“…
1) 6682 sayılı 2016 Yılı Merkezi Yönetim
Bütçe Kanununun 6. maddesinin (1) Numaralı Fıkrasının (a) Bendinin Anayasaya
Aykırılığı
İptali
istenen düzenlemelerin Anayasa’ya aykırılıklarını, Türkiye’nin mali sistemi
bağlamında ortaya koyabilmek için aşağıdaki açıklamaların yapılmasına ihtiyaç
duyulmuştur. (Bu başlık altında yapılan ortak açıklamalar, 6682 sayılı 2016
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanununun iptali istenen tüm kuralları için
geçerlidir.)
A)
Parlamentonun Bütçe Hakkı ve
Anayasanın Bağlayıcılığı
Anayasa, siyasal iktidarın yapısını,
işleyişini, siyasal kurumların statülerini, görev ve yetkilerini belirleyen,
vatandaşların hak ve özgürlüklerini tespit eden ve bunların hukuki
güvencelerini içeren bir "Toplum Sözleşmesidir. Kişilerin hak ve özgürlüklerinin
güvence altına alınabilmesi için yasama ve yürütme organlarının yetkilerinin
sınırlanması ihtiyacı sadece temel hak ve özgürlükler alanında değil, kamu
harcamalarına ilişkin düzenlemeler alanında da gerekli olup, bu bağlamda
çeşitli kurallar anayasalarda yer alır. Demokrasilerde kamu harcamalarının
büyüklüğü ve kapsamı ile bu harcamaların yapılabilmesi için vatandaşlara
getirilecek yükümlülüklere halk karar verir ki buna "Bütçe Hakkı" denilmektedir.
Halk sahip olduğu ve sahip olmak üzere yüzyıllarca mücadele ettiği "Bütçe
Hakkı"nı seçtiği temsilcileri aracılığıyla kullanır.
Kamu kaynağının elde edilmesi ve kullanım
meşruiyeti, parlamentoların varlık sebebiyle özdeş tutulan ulusal egemenliğin
bütçe hakkına dayanır. Bütçe hakkı, dünya tarihinde demokrasi için vazgeçilmez
bir kurum olarak çetin mücadelelerin ürünüdür. İngiltere'de Magna Carta (1215),
Haklar Dilekçesi (1627), Haklar Yasası (1689), Fransa'da 1789 ihtilali, 1791 ve
1793 Anayasaları yaklaşık sekiz yüzyıllık tarihin bilinen uğraklarıdır. Bütçe
hakkı bu uzun tarihsel süreçte demokrasinin gelişmesi açısından anahtar role
sahip olmuştur. Öncelikle vergi toplanması temsil yeteneği sınırlı çevrelerin
iznine tabi tutulmuştur. Daha sonra harcamaların yapılması temsil yeteneği
kısmen güçlenen zeminlerce izne tabi kılınmış ve nihayet gelir ve harcamaların
birlikte bütçe olarak her yıl için izin ve onaya tabi tutulması ve
gerçekleşmelerin denetimi suretiyle bütçe hakkı bugünkü çehresine kavuşmuştur.
19-20. yüzyılın ilk yarısında bütçe hakkı hem birçok bütçe ilkesinin (önceden
izin ilkesi, yıllık olma ilkesi, bütçe birliği ilkesi, genellik ilkesi, gelir
ve giderlerin gayrisafiliği ilkesi) oluşması ve yerleşmesiyle güçlenmiş, hem de
tedrici olarak diğer devletlerce de bütçe hakkı benimsenen evrensel bir değer
haline gelmiştir. Her ülke, kendi tarihsel koşulları içinde bütçe hakkının
kurumsallaşma sürecine farklı bir uyarlanma deneyimi yaşamıştır.
Çağdaş demokrasilerde hükümetler politika
önceliklerini amaç ve hedefler seti, kaynak-harcama yapısı, uygulama adımları
ve benzeri açılardan ortaya koyarak Parlamentoya sunarlar ve Parlamentodan
izin/onay isterler. İlgili dönemin sonunda Milletin Meclisince döneme ilişkin
gerçekleşmeler ve yürütülen faaliyetler, bütçenin amaç ve hedeflerine ulaşma
derecesi açısından değerlendirilir. Böylece, hükümetin performansı; bütçenin
amaç ve hedefleri ile gerçekleşmeler arasındaki açıklık ve meydana gelen
sapmalar üzerinden müzakere edilir ve hesap verme sorumluluğu çerçevesinde
hükümetten hesap sorulur.
Ülkemizde 1982 Anayasası'nın 87, 160,
161, 162, 163 ve 164. maddelerinde Bütçe Hakkı çeşitli yönleri ile hüküm altına
alınmıştır. Bu anayasal normlar, 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol
Kanunu ve 6085 sayılı Sayıştay Kanunu gibi kod düzenlemelerle somut ve uygulanabilir
kılınmıştır.
5018 sayılı Kanun, benzer dünya
örneklerinde olduğu gibi bütçe hakkının kullanılmasında TBMM'nin konumunu
güçlendirmiş, getirdiği yeni mali yönetim sistemi düzenlemeleri ile Bütçe
Hakkının daha etkin kullanımının alt yapısını güçlendirmiştir. Nitekim 5018
sayılı Kanunun genel gerekçesine bakıldığında, Kanun ile bütçe kapsamının
genişletilerek bütün kamu kaynaklarının TBMM denetimine sunulması suretiyle
bütçe hakkının en iyi şekilde kullanılması, bütçe hazırlama ve uygulama
sürecinde etkinliğin arttırılması, mali yönetimde şeffaflığın sağlanması,
sağlıklı bir hesap verme mekanizması ile harcama sürecinde yetki sorumluluk
dengesinin yeniden kurulması, etkin bir iç kontrol sisteminin oluşturulması ve
bu suretle çağdaş gelişmelere uygun yeni bir kamu mali yönetim sisteminin
oluşturulmasının öngörüldüğü anlaşılmaktadır.
Aşağıda (“D) Anayasaya
Aykırılık Sorunu” başlığı alında) ayrıntılarıyla açıklanacağı üzere temsili
demokrasi, parlamentonun “bütçe hakkı”ndan doğmuştur. Anayasa Mahkemesi’nin
çeşitli kararlarında da belirtildiği üzere, “Yasama organının, halk adına kamu
gelirlerini toplama ve yine halk adına bu gelirleri harcama konusunda yürütme
organına sınırlarını belirleyerek yetki vermesi ve sonuçlarını denetlemesine
bütçe hakkı denilmektedir. (…) Bu hak, demokratik parlamenter yönetim sistemini
benimsemiş olan ülkelerde, halk tarafından seçilen temsilcilerden oluşan ve en
yetkili organ olan yasama organına ait bulunmaktadır. (…) Bütçe yapısının
fonksiyonunu ifa edebilmesi, temel bütçe ilkelerine uyulması ile mümkün
olmaktadır. Bütçe ilkeleri; bütçenin hazırlanması, görüşülüp onaylanması,
uygulanması ve denetlenmesi ile ilgili olarak göz önünde bulundurulması gereken
kuralları ifade eder. Bu ilkeler,devlet bütçelerinin temel özellikleri ve
amaçlarının gerçekleşmesi için uygulanması zorunlu olan ulusal ve uluslararası
alanda kabul görmüş klasik maliye biliminin ilkeleridir.” (Bkz. Anayasa
Mahkemesi’nin 30.12.2010 günlü ve E.2008/84, K.2010/121 sayılı kararı).
Anayasa’nın 150. maddesinin yetkili kıldığı
Cumhurbaşkanı, iktidar ve anamuhalefet partisi Meclis grupları veya 110
milletvekili, bütçe kanununun Anayasa’ya ve ulusal ve uluslararası alanda kabul
görmüş klasik maliye biliminin bütçe ilkelerine aykırı olduğu düşüncesini
taşıyorlar ise aynı maddeye göre Anayasa Mahkemesine iptal davası açma hakları
vardır. Anayasa’nın 148. Maddesi kanunların, kanun hükmünde kararnamelerin ve
Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Anayasaya şekil ve esas bakımından
uygunluğunun denetlenmesi Anayasa Mahkemesinin görevleri arasında sayılmıştır.
Anayasa’nın 11. maddesine göre Anayasa
hükümleri, yasama, yürütme ve yargı organları ile idare makamlarını ve diğer
kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kurallarıdır.
Anayasa’nın 2. maddesindeki hukuk devleti
ilkesi, devletin hukukla var olduğu ve hukukla yaşayacağı kabulüne dayanır ve
devlet organlarıyla idarenin tüm eylem ve işlemlerinde hukuka ve hukukun
evrensel ilkelerine bağlılığı gerektirir. Anayasanın 36. maddesindeki adil
yargılanma hakkı ise davaların makul bir süre içinde karara bağlanmasını da
içerir. Anayasa’nın 161. maddesinin birinci fıkrasında bütçenin yıllık olduğu
açıkça belirtilmiştir. Söz konusu hükümler dikkate alınarak Bütçe kanununa
ilişkin iptal isteminin yürürlük tarihi içindeki makul bir sürede görüşülüp
karara bağlanarak Resmi Gazetede yayınlanması parlamentonun “bütçe hakkının“
korunması açısından da gerekli bulunmaktadır.
Bu itibarla bu iptal dava dilekçesinin
Anayasa’nın 2., 11., 36, 148., 150. ve 161. maddeleri uyarınca karara bağlanmasını
talep ediyoruz.
B)
Türkiye’nin Mali Sistemi
1050 Sayılı Kanunla Kurulan Mali Sistem
Osmanlı Batılılaşması, imparatorluğun
ekonomik, mali, siyasi ve askeri çöküşü kaynaklı bir zorunluluktan doğmuş ve
çöküşe dayalı toprak kaybından kurtuluşun reçetesi olarak görülmüştür.
Pragmatik yanı ağır basan Osmanlı Batılılaşması Kıta Avrupası Hukuk Sisteminin
özgün örneğini oluşturan Fransa’yı örnek almış; Napolyon’un merkeziyetçi idari
ve mali sistemi Osmanlı İmparatorluğu’na uyarlanmıştır.
İkinci Meşrutiyet (1908)’ten sonra
çıkarılan iki geçici kanunla İmparatorluğun merkeziyetçi idari ve mali sistemi,
Cumhuriyete taşınacak şekilde kurulmuştur.
Bunlardan ilki, 1878 tarihli Fransız Genel
Muhasebe Kararnamesi’nin çevirisinden oluşan ve 1910 yılında çıkarılan
Muhasebe-i Umumiye Kanunu Muvakkat’dır. Bu Geçici Kanunu, Cumhuriyet küçük
eklemeler yaparak 1927 yılında 1050 sayılı Muhasebe-i Umumiye Kanunu adıyla
tekrar yasalaştırmıştır.
Osmanlı’nın Fransa modelini esas alarak
hazırladığı ve tüm illerde uygulanması öngörülen İdare-i Umumiye-i Vilayet
Kanunu 6 Eylül 1864’de yasalaşmıştı. İkinci Meşrutiyet’ten sonra ise 1876
Anayasası’nda yer alan ilkeler esas alınarak “İdare-i Umumiye-i Vilayet” ve
“İdare-i Hususiye-i Vilayet” ismiyle iki kanun tasarısı hazırlanarak 1912
yılında Mebusan Meclisine sevk edilmiştir. Tasarıların Mecliste görüşülmesi
sırasında Balkan Savaşının çıkması üzerine Meclis tatil edildiğinden tasarılar
yasalaşamamıştır. Hükümet ise, bazı değişiklikler yaparak iki tasarıyı
birleştirmiş ve “İdare-i Umumiye-i Vilayet Kanunu Muvakkatı” adıyla 13 Mart
1913 tarihinde yürürlüğe koymuştur.
Vilayet Genel İdaresi Geçici Kanunu
(İdare-i Umumiye-i Vilayet Kanunu Muvakkatı), iki kısımdan oluşmuştu: Birinci
kısımda (1-74. maddeler) illerin genel idaresi; ikinci kısımda (75. maddeden
sonrası) ise illerin özel idaresi. İllerin genel idaresinin düzenlendiği
birinci kısmını Cumhuriyet, 18.04.1929 tarihli ve 1426 sayılı Vilayet İdaresi
Kanunu ile yürürlükten kaldırmış; il özel idaresinin düzenlendiği ikinci kısım
ise 22.02.2005 tarihli ve 5302 sayılı İl Özel İdaresi Kanununun 71. maddesi ile
yürürlükten kaldırılana kadar uygulamada kalmıştır.
1050 sayılı Kanun ile mali sistemin
merkezine Maliye Bakanlığı oturtulmuş ve esas aldığı mali merkeziyetçiliğe,
idari merkeziyetçiliği tamamlayan bir işlev yüklenmiştir.
Devlet adına yüklenim altına girilen
sözleşme tasarısı ve taahhütlerin vizesi Maliye Bakanlığının yetkisindedir.
Giderlerin mali mevzuata uygunluğu konusunda saymanlara tanınan yasal yetki çerçevesinde
Maliye Bakanlığına kamu idareleri üzerinde mali kontrol yetkisi verilmiştir. Bu
bağlamda merkezin taşra teşkilatı üzerindeki idari temsilcisi vali ve
kaymakamlar; mali temsilcisi ise saymanlardır (1050 sayılı Kanunun yasalaştığı
dönemde ve uzun bir süre saymanlar illerde defterdar, ilçelerde
malmüdürleriydi) ve bunların merkezin taşra teşkilatı üzerinde idari ve mali
kontrol işlevleri vardır.
Maliye Bakanlığı, bütçenin hazırlanması ve
uygulanması ile ödeneklerin dağıtımı, yeni ödenek tertibi açılması, kurum içi
ve kurumlar arası aktarma ve serbest bırakılmasında tek belirleyicidir.
1050 sayılı Kanunun 36. maddesinde, tertibi
bütçede bulunup yetersizliğinden dolayı ilave olarak alınan ödenek “ek ödenek”,
bütçenin hazırlanması ve kabulü sırasında öngörülmeyen yeni bir hizmet için
alınan ödenek ise “olağanüstü ödenek” olarak tanımlanıp, ek ve olağanüstü
ödeneğin mali yıl içinde alınabileceği kurallaştırılırken; 38. maddesinde,
düşünülmeyen giderler bölümüne bütçenin hazırlanması sırasında öngörülemeyen ve
bütçelerde tertipleri bulunmayan hizmetlerin karşılığı ödeneğin konulacağı
belirtilmiş; 59. maddesinde ise, Maliye Bakanlığı bütçesinde düşünülmeyen
giderler tertibinde yer alan ödenekten, bütçenin hazırlanması sırasında
öngörülmeyen ve bütçede tertipleri bulunmayan olağanüstü hizmet ve giderleri
karşılamak amacıyla kamu idareleri bütçelerinde gerekli tertipleri açarak
ödenek aktarmaya ve bu tertiplerden yapılacak ödemelerin esaslarını belirlemeye
Maliye Bakanı yetkili kılınmıştır.
Bu geniş yetkilere ek olarak, Kanunun 37.
maddesinde, “Bütçe kanunlarında belirtilecek hizmet ve amaçlar için genel ve
katma bütçelere gerektiğinde aktarma yapılmak üzere Maliye ve Gümrük Bakanlığı
bütçesinin ilgili tertiplerinde yedek ödenek bulundurulabilir.” denilerek yedek
ödeneğe herhangi bir kapsam ve miktar sınırlaması getirilmemiştir.
Ayrıca, Kanunun “Ödenek İşlemlerinde
Yetkiler” başlıklı 56. maddesinin birinci fıkrasında, “Bütçeler ve bölümler
arasında ödenek aktarması yasa ile olur.” cümlesiyle ana kural ortaya
konulduktan sonra devamında, “Ancak, harcamalarda tasarrufu sağlamak, dengeli
ve etkili bir bütçe politikasını gerçekleştirmek üzere bu tür aktarmaları
yapmaya ve yeni tertipler açmaya, bütçe kanunlarıyla Maliye ve Gümrük Bakanı
yetkili kılınabilir.” denilerek, yasa ile yapılması gereken bütçeler ve
bölümler arası ödenek aktarma yetkisinin bütçe kanunlarıyla Maliye Bakanına
verilmesinin önü açılmış; maddenin ikinci fıkrasında ise, kamu idaresi
bütçeleri içindeki bölüm içi aktarmalar Maliye Bakanının iznine bağlanmıştır.
Tüm bu yetkilere rağmen, “Ödenek
Aktarmalarında Yasaklar” başlıklı 57. maddesinde, “Maaş ve ücret
tertiplerinden (diğer) gider tertiplerine ve aktarma yapılmış tertiplerden
diğer tertiplere ödenek nakledilemeyeceği gibi, yedek ödenekten aktarılan
tertiplerden de aktarma yapılamaz.” denilerek klasik bütçe ilkelerinden
oluşturulan mali sentez, yasa kuralı haline getirilmiştir.
5018 Sayılı Kanunla Kurulan Mali Sistem
1050 sayılı Muhasebe-i Umumiye Kanunu,
10.12.2003 tarihli ve 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile
yürürlükten kaldırılmış ve 5018 sayılı Kanununun bütün maddeleriyle yürürlüğe
girdiği 1.1.2006 tarihinden itibaren yeni bir mali sisteme geçilmiştir.
1050 sayılı Kanunun amacı, idari
merkeziyetçiliği mali merkeziyetçilikle tamamlamak ve kamu maliyesinde mevzuata
uygunluğu (mevzuata uygunluk üzerinden de verimliliği) sağlamak iken; 5018
sayılı Kanunun amacı, katılımcılığı esas alan; hukuka uygun, verimli, etkili ve
tutumlu çalışan; mali saydamlık ile yönetsel ve siyasal hesap verebilirliğe
dayanan; ancak denetim bakımından istenmese bile bazı handikapları da
barındıran, fakat saydamlık ve hesap verebilirliğin sağlanması için yetkileri
kamu idarelerine devreden ve TBMM’nin “bütçe hakkı”na güvence oluşturan bir
kamu mali yönetimi kurmaktır.
5018 sayılı Kanunun temelinde, “stratejik
planlama ve performans esaslı bütçeleme” yatmaktadır. Bu amaçla bütçenin
hazırlanması, uygulaması ve uygulama sonuçlarının raporlanmasında Maliye
Bakanlığının tekeline (ödeneklerin serbest bırakılması hariç) son verilerek
görev ve yetkilerle sorumluluklar kamu idarelerine bırakılmaktadır.
Kamu idarelerinin bütçeleri, kalkınma planı
– stratejik plan - orta vadeli program ve orta vadeli mali plan – performans
programı (ve performans programında yer alan performans hedefi/göstergesi) -
bütçe gibi birbirine bağlı ve birbirini tamamlayan ve yukarıdan aşağıya
hiyerarşik bir yapı oluşturan bütünsel bir süreç olarak tasarlanmıştır.
Buna göre, kamu idareleri, kalkınma
planları, programlar, ilgili mevzuat ve belirledikleri temel ilkeler
çerçevesinde geleceğe ilişkin olarak temel görev ve görüşleri ile stratejik
amaç ve ölçülebilir hedeflerini saptamak, performanslarını önceden belirlenmiş
göstergeler doğrultusunda ölçmek ve bu sürecin izleme ve değerlendirmesini
yapmak amacıyla uzun süreli stratejik plan (md. 9/1) ile stratejik plana göre
yürütecekleri faaliyet ve projeleri ve bunların kaynak ihtiyacı ile performans
hedef ve göstergelerini içeren yıllık performans programı hazırlamak (md. 9/4)
ve kamu hizmetlerini istenilen düzeyde ve kalitede sunulabilmek için bütçeleri
ile program ve proje bazında kaynak tahsislerini, stratejik planlarına, yıllık
amaç ve hedefleri ile performans göstergelerine dayandırmak zorundadırlar (md.
9/2). Bütçeler kalkınma planı ve programlarda yer alan politika, hedef ve
önceliklere uygun şekilde, idarelerin stratejik planları ile performans
ölçütlerine ve fayda-maliyet analizine göre hazırlanacak, uygulanacak ve
kontrol edilecek (md. 13/1-c); kamu idareleri gelir ve gider tekliflerini
hazırlarken; orta vadeli program ve mali planda belirlenen temel büyüklükler
ile ilke ve esasları, kalkınma planı ve yıllık program öncelikleri ile
stratejik planı çerçevesinde belirlenmiş ödenek tavanlarını, stratejik planı ile
uyumlu çok yıllı bütçeleme anlayışını ve performans hedeflerini dikkate
alacaklardır (md. 17).
İdarelerce her yılın sonunda hazırlanacak
idare faaliyet raporları ise, kullanılan kaynaklar, bütçe hedef ve
gerçekleşmeleri ile meydana gelen sapmaların nedenleri, stratejik plan ve
performans programı uyarınca yürütülen faaliyetler ile performans bilgilerini
içerir şekilde hazırlanacak (md. 41/4); Sayıştay söz konusu raporları
değerlendirerek değerlendirme sonuçları ile birlikte TBMM’ye sunacak, TBMM ise bu
raporlar ve değerlendirmeler ile Sayıştay’ın düzenlilik ve performans
denetimleri sonucunda ulaştığı denetim bulguları temelinde, kamu kaynağının
elde edilmesi ve kullanılmasına ilişkin olarak kamu idarelerinin yönetim ve
hesap verme sorumluluklarını görüşecektir (md. 41/3).
Başka bir anlatımla kamu idareleri,
kalkınma planı, kalkınma planına dayalı hazırlanan programlar ve benimsedikleri
temel ilkeler çerçevesinde geleceğe ilişkin temel görev (misyon) ve temel
görüşleri (vizyon) ile stratejik amaç ve hedeflerini belirledikleri birer
stratejik plan hazırlayacaktır. Stratejik planda, stratejik amaçları, temel
stratejileri, ölçülebilir hedefleri ve performanslarını ölçmek, izlemek ve
değerlendirmek için önceden belirlenmiş performans göstergeleri yer alacaktır.
Kamu idareleri stratejik planları ile orta vadeli program ve orta vadeli mali
plana göre her yıl yıllık performans programı hazırlayacaklar ve performans
programlarında yürütecekleri faaliyet ve projeler ile bunların kaynak
ihtiyacına ve performans hedef ve göstergelerine yer vereceklerdir. Her yıl
bütçelerini yaparken ise, program ve proje bazında kaynak tahsislerini
stratejik planlarına ve performans programında yer alan yıllık amaç, hedef ve
performans göstergelerine dayandıracaklardır. Nihayetinde ise, bütçe ve
faaliyet sonuçlarını TBMM’ye raporlayacaklar; Sayıştay ise kamu idarelerinin
raporladıkları mali tablolar ile faaliyet raporlarını inceleyip, denetleyip,
değerlendirerek ve bunlara düzenlilik ve performans denetimi bulgularını
ekleyerek TBMM’ye kamu idarelerinin mali tabloları ile faaliyet raporları
hakkında görüş bildirecektir. Böylece, yasama organının “bütçe hakkı”nın gereği
olarak yürütmeyi sadece ödenek miktarları ile faaliyetlerin mevzuata uygunluğu
açısından değil, ayrıca ölçülebilir somut hizmet göstergeleri temelinde
denetlemesi de sağlanmış olacaktır.
Verimli, etkili, ekonomik ve mevzuata uygun
çalışan bir kamu mali yönetiminin kurulması ile kamu idarelerinin hesap
verebilirliğinin sağlanmasının, kamu idarelerinin bütçe ödenek tahsislerinin
stratejik plan ve performans programlarına dayandırılmasını, faaliyet ve
projelere tahsis edilen ödeneklerin performans göstergelerine bağlanmasını,
stratejik plan ile performans programında yer almayan ve performans
göstergesine bağlanmayan alanlara harcama yapılmamasını gerektirmesi
nedenleriyle, 1050 sayılı Kanunun Maliye Bakanına/Bakanlığına verdiği yetkilere
5018 sayılı Kanunla son verilmiş; 23. maddesinde, “bütçe kanununda belirtilen
hizmet ve amaçları gerçekleştirmek, ödenek yetersizliğini gidermek veya
bütçelerde öngörülmeyen hizmetler için” Maliye Bakanlığı bütçesine konulacak
“Yedek Ödenek” miktarı, genel bütçe ödeneklerinin yüzde ikisi ile
sınırlandırılmış ve bir yandan 5. maddesinin (d) bendinde, kamu malî
yönetiminin Türkiye Büyük Millet Meclisinin bütçe hakkına uygun şekilde
yürütüleceği kamu mali yönetiminin temel ilkeleri arasında sayılırken, diğer
yandan 19. maddesinin son fıkrasında merkezi yönetim kapsamındaki kamu
idarelerinin bütçelerindeki ödeneklerin yetersiz kalması halinde veya
öngörülemeyen hizmetlerin yerine getirilmesi amacıyla, karşılığı gelir
gösterilmek şartıyla ek bütçe yapılacağı kurallaştırılarak TBMM’nin “bütçe
hakkı” güvence altına alınmıştır.
C)
İptali İstenen Düzenlemelerin Anlamı, Kapsamı ve Sonuçları
2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu’nun
6. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendiyle, genel bütçe kapsamındaki
kamu idareleri ile özel bütçeli idarelerin bütçelerinin “Personel Giderleri”
ile “Sosyal Güvenlik Kurumlarına Devlet Primi Giderleri” tertiplerinde yer alan
ödenekleri, Maliye Bakanlığı bütçesinin “Personel Giderlerini Karşılama
Ödeneği” ile gerektiğinde “Yedek Ödenek” tertibine; diğer ekonomik kodlara
ilişkin tertiplerde yer alan ödenekleri ise 5018 sayılı Kanunun 21 inci
maddesinde yer alan sınırlamalara tabi olmaksızın kurum bütçeleri arasında
aktarmaya veya Maliye Bakanlığı bütçesinin “Yedek Ödenek” tertibine aktarmaya
Maliye Bakanı yetkili kılınmaktadır.
Maliye Bakanına aynı yetkiler, daha dar
kapsamlı olarak 2007 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunundan itibaren
verilmektedir. Örneğin; benzer yetkiler 2010 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe
Kanununun “Aktarma ve ekleme işlemleri” başlıklı 10. maddesinin (1) numaralı
fıkrasının (a) bendi, 2011 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu ile 2012 Yılı
Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu’nun “Aktarma ve ekleme işlemleri” başlıklı 8.
maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bentleri, 2013, 2014 ve 2015 Yılları ı
Merkezi Yönetim Bütçe Kanunlarının “Aktarma ve ekleme işlemleri” başlıklı 6.
maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bentlerinde de verilmişti.
Maliye Bakanının söz konusu yetkileri nasıl
kullandığı ise yılları Sayıştay Genel Uygunluk Bildirimlerinde yer almıştır. Bu
bağlamda, Sayıştay’ın 2012 ve 2013, 2014 yılları Merkezi Yönetim Bütçesi Genel
Uygunluk Bildirimlerinde yer alan saptamalarla konu açıklığa kavuşturulmaya
çalışılacaktır.
Sayıştay Genel Kurulu’nun 09.09.2013 gün ve
5366 sayılı Kararı ile TBMM’ye sunulan 2012 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesi Genel
Uygunluk Bildiriminde (s.9), 2012 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunuyla Maliye
Bakanlığı Bütçesinin, “12.01.31.00-01.1.2.00-1-09.6 Yedek Ödenekler” tertibine
665.250.000,00 TL başlangıç ödeneği konulduğu, 2012 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe
Kanununun “Aktarma ve ekleme işlemleri” başlıklı 8. maddesinin (1) numaralı fıkrasının
(a) bendiyle Maliye Bakanına verilen yetki çerçevesinde, diğer kamu idareleri
bütçesinden 30.130.910.716,00 TL, Maliye Bakanlığı bütçesinden ise
295.891.614,00 TL ödenek aktarılıp, 172.090.402,00 TL ödenek düşülmesi sonucu
Yedek Ödenek toplamının (yaklaşık 45 kat artışla) 30.919.961.928,00 TL’ye
ulaştığı; genel bütçeli idareler yıl sonu toplam ödeneğinin % 8.64’üne karşılık
gelen bu ödeneğin tamamının diğer kamu idarelerinin farklı bütçe tertiplerine
aktarılıp yıl sonunda sıfırlandığı belirtilmektedir.
2012 yılı genel bütçe başlangıç ödeneğinin
344.512.858.921,00 TL olduğu göz önüne alındığında, yılsonu Yedek Ödenek tutarı
bütçe başlangıç ödeneğinin % 8.97’sine karşılık gelmektedir.
Sayıştay Genel Kurulu’nun 08.09.2014 gün ve
5377/1 sayılı Kararı ile TBMM’ye sunulan 2013 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesi
Genel Uygunluk Bildiriminde (s.32), 2013 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunuyla
Maliye Bakanlığı bütçesinin 12.01.31.00-01.1.2.00-1-09.6 yedek ödenekler
tertibine 949.178.000,00 TL başlangıç ödeneği konulduğu, diğer kamu idareleri
bütçelerinden 34.637.550.832,00 TL, Maliye Bakanlığı bütçesinden ise
325.520.156,00 TL ödenek aktarılması sonucu yedek ödenek toplamının yıl sonunda
(yaklaşık 38 kat artışla) 35.912.248.988,00 TL’ye ulaştığı; genel bütçeli idareler
yıl sonu toplam ödeneğinin % 8.77’sine karşılık gelen bu ödeneğin tamamının
diğer kamu idarelerinin farklı bütçe tertiplerine aktarılıp yıl sonunda
sıfırlandığı belirtilmektedir.
Genel bütçe başlangıç ödeneğinin
396.705.004.350,00 TL olduğu göz önüne alındığında, yılsonu Yedek Ödenek
tutarı, bütçe başlangıç ödeneğinin % 9.05’ine karşılık gelmektedir.
Sayıştay Genel Kurulu’nun 07.09.2015 gün ve
5392/1 sayılı Kararı ile TBMM’ye sunulan 2014 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesi
Genel Uygunluk Bildiriminde yer alan açıklamalardan, 2014 Yılı Merkezi Yönetim
Bütçe Kanunuyla Maliye Bakanlığı bütçesinin 12.01.31.00-01.1.2.00-1-09.6 yedek
ödenekler tertibine 1.199.178.000,00 TL başlangıç ödeneği konulduğu, diğer kamu
idareleri bütçelerinden 18.711.746.905,00 TL, Maliye Bakanlığı bütçesinden ise
5.449.480.310,00 TL ödenek aktarılması sonucu yedek ödenek toplamının yıl
sonunda (yaklaşık 21 kat artışla) 25.360.405.215,00 TL’ye ulaştığı; genel
bütçeli idareler yıl sonu toplam ödeneğinin % 5.6’sına karşılık gelen bu ödeneğin
tamamının diğer kamu idarelerinin farklı bütçe tertiplerine aktarılıp yıl
sonunda sıfırlandığı anlaşılmaktadır.
Genel bütçe başlangıç ödeneğinin
428.396.493.000,00TL olduğu göz önüne alındığında, yılsonu Yedek Ödenek tutarı,
bütçe başlangıç ödeneğinin % 5.9’una karşılık gelmektedir.
Bu bağlamda, 5018 sayılı Kanuna göre
stratejik plana dayanmadan ve performans göstergesine bağlanmadan
harcanabilecek yedek ödenek, genel bütçe başlangıç ödeneğinin % 2’si ile
sınırlı ve bunu aşan harcamalar için ek bütçe yapılacak iken, 2012 yılında
yasal yedek ödenek miktarının yaklaşık 45 katı tutarında ve başlangıç
ödeneğinin % 8,97’si oranında, 2013 yılında ise yasal yedek ödenek miktarının
yaklaşık 38 katı tutarında ve başlangıç ödeneğinin % 9.05’i oranında, 2014 yılında
ise yasal yedek ödenek miktarının yaklaşık 21 katı tutarında ve başlangıç
ödeneğinin % 5.9’u oranında ödenek stratejik plana dayanmadan ve performans
göstergesine bağlanmadan harcanmış bulunmaktadır.
Bu durum, 2012, 2013 ve 2014 Merkezi
Yönetim Bütçe Kanunlarıyla Maliye Bakanına verilen, Anayasa ve 5018 sayılı
Kanuna aykırı yetkilerin birinci sonucudur.
Bu durumun ikinci sonucu ise ödenek üstü
harcamalarda ortaya çıkmaktadır.
Sayıştay’ın 2012 Yılı Merkezi Yönetim
Bütçesi Genel Uygunluk Bildiriminde belirtildiğine göre, genel bütçe
kapsamındaki kamu idareleri için 15.056.878.194,39 TL, özel bütçeli idareler
için ise 17.943.305,67 TL olmak üzere toplam 15.074.821.500,06 TL ödenek üstü
harcama yapılmıştır.
Sayıştay’ın 2012 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesi
Genel Uygunluk Bildirimindeki tespitlerden; Genel bütçeli idarelerin
15.056.878.194,39 TL tutarındaki 2012 yılı toplam ödenek üstü giderinin
yaklaşık % 98’ini oluşturan 14.800.059.706,55 TL’si Milli Eğitim Bakanlığına
ait bulunduğu anlaşılmaktadır. Genel Uygunluk Bildiriminde belirtildiğine göre
bu durum, Milli Eğitim Bakanlığı’nın personel giderleri ile sosyal güvenlik
kurumlarına devlet primi giderleri kalemlerine 2012 Merkezi Yönetim Bütçe
Kanunu ile tahsis edilen ödeneklerden 12.212.000.000,00 TL’sinin Maliye Bakanı
tarafından kendisine, Anayasaya ve 5018 sayılı Kanuna aykırı olarak verilen
yetkilerin kullanılması sonucu Maliye Bakanlığı bütçesinin “Yedek Ödenek”
tertibine aktarılmasından kaynaklanmıştır.
2013 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesi Genel
Uygunluk Bildiriminde belirtildiğine göre ise genel bütçe kapsamındaki kamu
idareleri için 9.284.415.318,31 TL, özel bütçeli idareler için 59.213.292,08 TL
olmak üzere toplam 9.343.628.610,39 TL ödenek üstü harcama yapılmıştır.
Sayıştay’ın 2013 Yılı Merkezi Yönetim
Bütçesi Genel Uygunluk Bildirimindeki tespitlerden yine genel bütçeli
idarelerin 9.284.415.318,31 TL tutarındaki 2013 yılı toplam ödenek üstü
giderinin yaklaşık % 99,45’ini oluşturan 9.233.964.516,06 TL’si Milli Eğitim
Bakanlığına ait bulunduğu anlaşılmaktadır. Genel Uygunluk Bildiriminde
belirtildiğine göre (s. 55-56) bu durum, Milli Eğitim Bakanlığı’nın personel
giderleri ile sosyal güvenlik kurumlarına devlet primi giderleri kalemlerine
2013 Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu ile tahsis edilen ödeneklerden
15.633.770.000,00 TL’sinin Maliye Bakanı tarafından Maliye Bakanlığı bütçesinin
“Yedek Ödenek” tertibine aktarılmasından kaynaklanmıştır.
2014 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesi Genel
Uygunluk Bildiriminde belirtildiğine göre ise genel bütçe kapsamındaki kamu
idareleri için 14.179.652.525,19 TL, özel bütçeli idareler için 370.742,20 TL
olmak üzere toplam 14.180.023.267,39 TL ödenek üstü harcama yapılmıştır.
Sayıştay’ın 2014 Yılı Merkezi Yönetim
Bütçesi Genel Uygunluk Bildiriminde yer alan bazı verilerin
değerlendirilmesinden; yine genel bütçeli idarelerin 14.179.652.525,19 TL
tutarındaki 2014 yılı toplam ödenek üstü giderinin yaklaşık % 99’unu oluşturan
14.040.150.433 TL’sinin Milli Eğitim Bakanlığına ait bulunduğu anlaşılmaktadır.
Bu durumun, Milli Eğitim Bakanlığı’nın personel giderlerine kurumlarına devlet
primi giderleri kalemlerine 2014 Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu ile tahsis edilen
ödeneklerden yaklaşık 11.985.665.832 TL’sinin Maliye Bakanı tarafından Maliye
Bakanlığı bütçesinin “Yedek Ödenek” tertibine aktarılmasından kaynaklandığı
saptanmıştır.
2015 yılı Bütçe uygulama sonuçları benzeri
bir tabloya işaret etmektedir.
BÜTÇE DENGESİ
2015 YILI GERÇEKLEŞMESİ (MİLYON TL)
|
|
|
BÜTÇE GELİR
TAHMİN / ÖDENEĞİ
|
BÜTÇE GERÇEKLEŞME
|
GELİR ARTIŞI
|
ÖDENEK ÜSTÜ
|
|
|
BÜTÇE GELİRİ
|
451.979
|
483.386
|
31.407
|
|
|
BÜTÇE GİDERİ
|
472.943
|
505.992
|
|
33.049
|
|
BÜTÇE DENGESİ
|
-20.963
|
-22.606
|
|
|
|
2015 mali yılı Maliye Bakanlığı bütçe
kalemleri içerisinde 1.547.000.000, TL. yedek ödenek ayrılmıştır. Bu yedek
ödenek miktarı genel bütçe ödeneklerinin %2’sinden azdır ve 5018 sayılı kanunun
öngördüğü limitin altındadır.
Bu ödenekten
kullanım 2015 yılı rakamlarına bakıldığında önemli boyuttadır.
2015 YILI GENEL BÜTÇE
ÖDENEKLERİ
|
YÜZDE ORANI
|
YEDEK ÖDENEK
|
|
|
|
464.163.399.000,00
|
2
|
9.283.267.980,00
|
KANUNİ LİMİT
|
|
|
|
|
|
|
Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Mad: 5
|
1.547.000.000,00
|
Maliye Bakanlığı bütçesine konulan tutar
(limitin altında)
|
Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Mad:6-1/a
(Kanuni limit aşma yöntemi)
|
30.287.934.674,00
|
Maliye Bakanlığınca diğer kurum
bütçelerinden yedek ödenek tertibine aktarılan ve kullanılan
|
Maliye Bakanının kullandığı yedek ödenek
|
31.834.934.674,00
|
|
|
|
2012, 2013 ve 2014 yılları Genel Uygunluk
Bildirimlerindeki ödenek üstü harcama tabloları incelendiğinde, kamu
idarelerinin personel giderleri ile sosyal güvenlik kurumlarına devlet primi
giderleri tertiplerinde yer alan ödeneklerin, 5018 sayılı Kanunun “Ödenek
aktarmaları” başlıklı 21. maddesinin üçüncü fıkrasındaki “Personel giderleri tertiplerinden,
aktarma yapılmış tertiplerden ve yedek ödenekten aktarma yapılmış tertiplerden,
diğer tertiplere aktarma yapılamaz.” kuralına aykırı olarak Maliye Bakanı
tarafından Maliye Bakanlığı’nın “Yedek Ödenek” tertibine aktarıldıktan sonra
buradan kamu idarelerinin hizmet alımı ve sermaye giderleri tertiplerine
aktarıldığı ve böylece sanki personel giderleri tertiplerinde ödenek üstü
harcama yapılmasına cevaz veren yasal kurallar varmış gibi kamu idarelerinin
personel giderleri tertiplerinde ödenek üstü harcama yapmaya mecbur
bırakıldıkları; daha açık deyişle Maliye Bakanının kamu idarelerinin personel
giderleri ile sosyal güvenlik kurumlarına devlet primi gideri tertiplerini kamu
idarelerinin iradesi dışında ödenek üstü harcama kaynağı olarak kullandığı
anlaşılmaktadır.
2012, 2013, 2014 yılları Merkezi Yönetim
Bütçesi Genel Uygunluk Bildirimlerinde ödenek üstü harcamalar, 5018 sayılı
Kanunun 19, 20/1-d, 20/1-f, 23, 26, 31 ve 70. maddeleri ile 2012 Yılı Merkezi
Yönetim Bütçe Kanununun 7, 9, 23, 24 ve Bütçe Kanununa ekli “E Cetveli”nin 45.
maddeleri, 2013 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanununun 5. maddesinin (1) numaralı
fıkrası ve ayrıca 657 sayılı Kanunun 62, 207 ve 208. maddeleri bağlamında
değerlendirildikten sonra, hem 2012 Yılı Genel Uygunluk Bildirimi (s. 19) hem
2013 yılı Genel Uygunluk Bildiriminde (s. 41), “Görüleceği üzere, 5018 sayılı
Kanunun ‘Ödeneklerin kullanılması’ başlıklı 20’nci maddesinin birinci
fıkrasının (f) bendinde yer alan, genel veya kısmi seferberlik, savaş ilanı
veya Bakanlar Kurulu kararıyla zorunlu askeri hazırlıkların yapıldığı
olağanüstü hallerde ve Millî Savunma Bakanlığı, Jandarma Genel Komutanlığı ve
Sahil Güvenlik Komutanlığı bütçeleriyle sınırlı olmak üzere getirilen istisna
hükmü dışında ödenek üstü gider yapılmasına cevaz veren bir düzenleme
bulunmamaktadır” şeklinde karar verilmiş ve devamında 2012 yılı Genel Uygunluk
Bildiriminde, “2012 yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısının
tamamlayıcı ödenekle ilgili 4’üncü maddesinin üçüncü fıkrasını etkileyen ve genel
bütçeli idareler için 15.056.878.194,39 Türk Lirası, özel bütçeli idareler için
17.943.305,67 Türk Lirası olmak üzere, merkezi yönetim toplamında
15.074.821.500,06 Türk Lirasına ulaşan ödenek üstü gider tutarı için, 5018
sayılı Kanunun yukarıda yer verilen 20, 26, 31 ve 70’inci maddeleri ile 2012
yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanununun yukarıda yer verilen 9, 23 ve 24’üncü
maddeleri bağlamında tamamlayıcı ödenek verilip verilmemesi hususu, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin takdirindedir” (s. 19); 2013 yılı Genel Uygunluk
Bildiriminde ise “2013 yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısının
tamamlayıcı ödenekle ilgili 4’üncü maddesinin üçüncü fıkrasını etkileyen ve
genel bütçeli idareler için 9.284.415.316,31 Türk Lirası, özel bütçeli idareler
için 59.213.292,08 Türk Lirası olmak üzere, merkezi yönetim toplamında
9.343.628.610,39 Türk Lirasına ulaşan ödenek üstü gider tutarı için, 5018
sayılı Kanunun yukarıda yer verilen 20, 26, 31 ve 70’inci maddeleri ile 2013
yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanununun yukarıda yer verilen 8 inci maddesi ve
Kanuna ekli, E Cetveli 49’uncu maddesi bağlamında tamamlayıcı ödenek verilip
verilmemesi hususu, Türkiye Büyük Millet Meclisinin takdirindedir.” (s.41);
2014 yılı Genel Uygunluk Bildiriminde diğer yıllara ait Genel Uygunluk Bildirimlerinin
aksine bu detaya girilmeden; ”2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Tasarısının tamamlayıcı ödenekle ilgili 4’üncü maddesinin üçüncü fıkrasını
etkileyen ve genel bütçeli idareler için 14.179.652.525,19 Türk Lirası, özel
bütçeli idareler için 370.742,20 Türk Lirası olmak üzere, merkezi yönetim
toplamında 14.180.023.267,39 Türk Lirasına ulaşan ödenek üstü gider tutarı
için, 5018 sayılı Kanunun yukarıda yer verilen 20, 26, 31 ve 70’inci maddeleri
gereği tamamlayıcı ödenek verilip verilmemesi hususu, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin takdirindedir” denilerek, yürürlükteki yasal düzenlemeler
çerçevesinde ödenek üstü harcama yapılmasının mümkün olmaması ve ek bütçe
yapılmasını gerektirmesi nedeniyle tamamlayıcı ödenek verilmemesi hususu örtülü
olarak belirtilmiştir.
Bu durumun üçüncü sonucu ise ödenek üstü
harcamanın mali ve idari yaptırıma tabi tutulmuş olmasında ortaya çıkmaktadır.
5018 sayılı Kanunun temelinde “stratejik
planlama ve performans esaslı bütçeleme” yatması ve kamu kaynaklarının Kanunun
öngördüğü şekilde verimli, etkili ve ekonomik kullanılmasının bütçenin
hazırlanması ve uygulamasında 5018 sayılı kanunla kurulan mali sisteme
uyulmasından geçmesi nedeniyle,
-Kanunun 23. maddesinde, stratejik plana
dayanmadan ve performans gösterine bağlanmadan harcanabilecek “Yedek Ödenek”
miktarı, genel bütçe ödeneklerinin yüzde ikisi ile sınırlandırılmış;
-Kanunun 20. maddesinin (d) bendinde, “Kamu
idareleri, bütçelerinde yer alan ödeneklerin üzerinde harcama yapamaz. Bütçeyle
verilen ödenekler, tahsis edildikleri amaçlar doğrultusunda yılı içinde yapılan
iş, satın alınan mal ve hizmetler ile diğer giderlerin karşılanmasında
kullanılır.” kuralına yer verilirken;
-Kanunun 31. maddesinin altıncı fıkrasında,
“Harcama yetkilileri bütçede öngörülen ödenekleri kadar, ödenek gönderme
belgesiyle kendisine ödenek verilen harcama yetkilileri ise tahsis edilen
ödenek tutarında harcama yapabilir.” denilmiş;
-Kanunun “Ödenek üstü harcama” başlıklı 70.
maddesinde, “Kamu zararı oluşturmamakla birlikte bütçelere, ayrıntılı harcama
programlarına, serbest bırakma oranlarına aykırı olarak veya ödenek gönderme
belgelerindeki ödenek miktarını aşan harcama talimatı veren harcama
yetkililerine, her türlü aylık, ödenek, zam ve tazminat dahil yapılan bir aylık
net ödemeler toplamının iki katı tutarına kadar para cezası verilir.” denilerek
ödenek üstü harcama yapan harcama yetkililerine para cezası verilmesi
öngörülmüş;
-Kanunun 19. maddesinin son fıkrasında ise,
merkezi yönetim kapsamındaki kamu idarelerinin bütçelerindeki ödeneklerin
yetersiz kalması halinde veya öngörülemeyen hizmetlerin yerine getirilmesi
amacıyla, karşılığı gelir gösterilmek şartıyla ek bütçe yapılacağı
kurallaştırılmıştır.
Bu bağlamda, Sayıştay’ın 2012, 2013 ve 2014
yılları Genel Uygunluk Bildirimindeki saptamaları doğrultusunda TBMM’nin kesin
hesap kanunları ile tamamlayıcı ödenek vermemesi durumunda, Maliye Bakanının
bütçe kanunlarında yer alan ödenek aktarma yetkilerini kullanarak ödenek üstü
harcama yapmak zorunda bıraktığı kamu görevlilerinin maaş kesme cezasına
muhatap olmaları yanında ödenek üstü gider tutarından Sayıştay’ca mali olarak
sorumlu tutulmaları gibi bir sonuçla karşılaşılacaktır. Dolayısıyla bütçe
kanunlarıyla Maliye Bakanına verilen Anayasaya aykırı yetkilerin Maliye Bakanı
tarafından kullanılmasının sonuçlarından Maliye Bakanı değil, kamu görevlileri
idari ve mali yaptırıma tabi tutulacaklardır. Bu durumun hukuk devleti
ilkesiyle bağdaşmazlığı ortadadır.
Maliye Bakanına 2012 Yılı Merkezi Yönetim
Bütçe Kanununun “Aktarma ve ekleme işlemleri” başlıklı 8. maddesinin (1)
numaralı fıkrasının (a) bendiyle verilen yetkiler kapsamında, Maliye Bakanlığı
bütçesinin “Yedek Ödenek” tertibinde toplandıktan sonra kamu idarelerine
aktarılan 30.919.961.928 TL tutarında ve başlangıç ödeneğinin %8.97’si
oranındaki ödenek ile 15.056.878.194,39 TL tutarında ve başlangıç ödeneğinin
%4,37 oranındaki ödenek üstü gider, stratejik plana dayanmadan ve performans
göstergesine bağlanmadan harcanmış bulunmaktadır.
Yine Maliye Bakanına 2013 Yılı Merkezi
Yönetim Bütçe Kanununun “Aktarma ve ekleme işlemleri” başlıklı 6. maddesinin
(1) numaralı fıkrasının (a) bendiyle verilen yetkiler kapsamında, Maliye
Bakanlığı bütçesinin “Yedek Ödenek” tertibinde toplandıktan sonra kamu
idarelerine aktarılan 35.912.248.988,00 TL tutarında ve başlangıç ödeneğinin %
9.05’i oranındaki ödenek ile 9.343.628.610,39 TL tutarındaki ve başlangıç
ödeneğinin %2.36’sı oranındaki ödenek üstü gider, stratejik plana dayanmadan ve
performans göstergesine bağlanmadan harcanmış bulunmaktadır.
Yine Maliye Bakanına 2014 Yılı Merkezi
Yönetim Bütçe Kanununun “Aktarma ve ekleme işlemleri” başlıklı 6. maddesinin
(1) numaralı fıkrasının (a) bendiyle verilen yetkiler kapsamında, Maliye
Bakanlığı bütçesinin “Yedek Ödenek” tertibinde toplandıktan sonra kamu
idarelerine aktarılan 25.360.405.215,00 TL tutarında ve başlangıç ödeneğinin %
5.9’u oranındaki ödenek ile 14.180.023.267,39 TL tutarındaki ve başlangıç
ödeneğinin %3.31’i oranındaki ödenek üstü gider, stratejik plana dayanmadan ve
performans göstergesine bağlanmadan harcanmış bulunmaktadır.
Dördüncü ve en önemli sonuç da buradan
çıkmaktadır: Genel bütçe başlangıç ödeneğinin 2012 yılında %13.34’ünün
(yaklaşık 46 milyar TL), 2013 yılında %11.41’inin (yaklaşık 46,5 milyar TL),
2014 yılında ise %9.23’ünün (yaklaşık 39.5 milyar TL), performans göstergesine
dayanmadan harcanması, bu tutarların 2012, 2013 ve 2014 yılları merkezi yönetim
bütçesi yatırım harcamaları tutarından fazla olması ve bu oran ve tutarlardaki
ödeneklerin hesap verebilirliğinin olmaması gerçeği karşısında, 2012, 2013 ve
2014 yılları Merkezi Yönetim Bütçe Kanunları ile Maliye Bakanına verilen
yetkilerin 5018 sayılı Kanunla kurulan mali sistemi işlemez kıldığı sonucu
kendiliğinden ortaya çıkmaktadır.
Sayıştay Genel Kurulu’nun 07.09.2015
tarihli ve 5392/1 sayılı kararı ile Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulmasına
karar verdiği “2014 Yılı Genel Uygunluk Bildirimi”nde de Maliye Bakanlığı
bütçesinin “Yedek Ödenek” tertibine yılı içinde diğer idarelerin bütçelerinden
yasal sınırların çok üstünde ödenek toplanması; Yedek Ödenek tertibinde
toplanan bu ödeneklerin yılı içinde diğer kurumların başka ödenek tertiplerine
aktarılması; büyük miktarlarda ödenek üstü harcama yapılması; özellikle Milli
Eğitim Bakanlığı bütçesinin ödenek üstü harcama kaynağı haline getirilmesi
sorunları vurgulanmış; bu hukuki sorunlara dayalı olarak da stratejik plan ile
performans programına dayanmadan ve performans göstergesine bağlanmadan harcama
yapılması ve bunun sonuçları 2014 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesinde de ortaya
çıkmıştır.
D)
Anayasaya Aykırılık Sorunu
2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu’nun
6. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendiyle, genel bütçe kapsamındaki
kamu idareleri ile özel bütçeli idarelerin bütçelerinin “Personel Giderleri”
ile “Sosyal Güvenlik Kurumlarına Devlet Primi Giderleri” tertiplerinde yer alan
ödenekleri, Maliye Bakanlığı bütçesinin “Personel Giderlerini Karşılama
Ödeneği” ile gerektiğinde “Yedek Ödenek” tertibine; diğer ekonomik kodlara
ilişkin tertiplerde yer alan ödenekleri ise 5018 sayılı Kanunun 21. maddesinde
yer alan sınırlamalara tabi olmaksızın kurum bütçeleri arasında aktarmaya veya
Maliye Bakanlığı bütçesinin “Yedek Ödenek” tertibine aktarmaya Maliye Bakanı
yetkili kılınmaktadır.
28.12.2004 tarihli ve 5277 sayılı 2005 Mali
Yılı Bütçe Kanununun 15. maddesinin (a) fıkrasının 1. ve 9. bentleriyle;
“1. Aynı kuruluş bütçesi içinde “Personel
giderleri” ile “Sosyal güvenlik kurumlarına Devlet primi giderleri” tertipleri
arasında fonksiyonel ve ekonomik sınıflandırma ayırımına bakılmaksızın aktarma
yapmaya,”
“9. Aynı kuruluş bütçesi içinde fonksiyonel
ve ekonomik sınıflandırma ayırımına bakılmaksızın aktarma yapmaya veya
kuruluşların bütçelerinden Maliye Bakanlığı bütçesinin yedek ödenek
tertiplerine aktarma yapmaya,”
Maliye Bakanına yetki veren düzenlemelerin
iptali istemiyle açılan davada, Anayasa Mahkemesi 29.11.2005 günlü ve E.
2005/6, K.2005/93 sayılı kararında;
“Anayasa’nın 7. maddesinde, ‘Yasama yetkisi
Türk Milleti adına Türkiye Büyük Millet Meclisi’nindir. Bu yetki devredilemez’
denilmektedir. Buna göre, yasa koyucunun temel ilkeleri koymadan, çerçeveyi
çizmeden yürütmeye yetki vermemesi, sınırsız, belirsiz bir alanı, yönetimin
düzenlemesine bırakmaması gerekir. Yasa ile yetkilendirme Anayasa’nın öngördüğü
biçimde yasa ile düzenleme anlamına gelmez. Yasa koyucu, gerektiğinde
sınırlarını belirlemek koşuluyla bazı konuların düzenlenmesini idareye
bırakabilir. Bu bağlamda, sık sık değişik önlemler alınmasına veya bunların
kaldırılmasına gerek görülen ekonomik, teknik veya benzeri alanlarda temel
kurallar saptandıktan sonra ayrıntıların düzenlenmesinin idareye verilmesi,
yasama yetkisinin devri olarak nitelendirilemez.
Ancak, iptali istenilen bentlerle Maliye
Bakanı’na çerçevesi çizilmemiş, esasları belirlenmemiş bir alanda hiçbir
sınırlamaya bağlı olmaksızın geniş yetkiler tanınarak yasama yetkisinin devrine
yol açılmıştır.”
gerekçesiyle Anayasa’nın 7. maddesine
aykırı olduğuna oybirliği ile karar vermiş ve düzenleme iptal edildiğinden,
Anayasa'nın 2., 11., 161., 162. ve 163. maddeleri yönünden iptali isteminin
incelenmesine gerek görmemiştir.
Anayasa Mahkemesinin iptal kararına konu
oluşturan 28.12.2004 tarihli ve 5277 sayılı 2005 Mali Yılı Bütçe Kanunu’nun,
1050 sayılı Muhasebe-i Umumiye Kanununa göre hazırlanmış olduğunu ve yukarıda
(1050 Sayılı Kanunla Kurulan Mali Sistem bölümü) ayrıntılı olarak açıklandığı
üzere 1050 sayılı Kanunun 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunundan
farklı olarak bütçenin uygulanması sırasında, mali yıl içinde ek ödenek ve
olağanüstü ödenek (1050/md.36) ile düşünülmeyen giderler ödeneği alınmasına
(1050/md.38) yetki verdiğini, Maliye Bakanlığı bütçesine konulacak yedek ödenek
miktarına kapsam ve miktar sınırlaması getirmeyip, ödenek aktarma yetkisini
Maliye Bakanına verdiğini (1050/md.37) ve dengeli ve etkili bir bütçe
politikasını gerçekleştirmek üzere farklı kurumların bütçeleri ile aynı kurumun
bütçesinin bölümleri arasında aktarma yapmak üzere bütçe kanunlarıyla Maliye
Bakanına yetki verilmesini (1050/md.56) kurallaştırmış olduğunu
belirtelim.
Anayasa Mahkemesinin iptal ettiği 2005 Mali
Yılı Bütçe Kanununun 15. maddesinin (a) fıkrasının 1 ve 9 uncu bentleriyle
Maliye Bakanına, aynı kuruluş bütçesi içinde “Personel giderleri” ile “Sosyal
güvenlik kurumlarına Devlet primi giderleri” tertipleri ve diğer tertipler
arasında fonksiyonel ve ekonomik sınıflandırma ayrımına bakılmaksızın aktarma
yapma ile kuruluşların bütçelerinden Maliye Bakanlığı bütçesinin “yedek ödenek”
tertibine aktarma yapma yetkisi tanınırken;
İptali istenen 2016 Yılı Merkezi Yönetim
Bütçe Kanunu’nun 6. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendiyle Maliye
Bakanına çok daha vahim ve 5018 sayılı Kanunun temel ilkeleri ve kurduğu mali
sistemle bağdaşmayan yetkiler tanınmakta; bu bağlamda, genel bütçe kapsamındaki
kamu idareleri ile özel bütçeli idarelerin bütçelerinin “Personel Giderleri”
ile “Sosyal Güvenlik Kurumlarına Devlet Primi Giderleri” tertiplerinde yer alan
ödenekleri, idarelerin kendi bütçeleri içinde aktarma da değil, Maliye
Bakanlığı bütçesinin “Personel Giderlerini Karşılama Ödeneği” ile gerektiğinde
“Yedek Ödenek” tertibine aktarmaya; kamu idarelerinin diğer ekonomik kodlara
ilişkin tertiplerde yer alan ödeneklerini ise 5018 sayılı Kanunun 21.
maddesinde yer alan sınırlamalara da tabi olmaksızın farklı kurum bütçeleri
arasında aktarmaya veya Maliye Bakanlığı bütçesinin “Yedek Ödenek” tertibine
aktarmaya Maliye Bakanı yetkili kılınmaktadır.
Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda yer verilen
29.11.2005 günlü ve E. 2005/6, K.2005/93 sayılı kararında da belirtildiği
üzere, Anayasa’nın 7. maddesinde, “Yasama yetkisi Türk Milleti adına Türkiye
Büyük Millet Meclisi’nindir. Bu yetki devredilemez.” denilmektedir. Bu kurala
göre, yasa koyucunun temel ilkeleri koymadan, çerçeveyi çizmeden yürütmeye
yetki vererek, sınırsız ve belirsiz bir alanı yönetimin düzenlemesine
bırakması, yasama yetkisinin devri sonucunu doğurmaktadır.
Hiçbir çerçeve çizilmeksizin, esaslar
belirlenmeksizin ve hiçbir sınırlamayla bağlı olmaksızın, genel bütçe
kapsamındaki kamu idareleri ile özel bütçeli idarelerin bütçelerinin “Personel
Giderleri” ile “Sosyal Güvenlik Kurumlarına Devlet Primi Giderleri”
tertiplerinde yer alan ödenekleri, idarelerin kendi bütçeleri içinde de değil,
Maliye Bakanlığı bütçesinin “Personel Giderlerini Karşılama Ödeneği” ile “Yedek
Ödenek” tertibine; kamu idareleri bütçelerinin diğer ekonomik kodlara ilişkin
tertiplerinde yer alan ödenekleri ise 5018 sayılı Kanunun 21. maddesinde yer
alan sınırlamalara da tabi olmaksızın farklı kurum bütçeleri arasında aktarmaya
veya Maliye Bakanlığı bütçesinin “Yedek Ödenek” tertibine aktarmaya Maliye
Bakanı’nın yetkili kılınması, yasama yetkisinin devri sonucunu doğurduğundan,
iptali istenen hüküm Anayasa’nın 7. maddesine aykırıdır.
Anayasa’nın 2. maddesinde “demokratik
devlet” ilkesine yer verilmiş; 6. maddesinde egemenliğin Anayasanın koyduğu
esaslara göre yetkili organlar eliyle kullanılacağı, hiçbir kimse ve organın
kaynağını Anayasadan almayan bir Devlet yetkisi kullanamayacağı belirtilmiş ve
87. maddesinde ise “bütçe hakkı”nın Türkiye Büyük Millet Meclisine ait olduğu
hüküm altına alınmıştır.
Temsili (parlamenter) demokrasi, halkın
temsilcilerinin “bütçe hakkı”ndan doğmuş ve Parlamento’nun yasama yetkisi
(kanun koyma, değiştirme ve kaldırma), mali yetkileri temelinde yükselmiştir.
Tarihsel olarak halk ve halkın temsilcileri, önce kanun yapmayı değil, rızaya
dayanmaksızın vergi konulmamasını (Magna Carta Libertatum 1215) kabul
ettirmiş; devamında halktan toplanan vergilerin tahsis edildiği giderleri
belirleme yetkisini elde etmiş (Bill of Rights 1689) ve süreç içinde bu
yetkileri krala karşı pazarlık konusu yaparak kanun yapma, değiştirme, kaldırma
yani yasama yetkisini elde edebilmiştir (Bu konuda ayrıntılı bir inceleme için
Bkz. Kemal Gözler, “İngiltere’de Parlamento Neden ve Nasıl Ortaya Çıktı: Malî
Hukukun Anayasa Hukukundan Eskiliği Üzerine Bir Deneme”, Prof. Dr. Mualla
Öncel’e Armağan, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Yayınları, Ankara, 2009,
c.I, s.365-374).
Anayasa Mahkemesi’nin çeşitli kararlarında
da belirtildiği üzere, “Yasama organının, halk adına kamu gelirlerini toplama
ve yine halk adına bu gelirleri harcama konusunda yürütme organına sınırlarını
belirleyerek yetki vermesi ve sonuçlarını denetlemesine bütçe hakkı
denilmektedir. (…) Bu hak, demokratik parlamenter yönetim sistemini benimsemiş
olan ülkelerde, halk tarafından seçilen temsilcilerden oluşan ve en yetkili
organ olan yasama organına ait bulunmaktadır.” (Bkz. Anayasa Mahkemesi’nin
30.12.2010 günlü ve E.2008/83, K.2010/121 sayılı ve 27.12.2012 günlü ve
E.2012/102, K.2012/207 sayılı kararları).
2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu’nun
6. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendiyle Maliye Bakanına/Bakanlığına
yani yürütme organına hiçbir sınırlamaya bağlı olmaksızın, 2016 Yılı Merkezi
Yönetim Bütçesini bütünüyle ve her yönüyle ortadan kaldırıp, istediği şekilde
yeniden yapma yetkisi verilmektedir.
Gerçekten de Maliye Bakanının, genel bütçe
kapsamındaki kamu idareleri ile özel bütçeli idarelerin bütçelerinin “Personel
Giderleri” ile “Sosyal Güvenlik Kurumlarına Devlet Primi Giderleri”
tertiplerinde yer alan ödenekleri, Maliye Bakanlığı bütçesinin “Personel
Giderlerini Karşılama Ödeneği” ile “Yedek Ödenek” tertibine; diğer ekonomik
kodlara ilişkin tertiplerde yer alan ödenekleri ise 5018 sayılı Kanunun 21.
maddesinde yer alan sınırlamalara da tabi olmaksızın farklı kurum bütçeleri
arasında aktarmaya veya Maliye Bakanlığı bütçesinin “Yedek Ödenek” tertibine
aktarmaya yetkili kılınması, bütçenin uygulanması aşamasında Maliye Bakanı’nın
bu yetkileri kullanarak kamu idarelerinin bütçe ödeneklerinin tamamını Maliye
Bakanlığı bütçesinin “Personel Giderlerini Karşılama Ödeneği” ile “Yedek
Ödenek” tertibinde toplamasına ve burada toplanan ödeneklerle yeni bir bütçe
yapıp kamu idarelerinin bütçe ödenek tertiplerine aktarmasına sınırsız bir
imkân yaratmaktadır. Bu durum ise TBMM’ne ait olan “bütçe hakkı”nın tartışmasız
bir biçimde Maliye Bakanı’na, yani yürütme organına devri sonucunu doğurmaktadır.
Bu itibarla, iptali istenen düzenlemeler,
temsili (parlamenter) demokrasinin temel öncülleriyle bağdaşmadığı ve bütçe
yapma gibi egemenliğin kullanılmasına ilişkin temel bir Devlet yetkisini
kaynağını Anayasadan almadan Maliye Bakanına verdiği için Anayasa’nın 6.
maddesine; Türkiye Büyük Millet Meclisine ait olan “bütçe hakkı”nın yürütme
organına devrini öngördüğü için ise Anayasa’nın 87. maddesine aykırıdır.
Anayasa’nın 161. maddesinin 29.10.2005
tarihli ve 5428 sayılı Kanunun 3. maddesiyle değişik ikinci fıkrasında, “Malî
yıl başlangıcı ile merkezî yönetim bütçesinin hazırlanması, uygulanması ve
kontrolü kanunla düzenlenir.” kuralına yer verilmiş; fıkra gerekçesinde ise “Anayasamızın
161 inci maddesinin ikinci fıkrası yeniden düzenlenmek suretiyle, bütçenin
hazırlanması, uygulanması ve kontrolüne ilişkin süreç güçlendirilmektedir.”
denilmiştir.
Anayasa’nın bütçenin hazırlanması,
uygulanması ve kontrolüne ilişkin göndermede bulunduğu kanun, 5018 sayılı Kamu
Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’dur. 5018 sayılı Kanun bütçe ile ilgili kanun
değil, bütçenin hazırlanma, uygulanma ve kontrolünde tabi olduğu kanundur.
Dolayısı ile bütçenin hazırlanması, uygulanması ve kontrolünün 5018 sayılı
Kanuna uygun olması, Anayasal bir zorunluluktur.
5018 sayılı Kanunun “Ödenek aktarmaları”
başlıklı 21. maddesi;
“Merkezî yönetim kapsamındaki kamu
idarelerinin bütçeleri arasındaki ödenek aktarmaları kanunla yapılır.
Ancak, merkezî yönetim kapsamındaki kamu
idareleri, aktarma yapılacak tertipteki ödeneğin, yılı bütçe kanununda farklı
bir oran belirlenmedikçe yüzde beşine kadar kendi bütçeleri içinde ödenek
aktarması yapabilirler. Bu şekilde yapılan aktarmalar, yedi gün içinde Maliye
Bakanlığına bildirilir.
Personel giderleri tertiplerinden, aktarma
yapılmış tertiplerden ve yedek ödenekten aktarma yapılmış tertiplerden, diğer
tertiplere aktarma yapılamaz.”
şeklinde kurallaştırılmıştır.
Kamu idareleri bütçeleri arasında ödenek
aktarmanın kanunla yapılması gerekeceği aynı zamanda Anayasa kuralı (md. 163);
personel giderleri tertiplerinden, aktarma yapılmış tertiplerden ve yedek
ödenekten aktarma yapılmış tertiplerden diğer tertiplere aktarma yapılamaması
ise aynı zamanda (Mülga) 1050 sayılı Kanunda da yer alan (md. 57) ve
dolayısıyla süreklilik taşıyan klasik bütçe ilkelerinin mali sentezidir.
Bu kurallara göre, merkezi yönetim
kapsamındaki kamu idarelerinin bütçeleri arasında ödenek aktarmaları kanun ile
yapılacak ve ayrıca personel giderleri tertiplerinden, aktarma yapılmış
tertiplerden ve yedek ödenekten aktarma yapılmış tertiplerden diğer tertiplere
aktarma yapılamayacaktır. Anayasa ve 5018 sayılı Kanundaki bu kurallara karşın,
iptali istenen 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu’nun 6. maddesinin (1)
numaralı fıkrasının (a) bendiyle Maliye Bakanına, hem genel bütçe kapsamındaki
kamu idareleri ile özel bütçeli idarelerin bütçelerinin “Personel Giderleri”
ile “Sosyal Güvenlik Kurumlarına Devlet Primi Giderleri” tertiplerinde yer alan
ödenekleri, Maliye Bakanlığı bütçesinin “Personel Giderlerini Karşılama
Ödeneği” ile “Yedek Ödenek” tertibine aktarma; hem de diğer ekonomik kodlara
ilişkin tertiplerde yer alan ödenekleri, 5018 sayılı Kanunun 21. maddesinde yer
alan temel bütçe ilkesine uymadan diğer idarelerin bütçeleri yanında Maliye
Bakanlığının “Yedek Ödenek” tertibine aktarma yetkisi verilmektedir.
Böylece, bir yandan bütçenin hazırlanması
ve uygulanmasında 5018 sayılı Kanunun 21. maddesindeki kurallara uyulmayarak
Anayasanın 161. maddesinin ikinci fıkrasına aykırı düzenleme yapılırken; diğer
yandan Anayasanın 163. maddesine göre, “Bakanlar Kuruluna kanun hükmünde
kararname ile bütçede değişiklik yapmak yetkisi verilemez.” iken, Anayasanın
Bakanlar Kuruluna dahi vermediği bütçede değişiklik yapma yetkisi, Bakanlar
Kurulu’nun bir üyesi olan Maliye Bakanına kanun ile aynı hukuki statüde olan
kanun hükmünde kararname ile de değil Bütçe Kanunuyla verilmektedir.
Yukarıda, geçmiş yıl bütçeleri ile Maliye
Bakanına verilen benzer yetkilerin doğurduğu sonuçlar ile bu sonuçların
hukuksal niteliği, mali yönetim ve kontrole ilişkin içeriği ve kamu mali
yönetimini hesap verilebilirlikten uzaklaştırması, Sayıştay Genel Kurul
Kararlarıyla TBMM’ye sunulan Genel Uygunluk Bildirimi’ndeki saptamalara da yer
verilerek ayrıntılı bir şekilde ortaya konmuştur. Aynı sonuçların 2016 Yılı
Merkezi Yönetim Bütçe Kanununun 6. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a)
bendiyle Maliye Bakanına verilen yetkiler bağlamında ortaya çıkacağında hiçbir
kuşku yoktur. Çünkü Maliye Bakanına 5018 sayılı Kanuna ve Anayasaya aykırı
olarak verilen ödenek aktarma yetkilerinde hiçbir miktar, oran ve bütçe tertibi
sınırı bulunmadığından, Maliye Bakanı iptali istenen söz konusu yetkiler
çerçevesinde bütçenin uygulanması aşamasında bütçeyi bütünüyle yeniden yapma
yetkisine kavuşmuş ve dolayısıyla TBMM’nin bütçe hakkı, Maliye Bakanına
devredilmiş bulunmaktadır. Dahası, Maliye Bakanına verilen yetkiler
çerçevesinde aktarılacak ödenekler, kurumların bütçeleri stratejik planlarında
belirlenen amaç ve hedefler doğrultusunda hazırlanan performans programlarıyla
paralel olduğundan, aktarıldığı kurumun bütçesine performans göstergesine
bağlanmamış kaynak girişine neden olacak ve dolayısıyla, aktarılan ödeneklerin
performans göstergesi/hedefleri bağlamında hesap verebilirliği bulunmamasının
yanında TBMM’nin bütçe hakkı, bütçenin mali kontrolü bağlamında da ortadan
kalkacaktır.
Yukarıda açıklandığı üzere, Maliye Bakanına
2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanununun 6. maddesinin (1) numaralı fıkrasının
(a) bendi ile 5018 sayılı Kanunun 21. maddesine aykırı olarak verilen yetkiler,
5018 sayılı Kanunun 21. maddesiyle bağdaşmamanın yanında, 19. maddesinin son
fıkrasına, 20. maddesinin (d) bendine ve 31. maddesinin son fıkrasına aykırı
sonuçlar doğurmanın ötesinde, 5018 sayılı Kanunla kurulan kamu kaynaklarının
verimli, etkili ve ekonomik kullanılmasına, mali saydamlığın ve hesap
verebilirliğin sağlanmasına ilişkin mali sistemi işlemez kıldığından,
Anayasanın 161. maddesinin ikinci fıkrasına; Anayasa’nın Bakanlar Kuruluna dahi
vermediği bütçenin uygulanması aşamasında bütçede değişiklik yapmanın da
ötesinde bütçeyi yeniden yapma yetkisinin Maliye Bakanına verilmesi ise
Anayasanın 163. maddesine aykırıdır.
Öte yandan, Anayasa’nın 87. maddesinde
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin görev ve yetkileri genel olarak sıralanırken
kanun koymak, değiştirmek ve kaldırmak şeklinde ortaya konulduktan sonra ayrıca
“bütçe ve kesin hesap kanun tasarılarını görüşmek ve kabul etmek” denilerek
yasalar ile bütçe yasaları arasında ayrıma gidilmiştir.
Nitekim, yasaların Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde
teklif ve görüşme usul ve esasları ile yayımlanması Anayasa’nın 88. ve 89.
maddelerinde düzenlenirken, bütçe yasalarının görüşme usul ve esasları ise 162.
maddesinde ayrıca kurallaştırılmıştır. Bu maddeyle bütçe kanun tasarılarının
görüşülmesinde ayrı bir yöntem kabul edilmiş, Genel Kurulda üyelerin gider
arttırıcı veya gelir azaltıcı teklifte bulunmaları yasaklanmış ve Anayasa’nın
89. maddesiyle de Cumhurbaşkanı’na bütçe kanunlarını bir daha görüşülmek üzere
TBMM’ne geri gönderme yetkisi tanınmamıştır. Öte yandan, Anayasa’nın 161.
maddesinin son fıkrasında, bütçe kanununa bütçe ile ilgili hükümler dışında
hiçbir hüküm konulamayacağı belirtilmiş; 163. maddesinde ise bütçede değişiklik
yapılabilmesi esasları ayrıca düzenlenerek, Bakanlar Kurulu’na kanun hükmünde
kararname ile bütçede değişiklik yapma yetkisi verilmemiştir.
Anayasa’nın 161. maddesinin son
fıkrasındaki, “Bütçe kanununa bütçe ile ilgili hükümler dışında hiçbir hüküm
konulamaz” kuralından, yasa konusu olabilecek bir kuralı kapsamaması koşuluyla,
bütçeyi açıklayıcı ve uygulanmasını kolaylaştırıcı nitelikte düzenlemelerin
anlaşılması gerekmektedir.
Anayasa Mahkemesi’nin yerleşik kararlarına
göre (Bkz. Anayasa Mahkemesinin 16.12.2010 günlü ve E.2008/37, K.2010/116;
1.4.2010 günlü ve E.2009/10, K.2010/56; 14.1.2010 günlü ve E.2009/91,
K.2010/10; 14.1.2010 günlü ve E.2009/92, K.2010/11; 8.10.2009 günlü ve
E.2007/94, K.2009/140; 2.6.2009 günlü ve E.2004/10, K.2009/68; 5.4.2007 günlü
ve E.2007/17, K.2007/45; 22.3.2006 günlü ve E.2006/22, K.2006/40; 19.1.2006
günlü ve E.2004/59, K.2006/7; 28.12.2005 günlü ve E.2005/146, K.2005/105;
29.11.2005 günlü ve E.2005/6, K.2005/93; 29.11.2005 günlü ve E.2005/9,
K.2005/95; 10.11.2005 günlü ve E.2005/125, K.2005/74; 16.4.2003 günlü ve
E.2003/26, K.2003/37; 16.4.2003 günlü ve E.2003/25, K.2003/36; 16.4.2003 günlü
ve E.2003/24, K.2003/35; 1.4.2003 günlü ve E.2003/19, K.2003/12; 11.3.2003
günlü ve E.2003/8, K.2003/9; 17.12.2002 günlü ve E.2002/167, K.2002/199;
11.12.2002 günlü ve E.2001/419, K.2002/196; 11.12.2002 tarihli ve E.2002/53,
K.2002/197; 22.10.2002 günlü ve E.2002/138, K.2002/96; 17.9.2002 günlü ve
E.2002/52, K.2002/84; 8.12.1998 günlü ve E.1998/55, K.1998/76; 16.10.1998 günlü
ve E.1998/45, K.1998/64; 16.10.1998 günlü ve E.1998/44, K.1998/63; 7.10.1998
günlü ve E.1998/29, K.1998/60; 16.9.1998 günlü ve E.1997/62, K.1998/52;
13.5.1998 tarihli ve E.1997/44, K.1998/16; 26.6.1996 günlü ve E.1996/31,
K.1996/28; 26.6.1996 günlü ve E.1996/30, K.1996/27; 13.6.1995 günlü ve
E.1995/2, K.1995/12; 15.2.1995 günlü ve E.1994/69, K.1995/8; 4.7.1995 günlü ve
E.1995/23, K.1995/25; 20.9.1994 günlü ve E.1994/3, K.1994/69; 30.1.1992 günlü
ve E.1991/8, K.1992/5; 3.3.1992 günlü ve E.1991/60, K.1992/16; 30.1.1992 günlü
ve E.1991/8, K.1992/5; 27.11.1991 günlü ve E.1991/37, K.1991/44; 2.7.1991 günlü
ve E.1991/16, K.1991/19; 20.9.1990 günlü ve E.1990/17, K.1990/23; 28.6.1990
günlü ve E.1990/6, K.1990/17; 20.2.1987 günlü ve E.1985/24, K.1987/6;
24.12.1986 günlü ve E.1985/20, K.1986/30; 15.11. 1984 günlü ve E.1984/11,
K.1984/11; 26.1.1984 günlü ve E.1983/9, K.1984/1 sayılı kararları), bir yasa
kuralının bütçeden gider yapmayı ya da bütçeye gelir sağlamayı gerektirir
nitelikte bulunması, mutlak biçimde “bütçe ile ilgili hükümlerden” sayılmasına
yetmemektedir. Çünkü, her yasada gidere neden olabilecek değişik türde kurallar
bulunabilmektedir. Böyle kuralların bulunmasıyla örneğin, yargı, savunma,
eğitim, sağlık, tarım, ulaşım ve benzeri kamu hizmeti alanlarına ilişkin
yasaların bütçeyle ilgili hükümler içerdiği kabul edilirse, bu konulardaki
yasaların değiştirilip kaldırılması için de bütçe yasalarına hükümler koymak
yoluna gidilebilir. Oysa, bu tür yasa düzenlemeleri, bütçenin yapılması ve
uygulanması yöntemiyle ilişkisi bulunmayan, yasa koyucunun başka amaçla ve
bütçe yasalarından tümüyle değişik yöntemlerle gerçekleştirilmesi gereken
yasama işlemleridir. “Bütçe ile ilgili hüküm” sözcüklerine dayanılarak, gider
ya da gelirle ilgili bir konuyu olağan bir yasa yerine bütçe yasası ile
düzenlemek, Anayasa’nın 88. ve 89. maddelerini bu tür yasalar yönünden
uygulanamaz duruma düşürür.
Bütçe kanunlarını, diğer kanunlardan ayrı
tutan bu Anayasal kurallar karşısında, yasa ile düzenlenmesi gereken bir
konunun bütçe yasası ile düzenlenmesi veya yürürlükte bulunan herhangi bir
yasada yer alan hükmün bütçe yasaları ile değiştirilmesi, kaldırılması,
uygulanmaması veya aykırı düzenlemeler yapılması olanaksızdır.
Yukarıda da belirtildiği üzere 5018 sayılı
Kanun bütçe ile ilgili kanun değil, Anayasa’nın 161. maddesinin ikinci
fıkrasına göre bütçenin hazırlanma, uygulanma ve kontrolünün de tabi olduğu
kanundur. Dolayısı ile bütçenin hazırlanması, uygulanması ve kontrolünün 5018
sayılı Kanuna uygun olması, Anayasal bir zorunluluktur.
Bu bağlamda, 5018 sayılı Kanunun 21.
maddesi ile 20. maddesinin (d) bendi ve 31. maddesinin son fıkrası ile kalkınma
planı – stratejik plan - orta vadeli program ve orta vadeli mali plan –
performans programı – bütçe gibi birbirine bağlı ve birbirini tamamlayan ve
yukarıdan aşağıya hiyerarşik bir yapı oluşturan bütünsel sistematiğinin yapı
taşları olan diğer maddeleri, yasaların Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde teklif
ve görüşme usul ve esasları ile yayımlanmasına ilişkin Anayasa’nın 88. ve 89.
maddelerinde öngörülen süreçlerde değiştirilerek Maliye Bakanına iptali istenen
düzenleme ile verilen yetkilere uygun hale getirilmeden, Anayasanın 162.
maddesine göre görüşülen bütçe kanunlarıyla, Anayasa’nın 88. ve 89. maddelerine
göre görüşülüp yayımlanarak yasalaşmış 5018 sayılı Kanundaki söz konusu
kuralları yok sayarak veya bu kurallara aykırı düzenlemeler yaparak ya da bu
kuralları askıya alarak ya da bu kuralları o yıl için örtülü veya açık şekilde
uygulamadan kaldırarak Maliye Bakanına 5018 sayılı Kanunla bağdaşmayan ödenek
aktarma yetkileri verilmesi, Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda sıralanan
kararlarında yer alan gerekçelerde belirtildiği üzere Anayasa’nın 87., 88. ve
89. maddeleri ile 161. maddesinin ikinci fıkrası yanında son fıkrasına da
aykırıdır.
Yukarıda ayrıntılı olarak açıklandığı
üzere, 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanununun 6. maddesinin (1) numaralı
fıkrasının (a) bendi, Anayasa’nın 6., 7., 87., 88., 89., 161. ve 163.
maddelerine aykırı olduğundan iptali gerekir.
2) 6682 sayılı 2016 Yılı Merkezi Yönetim
Bütçe Kanunu’nun 6. maddesinin (1) Numaralı Fıkrasının (b) Bendindeki, “…
değişiklik konusu projelere ait ödeneklerle ilgili kurumlar arası aktarmaya,”
İbaresinin Anayasaya Aykırılığı
A)
Düzenlemenin Anlam ve Kapsamı
Anayasa’nın 161. maddesinin ikinci
fıkrasıyla göndermede bulunulan 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol
Kanununda merkezi yönetim bütçesinin hazırlanma süreci şöyle
kurallaştırılmıştır:
Merkezi yönetim bütçesinin hazırlanma
süreci, DPT Müsteşarlığı (641 sayılı KHK’den itibaren Kalkınma Bakanlığı)
tarafından kalkınma planları, stratejik planlar ve genel ekonomik koşulların
gerekleri doğrultusunda makro politikaları, ilkeleri, hedef ve gösterge
niteliğindeki temel ekonomik büyüklükleri de kapsayacak şekilde hazırlanan
“orta vadeli program”ın Bakanlar Kurulunca en geç Eylül ayının ilk haftası
sonuna kadar kabul edilmesi ve aynı süre içinde Resmî Gazetede yayımlanması ile
başlamakta (md. 16/2); bunu, Maliye Bakanlığı tarafından orta vadeli program
ile uyumlu olmak üzere, gelecek üç yıla ilişkin toplam gelir ve gider
tahminleri ile birlikte hedef açık ve borçlanma durumu ve kamu idarelerinin
ödenek teklif tavanlarını içerir şekilde hazırlanan “orta vadeli malî plan”ın,
en geç Eylül ayının onbeşine kadar Yüksek Planlama Kurulu tarafından karara
bağlanarak Resmî Gazetede yayımlanması izlemekte (md. 16/3); devamında ise
idarelerinin bütçe tekliflerini ve yatırım programını hazırlama sürecini
yönlendirmek üzere; Bütçe Çağrısı ve eki “Bütçe Hazırlama Rehberi” Maliye
Bakanlığınca, Yatırım Genelgesi ve eki “Yatırım Programı Hazırlama Rehberi” ise
Kalkınma Bakanlığınca hazırlanarak en geç Eylül ayının onbeşine kadar Resmî
Gazetede yayımlanmaktadır (md. 16/4).
Kamu idareleri, stratejik planları ile
Bütçe Hazırlama Rehberinde yer alan esaslar çerçevesinde, merkez ve merkez dışı
birimlerinin ödenek taleplerini dikkate alarak gelir ve gider tekliflerini;
ekonomik ve malî analiz yapılmasına imkân verecek, hesap verilebilirliği ve
saydamlığı sağlayacak şekilde, (i) orta vadeli program ve malî planda
belirlenen temel büyüklükler ile ilke ve esaslar, (ii) kalkınma planı ve yıllık
program öncelikleri ile stratejik planları çerçevesinde belirlenmiş ödenek
tavanları, (iii) stratejik planları ile uyumlu çok yıllı bütçeleme anlayışı ve
(iv) performans hedeflerini dikkate alarak gerekçeli olarak hazırlayarak, en geç
Eylül ayı sonuna kadar Maliye Bakanlığına; yatırım tekliflerini ise
değerlendirilmek üzere aynı süre içinde Kalkınma Bakanlığına göndereceklerdir
(md. 17).
Makroekonomik göstergeler ve bütçe
büyüklüklerinin en geç Ekim ayının ilk haftası içinde Yüksek Planlama Kurulunda
görüşülmesinden sonra, Maliye Bakanlığınca hazırlanan merkezî yönetim bütçe
kanun tasarısı ile millî bütçe tahmin raporu, malî yılbaşından en az yetmiş beş
gün önce Bakanlar Kurulu tarafından Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulacaktır
(md. 18/1).
Türkiye Büyük Millet Meclisi, merkezî
yönetim bütçe kanun tasarısının metnini maddeler, gider ve gelir cetvellerini
kamu idareleri itibarıyla görüşüp, bölümler halinde oylayacak ve merkezî
yönetim bütçe kanunu malî yılbaşından önce Resmî Gazetede yayımlanacaktır
(md.19/1).
“Kamu yatırım programı” ise merkezî yönetim
bütçe kanununa uygun olarak Kalkınma Bakanlığı tarafından hazırlanacak ve
merkezi yönetim bütçe kanununun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren on beş gün
içinde Bakanlar Kurulu kararıyla Resmî Gazetede yayımlanacaktır (md. 19/2).
Merkezî yönetim kapsamındaki kamu
idarelerinin bütçelerindeki ödeneklerin yetersiz kalması halinde veya
öngörülmeyen hizmetlerin yerine getirilmesi amacıyla, karşılığı gelir
gösterilmek kaydıyla, kanunla “ek bütçe” yapılacaktır (md. 19/5).
2016 yılı Merkezi yönetim Bütçesi için
yukarıda özetlenen süreç yıl içinde iki genel seçimin yapılması nedeniyle
farklı bir boyutta gerçekleşmiştir. Anayasanın 162’nci maddesince 63’üncü
hükümet tarafından hazırlanan Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Tasarısı 16.10.2015
tarihinde T.B.M.M.’ye sunulmuştur. Ancak Anayasanın 104 ve 116’ncı maddeleri
gereğince Milletvekili Genel Seçimlerinin 01.11.2015 tarihinde yapılması
nedeniyle bu tasarının görüşülmesi ve kanunlaşması mümkün olmamıştır.
30/11/2015 tarihinde Türkiye Büyük Millet
Meclisinden güvenoyu almış olan 64 üncü Hükümet tarafından hazırlanacak
bütçenin, 2016 mali yılına yetişmeyeceği anlaşıldığından, 5018 sayılı Kamu Mali
Yönetimi ve Kontrol Kanununun 19 uncu maddesinde yer alan, “zorunlu nedenlerle
merkezi yönetim bütçe kanununun süresinde yürürlüğe konulamaması halinde geçici
bütçe kanunu çıkarılacağı, geçici bütçe ödeneklerinin, bir önceki yıl bütçe
başlangıç ödeneklerinin belirli bir oranı esas alınarak belirleneceği, geçici
bütçe uygulamasının altı ayı geçemeyeceği, cari yıl bütçesinin yürürlüğe
girmesiyle geçici bütçe uygulamasının sona ereceği ve o tarihe kadar yapılan
harcamalar ve girişilen yüklenmeler ile tahsil olunan gelirlerin cari yıl
bütçesine dâhil edileceği” hükmü gereğince 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesi
yürürlüğe girinceye kadar, 5018 sayılı Kanunun 19 uncu maddesi uyarınca 2016
yılının ilk üç aylık döneminde merkezi yönetim harcamalarının yapılmasına ve
gelirlerinin tahsiline imkân veren bu Kanun Tasarısı hazırlanarak 07.12.2015
tarihinde T.B.M.M.’ne sunulmuştur. 6664 sayılı 2016 Yılı Merkezi Yönetim Geçici
Bütçe Kanunu T.B.M.M.’de görüşülmüş 23.12.2015 tarih ve 29571 sayılı Resmi
Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
Öte yandan, 3.6.2011 tarihli ve 641 sayılı
“Kalkınma Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde
Kararname”nin 30. maddesinde “kalkınma planının hazırlanması ve kabulü”, 31.
maddesinde “Orta Vadeli Programların hazırlanması ve kabulü” düzenlendikten
sonra “Yıllık Programların hazırlanması ve kabulü” başlıklı 32. maddesinin
birinci fıkrasında, Yıllık Programların, Kalkınma Bakanlığınca hazırlanarak
Yüksek Planlama Kuruluna sunacağı, Kurulun programları inceleyerek bir raporla
Bakanlar Kuruluna sunacağı, Bakanlar Kurulunca kabul edilen Yıllık Programların
kesinleşmiş olacağı; ikinci fıkrasında Yıllık Programların bütçeler ile iş
programlarından önce hazırlanacağı ve bütçeler ile iş programlarının
hazırlanmasında Yıllık Programlarda kabul edilmiş olan esasların dikkate alınacağı;
üçüncü fıkrasında ise bütçelerin Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülmesi
sırasında, birden fazla yılı kapsayan ve Kalkınma Planı ve Yıllık Programların
bütünlüğünü ilgilendiren yatırım projelerinin Yıllık Programa ilave
edilmesinde, 3067 sayılı Kalkınma Planlarının Yürürlüğe Konması ve Bütünlüğün
Korunması Hakkında Kanunun 2. maddesinde yer alan esas ve usullere uyulacağı
belirtilmiş; 3067 sayılı Kalkınma Planlarının Yürürlüğe Konması ve Bütünlüğünün
Korunması Hakkında Kanunun 1. maddesinde, kalkınma planlarının hazırlanması ve
TBMM Başkanlığına sunulması; 2. maddesinde TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu ile
Genel Kurul’daki görüşülmesi ve kabul edilmesindeki usul ve esaslar
düzenlenmiş; 4. maddesinde ise, Kalkınma Planının kabulünden sonra bu planda
değişiklik yapılmasında, 1. ve 2. maddeler hükümlerinin uygulanacağı
belirtilmiştir.
5018
sayılı Kanunun 16. maddesinde sözü edilen “Orta Vadeli Program (2016-2018)”
Kalkınma Bakanlığınca hazırlandıktan sonra 29.12.2015 tarihli ve 2015/8355
sayılı Bakanlar Kurulu kararıyla kabul edilerek 11.01.2016 tarihli ve 29590
(Mükerrer) sayılı Resmi Gazetede; “Orta Vadeli Mali Plan (2016-2018)” Maliye
Bakanlığınca hazırlandıktan sonra 06.01.2016 tarihli ve 2016/1 sayılı Yüksek
Planlama Kurulu kararıyla kabul edilerek 11.01.2016 tarihli ve 29590 (Mükerrer)
sayılı Resmi Gazetede; 2016-2018 Dönemi Bütçe Çağrısı ve eki “2016-2018 Dönemi
Bütçe Hazırlama Rehberi” Maliye Bakanlığınca, “2016-2018 Dönemi Yatırım
Programı Hazırlama Rehberi” ise Kalkınma Bakanlığınca hazırlanarak 11.01.2016
tarihli ve 29590 (Mükerrer) sayılı Resmi Gazetede; 641 sayılı KHK’nin 32.
maddesi uyarınca Kalkınma Bakanlığınca hazırlanıp Yüksek Planlama Kurulunun
2.10.2015 tarihli ve 2015/47 sayılı Raporu ile Bakanlar Kuruluna sunulan ve
17.10.2015 tarih ve 29505 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan 12.10.2015 tarihli
ve 2015/8190 sayılı “2016 Yılı Programının Uygulanması, Koordinasyonu ve
İzlenmesine Dair Bakanlar Kurulu Kararı Eki 2016 yılı Programı”, 23.01.2016
tarihli ve 29602 (Mükerrer) sayılı Resmi Gazetede yayımlanmıştır.
Kamu
idareleri,
- 11.01.2016
tarihli ve 29590 (Mükerrer) sayılı Resmi Gazetede yayımlanan “Orta Vadeli
Program (2016-2018)”,
- 11.01.2016
tarihli ve 29590 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan “Orta Vadeli Mali Plan
(2016-2018),
- 11.01.2016
tarihli ve 29590 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan “2016-2018 Bütçe Hazırlama
Rehberi” ve “2016-2018 Dönemi Yatırım Programı Hazırlama Rehberi”,
- 23.01.2016
tarihli ve 29602 (Mükerrer) sayılı Resmi Gazetede yayımlanan “2016 Yılı
Programı” ve “2016 Yılı Programının Uygulanması, Koordinasyonu ve İzlenmesine
Dair Karar” da,
yer
alan temel büyüklükler ile ilke ve esaslar çerçevesinde ve 5018 sayılı Kanunun
17. maddesinde belirtildiği üzere, “stratejik plan-performans
programı-performans hedefi-bütçe” bütünlüğü içinde ve ekonomik ve mali analiz
yapılmasına imkân verecek, hesap verebilirliği ve saydamlığı sağlayacak şekilde
gelir ve gider tekliflerini hazırlayarak Maliye Bakanlığına, yatırım
tekliflerini ise Kalkınma Bakanlığına göndermişler; Maliye Bakanlığınca
hazırlanan ve Bakanlar Kurulunun 30.12.2015 tarihli kararıyla Türkiye Büyük
Millet Meclisine sevkine karar verilen “2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Tasarısı” ile gerekçesi 15.01.2016 tarihinde TBMM Başkanlığına sunulmuştur.
Plan
ve Bütçe Komisyonunda 20.01.2016 – 17.02.2016 tarihleri arasında görüşülen
“2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı” Genel Kurulda kabul edilerek
09.03.2016 tarihli ve 6682 sayılı Kanun olarak yasalaşmıştır.
Kalkınma
Planları, 3067 sayılı Kanunun 2. maddesine göre bir yasama tasarrufudur ve
Türkiye Büyük Millet Meclisinde kabul edildikten sonra yürürlüğe girmekte ve
Kalkınma Planlarındaki değişiklikler de aynı usule tabi bulunmaktadır.
641
sayılı KHK’nin 32. maddesine göre, Yıllık Programlar Bakanlar Kurulu kararıyla
kesinleşmek ve bütçeler ile iş programlarının hazırlanmasında Yıllık
Programlarda kabul edilmiş olan esaslar dikkate alınmakla birlikte; bütçenin
Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülmesi sırasında, birden fazla yılı kapsayan ve
Kalkınma Planı ve Yıllık Programların bütünlüğünü ilgilendiren yatırım
projelerinin Yıllık Programa ilave edilmesinde, 3067 sayılı Kanunun 2.
maddesinde yer alan esas ve usullere uyulacağı belirtilerek, Yıllık Programa
(ve dolayısıyla bütçeye) Plan ve Bütçe Komisyonunda ilave edilecek projelere,
yasama tasarrufu niteliği kazandırılmış; 5018 sayılı Kanunun 19. maddesinin
ikinci fıkrasında ise TBMM’nin “bütçe hakkı”nın gereği ve zorunlu bir sonucu
olarak, “Kamu yatırım programı, merkezî yönetim bütçe kanununa uygun olarak Devlet
Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı tarafından hazırlanır ve anılan Kanunun
yürürlüğe girdiği tarihten itibaren on beş gün içinde Bakanlar Kurulu kararıyla
Resmî Gazetede yayımlanır.” denilmiştir.
Bu
bağlamda Yıllık Programa, Plan ve Bütçe Komisyonunda ilave edilen projeler ile
Bütçede ödenek tahsis edilen projeler, TBMM’nin “bütçe hakkı”ndan kaynaklanan
bir yasama tasarrufudur ve “Kamu Yatırım Programı”nın merkezi yönetim bütçe
kanununun yürürlüğe girmesinden itibaren on beş gün içinde merkezi yönetim
bütçe kanununa uygun olarak hazırlanacak olması, yasama organının “bütçe
hakkı”nın sonucudur.
B) Anayasaya
Aykırılık Sorunu
2016
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu’nun 6. maddesinin (1) numaralı fıkrasının
(b) bendiyle, “Genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri için 2016 Yılı
Programının Uygulanması, Koordinasyonu ve İzlenmesine Dair Karara uygun olarak
yılı yatırım programında değişiklik yapılması halinde, değişiklik konusu
projelere ait ödeneklerle ilgili kurumlar arası aktarmaya,” Maliye Bakanı
yetkili kılınmaktadır.
Yukarıda
açıklandığı ve 641 sayılı KHK’nin 32. maddesinde belirtildiği üzere Yıllık
Programlar, Kalkınma Bakanlığınca hazırlanarak Yüksek Planlama Kuruluna
sunulmakta ve Kurulun programları incelemesi ve bir raporla Bakanlar Kuruluna
sunmasından sonra Bakanlar Kurulunca kabul edilerek yani yürütme organının
tasarrufuyla kesinlik kazanmakta ve idareler bütçeleri ile iş programlarını
Yıllık Programlarda kabul edilmiş esaslara göre hazırlanmaktadırlar. Ancak,
bütçe tasarısında Yıllık Programa göre ödenek konulmuş projelerden birini, bir
kaçını ve hatta tamamını, bütçe tasarısının Plan ve Bütçe Komisyonunda
görüşülmesi sırasında, Komisyon “bütçe hakkı”nın gereği olarak bütçeden
çıkarabildiği gibi Yıllık Programda yer almayan projeleri de bütçeye ekleyerek
ödenek tahsis edebilmekte ve bunlardan birden fazla yılı kapsayan ve Kalkınma
Planı ve Yıllık Programların bütünlüğünü ilgilendiren yatırım projelerinin
bütçe tasarısı üzerinden Yıllık Programa ilave edilmesinde, 3067 sayılı Kanunun
2. maddesinde yer alan esas ve usullere uyularak Yıllık Programlara bu
projelerle sınırlı olmak üzere yasallık kazandırılmaktadır.
2016
Yılı Yatırım Programı, 5018 sayılı Kanunun 19. maddesine göre merkezi yönetim
bütçe kanununa uygun olarak Kalkınma Bakanlığı tarafından hazırlanmış ve bütçe
kanununun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren on beş gün içinde Bakanlar Kurulu
kararıyla Resmî Gazetede yayımlanmıştır.
2016
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu ise Anayasa’nın 162. maddesine göre
görüşülerek yasalaşmıştır ve bütçede değişiklik yapılması esasları Anayasa’nın
163. maddesinde kurallaştırılmıştır.
2016
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanununun uygulanması esnasında, Bakanlar Kurulu’nun
yani yürütme organının 2016 Yılı Programının Uygulanması, Koordinasyonu ve
İzlenmesine Dair Karara uygun olarak, 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanununa
göre hazırlanmış 2016 Yılı Yatırım Programında yapacağı değişikliklerin
hukuksal sonuç doğurabilmesi için, öncelikle yasama organının Anayasa’nın 163.
maddesindeki kurallar çerçevesinde 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanununu “ek
bütçe” yaparak değiştirmesi ve bu değişikliğin Bakanlar Kurulu tarafından 2016
Yılı Yatırım Programına yansıtılması gerekmektedir.
Anayasa’nın 2. maddesinde “hukuk devleti”
ilkesine yer verilmiştir. Anayasa’nın 2. maddesindeki hukuk devleti, eylem ve
işlemleri hukuka uygun olan, insan haklarına dayanan, bu hak ve özgürlükleri
koruyup güçlendiren, her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu
geliştirerek sürdüren, Anayasa’ya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan, hukuku
tüm devlet organlarına egemen kılan, Anayasa ve hukukun üstün kurallarıyla
kendini bağlı sayıp yargı denetimine açık olan devlettir. Kanunların kamu yararının sağlanması amacına yönelik olması,
genel, objektif, adil kurallar içermesi ve hakkaniyet ölçütlerini gözetmesi
hukuk devleti olmanın gereğidir. Bir kuralın kamu yararı dışında saklı bir
amacı gerçekleştirmek amacıyla konulduğu durumlarda yetki saptırması durumu ve
giderek kuralın amaç açısından sakatlığı ortaya çıkar.
Bu itibarla iptali istenen değişiklik
konusu projelere ait ödeneklerle ilgili kurumlar arası aktarmaya,” ifadesi,
Anayasa’nın 2. maddesindeki hukuk devleti ilkesine aykırıdır.
Yasama organı tarafından 2016 Yılı Merkezi
Yönetim Bütçe Kanununda ödenek tahsis edildiği için 2016 Yılı Yatırım
Programında yer alan projelerde, Bakanlar Kurulunun yapacağı değişikliklerin,
doğrudan 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanununda değişiklik yapılması
sonucunu doğurması ve değişiklik konusu projelere ait ödeneklerle ilgili olarak
Maliye Bakanına kurumlar arası ödenek aktarma yetkisi verilmesi, yasama
organının “bütçe hakkı”nın yürütme organı tarafından ortadan kaldırılması
sonucunu doğurduğundan, iptali istenen düzenleme Anayasa’nın 87. maddesine
aykırıdır.
Anayasa’nın
161. maddesinin ikinci fıkrasında, “Malî yıl başlangıcı ile merkezî yönetim
bütçesinin hazırlanması, uygulanması ve kontrolü kanunla düzenlenir.” kuralına
yer verilmiş; fıkranın göndermede bulunduğu 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve
Kontrol Kanununun “Ödenek aktarmaları” başlıklı 21. maddesinin birinci
fıkrasında, “Merkezî yönetim kapsamındaki kamu idarelerinin bütçeleri
arasındaki ödenek aktarmaları kanunla yapılır.” denilmiş; Anayasa’nın 163.
maddesinde ise harcanabilecek miktar sınırının Bakanlar Kurulu kararıyla aşılabileceğine
dair bütçelere hüküm konulamayacağı ve Bakanlar Kuruluna kanun hükmünde
kararname ile bütçede değişiklik yapma yetkisi verilemeyeceği belirtilmiştir.
Bu
kurallara göre, kamu idareleri bütçeleri arasındaki kurumsal ödenek
aktarmaları, ancak kanun ile yapılabilecek iken; Bakanlar Kurulunun 2016 Yılı
Yatırım Programında yer alan projelerde değişiklik yapması halinde, Maliye
Bakanına değişiklik konusu projelere ait bütçe ödeneklerini kamu idareleri
arasında aktarma yetkisi verilmesi ve böylece yasayla yürürlüğe giren bütçe
proje ödeneklerinin idari tasarrufla değiştirilmesi, Anayasa’nın 161.
maddesinin ikinci fıkrası ile 163. maddesine aykırıdır.
Yukarıda
açıklandığı üzere, 6682 sayılı 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu’nun 6.
maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b) bendindeki, “… değişiklik konusu
projelere ait ödeneklerle ilgili kurumlar arası aktarmaya,” ibaresi,
Anayasa’nın 2., 87., 161. ve 163. maddelerine aykırı olduğundan iptali gerekir.
3) 6682 Sayılı 2016 Yılı Merkezi Yönetim
Bütçe Kanunu’nun 6. maddesinin (2) Numaralı Fıkrasının İkinci ve Üçüncü
Cümlelerinin Anayasaya Aykırılığı
2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu’nun
6. maddesinin (2) numaralı fıkrasında, “Genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri
ile özel bütçeli idareler, aktarma yapılacak tertipteki ödeneğin yüzde 20’sine
kadar kendi bütçeleri içinde ödenek aktarması yapabilirler. Bu idarelerin yüzde
20’yi geçen diğer her türlü kurum içi aktarmalarını yapmaya Maliye Bakanı
yetkilidir. 2016 Yılı Programının Uygulanması, Koordinasyonu ve İzlenmesine
Dair Karara uygun olarak 2016 Yılı Yatırım Programına ek yatırım cetvellerinde
yer alan projelerde değişiklik yapılması hâlinde bu değişikliğin gerektirdiği
tertipler arası ödenek aktarması işlemlerinin tamamı 5018 sayılı Kanununun 21 inci
maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan sınırlamalara tabi olmaksızın idarelerce
yapılır.” denilmektedir.
Anayasa’nın 161. maddesinin ikinci
fıkrasında, “Malî yıl başlangıcı ile merkezî yönetim bütçesinin hazırlanması,
uygulanması ve kontrolü kanunla düzenlenir.” kuralına yer verilmiş; fıkra
gerekçesinde ise “Anayasamızın 161 inci maddesinin ikinci fıkrası yeniden
düzenlenmek suretiyle, bütçenin hazırlanması, uygulanması ve kontrolüne ilişkin
süreç güçlendirilmektedir.” denilmiştir.
Anayasa’nın bütçenin hazırlanması,
uygulanması ve kontrolüne ilişkin göndermede bulunduğu kanun, 5018 sayılı Kamu
Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’dur. 5018 sayılı Kanun bütçe ile ilgili kanun
değil, bütçenin hazırlanma, uygulanma ve kontrolün de tabi olduğu kanundur.
Dolayısı ile bütçenin hazırlanması, uygulanması ve kontrolünün 5018 sayılı
Kanuna uygun olması, Anayasal bir zorunluluktur.
Daha önce ayrıntılı olarak açıklandığı
üzere (Bkz. “Gerekçeler”in 1. maddesi) 5018 sayılı Kanunun temelinde,
“stratejik planlama ve performans esaslı bütçeleme” yattığından, bütçenin
hazırlanması, uygulaması ve uygulama sonuçlarının raporlanmasında Maliye
Bakanlığının tekeline son verilerek görev ve yetkilerle sorumluluklar kamu
idarelerine bırakılmıştır.
Nitekim 5018 sayılı Kanunun 23. maddesinin
birinci fıkrasında, Maliye Bakanına verilen ödenek aktarma yetkisi, Maliye
Bakanlığı bütçesine, genel bütçe ödeneklerinin yüzde ikisine kadar konulacak
“Yedek ödenek” ile sınırlı tutulurken;
“Ödenek aktarmaları” başlıklı 21. maddesi;
“Merkezî yönetim kapsamındaki kamu
idarelerinin bütçeleri arasındaki ödenek aktarmaları kanunla yapılır.
Ancak, merkezî yönetim kapsamındaki kamu
idareleri, aktarma yapılacak tertipteki ödeneğin, yılı bütçe kanununda farklı
bir oran belirlenmedikçe yüzde beşine kadar kendi bütçeleri içinde ödenek
aktarması yapabilirler. Bu şekilde yapılan aktarmalar, yedi gün içinde Maliye
Bakanlığına bildirilir.
Personel giderleri tertiplerinden, aktarma
yapılmış tertiplerden ve yedek ödenekten aktarma yapılmış tertiplerden, diğer
tertiplere aktarma yapılamaz.”
şeklinde kurallaştırılmıştır.
5018 sayılı Kanunun 21. maddesinin ikinci
fıkrasında, kamu idarelerine “yılı bütçe kanununda farklı bir oran
belirlenmedikçe yüzde beşine kadar kendi bütçeleri içinde ödenek aktarması
yapabilirler.” ifadesiyle bırakılan ödenek aktarma yetkisi, 6682 sayılı 2016
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu’nun 6. maddesinin (2) numaralı fıkrasının
birinci cümlesinde, “Genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri ile özel bütçeli
idareler, aktarma yapılacak tertipteki ödeneğin yüzde 20’sine kadar kendi
bütçeleri içinde ödenek aktarması yapabilirler.” denilerek, aktarma yapılacak
tertipteki ödeneğin yüzde yirmisine çıkarılmıştır.
5018 sayılı Kanunun 21. maddesinin ikinci
fıkrasına göre, genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri ile özel bütçeli
idareler, kendi bütçeleri içinde aktarma yapılacak tertipteki ödeneğin, 6682
sayılı 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu’nun 6. maddesinin (2) numaralı
fıkrasının birinci cümlesiyle belirlenen yüzde 20 oranına kadar yapacakları
ödenek aktarmalarını, yedi gün içinde Maliye Bakanlığına bildirmeleri
gerekirken; genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri ile özel bütçeli
idarelerin, yüzde 20’yi geçen diğer her türlü kurum içi ödenek aktarmalarını
yapma yetkisinin Maliye Bakanı’na verilmesi; 5018 sayılı Kanunun 21. maddesinin
ikinci fıkrasındaki açık kural yanında, 5018 sayılı Kanunda “stratejik
plan-performans programı-performans hedefi/göstergesi-bütçe” bütünlüğünde hesap
verebilir bir kamu mali yönetimi kurulmasının amaçlanması ve bu bağlamda Maliye
Bakanına verilen ödenek aktarma yetkisinin Maliye Bakanlığı bütçesine, genel
bütçe ödeneklerinin yüzde ikisine kadar konulacak “Yedek ödenek” ile sınırlı
tutulması karşısında bir bütün olarak 5018 sayılı Kanunla kurulan hesap
verebilir mali sistemle bağdaşmadığı ortada olduğundan iptali istenen “Bu
idarelerin yüzde 20’yi geçen diğer her türlü kurum içi aktarmalarını yapmaya
Maliye Bakanı yetkilidir.” cümlesi, Anayasa’nın 161. maddesinin ikinci
fıkrasına aykırıdır.
Öte yandan 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe
Kanunu’nun 6. maddesinin (2) numaralı fıkrasının üçüncü cümlesinde, 2016 Yılı
Programının Uygulanması, Koordinasyonu ve İzlenmesine Dair Karara uygun olarak
2016 Yılı Yatırım Programına ek yatırım cetvellerinde yer alan projelerde
değişiklik yapılması hâlinde, bu değişikliğin gerektirdiği tertipler arası
ödenek aktarması işlemlerinin tamamının 5018 sayılı Kanununun 21. maddesinin
üçüncü fıkrasında yer alan “Personel giderleri tertiplerinden, aktarma yapılmış
tertiplerden ve yedek ödenekten aktarma yapılmış tertiplerden, diğer tertiplere
aktarma yapılamaz.” sınırlamasına tabi olmadan idarelerce yapılacağı
kurallaştırılmaktadır.
5018 sayılı Kanununun 21. maddesinin üçüncü
fıkrasında yer alan kural, 1050 sayılı Muhasebe-i Umumiye Kanununda da yer alan
klasik bütçe ilkelerinin mali sentezidir.
Personel giderleri tertiplerinden aktarma
yapılamamasının temelinde Anayasal kurallar yatmakta; Anayasamıza göre,
bütçeyle verilen ödenek harcanabilecek miktarın sınırını göstermekte (md. 163)
ve angarya yasaklanmış bulunmaktadır (md. 18/1). Bütçeyle verilen ödenekten
fazla harcama yapılamaması ve Devletin, asli ve sürekli görevlerini yürüten
personelin maaş ve ücretlerini zamanında ve aksatmadan ödemek zorunda olması,
kamu idaresi bütçelerinin personel giderleri tertiplerine yeterli ödeneğin
konulmasını ve konulan ödeneklerin başka tertiplere aktarılmamasını
gerektirmektedir.
Aktarma yapılmış tertiplerden ve yedek
ödenekten aktarma yapılmış tertiplerden ödenek aktarılamaması ise bütçe
tahminlerini gerçekçi yapmak ve parlamentonun “bütçe hakkı”na güvence
oluşturmak üzere açıklık, samimiyet, doğruluk ve giderlerin tahsisi gibi ulusal
ve uluslararası alanda kabul görmüş klasik bütçe ilkelerinin gereğidir.
Açıklık ilkesi, gelir ve gider tahminleri
ile ödenek tahsislerinin, bütçe uygulamalarının ve uygulama sonuçlarının,
ilgilenen herkes tarafından anlaşılabilecek derecede açık olmasını, bunun
sağlanabilmesi için de gelir, gider ve ödenek tahsislerinin anlaşılabilir bir
bütçe sınıflandırmasıyla yapılmasını gerektirir.
Bütçe bir yönüyle, gelecek yıl içinde
devletin yapacağı kamu hizmetlerinin dökümünü ve bunların toplumsal maliyetini
gösteren bir cetveldir. Samimiyet ilkesi gereğince, bütçe gelir ve giderleri
ile ödenek tahsislerinin gerçeğe en yakın ve yürütülecek kamu hizmetlerinin
maliyetini karşılayacak şekilde tahmin edilmesi gerekmektedir.
Doğruluk ilkesi ise, bütçe tahminlerinin
ekonomik duruma ve konjonktürel koşullara uygun olarak öngörülmesi; nesnel
koşullara göre siyasi, ekonomik ve sosyal beklentileri aşan işlevlerin bütçeye
yüklenmemesini gerektirir.
Giderlerin tahsisi veya giderlerin özelliği
ilkesi ise gelirlerin giderlere kalitatif ve kantitatif tahsisinde parlamentoyu
söz ve karar sahibi kılmayı hedefler. Bütçede belirli amaçlar için tahsis
edilmiş ödeneklerin, ancak tahsis edilmiş amaçlar için harcanmasını ve bütçede
öngörülen ödenek tutarları harcama sınırını gösterdiğinden ödenek dışı ve
ödenek üstü harcama yapılmamasını gerektirir.
Aktarma yapılmış
tertiplerden ve yedek ödenekten aktarma yapılmış tertiplerden diğer tertiplere
ödenek aktarılamaması, ödeneğe ihtiyacı olduğu için aktarma yapılmış
tertiplere, yine ödenek yetersizliği nedeniyle yedek ödenekten aktarma yapılmış
tertiplere aktarılan ödeneklerin, aktarılma amacı dışında kullanılmasını
engellemek için diğer tertiplere aktarılmasını yasaklamak suretiyle bütçe
tahminlerinin gerçeğe uygun yapılmasını ve parlamentonun ödenek tahsis etmediği
alanlara, bütçenin uygulaması aşamasında bazı özellikli bütçe tertiplerinin
kötü niyetli ve amaç dışı kullanılması suretiyle harcama yapılmasına yönelik
muhtemel girişimleri daha baştan ilkesel düzeyde yasaklayarak parlamentonun
bütçe hakkını güvence altına almayı amaçlamaktadır. 5018 sayılı Kanunun
“stratejik planlama ve performans esaslı bütçelemeye” dayanması karşısında söz
konusu klasik bütçe ilkeleri daha bir anlam kazanmaktadır.
Anayasa Mahkemesinin, 30.12.2010 günlü,
E.2008/84, K.2010/121 sayılı kararında;
“Bütçe yapısının fonksiyonunu ifa
edebilmesi, temelbütçe ilkelerine uyulması ile mümkün olmaktadır. Bütçe
ilkeleri; bütçenin hazırlanması, görüşülüp onaylanması, uygulanması ve
denetlenmesi ile ilgili olarak göz önünde bulundurulması gereken kuralları
ifade eder. Bu ilkeler,devlet bütçelerinin temel özellikleri ve amaçlarının
gerçekleşmesi için uygulanması zorunlu olan ulusal ve uluslararası alanda kabul
görmüş klasik maliye biliminin ilkeleridir. Denetim, yönetim ve planlama aracı
olabilmesi için bütçenin, kamu kesiminin tüm kaynak ve harcamalarını bütün
ayrıntıları ile kapsaması gerekmektedir.”
ifadelerine yer verilmiştir.
Anayasa Mahkemesine göre, bütçenin
fonksiyonunu ifa edebilmesi ve dolayısıyla parlamentonun bütçe hakkını
kullanabilmesi, temel bütçe ilkelerine uyulması ile mümkün olabilmekte; bütçe
ilkeleri ise, devlet bütçelerinin temel özellikleri ve amaçlarının
gerçekleşmesi için uygulanması zorunlu olan ulusal ve uluslararası alanda kabul
görmüş klasik maliye biliminin ilkelerinden oluşmakta ve bu ilkeler bütçenin
hazırlanması, görüşülüp oylanması, uygulanması ve denetlenmesi ile ilgili
kuralları içermektedir.
5018 sayılı Kanunun “stratejik
plan-performans programı-performans hedefi/göstergesi-bütçe” temelinde hesap
verebilir bir kamu mali yönetimini amaçlaması gerçeği karşısında, 5018 sayılı
Kanunun 21. maddesinde ödenek aktarmasındaki yasaklar ile yukarıda belirtilen
bütçe ilkeleri, Anayasa Mahkemesi’nin yukarıdaki kararının ışığında daha bir
önem ve anlam kazanmaktadır.
Bu itibarla iptali istene üçüncü cümledeki,
“5018 sayılı Kanununun 21 inci maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan
sınırlamalara tabi olmaksızın” ifadesi, 5018 sayılı Kanunun 21. maddesi
yanında, 5018 sayılı Kanunla kurulan mali sistemle bir bütün olarak
bağdaşmadığından Anayasa’nın 161. maddesinin ikinci fıkrasına aykırıdır.
Kaldı ki, 2016 Yılı Programının
Uygulanması, Koordinasyonu ve İzlenmesine Dair Karara uygun olarak 2016 Yılı
Yatırım Programına ek yatırım cetvellerinde yer alan projelerde değişiklik
yapılması hâlinde, projelerdeki değişikliğe bağlı olarak proje ödeneklerinin
aktarılması söz konusu olacağından, mevcut proje ödeneklerinin aktarılmasının,
5018 sayılı Kanununun 21 inci maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan, “Personel
giderleri tertiplerinden, aktarma yapılmış tertiplerden ve yedek ödenekten
aktarma yapılmış tertiplerden, diğer tertiplere aktarma yapılamaz.”
sınırlamasıyla ilgisi de bulunmamaktadır. Projelerde yapılacak değişikliğe
bağlı olarak proje ödenekleri aktarılacak iken, proje ödeneklerinin
aktarılmasının da ötesinde, tertipler arası ödenek aktarması işlemlerinin
tamamının 5018 sayılı Kanununun 21. maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan
sınırlamalardan istisna tutulması, proje değişikliği gerekçesinin arkasına
sığınılarak proje ödeneklerinden başka ayrıca ödenek aktarılmasını sağlamayı
amaçlamaktadır.
Anayasa’nın 2. maddesinde “hukuk devleti”
ilkesine yer verilmiştir. Anayasa’nın 2. maddesindeki hukuk devleti, eylem ve
işlemleri hukuka uygun olan, insan haklarına dayanan, bu hak ve özgürlükleri
koruyup güçlendiren, her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu
geliştirerek sürdüren, Anayasa’ya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan, hukuku
tüm devlet organlarına egemen kılan, Anayasa ve hukukun üstün kurallarıyla
kendini bağlı sayıp yargı denetimine açık olan devlettir. Kanunların kamu yararının sağlanması amacına yönelik olması,
genel, objektif, adil kurallar içermesi ve hakkaniyet ölçütlerini gözetmesi
hukuk devleti olmanın gereğidir. Bir kuralın kamu yararı dışında saklı bir
amacı gerçekleştirmek amacıyla konulduğu durumlarda yetki saptırması durumu ve
giderek kuralın amaç açısından sakatlığı ortaya çıkar.
Bu itibarla iptali istenen üçüncü
cümledeki, “5018 sayılı Kanununun 21 inci maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan
sınırlamalara tabi olmaksızın” ifadesi, kamu yararını gerçekleştirmeyi değil,
proje değişikliğinin arkasına sığınarak, değişen projelerin ödeneklerine
ilaveten ayrıca ödenek aktarma gibi gizli bir amacı gerçekleştirmeyi
öngördüğünden iptali istenen ifade, Anayasa’nın 2. maddesindeki hukuk devleti
ilkesine de aykırıdır.
Öte yandan, yukarıda (2016 Yılı Merkezi
Yönetim Bütçe Kanunu’nun 6. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b) bendine
ilişkin gerekçelerde) açıklandığı üzere, 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe
Kanununun uygulanması sırasında, Bakanlar Kurulu’nun 2016 Yılı Programının
Uygulanması, Koordinasyonu ve İzlenmesine Dair Karara uygun olarak, 2016 Yılı
Merkezi Yönetim Bütçe Kanununa göre hazırlanmış 2016 Yılı Yatırım Programına ek
yatırım cetvellerinde yer alan projelerde yapacağı değişikliklerin hukuksal
sonuç doğurabilmesi için, öncelikle yasama organının Anayasa’nın 163.
maddesindeki kurallar çerçevesinde 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanununu “ek
bütçe” yaparak değiştirmesi ve bu değişikliğin Bakanlar Kurulu tarafından 2016
Yılı Yatırım Programına yansıtılması gerekmektedir.
Yasama
organı tarafından 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanununda ödenek tahsis
edildiği için 2016 Yılı Yatırım Programına ek yatırım cetvellerinde yer alan
projelerde, Bakanlar Kurulunun yapacağı değişikliklerin, doğrudan 2016 Yılı
Merkezi Yönetim Bütçe Kanununda değişiklik yapılması sonucunu doğurması ve
değişiklik konusu projelere ait ödeneklerle ilgili olarak idarelere tertipler
arası ödenek aktarma yetkisi verilmesi, yasama organının “bütçe hakkı”nın
ilgili idareler tarafından ortadan kaldırılması sonucunu doğurduğundan, iptali
istenen üçüncü cümlenin tamamı, Anayasa’nın 87. maddesine aykırıdır.
Anayasa’nın 161. maddesinin ikinci
fıkrasında, “Malî yıl başlangıcı ile merkezî yönetim bütçesinin hazırlanması,
uygulanması ve kontrolü kanunla düzenlenir.” kuralına yer verilmiş; fıkranın
göndermede bulunduğu 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununun
“Ödenek aktarmaları” başlıklı 21. maddesinin ikinci fıkrasında, “merkezî
yönetim kapsamındaki kamu idareleri, aktarma yapılacak tertipteki ödeneğin,
yılı bütçe kanununda farklı bir oran belirlenmedikçe yüzde beşine kadar kendi
bütçeleri içinde ödenek aktarması yapabilirler.” denilmiş; 6682 sayılı 2016
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu’nun 6. maddesinin (2) numaralı fıkrasının
birinci cümlesinde, “Genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri ile özel bütçeli
idareler, aktarma yapılacak tertipteki ödeneğin yüzde 20’sine kadar kendi
bütçeleri içinde ödenek aktarması yapabilirler.” denilerek, kamu idarelerine
aktarma yapılacak tertipteki ödeneğin yüzde yirmisine kadar kendi bütçeleri
içinde ödenek aktarma yetkisi tanınmıştır.
Bu
kurallara göre, kamu idareleri aktarma yapılacak tertipteki ödeneğin yüzde
20’sine kadar kendi bütçeleri içinde ödenek aktarması yapabilecekler iken;
Bakanlar Kurulunun 2016 Yılı Yatırım Programında yer alan projelerde değişiklik
yapması halinde, iptali istenen üçüncü cümleyle kamu idarelerine değişiklik
konusu projelere ait bütçe ödeneklerinin tamamını 5018 sayılı Kanunun 21.
maddesinin üçüncü fıkrasındaki sınırlamalara da bağlı olmadan aktarma yetkisi
verilmesi ve böylece yasayla yürürlüğe giren bütçe proje ödeneklerinin idari
tasarrufla değiştirilmesi, Anayasa’nın 161. maddesinin ikinci fıkrasına, kamu
idarelerine idari tasarrufla bütçede değişiklik yapma yetkisi verilmesi ise
Anayasa’nın 163. maddesine aykırıdır.
Yukarıda
açıklandığı üzere 6682 sayılı 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu’nun 6.
maddesinin (2) numaralı fıkrasının ikinci ve üçüncü cümleleri, Anayasa’nın 2.,
87., 161. ve 163. maddelerine aykırı olduğundan iptali gerekir.
4) 6682 sayılı 2016
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu’nun 6. maddesinin (3) Numaralı Fıkrasındaki,
“… fonksiyonel sınıflandırma ayrımına bakılmaksızın …” İbaresinin Anayasaya
Aykırılığı
İptali istenen kural ile Maliye Bakanına,
genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri bütçesinden yıl içinde hizmeti
yürütecek olan idarenin bütçesine, fonksiyonel sınıflandırma ayrımına
bakılmaksızın ödenek aktarma yetkisi verilmektedir.
Analitik Bütçe Sınıflandırmasında (ABS)
fonksiyonel sınıflandırma, devlet faaliyetlerinin türünü göstermekte ve
ödeneklerin kamu hizmetlerine işlevlerine göre tahsis edilmesi ile bütçe
politikalarının oluşturulmasında sektörel ayrımların yapılabilmesine olanak
sağlamaktadır. Bu bağlamda, ödeneklerin kamusal faaliyetlere türüne/işlevine
göre tahsisi, kamu hizmetlerinin maliyetlerinin ortaya konulabilmesi,
maliyet-fayda analizinin yapılabilmesi ile verimlilik, etkililik ve ekonomiklik
hedeflerine ulaşılabilmesi bütçenin fonksiyonel sınıflandırmasıyla mümkün
olabilmektedir. Bu yanıyla, Bütçe sınıflandırmasının temelini fonksiyonel
sınıflandırma oluşturmaktadır. Nitekim, 5018 sayılı Kanunun 15. maddesinin
üçüncü fıkrasında, “Merkezi yönetim bütçe kanununun gider cetvelinin bölümleri,
analitik bütçe sınıflandırmasına uygun olarak fonksiyonlar şeklinde düzenlenir.
Fonksiyonlar birinci, ikinci, üçüncü ve dördüncü düzeyde alt fonksiyonlara
ayrılır.” denilmiştir.
ABS’de fonksiyonel sınıflandırma, dört
düzeyli bir kod grubundan oluşmaktadır. I. düzeyde Devlet faaliyetleri “01
Genel Kamu Hizmetleri”, “02 Savunma Hizmetleri”, “03 Kamu Düzeni ve Güvenlik
Hizmetleri”, “04 Ekonomik İşler ve Hizmetler”, “05 Çevre Koruma Hizmetleri”
…gibi on ana fonksiyona ayrılmaktadır. Ana fonksiyonlar, II. Düzeyde “04
Ekonomik İşler ve Hizmetler - 2 Tarım, Ormancılık, Balıkçılık ve Avcılık
Hizmetleri”, “05 Çevre Koruma Hizmetleri - 2 Atık Su Yönetimi Hizmetleri” gibi
alt fonksiyonlara bölünmektedir. III. düzey kodlar ise “04 Ekonomik İşler ve
Hizmetler - 2 Tarım, Ormancılık, Balıkçılık ve Avcılık Hizmetleri - 1 Tarım
Hizmetleri”, “05 Çevre Koruma Hizmetleri - 2 Atık Su Yönetimi Hizmetleri - 2
Atık Su Yönetimi Hizmetleri” gibi nihai hizmetleri göstermektedir. Fonksiyonel
sınıflandırmanın IV. düzeyi ise boş bırakılarak idarelerin özel olarak izlemesi
gereken faaliyet ve projeleri için konulmuştur. Bu bağlamda, fonksiyonel
sınıflandırma bütün kamu idarelerini kapsamakta ve fonksiyonel bütçe tertibi
kodlarının tamamı tüm kamu idarelerinde aynı ismi ve kod numarasını
taşımaktadır. Örneğin, “04 Ekonomik İşler ve Hizmetler - 2 Tarım, Ormancılık,
Balıkçılık ve Avcılık Hizmetleri - 1 Tarım Hizmetleri” fonksiyonel kodu, sadece
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı bütçesi için değil, TBMM Başkanlığı
bütçesi dahil kamu idarelerinin tamamı için geçerlidir ve kamu idarelerine göre
değişmemekte aynı isim ve kod numarasıyla ifade edilmektedir.
Bu durumda, iptali istenen kural ile Maliye
Bakanına, genel bütçe kapsamındaki kamu idarelerinin bütçesinden, hizmeti
yaptıracak olan kamu idaresinin bütçesine “fonksiyonel sınıflandırma ayrımına
bakılmaksızın” yani fonksiyonel sınıflandırmayı değiştirerek ödenek aktarma
yetkisi tanındığından; Maliye Bakanı örneğin, Gıda Tarım ve Hayvancılık
Bakanlığının fonksiyonel sınıflandırmada “04 Ekonomik İşler ve Hizmetler - 2
Tarım, Ormancılık, Balıkçılık ve Avcılık Hizmetleri - 1 Tarım Hizmetleri”
tertibinde yer alan Yozgat İlinde tarımsal sulama için kanalet yapımı
ödeneğini, Karayolları Genel Müdürlüğü bütçesinde yer alan “bölünmüş yol
yapımı” ödeneğine veya DSİ Genel Müdürlüğü’nün gölet yapımı işine ya da Orman
ve Su İşleri Bakanlığı’nın ağaçlandırma projesine veya Emniyet Genel
Müdürlüğü’nün lojman yapımı işine aktarabilecektir. Hatta iptali istenen
ibarenin yer aldığı cümlede, “Genel bütçe kapsamındaki kamu idarelerinden
hizmeti yaptıracak olan kamu idaresi, yıl içinde hizmeti yürütecek olan
idarenin bütçesine, fonksiyonel sınıflandırma ayrımına bakılmaksızın ödenek
aktarmaya yetkilidir.” denilerek hizmeti yaptıracak idare ile hizmeti yürütecek
idare arasında ödenek aktarmasına konu olan hizmet yatırım hizmetleriyle
sınırlandırılmayarak her tür hizmete açık tutulup, aynı hizmet olup olmayacağı
hususu da belirsiz bırakıldığından (açık tutulup belirsiz bırakılmasa
“fonksiyonel sınıflandırma ayrımına bakılmaksızın” denilmezdi), bu ifadeye
dayanarak Maliye Bakanı, örneğin Sağlık Bakanlığı bütçesinin “07.1.1.00- İlaç
ve ilaç benzeri ürünlerin temini” fonksiyonel kodunda “03.2.6.01” ekonomik
koduyla yer alan “Laboratuar malzemesi ile kimyevi ve temrinlik malzeme
alımları” ödeneğini, Başbakanlık bütçesinin “01.1.1.00- Yasama ve yürütme
organları hizmetleri” fonksiyonel kodunda “03.5.5.02” ekonomik koduyla yer alan
“Taşıt kiralaması giderleri” tertibine veya Milli Savunma Bakanlığının
“02.1.0.00- Askeri savunma hizmetleri” fonksiyonel kodunda “03.2.7.04” ekonomik
koduyla yer alan “Güvenlik ve savunmaya yönelik araştırma ve geliştirme
giderleri” ödeneğini ise Cumhurbaşkanlığı bütçesinin “01.1.1.00- Yasama ve
yürütme organları hizmetleri” fonksiyonel kodunda “03.6.2.01” ekonomik koduyla
yer alan “Tanıtma, tören, fuar, organizasyon giderleri” tertibine
aktarabilecektir.
Örneklerde görüldüğü üzere Maliye Bakanına
genel bütçe kapsamındaki kamu idarelerinin bütçesinden hizmeti yürütecek olan
idarenin bütçesine fonksiyonel sınıflandırma ayrımına bakılmaksızın ödenek
aktarma yetkisi verilmesi, ödeneğin konulduğu kamu idaresi ile hizmeti
yürütecek kamu idaresini değiştirmenin ötesinde, yürütülecek kamu hizmetinin
fonksiyonu yanında türünü de değiştirerek bütçede yer almayan farklı bir
kamusal fonksiyona/işleve (veya yer alan farklı fonksiyonun ödeneğinin
artırılarak ödenekten fazla) harcama yapılmasını sağladığından, bütçede
değişiklik yapılması sonucunu doğurmaktadır. Öte yandan, ödeneğin konulduğu
bütçede performans göstergesine bağlanmış faaliyetin gerçekleşememesine ve ödeneğin
aktarıldığı bütçede ise performans göstergesine bağlanmamış ve dolayısıyla
hesap verebilirliği bulunmayan bir faaliyetin yürütülmesine yol açmaktadır.
Oysa Anayasa’nın 87. maddesinde, “bütçe
hakkı” yasama organına verilmiş; 161. maddesinin ikinci fıkrasında, “Malî yıl
başlangıcı ile merkezî yönetim bütçesinin hazırlanması, uygulanması ve kontrolü
kanunla düzenlenir.” denilirken; 163. maddesinde ise değil Maliye Bakanına
idari tasarrufla, Bakanlar Kuruluna dahi kanun hükmünde kararname ile bütçede
değişiklik yapma yetkisi verilemeyeceği belirtilmiştir.
Anayasa’nın bütçenin hazırlanması,
uygulanması ve kontrolüne ilişkin göndermede bulunduğu 5018 sayılı Kamu Mali
Yönetimi ve Kontrol Kanunu’nun 21. maddesinin birinci fıkrasında, merkezî
yönetim kapsamındaki kamu idarelerinin bütçeleri arasındaki ödenek
aktarmalarının kanunla yapılacağı belirtilmiş; 5018 sayılı Kanunda Maliye
Bakanına verilen ödenek aktarma yetkisi ise 23. maddesinde Maliye Bakanlığı
bütçesine konulacak yedek ödenek ile sınırlandırılmıştır.
Bu itibarla, Maliye Bakanına genel bütçe kapsamındaki kamu idarelerinden hizmeti
yaptıracak olan kamu idaresinin bütçesinden, yıl içinde hizmeti yürütecek olan
idarenin bütçesine, “fonksiyonel sınıflandırma ayrımına bakılmaksızın” ödenek
aktarma yetkisi verilmesi, yasama organının görüşerek oyladığı bütçede
değişiklik yapılması sonucunu doğurarak TBMM’nin “bütçe hakkı”nı ortadan
kaldırdığından Anayasa’nın 87. maddesine; 5018 sayılı Kanunun 21 ve 23.
maddeleriyle bağdaşmadığından Anayasanın 161. maddesinin ikinci fıkrasına,
bütçede idari tasarrufla değişiklik yapma sonucunu doğurduğundan ise Anayasanın
163. maddesine aykırıdır.
Yukarıda açıklandığı üzere, 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu’nun 6. maddesinin
(3) numaralı fıkrasındaki, “… fonksiyonel sınıflandırma ayrımına bakılmaksızın
…” ibaresi, Anayasa’nın 87., 161. ve 163. maddelerine aykırı olduğundan iptali
gerekir.
5) 2016 Yılı Merkezi
Yönetim Bütçe Kanunu’nun 6. maddesinin (5) numaralı fıkrasının üçüncü
cümlesindeki, “…bu değişikliğin gerektirdiği tertipler arası ödenek aktarması
işlemlerinin tamamı ilgili kurumun talebi üzerine 5018 sayılı Kanunun 21 inci
maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan sınırlamalara tabi olmaksızın İçişleri
Bakanlığı tarafından gerçekleştirilir.” ifadesi ile dördüncü cümlesindeki “…
veya başka bir …” ibaresinin Anayasaya Aykırılığı
2016 Yılı Merkezi
Yönetim Bütçe Kanunu’nun 6. maddesinin (5) numaralı fıkrasıyla, genel bütçe kapsamındaki kamu idarelerinin, 14.2.1985
tarihli ve 3152 sayılı İçişleri Bakanlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkında
Kanunun 28/A maddesi kapsamında yaptıracakları her türlü yatırım, yapım, bakım,
onarım ve yardım işlerine ilişkin ödeneklerini İçişleri Bakanlığı bütçesine
aktarmaya yetkili olduğu; merkezi yönetim kapsamındaki diğer kamu idarelerinin
ise bu kapsamdaki kaynak transferlerini tahakkuk işlemi ile
gerçekleştirecekleri; bu kapsamda idarelerce kaynak transferi yapılmış iş ve
projeler ile 12.11.2012 tarihli ve 6360 sayılı On Dört İlde Büyükşehir
Belediyesi ve Yirmi Yedi İlçe Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun geçici 1. maddesinin yirmi
beşinci fıkrası gereği ödenek kaydedilen tutarların ilişkili olduğu iş ve
projelerde 2016 Yılı Programının Uygulanması, Koordinasyonu ve İzlenmesine Dair
Karar ve Eki 2016 Yılı Yatırım Programına uygun olarak değişiklik yapılması
hâlinde bu değişikliğin gerektirdiği tertipler arası ödenek aktarması
işlemlerinin tamamının ilgili kurumun talebi üzerine 5018 sayılı Kanunun 21
inci maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan sınırlamalara tabi olmaksızın
İçişleri Bakanlığı tarafından gerçekleştirileceği kurallaştırılmaktadır.
Daha önce de belirtildiği üzere (Bkz.
Gerekçeler’in 2. maddesindeki 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu’nun 6.
maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b) bendindeki ibarenin Anayasaya aykırılığı
kısmı); 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanununun uygulanması sırasında,
Bakanlar Kurulu’nun 2016 Yılı Programının Uygulanması, Koordinasyonu ve
İzlenmesine Dair Karara uygun olarak, 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanununa
göre hazırlanmış 2016 Yılı Yatırım Programına ek yatırım cetvellerinde yer alan
projelerde yapacağı değişikliklerin hukuksal sonuç doğurabilmesi için,
öncelikle yasama organının Anayasa’nın 163. maddesindeki kurallar çerçevesinde 2016
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanununu “ek bütçe” yaparak değiştirmesi ve bu
değişikliğin Bakanlar Kurulu tarafından 2016 Yılı Yatırım Programına
yansıtılması gerekmektedir.
Yasama
organı tarafından 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanununda ödenek tahsis
edildiği için 2016 Yılı Yatırım Programına ek yatırım cetvellerinde yer alan
projelerde, Bakanlar Kurulunun yapacağı değişikliklerin, doğrudan 2016 Yılı
Merkezi Yönetim Bütçe Kanununda değişiklik yapılması sonucunu doğurması ve
değişiklik konusu projelere ait ödeneklerle ilgili olarak değişikliğin
gerektirdiği tertipler arası ödenek aktarması işlemlerinin tamamının ilgili
kurumun talebi üzerine İçişleri Bakanlığına verilmesi, yasama organının “bütçe
hakkı”nın ilgili kurumlar ile İçişleri Bakanlığı tarafından ortadan
kaldırılması sonucunu doğurduğundan, iptali istenen ifade, Anayasa’nın 87.
maddesine aykırıdır.
Öte yandan 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe
Kanunu’nun 6. maddesinin (5) numaralı fıkrasında, 2016 Yılı Programının
Uygulanması, Koordinasyonu ve İzlenmesine Dair Karara uygun olarak 2016 Yılı
Yatırım Programına ek yatırım cetvellerinde yer alan projelerde değişiklik
yapılması hâlinde, bu değişikliğin gerektirdiği tertipler arası ödenek
aktarması işlemlerinin tamamının 5018 sayılı Kanununun 21. maddesinin üçüncü
fıkrasında yer alan “Personel giderleri tertiplerinden, aktarma yapılmış
tertiplerden ve yedek ödenekten aktarma yapılmış tertiplerden, diğer tertiplere
aktarma yapılamaz.” sınırlamasına tabi olmadan yapılacağı
kurallaştırılmaktadır.
5018 sayılı Kanununun 21. maddesinin üçüncü
fıkrasında yer alan kural, 1050 sayılı Muhasebe-i Umumiye Kanununda da yer alan
klasik bütçe ilkelerinin mali sentezidir.
Personel giderleri tertiplerinden aktarma
yapılamamasının temelinde Anayasal kurallar yatmakta; Anayasamıza göre,
bütçeyle verilen ödenek harcanabilecek miktarın sınırını göstermekte (md. 163)
ve angarya yasaklanmış bulunmaktadır (md. 18/1). Bütçeyle verilen ödenekten
fazla harcama yapılamaması ve Devletin, asli ve sürekli görevlerini yürüten personelin
maaş ve ücretlerini zamanında ve aksatmadan ödemek zorunda olması, kamu idaresi
bütçelerinin personel giderleri tertiplerine yeterli ödeneğin konulmasını ve
konulan ödeneklerin başka tertiplere aktarılmamasını gerektirmektedir.
Aktarma yapılmış tertiplerden ve yedek
ödenekten aktarma yapılmış tertiplerden ödenek aktarılamaması ise bütçe
tahminlerini gerçekçi yapmak ve parlamentonun “bütçe hakkı”na güvence
oluşturmak üzere açıklık, samimiyet, doğruluk ve giderlerin tahsisi gibi ulusal
ve uluslararası alanda kabul görmüş klasik bütçe ilkelerinin gereğidir.
Açıklık ilkesi, gelir ve gider tahminleri
ile ödenek tahsislerinin, bütçe uygulamalarının ve uygulama sonuçlarının,
ilgilenen herkes tarafından anlaşılabilir derecede açık olmasını, bunun sağlanabilmesi
için de gelir, gider ve ödenek tahsislerinin anlaşılabilir bir bütçe
sınıflandırmasıyla yapılmasını gerektirmektedir.
Bütçe bir yönüyle, gelecek yıl içinde
devletin yapacağı kamu hizmetlerinin dökümünü ve bunların toplumsal maliyetini
gösteren bir cetveldir. Samimiyet ilkesi gereğince, bütçe gelir ve giderleri
ile ödenek tahsislerinin gerçeğe en yakın ve yürütülecek kamu hizmetlerinin
maliyetini karşılayacak şekilde tahmin edilmesi gerekmektedir.
Doğruluk ilkesi ise, bütçe tahminlerinin
ekonomik duruma ve konjonktürel koşullara uygun olarak öngörülmesi; nesnel
koşullara göre siyasi, ekonomik ve sosyal beklentileri aşan işlevlerin bütçeye
yüklenmemesini gerektirir.
Giderlerin tahsisi veya giderlerin özelliği
ilkesi ise gelirlerin giderlere kalitatif ve kantitatif tahsisinde parlamentoyu
söz ve karar sahibi kılmayı hedefler. Bütçede belirli amaçlar için tahsis
edilmiş ödeneklerin, ancak tahsis edilmiş amaçlar için harcanmasını ve bütçede
öngörülen ödenek tutarları harcama sınırını gösterdiğinden ödenek dışı ve
ödenek üstü harcama yapılmamasını gerektirir.
Aktarma yapılmış
tertiplerden ve yedek ödenekten aktarma yapılmış tertiplerden diğer tertiplere
ödenek aktarılamaması, ödeneğe ihtiyacı olduğu için aktarma yapılmış
tertiplere, yine ödenek yetersizliği nedeniyle yedek ödenekten aktarma yapılmış
tertiplere aktarılan ödeneklerin, aktarılma amacı dışında kullanılmasını
engellemek için diğer tertiplere aktarılmasını yasaklamak suretiyle bütçe
tahminlerinin gerçeğe uygun yapılmasını ve parlamentonun ödenek tahsis etmediği
alanlara, bütçenin uygulaması aşamasında bazı özellikli bütçe tertiplerinin
kötü niyetli ve amaç dışı kullanılması suretiyle harcama yapılmasına yönelik
muhtemel girişimleri daha baştan ilkesel düzeyde yasaklayarak parlamentonun bütçe
hakkını güvence altına almayı amaçlamaktadır. 5018 sayılı Kanunun “stratejik
planlama ve performans esaslı bütçelemeye” dayanması karşısında bu ilkeler daha
bir anlam kazanmaktadır.
Anayasa Mahkemesinin, 30.12.2010 günlü,
E.2008/84, K.2010/121 sayılı kararında;
“Bütçe yapısının fonksiyonunu ifa
edebilmesi, temelbütçe ilkelerine uyulması ile mümkün olmaktadır. Bütçe
ilkeleri; bütçenin hazırlanması, görüşülüp onaylanması, uygulanması ve
denetlenmesi ile ilgili olarak göz önünde bulundurulması gereken kuralları
ifade eder. Bu ilkeler,devlet bütçelerinin temel özellikleri ve amaçlarının
gerçekleşmesi için uygulanması zorunlu olan ulusal ve uluslararası alanda kabul
görmüş klasik maliye biliminin ilkeleridir. Denetim, yönetim ve planlama aracı
olabilmesi için bütçenin, kamu kesiminin tüm kaynak ve harcamalarını bütün
ayrıntıları ile kapsaması gerekmektedir.”
ifadelerine yer verilmiştir.
Anayasa Mahkemesine göre, bütçenin
fonksiyonunu ifa edebilmesi ve dolayısıyla parlamentonun bütçe hakkını kullanabilmesi,
temel bütçe ilkelerine uyulması ile mümkün olabilmekte; bütçe ilkeleri ise,
devlet bütçelerinin temel özellikleri ve amaçlarının gerçekleşmesi için
uygulanması zorunlu olan ulusal ve uluslararası alanda kabul görmüş klasik
maliye biliminin ilkelerinden oluşmakta ve bu ilkeler bütçenin hazırlanması,
görüşülüp oylanması, uygulanması ve denetlenmesi ile ilgili kuralları
içermektedir.
5018 sayılı Kanunun “stratejik
plan-performans programı-performans hedefi/göstergesi-bütçe” temelinde hesap
verebilir bir kamu mali yönetimini amaçlaması gerçeği karşısında, 5018 sayılı
Kanunun 21. maddesinde ödenek aktarmasındaki yasaklar ile yukarıda belirtilen
bütçe ilkeleri, Anayasa Mahkemesi’nin yukarıdaki kararının ışığında daha bir
önem ve anlam kazanmaktadır.
Bu itibarla iptali istenen üçüncü
cümledeki, “5018 sayılı Kanununun 21 inci maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan
sınırlamalara tabi olmaksızın” ifadesi, 5018 sayılı Kanunun 21. maddesi
yanında, 5018 sayılı Kanunla kurulan mali sistemle bir bütün olarak bağdaşmadığından
Anayasa’nın 161. maddesinin ikinci fıkrasına aykırıdır.
Kaldı ki, 2016 Yılı Programının
Uygulanması, Koordinasyonu ve İzlenmesine Dair Karara uygun olarak 2016 Yılı
Yatırım Programına ek yatırım cetvellerinde yer alan projelerde değişiklik yapılması
hâlinde, projelerdeki değişikliğe bağlı olarak proje ödeneklerinin aktarılması
söz konusu olacağından, mevcut proje ödeneklerinin aktarılmasının, 5018 sayılı
Kanununun 21 inci maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan, “Personel giderleri
tertiplerinden, aktarma yapılmış tertiplerden ve yedek ödenekten aktarma
yapılmış tertiplerden, diğer tertiplere aktarma yapılamaz.” sınırlamasıyla
ilgisi de bulunmamaktadır. Projelerde yapılacak değişikliğe bağlı olarak proje
ödenekleri aktarılacak iken, proje ödeneklerinin aktarılmasının da ötesinde,
tertipler arası ödenek aktarması işlemlerinin tamamının 5018 sayılı Kanununun
21. maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan sınırlamalardan istisna tutulması,
proje değişikliği gerekçesinin arkasına sığınılarak proje ödeneklerinden başka
ayrıca ödenek aktarılmasını sağlamayı amaçlamaktadır.
Çünkü genel yönetim bütçesi kapsamındaki
tüm kamu idaresi bütçelerinde örneğin yatırım projelerine, “06-Sermaye
Giderleri” ekonomik kodunda ödenek tahsis edilmektedir. Bu bağlamda, yatırım
projeleri örneğin, “personel giderleri” ekonomik kodunda değil, tümü “sermaye
giderleri” ekonomik kodunda bütçeleştirildiğinden, yatırım projesinin
değişmesi, personel giderleri ekonomik kodunda bütçeleştirilmesine neden
olmamakta ve dolayısıyla, yatırım projesine personel giderleri tertibinden
ödenek aktarılmasına gerekçe oluşturmamaktadır.
Yine aynı şekilde yatırım projesinin
değişerek (A) Projesi yerine (B) Projesinin yatırım cetvelinde yer alması,
bütçede (A) Projesine tahsis edilen ödeneğin (B) Projesine aktarılmasını
gerektirmekle birlikte, bu değişikliğin (B) Projesine, aktarma yapılmış
tertiplerden ve yedek ödenekten aktarma yapılmış tertiplerden ödenek
aktarılmasıyla ilgisi bulunmadığı gibi, ödenek aktarılmasına gerekçe de
oluşturmamaktadır.
İptali istenen düzenleme ile yatırım
cetvelinde yer alan projelerin değişmesi sonucunda, bütçede (A) Projesine
tahsis edilmiş olan örneğin 100 TL yatırım ödeneğinin, (B) projesine 100 TL
olarak aktarılması değil, personel giderleri tertipleri ile aktarma yapılmış
tertiplerden ve yedek ödenekten aktarma yapılmış tertiplerden de ödenek
aktararak (B) Projesinin ödeneğinin örneğin 150 TL’ye çıkarılması
amaçlamaktadır. Bu durumun ise, (A) Projesine, personel giderleri tertipleri
ile aktarma yapılmış tertiplerden ve yedek ödenekten aktarma yapılmış
tertiplerden ödenek aktararak 150 TL’ye çıkarılması ile (B) Projesinin
ödeneğinin aynı yollarla 150 TL’ye çıkarılması arasında herhangi bir fark
bulunmamaktadır.
Anayasa’nın 2. maddesinde “hukuk devleti”
ilkesine yer verilmiştir. Anayasa’nın 2. maddesindeki hukuk devleti, eylem ve
işlemleri hukuka uygun olan, insan haklarına dayanan, bu hak ve özgürlükleri
koruyup güçlendiren, her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu
geliştirerek sürdüren, Anayasa’ya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan, hukuku
tüm devlet organlarına egemen kılan, Anayasa ve hukukun üstün kurallarıyla
kendini bağlı sayıp yargı denetimine açık olan devlettir. Kanunların kamu yararının sağlanması amacına yönelik olması,
genel, objektif, adil kurallar içermesi ve hakkaniyet ölçütlerini gözetmesi
hukuk devleti olmanın gereğidir. Bir kuralın kamu yararı dışında saklı bir
amacı gerçekleştirmek amacıyla konulduğu durumlarda yetki saptırması durumu ve
giderek kuralın amaç açısından sakatlığı ortaya çıkar.
Bu itibarla iptali istenen ifadedeki, 5018
sayılı Kanunun 21 inci maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan sınırlamalara tabi
olmaksızın” ibaresi, kamu yararını gerçekleştirmeyi değil, proje
değişikliğinin arkasına sığınarak, değişen projelerin ödeneklerine ilaveten
ayrıca Anayasa’nın 87. maddesinde yer verilen TBMM’nin “bütçe hakkı”nı ortadan
kaldıracak ve 161. maddesinin ikinci fıkrasına aykırı olacak şekilde ödenek
aktarılması gibi gizli bir amacı gerçekleştirmeyi öngördüğünden, iptali istenen
ibare Anayasa’nın 2. maddesindeki hukuk devleti ilkesine aykırıdır.
Öte yandan aynı fıkrada, belirli bir iş
veya projenin gerçekleştirilmesi amacıyla İçişleri Bakanlığı bütçesine kaynak
transfer edildiği veya ödenek kaydedildiği halde, yılsonuna kadar kullanılmayacağı
anlaşılan ödeneklerin, 2016 Yılı Programının Uygulanması, Koordinasyonu ve
İzlenmesine Dair Karar ve Eki 2016 Yılı Yatırım Programı ilişkisi kurulmak
kaydı ile aynı veya başka bir iş veya proje kapsamında kullanılmak üzere,
ilgili Bakanın onayı ile Yatırım, İzleme ve Koordinasyon Başkanlıklarınca Toplu
Konut İdaresi Başkanlığına aktarılabileceği hüküm altına alınmaktadır.
Başka bir anlatımla belirli bir iş veya
projenin gerçekleştirilmesi için idare bütçelerine tahsis edilen ödeneklerin
İçişleri Bakanlığı bütçesine aktarılmasından sonra İçişleri Bakanlığı
tarafından yılı içinde kullanılamayacağı yılı içinde anlaşılırsa, bu defa söz
konusu ödenek Toplu Konut İdaresi Başkanlığına aktarılabilecek ve bu aktarmada
ödenek aynı iş ve projede kullanılmak yanında başka iş ve projelerde de
kullanılabilecektir.
Parlamentonun bütçe hakkının gereği olarak
belli bir iş veya projeyi gerçekleştirmek üzere tahsis ettiği ödeneklerin,
başka bir iş veya projenin gerçekleştirilmesi için Toplu Konut İdaresi
Başkanlığına aktarılması, parlamentonun bütçe hakkına açık bir müdahale
olduğundan, iptali istenen ibare Anayasa’nın 87. maddesine; bütçe ile belirli
bir iş veya projeyi gerçekleştirmek üzere tahsis edilen ödeneğin, yürütme
organının bir bakanı tarafından başka bir iş veya projede kullanılmak üzere
değiştirilmesi bütçede değişiklik yapılması sonucunu doğurduğundan ve bütçede
değişiklik yapılması ancak kanunla mümkün olduğundan, iptali istenen ibare
Anayasa’nın 163. maddesine aykırıdır.
Yukarıda açıklandığı üzere, 2015 Yılı
Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu’nun 6. maddesinin (5) numaralı fıkrasının üçüncü
cümlesindeki, “…bu değişikliğin gerektirdiği tertipler arası ödenek aktarması
işlemlerinin tamamı ilgili kurumun talebi üzerine 5018 sayılı Kanunun 21 inci
maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan sınırlamalara tabi olmaksızın İçişleri
Bakanlığı tarafından gerçekleştirilir.” ifadesi, Anayasa’nın 2., 87. ve 161.
maddelerine; dördüncü cümlesindeki “… veya başka bir …” ibaresi ise
Anayasa’nın 87. ve 163. maddelerine aykırı olduğundan iptalleri gerekir.
6) 6682 sayılı 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu’nun 9.
maddesinin (1) numaralı fıkrasındaki, “(kurulu gücü 500 MW üzerinde olan baraj
ve HES projeleri, Gebze-Haydarpaşa, Sirkeci-Halkalı Banliyö Hattının
İyileştirilmesi ve Demiryolu Boğaz Tüp Geçişi İnşaatı Projesi, Ulaştırma,
Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığınca gerçekleştirilecek şehir içi raylı ulaşım
sistemleri ve metro yapım projeleri ile diğer demiryolu yapımı ve çeken araç
projeleri hariç)” ifadesinin Anayasaya Aykırılığı
2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu’nun
9. maddesinin (1) numaralı fıkrasında, 2016 Yılı Yatırım Programına ek yatırım
cetvellerinde yer alan projeler dışında herhangi bir projeye harcama
yapılamayacağı ve bu cetvellerde yer alan projeler ile ödeneği toplu olarak
verilmiş projeler kapsamındaki yıllara sari işlere 2016 yılında başlanabilmesi
için proje veya işin 2016 yılı yatırım ödeneğinin proje maliyetinin yüzde
10’undan az olamayacağı belirtilirken, parantez içine alınan “kurulu gücü 500
MW üzerinde olan baraj ve HES projeleri, Gebze-Haydarpaşa, Sirkeci-Halkalı
Banliyö Hattının İyileştirilmesi ve Demiryolu Boğaz Tüp Geçişi İnşaatı Projesi,
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığınca gerçekleştirilecek şehir içi
raylı ulaşım sistemleri ve metro yapımı projeleri ile diğer demiryolu yapımı ve
çeken araç projeleri” bu kurallardan istisna tutularak parantez içinde sayılan
söz konusu projelerin 2016 Yılı Yatırım Programına ek yatırım cetvellerinde yer
alması ve 2016 yılı yatırım ödeneğinin proje maliyetinin yüzde 10’undan az
olmaması kurallarının aranmayacağı hüküm altına alınmaktadır. Böylece, 2016
yılı Merkezi Yönetim Bütçesinde proje maliyetinin yüzde 10’una kadar yatırım
ödeneği olmayan veya hiç ödeneği bulunmayan parantez içindeki söz konusu işlere,
2016 yılında başlanabilecek ve başlanabilmeleri için de 2016 yılında ihaleleri
yapılabilecektir.
641 sayılı “Kalkınma Bakanlığının Teşkilat
ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname”nin “Yıllık Programların
hazırlanması ve kabulü” başlıklı 32. maddesinin birinci fıkrasında, Yıllık
Programların, Kalkınma Bakanlığınca hazırlanarak Yüksek Planlama Kuruluna
sunacağı, Kurulun programları inceleyerek bir raporla Bakanlar Kuruluna
sunacağı, Bakanlar Kurulunca kabul edilen Yıllık Programların kesinleşmiş
olacağı; ikinci fıkrasında Yıllık Programların bütçeler ile iş programlarından
önce hazırlanacağı ve bütçeler ile iş programlarının hazırlanmasında Yıllık
Programlarda kabul edilmiş olan esasların dikkate alınacağı; üçüncü fıkrasında
ise bütçelerin Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülmesi sırasında, birden fazla
yılı kapsayan ve Kalkınma Planı ve Yıllık Programların bütünlüğünü ilgilendiren
yatırım projelerinin Yıllık Programa ilave edilmesinde, 3067 sayılı Kalkınma
Planlarının Yürürlüğe Konması ve Bütünlüğün Korunması Hakkında Kanunun 2.
maddesinde yer alan esas ve usullere uyulacağı belirtilmiş; 3067 sayılı
Kalkınma Planlarının Yürürlüğe Konması ve Bütünlüğünün Korunması Hakkında
Kanunun 1. maddesinde, kalkınma planlarının hazırlanması ve TBMM Başkanlığına
sunulması; 2. maddesinde TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu ile Genel Kurul’daki
görüşülmesi ve kabul edilmesindeki usul ve esaslar düzenlenmiş; 4. maddesinde
ise, Kalkınma Planının kabulünden sonra bu planda değişiklik yapılmasında, 1.
ve 2. maddeler hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiş; 5018 sayılı Kanunun 19.
maddesinin ikinci fıkrasında ise TBMM’nin “bütçe hakkı”nın gereği ve zorunlu
bir sonucu olarak, “Kamu yatırım programı, merkezî yönetim bütçe kanununa uygun
olarak Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı tarafından hazırlanır ve anılan
Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren on beş gün içinde Bakanlar Kurulu
kararıyla Resmî Gazetede yayımlanır.” denilmiştir.
Bu
bağlamda, parantez içinde sayılan projeler için bütçeden harcama yapılabilmesi
için 2016 Yılı Merkezi Yönetim Kanununda ödenek tahsis edilmiş olması ve ayrıca
bütçe kanununun yürürlüğe girmesinden sonra Kalkınma Bakanlığı tarafından
hazırlanacak 2016 yılı Yatırım Programına ek yatırım cetvellerinde yer alması,
641 sayılı KHK’nin 32. ve 5018 sayılı Kanun’un 19. maddesinin gereği ve zorunlu
bir sonucudur. Oysa, 641 sayılı KHK’nin 32. ve 5018 sayılı Kanunun 19.
maddeleri, iptali istenen parantez içindeki projeler için 2016 Yılı Merkezi
Yönetim Bütçesinin uygulama dönemi içinde geçersiz sayılmaktadır.
Öte yandan, 4.1.2002 tarihli ve 4734 sayılı
Kamu İhale Kanununun “Temel ilkeler” başlıklı 5. maddesinin beşinci fıkrasında,
“Ödeneği bulunmayan hiçbir iş için ihaleye çıkılamaz.” kuralına yer verilirken;
“İdarelerce uyulması gereken diğer kurallar” başlıklı 62. maddesinin birinci
fıkrasının (a) bendinde ise, “Yatırım projelerinin plânlanan sürede tamamlanarak ekonomiye
kazandırılabilmesi amacıyla, birden fazla yılı kapsayan işlerde ihaleye
çıkılabilmesi için, işin süresine uygun olarak yıllar itibariyle ödeneğin
bütçelerinde bulunmasını sağlamak üzere programlamanın yapılmış olması
zorunludur. İlk yıl için öngörülen ödenek proje maliyetinin % 10’undan az
olamaz ve başlangıçta daha sonraki yıllar için programlanmış olan ödenek
dilimleri sonraki yıllarda azaltılamaz.” denilmiştir.
İptali istenen parantez içindeki projeler için, 4734 sayılı Kanunun 5.
maddesinin beşinci fıkrası ile 62. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi de
2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesinin uygulama dönemi içinde örtülü olarak
yürürlükten kaldırılmaktadır.
Anayasa’nın 87. maddesinde Türkiye Büyük
Millet Meclisi’nin görev ve yetkileri kanun koymak, değiştirmek ve kaldırmak
şeklinde ortaya konulduktan sonra ayrıca “bütçe ve kesin hesap kanun
tasarılarını görüşmek ve kabul etmek” denilerek yasalar ile bütçe yasaları
arasında ayrıma gidilmiştir.
Nitekim, yasaların Türkiye Büyük Millet
Meclisi’nde teklif ve görüşme usul ve esasları ile yayımlanması Anayasa’nın 88.
ve 89. maddelerinde düzenlenirken, bütçe yasalarının görüşme usul ve esasları
ise 162. maddesinde ayrıca kurallaştırılmıştır. Bu maddeyle bütçe kanun
tasarılarının görüşülmesinde ayrı bir yöntem kabul edilmiş, genel kurulda
üyelerin gider arttırıcı veya gelir azaltıcı teklifte bulunmaları yasaklanmış
ve Anayasa’nın 89. maddesiyle de Cumhurbaşkanı’na bütçe kanunlarını bir daha
görüşülmek üzere TBMM’ne geri gönderme yetkisi tanınmamıştır. Öte yandan,
Anayasa’nın 161. maddesinin dördüncü fıkrasında, bütçe kanununa bütçe ile
ilgili hükümler dışında hiçbir hüküm konulamayacağı açık bir şekilde
belirtilirken; 163. maddesinde bütçede değişiklik yapılabilmesi esasları ayrıca
düzenlenmiş, Bakanlar Kurulu’na kanun hükmünde kararname ile bütçede değişiklik
yapma yetkisi verilmemiştir.
Anayasa’nın 161. maddesinin son
fıkrasındaki, “Bütçe kanununa bütçe ile ilgili hükümler dışında hiçbir hüküm
konulamaz” kuralından, yasa konusu olabilecek bir kuralı kapsamaması koşuluyla,
bütçeyi açıklayıcı ve uygulanmasını kolaylaştırıcı nitelikte düzenlemelerin
anlaşılması gerekmektedir.
Anayasa Mahkemesi’nin yerleşik kararlarına
göre, (bu kararlara Gerekçeler’in 1. maddesinde sayma suretiyle yer
verilmiştir) bir yasa kuralının bütçeden gider yapmayı ya da bütçeye gelir
sağlamayı gerektirir nitelikte bulunması, mutlak biçimde “bütçe ile ilgili hükümlerden”
sayılmasına yetmemektedir. Çünkü, her yasada gidere neden olabilecek değişik
türde kurallar bulunabilmektedir. Böyle kuralların bulunmasıyla değişik kamu
hizmeti alanlarına ilişkin yasaların bütçeyle ilgili hükümler içerdiği kabul
edilirse, bu konulardaki yasaların değiştirilip kaldırılması için de bütçe
yasalarına hükümler koymanın önü açılacaktır. Oysa, bu tür yasa düzenlemeleri,
bütçenin yapılması ve uygulanması yöntemiyle ilişkisi bulunmayan, yasa
koyucunun başka amaçla ve bütçe yasalarından tümüyle değişik yöntemlerle
gerçekleştirilmesi gereken yasama işlemleridir. “Bütçe ile ilgili hüküm”
sözcüklerine dayanılarak, gider ya da gelirle ilgili bir konuyu olağan bir yasa
yerine bütçe yasası ile düzenlemek, Anayasa’nın 88. ve 89. maddelerini bu tür
yasalar yönünden uygulanamaz duruma düşürür.
Bütçe kanunlarını, diğer kanunlardan ayrı
tutan bu Anayasal kurallar karşısında, yasa ile düzenlenmesi gereken bir
konunun bütçe yasası ile düzenlenmesi veya yürürlükte bulunan herhangi bir
yasada yer alan hükmün bütçe yasaları ile değiştirilmesi, kaldırılması,
uygulanmaması veya aykırı düzenlemeler yapılması olanaksızdır.
2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanununun
9. maddesinin (1) numaralı fıkrasında parantez içinde yer alan iptali istenen
istisnai düzenlemeler, bütçe ile ilgili değildir ve parantez içindeki
yatırımların bütçede ödeneği olmamasına ve 2016 yılı Yatırım Programına ek
yatırım cetvellerinde yer almamasına, ödeneği olmakla birlikte ödeneği %10’dan
az olmasına rağmen, ihale edilerek işe başlanılmasını öngördüğünden doğrudan 641
sayılı KHK ile 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu ve 4734 sayılı
Kamu İhale Kanununu ilgilendirmektedir.
Bu bağlamda, 641 sayılı “Kalkınma
Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname”nin 32.
maddesi, 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununun 19. maddesinin
ikinci fıkrası ve 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’nun 5. maddesinin beşinci
fıkrası ile 62. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi, yasaların Türkiye
Büyük Millet Meclisi’nde teklif ve görüşme usul ve esasları ile yayımlanmasına
ilişkin olarak Anayasa’nın 88 ve 89. maddelerinde belirlenen süreçlerde
değiştirilmeden, Anayasanın 162. maddesine göre görüşülen bütçe kanunuyla 641
sayılı KHK, 5018 sayılı Kanun ve 4734 sayılı Kanundaki söz konusu kuralları yok
sayan veya bu kurallara aykırı düzenlemeler öngören ya da bu kuralları askıya
alan düzenlemeler yapılması, Anayasa’nın 87., 88., 89. ve 161. maddelerindeki
kurallarla bağdaşmaz.
Yukarıda açıklandığı üzere, 2016 Yılı Merkezi
Yönetim Bütçe Kanununun 9. maddesinin (1) numaralı fıkrasındaki, “(kurulu gücü
500 MW üzerinde olan baraj ve HES projeleri, Gebze-Haydarpaşa, Sirkeci-Halkalı
Banliyö Hattının İyileştirilmesi ve Demiryolu Boğaz Tüp Geçişi İnşaatı Projesi,
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığınca gerçekleştirilecek şehir içi
raylı ulaşım sistemleri ve metro yapım projeleri ile diğer demiryolu yapımı ve
çeken araç projeleri hariç)” ibareleri, Anayasa’nın 87., 88., 89. ve 161.
maddelerine aykırı olduğundan iptali gerekir.
7) 6682 sayılı 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu’na ekli
“E Cetveli”nin 11. maddesinin birinci cümlesindeki “…özel hesaba aktarılarak …”
ibaresi ile ikinci ve üçüncü cümlesinin Anayasaya Aykırılığı;
2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu’na ekli “E
Cetveli”nin 11. maddesi;
“Dışişleri Bakanlığının yurtdışında açılacak yeni
temsilciliklerinin kuruluş aşamasındaki ivedi giderleri ile gerçekleşmesi
önceden öngörülemeyen ve hazırlık için yeterli süresi bulunmayan uluslararası
toplantıların giderlerinin karşılanması amacıyla 11.00.00.0201.1.9.00-1-05.6
tertibinde yer alan ödenek, Kıbrıs konusunda Bakanlık ve Lefkoşa
Büyükelçiliğince yürütülecek çeşitli faaliyetler için
11.01.36.00-01.2.1.00-1-05.6 tertibinde yer alan ödenek ile yurtdışında yürütülecek
tanıtım faaliyetleri için 11.01.43.00-01.1.3.00-105.6
tertibinde yer alan ödenek Dışişleri Bakanlığı bütçesine gider kaydedilmek
suretiyle özel hesaba aktarılarak kullanılır. Aktarılan bu tutarların
harcanması, muhasebeleştirilmesi ve denetlenmesine ilişkin usul ve esaslar
Dışişleri ve Maliye Bakanlıklarınca müştereken belirlenir. Söz konusu özel
hesaptan yapılan harcamalar 4/1/2002 tarihli ve 4734 sayılı Kamu İhale
Kanunundan, 5018 sayılı Kanundan ve 5/1/1961 tarihli ve 237 sayılı Taşıt
Kanunundan muaftır."
hükmünü içermektedir.
Anayasanın 161’nci maddesi hükmüne aykırı olarak 2016
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu’na ekli “E Cetveli”nin 11'nci maddesinde
belirtilen tertiplerdeki ödeneklerin Dışişleri Bakanlığınca özel hesaplara
aktarılarak kullanılacağı hüküm altına alınmaktadır. Bu tertiplerdeki ödenek
miktarı 2016 Bütçe teklifinde toplam olarak 3.900.000 TL dir. 2015 yılında ise
bu tertiplerden toplam 13.331.000 TL. harcama yapılmıştır.
Bu tertiplerdeki ödenek tutarları bütçe sistemi
dışına çıkarılarak özel hesaplara aktarılmakta, özel usullerle harcanmaktadır.
Özel hesaba aktarılan
tutarların harcanması, muhasebeleştirilmesi ve denetlenmesine ilişkin usul ve
esasların belirlenmesinde Dışişleri ve Maliye Bakanlıklarına yetki
verilmektedir. Aynı zamanda açılacak özel hesaptan yapılacak ödemelerin Kamu
İhale Kanunu, Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu ve Taşıt Kanunlarının
dışında çıkarılmaktadır. Özel hesabın Sayıştay denetimine tabi olup olmayacağı
da belirsizdir.
Sayıştay'ın 2014 Dışişleri
Bakanlığı Denetim Raporunda özel hesapların denetimi konusunda bir
değerlendirmede bulunulmamıştır.
07.07.2010 tarihli ve 6004 Dışişleri
Bakanlığının Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunun 2’nci maddesinde anılan
Bakanlığın görev ve yetkileri belirtilmiştir. Anılan kanunun hiçbir maddesinde
Dışişleri Bakanlığına ödeneklerini özel hesaba aktarma yaparak özel hesaptan
237 sayılı Taşıt Kanunu, 5018 sayılı Kanun ve 4734 sayılı Kanun hükümlerine
tabi olmaksızın harcayabileceğine yönelik herhangi bir düzenlemeye yer
verilmemiştir.
Bu bağlamda Dışişleri Bakanlığı, 5018
sayılı Kanuna ekli (I) Sayılı Cetvelde yer alan, merkezi yönetim kapsamındaki
kamu idaresidir. Bakanlığa tahsis edilen kaynakların mali yönetim ve kontrolü
5018 sayılı Kanuna, mal ve hizmet alımları ile yapım işleri ise 4734 sayılı
Kanuna, taşıt edinme, kullanma ve tahsis işlemleri ise 237 sayılı Taşıt
Kanununa tabidir. Dolayısıyla bütçe ile tahsis edilen kaynakları kamu harcama
hukuku içinde kullanması ve hesabını da TBMM’ne vermesi gerekir.
2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu’na
Ekli “E Cetveli”nin 11. maddesinde hüküm ile Bakanlık bütçesinin bazı
tertiplerinde tahsis edilen ödenekler bütçeye gider banka hesabına alacak
kaydedilerek kamu mali yönetimi ve kontrol sisteminin tamamen dışına
çıkarılmakta ve ilgili bakana ve Maliye Bakanına mevcut kamu harcama hukuku
dışında özel hesaba aktarılan tutarların harcanması, muhasebeleştirilmesi ve
denetlenmesine ilişkin usul ve esasları belirleme yetkisi verilmektedir.
Anayasa’nın 161. maddesinin ikinci
fıkrasında, “Malî yıl başlangıcı ile merkezî yönetim bütçesinin hazırlanması,
uygulanması ve kontrolü kanunla düzenlenir.” kuralına yer verilmiş; fıkra
gerekçesinde ise “Anayasamızın 161 inci maddesinin ikinci fıkrası yeniden
düzenlenmek suretiyle, bütçenin hazırlanması, uygulanması ve kontrolüne ilişkin
süreç güçlendirilmektedir.” denilmiştir.
Ayrıca söz konusu maddenin dördüncü
fıkrasında; “Bütçe kanununa bütçe ile ilgili hükümler dışında hiçbir hüküm
konulamaz” kuralı yer almaktadır.
Anayasa’nın bütçenin hazırlanması,
uygulanması ve kontrolüne ilişkin göndermede bulunduğu kanun, 5018 sayılı Kamu
Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’dur. 5018 sayılı Kanunda bütçenin hazırlanması,
uygulanması ve kontrolüne ilişkin kurallar düzenlenerek sistemleştirilmiş; 13.
maddesinin birinci fıkrasının (m) bendinde, “Kamu idarelerinin tüm gelir ve
giderleri bütçelerinde gösterilir.” denilerek bütçe kaynaklarının bütçeden
harcanması öngörülmüş ve bütçe dışı her türlü “özel hesap” uygulamasına son
verilmiştir.
Anayasa’nın 87. maddesinde Türkiye Büyük
Millet Meclisi’nin görev ve yetkileri kanun koymak, değiştirmek ve kaldırmak
şeklinde ortaya konulduktan sonra ayrıca “bütçe ve kesin hesap kanun
tasarılarını görüşmek ve kabul etmek” denilerek yasalar ile bütçe yasaları
arasında ayrıma gidilmiştir.
Nitekim, yasaların Türkiye Büyük Millet
Meclisi’nde teklif ve görüşme usul ve esasları ile yayımlanması Anayasa’nın 88.
ve 89. maddelerinde düzenlenirken, bütçe yasalarının görüşme usul ve esasları
ise 162. maddesinde ayrıca kurallaştırılmıştır. Bu maddeyle bütçe kanun
tasarılarının görüşülmesinde ayrı bir yöntem kabul edilmiş, genel kurulda
üyelerin gider arttırıcı veya gelir azaltıcı teklifte bulunmaları yasaklanmış
ve Anayasa’nın 89. maddesiyle de Cumhurbaşkanı’na bütçe kanunlarını bir daha
görüşülmek üzere TBMM’ne geri gönderme yetkisi tanınmamıştır. Öte yandan,
Anayasa’nın 161. maddesinin dördüncü fıkrasında, bütçe kanununa bütçe ile
ilgili hükümler dışında hiçbir hüküm konulamayacağı açık bir şekilde
belirtilirken; 163. maddesinde bütçede değişiklik yapılabilmesi esasları ayrıca
düzenlenmiş, Bakanlar Kurulu’na kanun hükmünde kararname ile bütçede değişiklik
yapma yetkisi verilmemiştir.
Anayasa’nın 161. maddesinin son
fıkrasındaki, “Bütçe kanununa bütçe ile ilgili hükümler dışında hiçbir hüküm
konulamaz” kuralından, yasa konusu olabilecek bir kuralı kapsamaması koşuluyla,
bütçeyi açıklayıcı ve uygulanmasını kolaylaştırıcı nitelikte düzenlemelerin
anlaşılması gerekmektedir.
Anayasa Mahkemesi’nin yerleşik kararlarına
göre, bir yasa kuralının bütçeden gider yapmayı ya da bütçeye gelir sağlamayı
gerektirir nitelikte bulunması, mutlak biçimde “bütçe ile ilgili hükümlerden”
sayılmasına yetmemektedir. Çünkü her yasada gidere neden olabilecek değişik
türde kurallar bulunabilmektedir. Böyle kuralların bulunmasıyla örneğin, yargı,
savunma, eğitim, sağlık, tarım, ulaşım ve benzeri kamu hizmeti alanlarına
ilişkin yasaların bütçeyle ilgili hükümler içerdiği kabul edilirse, bu
konulardaki yasaların değiştirilip kaldırılması için de bütçe yasalarına
hükümler koymak yoluna gidilebilir. Oysa, bu tür yasa düzenlemeleri, bütçenin
yapılması ve uygulanması yöntemiyle ilişkisi bulunmayan, yasa koyucunun başka
amaçla ve bütçe yasalarından tümüyle değişik yöntemlerle gerçekleştirilmesi gereken
yasama işlemleridir. “Bütçe ile ilgili hüküm” sözcüklerine dayanılarak, gider
ya da gelirle ilgili bir konuyu olağan bir yasa yerine bütçe yasası ile
düzenlemek, Anayasa’nın 88. ve 89. maddelerini bu tür yasalar yönünden
uygulanamaz duruma düşürür.
Bütçe kanunlarını, diğer kanunlardan ayrı
tutan bu Anayasal kurallar karşısında, yasa ile düzenlenmesi gereken bir
konunun bütçe yasası ile düzenlenmesi veya yürürlükte bulunan herhangi bir
yasada yer alan hükmün bütçe yasaları ile değiştirilmesi, kaldırılması,
uygulanmaması veya aykırı düzenlemeler yapılması olanaksızdır.
2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu ile
Dışişleri Bakanlığı bütçesinin yukarıda belirtilen tertiplerine konulan
ödeneğin teknik anlamda bütçe ile ilgili olduğu ileri sürülebilir ise de hukuki
olarak bütçe ile ilgili olduğundan söz edebilmek için ödenek koyma işleminin
dayanağını yürürlükteki yasalardan alması ve yürürlükteki yasalara uygun olması
gerekmektedir. Kaldı ki, ödeneğin kullanımına ilişkin olarak “E Cetveli”nin
11. maddesinde yer verilen iptali istenen hükmün, 6004 sayılı Kanun ile 5018
sayılı, 237 sayılı ve 4734 sayılı Kanunlarla bağdaşmadığı her türlü tartışmanın
dışındadır.
Bu itibarla, 6004 sayılı Kanun ile 5018
sayılı Kanun, 237 sayılı Taşıt Kanunu ve 4734 sayılı Kanunun ilgili maddeleri,
yasaların Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde teklif ve görüşme usul ve esasları
ile yayımlanmasına ilişkin Anayasa’nın 88 ve 89. maddelerinde belirlenen yasama
süreçlerinde değiştirilmeden, Anayasanın 162. maddesine göre görüşülen bütçe
kanununa tahsis edilen ödeneklerin özel hesaba aktarılmasına ve özel hesaptan
yapılacak harcamaların 237 sayılı Taşıt Kanunu, 5018 sayılı Kanun ile 4734
sayılı Kanuna tabi olmadan yapılmasına yönelik hüküm konulması, Anayasa’nın
87., 88., 89. ve 161. maddelerindeki kurallarla bağdaşmaz.
Anayasa’nın 7. maddesinde, yasama
yetkisinin Türk Milleti adına Türkiye Büyük Millet Meclisine ait olduğu ve bu
yetkinin devredilemeyeceği; 124. maddesinde ise Başbakanlık, bakanlıklar ve
diğer kamu tüzel kişilerinin, kendi görev alanlarını ilgilendiren kanunların ve
tüzüklerin uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak şartıyla
yönetmelik çıkarabileceği kurallarına yer verilmiştir.
Anayasa Mahkemesi’nin yerleşik kararlarına
göre, yasa koyucunun temel ilkeleri koymadan, çerçeveyi çizmeden yürütmeye
yetki vererek, sınırsız ve belirsiz bir alanı yönetimin düzenlemesine
bırakması, yasama yetkisinin devri sonucunu doğurmaktadır.
2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu’na
ekli “E Cetveli”nin 11.. maddesinin ikinci cümlesiyle, hiçbir çerçeve
çizilmeksizin, esaslar belirlenmeksizin ve hiçbir sınırlamayla bağlı
olmaksızın, Dışişleri Bakanlığı bütçesinin 11.00.00.0201.1.9.00-1-05.6, 11.01.36.00-01.2.1.00-1-05.6, 11.01.43.00-01.1.3.00-105.6
tertiplerine konulan ve özel hesaba aktarılan
tutarların harcanması, muhasebeleştirilmesi ve denetlenmesine ilişkin usul ve
esasları belirleme yetkisinin müştereken Dışişleri ve Maliye Bakanlıklarının
onayına bırakılması, yasama yetkisinin devri sonucunu doğurduğundan, iptali
istenen cümle Anayasa’nın 7. maddesine aykırıdır.
6004 sayılı Dışişleri Bakanlığının Kuruluş
ve Görevleri Hakkında Kanun veya başka kanun ya da KHK’lerde Dışişleri Bakanına
ve Maliye Bakanına Dışişleri Bakanlığı bütçesinin yukarıda belirtilen tertiplerine
yıllık bütçe kanunları ile verilen ödeneği özel hesaba aktarılarak harcanması
ve özel hesaba aktarılan tutarların harcanması, muhasebeleştirilmesi ve
denetlenmesine ilişkin usul ve esasları belirlemeye ilişkin herhangi bir
müşterek görev ve yetki de verilmemiştir.
Bu itibarla Dışişleri Bakanlığına ve Maliye
Bakanlığına, bütçe ödeneklerini özel hesaba aktarma ve özel hesaba aktarılan
tutarların harcanması, muhasebeleştirilmesi ve denetlenmesine ilişkin usul ve
esasları belirleme gibi herhangi bir görev ve yetki verilmemişken, Dışişleri
Bakanlığı bütçesinin 11.00.00.0201.1.9.00-1-05.6,
11.01.36.00-01.2.1.00-1-05.6, 11.01.43.00-01.1.3.00-105.6 tertiplerine konulan ve
özel hesaba aktarılan tutarların harcanması, muhasebeleştirilmesi ve
denetlenmesine ilişkin usul ve esasları belirleme yetkisinin müştereken
Dışişleri ve Maliye Bakanlığına verilmesi, Anayasa’nın 124. maddesine
aykırıdır.
Anayasa’nın Sayıştay
başlıklı 160. maddesi; Sayıştay’ın, merkezî
yönetim bütçesi kapsamındaki kamu idareleri ile sosyal güvenlik kurumlarının
bütün gelir ve giderleri ile mallarını Türkiye Büyük Millet Meclisi adına
denetlemek ve sorumluların hesap ve işlemlerini kesin hükme bağlamak ve
kanunlarla verilen inceleme, denetleme ve hükme bağlama işlerini yapmakla görevli
olduğunu hükme bağlamış bulunmaktadır.
Dışişleri Bakanlığı
bütçesinin 11.00.00.0201.1.9.00-1-05.6,
11.01.36.00-01.2.1.00-1-05.6, 11.01.43.00-01.1.3.00-105.6 tertiplerine konulan ödeneklerden Kurum bütçesine gider
kaydedilip ve özel hesaba aktarılan tutarların harcanması, muhasebeleştirilmesi
ve denetlenmesine ilişkin usul ve esasların müştereken Dışişleri ve Maliye
Bakanlığınca belirlenecek olması; merkezî
yönetim bütçesi kapsamındaki kamu idareleri ile sosyal güvenlik kurumlarının
bütün gelir ve giderleri ile mallarını Türkiye Büyük Millet Meclisi adına
denetlemek ve sorumluların hesap ve işlemlerini kesin hükme bağlamakla
Anayasa’nın 160. maddesi gereği görevli ve yetkili bulunan Sayıştay’ın yetki ve
görevlerini de kısıtlayıcı bir nitelik taşımakta olup söz konusu maddede yer
alan anayasal kurala aykırılık taşımaktadır.
T.B.M.M. adına merkezi
yönetim bütçesi kapsamındaki tüm kamu idareleri ile sosyal güvenlik
kurumlarının bütün gelir ve giderleri ile mallarını denetlemekle görevli
Sayıştay’ın yetkisi; Anayasa’nın 161. maddesi hükmüne aykırı bir biçimde Bütçe
Kanununa ekli E cetveline ilave edilen bir hükümle kısıtlanamaz.
Kurumla ilgili 2014
yılına ait Sayıştay Denetim Raporunda özel hesabın denetlenip denetlenmediği
konusunda herhangi bir belirleme bulunmaması da dikkat çekici bulunmaktadır.
Özet olarak; bu
tertipteki ödenek tutarları bütçe sistemi dışına çıkarılarak özel hesaplara
aktarılmakta, özel usullerle harcanmakta, denetimi konusunda da belirsizlikler
bulunmaktadır. Bu durum aynı zamanda 5018 sayılı kanunun mali saydamlık ve
hesap verilebilirlik ilkeleri ile bağdaşmamaktadır, bir nevi bütçe dışı fon ve
örtülü ödenek uygulamasına işaret etmektedir.
Yukarıda açıklandığı üzere, 2016 Yılı
Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu’na Ekli “E Cetveli”nin 11. maddesi, Anayasanın 7.,
87., 88., 89., 124., 160. ve 161. maddelerine aykırı olduğundan iptali gerekir.
8) 6682 sayılı 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu’na ekli
“E Cetveli”nin 17. maddesinin birinci cümlesindeki “…açılacak özel hesap …”
ibaresi ile üçüncü cümlesinin Anayasaya Aykırılığı;
2016 Yılı Merkezi
Yönetim Bütçe Kanunu’na ekli “E Cetveli”nin 17. maddesi;
“İslam İşbirliği
Teşkilatı (İİT) Ekonomik ve Ticari İşbirliği Daimi Komitesi (İSEDAK) üyesi
ülkelere teknik ve mali destek sağlamak amacıyla, ülkemiz ve diğer üye
ülkelerin kamu kurum ve kuruluşları ile, İİT bünyesinde ekonomik ve ticari
alanda faaliyet gösteren uluslararası kuruluşlarca teklif edilen projelerden,
İSEDAK sekretaryası görevini ifa eden Kalkınma Bakanlığı tarafından 2016 yılı
içinde onaylananlar ile 2015 yılında onaylanmış olup 2016 yılı içinde ödemesi
devam eden projelere kullandırılmak üzere Kalkınma Bakanlığı bütçesinin
32.01.35.00-01.2.1.00-1-07.1 ve 32.01.35.00-01.2.1.00-1-07.2 tertibine konulan
ödenek, Türkiye Kalkınma Bankası Anonim Şirketi nezdinde açılacak özel hesaba
aktarılarak kullanılır. Söz konusu program ve projeler çerçevesinde
oluşabilecek harcamalar, program ve projelerin yürütülmesi esnasında Kalkınma
Bankası tarafından talep edilebilecek komisyon, transfer ücreti, döviz kuru
farkı ve benzeri nitelikteki harcamalar ile projelerin değerlendirilmesine
ilişkin hizmet alımları bu ödenekten karşılanır. Bu ödenekten yapılacak
harcamalara ilişkin usul ve esasları belirlemeye Kalkınma Bakanı yetkilidir.”
hükmünü içermektedir.
Anayasanın 161’nci
maddesi hükmüne aykırı olarak Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Tasarısına ekli E
Cetvelinin 17'nci maddesinde yer alan hükümle; yukarıda belirtilen
tertiplerdeki ödeneklerin Türkiye Kalkınma Bankası A.Ş. nezdinde açılacak özel
hesaplara aktarılarak kullanılacağı hüküm altına alınmaktadır. Bu miktar 2016
Bütçe Kanununda toplam olarak 7.500.000 TL dir. 2015 yılında söz konusu
tertiplerden 5.415.720 TL harcama yapılmıştır.
Ayrıca bu madde hükmü
ile özel hesaba aktarılacak tutardan yapılacak harcamalara ilişkin esas ve
usullerin belirlenmesi konusunda Kalkınma Bakanına yetki verilmektedir.
Mevcut 5018 sayılı Kamu
Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile çerçevesi çizilen bütçe uygulamasında bu
tür harcamaların Kalkınma Bakanlığı bütçesinden karşılanacak kısmı varsa,
ilgili tertibe gerekli ödenek konularak bütçe ilkeleri ve genel hükümlere göre
giderler tahakkuk ettikçe ilgili hesaplara aktarılma yapılmak suretiyle
ödenmesi mümkün görülmektedir.
Ayrıca harcamaların
ekonomik sınıflandırılmasında "7" nolu detay sermaye transferlerini
göstermektedir. Kalkınma Bankasına yapılacak sermaye transferlerinin bu kotta
yer alması gerekmektedir. Ancak Kalkınma Bakanlığı nezdindeki özel hesaba
aktarılan bu tertiplerdeki tutarlar "Kalkınma Bankasına Sermaye
Transferi" özelliğinde olmadığından, ödeneğin ekonomik sınıflandırmasının
"7 Sermaye Transferleri" içinde yer alması hususu da tartışmalıdır.
Nitekim maddede; özel hesaptan komisyon, transfer ücreti, döviz kuru farkı gibi
ödemelerin karşılanacağı ifade edilerek bu ödeneklerin bir nevi cari giderlerin
karşılanmasında kullanılacağı anlaşılmaktadır.
3.6.2011 tarihli ve 641
sayılı Kalkınma Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde
Kararnamenin 2. maddesinde Kalkınma Bakanlığının görevleri ayrıntılı bir
şekilde belirtilmiştir.
Anılan kanunun hiçbir
maddesinde Kalkınma Bakanlığına ödeneklerini özel hesaba aktarma yaparak özel
hesaptan harcayabileceğine yönelik herhangi bir düzenlemeye yer verilmemiştir.
Bu bağlamda Kalkınma Bakanlığı, 5018 sayılı
Kanuna ekli (I) Sayılı Cetvelde yer alan, merkezi yönetim kapsamındaki kamu
idaresidir. Bakanlığa tahsis edilen kaynakların mali yönetim ve kontrolü 5018
sayılı Kanuna, tabidir. Dolayısıyla bütçe ile tahsis edilen kaynakları kamu
harcama hukuku içinde kullanması ve hesabını da TBMM’ne vermesi gerekir.
2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu’na
Ekli “E Cetveli”nin 17. maddesinde hüküm ile Bakanlık bütçesinin bazı
tertiplerinde tahsis edilen ödenekler Türkiye Kalkınma Bankası Anonim Şirketi
nezdinde açılacak özel hesaba alacak kaydedilerek kamu mali yönetimi ve kontrol
sisteminin tamamen dışına çıkarılmakta ve ilgili bakana mevcut kamu harcama
hukuku dışında özel hesaba aktarılan tutarların harcanmasına ilişkin usul ve
esasları belirleme yetkisi verilmektedir.
Anayasa’nın 161. maddesinin ikinci
fıkrasında, “Malî yıl başlangıcı ile merkezî yönetim bütçesinin hazırlanması,
uygulanması ve kontrolü kanunla düzenlenir.” kuralına yer verilmiş; fıkra
gerekçesinde ise “Anayasamızın 161 inci maddesinin ikinci fıkrası yeniden
düzenlenmek suretiyle, bütçenin hazırlanması, uygulanması ve kontrolüne ilişkin
süreç güçlendirilmektedir.” denilmiştir.
Ayrıca söz konusu maddenin dördüncü
fıkrasında; “Bütçe kanununa bütçe ile ilgili hükümler dışında hiçbir hüküm
konulamaz” kuralı yer almaktadır.
Anayasa’nın bütçenin hazırlanması,
uygulanması ve kontrolüne ilişkin göndermede bulunduğu kanun, 5018 sayılı Kamu
Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’dur. 5018 sayılı Kanunda bütçenin hazırlanması,
uygulanması ve kontrolüne ilişkin kurallar düzenlenerek sistemleştirilmiş; 13.
maddesinin birinci fıkrasının (m) bendinde, “Kamu idarelerinin tüm gelir ve
giderleri bütçelerinde gösterilir.” denilerek bütçe kaynaklarının bütçeden
harcanması öngörülmüş ve bütçe dışı her türlü “özel hesap” uygulamasına son
verilmiştir.
Anayasa’nın 87. maddesinde Türkiye Büyük
Millet Meclisi’nin görev ve yetkileri kanun koymak, değiştirmek ve kaldırmak
şeklinde ortaya konulduktan sonra ayrıca “bütçe ve kesin hesap kanun
tasarılarını görüşmek ve kabul etmek” denilerek yasalar ile bütçe yasaları
arasında ayrıma gidilmiştir.
Nitekim, yasaların Türkiye Büyük Millet
Meclisi’nde teklif ve görüşme usul ve esasları ile yayımlanması Anayasa’nın 88.
ve 89. maddelerinde düzenlenirken, bütçe yasalarının görüşme usul ve esasları
ise 162. maddesinde ayrıca kurallaştırılmıştır. Bu maddeyle bütçe kanun
tasarılarının görüşülmesinde ayrı bir yöntem kabul edilmiş, genel kurulda
üyelerin gider arttırıcı veya gelir azaltıcı teklifte bulunmaları yasaklanmış
ve Anayasa’nın 89. maddesiyle de Cumhurbaşkanı’na bütçe kanunlarını bir daha
görüşülmek üzere TBMM’ne geri gönderme yetkisi tanınmamıştır. Öte yandan,
Anayasa’nın 161. maddesinin dördüncü fıkrasında, bütçe kanununa bütçe ile
ilgili hükümler dışında hiçbir hüküm konulamayacağı açık bir şekilde
belirtilirken; 163. maddesinde bütçede değişiklik yapılabilmesi esasları ayrıca
düzenlenmiş, Bakanlar Kurulu’na kanun hükmünde kararname ile bütçede değişiklik
yapma yetkisi verilmemiştir.
Anayasa’nın 161. maddesinin son
fıkrasındaki, “Bütçe kanununa bütçe ile ilgili hükümler dışında hiçbir hüküm
konulamaz” kuralından, yasa konusu olabilecek bir kuralı kapsamaması koşuluyla,
bütçeyi açıklayıcı ve uygulanmasını kolaylaştırıcı nitelikte düzenlemelerin
anlaşılması gerekmektedir.
Anayasa Mahkemesi’nin yerleşik kararlarına
göre, bir yasa kuralının bütçeden gider yapmayı ya da bütçeye gelir sağlamayı
gerektirir nitelikte bulunması, mutlak biçimde “bütçe ile ilgili hükümlerden”
sayılmasına yetmemektedir. Çünkü her yasada gidere neden olabilecek değişik
türde kurallar bulunabilmektedir. Böyle kuralların bulunmasıyla örneğin, yargı,
savunma, eğitim, sağlık, tarım, ulaşım ve benzeri kamu hizmeti alanlarına
ilişkin yasaların bütçeyle ilgili hükümler içerdiği kabul edilirse, bu konulardaki
yasaların değiştirilip kaldırılması için de bütçe yasalarına hükümler koymak
yoluna gidilebilir. Oysa, bu tür yasa düzenlemeleri, bütçenin yapılması ve
uygulanması yöntemiyle ilişkisi bulunmayan, yasa koyucunun başka amaçla ve
bütçe yasalarından tümüyle değişik yöntemlerle gerçekleştirilmesi gereken
yasama işlemleridir. “Bütçe ile ilgili hüküm” sözcüklerine dayanılarak, gider
ya da gelirle ilgili bir konuyu olağan bir yasa yerine bütçe yasası ile
düzenlemek, Anayasa’nın 88. ve 89. maddelerini bu tür yasalar yönünden
uygulanamaz duruma düşürür.
Bütçe kanunlarını, diğer kanunlardan ayrı
tutan bu Anayasal kurallar karşısında, yasa ile düzenlenmesi gereken bir
konunun bütçe yasası ile düzenlenmesi veya yürürlükte bulunan herhangi bir
yasada yer alan hükmün bütçe yasaları ile değiştirilmesi, kaldırılması,
uygulanmaması veya aykırı düzenlemeler yapılması olanaksızdır.
2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu ile
Kalkınma Bakanlığı bütçesinin yukarıda belirtilen tertiplerine konulan ödeneğin
teknik anlamda bütçe ile ilgili olduğu ileri sürülebilir ise de hukuki olarak
bütçe ile ilgili olduğundan söz edebilmek için ödenek koyma işleminin
dayanağını yürürlükteki yasalardan alması ve yürürlükteki yasalara uygun olması
gerekmektedir. Kaldı ki, ödeneğin kullanımına ilişkin olarak “E Cetveli”nin
17. maddesinde yer verilen iptali istenen hükmün, 3.6.2011 tarihli ve 641 sayılı Kalkınma Bakanlığının
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile 5018 sayılı Kanun
hükümleri ile bağdaşmadığı her türlü tartışmanın dışındadır.
Bu itibarla, 641 sayılı K:H.K. ile 5018
sayılı Kanunun ilgili maddeleri, yasaların Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde
teklif ve görüşme usul ve esasları ile yayımlanmasına ilişkin Anayasa’nın 88 ve
89. maddelerinde belirlenen yasama süreçlerinde değiştirilmeden, Anayasanın
162. maddesine göre görüşülen bütçe kanununa tahsis edilen ödeneklerin Kalkınma
Bankası Anonim Şirketi nezdinde açılacak özel hesaba aktarılmasına yönelik
olarak Bütçe Kanununa ekli E Cetveline hüküm konulması, Anayasa’nın 87., 88.,
89. ve 161. maddelerindeki kurallarla bağdaşmaz.
Anayasa’nın 7. maddesinde, yasama
yetkisinin Türk Milleti adına Türkiye Büyük Millet Meclisine ait olduğu ve bu
yetkinin devredilemeyeceği; 124. maddesinde ise Başbakanlık, bakanlıklar ve
diğer kamu tüzel kişilerinin, kendi görev alanlarını ilgilendiren kanunların ve
tüzüklerin uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak şartıyla
yönetmelik çıkarabileceği kurallarına yer verilmiştir.
Anayasa Mahkemesi’nin yerleşik kararlarına
göre, yasa koyucunun temel ilkeleri koymadan, çerçeveyi çizmeden yürütmeye
yetki vererek, sınırsız ve belirsiz bir alanı yönetimin düzenlemesine
bırakması, yasama yetkisinin devri sonucunu doğurmaktadır.
2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu’na
ekli “E Cetveli”nin 17.. maddesinin üçüncü cümlesiyle, hiçbir çerçeve
çizilmeksizin, esaslar belirlenmeksizin ve hiçbir sınırlamayla bağlı
olmaksızın, Kalkınma Bakanlığı bütçesinin 32.01.35.00-01.2.1.00-1-07.1
ve 32.01.35.00-01.2.1.00-1-07.2 tertiplerine konulan ve özel hesaba aktarılan
tutarlardan yapılacak harcamalara ilişkin usul ve esasları belirleme yetkisinin
Kalkınma Bakanına bırakılması, yasama yetkisinin devri sonucunu doğurduğundan,
iptali istenen cümle Anayasa’nın 7. maddesine aykırıdır.
646 sayılı Kalkınma Bakanlığının Kuruluş ve
Görevleri Hakkında Kanun veya başka kanun ya da KHK’lerde Kalkınma Bakanına
Kalkınma Bakanlığı bütçesinin yukarıda belirtilen tertiplerine yıllık bütçe
kanunları ile verilen ödeneği Kalkınma Bankası Anonim Şirketi nezdinde açılacak
özel hesaba aktarılarak harcanması ve özel hesaba aktarılan tutarların
harcanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye ilişkin herhangi bir görev ve
yetki de verilmemiştir.
Bu itibarla Kalkınma Bakanlığına bütçe
ödeneklerini özel hesaba aktarma ve özel hesaba aktarılan tutarların
harcanmasına ilişkin usul ve esasları belirleme gibi herhangi bir görev ve
yetki verilmemişken, Kalkınma Bakanlığı bütçesinin 32.01.35.00-01.2.1.00-1-07.1 ve
32.01.35.00-01.2.1.00-1-07.2 tertiplerine konulan ve özel hesaba aktarılan
tutarların harcanmasına ilişkin usul ve esasları belirleme yetkisinin Kalkınma
Bakanlığına verilmesi yönündeki düzenleme, aynı zamanda Anayasa’nın 124.
maddesine aykırıdır.
Kurumla ilgili 2014 yılına ait Sayıştay
Denetim Raporunda özel hesabın denetlenip denetlenmediği konusunda herhangi bir
belirleme bulunmaması da dikkat çekici bulunmaktadır.
Özet olarak; bu
tertiplerdeki ödenek tutarları bütçe sistemi dışına çıkarılarak özel hesaplara
aktarılmakta, özel usullerle harcanmakta, denetimi konusunda da belirsizlikler
bulunmaktadır. Bu durum aynı zamanda 5018 sayılı kanunun mali saydamlık ve
hesap verilebilirlik ilkeleri ile bağdaşmamakta, bir nevi bütçe dışı fon ve
örtülü ödenek uygulamasına işaret etmektedir.
Yukarıda açıklandığı üzere, 2016 Yılı
Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu’na Ekli “E Cetveli”nin 17. maddesi, Anayasanın 7.,
87., 88., 89., 124. ve 161. maddelerine aykırı olduğundan iptali gerekir.
9) 6682 sayılı 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu’na ekli
“E Cetveli”nin 18. maddesinin birinci cümlesindeki “…tarafından açılacak özel
hesap …” ibaresi ile ikinci cümlesinin Anayasaya Aykırılığı
2016 Yılı Merkezi
Yönetim Bütçe Kanunu’nda Kalkınma Bakanlığı bütçesinin
32.01.34.00-01.3.2.05-1-07.1 tertibine 94.440.000,00 TL ödenek konulmuş, 2015
yılı bütçesinde bu tertipteki ödenekten 53.752.327 TL. harcama yapılmıştır.
2016 Yılı Merkezi
Yönetim Bütçe Kanununa ekli “E Cetveli”nin 18. maddesinde, “Kalkınma Bakanlığı
bütçesinin 32.01.34.00-01.3.2.05-1-07.1 tertibinde yer alan ödenek, Cazibe
Merkezlerini Destekleme Programı (CMDP) kapsamında; kamu kurum ve
kuruluşlarına, kalkınma ajanslarına, kamu yararına çalışan dernek ve vakıflara,
üniversitelere, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarına, il özel
idarelerine, belediyelere ve mahalli idare birliklerine CMDP için anılan her
bir kurum ve kuruluş tarafından açılacak özel hesap aracılığıyla kullandırılır.
Bu ödenekten verilecek hibe ve desteklerin türleri, sınırları, şartları,
kapsamı, kullanımı, harcanması ve denetimine ilişkin usul ve esasları
belirlemeye Kalkınma Bakanı yetkilidir.” denilmiştir.
5018 sayılı Kamu Mali
Yönetimi ve Kontrol Kanunu’nun “Bütçe ilkeleri” başlıklı 13. maddesinin birinci
fıkrasının (b) bendinde, “Kamu idarelerine
bütçeyle verilen harcama yetkisi, kanunlarla düzenlenen görev ve hizmetlerin
yerine getirilmesi amacıyla kullanılır.” kuralına; (n) bendinde ise “Kamu
hizmetleri, bütçelere konulacak ödeneklerle, mevzuatla belirlenmiş yöntem, ilke
ve amaçlara uygun olarak gerçekleştirilir.” kuralına yer verilmiştir.
Bu kurallara göre
Kalkınma Bakanlığı bütçesine Devlet desteği, yardımı ve teşviki amacıyla ödenek
konulabilmesi için, her şeyden önce Kalkınma Bakanlığına yasalarla destekleme,
yardım ve teşvik ödemelerinde bulunma gibi görevler verilmiş olması gerekir.
3.6.2011 tarihli ve 641
sayılı Kalkınma Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde
Kararnamenin 2. maddesinde Kalkınma Bakanlığının görevleri, iktisadi, sosyal ve
kültürel politika ve hedeflerin belirlenmesinde Hükümete müşavirlik yapmak;
kalkınma planı, orta vadeli program, yıllık programlar, stratejiler ve eylem
planları hazırlamak; Bakanlıkların ve kamu kurum ve kuruluşlarının iktisadi,
sosyal ve kültürel politikayı ilgilendiren faaliyetlerinde koordinasyonu
sağlamak, uygulamayı etkin bir biçimde yönlendirmek ve bu konularda Hükümete
müşavirlik yapmak; ileriye dönük stratejiler geliştirmek ve özel kesim için
orta ve uzun dönemde belirsizlikleri giderici genel bir yönlendirme görevini
yerine getirmek; kalkınma planlarının ve yıllık programların başarı ile
uygulanabilmesi için ilgili kurum ve kuruluşların ve mahalli idarelerin kuruluş
ve işleyişlerinin iyileştirilmesi konusunda görüş ve tekliflerde bulunmak;
kurumsal kapasiteyi her yönüyle geliştirme amacıyla gerekli her türlü tedbiri
almak; kurumsal stratejik yönetim ve planlama konularında merkezi uyumlaştırma
ve yönlendirme fonksiyonunu yerine getirmek; kalkınma planlarının ve yıllık
programların uygulanmasını izlemek ve koordine etmek, değerlendirmek ve
gerektiğinde kalkınma planlarında ve yıllık programlarda usulüne uygun
değişiklikler yapmak; maliye, para, dış ticaret ve kambiyo politikalarının
kalkınma planı ve yıllık programların hedefleriyle uyum içinde uygulanması
konusunda Hükümete müşavirlik yapmak; özel sektör ve yabancı sermaye
faaliyetlerinin plan hedef ve amaçlarına uygun bir şekilde yürütülmesini
düzenleyecek teşvik ve yönlendirme politikaların genel çerçevesini hazırlamak
ve Hükümete teklif etmek; kalkınmada öncelikli yörelerin daha hızlı bir şekilde
gelişmesini sağlayacak tedbirleri tespit ve teklif etmek, uygulamayı izlemek ve
koordine etmek; bölgesel veya sektörel bazda gelişme programları hazırlamak;
kalkınma ajanslarının koordinasyonunu sağlamak ve bunlarla ilgili iş ve
işlemleri yürütmek; bilgi toplumuna ilişkin politika, hedef ve stratejileri
hazırlamak, bu alanda kamu kurum ve kuruluşları, sivil toplum örgütleri ve özel
sektör arasındaki koordinasyonu sağlamak ve uygulamayı etkin bir biçimde
yönlendirmek gibi her tür plan ve program, strateji ve eylem planlarının
hazırlanması ile bunlarla ilgili iş ve işlemlerin yürütülmesi, koordinasyonu ve
müşavirlik görevleri verilmiş; 641 sayılı KHK’de veya diğer herhangi bir yasada
Kalkınma Bakanlığına Devlet destek ve yardımları ile teşviklerin uygulanması ve
yürütülmesine ilişkin görevler verilmemiştir.
DPT Müsteşarlığı’nın
uygulamaya ilişkin görevlerinin de bulunduğu dönemde DPT Müsteşarlığı teşkilatı
içinde yer alan “Teşvik ve Uygulama Dairesi”, 1991 yılında Hazine ve Dış
Ticaret Müsteşarlığına devredildiğinden, (mülga) 540 sayılı KHK’ye göre DPT
Müsteşarlığı, 641 sayılı KHK’ye göre ise Kalkınma Bakanlığı bir hizmet ve
uygulama müsteşarlığı/bakanlığı değil, müşavirlik, planlama ve koordinasyon
müsteşarlığı/bakanlığıdır.
5449 sayılı Kalkınma
Ajanslarının Kuruluşu, Koordinasyonu ve Görevleri hakkında Kanun’un 19.
maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde öngörülen, bir önceki yıl
gerçekleşen genel bütçe vergi gelirleri tahsilatından, vergi iadeleri ile
mahallî idarelere ve fonlara aktarılan paylar düşüldükten sonra kalan tutar
üzerinden, binde beş oranında her yıl ayrılacak kalkınma ajansları transfer
ödeneğinin, aynı Kanunun 23. maddesinin üçüncü fıkrasına göre Kalkınma
Bakanlığı bütçesinde gösterilmesi ve aylık harcama programına göre Kalkınma
Bakanlığınca kalkınma ajanslarına kullandırılacak olması, kalkınma ajanslarının
yasal gelir paylarının Kalkınma Bakanlığı bütçesi üzerinden ajanslara
aktarılmasıdır ve bunun Devlet destek, yardım ve teşvikleriyle herhangi bir
ilgisi yoktur.
Devlet destek, yardım
ve teşviklerine ilişkin olarak 5488 sayılı Tarım Kanununun 19. maddesi, 474
sayılı Gümrük Giriş Tarife Cetveli Hakkında Kanunun 2. maddesi, 4706 sayılı
Hazineye Ait Taşınmaz Malların Değerlendirilmesi ve Katma Değer Vergisi
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun ek 3. maddesi, 5510 sayılı
Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunun ek 2. maddesi, 2634 sayılı
Turizmi Teşvik Kanununun 8. ve 14. maddeleri, 3065 sayılı Katma Değer Vergisi
Kanunun 13 ve geçici 20. maddeleri, 637 sayılı Ekonomi Bakanlığının Teşkilat ve
Görevleri Hakkında KHK’nin 11. ve 26. maddeleri, 5520 sayılı Kurumlar Vergisi
Kanununun 32/A maddesinde hükümler bulunmakta; söz konusu destek, yardım ve
teşvikler Bakanlar Kurulu kararlarıyla yürürlüğe konulmakta ve uygulanması için
Ekonomi Bakanlığı, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Maliye Bakanlığı, Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığı gibi uygulayıcı hizmet bakanlıklarına görev verilmiş
bulunulmaktadır.
Bu itibarla, Devlet
destek, yardım ve teşviklerinin uygulanması ve yürütülmesine ilişkin herhangi
bir yasal görevi bulunmayan Kalkınma Bakanlığının bütçesine hibe ve destek
amacıyla kullandırılmak üzere “Cazibe Merkezlerini Destekleme Programı (CMDP)
kapsamında” ödenek konulması, yürürlükteki mevzuata göre Anayasal olarak mümkün
değildir. Mümkün olabilmesi için Kalkınma Bakanlığına yasayla bu yönde
görevlerin verilmesi gerekir.
Öte yandan, Kalkınma
Bakanlığı bütçesine Cazibe Merkezlerini Destekleme Programı (CMDP) kapsamında
konulan ödeneğin; kamu kurum ve kuruluşlarına, kalkınma ajanslarına, kamu
yararına çalışan dernek ve vakıflara, üniversitelere, kamu kurumu niteliğindeki
meslek kuruluşlarına, il özel idarelerine, belediyelere ve mahalli idare
birliklerine CMDP için anılan her bir kurum ve kuruluş tarafından açılacak
“özel hesap” aracılığıyla kullandırılacağı öngörülmektedir.
“Özel hesap”
uygulamasının aktarılan ödeneklerin takibine ve aktarma amacına uygun
kullanılmasını sağlamaya yönelik olduğu ileri sürülebilir ise de iptali istenen
kamu idareleri açısından aktarılan ödeneklerin takibi ve amacına uygun
kullanımının kontrolünün “bütçede açılacak bir
tertibe gelir ve şart kılındığı amaca harcanmak üzere açılacak bir tertibe
ödenek kaydedilmesi” suretiyle de mümkün olması ve 5018 sayılı Kanuna tabi olan
kamu idareleri için yasal olanın da bu usul olması (md. 40/3) karşısında, özel
hesap uygulamasının başka amaçlara hizmet ettiği sonucu ortaya çıkmaktadır.
Anayasa’nın 161. maddesinin ikinci
fıkrasında, “Malî yıl başlangıcı ile merkezî yönetim bütçesinin hazırlanması,
uygulanması ve kontrolü kanunla düzenlenir.” kuralına yer verilmiş; fıkra
gerekçesinde ise “Anayasamızın 161 inci maddesinin ikinci fıkrası yeniden
düzenlenmek suretiyle, bütçenin hazırlanması, uygulanması ve kontrolüne ilişkin
süreç güçlendirilmektedir.” denilmiştir.
Ayrıca söz konusu maddenin dördüncü
fıkrasında; “Bütçe kanununa bütçe ile ilgili hükümler dışında hiçbir hüküm
konulamaz” kuralı yer almaktadır.
Anayasa’nın bütçenin hazırlanması,
uygulanması ve kontrolüne ilişkin göndermede bulunduğu kanun, 5018 sayılı Kamu
Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’dur. 5018 sayılı Kanunda bütçenin hazırlanması,
uygulanması ve kontrolüne ilişkin kurallar düzenlenerek sistemleştirilmiş; 13.
maddesinin birinci fıkrasının (m) bendinde, “Kamu idarelerinin tüm gelir ve
giderleri bütçelerinde gösterilir.” denilerek bütçe kaynaklarının bütçeden
harcanması öngörülmüş ve bütçe dışı her türlü “özel hesap” uygulamasına son
verilmiştir.
Özel ödenek, özel gelir ve özel hesap
uygulamalarına son veren 14.7.2004 tarihli ve 5217 sayılı Özel Gelir ve Özel Ödeneklerin
Düzenlenmesi ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun’un Genel Gerekçesinde,
“Devlet bütçesinin temel ilkelerinden
birisi birlik ilkesidir. Bu ilkeye göre, Devlete ait tüm gelir ve giderlerin
tek bir bütçede yer alması esastır. Böylelikle, Devlet kaynaklarının tek elde
toplanarak harcamalarda saydamlık sağlanması amaçlanmakta, bütçe disiplininden
kaçışlar ve harcamalarda keyfiyetin önlenilmesine çalışılmaktadır. Bunun
istisnasını oluşturan unsurlardan en önemlileri fon ve özel gelir-özel ödenek
uygulamalarıdır.
(…)
Fonların tasfiyesi sonrasında başlayan özel
gelir-özel ödenek uygulamaları ile diğer mevzuat gereğince devam eden özel
gelir-özel ödenek uygulamaları sonrasında bütçelerde başlangıç ödenekleri ile
yıl sonu harcamaları arasında önemli farklar doğmaktadır.
Bu çerçevede Tasarı ile, yürütülmekte olan
ekonomik program gereğince özel gelir-özel ödenek uygulamalarının yeniden
gözden geçirilmesi, devamında fayda görülenlerin haricindeki uygulamaların
kaldırılarak yerine söz konusu özel gelirlerin bütçe geliri olarak kaydedilmesi
ve harcamalarının ilgili kurum bütçelerine öngörülecek ödeneklerle yapılması
imkanını sağlayacak düzenlemelerin gerçekleştirilmesi, böylece bütçe
uygulamalarının daha saydam ve açık olması amaçlanmaktadır.”
ifadeleri yer almıştır.
Kamu kurum ve kuruluşları, üniversiteler, il özel
idareleri, belediyeler ve mahalli idare birlikleri 5018 sayılı Kanun yanında
mali mevzuata ilişkin diğer kamu hukuku kurallarına tabidirler; kalkınma
ajansları ile kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ise 5018, 2886 ve
4734 sayılı Kanunlara tabi olmamakla birlikte kalkınma ajanslarının kuruluşu,
statüsü, görev ve yetkileriyle çalışma esas ve usulleri, gelirleri, giderleri,
bütçesi, bütçesinin kabulü ve denetimi 25.1.2006 tarihli ve 5449 sayılı
Kalkınma Ajanslarının Kuruluşu, Koordinasyonu ve Görevleri Hakkında Kanun’da,
kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının ki ise kuruluş kanunlarında ([5])
düzenlenmiştir.
Kalkınma Bakanlığı bütçesinin 32.01.34.00-01.3.2.05-1-07.1
tertibinde yer alan Cazibe Merkezlerini Destekleme Programı (CMDP) kapsamındaki
ödeneğin, kamu yararına çalışan dernek ve vakıflara “özel hesap” uygulamasıyla
kullandırılması, olağandır. Ancak, söz konusu ödeneğin 5018, 2886 ve 4734
sayılı kanunlara tabi olan kamu kurum ve kuruluşları, üniversiteler, il özel
idareleri, belediye ve mahalli idare birlikleri ile 5449 sayılı Kanuna tabi
kalkınma ajansları ile kuruluş kanunlarındaki kurallara tabi olan kamu kurumu
niteliğindeki meslek kuruluşlarına “özel hesap” aracılığıyla kullandırılacak
olması, kamu kurum ve kuruluşları, üniversiteler, il özel idareleri, belediye
ve mahalli idare birlikleri tarafından özel hesaptan yapılacak harcamaların
kuruluş kanunları ile temel mali mevzuat hükümlerine tabi olmadan yapılması;
kalkınma ajansları ile kamu kurumu niteliğindeki, meslek kuruluşları açısından
ise kuruluş kanunları dışında harcanması sonucunu doğurmakta; iptali istenen
ibare de bu sonucu amaçlamaktadır. Ödeneklerin Kalkınma Bakanlığı bütçesinden
söz konusu idarelerin bütçelerine tahakkuk fişiyle gönderilip, gönderildiği
idarenin bütçesinde “açılacak bir tertibe gelir ve şart kılındığı amaca
harcanmak üzere açılacak bir tertibe ödenek kaydedilmesi” gerekirken, bütçe
kanunlarının böylesine bir amaca hizmet etmesi, Anayasal kurallar ile
bağdaşmamanın yanında özellikle üniversite ve mahalli idareler açısından tüm
program ve proje harcamalarının merkezi yönetim kapsamındaki idareler
bütçesinin transfer tertiplerine ödenek konulması ve konulan ödeneklerin
üniversite ve mahalli idareler adına açılacak özel hesaplara aktarılarak temel
mali mevzuat dışında harcanmasının yolunun açılması gibi bir tehlike de
taşımaktadır.
Anayasa’nın
2. maddesindeki hukuk devleti, eylem ve işlemleri hukuka uygun olan, insan
haklarına dayanan, bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren, her alanda
adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren, Anayasa’ya aykırı
durum ve tutumlardan kaçınan, hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan,
Anayasa ve hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayıp yargı denetimine açık
olan devlettir. Kanunların kamu yararının
sağlanması amacına yönelik olması, genel, objektif, adil kurallar içermesi ve
hakkaniyet ölçütlerini gözetmesi hukuk devleti olmanın gereğidir. Bir kuralın
kamu yararı dışında saklı bir amacı gerçekleştirmek amacıyla konulduğu
durumlarda yetki saptırması durumu ve giderek kuralın amaç açısından sakatlığı
ortaya çıkar.
Demokratik devlet ilkesi ise tüm kamusal
faaliyet, iş ve işlemlerde, saydamlığı ve hesap verebilirliği gerektirir.
Bu itibarla iptali istenen “…tarafından
açılacak özel hesap …” ibaresi, kamu yararını gerçekleştirmeyi değil, kamusal
kaynakların, kamu yararına çalışan dernek ve vakıflar yanında, her türlü mali
işlemlerinde temel mali mevzuat hükümlerine tabi olan “kamu kurum ve
kuruluşları”, “üniversiteler”, “il özel idareleri”, “belediyeler” ve “mahalli
idare birlikleri” ile faaliyetlerini kuruluş kanunlarına göre yürüten “kalkınma
ajansları” ve “kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları”nın bütçeleri
dışında ve temel mali mevzuat hükümleri ile kuruluş kanunlarına tabi olmadan
harcanmasını öngördüğünden, “…tarafından açılacak özel hesap …” ibaresi, kamu
kurum ve kuruluşları, üniversiteler, il özel idareleri, belediyeler ve mahalli
idare birlikleri ile kalkınma ajansları ve kamu kurumu niteliğindeki meslek
kuruluşları açısından, Anayasa’nın 2. maddesindeki hukuk devleti ilkesine; 5018
sayılı Kanunla öngörülen mali sistemle bağdaşmadığı ve bütçe ile tahsis edilen
ödeneklerin bütçe dışı “özel hesap”tan harcanmasını öngördüğü için ise
Anayasa’nın 161. maddesinin ikinci fıkrasına aykırıdır.
Bu itibarla, sadece “kamu yararına çalışan
dernek ve vakıflar” açısından geçerli olabilecek “…tarafından açılacak özel
hesap …” ibaresinin, kamu kurum ve kuruluşları, üniversiteler, il özel
idareleri, belediyeler ve mahalli idare birlikleri ile kalkınma ajansları ve
kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları açısından iptali gerekir.
Ayrıca maddenin ikinci cümlesinde, Kalkınma
Bakanlığı bütçesinin 32.01.34.00-01.3.2.05-1-07.1 tertibinde yer alan Cazibe
Merkezlerini Destekleme Programı (CMDP) ödeneğinden verilecek hibe ve
desteklerin türleri, sınırları, şartları, kapsamı, kullanımı, harcanması ve
denetimine ilişkin usul ve esasları belirlemeye Kalkınma Bakanı yetkili
kılınmaktadır.
Anayasa’nın 7. maddesinde, yasama
yetkisinin Türk Milleti adına Türkiye Büyük Millet Meclisine ait olduğu ve bu
yetkinin devredilemeyeceği; 124. maddesinde ise Başbakanlık, bakanlıklar ve
diğer kamu tüzel kişilerinin, kendi görev alanlarını ilgilendiren kanunların ve
tüzüklerin uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak şartıyla
yönetmelik çıkarabileceği kurallarına yer verilmiştir.
Anayasa Mahkemesi’nin yerleşik kararlarına
göre, yasa koyucunun temel ilkeleri koymadan, çerçeveyi çizmeden yürütmeye
yetki vererek, sınırsız ve belirsiz bir alanı yönetimin düzenlemesine
bırakması, yasama yetkisinin devri sonucunu doğurmaktadır.
2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu’na
ekli “E Cetveli”nin 18. maddesinin ikinci cümlesiyle, hiçbir çerçeve çizilmeksizin, esaslar belirlenmeksizin ve
hiçbir sınırlamayla bağlı olmaksızın, Kalkınma Bakanlığı bütçesinin
32.01.34.00-01.3.2.05-1-07.1 tertibinde yer alan Cazibe Merkezlerini Destekleme
Programı (CMDP) ödeneğinden verilecek hibe ve desteklerin türleri, sınırları,
şartları, kapsamı, kullanımı, harcanması ve denetimine ilişkin usul ve esasları
belirleme yetkisinin Kalkınma Bakanına verilmesi, yasama yetkisinin devri
sonucunu doğurduğundan, iptali istenen cümle Anayasa’nın 7. maddesine
aykırıdır.
641 sayılı Kalkınma
Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin
“Düzenleme yetkisi” başlıklı 36. maddesinde,
“Bakanlık; görev, yetki ve sorumluluk alanına giren ve önceden kanunla
düzenlenmiş konularda idarî düzenlemeler yapabilir.” denilerek, Bakanlığın
yapacağı idari düzenleme yetkisi, Bakanlığın görev, yetki ve sorumluluk alanına
giren ve önceden kanunla düzenlenen konularla sınırlandırılmış; 641 sayılı
KHK’de veya başka kanun ya da KHK’lerde Kalkınma Bakanlığına, Devlet destek,
yardım ve teşvikleriyle ilgili herhangi bir görev ve yetki de verilmemiştir.
Bu itibarla Kalkınma
Bakanlığına yasalarda Devlet destek, yardım ve teşvikleriyle ilgili herhangi
bir görev ve yetki verilmemişken, Kalkınma Bakanlığı bütçesinin
32.01.34.00-01.3.2.05-1-07.1 tertibine konulan Cazibe Merkezlerini Destekleme
Programı (CMDP) ödeneğinden verilecek hibe ve desteklerin türleri, sınırları,
şartları, kapsamı, kullanımı, harcanması ve denetimine ilişkin usul ve esasları,
idari düzenlemelerle Kalkınma Bakanının düzenleyecek olması, Anayasa’nın 124.
maddesine aykırıdır.
Anayasa’nın Sayıştay
başlıklı 160. maddesi; Sayıştay’ın, merkezî
yönetim bütçesi kapsamındaki kamu idareleri ile sosyal güvenlik kurumlarının
bütün gelir ve giderleri ile mallarını Türkiye Büyük Millet Meclisi adına
denetlemek ve sorumluların hesap ve işlemlerini kesin hükme bağlamak ve
kanunlarla verilen inceleme, denetleme ve hükme bağlama işlerini yapmakla
görevli olduğunu hükme bağlamış bulunmaktadır.
Yasalarda herhangi bir
görev ve yetki verilmemişken, Kalkınma Bakanlığı bütçesinin
32.01.34.00-01.3.2.05-1-07.1 tertibine konulan Cazibe Merkezlerini Destekleme
Programı (CMDP) ödeneğinden verilecek hibe ve desteklerin türleri, sınırları,
şartları, kapsamı, kullanımı, harcanması ve denetimine ilişkin usul ve
esasları, idari düzenlemelerle Kalkınma Bakanının düzenleyecek olması, merkezî
yönetim bütçesi kapsamındaki kamu idareleri ile sosyal güvenlik kurumlarının
bütün gelir ve giderleri ile mallarını Türkiye Büyük Millet Meclisi adına
denetlemek ve sorumluların hesap ve işlemlerini kesin hükme bağlamakla
Anayasa’nın 160. maddesi gereği görevli ve yetkili bulunan Sayıştay’ın yetki ve
görevlerini de kısıtlayıcı bir nitelik taşımakta olup söz konusu maddede yer
alan anayasal kurala aykırılık taşımaktadır.
T.B.M.M. adına merkezi
yönetim bütçesi kapsamındaki tüm kamu idareleri ile sosyal güvenlik
kurumlarının bütün gelir ve giderleri ile mallarını denetlemekle görevli
Sayıştay’ın yetkisi; Anayasa’nın 161. Maddesi hükmüne aykırı bir biçimde Bütçe
Kanununa ekli E cetveline ilave edilen bir hükümle kısıtlanamaz.
Özet olarak; bu
tertipteki ödenek tutarları bütçe sistemi dışına çıkarılarak özel hesaplara
aktarılmakta, özel usullerle harcanmakta, denetimi konusunda da belirsizlikler
bulunmaktadır. Bu durum aynı zamanda 5018 sayılı kanunun mali saydamlık ve
hesap verilebilirlik ilkeleri ile bağdaşmamaktadır.
Sayıştay’ın Kalkınma
Bakanlığına ilişkin 2014 Denetim Raporunda özel hesaplara hiç değinmemiş olması
da bu hesapların denetimsizliği konusunda dikkat çekici bulunmaktadır.
Yukarıda açıklandığı
üzere, 6682 sayılı 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu’na ekli “E
Cetveli”nin 18. maddesinin birinci cümlesindeki “…tarafından açılacak özel
hesap …” ibaresi ile ikinci cümlesi, Anayasa’nın 2., 7., 124., 160. ve 161.
maddelerine aykırı olduğundan iptali gerekir.
10) 6682 sayılı 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu’na ekli
Ekli “E Cetveli”nin 19. maddesinin ikinci cümlesinin Anayasaya Aykırılığı
2016 Yılı Merkezi
Yönetim Bütçe Kanunu’na ekli Ekli “E Cetveli”nin 19. maddesinde, “Kalkınma
Bakanlığı bütçesinin 32.01.34.00-01.9.9.00-1-07.1 tertibinde yer alan ödenek,
Sosyal Etkileşim Programı (SEP) kapsamında, Bakanlık tarafından belirlenecek
bölgelerde ilgili kalkınma ajansı aracılığıyla kullandırılır. Bu ödenekten
verilecek hibe ve desteklerin türleri, sınırları, şartları, kapsamı, harcanması
ve denetimine ilişkin usul ve esasları belirlemeye Kalkınma Bakanı yetkilidir.”
denilmiştir.
Anayasa’nın 161. maddesinin ikinci
fıkrasında, “Malî yıl başlangıcı ile merkezî yönetim bütçesinin hazırlanması,
uygulanması ve kontrolü kanunla düzenlenir.” kuralına yer verilmiş; fıkra
gerekçesinde ise “Anayasamızın 161 inci maddesinin ikinci fıkrası yeniden
düzenlenmek suretiyle, bütçenin hazırlanması, uygulanması ve kontrolüne ilişkin
süreç güçlendirilmektedir.” denilmiştir. Ayrıca söz konusu maddenin dördüncü
fıkrasında; “Bütçe kanununa bütçe ile ilgili hükümler dışında hiçbir hüküm
konulamaz” kuralı yer almaktadır.
Anayasa’nın bütçenin hazırlanması,
uygulanması ve kontrolüne ilişkin göndermede bulunduğu kanun, 5018 sayılı Kamu
Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’dur. 5018 sayılı Kanun bütçe ile ilgili kanun
değil, bütçenin hazırlanma, uygulanma ve kontrolünde tabi olduğu kanundur.
Dolayısı ile bütçenin hazırlanması, uygulanması ve kontrolünün 5018 sayılı
Kanuna uygun olması, Anayasal bir zorunluluktur.
5018 sayılı Kanunda bütçenin hazırlanması,
uygulanması ve kontrolüne ilişkin kurallar düzenlenerek sistemleştirilmiştir.
Anayasanın 161’nci maddesi hükmüne aykırı
olarak 2016 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Tasarısının E- Cetveline konulan
söz konusu hükümle; Kalkınma Bakanlığı bütçesinin
32.01.34.00-01.9.9.00-1-07.1 tertibinde yer alan ödenek, Sosyal Etkileşim
Programı (SEP) kapsamında, Bakanlık tarafından belirlenecek bölgelerde ilgili
kalkınma ajansı aracılığıyla kullandırılacaktır.
Bu tertipteki ödenek miktarı 2016 Bütçe
teklifinde toplam olarak 5.000.000 TL. dir. 2015 yılında söz konusu tertipten
2.992.627 TL. harcama yapılmıştır.
Bu ödenekten verilecek hibe ve desteklerin
türleri, sınırları, şartları, kapsamı, kullanımı, harcanması ve denetimine
ilişkin usul ve esasları belirlemeye Kalkınma Bakanı yetkili kılınmış
bulunmaktadır.
Daha önce de ayrıntılı
olarak belirtildiği üzere (Bkz. 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu’na ekli
“E Cetveli”nin 18. maddesinin birinci cümlesindeki ibareler ile ikinci
cümlesinin Anayasaya aykırılığı bölümü), Kalkınma Bakanlığının Devlet destek,
yardım ve teşviklerinin uygulanması ve yürütülmesine ilişkin herhangi bir yasal
görevi bulunmadığından, Kalkınma Bakanlığı bütçesine hibe ve destek amacıyla
kullandırılmak üzere “Sosyal Etkileşim Programı” kapsamında ödenek konulması,
yürürlükteki mevzuata göre Anayasal olarak mümkün değildir. Mümkün olabilmesi
için Kalkınma Bakanlığına yasayla bu yönde görevlerin verilmesi gerekir.
Anayasa’nın 7.
maddesinde, yasama yetkisinin Türk Milleti adına Türkiye Büyük Millet Meclisine
ait olduğu ve bu yetkinin devredilemeyeceği; 124. maddesinde ise Başbakanlık,
bakanlıklar ve diğer kamu tüzel kişilerinin, kendi görev alanlarını
ilgilendiren kanunların ve tüzüklerin uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara
aykırı olmamak şartıyla yönetmelik çıkarabileceği kurallarına yer verilmiştir.
Anayasa Mahkemesi’nin yerleşik
kararlarına göre, yasa koyucunun temel ilkeleri koymadan, çerçeveyi çizmeden
yürütmeye yetki vererek, sınırsız ve belirsiz bir alanı yönetimin düzenlemesine
bırakması, yasama yetkisinin devri sonucunu doğurmaktadır.
2016 Yılı Merkezi
Yönetim Bütçe Kanunu’na ekli “E Cetveli”nin 19. maddesinin ikinci cümlesiyle,
hiçbir çerçeve çizilmeksizin, esaslar belirlenmeksizin ve hiçbir sınırlamayla
bağlı olmaksızın, Kalkınma Bakanlığı bütçesinin 32.01.34.00-01.9.9.00-1-07.1
tertibinde yer alan Sosyal Etkileşim Programı ödeneğinden verilecek hibe ve
desteklerin türleri, sınırları, şartları, kapsamı, harcanması ve denetimine
ilişkin usul ve esasları belirleme yetkisinin Kalkınma Bakanına verilmesi,
yasama yetkisinin devri sonucunu doğurduğundan, iptali istenen cümle
Anayasa’nın 7. maddesine aykırıdır.
641 sayılı Kalkınma
Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin
“Düzenleme yetkisi” başlıklı 36. maddesinde, “Bakanlık; görev, yetki ve
sorumluluk alanına giren ve önceden kanunla düzenlenmiş konularda idarî
düzenlemeler yapabilir.” denilerek, Bakanlığın yapacağı idari düzenleme
yetkisi, Bakanlığın görev, yetki ve sorumluluk alanına giren ve önceden kanunla
düzenlenen konularla sınırlandırılmış; 641 sayılı KHK’de veya başka kanun ya da
KHK’lerde Kalkınma Bakanlığına, Devlet destek, yardım ve teşvikleriyle ilgili
herhangi bir görev ve yetki de verilmemiştir.
Bu itibarla Kalkınma
Bakanlığına yasalarda Devlet destek, yardım ve teşvikleriyle ilgili herhangi
bir görev ve yetki verilmemişken, Kalkınma Bakanlığı bütçesinin
32.01.34.00-01.9.9.00-1-07.1 tertibinde yer alan Sosyal Etkileşim Programı
ödeneğinden verilecek hibe ve desteklerin türleri, sınırları, şartları,
kapsamı, harcanması ve denetimine ilişkin usul ve esasları, idari düzenlemelerle
Kalkınma Bakanının düzenleyecek olması, Anayasa’nın 124. maddesine aykırıdır.
Anayasa’nın “Sayıştay”
başlıklı 160. maddesi; Sayıştay’ın, merkezî
yönetim bütçesi kapsamındaki kamu idareleri ile sosyal güvenlik kurumlarının
bütün gelir ve giderleri ile mallarını Türkiye Büyük Millet Meclisi adına
denetlemek ve sorumluların hesap ve işlemlerini kesin hükme bağlamak ve
kanunlarla verilen inceleme, denetleme ve hükme bağlama işlerini yapmakla
görevli olduğunu hükme bağlamış bulunmaktadır.
Yasalarda kendisine
herhangi bir görev ve yetki verilmemişken, iptali istenen kuralla, Kalkınma
Bakanlığı bütçesinin 32.01.34.00-01.9.9.00-1-07.1 tertibinde yer alan Sosyal
Etkileşim Programı ödeneğinden verilecek hibe ve desteklerin türleri,
sınırları, şartları, kapsamı, harcanması ve denetimine ilişkin usul ve
esasları, idari düzenlemelerle Kalkınma Bakanının düzenleyecek olması, merkezî
yönetim bütçesi kapsamındaki kamu idareleri ile sosyal güvenlik kurumlarının
bütün gelir ve giderleri ile mallarını Türkiye Büyük Millet Meclisi adına
denetlemek ve sorumluların hesap ve işlemlerini kesin hükme bağlamakla
Anayasa’nın 160. maddesi gereği görevli ve yetkili bulunan Sayıştay’ın yetki ve
görevlerini de kısıtlayıcı bir nitelik taşımakta olup söz konusu maddede yer
alan anayasal kurala aykırılık taşımaktadır.
T.B.M.M. adına merkezi
yönetim bütçesi kapsamındaki tüm kamu idareleri ile sosyal güvenlik
kurumlarının bütün gelir ve giderleri ile mallarını denetlemekle görevli
Sayıştay’ın denetim yetkisi; Anayasa’nın 161. maddesi hükmüne aykırı bir
biçimde Bütçe Kanununa ekli E cetveline ilave edilen bir hükümle kısıtlanamaz.
Özet olarak; bu
tertipteki ödenek tutarları bütçe sistemi dışına çıkarılmakta, özel usullerle
harcanmakta, denetimi konusunda da belirsizlikler bulunmaktadır. Bu durum aynı
zamanda 5018 sayılı kanunun mali saydamlık ve hesap verilebilirlik ilkeleri ile
bağdaşmamaktadır.
Sayıştay’ın Kalkınma
Bakanlığına ilişkin 2014 Denetim Raporunda bu hususa hiç değinmemiş olması da
konunun denetimsizliği konusunda dikkat çekici bulunmaktadır.
Yukarıda açıklandığı
üzere, 6682 sayılı 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu’na ekli Ekli “E
Cetveli”nin 19. maddesinin ikinci cümlesi, Anayasa’nın 7., 124., 160. ve 161.
maddelerine aykırı olduğundan iptali gerekir.
11) 6682 sayılı 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu’na Ekli
“E Cetveli”nin 20. maddesinin ikinci cümlesindeki, “… adına açılacak özel bir
hesaba …” ve “… Kalkınma Bakanı tarafından belirlenecek usul ve esaslar
çerçevesinde …” ibarelerinin Anayasaya Aykırılığı
2016 Yılı Merkezi
Yönetim Bütçe Kanunu’na ekli Ekli “E Cetveli”nin 20. maddesinde, “Kalkınma
Bakanlığı bütçesinin 32.01.33.00-01.6.0.00-1-07.1 tertibinde yer alan ödenek,
Sosyal Destek Programı (SODES) kapsamında öncelikle Güneydoğu Anadolu Projesi
(GAP) ve Doğu Anadolu Projesi (DAP) kapsamındaki iller olmak üzere Kalkınma
Bakanlığı tarafından oluşturulacak usul ve esaslar çerçevesinde belirlenecek
illerde istihdamın artırılması, sosyal içermenin, spor, kültür ve sanatın
geliştirilmesi, SODES programının yürütülmesine yönelik kurumsal kapasitenin
geliştirilmesi ile SODES’in değerlendirilmesi, izlenmesi ve tanıtımına yönelik
faaliyetler için kullandırılır. Bu kapsamda ilgili valilikler veya kalkınma
ajansları tarafından belirli bir program çerçevesinde Kalkınma Bakanlığına
teklif edilen ve anılan Bakanlık tarafından uygun bulunan projelerin bedelleri,
münhasıran proje ile ilgili harcamalarda kullanılmak üzere söz konusu ödenekten
ilgili valilik veya kalkınma ajansı adına açılacak özel bir hesaba aktarılır ve
proje amaçlarına uygun olarak kamu kurum ve kuruluşları, il özel idareleri,
belediyeler, mahalli idare birlikleri, meslek odaları, üniversiteler ve sivil
toplum kuruluşlarına Kalkınma Bakanı tarafından belirlenecek usul ve esaslar
çerçevesinde ilgili valilik veya kalkınma ajansı tarafından kullandırılır.”
denilmektedir.
Daha önce de ayrıntılı
olarak belirtildiği üzere (Bkz. 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu’na ekli
“E Cetveli”nin 18. maddesinin birinci cümlesindeki ibare ile ikinci cümlesinin
Anayasaya aykırılığı bölümü), Kalkınma Bakanlığının Devlet destek, yardım ve
teşviklerinin uygulanması ve yürütülmesine ilişkin herhangi bir yasal görevi
bulunmadığından, Kalkınma Bakanlığı bütçesine istihdamın artırılması, sosyal
içermenin, spor, kültür ve sanatın geliştirilmesi, SODES programının
yürütülmesine yönelik kurumsal kapasitenin geliştirilmesi ile SODES’in
değerlendirilmesi, izlenmesi ve tanıtımına yönelik faaliyetler için
kullandırılmak üzere Sosyal Destek Programı (SODES) kapsamında ödenek konulması,
yürürlükteki mevzuata göre Anayasal olarak mümkün değildir. Mümkün olabilmesi
için Kalkınma Bakanlığına Anayasa’nın 88. ve 89. maddelerinde belirlenen
süreçlerde yasalaşmış herhangi bir yasayla bu yönde görevlerin verilmesi
gerekir.
Anayasa’nın 161. maddesinin
ikinci fıkrasının bütçenin hazırlanması, uygulanması ve kontrolüne ilişkin
göndermede bulunduğu kanun, 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol
Kanunu’dur. 5018 sayılı Kanunda bütçenin hazırlanması, uygulanması ve
kontrolüne ilişkin kurallar düzenlenerek sistemleştirilmiş; 13. maddesinin
birinci fıkrasının (m) bendinde, “Kamu idarelerinin tüm gelir ve giderleri
bütçelerinde gösterilir.” denilerek bütçe kaynaklarının bütçeden harcanması
öngörülmüş ve bütçe dışı her türlü “özel hesap” uygulamasına son verilmiştir.
Ayrıca söz konusu
maddenin dördüncü fıkrasında; “Bütçe kanununa bütçe ile ilgili hükümler dışında
hiçbir hüküm konulamaz” kuralı yer almaktadır.
Anayasanın 161’nci maddesi hükmüne aykırı
olarak 2016 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısına ekli E- Cetveline
konulan söz konusu hükümle; Kalkınma Bakanlığı bütçesinin
32.01.33.00-01.6.0.00-1-07.1 tertibinde yer alan ödenek, Sosyal Destek Programı
(SODES) kapsamında öncelikle Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP) ve Doğu Anadolu
Projesi (DAP) kapsamındaki iller olmak üzere Kalkınma Bakanlığı tarafından
oluşturulacak usul ve esaslar çerçevesinde belirlenecek illerde istihdamın
artırılması, sosyal içermenin, spor, kültür ve sanatın geliştirilmesi, SODES
programının yürütülmesine yönelik kurumsal kapasitenin geliştirilmesi ile
SODES’in değerlendirilmesi, izlenmesi ve tanıtımına yönelik faaliyetler için
kullandırılacaktır.
Bu tertipteki ödenek miktarı 2016 Bütçe
teklifinde toplam olarak 246.706.000 TL. dir. 2015 yılında söz konusu tertipten
72.579.315 TL. harcama yapılmıştır.
Adına “özel hesap”
açılacak ilgili valilik ile proje ödeneğinin kullandırılacağı kamu kurum ve
kuruluşları, il özel idareleri, belediyeler, mahalli idare birlikleri ve
üniversiteler 5018 sayılı Kanun yanında mali mevzuata ilişkin diğer kamu hukuku
kurallarına tabidirler; kalkınma ajansları ile meslek odaları ise 5018, 2886 ve
4734 sayılı Kanunlara tabi olmamakla birlikte; kalkınma ajanslarının kuruluşu,
statüsü, görev ve yetkileriyle çalışma esas ve usulleri, gelirleri, giderleri,
bütçesi, bütçesinin kabulü ve denetimi 25.1.2006 tarihli ve 5449 sayılı
Kalkınma Ajanslarının Kuruluşu, Koordinasyonu ve Görevleri Hakkında Kanun’da,
meslek odalarının ise kuruluş kanunlarında (Bkz. (1) nolu dipnot)
düzenlenmiştir.
“Özel hesap”
uygulamasının aktarılan ödeneklerin takibine ve aktarma amacına uygun
kullanılmasını sağlamaya yönelik olduğu ileri sürülebilir ise de iptali istenen
kamu idareleri açısından aktarılan ödeneklerin takibi ve amacına uygun
kullanımının kontrolünün “bütçede açılacak bir tertibe gelir ve şart kılındığı
amaca harcanmak üzere açılacak bir tertibe ödenek kaydedilmesi” suretiyle de
mümkün olması ve 5018 sayılı Kanuna tabi olan “valilikler” için yasal olanın da
bu usul olması (md. 40/3) ile kalkınma ajanslarına aktarmanın da 5449 sayılı
Kanunun 23. maddesinin üçüncü fıkrasına göre yapılmasının mümkün olması
karşısında, özel hesap uygulamasının başka amaçlara hizmet ettiği sonucu ortaya
çıkmaktadır.
Kalkınma Bakanlığı bütçesinin
32.01.33.00-01.6.0.00-1-07.1 tertibinde yer alan “Sosyal Destek Programı
(SODES)” kapsamındaki ödeneğin, 5018, 2886 ve 4734 sayılı kanunlar gibi kamu
hukukuna tabi olan valilikler ile 5449 sayılı Kanuna tabi kalkınma ajanslarına
“özel hesap” aracılığıyla kullandırılacak olması, iptali istenen “… adına
açılacak özel bir hesaba …” ibaresinin; valilikler tarafından özel hesaptan
yapılacak harcamaların temel mali mevzuat hükümlerine tabi olmadan yapılması,
kalkınma ajansları açısından ise 5449 sayılı Kanun dışında harcanması sonucunu
doğurmakta ve böylece bütçe disiplininden
kaçmayı, harcamalarda keyfiliği teşvik etmeyi, saydamlığı ve hesap
verebilirliği önlemeyi amaçladığı ortaya çıkmaktadır.
Özel ödenek, özel gelir ve özel hesap
uygulamalarına son veren 14.7.2004 tarihli ve 5217 sayılı Özel Gelir ve Özel
Ödeneklerin Düzenlenmesi ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’un Genel Gerekçesinde,
“Devlet bütçesinin temel ilkelerinden
birisi birlik ilkesidir. Bu ilkeye göre, Devlete ait tüm gelir ve giderlerin
tek bir bütçede yer alması esastır. Böylelikle, Devlet kaynaklarının tek elde
toplanarak harcamalarda saydamlık sağlanması amaçlanmakta, bütçe disiplininden
kaçışlar ve harcamalarda keyfiyetin önlenilmesine çalışılmaktadır. Bunun
istisnasını oluşturan unsurlardan en önemlileri fon ve özel gelir-özel ödenek
uygulamalarıdır.
(…)
Fonların tasfiyesi sonrasında başlayan özel
gelir-özel ödenek uygulamaları ile diğer mevzuat gereğince devam eden özel
gelir-özel ödenek uygulamaları sonrasında bütçelerde başlangıç ödenekleri ile
yılsonu harcamaları arasında önemli farklar doğmaktadır.
Bu çerçevede Tasarı ile yürütülmekte olan
ekonomik program gereğince özel gelir-özel ödenek uygulamalarının yeniden
gözden geçirilmesi, devamında fayda görülenlerin haricindeki uygulamaların
kaldırılarak yerine söz konusu özel gelirlerin bütçe geliri olarak kaydedilmesi
ve harcamalarının ilgili kurum bütçelerine öngörülecek ödeneklerle yapılması
imkanını sağlayacak düzenlemelerin gerçekleştirilmesi, böylece bütçe uygulamalarının
daha saydam ve açık olması amaçlanmaktadır.”
ifadeleri yer almıştır.
Anayasa’nın 2.
maddesindeki hukuk devleti, eylem ve işlemleri hukuka uygun olan, insan
haklarına dayanan, bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren, her alanda
adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren, Anayasa’ya aykırı
durum ve tutumlardan kaçınan, hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan,
Anayasa ve hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayıp yargı denetimine açık
olan devlettir. Kanunların kamu yararının sağlanması amacına yönelik olması,
genel, objektif, adil kurallar içermesi ve hakkaniyet ölçütlerini gözetmesi
hukuk devleti olmanın gereğidir. Bir kuralın kamu yararı dışında saklı bir
amacı gerçekleştirmek amacıyla konulduğu durumlarda yetki saptırması durumu ve
giderek kuralın amaç açısından sakatlığı ortaya çıkar.
Bu itibarla iptali
istenen “… adına açılacak özel bir hesaba …” ibaresi, kamu yararını
gerçekleştirmeyi değil, kamusal kaynakların bütçe dışında temel mali mevzuat
hükümleri ile kuruluş kanunlarına tabi olmadan harcanmasını öngördüğünden,
Anayasa’nın 2. maddesindeki hukuk devleti ilkesine; 5018 sayılı Kanunla
öngörülen mali sistemle bağdaşmadığı ve kamusal kaynakların bütçe dışı “özel
hesap”tan harcanmasını öngördüğü için ise Anayasa’nın 161. maddesinin ikinci
fıkrasına aykırıdır.
Anayasa’nın 7.
maddesinde, yasama yetkisinin Türk Milleti adına Türkiye Büyük Millet Meclisine
ait olduğu ve bu yetkinin devredilemeyeceği; 124. maddesinde ise Başbakanlık,
bakanlıklar ve diğer kamu tüzel kişilerinin, kendi görev alanlarını
ilgilendiren kanunların ve tüzüklerin uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara
aykırı olmamak şartıyla yönetmelik çıkarabileceği kurallarına yer verilmiştir.
Anayasa Mahkemesi’nin
yerleşik kararlarına göre, yasa koyucunun temel ilkeleri koymadan, çerçeveyi
çizmeden yürütmeye yetki vererek, sınırsız ve belirsiz bir alanı yönetimin
düzenlemesine bırakması, yasama yetkisinin devri sonucunu doğurmaktadır.
2016 Yılı Merkezi
Yönetim Bütçe Kanunu’na ekli “E Cetveli”nin 20. maddesinin ikinci cümlesinde,
hiçbir çerçeve çizilmeksizin, esaslar belirlenmeksizin ve hiçbir sınırlamayla
bağlı olmaksızın, Kalkınma Bakanlığı bütçesinin 32.01.33.00-01.6.0.00-1-07.1
tertibinde yer alan “Sosyal Destek Programı (SODES)” kapsamındaki ödeneğin hiçbir
çerçeve çizilmeksizin, esaslar belirlenmeksizin ve hiçbir sınırlamayla bağlı
olmaksızın idarelere hangi usul ve esaslar temelinde kullandırılacağını
belirleme yetkisinin Kalkınma Bakanına verilmesi, yasama yetkisinin devri
sonucunu doğurduğundan, iptali istenen ikinci cümledeki “Kalkınma Bakanı
tarafından belirlenecek usul ve esaslar çerçevesinde” ibaresi, Anayasa’nın 7.
maddesine aykırıdır.
641 sayılı Kalkınma
Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin
“Düzenleme yetkisi” başlıklı 36. maddesinde, “Bakanlık; görev, yetki ve
sorumluluk alanına giren ve önceden kanunla düzenlenmiş konularda idarî
düzenlemeler yapabilir.” denilerek, Bakanlığın yapacağı idari düzenleme
yetkisi, Bakanlığın görev, yetki ve sorumluluk alanına giren ve önceden kanunla
düzenlenen konularla sınırlandırılmış; 641 sayılı KHK’de veya başka kanun ya da
KHK’lerde Kalkınma Bakanlığına, Devlet destek, yardım ve teşvikleriyle ilgili
herhangi bir görev ve yetki de verilmemiştir.
Bu itibarla Kalkınma
Bakanlığına yasalarda Devlet destek, yardım ve teşvikleriyle ilgili herhangi
bir görev ve yetki verilmemişken, Kalkınma Bakanlığı bütçesinin
32.01.33.00-01.6.0.00-1-07.1 tertibinde yer alan “Sosyal Destek Programı
(SODES)” ödeneğinin idarelere hangi usul ve esaslar temelinde
kullandırılacağının idari düzenlemelerle Kalkınma Bakanının düzenleyecek
olması, Anayasa’nın 124. maddesine aykırıdır.
Özetle; tertipteki
ödenek tutarları bütçe sistemi dışına çıkarılarak özel hesaplara aktarılmakta,
özel usullerle harcanmakta, denetimi konusunda da belirsizlikler bulunmaktadır.
Bu durum aynı zamanda 5018 sayılı kanunun mali saydamlık ve hesap
verilebilirlik ilkeleri ile bağdaşmamakta, bir
nevi bütçe dışı fon ve örtülü ödenek uygulamasına işaret etmektedir.
Ayrıca Sayıştay’ın
Kalkınma Bakanlığına ilişkin 2014 Denetim Raporunda özel hesaplara hiç
değinmemiş olması da konunun denetimsizliği konusunda dikkat çekici
bulunmaktadır.
Yukarıda açıklandığı
üzere, 6682 sayılı 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu’na Ekli “E Cetveli”nin
20. maddesinin ikinci cümlesindeki, “… adına açılacak özel bir hesaba …” ve “…
Kalkınma Bakanı tarafından belirlenecek usul ve esaslar çerçevesinde …”
ibareleri, Anayasa’nın 2., 7.,124. ve 161. maddelerine aykırı olduğundan iptali
gerekir.
12) 6682 sayılı 2016
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu’na Ekli “E Cetveli”nin 24. maddesinin birinci
cümlesindeki “ödenekten Yüksek Planlama Kurulunca belirlenecek miktardaki”
ibaresi ile ikinci cümlesinin Anayasaya Aykırılığı
2016 Yılı Merkezi
Yönetim Bütçe Kanunu’na ekli Ekli “E Cetveli”nin 24. maddesi; “Kalkınma Bakanlığı bütçesinin 32.01.34.00-01.3.2.04-1-07.1
tertibinde yer alan ödenekten Yüksek Planlama Kurulunca belirlenecek miktardaki
kısmı hibe mahiyetinde olmak üzere, bölgesel girişim sermayesi uygulamaları
için Türkiye Kalkınma Bankası Anonim Şirketine aktarılır. Söz konusu ödeneğin
tahsisi, aktarımı, kullanımı, saklanması, izlenmesi, denetlenmesi ve gereğinde
bakiyenin geri dönüşüne dair usul ve esaslar Yüksek Planlama Kurulu tarafından
tespit olunur.”
hükmünü içermektedir.
Anayasanın 161’nci maddesi hükmüne aykırı
olarak 2016 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısına ekli E- Cetveline
konulan söz konusu hükümle; Kalkınma Bakanlığı bütçesinin
32.01.34.00-01.3.2.04-1-07.1 tertibinde yer alan ödenekten Yüksek Planlama
Kurulunca belirlenecek miktardaki kısmı hibe mahiyetinde olmak üzere, bölgesel
girişim sermayesi uygulamaları için Türkiye Kalkınma Bankası Anonim Şirketine
aktarılacaktır. Söz konusu ödeneğin tahsisi, aktarımı, kullanımı, saklanması,
izlenmesi, denetlenmesi ve gereğinde bakiyenin geri dönüşüne dair usul ve
esaslar Yüksek Planlama Kurulu tarafından tespit olunacaktır.
Bu tertipteki ödenek
miktarı 2016 Bütçe teklifinde toplam olarak 496.228.000 TL. dir. 2015 yılında
söz konusu tertipteki ödenekten 368.770.498 TL harcama yapılmıştır.
3.6.2011 tarihli ve 641
sayılı Kalkınma Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde
Kararnamede yer alan ve Yüksek Planlama Kurulunun görev ve yetkilerini
düzenleyen 22’nci maddede; Yüksek Planlama Kuruluna; Kalkınma Bakanlığı
Bütçesinde bulunan bir tertipteki ödenek tutarını, hiçbir sınırlamaya tabi
tutmadan hibe olarak dağıtılması için Kalkınma Bankası Anonim Şirketine aktarma
yapılması için karar verme yetkisinde olduğuna dair herhangi bir düzenleme
bulunmamaktadır. Bu görev bütçe kanuna eklenen bir madde veya ibare ile Yüksek
Planlama Kuruluna verilemez.
Bu bağlamda söz konusu ödenek tertibini
bütçesinde barındıran Kalkınma Bakanlığı, 5018 sayılı Kanuna ekli (I) Sayılı
Cetvelde yer alan, merkezi yönetim kapsamındaki kamu idaresidir. Bakanlığa
tahsis edilen kaynakların mali yönetim ve kontrolü 5018 sayılı Kanuna, tabidir.
Dolayısıyla bütçe ile tahsis edilen kaynakları kamu harcama hukuku içinde
kullanması ve hesabını da TBMM’ne vermesi gerekir.
2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu’na
Ekli “E Cetveli”nin 24. maddesindeki hükümle Kalkınma Bakanlığı bütçesinin
32.01.34.00-01.3.2.04-1-07.1 tertibinde yer alan ödenek Yüksek Planlama
Kurulunca belirlenecek miktardaki kısmı hibe mahiyetinde olmak üzere, bölgesel
girişim sermayesi uygulamaları için Türkiye Kalkınma Bankası Anonim Şirketine
aktarılabilecektir. Söz konusu ödeneğin tahsisi, aktarımı, kullanımı,
saklanması, izlenmesi, denetlenmesi ve gereğinde bakiyenin geri dönüşüne dair usul
ve esasları belirleme yetkisi Yüksek Planlama Kuruluna verilmektedir.
Bakanlık bütçesinin
32.01.34.00-01.3.2.04-1-07.1 tertibinde yer alan ödenek bu yöntemle kamu mali
yönetimi ve kontrol sisteminin tamamen dışına çıkarılmaktadır. Bütçe kanununa
ekli E cetveline konulan bir hükümle Yüksek Planlama Kuruluna mevcut kamu
harcama hukuku dışında söz konusu ödeneğin tahsisi, aktarımı, kullanımı,
saklanması, izlenmesi, denetlenmesi ve gereğinde bakiyenin geri dönüşüne dair
usul ve esasları belirleme yetkisi verilmektedir.
Anayasa’nın 161. maddesinin ikinci
fıkrasında, “Malî yıl başlangıcı ile merkezî yönetim bütçesinin hazırlanması,
uygulanması ve kontrolü kanunla düzenlenir.” kuralına yer verilmiş; fıkra
gerekçesinde ise “Anayasamızın 161 inci maddesinin ikinci fıkrası yeniden
düzenlenmek suretiyle, bütçenin hazırlanması, uygulanması ve kontrolüne ilişkin
süreç güçlendirilmektedir.” denilmiştir.
Ayrıca söz konusu maddenin dördüncü
fıkrasında; “Bütçe kanununa bütçe ile ilgili hükümler dışında hiçbir hüküm konulamaz”
kuralı yer almaktadır.
Anayasa’nın bütçenin hazırlanması,
uygulanması ve kontrolüne ilişkin göndermede bulunduğu kanun, 5018 sayılı Kamu
Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’dur. 5018 sayılı Kanunda bütçenin hazırlanması,
uygulanması ve kontrolüne ilişkin kurallar düzenlenerek sistemleştirilmiş; 13.
maddesinin birinci fıkrasının (m) bendinde, “Kamu idarelerinin tüm gelir ve
giderleri bütçelerinde gösterilir.” denilerek bütçe kaynaklarının bütçeden
harcanması öngörülmüş ve bütçe dışı her türlü “özel hesap” uygulamasına son
verilmiştir.
Anayasa’nın 87. maddesinde Türkiye Büyük
Millet Meclisi’nin görev ve yetkileri kanun koymak, değiştirmek ve kaldırmak
şeklinde ortaya konulduktan sonra ayrıca “bütçe ve kesin hesap kanun
tasarılarını görüşmek ve kabul etmek” denilerek yasalar ile bütçe yasaları
arasında ayrıma gidilmiştir.
Nitekim, yasaların Türkiye Büyük Millet
Meclisi’nde teklif ve görüşme usul ve esasları ile yayımlanması Anayasa’nın 88.
ve 89. maddelerinde düzenlenirken, bütçe yasalarının görüşme usul ve esasları
ise 162. maddesinde ayrıca kurallaştırılmıştır. Bu maddeyle bütçe kanun
tasarılarının görüşülmesinde ayrı bir yöntem kabul edilmiş, genel kurulda
üyelerin gider arttırıcı veya gelir azaltıcı teklifte bulunmaları yasaklanmış
ve Anayasa’nın 89. maddesiyle de Cumhurbaşkanı’na bütçe kanunlarını bir daha
görüşülmek üzere TBMM’ne geri gönderme yetkisi tanınmamıştır. Öte yandan,
Anayasa’nın 161. maddesinin dördüncü fıkrasında, bütçe kanununa bütçe ile
ilgili hükümler dışında hiçbir hüküm konulamayacağı açık bir şekilde
belirtilirken; 163. maddesinde bütçede değişiklik yapılabilmesi esasları ayrıca
düzenlenmiş, Bakanlar Kurulu’na kanun hükmünde kararname ile bütçede değişiklik
yapma yetkisi verilmemiştir.
Anayasa’nın 161. maddesinin son fıkrasındaki,
“Bütçe kanununa bütçe ile ilgili hükümler dışında hiçbir hüküm konulamaz”
kuralından, yasa konusu olabilecek bir kuralı kapsamaması koşuluyla, bütçeyi
açıklayıcı ve uygulanmasını kolaylaştırıcı nitelikte düzenlemelerin anlaşılması
gerekmektedir.
Anayasa Mahkemesi’nin yerleşik kararlarına
göre, bir yasa kuralının bütçeden gider yapmayı ya da bütçeye gelir sağlamayı
gerektirir nitelikte bulunması, mutlak biçimde “bütçe ile ilgili hükümlerden”
sayılmasına yetmemektedir. Çünkü her yasada gidere neden olabilecek değişik
türde kurallar bulunabilmektedir. Böyle kuralların bulunmasıyla örneğin, yargı,
savunma, eğitim, sağlık, tarım, ulaşım ve benzeri kamu hizmeti alanlarına
ilişkin yasaların bütçeyle ilgili hükümler içerdiği kabul edilirse, bu
konulardaki yasaların değiştirilip kaldırılması için de bütçe yasalarına
hükümler koymak yoluna gidilebilir. Oysa, bu tür yasa düzenlemeleri, bütçenin
yapılması ve uygulanması yöntemiyle ilişkisi bulunmayan, yasa koyucunun başka
amaçla ve bütçe yasalarından tümüyle değişik yöntemlerle gerçekleştirilmesi
gereken yasama işlemleridir. “Bütçe ile ilgili hüküm” sözcüklerine dayanılarak,
gider ya da gelirle ilgili bir konuyu olağan bir yasa yerine bütçe yasası ile
düzenlemek, Anayasa’nın 88. ve 89. maddelerini bu tür yasalar yönünden
uygulanamaz duruma düşürür.
Bütçe kanunlarını, diğer kanunlardan ayrı
tutan bu Anayasal kurallar karşısında, yasa ile düzenlenmesi gereken bir
konunun bütçe yasası ile düzenlenmesi veya yürürlükte bulunan herhangi bir
yasada yer alan hükmün bütçe yasaları ile değiştirilmesi, kaldırılması,
uygulanmaması veya aykırı düzenlemeler yapılması olanaksızdır.
2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu ile
Kalkınma Bakanlığı bütçesinin 32.01.34.00-01.3.2.04-1-07.1 tertibine konulan
ödeneğin teknik anlamda bütçe ile ilgili olduğu ileri sürülebilir ise de hukuki
olarak bütçe ile ilgili olduğundan söz edebilmek için ödenek koyma işleminin
dayanağını yürürlükteki yasalardan alması ve yürürlükteki yasalara uygun olması
gerekmektedir. Kaldı ki, ödeneğin kullanımına ilişkin olarak “E Cetveli”nin
24. maddesinde yer verilen iptali istenen hükmün, 3.6.2011 tarihli ve 641 sayılı Kalkınma Bakanlığının
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Yüksek Planlama
Kurulunun görev ve yetkilerini düzenleyen 22. maddesi ve 5018 sayılı Kanun
hükümleri ile bağdaşmadığı her türlü tartışmanın dışındadır.
Bu itibarla, 641 sayılı K:H.K.’nin 22.
maddesi hükmü ile 5018 sayılı Kanunun ilgili maddeleri, yasaların Türkiye
Büyük Millet Meclisi’nde teklif ve görüşme usul ve esasları ile yayımlanmasına
ilişkin Anayasa’nın 88 ve 89. maddelerinde belirlenen yasama süreçlerinde
değiştirilmeden, Anayasanın 162. maddesine göre görüşülen bütçe kanununa tahsis
edilen ödeneklerin Kalkınma Bankası Anonim Şirketi nezdinde açılacak özel
hesaba aktarılmasına yönelik olarak Bütçe Kanununa ekli E Cetveline hüküm
konulması, Anayasa’nın 87., 88., 89. ve 161. maddelerindeki kurallarla
bağdaşmaz.
Anayasa’nın 7. maddesinde, yasama
yetkisinin Türk Milleti adına Türkiye Büyük Millet Meclisine ait olduğu ve bu
yetkinin devredilemeyeceği; 124. maddesinde ise Başbakanlık, bakanlıklar ve
diğer kamu tüzel kişilerinin, kendi görev alanlarını ilgilendiren kanunların ve
tüzüklerin uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak şartıyla yönetmelik
çıkarabileceği kurallarına yer verilmiştir.
Anayasa Mahkemesi’nin yerleşik kararlarına
göre, yasa koyucunun temel ilkeleri koymadan, çerçeveyi çizmeden yürütmeye
yetki vererek, sınırsız ve belirsiz bir alanı yönetimin düzenlemesine
bırakması, yasama yetkisinin devri sonucunu doğurmaktadır.
2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu’na
ekli “E Cetveli”nin 24. maddesinin ikinci cümlesiyle, hiçbir çerçeve
çizilmeksizin, esaslar belirlenmeksizin ve hiçbir sınırlamayla bağlı
olmaksızın, Kalkınma Bakanlığı bütçesinin 32.01.34.00-01.3.2.04-1-07.1
tertibine konulan ve Yüksek Planlama Kurulunca belirlenecek miktardaki kısmı
hibe mahiyetinde olmak üzere, bölgesel girişim sermayesi uygulamaları için
Türkiye Kalkınma Bankası Anonim Şirketine aktarılacak ödeneğin; tahsisi,
aktarımı, kullanımı, saklanması, izlenmesi, denetlenmesi ve gereğinde bakiyenin
geri dönüşüne dair usul ve esasların belirleme yetkisinin Yüksek Planlama
Kuruluna bırakılması, yasama yetkisinin devri sonucunu doğurduğundan, iptali
istenen cümle Anayasa’nın 7. maddesine aykırıdır.
641 sayılı Kalkınma Bakanlığının Kuruluş ve
Görevleri Hakkında Kanun veya başka kanun ya da KHK’lerde, Yüksek Planlama
Kuruluna Kalkınma Bakanlığı bütçesinin yukarıda belirtilen tertibine yıllık
bütçe kanunları ile verilen ödeneği tefrik ederek bir kısmı hibe mahiyetinde
olmak üzere Kalkınma Bankası Anonim Şirketi aktarılarak harcanması ve bu
ödeneğin tahsisi, aktarımı, kullanımı, saklanması, izlenmesi, denetlenmesi ve
gereğinde bakiyenin geri dönüşüne dair usul ve esaslarını belirleme yetkisine
ilişkin herhangi bir görev ve yetki de verilmemiştir.
Bu itibarla Yüksek Planlama Kuruluna
herhangi bir yasa ile bütçe ödeneklerinden kendisi tarafından belirlenecek
miktardaki kısmı hibe mahiyetinde olmak üzere, bölgesel girişim sermayesi
uygulamaları için Kalkınma Bankası Anonim Şirketine aktarma ve bu ödeneğin
tahsisi, aktarımı, kullanımı, saklanması, izlenmesi, denetlenmesi ve gereğinde
bakiyenin geri dönüşüne dair usul ve esaslarını belirleme yetkisi gibi herhangi
bir görev ve yetki verilmemişken, Kalkınma Bakanlığı bütçesinin
32.01.34.00-01.3.2.04-1-07.1 tertibine konulan
ve Kalkınma Bankası Anonim Şirketine aktarılan miktarın tahsisi, aktarımı,
kullanımı, saklanması, izlenmesi, denetlenmesi ve gereğinde bakiyenin geri dönüşüne
dair usul ve esaslarını belirleme yetkisinin Yüksek Planlama Kuruluna verilmesi
yönündeki düzenleme, aynı zamanda Anayasa’nın 124. maddesine aykırıdır.
Anayasa’nın “Sayıştay”
başlıklı 160. maddesi; Sayıştay’ın, merkezî
yönetim bütçesi kapsamındaki kamu idareleri ile sosyal güvenlik kurumlarının
bütün gelir ve giderleri ile mallarını Türkiye Büyük Millet Meclisi adına
denetlemek ve sorumluların hesap ve işlemlerini kesin hükme bağlamak ve
kanunlarla verilen inceleme, denetleme ve hükme bağlama işlerini yapmakla
görevli olduğunu hükme bağlamış bulunmaktadır.
Yasalarda kendisine
herhangi bir görev ve yetki verilmemişken, iptali istenen kuralla, Kalkınma
Bakanlığı bütçesinin 32.01.34.00-01.3.2.04-1-07.1 tertibinde yer alan ödenekten
Yüksek Planlama Kurulunca belirlenecek miktardaki kısmı hibe mahiyetinde olmak
üzere, bölgesel girişim sermayesi uygulamaları için Türkiye Kalkınma Bankası
Anonim Şirketine aktarılacak miktarın tahsisi, aktarımı, kullanımı, saklanması,
izlenmesi, denetlenmesi ve gereğinde bakiyenin geri dönüşüne dair usul ve
esasları idari düzenlemelerle Yüksek Planlama Kurulunun düzenleyecek olması, merkezî
yönetim bütçesi kapsamındaki kamu idareleri ile sosyal güvenlik kurumlarının
bütün gelir ve giderleri ile mallarını Türkiye Büyük Millet Meclisi adına
denetlemek ve sorumluların hesap ve işlemlerini kesin hükme bağlamakla
Anayasa’nın 160. maddesi gereği görevli ve yetkili bulunan Sayıştay’ın yetki ve
görevlerini de kısıtlayıcı bir nitelik taşımakta olup söz konusu maddede yer
alan anayasal kurala aykırılık taşımaktadır.
T.B.M.M. adına merkezi
yönetim bütçesi kapsamındaki tüm kamu idareleri ile sosyal güvenlik
kurumlarının bütün gelir ve giderleri ile mallarını denetlemekle görevli
Sayıştay’ın denetim yetkisi; Anayasa’nın 161. maddesi hükmüne aykırı bir
biçimde Bütçe Kanununa ekli E cetveline ilave edilen bir hükümle kısıtlanamaz.
Özet olarak; bu tertiplerdeki ödenek
tutarları bütçe sistemi dışına çıkarılarak özel hesaplara aktarılmakta, özel
usullerle harcanmakta, denetimi konusunda da belirsizlikler bulunmaktadır. Bu
durum aynı zamanda 5018 sayılı kanunun mali saydamlık ve hesap verilebilirlik
ilkeleri ile bağdaşmamakta, bir nevi bütçe dışı fon ve örtülü ödenek
uygulamasına işaret etmektedir.
Yukarıda açıklandığı üzere, 2016 Yılı Merkezi
Yönetim Bütçe Kanunu’na Ekli “E Cetveli”nin 24. maddesinin birinci cümlesindeki
“ödenekten Yüksek Planlama Kurulunca belirlenecek miktardaki” ibaresi ile
ikinci cümlesinin maddesi, Anayasanın 7., 87., 88., 89., 124., 160 ve 161.
maddelerine aykırı olduğundan iptali gerekir.
13) 6682 sayılı 2016
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu’na Ekli “E Cetveli”nin 27. maddesinin birinci
cümlesindeki “…açılacak özel hesaba aktarılarak …” ibaresi ile ikinci
cümlesinin ve üçüncü cümlesinin Anayasaya Aykırılığı
2016 Yılı Merkezi
Yönetim Bütçe Kanunu’na ekli Ekli “E Cetveli”nin 27. maddesi:
“Türkiye Cumhuriyeti
Cumhurbaşkanının daimi Başkanlığını deruhte ettiği İSEDAK çerçevesinde yapılan
çok taraflı uluslararası toplantıların giderlerinin karşılanması için Kalkınma
Bakanlığı bütçesinin 32.01.35.00-01.3.2.00-1-07.1 tertipte yer alan ödenek
Bakanlık bütçesine gider kaydedilmek suretiyle açılacak özel hesaba aktarılarak
kullanılır. Söz konusu özel hesaptan yapılan harcamalar 4734 sayılı Kanun ile
5018 sayılı Kanuna tabi değildir. Bu ödenekte yer alan tutarların harcanması,
muhasebeleştirilmesi, denetlenmesi ve alımlara ilişkin usul ve esaslar Kalkınma
Bakanlığınca belirlenir.”
hükmünü içermektedir.
Söz konusu bütçe
tertibine 2016 bütçesinde 5.000.000 TL. başlangıç ödeneği konulmuştur.
Anayasanın 161’nci
maddesi hükmüne aykırı olarak 2016 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunun E-
Cetveline konulan söz konusu hükümle, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanının
daimi Başkanlığını deruhte ettiği İSEDAK çerçevesinde yapılan çok taraflı
uluslararası toplantıların giderlerinin karşılanması amacıyla Kalkınma
Bakanlığı bütçesinin 32.01.35.00-01.3.2.00-1-07.1 tertibine konulan ödeneğin
Bakanlık bütçesine gider yazılmak suretiyle özel hesaba aktarılarak
kullanılacağı; hesaptan yapılacak ödemelerin 5018 ve 4734 sayılı Kanunlara tabi
olmayacağı; bu özel hesaptan yapılacak ödemelerin harcanması,
muhasebeleştirilmesi, denetlenmesine ve alımlara ilişkin usul ve esasların
Kalkınma Bakanlığınca belirleneceği hüküm altına alınmıştır.
Başka bir deyimle özel hesaba aktarılan ve
kullanılan tutarların harcanması, muhasebeleştirilmesi ve denetlenmesine
ilişkin usul ve esaslarda mevcut bütçeleme, kamu mali yönetim ve denetim
sisteminin dışına çıkılmakta, yeni bir harcama hukuku yaratılmaktadır.
Özel ödenek, özel gelir ve özel hesap
uygulamalarına son veren 14.7.2004 tarihli ve 5217 sayılı Özel Gelir ve Özel
Ödeneklerin Düzenlenmesi ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’un Genel Gerekçesinde,
“Devlet bütçesinin temel ilkelerinden
birisi birlik ilkesidir. Bu ilkeye göre, Devlete ait tüm gelir ve giderlerin
tek bir bütçede yer alması esastır. Böylelikle, Devlet kaynaklarının tek elde
toplanarak harcamalarda saydamlık sağlanması amaçlanmakta, bütçe disiplininden
kaçışlar ve harcamalarda keyfiyetin önlenilmesine çalışılmaktadır. Bunun
istisnasını oluşturan unsurlardan en önemlileri fon ve özel gelir-özel ödenek
uygulamalarıdır.
(…)
Fonların tasfiyesi sonrasında başlayan özel
gelir-özel ödenek uygulamaları ile diğer mevzuat gereğince devam eden özel
gelir-özel ödenek uygulamaları sonrasında bütçelerde başlangıç ödenekleri ile
yılsonu harcamaları arasında önemli farklar doğmaktadır.
Bu çerçevede Tasarı ile yürütülmekte olan
ekonomik program gereğince özel gelir-özel ödenek uygulamalarının yeniden
gözden geçirilmesi, devamında fayda görülenlerin haricindeki uygulamaların
kaldırılarak yerine söz konusu özel gelirlerin bütçe geliri olarak kaydedilmesi
ve harcamalarının ilgili kurum bütçelerine öngörülecek ödeneklerle yapılması
imkanını sağlayacak düzenlemelerin gerçekleştirilmesi, böylece bütçe
uygulamalarının daha saydam ve açık olması amaçlanmaktadır.”
ifadeleri yer almıştır.
Mevcut 5018 sayılı Kamu
Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile çerçevesi çizilen bütçe uygulamasında bu
tür harcamaların Kalkınma Bakanlığı bütçesinden karşılanacak kısmı varsa,
ilgili tertibe gerekli ödenek konularak bütçe ilkeleri ve genel hükümlere göre
giderler tahakkuk ettikçe ilgili hesaplara aktarılma yapılmak suretiyle ödenmesi
mümkün görülmektedir.
3.6.2011 tarihli ve 641
sayılı Kalkınma Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde
Kararnamenin 2. maddesinde Kalkınma Bakanlığının görevleri ayrıntılı bir
şekilde belirtilmiştir.
Anılan kanunun hiçbir maddesinde Kalkınma
Bakanlığına ödeneklerini özel hesaba aktarma yaparak özel hesaptan 5018 sayılı
Kanun ile 4734 sayılı Kanun hükümlerine tabi olmaksızın harcayabileceğine
yönelik herhangi bir düzenlemeye yer verilmemiştir.
Bu bağlamda Kalkınma Bakanlığı, 5018 sayılı
Kanuna ekli (I) Sayılı Cetvelde yer alan, merkezi yönetim kapsamındaki kamu
idaresidir. Kuruma tahsis edilen kaynakların mali yönetim ve kontrolü 5018
sayılı Kanuna, mal ve hizmet alımları ile yapım işleri ise 4734 sayılı Kanuna
tabidir. Dolayısıyla bütçe ile tahsis edilen kaynakları kamu harcama hukuku
içinde kullanması ve hesabını da TBMM’ne vermesi gerekir.
2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu’na
Ekli “E Cetveli”nin 27. maddesindeki hüküm ile Bakanlık bütçesinin
32.01.35.00-01.3.2.00-1-07.1 tertibinde tahsis edilen ödenek bütçeye gider
banka hesabına alacak kaydedilerek kamu mali yönetimi ve kontrol sisteminin
tamamen dışına çıkarılmakta ve ilgili bakana mevcut kamu harcama hukuku dışında
özel hesaba aktarılan tutarların harcanması, muhasebeleştirilmesi ve
denetlenmesine ilişkin usul ve esasları belirleme yetkisi verilmektedir.
Anayasa’nın 161. maddesinin ikinci
fıkrasında, “Malî yıl başlangıcı ile merkezî yönetim bütçesinin hazırlanması,
uygulanması ve kontrolü kanunla düzenlenir.” kuralına yer verilmiş; fıkra
gerekçesinde ise “Anayasamızın 161 inci maddesinin ikinci fıkrası yeniden
düzenlenmek suretiyle, bütçenin hazırlanması, uygulanması ve kontrolüne ilişkin
süreç güçlendirilmektedir.” denilmiştir.
Ayrıca söz konusu maddenin dördüncü fıkrasında;
“Bütçe kanununa bütçe ile ilgili hükümler dışında hiçbir hüküm konulamaz”
kuralı yer almaktadır.
Anayasa’nın bütçenin hazırlanması,
uygulanması ve kontrolüne ilişkin göndermede bulunduğu kanun, 5018 sayılı Kamu
Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’dur. 5018 sayılı Kanunda bütçenin hazırlanması,
uygulanması ve kontrolüne ilişkin kurallar düzenlenerek sistemleştirilmiş; 13.
maddesinin birinci fıkrasının (m) bendinde, “Kamu idarelerinin tüm gelir ve
giderleri bütçelerinde gösterilir.” denilerek bütçe kaynaklarının bütçeden
harcanması öngörülmüş ve bütçe dışı her türlü “özel hesap” uygulamasına son
verilmiştir.
Anayasa’nın 87. maddesinde Türkiye Büyük
Millet Meclisi’nin görev ve yetkileri kanun koymak, değiştirmek ve kaldırmak
şeklinde ortaya konulduktan sonra ayrıca “bütçe ve kesin hesap kanun
tasarılarını görüşmek ve kabul etmek” denilerek yasalar ile bütçe yasaları
arasında ayrıma gidilmiştir.
Nitekim, yasaların Türkiye Büyük Millet
Meclisi’nde teklif ve görüşme usul ve esasları ile yayımlanması Anayasa’nın 88.
ve 89. maddelerinde düzenlenirken, bütçe yasalarının görüşme usul ve esasları
ise 162. maddesinde ayrıca kurallaştırılmıştır. Bu maddeyle bütçe kanun
tasarılarının görüşülmesinde ayrı bir yöntem kabul edilmiş, genel kurulda
üyelerin gider arttırıcı veya gelir azaltıcı teklifte bulunmaları yasaklanmış
ve Anayasa’nın 89. maddesiyle de Cumhurbaşkanı’na bütçe kanunlarını bir daha
görüşülmek üzere TBMM’ne geri gönderme yetkisi tanınmamıştır. Öte yandan,
Anayasa’nın 161. maddesinin dördüncü fıkrasında, bütçe kanununa bütçe ile
ilgili hükümler dışında hiçbir hüküm konulamayacağı açık bir şekilde
belirtilirken; 163. maddesinde bütçede değişiklik yapılabilmesi esasları ayrıca
düzenlenmiş, Bakanlar Kurulu’na kanun hükmünde kararname ile bütçede değişiklik
yapma yetkisi verilmemiştir.
Anayasa’nın 161. maddesinin son
fıkrasındaki, “Bütçe kanununa bütçe ile ilgili hükümler dışında hiçbir hüküm
konulamaz” kuralından, yasa konusu olabilecek bir kuralı kapsamaması koşuluyla,
bütçeyi açıklayıcı ve uygulanmasını kolaylaştırıcı nitelikte düzenlemelerin
anlaşılması gerekmektedir.
Anayasa Mahkemesi’nin yerleşik kararlarına
göre, bir yasa kuralının bütçeden gider yapmayı ya da bütçeye gelir sağlamayı
gerektirir nitelikte bulunması, mutlak biçimde “bütçe ile ilgili hükümlerden”
sayılmasına yetmemektedir. Çünkü her yasada gidere neden olabilecek değişik
türde kurallar bulunabilmektedir. Böyle kuralların bulunmasıyla örneğin, yargı,
savunma, eğitim, sağlık, tarım, ulaşım ve benzeri kamu hizmeti alanlarına
ilişkin yasaların bütçeyle ilgili hükümler içerdiği kabul edilirse, bu
konulardaki yasaların değiştirilip kaldırılması için de bütçe yasalarına
hükümler koymak yoluna gidilebilir. Oysa, bu tür yasa düzenlemeleri, bütçenin
yapılması ve uygulanması yöntemiyle ilişkisi bulunmayan, yasa koyucunun başka
amaçla ve bütçe yasalarından tümüyle değişik yöntemlerle gerçekleştirilmesi
gereken yasama işlemleridir. “Bütçe ile ilgili hüküm” sözcüklerine dayanılarak,
gider ya da gelirle ilgili bir konuyu olağan bir yasa yerine bütçe yasası ile
düzenlemek, Anayasa’nın 88. ve 89. maddelerini bu tür yasalar yönünden
uygulanamaz duruma düşürür.
Bütçe kanunlarını, diğer kanunlardan ayrı
tutan bu Anayasal kurallar karşısında, yasa ile düzenlenmesi gereken bir
konunun bütçe yasası ile düzenlenmesi veya yürürlükte bulunan herhangi bir
yasada yer alan hükmün bütçe yasaları ile değiştirilmesi, kaldırılması,
uygulanmaması veya aykırı düzenlemeler yapılması olanaksızdır.
2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu ile
Kalkınma Bakanlığı bütçesinin 32.01.35.00-01.3.2.00-1-07.1 tertibine konulan
ödeneğin teknik anlamda bütçe ile ilgili olduğu ileri sürülebilir ise de hukuki
olarak bütçe ile ilgili olduğundan söz edebilmek için ödenek koyma ve bu
ödenekleri özel hesaba aktarma işleminin dayanağını yürürlükteki yasalardan
alması ve yürürlükteki yasalara uygun olması gerekmektedir. Kaldı ki, ödeneğin
kullanımına ilişkin olarak “E Cetveli”nin 27. maddesinde yer verilen iptali
istenen hükmün, 641 sayılı KHK ile 5018 sayılı ve 4734 sayılı Kanunlarla bağdaşmadığı
her türlü tartışmanın dışındadır.
Bu itibarla, 641 sayılı KHK ile 5018 sayılı
Kanun ve 4734 sayılı Kanunun ilgili maddeleri, yasaların Türkiye Büyük Millet
Meclisi’nde teklif ve görüşme usul ve esasları ile yayımlanmasına ilişkin
Anayasa’nın 88 ve 89. maddelerinde belirlenen yasama süreçlerinde
değiştirilmeden, Anayasanın 162. maddesine göre görüşülen bütçe kanununa tahsis
edilen ödeneklerin özel hesaba aktarılmasına ve özel hesaptan yapılacak
harcamaların 5018 sayılı Kanun ile 4734 sayılı Kanuna tabi olmadan yapılmasına
yönelik hüküm konulması, Anayasa’nın 87., 88., 89. ve 161. maddelerindeki
kurallarla bağdaşmaz.
Anayasa’nın 7. maddesinde, yasama
yetkisinin Türk Milleti adına Türkiye Büyük Millet Meclisine ait olduğu ve bu
yetkinin devredilemeyeceği; 124. maddesinde ise Başbakanlık, bakanlıklar ve
diğer kamu tüzel kişilerinin, kendi görev alanlarını ilgilendiren kanunların ve
tüzüklerin uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak şartıyla
yönetmelik çıkarabileceği kurallarına yer verilmiştir.
Anayasa Mahkemesi’nin yerleşik kararlarına
göre, yasa koyucunun temel ilkeleri koymadan, çerçeveyi çizmeden yürütmeye
yetki vererek, sınırsız ve belirsiz bir alanı yönetimin düzenlemesine
bırakması, yasama yetkisinin devri sonucunu doğurmaktadır.
2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu’na
ekli “E Cetveli”nin 27. maddesinin üçüncü cümlesiyle, hiçbir çerçeve
çizilmeksizin, esaslar belirlenmeksizin ve hiçbir sınırlamayla bağlı
olmaksızın, Kalkınma Bakanlığı bütçesinin 32.01.35.00-01.3.2.00-1-07.1
tertibine konulan ve özel hesaba aktarılan tutarların harcanması,
muhasebeleştirilmesi, denetlenmesi ve alımlara ilişkin usul ve esasları
belirleme yetkisinin Kalkınma Bakanlığına verilmesi, yasama yetkisinin devri
sonucunu doğurduğundan, iptali istenen cümle Anayasa’nın 7. maddesine
aykırıdır.
641 sayılı Kalkınma Bakanlığının Kuruluş ve
Görevleri Hakkında Kanun veya başka kanun ya da KHK’lerde Kalkınma Bakanına;
Kalkınma Bakanlığı bütçesinin yukarıda belirtilen tertibine yıllık bütçe
kanunları ile verilen ödeneği Bakanlık bütçesine gider kaydedilmek suretiyle
açılacak özel hesaba aktarılarak 4734 sayılı Kanun ile 5018 sayılı Kanuna tabi
olmadan harcanması ve bu ödenekte yer alan tutarların harcanması,
muhasebeleştirilmesi, denetlenmesi ve alımlara ilişkin usul ve esasları
belirlemeye ilişkin herhangi bir görev ve yetki de verilmemiştir.
Bu itibarla Kalkınma Bakanlığına bütçe
ödeneklerini özel hesaba aktarma ve özel hesaba aktarılan tutarların 4734 ve
5018 sayılı Kanunlara tabi olmadan harcanması ve bu harcamaların
muhasebeleştirilmesi, denetlenmesi ve alımlara ilişkin usul ve esasları
belirleme gibi herhangi bir görev ve yetki verilmemişken, Kalkınma Bakanlığı
bütçesinin 32.01.35.00-01.3.2.00-1-07.1 tertibine konulan ve özel hesaba
aktarılan 4734 ve 5018 sayılı kanun hükümlerine tabi olmadan harcanan
tutarların harcanmasına, muhasebeleştirilmesine, denetlenmesine ve alımlara
ilişkin usul ve esasları belirleme yetkisinin Kalkınma Bakanlığına verilmesi
yönündeki düzenleme, aynı zamanda Anayasa’nın 124. maddesine aykırıdır.
Kalkınma Bakanlığı bütçesinin
32.01.35.00-01.3.2.00-1-07.1 tertibine konulan ve özel hesaba aktarılarak 4734 ve 5018 sayılı kanun hükümlerine tabi
olmadan yapılan harcamaların; harcanması, muhasebeleştirilmesi, denetlenmesine
ve alımlara ilişkin usul ve esasların Kalkınma Bakanlığınca belirlenir.” hükmü
bir nevi bakanlık bütçesi içerisinde “örtülü ödenek” oluşturması anlamına da
gelmektedir. Harcamanın denetimi ile ilgili esasların bizzat harcamayı yapan
Kalkınma Bakanlığı tarafından belirlenmesi de ısrarla mevcut mali yönetim ve
denetim sisteminin dışına çıkma istemindeki kararlılığı yansıtmaktadır.
Anayasa’nın Sayıştay
başlıklı 160. maddesi; Sayıştay’ın, merkezî
yönetim bütçesi kapsamındaki kamu idareleri ile sosyal güvenlik kurumlarının
bütün gelir ve giderleri ile mallarını Türkiye Büyük Millet Meclisi adına
denetlemek ve sorumluların hesap ve işlemlerini kesin hükme bağlamak ve
kanunlarla verilen inceleme, denetleme ve hükme bağlama işlerini yapmakla
görevli olduğunu hükme bağlamış bulunmaktadır.
Kalkınma Bakanlığı
bütçesinde Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanının daimi Başkanlığını deruhte
ettiği İSEDAK çerçevesinde yapılan çok taraflı uluslararası toplantıların
giderlerinin karşılanması için 32.01.35.00-01.3.2.00-1-07.1 tertibine konulan
ödeneğin Kurum bütçesine gider kaydedilip ve özel hesaba aktarılarak 4734 ve
5018 sayılı kanun hükümlerine tabi olmadan harcanan tutarların harcanması,
muhasebeleştirilmesi, denetlenmesi ve alımlara ilişkin usul ve esasların
Kalkınma Bakanlığınca belirlenecek olması; merkezî
yönetim bütçesi kapsamındaki kamu idareleri ile sosyal güvenlik kurumlarının
bütün gelir ve giderleri ile mallarını Türkiye Büyük Millet Meclisi adına
denetlemek ve sorumluların hesap ve işlemlerini kesin hükme bağlamakla Anayasa’nın
160. maddesi gereği görevli ve yetkili bulunan Sayıştay’ın yetki ve görevlerini
de kısıtlayıcı bir nitelik taşımakta olup söz konusu maddede yer alan anayasal
kurala aykırılık taşımaktadır.
T.B.M.M. adına merkezi
yönetim bütçesi kapsamındaki tüm kamu idareleri ile sosyal güvenlik
kurumlarının bütün gelir ve giderleri ile mallarını denetlemekle görevli
Sayıştay’ın yetkisi; Anayasa’nın 161. Maddesi hükmüne aykırı bir biçimde Bütçe
Kanununa ekli E cetveline ilave edilen bir hükümle kısıtlanamaz.
Özet olarak; bu
tertipteki ödenek tutarları bütçe sistemi dışına çıkarılarak özel hesaplara
aktarılmakta, özel usullerle harcanmakta, denetimi konusunda da belirsizlikler
bulunmaktadır. Bu durum aynı zamanda 5018 sayılı kanunun mali saydamlık ve
hesap verilebilirlik ilkeleri ile bağdaşmamaktadır..
Yukarıda açıklandığı üzere, 2016 Yılı
Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu’na Ekli “E Cetveli”nin 27. maddesi, Anayasanın 7.,
87., 88., 89., 124., 160. ve 161. maddelerine aykırı olduğundan iptali gerekir.
14) 6682 sayılı 2016
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu’na Ekli “E Cetveli”nin 28. maddesinin ikinci
cümlesinin Anayasaya Aykırılığı
2016 Yılı Merkezi
Yönetim Bütçe Kanunu’na Ekli “E Cetveli”nin 28. maddesi şöyledir:
“Kalkınma Bakanlığı
bütçesinin 32.01.33.00-01.4.9.00-1-06.2 tertibinde yer alan ödeneği bölgesel
eylem planları ve programları ve Öncelikli Dönüşüm Programları eylem planları
kapsamındaki işler ile araştırma alt yapı projeleri ve Yükseköğretim
kurumlarının muhtelif yatırım projeleri için kullandırmaya Kalkınma Bakanı
yetkilidir. Bu tertipte yer alan ödenekten Kalkınma Bakanlığınca uygun görülen
tutarları yatırımları hızlandırma ödeneğine aktarmaya Maliye Bakanlığı
yetkilidir.”
2016 Yılı Merkezi Bütçe
Kanunu ile Kalkınma Bakanlığı bütçesinin “32.01.33.00-01.4.9.00-1-06.2
tertibine 560.000.000 TL ödenek konulmuştur.
Anayasa’nın 161.
maddesinin 29.10.2005 tarihli ve 5428 sayılı Kanunun 3. maddesiyle değişik
ikinci fıkrasında, “Malî yıl başlangıcı ile merkezî yönetim bütçesinin
hazırlanması, uygulanması ve kontrolü kanunla düzenlenir.” kuralına yer
verilmiş; fıkra gerekçesinde ise “Anayasamızın 161 inci maddesinin ikinci
fıkrası yeniden düzenlenmek suretiyle, bütçenin hazırlanması, uygulanması ve
kontrolüne ilişkin süreç güçlendirilmektedir.” denilmiştir.
Ayrıca söz konusu
maddenin dördüncü fıkrasında; “Bütçe kanununa bütçe ile ilgili hükümler dışında
hiçbir hüküm konulamaz” kuralı yer almaktadır.
Anayasa’nın bütçenin
hazırlanması, uygulanması ve kontrolüne ilişkin göndermede bulunduğu kanun,
5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’dur. 5018 sayılı Kanun bütçe
ile ilgili kanun değil, bütçenin hazırlanma, uygulanma ve kontrolünün de tabi
olduğu kanundur. Dolayısı ile bütçenin hazırlanması, uygulanması ve kontrolünün
5018 sayılı Kanuna uygun olması, Anayasal bir zorunluluktur.
5018 sayılı Kanunun
“Ödenek aktarmaları” başlıklı 21. maddesinin birinci fıkrasında, “Merkezî
yönetim kapsamındaki kamu idarelerinin bütçeleri arasındaki ödenek aktarmaları
kanunla yapılır.” denilirken; Anayasa’nın 163. maddesinde, “Bakanlar kuruluna
kanun hükmünde kararname ile bütçede değişiklik yapmak yetkisi verilemez.”
kuralına yer verilmiştir.
Anayasa ve Anayasa’nın
göndermede bulunduğu 5018 sayılı Kanuna göre, merkezi yönetim kapsamındaki
kamu idareleri bütçeleri arasında ödenek aktarmaları kanun ile yapılmak
durumundadır. Bütçe Kanunuyla Maliye Bakanlığına ödenek aktarma yetkisi
verilmesi, Anayasa’nın 161. maddesinin ikinci fıkrasına, Anayasa’nın kanun
hükmünde kararnameyle Bakanlar Kuruluna dahi vermediği bütçede değişiklik yapma
yetkisinin, bütçe kanunuyla ödenek aktarması yapma yetkisi verme suretiyle
Maliye Bakanlığına verilmesi ise Anayasa’nın 163. maddesine aykırıdır.
Yukarıda açıklandığı
üzere, 6682 sayılı 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu’na Ekli “E Cetveli”nin
28. maddesinin ikinci cümlesi, Anayasa’nın 161. ve 163. maddelerine aykırı
olduğundan iptali gerekir.
15) 6682 sayılı 2016
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu’na ekli “E Cetveli”nin 39. maddesinin
Anayasaya Aykırılığı
2016 Yılı Merkezi
Yönetim Bütçe Kanunu’na ekli “E Cetveli”nin 39. maddesinde, merkezi yönetim
kapsamındaki idarelerce hizmet alımı suretiyle edinilmesi ekonomik olmayan
taşıtların, Merkezi Yönetim Bütçe Kanununa bağlı (T) işaretli cetvelde
gösterilmesine gerek bulunmaksızın, cins ve adedi ilgili idarenin talebi ve
Maliye Bakanlığının teklifi üzerine alınacak Bakanlar Kurulu kararınca, bu
surette edinilecek taşıtların sayısı 100’ü geçmemek ve 2016 Yılı Programının
Uygulanması, Koordinasyonu ve İzlenmesine Dair Kararda yer alan usul ve
esaslara göre yatırım programı ile ilişkilendirilmek kaydıyla satın alma
usulüyle edinilebileceği belirtilmektedir.
5.1.1961 tarihli ve 237
sayılı Taşıt Kanunu’nun 1. maddesinde Kanunun kapsamı düzenlenmiş; 7.
maddesinin birinci fıkrasında, kurumların taşıt ihtiyaçlarını hizmet alımı
suretiyle karşılamalarının esas olduğu, bu şekilde temini mümkün olmayan,
ekonomik bulunmayan veya sağlık, savunma ve güvenlik gibi nedenlerle hizmet
alımı suretiyle karşılanması uygun görülmeyen taşıtların diğer yollarla edinilebileceği
belirtilmiş; 9. maddesinin birinci fıkrası, “Kurumların satın alacakları
taşıtların azami satınalma bedelleri, her yıl bütçe kanunlarına bağlı
cetvellerde gösterilir.” şeklinde hüküm altına alınmış; 10. maddesinin birinci
fıkrasında ise “Genel bütçeye dahil daireler, katma bütçeli idareler ve döner
sermayelerin yıl içinde her ne şekilde olursa olsun edinebilecekleri taşıtların
cinsi, adedi, hangi hizmette kullanılacağı ve kaynağı yılı bütçe kanunlarına
bağlı (T) işaretli cetvelde gösterilir.” kuralına yer verildikten sonra devamı
fıkralarında istisnalar düzenlenmiştir.
Bu kurallara göre
merkezi yönetim kapsamındaki idarelerin hizmet alımı suretiyle edinmeleri
ekonomik olmayan, yıl içinde her ne şekilde olursa olsun edinebilecekleri
taşıtlarının, azami satınalma bedelleri ile cinsi, adedi, hangi hizmette
kullanılacağı ve kaynağının yılı bütçe kanuna bağlı (T) işaretli cetvelde
gösterilmesi, 237 sayılı Kanunda öngörülen yasal bir zorunluluktur.
Bu yasal zorunluluk
gereği 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanununa ekli “T Cetveli”nde;
“Kurumların Satın Alacakları Taşıtların Azami Satın Alma Bedellerini Gösterir
Cetvel” ile taşıtların cinsi, adedi, kullanım yerleri ve finansman kaynağının
gösterildiği “(I) Sayılı Cetvel-Genel Bütçe Kapsamındaki Kamu İdarelerinin 2016
Yılında Edinebilecekleri Taşıtları Gösterir Cetvel”, “(II Sayılı Cetvel-Özel
Bütçeli İdarelerin 2016 Yılında Edinebilecekleri Taşıtları Gösterir Cetvel”,
(III) Sayılı Cetvel-Düzenleyici ve Denetleyici Kurumların 2016 Yılında Edinebilecekleri
Taşıtları Gösterir Cetvel” yer almış ve söz konusu cetvellerde Türkiye Halk
Sağlık Kurumu tarafından satın alınacak 300.000 adet bisiklet hariç 2016
yılında 9230 adet taşıt edinilmesi öngörülmüştür.
2016 Merkezi Yönetim
Bütçe Kanununa ekli “(T) Cetveli”nde, hizmet alımı suretiyle tedarik edinilmesi
ekonomik olmayan 9230 taşıt edinilmesi öngörülmüş iken, bu defa iptali istenen
“(E) Cetveli”nin 39. maddesinde, azami satın alma bedeli belirtilmeksizin, cins
ve adedi ise ilgili idarenin talebi ve Maliye Bakanlığının teklifi üzerine
alınacak Bakanlar Kurulu kararınca 100 adet taşıt daha alınması öngörülerek,
237 sayılı Taşıt Kanunu’nun 9. ve 10. maddelerindeki hükümlerle bağdaşmayan
düzenleme yapılmıştır.
Anayasa’nın 87.
maddesinde Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin görev ve yetkileri genel olarak
sıralanırken kanun koymak, değiştirmek ve kaldırmak şeklinde ortaya konulduktan
sonra ayrıca “bütçe ve kesin hesap kanun tasarılarını görüşmek ve kabul etmek”
denilerek yasalar ile bütçe yasaları arasında ayrıma gidilmiştir.
Nitekim, yasaların
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde teklif ve görüşme usul ve esasları ile
yayımlanması Anayasa’nın 88. ve 89. maddelerinde düzenlenirken, bütçe
yasalarının görüşme usul ve esasları ise 162. maddesinde ayrıca kurallaştırılmıştır.
Anayasa’nın 162. maddesiyle bütçe kanun tasarılarının görüşülmesinde ayrı bir
yöntem kabul edilmiş, genel kurulda üyelerin gider arttırıcı veya gelir
azaltıcı teklifte bulunmaları yasaklanmış ve Anayasa’nın 89. maddesiyle de
Cumhurbaşkanı’na bütçe kanunlarını bir daha görüşülmek üzere TBMM’ne geri
gönderme yetkisi tanınmamıştır. Öte yandan, Anayasa’nın 161. maddesinin son
fıkrasında, bütçe kanununa bütçe ile ilgili hükümler dışında hiçbir hüküm
konulamayacağı belirtilmiş; 163. maddesinde ise bütçede değişiklik
yapılabilmesi esasları ayrıca düzenlenerek, Bakanlar Kurulu’na kanun hükmünde
kararname ile bütçede değişiklik yapma yetkisi verilmemiştir.
Anayasa’nın 161.
maddesinin son fıkrasındaki, “Bütçe kanununa bütçe ile ilgili hükümler dışında
hiçbir hüküm konulamaz” kuralından, yasa konusu olabilecek bir kuralı
kapsamaması koşuluyla, bütçeyi açıklayıcı ve uygulanmasını kolaylaştırıcı
nitelikte düzenlemelerin anlaşılması gerekmektedir.
Anayasa Mahkemesi’nin
yerleşik kararlarına göre (Bkz. Gerekçeler’in 1. maddesinde Anayasa
Mahkemesinin ilgili kararları sıralanmıştır.), bir yasa kuralının bütçeden
gider yapmayı ya da bütçeye gelir sağlamayı gerektirir nitelikte bulunması,
mutlak biçimde “bütçe ile ilgili hükümlerden” sayılmasına yetmemektedir. Çünkü,
her yasada gidere neden olabilecek değişik türde kurallar bulunabilmektedir.
Böyle kuralların bulunmasıyla örneğin, yargı, savunma, eğitim, sağlık, tarım,
ulaşım ve benzeri kamu hizmeti alanlarına ilişkin yasaların bütçeyle ilgili
hükümler içerdiği kabul edilirse, bu konulardaki yasaların değiştirilip
kaldırılması için de bütçe yasalarına hükümler koymak yoluna gidilebilecektir.
Oysa bu tür yasa düzenlemeleri, bütçenin yapılması ve uygulanması yöntemiyle
ilişkisi bulunmayan, yasa koyucunun başka amaçla ve bütçe yasalarından tümüyle
değişik yöntemlerle gerçekleştirilmesi gereken yasama işlemleridir. “Bütçe ile
ilgili hüküm” sözcüklerine dayanılarak, gider ya da gelirle ilgili bir konuyu
olağan bir yasa yerine bütçe yasası ile düzenlemek, Anayasa’nın 88. ve 89.
maddelerini bu tür yasalar yönünden uygulanamaz duruma düşürmektedir.
Bütçe kanunlarını,
diğer kanunlardan ayrı tutan bu Anayasal kurallar karşısında, yasa ile
düzenlenmesi gereken bir konunun bütçe yasası ile düzenlenmesi veya yürürlükte
bulunan herhangi bir yasada yer alan hükmün bütçe yasaları ile değiştirilmesi,
kaldırılması, uygulanmaması veya aykırı düzenlemeler yapılması olanaksızdır.
237 sayılı Taşıt Kanunu
bütçe ile ilgili bir kanun değil; merkezi yönetim bütçesi kapsamındaki
idarelerin taşıt edinmelerinde uymaları gereken kanundur. 237 sayılı Taşıt
Kanununun 9. maddesinin birinci fıkrasında, kurumların satın alacakları
taşıtların azami satın alma bedellerinin, 10. maddesinin birinci fıkrasında ise
her ne şekilde olursa olsun edinebilecekleri taşıtların cinsi, adedi, hangi
hizmette kullanılacağı ve finansmanının yılı bütçe kanununa ekli (T) cetvelinde
gösterileceği kurallaştırılmıştır.
237 sayılı Taşıt
Kanunu’nun söz konusu maddeleri, Anayasa’nın 88. ve 89. maddelerinde öngörülen
süreçlerde değiştirilerek iptali istenen hükümlere uygun hale getirilmeden,
Anayasanın 162. maddesine göre görüşülen bütçe kanunlarıyla, Anayasa’nın 88. ve
89. maddelerine göre görüşülüp yayımlanarak yasalaşmış 237 sayılı Kanundaki söz
konusu kuralları yok sayarak veya bu kurallara aykırı düzenlemeler yaparak ya
da bu kuralları askıya alarak ya da bu kuralları o yıl için örtülü veya açık
şekilde uygulamadan kaldırarak azami satın alma bedeli, cinsi, adedi, hangi
hizmette kullanılacağı belirtilmeden, ilgili idarenin talebi ve Maliye
Bakanlığının teklifi üzerine Bakanlar Kurulu kararıyla 100 adet taşıt
alınmasını öngören düzenlemeler, Anayasa’nın
87., 88. ve 89. maddeleri ile 161. maddesine aykırıdır.
Yukarıda ayrıntılı
olarak açıklandığı üzere, 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu’na ekli “E
Cetveli”nin 39. maddesi, Anayasa’nın 87., 88., 89. ve 161. maddelerine aykırı
olduğundan iptali gerekir.
16) 6682 sayılı 2016
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu’na ekli “E Cetveli”nin 56. maddesinin 1. ve 3. cümlelerinde yer
alan “adına açılmış olan özel
hesaplara”
ibarelerinin Anayasa’ya aykırılığı
2016 Yılı Merkezi
Yönetim Bütçe Kanunu’na Ekli “E Cetveli”nin 56. maddesinde;
“Milli Eğitim Bakanlığı
tarafından ilköğretim öğrencilerine ücretsiz olarak dağıtılacak ders kitapları
için 240.000.000 Türk Lirası, taşımalı ilköğretim ve ortaöğretim kapsamındaki
öğrencilerin öğle yemeği için de 460.000.000 Türk Lirası olmak üzere toplam
700.000.000 Türk Lirasına kadar yapılacak harcamalar karşılığı tutarı, Sosyal
Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonuna 9/4/2003 tarihli ve 4842 sayılı Kanun
ile 29/5/1986 tarihli ve 3294 sayılı Kanun uyarınca aktarılacak tutardan
keserek Milli Eğitim Bakanlığı adına açılmış olan özel hesaplara aktarmaya
Maliye Bakanı yetkilidir. Bu hesaplara aktarılan tutarlardan yüklenme tutarının
yüzde 30’una kadar olan kısmını sözleşme tarihinde, geri kalanını ise işin
bitim tarihinde kullandırmaya Milli Eğitim Bakanı yetkilidir. Ayrıca, Özel
Eğitime İhtiyaç Duyan Öğrencilerin Okullara ve Kurumlara Erişiminin Sağlanması
İçin Ücretsiz Taşınması Projesi kapsamında 155.000.000 Türk Lirasına kadar
yapılacak giderler karşılığı tutar, talep üzerine Sosyal Yardımlaşma ve
Dayanışmayı Teşvik Fonundan Milli Eğitim Bakanlığı adına açılmış olan özel
hesaplara aktarılır.”
hükmü yer almaktadır.
Anayasanın 161’nci
maddesi hükmüne aykırı olarak 2016 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun
Tasarısının E- Cetveline konulan söz konusu hükümle, ilköğretim öğrencilerine
dağıtılacak ders kitapları, taşımalı ilköğretim ve ortaöğretim kapsamındaki
öğrencilerin öğle yemeği giderleri karşılığı tutarı olan toplam 700.000.000
TL’nin Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonuna 9/4/2003 tarihli ve 4842
sayılı Kanun ile 29/5/1986 tarihli ve 3294 sayılı Kanun uyarınca aktarılacak
tutardan keserek Milli Eğitim Bakanlığı adına açılmış olan özel hesaplara
aktarmaya Maliye Bakanı yetkili kılınmakta, bu tutar Milli Eğitim Bakanlığı
adına açılmış özel hesaplara aktarılarak bütçe sistemi dışına çıkarılmaktadır.
Bu hesaplara aktarılan tutarlardan yüklenme tutarının yüzde 30’una kadar olan
kısmını sözleşme tarihinde, geri kalanını ise işin bitim tarihinde
kullandırmaya Milli Eğitim Bakanı yetkili kılınmakta; ayrıca Özel Eğitime
İhtiyaç Duyan Öğrencilerin Okullara ve Kurumlara Erişiminin sağlanması için Ücretsiz
Taşınması Projesi Kapsamında 155.000.000 -TL na kadar olan giderler karşılığı
tutar talep üzerine SYDTF'dan Milli Eğitim Bakanlığı adına açılmış özel
hesaplara aktarılarak mevcut mali yönetim ve denetim sisteminin dışına
çıkarılmaktadır.
Sayıştay tarafından
düzenlenen Milli Eğitim Bakanlığı 2014 yılı Denetim Raporunda;
-İşletmeler Hesabı(
Okul Aile Birlikleri tarafından elde edilen kira bedellerinin %10 nun İl Milli
Eğitim Müdürlüklerine, %10 ununda İlçe Milli Eğitim Müdürlüklerine aktarılması sonucu
oluşan gelirlerle, bunlara ilişkin giderlerin takip edildiği hesaptır.),
-Motorlu Taşıtlar
Sürücü Kursları Hesabı: (Motorlu taşıtlar sürücü kurslarının sınavlarında
görevlendirilen bakanlık mensuplarına ödenmek üzere kurslar tarafından
(02.03.2011 tarih, 1521 sayılı Makam Olur’u) aktarılan paraların takip edildiği
özel hesaptır.),
-ÖSYM Sınav Başvuru
Bedelleri Hesabı: (ÖSYM tarafından yapılan merkezi sınavlarda başvuru merkezi
olarak belirlenen okullar tarafından tahsil edilen başvuru/tercih bedellerinin
%50 sinin aktarılması yoluyla oluşturulan ve ilçe milli eğitim müdürlüğü
bünyesinde bulunan özel hesaplardır.)(Dayanak: 6114 sayılı ÖSYM Başkanlığının
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunun 6.maddesi)
-Atık Kağıt Bedeli
Hesabı (İl/İlçe Milli Eğitim Müdürlüklerinin gerek kendileri tarafından ve
gerekse kendilerine bağlı okullarda yıl içerisinde toplanan atık kağıtların
ihale yoluyla satışı çerçevesinde elde ettiği gelirlerin toplandığı hesaptır.)
gibi boyutları oldukça
küçük olan hesaplarla ilgili denetim yapılırken, E- Cetvelinin 56’ncı
maddesinde yer alan hükümle oluşturulan ve büyüklüğü 650.000.000 TL’ye ulaşan bahse konu “özel hesap”
la ilgili herhangi bir denetim yapılmaması ve denetim bulgusuna yer verilmemiş
olması dikkat çekici bulunmuştur.
Oysa Sayıştay'ın 2013
Milli Eğitim Bakanlığı Denetim “Raporunun Tespit ve Değerlendirmeler Başlığının
Bulgu 3. Alt başlığındaki
"Özel eğitime
ihtiyaç duyan öğrencilerin okullara ücretsiz taşınması projesi kapsamında
yapılan hizmet alım ihalelerinde; açık ihale usulü yerine (21/b maddesi
uyarınca) pazarlık usulü uygulanmıştır"
şeklindeki tespit,
oluşturulan özel hesaplardan yapılan harcamaların belirlenen kurallar dışında
nasıl gerçekleştirildiğine dair açık bir örnek teşkil etmektedir.
Ayrıca taşımalı
öğrencilerin öğle yemeği ihaleleri ile ilgili 2013 Sayıştay Raporundaki;
"Bulgu 4: Taşımalı
eğitim gören öğrenciler için gerçekleştirilen öğle yemeği alımı işi, ihtiyacın
kısımlara bölünmek suretiyle 4734 sayılı Kamu ihale Kanunu'nun pazarlık usulünü
düzenleyen 21/f maddesi kapsamında 4 ayrı ihale yapılarak
gerçekleştirilmiştir"
şeklindeki tespit de
yine özel hesapların kamu harcama sisteminde nasıl kötüye kullanılabileceğine
dair iyi bir örnek teşkil etmektedir.
Devletin temel amaç ve
görevleri Anayasanın 5. maddesinde; “Türk milletinin bağımsızlığını ve
bütünlüğünü, ülkenin bölünmezliğini, Cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak,
kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak; kişinin temel hak
ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak
surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın
maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya
çalışmak” olarak ifade olunmaktadır.
Anayasanın 2.
maddesinde de tanımını bulan sosyal bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti
Devletinin ilköğretim öğrencilerine ücretsiz
olarak dağıtılacak ders kitapları, taşımalı ilköğretim ve ortaöğretim
kapsamındaki öğrencilerin öğle yemeği ve Özel Eğitime İhtiyaç Duyan
Öğrencilerin Okullara ve Kurumlara Erişiminin Sağlanması İçin Ücretsiz
Taşınması Projesi kapsamında yapılacak giderler karşılığı olarak merkezi
yönetim bütçesinde kaynak ayırması ve harcama yapması Anayasanın 42 ve 61.
maddesi hükmü gereğince anayasal bir zorunluluktur.
Ancak devlet
kurumlarının (Milli Eğitim Bakanlığının) bu faaliyeti yerine getirirken mevcut
anayasal sınırlamalar kapsamında ve yürürlükteki kamu mali yönetim ve denetim
düzeni içinde hareket etmeleri gerekir.
25.08.2011 tarihli ve 652 sayılı Milli Eğitim
Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin
Bakanlığın görevlerini düzenleyen 2. maddesinde ve diğer hiçbir maddesinde
ödeneklerini özel hesaba aktarma yaparak özel hesaptan harcayabileceğine
yönelik herhangi bir düzenlemeye yer verilmemiştir.
Bu bağlamda Milli Eğitim Bakanlığı 5018
sayılı Kanuna ekli (II) Sayılı Cetvelde yer alan, merkezi yönetim kapsamındaki
kamu idaresidir. Kuruma tahsis edilen kaynakların mali yönetim ve kontrolü 5018
sayılı Kanuna tabidir. Dolayısıyla bütçe ile tahsis edilen kaynakları kamu
harcama hukuku içinde kullanması ve hesabını da TBMM’ne vermesi gerekir.
2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu’na
Ekli “E Cetveli”nin 56. maddesindeki hüküm ile Bakanlığa ilköğretim öğrencilerine dağıtılacak ders kitapları,
taşımalı ilköğretim ve ortaöğretim kapsamındaki öğrencilerin öğle yemeği
giderleri karşılığı tutarı olan harcamalar için Sosyal Yardımlaşma ve
Dayanışmayı Teşvik Fonu kaynaklarından karşılanan toplam 700.000.000 TL ile,
ayrıca Özel Eğitime İhtiyaç Duyan Öğrencilerin Okullara ve Kurumlara Erişiminin
sağlanması için Ücretsiz Taşınması Projesi Kapsamında yapılacak harcamalar için
talep üzerine SYDTF’dan sağlanacak 155.000.000 -TL Milli Eğitim Bakanlığı adına
açılmış özel hesaplara aktarılarak mevcut mali yönetim ve denetim sisteminin
dışında çıkarılmaktadır.
Özel ödenek, özel gelir ve özel hesap
uygulamalarına son veren 14.7.2004 tarihli ve 5217 sayılı Özel Gelir ve Özel
Ödeneklerin Düzenlenmesi ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’un Genel Gerekçesinde,
“Devlet bütçesinin temel ilkelerinden
birisi birlik ilkesidir. Bu ilkeye göre, Devlete ait tüm gelir ve giderlerin
tek bir bütçede yer alması esastır. Böylelikle, Devlet kaynaklarının tek elde
toplanarak harcamalarda saydamlık sağlanması amaçlanmakta, bütçe disiplininden
kaçışlar ve harcamalarda keyfiyetin önlenilmesine çalışılmaktadır. Bunun
istisnasını oluşturan unsurlardan en önemlileri fon ve özel gelir-özel ödenek
uygulamalarıdır.
(…)
Fonların tasfiyesi sonrasında başlayan özel
gelir-özel ödenek uygulamaları ile diğer mevzuat gereğince devam eden özel
gelir-özel ödenek uygulamaları sonrasında bütçelerde başlangıç ödenekleri ile
yıl sonu harcamaları arasında önemli farklar doğmaktadır.
Bu çerçevede Tasarı ile, yürütülmekte olan
ekonomik program gereğince özel gelir-özel ödenek uygulamalarının yeniden
gözden geçirilmesi, devamında fayda görülenlerin haricindeki uygulamaların
kaldırılarak yerine söz konusu özel gelirlerin bütçe geliri olarak kaydedilmesi
ve harcamalarının ilgili kurum bütçelerine öngörülecek ödeneklerle yapılması
imkanını sağlayacak düzenlemelerin gerçekleştirilmesi, böylece bütçe uygulamalarının
daha saydam ve açık olması amaçlanmaktadır.”
ifadeleri yer almıştır.
Aslında 5018 sayılı Kanunun ve daha önce
uygulamada olan 1050 sayılı Muhasebe-i Umumiye Kanunu sistematiğinde bazı özel
şart ve durumları kavrayan; özel gelir kaydı, özel gelirlerin ödenek kaydı,
ertesi yıla devri, bağış ve yardımların gelir kaydı ve bunların
ödenekleştirilerek kullanımı ve ertesi yıla devri gibi kamu harcama disiplinini
bozmayan ve saydamlık ilkesine aykırı olmadan bütçeleştirilen ve
muhasebeleştirilen uygulamalar bulunmaktadır.
Ancak son dönemde kamu mali sistemine
Anayasa’ya ve yasalara aykırı bir şekilde yerleştirilmeye çalışılan “özel hesap
uygulaması”nın bu tür çözümlemelerle ilişkisi bulunmamaktadır.
Söz konusu madde metninde geçen 9/4/2003
tarihli ve 4842 sayılı Kanunun 38. maddesinde aşağıdaki hükme yer verilmiştir.
“MADDE 38.- Gelir ve
kurumlar vergisi tahsilat toplamı üzerinden aşağıda yer alan fonlara,
karşılarında belirtilen oranlarda pay verilir. Bu paylar aylık olarak
hesaplanır, tahsil edilen ayı takip eden ayın sonuna kadar fonlar adına Türkiye
Cumhuriyet Merkez Bankası nezdinde açılan hesap veya hesaplara yatırılır.
Savunma
Sanayii Destekleme Fonu % 3,5
Sosyal
Yardımlaşmayı ve Dayanışmayı Teşvik Fonu % 2,8
Yukarıdaki
oranları sıfıra kadar indirmeye ve tekrar kanunî oranına kadar yükseltmeye
Bakanlar Kurulu yetkilidir.
Maliye
Bakanlığı fon payı uygulaması ile ilgili usul ve esasları belirlemeye
yetkilidir.”
Yine aynı madde metninde geçen 29/5/1986
tarihli ve 3294 sayılı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Kanunun Fonun
Gelirleri başlıklı 4. maddesinde fonun gelir kaynakları sayılmıştır. Söz konusu
maddede yer alan hüküm aşağıdaki gibidir.
“Fonun gelirleri:
Madde
4- Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonunun gelirleri;
a)
Kanun ve kararnamelerle kurulu bulunan ve kurulacak olan fonlardan
Bakanlar Kurulu kararıyla % 10'a kadar aktarılacak miktardan,
b)
Bütçeye konulacak ödeneklerden,
c)
(Mülga)
d)
Trafik para cezası hasılatının
yarısından,
e)
(Mülga)
f)
Radyo ve Televizyon Üst Kurulu reklam
gelirleri hasılatından aktarılacak % 15'lik miktardan,
g)
(Mülga)
h)
Her nevi bağış ve yardımlardan,
i)
Diğer gelirlerden,
teşekkül eder.
Bu
maddeye göre (d ve e bentleri hariç) Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik
Fonu için tahsil edilen veya aktarılması yapılan miktar, tahsil veya aktarmayı
takip eden ayın en geç 15'ine kadar T.C. Merkez Banka nezdindeki fon hesabına
yatırılmak zorundadır.
(Mülga
üçüncü ve dördüncü fıkralar)
Bu
maddenin (d) bendinde yer alan gelirler hakkında 30/3/2005 tarihli ve 5326
sayılı Kabahatler Kanununun 17 nci maddesinin üçüncü fıkrasının birinci cümlesi
hükmü uygulanmaz. Bu gelirler tahsilatın yapıldığı ayı takip eden ayın sonuna
kadar vergi daireleri ve muhasebe birimleri tarafından Maliye Bakanlığınca
belirlenen esaslara göre, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası nezdindeki Fon
hesabına aktarılır.
Engelli
ve Yaşlı Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından engellilere yönelik olarak
hazırlanan veya hazırlatılan projeler ile anılan Genel Müdürlüğün bu konudaki
faaliyetlerinde kullanılmak üzere, bu maddede sayılan gelirlerin % 5'e kadarı
Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonu Kurulu kararıyla Aile ve Sosyal
Politikalar Bakanlığı emrine tahsis edilebilir. Bu amaçla tahsis edilen kaynak
Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonu Kurulu'nun onaylayacağı projeler
için kullanılır.”
Söz konusu yasa maddelerinde; Milli Eğitim
Bakanlığı tarafından yapılacak ilköğretim öğrencilerine ücretsiz olarak
dağıtılacak ders kitapları, taşımalı ilköğretim ve ortaöğretim kapsamındaki
öğrencilerin öğle yemeği giderleri ile Özel Eğitime İhtiyaç Duyan Öğrencilerin
Okullara ve Kurumlara Erişiminin Sağlanması İçin Ücretsiz Taşınması Projesi
kapsamında yapılacak giderler karşılığında bir miktarın S.Y.D.T.F. kaynaklarından
karşılanmasını talep etme yetkisini Milli Eğitim Bakanlığına veren, Maliye
Bakanına da bu tutarları S.Y.D.T.F. kaynaklarından Milli Eğitim Bakanlığı adına
açılacak özel hesaplara aktarma yapma yetkisini sunan herhangi bir hüküm
bulunmamaktadır.
Anayasa’nın 161. maddesinin ikinci
fıkrasında, “Malî yıl başlangıcı ile merkezî yönetim bütçesinin hazırlanması,
uygulanması ve kontrolü kanunla düzenlenir.” kuralına yer verilmiş; fıkra
gerekçesinde ise “Anayasamızın 161 inci maddesinin ikinci fıkrası yeniden
düzenlenmek suretiyle, bütçenin hazırlanması, uygulanması ve kontrolüne ilişkin
süreç güçlendirilmektedir.” denilmiştir.
Ayrıca söz konusu maddenin dördüncü
fıkrasında; “Bütçe kanununa bütçe ile ilgili hükümler dışında hiçbir hüküm
konulamaz” kuralı yer almaktadır.
Anayasa’nın bütçenin hazırlanması,
uygulanması ve kontrolüne ilişkin göndermede bulunduğu kanun, 5018 sayılı Kamu
Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’dur. 5018 sayılı Kanunda bütçenin hazırlanması,
uygulanması ve kontrolüne ilişkin kurallar düzenlenerek sistemleştirilmiş; 13.
maddesinin birinci fıkrasının (m) bendinde, “Kamu idarelerinin tüm gelir ve
giderleri bütçelerinde gösterilir.” denilerek bütçe kaynaklarının bütçeden
harcanması öngörülmüş ve bütçe dışı her türlü “özel hesap” uygulamasına son
verilmiştir.
Anayasa’nın 87. maddesinde Türkiye Büyük
Millet Meclisi’nin görev ve yetkileri kanun koymak, değiştirmek ve kaldırmak
şeklinde ortaya konulduktan sonra ayrıca “bütçe ve kesin hesap kanun
tasarılarını görüşmek ve kabul etmek” denilerek yasalar ile bütçe yasaları
arasında ayrıma gidilmiştir.
Nitekim, yasaların Türkiye Büyük Millet
Meclisi’nde teklif ve görüşme usul ve esasları ile yayımlanması Anayasa’nın 88.
ve 89. maddelerinde düzenlenirken, bütçe yasalarının görüşme usul ve esasları
ise 162. maddesinde ayrıca kurallaştırılmıştır. Bu maddeyle bütçe kanun
tasarılarının görüşülmesinde ayrı bir yöntem kabul edilmiş, genel kurulda
üyelerin gider arttırıcı veya gelir azaltıcı teklifte bulunmaları yasaklanmış
ve Anayasa’nın 89. maddesiyle de Cumhurbaşkanı’na bütçe kanunlarını bir daha
görüşülmek üzere TBMM’ne geri gönderme yetkisi tanınmamıştır. Öte yandan,
Anayasa’nın 161. maddesinin dördüncü fıkrasında, bütçe kanununa bütçe ile
ilgili hükümler dışında hiçbir hüküm konulamayacağı açık bir şekilde
belirtilirken; 163. maddesinde bütçede değişiklik yapılabilmesi esasları ayrıca
düzenlenmiş, Bakanlar Kurulu’na kanun hükmünde kararname ile bütçede değişiklik
yapma yetkisi verilmemiştir.
Anayasa’nın 161. maddesinin son
fıkrasındaki, “Bütçe kanununa bütçe ile ilgili hükümler dışında hiçbir hüküm
konulamaz” kuralından, yasa konusu olabilecek bir kuralı kapsamaması koşuluyla,
bütçeyi açıklayıcı ve uygulanmasını kolaylaştırıcı nitelikte düzenlemelerin
anlaşılması gerekmektedir.
Anayasa Mahkemesi’nin yerleşik kararlarına
göre, bir yasa kuralının bütçeden gider yapmayı ya da bütçeye gelir sağlamayı
gerektirir nitelikte bulunması, mutlak biçimde “bütçe ile ilgili hükümlerden”
sayılmasına yetmemektedir. Çünkü her yasada gidere neden olabilecek değişik türde
kurallar bulunabilmektedir. Böyle kuralların bulunmasıyla örneğin, yargı,
savunma, eğitim, sağlık, tarım, ulaşım ve benzeri kamu hizmeti alanlarına
ilişkin yasaların bütçeyle ilgili hükümler içerdiği kabul edilirse, bu
konulardaki yasaların değiştirilip kaldırılması için de bütçe yasalarına
hükümler koymak yoluna gidilebilir. Oysa, bu tür yasa düzenlemeleri, bütçenin
yapılması ve uygulanması yöntemiyle ilişkisi bulunmayan, yasa koyucunun başka
amaçla ve bütçe yasalarından tümüyle değişik yöntemlerle gerçekleştirilmesi
gereken yasama işlemleridir. “Bütçe ile ilgili hüküm” sözcüklerine dayanılarak,
gider ya da gelirle ilgili bir konuyu olağan bir yasa yerine bütçe yasası ile
düzenlemek, Anayasa’nın 88. ve 89. maddelerini bu tür yasalar yönünden uygulanamaz
duruma düşürür.
Bütçe kanunlarını, diğer kanunlardan ayrı
tutan bu Anayasal kurallar karşısında, yasa ile düzenlenmesi gereken bir
konunun bütçe yasası ile düzenlenmesi veya yürürlükte bulunan herhangi bir
yasada yer alan hükmün bütçe yasaları ile değiştirilmesi, kaldırılması,
uygulanmaması veya aykırı düzenlemeler yapılması olanaksızdır.
2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu ile
Milli Eğitim Bakanlığı bütçesine ilköğretim öğrencilerine
ücretsiz olarak dağıtılacak ders kitapları, taşımalı ilköğretim ve ortaöğretim
kapsamındaki öğrencilerin öğle yemeği giderleri ile Özel Eğitime İhtiyaç Duyan
Öğrencilerin Okullara ve Kurumlara Erişiminin Sağlanması İçin Ücretsiz
Taşınması Projesi kapsamında yapılacak giderler karşılığı S.Y.D.T.F
kaynaklarından sağlanacak toplam 855.000.000,00 TL. tutarın, teknik anlamda
bütçe ile ilgili olduğu ileri sürülebilir ise de hukuki olarak bütçe ile ilgili
olduğundan söz edebilmek için bunların özel hesaplar yöntemiyle harcanması
işleminin dayanağını yürürlükteki yasalardan alması ve yürürlükteki yasalara
uygun olması gerekmektedir.
Kaldı ki, ödeneğin kullanımına ilişkin
olarak “E Cetveli”nin 56. maddesinde yer verilen iptali istenen hükmün; 9/4/2003 tarihli ve 4842 sayılı Kanun’un Sosyal Yardımlaşma
ve Dayanışmayı Teşvik Fonu gelir kaynakları ile ilgili 38. maddesi, 29/5/1986
tarihli ve 3294 sayılı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonu Kanunu’nun
“Fonun kaynakları” başlıklı 4. maddesi, 178 sayılı Maliye Bakanlığının
Teşkilat ve Görevleri Hakkında K.H.K., 652 sayılı Milli Eğitim Bakanlığının
Teşkilat ve Görevleri Hakkında K.H.K. ile 5018 sayılı Kanunda belirtilen mali
yönetim ve harcama sistemi ile bağdaşmadığı her türlü tartışmanın dışındadır.
Bu itibarla, 178 sayılı K.H.K., 652 sayılı
KHK, 5018 sayılı Kanunun ilgili maddeleri, 9/4/2003
tarihli ve 4842 sayılı Kanun’un Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonu
gelir kaynakları ile ilgili 38. maddesi, 29/5/1986 tarihli ve 3294 sayılı
Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonu Kanunu’nun “Fonun kaynakları” başlıklı
4. maddesi, yasaların Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde teklif ve görüşme usul
ve esasları ile yayımlanmasına ilişkin Anayasa’nın 88 ve 89. maddelerinde
belirlenen yasama süreçlerinde değiştirilmeden, Anayasanın 162. maddesine göre
görüşülen bütçe kanununa gereğince yapılacak harcamaların S.Y.D.T.F.
kaynaklarından tahsis edilen tutarların özel hesaba aktarılmasına, özel
hesaptan yapılacak harcamaların 5018 sayılı Kanun sistematiği dışında yapılması
anlamına gelecek hüküm konulması, Anayasa’nın 87., 88., 89. ve 161.
maddelerindeki kurallarla bağdaşmaz.
Anayasa’nın 7. maddesinde, yasama
yetkisinin Türk Milleti adına Türkiye Büyük Millet Meclisine ait olduğu ve bu
yetkinin devredilemeyeceği kuralına yer verilmiştir.
Anayasa Mahkemesi’nin yerleşik kararlarına
göre, yasa koyucunun temel ilkeleri koymadan, çerçeveyi çizmeden yürütmeye
yetki vererek, sınırsız ve belirsiz bir alanı yönetimin düzenlemesine
bırakması, yasama yetkisinin devri sonucunu doğurmaktadır.
2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu’na
ekli “E Cetveli”nin 56. maddesinin birinci ve üçüncü cümlesiyle, hiçbir çerçeve
çizilmeksizin, esaslar belirlenmeksizin Milli
Eğitim Bakanına veya Maliye Bakanına S.Y.D.T.F. kaynaklarından 855.00.000,00
TL. tutarındaki kaynağı Milli Eğitim Bakanlığı Bütçesine ilköğretim öğrencilerine
ücretsiz olarak dağıtılacak ders kitapları, taşımalı ilköğretim ve ortaöğretim
kapsamındaki öğrencilerin öğle yemeği giderleri ile Özel Eğitime İhtiyaç Duyan
Öğrencilerin Okullara ve Kurumlara Erişiminin Sağlanması İçin Ücretsiz
Taşınması Projesi kapsamında yapılacak giderler karşılığı özel hesaplara
aktarması ve harcanması yetkisini veren düzenleme yasama yetkisinin devri
sonucunu doğurduğundan, iptali istenen cümle Anayasa’nın 7. maddesine
aykırıdır.
Özet olarak; herhangi
bir yasal dayanak olmaksızın sadece 6682 sayılı 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe
Kanunu’na Ekli “E Cetveli”ne konulan bir hükümle S.Y.D.T.F. kaynaklarından
855.00.000,00 TL. tutarındaki kaynağın, Milli Eğitim Bakanlığı adına açılacak
özel hesaplara ilköğretim öğrencilerine ücretsiz olarak dağıtılacak ders
kitapları, taşımalı ilköğretim ve ortaöğretim kapsamındaki öğrencilerin öğle
yemeği giderleri ile Özel Eğitime İhtiyaç Duyan Öğrencilerin Okullara ve
Kurumlara Erişiminin Sağlanması İçin Ücretsiz Taşınması Projesi kapsamında
yapılacak giderler karşılığı olarak aktarılması ve harcanması ile mevcut bütçe
ve harcama dışına çıkılmakta, bu harcamaların denetimi konusunda da
belirsizlikler bulunmaktadır. Bu durum aynı zamanda 5018 sayılı kanunun mali
saydamlık ve hesap verilebilirlik ilkeleri ile bağdaşmamaktadır.
Yukarıda açıklandığı üzere, 2016 Yılı
Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu’na Ekli “E Cetveli”nin 56. maddesinin 1. ve 3. cümlelerinde yer
alan “adına açılmış olan özel
hesaplara”
ibarelerinin Anayasanın 7., 87., 88., 89. ve 161. maddelerine
aykırı olduğundan iptali gerekir.
17) 6682 sayılı 2016
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu’na Ekli “E Cetveli”nin 60. maddesinin ikinci
cümlesinin Anayasaya Aykırılığı
2016 Yılı Merkezi
Yönetim Bütçe Kanunu’na Ekli “E Cetveli”nin 60. maddesiyle, Toplumda Fiziksel
Aktivitenin Arttırılması Projesi kapsamında; Türkiye Halk Sağlığı Kurumu
tarafından, bütçesinin 15.76.00.04-01.3.9.00-1-06.1 tertibi ile döner sermaye
bütçesinden bisiklet alımı ve dağıtımı yapılacağı; bisikletlerin alımı, bedeli
karşılığında veya bedelsiz olarak dağıtımı, şartları, kapsamı, kullandırılması
ve denetimine ilişkin usul ve esasları belirlemeye Türkiye Halk Sağlığı Kurumu
Başkanlığının yetkili olduğu kuralları getirilmiştir.
Genel Bütçe içinde yer
alan Türkiye Halk Sağlığı Kurumu’nun 15.76.00.04-01.3.9.00-1-06.1. tertibine
bisiklet alımlarında kullanılmak üzere, 17.365.000,00 TL ödenek konulmuştur.
2016 Yılı Merkezi
Yönetim Bütçe Kanununa ekli “T Cetveli-Kurumların Satın Alacakları Taşıtların
Azami Satın Alma Bedellerini Gösterir Cetvel”in 20. Sırasında bisikletin bir
adedinin azami satın alma bedeli, 2.242,80TL olarak yer almış; taşıtların
cinsi, adedi, kullanım yerleri ve finansman kaynağının gösterildiği “(I) Sayılı
Cetvel-Genel Bütçe Kapsamındaki Kamu İdarelerinin 2016 Yılında Edinebilecekleri
Taşıtları Gösterir Cetvel”de ise 20.000 adet bisikletin Merkezi Yönetim
Bütçesinden, 280.000 adet bisikletin ise Döner Sermayeden alınması
öngörülmüştür. Buna göre 300.000 adet bisikletin yaklaşık maliyeti (2.242,80 x
300.000 =) 672.840.000,00 TL yapmaktadır.
Devletin temel amaç ve
görevleri Anayasanın 5. maddesinde; “Türk milletinin bağımsızlığını ve
bütünlüğünü, ülkenin bölünmezliğini, Cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak,
kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak; kişinin temel hak
ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak
surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın
maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya
çalışmak” olarak ifade olunmaktadır.
Anayasanın 2.
maddesinde de tanımını bulan sosyal bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti
Devletinin vatandaşlarının hayatını, beden ve ruh sağlığı içinde sürdürmesini
sağlaması anayasal bir zorunluluktur.
Anayasanın “Sağlık
Hizmetleri ve Çevrenin Korunması” başlıklı 56.maddesi;
“Herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına
sahiptir.
Çevreyi geliştirmek,
çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek Devletin ve vatandaşların
ödevidir.
Devlet, herkesin
hayatını, beden ve ruh sağlığı içinde sürdürmesini sağlamak; insan ve madde
gücünde tasarruf ve verimi artırarak, işbirliğini gerçekleştirmek amacıyla
sağlık kuruluşlarını tek elden planlayıp hizmet vermesini düzenler.
Devlet, bu görevini
kamu ve özel kesimlerdeki sağlık ve sosyal kurumlarından yararlanarak, onları
denetleyerek yerine getirir.” hükmünü içermektedir.
Türkiye Cumhuriyeti
Devletinin vatandaşlarına Toplumda Fiziksel Aktivitenin Arttırılması Projesi
kapsamında bisiklet temin etmesi, vatandaşlarına bunları bedelli veya bedelsiz
olarak dağıtması, bu görevini kamu ve özel kesimdeki sağlık ve sosyal yardım
kurumlarından yararlanarak yerine getirmesi aynı zamanda sosyal devlet
olmasının da gereğidir.
Ancak devlet kurumlarının
(Türkiye Halk Sağlığı Kurumunun) bu faaliyeti yerine getirirken mevcut anayasal
sınırlamalar kapsamında ve yürürlükteki kamu mali yönetim ve denetim düzeni
içinde hareket etmeleri gerekir.
11.10.2011 tarih ve 663
sayılı Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşlarının Teşkilat ve Görevleri Hakkında
Kanun Hükmünde Kararnamenin 26. maddesiyle, temel sağlık hizmetlerini Sağlık
Bakanlığının politika ve hedeflerine uygun olarak yürütmek üzere kurulan
Türkiye Halk Sağlığı Kurumu ile Sağlık Bakanlığı döner sermaye işletmeleri,
bisiklet alımında 4734 sayılı Kamu İhale Kanununa; bedeli karşılığında veya
bedelsiz dağıtımı, şartları, kapsamı ve kullandırılmasında, kuruluşuna ilişkin
663 sayılı KHK, 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu, 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi
ve Kontrol Kanunu ve temel sağlık hizmetlerine ilişkin kanunlar ile diğer
sağlık mevzuatına; denetiminde ise 6085 sayılı Sayıştay Kanununa tabidir. Başka
bir anlatımla bisikletlerin alımı, bedeli karşılığında veya bedelsiz olarak
dağıtımı, şartları, kapsamı, kullandırılması ve denetimi, yürürlükte olan yasal
kurallara göre yapılmak durumundadır.
Anayasa’nın 2.
maddesinde “hukuk devleti” ilkesine yer verilmiştir. Anayasa’nın 2.
maddesindeki hukuk devleti, eylem ve işlemleri hukuka uygun olan, insan haklarına
dayanan, bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren, her alanda adaletli bir
hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren, Anayasa’ya aykırı durum ve
tutumlardan kaçınan, hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan, Anayasa ve
hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayıp yargı denetimine açık olan
devlettir. Kanunların kamu yararının sağlanması amacına yönelik olması, genel,
objektif, adil kurallar içermesi ve hakkaniyet ölçütlerini gözetmesi hukuk
devleti olmanın gereğidir. Bir kuralın kamu yararı dışında saklı bir amacı
gerçekleştirmek amacıyla konulduğu durumlarda yetki saptırması durumu ve
giderek kuralın amaç açısından sakatlığı ortaya çıkar.
Yürürlükte bulunan
yasal kurallar ve rekabetçilik, eşit muamele, saydamlık ve hesap verebilirlik
ilkeleri çerçevesinde gerçekleştirilmesi gereken bisiklet alımı, dağıtımı ve
kullandırılmasına ilişkin yaklaşık 672.840.000,00 TL tutarlı kamusal
faaliyetin, alımı, bedeli karşılığında veya bedelsiz olarak dağıtımı, şartları,
kapsamı, kullandırılması ve denetiminin Türkiye Halk Sağlığı Kurumu tarafından
belirlenecek esas ve usullere göre yapılacak olması ve bu esas ve usullerin
belirlenmesinde hiçbir ölçüt getirilmemesi, kamu yararıyla bağdaşmadığından,
Anayasa’nın 2. maddesine aykırıdır.
Anayasa’nın 7.
maddesinde, yasama yetkisinin Türk Milleti adına Türkiye Büyük Millet Meclisine
ait olduğu ve bu yetkinin devredilemeyeceği kuralına yer verilmiştir. Anayasa
Mahkemesi’nin yerleşik kararlarına göre, yasa koyucunun temel ilkeleri
koymadan, çerçeveyi çizmeden yürütmeye yetki vererek, sınırsız ve belirsiz bir
alanı yönetimin düzenlemesine bırakması, yasama yetkisinin devri sonucunu
doğurmaktadır.
İptali istenen hükümde,
bir yandan usulüne göre yürürlüğe konulmuş yasaların 2016 yılında uygulanmaması
öngörülürken, diğer yandan hiçbir ilke konulmadan ve çerçeve çizilmeden idareye
bisikletin alımı, bedeli karşılığında veya bedelsiz dağıtımı, şartları,
kapsamı, kullandırılması ve denetiminde sınırsız ve belirsiz düzenleme yetkisi
verilmesi, yasama yetkisinin devri sonucunu doğurduğundan iptali istenen
düzenleme, Anayasa’nın 7. maddesiyle bağdaşmamaktadır.
Anayasa’nın 87.
maddesinde Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin görev ve yetkileri genel olarak
sıralanırken kanun koymak, değiştirmek ve kaldırmak şeklinde ortaya konulduktan
sonra ayrıca “bütçe ve kesin hesap kanun tasarılarını görüşmek ve kabul etmek”
denilerek yasalar ile bütçe yasaları arasında ayrıma gidilmiştir.
Nitekim, yasaların
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde teklif ve görüşme usul ve esasları ile
yayımlanması Anayasa’nın 88. ve 89. maddelerinde düzenlenirken, bütçe
yasalarının görüşme usul ve esasları ise 162. maddesinde ayrıca
kurallaştırılmıştır. Anayasa’nın 162. maddesiyle bütçe kanun tasarılarının
görüşülmesinde ayrı bir yöntem kabul edilmiş, genel kurulda üyelerin gider
arttırıcı veya gelir azaltıcı teklifte bulunmaları yasaklanmış ve Anayasa’nın
89. maddesiyle de Cumhurbaşkanı’na bütçe kanunlarını bir daha görüşülmek üzere
TBMM’ne geri gönderme yetkisi tanınmamıştır. Öte yandan, Anayasa’nın 161.
maddesinin son fıkrasında, bütçe kanununa bütçe ile ilgili hükümler dışında
hiçbir hüküm konulamayacağı belirtilmiştir.
Anayasa’nın 161.
maddesinin son fıkrasındaki, “Bütçe kanununa bütçe ile ilgili hükümler dışında
hiçbir hüküm konulamaz” kuralından, yasa konusu olabilecek bir kuralı
kapsamaması koşuluyla, bütçeyi açıklayıcı ve uygulanmasını kolaylaştırıcı
nitelikte düzenlemelerin anlaşılması gerekmektedir.
Anayasa Mahkemesi’nin
yerleşik kararlarına göre (Bkz. Gerekçeler’in 1. maddesinde Anayasa
Mahkemesinin ilgili kararları sıralanmıştır.), bir yasa kuralının bütçeden
gider yapmayı ya da bütçeye gelir sağlamayı gerektirir nitelikte bulunması,
mutlak biçimde “bütçe ile ilgili hükümlerden” sayılmasına yetmemektedir. Çünkü,
her yasada gidere neden olabilecek değişik türde kurallar bulunabilmektedir.
Böyle kuralların bulunmasıyla örneğin, yargı, savunma, eğitim, sağlık, tarım,
ulaşım ve benzeri kamu hizmeti alanlarına ilişkin yasaların bütçeyle ilgili
hükümler içerdiği kabul edilirse, bu konulardaki yasaların değiştirilip
kaldırılması için de bütçe yasalarına hükümler koymak yoluna gidilebilecektir.
Oysa bu tür yasa düzenlemeleri, bütçenin yapılması ve uygulanması yöntemiyle
ilişkisi bulunmayan, yasa koyucunun başka amaçla ve bütçe yasalarından tümüyle
değişik yöntemlerle gerçekleştirilmesi gereken yasama işlemleridir. “Bütçe ile
ilgili hüküm” sözcüklerine dayanılarak, gider ya da gelirle ilgili bir konuyu
olağan bir yasa yerine bütçe yasası ile düzenlemek, Anayasa’nın 88. ve 89.
maddelerini bu tür yasalar yönünden uygulanamaz duruma düşürmektedir.
Bütçe kanunlarını,
diğer kanunlardan ayrı tutan bu Anayasal kurallar karşısında, yasa ile
düzenlenmesi gereken bir konunun bütçe yasası ile düzenlenmesi veya yürürlükte
bulunan herhangi bir yasada yer alan hükmün bütçe yasaları ile değiştirilmesi,
kaldırılması, uygulanmaması veya aykırı düzenlemeler yapılması olanaksızdır.
Anayasanın 162.
maddesine göre görüşülen Bütçe Kanununun eki “E Cetveli”ne, bisikletlerin
alımı, bedeli karşılığında veya bedelsiz olarak dağıtımı, şartları, kapsamı,
kullandırılması ve denetimine ilişkin usul ve esasları belirlemeye Türkiye Halk
Sağlığı Kurumu Başkanlığının yetkili olduğuna ilişkin kural konularak,
Anayasa’nın 88. ve 89. maddelerine göre görüşülüp yayımlanarak yasalaşmış,
4734 sayılı Kamu İhale Kanunu, 663 sayılı KHK, 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu,
5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu, 6085 sayılı Sayıştay Kanunu
ve temel sağlık hizmetlerine ilişkin kanunlar ile diğer sağlık mevzuatındaki
kuralların 2016 yılı için uygulamadan kaldırması, Anayasa’nın 87., 88. ve 89. maddeleri ile 161. maddesine
aykırıdır.
Anayasa’nın Sayıştay
başlıklı 160. maddesi; Sayıştay’ın, merkezî
yönetim bütçesi kapsamındaki kamu idareleri ile sosyal güvenlik kurumlarının
bütün gelir ve giderleri ile mallarını Türkiye Büyük Millet Meclisi adına
denetlemek ve sorumluların hesap ve işlemlerini kesin hükme bağlamak ve
kanunlarla verilen inceleme, denetleme ve hükme bağlama işlerini yapmakla
görevli olduğunu hükme bağlamış bulunmaktadır.
2016 Yılı Merkezi
Yönetim Bütçe Kanununda E- Cetvelinin 60. maddesine Toplumda Fiziksel
Aktivitenin Arttırılması Projesi kapsamında; Türkiye Halk Sağlığı Kurumu
tarafından, bütçesinin 15.76.00.04-01.3.9.00-1-06.1 tertibi ile döner sermaye
bütçesinden bisiklet alımı ve dağıtımı yapılacağı; bisikletlerin alımı, bedeli
karşılığında veya bedelsiz olarak dağıtımı, şartları, kapsamı, kullandırılması
ve denetimine ilişkin usul ve esasları belirlemeye Türkiye Halk Sağlığı Kurumu
Başkanlığının yetkili olduğuna dair bir kuralın konulması aynı zamanda merkezî yönetim bütçesi kapsamındaki kamu idareleri ile
sosyal güvenlik kurumlarının bütün gelir ve giderleri ile mallarını Türkiye
Büyük Millet Meclisi adına denetlemek ve sorumluların hesap ve işlemlerini
kesin hükme bağlamakla Anayasa’nın 160. maddesi gereği görevli ve yetkili
bulunan Sayıştay’ın yetki ve görevlerini de kısıtlayıcı bir nitelik taşımakta
olup söz konusu maddede yer alan anayasal kurala aykırılık taşımaktadır.
T.B.M.M. adına merkezi
yönetim bütçesi kapsamındaki tüm kamu idareleri ile sosyal güvenlik
kurumlarının bütün gelir ve giderleri ile mallarını denetlemekle görevli
Sayıştay’ın yetkisi; Anayasa’nın 161. maddesi hükmüne aykırı bir biçimde Bütçe
Kanununa ekli E cetveline ilave edilen bir hükümle kısıtlanamaz.
Özet olarak; bu
tertipteki ödenek tutarları bütçe sistemi dışına çıkarılarak özel hesaplara
aktarılmakta, özel usullerle harcanmakta, denetimi konusunda da belirsizlikler
bulunmaktadır. Bu durum aynı zamanda 5018 sayılı kanunun mali saydamlık ve
hesap verilebilirlik ilkeleri ile bağdaşmamaktadır.
Yukarıda açıklandığı
üzere, 6682 sayılı 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu’na Ekli “E
Cetveli”nin 60. maddesinin ikinci cümlesi, Anayasa’nın 2., 7., 87., 88., 89.,
160. ve 161. maddelerine aykırı olduğundan iptali gerekir.
18) 6682 sayılı 2016
Yılı Merkezi Bütçe Kanunu’na Ekli “(E) Cetveli”nin 61. maddesinde yer alan
“bedeli karşılığında veya bedelsiz olarak dağıtımına ilişkin usul ve esasları
belirlemeye Türkiye Halk Sağlığı Kurumu Başkanlığı” ibaresinin Anayasaya
Aykırılığı
2016 Yılı Merkezi
Yönetim Bütçe Kanunu’na Ekli “E Cetveli”nin 61. maddesi şöyledir:
“Koruyucu Ağız ve Diş
Sağlığı Hizmetlerinin Geliştirilmesi ve Sürdürülmesi" kapsamında; diş
fırçası ve diş macununun alımı için Türkiye Halk Sağlığı Kurumu bütçesinin
15.76.00.04-01.3.9.00-1-03.2 tertibi ile döner sermaye bütçesine, bu amaçla
konulan ödeneklerin harcanmasına, diş fırçası ve diş macununun bedeli
karşılığında veya bedelsiz olarak dağıtımına ilişkin usul ve esasları
belirlemeye Türkiye Halk Sağlığı Kurumu Başkanlığı yetkilidir.
2016 Yılı Merkezi
Yönetim Bütçe Kanunu’na Ekli “E Cetveli”nin 61. maddesiyle, Koruyucu Ağız ve
Diş Sağlığı Hizmetlerinin Geliştirilmesi ve Sürdürülmesi" kapsamında; diş
fırçası ve diş macununun alımı için Türkiye Halk Sağlığı Kurumu bütçesinin
15.76.00.04-01.3.9.00-1-03.2 tertibi ile döner sermaye bütçesine, bu amaçla
konulan ödeneklerin harcanmasına, diş fırçası ve diş macununun bedeli
karşılığında veya bedelsiz olarak dağıtımına ilişkin usul ve esasları belirlemeye
Türkiye Halk Sağlığı Kurumu Başkanlığının yetkili olduğu kuralı getirilmiştir.
Genel Bütçe içinde yer
alan Türkiye Halk Sağlığı Kurumu’nun 15.76.00.04-01.3.9.00-1-03.2. tertibine
diş fırçası ve diş macunu alımlarında da kullanılmak üzere, 80.753.000,00 TL
ödenek konulmuştur.
Devletin temel amaç ve
görevleri Anayasanın 5. maddesinde; “Türk milletinin bağımsızlığını ve
bütünlüğünü, ülkenin bölünmezliğini, Cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak,
kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak; kişinin temel hak
ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak
surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın
maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya
çalışmak” olarak ifade olunmaktadır.
Anayasanın 2.
maddesinde de tanımını bulan sosyal bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti
Devletinin vatandaşlarının hayatını, beden ve ruh sağlığı içinde sürdürmesini
sağlaması anayasal bir zorunluluktur.(Anayasa madde:56).
Türkiye Cumhuriyeti
Devletinin vatandaşlarına ücretsiz diş fırçası ve diş macunu temin etmesi,
vatandaşlarına bunları bedelli veya bedelsiz olarak dağıtması bu görevini kamu
ve özel kesimdeki sağlık ve sosyal yardım kurumlarından yararlanarak yerine
getirmesi aynı zamanda sosyal devlet olmasının da gereğidir.
Ancak devlet
kurumlarının (Türkiye Halk Sağlığı Kurumu Başkanlığının) bu faaliyeti yerine
getirirken mevcut anayasal sınırlamalar kapsamında ve yürürlükteki kamu mali
yönetim ve denetim düzeni içinde hareket etmeleri gerekir.
11.10.2011 tarih ve 663
sayılı Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşlarının Teşkilat ve Görevleri Hakkında
Kanun Hükmünde Kararnamenin 26. maddesiyle, temel sağlık hizmetlerini Sağlık
Bakanlığının politika ve hedeflerine uygun olarak yürütmek üzere kurulan
Türkiye Halk Sağlığı Kurumu ile Sağlık Bakanlığı döner sermaye işletmeleri, diş
fırçası ve diş macunu alımında 4734 sayılı Kamu İhale Kanununa; bedeli
karşılığında veya bedelsiz dağıtımı, şartları, kapsamı ve kullandırılmasında,
kuruluşuna ilişkin 663 sayılı KHK, 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu, 5018 sayılı
Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu ve temel sağlık hizmetlerine ilişkin
kanunlar ile diğer sağlık mevzuatına; denetiminde ise 6085 sayılı Sayıştay
Kanununa tabidir.
Başka bir anlatımla diş
fırçası ve diş macunu alımı, bedeli karşılığında veya bedelsiz olarak dağıtımı,
şartları, kapsamı, kullandırılması ve denetimi, yürürlükte olan yasal kurallara
göre yapılmak durumundadır.
Anayasa’nın 2.
maddesinde “hukuk devleti” ilkesine yer verilmiştir. Anayasa’nın 2.
maddesindeki hukuk devleti, eylem ve işlemleri hukuka uygun olan, insan
haklarına dayanan, bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren, her alanda
adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren, Anayasa’ya aykırı
durum ve tutumlardan kaçınan, hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan,
Anayasa ve hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayıp yargı denetimine açık
olan devlettir. Kanunların kamu yararının sağlanması amacına yönelik olması,
genel, objektif, adil kurallar içermesi ve hakkaniyet ölçütlerini gözetmesi
hukuk devleti olmanın gereğidir. Bir kuralın kamu yararı dışında saklı bir
amacı gerçekleştirmek amacıyla konulduğu durumlarda yetki saptırması durumu ve
giderek kuralın amaç açısından sakatlığı ortaya çıkar.
Yürürlükte bulunan
yasal kurallar ve rekabetçilik, eşit muamele, saydamlık ve hesap verebilirlik
ilkeleri çerçevesinde gerçekleştirilmesi gereken diş fırçası ve diş macununun
alımı için Türkiye Halk Sağlığı Kurumu bütçesinin 15.76.00.04-01.3.9.00-1-03.2 tertibi
ile döner sermaye bütçesine, bu amaçla konulan ödeneklerin harcanmasına, diş
fırçası ve diş macununun bedeli karşılığında veya bedelsiz olarak dağıtımına
ilişkin usul ve esasları belirlemeye Türkiye Halk Sağlığı Kurumu Başkanlığının
yetkili olması, dağıtımın sadece Türkiye Halk Sağlığı Kurumu Başkanlığı
belirlenecek esas ve usullere göre yapılacak olması ve bu esas ve usullerin
belirlenmesinde hiçbir ölçüt getirilmemesi, kamu yararıyla bağdaşmadığından, bu
kural Anayasa’nın 2. maddesine aykırıdır.
Anayasa’nın 7.
maddesinde, yasama yetkisinin Türk Milleti adına Türkiye Büyük Millet Meclisine
ait olduğu ve bu yetkinin devredilemeyeceği kuralına yer verilmiştir. Anayasa
Mahkemesi’nin yerleşik kararlarına göre, yasa koyucunun temel ilkeleri
koymadan, çerçeveyi çizmeden yürütmeye yetki vererek, sınırsız ve belirsiz bir
alanı yönetimin düzenlemesine bırakması, yasama yetkisinin devri sonucunu
doğurmaktadır.
İptali istenen hükümde,
bir yandan usulüne göre yürürlüğe konulmuş yasaların 2016 yılında uygulanmaması
öngörülürken, diğer yandan hiçbir ilke konulmadan ve çerçeve çizilmeden idareye
diş fırçası ve diş macunu alımı, bedeli karşılığında veya bedelsiz dağıtımına
ilişkin usul ve esasları belirlemede sınırsız ve belirsiz düzenleme yetkisi
verilmesi, yasama yetkisinin devri sonucunu doğurduğundan iptali istenen
düzenleme, Anayasa’nın 7. maddesiyle bağdaşmamaktadır.
Anayasa’nın 87.
maddesinde Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin görev ve yetkileri genel olarak
sıralanırken kanun koymak, değiştirmek ve kaldırmak şeklinde ortaya konulduktan
sonra ayrıca “bütçe ve kesin hesap kanun tasarılarını görüşmek ve kabul etmek”
denilerek yasalar ile bütçe yasaları arasında ayrıma gidilmiştir.
Nitekim, yasaların
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde teklif ve görüşme usul ve esasları ile
yayımlanması Anayasa’nın 88. ve 89. maddelerinde düzenlenirken, bütçe
yasalarının görüşme usul ve esasları ise 162. maddesinde ayrıca
kurallaştırılmıştır. Anayasa’nın 162. maddesiyle bütçe kanun tasarılarının
görüşülmesinde ayrı bir yöntem kabul edilmiş, genel kurulda üyelerin gider
arttırıcı veya gelir azaltıcı teklifte bulunmaları yasaklanmış ve Anayasa’nın
89. maddesiyle de Cumhurbaşkanı’na bütçe kanunlarını bir daha görüşülmek üzere
TBMM’ne geri gönderme yetkisi tanınmamıştır. Öte yandan, Anayasa’nın 161.
maddesinin son fıkrasında, bütçe kanununa bütçe ile ilgili hükümler dışında
hiçbir hüküm konulamayacağı belirtilmiştir.
Anayasa’nın 161.
maddesinin son fıkrasındaki, “Bütçe kanununa bütçe ile ilgili hükümler dışında
hiçbir hüküm konulamaz” kuralından, yasa konusu olabilecek bir kuralı
kapsamaması koşuluyla, bütçeyi açıklayıcı ve uygulanmasını kolaylaştırıcı
nitelikte düzenlemelerin anlaşılması gerekmektedir.
Anayasa Mahkemesi’nin
yerleşik kararlarına göre (Bkz. Gerekçeler’in 1. maddesinde Anayasa
Mahkemesinin ilgili kararları sıralanmıştır.), bir yasa kuralının bütçeden
gider yapmayı ya da bütçeye gelir sağlamayı gerektirir nitelikte bulunması,
mutlak biçimde “bütçe ile ilgili hükümlerden” sayılmasına yetmemektedir. Çünkü,
her yasada gidere neden olabilecek değişik türde kurallar bulunabilmektedir.
Böyle kuralların bulunmasıyla örneğin, yargı, savunma, eğitim, sağlık, tarım,
ulaşım ve benzeri kamu hizmeti alanlarına ilişkin yasaların bütçeyle ilgili
hükümler içerdiği kabul edilirse, bu konulardaki yasaların değiştirilip
kaldırılması için de bütçe yasalarına hükümler koymak yoluna gidilebilecektir.
Oysa bu tür yasa düzenlemeleri, bütçenin yapılması ve uygulanması yöntemiyle
ilişkisi bulunmayan, yasa koyucunun başka amaçla ve bütçe yasalarından tümüyle
değişik yöntemlerle gerçekleştirilmesi gereken yasama işlemleridir. “Bütçe ile
ilgili hüküm” sözcüklerine dayanılarak, gider ya da gelirle ilgili bir konuyu
olağan bir yasa yerine bütçe yasası ile düzenlemek, Anayasa’nın 88. ve 89.
maddelerini bu tür yasalar yönünden uygulanamaz duruma düşürmektedir.
Bütçe kanunlarını,
diğer kanunlardan ayrı tutan bu Anayasal kurallar karşısında, yasa ile
düzenlenmesi gereken bir konunun bütçe yasası ile düzenlenmesi veya yürürlükte
bulunan herhangi bir yasada yer alan hükmün bütçe yasaları ile değiştirilmesi,
kaldırılması, uygulanmaması veya aykırı düzenlemeler yapılması olanaksızdır.
Anayasanın 162.
maddesine göre görüşülen Bütçe Kanununun eki “E Cetveli”ne, diş fırçası ve diş
macunu alımı, bedeli karşılığında veya bedelsiz olarak dağıtımı, şartları,
kapsamı, kullandırılması ve denetimine ilişkin usul ve esasları belirlemeye
Türkiye Halk Sağlığı Kurumu Başkanlığının yetkili olduğuna ilişkin kural
konularak, Anayasa’nın 88. ve 89. maddelerine göre görüşülüp yayımlanarak
yasalaşmış, 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu, 663 sayılı KHK, 2886 sayılı Devlet
İhale Kanunu, 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu, 6085 sayılı
Sayıştay Kanunu ve temel sağlık hizmetlerine ilişkin kanunlar ile diğer sağlık
mevzuatındaki kuralların 2016 yılı için uygulamadan kaldırması, Anayasa’nın 87., 88. ve 89. maddeleri ile 161. maddesine
aykırıdır.
Yukarıda açıklandığı
üzere, 6682 sayılı 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu’na Ekli “E
Cetveli”nin 61. maddesinde yer alan bedeli karşılığında veya bedelsiz olarak
dağıtımına ilişkin usul ve esasları belirlemeye Türkiye Halk Sağlığı Kurumu
Başkanlığı” ibaresinin Anayasa’nın 2., 7., 87., 88., 89., ve 161. maddelerine
aykırı olduğundan iptali gerekir.
19) 6682 sayılı 2016
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu’na Ekli “E Cetveli”nin 66. maddesinin
Anayasaya Aykırılığı
2016 Yılı Merkezi
Yönetim Bütçe Kanunu’na Ekli “E Cetveli”nin 66. maddesinde, “Maliye Bakanlığı
bütçesinin 12.01.31.00-01.2.76-1-05.2 tertibinde yer alan ödeneği, 5779 sayılı
Kanunun 6 ncı maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sınırlamaya tabi olmaksızın
zorunlu hallerde belediyelere yardım amacıyla kullanmaya Maliye Bakanı
yetkilidir.” denilmektedir.
2.7.2008 tarihli ve 5779 sayılı İl Özel
İdarelerine ve Belediyelere Genel Bütçe Vergi Gelirlerinden Pay Verilmesi
Hakkında Kanun’un 2. maddesinde, genel bütçe vergi gelirlerinden il özel
idareleri ile belediyelere verilecek payların hesaplanma şekli ile oranları; 3.
maddesinde, payların ayrılmasına ve gönderilmesine ilişkin esaslar; 4.
maddesinde, il özel idare paylarının tahsisine ilişkin esaslar; 5. maddesinde,
belediye paylarının tahsisine ilişkin esaslar düzenlenmiş ve “Denkleştirme
ödeneği” başlıklı 6. maddesi ise;
“(1) (Değişik: 12/11/2012-6360/27 md.) Kesinleşmiş
en son genel bütçe vergi gelirleri tahsilâtı toplamının binde biri Maliye
Bakanlığı bütçesine nüfusu 10.000’e kadar olan belediyeler için kullanılmak
üzere denkleştirme ödeneği olarak konulur. Maliye Bakanlığı, bu ödeneği, mart
ve temmuz aylarında iki eşit taksit hâlinde dağıtılmak üzere, İlbank A.Ş.
hesabına aktarır. İlbank A.Ş., hesabına aktarılan ödeneğin yüzde 65’ini eşit
şekilde, yüzde 35’ini ise nüfus esasına göre dağıtır.
(2) Bu Kanunda ayrılması öngörülen paylar
ile birinci fıkrada belirtilen ödenek dışında, mahalli idarelere yardım
amacıyla, bakanlıklar ile bağlı ve ilgili kurum ve kuruluşların bütçelerine
pay, fon veya özel hesap gibi adlarla başka bir ödenek konulamaz.”
şeklinde kurallaştırılmıştır.
5779 sayılı Kanunun yukarıda aynen yer verilen
6. maddesinin (2) numaralı fıkrasına göre, 5779 sayılı Kanuna göre ayrılması
gereken paylar ile 6. maddenin (1) numaralı fıkrasına göre ayrılacak
denkleştirme ödeneği dışında mahalli idarelere yardım amacıyla bakanlıklar ile
bağlı ve ilgili kurum ve kuruluşların bütçelerine pay, fon veya özel hesap gibi
adlarla başka ödenek konulamayacaktır.
Bu yasal kurala rağmen, 2016 Yılı Merkezi
Yönetim Bütçe Kanunu ile Maliye Bakanlığı bütçesinin 12.01.31.00-01.2.76-1-05.2
tertibine 34.638.000,00 TL ödenek konulmuş; 6 ncı maddesinin (1) numaralı
fıkrasının (a) bendi ve (2) numaralı fıkrasıyla Maliye Bakanına söz konusu
ödeneği sınırsız şekilde artırma yetkisi verilmiş ve “E Cetveli”nin 66.
maddesiyle ise Maliye Bakanına söz konusu ödeneği 5779 sayılı Kanunun 6. maddesinin
(2) numaralı fıkrasında yer alan sınırlamaya tabi olmaksızın belediyelere
aktarma yetkisi tanınmıştır. Böylece Maliye Bakanı “zorunlu hallerde” ifadesini
istediği şekilde takdir ederek, bütçeden istediği kadar kaynağı istediği
belediyeye hiçbir objektif ölçüye dayanmadan aktarabilecektir.
Maliye Bakanlığı bütçesine 5779 sayılı
Kanunda öngörülenler dışında belediyelere yardım amacıyla ödenek konulması ve
Maliye Bakanına söz konusu ödeneği 5779 sayılı Kanunun 6. maddesinin (2)
numaralı fıkrasındaki sınırlamaya bağlı kalmadan belediyelere aktarma yetkisi
tanınmasının, 5779 sayılı Kanunun 6. maddesinin (2) numaralı fıkrasına aykırı
olduğunda hiçbir kuşku yoktur.
Anayasa’nın 87. maddesinde Türkiye Büyük
Millet Meclisi’nin görev ve yetkileri kanun koymak, değiştirmek ve kaldırmak
şeklinde ortaya konulduktan sonra ayrıca “bütçe ve kesin hesap kanun
tasarılarını görüşmek ve kabul etmek” denilerek yasalar ile bütçe yasaları
arasında ayrıma gidilmiştir.
Nitekim, yasaların Türkiye Büyük Millet
Meclisi’nde teklif ve görüşme usul ve esasları ile yayımlanması Anayasa’nın 88.
ve 89. maddelerinde düzenlenirken, bütçe yasalarının görüşme usul ve esasları
ise 162. maddesinde ayrıca kurallaştırılmıştır. Bu maddeyle bütçe kanun
tasarılarının görüşülmesinde ayrı bir yöntem kabul edilmiş, genel kurulda
üyelerin gider arttırıcı veya gelir azaltıcı teklifte bulunmaları yasaklanmış
ve Anayasa’nın 89. maddesiyle de Cumhurbaşkanı’na bütçe kanunlarını bir daha
görüşülmek üzere TBMM’ne geri gönderme yetkisi tanınmamıştır. Öte yandan,
Anayasa’nın 161. maddesinin dördüncü fıkrasında, bütçe kanununa bütçe ile
ilgili hükümler dışında hiçbir hüküm konulamayacağı açık bir şekilde
belirtilirken; 163. maddesinde bütçede değişiklik yapılabilmesi esasları ayrıca
düzenlenmiş, Bakanlar Kurulu’na kanun hükmünde kararname ile bütçede değişiklik
yapma yetkisi verilmemiştir.
Anayasa’nın 161. maddesinin son
fıkrasındaki, “Bütçe kanununa bütçe ile ilgili hükümler dışında hiçbir hüküm
konulamaz” kuralından, yasa konusu olabilecek bir kuralı kapsamaması koşuluyla,
bütçeyi açıklayıcı ve uygulanmasını kolaylaştırıcı nitelikte düzenlemelerin
anlaşılması gerekmektedir.
Anayasa Mahkemesi’nin yerleşik kararlarına
göre, bir yasa kuralının bütçeden gider yapmayı ya da bütçeye gelir sağlamayı
gerektirir nitelikte bulunması, mutlak biçimde “bütçe ile ilgili hükümlerden”
sayılmasına yetmemektedir. Çünkü her yasada gidere neden olabilecek değişik
türde kurallar bulunabilmektedir. Böyle kuralların bulunmasıyla örneğin, yargı,
savunma, eğitim, sağlık, tarım, ulaşım ve benzeri kamu hizmeti alanlarına
ilişkin yasaların bütçeyle ilgili hükümler içerdiği kabul edilirse, bu
konulardaki yasaların değiştirilip kaldırılması için de bütçe yasalarına
hükümler koymak yoluna gidilebilir. Oysa, bu tür yasa düzenlemeleri, bütçenin
yapılması ve uygulanması yöntemiyle ilişkisi bulunmayan, yasa koyucunun başka
amaçla ve bütçe yasalarından tümüyle değişik yöntemlerle gerçekleştirilmesi
gereken yasama işlemleridir. “Bütçe ile ilgili hüküm” sözcüklerine dayanılarak,
gider ya da gelirle ilgili bir konuyu olağan bir yasa yerine bütçe yasası ile
düzenlemek ya da yasa ile düzenlenmiş bir hususu bütçe kanunu ile değiştirmek
veya kaldırmak, Anayasa’nın 88. ve 89. maddelerini bu tür yasalar yönünden
uygulanamaz duruma düşürür.
Bütçe kanunlarını, diğer kanunlardan ayrı
tutan bu Anayasal kurallar karşısında, yasa ile düzenlenmesi gereken bir
konunun bütçe yasası ile düzenlenmesi veya yürürlükte bulunan herhangi bir
yasada yer alan hükmün bütçe yasaları ile değiştirilmesi, kaldırılması,
uygulanmaması veya aykırı düzenlemeler yapılması olanaksızdır.
2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu ile
Maliye Bakanlığı bütçesinin 12.01.31.00-01.1.2.76-1-05.2 tertibine konulan
ödeneğin teknik anlamda bütçe ile ilgili olduğu ileri sürülebilir ise de hukuki
olarak bütçe ile ilgili olduğundan söz edebilmek için ödenek koyma ve dağıtım
işleminin dayanağını yürürlükteki yasalardan alması ve yürürlükteki yasalara
uygun olması gerekmektedir. Kaldı ki, ödeneğin kullanımına ilişkin olarak “E
Cetveli”nin 66. maddesinde yer verilen iptali istenen hükmün, 5779 sayılı
Kanunun 6. maddesinin (2) numaralı fıkrasına aykırı olduğu her türlü
tartışmanın dışındadır.
Bu itibarla, 5779 sayılı Kanunun 6.
maddesinin (2) numaralı fıkrası, yasaların Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde
teklif ve görüşme usul ve esasları ile yayımlanmasına ilişkin Anayasa’nın 88 ve
89. maddelerinde belirlenen yasama süreçlerinde değiştirilmeden, Anayasanın
162. maddesine göre görüşülen bütçe kanununa, 5779 sayılı Kanuna aykırı ödenek
konulması ve ödeneğin kullanımında 5779 sayılı Kanunun 6. maddesinin (2)
numaralı fıkrasının uygulanmayacağının belirtilmesi, Anayasa’nın 87., 88., 89.
ve 161. maddelerindeki kurallarla bağdaşmaz.
Bu durum 5018 sayılı Kanunun 6 ve 7'nci
maddelerinde yer alan saydamlık ve hesap verilebilirlik ilkelerine de aykırılık
taşımaktadır. Aslında bu düzenleme ile Maliye Bakanlığı bütçesinin
12.01.31.00-01.2.76-1-05.2 tertibinde yer alan ödenek Maliye Bakanının
belediyelerle ilgili olarak kullanacağı bir nevi örtülü ödeneği biçimine
dönüşmektedir.
Yukarıda açıklandığı üzere, 2016 Yılı
Merkezi Yönetim Bütçe Kanununa ekli “E Cetveli”nin 66. maddesi, Anayasa’nın
87., 88., 89. ve 161. maddelerine aykırı olduğundan iptali gerekir.
20) 6682 sayılı 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe
Kanunu’na Ekli “E Cetveli”nin 69. maddesinin birinci cümlesinde yer alan “özel hesaba aktarılır”
ibaresi ile ikinci ve üçüncü cümlelerinin Anayasaya Aykırılığı
2016 Yılı Merkezi
Yönetim Bütçe Kanunu’na Ekli “E Cetveli”nin 69. maddesinde;
“Başbakanlık bütçesine 100.yıl anma etkinlikleri kapsamında
çalışmalar yapmak maksadıyla 07.00.00.02-01.1.1.00-1-05.2 tertibinde tefrik
edilen ödenekler Başbakanlık bütçesine gider kaydedilmek suretiyle özel hesaba
aktarılır. Özel hesaptan yapılan harcamalar 5018 sayılı kanun ile 4734 sayılı
kanunda müstesnadır. Özel hesaba aktarılan tutarların kullanımına ilişkin usul
ve esaslar Başbakan onayı ile belirlenir.”
hükmü yer almaktadır.
2016 yılı Merkezi
Yönetim Bütçe Kanununda Başbakanlık Bütçesinde ilgili tertibe 50.000.000 TL.
başlangıç ödeneği konulmuştur.
Anayasanın 161’nci
maddesi hükmüne aykırı olarak 2016 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Tasarısının
E- Cetveline konulan söz konusu hükümle; Başbakanlık bütçesine 100.yıl anma
etkinlikleri kapsamında çalışmalar yapmak maksadıyla
07.00.00.02-01.1.1.00-1-05.2 tertibinde tefrik edilen ödenekler Başbakanlık
bütçesine gider kaydedilmek suretiyle özel hesaba aktarılacak, bu özel hesaptan
yapılan harcamalar 5018 sayılı kanun ile 4734 sayılı kanunda müstesna tutulacak,
Özel hesaba aktarılan tutarların kullanımına ilişkin usul ve esaslar da
Başbakan onayı ile belirlenecektir.
Bu düzenleme ile bu
tertipteki ödenek tutarları bütçe sistemi dışına çıkarılarak özel hesaplara
aktarılacak ve özel usullerle harcanacaktır.
Özel hesaba aktarılan
tutarların kullanımına ilişkin usul ve esasların belirlenmesinde Başbakana
yetki verilmektedir. Aynı zamanda açılacak özel hesaptan yapılacak ödemeler
Kamu İhale Kanunu ve Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu uygulamaları dışına
çıkarılmaktadır. Özel hesabın Sayıştay denetimine tabi olup olmayacağı da
belirsizdir.
“Özel hesap” uygulamasının aktarılan
ödeneklerin takibine ve aktarma amacına uygun kullanılmasını sağlamaya yönelik
olduğu ileri sürülebilir ise de iptali istenen Başbakanlık bütçesi açısından
aktarılan ödeneklerin takibi ve amacına uygun kullanımının kontrolünün “bütçede
açılacak bir tertibe gelir ve şart kılındığı amaca harcanmak üzere açılacak bir
tertibe ödenek kaydedilmesi” suretiyle de mümkün olması ve 5018 sayılı Kanuna
tabi olan kamu idareleri için yasal olanın da bu usul olması (md. 40/3)
karşısında, özel hesap uygulamasının başka amaçlara hizmet ettiği sonucu
kendiliğinden ortaya çıkmaktadır.
Özel ödenek, özel gelir ve özel hesap
uygulamalarına son veren 14.7.2004 tarihli ve 5217 sayılı Özel Gelir ve Özel
Ödeneklerin Düzenlenmesi ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’un Genel Gerekçesinde,
“Devlet bütçesinin temel ilkelerinden
birisi birlik ilkesidir. Bu ilkeye göre, Devlete ait tüm gelir ve giderlerin
tek bir bütçede yer alması esastır. Böylelikle, Devlet kaynaklarının tek elde
toplanarak harcamalarda saydamlık sağlanması amaçlanmakta, bütçe disiplininden
kaçışlar ve harcamalarda keyfiyetin önlenilmesine çalışılmaktadır. Bunun
istisnasını oluşturan unsurlardan en önemlileri fon ve özel gelir-özel ödenek
uygulamalarıdır.
(…)
Fonların tasfiyesi sonrasında başlayan özel
gelir-özel ödenek uygulamaları ile diğer mevzuat gereğince devam eden özel
gelir-özel ödenek uygulamaları sonrasında bütçelerde başlangıç ödenekleri ile
yıl sonu harcamaları arasında önemli farklar doğmaktadır.
Bu çerçevede Tasarı ile, yürütülmekte olan
ekonomik program gereğince özel gelir-özel ödenek uygulamalarının yeniden
gözden geçirilmesi, devamında fayda görülenlerin haricindeki uygulamaların
kaldırılarak yerine söz konusu özel gelirlerin bütçe geliri olarak kaydedilmesi
ve harcamalarının ilgili kurum bütçelerine öngörülecek ödeneklerle yapılması
imkanını sağlayacak düzenlemelerin gerçekleştirilmesi, böylece bütçe
uygulamalarının daha saydam ve açık olması amaçlanmaktadır.”
ifadeleri yer almıştır.
Başbakanlığın, teşkilatı, görev ve
yetkileri, düzenli bir şekilde işlemesine ilişkin hizmet süreçleri ve iş görme
usul ve esasları, 10.10.1984 tarihli ve 3056 sayılı Başbakanlık Teşkilatı
Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanun’da
düzenlenmiştir.
Başbakanlık bütçesine 100. yıl anma
etkinlikleri kapsamında çalışmalar yapmak maksadıyla konulan ödeneklerin,
Başbakanlık bütçesine gider kaydedilmek suretiyle özel hesaba aktarılması,
kuruluş kanunu ve temel mali mevzuat hükümleri dışında harcanması sonucunu
doğurmaktadır. Nitekim hemen ikinci cümlede özel hesaptan yapılacak
harcamaların 5018 sayılı Kanun ile 4734 sayılı Kanundan müstesna olduğu
belirtilmiştir. Bütçe kaynaklarının özel hesaplar kullanılarak temel mali
mevzuat hükümlerine tabi olmadan harcanması, 5217 sayılı Kanunun “Genel
Gerekçe”sinde de belirtildiği üzere bütçe disiplininden kaçışları ve
harcamalarda keyfiliği teşvik etmekte ve bütçe uygulamalarının saydam, açık ve
hesap verebilir olmasını önlemektedir.
Anayasa’nın 2. maddesindeki hukuk devleti,
eylem ve işlemleri hukuka uygun olan, insan haklarına dayanan, bu hak ve
özgürlükleri koruyup güçlendiren, her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup
bunu geliştirerek sürdüren, Anayasa’ya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan,
hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan, Anayasa ve hukukun üstün
kurallarıyla kendini bağlı sayıp yargı denetimine açık olan devlettir. Kanunların
kamu yararının sağlanması amacına yönelik olması, genel, objektif, adil
kurallar içermesi ve hakkaniyet ölçütlerini gözetmesi hukuk devleti olmanın
gereğidir. Bir kuralın kamu yararı dışında saklı bir amacı gerçekleştirmek
amacıyla konulduğu ve keyfiliği teşvik ettiği durumlarda yetki saptırması
durumu ve giderek kuralın amaç açısından sakatlığı ortaya çıkar. Demokratik
devlet ilkesi ise tüm kamusal faaliyet, iş ve işlemlerde, saydamlığı ve hesap
verebilirliği gerektirir.
İptali istenen birinci cümledeki “özel
hesaba” ibaresi ile “özel hesaptan yapılan harcamalar 5018 sayılı Kanun ile
4734 sayılı Kanundan müstesnadır.” şeklindeki ikinci cümle, kamu yararını
gerçekleştirmeyi değil, kamusal kaynakların, bütçeleri dışında, temel mali
mevzuat hükümleri ve kuruluş kanunlarına tabi olmadan harcanmasını, bütçe
disiplininden kaçmayı, harcamalarda keyfiliği teşvik etmeyi öngördüğünden
Anayasa’nın 2. maddesindeki hukuk devleti ilkesine; saydamlığı ve hesap
verebilirliği önlemeyi amaçladığından Anayasa’nın 2. maddesindeki demokratik
devlet ilkesine; 5018 sayılı Kanunla öngörülen mali sistemle bağdaşmadığı ve
bütçe ile tahsis edilen ödeneklerin bütçe dışı “özel hesap”tan, 5018 sayılı
Kanuna tabi olmadan harcanmasını öngördüğü için ise Anayasa’nın 161. maddesinin
ikinci fıkrasına aykırıdır.
10.10.1984 tarih ve 3056 sayılı Başbakanlık
Teşkilatı Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında
Kanunun Başbakanlığın görevlerini düzenleyen 2’nci maddesinde Başbakanlığın
görev ve yetkileri belirtilmiştir. Anılan kanunun hiçbir maddesinde
Başbakanlığın bu tür ödeneklerini özel hesaba aktarma yaparak özel hesaptan
5018 sayılı Kanun ve 4734 sayılı Kanun hükümlerine tabi olmaksızın
harcayabileceğine yönelik herhangi bir düzenlemeye yer verilmemiştir.
Bu bağlamda Başbakanlık 5018 sayılı Kanuna
ekli (I) Sayılı Cetvelde yer alan, merkezi yönetim kapsamındaki kamu
idaresidir. Başbakanlığa tahsis edilen kaynakların mali yönetim ve kontrolü
5018 sayılı Kanuna, mal ve hizmet alımları ile yapım işleri ise 4734 sayılı
Kanuna, tabidir. Dolayısıyla bütçe ile tahsis edilen kaynakları kamu harcama
hukuku içinde kullanması ve hesabını da TBMM’ne vermesi gerekir.
2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu’na
Ekli “E Cetveli”nin 69. maddesindeki hüküm ile Başbakanlık
bütçesine 100.yıl anma etkinlikleri kapsamında çalışmalar yapmak maksadıyla
07.00.00.02-01.1.1.00-1-05.2 tertibinde tefrik edilen ödenekler bütçeye gider,
özel hesaba alacak kaydedilerek kamu mali yönetimi ve kontrol sisteminin
tamamen dışına çıkarılmaktadır. Aynı zamanda Başbakana mevcut kamu harcama
hukuku dışında özel hesaba aktarılan ve harcanması 5018 ve 4734 sayılı Kanun
kapsamında gerçekleşen tutarların kullanımına ilişkin usul ve esasları
belirleme yetkisi verilmektedir.
Anayasa’nın 161. maddesinin ikinci
fıkrasında, “Malî yıl başlangıcı ile merkezî yönetim bütçesinin hazırlanması,
uygulanması ve kontrolü kanunla düzenlenir.” kuralına yer verilmiş; fıkra
gerekçesinde ise “Anayasamızın 161 inci maddesinin ikinci fıkrası yeniden
düzenlenmek suretiyle, bütçenin hazırlanması, uygulanması ve kontrolüne ilişkin
süreç güçlendirilmektedir.” denilmiştir.
Ayrıca söz konusu maddenin dördüncü
fıkrasında; “Bütçe kanununa bütçe ile ilgili hükümler dışında hiçbir hüküm
konulamaz” kuralı yer almaktadır.
Anayasa’nın bütçenin hazırlanması,
uygulanması ve kontrolüne ilişkin göndermede bulunduğu kanun, 5018 sayılı Kamu
Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’dur. 5018 sayılı Kanunda bütçenin hazırlanması,
uygulanması ve kontrolüne ilişkin kurallar düzenlenerek sistemleştirilmiş; 13.
maddesinin birinci fıkrasının (m) bendinde, “Kamu idarelerinin tüm gelir ve
giderleri bütçelerinde gösterilir.” denilerek bütçe kaynaklarının bütçeden
harcanması öngörülmüş ve bütçe dışı her türlü “özel hesap” uygulamasına son
verilmiştir.
Anayasa’nın 87. maddesinde Türkiye Büyük
Millet Meclisi’nin görev ve yetkileri kanun koymak, değiştirmek ve kaldırmak
şeklinde ortaya konulduktan sonra ayrıca “bütçe ve kesin hesap kanun
tasarılarını görüşmek ve kabul etmek” denilerek yasalar ile bütçe yasaları
arasında ayrıma gidilmiştir.
Nitekim, yasaların Türkiye Büyük Millet
Meclisi’nde teklif ve görüşme usul ve esasları ile yayımlanması Anayasa’nın 88.
ve 89. maddelerinde düzenlenirken, bütçe yasalarının görüşme usul ve esasları
ise 162. maddesinde ayrıca kurallaştırılmıştır. Bu maddeyle bütçe kanun
tasarılarının görüşülmesinde ayrı bir yöntem kabul edilmiş, genel kurulda
üyelerin gider arttırıcı veya gelir azaltıcı teklifte bulunmaları yasaklanmış
ve Anayasa’nın 89. maddesiyle de Cumhurbaşkanı’na bütçe kanunlarını bir daha
görüşülmek üzere TBMM’ne geri gönderme yetkisi tanınmamıştır. Öte yandan,
Anayasa’nın 161. maddesinin dördüncü fıkrasında, bütçe kanununa bütçe ile
ilgili hükümler dışında hiçbir hüküm konulamayacağı açık bir şekilde belirtilirken;
163. maddesinde bütçede değişiklik yapılabilmesi esasları ayrıca düzenlenmiş,
Bakanlar Kurulu’na kanun hükmünde kararname ile bütçede değişiklik yapma
yetkisi verilmemiştir.
Anayasa’nın 161. maddesinin son
fıkrasındaki, “Bütçe kanununa bütçe ile ilgili hükümler dışında hiçbir hüküm
konulamaz” kuralından, yasa konusu olabilecek bir kuralı kapsamaması koşuluyla,
bütçeyi açıklayıcı ve uygulanmasını kolaylaştırıcı nitelikte düzenlemelerin
anlaşılması gerekmektedir.
Anayasa Mahkemesi’nin yerleşik kararlarına
göre, bir yasa kuralının bütçeden gider yapmayı ya da bütçeye gelir sağlamayı
gerektirir nitelikte bulunması, mutlak biçimde “bütçe ile ilgili hükümlerden”
sayılmasına yetmemektedir. Çünkü her yasada gidere neden olabilecek değişik
türde kurallar bulunabilmektedir. Böyle kuralların bulunmasıyla örneğin, yargı,
savunma, eğitim, sağlık, tarım, ulaşım ve benzeri kamu hizmeti alanlarına
ilişkin yasaların bütçeyle ilgili hükümler içerdiği kabul edilirse, bu
konulardaki yasaların değiştirilip kaldırılması için de bütçe yasalarına
hükümler koymak yoluna gidilebilir. Oysa, bu tür yasa düzenlemeleri, bütçenin
yapılması ve uygulanması yöntemiyle ilişkisi bulunmayan, yasa koyucunun başka
amaçla ve bütçe yasalarından tümüyle değişik yöntemlerle gerçekleştirilmesi gereken
yasama işlemleridir. “Bütçe ile ilgili hüküm” sözcüklerine dayanılarak, gider
ya da gelirle ilgili bir konuyu olağan bir yasa yerine bütçe yasası ile
düzenlemek, Anayasa’nın 88. ve 89. maddelerini bu tür yasalar yönünden
uygulanamaz duruma düşürür.
Bütçe kanunlarını, diğer kanunlardan ayrı
tutan bu Anayasal kurallar karşısında, yasa ile düzenlenmesi gereken bir
konunun bütçe yasası ile düzenlenmesi veya yürürlükte bulunan herhangi bir
yasada yer alan hükmün bütçe yasaları ile değiştirilmesi, kaldırılması,
uygulanmaması veya aykırı düzenlemeler yapılması olanaksızdır.
2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu ile
Başbakanlık bütçesinin 07.00.00.02-01.1.1.00-1-05.2
tertibine konulan ödeneğin teknik anlamda bütçe ile ilgili olduğu ileri
sürülebilir ise de hukuki olarak bütçe ile ilgili olduğundan söz edebilmek için
ödenek koyma ve özel hesaba aktarma işleminin dayanağını yürürlükteki
yasalardan alması ve yürürlükteki yasalara uygun olması gerekmektedir. Kaldı
ki, ödeneğin kullanımına ilişkin olarak “E Cetveli”nin 69. maddesinde yer
verilen iptali istenen hükmün, 3056 sayılı Kanun ile 5018 sayılı ve 4734 sayılı
Kanunlarla bağdaşmadığı her türlü tartışmanın dışındadır.
Bu itibarla, 3056 sayılı Kanun ile 5018
sayılı Kanun ve 4734 sayılı Kanunun ilgili maddeleri, yasaların Türkiye Büyük
Millet Meclisi’nde teklif ve görüşme usul ve esasları ile yayımlanmasına
ilişkin Anayasa’nın 88 ve 89. maddelerinde belirlenen yasama süreçlerinde
değiştirilmeden, Anayasanın 162. maddesine göre görüşülen bütçe kanununa tahsis
edilen ödeneklerin özel hesaba aktarılmasına ve özel hesaptan yapılacak
harcamaların 5018 sayılı Kanun ile 4734 sayılı Kanuna tabi olmadan yapılmasına
yönelik hüküm konulması, Anayasa’nın 87., 88., 89. ve 161. maddelerindeki
kurallarla bağdaşmaz.
Anayasa’nın 7. maddesinde, yasama
yetkisinin Türk Milleti adına Türkiye Büyük Millet Meclisine ait olduğu ve bu
yetkinin devredilemeyeceği; 124. maddesinde ise Başbakanlık, bakanlıklar ve
diğer kamu tüzel kişilerinin, kendi görev alanlarını ilgilendiren kanunların ve
tüzüklerin uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak şartıyla
yönetmelik çıkarabileceği kurallarına yer verilmiştir.
Anayasa Mahkemesi’nin yerleşik kararlarına
göre, yasa koyucunun temel ilkeleri koymadan, çerçeveyi çizmeden yürütmeye
yetki vererek, sınırsız ve belirsiz bir alanı yönetimin düzenlemesine
bırakması, yasama yetkisinin devri sonucunu doğurmaktadır.
2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu’na
ekli “E Cetveli”nin 69.. maddesinin ikinci cümlesiyle, hiçbir çerçeve çizilmeksizin,
esaslar belirlenmeksizin ve hiçbir sınırlamayla bağlı olmaksızın, Başbakanlık
bütçesinin 07.00.00.02-01.1.1.00-1-05.2
tertibine konulan ve özel hesaba aktarılan tutarların kullanımına ilişkin usul
ve esasları belirleme yetkisinin Başbakana bırakılması, yasama yetkisinin
devri sonucunu doğurduğundan, iptali istenen cümle Anayasa’nın 7. maddesine
aykırıdır.
3056 sayılı Başbakanlık Teşkilatı Hakkında
Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanun veya başka
kanun ya da KHK’lerde Başbakana Başbakanlık bütçesinin yukarıda belirtilen
tertibine yıllık bütçe kanunları ile verilen ödeneği özel hesaba aktarılarak
harcanması ve özel hesaba aktarılan tutarların kullanımına ilişkin usul ve
esasları belirlemeye ilişkin herhangi bir görev ve yetki de verilmemiştir.
Bu itibarla Başbakanlığa bu tertipte yer
alan bütçe ödeneklerini özel hesaba aktarma ve özel hesaba aktarılan tutarların
harcanmasına ilişkin usul ve esasları belirleme gibi herhangi bir görev ve
yetki verilmemişken, Başbakanlık bütçesinin 07.00.00.02-01.1.1.00-1-05.2
tertibine konulan ve özel hesaba aktarılan tutarların harcanmasına, ilişkin
usul ve esasları belirleme yetkisinin Başbakanlığa verilmesi, Anayasa’nın 124.
maddesine aykırıdır.
Özet olarak; bu
tertipteki ödenek tutarları bütçe sistemi dışına çıkarılarak özel hesaplara
aktarılmakta, özel usullerle harcanmakta, denetimi konusunda da belirsizlikler
bulunmaktadır. Bu durum aynı zamanda 5018 sayılı kanunun mali saydamlık ve
hesap verilebilirlik ilkeleri ile bağdaşmamaktadır, bir nevi bütçe dışı fon ve
örtülü ödenek uygulamasına işaret etmektedir.
Yukarıda açıklandığı üzere, 2016 Yılı
Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu’na Ekli “E Cetveli”nin 69. maddesinin birinci
cümlesinde yer alan “özel
hesaba aktarılır” ibaresi ile ikinci ve üçüncü cümlelerinin
Anayasanın 2., 7., 87., 88., 89., 124. ve 161. maddelerine aykırı olduğundan
iptali gerekir.
21) 6682 sayılı 2016 Yılı Merkezi Yönetim
Bütçe Kanunu’na Ekli “E Cetveli”nin 75. maddesinin üçüncü fıkrasındaki, “… ilde
valilik adına açılacak özel bir hesaba aktarılır …” ibaresi ile “… Aile ve
Sosyal Politikalar Bakanlığı tarafından belirlenecek usul ve esaslar
çerçevesinde …” ifadesinin Anayasaya Aykırılığı
2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu’na
Ekli “E Cetveli”nin 75. maddesi;
“24.01.33.00-10.1.2.00-1-07.1 tertibinde yer alan ödenek;
kamu kurum ve kuruluşlarının açık olan bileşenlerinden ve binalardan oluşan
"pilot alanlar için" hazırlanacak projeleri bilimsel ölçütlere ve
Türk Standartları Enstitüsü standartlarına uygun biçimde teknik bilgi desteği
ile uygulamaya geçirmeleri daha sonra bu proje çalışmasında edindikleri
deneyimleri kent geneline yaygınlaştırmaları amacıyla Erişelebilirlik Destek
Projesinin (ERDEP) yürütülmesi, değerlendirilmesi, izlenmesi ve tanıtımına
yönelik faaliyetler için kullandırılır. 24.01.33.00-10.1.2.00-1-07.1 tertibinde
yer alan ödenek; Türkiye'de ikamet eden ve hizmete ihtiyaç duyan 65 üstü
yaşlıların korunması ve desteklenmesi ile biyo-psiko sosyal bakıma ihtiyacı
olanların yaşadıkları mekanlarda gerekli olan bakımlarının yapılarak
yaşamlarının kolaylaştırılmasını amaçlayan yaşlılık destek programı (YADES)
için Aile Sosyal Politikalar Bakanlığı tarafından belirlenecek usul ve esaslar
çerçevesinde Büyükşehir Belediyelerinin program amaçlarına uygun olarak
hazırlayacakları projeler için kullandırılır. YADES Programı ve ERDEP
kapsamında valilikler tarafından Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığına teklif
edilen ve anılan Bakanlık tarafından uygun bulunan projelerden, valinin yetki
ve sorumluluğunda gerçekleştirilmesi uygun görülenlerin bedelleri, münhasıran
proje ile ilgili harcamalarda kullanılmak üzere söz konusu ödenekten il'de
valilik adına açılacak özel bir hesaba aktarılır ve proje amaçlarına uygun
olarak vali tarafından kamu kurum ve kuruluşları, il özel idareleri,
belediyeler, meslek odaları ve üniversitelere Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanlığı tarafından belirlenecek usul ve esaslar çerçevesinde kullandırılır.”
hükmünü taşımaktadır.
Anayasanın 161’nci
maddesine aykırı olarak (E) cetvelinin 75'nci maddesine konulan hükümle, Aile
ve Sosyal Politikalar Bakanlığı bütçesinde 24.01.33.00-10.1.2.00-1-07.1
tertibinde yer alan ödenek valilikler tarafından adlarına açılacak özel hesaba
aktarılarak vali tarafından kamu kurum ve kuruluşları, il özel idareleri,
meslek odaları ve üniversitelere Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığınca
belirlenecek usul ve esaslara göre kullandırılacaktır.
Bu hükümle bütçede yer
alan ödenek tutarı bütçe sistemi dışına çıkarılmakta ve mevcut mali yönetim ve
denetim sisteminin belirlediği kurallara bağlı olmadan kullanılmasının yolu
açılmaktadır. Ayrıca özel hesaptan yapılan harcamaların denetimi, muhasebesi ve
dış denetim ve TBMM ne karşı hesabının nasıl verileceği konusunda net bir
düzenleme de bulunmamaktadır. 2014 Sayıştay Raporundan bu özel hesapla ilgili
herhangi bir denetim yapılıp yapılmadığı anlaşılamamaktadır.
2016 Merkezi Yönetim
Bütçesinde ilgili tertibe 4.430.000 TL. başlangıç ödeneği konulmuştur. 2015
yılında bu tertipten yapılan harcama tutarı ise 10.487.413 TL.dir.
Söz konusu madde
düzenlemesi ile bu tertipteki ödenek tutarları bütçe sistemi dışına çıkarılarak
özel hesaplara aktarılacak ve özel usullerle harcanacaktır.
Özel hesaba aktarılan
tutarların kullanımına ilişkin usul ve esasların belirlenmesinde Aile ve Sosyal
Politikalar Bakanlığına yetki verilmektedir. Özel hesabın Sayıştay denetimine
tabi olup olmayacağı da belirsizdir.
5018 sayılı Kanunun ve daha önce uygulamada
olan 1050 sayılı Muhasebe-i Umumiye Kanununun sistematiğinde bazı özel şart ve
durumları kavrayan; özel gelir kaydı, özel gelirlerin ödenek kaydı, ertesi
yıla devri, bağış ve yardımların gelir kaydı ve bunların ödenekleştirilerek
kullanımı ve ertesi yıla devri gibi kamu harcama disiplinini bozmayan ve
saydamlık ilkesine aykırı olmadan bütçeleştirilen ve muhasebeleştirilen
uygulamalar bulunmaktadır.
Ancak son dönemde kamu mali sistemine
Anayasa’ya ve yasalara aykırı bir şekilde yerleştirilmeye çalışılan “özel hesap
uygulaması” nın bu tür çözümlemelerle ilişkisi bulunmamaktadır.
Özel ödenek, özel gelir ve özel hesap
uygulamalarına son veren 14.7.2004 tarihli ve 5217 sayılı Özel Gelir ve Özel
Ödeneklerin Düzenlenmesi ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’un Genel Gerekçesinde,
“Devlet bütçesinin temel ilkelerinden
birisi birlik ilkesidir. Bu ilkeye göre, Devlete ait tüm gelir ve giderlerin
tek bir bütçede yer alması esastır. Böylelikle, Devlet kaynaklarının tek elde
toplanarak harcamalarda saydamlık sağlanması amaçlanmakta, bütçe disiplininden
kaçışlar ve harcamalarda keyfiyetin önlenilmesine çalışılmaktadır. Bunun
istisnasını oluşturan unsurlardan en önemlileri fon ve özel gelir-özel ödenek
uygulamalarıdır.
(…)
Fonların tasfiyesi sonrasında başlayan özel
gelir-özel ödenek uygulamaları ile diğer mevzuat gereğince devam eden özel
gelir-özel ödenek uygulamaları sonrasında bütçelerde başlangıç ödenekleri ile
yılsonu harcamaları arasında önemli farklar doğmaktadır.
Bu çerçevede Tasarı ile yürütülmekte olan
ekonomik program gereğince özel gelir-özel ödenek uygulamalarının yeniden
gözden geçirilmesi, devamında fayda görülenlerin haricindeki uygulamaların
kaldırılarak yerine söz konusu özel gelirlerin bütçe geliri olarak kaydedilmesi
ve harcamalarının ilgili kurum bütçelerine öngörülecek ödeneklerle yapılması
imkanını sağlayacak düzenlemelerin gerçekleştirilmesi, böylece bütçe
uygulamalarının daha saydam ve açık olması amaçlanmaktadır.”
ifadeleri yer almıştır.
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı
tarafından hazırlanan Yaşlı Destek Programı (YADES), Türkiye’de ikamet eden ve
hizmete ihtiyaç duyan 65 yaş üstü yaşlıların korunması ve desteklenmesi ile
bakıma ihtiyacı olanların yaşadıkları mekanlarda gerekli olan bakımlarının
yapılarak yaşamlarının kolaylaştırılmasına yönelik tasarlanmış bir destek programıdır.
YADES kapsamında Büyükşehir Belediyeleri tarafından hazırlanan ve Aile Sosyal
Politikalar Bakanlığınca uygun görülen yaşlılara yönelik projelere mali kaynak
sağlanması öngörülmüştür.
Yine Bakanlık tarafından hazırlanan
Erişilebilirlik Destek Projesi (ERDEP) ise engellilerin toplumsal yaşama eşit
fırsatlarda katılabilmesi için 81 il merkezi ve merkez ilçelerinde pilot olarak
seçilen valilik ve kaymakamlık binalarının engelliler tarafından erişilebilir
hale getirilmesi için valilik ve kaymakamlıklara ödenek tahsisini öngören bir
projedir. “E Cetveli”nin 75. maddesinin birinci fıkrasıyla ise proje kapsamı
genişletilerek kamu kurum ve kuruluşları da dahil edilmiştir.
“E Cetveli”nin 75. maddesinin üçüncü
fıkrasıyla ise Büyükşehir Belediyelerine kullandırılan YADES Programının, il
valiliklerine “özel hesap” aracılığıyla kullandırılması ve ERDEP Projesinin de
il valiliklerine yine “özel hesap” aracılığıyla kullandırılması öngörülmekte;
vali tarafından kamu kurum ve kuruluşları, il özel idareleri, belediyeler,
meslek odaları ve üniversitelere Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı
tarafından belirlenecek usul ve esaslar çerçevesinde kullandırılacağı hüküm
altına alınmaktadır.
12.11.2012 tarihli ve 6360 sayılı On Dört
İlde Büyükşehir Belediyesi ve Yirmi Yedi ilçe Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 34. maddesiyle 14.2.1985
tarihli ve 3152 sayılı İçişleri Bakanlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanuna
28. maddeden sonra gelmek üzere eklenen 28/A maddeyle, büyükşehir
belediyelerinin bulunduğu illerde kamu kurum ve kuruluşlarının yatırım ve
hizmetlerinin etkin olarak yapılması, izlenmesi ve koordinasyonu, acil çağrı,
afet ve acil yardım hizmetlerinin koordinasyonu ve yürütülmesi, ilin tanıtımı,
gerektiğinde merkezi idarenin taşrada yapacağı yatırımların yapılması ve
koordine edilmesi, temsil, tören, ödüllendirme ve protokol hizmetlerinin
yürütülmesi, ildeki kamu kurum ve kuruluşlarına rehberlik edilmesi ve bunların
denetlenmesini gerçekleştirmek üzere valiye bağlı olarak Yatırım İzleme ve
Koordinasyon Başkanlığı kurulmuştur.
Öte yandan, 22.2.2005 tarih ve 5302 sayılı
İl Özel İdaresi Kanunu yürürlüktedir ve il özel idaresinin başı ve tüzel
kişiliğinin temsilcisi validir (md. 29/1); “sosyal hizmet ve yardımlar” il özel
idaresinin görevleri arasındadır (md. 6/1-a) ve bakanlıklar ve diğer merkezi
idare kuruluşları; sağlık, eğitim, kültür, turizm, çevre, imar, bayındırlık,
iskan, gençlik ve spor gibi hizmetlere ilişkin yatırımlar ile bakanlıklar ve
diğer merkezi idare kuruluşlarının görev alanına giren diğer yatırımları, kendi
bütçelerinde bu hizmetler için ayrılan ödenekleri il özel idarelerine aktarmak
suretiyle de gerçekleştirebilir (md.6/2).
İl Özel İdaresinin başı vali olduğuna ve il
özel idaresi kaldırılan Büyükşehirlerde ise valiye bağlı Yatırım İzleme ve
Koordinasyon Başkanlığı kurulduğuna göre, YADES Programı ve ERDEP projesi
kapsamında vali tarafından kamu kurum ve kuruluşları, il özel idareleri,
belediyeler, meslek odaları ve üniversitelere kullandırılacak ödeneklerin
ilgisine göre il özel idaresi veya Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlığı
hesaplarına aktarılması ve bu hesaplar aracılığıyla ilgililere kullandırılması,
yürürlükte bulunan yasaların gereğidir. Öte yandan maddede ödenekleri
kullanması öngörülen kamu kurum ve kuruluşları, il özel idareleri, belediyeler
ve üniversiteler faaliyetlerinde kuruluş yasaları ile temel mali mevzuat
hükümlerine tabidirler; meslek odaları ise kaynağını Anayasa’nın 135.
maddesinden alan kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşlarıdır ve kuruluş
kanunlarına göre faaliyette bulunmaktadırlar.
Anayasa’nın 2. maddesindeki hukuk devleti,
eylem ve işlemleri hukuka uygun olan, insan haklarına dayanan, bu hak ve
özgürlükleri koruyup güçlendiren, her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup
bunu geliştirerek sürdüren, Anayasa’ya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan,
hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan, Anayasa ve hukukun üstün
kurallarıyla kendini bağlı sayıp yargı denetimine açık olan devlettir. Kanunların
kamu yararının sağlanması amacına yönelik olması, genel, objektif, adil
kurallar içermesi ve hakkaniyet ölçütlerini gözetmesi hukuk devleti olmanın
gereğidir. Bir kuralın kamu yararı dışında saklı bir amacı gerçekleştirmek
amacıyla konulduğu ve keyfiliği teşvik ettiği durumlarda yetki saptırması
durumu ve giderek kuralın amaç açısından sakatlığı ortaya çıkar. Demokratik
devlet ilkesi ise tüm kamusal faaliyet, iş ve işlemlerde, saydamlığı ve hesap
verebilirliği gerektirir.
İptali istenen 75. maddenin üçüncü
fıkrasındaki, “… ilde valilik adına açılacak özel bir hesaba aktarılır …”
ibaresi, kamu yararını gerçekleştirmeyi değil, kamusal kaynakların, bütçeleri
dışında, temel mali mevzuat hükümleri ve kuruluş kanunlarına tabi olmadan
harcanmasını, bütçe disiplininden kaçmayı, harcamalarda keyfiliği teşvik
etmeyi öngördüğünden Anayasa’nın 2. maddesindeki hukuk devleti ilkesine;
saydamlığı ve hesap verebilirliği önlemeyi amaçladığından Anayasa’nın 2.
maddesindeki demokratik devlet ilkesine; 5018 sayılı Kanunla öngörülen mali
sistemle bağdaşmadığı ve bütçe ile tahsis edilen ödeneklerin bütçe dışı “özel
hesap”tan, 5018 sayılı Kanuna tabi olmadan harcanmasını öngördüğü için ise
Anayasa’nın 161. maddesinin ikinci fıkrasına aykırıdır.
03.06.2011 tarih ve 633 sayılı Aile ve
Sosyal Politikalar Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde
Kararnamenin adı geçen Bakanlığın görevlerini düzenleyen 2’nci maddesinde Aile
ve Sosyal Politikalar Bakanlığının görev ve yetkileri belirtilmiştir. Söz
konusu maddede ve anılan K.H.K.’nin hiçbir maddesinde Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının bütçesinde yer alan
bu tür ödeneklerini, YADES Programı ve ERDEP kapsamında valilikler tarafından
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığına teklif edilen ve anılan Bakanlık tarafından
uygun bulunan projelerden, valinin yetki ve sorumluluğunda gerçekleştirilmesi
uygun görülenlerin bedellerini, münhasıran proje ile ilgili harcamalarda
kullanılmak üzere ilde valilik adına açılacak özel bir hesaba aktarabileceğine
ve buralara aktarılan tutarların proje amaçlarına uygun olarak vali tarafından
kamu kurum ve kuruluşları, il özel idareleri, belediyeler, meslek odaları ve
üniversitelere kullandırılabileceğine yönelik herhangi bir düzenlemeye yer
verilmemiştir.
Bu bağlamda Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanlığı 5018 sayılı Kanuna ekli (I) Sayılı Cetvelde yer alan, merkezi yönetim
kapsamındaki kamu idaresidir. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığına tahsis
edilen kaynakların mali yönetim ve kontrolü 5018 sayılı Kanuna tabidir.
Dolayısıyla bütçe ile tahsis edilen kaynakları kamu harcama hukuku içinde
kullanması ve hesabını da TBMM’ne vermesi gerekir.
Anayasa’nın 161. maddesinin ikinci
fıkrasında, “Malî yıl başlangıcı ile merkezî yönetim bütçesinin hazırlanması,
uygulanması ve kontrolü kanunla düzenlenir.” kuralına yer verilmiş; fıkra
gerekçesinde ise “Anayasamızın 161 inci maddesinin ikinci fıkrası yeniden
düzenlenmek suretiyle, bütçenin hazırlanması, uygulanması ve kontrolüne ilişkin
süreç güçlendirilmektedir.” denilmiştir.
Ayrıca söz konusu maddenin dördüncü
fıkrasında; “Bütçe kanununa bütçe ile ilgili hükümler dışında hiçbir hüküm
konulamaz” kuralı yer almaktadır.
Anayasa’nın bütçenin hazırlanması,
uygulanması ve kontrolüne ilişkin göndermede bulunduğu kanun, 5018 sayılı Kamu
Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’dur. 5018 sayılı Kanunda bütçenin hazırlanması,
uygulanması ve kontrolüne ilişkin kurallar düzenlenerek sistemleştirilmiş; 13.
maddesinin birinci fıkrasının (m) bendinde, “Kamu idarelerinin tüm gelir ve
giderleri bütçelerinde gösterilir.” denilerek bütçe kaynaklarının bütçeden
harcanması öngörülmüş ve bütçe dışı her türlü “özel hesap” uygulamasına son
verilmiştir.
Anayasa’nın 87. maddesinde Türkiye Büyük
Millet Meclisi’nin görev ve yetkileri kanun koymak, değiştirmek ve kaldırmak şeklinde
ortaya konulduktan sonra ayrıca “bütçe ve kesin hesap kanun tasarılarını
görüşmek ve kabul etmek” denilerek yasalar ile bütçe yasaları arasında ayrıma
gidilmiştir.
Nitekim, yasaların Türkiye Büyük Millet
Meclisi’nde teklif ve görüşme usul ve esasları ile yayımlanması Anayasa’nın 88.
ve 89. maddelerinde düzenlenirken, bütçe yasalarının görüşme usul ve esasları
ise 162. maddesinde ayrıca kurallaştırılmıştır. Bu maddeyle bütçe kanun
tasarılarının görüşülmesinde ayrı bir yöntem kabul edilmiş, genel kurulda
üyelerin gider arttırıcı veya gelir azaltıcı teklifte bulunmaları yasaklanmış
ve Anayasa’nın 89. maddesiyle de Cumhurbaşkanı’na bütçe kanunlarını bir daha
görüşülmek üzere TBMM’ne geri gönderme yetkisi tanınmamıştır. Öte yandan,
Anayasa’nın 161. maddesinin dördüncü fıkrasında, bütçe kanununa bütçe ile
ilgili hükümler dışında hiçbir hüküm konulamayacağı açık bir şekilde
belirtilirken; 163. maddesinde bütçede değişiklik yapılabilmesi esasları ayrıca
düzenlenmiş, Bakanlar Kurulu’na kanun hükmünde kararname ile bütçede değişiklik
yapma yetkisi verilmemiştir.
Anayasa’nın 161. maddesinin son
fıkrasındaki, “Bütçe kanununa bütçe ile ilgili hükümler dışında hiçbir hüküm
konulamaz” kuralından, yasa konusu olabilecek bir kuralı kapsamaması koşuluyla,
bütçeyi açıklayıcı ve uygulanmasını kolaylaştırıcı nitelikte düzenlemelerin
anlaşılması gerekmektedir.
Anayasa Mahkemesi’nin yerleşik kararlarına
göre, bir yasa kuralının bütçeden gider yapmayı ya da bütçeye gelir sağlamayı
gerektirir nitelikte bulunması, mutlak biçimde “bütçe ile ilgili hükümlerden”
sayılmasına yetmemektedir. Çünkü her yasada gidere neden olabilecek değişik
türde kurallar bulunabilmektedir. Böyle kuralların bulunmasıyla örneğin, yargı,
savunma, eğitim, sağlık, tarım, ulaşım ve benzeri kamu hizmeti alanlarına
ilişkin yasaların bütçeyle ilgili hükümler içerdiği kabul edilirse, bu
konulardaki yasaların değiştirilip kaldırılması için de bütçe yasalarına
hükümler koymak yoluna gidilebilir. Oysa, bu tür yasa düzenlemeleri, bütçenin
yapılması ve uygulanması yöntemiyle ilişkisi bulunmayan, yasa koyucunun başka
amaçla ve bütçe yasalarından tümüyle değişik yöntemlerle gerçekleştirilmesi
gereken yasama işlemleridir. “Bütçe ile ilgili hüküm” sözcüklerine dayanılarak,
gider ya da gelirle ilgili bir konuyu olağan bir yasa yerine bütçe yasası ile
düzenlemek, Anayasa’nın 88. ve 89. maddelerini bu tür yasalar yönünden
uygulanamaz duruma düşürür.
Bütçe kanunlarını, diğer kanunlardan ayrı
tutan bu Anayasal kurallar karşısında, yasa ile düzenlenmesi gereken bir konunun
bütçe yasası ile düzenlenmesi veya yürürlükte bulunan herhangi bir yasada yer
alan hükmün bütçe yasaları ile değiştirilmesi, kaldırılması, uygulanmaması veya
aykırı düzenlemeler yapılması olanaksızdır.
2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu ile Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı bütçesinin 24.01.33.00-10.1.2.00-1-07.1
tertibine konulan ödeneğin teknik anlamda bütçe ile ilgili olduğu ileri
sürülebilir ise de hukuki olarak bütçe ile ilgili olduğundan söz edebilmek için
ödenek koyma ve ödenekleri özel hesaplar aracılığıyla dağıtma işleminin
dayanağını yürürlükteki yasalardan alması ve yürürlükteki yasalara uygun olması
gerekmektedir. Kaldı ki, ödeneğin kullanımına ilişkin olarak “E Cetveli”nin
75. maddesinde yer verilen iptali istenen hükmün, 633 sayılı Aile ve Sosyal
Politikalar Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde
Kararname ile 5018 sayılı Kanun hükümleri ile bağdaşmadığı her türlü
tartışmanın dışındadır.
Bu itibarla, 633 sayılı Aile ve Sosyal
Politikalar Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde
Kararname, kamu kurum ve kuruluşları, il özel idareleri, belediyeler, meslek
odaları, üniversite ve Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlığı kuruluş
kanunları ile başta 5018 sayılı Kanunun ilgili maddeleri olmak üzere temel
mali mevzuata ilişkin yasaların ilgili hükümleri, yasaların Türkiye Büyük
Millet Meclisi’nde teklif ve görüşme usul ve esasları ile yayımlanmasına
ilişkin Anayasa’nın 88 ve 89. maddelerinde belirlenen yasama süreçlerinde
değiştirilmeden, Anayasanın 162. maddesine göre görüşülen bütçe kanununa tahsis
edilen ödeneklerin özel hesaba aktarılmasına yönelik hüküm konulması,
Anayasa’nın 87., 88., 89. ve 161. maddelerindeki kurallarla bağdaşmaz.
Öte yandan maddenin devamında, vali
tarafından ödeneklerin kamu kurum ve kuruluşları, il özel idareleri,
belediyeler, meslek odaları ve üniversitelere Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanlığı tarafından belirlenecek usul ve esaslar çerçevesinde kullandırılacağı
hüküm altına alınmıştır.
Anayasa’nın 7. maddesinde, yasama
yetkisinin Türk Milleti adına Türkiye Büyük Millet Meclisine ait olduğu ve bu
yetkinin devredilemeyeceği; 124. maddesinde ise Başbakanlık, bakanlıklar ve
diğer kamu tüzel kişilerinin, kendi görev alanlarını ilgilendiren kanunların ve
tüzüklerin uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak şartıyla
yönetmelik çıkarabileceği kurallarına yer verilmiştir.
Anayasa Mahkemesi’nin yerleşik kararlarına
göre, yasa koyucunun temel ilkeleri koymadan, çerçeveyi çizmeden yürütmeye
yetki vererek, sınırsız ve belirsiz bir alanı yönetimin düzenlemesine
bırakması, yasama yetkisinin devri sonucunu doğurmaktadır.
2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu’na
ekli “E Cetveli”nin 75. maddesinin üçüncü cümlesiyle, hiçbir çerçeve
çizilmeksizin, esaslar belirlenmeksizin ve hiçbir sınırlamayla bağlı
olmaksızın, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının bütçesinin 24.01.33.00-10.1.2.00-1-07.1 tertibine konulan ve özel
hesaba aktarılan tutarların kullanımına ilişkin usul ve esasları belirleme
yetkisinin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığına bırakılması, yasama
yetkisinin devri sonucunu doğurduğundan, iptali istenen cümle Anayasa’nın 7.
maddesine aykırıdır.
633 sayılı Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname veya başka
kanun ya da K.H.K.’lerde Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığına; bakanlık
bütçesinin yukarıda belirtilen tertibine yıllık bütçe kanunları ile verilen
ödeneği, YADES Programı ve ERDEP kapsamında
valilikler tarafından Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığına teklif edilen ve
anılan Bakanlık tarafından uygun bulunan projelerden, valinin yetki ve
sorumluluğunda gerçekleştirilmesi uygun görülenlerin bedelleri karşılığında
münhasıran proje ile ilgili harcamalarda kullanılmak üzere söz konusu ödenekten
ilde valilik adına açılacak özel bir hesaba aktarılması ve proje amaçlarına
uygun olarak vali tarafından kamu kurum ve kuruluşları, il özel idareleri,
belediyeler, meslek odaları ve üniversitelere yine Bakanlık tarafından
belirlenecek usul ve esaslar çerçevesinde kullandırılmasına ilişkin herhangi
bir görev ve yetki de verilmemiştir.
Bu itibarla Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanlığın bu tertipte yer alan bütçe ödeneklerini özel hesaba aktarma ve özel
hesaba aktarılan tutarların harcanmasına ilişkin usul ve esasları belirleme
gibi herhangi bir görev ve yetki verilmemişken, hiçbir ölçü konulmadan, temel
ilkeler belirlenmeden ve çerçeve çizilmeden, Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanlığı bütçesinin 24.01.33.00-10.1.2.00-1-07.1
tertibine konulan ve özel hesaba aktarılan tutarların harcanmasına, ilişkin
usul ve esasları belirleme yetkisinin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığına
verilmesi, Anayasa’nın 124. maddesine aykırıdır.
Özet olarak; bu
tertipteki ödenek tutarları bütçe sistemi dışına çıkarılarak özel hesaplara
aktarılmakta, özel usullerle harcanmakta, denetimi konusunda da belirsizlikler
bulunmaktadır. Söz konusu projelere ilişkin tutarların valilikler tarafından
açılacak özel hesaplarda ve proje bazında izlenmesi ve denetimi olanaksız
bulunmaktadır. Bu durum aynı zamanda 5018 sayılı kanunun mali saydamlık ve
hesap verilebilirlik ilkeleri ile bağdaşmamaktadır, bu durum Aile ve Sosyal
Politikalar Bakanlığı bütçesi içerisinde bir nevi bütçe dışı fon ve örtülü
ödenek uygulamasına işaret etmektedir.
Yukarıda açıklandığı üzere, 6682 sayılı
2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu’na Ekli “E Cetveli”nin 75. maddesinin
üçüncü fıkrasındaki, “… ilde valilik adına açılacak özel bir hesaba aktarılır
…” ibaresi ile “… Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı tarafından belirlenecek usul
ve esaslar çerçevesinde …” ifadesi, Anayasa’nın 2., 7., 87., 88., 89., 124. ve
161. maddelerine aykırı olduğundan iptali gerekir.
22) 6682 sayılı 2016 Yılı Merkezi Yönetim
Bütçe Kanunu’na Ekli “E Cetveli”nin 79. maddesinin Anayasaya Aykırılığı
2016 Yılı Merkezi
Yönetim Bütçe Kanunu’na Ekli “E Cetveli”nin 79. maddesi;
“25.01.2006 tarih 5449
sayılı Kanun gereğince, merkezi yönetim kapsamındaki kamu idarelerinin kalkınma
ajansları tarafından desteklenmeye hak kazanan projelerine tahsis edilen
kaynaklar, proje yürütücüsü idarelerin bütçelerine gelir kaydedilmeksizin
açılacak özel hesaplarda izlenir. Söz konusu projelerde kullanılmak üzere
merkezi yönetim kapsamındaki kamu idarelerince taahhüt edilecek eş finansman
tutarı, bütçe ve bütçe dışı imkanlardan karşılanır. Bütçe dışı imkânlarla
karşılanamayan eş finansman tutarını, bu amaçla idarelerin bütçelerinde (06) ve
(07) ekonomik kodlarını içeren tertiplerde yer alan ödeneklerden tahakkuka
bağlamak suretiyle söz konusu projeler için açılan özel hesaplara ödemeye proje
yürütücüsü idareler yetkilidir. Kalkınma ajansı ve yararlanıcı kamu idaresi
tarafından projeye tahsis edilen kaynakların kullanımı, proje kapsamında ve
proje süresiyle sınırlı olmak üzere 6/6/1978 tarihli ve 7/15754 sayılı Bakanlar
Kurulu Kararı hükümleri çerçevesinde personel çalıştırılması, özel hesabın
işleyişi ve muhasebeleştirilmesi ile diğer hususlara ilişkin usul ve esaslar
Maliye Bakanlığı ve Kalkınma Bakanlığı tarafından müştereken tespit edilir.”
hükmünü içermektedir.
Anayasanın 161’nci
maddesine aykırı olarak (E) cetvelinin 79’uncu maddesine konulan bu hükümle
5449 Sayılı Kanuna göre merkezi yönetim kapsamındaki kamu idarelerinin kalkınma
ajansları tarafından desteklenmeye hak kazanan projelerine tahsis edilen
kaynakların proje yürütücüsü idarelerinin bütçelerine gelir kaydedilmeksizin
özel hesaplarda izleneceği belirtilmekte, söz konusu projeler için bütçe dışı
imkânlarla karşılanamayan eş finansman tutarını, bu amaçla idarelerin
bütçelerinde (06) ve (07) ekonomik kodlarını içeren tertiplerde yer alan
ödeneklerden tahakkuka bağlamak suretiyle söz konusu projeler için açılan özel
hesaplara ödemeye proje yürütücüsü idareler yetkili kılınmaktadır. Ayrıca özel
hesabın işleyişi ve muhasebeleştirilmesi ile diğer hususlara ilişkin usul ve
esasların belirlenmesinde Maliye Bakanlığı ve Kalkınma Bakanlığı müştereken
yetkilendirilmektedir.
Söz konusu maddedeki hüküm ile; özel
hesaplara aktarılarak kullanılan bütçe ödeneklerinin harcanması,
muhasebeleştirilmesi ve denetlenmesine ilişkin usul ve esaslarda mevcut
bütçeleme, kamu mali yönetim ve denetim sisteminin dışına çıkılmakta, yeni bir
harcama hukuku yaratılmaktadır. Denetim konusunda tam bir belirsizlik
bulunmaktadır.
Sayıştay tarafından hazırlanan 2014 yılı
Kalkınma Bakanlığı Denetim Raporunda ve 2014 yılı “Kalkınma Ajansları Genel
Denetim Raporu”nda bu hususlarla ilgili ilgili herhangi bir değerlendirmeye yer
verilmemesi ayrıca dikkat çekici bulunmuştur.
Başka bir deyişle, bu
yöntemle bütçeden kamu idarelerine tahsis olunan kaynaklar mevcut bütçe
sisteminin dışına çıkarılmaktadır. Bu ödenek tutarlarının aktarım, harcanma,
denetlenme esasları mevcut kamu yönetim ve denetim sisteminin belirlediği
esaslara göre yapılmayacaktır.
Merkezi yönetim
bütçesinden diğer idarelere yapılan transferlerin merkezi yönetime dahil
idarenin bütçesinde bütçe gideri, transferi alan diğer idarelerin bütçelerinde
bütçe geliri olarak muhasebeleştirilmesi gerekir. Özel hesap yönteminin
kullanılması durumunda transferi yapan kamu idaresi bütçesine bütçe gideri
yazılan tutarların, kaynak transferi yapılan idarelerin bütçeleri ile tam
anlamıyla ilişkilendirilmeyerek yanlış raporlama yapılmasına da neden olunma
riski bulunmaktadır.
Aslında 5018 sayılı Kanunun ve daha önce
uygulamada olan 1050 sayılı Muhasebe-i Umumiye Kanunu sistematiğinde bazı özel
şart ve durumları kavrayan; özel gelir kaydı, özel gelirlerin ödenek kaydı,
ertesi yıla devri, bağış ve yardımların gelir kaydı ve bunların
ödenekleştirilerek kullanımı ve ertesi yıla devri gibi kamu harcama disiplinini
bozmayan ve saydamlık ilkesine aykırı olmadan bütçeleştirilen ve
muhasebeleştirilen uygulamalar bulunmaktadır.
Ancak son dönemde kamu mali sistemine
Anayasa’ya ve yasalara aykırı bir şekilde yerleştirilmeye çalışılan “özel hesap
uygulaması”nın bu tür çözümlemelerle ilişkisi bulunmamaktadır.
Kamu kesimi, özel kesim ve sivil toplum
kuruluşları arasındaki işbirliğini geliştirmek, kaynakların yerinde ve etkin
kullanımını sağlamak ve yerel potansiyeli harekete geçirmek suretiyle, ulusal
kalkınma plânı ve programlarda öngörülen ilke ve politikalarla uyumlu olarak
bölgesel gelişmeyi hızlandırmak, sürdürülebilirliğini sağlamak, bölgeler arası
ve bölge içi gelişmişlik farklarını azaltmak üzere oluşturulacak kalkınma
ajanslarının kuruluş, görev ve yetkileri ile koordinasyonuna ilişkin esas ve
usûlleri düzenlemek amacıyla yasalaştırılan 25.01.2006 tarih ve 5449 sayılı
Kalkınma Ajanslarının Kuruluşu Koordinasyonu ve Görevleri Hakkında Kanunun
hiçbir maddesinde; merkezi yönetim kapsamındaki kamu idarelerinin kalkınma
ajansları tarafından desteklenmeye hak kazanan projelerine tahsis edilen
kaynakların, proje yürütücüsü idarelerin bütçelerine gelir kaydedilmeksizin
açılacak özel hesaplarda izleneceği, söz konusu projeler için bütçe dışı
imkânlarla karşılanamayan eş finansman tutarının, bu amaçla idarelerin
bütçelerinde (06) ve (07) ekonomik kodlarını içeren tertiplerde yer alan
ödeneklerden tahakkuka bağlamak suretiyle söz konusu projeler için açılan özel
hesaplara ödemeye proje yürütücüsü idarelerin yetkili olacağına dair herhangi
bir düzenlemeye yer verilmemiştir.
Ayrıca 178
sayılı Maliye Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde
Kararname’de, ne 641 sayılı “Kalkınma Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’de ne de diğer yürürlükte olan mevzuatta,
Maliye Bakanlığına ve Kalkınma Bakanlığına merkezi yönetim kapsamındaki kamu
idarelerinin kalkınma ajansları tarafından desteklenmeye hak kazanan
projelerine tahsis edilen kaynakların, proje yürütücüsü idarelerinin bütçelerine
gelir kaydedilmeksizin aktarılmasında kullanılacak özel hesapların işleyişi ve
muhasebeleştirilmesi ile diğer hususlara ilişkin usul ve esasların
belirlenmesinde herhangi bir görev ve yetki verilmemiştir.
Anayasa’nın 161. maddesinin ikinci
fıkrasında, “Malî yıl başlangıcı ile merkezî yönetim bütçesinin hazırlanması,
uygulanması ve kontrolü kanunla düzenlenir.” kuralına yer verilmiş; fıkra
gerekçesinde ise “Anayasamızın 161 inci maddesinin ikinci fıkrası yeniden
düzenlenmek suretiyle, bütçenin hazırlanması, uygulanması ve kontrolüne ilişkin
süreç güçlendirilmektedir.” denilmiştir.
Ayrıca söz konusu maddenin dördüncü
fıkrasında; “Bütçe kanununa bütçe ile ilgili hükümler dışında hiçbir hüküm
konulamaz” kuralı yer almaktadır.
Anayasa’nın bütçenin hazırlanması,
uygulanması ve kontrolüne ilişkin göndermede bulunduğu kanun, 5018 sayılı Kamu
Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’dur. 5018 sayılı Kanunda bütçenin hazırlanması,
uygulanması ve kontrolüne ilişkin kurallar düzenlenerek sistemleştirilmiş; 13.
maddesinin birinci fıkrasının (m) bendinde, “Kamu idarelerinin tüm gelir ve
giderleri bütçelerinde gösterilir.” denilerek bütçe kaynaklarının bütçeden
harcanması öngörülmüş ve bütçe dışı her türlü “özel hesap” uygulamasına son
verilmiştir.
Anayasa’nın 87. maddesinde Türkiye Büyük
Millet Meclisi’nin görev ve yetkileri kanun koymak, değiştirmek ve kaldırmak
şeklinde ortaya konulduktan sonra ayrıca “bütçe ve kesin hesap kanun
tasarılarını görüşmek ve kabul etmek” denilerek yasalar ile bütçe yasaları
arasında ayrıma gidilmiştir.
Nitekim, yasaların Türkiye Büyük Millet
Meclisi’nde teklif ve görüşme usul ve esasları ile yayımlanması Anayasa’nın 88.
ve 89. maddelerinde düzenlenirken, bütçe yasalarının görüşme usul ve esasları
ise 162. maddesinde ayrıca kurallaştırılmıştır. Bu maddeyle bütçe kanun
tasarılarının görüşülmesinde ayrı bir yöntem kabul edilmiş, genel kurulda
üyelerin gider arttırıcı veya gelir azaltıcı teklifte bulunmaları yasaklanmış
ve Anayasa’nın 89. maddesiyle de Cumhurbaşkanı’na bütçe kanunlarını bir daha
görüşülmek üzere TBMM’ne geri gönderme yetkisi tanınmamıştır. Öte yandan,
Anayasa’nın 161. maddesinin dördüncü fıkrasında, bütçe kanununa bütçe ile
ilgili hükümler dışında hiçbir hüküm konulamayacağı açık bir şekilde
belirtilirken; 163. maddesinde bütçede değişiklik yapılabilmesi esasları ayrıca
düzenlenmiş, Bakanlar Kurulu’na kanun hükmünde kararname ile bütçede değişiklik
yapma yetkisi verilmemiştir.
Anayasa’nın 161. maddesinin son
fıkrasındaki, “Bütçe kanununa bütçe ile ilgili hükümler dışında hiçbir hüküm
konulamaz” kuralından, yasa konusu olabilecek bir kuralı kapsamaması koşuluyla,
bütçeyi açıklayıcı ve uygulanmasını kolaylaştırıcı nitelikte düzenlemelerin
anlaşılması gerekmektedir.
Anayasa Mahkemesi’nin yerleşik kararlarına
göre, bir yasa kuralının bütçeden gider yapmayı ya da bütçeye gelir sağlamayı
gerektirir nitelikte bulunması, mutlak biçimde “bütçe ile ilgili hükümlerden”
sayılmasına yetmemektedir. Çünkü her yasada gidere neden olabilecek değişik
türde kurallar bulunabilmektedir. Böyle kuralların bulunmasıyla örneğin, yargı,
savunma, eğitim, sağlık, tarım, ulaşım ve benzeri kamu hizmeti alanlarına
ilişkin yasaların bütçeyle ilgili hükümler içerdiği kabul edilirse, bu
konulardaki yasaların değiştirilip kaldırılması için de bütçe yasalarına
hükümler koymak yoluna gidilebilir. Oysa, bu tür yasa düzenlemeleri, bütçenin
yapılması ve uygulanması yöntemiyle ilişkisi bulunmayan, yasa koyucunun başka
amaçla ve bütçe yasalarından tümüyle değişik yöntemlerle gerçekleştirilmesi
gereken yasama işlemleridir. “Bütçe ile ilgili hüküm” sözcüklerine dayanılarak,
gider ya da gelirle ilgili bir konuyu olağan bir yasa yerine bütçe yasası ile
düzenlemek, Anayasa’nın 88. ve 89. maddelerini bu tür yasalar yönünden
uygulanamaz duruma düşürür.
Bütçe kanunlarını, diğer kanunlardan ayrı
tutan bu Anayasal kurallar karşısında, yasa ile düzenlenmesi gereken bir
konunun bütçe yasası ile düzenlenmesi veya yürürlükte bulunan herhangi bir
yasada yer alan hükmün bütçe yasaları ile değiştirilmesi, kaldırılması,
uygulanmaması veya aykırı düzenlemeler yapılması olanaksızdır.
2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu ile merkezi yönetim kapsamındaki kamu idarelerinin kalkınma
ajansları tarafından desteklenmeye hak kazanan projelerine tahsis edilen ve idarelerin
bütçelerinde (06) ve (07) ekonomik kodlarını içeren tertiplerde yer alan ödeneklerin
teknik anlamda bütçe ile ilgili olduğu ileri sürülebilir ise de hukuki olarak
bütçe ile ilgili olduğundan söz edebilmek için özel hesap yöntemiyle proje
yürütücüsü idarelerin bütçelerine gelir kaydedilmeksizin aktarılması işleminin
dayanağını yürürlükteki yasalardan alması ve yürürlükteki yasalara uygun olması
gerekmektedir.
Kaldı ki, merkezi
yönetim kapsamındaki kamu idarelerinin kalkınma ajansları tarafından
desteklenmeye hak kazanan projelerine tahsis edilen ve idarelerin bütçelerinde
(06) ve (07) ekonomik kodlarını içeren tertiplerde yer alan ödeneklerin
kullanımına ilişkin olarak “E Cetveli”nin 79. maddesinde yer verilen iptali
istenen hükmün, 5449 sayılı Kalkınma Ajanslarının Kuruluşu Koordinasyonu ve
Görevleri Hakkında Kanun, 178 sayılı 178 sayılı Maliye Bakanlığının Teşkilat ve
Görevleri Hakkında K.H.K. 641 sayılı “Kalkınma Bakanlığının Teşkilat ve
Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile 5018 sayılı Kanun hükümleri ile
bağdaşmadığı her türlü tartışmanın dışındadır.
Bu itibarla, 5449 sayılı Kalkınma Ajanslarının Kuruluşu Koordinasyonu ve Görevleri
Hakkında Kanun, 178 sayılı Maliye Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında
K.H.K. 641 sayılı “Kalkınma Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun
Hükmünde Kararname ile 5018 sayılı Kanunun ilgili maddeleri, yasaların Türkiye
Büyük Millet Meclisi’nde teklif ve görüşme usul ve esasları ile yayımlanmasına
ilişkin Anayasa’nın 88 ve 89. maddelerinde belirlenen yasama süreçlerinde
değiştirilmeden, Anayasanın 162. maddesine göre görüşülen bütçe kanununa tahsis
edilen ödeneklerin özel hesaba aktarılmasına yönelik hüküm konulması,
Anayasa’nın 87., 88., 89. ve 161. maddelerindeki kurallarla bağdaşmaz.
Anayasa’nın 7. maddesinde, yasama
yetkisinin Türk Milleti adına Türkiye Büyük Millet Meclisine ait olduğu ve bu
yetkinin devredilemeyeceği; 124. maddesinde ise Başbakanlık, bakanlıklar ve
diğer kamu tüzel kişilerinin, kendi görev alanlarını ilgilendiren kanunların ve
tüzüklerin uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak şartıyla
yönetmelik çıkarabileceği kurallarına yer verilmiştir.
Anayasa Mahkemesi’nin yerleşik kararlarına
göre, yasa koyucunun temel ilkeleri koymadan, çerçeveyi çizmeden yürütmeye
yetki vererek, sınırsız ve belirsiz bir alanı yönetimin düzenlemesine
bırakması, yasama yetkisinin devri sonucunu doğurmaktadır.
2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu’na
ekli “E Cetveli”nin 79. maddesinin üçüncü cümlesiyle, hiçbir çerçeve
çizilmeksizin, esaslar belirlenmeksizin ve hiçbir sınırlamayla bağlı
olmaksızın, merkezi yönetim kapsamındaki kamu
idarelerinin kalkınma ajansları tarafından desteklenmeye hak kazanan
projelerine tahsis edilen kaynakların, proje yürütücüsü idarelerinin
bütçelerine gelir kaydedilmeksizin aktarılmasında kullanılacak özel hesapların
işleyişi ve muhasebeleştirilmesi ile diğer hususların belirlenmesi yetkisinin
müştereken Maliye Bakanlığına ve Kalkınma Bakanlığına bırakılması yasama
yetkisinin devri sonucunu doğurduğundan, Anayasa’nın 7. maddesine aykırıdır.
178 sayılı Maliye Bakanlığının Teşkilat ve
Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’de, 641 sayılı “Kalkınma
Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’de ve
diğer yürürlükte olan kanun ve K.H.K.’lerde Maliye Bakanlığına ve Kalkınma
Bakanlığına merkezi yönetim kapsamındaki kamu idarelerinin kalkınma ajansları
tarafından desteklenmeye hak kazanan projelerine tahsis edilen kaynakların,
proje yürütücüsü idarelerinin bütçelerine gelir kaydedilmeksizin aktarılmasında
kullanılacak özel hesapların işleyişi ve muhasebeleştirilmesi ile diğer
hususlara ilişkin usul ve esasların belirlenmesinde herhangi bir görev ve yetki
verilmemiştir.
Bu itibarla Maliye Bakanlığına ve Kalkınma
Bakanlığına merkezi yönetim kapsamındaki kamu
idarelerinin kalkınma ajansları tarafından desteklenmeye hak kazanan
projelerine tahsis edilen kaynakların, proje yürütücüsü idarelerinin
bütçelerine gelir kaydedilmeksizin aktarılmasında kullanılacak özel hesapların
işleyişi ve muhasebeleştirilmesi ile diğer hususlara ilişkin usul ve esasların
belirlenmesinde herhangi bir görev ve yetki verilmemiş iken; merkezi yönetim
kapsamındaki kamu idarelerinin kalkınma ajansları tarafından desteklenmeye hak
kazanan projelerine tahsis edilen ve idarelerin bütçelerinde (06) ve (07)
ekonomik kodlarını içeren tertiplerde yer alan ödeneklerin proje yürütücüsü
idarelerinin bütçelerine gelir kaydedilmeksizin aktarılmasında kullanılacak
özel hesapların işleyişi ve muhasebeleştirilmesi ile diğer hususlara ilişkin
usul ve esasların belirlenmesi yetkisinin müştereken Maliye Bakanlığına ve
Kalkınma Bakanlığına verilmesi, Anayasa’nın 124. maddesine aykırıdır.
Yukarıda açıklandığı üzere, 2016 Yılı
Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu’na Ekli “E Cetveli”nin 79. maddesi, Anayasanın 7.,
87., 88., 89., 124. ve 161. maddelerine aykırı olduğundan iptali gerekir.
23) 6682 sayılı 2016 Yılı Merkezi Yönetim
Bütçe Kanunu’na Ekli “E Cetveli”nin 82. maddesinin birinci cümlesinde yer alan “özel hesaba aktarılarak”
ibaresi ile ikinci ve üçüncü cümlelerinin Anayasaya Aykırılığı
2016 Yılı Merkezi
Yönetim Bütçe Kanunu’na Ekli “E Cetveli”nin 82. maddesinde;
“Avrupa Birliği
Bakanlığının “Avrupa Birliği İletişim Stratejisi” çerçevesinde, gerçekleşmesi
önceden öngörülemeyen ve hazırlık için yeterli süresi bulunmayan faaliyetlerine
ilişkin giderlerinin karşılanması amacıyla 25.00.00.02-01.1.9.00-1-03.6
tertibine bütçe ile tahsis edilen ödenekten Bakan tarafından belirlenecek olan
tutar Avrupa Birliği Bakanlığı bütçesine gider kaydedilmek suretiyle özel
hesaba aktarılarak kullanılır. Özel hesaptan yapılan harcamalar 5018 sayılı
Kanun ile 4734 sayılı Kanundan müstesnadır. Özel hesaba aktarılan tutarların
harcanması, muhasebeleştirilmesi ve denetlenmesine ilişkin usul ve esaslar
Avrupa Birliği Bakanlığı ve Maliye Bakanlığınca müştereken belirlenir.”
hükmü yer almaktadır.
Anayasanın 161’nci
maddesine aykırı olarak (E) cetvelinin 82’nci maddesine konulan bu düzenleme
ile Avrupa Birliği Bakanlığı bütçesinde yer alan 25.00.00.02-01.1.9.00-1-03.6
tertibindeki ödenekten Bakan tarafından belirlenecek tutarın özel hesaba aktarılarak
kullanılması sağlanmakta: Avrupa Birliği Bakanlığında bir nevi örtülü ödenek
oluşturulmakta, özel hesaptan yapılacak harcamaların 5018 ve 4734 sayılı
Kanunlara tabi olmayacağı hüküm altına alınmaktadır.
Yine özel hesaba
aktarılan ve kullanılan tutarların harcanması, muhasebeleştirilmesi ve
denetlenmesine ilişkin usul ve esaslarda mevcut bütçeleme, kamu mali yönetim ve
denetim sisteminin dışına çıkılmakta, yeni bir kamu harcama hukuku
yaratılmaktadır. Özel hesaba aktarılan tutarların harcanması,
muhasebeleştirilmesi ve denetlenmesine ilişkin usul ve esasların Avrupa Birliği
Bakanlığı ve Maliye Bakanlığınca müştereken belirleneceği ifade edilmektedir.
Özel hesabın iç ve dış
denetimi konusunda da belirsizlik bulunmaktadır. Sayıştay’ın 2014 yılı Denetim
Raporunda özel hesabın denetimi konusunda herhangi bir bilgiye yer
verilmemiştir
2016 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanununda
Avrupa Birliği Bakanlığının ilgili tertibine konulan başlangıç ödeneği tutarı
2.300.000 TL.dir. 2015 yılında bu tertipteki ödeneklerden 2.799.840 TL. harcama
yapılmıştır.
Avrupa Birliği İletişim Stratejisi (ABİS),
bir halkla ilişkiler, kamuoyu oluşturma ve yönlendirme projesidir ve yurt içi
ve yurtdışı olmak üzere iki boyutu bulunmaktadır. Bakanlık açıklamasına göre (http://www.ab.gov.tr/index.php?p=46294),
Stratejinin yurt içi iletişim boyutu, halkımızın AB’ye katılım sürecinin
ülkemiz için bir çağdaşlaşma ve demokratikleşme projesi olduğuna ve her alanda
yaşam standartlarını yükselteceğine ilişkin inancını güçlendirmeyi ve
reformlara olan desteğini artırmayı hedeflemekte; İletişim Stratejisi’nin yurt
dışı boyutu ise AB kamuoyunda ülkemize ilişkin olgu ile algının örtüşmesini
sağlamayı, karşılıklı güveni yeniden oluşturmayı ve AB sürecindeki kararlılık,
özgüven ve samimiyetimizi ön plana çıkarmayı amaçlamaktadır. İletişim
Stratejisi’nin temel hedef kitlesini Türk ve AB vatandaşlarının oluşturması;
uluslararası, ulusal ve yerel kuruluşlar, sivil toplum, üniversiteler, iş
dünyası, medya ve siyasi aktörlerin bu süreçte birincil paydaşlar olması
öngörülmüştür.
“Özel hesap” uygulamasının aktarılan
ödeneklerin takibine ve aktarma amacına uygun kullanılmasını sağlamaya yönelik
olduğu ileri sürülebilir ise de iptali istenen Avrupa Birliği Bakanlığı bütçesi
açısından aktarılan ödeneklerin takibi ve amacına uygun kullanımının
kontrolünün “bütçede açılacak bir tertibe gelir ve şart kılındığı amaca
harcanmak üzere açılacak bir tertibe ödenek kaydedilmesi” suretiyle de mümkün
olması ve 5018 sayılı Kanuna tabi olan kamu idareleri için yasal olanın da bu
usul olması (md. 40/3) karşısında, özel hesap uygulamasının başka amaçlara
hizmet ettiği sonucu kendiliğinden ortaya çıkmaktadır.
Özel ödenek, özel gelir ve özel hesap
uygulamalarına son veren 14.7.2004 tarihli ve 5217 sayılı Özel Gelir ve Özel
Ödeneklerin Düzenlenmesi ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’un “Genel Gerekçe”sinde;
“Devlet bütçesinin temel ilkelerinden
birisi birlik ilkesidir. Bu ilkeye göre, Devlete ait tüm gelir ve giderlerin
tek bir bütçede yer alması esastır. Böylelikle, Devlet kaynaklarının tek elde
toplanarak harcamalarda saydamlık sağlanması amaçlanmakta, bütçe disiplininden
kaçışlar ve harcamalarda keyfiyetin önlenilmesine çalışılmaktadır. Bunun
istisnasını oluşturan unsurlardan en önemlileri fon ve özel gelir-özel ödenek
uygulamalarıdır.
(…)
Fonların tasfiyesi sonrasında başlayan özel
gelir-özel ödenek uygulamaları ile diğer mevzuat gereğince devam eden özel
gelir-özel ödenek uygulamaları sonrasında bütçelerde başlangıç ödenekleri ile
yılsonu harcamaları arasında önemli farklar doğmaktadır.
Bu çerçevede Tasarı ile yürütülmekte olan
ekonomik program gereğince özel gelir-özel ödenek uygulamalarının yeniden
gözden geçirilmesi, devamında fayda görülenlerin haricindeki uygulamaların
kaldırılarak yerine söz konusu özel gelirlerin bütçe geliri olarak kaydedilmesi
ve harcamalarının ilgili kurum bütçelerine öngörülecek ödeneklerle yapılması
imkanını sağlayacak düzenlemelerin gerçekleştirilmesi, böylece bütçe
uygulamalarının daha saydam ve açık olması amaçlanmaktadır.”
ifadeleri yer almıştır.
Türkiye'nin Avrupa Birliği üyeliğine
hazırlanmasına yönelik yapılacak çalışmaların yönlendirilmesi, izlenmesi ve
koordinasyonu ile üyelik sonrası çalışmaların koordinasyonunu yürütmek üzere
kurulan Avrupa Birliği Bakanlığının teşkilatı, görev ve yetkileri ile
sorumlulukları 3.6.2011 tarihli ve 634 sayılı KHK ile düzenlenmiştir.
Avrupa Birliği Bakanlığı bütçesinin
“25.00.00.02-01.1.9.00-1-03.6 Temsil ve Tanıtma Giderleri” tertibine Avrupa
Birliği İletişim Stratejisi kapsamında konulan 2.300.000,00 TL ödeneğin,
Bakanlık bütçesine gider kaydedilmek suretiyle özel hesaba aktarılması, kuruluş
kanunu ve temel mali mevzuat hükümleri dışında harcanması sonucunu
doğurmaktadır. Nitekim hemen ikinci cümlede özel hesaptan yapılacak
harcamaların 5018 sayılı Kanun ile 4734 sayılı Kanundan müstesna olduğu
belirtilmiştir. Bütçe kaynaklarının özel hesaplar kullanılarak temel mali
mevzuat hükümlerine tabi olmadan harcanması, 5217 sayılı Kanunun “Genel
Gerekçe”sinde de belirtildiği üzere bütçe disiplininden kaçışları ve
harcamalarda keyfiliği teşvik etmekte ve bütçe uygulamalarının saydam, açık ve
hesap verebilir olmasını önlemektedir.
Anayasa’nın 2. maddesindeki hukuk devleti,
eylem ve işlemleri hukuka uygun olan, insan haklarına dayanan, bu hak ve
özgürlükleri koruyup güçlendiren, her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup
bunu geliştirerek sürdüren, Anayasa’ya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan,
hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan, Anayasa ve hukukun üstün
kurallarıyla kendini bağlı sayıp yargı denetimine açık olan devlettir.
Kanunların kamu yararının sağlanması amacına yönelik olması, genel, objektif,
adil kurallar içermesi ve hakkaniyet ölçütlerini gözetmesi hukuk devleti
olmanın gereğidir. Bir kuralın kamu yararı dışında saklı bir amacı
gerçekleştirmek amacıyla konulduğu ve keyfiliği teşvik ettiği durumlarda yetki
saptırması durumu ve giderek kuralın amaç açısından sakatlığı ortaya çıkar.
Demokratik devlet ilkesi ise tüm kamusal faaliyet, iş ve işlemlerde, saydamlığı
ve hesap verebilirliği gerektirir.
İptali istenen birinci cümledeki “özel
hesaba aktarılarak” ibaresi ile “özel hesaptan yapılan harcamalar 5018 sayılı
Kanun ile 4734 sayılı Kanundan müstesnadır.” şeklindeki ikinci cümle, kamu
yararını gerçekleştirmeyi değil, kamusal kaynakların, bütçeleri dışında, temel
mali mevzuat hükümleri ve kuruluş kanunlarına tabi olmadan harcanmasını, bütçe
disiplininden kaçmayı, harcamalarda keyfiliği teşvik etmeyi öngördüğünden
Anayasa’nın 2. maddesindeki hukuk devleti ilkesine; saydamlığı ve hesap
verebilirliği önlemeyi amaçladığından Anayasa’nın 2. maddesindeki demokratik
devlet ilkesine; 5018 sayılı Kanunla öngörülen mali sistemle bağdaşmadığı ve
bütçe ile tahsis edilen ödeneklerin bütçe dışı “özel hesap”tan, 5018 sayılı
Kanuna tabi olmadan harcanmasını öngördüğü için ise Anayasa’nın 161. maddesinin
ikinci fıkrasına aykırıdır.
08.06.2011 tarih ve 634 sayılı Avrupa
Birliği Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde
Kararname’nin hiçbir maddesinde Avrupa Birliği Bakanlığına kendisine yıllık
merkezi bütçe kanunları ile tahsis edilen ödeneklerini özel hesaba aktarma yaparak
özel hesaptan 5018 sayılı Kanun ile 4734 sayılı Kanun hükümlerine tabi
olmaksızın harcayabileceğine yönelik herhangi bir düzenlemeye yer
verilmemiştir.
Bu bağlamda Avrupa Birliği Bakanlığı, 5018
sayılı Kanuna ekli (II) Sayılı Cetvelde yer alan, merkezi yönetim kapsamındaki
kamu idaresidir. Kuruma tahsis edilen kaynakların mali yönetim ve kontrolü 5018
sayılı Kanuna, mal ve hizmet alımları ile yapım işleri ise 4734 sayılı Kanuna
tabidir. Dolayısıyla bütçe ile tahsis edilen kaynakları kamu harcama hukuku
içinde kullanması ve hesabını da TBMM’ne vermesi gerekir.
2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu’na
Ekli “E Cetveli”nin 82. maddesinde hüküm ile Bakanlığın 25.00.00.02-01.1.9.00-1-03.6 tertibine bütçe ile tahsis
edilen ödenekten Bakan tarafından belirlenecek olan tutar bütçeye gider, özel
hesaba alacak kaydedilerek kamu mali yönetimi ve kontrol sisteminin tamamen
dışına çıkarılarak 5018 ve 4734 sayılı Kanun hükümlerine tabi olmadan
harcanmakta ve ilgili bakana mevcut kamu harcama hukuku dışında özel hesaba
aktarılan tutarların harcanması, muhasebeleştirilmesi ve denetlenmesine ilişkin
usul ve esasları belirleme yetkisi verilmektedir.
Anayasa’nın 161. maddesinin ikinci
fıkrasında, “Malî yıl başlangıcı ile merkezî yönetim bütçesinin hazırlanması,
uygulanması ve kontrolü kanunla düzenlenir.” kuralına yer verilmiş; fıkra
gerekçesinde ise “Anayasamızın 161 inci maddesinin ikinci fıkrası yeniden
düzenlenmek suretiyle, bütçenin hazırlanması, uygulanması ve kontrolüne ilişkin
süreç güçlendirilmektedir.” denilmiştir.
Ayrıca söz konusu maddenin dördüncü
fıkrasında; “Bütçe kanununa bütçe ile ilgili hükümler dışında hiçbir hüküm
konulamaz” kuralı yer almaktadır.
Anayasa’nın bütçenin hazırlanması,
uygulanması ve kontrolüne ilişkin göndermede bulunduğu kanun, 5018 sayılı Kamu
Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’dur. 5018 sayılı Kanunda bütçenin hazırlanması,
uygulanması ve kontrolüne ilişkin kurallar düzenlenerek sistemleştirilmiş; 13.
maddesinin birinci fıkrasının (m) bendinde, “Kamu idarelerinin tüm gelir ve
giderleri bütçelerinde gösterilir.” denilerek bütçe kaynaklarının bütçeden
harcanması öngörülmüş ve bütçe dışı her türlü “özel hesap” uygulamasına son
verilmiştir.
Anayasa’nın 87. maddesinde Türkiye Büyük
Millet Meclisi’nin görev ve yetkileri kanun koymak, değiştirmek ve kaldırmak
şeklinde ortaya konulduktan sonra ayrıca “bütçe ve kesin hesap kanun
tasarılarını görüşmek ve kabul etmek” denilerek yasalar ile bütçe yasaları
arasında ayrıma gidilmiştir.
Nitekim, yasaların Türkiye Büyük Millet
Meclisi’nde teklif ve görüşme usul ve esasları ile yayımlanması Anayasa’nın 88.
ve 89. maddelerinde düzenlenirken, bütçe yasalarının görüşme usul ve esasları
ise 162. maddesinde ayrıca kurallaştırılmıştır. Bu maddeyle bütçe kanun
tasarılarının görüşülmesinde ayrı bir yöntem kabul edilmiş, genel kurulda
üyelerin gider arttırıcı veya gelir azaltıcı teklifte bulunmaları yasaklanmış
ve Anayasa’nın 89. maddesiyle de Cumhurbaşkanı’na bütçe kanunlarını bir daha
görüşülmek üzere TBMM’ne geri gönderme yetkisi tanınmamıştır. Öte yandan,
Anayasa’nın 161. maddesinin dördüncü fıkrasında, bütçe kanununa bütçe ile
ilgili hükümler dışında hiçbir hüküm konulamayacağı açık bir şekilde
belirtilirken; 163. maddesinde bütçede değişiklik yapılabilmesi esasları ayrıca
düzenlenmiş, Bakanlar Kurulu’na kanun hükmünde kararname ile bütçede değişiklik
yapma yetkisi verilmemiştir.
Anayasa’nın 161. maddesinin son
fıkrasındaki, “Bütçe kanununa bütçe ile ilgili hükümler dışında hiçbir hüküm
konulamaz” kuralından, yasa konusu olabilecek bir kuralı kapsamaması koşuluyla,
bütçeyi açıklayıcı ve uygulanmasını kolaylaştırıcı nitelikte düzenlemelerin
anlaşılması gerekmektedir.
Anayasa Mahkemesi’nin yerleşik kararlarına
göre, bir yasa kuralının bütçeden gider yapmayı ya da bütçeye gelir sağlamayı
gerektirir nitelikte bulunması, mutlak biçimde “bütçe ile ilgili hükümlerden”
sayılmasına yetmemektedir. Çünkü her yasada gidere neden olabilecek değişik
türde kurallar bulunabilmektedir. Böyle kuralların bulunmasıyla örneğin, yargı,
savunma, eğitim, sağlık, tarım, ulaşım ve benzeri kamu hizmeti alanlarına
ilişkin yasaların bütçeyle ilgili hükümler içerdiği kabul edilirse, bu
konulardaki yasaların değiştirilip kaldırılması için de bütçe yasalarına
hükümler koymak yoluna gidilebilir. Oysa, bu tür yasa düzenlemeleri, bütçenin
yapılması ve uygulanması yöntemiyle ilişkisi bulunmayan, yasa koyucunun başka
amaçla ve bütçe yasalarından tümüyle değişik yöntemlerle gerçekleştirilmesi
gereken yasama işlemleridir. “Bütçe ile ilgili hüküm” sözcüklerine dayanılarak,
gider ya da gelirle ilgili bir konuyu olağan bir yasa yerine bütçe yasası ile
düzenlemek, Anayasa’nın 88. ve 89. maddelerini bu tür yasalar yönünden
uygulanamaz duruma düşürür.
Bütçe kanunlarını, diğer kanunlardan ayrı
tutan bu Anayasal kurallar karşısında, yasa ile düzenlenmesi gereken bir
konunun bütçe yasası ile düzenlenmesi veya yürürlükte bulunan herhangi bir
yasada yer alan hükmün bütçe yasaları ile değiştirilmesi, kaldırılması,
uygulanmaması veya aykırı düzenlemeler yapılması olanaksızdır.
2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu ile Avrupa Birliği Bakanlığı bütçesinin 25.00.00.02-01.1.9.00-1-03.6
tertibine konulan ödeneğin teknik anlamda bütçe ile ilgili olduğu ileri
sürülebilir ise de hukuki olarak bütçe ile ilgili olduğundan söz edebilmek için
söz konusu ödenekten Bakan tarafından belirlenecek olan tutarın Avrupa Birliği
Bakanlığı bütçesine gider kaydedilmek suretiyle özel hesaba aktarılması işleminin
dayanağını yürürlükteki yasalardan alması ve yürürlükteki yasalara uygun olması
gerekmektedir. Kaldı ki, ödeneğin kullanımına ilişkin olarak “E Cetveli”nin
82. maddesinde yer verilen iptali istenen hükmün, 634 sayılı KHK ile 5018
sayılı ve 4734 sayılı Kanunlarla bağdaşmadığı her türlü tartışmanın
dışındadır.
Bu itibarla, 634 sayılı KHK ile 5018 sayılı
Kanun ve 4734 sayılı Kanunun ilgili maddeleri, yasaların Türkiye Büyük Millet
Meclisi’nde teklif ve görüşme usul ve esasları ile yayımlanmasına ilişkin
Anayasa’nın 88 ve 89. maddelerinde belirlenen yasama süreçlerinde
değiştirilmeden, Anayasanın 162. maddesine göre görüşülen bütçe kanununa tahsis
edilen ödeneklerin özel hesaba aktarılmasına ve özel hesaptan yapılacak
harcamaların 5018 sayılı Kanun ile 4734 sayılı Kanuna tabi olmadan yapılmasına
yönelik hüküm konulması, Anayasa’nın 87., 88., 89. ve 161. maddelerindeki
kurallarla bağdaşmaz.
Öte yandan maddenin üçüncü cümlesinde, özel
hesaba aktarılan tutarların harcanması, muhasebeleştirilmesi ve denetlenmesine
ilişkin usul ve esasların Avrupa Birliği Bakanlığı ve Maliye Bakanlığınca
müştereken belirleneceği kurallaştırılmıştır.
Anayasa’nın 7. maddesinde, yasama
yetkisinin Türk Milleti adına Türkiye Büyük Millet Meclisine ait olduğu ve bu
yetkinin devredilemeyeceği; 124. maddesinde ise Başbakanlık, bakanlıklar ve
diğer kamu tüzel kişilerinin, kendi görev alanlarını ilgilendiren kanunların ve
tüzüklerin uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak şartıyla
yönetmelik çıkarabileceği kurallarına yer verilmiştir.
Anayasa Mahkemesi’nin yerleşik kararlarına
göre, yasa koyucunun temel ilkeleri koymadan, çerçeveyi çizmeden yürütmeye
yetki vererek, sınırsız ve belirsiz bir alanı yönetimin düzenlemesine
bırakması, yasama yetkisinin devri sonucunu doğurmaktadır.
2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu’na
ekli “E Cetveli”nin 82. maddesinin üçüncü cümlesiyle, hiçbir çerçeve
çizilmeksizin, esaslar belirlenmeksizin ve hiçbir sınırlamayla bağlı
olmaksızın, Avrupa Birliği Bakanlığının 25.00.00.02-01.1.9.00-1-03.6
tertibine konulan ve özel hesaba aktarılan tutarların harcanması,
muhasebeleştirilmesi ve denetlenmesine ilişkin usul ve esasları belirleme
yetkisinin müştereken Avrupa Birliği Bakanlığına ve Maliye Bakanlığına
bırakılması, yasama yetkisinin devri sonucunu doğurduğundan, iptali istenen
cümle Anayasa’nın 7. maddesine aykırıdır.
178 sayılı Maliye Bakanlığının Teşkilat ve
Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’de, 634 sayılı “Avrupa Birliği
Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’de ve
diğer yürürlükte olan kanun ve K.H.K.’lerde Maliye Bakanlığına ve Avrupa
Birliği Bakanlığına Avrupa Birliği Bakanlığının 25.00.00.02-01.1.9.00-1-03.6 tertibine
konulan ve bilahare özel hesaba aktarılan tutarların harcanması,
muhasebeleştirilmesi ve denetlenmesine ilişkin usul ve esasları belirlemeye
ilişkin herhangi bir görev ve yetki de verilmemiştir.
Bu itibarla Maliye Bakanlığına ve Avrupa
Birliği Bakanlığına bütçe ödeneklerini özel hesaba aktarma ve özel hesaba
aktarılan tutarların harcanması, muhasebeleştirilmesi ve denetlenmesine ilişkin
usul ve esasları belirleme gibi herhangi bir görev ve yetki verilmemişken,
Avrupa Birliği Bakanlığının 25.00.00.02-01.1.9.00-1-03.6
tertibine konulan ve özel hesaba aktarılan tutarların harcanması,
muhasebeleştirilmesi ve denetlenmesine ilişkin usul ve esasları belirleme
yetkisinin müştereken Avrupa Birliği Bakanlığına ve Maliye Bakanlığına
verilmesi, Anayasa’nın 124. maddesine aykırıdır.
Anayasa’nın Sayıştay
başlıklı 160. maddesi; Sayıştay’ın, merkezî
yönetim bütçesi kapsamındaki kamu idareleri ile sosyal güvenlik kurumlarının
bütün gelir ve giderleri ile mallarını Türkiye Büyük Millet Meclisi adına
denetlemek ve sorumluların hesap ve işlemlerini kesin hükme bağlamak ve
kanunlarla verilen inceleme, denetleme ve hükme bağlama işlerini yapmakla
görevli olduğunu hükme bağlamış bulunmaktadır.
Avrupa Birliği Bakanlığı
bütçesinin 25.00.00.02-01.1.9.00-1-03.6 tertibinde
tefrik edilen ödeneklerden Bakanlık bütçesine gider kaydedilip ve özel hesaba
aktarılan tutarların harcanması, muhasebeleştirilmesi ve denetlenmesine ilişkin
usul ve esasların Maliye ve Avrupa Birliği Bakanlıklarınca müştereken
belirlenecek olması; merkezî yönetim bütçesi kapsamındaki kamu idareleri ile
sosyal güvenlik kurumlarının bütün gelir ve giderleri ile mallarını Türkiye
Büyük Millet Meclisi adına denetlemek ve sorumluların hesap ve işlemlerini kesin
hükme bağlamakla Anayasa’nın 160. maddesi gereği görevli ve yetkili bulunan
Sayıştay’ın yetki ve görevlerini de kısıtlayıcı bir nitelik taşımakta olup söz
konusu maddede yer alan anayasal kurala aykırılık taşımaktadır.
T.B.M.M. adına merkezi
yönetim bütçesi kapsamındaki tüm kamu idareleri ile sosyal güvenlik
kurumlarının bütün gelir ve giderleri ile mallarını denetlemekle görevli
Sayıştay’ın yetkisi; Anayasa’nın 161. maddesi hükmüne aykırı bir biçimde Bütçe
Kanununa ekli E cetveline ilave edilen bir hükümle kısıtlanamaz.
Avrupa Birliği
Bakanlığı ile ilgili 2014 yılına ait Sayıştay Denetim Raporunda özel hesabın
denetlenip denetlenmediği konusunda herhangi bir belirleme bulunmaması da
dikkat çekici bulunmaktadır.
Özet olarak; bu
tertipteki ödenek tutarları bütçe sistemi dışına çıkarılarak özel hesaplara
aktarılmakta, özel usullerle harcanmakta, denetimi konusunda da belirsizlikler
bulunmaktadır. Bu durum aynı zamanda 5018 sayılı kanunun mali saydamlık ve
hesap verilebilirlik ilkeleri ile bağdaşmamaktadır.
Yukarıda açıklandığı üzere, 6682 sayılı
2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu’na Ekli “E Cetveli”nin 82. maddesinin
birinci cümlesindeki “… özel hesaba aktarılarak …” İfadesi ile ikinci ve üçüncü
cümleleri, Anayasa’nın 2., 7., 87., 88., 89., 124., 160. ve 161. maddelerine
aykırı olduğundan iptali gerekir.
24) 6682 sayılı 2016 Yılı Merkezi Yönetim
Bütçe Kanunu’na Ekli “E Cetveli”nin 84. maddesinin Anayasaya Aykırılığı
“E Cetveli”nin 84. maddesinde, “Başbakanlık
bütçesinin 07.01.00.37-10.9.9.61-1-05.2 tertibinde yer alan ödeneğin
kullanımına ilişkin usul ve esaslar Başbakanlıkça tespit edilir.” kuralına yer
verilmiş ve “07.01.00.37-10.9.9.61-1-05.2 Sınıflandırmaya girmeyen sosyal
güvenlik ve sosyal yardım hizmetleri-Acil Destek Giderleri-Cari Transferler-Hazine
Yardımları” tertibine 101.344.000,00 TL ödenek konulmuştur.
Anayasanın 161. maddesinin ikinci fıkrası
uyarınca yürürlüğe konulan 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’nun
“Bütçe ilkeleri” başlıklı 13. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde, “Kamu
idarelerine bütçeyle verilen harcama yetkisi, kanunlarla düzenlenen görev ve
hizmetlerin yerine getirilmesi amacıyla kullanılır.” kuralına; (n) bendinde
ise “Kamu hizmetleri, bütçelere konulacak ödeneklerle, mevzuatla belirlenmiş
yöntem, ilke ve amaçlara uygun olarak gerçekleştirilir.” kuralına yer
verilmiştir.
Bu kurallara göre Başbakanlık bütçesine
sosyal güvenlik ve sosyal yardım hizmetlerinde kullanılmak üzere ödenek
konulabilmesi için Başbakanlığa yasalarla sosyal güvenlik ve sosyal yardım
hizmetlerini yerine getirme gibi icrai görevler verilmiş olması gerekir.
10.10.1984 tarihli ve 3056 sayılı
Başbakanlık Teşkilatı Hakkında KHK’nin Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanun’da
Başbakanlığa sosyal yardım ve hizmetlere ilişkin uygulamacı bir görev
verilmemiş; 3056 sayılı Kanunun, 24.10.2011 tarihli ve 661 sayılı KHK’nin 27.
maddesiyle değişik 14. maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinde Ekonomik,
Sosyal ve Kültürel İşler Başkanlığına, “Sağlık, çalışma, sosyal güvenlik,
sosyal yardımlar, mahalli idare hizmetleri alanlarındaki gelişmeler ve
karşılaşılan problemler hakkında inceleme ve araştırmalar yapmak ve yaptırmak,
bunları değerlendirmek, teklifler hazırlamak, kamu kuruluşları arasında bu
alanlarda koordinasyonu sağlamak,” görevleri verilmiştir. Bu görevin, fiilen
sosyal güvenlik ve sosyal yardım hizmetlerini yürütme görevi değil, bu
alanlarda inceleme ve araştırma yapma, sonuçlarını değerlendirme, teklifler
hazırlama ve icracı kuruluşlar arasında koordinasyon sağlama görevleri olduğu
açıktır.
Buna karşın sosyal güvenlik ve sosyal
hizmetlere ilişkin düzenlemeler, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanunu, 2022 sayılı 65 Yaşını Doldurmuş Muhtaç, Güçsüz Ve Kimsesiz
Türk Vatandaşlarına Aylık Bağlanması Hakkında Kanun, 2684 sayılı İlköğretim Ve
Ortaöğretimde Parasız Yatılı Veya Burslu Öğrenci Okutma Ve Bunlara Yapılacak
Sosyal Yardımlara İlişkin Kanun, 2828 sayılı Sosyal Hizmetler Kanunu, 3294
sayılı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Kanunu, 5102 sayılı Yüksek
Öğrenim Öğrencilerine Burs, Kredi Verilmesine İlişkin Kanun, 5216 Sayılı
Büyükşehir Belediyesi Kanunu, 5302 Sayılı İl Özel İdaresi Kanunu, 5393 Sayılı
Belediye Kanunu, 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Yönelik Şiddetin
Önlenmesine Dair Kanun ile 227 sayılı Vakıflar Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve
Görevleri Hakkında KHK ve 633 sayılı Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının
Teşkilat ve Görevleri Hakkında KHK’de yer almış; bu yasalarda yer alan sosyal
güvenlik ve sosyal yardım hizmetlerini yürütme görevleri ise Sosyal Güvenlik
Kurumu, Milli Eğitim Bakanlığı, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ve bağlı
kuruluşları, Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu Genel Müdürlüğü,
belediyeler, il özel idareleri ve Vakıflar Genel Müdürlüğüne verilmiştir.
Bu itibarla, Başbakanlık bütçesinin
“07.01.00.37-10.9.9.61-1-05.2 Sınıflandırmaya girmeyen sosyal güvenlik ve
sosyal yardım hizmetleri-Acil Destek Giderleri-Cari Transferler-Hazine
Yardımları” tertibine 101.344.000,00 TL ödenek konulması, yürürlükteki mevzuata
göre Anayasal olarak mümkün değildir. Mümkün olabilmesi için Başbakanlığa
yasayla sosyal güvenlik ve sosyal yardım hizmetlerini yürütme görevi verilmesi
gerekir. Başbakanlığa yasalarla bu yönde görev verilmemişken, Başbakanlık
bütçesinin “07.01.00.37-10.9.9.61-1-05.2” tertibine sosyal güvenlik ve sosyal
yardım hizmetlerinde kullanılmak üzere 101.344.000,00 TL ödenek konulması,
Anayasa’nın 161. maddesinin ikinci fıkrasına aykırıdır.
Anayasa’nın 87. maddesinde Türkiye Büyük
Millet Meclisi’nin görev ve yetkileri kanun koymak, değiştirmek ve kaldırmak
şeklinde ortaya konulduktan sonra ayrıca “bütçe ve kesin hesap kanun
tasarılarını görüşmek ve kabul etmek” denilerek yasalar ile bütçe yasaları
arasında ayrıma gidilmiştir.
Nitekim yasaların Türkiye Büyük Millet
Meclisi’nde teklif ve görüşme usul ve esasları ile yayımlanması Anayasa’nın 88.
ve 89. maddelerinde düzenlenirken, bütçe yasalarının görüşme usul ve esasları
ise 162. maddesinde ayrıca kurallaştırılmıştır. Bu maddeyle bütçe kanun
tasarılarının görüşülmesinde ayrı bir yöntem kabul edilmiş, genel kurulda
üyelerin gider arttırıcı veya gelir azaltıcı teklifte bulunmaları yasaklanmış
ve Anayasa’nın 89. maddesiyle de Cumhurbaşkanı’na bütçe kanunlarını bir daha
görüşülmek üzere TBMM’ne geri gönderme yetkisi tanınmamıştır. Öte yandan,
Anayasa’nın 161. maddesinin dördüncü fıkrasında, bütçe kanununa bütçe ile
ilgili hükümler dışında hiçbir hüküm konulamayacağı açık bir şekilde
belirtilmiştir.
Anayasa’nın 161. maddesinin son
fıkrasındaki, “Bütçe kanununa bütçe ile ilgili hükümler dışında hiçbir hüküm
konulamaz” kuralından, yasa konusu olabilecek bir kuralı kapsamaması koşuluyla,
bütçeyi açıklayıcı ve uygulanmasını kolaylaştırıcı nitelikte düzenlemelerin
anlaşılması gerekmektedir.
Anayasa Mahkemesi’nin yerleşik kararlarına
göre, bir yasa kuralının bütçeden gider yapmayı ya da bütçeye gelir sağlamayı
gerektirir nitelikte bulunması, mutlak biçimde “bütçe ile ilgili hükümlerden”
sayılmasına yetmemektedir. Çünkü her yasada gidere neden olabilecek değişik
türde kurallar bulunabilmektedir. Böyle kuralların bulunmasıyla örneğin, yargı,
savunma, eğitim, sağlık, tarım, ulaşım ve benzeri kamu hizmeti alanlarına
ilişkin yasaların bütçeyle ilgili hükümler içerdiği kabul edilirse, bu
konulardaki yasaların değiştirilip kaldırılması için de bütçe yasalarına
hükümler koymak yoluna gidilebilir. Oysa, bu tür yasa düzenlemeleri, bütçenin
yapılması ve uygulanması yöntemiyle ilişkisi bulunmayan, yasa koyucunun başka
amaçla ve bütçe yasalarından tümüyle değişik yöntemlerle gerçekleştirilmesi
gereken yasama işlemleridir. “Bütçe ile ilgili hüküm” sözcüklerine dayanılarak,
gider ya da gelirle ilgili bir konuyu olağan bir yasa yerine bütçe yasası ile
düzenlemek ya da yasa ile düzenlenmiş bir hususu bütçe kanunu ile değiştirmek
veya kaldırmak, Anayasa’nın 88. ve 89. maddelerini bu tür yasalar yönünden
uygulanamaz duruma düşürür.
Bütçe kanunlarını, diğer kanunlardan ayrı
tutan bu Anayasal kurallar karşısında, yasa ile düzenlenmesi gereken bir
konunun bütçe yasası ile düzenlenmesi veya yürürlükte bulunan herhangi bir
yasada yer alan hükmün bütçe yasaları ile değiştirilmesi, kaldırılması,
uygulanmaması veya aykırı düzenlemeler yapılması olanaksızdır.
Bu itibarla, 3056 sayılı Kanunda veya başka
kanun ve KHK’lerde Başbakanlığa sosyal güvenlik ve sosyal yardım hizmetlerini
yürütme görevi verilmemişken; Anayasa’nın 162. maddesine göre görüşülen Bütçe
Kanununda Başbakanlık bütçesinin “07.01.00.37-10.9.9.61-1-05.2” tertibine
sosyal güvenlik ve sosyal yardım hizmetlerinde kullanılmak üzere 101.344.000,00
TL ödenek konulması ve “E Cetveli”nin 84. maddesinde, “Başbakanlık bütçesinin
07.01.00.37-10.9.9.61-1-05.2 tertibinde yer alan ödeneğin kullanımına ilişkin
usul ve esaslar Başbakanlıkça tespit edilir.” kuralına yer verilmesi,
Anayasa’nın 87., 88., 89. ve 161. maddelerine aykırılık oluşturur.
Öte yandan, kamu idarelerinin bütçelerine
sosyal güvenlik ve sosyal yardım hizmetlerinde kullanılmak üzere konulan
ödeneklerin kullanımına ilişkin usul ve esaslar, sosyal güvenlik ve sosyal
yardımlara ilişkin yukarıda sayılan 5510, 2022, 2864, 2828, 3294, 5102, 5216,
5302, 5393 ve 6284 sayılı kanunlar ile 277 ve 633 sayılı KHK’lerde ayrıntılı
olarak düzenlenmiştir.
Anayasa’nın 7. maddesinde, yasama
yetkisinin Türk Milleti adına Türkiye Büyük Millet Meclisine ait olduğu ve bu
yetkinin devredilemeyeceği; 124. maddesinde ise Başbakanlık, bakanlıklar ve
diğer kamu tüzel kişilerinin, kendi görev alanlarını ilgilendiren kanunların ve
tüzüklerin uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak şartıyla
yönetmelik çıkarabileceği kurallarına yer verilmiştir.
Anayasa Mahkemesi’nin yerleşik kararlarına
göre, yasa koyucunun temel ilkeleri koymadan, çerçeveyi çizmeden yürütmeye
yetki vererek, sınırsız ve belirsiz bir alanı yönetimin düzenlemesine
bırakması, yasama yetkisinin devri sonucunu doğurmaktadır.
Hiçbir ölçü konulmadan, temel ilkeler
belirlenmeden ve çerçeve çizilmeden Başbakanlığa, Başbakanlık bütçesinin
07.01.00.37-10.9.9.61-1-05.2 tertibindeki ödeneğin kullanımına ilişkin usul ve
esasları tespit etme yetkisi verilmesi, yasama yetkisinin devri sonucunu
doğurduğundan, Anayasa’nın 7. maddesine; Başbakanlığa Anayasa’nın 88 ve 89.
maddelerinde belirlenen yasama süreçlerinde kabul edilmiş her hangi bir yasayla
“sosyal güvenlik ve sosyal yardım hizmetlerini” yürütme görevi verilmeden,
Bütçe Kanununun eki “E Cetveli” ile Başbakanlığa, Başbakanlık bütçesinin
“07.01.00.37-10.9.9.61-1-05.2” tertibinde yer alan ödeneğin kullanımına ilişkin
usul ve esasları tespit etme yetkisi verilmesi ise Anayasa’nın 124. maddesine
aykırıdır.
Yukarıda açıklandığı üzere, 6682 sayılı
2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Bütçe Kanunu’na Ekli “E Cetveli”nin 84.
maddesi, Anayasa’nın 2., 7., 87., 88., 89., 124. ve 161. maddelerine aykırı
olduğundan iptali gerekir.
25) 6682 sayılı 2016 Yılı Merkezi Yönetim
Bütçe Kanunu’na Ekli “E Cetveli”nin 87. maddesinin Anayasaya Aykırılığı
2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu’na
Ekli “E Cetveli”nin 87. maddesinde, “Türk Tarih Kurumu bütçesinde yakın dönem
tarih araştırmaları kapsamında çalışmalar yapmak maksadıyla
40.06.00.36-08.2.0.07-2-05.3 tertibinde tefrik edilen ödenekler, Kurum
bütçesine gider kaydedilir ve özel hesaba aktarılarak kullanılabilir. Özel
hesaptan yapılan harcamalar 5018 sayılı Kanun ile 4734 sayılı Kanundan
müstesnadır. Özel hesaba aktarılan tutarların harcanması, muhasebeleştirilmesi
ve denetlenmesine ilişkin usul ve esaslar Türk Tarih Kurumunun teklifi üzerine
ilgili bakanın onayı ile belirlenir.” denilmektedir.
2016 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanununda
bu tertibe 1.000 TL başlangıç ödeneği konulmuştur. 2015 yılında söz konusu
tertipten 150.000.000 TL. harcama yapılmıştır.
Anayasanın 161’nci maddesine aykırı olarak
(E) cetvelinin 87’inci maddesine konulan bu hüküm ile Türk Tarih Kurumu
bütçesinde yakın dönem tarih araştırmaları kapsamında çalışmalar yapmak
maksadıyla 5.3-Kar Amacı Gütmeyen Kuruluşlara Yapılan Transferler tertibindeki
bulunan ödeneğin Kurum bütçesine gider yazılarak özel hesaba aktarılmasına,
özel hesaptan yapılan harcamaların 5018 ve 4734 sayılı Kanuna tabi olmamasına
olanak sağlanmaktadır. Ayrıca özel hesaba aktarılan tutarların harcanması,
muhasebeleştirilmesi ve denetlenmesine ilişkin usul ve esasların Kurumun
teklifi üzerine ilgili bakanın onayı ile belirleneceği hüküm altına
alınmaktadır.
Özel ödenek, özel gelir ve özel hesap
uygulamalarına son veren 14.7.2004 tarihli ve 5217 sayılı Özel Gelir ve Özel
Ödeneklerin Düzenlenmesi ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’un Genel Gerekçesinde,
“Devlet bütçesinin temel ilkelerinden
birisi birlik ilkesidir. Bu ilkeye göre, Devlete ait tüm gelir ve giderlerin
tek bir bütçede yer alması esastır. Böylelikle, Devlet kaynaklarının tek elde
toplanarak harcamalarda saydamlık sağlanması amaçlanmakta, bütçe disiplininden
kaçışlar ve harcamalarda keyfiyetin önlenilmesine çalışılmaktadır. Bunun
istisnasını oluşturan unsurlardan en önemlileri fon ve özel gelir-özel ödenek
uygulamalarıdır.
(…)
Fonların tasfiyesi sonrasında başlayan özel
gelir-özel ödenek uygulamaları ile diğer mevzuat gereğince devam eden özel
gelir-özel ödenek uygulamaları sonrasında bütçelerde başlangıç ödenekleri ile
yılsonu harcamaları arasında önemli farklar doğmaktadır.
Bu çerçevede Tasarı ile yürütülmekte olan
ekonomik program gereğince özel gelir-özel ödenek uygulamalarının yeniden
gözden geçirilmesi, devamında fayda görülenlerin haricindeki uygulamaların
kaldırılarak yerine söz konusu özel gelirlerin bütçe geliri olarak kaydedilmesi
ve harcamalarının ilgili kurum bütçelerine öngörülecek ödeneklerle yapılması
imkanını sağlayacak düzenlemelerin gerçekleştirilmesi, böylece bütçe
uygulamalarının daha saydam ve açık olması amaçlanmaktadır.”
ifadeleri yer almıştır.
Özel hesaba aktarılan ve kullanılan
tutarların harcanması, muhasebeleştirilmesi ve denetlenmesine ilişkin usul ve
esaslarda mevcut bütçeleme, kamu mali yönetim ve denetim sisteminin dışına
çıkılmakta, yeni bir harcama hukuku yaratılmaktadır.
11.10.2011 tarih ve 664 sayılı Atatürk
Kültür Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde
Kararname’nin 11. Maddesinin (1) numaralı fıkrasında, Türk Tarih Kurumu
Başkanlığı’nın Atatürk, Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu’na bağlı, özel
bütçeli ve kamu tüzel kişiliğine sahip, görev alanında bilimsel hizmet ve
faaliyetlerde bulunan bir kurum olduğu hüküm altına alınır ve 22. maddesinin
(1) numaralı fıkrasında, Yüksek Kurum ve Kurumların, görev, yetki ve sorumluluk
alanına giren ve önceden kanunla düzenlenmiş konularda idari düzenlemeler
yapabileceği belirtilirken; hiçbir maddesinde ödeneklerini özel hesaba aktarma
yaparak özel hesaptan 5018 sayılı Kanun ile 4734 sayılı Kanun hükümlerine tabi
olmaksızın harcayabileceğine yönelik herhangi bir düzenlemeye yer
verilmemiştir.
Bu bağlamda Türk Tarih Kurumu Başkanlığı,
5018 sayılı Kanuna ekli (II) Sayılı Cetvelde yer alan, merkezi yönetim
kapsamındaki kamu idaresidir. Kuruma tahsis edilen kaynakların mali yönetim ve
kontrolü 5018 sayılı Kanuna, mal ve hizmet alımları ile yapım işleri ise 4734
sayılı Kanuna tabidir. Dolayısıyla bütçe ile tahsis edilen kaynakları kamu
harcama hukuku içinde kullanması ve hesabını da TBMM’ne vermesi gerekir.
2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu’na
Ekli “E Cetveli”nin 87. maddesinde hüküm ile Kuruma tahsis edilen ödenek
bütçeye gider banka hesabına alacak kaydedilerek kamu mali yönetimi ve kontrol
sisteminin tamamen dışına çıkarılmakta ve ilgili bakana mevcut kamu harcama
hukuku dışında özel hesaba aktarılan tutarların harcanması,
muhasebeleştirilmesi ve denetlenmesine ilişkin usul ve esasları belirleme yetkisi
verilmektedir.
Anayasa’nın 161. maddesinin ikinci
fıkrasında, “Malî yıl başlangıcı ile merkezî yönetim bütçesinin hazırlanması,
uygulanması ve kontrolü kanunla düzenlenir.” kuralına yer verilmiş; fıkra
gerekçesinde ise “Anayasamızın 161 inci maddesinin ikinci fıkrası yeniden
düzenlenmek suretiyle, bütçenin hazırlanması, uygulanması ve kontrolüne ilişkin
süreç güçlendirilmektedir.” denilmiştir.
Ayrıca söz konusu maddenin dördüncü
fıkrasında; “Bütçe kanununa bütçe ile ilgili hükümler dışında hiçbir hüküm
konulamaz” kuralı yer almaktadır.
Anayasa’nın bütçenin hazırlanması,
uygulanması ve kontrolüne ilişkin göndermede bulunduğu kanun, 5018 sayılı Kamu
Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’dur. 5018 sayılı Kanunda bütçenin hazırlanması,
uygulanması ve kontrolüne ilişkin kurallar düzenlenerek sistemleştirilmiş; 13.
maddesinin birinci fıkrasının (m) bendinde, “Kamu idarelerinin tüm gelir ve
giderleri bütçelerinde gösterilir.” denilerek bütçe kaynaklarının bütçeden
harcanması öngörülmüş ve bütçe dışı her türlü “özel hesap” uygulamasına son
verilmiştir.
Anayasa’nın 87. maddesinde Türkiye Büyük
Millet Meclisi’nin görev ve yetkileri kanun koymak, değiştirmek ve kaldırmak
şeklinde ortaya konulduktan sonra ayrıca “bütçe ve kesin hesap kanun
tasarılarını görüşmek ve kabul etmek” denilerek yasalar ile bütçe yasaları
arasında ayrıma gidilmiştir.
Nitekim, yasaların Türkiye Büyük Millet
Meclisi’nde teklif ve görüşme usul ve esasları ile yayımlanması Anayasa’nın 88.
ve 89. maddelerinde düzenlenirken, bütçe yasalarının görüşme usul ve esasları
ise 162. maddesinde ayrıca kurallaştırılmıştır. Bu maddeyle bütçe kanun
tasarılarının görüşülmesinde ayrı bir yöntem kabul edilmiş, genel kurulda
üyelerin gider arttırıcı veya gelir azaltıcı teklifte bulunmaları yasaklanmış
ve Anayasa’nın 89. maddesiyle de Cumhurbaşkanı’na bütçe kanunlarını bir daha
görüşülmek üzere TBMM’ne geri gönderme yetkisi tanınmamıştır. Öte yandan,
Anayasa’nın 161. maddesinin dördüncü fıkrasında, bütçe kanununa bütçe ile
ilgili hükümler dışında hiçbir hüküm konulamayacağı açık bir şekilde
belirtilirken; 163. maddesinde bütçede değişiklik yapılabilmesi esasları ayrıca
düzenlenmiş, Bakanlar Kurulu’na kanun hükmünde kararname ile bütçede değişiklik
yapma yetkisi verilmemiştir.
Anayasa’nın 161. maddesinin son fıkrasındaki,
“Bütçe kanununa bütçe ile ilgili hükümler dışında hiçbir hüküm konulamaz”
kuralından, yasa konusu olabilecek bir kuralı kapsamaması koşuluyla, bütçeyi
açıklayıcı ve uygulanmasını kolaylaştırıcı nitelikte düzenlemelerin anlaşılması
gerekmektedir.
Anayasa Mahkemesi’nin yerleşik kararlarına
göre, bir yasa kuralının bütçeden gider yapmayı ya da bütçeye gelir sağlamayı
gerektirir nitelikte bulunması, mutlak biçimde “bütçe ile ilgili hükümlerden”
sayılmasına yetmemektedir. Çünkü her yasada gidere neden olabilecek değişik
türde kurallar bulunabilmektedir. Böyle kuralların bulunmasıyla örneğin, yargı,
savunma, eğitim, sağlık, tarım, ulaşım ve benzeri kamu hizmeti alanlarına
ilişkin yasaların bütçeyle ilgili hükümler içerdiği kabul edilirse, bu konulardaki
yasaların değiştirilip kaldırılması için de bütçe yasalarına hükümler koymak
yoluna gidilebilir. Oysa, bu tür yasa düzenlemeleri, bütçenin yapılması ve
uygulanması yöntemiyle ilişkisi bulunmayan, yasa koyucunun başka amaçla ve
bütçe yasalarından tümüyle değişik yöntemlerle gerçekleştirilmesi gereken
yasama işlemleridir. “Bütçe ile ilgili hüküm” sözcüklerine dayanılarak, gider
ya da gelirle ilgili bir konuyu olağan bir yasa yerine bütçe yasası ile
düzenlemek, Anayasa’nın 88. ve 89. maddelerini bu tür yasalar yönünden
uygulanamaz duruma düşürür.
Bütçe kanunlarını, diğer kanunlardan ayrı
tutan bu Anayasal kurallar karşısında, yasa ile düzenlenmesi gereken bir
konunun bütçe yasası ile düzenlenmesi veya yürürlükte bulunan herhangi bir
yasada yer alan hükmün bütçe yasaları ile değiştirilmesi, kaldırılması,
uygulanmaması veya aykırı düzenlemeler yapılması olanaksızdır.
2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu ile
Türk Tarih Kurumu bütçesinin 40.06.00.36-08.2.0.07-2-05.3 tertibine konulan
ödeneğin teknik anlamda bütçe ile ilgili olduğu ileri sürülebilir ise de hukuki
olarak bütçe ile ilgili olduğundan söz edebilmek için ödenek koyma ve bu
ödeneğin özel hesaba aktarılması işleminin dayanağını yürürlükteki yasalardan
alması ve yürürlükteki yasalara uygun olması gerekmektedir. Kaldı ki, ödeneğin
kullanımına ilişkin olarak “E Cetveli”nin 87. maddesinde yer verilen iptali
istenen hükmün, 664 sayılı KHK ile 5018 sayılı ve 4734 sayılı Kanunlarla
bağdaşmadığı her türlü tartışmanın dışındadır.
Bu itibarla, 664 sayılı KHK ile 5018 sayılı
Kanun ve 4734 sayılı Kanunun ilgili maddeleri, yasaların Türkiye Büyük Millet
Meclisi’nde teklif ve görüşme usul ve esasları ile yayımlanmasına ilişkin
Anayasa’nın 88 ve 89. maddelerinde belirlenen yasama süreçlerinde değiştirilmeden,
Anayasanın 162. maddesine göre görüşülen bütçe kanununa tahsis edilen
ödeneklerin özel hesaba aktarılmasına ve özel hesaptan yapılacak harcamaların
5018 sayılı Kanun ile 4734 sayılı Kanuna tabi olmadan yapılmasına yönelik hüküm
konulması, Anayasa’nın 87., 88., 89. ve 161. maddelerindeki kurallarla
bağdaşmaz.
Anayasa’nın 7. maddesinde, yasama
yetkisinin Türk Milleti adına Türkiye Büyük Millet Meclisine ait olduğu ve bu
yetkinin devredilemeyeceği; 124. maddesinde ise Başbakanlık, bakanlıklar ve
diğer kamu tüzel kişilerinin, kendi görev alanlarını ilgilendiren kanunların ve
tüzüklerin uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak şartıyla
yönetmelik çıkarabileceği kurallarına yer verilmiştir.
Anayasa Mahkemesi’nin yerleşik kararlarına
göre, yasa koyucunun temel ilkeleri koymadan, çerçeveyi çizmeden yürütmeye
yetki vererek, sınırsız ve belirsiz bir alanı yönetimin düzenlemesine
bırakması, yasama yetkisinin devri sonucunu doğurmaktadır.
2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu’na
ekli “E Cetveli”nin 87. maddesinin üçüncü cümlesiyle, hiçbir çerçeve
çizilmeksizin, esaslar belirlenmeksizin ve hiçbir sınırlamayla bağlı
olmaksızın, Türk Tarih Kurumu bütçesinin 40.06.00.36-08.2.0.07-2-05.3 tertibine
konulan ve özel hesaba aktarılan tutarların harcanması, muhasebeleştirilmesi ve
denetlenmesine ilişkin usul ve esasları belirleme yetkisinin Türk Tarih
Kurumunun teklifi üzerine ilgili bakanın onayına bırakılması, yasama
yetkisinin devri sonucunu doğurduğundan, iptali istenen cümle Anayasa’nın 7.
maddesine aykırıdır.
664 sayılı KHK’nin 22. maddesinin (1)
numaralı fıkrasında, Yüksek Kurum ve Kurumların, görev, yetki ve sorumluluk
alanına giren ve önceden kanunla düzenlenmiş konularda idari düzenlemeler
yapabileceği belirtilerek idarenin yapacağı idari düzenleme yetkisi, Türk tarih
Kurumunun görev, yetki ve sorumluluk alanına giren ve önceden kanunla
düzenlenen konularla sınırlandırılmış; 664 sayılı KHK’de veya başka kanun ya da
KHK’lerde Türk Tarih Kurumuna veya ilgili bakana özel hesaba aktarılan
tutarların harcanması, muhasebeleştirilmesi ve denetlenmesine ilişkin usul ve
esasları belirlemeye ilişkin herhangi bir görev ve yetki de verilmemiştir.
Bu itibarla Türk Tarih Kurumuna veya ilgili
bakana, bütçe ödeneklerini özel hesaba aktarma ve özel hesaba aktarılan
tutarların harcanması, muhasebeleştirilmesi ve denetlenmesine ilişkin usul ve
esasları belirleme gibi herhangi bir görev ve yetki verilmemişken, Türk Tarih
Kurumu bütçesinin 40.06.00.36-08.2.0.07-2-05.3 tertibine konulan ve özel hesaba
aktarılan tutarların harcanması, muhasebeleştirilmesi ve denetlenmesine ilişkin
usul ve esasları belirleme yetkisinin Türk Tarih Kurumunun teklifi üzerine
ilgili bakana verilmesi, Anayasa’nın 124. maddesine aykırıdır.
“Türk Tarih Kurumu bütçesinin
40.06.00.36-08.2.0.07-2-05.3 tertibine konulan ve özel hesaba aktarılan
tutarların harcanması, muhasebeleştirilmesi ve denetlenmesine ilişkin usul ve
esaslar Türk Tarih Kurumunun teklifi üzerine ilgili bakanın onayı ile
belirlenir.” hükmü bir nevi kurum bütçesi içerisinde “örtülü ödenek”
oluşturması anlamına da gelmektedir. Harcamanın denetimi ile ilgili esasların
bizzat harcamayı yapan makamın bağlı olduğu Bakan tarafından belirlenmesi de
ısrarla mevcut mali yönetim ve denetim sisteminin dışına çıkma istemindeki
kararlılığı yansıtmaktadır.
Anayasa’nın Sayıştay başlıklı 160. maddesi;
Sayıştay’ın, merkezî yönetim bütçesi
kapsamındaki kamu idareleri ile sosyal güvenlik kurumlarının bütün gelir ve
giderleri ile mallarını Türkiye Büyük Millet Meclisi adına denetlemek ve
sorumluların hesap ve işlemlerini kesin hükme bağlamak ve kanunlarla verilen
inceleme, denetleme ve hükme bağlama işlerini yapmakla görevli olduğunu hükme
bağlamış bulunmaktadır.
Türk Tarih Kurumu
bütçesinde yakın dönem tarih araştırmaları kapsamında çalışmalar yapmak
maksadıyla 40.06.00.36-08.2.0.07-2-05.3 tertibinde tefrik edilen ödeneklerden
Kurum bütçesine gider kaydedilip ve özel hesaba aktarılan tutarların
harcanması, muhasebeleştirilmesi ve denetlenmesine ilişkin usul ve esasların
Türk Tarih Kurumunun teklifi üzerine ilgili bakanın onayı ile belirlenecek
olması; merkezî yönetim bütçesi kapsamındaki
kamu idareleri ile sosyal güvenlik kurumlarının bütün gelir ve giderleri ile
mallarını Türkiye Büyük Millet Meclisi adına denetlemek ve sorumluların hesap
ve işlemlerini kesin hükme bağlamakla Anayasa’nın 160. maddesi gereği görevli
ve yetkili bulunan Sayıştay’ın yetki ve görevlerini de kısıtlayıcı bir nitelik
taşımakta olup söz konusu maddede yer alan anayasal kurala aykırılık
taşımaktadır.
T.B.M.M. adına merkezi
yönetim bütçesi kapsamındaki tüm kamu idareleri ile sosyal güvenlik
kurumlarının bütün gelir ve giderleri ile mallarını denetlemekle görevli
Sayıştay’ın yetkisi; Anayasa’nın 161. maddesi hükmüne aykırı bir biçimde Bütçe
Kanununa ekli E cetveline ilave edilen bir hükümle kısıtlanamaz.
Kurumla ilgili 2014
yılına ait Sayıştay Denetim Raporunda özel hesabın denetlenip denetlenmediği
konusunda herhangi bir belirleme bulunmaması da dikkat çekici bulunmaktadır.
Özet olarak; bu
tertipteki ödenek tutarları bütçe sistemi dışına çıkarılarak özel hesaplara
aktarılmakta, özel usullerle harcanmakta, denetimi konusunda da belirsizlikler
bulunmaktadır. Bu durum aynı zamanda 5018 sayılı kanunun mali saydamlık ve
hesap verilebilirlik ilkeleri ile bağdaşmamaktadır..
Yukarıda açıklandığı üzere, 2016 Yılı
Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu’na Ekli “E Cetveli”nin 87. maddesi, Anayasanın 7.,
87., 88., 89., 124., 160. ve 161. maddelerine aykırı olduğundan iptali gerekir.
26) 6682 sayılı 2016 Yılı Merkezi Yönetim
Bütçe Kanunu’na Ekli “E Cetveli”nin 90. maddesinin Anayasaya Aykırılığı
2016 Yılı Merkezi
Yönetim Bütçe Kanunu’na Ekli “E Cetveli”nin 90. maddesinde;
“İçişleri Bakanlığı
bütçesinin 10.01.00.62.01.1.2.43-1-03.6 tertibindeki ödenekten 14/2/1985
tarihli ve 3152 sayılı İçişleri Bakanlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkında
Kanunun 28/A maddesi gereğince temsil, tören, ilin tanıtımı ve protokol
hizmetleri kapsamında yapılacak harcamalara ilişkin usul ve esasları
belirlemeye İçişleri Bakanı yetkilidir”.
hükmü yer almaktadır.
Anayasa’nın 161/3’üncü
maddesinde yer alan “Bütçe kanunlarına bütçe ile ilgili hükümler dışında bir
hüküm konulamaz” hükmüne rağmen E Cetvelinin 90’ıncı maddesine konulan bu
hükümle İçişleri Bakanına 10.01.00.62.01.1.2.43-1-03.6 tertibindeki ödenekten
14/2/1985 tarihli ve 3152 sayılı İçişleri Bakanlığı Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanunun 28/A maddesi gereğince taşrada temsil, tören, ilin tanıtımı ve
protokol hizmetleri kapsamında yapılacak harcamalara ilişkin usul ve esasları
belirleme yetkisi verilmektedir.
2016 yılı Merkezi Bütçe Kanunu ile söz
konusu tertibe başlangıç ödeneği olarak 21.060.000 TL. ödenek konulmuştur. 2015
yılında bu tertipten yapılan harcama tutarı 25.785.064 TL.dir.
Anayasa’nın 161. maddesinin ikinci
fıkrasında, “Malî yıl başlangıcı ile merkezî yönetim bütçesinin hazırlanması,
uygulanması ve kontrolü kanunla düzenlenir.” kuralına yer verilmiş; fıkra
gerekçesinde ise “Anayasamızın 161 inci maddesinin ikinci fıkrası yeniden
düzenlenmek suretiyle, bütçenin hazırlanması, uygulanması ve kontrolüne ilişkin
süreç güçlendirilmektedir.” denilmiştir.
Ayrıca söz konusu maddenin dördüncü
fıkrasında; “Bütçe kanununa bütçe ile ilgili hükümler dışında hiçbir hüküm
konulamaz” kuralı yer almaktadır.
Anayasa’nın bütçenin hazırlanması,
uygulanması ve kontrolüne ilişkin göndermede bulunduğu kanun, 5018 sayılı Kamu
Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’dur. 5018 sayılı Kanunda bütçenin hazırlanması,
uygulanması ve kontrolüne ilişkin kurallar düzenlenerek sistemleştirilmiş; 13.
maddesinin birinci fıkrasının (m) bendinde, “Kamu idarelerinin tüm gelir ve
giderleri bütçelerinde gösterilir.” denilerek bütçe kaynaklarının bütçeden
harcanması öngörülmüş ve bütçe dışı her türlü “özel hesap” uygulamasına son
verilmiştir.
Anayasa’nın 87. maddesinde Türkiye Büyük
Millet Meclisi’nin görev ve yetkileri kanun koymak, değiştirmek ve kaldırmak
şeklinde ortaya konulduktan sonra ayrıca “bütçe ve kesin hesap kanun
tasarılarını görüşmek ve kabul etmek” denilerek yasalar ile bütçe yasaları
arasında ayrıma gidilmiştir.
Nitekim, yasaların Türkiye Büyük Millet
Meclisi’nde teklif ve görüşme usul ve esasları ile yayımlanması Anayasa’nın 88.
ve 89. maddelerinde düzenlenirken, bütçe yasalarının görüşme usul ve esasları
ise 162. maddesinde ayrıca kurallaştırılmıştır. Bu maddeyle bütçe kanun
tasarılarının görüşülmesinde ayrı bir yöntem kabul edilmiş, genel kurulda
üyelerin gider arttırıcı veya gelir azaltıcı teklifte bulunmaları yasaklanmış
ve Anayasa’nın 89. maddesiyle de Cumhurbaşkanı’na bütçe kanunlarını bir daha
görüşülmek üzere TBMM’ne geri gönderme yetkisi tanınmamıştır. Öte yandan,
Anayasa’nın 161. maddesinin dördüncü fıkrasında, bütçe kanununa bütçe ile
ilgili hükümler dışında hiçbir hüküm konulamayacağı açık bir şekilde
belirtilirken; 163. maddesinde bütçede değişiklik yapılabilmesi esasları ayrıca
düzenlenmiş, Bakanlar Kurulu’na kanun hükmünde kararname ile bütçede değişiklik
yapma yetkisi verilmemiştir.
Anayasa’nın 161. maddesinin son
fıkrasındaki, “Bütçe kanununa bütçe ile ilgili hükümler dışında hiçbir hüküm
konulamaz” kuralından, yasa konusu olabilecek bir kuralı kapsamaması koşuluyla,
bütçeyi açıklayıcı ve uygulanmasını kolaylaştırıcı nitelikte düzenlemelerin
anlaşılması gerekmektedir.
Anayasa Mahkemesi’nin yerleşik kararlarına
göre, bir yasa kuralının bütçeden gider yapmayı ya da bütçeye gelir sağlamayı
gerektirir nitelikte bulunması, mutlak biçimde “bütçe ile ilgili hükümlerden”
sayılmasına yetmemektedir. Çünkü her yasada gidere neden olabilecek değişik
türde kurallar bulunabilmektedir. Böyle kuralların bulunmasıyla örneğin, yargı,
savunma, eğitim, sağlık, tarım, ulaşım ve benzeri kamu hizmeti alanlarına
ilişkin yasaların bütçeyle ilgili hükümler içerdiği kabul edilirse, bu
konulardaki yasaların değiştirilip kaldırılması için de bütçe yasalarına
hükümler koymak yoluna gidilebilir. Oysa, bu tür yasa düzenlemeleri, bütçenin
yapılması ve uygulanması yöntemiyle ilişkisi bulunmayan, yasa koyucunun başka
amaçla ve bütçe yasalarından tümüyle değişik yöntemlerle gerçekleştirilmesi
gereken yasama işlemleridir. “Bütçe ile ilgili hüküm” sözcüklerine dayanılarak,
gider ya da gelirle ilgili bir konuyu olağan bir yasa yerine bütçe yasası ile
düzenlemek, Anayasa’nın 88. ve 89. maddelerini bu tür yasalar yönünden
uygulanamaz duruma düşürür.
Bütçe kanunlarını, diğer kanunlardan ayrı
tutan bu Anayasal kurallar karşısında, yasa ile düzenlenmesi gereken bir
konunun bütçe yasası ile düzenlenmesi veya yürürlükte bulunan herhangi bir
yasada yer alan hükmün bütçe yasaları ile değiştirilmesi, kaldırılması,
uygulanmaması veya aykırı düzenlemeler yapılması olanaksızdır.
2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu’na
Ekli “E Cetveli”nin 90. maddesinde söz konusu edilen 3152 sayılı İçişleri Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunun
“Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlığı” başlıklı 28/A maddesi aşağıdaki
gibidir.
“MADDE 28/A – (Ek: 12/11/2012-6360/34 md.)
Büyükşehir
belediyelerinin bulunduğu illerde kamu kurum ve kuruluşlarının yatırım ve
hizmetlerinin etkin olarak yapılması, izlenmesi ve koordinasyonu, acil çağrı,
afet ve acil yardım hizmetlerinin koordinasyonu ve yürütülmesi, ilin tanıtımı,
gerektiğinde merkezi idarenin taşrada yapacağı yatırımların yapılması ve
koordine edilmesi, temsil, tören, ödüllendirme ve protokol hizmetlerinin
yürütülmesi, ildeki kamu kurum ve kuruluşlarına rehberlik edilmesi ve bunların
denetlenmesini gerçekleştirmek üzere valiye bağlı olarak Yatırım İzleme ve
Koordinasyon Başkanlığı kurulmuştur. Bakanlıklar ve diğer merkezi idare
kuruluşları, kaynağını aktarmak şartıyla illerde yapacakları her türlü yatırım,
yapım, bakım, onarım ve yardım işlerini bu başkanlık aracılığıyla yapabilirler.
Bu işler karşılığı genel bütçe kapsamındaki kamu idarelerince yapılacak kaynak
transferleri ödenek aktarması suretiyle, diğer kamu kurum ve kuruluşlarınca
yapılacak kaynak transferleri ise tahakkuk işlemleri ile gerçekleştirilir.
Genel bütçe kapsamındaki kamu idarelerince aktarılan tutarlardan yıl içerisinde
harcanmayan kısımları ertesi yıl bütçesine devren ödenek kaydetmeye; diğer kamu
kurum ve kuruluşlarınca aktarılan tutarları bir yandan genel bütçenin (B)
işaretli cetveline gelir, diğer yandan Bakanlık bütçesinin ilgili tertiplerine
ödenek kaydetmeye ve yıl içerisinde harcanmayan kısımlarını ertesi yıl
bütçesine devren gelir ve ödenek kaydetmeye İçişleri Bakanlığı yetkilidir.
Yatırım izleme ve koordinasyon başkanlığı
tarafından, merkezi idarenin adli ve askeri teşkilat dışında taşradaki tüm
birimlerinin hizmet ve faaliyetlerinin etkinliği, verimliliği ve kurumların
stratejik plan ve performans programlarına uygunluğu ile ilgili hazırlanacak
rapor, valinin değerlendirmesiyle birlikte Başbakanlığa ve bu kurumların bağlı
veya ilgili olduğu bakanlığa gönderilir. Bu raporlar yıllık olarak hazırlanır
ve takip eden yılın şubat ayı sonuna kadar yukarıdaki mercilere gönderilir.
Yatırım izleme ve koordinasyon
başkanlıkları, afet yardım, acil çağrı, yatırım izleme, rehberlik ve denetim,
strateji ve koordinasyon ile idari müdürlükler kurabilir. Gerektiğinde geçici
birimler kurulabilir. Yatırım izleme ve koordinasyon başkanlıklarının çalışma
usul ve esasları İçişleri Bakanlığınca çıkarılacak yönetmelikle belirlenir.
Yatırım izleme ve koordinasyon
başkanlığının sevk ve idaresi, vali veya vali tarafından görevlendirilecek bir
vali yardımcısı tarafından yerine getirilir. Maliye Bakanlığınca, yatırım
izleme ve koordinasyon başkanlıklarının görev ve sorumluluklarını yerine
getirebilmesi için her yıl İçişleri Bakanlığı bütçesine yeterli ödenek konulur.
Gerektiğinde valilik, kadro, yer ve
unvanlarına bakılmaksızın ihtiyaç durumuna göre uzman, sözleşmeli personel ve
memurları bu başkanlıklarda görevlendirmeye yetkilidir.
Kamu kurum ve kuruluşlarının 5/1/1961
tarihli ve 237 sayılı Taşıt Kanunu kapsamındaki araçlarının alımı, işletilmesi,
bakım ve onarımı ile bürolarının ihtiyaçları; valilik ve kaymakamlık
konutlarının yapım, bakım, işletme ve onarımı ile emniyet hizmetlerinin
gerektirdiği harcamalar yatırım izleme ve koordinasyon başkanlığınca
karşılanabilir.
Merkezi idare tarafından yapılan her türlü
yardım ve desteğin koordinasyonu, denetimi ve izlenmesi ve acil durumlarda
bizzat yerine getirilmesi yatırım izleme ve koordinasyon başkanlığı tarafından
sağlanır.
İldeki kamu kurum ve kuruluşlarınca
yürütülmesi gereken yatırım ve hizmetlerin aksadığının ve bu durumun halkın
sağlığı, huzur ve esenliği ile kamu düzeni ve güvenliğini olumsuz etkilediğinin
vali veya ilgili bakanlığınca tespit edilmesi durumunda, vali uygun süre
vererek hizmet ve yatırımın gerçekleştirilmesini ister. Hizmet ve yatırımın
verilen sürede gerçekleşmemesi hâlinde, vali söz konusu yatırım ve hizmetin
ildeki diğer kamu kurum ve kuruluşlarınca yerine getirilmesini isteyebileceği
gibi yatırım izleme ve koordinasyon başkanlığı aracılığıyla da yerine
getirebilir. Yapılan veya yapılacak harcamalar karşılığı tutarlar ilgili
kurumun pay ve ödeneklerinden tahsis yapan kurum tarafından kesilerek İçişleri
Bakanlığına veya hizmeti yerine getiren diğer kamu kurum ve kuruluşuna
gönderilir. Bu fıkra kapsamında İçişleri Bakanlığına ve diğer genel bütçeli
idarelere aktarılan tutarların bu kurumların bütçeleriyle ilişkilendirilmesi
birinci fıkra hükümleri çerçevesinde, diğer kamu kurum ve kuruluşlarına
aktarılan tutarların bütçeleriyle ilişkilendirilmesi bu kurumların tabi olduğu
mevzuat hükümleri çerçevesinde gerçekleştirilir. Diğer genel bütçeli idarelere
ilişkin bütçe işlemlerini yapmaya bu kurumların üst yöneticileri yetkilidir.”
3152 sayılı Kanunun İçişleri Bakanlığı
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunun 28/A maddesi; Büyükşehir
belediyelerinin bulunduğu illerde kamu kurum ve kuruluşlarının yatırım ve
hizmetlerinin etkin olarak yapılması, izlenmesi ve koordinasyonu, acil çağrı,
afet ve acil yardım hizmetlerinin koordinasyonu ve yürütülmesi, ilin tanıtımı,
gerektiğinde merkezi idarenin taşrada yapacağı yatırımların yapılması ve
koordine edilmesi, temsil, tören, ödüllendirme ve protokol hizmetlerinin
yürütülmesi, ildeki kamu kurum ve kuruluşlarına rehberlik edilmesi ve bunların
denetlenmesini gerçekleştirmek üzere valiye bağlı olarak kurulan Yatırım İzleme
ve Koordinasyon Başkanlıklarının görev ve işlevleri hakkında ayrıntılı
düzenlemeler içermektedir.
Söz konusu kanun
maddesi metninde valiliklere ve İçişleri Bakanlığına Yatırım İzleme ve
Koordinasyon Başkanlıkları ile ilgili olarak çok sayıda görev ve yetki
verilirken; bu madde içeriği gereğince gerçekleştirilecek temsil, tören, ilin
tanıtımı ve protokol hizmetleri kapsamında yapılacak harcamalara ilişkin usul
ve esasları belirleme yetkisi verilmemiştir.
2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu ile
İçişleri Bakanlığı bütçesinin 10.01.00.62.01.1.2.43-1-03.6
tertibine konulan ödeneğin teknik anlamda bütçe ile ilgili olduğu ileri
sürülebilir ise de hukuki olarak bütçe ile ilgili olduğundan söz edebilmek için
bu ödeneğin kullanımına ilişkin işlemlerin dayanağını yürürlükteki yasalardan
alması ve yürürlükteki yasalara uygun olması gerekmektedir. Kaldı ki, ödeneğin
kullanımına ilişkin olarak “E Cetveli”nin 90. maddesinde yer verilen iptali
istenen hükmün, 3152 sayılı Kanunda yer alan ilgili madde hükmü ve 5018 sayılı
Kanunda öngörülen sistemle bağdaşmadığı her türlü tartışmanın dışındadır.
Bu itibarla, 3152 sayılı Kanunun ilgili
maddesi, yasaların Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde teklif ve görüşme usul ve
esasları ile yayımlanmasına ilişkin Anayasa’nın 88 ve 89. maddelerinde
belirlenen yasama süreçlerinde değiştirilmeden, Anayasanın 162. maddesine göre
görüşülen bütçe kanununa, İçişleri Bakanlığı
bütçesinin 10.01.00.62.01.1.2.43-1-03.6 tertibindeki ödenekten 14/2/1985
tarihli ve 3152 sayılı İçişleri Bakanlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkında
Kanunun 28/A maddesi gereğince temsil, tören, ilin tanıtımı ve protokol
hizmetleri kapsamında yapılacak harcamalara ilişkin usul ve esasları
belirlemeye İçişleri Bakanının yetkili olacağına yönelik hüküm konulması,
Anayasa’nın 87., 88., 89. ve 161. maddelerindeki kurallarla bağdaşmaz.
Anayasa’nın 7. maddesinde, yasama
yetkisinin Türk Milleti adına Türkiye Büyük Millet Meclisine ait olduğu ve bu
yetkinin devredilemeyeceği; 124. maddesinde ise Başbakanlık, bakanlıklar ve
diğer kamu tüzel kişilerinin, kendi görev alanlarını ilgilendiren kanunların ve
tüzüklerin uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak şartıyla
yönetmelik çıkarabileceği kurallarına yer verilmiştir.
Anayasa Mahkemesi’nin yerleşik kararlarına
göre, yasa koyucunun temel ilkeleri koymadan, çerçeveyi çizmeden yürütmeye
yetki vererek, sınırsız ve belirsiz bir alanı yönetimin düzenlemesine
bırakması, yasama yetkisinin devri sonucunu doğurmaktadır.
2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu’na
ekli “E Cetveli”nin 90. maddesi ile hiçbir çerçeve çizilmeksizin, esaslar
belirlenmeksizin ve hiçbir sınırlamayla bağlı olmaksızın, İçişleri Bakanlığı
bütçesinin 10.01.00.62.01.1.2.43-1-03.6
tertibine konulan ödenekten 14/2/1985 tarihli ve 3152 sayılı İçişleri Bakanlığı
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunun 28/A maddesi gereğince temsil, tören,
ilin tanıtımı ve protokol hizmetleri kapsamında yapılacak harcamalara ilişkin
usul ve esasları belirleme yetkisinin İçişleri Bakanına bırakılması, yasama
yetkisinin devri sonucunu doğurduğundan, iptali istenen cümle Anayasa’nın 7.
maddesine aykırıdır.
3152 sayılı Kanun veya başka kanun ya da
KHK’lerde İçişleri Bakanına İçişleri Bakanlığı bütçesinin 10.01.00.62.01.1.2.43-1-03.6 tertibine konulan ödenekten 14/2/1985
tarihli ve 3152 sayılı İçişleri Bakanlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkında
Kanunun 28/A maddesi gereğince temsil, tören, ilin tanıtımı ve protokol
hizmetleri kapsamında yapılacak harcamalara ilişkin usul ve esasları
belirlemeye ilişkin herhangi bir görev ve yetki de verilmemiştir.
Bu itibarla İçişleri Bakanına , Bakanlığı
bütçesinin 10.01.00.62.01.1.2.43-1-03.6 tertibine
konulan ödenekten 14/2/1985 tarihli ve 3152 sayılı İçişleri Bakanlığı Teşkilat
ve Görevleri Hakkında Kanunun 28/A maddesi gereğince temsil, tören, ilin
tanıtımı ve protokol hizmetleri kapsamında yapılacak harcamalara ilişkin usul
ve esasları belirlemeye ilişkin herhangi bir görev ve yetki de verilmemiş iken,
İçişleri Bakanlığı bütçesinin 10.01.00.62.01.1.2.43-1-03.6 tertibine konulan
ödenekten 14/2/1985 tarihli ve 3152 sayılı İçişleri Bakanlığı Teşkilat ve
Görevleri Hakkında Kanunun 28/A maddesi gereğince temsil, tören, ilin tanıtımı
ve protokol hizmetleri kapsamında yapılacak harcamalara ilişkin usul ve
esasları belirleme yetkisinin bütçe kanununa konulan bir hükümle İçişleri
Bakanına verilmesi, Anayasa’nın 124. maddesine aykırıdır.
Özet olarak; bu tertipteki ödenek tutarının
bütçe sistemi dışına çıkarılarak özel usullerle harcanması riskini taşıyan ve
denetimi konusunda da belirsizlikler içeren bu düzenleme aynı zamanda 5018
sayılı kanunun mali saydamlık ve hesap verilebilirlik ilkeleri ile
bağdaşmamaktadır.
Yukarıda açıklandığı üzere, 2016 Yılı
Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu’na Ekli “E Cetveli”nin 90. maddesi, Anayasanın 7.,
87., 88., 89., 124. ve 161. maddelerine aykırı olduğundan iptali gerekir.
27) 6682 sayılı 2016 Yılı Merkezi Yönetim
Bütçe Kanunu’na Ekli “E Cetveli”nin 94. maddesinin ikinci, üçüncü ve dördüncü
cümlelerinin Anayasaya Aykırılığı
2016 Yılı Merkezi
Yönetim Bütçe Kanunu’na Ekli “E Cetveli”nin 94. maddesi;
“Gençlik ve Spor Bakanlığı bütçesinin
29.01.30.00-08.1.0.12-1-03.5 tertibinde yer alan ödenek gençlerin bilgiye
erişim projesi kapsamında gençlere internet erişimi sağlamak amacıyla
kullanılır. Bu proje kapsamında yapılacak mal ve hizmet alımları 4734 sayılı kanun
hükümlerine de tabi olmadan da yapılabilir. Projenin kapsamı hizmetin ne
şekilde sağlanacağı ve yürütüleceği, ödemelerin nasıl yapılacağı ve diğer tüm
hususlar Maliye Bakanlığı, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı ve
Gençlik ve Spor Bakanlığı tarafından müştereken hazırlanacak usul ve esaslarla
belirlenir. Gençlik ve Spor Bakanlığı bu amaçla kamu kurum ve kuruluşlarına
ödenek-kaynak aktarabilir.”
hükmünü içermektedir.
Anayasanın 161’nci maddesine aykırı olarak
(E) cetvelinin 94’inci maddesine konulan bu düzenleme ile Gençlik ve Spor
Bakanlığı bütçesinin 29.01.30.00-08.1.0.12-1-03.5 tertibinde yer alan ödeneğin
gençlerin bilgiye erişim projesi kapsamında gençlere internet erişimi sağlamak
amacıyla kullanılacağı, bu proje kapsamında yapılacak mal ve hizmet alımları
4734 sayılı kanun hükümlerine de tabi olmadan da yapılabileceği hüküm altına
alınmakta, projenin kapsamı hizmetin ne şekilde sağlanacağı ve yürütüleceği,
ödemelerin nasıl yapılacağı ve diğer tüm hususların Maliye Bakanlığı, Ulaştırma,
Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı ve Gençlik ve Spor Bakanlığı tarafından
müştereken hazırlanacak usul ve esaslarla belirleneceği, hüküm altına
alınmaktadır.
2016 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanununda
bu tertibe 50.000.000 TL. başlangıç ödeneği konulmuştur.
Devletin temel amaç ve
görevleri Anayasanın 5. maddesinde; “Türk milletinin bağımsızlığını ve
bütünlüğünü, ülkenin bölünmezliğini, Cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak,
kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak; kişinin temel hak
ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak
surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın
maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya
çalışmak” olarak ifade olunmaktadır.
Anayasanın 2.
Maddesinde de tanımını bulan sosyal bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti
Devletinin gençlerinin bilgiye erişim projesi kapsamında gençlere internet
erişimini sağlamak ve kolaylaştırmak amacıyla merkezi bütçe kanununda ödenek
tahsis etmesi ve harcamalarda bulunması, anayasanın 42 ve 58. maddeleri
gereğince anayasal zorunluluktur.
Ancak devlet
kurumlarının bu faaliyeti yerine getirirken mevcut anayasal sınırlamalar
kapsamında ve yürürlükteki kamu mali yönetim ve denetim düzeni içinde hareket
etmeleri gerekir.
08.06.2011 tarih ve 638 sayılı Gençlik ve
Spor Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin
“Görevler” başlıklı 2. maddesinde;
“a) Gençliğin kişisel
ve sosyal gelişimini destekleyici politikaları tespit etmek, farklı genç
gruplarının ihtiyaçlarını da dikkate alarak gençlerin kendi potansiyellerini
gerçekleştirebilmelerine imkân sağlamak, karar alma ve uygulama süreçleri ile
sosyal hayatın her alanına etkin katılımını sağlayıcı öneriler geliştirmek ve
bu doğrultuda faaliyetler yürütmek, ilgili kurumların gençliği ilgilendiren
hizmetlerinde koordinasyon ve işbirliğini sağlamak.
b) Gençliğin
ihtiyaçları ile gençliğe sunulan hizmet ve imkânlar konusunda inceleme ve
araştırmalar yapmak ve öneriler geliştirmek, gençlik alanında bilgilendirme,
rehberlik ve danışmanlık yapmak.
c) Gençlik çalışma ve
projelerine ilişkin usul ve esasları belirlemek.
ç) Gençlik çalışma ve
projeleri yapmak, bu çalışma ve projeleri desteklemek, bunların uygulama ve
sonuçlarını denetlemek.
d) Spor faaliyetlerinin
plan ve program dâhilinde ve mevzuata uygun bir şekilde yürütülmesini gözetmek,
gelişmesini ve yaygınlaşmasını teşvik edici tedbirler almak.
e) Spor alanında
uygulanacak politikaları tespit etmek ve uluslararası kuralların ve
talimatların uygulanmasını temin etmek.
f) Mevzuatla Bakanlığa verilen diğer görev
ve hizmetleri yapmak”
Gençlik ve Spor Bakanlığının görevleri
arasında sayılmıştır. Söz konusu maddede gençlerin bilgiye erişim projesi
kapsamında gençlere internet erişimi sağlamak sarih bir biçimde Bakanlığın
görevleri arasında sayılmasa bile anılan maddenin lafzının içeriğinden söz
konusu hizmetin Gençlik ve Spor Bakanlığı tarafından üstlenilmesinin yasal
açıdan sakınca taşımadığı söylenebilir.
Burada dikkatten uzak tutulmaması gereken
husus, bu görevin Gençlik ve Spor Bakanlığına Anayasanın 161/3’üncü maddesinde
yer alan “Bütçe kanunlarına bütçe ile ilgili hükümler dışında bir hüküm
konulamaz” hükmüne rağmen 2016 yılı 6682 sayılı Merkezi Bütçe Kanununa ekli E
Cetvelinin 94. maddesine konulan bir ibare ile verilmiş olmasıdır.
Ancak 638 sayılı Gençlik ve Spor
Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin hiçbir
maddesinde; Gençlik ve Spor Bakanlığına bütçesinin 29.01.30.00-08.1.0.12-1-03.5
tertibinde yer alan ödeneği gençlerin bilgiye erişim projesi kapsamında
gençlere internet erişimi sağlamak amacıyla kullanırken, bu projeler kapsamında
yapılacak mal ve hizmet alımları 4734 sayılı kanun hükümlerine de tabi olmadan
da yapılabileceğine ve bu amaçla kamu kurum ve kuruluşlarına ödenek-kaynak
aktarabileceğine yönelik herhangi bir düzenlemeye yer verilmemiştir.
Bu bağlamda Gençlik ve Spor Bakanlığı, 5018
sayılı Kanuna ekli (II) Sayılı Cetvelde yer alan, merkezi yönetim kapsamındaki
kamu idaresidir. Kuruma tahsis edilen kaynakların mali yönetim ve kontrolü 5018
sayılı Kanuna, mal ve hizmet alımları ile yapım işleri ise 4734 sayılı Kanuna
tabidir. Dolayısıyla bütçe ile tahsis edilen kaynakları kamu harcama hukuku
içinde kullanması ve hesabını da TBMM’ne vermesi gerekir.
2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu’na
Ekli “E Cetveli”nin 94. maddesindeki hüküm ile Bakanlığın bütçesinin 29.01.30.00-08.1.0.12-1-03.5 tertibinde yer alan ödenek
gençlerin bilgiye erişim projesi kapsamında gençlere internet erişimi sağlamak
amacıyla kullanılacak, bu proje kapsamında yapılacak mal ve hizmet alımları
4734 sayılı kanun hükümlerine de tabi olmadan da yapılabilecektir. Gençlik ve
Spor Bakanlığı bu amaçla kamu kurum ve kuruluşlarına ödenek-kaynak aktarabilecektir.
Bu projenin kapsamı hizmetin ne
şekilde sağlanacağı ve yürütüleceği, ödemelerin nasıl yapılacağı ve diğer tüm
hususlar Maliye Bakanlığı, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı ve
Gençlik ve Spor Bakanlığı tarafından müştereken hazırlanacak usul ve esaslarla
belirlenecektir.
Anayasa’nın 161. maddesinin ikinci fıkrasında, “Malî yıl başlangıcı
ile merkezî yönetim bütçesinin hazırlanması, uygulanması ve kontrolü kanunla
düzenlenir.” kuralına yer verilmiş; fıkra gerekçesinde ise “Anayasamızın 161
inci maddesinin ikinci fıkrası yeniden düzenlenmek suretiyle, bütçenin
hazırlanması, uygulanması ve kontrolüne ilişkin süreç güçlendirilmektedir.”
denilmiştir.
Ayrıca söz konusu maddenin dördüncü fıkrasında; “Bütçe kanununa bütçe
ile ilgili hükümler dışında hiçbir hüküm konulamaz” kuralı yer almaktadır.
Anayasa’nın bütçenin hazırlanması, uygulanması ve kontrolüne ilişkin
göndermede bulunduğu kanun, 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol
Kanunu’dur. 5018 sayılı Kanunda bütçenin hazırlanması, uygulanması ve
kontrolüne ilişkin kurallar düzenlenerek sistemleştirilmiş; 13. maddesinin
birinci fıkrasının (m) bendinde, “Kamu idarelerinin tüm gelir ve giderleri
bütçelerinde gösterilir.” denilerek bütçe kaynaklarının bütçeden harcanması
öngörülmüş ve bütçe dışı her türlü “özel hesap” uygulamasına son verilmiş,
“Ödenek aktarmaları” başlıklı 21. maddesinin birinci fıkrasında, “Merkezî
yönetim kapsamındaki kamu idarelerinin bütçeleri arasındaki ödenek aktarmaları
kanunla yapılır.” denilmiş; Anayasa’nın 163. maddesinde ise harcanabilecek
miktar sınırının Bakanlar Kurulu kararıyla aşılabileceğine dair bütçelere hüküm
konulamayacağı ve Bakanlar Kuruluna kanun hükmünde kararname ile bütçede
değişiklik yapma yetkisi verilemeyeceği belirtilmiştir.
Bu kurallara göre, kamu idareleri bütçeleri arasındaki kurumsal
ödenek aktarmaları, ancak kanun ile yapılabilecek iken; Gençlik ve Spor
Bakanlığına gençlerin bilgiye erişim projesi kapsamında kamu kurum ve
kuruluşlarına ödenek-kaynak aktarma yetkisi verilmesi ve böylece yasayla
yürürlüğe giren bütçe proje ödeneklerinin idari tasarrufla değiştirilmesi,
Anayasa’nın 161. maddesinin ikinci fıkrası ile 163. maddesine aykırıdır
Anayasa’nın 87. maddesinde Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin görev ve
yetkileri kanun koymak, değiştirmek ve kaldırmak şeklinde ortaya konulduktan
sonra ayrıca “bütçe ve kesin hesap kanun tasarılarını görüşmek ve kabul etmek”
denilerek yasalar ile bütçe yasaları arasında ayrıma gidilmiştir.
Nitekim, yasaların Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde teklif ve görüşme
usul ve esasları ile yayımlanması Anayasa’nın 88. ve 89. maddelerinde
düzenlenirken, bütçe yasalarının görüşme usul ve esasları ise 162. maddesinde
ayrıca kurallaştırılmıştır. Bu maddeyle bütçe kanun tasarılarının
görüşülmesinde ayrı bir yöntem kabul edilmiş, genel kurulda üyelerin gider
arttırıcı veya gelir azaltıcı teklifte bulunmaları yasaklanmış ve Anayasa’nın
89. maddesiyle de Cumhurbaşkanı’na bütçe kanunlarını bir daha görüşülmek üzere
TBMM’ne geri gönderme yetkisi tanınmamıştır. Öte yandan, Anayasa’nın 161.
maddesinin dördüncü fıkrasında, bütçe kanununa bütçe ile ilgili hükümler
dışında hiçbir hüküm konulamayacağı açık bir şekilde belirtilirken; 163.
maddesinde bütçede değişiklik yapılabilmesi esasları ayrıca düzenlenmiş,
Bakanlar Kurulu’na kanun hükmünde kararname ile bütçede değişiklik yapma
yetkisi verilmemiştir.
Anayasa’nın 161. maddesinin son fıkrasındaki,
“Bütçe kanununa bütçe ile ilgili hükümler dışında hiçbir hüküm konulamaz”
kuralından, yasa konusu olabilecek bir kuralı kapsamaması koşuluyla, bütçeyi
açıklayıcı ve uygulanmasını kolaylaştırıcı nitelikte düzenlemelerin anlaşılması
gerekmektedir.
Anayasa Mahkemesi’nin yerleşik kararlarına
göre, bir yasa kuralının bütçeden gider yapmayı ya da bütçeye gelir sağlamayı
gerektirir nitelikte bulunması, mutlak biçimde “bütçe ile ilgili hükümlerden”
sayılmasına yetmemektedir. Çünkü her yasada gidere neden olabilecek değişik
türde kurallar bulunabilmektedir. Böyle kuralların bulunmasıyla örneğin, yargı,
savunma, eğitim, sağlık, tarım, ulaşım ve benzeri kamu hizmeti alanlarına
ilişkin yasaların bütçeyle ilgili hükümler içerdiği kabul edilirse, bu
konulardaki yasaların değiştirilip kaldırılması için de bütçe yasalarına
hükümler koymak yoluna gidilebilir. Oysa, bu tür yasa düzenlemeleri, bütçenin
yapılması ve uygulanması yöntemiyle ilişkisi bulunmayan, yasa koyucunun başka
amaçla ve bütçe yasalarından tümüyle değişik yöntemlerle gerçekleştirilmesi
gereken yasama işlemleridir. “Bütçe ile ilgili hüküm” sözcüklerine dayanılarak,
gider ya da gelirle ilgili bir konuyu olağan bir yasa yerine bütçe yasası ile
düzenlemek, Anayasa’nın 88. ve 89. maddelerini bu tür yasalar yönünden
uygulanamaz duruma düşürür.
Bütçe kanunlarını, diğer kanunlardan ayrı
tutan bu Anayasal kurallar karşısında, yasa ile düzenlenmesi gereken bir
konunun bütçe yasası ile düzenlenmesi veya yürürlükte bulunan herhangi bir
yasada yer alan hükmün bütçe yasaları ile değiştirilmesi, kaldırılması,
uygulanmaması veya aykırı düzenlemeler yapılması olanaksızdır.
2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu ile
Gençlik ve Spor Bakanlığı bütçesinin 29.01.30.00-08.1.0.12-1-03.5
tertibine konulan ödeneğin teknik anlamda bütçe ile ilgili olduğu ileri
sürülebilir ise de hukuki olarak bütçe ile ilgili olduğundan söz edebilmek için
ödenek koyma ve ödeneğin kullanılma işleminin dayanağını yürürlükteki
yasalardan alması ve yürürlükteki yasalara uygun olması gerekmektedir.
Ödeneğin kullanımına ilişkin olarak “E Cetveli”nin 94. maddesinde yer verilen
iptali istenen hükmün, 638 sayılı KHK ile 5018 sayılı ve 4734 sayılı Kanunlarla
bağdaşmadığı her türlü tartışmanın dışındadır.
Bu itibarla, 638 sayılı KHK ile 5018 sayılı
Kanun ve 4734 sayılı Kanunun ilgili maddeleri, yasaların Türkiye Büyük Millet
Meclisi’nde teklif ve görüşme usul ve esasları ile yayımlanmasına ilişkin
Anayasa’nın 88 ve 89. maddelerinde belirlenen yasama süreçlerinde
değiştirilmeden, Anayasanın 162. maddesine göre görüşülen bütçe kanununa
konulan bir madde ile; tahsis edilen ödeneklerin özel hesaba aktarılmasına ve
özel hesaptan yapılacak harcamaların 5018 sayılı Kanun ile 4734 sayılı Kanuna
tabi olmadan yapılmasına yönelik hüküm konulması, Anayasa’nın 87., 88., 89. ve
161. maddelerindeki kurallarla bağdaşmaz.
Anayasa’nın 7. maddesinde, yasama
yetkisinin Türk Milleti adına Türkiye Büyük Millet Meclisine ait olduğu ve bu
yetkinin devredilemeyeceği; 124. maddesinde ise Başbakanlık, bakanlıklar ve
diğer kamu tüzel kişilerinin, kendi görev alanlarını ilgilendiren kanunların ve
tüzüklerin uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak şartıyla
yönetmelik çıkarabileceği kurallarına yer verilmiştir.
Anayasa Mahkemesi’nin yerleşik kararlarına
göre, yasa koyucunun temel ilkeleri koymadan, çerçeveyi çizmeden yürütmeye
yetki vererek, sınırsız ve belirsiz bir alanı yönetimin düzenlemesine
bırakması, yasama yetkisinin devri sonucunu doğurmaktadır.
2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu’na
ekli “E Cetveli”nin 94. maddesinin üçüncü cümlesinde yer alan; hiçbir çerçeve
çizilmeksizin, esaslar belirlenmeksizin ve hiçbir sınırlamayla bağlı olmaksızın,
Gençlik ve Spor Bakanlığı Bütçesinin 29.01.30.00-08.1.0.12-1-03.5
tertibine gençlerin bilgiye erişim projesi kapsamında gençlere internet erişimi
sağlamak amacıyla konulan ödeneğin kullanımı ile ilgili olarak Projenin kapsamı
hizmetin ne şekilde sağlanacağı ve yürütüleceği, ödemelerin nasıl yapılacağı ve
diğer tüm hususların Maliye Bakanlığı, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme
Bakanlığı ve Gençlik ve Spor Bakanlığı tarafından müştereken hazırlanacak usul
ve esaslarla belirleneceği yönündeki düzenleme yasama yetkisinin devri sonucunu
doğurduğundan, Anayasa’nın 7. maddesine aykırıdır.
638 sayılı Gençlik ve Spor Bakanlığının
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin, 178 sayılı Maliye Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin, 655 sayılı Ulaştırma, Denizcilik ve
Haberleşme Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde
Kararname’nin hiçbir maddesinde ve diğer kanun ya da KHK’lerde Gençlik ve Spor
Bakanlığına, Maliye Bakanlığına, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığına
Gençlik ve Spor Bakanlığı Bütçesinin 29.01.30.00-08.1.0.12-1-03.5 tertibine gençlerin
bilgiye erişim projesi kapsamında gençlere internet erişimi sağlamak amacıyla konulan
ödeneğin kullanımı ile ilgili olarak Projenin kapsamı hizmetin ne şekilde
sağlanacağı ve yürütüleceği, ödemelerin nasıl yapılacağı ve diğer tüm hususları
belirlemeye ilişkin olarak herhangi bir müşterek görev ve yetki de
verilmemiştir.
Bu itibarla Gençlik ve Spor Bakanlığına,
Maliye Bakanlığına, Ulaştırma, Denizcilik ve
Haberleşme Bakanlığına, Gençlik ve Spor Bakanlığının
29.01.30.00-08.1.0.12-1-03.5 tertibindeki bütçe ödeneklerinin kullanımı ile
ilgili olarak Gençlerin Bilgiye erişim projesinin kapsamı hizmetin ne şekilde
sağlanacağı ve yürütüleceği, ödemelerin nasıl yapılacağı ve diğer tüm hususları
belirleme gibi herhangi bir müşterek görev ve yetki verilmemişken, Gençlik ve
Spor Bakanlığının 29.01.30.00-08.1.0.12-1-03.5 tertibine konulan ödeneklerin
kullanımı ile ilgili olarak Gençlerin Bilgiye erişim projesinin kapsamı hizmetin
ne şekilde sağlanacağı ve yürütüleceği, ödemelerin nasıl yapılacağı ve diğer
tüm hususların müştereken hazırlanacak usul ve esaslarla belirleme yetkisinin Maliye
Bakanlığı, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı ve Gençlik ve Spor
Bakanlığına verilmesi, Anayasa’nın 124. maddesine aykırıdır.
Özet olarak; bu
hükümle, bu tertipteki ödenek tutarlarının bütçe sistemi dışına çıkarılarak
özel usullerle harcanması mümkün olabilecektir. Bu tertipten yapılacak
harcamaların denetimi konusunda da belirsizlikler bulunmaktadır. Bu durum aynı
zamanda 5018 sayılı kanunun mali saydamlık ve hesap verilebilirlik ilkeleri ile
bağdaşmamaktadır.
Yukarıda açıklandığı üzere, 2016 Yılı
Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu’na Ekli “E Cetveli”nin 94. maddesinin ikinci,
üçüncü ve dördüncü cümleleri Anayasanın 7., 87., 88., 89., 124., 161. ve 163.
maddelerine aykırı olduğundan iptali gerekir.
28) 6682 sayılı 2016 Yılı Merkezi Yönetim
Bütçe Kanunu’na Ekli “E Cetveli”nin 95. maddesinin Anayasaya Aykırılığı
2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu’na
Ekli “E Cetveli”nin 95. maddesi;
“Emek yoğun sektörlerde anahtar teslimi
fabrika binası yapımı projesi kapsamındaki giderlerin karşılanması amacıyla
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı bütçesinde yıl içerisinde açılacak
tertiplerde yer alacak ödeneği (Yatırım Programı ile ilişkilendirilmeksizin),
3152 saydı İçişleri Bakanlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunun 28/A
maddesi kapsamında İçişleri Bakanlığı bütçesine aktarmaya veya 5302 sayılı İl
Özel İdaresi Kanununun 6 ncı maddesi kapsamında İl Özel İdarelerine ve 4562
sayılı Organize Sanayi Bölgeleri Kanunu kapsamında Organize Sanayi Bölgesi
tüzel kişiliğine tahakkuk ettirilmek suretiyle kullandırmaya, tefrik edilen
ödenekle sınırlı olmak üzere Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı yetkilidir. Söz
konusu tertiplerde yer alacak ödeneklerin kullandırılması, verilecek desteğin
kapsamı ve şartları, fabrika binası yapılacak taşınmazların ne suretle temin
edileceği, kiralama şartlan ve süresi ile diğer hususlara ilişkin usul ve
esaslar Yüksek Planlama Kurulu kararıyla belirlenir.”
hükmünü içermektedir.
Anayasa’nın 161/3’üncü maddesinde yer alan
“Bütçe kanunlarına bütçe ile ilgili hükümler dışında bir hüküm konulamaz”
hükmüne rağmen, T.B.M.M. Plan ve Bütçe Komisyonundaki görüşmeler sırasında
verilen bir önerge ile 2016 Yılı Merkezi Bütçe Kanununa ekli E Cetvelinin 95.
maddesine konulan bu hükümle; Emek yoğun sektörlerde anahtar teslimi fabrika
binası yapımı projesi kapsamındaki giderlerin karşılanması amacıyla Bilim,
Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı bütçesinde yıl içerisinde açılacak tertiplerde
yer alacak ödeneği (Yatırım Programı ile ilişkilendirilmeksizin), 3152 sayılı
İçişleri Bakanlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunun 28/A maddesi
kapsamında İçişleri Bakanlığı bütçesine aktarmaya veya 5302 sayılı İl Özel
İdaresi Kanununun 6 ncı maddesi kapsamında İl Özel İdarelerine ve 4562 saydı
Organize Sanayi Bölgeleri Kanunu kapsamında Organize Sanayi Bölgesi tüzel
kişiliğine tahakkuk ettirilmek suretiyle kullandırmaya, tefrik edilen ödenekle
sınırlı olmak üzere Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı yetkili kılınmaktadır.
Söz konusu tertiplerde yer alacak
ödeneklerin kullandırılması, verilecek desteğin kapsamı ve şartları, fabrika
binası yapılacak taşınmazların ne suretle temin edileceği, kiralama şartlan ve
süresi ile diğer hususlara ilişkin usul ve esaslar Yüksek Planlama Kurulu
kararıyla belirlenecektir.
Plan ve Bütçe Komisyonunda verilen önerge
ile oldukça aceleci davranılarak Bilim ve Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Bütçesi
içinde bütçe tertibi bile açılmamış, başlangıç ödeneği bile konulamamıştır.
Ekonomik ve sosyal kalkınmayı
gerçekleştirmek için teşvik politikaları uygulamak, kalkınmacı devletin olağan
faaliyetleri arasında yer alır ve elzemdir. Ancak, kamu adına kamu bütçesinden
bir harcama yapabilmek veya herhangi bir kamu gelirinden vaz geçmek ya da vergi
ve sigorta primi teşviklerinde bulunabilmek veyahut da karşılıksız kamu arazisi
tahsis etmek için yasal dayanağın olması, “hukuk devleti” ilkesinin ve parlamentonun
“bütçe hakkı”nın gereğidir. Kamuya yani herkese ait olan malvarlığı üzerinde
yasal dayanak olmadan herhangi bir hukuki tasarrufta bulunulamaz. Nitekim
Türkiye’de değişik zamanlarda tarım, sanayi ve hizmet sektörlerini teşvik etmek
amacıyla değişik teşvik politikaları uygulanmış ve bu teşvik politikalarının
uygulanabilmesi için yasal düzenlemeler yapılmıştır. Örneğin, halen yürürlükte
bulunan 29.1.2004 tarihli ve 5084 sayılı Yatırımların ve İstihdamın Teşviki ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun bunlardan biridir. Dahası,
devlet destek, yardım ve teşviklerine ilişkin olarak 5488 sayılı Tarım
Kanununun 19. maddesinde, 474 sayılı Gümrük Giriş Tarife Cetveli Hakkında
Kanunun 2. maddesinde, 4706 sayılı Hazineye Ait Taşınmaz Malların Değerlendirilmesi
ve Katma Değer Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun ek 3.
maddesinde, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunun ek
2. maddesinde, 2634 sayılı Turizmi Teşvik Kanununun 8. ve 14. maddelerinde,
3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunun 13 ve geçici 20. maddelerinde, 637
sayılı Ekonomi Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında KHK’nin 11. ve 26.
maddelerinde, 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 32/A maddesinde hükümler
bulunmakta; ancak bunlardan hiç biri, “Emek yoğun sektörlerde anahtar teslimi
fabrika binası yapımı projesi kapsamındaki giderlerin karşılanması ve sembolik
bir kira bedeli karşılığında yatırımcılara bedelsiz tahsisi”ni kapsamamaktadır.
Anayasa’nın 161. maddesinin ikinci fıkrası
uyarınca yürürlüğe konulan 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’nun
“Bütçe ilkeleri” başlıklı 13. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde, “Kamu
idarelerine bütçeyle verilen harcama yetkisi, kanunlarla düzenlenen görev ve
hizmetlerin yerine getirilmesi amacıyla kullanılır.” kuralına; (n) bendinde
“Kamu hizmetleri, bütçelere konulacak ödeneklerle, mevzuatla belirlenmiş
yöntem, ilke ve amaçlara uygun olarak gerçekleştirilir.” kuralına yer verilmiş;
20. maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde ise “İlgili mevzuatına göre,
yılı içinde hizmetin gerektirdiği hâllerde Maliye Bakanlığınca belirlenen usûl
ve esaslar çerçevesinde merkezî yönetim kapsamındaki kamu idarelerinin
bütçelerinde yeni tertipler, gelir kodları ve finansman kodları açılabilir.” denilmiştir.
Bu kurallara göre Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı bütçesinde yılı içinde
yeni tertipler açılabilmesi için gider yapılmasına onay veren ilgili mevzuatın
yani yasanın olması ve yasal dayanağı olan hizmetin yılı içinde yerine
getirilmesinin gerekmesi; yılı içinde açılan tertiplere ödenek kaydedilebilmesi
için ise emek yoğun sektörlerde anahtar teslimi fabrika binası yapımı projesi
kapsamındaki giderlerin karşılanmasına yani gider yapılmasına izin veren
Anayasa’nın 88. ve 89. maddelerine göre görüşülüp kabul edilerek yayımlanmış
yasal düzenlemenin olması gerekir. Söz konusu yasal dayanak olmadan Bilim
Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı bütçesinde yılı içinde yeni tertip açılamayacağı
gibi, açılacak yeni tertibe ödenek tahsis edilmesi de mümkün değildir.
03.06.2011 tarih ve 635 sayılı Bilim,
Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde
Kararnamenin 2’nci maddesinde Bakanlığın görevleri ayrıntılı olarak
sayılmıştır. Söz konusu K.H.K.’nin diğer maddelerinde de Bakanlık teşkilatı
içinde yer alan ana ve yardımcı hizmet birimlerinin görev ve yetkilerine yer
verilmiştir.
Ancak 635 sayılı Bilim, Sanayi ve Teknoloji
Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin hiçbir
maddesinde; emek yoğun sektörlerde anahtar teslimi fabrika binası yapımı
projesi kapsamındaki giderlerin karşılanması amacıyla Bilim, Sanayi ve
Teknoloji Bakanlığı bütçesinde yıl içerisinde açılacak tertiplerde yer alacak
ödeneği (Yatırım Programı ile ilişkilendirilmeksizin), 3152 sayılı İçişleri
Bakanlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunun 28/A maddesi kapsamında
İçişleri Bakanlığı bütçesine aktarmaya veya 5302 saydı İl Özel İdaresi
Kanununun 6 ncı maddesi kapsamında İl Özel İdarelerine ve 4562 sayılı Organize
Sanayi Bölgeleri Kanunu kapsamında Organize Sanayi Bölgesi tüzel kişiliğine
tahakkuk ettirilmek suretiyle kullandırmaya Bilim, Sanayi ve Teknoloji
Bakanlığının yetkili olduğuna yönelik herhangi bir düzenlemeye yer
verilmemiştir.
Maddede sözü edilen 3152 sayılı Kanunun
“Yatırımları İzleme Koordinasyon Başkanlığı” başlıklı 28/A maddesi Büyükşehir belediyelerinin bulunduğu illerde kamu kurum ve
kuruluşlarının yatırım ve hizmetlerinin etkin olarak yapılması, izlenmesi ve
koordinasyonu, acil çağrı, afet ve acil yardım hizmetlerinin koordinasyonu ve
yürütülmesi, ilin tanıtımı, gerektiğinde merkezi idarenin taşrada yapacağı
yatırımların yapılması ve koordine edilmesi, temsil, tören, ödüllendirme ve
protokol hizmetlerinin yürütülmesi, ildeki kamu kurum ve kuruluşlarına
rehberlik edilmesi ve bunların denetlenmesini gerçekleştirmek üzere valiye
bağlı olarak kurulan Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlıklarının görev ve
işlevleri hakkında ayrıntılı düzenlemeler içermektedir.
Söz konusu kanun maddesi metninde
valiliklere ve İçişleri Bakanlığına Yatırım İzleme ve Koordinasyon
Başkanlıkları ile ilgili olarak çok sayıda görev ve yetki verilirken; bu madde
içeriği gereğince gerçekleştirilecek projeler için genel bütçeli
kuruluşlarından ödenek aktarmalarının kaynak transferinde kullanılabileceği ve
bu işlerin izlenmesinin ve kaydının adı geçen Koordinasyon Başkanlıklarının
yetkisi dahilinde olduğu belirtilmiştir. Söz konusu 28/A. maddede aktarılan
kaynağın kullanımı ile ilgili düzenleme yapılmıştır. Spesifik olarak Bilim,
Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı bütçesinden emek yoğun sektörlerde anahtar
teslimi fabrika binası yapımı projesi işlemlerine ödenek ve kaynak aktarımı
hususunda herhangi bir özel düzenleme bulunmamaktadır.
Yine E Cetveline konulan 95. maddede sözü
edilen 5302 sayılı İl Özel İdaresi Kanununun İl özel idaresinin görev ve
sorumluluklarını düzenleyen 6. maddesi aşağıdaki gibidir.
“ İl özel idaresinin görev ve
sorumlulukları
Madde
6- İl özel idaresi mahallî müşterek nitelikte olmak şartıyla;
a) Gençlik ve spor Sağlık, tarım, sanayi ve
ticaret; Belediye sınırları il sınırı olan Büyükşehir Belediyeleri hariç ilin
çevre düzeni plânı, bayındırlık ve iskân, toprağın korunması, erozyonun
önlenmesi, kültür, sanat, turizm, sosyal hizmet ve yardımlar, yoksullara mikro
kredi verilmesi, çocuk yuvaları ve yetiştirme yurtları; ilk ve orta öğretim
kurumlarının arsa temini, binalarının yapım, bakım ve onarımı ile diğer
ihtiyaçlarının karşılanmasına ilişkin hizmetleri il sınırları içinde, (1)(2)(3)
b) İmar, yol, su, kanalizasyon, katı atık,
çevre, acil yardım ve kurtarma (...)(1); orman köylerinin desteklenmesi,
ağaçlandırma, park ve bahçe tesisine ilişkin hizmetleri belediye sınırları
dışında,
Yapmakla
görevli ve yetkilidir.
(Ek fıkra: 3/7/2005-5393/85 md.; Değişik
ikinci fıkra: 24/7/2008-5793/42 md.) Bakanlıklar
ve diğer merkezi idare kuruluşları; yapım, bakım ve onarım işleri, devlet ve il
yolları, içme suyu, sulama suyu, kanalizasyon, enerji nakil hattı, sağlık,
eğitim, kültür, turizm, çevre, imar, bayındırlık, iskan, gençlik ve spor gibi
hizmetlere ilişkin yatırımlar ile bakanlıklar ve diğer merkezi idare
kuruluşlarının görev alanına giren diğer yatırımları, kendi bütçelerinde bu
hizmetler için ayrılan ödenekleri il özel idarelerine aktarmak suretiyle
gerçekleştirebilir. Aktarma işlemi ilgili bakanın onayıyla yapılır ve bu
ödenekler tahsis amacı dışında kullanılamaz…
…
4562 sayılı Organize Sanayi Bölgeleri
Kanunu ile Sanayi ve Ticaret Bakanlığına ve organize sanayi bölgelerine tanınan
yetki ve sorumluluklar bu Kanun kapsamı dışındadır.”
Bu maddede yer alan düzenlemeler de İl Özel
İdarelerinin anılan maddedeki görev ve yetki alanı ile ilişkin yatırımların
ilgili bakanlıklar bütçelerinden aktarılan ödeneklerle de
gerçekleştirilebileceği ve bu konuda yapılacak ödenek kayıt, takip devir
işlemleri ile ilgili olarak İl Özel İdarelerin yapması gereken işlemlerle
ilgilidir. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı bütçesinden emek yoğun
sektörlerde anahtar teslimi fabrika binası yapımı projesi işlemlerine ödenek
aktarımı ile ilgili olarak spesifik olarak herhangi bir atıfta bulunulmamıştır.
Yine madde metninde sözü edilen 4562 sayılı
Organize Sanayi Bölgeleri Kanununda da Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı
bütçesinden emek yoğun sektörlerde anahtar teslimi fabrika binası yapımı
projesi işlemlerine ödenek aktarımı, bu kaynakların Organize Sanayi Bölgesi
tüzel kişiliğine tahakkuk ettirilmek suretiyle kullandırması ile ilgili olarak
herhangi bir özel düzenlemede bulunulmamıştır.
3.6.2011 tarihli ve 641
sayılı Kalkınma Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde
Kararnamede yer alan ve Yüksek Planlama Kurulunun görev ve yetkilerini
düzenleyen 22’nci maddede; Yüksek Planlama Kuruluna; Bilim, Sanayi ve Teknoloji
Bakanlığı Bütçesinde emek yoğun sektörlerde anahtar teslimi fabrika binası
yapımı projesi kapsamındaki giderlerin karşılanması amacıyla yıl içerisinde
açılacak tertiplerde yer alacak ödeneklerin (Yatırım Programı ile
ilişkilendirilmeksizin), kullandırılması, bu konuda verilecek desteğin kapsamı
ve şartları, fabrika binası yapılacak taşınmazların ne suretle temin edileceği,
kiralama şartlan ve süresi ile diğer hususlara ilişkin usul ve esasların
belirlenmesi konusunda Yüksek Planlama Kuruluna yetki veren herhangi bir
düzenleme bulunmamaktadır. Bu görev bütçe kanuna eklenen bir madde veya ibare
ile Yüksek Planlama Kuruluna verilemez. Kamu kaynağının kullanılmasıyla ilgili
olan bu düzenleme Türkiye Büyük Millet Meclisine ait olan “bütçe hakkı”nın
devri anlamına da geldiğinden bu hüküm ayrıca Anayasa’nın 7. maddesine
aykırılık teşkil etmektedir.
Anayasa’nın 2. maddesinde “demokratik
devlet” ilkesine yer verilmiş; 6. maddesinde egemenliğin Anayasanın koyduğu
esaslara göre yetkili organlar eliyle kullanılacağı, hiçbir kimse ve organın
kaynağını Anayasadan almayan bir Devlet yetkisi kullanamayacağı belirtilmiş ve
87. maddesinde ise “bütçe hakkı”nın Türkiye Büyük Millet Meclisine ait olduğu
hüküm altına alınmıştır.
Anayasa’nın 2. maddesinde “hukuk devleti”
ilkesine yer verilmiştir. Anayasa’nın 2. maddesindeki hukuk devleti, eylem ve
işlemleri hukuka uygun olan, insan haklarına dayanan, bu hak ve özgürlükleri
koruyup güçlendiren, her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu
geliştirerek sürdüren, Anayasa’ya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan, hukuku
tüm devlet organlarına egemen kılan, Anayasa ve hukukun üstün kurallarıyla
kendini bağlı sayıp yargı denetimine açık olan devlettir. Kanunların kamu yararının sağlanması amacına yönelik olması,
genel, objektif, adil kurallar içermesi ve hakkaniyet ölçütlerini gözetmesi
hukuk devleti olmanın gereğidir. Bir kuralın kamu yararı dışında saklı bir
amacı gerçekleştirmek amacıyla konulduğu durumlarda yetki saptırması durumu ve
giderek kuralın amaç açısından sakatlığı ortaya çıkar.
Bu itibarla iptali istenen 95. madde
Anayasa’nın 2. maddesindeki hukuk devleti ilkesine de aykırıdır.
Anayasa Mahkemesi’nin çeşitli kararlarında
da belirtildiği üzere, “Yasama organının, halk adına kamu gelirlerini toplama
ve yine halk adına bu gelirleri harcama konusunda yürütme organına sınırlarını
belirleyerek yetki vermesi ve sonuçlarını denetlemesine bütçe hakkı
denilmektedir. (…) Bu hak, demokratik parlamenter yönetim sistemini benimsemiş
olan ülkelerde, halk tarafından seçilen temsilcilerden oluşan ve en yetkili
organ olan yasama organına ait bulunmaktadır.” (Bkz. Anayasa Mahkemesi’nin
30.12.2010 günlü ve E.2008/83, K.2010/121 sayılı ve 27.12.2012 günlü ve
E.2012/102, K.2012/207 sayılı kararları).
2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu’nun
95. maddesindeki hükümle Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığına ve Yüksek
Planlama Kuruluna yani yürütme organına hiçbir sınırlamaya bağlı olmaksızın,
herhangi bir ödenek tutarı belirlemeden 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesinin Bilim,
Sanayi ve Teknoloji Bakanlığına ait kısmının bir bölümünü yeniden oluşturma,
başka bir deyimle istediği şekilde yeniden yapma yetkisi verilmektedir. Bu
durum Anayasanın 87. maddesine aykırılık teşkil etmektedir.
Kalkınma
Planları, 3067 sayılı Kanunun 2. maddesine göre bir yasama tasarrufudur ve
Türkiye Büyük Millet Meclisinde kabul edildikten sonra yürürlüğe girmekte ve
Kalkınma Planlarındaki değişiklikler de aynı usule tabi bulunmaktadır.
641 sayılı “Kalkınma Bakanlığının Teşkilat
ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname”nin “Yıllık Programların
hazırlanması ve kabulü” başlıklı 32. maddesinin birinci fıkrasında, Yıllık
Programların, Kalkınma Bakanlığınca hazırlanarak Yüksek Planlama Kuruluna
sunacağı, Kurulun programları inceleyerek bir raporla Bakanlar Kuruluna
sunacağı, Bakanlar Kurulunca kabul edilen Yıllık Programların kesinleşmiş
olacağı; ikinci fıkrasında Yıllık Programların bütçeler ile iş programlarından
önce hazırlanacağı ve bütçeler ile iş programlarının hazırlanmasında Yıllık
Programlarda kabul edilmiş olan esasların dikkate alınacağı; üçüncü fıkrasında
ise bütçelerin Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülmesi sırasında, birden fazla
yılı kapsayan ve Kalkınma Planı ve Yıllık Programların bütünlüğünü ilgilendiren
yatırım projelerinin Yıllık Programa ilave edilmesinde, 3067 sayılı Kalkınma
Planlarının Yürürlüğe Konması ve Bütünlüğün Korunması Hakkında Kanunun 2.
maddesinde yer alan esas ve usullere uyulacağı belirtilmiş; 3067 sayılı
Kalkınma Planlarının Yürürlüğe Konması ve Bütünlüğünün Korunması Hakkında
Kanunun 1. maddesinde, kalkınma planlarının hazırlanması ve TBMM Başkanlığına
sunulması; 2. maddesinde TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu ile Genel Kurul’daki
görüşülmesi ve kabul edilmesindeki usul ve esaslar düzenlenmiş; 4. maddesinde
ise, Kalkınma Planının kabulünden sonra bu planda değişiklik yapılmasında, 1.
ve 2. maddeler hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiş; 5018 sayılı Kanunun 19.
maddesinin ikinci fıkrasında ise TBMM’nin “bütçe hakkı”nın gereği ve zorunlu
bir sonucu olarak, “Kamu yatırım programı, merkezî yönetim bütçe kanununa uygun
olarak Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı tarafından hazırlanır ve anılan
Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren on beş gün içinde Bakanlar Kurulu
kararıyla Resmî Gazetede yayımlanır.” denilmiştir.
Yıllık
Programa, Plan ve Bütçe Komisyonunda ilave edilen projeler ile Bütçede ödenek
tahsis edilen projeler, TBMM’nin “bütçe hakkı”ndan kaynaklanan bir yasama
tasarrufudur ve “Kamu Yatırım Programı”nın merkezi yönetim bütçe kanununun
yürürlüğe girmesinden itibaren on beş gün içinde merkezi yönetim bütçe kanununa
uygun olarak hazırlanacak olması, yasama organının “bütçe hakkı”nın sonucudur.
Bu
bağlamda, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı bütçesinde yıl içerisinde
açılacak tertiplerde yer alacak ödeneğin emek yoğun sektörlerde anahtar teslimi
fabrika binası yapımı projesi kapsamındaki giderlerle ilgili olarak bütçeden
harcama yapılabilmesi için 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanununda ödenek
tahsis edilmiş olması ve ayrıca bütçe kanununun yürürlüğe girmesinden sonra
Kalkınma Bakanlığı tarafından hazırlanacak 2016 yılı Yatırım Programına ek yatırım
cetvellerinde yer alması, 641 sayılı KHK’nin 32. ve 5018 sayılı Kanun’un 19.
maddesinin gereği ve zorunlu bir sonucudur. Oysa, 641 sayılı KHK’nin 32. ve
5018 sayılı Kanunun 19. maddeleri, emek yoğun sektörlerde anahtar teslimi
fabrika binası yapımı projesi kapsamındaki giderler için 2016 Yılı Merkezi
Yönetim Bütçesinin uygulama dönemi içinde geçersiz sayılmaktadır. Bu işler
Yatırım Programı ile ilişkilendirilmeksizin yapılabilecektir.
Anayasa’nın 161. maddesinin ikinci
fıkrasında, “Malî yıl başlangıcı ile merkezî yönetim bütçesinin hazırlanması,
uygulanması ve kontrolü kanunla düzenlenir.” kuralına yer verilmiş; fıkra
gerekçesinde ise “Anayasamızın 161 inci maddesinin ikinci fıkrası yeniden
düzenlenmek suretiyle, bütçenin hazırlanması, uygulanması ve kontrolüne ilişkin
süreç güçlendirilmektedir.” denilmiştir.
Ayrıca söz konusu maddenin dördüncü
fıkrasında; “Bütçe kanununa bütçe ile ilgili hükümler dışında hiçbir hüküm
konulamaz” kuralı yer almaktadır.
Anayasa’nın bütçenin hazırlanması,
uygulanması ve kontrolüne ilişkin göndermede bulunduğu kanun, 5018 sayılı Kamu
Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’dur. 5018 sayılı Kanunda bütçenin hazırlanması,
uygulanması ve kontrolüne ilişkin kurallar düzenlenerek sistemleştirilmiş; 13.
maddesinin birinci fıkrasının (m) bendinde, “Kamu idarelerinin tüm gelir ve
giderleri bütçelerinde gösterilir.” denilerek bütçe kaynaklarının bütçeden
harcanması öngörülmüş ve bütçe dışı her türlü “özel hesap” uygulamasına son
verilmiş, “Ödenek aktarmaları” başlıklı 21. maddesinin birinci fıkrasında,
“Merkezî yönetim kapsamındaki kamu idarelerinin bütçeleri arasındaki ödenek
aktarmaları kanunla yapılır.” denilmiş; Anayasa’nın 163. maddesinde ise
harcanabilecek miktar sınırının Bakanlar Kurulu kararıyla aşılabileceğine dair
bütçelere hüküm konulamayacağı ve Bakanlar Kuruluna kanun hükmünde kararname
ile bütçede değişiklik yapma yetkisi verilemeyeceği belirtilmiştir.
Bu kurallara göre, kamu idareleri bütçeleri
arasındaki kurumsal ödenek aktarmaları, ancak kanun ile yapılabilecek iken;
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığına emek yoğun sektörlerde anahtar teslimi
fabrika binası yapımı projesi kapsamındaki giderlerle ilgili olarak kamu kurum
ve kuruluşlarına ödenek-kaynak aktarma yetkisi verilmesi ve böylece yasayla
yürürlüğe giren bütçe proje ödeneklerinin idari tasarrufla değiştirilmesi,
Anayasa’nın 161. maddesinin ikinci fıkrası ile 163. maddesine aykırıdır
Anayasa’nın 87. maddesinde Türkiye Büyük
Millet Meclisi’nin görev ve yetkileri kanun koymak, değiştirmek ve kaldırmak
şeklinde ortaya konulduktan sonra ayrıca “bütçe ve kesin hesap kanun
tasarılarını görüşmek ve kabul etmek” denilerek yasalar ile bütçe yasaları
arasında ayrıma gidilmiştir.
Nitekim, yasaların Türkiye Büyük Millet
Meclisi’nde teklif ve görüşme usul ve esasları ile yayımlanması Anayasa’nın 88.
ve 89. maddelerinde düzenlenirken, bütçe yasalarının görüşme usul ve esasları
ise 162. maddesinde ayrıca kurallaştırılmıştır. Bu maddeyle bütçe kanun
tasarılarının görüşülmesinde ayrı bir yöntem kabul edilmiş, genel kurulda üyelerin
gider arttırıcı veya gelir azaltıcı teklifte bulunmaları yasaklanmış ve
Anayasa’nın 89. maddesiyle de Cumhurbaşkanı’na bütçe kanunlarını bir daha
görüşülmek üzere TBMM’ne geri gönderme yetkisi tanınmamıştır. Öte yandan,
Anayasa’nın 161. maddesinin dördüncü fıkrasında, bütçe kanununa bütçe ile
ilgili hükümler dışında hiçbir hüküm konulamayacağı açık bir şekilde
belirtilirken; 163. maddesinde bütçede değişiklik yapılabilmesi esasları ayrıca
düzenlenmiş, Bakanlar Kurulu’na kanun hükmünde kararname ile bütçede değişiklik
yapma yetkisi verilmemiştir.
Anayasa’nın 161. maddesinin son
fıkrasındaki, “Bütçe kanununa bütçe ile ilgili hükümler dışında hiçbir hüküm
konulamaz” kuralından, yasa konusu olabilecek bir kuralı kapsamaması koşuluyla,
bütçeyi açıklayıcı ve uygulanmasını kolaylaştırıcı nitelikte düzenlemelerin
anlaşılması gerekmektedir.
Anayasa Mahkemesi’nin yerleşik kararlarına
göre, bir yasa kuralının bütçeden gider yapmayı ya da bütçeye gelir sağlamayı
gerektirir nitelikte bulunması, mutlak biçimde “bütçe ile ilgili hükümlerden”
sayılmasına yetmemektedir. Çünkü her yasada gidere neden olabilecek değişik
türde kurallar bulunabilmektedir. Böyle kuralların bulunmasıyla örneğin, yargı,
savunma, eğitim, sağlık, tarım, ulaşım ve benzeri kamu hizmeti alanlarına
ilişkin yasaların bütçeyle ilgili hükümler içerdiği kabul edilirse, bu
konulardaki yasaların değiştirilip kaldırılması için de bütçe yasalarına
hükümler koymak yoluna gidilebilir. Oysa, bu tür yasa düzenlemeleri, bütçenin
yapılması ve uygulanması yöntemiyle ilişkisi bulunmayan, yasa koyucunun başka
amaçla ve bütçe yasalarından tümüyle değişik yöntemlerle gerçekleştirilmesi
gereken yasama işlemleridir. “Bütçe ile ilgili hüküm” sözcüklerine dayanılarak,
gider ya da gelirle ilgili bir konuyu olağan bir yasa yerine bütçe yasası ile
düzenlemek, Anayasa’nın 88. ve 89. maddelerini bu tür yasalar yönünden
uygulanamaz duruma düşürür.
Bütçe kanunlarına bütçe ile ilgili olmayan
kurallar konulması, Anayasa’nın öngördüğü olağan usullerle çıkarılamayan kimi
kanun kurallarının sağladığı kolaylık nedeniyle bütçe kanunlarıyla
düzenlenmesini teşvik edici niteliktedir. Bu itibarla, bütçe kanunu ile mevcut
diğer kanun hükümlerinde açık veya zımni değişiklik yapılması veya mevcut kanun
hükümlerinin kaldırılması ya da yeni kurallar konulması yasaklanmıştır. Anayasa
Mahkemesi’nin konuyla ilgili pek çok kararında belirtildiği üzere “bütçe ile
ilgili hükümler” sadece mali nitelikteki kurallar olarak değil, genel yasa
konusu olabilecek bir kuralı içermemek koşulu ile ancak bütçenin uygulanmasını
açıklayıcı ve kolaylaştırıcı nitelikteki hükümler olarak anlaşılmıştır. Burada
Anayasa Mahkemesi’nin üzerinde durduğu temel konu bütçe kanunlarının Anayasal
çerçevesinin korunmasıdır.
Bütçe kanunlarını, diğer kanunlardan ayrı
tutan bu Anayasal kurallar karşısında, yasa ile düzenlenmesi gereken bir
konunun bütçe yasası ile düzenlenmesi veya yürürlükte bulunan herhangi bir
yasada yer alan hükmün bütçe yasaları ile değiştirilmesi, kaldırılması,
uygulanmaması veya aykırı düzenlemeler yapılması olanaksızdır.
2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanununa
konulan bir madde sebebiyle emek yoğun
sektörlerde anahtar teslimi fabrika binası yapımı projesi kapsamındaki
giderlerin karşılanması amacıyla Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı
bütçesinde yıl içerisinde açılacak tertiplerde yer alacak ödeneğin teknik
anlamda bütçe ile ilgili olduğu ileri sürülebilir ise de hukuki olarak bütçe
ile ilgili olduğundan söz edebilmek için ödenek koyma ve ödeneğin kullanılma
işleminin dayanağını yürürlükteki yasalardan alması ve yürürlükteki yasalara
uygun olması gerekmektedir. Ödeneğin kullanımına ilişkin olarak “E Cetveli”nin
95. maddesinde yer verilen iptali istenen hükmün, 635 sayılı KHK, 641 sayılı
K.H.K., 3152, 5302, 4562 sayılı Kanunların bazı hükümleri ile 5018 sayılı
Kanunun ana felsefesi ile bağdaşmadığı her türlü tartışmanın dışındadır.
Bu itibarla, 635 ve 641 sayılı KHK’ler ile
3152, 5302, 4562 ve 5018 sayılı Kanunun ilgili maddeleri, yasaların Türkiye
Büyük Millet Meclisi’nde teklif ve görüşme usul ve esasları ile yayımlanmasına
ilişkin Anayasa’nın 88 ve 89. maddelerinde belirlenen yasama süreçlerinde
değiştirilmeden veya “Emek yoğun sektörlerde anahtar teslimi fabrika binası
yapımı projesi kapsamındaki giderlerin karşılanması ve sembolik bir kira bedeli
karşılığında yatırımcılara bedelsiz tahsisi”ni düzenleyen yeni bir yasa
çıkarılmadan, Anayasanın 162. maddesine göre görüşülen bütçe kanununa konulan
bir madde ile; “emek yoğun sektörlerde anahtar
teslimi fabrika binası yapımı projesi kapsamındaki giderlerin karşılanması
amacıyla Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı bütçesinde yıl içerisinde
açılacak tertiplerde yer alacak ödeneğin (Yatırım Programı ile
ilişkilendirilmeksizin), 3152 saydı İçişleri Bakanlığı Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanunun 28/A maddesi kapsamında İçişleri Bakanlığı bütçesine aktarmaya
veya 5302 sayılı İl Özel İdaresi Kanununun 6 ncı maddesi kapsamında İl Özel
İdarelerine ve 4562 sayılı Organize Sanayi Bölgeleri Kanunu kapsamında Organize
Sanayi Bölgesi tüzel kişiliğine tahakkuk ettirilmek suretiyle kullandırmaya,
tefrik edilen ödenekle sınırlı olmak üzere Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı
yetkili olacağına, söz konusu tertiplerde yer alacak ödeneklerin
kullandırılması, verilecek desteğin kapsamı ve şartları, fabrika binası
yapılacak taşınmazların ne suretle temin edileceği, kiralama şartlan ve süresi
ile diğer hususlara ilişkin usul ve esasların Yüksek Planlama Kurulu kararıyla
belirleneceğine.” yönelik hüküm konulması, Anayasa’nın 87., 88., 89. ve 161.
maddelerindeki kurallarla bağdaşmaz.
Anayasa’nın 7. maddesinde, yasama
yetkisinin Türk Milleti adına Türkiye Büyük Millet Meclisine ait olduğu ve bu
yetkinin devredilemeyeceği; 124. maddesinde ise Başbakanlık, bakanlıklar ve
diğer kamu tüzel kişilerinin, kendi görev alanlarını ilgilendiren kanunların ve
tüzüklerin uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak şartıyla
yönetmelik çıkarabileceği kurallarına yer verilmiştir.
Anayasa Mahkemesi’nin yerleşik kararlarına
göre, yasa koyucunun temel ilkeleri koymadan, çerçeveyi çizmeden yürütmeye
yetki vererek, sınırsız ve belirsiz bir alanı yönetimin düzenlemesine
bırakması, yasama yetkisinin devri sonucunu doğurmaktadır.
2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu’na
ekli “E Cetveli”nin 95. maddesinin üçüncü cümlesinde yer alan; hiçbir çerçeve
çizilmeksizin, esaslar belirlenmeksizin ve hiçbir sınırlamayla bağlı
olmaksızın, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Bütçesinde emek yoğun sektörlerde anahtar teslimi fabrika binası yapımı
projesi kapsamındaki giderlerin karşılanması amacıyla yıl içerisinde açılacak
tertiplerde yer alacak ödeneklerin (Yatırım Programı ile
ilişkilendirilmeksizin), kullandırılması, bu konuda verilecek desteğin kapsamı
ve şartları, fabrika binası yapılacak taşınmazların ne suretle temin edileceği,
kiralama şartlan ve süresi ile diğer hususlara ilişkin usul ve esasların
belirlenmesi konusunda Yüksek Planlama Kuruluna yetki verilmesi yasama
yetkisinin devri sonucunu doğurduğundan, Anayasa’nın 7. maddesine aykırıdır.
3.6.2011 tarihli ve 641 sayılı Kalkınma
Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede yer alan
ve Yüksek Planlama Kurulunun görev ve yetkilerini düzenleyen 22’nci maddede;
Yüksek Planlama Kuruluna; Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Bütçesinde emek
yoğun sektörlerde anahtar teslimi fabrika binası yapımı projesi kapsamındaki
giderlerin karşılanması amacıyla yıl içerisinde açılacak tertiplerde yer alacak
ödeneklerin (Yatırım Programı ile ilişkilendirilmeksizin), kullandırılması, bu
konuda verilecek desteğin kapsamı ve şartları, fabrika binası yapılacak
taşınmazların ne suretle temin edileceği, kiralama şartlan ve süresi ile diğer
hususlara ilişkin usul ve esasların belirlenmesi konusunda Yüksek Planlama
Kuruluna yetki veren herhangi bir düzenleme bulunmamaktadır
Bu itibarla Yüksek Planlama Kuruluna,
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Bütçesinde emek yoğun sektörlerde anahtar teslimi fabrika binası yapımı projesi
kapsamındaki giderlerin karşılanması amacıyla yıl içerisinde açılacak
tertiplerde yer alacak ödeneklerin (Yatırım Programı ile
ilişkilendirilmeksizin), kullandırılması, bu konuda verilecek desteğin kapsamı
ve şartları, fabrika binası yapılacak taşınmazların ne suretle temin edileceği,
kiralama şartlan ve süresi ile diğer hususlara ilişkin usul ve esasların
belirlenmesi konusunda Yüksek Planlama Kuruluna yetki veren herhangi bir
düzenleme bulunmamakta iken, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Bütçesinde tahsis
edilecek ödenek ile emek yoğun sektörlerde anahtar teslimi fabrika binası
yapımı projesi kapsamındaki verilecek desteğin kapsamı ve şartları, fabrika
binası yapılacak taşınmazların ne suretle temin edileceği, kiralama şartlan ve
süresi ile diğer hususlara ilişkin usul ve esasların belirlenmesi konusunda
yetkinin Yüksek Planlama bırakılması Anayasa’nın 124. maddesine aykırıdır.
Yukarıda açıklandığı üzere, 2016 Yılı
Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu’na Ekli “E Cetveli”nin 95. maddesi, Anayasanın 2.,
7., 87., 88., 89., 124., 161. ve 163. maddelerine aykırı olduğundan iptali
gerekir.
29) 2016 yılı Merkezi Yönetim Bütçesinin
Genel Bütçe Kapsamındaki Kamu İdarelerinin yer aldığı (I) Sayılı Cetvelde
bulunan Cumhurbaşkanlığı Bütçesinin eki E-Cetvelinin Anayasaya Aykırılığı
2016 yılı Merkezi Yönetim Bütçesinin
Genel Bütçe Kapsamındaki Kamu İdarelerinin yer aldığı (I) Sayılı Cetvelde bulunan
Cumhurbaşkanlığı Bütçesinin eki E-Cetveli aşağıdaki şekildedir.
2016 YILI
CUMHURBAŞKANLIĞI BÜTÇESİ
E-CETVELİ
Cumhurbaşkanlığı
Bütçesinden yapılacak, Cumhurbaşkanı'nın konumu ve hizmetlerin özelliğinden
kaynaklanan giderler ve bu giderlerin ekonomik sınıflandırmanın hangi
ayrıntısından karşılanacağı aşağıda gösterilmiştir:
1.
28/11/2014
tarih ve 2014/7 sayılı Cumhurbaşkanlığı Karan ile Yürürlüğe konulan
Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi
uyarınca; sözleşmeli personelin ücret ödemeleri; "01.2- Sözleşmeli
Personel" tertibinin ilgili dördüncü düzey ekonomik kodundan, geçici
personel olarak çalışanların ücretleri, "01.4- Geçici Personel"
tertibinin ilgili dördüncü düzey ekonomik kodundan, kamu kurum ve
kuruluşlarından görevlendirilen Süreli Personelin Tazminatları ile Ek Çalışma
Ücretleri, "01.5- Diğer Personel" tertibinin "01.5.1.90- Diğer
Personele Yapılan Diğer Ödemeler" ayrıntı kodundan,
2.
İlgili
kanunlar gereği, Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliğinde; kadrolu I ve II sayılı
cetvele tabi personel aylık ödemeleri; "01.1-Memurlar" tertibinin,
eğitim amacıyla staj gören öğrencilere ödenecek ücretler, "01.4-Geçici
Personel" tertibinin, ilgili dördüncü düzey ekonomik kodlarından,
3.
Cumhurbaşkanlığı
ile yabancı devlet başkanları konutları, diğer köşkler, hizmet binaları ve
Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği Konut Yönergesinde belirlenen özel tahsisli
konutlar için temizlik malzemesi alımları ile buralarda kullanılan araç gereç
ve donanımların temizleme giderleri, "03.2.2.02-Temizlik Malzemesi
Alımları" tertibinden,
4.
Cumhurbaşkanlığı
ile yabancı devlet başkanları konutları, diğer köşkler, hizmet binaları ve
Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği Konut Yönergesine bağlı konutların
akaryakıt alımları ile doğalgaz alım ve abonelik giderleri
"03.2.3.01-Yakacak Alımları", ısıtılmasına ilişkin malzeme alımları
"03.2.9.90-Diğer Tüketim Mal ve Malzemesi Alımları" tertiplerinden,
5.
Cumhurbaşkanlığı
ile, yabancı devlet başkanları konutları, diğer köşkler, hizmet binaları ve
Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği Konut Yönergesinde belirlenen özel tahsisli
konutların su tüketimi ve abonelik giderleri, "03.2.2.01-Su
Alımları", elektrik tüketim ve abonelik giderleri,
"03.2.3.03-Elektrik Alımları", içme suyu giderleri, "03.2.4.02-İçecek
Alımları", bunlara ilişkin malzeme alımları, "03.2.9.90-Diğer Tüketim
Mal ve Malzemesi Alımları" tertiplerinden,
6.
Cumhurbaşkanı'nın,
eşinin ve resmi ya da özel davetli olarak ülkemizi ziyaret eden Yabancı Devlet
Başkanlarının gezilerinde, güvenlik ve hizmet nedeniyle eşlik etmek üzere
görevlendirilen personelin özel kıyafet giderleri,"03.2.5.01-Giyecek
Alımları", geziye ilişkin konaklama, yeme içme gibi her türlü giderleri,
"03.6.1.01- Temsil, Ağırlama, Tören, Fuar, Organizasyon Giderleri"
tertiplerinden,
7.
Cumhurbaşkanı
ve Genel Sekreterin yazışma ve kutlamaya ilişkin posta giderleri,
"03.5.2.01-Posta ve Telgraf Giderleri" tertibinden,
8.
Cumhurbaşkanlığı
Makamına hizmet veren taşıtlar ile diğer taşıtların kasko sigortası giderleri,
"03.5.4.02-Sigorta Giderleri" tertibinden,
9.
Kamu kuruluşlarından geçici olarak tahsis edilen; bina,
araç ve gereçlerin bakım, onarım ve her türlü giderleri, Cumhurbaşkanlığı
bütçesinin ilgili tertiplerinden,
10. Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği'ne tahsisli
uçakların bakım ve işletmesine ilişkin giderleri ile ihtiyaç halinde
kiralanacak uçak kira ve diğer giderleri Türk Hava Yollan A.O.’lığı;
Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği'ne tahsisli M/Y Savarona Gemisine ait, bakım-onarım.
seyir, personel ve diğer her türlü işletene giderleri Kamu kurum ve Kuruluştan
ile yapılan protokol esasları doğrultusunda Cumhurbaşkanlığı bütçesinin ilgili
tertiplerinden,
11. Cumhurbaşkanı, eşi ve Genel Sekreterin
temsil niteliğinde verecekleri yemek, kabul, resepsiyon ve organizasyon
bedelleri ile bunlarla ilgili diğer her türlü giderleri; Cumhurbaşkanlığı’nca
milli ve dini bayramlar ile diğer zamanlarda yapılacak ikram, hediye,
gönderilecek çiçek ve çelenk bedelleri, konukları ağırlama giderleri,
Cumhurbaşkanı'nın takdirleri ile verilecek ödül, şilt ve benzeri giderler,
"03.6.1.01 -Temsil, Ağırlama, Tören, Fuar, Organizasyon Giderleri"
tertibinden,
12. Cumhurbaşkanlığı temsil, tören ve ağırlama giderleri,
Cumhurbaşkanı ve eşi tarafından verilecek hediyelik eşya, verilen
resepsiyonlarda görevli personelin görev nedeniyle giymiş oldukları
kıyafetlerin yaptırılması-temizlettirilmesi, çalışma ofisi ve konutlarında
kullanılacak mal, malzeme alımları, taşıt kiralanması ve diğer hizmet alımları
ile çalışma ofisinin, personel yemek hizmetleri alımı ile bununla ilgili mal ve
mamul alımları, konutların ve tarihi-bedii değeri olan varlıkların yapım, bakım
ve onarımları, çalışmaların kitap haline getirilmesi giderleri; 4734 sayılı
Kamu İhale Kanununda belirtilen parasal limitlere bakılmaksızın aynı kanunun
22. maddesine göre tedarikçi ile yapılacak pazarlık sonucunda Cumhurbaşkanlığı
bütçesinin ilgili tertiplerinden,
13. Cumhurbaşkanı ve aile bireyleri ile bakmakla yükümlü
olduklarının, Cumhurbaşkanlığı yapmış olanlar ile bunların bakmakla yükümlü
oldukları aile fertlerinin, ölenlerin dul ve yetimlerinin her türlü tedavi,
ilaç ve cenaze giderleri, "03.9.3.01- Cenaze Giderleri",
"03.9.8.90-Diğer Tedavi ve Sağlık Malzemesi Giderleri" ve
"03.9.9.90 Diğer İlaç Giderleri" tertiplerinden,
13. Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği Teşkilatında görev
yapan personele, Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği Yiyecek Yardımı Yönergesi
kurallarına göre yapılacak yiyecek yardımı, "05.3.1.05-Memurların Öğle
Yemeğine Yardım" tertibinden,
14. Cumhurbaşkanı'nın takdirlerine göre;
a)
Muhtaç durumdaki kişilere ve öğrencilere, dernek, birlik,
kurum, sendika, okul, hastane, vakıf ve benzeri kuruluşlar ile kamuya yararlı
kampanyalara yapılacak yardımlar, ilgisine göre,
"05.3.1.01-Dernek,
Birlik, Kurum, Kuruluş, Sandık vb. Kuruluşlara",
"05.3.1.08-Türk
Kültür Varlığının Korunması ve Tanıtımı Giderleri",
"05.4.2.01-Eğitim
Amaçlı Diğer Transferler",
"05.4.3.01-Sağlık
Amaçlı Transferler",
"05.4.4.01-Yiyecek
Amaçlı Transferler",
"05.4.7.01-Muhtaç
ve Körlere Yardım",
"05.4.9.01-Hane
Halkına Yapılan Diğer Transferler",
b)
Kamu personeli olmayanlara yapılacak ödül, ikramiye ve
benzeri nitelikteki nakdi ödemeler "03.4.2.05-Ödül, İkramiye ve benzeri
ödemeler"
c)
Kamu personeli olanlara yapılacak ödül, ikramiye ve benzeri
nitelikteki nakdi ödemeler ilgili mevzuatında yer alan hükümlere bakılmaksızın
"01.1.6.01 -Ödül ve İkramiyeler" tertiplerinden,
karşılanır.
Cumhurbaşkanlığının, bütçe hazırlama ve
uygulama süreci bakımından Anayasanın 107. maddesinde yapılan düzenleme
dışında, diğer kurumlara göre bir ayrıcalığı bulunmamaktadır. Bütçe
tekliflerinin Maliye Bakanlığına ve yatırımlar bakımından Kalkınma Bakanlığına
iletilmesi bakımından yasalarda Cumhurbaşkanlığı için ayrıcalık öngören bir
hüküm yoktur. Aynı şekilde bütçenin uygulama ve denetimi bakımından da özel
düzenlemeler söz konusu değildir.
Anayasanın 107. maddesinde"
Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliğinin kuruluşu, teşkilat ve çalışma esasları,
personel işlemleri Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile düzenlenir." hükmü
mevcuttur. Ayrıca Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile düzenlenen Cumhurbaşkanlığı
Genel Sekreterliğinin kuruluşu, teşkilatı, çalışma esasları ve personel alma
işlemleri dışında kalan konuları düzenleyen 17.08.1983 tarih ve 2879 tarihli
yasa ile mevcuttur.
Bu yasada kadro ihdas ve atama işlemlerinin
Cumhurbaşkanlığı kararnameleri ile yapılacağı belirtilmiş ve genel uygulamanın
dışında tutulmuştur. Diğer bir ifadeyle sınırsız serbestlik tanınmıştır.( Madde
2).
Harcamaların bütçelemesi bakımından söz konusu
yasada cumhurbaşkanlığına herhangi bir ayrıcalık tanınmamış, yalnızca genel
bütçeye dahil edileceği ifade edilmiştir.(Madde 3).
Kurumların Bütçe hazırlama süre sürecini
uygulama ve denetimini düzenleyen 5018 sayılı yasanın 12. maddesine
Cumhurbaşkanlığı bütçesi Genel Bütçe Kapsamındaki İdareler arasında
sayılmıştır.
Bütçe tasarılarının sunulmasını düzenleyen 18.
maddende TBMM ve Sayıştay'a doğrudan Meclis'e sunma ayrıcalığı getirildiği
halde. Cumhurbaşkanlığı bunun dışında tutulmuştur.
Bütçe uygulaması bakımından genel çerçevede
5018 sayılı kanuna tabi olmakla birlikte uygulama birimleri bakımından
Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinde yapılan düzenlemeye tabidir.( harcama
yetkilisi vs.).
Bütçe uygulamalarının denetimi bakımından
Sayıştay Kanunun 4. maddesinde Cumhurbaşkanlığını ayrık tutan her hangi bir
hüküm mevcut değildir.
Son yıllarda cumhurbaşkanlığı bütçesini sistem
dışına çıkaran uygulamalardan biri de bu kurum bütçesine eklenen (E)
cetvellerinde yer alan hükümlerde görülmektedir. Bu durum 5018 sayılı Kanununda
tanımını mevcut kamu mali yönetim ve denetim bulan sistemine aykırılık teşkil
etmekte, mali saydamlık ve hesap verilebilirlik ilkeleri ile bağdaşmamaktadır.
Bu bağlamda Cumhurbaşkanlığı 5018 sayılı
Kanuna ekli (I) Sayılı Cetvelde yer alan, merkezi yönetim kapsamındaki kamu idaresidir.
Kuruma tahsis edilen kaynakların mali yönetim ve kontrolü 5018 sayılı Kanuna,
mal ve hizmet alımları ile yapım işleri ise 4734 sayılı Kanuna tabidir.
Dolayısıyla bütçe ile tahsis edilen kaynakları kamu harcama hukuku içinde
kullanması ve hesabını da TBMM’ne vermesi gerekir.
2016
Yılı Merkezi Bütçe Kanununun “Bağlı Cetveller” başlıklı 4/1-ç. maddesinde;
“Bazı ödeneklerin kullanımına ve harcamalara ilişkin esaslar (E) cetvelinde
gösterilmiştir.” denilmektedir. Nitekim bazı ödeneklerin kullanımı ve harcamalara
ilişkin esasların düzenlendiği 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu eki olan
söz konusu (E) cetveli 95 maddeden oluşmaktadır. Cumhurbaşkanlığı bütçesinin
uygulaması ile ilgili bir zorunluluktan kaynaklanan hususun varlığının kabulü
halinde bile, bu düzenlemelerin 2016 Yılı Merkezi Bütçe Kanununa ekli (E)
cetveli içerisinde yer alması gerekmektedir.
Anayasa’nın Bütçenin hazırlanması ve
uygulanması” başlıklı 161. maddesinin ikinci fıkrasında, “Malî yıl başlangıcı
ile merkezî yönetim bütçesinin hazırlanması, uygulanması ve kontrolü kanunla
düzenlenir.” kuralına yer verilmiş; fıkra gerekçesinde ise “Anayasamızın 161
inci maddesinin ikinci fıkrası yeniden düzenlenmek suretiyle, bütçenin
hazırlanması, uygulanması ve kontrolüne ilişkin süreç güçlendirilmektedir.”
denilmiştir.
Ayrıca söz konusu maddenin dördüncü
fıkrasında; “Bütçe kanununa bütçe ile ilgili hükümler dışında hiçbir hüküm
konulamaz” kuralı yer almaktadır.
Anayasa’nın bütçenin hazırlanması,
uygulanması ve kontrolüne ilişkin göndermede bulunduğu kanun, 5018 sayılı Kamu
Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’dur. 5018 sayılı Kanunda bütçenin hazırlanması,
uygulanması ve kontrolüne ilişkin kurallar düzenlenerek sistemleştirilmiş; 13.
maddesinin birinci fıkrasının (m) bendinde, “Kamu idarelerinin tüm gelir ve
giderleri bütçelerinde gösterilir.” denilerek bütçe kaynaklarının bütçeden
harcanması öngörülmüş ve bütçe dışı her türlü “özel hesap” uygulamasına son
verilmiş, “Ödenek aktarmaları” başlıklı 21. maddesinin birinci fıkrasında,
“Merkezî yönetim kapsamındaki kamu idarelerinin bütçeleri arasındaki ödenek
aktarmaları kanunla yapılır.” denilmiş; Anayasa’nın 163. maddesinde ise
harcanabilecek miktar sınırının Bakanlar Kurulu kararıyla aşılabileceğine dair
bütçelere hüküm konulamayacağı ve Bakanlar Kuruluna kanun hükmünde kararname
ile bütçede değişiklik yapma yetkisi verilemeyeceği belirtilmiştir.
5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol
Kanununun “Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu tasarısının görüşülmesi” başlıklı 19.
maddesinde;
“Türkiye Büyük Millet Meclisi, merkezî
yönetim bütçe kanun tasarısının metnini maddeler, gider ve gelir cetvellerini
kamu idareleri itibarıyla görüşür ve bölümler halinde oylar. Merkezî yönetim
bütçe kanunu malî yıl başından önce Resmî Gazetede yayımlanır…” hükmü yer almaktadır.
Bütçenin görüşülmesi ile ilgili olarak
Anayasa da bir madde hükmü bulunmaktadır.
“Bütçenin görüşülmesi” başlıklı 162.
maddede;
“Bakanlar Kurulu, merkezî yönetim bütçe
tasarısı ile milli bütçe tahminlerini gösteren raporu, mali yılbaşından en az
yetmişbeş gün önce, Türkiye Büyük Millet Meclisine sunar.
Bütçe tasarıları ve rapor, kırk üyeden
kurulu Bütçe Komisyonunda incelenir. Bu komisyonun kuruluşunda, iktidar grubuna
veya gruplarına en az yirmibeş üye verilmek şartı ile, siyasi parti gruplarının
ve bağımsızların oranlarına göre temsili gözönünde tutulur.
Bütçe Komisyonunun ellibeş gün içinde kabul
edeceği metin, Türkiye Büyük Millet Meclisinde görüşülür ve mali yılbaşına
kadar karara bağlanır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri, Genel
Kurulda, kamu idare bütçeleri hakkında düşüncelerini, her bütçenin tümü
üzerindeki görüşmeler sırasında açıklarlar; bölümler ve değişiklik önergeleri,
üzerinde ayrıca görüşme yapılmaksızın okunur ve oylanır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri, bütçe
kanunu tasarılarının Genel Kurulda görüşülmesi sırasında, gider artırıcı veya
gelirleri azaltıcı önerilerde bulunamazlar.”
hükmüne yer verilmiştir.
Anayasa’nın 87. maddesinde Türkiye Büyük
Millet Meclisi’nin görev ve yetkileri kanun koymak, değiştirmek ve kaldırmak
şeklinde ortaya konulduktan sonra ayrıca “bütçe ve kesin hesap kanun
tasarılarını görüşmek ve kabul etmek” denilerek yasalar ile bütçe yasaları
arasında ayrıma gidilmiştir.
Nitekim, yasaların Türkiye Büyük Millet
Meclisi’nde teklif ve görüşme usul ve esasları ile yayımlanması Anayasa’nın 88.
ve 89. maddelerinde düzenlenirken, bütçe yasalarının görüşme usul ve esasları
ise 162. maddesinde ayrıca kurallaştırılmıştır. Bu maddeyle bütçe kanun
tasarılarının görüşülmesinde ayrı bir yöntem kabul edilmiş, genel kurulda
üyelerin gider arttırıcı veya gelir azaltıcı teklifte bulunmaları yasaklanmış
ve Anayasa’nın 89. maddesiyle de Cumhurbaşkanı’na bütçe kanunlarını bir daha
görüşülmek üzere TBMM’ne geri gönderme yetkisi tanınmamıştır. Öte yandan, Anayasa’nın
161. maddesinin dördüncü fıkrasında, bütçe kanununa bütçe ile ilgili hükümler
dışında hiçbir hüküm konulamayacağı açık bir şekilde belirtilirken; 163.
maddesinde bütçede değişiklik yapılabilmesi esasları ayrıca düzenlenmiş,
Bakanlar Kurulu’na kanun hükmünde kararname ile bütçede değişiklik yapma
yetkisi verilmemiştir.
Anayasa’nın 161. maddesinin son
fıkrasındaki, “Bütçe kanununa bütçe ile ilgili hükümler dışında hiçbir hüküm
konulamaz” kuralından, yasa konusu olabilecek bir kuralı kapsamaması koşuluyla,
bütçeyi açıklayıcı ve uygulanmasını kolaylaştırıcı nitelikte düzenlemelerin
anlaşılması gerekmektedir.
Anayasa Mahkemesi’nin yerleşik kararlarına
göre, bir yasa kuralının bütçeden gider yapmayı ya da bütçeye gelir sağlamayı
gerektirir nitelikte bulunması, mutlak biçimde “bütçe ile ilgili hükümlerden”
sayılmasına yetmemektedir. Çünkü her yasada gidere neden olabilecek değişik
türde kurallar bulunabilmektedir. Böyle kuralların bulunmasıyla örneğin, yargı,
savunma, eğitim, sağlık, tarım, ulaşım ve benzeri kamu hizmeti alanlarına
ilişkin yasaların bütçeyle ilgili hükümler içerdiği kabul edilirse, bu
konulardaki yasaların değiştirilip kaldırılması için de bütçe yasalarına
hükümler koymak yoluna gidilebilir. Oysa, bu tür yasa düzenlemeleri, bütçenin
yapılması ve uygulanması yöntemiyle ilişkisi bulunmayan, yasa koyucunun başka
amaçla ve bütçe yasalarından tümüyle değişik yöntemlerle gerçekleştirilmesi
gereken yasama işlemleridir. “Bütçe ile ilgili hüküm” sözcüklerine dayanılarak,
gider ya da gelirle ilgili bir konuyu olağan bir yasa yerine bütçe yasası ile
düzenlemek, Anayasa’nın 88. ve 89. maddelerini bu tür yasalar yönünden
uygulanamaz duruma düşürür.
Bütçe kanunlarını, diğer kanunlardan ayrı
tutan bu Anayasal kurallar karşısında, yasa ile düzenlenmesi gereken bir
konunun bütçe yasası ile düzenlenmesi veya yürürlükte bulunan herhangi bir
yasada yer alan hükmün bütçe yasaları ile değiştirilmesi, kaldırılması,
uygulanmaması veya aykırı düzenlemeler yapılması olanaksızdır.
Cumhurbaşkanının
görev ve yetkilerini düzenleyen Anayasanın 104. maddesinde bütçe hazırlanması
ve kullanımı ile ilgili özel bir hüküm bulunmamaktadır.
Cumhurbaşkanlığı
bütçesinden yapılacak, Cumhurbaşkanı'nın konumu ve hizmetlerin özelliğinden
kaynaklanan giderler ve bu giderlerin ekonomik sınıflandırmanın hangi
ayrıntısından karşılanacağı belirtmek
amacı ile hazırlanıp 2016 yılı Merkezi Bütçe Kanunu’nun Cumhurbaşkanlığı ile
ilgili bölümünün ekine yerleştirilen 2016 Yılı Cumhurbaşkanlığı Bütçesi E-Cetveli’nde yer
verilen açıklamaların teknik anlamda bütçe ile ilgili olduğu
ileri sürülebilir ise de hukuki olarak bütçe ile ilgili olduğundan söz
edebilmek mümkün
görünmemektedir.
Bu itibarla, 2879 sayılı Cumhurbaşkanlığı
Genel Sekreterliği Teşkilatı Kanunu ile 5018 sayılı Kanun ve 4734 sayılı
Kanunun ilgili maddeleri, yasaların Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde teklif ve
görüşme usul ve esasları ile yayımlanmasına ilişkin Anayasa’nın 88 ve 89.
maddelerinde belirlenen yasama süreçlerinde değiştirilmeden, Anayasanın 162.
maddesine göre görüşülen 2016 yılı Merkezi Bütçe kanununun Cumhurbaşkanlığı ile
ilgili bölümüne ekli (E) Cetveline konulan hükümlerle tahsis edilen
ödeneklerin kullanımı ile ilgili özel düzenlemeler getirilmesi, yapılacak bazı
harcamaların 4734 sayılı Kanunda yer alan bazı sınırlamalara tabi olmadan
yapılmasına yönelik hüküm konulması, Anayasa’nın 87., 88., 89. ve 161.
maddelerindeki kurallarla bağdaşmaz.
Cumhurbaşkanı'nın
konumu ve hizmetlerin özelliğinden kaynaklanan giderler ve bu giderlerin
ekonomik sınıflandırmanın hangi ayrıntısından karşılanacağı belirtmek amacıyla tanzim olunan Cumhurbaşkanlığı
Bütçesine ekli (E) Cetveli içeriğindeki bazı açıklamaların
değerlendirilmesinden; söz konusu belirlemelerin bu tertiplerden yapılacak
harcamaların ekonomik sınıflandırmanın hangi ayrıntısından karşılanacağı
yönündeki belirsizliği gidermenin ötesinde Cumhurbaşkanlığı Bütçesinin
uygulanması sürecinde mevcut kamu mali yönetim ve denetim sisteminin dışına
çıkılarak yeni bir harcama hukuku yaratılmaktadır.
Örneğin;
2016
Yılı Cumhurbaşkanlığı Bütçesine ekli E-Cetveli’nin;
-2’nci
maddesine göre; “İlgili
kanunlar gereği, Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliğinde; kadrolu I ve II sayılı
cetvele tabi personel aylık ödemeleri; "01.1-Memurlar" tertibinin,
eğitim amacıyla staj gören öğrencilere ödenecek ücretlerin , "01.4-Geçici
Personel" tertibinin, ilgili dördüncü düzey ekonomik kodlarından,”;
-14.
maddesine göre; “ Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği Teşkilatında görev yapan
personele, Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği Yiyecek Yardımı Yönergesi
kurallarına göre yapılacak yiyecek yardımının, "05.3.1.05-Memurların Öğle
Yemeğine Yardım" tertibinden”
ödenmesini
belirlemeye yönelik açıklamaların, Cumhurbaşkanı'nın konumu ve hizmetlerin özelliğinden
kaynaklanan giderler ve bu giderlerin ekonomik sınıflandırmanın hangi
ayrıntısından karşılanacağı belirtmek
amacıyla yapılan
izahat olduğu iddia edilebilirse de bunların Cumhurbaşkanlığı Bütçesine ek
olarak bu bütçeye özgü olarak düzenlenen ayrı bir E Cetvelinde gösterilmesi hem
gereksiz hem de Anayasanın 161. maddesi hükmü gereğince mümkün değildir.
Ancak, 2016 Yılı
Cumhurbaşkanlığı Bütçesine ekli E-Cetveli’nin;
-10.
maddesinde yer alan;
“Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği'ne
tahsisli uçakların bakım ve işletmesine ilişkin giderleri ile ihtiyaç halinde
kiralanacak uçak kira ve diğer giderleri Türk Hava Yollan A.O.’lığı;
Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği'ne tahsisli M/Y Savarona Gemisine ait, bakım-onarım.
seyir, personel ve diğer her türlü işletene giderleri Kamu kurum ve Kuruluştan ile
yapılan protokol esasları doğrultusunda Cumhurbaşkanlığı bütçesinin ilgili
tertiplerinden,”
-12.maddesinde yer alan;
“Cumhurbaşkanlığı temsil, tören ve ağırlama giderleri,
Cumhurbaşkanı ve eşi tarafından verilecek hediyelik eşya, verilen resepsiyonlarda
görevli personelin görev nedeniyle giymiş oldukları kıyafetlerin
yaptırılması-temizlettirilmesi, çalışma ofisi ve konutlarında kullanılacak mal,
malzeme alımları, taşıt kiralanması ve diğer hizmet alımları ile çalışma
ofisinin, personel yemek hizmetleri alımı ile bununla ilgili mal ve mamul
alımları, konutların ve tarihi-bedii değeri olan varlıkların yapım, bakım ve
onarımları, çalışmaların kitap haline getirilmesi giderleri; 4734 sayılı Kamu
İhale Kanununda belirtilen parasal limitlere bakılmaksızın aynı kanunun 22.
maddesine göre tedarikçi ile yapılacak pazarlık sonucunda Cumhurbaşkanlığı
bütçesinin ilgili tertiplerinden,”
-15.
maddesinde yer alan;
Cumhurbaşkanı'nın takdirlerine göre;
a)
Muhtaç durumdaki kişilere ve öğrencilere, dernek, birlik,
kurum, sendika, okul, hastane, vakıf ve benzeri kuruluşlar ile kamuya yararlı
kampanyalara yapılacak yardımlar, ilgisine göre,
"05.3.1.01-Dernek,
Birlik, Kurum, Kuruluş, Sandık vb. Kuruluşlara",
"05.3.1.08-Türk
Kültür Varlığının Korunması ve Tanıtımı Giderleri",
"05.4.2.01-Eğitim
Amaçlı Diğer Transferler",
"05.4.3.01-Sağlık
Amaçlı Transferler",
"05.4.4.01-Yiyecek
Amaçlı Transferler",
"05.4.7.01-Muhtaç
ve Körlere Yardım",
"05.4.9.01-Hane
Halkına Yapılan Diğer Transferler",
b)
Kamu personeli olmayanlara yapılacak ödül, ikramiye ve
benzeri nitelikteki nakdi ödemeler "03.4.2.05-Ödül, İkramiye ve benzeri
ödemeler"
c)
Kamu personeli olanlara yapılacak ödül, ikramiye ve benzeri
nitelikteki nakdi ödemeler ilgili mevzuatında yer alan hükümlere bakılmaksızın
"01.1.6.01 -Ödül ve İkramiyeler" tertiplerinden,”
Ödeneceğine
dair düzenlemeler, hiçbir çerçeve
çizilmeksizin, hiçbir esas belirlenmeksizin ve hiçbir sınırlamayla bağlı
olmaksızın bir alanın düzenleme yetkisinin devri mahiyetindedir.
Bu tür harcama yetkilerinin Cumhurbaşkanı'nın konumu ve
hizmetlerin özelliğinden kaynaklanan birtakım giderler için gerekli olduğu
ileri sürülebilir. Ancak bunların Cumhurbaşkanlığı ile ilgili yasalarda veya
diğer harcama yasalarında belirtilmesi yerine 2016 yılı Merkezi Bütçe Kanununun
Cumhurbaşkanlığı Bütçesine ait bölümüne ekli (E) Cetveline konulan maddelere
konulması, Anayasanın 161. maddesine aykırılık teşkil edecektir.
Anayasa’nın 7. maddesinde, yasama
yetkisinin Türk Milleti adına Türkiye Büyük Millet Meclisine ait olduğu ve bu
yetkinin devredilemeyeceği; 124. maddesinde ise Başbakanlık, bakanlıklar ve
diğer kamu tüzel kişilerinin, kendi görev alanlarını ilgilendiren kanunların ve
tüzüklerin uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak şartıyla
yönetmelik çıkarabileceği kurallarına yer verilmiştir.
Anayasa Mahkemesi’nin yerleşik kararlarına
göre, yasa koyucunun temel ilkeleri koymadan, çerçeveyi çizmeden yürütmeye
yetki vererek, sınırsız ve belirsiz bir alanı yönetimin düzenlemesine
bırakması, yasama yetkisinin devri sonucunu doğurmaktadır.
Hiçbir çerçeve çizilmeksizin, esaslar
belirlenmeksizin ve hiçbir sınırlamayla bağlı olmaksızın 2016 yılı Merkezi
Bütçe kanununun Cumhurbaşkanlığı ile ilgili bölümüne ekli (E) Cetveline konulan
hükümlerle tahsis edilen ödeneklerin kullanımı ile ilgili özel düzenlemeler
getirilmesi, bu harcamalar için Cumhurbaşkanlığına ve Cumhurbaşkanı Genel
Sekreterliğine, makama veya makamın gereği olarak yapılacak bazı harcamalar
için takdir yetkisi verilmesi yasama yetkisinin devri sonucunu doğurduğundan,
iptali istenen düzenleme Anayasa’nın 7. maddesine aykırıdır.
Anayasa’nın 2. maddesindeki hukuk devleti,
eylem ve işlemleri hukuka uygun olan, insan haklarına dayanan, bu hak ve
özgürlükleri koruyup güçlendiren, her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup
bunu geliştirerek sürdüren, Anayasa’ya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan,
hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan, Anayasa ve hukukun üstün
kurallarıyla kendini bağlı sayıp yargı denetimine açık olan devlettir.
Kanunların kamu yararının sağlanması amacına yönelik olması, genel, objektif,
adil kurallar içermesi ve hakkaniyet ölçütlerini gözetmesi hukuk devleti
olmanın gereğidir. Kamu idarelerinin tamamı, ihtiyaçlarını 4734 sayılı Kanun
hükümlerine göre yerine getirir iken Cumhurbaşkanlığı bütçesine ekli E
cetvelinin 12. maddesinde olduğu gibi Cumhurbaşkanlığı çalışma ofisi ile
konutlarında kullanılacak mal ve malzeme alımları, taşıt kiralanması ve diğer
hizmet alımları ile çalışma ofisi personel yemek hizmetleri alımı ile bununla
ilgili mal ve mamul alımlarının, Cumhurbaşkanlığı konutlarının ve tarihi-bedii
değeri olan varlıkların yapım, bakım ve onarımları ile çalışmaların kitap
haline getirilmesinin, diğer kamu idarelerinden farklı olarak ilan
yapılmaksızın, teminat alınmaksızın, ihale açılmaksızın, ihale komisyonu
kurulmaksızın, isteklilerde aranacak yeterlik kuralları aranmaksızın tedarikçi
ile yapılacak pazarlık sonucuna göre edinilmesinde kamu yararı olduğu ileri
sürülemeyeceği gibi, genel kuraldan ayrık tutulmasını gerektirecek öznel bir
gerekçesi bulunmamakta ve ihtiyaçların giderilmesinde Cumhurbaşkanlığı
bütçesine ayrıcalık tanınması yasal kuralların adil ve hakkaniyete uygun olması
ölçütleriyle bağdaşmamaktadır.
Bu itibarla iptali istenen Cumhurbaşkanlığı
bütçesine ekli E cetvelinde yer alan bu düzenlemeler, Anayasanın 2. maddesine
de aykırıdır.
Yukarıda açıklandığı üzere, 2016 yılı
Merkezi Bütçe kanununun Cumhurbaşkanlığı ile ilgili bölümüne ekli (E)
Cetvelinin Anayasanın 2., 7., 87., 88., 89., 107. ve 161. maddelerine aykırı
olduğundan iptali gerekir.
III. YÜRÜRLÜĞÜ DURDURMA İSTEMİNİN GEREKÇESİ
2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu ile
Maliye Bakanı ile ilgili bakanlara veya kamu idarelerine verilen yetkiler, 5018
sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile kurulan mali sistemi işlemez
kılmakta; iptali istenen düzenlemeler, 5018 sayılı Kanun yanında 4734 sayılı
Kamu İhale Kanunu, 237 sayılı Taşıt Kanunu, 5779 sayılı İl Özel İdarelerine ve
Belediyelere Genel Bütçe Vergi Gelirlerinden Pay Verilmesi Hakkında Kanun, kamu
idarelerinin kuruluş kanunları ve daha birçok kanun ve KHK’lerde değişiklik
yapılması, uygulamalarının durdurulması, kaldırması veya bunlara aykırı
düzenlemeler taşıması nedenleriyle, Anayasa’ya aykırı bulunmaktadır.
Bütçe kanunları bir yıllık bir dönemi
kapsamaktadır. Bir yıllık bir döneme ilişkin olan 2016 Yılı Merkezi Yönetim
Bütçe Kanunu’ndaki iptali istenen düzenlemeler hakkında yürürlüğü durdurma
kararı verilmediği takdirde, mali yılın ilerleyen dönemlerinde veya bütçe yılı
sona erdikten sonra verilecek iptal kararının etkililiğinin de ötesinde hükmü
ortadan kalkacağından, böylesi bir durumun sonradan giderilmesi güç ya da
olanaksız zararlara yol açacağı da kuşkusuzdur.
Öte yandan, Anayasal düzenin hukuka aykırı
kural ve düzenlemelerden en kısa sürede arındırılması, hukuk devleti sayılmanın
en önemli gerekleri arasında sayılmaktadır. Anayasaya aykırılıkların
sürdürülmesi, özenle korunması gereken hukukun üstünlüğü ilkesini de
zedeleyecektir. Hukukun üstünlüğünün sağlanamadığı bir düzende, kişi hak ve
özgürlükleri güvence altında sayılamayacağından, bu ilkenin zedelenmesi hukuk
devleti yönünden giderilmesi olanaksız durum ve zararlara yol açacaktır.
Bu zarar ve durumların doğmasını önlemek
amacıyla, Anayasaya açıkça aykırı olan ve iptali istenen hükümlerin iptal
davası sonuçlanıncaya kadar yürürlüklerinin de durdurulması istenerek Anayasa
Mahkemesine dava açılmıştır.
IV. SONUÇ VE İSTEM
09.03.2016 tarihli ve 6682 sayılı “2016
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu”nun;
1) 6. maddesinin (1) numaralı fıkrasının
(a) bendi, Anayasa’nın 6., 7., 87., 88., 89., 161. ve 163. maddelerine;
2) 6. maddesinin (1) numaralı fıkrasının
(b) bendindeki, “… değişiklik konusu projelere ait ödeneklerle ilgili kurumlar
arası aktarmaya,” ibaresi, Anayasa’nın 2., 87., 161. ve 163. maddelerine;
3) 6. maddesinin (2) numaralı fıkrasının
ikinci ve üçüncü cümleleri, Anayasa’nın 2., 87., 161. ve 163. maddelerine;
4) 6. maddesinin (3) numaralı
fıkrasındaki, “… fonksiyonel sınıflandırma ayrımına bakılmaksızın …” ibaresi, Anayasa’nın
87., 161. ve 163. maddelerine;
5) 6. maddesinin (5) numaralı fıkrasının
üçüncü cümlesindeki, “…bu değişikliğin gerektirdiği tertipler arası ödenek
aktarması işlemlerinin tamamı ilgili kurumun talebi üzerine 5018 sayılı Kanunun
21 inci maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan sınırlamalara tabi olmaksızın İçişleri
Bakanlığı tarafından gerçekleştirilir.” ifadesi, Anayasa’nın 2., 87. ve 161.
maddelerine; dördüncü cümlesindeki “… veya başka bir …” ibaresi ise
Anayasa’nın 87. ve 163. maddelerine
6) 9. maddesinin (1) numaralı fıkrasındaki,
“(kurulu gücü 500 MW üzerinde olan baraj ve HES projeleri, Gebze-Haydarpaşa,
Sirkeci-Halkalı Banliyö Hattının İyileştirilmesi ve Demiryolu Boğaz Tüp Geçişi
İnşaatı Projesi, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığınca
gerçekleştirilecek şehir içi raylı ulaşım sistemleri ve metro yapım projeleri
ile diğer demiryolu yapımı ve çeken araç projeleri hariç)” ifadesi, Anayasa’nın
87., 88., 89. ve 161. maddelerine;
7) Ekli “E Cetveli”nin 11. maddesinin
birinci cümlesindeki “…özel hesaba aktarılarak …” ibaresi ile ikinci ve üçüncü
cümlesi Anayasa’nın 7., 87., 88., 89.,124., 160. ve 161. maddelerine;
8) Ekli “E Cetveli”nin 17. maddesinin
birinci cümlesindeki “…açılacak özel hesap …” ibaresi ile üçüncü cümlesi Anayasa’nın
7., 87., 88., 89., 124. ve 161. maddelerine;
9) Ekli “E Cetveli”nin 18. maddesinin
birinci cümlesindeki “…tarafından açılacak özel hesap …” ibaresi ile ikinci
cümlesi, Anayasa’nın 2., 7., 124., 160. ve 161. maddelerine;
10) Ekli “E Cetveli”nin 19. maddesinin
ikinci cümlesi, Anayasa’nın 7., 124., 160. ve 161. maddelerine;
11) Ekli “E Cetveli”nin 20. maddesinin
ikinci cümlesindeki, “… adına açılacak özel bir hesaba …” ve “… Kalkınma Bakanı
tarafından belirlenecek usul ve esaslar çerçevesinde …” ibareleri, Anayasa’nın
2., 7.,124. ve 161. maddelerine;
12) Ekli “E Cetveli”nin 24. maddesinin
birinci cümlesindeki “Yüksek Planlama Kurulunca belirlenecek miktardaki”
ibaresi ile ikinci cümlesi, Anayasa’nın 7., 87., 88., 89., 160. ve 161.
maddelerine;
13) Ekli “E Cetveli”nin 27. maddesinin
birinci cümlesindeki “…açılacak özel hesaba aktarılarak …” ibaresi ile ikinci
ve üçüncü cümlesi Anayasa’nın 7., 87., 88., 89., 124, 160. ve 161. maddelerine;
14) Ekli “E Cetveli”nin 28. maddesinin
ikinci cümlesi, Anayasa’nın 161. ve 163. maddelerine;
15) Ekli “E Cetveli”nin 39. maddesi,
Anayasa’nın 87., 88., 89. ve 161. maddelerine;
16) Ekli “E Cetveli”nin 56. maddesinin 1. ve 3. cümlelerinde yer
alan “adına açılmış olan özel
hesaplara” ibareleri Anayasa’nın
7., 87., 88., 89. ve 161. maddelerine;
17) Ekli “E Cetveli”nin 60. maddesinin
ikinci cümlesi Anayasa’nın 2., 7., 87., 88., 89. ve 161. maddelerine;
18) Ekli “E Cetveli”nin
61. maddesinde yer
alan “bedeli karşılığında veya bedelsiz olarak dağıtımına ilişkin usul ve
esasları belirlemeye Türkiye Halk Sağlığı Kurumu Başkanlığı” ibaresi Anayasa’nın 2., 7., 87., 88.,
89. ve 161. maddelerine;
19)
Ekli “E Cetveli”nin 66. maddesi, Anayasa’nın 87., 88., 89. ve 161. maddelerine;
20) Ekli “E Cetveli”nin 69. maddesinin
birinci cümlesinde yer alan “özel hesaba aktarılır” ibaresi ile ikinci ve üçüncü cümleleri Anayasa’nın
2., 7., 87., 88., 89., 124. ve 161. maddelerine;
21) Ekli “E Cetveli”nin 75. maddesinin
üçüncü fıkrasındaki, “… ilde valilik adına açılacak özel bir hesaba aktarılır
…” ibaresi ile “… Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı tarafından belirlenecek
usul ve esaslar çerçevesinde …” ifadesi Anayasa’nın 2., 7., 87., 88., 89., 124.
ve 161. maddelerine;
22) Ekli “E Cetveli”nin 79. maddesi Anayasa’nın
7., 87., 88., 89., 124. ve 161. maddelerine;
23) Ekli “E Cetveli”nin 82. maddesinin
birinci cümlesinde yer alan “özel hesaba aktarılarak” ibaresi ile ikinci ve üçüncü cümleleri Anayasa’nın
2., 7., 87., 88., 89., 124., 160. ve 161. maddelerine;
24) Ekli “E Cetveli”nin 84. maddesi,
Anayasanın 2., 7., 87., 88., 89., 124. ve 161. maddelerine;
25) Ekli “E Cetveli”nin 87. maddesi,
Anayasanın 7., 87., 88., 89., 124., 160. ve 161. maddelerine;
26) Ekli “E Cetveli”nin 90. maddesi
Anayasanın 7., 87., 88., 89., 124. ve 161. maddelerine;
27) Ekli “E Cetveli”nin 94. maddesinin
ikinci, üçüncü ve dördüncü cümleleri Anayasanın 7., 87., 88., 89., 124., 161.
ve 163. maddelerine;
28) Ekli “E Cetveli”nin 95. maddesi
Anayasanın 2., 7., 87., 88., 89., 124., 161. ve 163. maddelerine;
29) 2016 yılı Merkezi Yönetim Bütçesinin
Genel Bütçe Kapsamındaki Kamu İdarelerinin yer aldığı (I) Sayılı Cetvelde
bulunan Cumhurbaşkanlığı Bütçesinin eki E-Cetveli Anayasanın 2., 7., 87., 88.,
89., 107. ve 161 maddelerine;
aykırı olduklarından iptallerine ve
uygulanmaları halinde giderilmesi güç ya da olanaksız zarar ve durumlar olacağı
için, iptal davası sonuçlanıncaya kadar yürürlüklerinin durdurulmasına karar
verilmesine ilişkin istemimizi saygı ile arz ederiz.”