ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı : 2016/159
Karar Sayısı : 2018/108
Karar Tarihi : 6/12/2018
R.G. Tarih – Sayı : 10/1/2019
- 30651
İPTAL DAVASINI AÇAN: Türkiye Büyük Millet Meclisi
üyeleri Engin ALTAY, Levent GÖK, Özgür ÖZEL ile birlikte 131 milletvekili
İPTAL DAVASININ KONUSU: 17/6/2016 tarihli ve
6721 sayılı Türkiye Maarif Vakfı Kanunu’nun;
A. 1. maddesinin (1) numaralı fıkrasında yer alan “…ve
yurtlar gibi tesisler…” ve “…yurt içi de dâhil olmak üzere bu
kurumlarda görev alabilecek eğitmenleri yetiştirmek…” ibarelerinin,
B. 2. maddesinin;
1. (1) numaralı fıkrasının (a) bendinin (5) numaralı alt bendinde yer
alan “…ve eğitim alan…” ibaresinin,
2. (1) numaralı fıkrasının (e) bendinde yer alan “Eğitim
kurumlarında eğitmenlik, okutmanlık, danışmanlık ve akademisyenlik gibi
görevleri üstlenecek kadroları yetiştirmek amacıyla…” ibaresinin,
3. (2) numaralı fıkrasının birinci cümlesinde yer alan “…yapabileceği
gibi tüzel veya gerçek kişilerle ortak olarak da…” ibaresi ile üçüncü
cümlesinde yer alan “…veya şirketler devralarak…” ibaresinin,
4. (3) numaralı fıkrasının,
C. 3. maddesinin;
1. (3) numaralı fıkrasının,
2. (6) numaralı fıkrasında yer alan “…beş asil ve beş
yedek…” ibaresinin,
Ç. 4. maddesinin (2) numaralı fıkrasının,
D. 5. maddesinin (1) numaralı fıkrasının dördüncü cümlesinde yer
alan “…devralabilir ve bunlara ortak olabilir.” ibaresinin,
E. Geçici 1. maddesinin;
1. (2) numaralı fıkrasının,
2. (4) numaralı fıkrasının ikinci cümlesinin “…Millî Eğitim
Bakanlığının uygun gördüğü yurt dışında kamuya ait varlıklar Bakanlar Kurulu
kararı ile bedelsiz olarak Türkiye Maarif Vakfına devredilir.” bölümünün,
Anayasa’nın 2., 7., 8., 10., 123., 128. ve 174. maddelerine
aykırılığı ileri sürülerek iptallerine ve yürürlüklerinin durdurulmasına karar
verilmesi talebidir.
I. İPTALİ İSTENEN KANUN HÜKÜMLERİ
İptali talep edilen kuralların da yer aldığı 6721 sayılı Kanun’un;
A. 1. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:
“(1) Bu Kanunun amacı; yurt dışında insanlığın ortak birikim ve
değerlerini esas alarak örgün ve yaygın eğitim hizmetleri vermek ve geliştirmek
amacıyla okul öncesi eğitimden üniversite eğitimine kadar tüm eğitim
süreçlerinde burslar vermek, okullar, eğitim kurumları ve yurtlar gibi
tesisler açmak, yurt içi de dâhil olmak üzere bu kurumlarda
görev alabilecek eğitmenleri yetiştirmek, bilimsel araştırmalar ve
araştırma-geliştirme çalışmaları yapmak, yayınlar yapmak ve metotlar
geliştirmek ve faaliyet gösterdiği ülkenin mevzuatına uygun diğer eğitim
faaliyetlerini yürütmek için merkezi İstanbul’da olan Türkiye Maarif Vakfının
kurulması ve işleyişine ilişkin usul ve esasları belirlemektir.”
B. 2. maddesi şöyledir:
“Türkiye Maarif Vakfının faaliyetleri
MADDE 2- (1) Türkiye Maarif Vakfının 1 inci maddede tanımlanan
amaçları gerçekleştirmek için yapacağı faaliyetler şunlardır:
a) Eğitim ve öğretim ile ilgili olarak;
1) Okul öncesi eğitim, ilköğretim, ortaöğretim ve yükseköğretim
kurumları açmak,
2) Yaygın eğitim amaçlı kurslar, etüt merkezleri ve kültür
merkezleri gibi tesisler kurmak,
3) Eğitim tesislerinin mütemmim cüzü sayılacak kütüphaneler,
laboratuvarlar, sanat ve spor tesisleri kurmak,
4) Eğitim amaçlı internet sitesi gibi yayın organları kurmak,
Millî Eğitim Bakanlığının uygun gördüğü eğitim program ve içeriklerini
geliştirmek, üretmek ve yayımlatmak,
5) Eğitim kurumlarında hizmet veren ve eğitim alan kişilerin
barınma ihtiyacını karşılayacak yurt, pansiyon ve lojman gibi tesisler kurmak.
b) (a) bendinde sayılan tesisleri satın almak, devralmak ve
kiralamak.
c) Benzer faaliyetlerde bulunan kurum ve kuruluşlarla yasal
sınırlar içerisinde ortaklık dâhil her türlü işbirliği yapmak.
ç) Okul öncesi eğitimden üniversiteye kadar bütün eğitim
süreçlerinde öğrencilere; eğitim amaçlı burslar ile nakdî destekler ve defter,
kitap, kıyafet, bilgisayar ve yazılım gibi eğitim materyalleri ile ayni
destekler sağlamak.
d) Eğitim metot ve usulleri ile içerik ve müfredata yönelik
bilimsel araştırmalar ve araştırma-geliştirme çalışmaları yapmak ve yapılan
çalışmalara destek olmak, bu çerçevede süreli ve süresiz yayınlar yapmak,
sempozyum, konferans ve çalıştaylar düzenlemek ile bu alanda faaliyet gösteren
kurum ve kuruluşlarla işbirliği yapmak.
e) Eğitim kurumlarında eğitmenlik, okutmanlık, danışmanlık
ve akademisyenlik gibi görevleri üstlenecek kadroları yetiştirmek amacıyla;
eğitim tesisleri kurmak, eğitim programları düzenlemek, dünyanın farklı
yerlerinde bu eğitim programlarına katılımı teşvik etmek, katılımcılara burs ve
barınma gibi imkânlar sunmak, bu alanda faaliyet gösteren kurum ve kuruluşları
maddi olarak desteklemek ve gerektiğinde bunlarla işbirliği yapmak.
f) (a) ila (e) bentlerinde belirtilen faaliyetleri yürütebilmek ve
amacı çerçevesindeki faaliyetleri organize edebilmek için yurt içi ve yurt
dışından nakdî ve ayni yardım kabul etmek, yurt içi ve yurt dışında gelir
sağlayıcı işletmeler kurmak ve mevcut işletmelere ortak olmak.
(2) Türkiye Maarif Vakfı, bu faaliyetleri tek başına yapabileceği
gibi tüzel veya gerçek kişilerle ortak olarak da yapabilir. Türkiye
Maarif Vakfı gerektiğinde sadece tanıtım amaçlı faaliyetler de yapabilir, ortak
faaliyetlere katılabilir veya bu tarz faaliyetleri destekleyebilir. Ayrıca,
ihtiyaç hâlinde bu maddede sayılan bütün faaliyetleri özel hukuk tüzel
kişiliğini haiz şirketler kurarak veya şirketler devralarak bu
şirketler üzerinden bu faaliyetlerin hepsini veya bir kısmını
gerçekleştirebilir.
(3) Türkiye Maarif Vakfı tarafından yurt dışında örgün ve yaygın
eğitim kurumları açılan şehirlerde, diğer kamu kurum ve kuruluşları aynı amaçla
başka birimler oluşturamaz.”
C. 3. maddesinin (3) ve (6) numaralı fıkraları şöyledir:
“Madde 3- ...
(3) Mütevelli Heyeti gerektiğinde Türkiye Maarif Vakfı resmî
senedinde değişiklik yapmaya yetkilidir.
...
(6) Denetim Kurulu, Mütevelli Heyeti adına Türkiye Maarif Vakfının
faaliyet ve hesaplarını denetler. Denetim Kurulu, Mütevelli Heyeti tarafından
beş yıllığına atanan beş asil ve beş yedek üyeden oluşur.
Denetim Kurulunun oluşumunda Millî Eğitim Bakanlığı ve Maliye Bakanlığının
temsilcilerine yer verilir.
...”
Ç. 4. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:
“(2) Türkiye Maarif Vakfının organlarında görev alan kişiler
15/7/1950 tarihli ve 5682 sayılı Pasaport Kanununun 13 üncü maddesi
kapsamındaki Türkiye Cumhuriyeti dış temsilcilikleri nezdinde memur edilen
müşavirlere tanınan haklardan faydalanırlar.”
D. 5. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:
“(1) Türkiye Maarif Vakfı, 2 nci maddede yer alan amaç ve
faaliyetleri doğrultusunda yıllık bütçe yapar. Bütçe hesap dönemi takvim
yılıdır. Türkiye Maarif Vakfı, yıl içinde elde ettiği brüt gelirin en fazla
üçte birini mali, idari, hukuki ve bunlara yardımcı işlerde çalışan personel,
yönetim ve idame masrafları ile ihtiyatlara; kalan üçte ikisini ise Türkiye
Maarif Vakfının amaçlarına, bu amaçları gerçekleştirmek için çalışan personele
ve mal varlığını artıracak yatırımlara sarf ve tahsis eder. Ayrıca Türkiye
Maarif Vakfı, amaçlarını gerçekleştirmek için yurt içi ve yurt dışında iktisadi
işletme veya sermaye şirketi kurabilir, devralabilir ve bunlara ortak
olabilir.”
E. Geçici 1. maddesi şöyledir:
“Türkiye Maarif Vakfının kuruluş işlemleri
GEÇİCİ MADDE 1- (1) Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren
üç ay içinde Türkiye Maarif Vakfının kuruluşu, Türkiye Maarif Vakfı resmî
senedi ve Türkiye Maarif Vakfının Türk Medenî Kanunu hükümlerine göre tesciline
ilişkin işlemler Millî Eğitim Bakanlığınca sonuçlandırılır.
(2) Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir ay içinde
Türkiye Maarif Vakfının kuruluş işlemlerinde kullanılmak ve kalanı kuruluş
tamamlandıktan sonra Türkiye Maarif Vakfına devredilmek üzere Millî Eğitim
Bakanlığı bütçesinden Türkiye Maarif Vakfına bir milyon Türk lirası aktarılır.
(3) Türkiye Maarif Vakfının tescil işlemlerini müteakip bir ay
içinde Mütevelli Heyeti, Türkiye Maarif Vakfının teşkilatlanmasına yönelik
bütün kararları alır, bu Kanunda sayılan organların atamasını yapar ve Türkiye
Maarif Vakfının iç mevzuatını mevcut yasalar çerçevesinde hazırlar. Türkiye
Maarif Vakfının politikalarını ve stratejik planını, geçici bütçesini ve
Türkiye Maarif Vakfının resmî internet sitesini hazırlar.
(4) Türkiye Maarif Vakfının kuruluş merkezi olarak kullanılmak
üzere Maliye Bakanlığınca uygun görülen taşınmaz, bedelsiz olarak Türkiye
Maarif Vakfının kullanımına bırakılır. Türkiye Maarif Vakfının kurulmasından ve
teşkilatlanmasının tamamlanmasından sonra, Millî Eğitim Bakanlığının
uygun gördüğü yurt dışında kamuya ait varlıklar Bakanlar Kurulu kararı ile
bedelsiz olarak Türkiye Maarif Vakfına devredilir.”
II. İLK İNCELEME
1. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü hükümleri uyarınca Zühtü ARSLAN, Burhan
ÜSTÜN, Engin YILDIRIM, Serdar ÖZGÜLDÜR, Serruh KALELİ, Osman Alifeyyaz PAKSÜT,
Recep KÖMÜRCÜ, Nuri NECİPOĞLU, Hicabi DURSUN, Celal Mümtaz AKINCI, Muammer
TOPAL, M. Emin KUZ, Hasan Tahsin GÖKCAN, Kadir ÖZKAYA ve Rıdvan GÜLEÇ’in
katılımlarıyla 7/9/2016 tarihinde yapılan ilk inceleme toplantısında, dosyada
eksiklik bulunmadığından işin esasının incelenmesine, yürürlüğü durdurma
talebinin esas inceleme aşamasında karara bağlanmasına OYBİRLİĞİYLE karar
verilmiştir.
III. ESASIN İNCELENMESİ
2. Dava dilekçesi ve ekleri, Raportör Fatih ŞAHİN
tarafından hazırlanan işin esasına ilişkin rapor, dava konusu Kanun hükümleri,
dayanılan Anayasa kuralları ve bunların gerekçeleri ile diğer yasama belgeleri
okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
A. Genel Açıklama
3. Vakıflar, gerçek veya tüzel kişilerin yeterli mal ve hakları
belirli ve sürekli bir amaca özgülemeleriyle oluşan tüzel kişiliğe sahip mal
topluluklarıdır. Vakıfların kuruluşu, organları, denetimi ve diğer hususlara
ilişkin temel hükümler 22/11/2011 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu ile
20/2/2008 tarihli ve 5737 sayılı Vakıflar Kanunu’nda düzenlenmiştir.
4. Türkiye Maarif Vakfının (Vakıf) kurulması ve işleyişine ilişkin
usul ve esaslar ise 6721 sayılı Kanun’da düzenlenmiştir. Kanun’un geçici 1.
maddesinin (1) numaralı fıkrasında, Vakfın kuruluşu, vakıf resmî senedi ve 4721
sayılı Kanun hükümlerine göre tesciline ilişkin işlemlerin Millî Eğitim
Bakanlığınca sonuçlandırılacağı belirtilmiş; 6. maddesinde de Kanun’da
hüküm bulunmayan durumlarda 4721 sayılı Kanun ile 5737 sayılı Kanun
hükümlerinin uygulanacağı hüküm altına alınmıştır. Anılan hükümlere göre Vakıf
da diğer vakıflar gibi 4721 sayılı Kanun hükümlerine göre vakfın kuruluş yeri
mahkemesindeki vakıf siciline tescil edilerek kurulacaktır. Bununla birlikte
6721 sayılı Kanun’da Vakfın kuruluş ve işleyişine ilişkin özel hükümler
öngörülmüş, ayrıca Vakfa birtakım kamusal ayrıcalıklar tanınmıştır.
5. Kanun’un 1. maddesinde Vakfın yurt dışında insanlığın ortak
birikim ve değerlerini esas alarak örgün ve yaygın eğitim hizmetleri vermek ve
geliştirmek amacıyla okul öncesi eğitimden üniversite eğitimine kadar tüm
eğitim süreçlerinde burslar vermek, okullar, eğitim kurumları ve yurtlar gibi
tesisler açmak, yurt içi de dâhil olmak üzere bu kurumlarda görev alabilecek
eğitmenleri yetiştirmek, bilimsel araştırmalar ve araştırma-geliştirme
çalışmaları yapmak, yayınlar yapmak ve metotlar geliştirmek ve faaliyet
gösterdiği ülkenin mevzuatına uygun diğer eğitim faaliyetlerini yürütmek
amaçlarıyla kurulduğu hüküm altına alınmıştır.
6. Kanun’un 2. maddesinde, Vakfın amaçlarını gerçekleştirmek için
yapacağı faaliyetler sayılmıştır. Maddeye göre Vakıf, okul öncesi eğitimden
yükseköğretime kadar eğitim kurumları açabilecek; yaygın eğitim amaçlı kurslar,
spor tesisleri, yurt ve lojman gibi tesisler kurabilecek ve bu kurumlarda görev
yapacak kadroları yetiştirebilecektir. Ayrıca Vakıf, bu faaliyetlerini
gerçekleştirmek için tesisler kurabilecek benzer faaliyetlerde bulunan kurum ve
kuruluşlarla işbirliği de yapabilecektir.
7. Kanun’un 3. maddesinde Vakfın organları, organlarının oluşumu ve
görevleri düzenlenmiştir. Maddeye göre Vakfın organları Mütevelli Heyeti,
Yönetim Kurulu ve Denetim Kuruludur. Mütevelli Heyeti, Vakfın karar organı olup
on iki üyeden teşekkül etmektedir. Heyet Cumhurbaşkanı tarafından atanan yedi
daimî üye ile ikisi Millî Eğitim Bakanlığı temsilcisi olmak üzere Dışişleri
Bakanlığı ve Maliye Bakanlığı ile Yükseköğretim Kurulu temsilcilerinden
oluşmaktadır. Yönetim Kurulu, Vakfın icra organı olup Türkiye Maarif Vakfını
temsil yetkisini haizdir. Denetim Kurulu ise Mütevelli Heyeti adına Türkiye
Maarif Vakfının faaliyet ve hesaplarını denetlemektedir. Denetim Kurulu,
Mütevelli Heyeti tarafından beş yıllığına atanan beş asil ve beş yedek üyeden
oluşmaktadır. Denetim Kurulunun oluşumunda Millî Eğitim Bakanlığı ve Maliye
Bakanlığının temsilcileri yer almaktadır.
8. Kanun’un 5. maddesiyle Vakıf, kurumlar vergisi, damga vergisi,
emlak vergisi, veraset ve intikal vergisi ile harçlardan muaf tutulmuş; ek 1.
maddesiyle Vakfın faaliyetlerini yürütmesi için ihtiyaç duyulan personelin
temini amacıyla kamu kurumlarında istihdam edilen devlet memurları ile öğretim
elemanlarından gerekli nitelikleri taşıyanların Vakıfta görevlendirilmelerine
imkân tanınmıştır.
9. Kanun’un geçici 1. maddesiyle Millî Eğitim Bakanlığı bütçesinden
Vakfa bir milyon Türk lirasının aktarılması ve Vakfın kuruluş merkezi olarak
kullanılmak üzere Maliye Bakanlığınca uygun görülen taşınmazın bedelsiz olarak
Vakfın kullanımına bırakılması öngörülmüştür. Ayrıca maddede, Vakfın
kurulmasından ve teşkilatlanmasının tamamlanmasından sonra Millî Eğitim
Bakanlığının uygun gördüğü yurt dışındaki kamuya ait varlıkların Cumhurbaşkanı
kararı ile bedelsiz olarak Türkiye Maarif Vakfına devredilmesine de izin
verilmiştir.
B. Kanun’un 1. Maddesinin (1) Numaralı Fıkrasında Yer Alan “…ve
yurtlar gibi tesisler…” İbaresinin İncelenmesi
1. İptal Talebinin Gerekçesi
10. Dava dilekçesinde özetle; 3/3/1340 tarihli ve 430
sayılı Tevhidi Tedrisat Kanunu’nun 1. ve 2. maddeleriyle tüm eğitim öğretim
merkezlerinin Millî Eğitim Bakanlığına bağlanarak eğitim faaliyetlerinde
Bakanlığın tek yetkili kurum olarak kabul edildiği, dava konusu kuralla bu
yetkilerin bir kısmının Maarif Vakfına devredilmesinin Anayasa’nın 174. maddesi
ile güvence altına alınan 430 sayılı Kanun’la bağdaşmadığı, Vakfa tesisleşme
konusunda sınırları belirsiz bir yetki verildiği, diğer vakıflara verilmeyen bu
yetkinin eşitsizliğe sebebiyet verdiği belirtilerek kuralın Anayasa’nın 2., 10.
ve 174. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
2. Anayasa’ya Aykırılık Sorunu
11. Kanun’un 1. maddesinin dava konusu ibarenin de bulunduğu (1)
numaralı fıkrasında Vakfın amacının yurt dışında insanlığın ortak birikim ve
değerlerini esas alarak örgün ve yaygın eğitim hizmetleri vermek ve geliştirmek
amacıyla okul öncesi eğitimden üniversite eğitimine kadar tüm eğitim
süreçlerinde burslar vermek, okullar, eğitim kurumları ve yurtlar gibi tesisler
açmak olduğu belirtilmiştir. Dava konusu kural anılan fıkrada yer alan “…ve
yurtlar gibi tesisler…” ibaresidir. Kurala göre Vakıf, yurt dışında
insanlığın ortak birikim ve değerlerini esas alarak örgün ve yaygın eğitim
hizmetleri vermek ve geliştirmek amacıyla yurtlar açabileceği gibi okullar,
eğitim kurumları ve yurtlar gibi tesisler de açabilecektir.
12. Anayasa’nın 2. maddesinde, Türkiye Cumhuriyeti’nin bir hukuk
devleti olduğu belirtilmiştir. Hukuk devleti eylem ve işlemleri hukuka uygun
olan, insan haklarına dayanan, bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren, her
alanda adil bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren, Anayasa'ya
aykırı durum ve tutumlardan kaçınan, kendini hukukla bağlı sayan ve yargı
denetimine açık olan devlettir.
13. Hukuk devletinin temel ilkelerinden biri
belirliliktir. Belirlilik ilkesi, yalnızca yasal belirliliği değil daha
geniş anlamda hukuki belirliliği de ifade etmektedir. Yasal düzenlemeye
dayanarak erişilebilir, bilinebilir ve öngörülebilir olma gibi niteliksel
gereklilikleri karşılaması koşuluyla mahkeme içtihatları ve yürütmenin
düzenleyici işlemleri ile de hukuki belirlilik sağlanabilir. Hukuki belirlilik ilkesinde
asıl olan, bir hukuk normunun uygulanmasıyla ortaya çıkacak sonuçların o hukuk
düzeninde öngörülebilir olmasıdır.
14. Kanun koyucu; yasamanın genelliği ilkesinin bir gereği olarak
Anayasa'da düzenlenmemiş bir alanı, Anayasa'nın temel ilkeleri ile yasaklayıcı
hükümlerine aykırı olmamak kaydıyla öngörülebilir ve uygulanabilir şekilde
kanunla düzenleyebilir. Anayasa’da yurt dışı eğitim faaliyetlerinin
kimler tarafından yerine getirileceğine ilişkin herhangi bir düzenleme
bulunmamaktadır. Dolayısıyla kamu veya özel hukuk tüzel kişileri tarafından
yurt dışında yürütülecek eğitim faaliyetlerine ilişkin usul ve esasları belirleme
yetkisi kanun koyucuya aittir.
15. Vakıf, yurt dışında insanlığın ortak birikim ve değerlerini esas
alarak örgün ve yaygın eğitim hizmetleri vermek ve geliştirmek amacıyla
kurulmuştur. Bu çerçevede Vakfa, okul öncesi eğitimden üniversite eğitimine kadar
tüm eğitim süreçlerinde burs vermekten eğitim kurumları açmaya, eğitmen
yetiştirmekten bilimsel araştırmalar yapmaya kadar eğitimin tüm alanlarında
faaliyette bulunma yetkisi verilmiştir. Belirtilen amaçların
gerçekleştirilmesine yönelik olarak Vakfa, yurt dışında okul öncesi eğitimden
üniversite eğitimine kadar yurt, okul, eğitim kurumu ve yurt benzeri
kurumlar açma yetkisi tanınmıştır.
16. Kanun’un 1. maddesinde Vakfın amacının yurt dışında insanlığın
ortak birikim ve değerlerini esas alarak örgün ve yaygın eğitim hizmetleri
vermek ve geliştirmek olduğu belirtilmiştir. Dolayısıyla Vakfın tesis açma
yetkisi Kanun’un 1. maddesinde sayılan amaçlarla sınırlıdır. Diğer bir ifadeyle
Vakıf, ancak Kanun’da sayılan amaçları gerçekleştirebilmek için okul, eğitim
kurumları ve yurtlar ile bu tesislerle aynı amaca hizmet edecek nitelikte
tesisler açabilecektir.
17. Öte yandan Vakıf, yurt dışında örgün ve yaygın eğitim
hizmetleri vermek amacıyla kurulduğundan bu hizmetleri yerine getirebilmek için
açacağı tesisler faaliyette bulunacağı ülkenin mevzuatına göre farklılık
gösterebilir. Dolayısıyla bu tesislerin önceden tek tek sayılmak suretiyle
belirlenmesine imkân bulunmamaktadır. Kanun koyucu da bu durumu gözeterek okul,
eğitim kurumları ve yurtları örnek göstermek suretiyle genel bir belirleme
yapmış ve Vakfa, sayılan kurumlarla bu kurumlara benzer nitelikte tesisler açma
yetkisi vermiştir. Dolayısıyla kuralın Vakfa, sınırları belirsiz bir şekilde
tesis açma yetkisi tanıması söz konusu değildir.
18. Anayasa'nın 10. maddesinde yer verilen kanun önünde eşitlik ilkesi
hukuksal durumları aynı olanlar için söz konusudur. Bu ilke ile eylemli değil
hukuksal eşitlik öngörülmüştür. Eşitlik ilkesinin amacı, aynı durumda bulunan
kişilerin kanunlar karşısında aynı işleme bağlı tutulmalarını sağlamak, ayrım
yapılmasını ve ayrıcalık tanınmasını önlemektir. Kanun önünde eşitlik, herkesin
her yönden aynı kurallara bağlı tutulacağı anlamına gelmez. Durumlarındaki
özellikler, kimi kişiler ya da topluluklar için değişik kuralları ve
uygulamaları gerektirebilir. Aynı hukuksal durumlar aynı, ayrı hukuksal
durumlar farklı kurallara bağlı tutulursa Anayasa'da öngörülen eşitlik ilkesi
zedelenmez.
19. Vakıfların, gerçek veya tüzel kişilerin yeterli mal ve hakları
belirli ve sürekli bir amaca özgülemeleriyle oluşan tüzel kişiliğe sahip mal
toplulukları olmaları ve kuruluş amaçları çerçevesinde faaliyette bulunmaları
dolayısıyla her bir vakıf kendi kuruluş amacı çerçevesinde farklı bir hukuki
konumdadır. Bu nedenle vakıfların kuruluş amaçlarını gerçekleştirebilmeleri
için farklı kurallara tabi tutulmaları olağandır.
20. Yurt dışında insanlığın ortak birikim ve değerlerini esas alarak
örgün ve yaygın eğitim hizmetleri vermek ve geliştirmek amacıyla kurulmuş olan
Vakfın kuruluş amacını gerçekleştirebilmesi amacıyla diğer vakıflardan farklı
kurallara tabi tutulmasında eşitlik ilkesine aykırılık bulunmamaktadır.
21. Anayasa'nın 174. maddesinde, Anayasa'nın hiçbir hükmünün Türk
toplumunu çağdaş uygarlık seviyesinin üstüne çıkarma ve Türkiye Cumhuriyeti'nin
laiklik niteliğini koruma amacını güden, aralarında Tevhidi Tedrisat Kanunu’nun
da bulunduğu, maddede sayılan inkılap kanunlarının Anayasa'nın halkoyu ile
kabul edildiği tarihte yürürlükte bulunan hükümlerinin Anayasa'ya aykırı olduğu
şeklinde anlaşılamayacağı ve yorumlanamayacağı belirtilmiştir.
22. Anayasa Mahkemesinin 16/9/1998 tarihli ve E.1997/62, K.1998/52
sayılı kararında da belirtildiği üzere maddede sayılan inkılap kanunlarının
Anayasa’nın halkoyu ile kabul edildiği tarihte yürürlükte bulunan hükümlerinin
Anayasa'ya aykırı olduğu şeklinde anlaşılamaması ve yorumlanamamasının
öngörülmesi, bu kanunlara diğerlerinden farklı anayasal bir güvence
sağlamaktadır. Ancak bu durum anılan kanunlara Anayasa gücü ve değeri
kazandırmamaktadır. Dolayısıyla bunların ölçü norm kabul edilerek Anayasa'ya
uygunluk denetimine esas alınmaları mümkün değildir.
23. Açıklanan nedenlerle kural Anayasa’nın 2. ve 10. maddelerine
aykırı değildir. İptal talebinin reddi gerekir.
Kuralın Anayasa’nın 174. maddesiyle ilgisi görülmemiştir.
C. Kanun’un; 1. Maddesinin (1) Numaralı Fıkrasında Yer Alan “…yurt
içi de dâhil olmak üzere bu kurumlarda görev alabilecek eğitmenleri yetiştirmek…”
İbaresinin İncelenmesi
1. İptal Talebinin Gerekçesi
24. Dava dilekçesinde özetle; kuralda yurtiçi de dahil olmak üzere
Kanun’un 1. maddesinin (1) numaralı fıkrasında belirtilen kurumlarda görev
alabilecek eğitmenleri yetiştirme yetkisinin Vakfa verildiği, oysa eğitmenlerin
yükseköğrenim görmelerinin esas olduğu, kuralda Vakfın yetiştireceği
eğitmenlere vereceği eğitimin yükseköğretim düzeyinde olup olmayacağının
belirsiz olduğu, yetiştirilecek eğitmenlerin öğretmen olarak çalıştırılacak
olması nedeniyle Vakfa, öğretmen yetiştirmek gibi Devlet yetkisi kullandırılarak
ayrıcalıklı bir statü tanındığı, diğer vakıflara ve özel hukuk tüzel kişilerine
tanınmayan bu yetkinin Vakfa verilmesinin eşitlik ilkesine aykırılık
oluşturduğu, eğitim sistemimizde eğitmen unvanlı kadro bulunmadığı, bu nedenle
eğitmen kavramının ve bu kişilerin hangi unvanla, hangi eğitim düzeyi ile
çalıştırılacaklarının belirsiz olduğu belirtilerek kuralın Anayasa’nın 2. ve
10. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
2. Anayasa’ya Aykırılık Sorunu
25. Kanun’un 1. maddesinin (1) numaralı fıkrasında; Kanun’un amacının
yurt dışında insanlığın ortak birikim ve değerlerini esas alarak örgün ve
yaygın eğitim hizmetleri vermek ve geliştirmek amacıyla okul öncesi eğitimden
üniversite eğitimine kadar tüm eğitim süreçlerinde burslar vermek, okullar, eğitim
kurumları ve yurtlar gibi tesisler açmak, yurt içi de dâhil olmak üzere bu
kurumlarda görev alabilecek eğitmenleri yetiştirmek için Türkiye Maarif
Vakfının kurulması ve işleyişine ilişkin usul ve esasların belirlenmesi olduğu
ifade edilmiştir. Dava konusu kural, Kanun’un 1. maddesinin (1) numaralı
fıkrasında yer alan “…yurt içi de dâhil olmak üzere bu kurumlarda görev
alabilecek eğitmenleri yetiştirmek…” ibaresidir. Kurala göre Vakıf, yurt
dışında açacağı eğitim kurumlarında görev alabilecek eğitmenleri
yetiştirebilecektir.
26. Kanun koyucu; yasamanın genelliği ilkesinin bir gereği olarak
Anayasa'da düzenlenmemiş bir alanı, Anayasa'nın temel ilkeleri ile yasaklayıcı
hükümlerine aykırı olmamak kaydıyla öngörülebilir ve uygulanabilir şekilde
kanunla düzenleyebilir. Bu bağlamda Vakfın yurt dışındaki eğitim
kurumlarında görev alacak eğitmenlerinin yetiştirilmesi, çalışma koşulları ve
bu kişilerin kullanacağı unvanlara ilişkin hususları belirleme yetkisi
kanun koyucuya aittir.
27. Eğitmen, eğitim işiyle uğraşan kişiler için kullanılan ortak bir
kavramdır. Dolayısıyla bu kavram okul öncesinden yükseköğretime kadar eğitimin
her düzeyinde eğitim-öğretim faaliyetinde görev alan kişiler için
kullanılabilmektedir. Vakıf yurt dışında faaliyette bulunacağından faaliyette
bulunacağı ülkelerde eğiticiler için farklı unvanlar kullanılabilir. Bu
unvanların önceden belirlenmesi ise mümkün değildir. Dava konusu kurallarda da
Vakfa ait eğitim kurumlarında görev yapacaklar için eğitim işiyle uğraşanlar
yönünden ortak bir kavram olan eğitmen teriminin kullanıldığı anlaşılmaktadır.
28. Vakıf bünyesinde sadece eğitmenler değil okutman, danışman,
akademisyen ve buna benzer görevleri üstelenecek eğiticiler de görev
yapacaktır. Nitekim Kanun’un 2. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (e)
bendinde “Eğitim kurumlarında eğitmenlik, okutmanlık, danışmanlık ve
akademisyenlik gibi görevleri üstlenecek kadroları yetiştirmek amacıyla; eğitim
tesisleri kurmak, eğitim programları düzenlemek, dünyanın farklı yerlerinde bu
eğitim programlarına katılımı teşvik etmek…” Vakfın faaliyetleri
arasında sayılmıştır.
29. Kanun’un 1. ve 2. maddelerinde Vakfın amacı ve bu amacı
gerçekleştirmek üzere hangi faaliyetlerde bulunacağı açık bir şekilde
sayılmıştır. Anılan maddelere göre Vakıf, yurt dışında okul öncesi eğitimden
yükseköğretime kadar eğitim kurumları açabilecek; yaygın eğitim amaçlı kurslar,
etüt merkezleri, kültür merkezleri, kütüphaneler, laboratuvarlar, sanat ve spor
tesisleri kurabilecektir. Vakıf tarafından yetiştirilecek eğitmenler de Vakfın
Kanun’da sayılan amaçlarını gerçekleştirmeye yönelik olarak eğitime tabi
tutulacaktır.
30. Kanun’da Vakfın eğitmen yetiştirmek amacıyla yurt içinde açacağı
eğitim kurumlarının yürürlükteki mevzuat hükümlerine tabi olmayacağına yönelik
herhangi bir hüküm bulunmamaktadır. Dolayısıyla Vakfın yurt dışında açacağı
ilk, orta ve yükseköğretim kurumları ile yaygın eğitim amacıyla açacağı
kurslarda görev yapacak kadroları yetiştirmek amacıyla yurt içinde açacağı
eğitim kurumlarının da gerek millî eğitim mevzuatına gerekse de yükseköğretim
kurumlarını düzenleyen mevzuat hükümlerine tabi olacağı açıktır. Bu itibarla
Vakfa, eğitmenleri yetiştirmek amacıyla sınırları belirsiz bir yetki verildiği
söylenemez.
31. Vakıfla benzer faaliyetlerde bulunan kişi ve kuruluşlara dava
konusu kuralda belirtilen yetkinin tanınmamasının eşitsizliğe sebebiyet verdiği
iddiası bakımından ise Kanun’un 1. maddesinin (1) numaralı fıkrasında yer alan
“…ve yurtlar gibi tesisler…” ibaresine yönelik gerekçeler dava konusu
kural yönünden de geçerlidir.
32. Açıklanan nedenlerle kural Anayasa’nın 2. ve 10. maddelerine
aykırı değildir. İptal talebinin reddi gerekir.
Ç. Kanun’un 2. Maddesinin (1) Numaralı Fıkrasının (a) Bendinin (5)
Numaralı Alt Bendinde Yer Alan “…ve eğitim alan…” İbaresinin İncelenmesi
1. İptal Talebinin Gerekçesi
33. Dava dilekçesinde özetle; kuralda Vakfın eğitim kurumlarında
eğitim alan kişilerin barınma ihtiyacını karşılayacağı öngörülmekle birlikte bu
imkânın hangi düzeyde eğitim alan kişilere sağlanacağının belirsiz olduğu,
Vakfa tanınan yetkinin sınırlarının net olarak belirlenmediği, ilk ve
ortaöğretim öğrencileri için yurt açmanın Millî Eğitim Bakanlığının iznine tabi
olduğu, diğer vakıflara tanınmamış olan her düzeyde yurt açma yetkisinin Vakfa
tanınmasının eşitsizliğe sebebiyet verdiği belirtilerek kuralın Anayasa’nın 2.
ve 10. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
2. Anayasa’ya Aykırılık Sorunu
34. Kanun’un 2. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendinin (5)
numaralı alt bendinde Vakfın eğitim kurumlarında hizmet veren ve eğitim alan
kişilerin barınma ihtiyacını karşılayacak yurt, pansiyon ve lojman gibi
tesisler açabileceği hüküm altına alınmıştır. Bentte yer alan “…ve eğitim
alan…” ibaresi dava konusu kuralı oluşturmaktadır.
35. Kanun’un 2. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendinde Vakfın
okul öncesi eğitim, ilköğretim, ortaöğretim ve yükseköğretim kurumları
açabileceği, yaygın eğitim amaçlı kurslar, etüt ve kültür merkezleri gibi
tesisler kurabileceği belirtilmiş, dava konusu kuralda da anılan bentte sayılan
eğitim kurumlarında eğitim alan kişilerin barınma ihtiyacını karşılamak
amacıyla yurt ve pansiyon gibi tesisler açabileceği hüküm altına alınmıştır.
36. Kurala göre Vakıf ancak yukarıda sayılan eğitim kurumlarında
eğitim alan kişiler için yurt ve pansiyon açabilecektir. Dolayısıyla Vakıf,
Kanun’la kendisine verilen eğitim kurumları açma yetkisi çerçevesinde bu eğitim
kurumlarında eğitim alan kişiler için yurt ve pansiyon açabileceğinden Vakfa,
yurt ve pansiyon açma konusunda sınırları belirsiz bir yetki verilmesi söz
konusu değildir.
37. Diğer vakıflara tanınmamış olan her düzeyde yurt açma yetkisinin
Vakfa tanınmasının eşitsizliğe sebebiyet verdiği iddiası bakımından ise
Kanun’un 1. maddesinin (1) numaralı fıkrasında yer alan “…ve yurtlar gibi
tesisler…” ibaresine yönelik gerekçeler dava konusu kural yönünden de
geçerlidir.
38. Açıklanan nedenlerle kural Anayasa’nın 2. ve 10. maddelerine
aykırı değildir. İptal talebinin reddi gerekir.
D. Kanun’un 2. Maddesinin (1) Numaralı Fıkrasının (e) Bendinde Yer
Alan “Eğitim kurumlarında eğitmenlik, okutmanlık, danışmanlık ve
akademisyenlik gibi görevleri üstlenecek kadroları yetiştirmek amacıyla…” İbaresinin
İncelenmesi
1. İptal Talebinin Gerekçesi
39. Dava dilekçesinde özetle; kuralda eğitim kurumlarında eğitmenlik,
okutmanlık, danışmanlık ve akademisyenlik gibi görevleri üslenecek kadroları
yetiştirme görevinin Vakfa verildiği, oysa öğretmen, okutman, akademisyen gibi
kadroları yetiştirme yetki ve görevinin Yükseköğretim Kurulu aracılığı ile
üniversitelere ait olduğu ve bu görevleri yerine getirecek kimseleri eğitme
konusunda Vakfa doğrudan bir yetki verilmemesi gerektiği, Türk eğitim
sisteminde danışman unvanlı kadro bulunmadığı gibi danışmanlık eğitimi veren
bir kurum da bulunmadığı, bu nedenle düzenlemenin belirsizlikler içerdiği,
kuralla Vakfa sınırları belirsiz bir yetki verildiği belirtilerek kuralın
Anayasa’nın 2. maddesine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
2. Anayasa’ya Aykırılık Sorunu
40. Kanun’un 2. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (e) bendinde;
Vakfın eğitim kurumlarında eğitmenlik, okutmanlık, danışmanlık ve
akademisyenlik gibi görevleri üstlenecek kadroları yetiştirmek amacıyla eğitim
tesisleri kurmak, eğitim programları düzenlemek, dünyanın farklı yerlerinde bu
eğitim programlarına katılımı teşvik etmek, katılımcılara burs ve barınma gibi
imkânlar sunmak, bu alanda faaliyet gösteren kurum ve kuruluşları maddi olarak
desteklemek ve gerektiğinde bunlarla işbirliği yapmak gibi faaliyetlerde
bulunabileceği hüküm altına alınmıştır.
41. Dava konusu kural anılan maddenin (1) numaralı fıkrasının (e)
bendinde yer alan “Eğitim kurumlarında eğitmenlik, okutmanlık, danışmanlık
ve akademisyenlik gibi görevleri üstlenecek kadroları yetiştirmek
amacıyla…” ibaresidir. Kurala göre Vakıf, yurt dışında açacağı eğitim
kurumlarında eğitmenlik, okutmanlık, danışmanlık ve akademisyenlik gibi
görevleri üstlenecek kadroları yurt içi de dâhil olmak üzere kendi bünyesinde
açacağı eğitim programları ile yetiştirebilecektir.
42. Kanun’un 1. maddesinin (1) numaralı fıkrasında yer alan “…yurt
içi de dâhil olmak üzere bu kurumlarda görev alabilecek eğitmenleri yetiştirmek…”
ibaresine yönelik gerekçeler dava konusu kural yönünden de geçerlidir.
43. Kanun koyucu; yasamanın genelliği ilkesinin bir gereği olarak
Anayasa'da düzenlenmemiş bir alanı, Anayasa'nın temel ilkeleri ile yasaklayıcı
hükümlerine aykırı olmamak kaydıyla öngörülebilir ve uygulanabilir şekilde
kanunla düzenleyebilir.Bu bağlamda Vakfın yurt dışındaki eğitim kurumlarında
görev alacak eğiticilerinin yetiştirilmesi, çalışma koşulları ile bu kişilerin
kullanacağı unvanlara ilişkin hususları belirleme yetkisi kanun koyucuya
aittir. Vakfın yurt dışında açacağı eğitim kurumlarında görev yapmak üzere
danışman unvanlı kadrolar oluşturulması ve danışmanların yetiştirilmesine
yönelik olarak eğitim programları düzenlenmesi konusunda Vakfa yetki verilmesi
de kanun koyucunun takdir yetkisi kapsamında kalmaktadır.
44. Kanun’da Vakfın yurt dışında açacağı eğitim kurumlarında görev
yapacak kadroları yetiştirmek amacıyla yurt içinde açacağı eğitim kurumlarının
yürürlükteki mevzuat hükümlerine tabi olmayacağına yönelik herhangi bir hüküm
bulunmamaktadır. Dolayısıyla Vakfın yurt dışında açacağı ilk ve orta ve
yükseköğretim kurumları ile yaygın eğitim amacıyla açacağı kurslarda görev
yapacak kadroları yetiştirmek amacıyla yurt içinde açacağı eğitim kurumlarının
da gerek millî eğitim mevzuatına gerekse de yükseköğretim kurumlarını
düzenleyen mevzuat hükümlerine tabi olacağı açıktır. Bu itibarla Vakfa,
eğitim kurumlarında görev yapacak kadroları yetiştirmek amacıyla sınırları
belirsiz bir yetki verildiği söylenemez.
45. Açıklanan nedenlerle kural Anayasa’nın 2. maddesine aykırı
değildir. İptal talebinin reddi gerekir.
E. Kanun’un
2. Maddesinin (2) Numaralı Fıkrasının Birinci Cümlesinde Yer Alan “…yapabileceği
gibi tüzel veya gerçek kişilerle ortak olarak da…” İbaresi İle Üçüncü
Cümlesinde Yer Alan “…veya şirketler devralarak…” İbaresinin İncelenmesi
1. İptal Taleplerinin Gerekçesi
46. Dava dilekçesinde özetle; kurallarda somut bir kriter
öngörülmeksizin Vakfa gerçek ve tüzel kişilerle ortaklık kurma veya şirket
devralma yetkisi tanındığı, bu durumun kamu yararına aykırı olduğu ve vakıf
yöneticilerine kişisel menfaatleri doğrultusunda kamu kaynaklarının gerçek ve
tüzel kişilere kullandırma keyfiliği vereceği ayrıca kurallarda Vakfın gerçek
ve tüzel kişilerle ne şekilde ortaklık kuracağının belirsiz olduğu,
belirtilerek kuralların Anayasa’nın 2. maddesine aykırı olduğu ileri
sürülmüştür.
2. Anayasa’ya Aykırılık Sorunu
47. Kanun’un 2. maddesinin (2) numaralı fıkrasında, Vakfın Kanun’da
sayılan faaliyetleri tek başınayapabileceği gibi tüzel veya gerçek kişilerle
ortak olarak da yapabileceği, gerektiğinde sadece tanıtım amaçlı faaliyetlerde
bulunabileceği, ortak faaliyetlere katılabileceği veya bu tarz faaliyetleri
destekleyebileceği belirtilmiş; ayrıca ihtiyaç hâlinde özel hukuk tüzel
kişiliğini haiz şirketler kurarak veya şirketler devralarak bu şirketler
üzerinden bu faaliyetlerin hepsini veya bir kısmını gerçekleştirebileceği hüküm
altına alınmıştır.
48. Dava konusu kurallar anılan fıkranın birinci cümlesinde yer
alan “…yapabileceği gibi tüzel veya gerçek kişilerle ortak olarak da…” ibaresi
ile üçüncü cümlesinde yer alan “…veya şirketler devralarak…”ibaresidir.
Kurallara göre Vakıf; Kanun’da sayılan faaliyetleri tüzel veya gerçek kişilerle
ortak olarak yapabileceği gibi ihtiyaç hâlinde bütün faaliyetleri, şirketler
devralarak bu şirketler üzerinden de gerçekleştirebilecektir.
49. 5737 sayılı Kanun’un 26. maddesinde; vakıfların amacını
gerçekleştirmeye yardımcı olmak ve vakfa gelir temin etmek amacıyla -Genel
Müdürlüğe bilgi vermek şartıyla- iktisadi işletme ve şirket kurabileceği,
kurulmuş şirketlere ortak olabileceği belirtilmiştir. Anılan hüküm uyarınca
vakıfların kural olarak şirket kurmalarına veya kurulu bir şirkete ortak
olmalarına herhangi bir engel bulunmamaktadır. Anayasa Mahkemesinin 17/6/2010
tarihli ve E.2008/22, K.2010/82 sayılı kararında da, elde ettikleri gelirleri
amaçları doğrultusunda kullanmaları şartıyla vakıflara iktisadi işletme veya
şirketlere sahip olma imkânı tanınmasında Anayasa’ya aykırı bir husus
görülmemiştir.
50. Dava konusu kurallarda da Vakfın, Kanun’da sayılan faaliyetleri
tüzel veya gerçek kişilerle ortak olarak yapabileceği gibi ihtiyaç hâlinde
bütün faaliyetleri, şirketler devralarak bu şirketler üzerinden de
gerçekleştirebilmesine imkân tanınmıştır.
51. Vakıf, yurt dışında örgün ve yaygın eğitim hizmetleri vermek ve
geliştirmek amacıyla kurulduğundan ilgili ülkelerin mevzuatına uygun şekilde
faaliyette bulunması zorunludur. Faaliyette bulunacağı ülkelerin mevzuatı ise
birbirinden farklılık gösterebilir. Bazı ülkeler Vakfın doğrudan faaliyette
bulunmasına izin verebileceği gibi yerel bir eğitim kurumuyla ya da yerel bir
şirketle ortaklaşa faaliyette bulunmasını da öngörebilir. Dava konusu
kuralların da Vakfın amaçlarını gerçekleştirmesine yönelik olarak gerektiğinde
gerçek ve tüzel kişilerle veya şirket devralmak suretiyle faaliyette
bulunmasına imkân tanımak amacıyla düzenlendiği anlaşılmaktadır. Bu yönüyle
kurallarda kamu yararına aykırı bir husus bulunmamaktadır.
52. Kanun’da Vakfın hangi amaçlarla kurulduğu ve amaçlarını
gerçekleştirebilmek için hangi faaliyetlerde bulunacağı açık bir şekilde ifade
edilmiştir. Vakıf, belirtilen amaç ve faaliyetlerle sınırlı olarak tüzel veya
gerçek kişilerle ortaklık kurabilecek veya ihtiyaç hâlinde faaliyetlerini
şirketler devralarak bu şirketler üzerinden gerçekleştirebilecektir. Bu amaç ve
faaliyetler dışında Vakfın ortaklık kurma veya şirket devralma suretiyle
faaliyette bulunmasına imkân verilmemiştir. Bu itibarla dava konusu kurallarla
Vakfa ortaklık kurma veya şirket devralma konusunda sınırları belirsiz bir
yetki verilmesi söz konusu değildir.
53. Vakfa amaçlarını gerçekleştirmek için tüzel ve gerçek
kişilerle ortaklık kurabilme veya şirket devralma yetkisi tanınmakla birlikte
bu yetkinin tamamen keyfî olarak kullanılabilmesi de mümkün değildir. Kanun’un
6. maddesinde, Kanun’da hüküm bulunmayan durumlarda 4721 sayılı Kanun ile 5737
sayılı Kanun hükümlerinin Vakıf hakkında da uygulanacağı hüküm altına
alınmıştır. 5737 sayılı Kanun’un 33. maddesinde, vakıfların amaca ve yasalara
uygunluk denetimi ile iktisadi işletmelerinin faaliyet ve mevzuata uygunluk denetiminin
Vakıflar Genel Müdürlüğünce yapılacağı belirtilmiştir. Vakfın kuruluş
amaçlarına uygun şekilde faaliyette bulunup bulunmadığı hem Vakıflar Genel
Müdürlüğünün hem de Denetim Kurulunun denetimine tabidir. Böylece Vakfa, tüzel
ve gerçek kişilerle ortaklık kurabilme veya şirket devralma yetkisi tanınmakla
birlikte bu yetkinin Vakıf tarafından keyfî olarak kullanılmasını önleyecek
yasal güvencelere de yer verilmiştir. Dolayısıyla dava konusu kuralların vakıf
yöneticilerinin kişisel menfaatleri doğrultusunda kamu kaynaklarının gerçek ve
tüzel kişilere kullandırılmasına sebebiyet vermesi söz konusu değildir.
54. Açıklanan nedenlerle kurallar Anayasa’nın 2. maddesine aykırı
değildir. İptal taleplerinin reddi gerekir.
F. Kanun’un 2. Maddesinin (3) Numaralı Fıkrasının İncelenmesi
55. Dava konusu kural 3/10/2016 tarihli ve 676 sayılı Olağanüstü Hal
Kapsamında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin
81. maddesiyle değiştirilmiş, bu değişiklik 1/2/2018 tarihli ve 7070 sayılı
Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde
Kararnamenin Değiştirilerek Kabul Edilmesine Dair Kanun’un 66. maddesiyle aynen
kabul edilmiştir.
56. Bu nedenle konusu kalmayan kurala ilişkin iptal talebi hakkında
karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekir.
G. Kanun’un 3. Maddesinin (3) Numaralı Fıkrasının İncelenmesi
1. Genel Açıklama
57. Vakıf resmî senedi vakfın adını, amacını, bu amaca özgülenen mal
ve hakları, vakfın örgütlenme ve yönetim şekli ile yerleşim yerini içeren
belgedir. 4721 sayılı Kanun’un 102. maddesinin birinci fıkrasında, vakfın
kuruluşuna ilişkin resmî senedin mahkeme tarafından uygun görülüp tesciline
karar verildikten sonra vakfın tüzel kişilik kazanacağı hüküm altına
alınmıştır.
58. 4721 sayılı Kanun’un 106. maddesinde; vakıf resmî senedinde vakfın
adı, amacı, bu amaca özgülenen mal ve haklar, vakfın örgütlenme ve yönetim
şekli ile yerleşim yerinin gösterileceği hüküm altına alınmıştır. Maddede vakıf
resmî senedinde bulunması gereken asgari unsurlar sayılmış olup vakfeden,
bunlardan başka dilediği konuları vakıf resmî senedinde düzenleyebilir.
59. Vakıf resmî senedinde değişikliğe neden olacak durumlar 4721
sayılı Kanun’un 112. ve 113. maddelerinde düzenlenmiştir. Kanun’un 112.
maddesinde; haklı sebeplerin bulunması durumunda mahkemenin vakfın yönetim
organı veya denetim makamının istemi üzerine diğerinin yazılı görüşünü aldıktan
sonra vakfın örgütünü, yönetimini ve işleyişini değiştirebileceği hüküm altına
alınmıştır.
60. Kanun’un 113. maddesinde ise vakfın amacı ve mallarının
değiştirilmesi düzenlenmiştir. Maddenin birinci fıkrasında, durum ve
koşullardaki değişmeler yüzünden vakıf senedinde yazılı amaca bağlı kalınması
vakfedenin arzusuna açıkça uymayacak hâle gelmiş ise mahkemenin vakfın yönetim
organı veya denetim makamının başvurusu üzerine diğerinin yazılı görüşünü
aldıktan sonra vakfın amacını değiştirebileceği belirtilmiştir. Maddenin
ikinci fıkrasında, amacın gerçekleşmesini önemli ölçüde güçleştiren veya
engelleyen koşulların ve yükümlülüklerin kaldırılmasında veya değiştirilmesinde
de aynı hükmün uygulanacağı ifade edilmiştir. Üçüncü fıkrada da amaca özgülenen
mal ve hakların daha yararlı olanları ile değiştirilmesini veya paraya
çevrilmesini haklı kılan sebepler varsa mahkemenin vakfın yönetim organı veya
denetim makamının başvurusu üzerine diğerinin yazılı görüşünü aldıktan sonra
gerekli değişikliğe izin verebileceği hüküm altına alınmıştır.
61. Anılan hükümlere göre vakıf organlarının ya da vakfedenin vakıf
resmî senedinde resen değişiklik yapma yetkisi bulunmamaktadır. Değişiklik,
yukarıda belirtilen koşulların oluşması durumunda ancak mahkeme kararıyla
gerçekleşmektedir.
2. İptal Talebinin Gerekçesi
62. Dava dilekçesinde özetle, herhangi bir somut kriter
öngörülmeksizin Mütevelli Heyetine vakıf resmî senedinde değişiklik yapma
yetkisi tanınmasının kamu yararıyla bağdaşmadığı belirtilerek kuralın
Anayasa’nın 2. maddesine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
3. Anayasa’ya Aykırılık Sorunu
63. 6721 sayılı Kanun’un 3. maddesinin (1) numaralı fıkrasında, Vakfın
organlarının Mütevelli Heyeti, Yönetim Kurulu ve Denetim Kurulundan oluştuğu
belirtilmiş; (2) numaralı fıkrasında Mütevelli Heyeti, Vakfın karar organı
olarak belirlenmiş; dava konusu (3) numaralı fıkrasında da Mütevelli Heyetine
vakıf resmî senedinde değişiklik yapma yetkisi tanınmıştır.
64. 4721 sayılı Kanun uyarınca vakıf resmî senedinde bulunması zorunlu
olan; vakfın adı, amacı, vakfın örgütlenme ve yönetim şekli ile yerleşim yeri
6721 sayılı Kanun’da belirlenmiştir. Kanun’un 1. maddesinde, vakfın amaçları
sayıldıktan sonra yerleşim yerinin İstanbul olduğu belirtilmiş; 3. maddesinde
de Vakfın yönetim organları ile bu organların görevleri düzenlenmiştir. Kanunla
düzenlenen bu konularda vakıf resmî senedi ile değişiklik yapılmasına imkân
bulunmamaktadır. Dolayısıyla Vakıf Mütevelli Heyeti ancak Kanun’da belirtilen
hususlar dışında vakıf resmî senedinde değişiklik yapma konusunda karar
verebilecektir.
65. Vakıf resmî senedinde yapılacak değişiklikler Vakfın yerleşim yeri
Mahkemesindeki vakıf siciline tescil edildikten sonra geçerlilik kazanacağından
vakıf senedinde yapılan değişikliklerin Vakfın kuruluş amacına ve mevzuata
aykırı olup olmadığı hususu yargı denetimine tabidir. Bir başka deyişle Vakıf
Mütevelli Heyeti tarafından vakıf resmî senedinde yapılmak istenen her
değişiklik diğer vakıflarda olduğu gibi ancak 4721 sayılı Kanun’da belirtilen
şartların varlığı hâlinde yerleşim yeri mahkemesi tarafından karara
bağlanacaktır. Bu itibarla dava konusu kuralla vakıf resmî senedinin
değiştirilmesi konusunda Mütevelli Heyetine sınırsız bir yetki tanındığı
söylenemez.
66. Kaldı ki vakıf resmî senedinin 17. maddesinde de 6721 sayılı Kanun
hükümleri ile düzenlenmeyen hususlarda senet değişikliği yapılmasının Yönetim
Kurulunun veya Mütevelli Heyet üyelerinin en az yarısının yazılı teklifi ile en
az beşi daimî üye olmak üzere Mütevelli Heyet üye tamsayısının en az üçte
ikisinin onayı ve mahkeme tarafından verilecek karar ile yapılacağı
belirtilmiştir.
67. Açıklanan nedenlerle kural Anayasa’nın 2. maddesine aykırı
değildir. İptal talebinin reddi gerekir.
Ğ. Kanun’un 3. Maddesinin (6) Numaralı Fıkrasında Yer Alan “…beş
asil ve beş yedek…” İbaresinin İncelenmesi
1. İptal Talebinin Gerekçesi
68. Dava dilekçesinde özetle; kuralda Vakıf Denetim Kurulunun beş asil
ve beş yedek üyeden oluşacağının öngörüldüğü, Kanun’un 3. maddesinin (6)
numaralı fıkrasının son cümlesinde ise sadece Vakıf Denetim Kurulunda Millî Eğitim
ve Maliye Bakanlıklarına ait temsilcilere yer verileceğinin düzenlendiği, bu
yönüyle Kurulda yer alacak diğer üyelerin hangi kriterlere göre atanacağının
belirsiz olduğu, Devlet tarafından finanse edilerek kurulan Vakfın Denetim
Kurulunun seçiminde belirsizlik bulunmasının hukuk devletine aykırı olduğu
belirtilerek kuralın Anayasa’nın 2. maddesine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
2. Anayasa’ya Aykırılık Sorunu
69. Dava konusu kuralda, Vakıf Denetim Kurulunun beş asil ve beş yedek
üyeden oluşacağı hüküm altına alınmıştır.
70. Kanun koyucu; yasamanın genelliği ilkesinin bir gereği olarak
Anayasa'da düzenlenmemiş bir alanı, Anayasa'nın temel ilkeleri ile yasaklayıcı
hükümlerine aykırı olmamak kaydıyla öngörülebilir ve uygulanabilir şekilde
kanunla düzenleyebilir. Bu bağlamda vakıf organlarını ve bu organların oluşum
biçimini belirleme yetkisi de kanun koyucuya aittir.
71. Anayasa Mahkemesinin yerleşik kararlarında da ifade edildiği üzere
hukuk devletinin gereklerinden biri olan belirlilik; bireylerin hukuk
kurallarını önceden bilmeleri, tutum ve davranışlarını bu kurallara göre
güvenle belirleyebilmeleri anlamını taşımaktadır. Belirlilik ilkesi yalnızca
yasal belirliliği değil daha geniş anlamda hukuki belirliliği ifade etmektedir.
Bir başka deyişle hukuk kurallarının belirliliğinin sağlanması yalnızca kanunla
düzenleme yapılması anlamına gelmemektedir. Yasal düzenlemeye dayanarak
erişilebilir, bilinebilir ve öngörülebilir olması koşuluyla mahkeme içtihatları
ve düzenleyici işlemler ile de hukuki belirlilik sağlanabilir. Hukuki
belirlilik ilkesinde asıl olan, bir hukuk normunun uygulanmasıyla ortaya
çıkacak sonuçların o hukuk düzeninde öngörülebilir olmasıdır.
72. 4727 sayılı Kanun’un 106. maddesinde, vakıflarda örgütlenme ve
yönetim şeklinin vakıf resmî senedinde düzenleneceği belirtilmiştir.
Dolayısıyla vakıfların örgütlenme ve yönetim şekli kural olarak vakfedenin
iradesine uygun şekilde vakıf resmî senedinde belirlenmektedir.
73. Vakfın organları, organlarının oluşumu ve görevleri ise yukarıda
anılan genel kuraldan farklı olarak 6721 sayılı Kanun’da düzenlenmiştir.
Kanun’un 3. maddesinin (6) numaralı fıkrasında, Denetim Kurulunun Mütevelli
Heyeti tarafından seçileceği, Kurulun oluşumunda Millî Eğitim Bakanlığı ve
Maliye Bakanlığının temsilcilerine yer verileceği belirtilmiş; dava konusu
kuralla da Kurulun beş asil ve beş yedek üyeden oluşacağı hüküm altına
alınmıştır.
74. Anılan hükümler birlikte değerlendirildiğinde Vakıf Denetim Kurulu
üyelerinin sayısı ve seçimine ilişkin temel kuralların Kanun’la düzenlendiği
anlaşılmaktadır. Denetim Kurulu üyelerine ilişkin temel kurallar belirlendikten
sonra bu üyelerin hangi kriterlere göre seçileceğine ilişkin hususların
Kanun’la düzenlenmesini gerektiren anayasal bir zorunluluk bulunmamaktadır. Bu
bağlamda Denetim Kurulu üyelerinin seçiminde uygulanacak kriterler, kanun
dışındaki düzenleyici işlemlerle de belirlenebilir. Dolayısıyla Vakıf Denetim
Kurulunun beş asil ve beş yedek üyeden oluşmasını öngören kuralda belirsizlik
bulunmamaktadır.
75. Öte yandan Denetim Kurulu üyelerinin belirlenmesine ilişkin anılan
yetki sınırsız da değildir. Vakıf yöneticilerinde bulunması gereken nitelikler
5737 sayılı Kanun’da düzenlenmiştir. Anılan Kanun’un 9. maddesinde; hırsızlık,
nitelikli hırsızlık, yağma, nitelikli yağma, dolandırıcılık, nitelikli
dolandırıcılık, zimmet, rüşvet, sahtecilik, hileli iflas, ihaleye fesat
karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma, güveni kötüye kullanma, kaçakçılık
suçları ile Devletin güvenliğine karşı işlenen suçların birinden mahkûm
olanların yönetici olamayacağı hüküm altına alınmıştır. Denetim Kuruluna
seçilecek üyelerin de 5737 sayılı Kanun’da belirtilen şartları taşıması
zorunludur.
76. Açıklanan nedenlerle kural Anayasa’nın 2. maddesine aykırı
değildir. İptal talebinin reddi gerekir.
H. Kanun’un 4. Maddesinin (2) Numaralı Fıkrasının İncelenmesi
1. İptal Talebinin Gerekçesi
77. Dava dilekçesinde özetle, Vakıf yönetim organlarına diplomatik
pasaport verilmesinin diğer vakıflarla Türkiye Maarif Vakfı arasında
eşitsizliğe sebebiyet verdiği belirtilerek bu hususu düzenleyen kuralın
Anayasa’nın 10. maddesine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
2. Anayasa’ya Aykırılık Sorunu
78. Dava konusu kuralda, Vakıf organlarında görev alan kişilerin
15/7/1950 tarihli ve 5682 sayılı Pasaport Kanunu’nun 13. maddesi kapsamındaki
Türkiye Cumhuriyeti dış temsilcilikleri nezdinde memur edilen müşavirlere
tanınan haklardan faydalanacakları hüküm altına alınmıştır.
79. 5682 sayılı Kanun’un 13. maddesinde, diplomatik pasaport verilmesi
öngörülen kamu görevlilerine yer verilmiştir. Maddenin üçüncü fıkrasında, Türkiye Cumhuriyeti
dış temsilcilikleri nezdinde memur edilen müşavirler diplomatik
pasaport verilecek kamu görevlileri arasında sayılmıştır. Dava konusu kuralla
Vakıf organlarında görev alan kişilerin 5682 sayılı Kanun’un 13. maddesi
kapsamındaki Türkiye Cumhuriyeti dış temsilcilikleri nezdinde memur edilen
müşavirlere tanınan haklardan faydalanacakları hüküm altına alındığından kural
uyarınca Vakıf organlarında görev alan kişilere de diplomatik pasaport
verilebilecektir.
80. Kanun’un 3. maddesinin (1) numaralı fıkrasında Vakıf organlarının
Mütevelli Heyeti, Yönetim Kurulu ve Denetim Kurulu olduğu belirtilmiştir.
Kurala göre adı geçen Kurullarda görev alan kişiler diplomatik pasaport
alabilecektir.
81. Türkiye Maarif Vakfı yurt dışında insanlığın ortak birikim ve
değerlerini esas alarak örgün ve yaygın eğitim hizmetleri vermek ve geliştirmek
amacıyla kurulmuş bir vakıftır. Vakfın ana faaliyet konusu yurt dışında eğitim
hizmetleri vermek olduğundan Vakıf organlarında görev alan kişilere yurt dışına
çıkışlarında kolaylık sağlamak amacıyla diplomatik pasaport verilmesinin
öngörüldüğü anlaşılmaktadır.
82. Hukuki nitelikleri gereği vakıflara kuruluş amaçlarını
gerçekleştirebilmeleri amacıyla birtakım ayrıcalıklar tanınabilir. Dolayısıyla
vakıflar amaçlarını gerçekleştirebilmeleri için farklı kurallara tabi
tutulabilir. Yurt dışında insanlığın ortak birikim ve değerlerini esas alarak
örgün ve yaygın eğitim hizmetleri vermek ve geliştirmek amacıyla kurulmuş olan
Vakfın kuruluş amacını gerçekleştirebilmesi amacıyla diğer vakıflardan farklı
kurallara tabi tutulmasında eşitlik ilkesine aykırılık bulunmamaktadır.
83. Kanun’un 1. maddesinin (1) numaralı fıkrasında yer alan “…ve
yurtlar gibi tesisler…” ibaresine yönelik gerekçeler dava konusu kural
yönünden de geçerlidir.
84. Açıklanan nedenlerle kural Anayasa’nın 10. maddesine aykırı
değildir. İptal talebinin reddi gerekir.
I. Kanun’un 5. Maddesinin (1) Numaralı Fıkrasının
Dördüncü Cümlesinde Yer Alan “…devralabilir ve bunlara ortak olabilir.”
İbaresinin İncelenmesi
1. İptal Talebinin Gerekçesi
85. Dava dilekçesinde özetle; kuralda somut bir kriter öngörülmeksizin
Vakfa iktisadi işletme veya sermaye şirketleriyle ortaklık kurma veya şirket
devralma yetkisi tanındığı, bunda kamu yararı bulunmadığı ve bu durumun Vakıf
yöneticilerinin kişisel menfaatleri doğrultusunda kamu kaynaklarının gerçek ve
tüzel kişilere kullandırılmasına sebebiyet vereceği, ayrıca kuralda Vakfın
iktisadi işletme veya sermaye şirketleriyle ne şekilde ortaklık kuracağının
belirsiz olduğu belirtilerek kuralın Anayasa’nın 2. maddesine aykırı olduğu
ileri sürülmüştür.
2. Anayasa’ya Aykırılık Sorunu
86. Kanun’un 5. maddesinin (1) numaralı fıkrasının dördüncü
cümlesinde, Vakfın amaçlarını gerçekleştirmek için yurt içi ve yurt dışında
iktisadi işletme veya sermaye şirketi kurabileceği, devralabileceği ve bunlara
ortak olabileceği hüküm altına alınmıştır. Dava konusu kural cümlede yer alan
“…devralabilir ve bunlara ortak olabilir.” ibaresidir. Kurala göre
Vakıf, Kanun’un 1. maddesinde sayılan amaçlarını gerçekleştirmek üzere şirket
devralabilecek veya bunlara ortak olabilecektir.
87. Kanun’un (2) numaralı fıkrasının birinci cümlesinde yer alan “…yapabileceği
gibi tüzel veya gerçek kişilerle ortak olarak da…” ibaresi ile üçüncü
cümlesinde yer alan “…veya şirketler devralarak…”ibaresine yönelik
gerekçeler dava konusu kural yönünden de geçerlidir.
88. Dava konusu kuralın Vakfın Kanun’da sayılan amaçlarını
gerçekleştirebilmesi amacıyla iktisadi işletmeler ve sermaye şirketleriyle
ortaklık kurmasına veya bu işletmeleri devralmasına imkân tanındığı açıktır. Bu
yönüyle kuralın kamu yararına aykırı bir husus öngördüğü söylenemez.
89. Vakfın amaç ve faaliyetlerine ilişkin temel kurallar Kanun’da
düzenlenmiştir. Kanun’un 1. maddesinde, Vakfın hangi amaçlarla kurulduğu hüküm
altına alınmış; bu amaçları gerçekleştirmek için yapacağı faaliyetler de
Kanun’un 2. maddesinde tek tek sayılmıştır. Vakıf, belirtilen amaçlarını
gerçekleştirebilmek amacıyla iktisadi işletmelerle veya sermaye şirketleriyle
ortaklık kurabilecek veya bu işletmeleri devralabilecektir. Bu nedenle dava
konusu kuralda Vakfa, tüzel veya gerçek kişilerle ortak olma ya da şirket
devralma konusunda sınırları belirsiz bir yetki verildiğinden de söz
edilemez.
90. Vakıf, 4721 sayılı Kanun ve 5737 sayılı Kanun’a tabi olarak
faaliyette bulunacağından Vakıflar Genel Müdürlüğünün denetimine tabidir. Vakıf
ayrıca kendi bünyesinde oluşturulan Denetim Kurulu tarafından da
denetlenmektedir. Vakfın amacına uygun şekilde ortaklık kurup kurmadığı gerek
Vakıf denetim organlarının gerekse de Vakıflar Genel Müdürlüğünün denetimine
tabi tutulmuştur. Böylece Vakfa, iktisadi işletmelerle ve sermaye şirketleriyle
ortaklık kurma veya bu işletmeleri devralma yetkisi tanınmakla birlikte bu
yetkinin Vakıf tarafından keyfî olarak kullanılmasını önleyecek yasal
güvencelere de yer verilmiştir. Dolayısıyla dava konusu kuralın Vakıf
yöneticilerinin kişisel menfaatleri doğrultusunda kamu kaynaklarının gerçek ve
tüzel kişilere kullandırılmasına sebebiyet vermesi söz konusu değildir.
91. Açıklanan nedenlerle kural Anayasa’nın 2. maddesine aykırı
değildir. İptal talebinin reddi gerekir.
İ. Kanun’un Geçici 1. Maddesinin (2) Numaralı Fıkrasının
İncelenmesi
1. İptal Talebinin Gerekçesi
92. Dava dilekçesinde özetle; kuralda Millî Eğitim Bakanlığı
bütçesinden Vakfa bir milyon Türk lirası aktarılmasının öngörülmesine rağmen bu
kaynağın miktarının belirlenmesinde hiçbir ölçütün dikkate alınmadığı, kaynak
aktarımı konusunda kanun koyucunun takdir yetkisini keyfî şekilde kullandığı,
Türkiye Maarif Vakfıyla benzer faaliyetlerde bulunan diğer kişi ve kuruluşlara
bu şekilde kamu kaynağı aktarılmamasının eşitsizliğe sebebiyet verdiği, haklı
bir nedene dayanılmaksızın Vakfa ayrıcalık tanındığı belirtilerek kuralın
Anayasa’nın 2. ve 10. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
2. Anayasa’ya Aykırılık Sorunu
93. Dava konusu kuralda, Vakfın kuruluş işlemlerinde kullanılmak ve
kalanı kuruluş tamamlandıktan sonra Vakfa devredilmek üzere Millî Eğitim
Bakanlığı bütçesinden Vakfa bir milyon Türk lirasının aktarılması
öngörülmüştür.
94. Anayasa’ya ve hukukun genel ilkelerine aykırı olmamak kaydıyla
kamu yararı gözetilerek merkezî yönetim bütçesi kapsamındaki idarelerin
bütçelerinden dernek, vakıf, birlik, kurum, kuruluş, sandık ve benzeri
teşekküllere yardım yapılmasına yönelik düzenleme yapma konusunda kanun
koyucunun takdir yetkisi bulunmaktadır.
95. Vakıf; yurt dışında insanlığın ortak birikim ve değerlerini esas
alarak örgün ve yaygın eğitim hizmetlerinde bulunmak, tüm eğitim süreçlerinde
burslar vermek, okullar, eğitim kurumları ve yurtlar gibi tesisler açmak,
eğitmenler yetiştirmek, bilimsel araştırma ve yayınlar yapmak gibi amaçlarla
kurulmuştur. Vakfın belirtilen amaçları gerçekleştirmek üzere bir an önce
kuruluş işlemlerini tamamlaması ve faaliyete başlaması amacıyla Millî Eğitim
Bakanlığı bütçesinden bir milyon Türk lirasının Vakfa aktarıldığı anlaşılmaktadır.
Bu yönüyle kuralın kamu yararına aykırı olduğu söylenemez. Vakfa aktarılması
öngörülen kamu kaynağının miktarının makul ve ölçülü olup olmadığı ise
yerindeliğe ilişkin olup anayasallık denetimi kapsamı dışında
kalmaktadır.
96. Kaldı ki merkezî yönetim kapsamındaki kamu idarelerinin
bütçelerinden dernek, vakıf ve benzeri kuruluşlara kaynak aktarılmasına ilişkin
temel kurallar 10/12/2003 tarihli ve 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol
Kanunu’nda düzenlenmiştir. Kanun’un 29. maddesinin birinci fıkrasında, gerçek
veya tüzel kişilere kanuni dayanağı olmadan kamu kaynağı kullandırılamayacağı,
yardımda bulunulamayacağı veya menfaat sağlanamayacağı belirtildikten sonra
-genel yönetim kapsamındaki kamu idarelerinin bütçelerinde öngörülmüş olmak
kaydıyla- kamu yararı gözetilerek dernek, vakıf, birlik, kurum, kuruluş, sandık
ve benzeri teşekküllere yardım yapılabileceği kural altına alınmıştır.
97. Millî Eğitim Bakanlığı bütçesinden Vakfa aktarılması öngörülen
ödeneğin amacına uygun şekilde kullanılıp kullanılmadığı ise Vakıflar Genel
Müdürlüğünün ve Vakıf bünyesinde oluşturulan Denetim Kurulunun denetimine
tabidir. Dolayısıyla Vakfa aktarılan kamu kaynağının amacına uygun şekilde
kullanılıp kullanılmadığının denetimsiz kalması söz konusu değildir.
98. Vakıfla benzer faaliyetlerde bulunan kişi ve kuruluşlara kamu
kaynağı aktarılmamasının eşitsizliğe sebebiyet verdiği iddiası bakımından ise
Kanun’un 1. maddesinin (1) numaralı fıkrasında yer alan “…ve yurtlar gibi
tesisler…” ibaresine yönelik gerekçeler dava konusu kural yönünden de
geçerlidir.
99. Açıklanan nedenlerle kural Anayasa’nın 2. ve 10. maddelerine
aykırı değildir. İptal talebinin reddi gerekir.
J. Kanun’un Geçici 1. Maddesinin (4) Numaralı Fıkrasının İkinci
Cümlesinin “…Millî Eğitim Bakanlığının uygun gördüğü yurt dışında
kamuya ait varlıklar Bakanlar Kurulu kararı ile bedelsiz olarak Türkiye Maarif
Vakfına devredilir.” Bölümünün İncelenmesi
100. Dava konusu kuralda yer alan “…Bakanlar Kurulu…”
ibaresi 2/7/2018 tarihli ve 703 sayılı Anayasada Yapılan Değişikliklere Uyum
Sağlanması Amacıyla Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin 156. maddesinin birinci
fıkrasının (c) bendiyle “…Cumhurbaşkanı…” şeklinde değiştirilmiştir.
101. Bu nedenle konusu kalmayan kurala ilişkin iptal talebi
hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekir.
IV. YÜRÜRLÜĞÜN DURDURULMASI TALEBİ
102. Dava dilekçesinde özetle, dava konusu kuralların bu hâliyle
uygulanmasının telafisi güç veya imkânsız zararların doğmasına sebebiyet
vereceği belirtilerek yürürlüklerinin durdurulması talep edilmiştir.
17/6/2016 tarihli ve 6721 sayılı Türkiye Maarif Vakfı Kanunu’nun;
A. 1. 1. maddesinin (1) numaralı fıkrasında yer
alan “…ve yurtlar gibi tesisler…” ve “…yurt içi de dâhil
olmak üzere bu kurumlarda görev alabilecek eğitmenleri yetiştirmek…” ibarelerine,
2. 2. maddesinin;
a. (1) numaralı fıkrasının (a) bendinin (5) numaralı alt bendinde yer
alan “…ve eğitim alan…” ibaresine,
b. (1) numaralı fıkrasının (e) bendinde yer alan “Eğitim
kurumlarında eğitmenlik, okutmanlık, danışmanlık ve akademisyenlik gibi
görevleri üstlenecek kadroları yetiştirmek amacıyla…” ibaresine,
c. (2) numaralı fıkrasının birinci cümlesinde yer alan “…yapabileceği
gibi tüzel veya gerçek kişilerle ortak olarak da…” ibaresi ile üçüncü
cümlesinde yer alan “…veya şirketler devralarak…” ibaresine,
3. 3. maddesinin;
a. (3) numaralı fıkrasına,
b. (6) numaralı fıkrasında yer alan “…beş asil ve beş
yedek…” ibaresine,
4. 4. maddesinin (2) numaralı fıkrasına,
5. 5. maddesinin (1) numaralı fıkrasının dördüncü cümlesinde yer
alan “…devralabilir ve bunlara ortak olabilir.” ibaresine,
6. Geçici 1. maddesinin (2) numaralı fıkrasına,
yönelik iptal talepleri 6/12/2018 tarihli ve E.2016/159,
K.2018/108 sayılı kararla reddedildiğinden, bu fıkra ve ibarelere ilişkin
yürürlüğün durdurulması taleplerinin REDDİNE,
B. 1. 2. maddesinin (3) numaralı fıkrası,
2. Geçici 1. maddesinin (4) numaralı fıkrasının ikinci
cümlesinin “…Millî Eğitim Bakanlığının uygun gördüğü yurt dışında
kamuya ait varlıklar Bakanlar Kurulu kararı ile bedelsiz olarak Türkiye Maarif
Vakfına devredilir.” bölümü,
hakkında 6/12/2018 tarihli ve E.2016/159, K.2018/108 sayılı
kararla karar verilmesine yer olmadığına karar verildiğinden, bu fıkra ve
bölüme ilişkin yürürlüğün durdurulması talepleri hakkında KARAR VERİLMESİNE YER
OLMADIĞINA,
6/12/2018 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir.
V. HÜKÜM
17/6/2016 tarihli ve 6721 sayılı Türkiye Maarif Vakfı Kanunu’nun;
A. 1. maddesinin (1) numaralı fıkrasında yer alan “…ve
yurtlar gibi tesisler…” ve “…yurt içi de dâhil olmak üzere bu
kurumlarda görev alabilecek eğitmenleri yetiştirmek…” ibarelerinin
Anayasa’ya aykırı olmadıklarına ve iptal taleplerinin REDDİNE,
B. 2. maddesinin;
1. (1) numaralı fıkrasının (a) bendinin (5) numaralı alt bendinde yer
alan “…ve eğitim alan…” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olmadığına ve iptal
talebinin REDDİNE,
2. (1) numaralı fıkrasının (e) bendinde yer alan “Eğitim
kurumlarında eğitmenlik, okutmanlık, danışmanlık ve akademisyenlik gibi
görevleri üstlenecek kadroları yetiştirmek amacıyla…” ibaresinin
Anayasa’ya aykırı olmadığına ve iptal talebinin REDDİNE,
3. (2) numaralı fıkrasının birinci cümlesinde yer alan “…yapabileceği
gibi tüzel veya gerçek kişilerle ortak olarak da…” ibaresi ile üçüncü
cümlesinde yer alan “…veya şirketler devralarak…” ibaresinin
Anayasa’ya aykırı olmadığına ve iptal taleplerinin REDDİNE,
4. (3) numaralı fıkrasına ilişkin iptal talebi hakkında KARAR
VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
C. 3. maddesinin;
1. (3) numaralı fıkrasının Anayasa’ya aykırı olmadığına ve
iptal talebinin REDDİNE,
2. (6) numaralı fıkrasında yer alan “…beş asil ve beş
yedek…” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olmadığına ve iptal talebinin
REDDİNE,
Ç. 4. maddesinin (2) numaralı fıkrasının Anayasa’ya aykırı olmadığına
ve iptal talebinin REDDİNE,
D. 5. maddesinin (1) numaralı fıkrasının dördüncü cümlesinde yer
alan “…devralabilir ve bunlara ortak olabilir.” ibaresinin
Anayasa’ya aykırı olmadığına ve iptal talebinin REDDİNE,
E. Geçici 1. maddesinin;
1. (2) numaralı fıkrasının Anayasa’ya aykırı olmadığına ve
iptal talebinin REDDİNE,
2. (4) numaralı fıkrasının ikinci cümlesinin “…Millî Eğitim
Bakanlığının uygun gördüğü yurt dışında kamuya ait varlıklar Bakanlar Kurulu
kararı ile bedelsiz olarak Türkiye Maarif Vakfına devredilir.” bölümüne
ilişkin iptal talebi hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
6/12/2018 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
Başkan
Zühtü ARSLAN
|
Başkanvekili
Burhan ÜSTÜN
|
Başkanvekili
Engin YILDIRIM
|
Üye
Serdar ÖZGÜLDÜR
|
Üye
Serruh KALELİ
|
Üye
Recep
KÖMÜRCÜ
|
Üye
Hicabi DURSUN
|
Üye
Celal Mümtaz
AKINCI
|
Üye
Muammer TOPAL
|
Üye
M. Emin KUZ
|
Üye
Hasan Tahsin
GÖKCAN
|
Üye
Kadir ÖZKAYA
|
Üye
Rıdvan GÜLEÇ
|
Üye
Recai AKYEL
|
Üye
Yusuf Şevki
HAKYEMEZ
|