Kanuna aşağıdaki ek madde eklenmiştir.
“Kamu alımlarının bölgesel kalkınma ve teknolojik gelişme amaçlı
kullanımı
EK MADDE 9- Mal alımlarının; bölgesel kalkınmanın sağlanması,
stratejik sektörlerin ve teknoloji transferine dayalı yerli üretimin
geliştirilmesi, proje bazlı yatırımlar ile araştırma, geliştirme ve
yenilikçiliğin teşvik edilmesi amaçlarına yönelik olarak temin edilmesi halinde bu madde hükümleri uygulanır.
İhtiyaçlar, ilan yapılmak ya da davet edilmek suretiyle bir veya
birden fazla alım kapsamında, bir veya daha fazla istekliden süre, miktar ya da
kısımlar bakımından bölünerek de karşılanabilir. İhtiyacın özelliğine göre
teknik şartlar, maliyet ile performans kriterleri ve sözleşme koşulları
müzakere edilebilir ve gerekli hallerde idareler ile istekliler arasında
işbirliği yapılabilir.
Yerli üretim yapma şartı ile yerli katkı şartının öngörüldüğü
alımlarda bu şartların nasıl yerine getirileceğine ilişkin hususlara dokümanda
yer verilir.
Bu madde kapsamındaki mal alımları, sadece yurtiçinde üretilen
malları teklif eden isteklilerin veya bölgesel kalkınma programı uygulanan
illerde üretilen malları teklif eden isteklilerin katılımına açık
gerçekleştirilebilir. Yurtiçinde üretilen malları teklif eden isteklilerin
katılımına açık olan mal alımlarında, bölgesel kalkınma programı uygulanan
illerde üretilen malları teklif eden istekliler lehine %15 oranına kadar fiyat
avantajı sağlanabilir.
Mal alımlarında, ihtiyacın belli kısmının yüklenici tarafından,
bölgesel kalkınma programı uygulanan illerde üretim yapan veya faaliyet
gösteren diğer gerçek veya tüzel kişilerden tedarik edilmesi veya sağlanması
yönünde dokümanda düzenleme yapılabilir.
Stratejik sektörlerde ve yurtiçinde üretimi bulunmayan veya
sınırlı bulunan orta-yüksek ve yüksek teknoloji transferine dayalı yerli
üretimin geliştirilmesi, araştırma, geliştirme ve yenilikçiliğin teşvik
edilmesi, bölgesel kalkınmanın sağlanması amaçlarına ve proje bazlı yatırımlara
yönelik mal alımlarında yerli üretim, yerli katkı, yatırım, istihdam, ihracat
ve teknoloji transferi gibi şartların bir veya birkaçının yerine getirilmesi ve
ayrıca maliyet ve performans kriterlerinin karşılanması şartıyla alım garantisi
verilebilir. Ayrıca, Millî Eğitim Bakanlığının eğitim ve öğretime yönelik bilgi
ve iletişim teknolojilerine ilişkin mal ve hizmet alımlarında da alım garantisi
verilebilir.
Bölgesel kalkınma programları kapsamında Devlet Malzeme Ofisi,
idarelerin ihtiyaçlarını ana statüsünde yer alan mallarla sınırlı kalmaksızın
temin edebilir ve bu alımlarda bu Kanunun 3 üncü maddesinin (g) bendinde yer
alan parasal limit iki kat olarak uygulanır.
Bu madde kapsamında yapılacak alımlara ilişkin; alım yapacak
idareler, alım yapılacak ürünler, alım garantisi verilecek ürünler ve garanti
süreleri, ürünün yerli katkı oranı, uygulanacak fiyat avantajı oranı ve süresi,
yüklenme süresi, miktar, parasal limitler, alım yöntem ve kuralları, fiyat
farkı, iş artışı ve eksilişi ile sözleşmeye ilişkin hususları da kapsayan
uygulama usul ve esasları ile sınırlamalar Bakanlar Kurulu kararı ile
belirlenir.
Bu madde kapsamında yapılacak alımlarda, ceza, ihalelerden
yasaklama ve sonuç bildirimine ilişkin hükümleri hariç olmak üzere bu Kanun ve
4735 sayılı Kanun hükümleri ile ilgili mevzuatında yüklenmeyle ilgili süre,
konu ve diğer sınırlamalar uygulanmaz.
Diğer kanunlarda yer alan kamu alım garantisi ile ilgili
sınırlamalar ve şartlar, bu madde kapsamında kamu alım garantisi yoluyla
yapılacak alımlarda uygulanmaz. Aynı şekilde bu maddede yer alan kamu alım
garantisi ile ilgili hükümler, diğer kanunların kamu alım garantisi ile ilgili
hükümlerinin uygulanmasına engel teşkil etmez.”
MADDE 31- 19/10/2005 tarihli ve 5411 sayılı Bankacılık
Kanununun 134 üncü maddesinin beşinci fıkrasının son cümlesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiş ve aynı maddeye aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
“Ticarî ve iktisadî bütünlük oluşturulmasına karar verilmesinden
itibaren iki yıl içerisinde ticarî ve iktisadî bütünlük oluşturan varlıklar ile
ilgili işletmelere ait menkul, gayrimenkul ve her türlü hak ve alacaklar ile
üçüncü kişiler nezdindekiler de dahil nakit varlıklarının imtiyazlı alacaklılar
dâhil üçüncü kişiler tarafından haczi, muhafaza altına alınması ve satışı talep
edilemez, mahcuzların maliklerinin iflasına karar verilemez, ilgili takyidatlar
hakkında zamanaşımı ve hak düşürücü süreler işlemez.”
“Temettü hariç ortaklık hakları ile yönetim ve denetimi Fon
tarafından devralınan şirketler veya Fon iştiraklerince alınan tescile tabi tüm
kararlar, yönergeler, sirküler ile imza beyannameleri Fonun talebi üzerine
noter onayı şartı aranmaksızın ticaret sicil müdürlüklerince vergi, resim ve
harca tabi olmaksızın resen tescil ve ilan edilir.”
MADDE 32- 18/10/2012 tarihli ve 6356 sayılı Sendikalar ve
Toplu İş Sözleşmesi Kanununun 63 üncü maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“(1) Karar verilmiş veya başlanmış olan kanuni bir grev veya
lokavt; genel sağlığı veya millî güvenliği, büyükşehir belediyelerinin şehir
içi toplu taşıma hizmetlerini, bankacılık hizmetlerinde ekonomik veya finansal
istikrarı bozucu nitelikte ise Bakanlar Kurulu bu uyuşmazlıkta grev ve lokavtı
altmış gün süre ile erteleyebilir. Erteleme süresi, kararın yayımı tarihinde
başlar.”
MADDE 33- 27/6/1989 tarihli ve 375 sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamenin ek 16 ncı maddesinin birinci fıkrasının ikinci cümlesine “Ancak,”
ibaresinden sonra gelmek üzere “bu kişilere kayyım sıfatıyla Tasarruf
Mevduatı Sigorta Fonu tarafından yönetilen şirketlerde yapılacak
görevlendirmeler dolayısıyla Fon Kurulunca belirlenecek tutarda yapılacak
ödemeler ile” ibaresi eklenmiştir.
TMSF’nin kayyım olarak atandığı şirketlerin kefaleti
MADDE 34- (1) Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunun kayyım olarak
atandığı şirketlerde, şirketin doğrudan veya dolaylı borçlarının ödenmesi için
öncelikle şirket lehine kefil olan ve şahsi malvarlığı değerlerine kayyım
atanmamış ortak, yönetici veya üçüncü gerçek veya tüzel kişilerin malvarlığına
müracaat edilir. Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu, bu kapsamda şirket borçlarının
ödenmesi ya da şirket sermaye ihtiyacının karşılanmasını teminen öncelikle
şahsi malvarlığı değerlerine kayyım atanmamış kefillerin varlıklarına müracaat
edilmek kaydıyla kefillerin varlıklarının doğrudan veya ticari ve iktisadi
bütünlük yoluyla satılması konusunda yetkilidir.
(2) Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunun kayyım olarak atandığı
şirketlerin, müşterek müteselsil borçluluğu kapsayan kefaletler dahil, kefil
olduğu borçlarda ise kayyımlık kararının devamı süresince borcun öncelikle asıl
borçludan ya da diğer kefillerden tahsili yoluna gidilir.
(3) 694 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile bu maddenin birinci
fıkrasında yapılan değişiklik hükümleri, 694 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin
yayımlandığı tarih itibarıyla başlatılmış olan takip ve tahsil işlemleri
hakkında da uygulanır.
MADDE 35- Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
MADDE 36- Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.”
II. İLK İNCELEME
1. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü hükümleri uyarınca Zühtü ARSLAN,
Burhan ÜSTÜN, Engin YILDIRIM, Serruh KALELİ, Osman Alifeyyaz PAKSÜT, Recep
KÖMÜRCÜ, Hicabi DURSUN, Celal Mümtaz AKINCI, Muammer TOPAL, M. Emin KUZ, Hasan
Tahsin GÖKCAN, Kadir ÖZKAYA, Rıdvan GÜLEÇ, Recai AKYEL ve Yusuf Şevki
HAKYEMEZ’in katılımlarıyla 28/3/2018 tarihinde yapılan ilk inceleme
toplantısında, dosyada eksiklik bulunmadığından işin esasının incelenmesine
OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir.
III. ESASIN İNCELENMESİ
2. Dava dilekçesi ve ekleri, Raportör Fatih ŞAHİN
tarafından hazırlanan işin esasına ilişkin rapor, dava konusu Kanun, dayanılan
Anayasa kuralları ve bunların gerekçeleri ile diğer yasama belgeleri okunup
incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
A. Kanun’un Yok Hükmünde Olduğunun Tespiti Talebinin İncelenmesi
3. Dava dilekçesinde özetle; dava konusu Kanun’un olağanüstü hâl
kanun hükmünde kararnamesinin (OHAL KHK’sı) onaylanmasından ibaret olduğu, OHAL
KHK’sı ile olağanüstü hâlle ilgisi olmayan, olağanüstü hâlin gerekli kılmadığı
konularda, olağanüstü hâlin kapsamını ve süresini aşan düzenlemelerin
öngörüldüğü, yürürlükteki kanunlarda genel ve sürekli nitelikte değişiklikler
yapıldığı, olağanüstü hâl döneminde temel hak ve özgürlüklerin sınırlanması
veya durdurulması hâllerinin kanunla düzenlenmesi gerektiği hâlde OHAL KHK’sı
ile hükme bağlandığı, bu nedenlerle Cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan
Bakanlar Kuruluna tanınan olağanüstü hâllerle ilgili ve sınırlı düzenleme yapma
yetkisinin aşıldığı ve yasama yetkisinin gasp edildiği, OHAL KHK’sında yer alan
hükümlerin tamamının Bakanlar Kurulu üyelerince okunmadan ve söz konusu
düzenlemelerin hazırlanmasından önce imzalandığı, bu itibarla Cumhurbaşkanının
başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulunun iradesinin oluşmadığı, Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzüğü’nün (İçtüzük) öngördüğü otuz günlük süre içinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulunda görüşülmemesi sebebiyle OHAL
KHK’sının bu niteliğini yitirdiği, anılan süreden sonra görüşülüp karara
bağlanmasının ise niteliğini kaybetmiş olan OHAL KHK’sını geçerli hâle
getirmeyeceği, OHAL KHK’sının Meclis kararı ile onaylanması gerekirken kanunla
onaylanmasının yasama yetkisinin gaspı sonucunu doğurduğu belirtilerek Kanun’un
Anayasa’nın Başlangıç’ı ile 2., 6., 7., 11. ve 121. maddelerine aykırı olduğu
ve öncelikle yokluğunun tespitine karar verilmesi gerektiği ileri sürülmüştür.
4. Anayasa’nın 87. maddesinde kanun koymak, değiştirmek ve
kaldırmak, TBMM’nin görev ve yetkileri arasında sayılmış; 89. maddesinde de
Cumhurbaşkanının TBMM’ce kabul edilen kanunları onbeş gün içinde yayımlayacağı,
yayımlanmasını uygun bulmadığı kanunları ise bir daha görüşülmek üzere aynı
süre içinde TBMM’ye geri göndereceği belirtilmiştir.
5. Kanun tasarı ve tekliflerinin TBMM’de görüşülerek kabul
edilmesi, söz konusu tasarı veya teklifin kanunlaşması sonucunu doğurmakta; bir
başka deyişle TBMM’nin tasarı ve teklifin kabulü yönündeki iradesi, kanunun
varlık kazanması için gerekli ve yeterli bulunmaktadır. Cumhurbaşkanının bir
kanunu yayımlaması, TBMM’nin bu yöndeki kabulü ile vücut bulan kanuna yeniden
varlık sağlamadığı gibi bir daha görüşülmek üzere TBMM’ye geri göndermesi de
kanunun varlığını ortadan kaldırmamaktadır. Belirtilen nedenle Cumhurbaşkanının
kanunu yayımlama iradesi ve kanunun Resmî Gazete’de yayımlanması, kanunun
aleniyet kazanması ve yürürlüğe girmesi bakımından önem taşımaktadır.
6. Bir normun yokluğu, hukuk dünyasında hiç doğmamış
olduğunun ifadesidir. Normun varlığı ise, o normun yürürlüğe girmesine ve
uygulanmasına bağlı bulunmamaktadır. Varlık, yürürlük ve uygulanma kavramları
birbirinden farklı olup varlık, bir normun hukuk âleminde vücut
bulmasını ifade etmektedir. Kanunlar bakımından yokluk, parlamento iradesinin
bulunmaması gibi durumlarda, başka bir ifadeyle bir normun varlığının zorunlu
koşulları bulunmadığı takdirde söz konusu olabilecektir.
7. Yokluktan farklı olan hukuka aykırılık hâli ise hukuk
âleminde var olan normun, hukukun öngördüğü usul ve esaslar çerçevesinde
çıkarılmaması anlamını taşımaktadır. Hukuka aykırılık hâli ne kadar ağır ve
açık olursa olsun bir normun hukuka aykırı olması, zorunlu koşullarının
bulunması suretiyle var olan o normun yokluğu sonucunu doğurmaz. Bu nedenle
kanunların veya kanun hükümlerinin Anayasa’ya uygunluk denetimi kapsamında
incelenmesi gereken hususlarda Anayasa’ya aykırılığının tespiti, ilgili kanun
veya kanun hükümlerinin yokluğunu değil iptalini gerekli kılar.
8. Dava dilekçesinde Kanun’un Anayasa’ya aykırılığı yolunda
ileri sürülen hususlar ile Kanun’da yer alan düzenlemelerin niteliği, Kanun’un
varlık kazanmasını imkânsız kılan hâller kapsamına girmediğinden, söz konusu
kuralların Anayasa’ya uygunluk denetimi kapsamında incelenmesini ve bu inceleme
neticesinde varılacak sonuca göre ilgili kuralın iptalini ya da iptal talebinin
reddini gerekli kılmaktadır.
9. Açıklanan nedenlerle, Kanun’un yok hükmünde olduğunun
tespiti talebinin reddi gerekir.
Zühtü ARSLAN, Kadir ÖZKAYA ve Yusuf Şevki HAKYEMEZ bu sonuca
farklı gerekçeyle katılmışlardır.
B. Kanun’un Şekil Bakımından Anayasa’ya Aykırı Olduğu Gerekçesiyle
İptali Talebinin İncelenmesi
10. Dava dilekçesinde özetle; OHAL KHK’larının, TBMM’de
görüşülmesi için İçtüzük’te öngörülen otuz günlük sürenin bitiminin ardından
dava konusu Kanun’a dayanak teşkil eden OHAL KHK’sının TBMM’ce kabul
edilmesinin eylemli İçtüzük değişikliği niteliğinde olduğu ve İçtüzük’ün
değiştirilmesine ilişkin Anayasa ve İçtüzük’te yer alan usul hükümlerine
uyulmadığı, öte yandan Kanun’un doğrudan uygulanabilir şekildeki Anayasa
hükümlerine aykırı düzenlemeler içermesi nedeniyle maddi anlamda Anayasa
değişikliği niteliğinde olduğu ve Anayasa değişiklikleri için özel olarak
Anayasa’da öngörülmüş teklif ve oylama çoğunluğu ile iki kez görüşme
koşullarının yerine getirilmediği belirtilerek Kanun’un şekil bakımından
Anayasa’ya aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
11. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluş
ve Görevleri Hakkında Kanun’un 43. maddesi uyarınca Kanun ilgisi nedeniyle
Anayasa’nın 148. maddesi yönünden de incelenmiştir.
12. Kanunların esas bakımından Anayasa’ya uygunluk denetimi;
kanunun içeriği, bir başka ifadeyle kanunun maddi hukuk dünyasında yarattığı
değişiklik bakımından Anayasa’ya uygun olup olmadığını ifade etmektedir. Şekil
bakımından uygunluk ise teklif ve tasarıların kanunlaşabilmesi için, diğer bir
anlatımla maddi olarak varlık kazanabilmesi için Anayasa’da öngörülen usullere
uyulup uyulmadığının denetimini ifade etmektedir.
13. Anayasa’nın 148. maddesinin ikinci fıkrasında, kanunların
şekil bakımından denetlenmesinin son oylamanın öngörülen çoğunlukla yapılıp
yapılmadığı hususu ile sınırlı olduğu hükme bağlanmıştır.
14. Anayasa’nın 148. maddesinin gerekçesinde de Genel Kurul
tarafından yapılan son oylamadan önce vücut bulan şekil bozukluklarını Genel
Kurulun bildiği veya bilmesi gerektiğinin varsayıldığı belirtilerek son oylamadan
önce yapılan şekil bozukluklarının iptale neden olamayacağı ifade edilmiş ve “Genel
Kurulun oylama yapıp kanunu kabul etmesi, şekil bozukluğunu, o kanunu kabul
etmemek için yeterli neden saymadığı yolunda bir irade tecellisidir. En büyük
organ genel kuruldur. Onun iradesi hilafına bir sonuç çıkarmak hukukun ana
esaslarına aykırı düşer. Bu nedenle son oylamadan önceki şekil bozuklukları,
iptal sebebi sayılmamıştır.” denilmiştir.
15. Anayasa’nın 148. maddesinin açık hükmü ve gerekçesi
karşısında kanunların şekil bakımından denetiminde, son oylamanın öngörülen
çoğunlukla yapılıp yapılmadığından başka bir hususun esas alınmasına ve bu
suretle kanunların şekil bakımından denetimlerinin yapılabilmesine imkân
bulunmamaktadır.
16. Anayasa’nın “Toplantı ve karar yeter sayısı” başlıklı
96. maddesinde, ”Türkiye Büyük Millet Meclisi, yapacağı seçimler dahil
bütün işlerinde üye tamsayısının en az üçte biri ile toplanır. Türkiye Büyük
Millet Meclisi, Anayasada başkaca bir hüküm yoksa toplantıya katılanların salt
çoğunluğu ile karar verir; ancak karar yeter sayısı hiçbir şekilde üye
tamsayısının dörtte birinin bir fazlasından az olamaz” denilmektedir. Bu
çerçevede TBMM’nin bütün işlerinde üye tamsayısının en az üçte biri olan 184
milletvekiliyle toplanması, toplantıya katılanların salt çoğunluğuyla karar
vermesi ve karar yeter sayısının hiçbir şekilde üye tamsayısının dörtte birinin
bir fazlası olan 139 milletvekilinden az olmaması gerekmektedir.
17. Kanun’un görüşülmesine ilişkin TBMM Genel Kurul tutanaklarının
incelenmesinden KHK’nın tümü üzerindeki oylamanın açık oylama yöntemiyle
yapıldığı ve kullanılan 266 oyun 236’sının kabul, 30’unun ret olduğu ve son
oylamanın Anayasa’nın 96. maddesinde öngörülen çoğunlukla yapıldığı
anlaşıldığından, Anayasa’nın 148. maddesine aykırılık bulunmamaktadır.
18. Öte yandan dava dilekçesinde yer alan diğer Anayasa’ya
aykırılık iddialarının Kanun’un şekil bakımından denetimini gerektirmesi, bu
denetimin ise son oylamanın öngörülen çoğunlukla yapılıp yapılmadığı hususuyla
sınırlı olması nedeniyle söz konusu aykırılık iddialarının incelenmesi Anayasa
Mahkemesinin denetim yetkisi kapsamı dışında kalmaktadır.
19. Açıklanan nedenlerle, son oylamasının Anayasa’da
öngörülen çoğunlukla yapıldığı açık olan Kanun, Anayasa’nın 148. maddesine
aykırı değildir. Şekil bakımından iptal talebinin reddi gerekir.
IV. HÜKÜM
1/2/2018 tarihli ve 7071 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı
Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek
Kabul Edilmesine Dair Kanun’un;
A. Yok hükmünde olduğunun tespiti talebinin REDDİNE,
B. Şekil bakımından Anayasa’ya aykırı olmadığına ve iptal
talebinin REDDİNE,
31/5/2018 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
Başkan
Zühtü ARSLAN
|
Başkanvekili
Burhan ÜSTÜN
|
Başkanvekili
Engin YILDIRIM
|
Üye
Serdar ÖZGÜLDÜR
|
Üye
Serruh KALELİ
|
Üye
Osman
Alifeyyaz PAKSÜT
|
Üye
Recep
KÖMÜRCÜ
|
Üye
Nuri NECİPOĞLU
|
Üye
Hicabi DURSUN
|
Üye
Celal Mümtaz
AKINCI
|
Üye
Muammer TOPAL
|
Üye
M. Emin KUZ
|
Üye
Hasan Tahsin
GÖKCAN
|
Üye
Kadir ÖZKAYA
|
Üye
Rıdvan GÜLEÇ
|
Üye
Recai AKYEL
|
Üye
Yusuf Şevki
HAKYEMEZ
|
FARKLI GEREKÇE
Dava konusu Kanun’un yok
hükmünde olduğunun tespiti yönündeki talebin reddine ilişkin karara, Anayasa
Mahkemesinin 31/5/2018 tarihli ve E.2018/42, K.2018/48 sayılı kararına yazdığım
farklı gerekçeyle katılıyorum.
FARKLI GEREKÇE
Mahkememiz çoğunluğu, dava dilekçesinde ileri sürülen hususların
“Kanun’un varlık kazanmasını imkânsız kılan hâller kapsamına girmediğinden” yok
hükmünde olduğunun tespiti yönündeki talebin reddine karar vermiştir.
Çoğunluğun red sonucuna, Anayasa Mahkemesinin 31/5/2018
tarihli ve E.2018/42, K.2018/48 sayılı kararına Başkan Zühtü ARSLAN’ın yazdığı
farklı gerekçeyle katılıyoruz.
Üye
Kadir ÖZKAYA
|
Üye
Yusuf Şevki
HAKYEMEZ
|