“
…
Anayasamıza göre yargı yetkisi devredilemez. Anayasanın 8. maddesinde yargı yetkisinin Türk Milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılabileceği emredilmiştir.
Anayasanın 6/3-2.cümlesine göre hiçbir kimse veya organ kaynağını Anayasadan almayan bir Devlet yetkisi kullanamaz. Uzlaştırma işlem ve eylemi Devletin yargı fonksiyonunun bir parçası olarak CMK’da düzenlenmiştir.
Yargı yetkisinin müşteki ile sanığın gayri resmi bir ortama özel alana getirilerek mahkemeler adına müzakere yaptırılması yapılacak kapsamı meçhul müzakere ve tutulacak rapor ile sanığın suçtan kurtarılması fonksiyonel olarak yargı yetkisinin özel kişiye devri neticesini doğurduğu, Adaletin yargısal işlemlerde bir nevi Özelleştirme özel kişilere devir uygulamasının adaletin olması gereken bağımsız tarafsız her türlü şek ve şüpheden uzak arı duru şekilde gerçekleşmesi gerektiğine ilişkin toplumsal güveni altüst ettiği, uzlaştırmacı adlı özel kişiye yaptığı iş karşılığı uzlaştırma olumsuz neticelenmiş ise uygulamada dosya başına 100 TL, olumlu neticelendiğinde 300 TL ücret taktir edilerek ayrıca kamuya mali külfet getirdiği, dolandırıcıya mağdurla Anlaşabildiği sürece dolandırıcılık yapmasına hukukun cevaz vermesi kabul edilemez.
Uzlaşma süreciyle yargı görevinin en hızlı ve en adil şekilde işletilmesine ilişkin Hukuk Devleti ve Anayasanın 141 maddesi ihlaline sebebiyet vermektedir. Anayasamızın 141/4 maddesinde davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılması emredici hükümlerine aykırılık bulunduğu, uzlaştırmanın uygulamada yargılama sürecini kanunda belirtildiği şekilde kısaltmayıp aksine uzattığı, uzlaştırmacının keyfine göre taraflara tebligat çıkarma görüşme günü tayin etme ucu açık süreçte uygulamada uzlaştırma raporlarının mahkemelere gelmediği, uzlaştırmacının tarafları istediği şekilde uzlaştırma müzakerelerinde yönlendiriciliği, Hakim ve Cumhuriyet Savcıları yerine fonksiyon icra etmesinin sakıncalı olduğu,
Uzlaştırma uygulaması sanıkların ödeme güçleri bakımından yasa önünde eşitlik ilkesinin ihlaline neden olmaktadır. Uzlaşmacı adlı Anayasal teminatı olmayan yargı haricindeki görevlinin nezaretinde sanıkla mağdurun pazarlık ortamına çekilmesi mağdur hakları açısında zaafıyet oluşturup sanığın konumunu güçlendirdiği, ekonomik suçlarda mağdur zararının giderilmesi halinde TCK 168. maddesinde yasal indirim yapıldığı halde bir kısım hırsızlık suçlarının uzlaştırmaya tabi tutulup tamamen cezasızlık hali getirildiği halde bir kısım hırsızlık suçlarından ise zarar gideriminde ceza indirimi getirilmesi Anayasamızın ekonomik suçlar bakımından 10.maddesinde yer alan kanun önünde eşitlik ilkesinin açıkça ihlal edildiği gibi zengin sanıklarla fakir sanıklar bakımından uzlaştırmada bahsi geçen Anayasanın 10. maddesine aykırı neticelere sebebiyet verdiği, yasa içi çelişki oluşturulduğu, uzlaştırmacının müzakerelerde bir nevi dosya adaletini açık arttırmaya çıkarıcı eğilimlere açık olduğu,
Mağdurda zararın neresinden dönebilirsen kar mantığıyla bir nevi mağdurun dolandırıcıyla anlaşarak topluma karşı işlenen suçun modem hukuk sistemlerinde terk edilmiş diyet karşılığı cezasızlık uygulamasını geri getirmiştir. İlk çağlarda geçerli olan hukukta Borçlar Hukuku alanı ile Ceza Hukuku alanının ayrı düşünülmediği diyetin çok geniş uygulama alanı bulunduğu, Ceza Hukukunun gelişimiyle Borçlar Hukuku sahasının ayrı bir sorumluluk sistemi olarak ele alınıp düzenlendiği, diyet ödemesiyle suçtan kurtulma yöntemi Ceza Hukukunda terk edilmiştir. Ceza Hukukunun temel amaçlarının bireysel ve toplumsal özgürlükleri güvence altına alarak toplumun güven ve huzur içerisinde gelişimi için istenmeyen hareketlerin tamamen yasaklanmasıdır. Bedel ödeyen sanıkların cezasız kalmasının önlenmesi kamu düzeni ve güvenliğinin sağlanması Hukuk Devletinin ve hukuk düzeninin temel amaçlarıyla bağdaşmamaktadır. Suçun kişiye karşı işlendiğine ilişkin ilk çağlarda hakim olan düşüncenin çağdaş ceza hukukunda yerinin olmadığı, diyeti ödeyebilenle ödeyemeyen sanıklar arasında cezasızlık farkının olması, bunun yanında suçta profesyonelleşmiş tekerrüre esas mahkumiyeti olan sanığın diyet ödeyerek cezadan kurtulduğu halde ilk defa suç işlemiş ekonomik gücü olmayan uzlaştırma diyetini ödeme gücü olmayan sanıklar arasında eşitsizliğe neden olduğu gibi toplum için daha tehlikeli olan sanıklara cezadan kurtulma yolu açılmıştır. Profesyonel seri dolandırıcıların öncekinden dolandırdığı parayla başkasıyla uzlaşıp tamamen cezasız kalarak dolandırıcılara kanuni tolerans sağladığı, uzlaştırmanın kurumsal olarak faili meçhul dolandırıcılık fiillerinin artmasına sebebiyet verdiği, dolandırıcılara suç işleme azim ve kararlılığı kazandırdığı,
Anayasanın 5. maddesinde Devletin görevinin suçla mücadele toplum huzur ve refahının sağlamak olduğu, sanıkların dolandırdıkları çaldıkları malın bir kısmını iade ederek ceza soruşturmasından tamamen kurtulmaları Anayasa’nın 2. maddesinde düzenlenen Hukuk Devleti ilkesiyle bağdaşır olmadığı,
CMK 253/1-7 maddesinde çocuğun kaçırılması alıkonulmasında uzlaşma uygulamasının çocuk istismarlarının artmasına neden olacağı Anayasamızın 12/1 maddesinde kişiliğe bağlı hakların devredilemez vazgeçilemez dokunulamaz niteliğinin ağır derecede ihlaline olanak sağladığı dikkate değerdir.
Hukukumuzda mağdurun Borçlar Kanununun haksız fiil esasları çerçevesinde sanığa ya da mahkuma karşı zararı tazmin için hukuk davası açma hakkı bulunduğu, bu nedenle uzlaştırmanın mağdura yeni bir çözüm getirdiği düşüncesinin kabulü mümkün değildir. Devletin yargılama yapma görevini başka kişilere devrederek uzlaştırmam adlı bir hakeme yargı yetkisinin devrinin Anayasaya aykırı olduğu mahkememizce değerlendirilmiştir.
KARAR:
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
5271 Sayılı CMK’nun 253. Maddesinin Anayasamızın yargı yetkisinin devredilemeyeceğine ilişkin 8. maddesine, davaların en hızlı ve adil şekilde sonuçlandırılmasına ilişkin Anayasanın 141/4 maddesine, sanıklar arasında ekonomik gücü olmayanlarla tekerrüre esas mahkumiyeti bulunan ve bulunmayanlar arasında yasa önünde eşitlik ilkesini ön gören Anayasanın 10. maddesine, ceza yargılamasının amacının Hukuk Devleti ve toplum huzur refahının sağlanmasına ilişkin Anayasanın 2, 5. ve özellikle çocuk kaçırma alıkoyma suçlarında Anayasanın 12/1 maddelerine aykırılık içerdiği mahkememizin görüşünün Yüksek Anayasa Mahkemesince kararlaştırılması gerektiğinden Anayasa Mahkemesine tüm dosyanın onaylı örneği gönderilerek Anayasanın 152. maddesine göre Anayasa Mahkemesi kararının beklenmesine karar verildi.”
ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı : 2018/98
Karar Sayısı : 2018/46
Karar Tarihi : 17/5/2018
R.G.Tarih Sayısı : Tebliğ edildi.
İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN: İstanbul 37. Asliye Ceza Mahkemesi
İTİRAZIN KONUSU: 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 6/12/2006 tarihli ve 5560 sayılı Kanun’un 24. maddesiyle değiştirilen 253. maddesinin Anayasa’nın 2., 5., 8., 10., 12. ve 141. maddelerine aykırılığı ileri sürülerek iptaline karar verilmesi talebidir.
OLAY: Sanığın dolandırıcılık suçundan cezalandırılması için açılan kamu davasında itiraz konusu kuralın Anayasa’ya aykırı olduğu kanısına varan Mahkeme, iptali için başvurmuştur.
I. İPTALİ İSTENEN KANUN HÜKMÜ
Kanun’un itiraz konusu 253. maddesi şöyledir:
“Uzlaştırma
Madde 253- (Değişik: 6/12/2006-5560/24 md.)
(1) Aşağıdaki suçlarda, şüpheli ile mağdur veya suçtan zarar gören gerçek veya özel hukuk tüzel kişisinin uzlaştırılması girişiminde bulunulur:
a) Soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı suçlar.
b) Şikâyete bağlı olup olmadığına bakılmaksızın, Türk Ceza Kanununda yer alan;
1. Kasten yaralama (üçüncü fıkra hariç, madde 86; madde 88),
2. Taksirle yaralama (madde 89),
3. (Ek: 24/11/2016-6763/34 md.) Tehdit (madde 106, birinci fıkra),
4. Konut dokunulmazlığının ihlali (madde 116),
5. (Ek: 24/11/2016-6763/34 md.) Hırsızlık (madde 141),
6. (Ek: 24/11/2016-6763/34 md.) Dolandırıcılık (madde 157),
7. Çocuğun kaçırılması ve alıkonulması (madde 234),
8. Ticari sır, bankacılık sırrı veya müşteri sırrı niteliğindeki bilgi veya belgelerin açıklanması (dördüncü fıkra hariç, madde 239),
suçları.
c) (Ek: 24/11/2016-6763/34 md.) Mağdurun veya suçtan zarar görenin gerçek veya özel hukuk tüzel kişisi olması koşuluyla, suça sürüklenen çocuklar bakımından ayrıca, üst sınırı üç yılı geçmeyen hapis veya adli para cezasını gerektiren suçlar.
(2) Soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı olanlar hariç olmak üzere; diğer kanunlarda yer alan suçlarla ilgili olarak uzlaştırma yoluna gidilebilmesi için, kanunda açık hüküm bulunması gerekir.
(3) Soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı olsa bile, (…) cinsel dokunulmazlığa karşı suçlarda, uzlaştırma yoluna gidilemez. (Ek cümle: 26/6/2009 - 5918/8 md.) Uzlaştırma kapsamına giren bir suçun, bu kapsama girmeyen bir başka suçla birlikte işlenmiş olması hâlinde de uzlaşma hükümleri uygulanmaz.
(4) Soruşturma konusu suçun uzlaşmaya tâbi olması ve kamu davası açılması için yeterli şüphenin bulunması hâlinde, dosya uzlaştırma bürosuna gönderilir. Büro tarafından görevlendirilen uzlaştırmacı, şüpheli ile mağdur veya suçtan zarar görene uzlaşma teklifinde bulunur. Şüphelinin, mağdurun veya suçtan zarar görenin reşit olmaması halinde, uzlaşma teklifi kanunî temsilcilerine yapılır. Uzlaştırmacı, uzlaşma teklifini açıklamalı tebligat veya istinabe yoluyla da yapabilir. Şüpheli, mağdur veya suçtan zarar gören, kendisine uzlaşma teklifinde bulunulduktan itibaren üç gün içinde kararını bildirmediği takdirde, teklifi reddetmiş sayılır.
(5) Uzlaşma teklifinde bulunulması halinde, kişiye uzlaşmanın mahiyeti ve uzlaşmayı kabul veya reddetmesinin hukukî sonuçları anlatılır.
(6) Resmî mercilere beyan edilmiş olup da soruşturma dosyasında yer alan adreste bulunmama veya yurt dışında olma ya da başka bir nedenle mağdura, suçtan zarar görene, şüpheliye veya bunların kanunî temsilcisine ulaşılamaması halinde, uzlaştırma yoluna gidilmeksizin soruşturma sonuçlandırılır.
(7) Birden fazla kişinin mağduriyetine veya zarar görmesine sebebiyet veren bir suçtan dolayı uzlaştırma yoluna gidilebilmesi için, mağdur veya suçtan zarar görenlerin hepsinin uzlaşmayı kabul etmesi gerekir.
(8) Uzlaşma teklifinde bulunulması veya teklifin kabul edilmesi, soruşturma konusu suça ilişkin delillerin toplanmasına ve koruma tedbirlerinin uygulanmasına engel değildir.
(9) (Mülga: 24/11/2016-6763/34 md.)
(10) Bu Kanunda belirlenen hâkimin davaya bakamayacağı haller ile reddi sebepleri, uzlaştırmacı görevlendirilmesi ile ilgili olarak göz önünde bulundurulur.
(11) Görevlendirilen uzlaştırmacıya soruşturma dosyasında yer alan ve Cumhuriyet savcısınca uygun görülen belgelerin birer örneği verilir. Uzlaştırma bürosu uzlaştırmacıya, soruşturmanın gizliliği ilkesine uygun davranmakla yükümlü olduğunu hatırlatır.
(12) Uzlaştırmacı, dosya içindeki belgelerin birer örneği kendisine verildikten itibaren en geç otuz gün içinde uzlaştırma işlemlerini sonuçlandırır. Uzlaştırma bürosu bu süreyi en çok yirmi gün daha uzatabilir.
(13) Uzlaştırma müzakereleri gizli olarak yürütülür. Uzlaştırma müzakerelerine şüpheli, mağdur, suçtan zarar gören, kanunî temsilci, müdafi ve vekil katılabilir. Şüpheli, mağdur veya suçtan zarar görenin kendisi veya kanunî temsilcisi ya da vekilinin müzakerelere katılmaktan imtina etmesi halinde, uzlaşmayı kabul etmemiş sayılır.
(14) Uzlaştırmacı, müzakereler sırasında izlenmesi gereken yöntemle ilgili olarak Cumhuriyet savcısıyla görüşebilir; Cumhuriyet savcısı, uzlaştırmacıya talimat verebilir.
(15) Uzlaşma müzakereleri sonunda uzlaştırmacı, bir rapor hazırlayarak kendisine verilen belge örnekleriyle birlikte uzlaştırma bürosuna verir. Uzlaşmanın gerçekleşmesi halinde, tarafların imzalarını da içeren raporda, ne suretle uzlaşıldığı ayrıntılı olarak açıklanır. (Ek cümle: 24/11/2016-6763/34 md.)Uzlaştırma bürosu soruşturma dosyasını, raporu ve varsa yazılı anlaşmayı Cumhuriyet savcısına gönderir. (1)
(16) Uzlaşma teklifinin reddedilmesine rağmen, şüpheli ile mağdur veya suçtan zarar gören uzlaştıklarını gösteren belge ile en geç iddianamenin düzenlendiği tarihe kadar Cumhuriyet savcısına başvurarak uzlaştıklarını beyan edebilirler.
(17) Cumhuriyet savcısı, uzlaşmanın, tarafların özgür iradelerine dayandığını ve edimin hukuka uygun olduğunu belirlerse raporu veya belgeyi mühür ve imza altına alarak soruşturma dosyasında muhafaza eder.
(18) Uzlaştırmanın sonuçsuz kalması halinde tekrar uzlaştırma yoluna gidilemez.
(19) Uzlaşma sonucunda şüphelinin edimini def’aten yerine getirmesi halinde, hakkında kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilir. Edimin yerine getirilmesinin ileri tarihe bırakılması, takside bağlanması veya süreklilik arzetmesi halinde, 171 inci maddedeki şartlar aranmaksızın, şüpheli hakkında kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı verilir. Erteleme süresince zamanaşımı işlemez. Kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararından sonra, uzlaşmanın gereklerinin yerine getirilmemesi halinde, 171 inci maddenin dördüncü fıkrasındaki şart aranmaksızın, kamu davası açılır. Uzlaşmanın sağlanması halinde, soruşturma konusu suç nedeniyle tazminat davası açılamaz; açılmış olan davadan feragat edilmiş sayılır. Şüphelinin, edimini yerine getirmemesi halinde uzlaşma raporu veya belgesi, 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 38 inci maddesinde yazılı ilam mahiyetini haiz belgelerden sayılır.
(20) Uzlaştırma müzakereleri sırasında yapılan açıklamalar, herhangi bir soruşturma ve kovuşturmada ya da davada delil olarak kullanılamaz.
(21) Şüpheli, mağdur veya suçtan zarar görenden birine ilk uzlaşma teklifinde bulunulduğu tarihten itibaren, uzlaştırma girişiminin sonuçsuz kaldığı ve en geç, uzlaştırmacının raporunu düzenleyerek uzlaştırma bürosuna verdiği tarihe kadar dava zamanaşımı ile kovuşturma koşulu olan dava süresi işlemez. (1)
(22) (Değişik birinci cümle: 24/11/2016-6763/34 md.) Uzlaştırmacıya Adalet Bakanlığı tarafından belirlenen tarifeye göre ücret ödenir. Uzlaştırmacı ücreti ve diğer uzlaştırma giderleri, yargılama giderlerinden sayılır. Uzlaşmanın gerçekleşmesi halinde bu giderler Devlet Hazinesi tarafından karşılanır.
(23) Uzlaşma sonucunda verilecek kararlarla ilgili olarak bu Kanunda öngörülen kanun yollarına başvurulabilir.
(24) (Değişik: 24/11/2016-6763/34 md.) Her Cumhuriyet başsavcılığı bünyesinde uzlaştırma bürosu kurulur ve yeteri kadar Cumhuriyet savcısı ile personel görevlendirilir. Uzlaştırmacılar, avukatların veya hukuk öğrenimi görmüş kişilerin yer aldığı, Adalet Bakanlığı tarafından belirlenen uzlaştırmacı listelerinden görevlendirilir. Uzlaştırmacı, hazırladığı raporu, tutanakları ve varsa yazılı anlaşmayı büroya gönderir. Uzlaştırma süreci sonunda soruşturma dosyaları, uzlaştırma bürosunda görevli Cumhuriyet savcıları tarafından sonuçlandırılır.
(25) (Ek: 24/11/2016-6763/34 md.)Uzlaştırmacıların nitelikleri, eğitimi, sınavı, görev ve sorumlulukları, denetimi, eğitim verecek kişi, kurum ve kuruluşların nitelikleri ve denetimleri ile uzlaştırmacı sicili, uzlaştırmacılar ve eğitim kurumlarının listelerinin düzenlenmesi, Cumhuriyet başsavcılığı bünyesinde kurulan uzlaştırma bürolarının çalışma usul ve esasları, uzlaştırma teklifi ile müzakere usulü, uzlaştırma anlaşması ve raporda yer alacak konular ile uygulamaya dair diğer hususlara ilişkin usul ve esaslar, Adalet Bakanlığınca çıkarılan yönetmelikle düzenlenir.”
II. İLK İNCELEME
1. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü hükümleri uyarınca yapılan ilk inceleme toplantısında başvuru kararı ve ekleri, Raportör Aydın AYGÜN tarafından hazırlanan ilk inceleme raporu, itiraz konusu kanun hükümleri okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
2. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un “Anayasaya aykırılığın mahkemelerce ileri sürülmesi” kenar başlıklı 40. maddesinde Anayasa Mahkemesine itiraz yoluyla yapılacak başvurularda izlenecek yöntem belirtilmiştir.
3. Söz konusu maddenin (1) numaralı fıkrasında, bir davaya bakmakta olan mahkemenin bu davada uygulanacak bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin hükümlerini Anayasa’ya aykırı görmesi hâlinde veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varması durumunda bu fıkrada sayılan belgeleri dizi listesine bağlayarak Anayasa Mahkemesine göndereceği kurala bağlanmış; anılan fıkranın (a) numaralı bendinde de “İptali istenen kuralların Anayasanın hangi maddelerine aykırı olduklarını açıklayan gerekçeli başvuru kararının aslı” sayılmıştır. Anılan maddenin (4) numaralı fıkrasında ise açık bir şekilde dayanaktan yoksun veya yöntemine uygun olmayan itiraz başvurularının Anayasa Mahkemesi tarafından esas incelemeye geçilmeksizin gerekçeleriyle reddedileceği hükme bağlanmıştır.
4. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü’nün 46. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendinde de itiraz yoluna başvuran mahkemenin gerekçeli kararında Anayasa’ya aykırılıkları ileri sürülen hükümlerin her birinin Anayasa’nın hangi maddelerine, hangi nedenlerle aykırı olduğunun ayrı ayrı ve gerekçeleriyle birlikte açıkça gösterilmesi gerektiği ifade edilmiştir.
5. Yine İçtüzük’ün 49. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b) bendinde de Anayasa Mahkemesince yapılan ilk incelemede başvuruda eksikliklerin bulunduğu tespit edilirse itiraz yoluna ilişkin işlerde esas incelemeye geçilmeksizin başvurunun reddine karar verileceği, (2) numaralı fıkrasında ise anılan (b) bendi uyarınca verilen kararın, itiraz yoluna başvuran mahkemenin eksiklikleri tamamlayarak yeniden başvurmasına engel olmadığı belirtilmiştir.
6. Yapılan incelemede başvuran Mahkeme tarafından yirmi beş fıkradan oluşan itiraz konusu maddede yer alan kuralların Anayasa’nın 2., 5., 8., 10., 12. ve 141. maddelerine hangi nedenlerle aykırı olduğunun her bir fıkra yönünden ayrı ayrı ve gerekçeleriyle birlikte açıkça gösterilmediği anlaşılmıştır.
7. Öte yandan Anayasa’nın 152. maddesinin dördüncü fıkrasında “Anayasa Mahkemesinin işin esasına girerek verdiği red kararının Resmi Gazetede yayımlanmasından sonra on yıl geçmedikçe aynı kanun hükmünün Anayasaya aykırılığı iddiasıyla tekrar başvuruda bulunulamaz.”, 6216 sayılı Kanun’un 41. maddesinin (1) numaralı fıkrasında da “Mahkemenin işin esasına girerek verdiği ret kararının Resmî Gazetede yayımlanmasından itibaren on yıl geçmedikçe aynı kanun hükmünün Anayasaya aykırılığı iddiasıyla itiraz başvurusu yapılamaz.” hükümlerine yer verilmiştir.
8. Bu bağlamda 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 6/12/2006 tarihli ve 5560 sayılı Kanun’un 24. maddesiyle değiştirilen 253. maddesinin (5918 ve 6763 sayılı Kanunlarla yapılan değişiklikleri içermeyen) Anayasa’ya aykırılığı iddiasıyla açılan iptal davası, Anayasa Mahkemesinin 12/3/2009 tarihli ve E.2007/14, K.2009/48 sayılı kararıyla esastan reddedilmiş ve bu karar 25/6/2009 tarihli ve 27269 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanmıştır.
9. Açıklanan nedenlerle 6216 sayılı Kanun’un 40. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendi ile İçtüzük’ün 46. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendine aykırı olduğu anlaşılan itiraz başvurusunun, 6216 sayılı Kanun’un 40. maddesinin (4) numaralı fıkrası gereğince yöntemine uygun olmadığından esas incelemeye geçilmeksizin reddi gerekir.
III. HÜKÜM
4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun, 6/12/2006 tarihli ve 5560 sayılı Kanun’un 24. maddesiyle değiştirilen 253. maddesinin iptaline karar verilmesi talebiyle yapılan itiraz başvurusunun, 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 40. maddesinin (4) numaralı fıkrası gereğince yöntemine uygun olmadığından, esas incelemeye geçilmeksizin REDDİNE, 17/5/2018 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
Başkan
Zühtü ARSLAN
Başkanvekili
Burhan ÜSTÜN
Engin YILDIRIM
Üye
Serdar ÖZGÜLDÜR
Serruh KALELİ
Osman Alifeyyaz PAKSÜT
Recep KÖMÜRCÜ
Nuri NECİPOĞLU
Hicabi DURSUN
M. Emin KUZ
Hasan Tahsin GÖKCAN
Kadir ÖZKAYA
Rıdvan GÜLEÇ
Recai AKYEL
Yusuf Şevki HAKYEMEZ