ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı : 2018/43
Karar Sayısı : 2018/49
Karar Tarihi : 31/5/2018
R.G. Tarih – Sayı : 29/6/2018
- 30463
İPTAL DAVASINI AÇAN: Türkiye
Büyük Millet Meclisi üyeleri Engin ALTAY, Özgür ÖZEL, Engin ÖZKOÇ ile birlikte
123 milletvekili
İPTAL DAVASININ KONUSU: 1/2/2018
tarihli ve 7077 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Düzenlemeler
Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabul
Edilmesine Dair Kanun’un;
A. Yok hükmünde olduğunun, Anayasa’nın Başlangıç’ı ile 2., 6.,
7., 11. ve 121. maddelerine aykırılığı ileri sürülerek tespitine,
B. Yok hükmünde olduğunun kabul edilmemesi hâlinde şekil
bakımından Anayasa’ya aykırılığı nedeniyle iptaline,
karar verilmesi talebidir.
I. İPTALİ İSTENEN KANUN HÜKÜMLERİ
İptali talep edilen 7077 sayılı Kanun şöyledir:
“OLAĞANÜSTÜ HAL KAPSAMINDA BAZI DÜZENLEMELER YAPILMASI HAKKINDA
KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMENİN DEĞİŞTİRİLEREK KABUL EDİLMESİNE DAİR KANUN
Kanun No. 7077 Kabul
Tarihi: 1/2/2018
BİRİNCİ BÖLÜM
Yargı ile İlgili Düzenlemeler
MADDE 1- 6/1/1982 tarihli ve 2576 sayılı Bölge
İdare Mahkemeleri, İdare Mahkemeleri ve Vergi Mahkemelerinin Kuruluşu ve
Görevleri Hakkında Kanuna 3/H maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki 3/I
maddesi eklenmiştir.
“Soruşturma ve kovuşturma usulü:
MADDE 3/I- Bölge idare mahkemelerinde görev
yapan başkan, daire başkanı ve üyelerin görevden doğan veya görev sırasında
işlenen suçları ve şahsi suçlarıyla ilgili soruşturma ve kovuşturmalar,
26/9/2004 tarihli ve 5235 sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge
Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunun 47 nci
maddesi hükümleri uyarınca yürütülür. Ancak, anılan maddede yer alan en yakın
bölge adliye mahkemesi ibaresinden, görev yapılan bölge idare mahkemesinin
bulunduğu ilin bağlı olduğu bölge adliye mahkemesi anlaşılır.”
MADDE 2- 26/9/2004 tarihli ve 5235 sayılı Adlî
Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve
Yetkileri Hakkında Kanunun 47 nci maddesine aşağıdaki fıkralar eklenmiştir.
“Soruşturma aşamasında hâkim kararı gerektiren
işlemlere dair Cumhuriyet başsavcılığının talepleri ile kovuşturmaya yer
olmadığına dair kararlara yapılan itirazlar hakkında, soruşturma konusu
suçların en ağırına bakmakla görevli bölge adliye mahkemesi ceza dairesini
numara itibarıyla izleyen ceza dairesi başkanı tarafından karar verilir. Suçun
son numaralı ceza dairesinin görevine girmesi halinde talebi inceleme yetkisi
birinci ceza dairesi başkanına aittir. Hâkim kararı gerektiren işlemlerde
başkanın verdiği kararlara karşı yapılan itirazı, numara itibarıyla izleyen
ceza dairesi başkanı inceler. Son numaralı daire başkanının kararı, birinci
ceza dairesi başkanı tarafından incelenir.
Bölge adliye mahkemesi Cumhuriyet savcıları ile ceza
dairelerinin idarî yaptırım kararı verme yetkisi bakımından 30/3/2005 tarihli
ve 5326 sayılı Kabahatler Kanununun 22 ila 31 inci maddeleri uygulanır.
Cumhuriyet savcısının verdiği idarî yaptırım kararlarına karşı bölge adliye
mahkemesi ceza dairesine başvurulabilir.”
MADDE 3- 25/4/2006 tarihli ve 5490 sayılı Nüfus
Hizmetleri Kanununa 27 nci maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki 27/A
maddesi eklenmiştir.
“Yabancı ülke adlî veya idarî makamlarınca
verilen boşanma kararlarının nüfus kütüğüne tescili
MADDE 27/A- (1) Yabancı ülke adlî veya idarî
makamlarınca boşanmaya, evliliğin butlanına, iptaline veya mevcut olup
olmadığının tespitine ilişkin olarak verilen kararlar; bizzat veya vekilleri aracılığıyla
tarafların birlikte başvurması, verildiği devlet kanunlarına göre konusunda
yetkili adlî veya idarî makam tarafından verilmiş ve usulen kesinleşmiş olması
ve Türk kamu düzenine açıkça aykırı bulunmaması şartlarıyla nüfus kütüğüne
tescil edilir.
(2) Nüfus kütüğüne yapılacak tescil işlemleri,
yurt dışında kararın verildiği ülkedeki dış temsilcilikler, yurt içinde ise
Bakanlık tarafından belirlenen nüfus müdürlükleri tarafından yapılır.
(3) Bu maddede sayılan şartlar yerine getirilmediği
gerekçesiyle tescil talebi reddedilen kararların Türkiye’de tanınması,
27/11/2007 tarihli ve 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku
Hakkında Kanun uyarınca yapılır.
(4) Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar
Bakanlık tarafından yönetmelikle belirlenir.”
MADDE 4- 11/12/2010 tarihli ve 6087 sayılı Hâkimler
ve Savcılar Yüksek Kurulu Kanununun 38 inci maddesinin dokuzuncu fıkrasının
ikinci cümlesinde yer alan “Kurula” ibaresi “Yargıtay Cumhuriyet
Başsavcılığına” şeklinde değiştirilmiş ve aynı fıkraya aşağıdaki cümleler
eklenmiştir.
“Başsavcılık tarafından yerine getirilecek müteakip iş ve
işlemlerde 4/2/1983 tarihli ve 2797 sayılı Yargıtay Kanununun 46 ncı maddesinin
altıncı fıkrası hükümleri uygulanır. İddianame hazırlanması hâlinde kovuşturma,
görevle ilgili suçlarda Yüce Divan sıfatıyla Anayasa Mahkemesince, kişisel
suçlarda Yargıtay ilgili ceza dairesince yapılır.”
MADDE 5- 4/4/2013 tarihli ve 6458 sayılı
Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanununa aşağıdaki ek madde eklenmiştir.
“Göçmen kaçakçılığı suçunda kullanılan araca
elkoyma
EK MADDE 1- (1) Göçmen kaçakçılığı suçunun
işlenmesinde kullanılan araçlara, 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza
Muhakemesi Kanununun 128 inci maddesinin dördüncü fıkrası hükmüne göre
elkonulur.
(2) Birinci fıkraya göre elkonulan aracın;
a) Soruşturma ve kovuşturma devam ederken aynı
suçun işlenmesinde tekrar kullanılması,
b) Türkiye’de sicile kayıtlı olmaması,
c) Toplam yolcu sayısına göre önemli sayıda
göçmen taşınırken ele geçirilmesi,
ç) Suçun işlenmesini kolaylaştıracak özel
tertibatının bulunması,
hallerinden birinin varlığı durumunda, elkonulan
araç sahibine iade edilmez. Bu durumda sahibinin, aracın değeri kadar teminatı
elkoyma tarihinden itibaren otuz gün içinde Maliye Bakanlığına teslim etmesi
halinde, araç sahibine iade edilir. Aksi takdirde, Maliye Bakanlığı tarafından
soruşturma ve kovuşturma sonucu beklenmeksizin derhal tasfiye olunur.
Tasfiyenin satış suretiyle gerçekleşmesi halinde, satıştan elde edilen gelirden
aracın muhafaza edilmesi ve satışı için gerekli olan bütün masraflar
karşılandıktan sonra kalan miktar, kovuşturma sonucuna göre işlem yapılmak
üzere emanet hesabına alınır.
(3) İkinci fıkra hükmünün uygulanmasındaki değerden,
kara araçlarında kasko değeri; deniz araçlarında tekne ve makine sigortasına
esas teşkil eden değer; sigortasız araçlar ile hava ve demiryolu araçlarında
ise piyasa değeri anlaşılır.”
İKİNCİ BÖLÜM
Milli Savunma ile İlgili Düzenlemeler
MADDE 6- 27/7/1967 tarihli ve 926 sayılı Türk Silâhlı
Kuvvetleri Personel Kanununun 35 inci maddesinin birinci fıkrasının (f) bendi
yürürlükten kaldırılmıştır.
MADDE 7- 926 sayılı Kanunun 82 nci maddesinin üçüncü fıkrası
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Fakülte, yüksek okul veya meslek yüksek okulu mezunu olup da
astsubay nasbedilmek üzere temel askerlik eğitimine tâbi tutulanlardan başarılı
olanlar astsubaylığa nasıp onayı tarihinden geçerli olarak astsubay çavuşluğa
nasbedilirler. Bu personelin astsubaylık nasıpları hangi tarihte olursa olsun,
kademe ilerlemesi veya üst rütbeye yükselmelerine esas olacak nasıpları için
onay takvim yılının 30 Ağustos tarihi esas alınır ve kademe ilerlemesi veya üst
rütbeye yükselmelerinde 79 uncu ve 80 inci madde hükümlerine göre işlem
yapılır. Nasıp düzeltilmesinden ötürü maaş veya maaş farkı ödenmez ve diğer
özlük hakları verilmez. Astsubay meslek yüksek okullarını başarıyla bitirenler
ise o yılın 30 Ağustos tarihinde astsubay çavuşluğa nasbedilirler. Bunlardan;
a) Astsubay meslek yüksek okullarını bitirip de astsubay çavuş
nasbedilmeden önce astsubaylar hakkında açığa alınmayı gerektiren bir suçtan
haklarında kamu davası açılanlar veya herhangi bir suçtan tutuklanan ya da
gözaltına alınanların astsubay çavuşluğa nasıpları yapılmaz. Bunlardan
öğrencilik hukukunun kaybedilmesine sebep olacak şekilde mahkûm olanlarla okul
yüksek disiplin kurulunca okulla ilişiğinin kesilmesine karar verilenler hariç
olmak üzere haklarında kovuşturmaya yer olmadığına, ceza verilmesine yer
olmadığına, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına, beraate veya kamu
davasının her ne sebeple olursa olsun ortadan kaldırılmasına karar verilenlerle
gözaltına alınanlardan başka bir işlem yapılmaksızın serbest bırakılanlar
astsubay çavuşluğa nasbedilir ve nasıpları emsalleri tarihine götürülür.
b) Kazai, idari veya sıhhi zorunluluklar nedeniyle astsubay meslek
yüksek okullarını 30 Ağustostan sonra bitirenler, bitirdikleri ayın sonundan
geçerli olarak astsubay çavuşluğa nasbedilirler. Bunların nasıpları emsalleri
tarihine götürülür.”
MADDE 8- 926 sayılı Kanunun ek geçici 92 nci maddesinin
birinci fıkrasının birinci cümlesine “Kuvvet Komutanının teklifi ve Millî
Savunma Bakanının onayı ile” ibaresinden sonra gelmek üzere “31/12/2020
tarihine kadar” ibaresi eklenmiş ve aynı fıkrada yer alan “pilot subayların”
ibaresi yürürlükten kaldırılmıştır.
MADDE 9- 31/7/1970 tarihli ve 1325 sayılı Millî Savunma
Bakanlığı Görev ve Teşkilâtı Hakkında Kanunun 2 nci maddesinin birinci
fıkrasına aşağıdaki bent eklenmiştir.
“d) Bakanlık merkez ve taşra teşkilatı ile bağlı, ilgili ve
ilişkili kuruluşlarında görev alacak personelin güvenlik soruşturması ve arşiv
araştırması hizmetlerini Milli İstihbarat Teşkilatı Müsteşarlığı ve Emniyet
Genel Müdürlüğü aracılığıyla,”
MADDE 10- 1325 sayılı Kanunun 4 üncü maddesine aşağıdaki fıkralar
eklenmiştir.
“Bakanlık, kanunla yerine getirmekle yükümlü olduğu hizmetleri;
tüzük, yönetmelik, tebliğ, genelge ve diğer idari metinlerle düzenlemekle
görevli ve yetkilidir.
Bakan, Müsteşar ve her kademedeki Bakanlık ve kuruluş
yöneticileri, gerektiğinde sınırlarını yazılı olarak açıkça belirlemek şartıyla
yetkilerinden bir kısmını astlarına devredebilir. Ancak yetki devri, yetki
devreden amirin sorumluluğunu kaldırmaz.”
MADDE 11- 21/3/2007 tarihli ve 5607 sayılı Kaçakçılıkla
Mücadele Kanununun 23 üncü maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
“(7) 10/11/1988 tarihli ve 3497 sayılı Kara Sınırlarının Korunması
ve Güvenliği Hakkında Kanun uyarınca görev verilen Kara Kuvvetleri Komutanlığı
hudut birlikleri (desteğine/emrine verilen unsurlar dahil) personeli ile yardım
talep edilmesi halinde kaçakçılıkla mücadele görevi verilen Deniz Kuvvetleri
Komutanlığı personeline de bu maddede düzenlenen usul ve esaslara göre ikramiye
ödenir.”
MADDE 12- 31/1/2013 tarihli ve 6413 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri
Disiplin Kanununun 20 nci maddesinin birinci fıkrasına aşağıdaki bent
eklenmiştir.
“h) Terör örgütleriyle ilişkisi olmak: Terör örgütleriyle eylem
birliği içerisinde olmak, bu örgütlere yardım etmek, kamu imkân ve kaynaklarını
bu örgütleri desteklemeye yönelik kullanmak ya da kullandırmak, bu örgütlerin
propagandasını yapmaktır.”
MADDE 13- 22/1/2015 tarihli ve 6586 sayılı Millî Mayın
Faaliyet Merkezi Kurulmasına İlişkin Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanunun 6 ncı maddesinin birinci fıkrasının üçüncü cümlesi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Bunlara ödenecek ücretin net tutarı, birinci dereceli Millî
Savunma Uzmanına ödenen aylık net tutarının yıllık ortalamasının %150’sini
aşmamak üzere Bakan tarafından tespit edilir.”
MADDE 14- 9/11/2016 tarihli ve 6756 sayılı Olağanüstü Hal
Kapsamında Bazı Tedbirler Alınması ve Milli Savunma Üniversitesi Kurulması ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararnamenin
Değiştirilerek Kabul Edilmesi Hakkında Kanunun 5 inci maddesinin ikinci
fıkrasının (c) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“c) Astsubay meslek yüksekokulları ile yabancı diller ve savunma
ile ilgili diğer yüksekokullardan,”
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
İç Güvenlik ile İlgili Düzenlemeler
MADDE 15- 10/6/1949 tarihli ve 5442 sayılı İl İdaresi
Kanununun 11 inci maddesinin (D) fıkrasının birinci cümlesinde yer alan
“Jandarma Genel Komutanlığının veya” ibaresi yürürlükten kaldırılmıştır.
MADDE 16- 18/12/1981 tarihli ve 2565 sayılı Askeri Yasak
Bölgeler ve Güvenlik Bölgeleri Kanununun 3 üncü maddesine aşağıdaki fıkra
eklenmiştir.
“Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı
birliklerinin bu fıkranın yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla konuşlu bulunduğu
hizmet binaları, karakollar ve benzeri yerler için, kendiliğinden özel güvenlik
bölgesi oluşmuş sayılır. Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik
Komutanlığı birliklerinin yeni konuşlanacakları aynı neviden yerler bakımından
konuşlanma tarihinden itibaren kendiliğinden özel güvenlik bölgeleri oluşmuş
sayılır. Bu fıkra çerçevesinde oluşturulan özel güvenlik bölgelerinin sınırları
İçişleri Bakanlığı tarafından belirlenir. Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil
Güvenlik Komutanlığı birliklerinin konuşlu bulundukları yerlerin özel güvenlik
bölgesi olması lüzumlu görülmüyorsa İçişleri Bakanlığı tarafından buna ilişkin
ayrıca bir karar alınır. Bu fıkranın uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar
İçişleri Bakanlığı tarafından yürürlüğe konulan yönetmelikle belirlenir.”
MADDE 17- 9/7/1982 tarihli ve 2692 sayılı Sahil Güvenlik
Komutanlığı Kanununa aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
“GEÇİCİ MADDE 12- Sahil Güvenlik Komutanlığının halihazırda devam
eden yabancı ülkeler ile eğitim ve işbirliği faaliyetleri, askeri eğitim
işbirliği anlaşmaları ve protokollerinde belirtilen esaslara göre İçişleri
Bakanlığı tarafından yürütülür.”
MADDE 18- 10/3/1983 tarihli ve 2803 sayılı Jandarma Teşkilat,
Görev ve Yetkileri Kanununun 19 uncu maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
“Bütçe kanunları ve diğer kanunlarla Milli Savunma Bakanlığı ile
Türk Silahlı Kuvvetlerine tanınan gümrük, her türlü vergi, resim, harç ve
ardiye ücretlerine ilişkin muafiyet ve istisna hükümleri Jandarma Genel
Komutanlığı hakkında da uygulanır.”
MADDE 19- 11/6/2010 tarihli ve 5996 sayılı
Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanununun 27 nci maddesinin
birinci fıkrasına aşağıdaki cümle eklenmiştir.
“Türk Silahlı Kuvvetleri, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil
Güvenlik Komutanlığının birliklerince talep edilen içme ve kullanma sularına
ilişkin analizler ilgili mevzuatına göre Sağlık Bakanlığına bağlı
laboratuvarlarda ücretsiz olarak yapılır.”
MADDE 20- 5996 sayılı Kanunun 45 inci maddesine aşağıdaki
fıkra eklenmiştir.
“(4) Bakanlık tarafından üçüncü fıkra uyarınca yürütülen gıda
denetim ve kontrol hizmetleri, satın alma amaçlı yapılan denetim ve kontrol
hizmetlerini kapsamaz. Üçüncü fıkra uyarınca yapılan resmi denetim ve
kontrollerde herhangi bir uygunsuzluk tespit edilmesi halinde, Türk Silahlı
Kuvvetlerinin ilgili birimleri ile Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik
Komutanlığına bu Kanunun yaptırımlarla ilgili hükümleri uygulanmaz. Tespit
edilen uygunsuzluklarla ilgili gerekli önlemler, ilgili Komutanlık tarafından
alınır. Türk Silahlı Kuvvetleri, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik
Komutanlığı ile bunların bağlılarına 30 uncu madde hükümleri uygulanmaz.”
MADDE 21- 18/10/2016 tarihli ve 6749 sayılı Olağanüstü Hal
Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek
Kabul Edilmesine Dair Kanunun 5 inci maddesinin birinci fıkrasının ikinci
cümlesinde yer alan “edilir” ibaresi “edilebilir” şeklinde değiştirilmiştir.
MADDE 22- Ekli (1) sayılı cetvelde yer alan kadrolar ihdas
edilerek 13/12/1983 tarihli ve 190 sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun
Hükmünde Kararnamenin eki (I) sayılı cetvelin Emniyet Genel Müdürlüğüne ait
bölümüne eklenmiştir.
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
Sosyal Güvenlik ile İlgili Düzenlemeler
MADDE 23- 18/3/1924 tarihli ve 442 sayılı Köy Kanununun 74
üncü maddesinin ikinci fıkrasına aşağıdaki cümle eklenmiş, aynı maddenin
sekizinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve aynı maddenin beşinci
fıkrası yürürlükten kaldırılmıştır.
“Güvenlik korucularından 55 yaşını dolduranların
görevleriyle ilişikleri kesilir.”
“Güvenlik korucusu olarak görevlendirilenler hakkında 22/5/2003
tarihli ve 4857 sayılı İş Kanunu ile 25/8/1999 tarihli ve 4447 sayılı İşsizlik
Sigortası Kanunu hükümleri uygulanmaz.”
MADDE 24- 442 sayılı Kanunun ek 16 ncı ve ek 17 nci maddeleri
yürürlükten kaldırılmıştır.
MADDE 25- 442 sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde
eklenmiştir.
“GEÇİCİ MADDE 4- Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce
güvenlik koruculuğu görevi sona ermiş olanlardan mülga ek 16 ncı veya mülga ek
17 nci madde hükümleri kapsamında aylık bağlanmasına, tazminat veya ölüm
yardımı ödenmesine hak kazananlar hakkında anılan mülga madde hükümlerinin
uygulanmasına devam olunur. Ayrıca, mülga ek 16 ncı madde kapsamında aylık
bağlanmasına hak kazanan güvenlik korucularının vefatı halinde, 5510 sayılı
Kanun hükümlerine göre hak sahiplerine, müracaat tarihini takip eden aybaşından
itibaren aylık bağlanır ve geçmişe dönük herhangi bir ödeme yapılmaz.”
MADDE 26- 8/6/1949 tarihli ve 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti
Emekli Sandığı Kanununun ek 79 uncu maddesinin altıncı fıkrasının ikinci
cümlesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve aynı fıkraya aşağıdaki cümle
eklenmiştir.
“Ödemeler, her eğitim-öğretim yılında bir kez olmak üzere, ilgili
eğitim-öğretim yılının Eylül ayında geçerli olan memur aylık katsayısı ve aynı
eğitim-öğretim yılındaki öğrenim seviyesine göre hesaplanarak 1 Eylül-31 Aralık
tarihleri arasında toptan yapılır. Öğrenim durumu ve seviyeleri tespit
edilemeyenlere ise ilgili eğitim-öğretim yılı içinde talepleri üzerine eğitim
ve öğretim yardımları ödenir.”
“Birinci fıkra kapsamında aylık almakta olanlar da aynı usul ve
esaslar çerçevesinde bu yardımdan yararlandırılır.”
MADDE 27- 5434 sayılı Kanunun ek 81 inci maddesinin birinci
fıkrasında yer alan “Türk Silahlı Kuvvetlerine” ibaresi “Türk Silahlı
Kuvvetleri, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığına”
şeklinde değiştirilmiştir.
MADDE 28- 29/8/1977 tarihli ve 2108 sayılı Muhtar Ödenek ve
Sosyal Güvenlik Yasasının 1 inci maddesinin üçüncü fıkrasına “il özel idare”
ibaresinden sonra gelmek üzere “ile yatırım izleme ve koordinasyon
başkanlıkları” ibaresi eklenmiştir.
MADDE 29- 2108 sayılı Yasanın 4 üncü maddesinin birinci
fıkrasında yer alan “4 üncü maddesi kapsamında sigortalı” ibaresi “4 üncü
maddesinin birinci fıkrasının (a) ve (c) bentleri kapsamında sigortalı”
şeklinde, “aylık ve gelir” ibaresi “aylık” şeklinde ve aynı maddenin ikinci
fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Birinci fıkra kapsamında bulunanların prime esas kazanç alt
sınırı üzerinden hesaplanacak sosyal güvenlik primleri, il özel idareleri veya
yatırım izleme ve koordinasyon başkanlıkları tarafından doğrudan Sosyal
Güvenlik Kurumuna ödenir. Sosyal güvenlik primlerinin karşılığı her yıl
İçişleri Bakanlığı bütçesine konulur ve yılı içinde söz konusu bütçeden il özel
idare ve yatırım izleme ve koordinasyon başkanlıkları bütçelerine aktarılır.”
MADDE 30- 21/4/2005 tarihli ve 5335 sayılı Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 30 uncu
maddesinin dördüncü fıkrasına (j) bendinden sonra gelmek üzere aşağıdaki bent
eklenmiştir.
“k) 18/3/1924 tarihli ve 442 sayılı Köy Kanununun 74 üncü
maddesine göre görevlendirilen güvenlik korucuları,”
MADDE 31- 31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar
ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 7 nci maddesinin birinci fıkrasının (c)
bendinde yer alan “(d) ve (e)” ibaresi “(d), (e) ve (f)” şeklinde
değiştirilmiştir.
MADDE 32- 5510 sayılı Kanunun 35 inci maddesinin ikinci
fıkrasında yer alan “üçüncü fıkrasının (d) ve (e)” ibaresi “dördüncü fıkrasının
(d), (e) ve (f)” şeklinde değiştirilmiştir.
MADDE 33- 5510 sayılı Kanunun 40 ıncı maddesinin ikinci
fıkrasında yer alan tablonun (13) numaralı sırasına “Türk Silâhlı
Kuvvetlerinde” ibaresinden sonra gelmek üzere “, Jandarma Genel Komutanlığında
ve Sahil Güvenlik Komutanlığında” ibaresi eklenmiştir.
MADDE 34- 5510 sayılı Kanunun 47 nci maddesinin
sekizinci fıkrasının (f) bendinde yer alan “Türk Silâhlı Kuvvetlerinin” ibaresi
“Türk Silâhlı Kuvvetleri, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik
Komutanlığı mensuplarının” şeklinde, aynı maddenin onikinci fıkrasında yer alan
“Türk Silâhlı Kuvvetleri mensupları” ibaresi “Türk Silâhlı Kuvvetleri, Jandarma
Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı mensupları” şeklinde ve “Millî
Savunma Bakanının” ibaresi “ilgisine göre İçişleri Bakanının veya Millî Savunma
Bakanının” şeklinde değiştirilmiştir.
MADDE 35- 5510 sayılı Kanunun 49 uncu maddesinin birinci
fıkrasının (a) bendinin (3) numaralı alt bendinde yer alan “Türk Silâhlı
Kuvvetlerinde” ibaresi “Türk Silâhlı Kuvvetleri, Jandarma Genel Komutanlığı ve
Sahil Güvenlik Komutanlığında” şeklinde değiştirilmiştir.
MADDE 36- 5510 sayılı Kanunun 53 üncü maddesinin birinci
fıkrasına “diğer sigortalılık durumu” ibaresinden sonra gelmek
üzere “, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında muhtar
sigortalılığı ile aynı maddenin birinci fıkrasının (b) bendindeki diğer
sigortalılık statülerine aynı anda tabi olacak şekilde çalışılması durumunda
muhtar sigortalılığı” ibaresi eklenmiştir.
MADDE 37- 5510 sayılı Kanunun 57 nci maddesinin beşinci
fıkrasında yer alan “Türk Silâhlı Kuvvetleri” ibaresi “Türk Silahlı
Kuvvetleri, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı” şeklinde
değiştirilmiştir.
MADDE 38- 5510 sayılı Kanunun 60 ıncı maddesinin birinci
fıkrasının (c) bendinin (9) numaralı alt bendinde yer alan “74 üncü maddesinin
ikinci fıkrasına göre görevlendirilen kişiler ile aynı Kanunun” ibaresi
yürürlükten kaldırılmıştır.
MADDE 39- 5510 sayılı Kanunun 69 uncu maddesinin birinci
fıkrasının (f) bendinde yer alan “(d) ve (e)” ibaresi “(d), (e) ve (f)”
şeklinde değiştirilmiştir.
MADDE 40- 5510 sayılı Kanunun 70 inci maddesinin ikinci
fıkrasının ikinci cümlesinde yer alan “(1), (3) ve (9)” ibaresi “(1) ve (3)”
şeklinde değiştirilmiştir.
MADDE 41- 5510 sayılı Kanunun 80 inci maddesinin ikinci
fıkrasına aşağıdaki bent eklenmiştir.
“d) 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamındaki
muhtar sigortalılarının aylık prime esas kazançları, günlük prime esas kazanç
alt sınırının otuz katıdır.”
MADDE 42- 5510 sayılı Kanunun 81 inci maddesinin birinci
fıkrasının (j) bendine “İsteğe bağlı sigortalılar” ibaresinden sonra
gelmek üzere “ve muhtar sigortalılar” ibaresi eklenmiştir.
MADDE 43- 5510 sayılı Kanunun 87 nci maddesinin birinci
fıkrasının (b) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve aynı fıkraya aşağıdaki
bent eklenmiştir.
“b) 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendindeki muhtar
sigortalılar hariç bu bent kapsamında sigortalı olanlar, isteğe bağlı sigortalı
olanlar ve 60 ıncı maddenin birinci fıkrasının (d) ve (g) bentlerinde sayılan
kişilerin kendileri,”
“h) Muhtarlardan 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendi
kapsamında sigortalılığı olanların il özel idareleri veya yatırım izleme ve
koordinasyon başkanlıkları,”
MADDE 44- 5510 sayılı Kanuna aşağıdaki ek madde eklenmiştir.
“EK MADDE 15- 442 sayılı Kanunun 74 üncü maddesinin ikinci fıkrası
gereğince güvenlik korucusu olarak görevlendirilenler, 4 üncü maddenin birinci
fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı sayılır ve haklarında uzun vadeli
sigorta kolları ile genel sağlık sigortası hükümleri uygulanır.
Güvenlik korucusu olarak göreve başlayanlar ile görevleri sona
erenlerin sigortalı işe giriş ve sigortalı işten ayrılış bildirgeleri,
çalışmaya başladıkları tarihinden itibaren bir ay içinde ilgili valiliklerce
verilir. Bunların prime esas günlük kazançları bu Kanunun 82 nci maddesi
uyarınca belirlenen prime esas günlük kazanç alt sınırıdır. İlgili primlerin
sigortalı ve işveren hissesinin tamamı valiliklerce ödenir.
Güvenlik korucularının veya valiliğin talebi üzerine Kurumca
yetkilendirilen sağlık hizmeti sunucularının sağlık kurullarınca usulüne uygun
düzenlenecek raporlar ve dayanağı tıbbî belgelerin incelenmesi sonucu, çalışma
gücünün en az %60’ını veya vazifelerini yapamayacak şekilde meslekte kazanma
gücünü kaybettiği Kurum Sağlık Kurulunca tespit edilen güvenlik korucuları
malûl sayılır.
Güvenlik korucusu olarak görev yapmakta iken 55 yaşını
dolduranlardan en az 15 yıl bu görevde bulunmuş olanlara yaşlılık aylığı
bağlanır. Bu fıkra kapsamında yaşlılık aylığı bağlanabilmesi için ayrıca terör
suçlarından hüküm giymemiş olmak şarttır. Hüküm giymeden önce aylık bağlanmış
olması halinde ise bağlanan aylık kesilir.
Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla güvenlik korucusu
olarak görevde bulunanların valiliklerin talebi üzerine güvenlik korucusu
olarak geçen ve bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce uzun vadeli sigorta
kollarına tabi olmadığı süreleri için müracaat tarihinde geçerli olan prime
esas kazanç alt sınırı ve %32.5 oranı üzerinden hesaplanacak
prim tutarları, tebliğ tarihinden itibaren bir ay içinde valiliklerce ödenir.
Bu süre içinde sigorta primlerinin ödenmemesi halinde bu Kanunun 89 uncu
maddesi hükümleri uygulanarak primler tahsil olunur.
Bu maddenin yürürlük tarihinden önce görevi sona erenler ile bu
maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla bu Kanun kapsamında emekli,
yaşlılık veya malûllük aylığı ya da 442 sayılı Kanunun mülga ek 16 ncı maddesi
veya 2330 sayılı Kanun kapsamında aylık bağlanmış olanlar hakkında bu madde
hükümleri uygulanmaz.
Bu madde kapsamındaki sigortalılarla ilgili olarak bu maddede
aksine hüküm bulunmaması kaydıyla bu Kanunun ilgili hükümleri uygulanır. Bu
maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esasları tespit etmeye Kurum
yetkilidir.”
MADDE 45- 5510 sayılı Kanunun geçici 16 ncı maddesinin
birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (4)
numaralı alt bendinde belirtilenler için 6 ncı maddenin birinci fıkrasının (ı)
bendi ile 80 inci maddenin ikinci fıkrasının (a) bendinde belirtilen
“otuz” ibaresi, bu maddenin yürürlüğe girdiği yıl için “onbeş”
olarak uygulanır ve prime esas günlük kazancın otuz katını geçmemek üzere takip
eden her yıl için bir puan artırılır.”
MADDE 46- 5510 sayılı Kanunun geçici 18 inci maddesinin
birinci fıkrasının (a) bendinde yer alan “Türk Silâhlı Kuvvetleri” ibaresi
“Türk Silâhlı Kuvvetleri, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik
Komutanlığı” şeklinde değiştirilmiştir.
MADDE 47- 5510 sayılı Kanunun geçici 21 inci maddesi
yürürlükten kaldırılmıştır.
BEŞİNCİ BÖLÜM
Medya Hizmet Sağlayıcılarla İlgili Düzenlemeler
MADDE 48- 15/2/2011 tarihli ve 6112 sayılı Radyo ve
Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanunun 2 nci maddesinin
birinci fıkrasının ikinci cümlesine “üçüncü” ibaresinden sonra “ve dördüncü”
ibaresi ile maddeye aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
“(4) Türkiye’ye ait uydular üzerinden Türkçe olarak Türkiye’ye
yönelik yayın yapan veya yayın dili Türkçe olmamakla birlikte Türkiye’ye
yönelik ticari iletişim yayınlarına yer veren yayın kuruluşları, bu maddenin
diğer fıkralarına bakılmaksızın Türkiye Cumhuriyeti Devletinin yargı yetkisi
altında kabul edilir. Bu kuruluşların da Türkiye Cumhuriyeti Devletinin yargı
yetkisi altındaki kuruluşlar gibi Üst Kuruldan yayın lisansı alması
zorunludur.”
MADDE 49- 6112 sayılı Kanunun 6 ncı maddesinin beşinci
fıkrasında yer alan “künye bilgilerini, iletişim adresini” ibaresi “künye,
iletişim ve adres bilgileri ile kayıtlı elektronik posta adresini” şeklinde
değiştirilmiştir.
MADDE 50- 6112 sayılı Kanunun 8 inci maddesinin ikinci
fıkrasında yer alan “koruyucu sembol kullanılmadan” ibaresi “koruyucu sembol
kullanılsa dahi” şeklinde değiştirilmiş ve aynı maddeye aşağıdaki fıkra
eklenmiştir.
“(4) Radyo ve televizyon yayın hizmetlerinde, arkadaş bulma
amacıyla kişilerin tanıştırıldığı ve/veya buluşturulduğu türden programlara,
takviye edici gıdalar ve benzeri destekleyici ürünler de dâhil olmak üzere
herhangi bir ürünün ilgili mevzuatına aykırı olarak sağlık beyanıyla satışına,
pazarlanmasına ve/veya reklamına, sohbet, arkadaşlık ve eş bulma hatlarının ve
hizmetlerinin tanıtımına yer verilemez. Katma değerli elektronik haberleşme
hizmet numaraları, yerel aranır numaralar, benzeri özel içerikli hizmetlere
ilişkin numaralar ile özel ücrete tabi diğer sabit ve mobil numaralar
kullanılmak suretiyle, izleyici ve dinleyicileri yanıltıcı ve/veya haksız
kazanca neden olacak şekilde yarışma, çekiliş, lotarya ve benzeri adlar altında
ödül ve ikramiye taahhüt edilemez ve bu yöntemle ürün tanıtımı, satışı ve
pazarlaması yapılamaz.”
MADDE 51- 6112 sayılı Kanunun 32 nci maddesinin;
a) Birinci fıkrasında yer alan “(a), (b), (d), (g), (n), (s), (ş)
ve (t) bentlerindeki yayın hizmeti ilkelerine” ibaresi “(a), (b), (d), (f),
(g), (ğ), (h), (n), (ö), (s), (ş) ve (t) bentlerindeki yayın hizmeti ilkelerine
ve aynı maddenin dördüncü fıkrasına” şeklinde değiştirilmiştir.
b) İkinci fıkrasının birinci cümlesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiş
ve ikinci cümlesi yürürlükten kaldırılmıştır.
“8 inci maddenin birinci fıkrasının diğer bentleri ile ikinci ve
üçüncü fıkralarında ve bu Kanunun diğer maddelerinde belirlenen ilke,
yükümlülük veya yasaklara aykırı yayın yapan ve/veya bu Kanun hükümleri
kapsamında Üst Kurul tarafından belirlenen yükümlülüklerini yerine getirmeyen
medya hizmet sağlayıcıya ihlalin ağırlığı, yayının ortamı ve alanı gözönünde
bulundurularak, ihlalin tespit edildiği aydan bir önceki aydaki brüt ticari
iletişim gelirinin yüzde birinden yüzde üçüne kadar idari para cezası verilir.”
c) Beşinci fıkrasında yer alan “ilkelere” ibaresi “ilkelerle
dördüncü fıkrasına” şeklinde değiştirilmiş ve aynı fıkraya aşağıdaki cümleler
eklenmiştir.
“8 inci maddenin birinci fıkrasının (a), (b) ve (d) bentleri
dışındaki bentlerini, aynı maddenin ikinci fıkrasını ve bu Kanunun yayın
hizmetlerinde ticari iletişimi düzenleyen hükümlerinden herhangi birini
yaptırım kararının tebliğinden itibaren bir yıl içinde yirmiden fazla ihlal
eden medya hizmet sağlayıcı kuruluşun yayını beş güne kadar durdurulur. Bir yıl
içinde aynı ihlalin tekrarı halinde, medya hizmet sağlayıcı kuruluşun yayınının
beş günden on güne kadar durdurulmasına; ihlalin ikinci tekrarı halinde ise
yayın lisansının iptaline karar verilir. Programlarının yayını veya yayınları
süreli durdurulan medya hizmet sağlayıcı kuruluşun yaptırım kararının tebliğine
rağmen kararın gereklerine aykırı olarak yayınlarına devam etmesi halinde yayın
lisansının iptaline karar verilir.”
ç) Altıncı fıkrasının birinci cümlesine “kaybedilmesi” ibaresinden
sonra gelmek üzere “ile 6 ncı maddenin beşinci fıkrasında düzenlenen
yükümlülüğün yerine getirilmemesi” ibaresi eklenmiştir.
d) Sekizinci fıkrasına aşağıdaki cümle eklenmiştir.
“Üst Kurul; ihlalin ağırlığı, haksız ekonomik kazancın ve tekrarın
varlığı ile son beş yılda uygulanan idarî yaptırımlar gözetilmek suretiyle
ikinci fıkrada belirtilen her bir ihlal için bir defaya mahsus olmak üzere,
idarî para cezası uygulamak yerine medya hizmet sağlayıcı kuruluşu uyarabilir.”
e) Onuncu fıkrasının birinci cümlesine “uyarı” ibaresinden sonra
gelmek üzere “ve idarî yaptırım” ibaresi eklenmiş, aynı cümlede yer alan
“elektronik posta adresine gönderilmek suretiyle” ibaresi “kayıtlı elektronik
posta adresine” şeklinde ve bu fıkranın ikinci cümlesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
“Üst Kurula bildirilen kayıtlı elektronik posta adresine
tebligatın zorunlu bir sebeple yapılamaması halinde Üst Kurula bildirilen
adrese yapılan bildirim tebligat yerine geçer.”
MADDE 52- 6112 sayılı Kanunun 37 nci maddesinin birinci
fıkrasına (v) bendinden sonra gelmek üzere aşağıdaki bent eklenmiş ve mevcut
(y) bendi (z) bendi olarak teselsül ettirilmiştir.
“y) Yayın hizmetlerinde ailenin ve çocukların korunması ilkesini
gözeterek, ailenin bütünlüğü ve sürekliliği ile çocuk ve gençlerin fiziksel,
zihinsel ve ahlaki gelişimlerini destekleyecek nitelikteki aile ve çocuk dostu
yapım ve dizileri, Üst Kurulca bir önceki yılda uygulanan idari para cezalarının
yüzde yirmisini aşmamak kaydıyla, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ile
birlikte belirlenecek usul ve esaslara göre teşvik etmek.”
ALTINCI BÖLÜM
Çeşitli ve Son Hükümler
MADDE 53- 23/5/1928 tarihli ve 1322 sayılı Kanunların ve
Nizamnamelerin Sureti Neşir ve İlanı ve Meriyet Tarihi Hakkında Kanuna
aşağıdaki ek madde eklenmiştir.
“EK MADDE 1- Resmi Gazete, basılı olarak ve internet ortamında
yayımlanır. Resmi Gazetenin içeriği, düzeni, basımı, dağıtımı ve ilanlara
ilişkin usul ve esaslar ile bu Kanunun uygulanmasına ilişkin diğer hususlar,
Başbakanlık tarafından yürürlüğe konulan yönetmelikle belirlenir.”
MADDE 54- 4/11/1981 tarihli ve 2547 sayılı Yükseköğretim
Kanununun 64 üncü maddesinin ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Rektör, yıllık iznini ve yurtdışına çıkış için gerekli izni
Yükseköğretim Kurulu Başkanından, diğer yöneticiler ise bir üst makamdan
alırlar.”
MADDE 55- 2547 sayılı Kanuna aşağıdaki ek madde eklenmiştir.
“EK MADDE 31- Terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulunca
Devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı,
oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı
olduğu Millî Eğitim Bakanlığı tarafından belirlenen yurtdışındaki yükseköğretim
kurumları, enstitü ve merkezlerden mezun olanların eğitimlerine ilişkin olarak
almış oldukları diploma ve derecelerin denklik işlemleri yapılmaz ve bu hususta
başlamış olan işlemler tamamlanmaz.”
MADDE 56- 6/12/2012 tarihli ve 6362 sayılı Sermaye Piyasası
Kanununa 61 inci maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki 61/A maddesi eklenmiştir.
“Gayrimenkul sertifikası
MADDE 61/A- (1) Gayrimenkul sertifikası, ihraççıların inşa
edilecek veya edilmekte olan gayrimenkul projelerinin finansmanında kullanılmak
üzere ihraç ettikleri, gayrimenkul projesinin belirli bağımsız bölümlerini veya
bağımsız bölümlerin belirli bir alan birimini temsil eden nominal değeri eşit
sermaye piyasası aracıdır. Gayrimenkul sertifikası ihracına ilişkin usul ve
esaslar Kurulca belirlenir. Kurulca belirlenen esaslara ihraççı bazında
muafiyet verilebilir veya bu maddede öngörülen esaslardan farklı esaslar
belirlenebilir.
(2) Gayrimenkul sertifikası itfa edilinceye kadar gayrimenkul
sertifikası ihracı karşılığında elde edilen fon ile gayrimenkul sertifikasına
konu bağımsız bölümler, ihraççının yönetiminin veya denetiminin kamu
kurumlarına devredilmesi halinde dahi amacı dışında tasarruf edilemez,
rehnedilemez, teminat gösterilemez, kamu alacaklarının tahsili amacı da dahil
olmak üzere haczedilemez, iflas masasına dahil edilemez ve bunlar hakkında
ihtiyati tedbir kararı verilemez.
(3) Gayrimenkul sertifikasının vadesi sonunda edimlerin yerine
getirilememesi veya getirilemeyeceğinin anlaşılması durumunda, ihraççının
gayrimenkul sertifikalarına ilişkin yükümlülükleri saklı kalmak kaydıyla,
konuyu görüşmek üzere gayrimenkul sertifikası sahipleri toplantısı yapılır. Bu
toplantıya ilişkin esaslar Kurulca belirlenir. Kurulca belirlenen esasların
dışında kalan konularda 6102 sayılı Kanunun anonim şirketlerin genel kurul
toplantılarına ilişkin hükümleri uygulanır.”
MADDE 57- 6362 sayılı Kanunun 99 uncu maddesine aşağıdaki
fıkra eklenmiştir.
“(4) Kuruldan izin alınmaksızın kitle fonlama platformları
aracılığıyla halktan para toplandığına veya Türkiye’de yerleşik kişilere
yönelik olarak internet aracılığıyla yurt dışında kaldıraçlı işlem ve
kaldıraçlı işlemlerle aynı hükümlere tabi olduğu belirlenen türev araç
işlemleri yaptırıldığına ilişkin bilgi edinilmesi halinde, Kurulun başvurusu
üzerine Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu, ilgili internet sitesine erişimi
engeller.”
MADDE 58- 20/6/2013 tarihli ve 6493 sayılı Ödeme ve Menkul
Kıymet Mutabakat Sistemleri, Ödeme Hizmetleri ve Elektronik Para Kuruluşları
Hakkında Kanunun 13 üncü maddesinin birinci fıkrasına (c) bendinden sonra
gelmek üzere aşağıdaki bent eklenmiştir.
“ç) Posta ve Telgraf Teşkilatı Anonim Şirketi,”
MADDE 59- 6493 sayılı Kanunun 18 inci maddesinin birinci
fıkrasına “bankalar” ibaresinden sonra gelmek üzere “, Posta ve Telgraf
Teşkilatı Anonim Şirketi” ibaresi eklenmiştir.
MADDE 60- 6493 sayılı Kanunun 21 inci maddesinin birinci
fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“(1) Ödeme kuruluşu ve elektronik para kuruluşu ile Posta ve
Telgraf Teşkilatı Anonim Şirketinin bu Kanun kapsamındaki denetimi Kurum
tarafından yapılır.
MADDE 61- 6493 sayılı Kanunun 24 üncü maddesinin dördüncü
fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“(4) Posta ve Telgraf Teşkilatı Anonim Şirketi, bu Kanunun 14 üncü
maddesinin birinci ve ikinci fıkrası ile 18 inci maddesinin ikinci ve üçüncü
fıkrası hükümlerine tabi değildir. Bu Kanunun diğer hükümlerinin Posta ve
Telgraf Teşkilatı Anonim Şirketine uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar
Kurulca belirlenir. Kurul, bu Kanun kapsamında Kurumca yapılacak denetim
sonucunda Posta ve Telgraf Teşkilatı Anonim Şirketinin, bu Kanun kapsamındaki
ödeme hizmeti sunma veya elektronik para ihraç etme faaliyetlerini geçici veya
süresiz olarak durdurabilir.”
MADDE 62- 18/10/2016 tarihli ve 6749 sayılı Olağanüstü Hal
Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek
Kabul Edilmesine Dair Kanunun 4 üncü maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
“(5) Bu maddede öngörülen usuller uyarınca, terör örgütlerine veya
Milli Güvenlik Kurulunca Devletin milli güvenliğine karşı faaliyette
bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti veya
iltisakı yahut bunlarla irtibatı olduğu değerlendirilerek idari işlem tesis
edilmek suretiyle kamu görevinden çıkarılanların itirazları üzerine yapılacak
değerlendirme sonucunda görevlerine iadesine ilişkin işlemler aynı usullerle
yapılır. Bu kapsamda görevine iade edilenlere kamu görevinden çıkarıldıkları
tarihten göreve başladıkları tarihe kadar geçen süreye tekabül eden mali ve
sosyal hakları ödenir. Bu kişiler, kamu görevinden çıkarılmalarından dolayı
herhangi bir tazminat talebinde bulunamaz. Bu personelin görevlerine iadesi,
kamu görevinden çıkarıldıkları tarihte bulundukları yöneticilik görevi dışında
öğrenim durumları ve kazanılmış hak aylık derecelerine uygun kadro ve
pozisyonlara atanmak suretiyle de yerine getirilebilir.”
MADDE 63- 10/11/2016 tarihli ve 6758 sayılı Olağanüstü Hal
Kapsamında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin
Değiştirilerek Kabul Edilmesine Dair Kanunun 19 uncu maddesine üçüncü
fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkralar eklenmiş ve mevcut dördüncü
fıkra yedinci fıkra olarak teselsül ettirilmiştir.
“(4) Üçüncü fıkra kapsamında gerçekleştirilen varlık ve malvarlığı
değeri satışlarına bağlı olarak elde edilen gelirden borçlar ödendikten sonra
kalan tutar, şirket işlerinde kullanılabilir. Üçüncü fıkra kapsamında
gerçekleştirilen fesih ve tasfiye işlemleri sonunda borçlar ödendikten sonra
kalan tutar, yargılamanın kesin hükümle sonuçlandırılmasına kadar bir kamu
bankasında açılan hesapta nemalandırılır.
(5) Üçüncü fıkra kapsamında gerçekleştirilen satış ve tasfiye
işlemlerinde azınlık hisselerinin sahiplerinin rızası aranmaz.
(6) Kayyımlık görevi Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu tarafından
yürütülen şirketler, açtıkları davalarda harçtan muaftır.”
MADDE 64- 6758 sayılı Kanunun 45 inci maddesinin birinci
fıkrasında yer alan “Sadece Emniyet Genel Müdürlüğü ile Sivil Havacılık Genel
Müdürlüğü” ibaresi “Emniyet Genel Müdürlüğü, Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü
ile Devlet Hava Meydanları İşletmesi Genel Müdürlüğü ve Orman Genel Müdürlüğü”
şeklinde değiştirilmiştir.
MADDE 65- 27/6/1989 tarihli ve 375 sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamenin ek 9 uncu maddesinin dokuzuncu fıkrasında yer alan “, çeşitli
statülerde istihdam edilen sözleşmeli personele,” ibaresi “3/7/2005 tarihli ve
5393 sayılı Belediye Kanununun 49 uncu maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca
çalışan sözleşmeli personel ile çeşitli statülerde istihdam edilen sözleşmeli
personele” şeklinde değiştirilmiştir.
MADDE 66- Bu Kanunun;
a) 27 nci, 33 üncü, 34 üncü, 35 inci, 37 nci ve 46 ncı maddeleri
27/7/2016 tarihinden geçerli olmak üzere yayımı tarihinde,
b) 31 inci, 32 nci ve 39 uncu maddeleri 6/1/2017 tarihinden
geçerli olmak üzere yayımı tarihinde,
c) 28 inci, 29 uncu, 36 ncı, 41 inci, 42 nci, 43 üncü, 45 nci ve
47 nci maddeleri yayım tarihini izleyen aybaşında,
ç) Diğer maddeleri yayımı tarihinde,
yürürlüğe girer.
MADDE 67- Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.”
(1) SAYILI CETVEL
KURUMU : EMNİYET GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
TEŞKİLATI : TAŞRA
İHDAS EDİLEN KADROLARIN
SINIFI
|
UNVANI
|
DERECESİ
|
ADEDİ
|
TOPLAM
|
EMH
|
Çarşı ve Mahalle
Bekçisi
|
3-10
|
7000
|
7000
|
II. İLK İNCELEME
1. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü hükümleri uyarınca Zühtü ARSLAN,
Burhan ÜSTÜN, Engin YILDIRIM, Serruh KALELİ, Osman Alifeyyaz PAKSÜT, Recep
KÖMÜRCÜ, Hicabi DURSUN, Celal Mümtaz AKINCI, Muammer TOPAL, M. Emin KUZ, Hasan
Tahsin GÖKCAN, Kadir ÖZKAYA, Rıdvan GÜLEÇ, Recai AKYEL ve Yusuf Şevki
HAKYEMEZ’in katılımlarıyla 28/3/2018 tarihinde yapılan ilk inceleme
toplantısında dosyada eksiklik bulunmadığından işin esasının incelenmesine
OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir.
III. ESASIN İNCELENMESİ
2. Dava dilekçesi ve ekleri, Raportör Volkan HAS
tarafından hazırlanan işin esasına ilişkin rapor, dava konusu Kanun, dayanılan
Anayasa kuralları ve bunların gerekçeleri ile diğer yasama belgeleri okunup
incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
A. Kanun’un Yok Hükmünde Olduğunun Tespiti Talebinin İncelenmesi
3. Dava dilekçesinde özetle; dava konusu Kanun’un olağanüstü hâl
kanun hükmünde kararnamesinin (OHAL KHK’sı) onaylanmasından ibaret olduğu, OHAL
KHK’sı ile olağanüstü hâlle ilgisi olmayan, olağanüstü hâlin gerekli kılmadığı
konularda olağanüstü hâlin kapsamını ve süresini aşan düzenlemelerin
öngörüldüğü, yürürlükteki kanunlarda genel ve sürekli nitelikte değişiklikler
yapıldığı, olağanüstü hâl döneminde temel hak ve özgürlüklerin sınırlanması
veya durdurulması hâllerinin kanunla düzenlenmesi gerektiği hâlde OHAL KHK’sı
ile hükme bağlandığı, bu nedenlerle Cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan
Bakanlar Kuruluna tanınan olağanüstü hâllerle ilgili ve sınırlı düzenleme yapma
yetkisinin aşıldığı ve yasama yetkisinin gasbedildiği, OHAL KHK’sında yer alan
hükümlerin tamamının Bakanlar Kurulu üyelerince okunmadan ve söz konusu
düzenlemelerin hazırlanmasından önce imzalandığı, bu itibarla Cumhurbaşkanının
başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulunun iradesinin oluşmadığı, Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzüğü’nün (İçtüzük) öngördüğü otuz günlük süre içinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulunda görüşülmemesi sebebiyle OHAL
KHK’sının bu niteliğini yitirdiği, anılan süreden sonra görüşülüp karara
bağlanmasının ise niteliğini kaybetmiş olan OHAL KHK’sını geçerli hâle
getirmeyeceği, OHAL KHK’sının Meclis kararı ile onaylanması gerekirken kanunla
onaylanmasının yasama yetkisinin gaspı sonucunu doğurduğu belirtilerek Kanun’un
Anayasa’nın Başlangıç’ı ile 2., 6., 7., 11. ve 121. maddelerine aykırı olduğu
ve öncelikle yokluğunun tespitine karar verilmesi gerektiği ileri sürülmüştür.
4. Anayasa'nın 87. maddesinde kanun koymak, değiştirmek ve
kaldırmak TBMM'nin görev ve yetkileri arasında sayılmış; 89. maddesinde de
Cumhurbaşkanının TBMM'ce kabul edilen kanunları onbeş gün içinde yayımlayacağı,
yayımlanmasını uygun bulmadığı kanunları ise bir daha görüşülmek üzere aynı
süre içinde TBMM'ye geri göndereceği belirtilmiştir.
5. Kanun tasarı ve tekliflerinin TBMM’de görüşülerek kabul
edilmesi, söz konusu tasarı veya teklifin kanunlaşması sonucunu doğurmakta; bir
başka deyişle TBMM’nin tasarı ve teklifin kabulü yönündeki iradesi, kanunun
varlık kazanması için gerekli ve yeterli bulunmaktadır. Cumhurbaşkanının bir
kanunu yayımlaması, TBMM’nin bu yöndeki kabulü ile vücut bulan kanuna yeniden
varlık sağlamadığı gibi bir daha görüşülmek üzere TBMM’ye geri göndermesi de
kanunun varlığını ortadan kaldırmamaktadır. Belirtilen nedenle Cumhurbaşkanının
kanunu yayımlama iradesi ve kanunun Resmî Gazete’de yayımlanması, kanunun
aleniyet kazanması ve yürürlüğe girmesi bakımından önem taşımaktadır.
6. Bir normun yokluğu, hukuk dünyasında hiç doğmamış
olduğunun ifadesidir. Normun varlığı ise, o normun yürürlüğe girmesine ve
uygulanmasına bağlı bulunmamaktadır. Varlık, yürürlük ve uygulanma kavramları
birbirinden farklı olup varlık, bir normun hukuk âleminde vücut
bulmasını ifade etmektedir. Kanunlar bakımından yokluk, parlamento iradesinin
bulunmaması gibi durumlarda, başka bir ifadeyle bir normun varlığının zorunlu
koşulları bulunmadığı takdirde söz konusu olabilecektir.
7. Yokluktan farklı olan hukuka aykırılık hâli ise hukuk
âleminde var olan normun, hukukun öngördüğü usul ve esaslar çerçevesinde
çıkarılmaması anlamını taşımaktadır. Hukuka aykırılık hâli ne kadar ağır ve
açık olursa olsun bir normun hukuka aykırı olması, zorunlu koşullarının
bulunması suretiyle var olan o normun yokluğu sonucunu doğurmaz. Bu nedenle
kanunların veya kanun hükümlerinin Anayasa’ya uygunluk denetimi kapsamında
incelenmesi gereken hususlarda Anayasa’ya aykırılığının tespiti, ilgili kanun
veya kanun hükümlerinin yokluğunu değil iptalini gerekli kılar.
8. Dava dilekçesinde Kanun'un Anayasa'ya aykırılığı yolunda
ileri sürülen hususlar ile Kanun'da yer alan düzenlemelerin niteliği, Kanun'un
varlık kazanmasını imkânsız kılan hâller kapsamına girmediğinden, söz konusu
kuralların Anayasa'ya uygunluk denetimi kapsamında incelenmesini ve bu inceleme
neticesinde varılacak sonuca göre ilgili kuralın iptalini ya da iptal talebinin
reddini gerekli kılmaktadır.
9. Açıklanan nedenlerle Kanun'un yok hükmünde olduğunun
tespiti talebinin reddi gerekir.
Zühtü ARSLAN, Kadir ÖZKAYA ve Yusuf Şevki HAKYEMEZ bu sonuca
farklı gerekçeyle katılmışlardır.
B. Kanun’un Şekil Bakımından Anayasa’ya Aykırı Olduğu Gerekçesiyle
İptali Talebinin İncelenmesi
10. Dava dilekçesinde özetle; OHAL KHK’larının TBMM’de
görüşülmesi için İçtüzük’te öngörülen otuz günlük sürenin bitiminin ardından
dava konusu Kanun’a dayanak teşkil eden OHAL KHK’sının TBMM’ce kabul
edilmesinin eylemli İçtüzük değişikliği niteliğinde olduğu ve İçtüzük’ün
değiştirilmesine ilişkin Anayasa ve İçtüzük’te yer alan usul hükümlerine
uyulmadığı, öte yandan Kanun’un doğrudan uygulanabilir şekildeki Anayasa
hükümlerine aykırı düzenlemeler içermesi nedeniyle maddi anlamda Anayasa
değişikliği niteliğinde olduğu ve Anayasa değişiklikleri için özel olarak
Anayasa’da öngörülmüş teklif ve oylama çoğunluğu ile iki kez görüşme
koşullarının yerine getirilmediği belirtilerek Kanun’un şekil bakımından
Anayasa’ya aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
11. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 43. maddesi uyarınca Kanun
ilgisi nedeniyle Anayasa’nın 148. maddesi yönünden de incelenmiştir.
12. Kanunların esas bakımından Anayasa’ya uygunluk denetimi;
kanunun içeriği, bir başka ifadeyle kanunun maddi hukuk dünyasında yarattığı
değişiklik bakımından Anayasa’ya uygun olup olmadığını ifade etmektedir. Şekil
bakımından uygunluk ise teklif ve tasarıların kanunlaşabilmesi için, diğer bir
anlatımla maddi olarak varlık kazanabilmesi için Anayasa’da öngörülen usullere
uyulup uyulmadığının denetimini ifade etmektedir.
13. Anayasa'nın 148. maddesinin ikinci fıkrasında, kanunların
şekil bakımından denetlenmesinin son oylamanın öngörülen çoğunlukla yapılıp
yapılmadığı hususu ile sınırlı olduğu hükme bağlanmıştır.
14. Anayasa'nın 148. maddesinin gerekçesinde de Genel Kurul
tarafından yapılan son oylamadan önce vücut bulan şekil bozukluklarını Genel
Kurulun bildiği veya bilmesi gerektiğinin varsayıldığı belirtilerek son
oylamadan önce yapılan şekil bozukluklarının iptale neden olamayacağı ifade
edilmiş ve “Genel Kurulun oylama yapıp kanunu kabul etmesi, şekil
bozukluğunu, o kanunu kabul etmemek için yeterli neden saymadığı yolunda bir
irade tecellisidir. En büyük organ genel kuruldur. Onun iradesi hilafına bir
sonuç çıkarmak hukukun ana esaslarına aykırı düşer. Bu nedenle son oylamadan
önceki şekil bozuklukları, iptal sebebi sayılmamıştır.” denilmiştir.
15. Anayasa'nın 148. maddesinin açık hükmü ve gerekçesi
karşısında kanunların şekil bakımından denetiminde, son oylamanın öngörülen
çoğunlukla yapılıp yapılmadığından başka bir hususun esas alınmasına ve bu
suretle kanunların şekil bakımından denetimlerinin yapılabilmesine imkân
bulunmamaktadır.
16. Anayasa'nın “Toplantı ve karar yeter sayısı” başlıklı
96. maddesinde “Türkiye Büyük Millet Meclisi, yapacağı seçimler dahil
bütün işlerinde üye tamsayısının en az üçte biri ile toplanır. Türkiye Büyük
Millet Meclisi, Anayasada başkaca bir hüküm yoksa toplantıya katılanların salt
çoğunluğu ile karar verir; ancak karar yeter sayısı hiçbir şekilde üye
tamsayısının dörtte birinin bir fazlasından az olamaz.” denilmektedir. Bu
çerçevede TBMM’nin bütün işlerinde üye tamsayısının en az üçte biri olan 184
milletvekiliyle toplanması, toplantıya katılanların salt çoğunluğuyla karar
vermesi ve karar yeter sayısının hiçbir şekilde üye tamsayısının dörtte birinin
bir fazlası olan 139 milletvekilinden az olmaması gerekmektedir.
17. Kanun'un görüşülmesine ilişkin TBMM Genel Kurul
tutanaklarının incelenmesinden KHK’nın tümü üzerindeki oylamanın açık oylama
yöntemiyle yapıldığı ve kullanılan 237 oyun 217'sinin kabul, 20'sinin ret
olduğu ve son oylamanın Anayasa'nın 96. maddesinde öngörülen çoğunlukla
yapıldığı anlaşıldığından Anayasa'nın 148. maddesine aykırılık bulunmamaktadır.
18. Öte yandan dava dilekçesinde yer alan diğer Anayasa’ya
aykırılık iddialarının Kanun’un şekil bakımından denetimini gerektirmesi, bu
denetimin ise son oylamanın öngörülen çoğunlukla yapılıp yapılmadığı hususuyla
sınırlı olması nedeniyle söz konusu aykırılık iddialarının incelenmesi Anayasa
Mahkemesinin denetim yetkisi kapsamı dışında kalmaktadır.
19. Açıklanan nedenlerle son oylamasının Anayasa'da öngörülen
çoğunlukla yapıldığı açık olan Kanun, Anayasa'nın 148. maddesine aykırı
değildir. Şekil bakımından iptal talebinin reddi gerekir.
IV. HÜKÜM
1/2/2018 tarihli ve 7077 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı
Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek
Kabul Edilmesine Dair Kanun’un;
A. Yok hükmünde olduğunun tespiti talebinin REDDİNE,
B. Şekil bakımından Anayasa’ya aykırı olmadığına ve iptal
talebinin REDDİNE,
31/5/2018 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
Başkan
Zühtü ARSLAN
|
Başkanvekili
Burhan ÜSTÜN
|
Başkanvekili
Engin YILDIRIM
|
Üye
Serdar ÖZGÜLDÜR
|
Üye
Serruh KALELİ
|
Üye
Osman
Alifeyyaz PAKSÜT
|
Üye
Recep
KÖMÜRCÜ
|
Üye
Nuri NECİPOĞLU
|
Üye
Hicabi DURSUN
|
Üye
Celal Mümtaz
AKINCI
|
Üye
Muammer TOPAL
|
Üye
M. Emin KUZ
|
Üye
Hasan Tahsin
GÖKCAN
|
Üye
Kadir ÖZKAYA
|
Üye
Rıdvan GÜLEÇ
|
Üye
Recai AKYEL
|
Üye
Yusuf Şevki
HAKYEMEZ
|
FARKLI GEREKÇE
Dava konusu Kanun’un yok
hükmünde olduğunun tespiti yönündeki talebin reddine ilişkin karara, Anayasa
Mahkemesinin 31/5/2018 tarihli ve E.2018/42, K.2018/48 sayılı kararına yazdığım
farklı gerekçeyle katılıyorum.
FARKLI GEREKÇE
Mahkememiz çoğunluğu, dava dilekçesinde ileri sürülen hususların
“Kanun’un varlık kazanmasını imkânsız kılan hâller kapsamına girmediğinden” yok
hükmünde olduğunun tespiti yönündeki talebin reddine karar vermiştir.
Çoğunluğun red sonucuna, Anayasa Mahkemesinin 31/5/2018
tarihli ve E.2018/42, K.2018/48 sayılı kararına Başkan Zühtü ARSLAN’ın yazdığı
farklı gerekçeyle katılıyoruz.
Üye
Kadir ÖZKAYA
|
Üye
Yusuf Şevki
HAKYEMEZ
|