ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı : 2016/192
Karar Sayısı : 2017/160
Karar Tarihi : 29.11.2017
R.G.Tarih-Sayısı : 3.1.2018
– 30290
İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN: Afyonkarahisar İdare
Mahkemesi
İTİRAZIN KONUSU: 13.1.1943 tarihli ve 4357
sayılı Hususi İdarelerden Maaş Alan İlkokul Öğretmenlerinin Kadrolarına, Terfi,
Taltif ve Cezalandırılmalarına ve Bu Öğretmenler İçin Teşkil Edilecek Sağlık ve
İçtimai Yardım Sandığı ile Yapı Sandığına ve Öğretmenlerin Alacaklarına Dair
Kanun’un, 14.5.1958 tarihli ve 7117 sayılı Kanun’un 1. maddesiyle değiştirilen
11. maddesinin ikinci fıkrasının, Anayasa’nın 13. ve 48. maddelerine aykırılığı
ileri sürülerek iptaline karar verilmesi talebidir.
OLAY: Davacının İlkokul Öğretmenleri Sağlık ve
Sosyal Yardım Sandığı (İLKSAN) üyeliğinin sonlandırılması ve ödediği aidatların
belirli bir oranda iadesi için yaptığı başvurunun reddi işleminin iptali
talebiyle açılan davada itiraz konusu kuralın Anayasa’ya aykırılık iddiasını
ciddi bulan Mahkeme, iptali için başvurmuştur.
I. İPTALİ İSTENEN KANUN HÜKMÜ
Kanun’un 11. maddesinin itiraz konusu ikinci fıkrası şöyledir:
“Maarif Vekâleti bütçesinden maaş alan ilkokul öğretmenleri,
ilkokul yardımcı ve stajyer öğretmenleri, yetiştirme yurtları öğretmenleri,
ârızalı çocuklara ilk tahsillerini veren müesseselerin öğretmenleri, Maarif
müdürleri, ilköğretmen müfettiş ve denetmenleri, uygulama okulu öğretmenleri,
İlköğretim Umum Müdürlüğü ve maarif müdürlüklerinde vazifeli memurlar ile
Sandık işlerinde çalışan memurlar Sandığa âzadırlar.”
II. İLK İNCELEME
1. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü hükümleri uyarınca Zühtü ARSLAN,
Burhan ÜSTÜN, Engin YILDIRIM, Serdar ÖZGÜLDÜR, Serruh KALELİ, Osman Alifeyyaz
PAKSÜT, Recep KÖMÜRCÜ, Nuri NECİPOĞLU, Hicabi DURSUN, Celal Mümtaz AKINCI,
Muammer TOPAL, M. Emin KUZ, Hasan Tahsin GÖKCAN, Kadir ÖZKAYA, Rıdvan GÜLEÇ,
Recai AKYEL ve Yusuf Şevki HAKYEMEZ’in katılımlarıyla 14.12.2016 tarihinde
yapılan ilk inceleme toplantısında öncelikle uygulanacak kural ve sınırlama
sorunları görüşülmüştür.
2. Anayasa’nın 152. ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu
ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 40. maddelerine göre bir davaya
bakmakta olan mahkeme, o dava sebebiyle uygulanacak bir kanunun veya kanun
hükmünde kararnamenin hükümlerini Anayasa’ya aykırı görmesi hâlinde veya
taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına
varması durumunda bu hükmün iptali için Anayasa Mahkemesine başvurmaya
yetkilidir. Ancak bu kurallar uyarınca bir mahkemenin Anayasa Mahkemesine
başvurabilmesi için elinde yöntemince açılmış ve mahkemenin görevine giren bir
davanın bulunması, iptali istenen kuralın da o davada uygulanacak olması
gerekir. Uygulanacak kural ise bakılmakta olan davanın değişik evrelerinde
ortaya çıkan sorunların çözümünde veya davayı sonuçlandırmada olumlu ya da
olumsuz yönde etki yapacak nitelikte bulunan kurallardır.
3. İtiraz konusu kural; Maarif Vekâleti (Millî Eğitim Bakanlığı)
bütçesinden maaş alan ilkokul öğretmenlerinin, ilkokul yardımcı ve stajyer
öğretmenlerinin, yetiştirme yurtları öğretmenlerinin, arızalı çocuklara ilk
tahsillerini veren müesseselerin öğretmenlerinin, maarif müdürlerinin,
ilköğretmen müfettiş ve denetmenlerinin, uygulama okulu öğretmenlerinin,
İlköğretim Umum Müdürlüğü ve maarif müdürlüklerinde görevli memurlar ile İLKSAN
işlerinde çalışan memurların İLKSAN’a üye olduklarını hükme bağlamaktadır.
4. Buna karşılık bakılmakta olan dava, ilkokul öğretmeni
(sınıf öğretmeni) olan davacının İLKSAN üyeliğinin sonlandırılması ve
ödediği aidatların belli bir oranda iadesi talebiyle yaptığı başvurunun reddi
işleminin iptaline ilişkindir. Kuralda yer alan “…ilkokul yardımcı ve
stajyer öğretmenleri, yetiştirme yurtları öğretmenleri, ârızalı çocuklara ilk
tahsillerini veren müesseselerin öğretmenleri, Maarif müdürleri, ilköğretmen
müfettiş ve denetmenleri, uygulama okulu öğretmenleri, İlköğretim Umum
Müdürlüğü ve maarif müdürlüklerinde vazifeli memurlar ile Sandık işlerinde
çalışan memurlar…” ibarelerinin uyuşmazlıkta uygulanma olanağı
bulunmamaktadır. Bu nedenle söz konusu ibareler yönünden başvurunun mahkemenin
yetkisizliği nedeniyle reddi gerekir.
5. İtiraz konusu kuralın kalan bölümünün ise fıkrada yer alan
görevlilerin tamamı yönünden geçerli ortak kural niteliği taşıması nedeniyle bu
bölüme ilişkin esas incelemenin bakılmakta olan davanın konusu
gözetilerek “…ilkokul öğretmenleri,…” ibaresi ile sınırlı
olarak yapılması gerekmektedir.
6. Açıklanan nedenlerle 13.1.1943 tarihli ve 4357 sayılı Hususi
İdarelerden Maaş Alan İlkokul Öğretmenlerinin Kadrolarına, Terfi, Taltif ve
Cezalandırılmalarına ve Bu Öğretmenler İçin Teşkil Edilecek Sağlık ve İçtimai
Yardım Sandığı ile Yapı Sandığına ve Öğretmenlerin Alacaklarına Dair Kanun’un,
14.5.1958 tarihli ve 7117 sayılı Kanun’un 1. maddesiyle değiştirilen 11.
maddesinin ikinci fıkrasının;
A. “…ilkokul yardımcı ve stajyer öğretmenleri, yetiştirme
yurtları öğretmenleri, arızalı çocuklara ilk tahsillerini veren müesseselerin
öğretmenleri, Maarif müdürleri, ilköğretmen [ilköğretim] müfettiş ve
denetmenleri, uygulama okulu öğretmenleri, İlköğretim Umum Müdürlüğü ve maarif
müdürlüklerinde vazifeli memurlar ile Sandık işlerinde çalışan memurlar…” bölümünün, itiraz
başvurusunda bulunan Mahkemenin bakmakta olduğu davada uygulanma olanağı
bulunmadığından, bu bölüme ilişkin başvurunun mahkemenin yetkisizliği nedeniyle
REDDİNE,
B. Kalan bölümünün esasının incelenmesine, esasa ilişkin
incelemenin bölümde yer alan “…ilkokul öğretmenleri,…” ibaresi
ile sınırlı olarak yapılmasına,
OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir.
III. ESASIN İNCELENMESİ
7. Başvuru kararı ve ekleri, Raportör Volkan HAS tarafından
hazırlanan işin esasına ilişkin rapor, itiraz konusu kanun hükmü, dayanılan
Anayasa kuralları ve bunların gerekçeleri ile diğer yasama belgeleri okunup
incelendikten ve 6216 sayılı
Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 43.
maddesinin (1) numaralı fıkrası gereğince İLKSAN Yönetim Kurulu Başkanı Tuncer
YILMAZ, Birinci Hukuk Müşaviri Kamil BARUTÇUOĞLU, Genel Müdür Mustafa ÇAĞLAYAN,
Genel Müdür Yardımcısı Mintez ŞİMŞEK, Muhasebe ve Mali İşler Müdürü Murat
TEKİN, Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Kadir ARICI,
Eğitimciler Birliği Sendikası (Eğitim-Bir-Sen) Genel Başkanı Ali YALÇIN, Genel
Başkan Yardımcısı Hasan Yalçın YAYLA, Hukuk Müşaviri Av. Harun KALE ve Av.
Serkan GÜÇLÜ’nün 29.11.2017 tarihinde yaptıkları sözlü açıklamaları
dinlendikten sonra gereği görüşülüp
düşünüldü:
1. İtirazın Gerekçesi
8. Başvuru kararında
özetle; yardımlaşma sandığı olan İLKSAN’a üyeliğin özel hukuk
kurallarına tabi bir sözleşme ilişkisi niteliğinde olduğu, Anayasa ile güvence
altına alınmış bulunan sözleşme özgürlüğünün sözleşme yapmanın yanında yapmama
özgürlüğünü de içerdiği, itiraz konusu kuralla bazı kişilerin İLKSAN’a
üyeliklerinin zorunlu tutulduğu, bu suretle sözleşme özgürlüğünün ihlal
edildiği belirtilerek kuralın Anayasa’nın 13. ve 48. maddelerine aykırı olduğu
ileri sürülmüştür.
2. Anayasa’ya Aykırılık Sorunu
9. İtiraz konusu kural, Millî Eğitim Bakanlığı bütçesinden
maaş alan ilkokul öğretmenlerinin İLKSAN’a üye olduklarını hükme bağlamaktadır.
10. Anayasa’nın 48. maddesinin
birinci fıkrasında “Herkes, dilediği alanda çalışma ve sözleşme
hürriyetlerine sahiptir...” denilmek suretiyle sözleşme
özgürlüğü güvenceye bağlanmıştır.
11. Anayasa’nın 13.
maddesinde, temel hak ve özgürlüklerin, özlerine dokunulmaksızın yalnızca
Anayasa’nın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak
kanunla sınırlanabileceği; bu sınırlamaların Anayasa’nın sözüne ve ruhuna,
demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük
ilkesine aykırı olamayacağı belirtilmiştir.
12. İtiraz konusu kural uyarınca Millî Eğitim Bakanlığı
bütçesinden maaş alan ilkokul öğretmenlerinin İLKSAN’a üye olmaları zorunludur.
13. Özel hukuk, kişilerin birbirleriyle olan ilişkilerini
eşitlik ve irade serbestisi esasına göre düzenleyen hukuk kurallarının
bütünüdür. Özel
hukukta irade özerkliği, kişilerin yasal sınırlar içinde istedikleri hukuki
sonuca bu yoldaki iradelerini yeterince açığa vurarak ulaşabilmelerini ifade
etmektedir. Sözleşme özgürlüğü ise özel hukuktaki irade özerkliği ilkesinin
anayasa hukuku alanındaki dayanağıdır. Anayasa açısından sözleşme özgürlüğü;
devletin kişilerin istedikleri hukuki sonuçlara ulaşmalarını sağlaması ve bu
bağlamda kişilerin belli hukuki sonuçlara yönelen iradelerini geçerli olarak
tanıması, onların iradelerinin yöneldiği hukuki sonuçların doğacağını ilke
olarak benimsemesi ve koruması demektir. Sözleşme özgürlüğü uyarınca kişiler,
hukuksal ilişkilerini özgür iradeleriyle ve sözleşmelerle düzenlemekte
serbesttir. Anayasa’nın 48. maddesinde koruma altına alınan sözleşme özgürlüğü,
sözleşme yapıp yapmama serbestisinin yanı sıra yapılan sözleşmelere dışarıdan
müdahale yasağını da içerir.
14. Sözleşme özgürlüğünün özel hukuk alanında geçerli olması
nedeniyle öncelikle İLKSAN üyeliğinin özel hukuk kurallarına tabi olup
olmadığının belirlenmesi gereklidir.
15. Millî Eğitim Bakanlığı bütçesinden maaş alan ilkokul
öğretmenlerinin kamu görevlisi olduğu şüphesizdir. Kamu görevlileri ile
kamu yönetimleri arasındaki ilişkiler kural tasarruflarla düzenlenmektedir.
Kamu personeli, belirli bir statüde ve nesnel kurallara göre hizmet yürütmekte;
o statünün sağladığı ücret, atanma, yükselme gibi kimi haklara sahip
olmaktadır. Kamu hizmetine giriş, hizmet içinde yükselme ve bulunulan statünün
sağladığı haklar statü hukukunun gereği olarak kanunlarla belirlenmektedir.
Kanun koyucu; statü hukuku çerçevesinde yürütülen memuriyet hizmetine girmeye,
memuriyette yükselmeye, özlük haklarına ve bunun gibi diğer hususlara ilişkin
koşulları anayasal ilkelere uygun olarak belirleme yetkisine sahiptir.
16. Kanun’da İLKSAN’ın tüzel kişiliğinin niteliği ve hangi hukuk
hükümlerine tabi olacağı konusunda açık bir düzenleme bulunmamaktadır. Bu
nedenle hukuki niteliğinin belirlenmesi sırasında İLKSAN’ın kuruluşu, işleyişi,
yetki ve ayrıcalıkları gibi özelliklerinin göz önünde bulundurulması
gerekmektedir.
17. Kanun’un 11. ve 14. maddeleri
uyarınca; İLKSAN’ın Millî Eğitim Bakanlığına bağlı olarak faaliyet
göstermek üzere kanunla kurulmuş bir tüzel kişilik olduğu, üzerinde Millî
Eğitim Bakanlığının idari vesayet yetkisinin bulunduğu, bu bağlamda işleyiş
tarzının ve esaslarının belirlendiği ana statüsünün Millî Eğitim Bakanlığınca
hazırlandığı, mevcutlarının ve alacaklarının devlet mallarına ait hak ve
önceliklere sahip olduğu, gelirlerinin her türlü vergi, resim ve harçtan muaf
olduğu gibi haciz ve temlik edilemediği gözetildiğinde anılan
kuruluşun, üyelerinin serbest iradelerinin eseri olmadığı, fonksiyonları
bakımından kamu gücüne dayanan bir statüye sahip olduğu, işlemlerinin kapsam ve
sınırının kanunla belirlendiği ve bu özellikleri nedeniyle tüzel kişiliğe sahip
bir kamu kurumu olduğu açıktır.
18. Kanun’un 11. maddesinin son fıkrasında, İLKSAN üyelerine hangi
hâllerde ve ne miktarda karşılıksız veya karşılıklı yardım yapılacağının “Ana
statü”de belirtileceği öngörülmüştür. İLKSAN Ana Statüsü’nün 15. maddesine
göre üyelere ikraz, evlenme yardımı, doğal afet yardımı, şehit yardımı,
emeklilik yardımı ve cenaze yardımı şeklinde sosyal içerikli yardımlar
yapılmaktadır. Bu yönüyle İLKSAN’ın, üyeleri arasında sosyal ve ekonomik
dayanışmayı güçlendirme amacını taşıdığı kuşkusuzdur.
19. Millî Eğitim Bakanlığı bütçesinden maaş alan ilkokul
öğretmenlerinin statü hukukuna tabi kamu görevlisi ve İLKSAN’ın, üyelerinin
sosyal ve ekonomik çıkarlarını koruma ve üyeleri arasında dayanışmayı teşvik
etme amacıyla kurulmuş bir kamu kurumu olduğu gözetildiğinde, İLKSAN üyeliği
ilişkisinin bir tür sözleşme olmayıp kamu hukuku ilke ve kurallarına tabi
olduğu açıktır. Bu itibarla İLKSAN üyeliği konusunda irade serbestisinin ve
dolayısıyla sözleşme özgürlüğünün varlığından söz etmek mümkün olmadığından
zorunlu üyelik esasının sözleşme özgürlüğüne aykırı olduğu da söylenemez.
20. Açıklanan nedenlerle kural, Anayasa’nın 13. ve 48. maddelerine
aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir.
21. Engin YILDIRIM, Muammer TOPAL, M. Emin KUZ, Rıdvan GÜLEÇ
ile Yusuf Şevki HAKYEMEZ bu görüşe katılmamışlardır.
IV. HÜKÜM
13.1.1943 tarihli ve 4357 sayılı Hususi İdarelerden Maaş Alan
İlkokul Öğretmenlerinin Kadrolarına, Terfi, Taltif ve Cezalandırılmalarına ve
Bu Öğretmenler İçin Teşkil Edilecek Sağlık ve İçtimai Yardım Sandığı ile Yapı
Sandığına ve Öğretmenlerin Alacaklarına Dair Kanun’un, 14.5.1958 tarihli ve
7117 sayılı Kanun’un 1. maddesiyle değiştirilen 11. maddesinin ikinci
fıkrasında yer alan “…ilkokul öğretmenleri,…” ibaresinin Anayasa’ya
aykırı olmadığına ve itirazın REDDİNE, Engin YILDIRIM, Muammer TOPAL, M.
Emin KUZ, Rıdvan GÜLEÇ ile Yusuf Şevki HAKYEMEZ’inkarşıoyları ve
OYÇOKLUĞUYLA, 29.11.2017 tarihinde karar verildi.
Başkanvekili
Burhan ÜSTÜN
|
Başkanvekili
Engin YILDIRIM
|
Üye
Serdar
ÖZGÜLDÜR
|
Üye
Serruh KALELİ
|
Üye
Osman
Alifeyyaz PAKSÜT
|
Üye
Recep
KÖMÜRCÜ
|
Üye
Nuri NECİPOĞLU
|
Üye
Hicabi DURSUN
|
Üye
Celal Mümtaz
AKINCI
|
Üye
Muammer TOPAL
|
Üye
M. Emin KUZ
|
Üye
Hasan Tahsin
GÖKCAN
|
Üye
Kadir ÖZKAYA
|
Üye
Rıdvan GÜLEÇ
|
Üye
Recai AKYEL
|
Üye
Yusuf Şevki
HAKYEMEZ
|
KARŞIOY
GÖRÜŞÜ
1. 13.1.1943 tarihli ve 4357 sayılı Hususi İdarelerden Maaş Alan
İlkokul Öğretmenlerinin Kadrolarına, Terfi, Taltif ve Cezalandırılmalarına ve
Bu Öğretmenler İçin Teşkil Edilecek Sağlık ve İçtimai Yardım Sandığı ile Yapı
Sandığına ve Öğretmenlerin Alacaklarına Dair Kanun’un, 14.5.1958 tarihli ve
7117 sayılı Kanun’un 1. maddesiyle değiştirilen 11. maddesinin ikinci
fıkrasının Anayasa’ya aykırı olduğu iddiasıyla yapılan itiraz başvurusunda
Mahkememiz ilk inceleme aşamasında anayasallık denetiminin “…ilkokul
öğretmenleri,…” ibaresi ile sınırlı yapılmasına oybirliğiyle karar
vermiştir.
2. İtiraz konusu kuralla, Millî Eğitim Bakanlığı bütçesinden maaş
alan ilkokul öğretmenlerinin, üyeleri arasında sosyal ve ekonomik dayanışmayı
güçlendirmek amacıyla kurulan bir yardımlaşma sandığı olan İLKSAN’a
üye olmaları zorunlu tutulmaktadır.
3. İLKSAN’a üyeliğin hukuki niteliğine baktığımızda
Sandığın amacının üyelerinin sosyal ve ekonomik çıkarlarını korumak
ve üyeleri arasında dayanışmayı teşvik etmek olduğu, üyeliğin
öğretmenlik mesleğinin icrasına yönelik kamusal bir boyut
içermediğini ve Sandık üyelerinin temel sosyal güvenlik ihtiyaçlarının Sosyal
Güvenlik Kurumuna üyelik yoluyla karşılandığını da düşünürsek Sandık üyeliğinin
ana hedefinin özel çıkarları korumak olduğu ve bu nedenle özel hukuk yönünün
öne çıktığı görülmektedir. Bu bağlam içerisinde değerlendirildiğinde
İLKSAN üyeliğinin bir tür sözleşme olduğunu söyleyebiliriz.
4. Özel hukuk kurallarına tabi olan İLKSAN üyeliği konusunda esas
olan, irade özerkliği ve bunun anayasa hukukundaki dayanağı olan sözleşme
özgürlüğüdür. Özel hukuk alanı içerisinde kalan yardımlaşma sandığı üyeliğinin,
kişilerin üye olup olmama iradesi ve isteği dikkate alınmaksızın zorunlu
tutulması karşısında, itiraz konusu kuralın sözleşme özgürlüğüne yönelik bir
müdahale olduğu ve bu özgürlüğü kullanılamaz hâle getirdiği açıktır. Zira
itiraz konusu kuralla, ilkokul öğretmenlerinin serbest iradeleri dışında, belli
bir mal topluluğu ile hukuki ilişkiye girme/sözleşme yapma zorunluluğu
öngörülerek bu özgürlüğün negatif görünümü olan sözleşme yapmama özgürlüğü
ellerinden alınmaktadır. Belirtilen niteliğiyle söz konusu düzenleme, sözleşme
özgürlüğünün özüne dokunmakta ve Anayasa’da öngörülen öze dokunma yasağını
ihlal etmektedir.
5. Anayasa’nın 48. maddesinin birinci
fıkrasında, “Herkes, dilediği alanda çalışma ve sözleşme hürriyetine
sahiptir...” denilmektedir. Bu maddenin gerekçesinde, hürriyet temeline
dayalı bir toplumda irade serbestliği çerçevesinde ferdin sözleşme yapma,
meslek seçme ve çalışma hürriyetlerinin garanti altına alınmasının tabiî olduğu
ve bu hürriyetlerin ancak, kamu yararı amacıyla ve kanunla sınırlanabileceği
ifade edilmiştir.
6. Anayasa’nın 13. maddesinde, temel hak ve
özgürlüklerin, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasa’nın ilgili
maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla
sınırlanabileceği, bu sınırlamaların Anayasa’nın sözüne ve ruhuna, demokratik
toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı
olamayacağı belirtilmiştir.
7. Sözleşme özgürlüğü uyarınca kişiler, hukuksal ilişkilerini
özgür iradeleriyle ve sözleşmelerle düzenlemekte serbesttir. Anayasa’nın 48.
maddesinde koruma altına alınan sözleşme özgürlüğü, sözleşme yapma
serbestisinin yanı sıra yapılan sözleşmelere dışarıdan müdahale yasağını da
içerir.
8. İLKSAN üyeliği kanun gereğince zorunlu olmasına karşılık
üyeliğin ihtiyari olduğu yönünde kimi kararlar alınabilmektedir. Şöyle ki; 2012
ve 2013 yıllarına ilişkin olup kamu görevlileri yönünden geçerli olacak toplu
sözleşme görüşmelerinde anlaşmaya varılamaması üzerine taraflarca başvurulan
Kamu Görevlileri Hakem Kurulu, 29.5.2012 tarihli ve 2012/1 sayılı kararının 32.
maddesinin (1) numaralı fıkrasında İLKSAN üyeliğinin ihtiyari olduğunu
belirtmiştir. Aynı şekilde yine, kamu görevlilerinin geneline ve hizmet
kollarına yönelik mali ve sosyal haklara ilişkin 2014 ve 2015 yıllarını
kapsayan 2. Dönem Toplu Sözleşme ile 2016 ve 2017 yıllarını kapsayan 3. Dönem
Toplu Sözleşmenin 9. maddelerinde İLKSAN üyeliğinin ihtiyari olduğu
vurgulanmıştır.1
9. Anayasa Mahkemesi 8.10.2015 tarihli ve E.2014/126, 2015/86 sayılı
kararıyla Türk Eczacıları Birliğine üye eczacıların, 6643 sayılı Kanun’un
58. maddesi gereğince kurulan yardımlaşma sandığına üye olmalarını ve bu
üyelikle ilgili yükümlülüklerini yerine getirmelerini zorunlu tutan kuralı
iptal etmiştir. Mahkeme, “…Özel hukuk kurallarına tabi olan yardımlaşma
sandığına üyelik konusunda esas olan irade özerkliği ve bunun anayasa
hukukundaki dayanağı olan sözleşme özgürlüğüdür. Özel hukuk alanı içerisinde
kalan yardımlaşma sandığı üyeliğinin, kişilerin üye olup olmama iradesi ve
isteği dikkate alınmaksızın zorunlu tutulması karşısında, itiraz konusu kuralın
sözleşme özgürlüğüne yönelik bir müdahale olduğu ve bu özgürlüğü kullanılamaz
hâle getirdiği açıktır. Zira itiraz konusu kuralla, bireylerin serbest
iradeleri dışında, belli bir mal topluluğu ile hukuki ilişkiye girme/sözleşme
yapma zorunluluğu öngörülerek, bu özgürlüğün negatif görünümü olan sözleşme
yapmama özgürlüğü ellerinden alınmaktadır. Belirtilen niteliğiyle söz konusu
düzenleme, sözleşme özgürlüğünün özüne dokunmakta ve Anayasa’da öngörülen öze
dokunma yasağını ihlal etmektedir.” biçimindeki gerekçeyle itiraz
konusu kuralın Anayasa’nın 13. ve 48. maddelerine aykırı olduğunu belirtmiştir.
10. Türk Eczacılar Birliği Yardımlaşma Sandığı’nın özel hukuk
tüzel kişisi olması bu Sandığa üyeliğin Anayasa’nın 48. maddesi çerçevesinde
değerlendirilmesine imkân tanırken aynı şeyin bir kamu hukuk tüzel kişisi olan
İLKSAN üyeliği için söylenemeyeceği, bir an için, düşünülebilir. Bununla
birlikte, yukarıda (§ 3) açıklamaya çalıştığımız gibi İLKSAN üyeliğinin özel
hukuk boyutu baskın bir özellik olarak karşımıza çıkmaktadır.
11. İtiraz konusu kural sözleşme özgürlüğünün yanı sıra örgütlenme
özgürlüğüne de aykırılık taşımaktadır. Anayasa’nın 33. maddesinin ikinci
fıkrasında “hiç kimse bir derneğe üye olmaya ve dernekte üye kalmaya
zorlanamaz” ibaresi yer alırken, yedinci fıkrada derneklere ilişkin maddede
yer alan hükümlerin vakıflar hakkında da uygulanacağı belirtilmiştir.
Yardımlaşma sandığı, dernek ya da vakıf statüsünde olmamakla beraber mal
topluluğu olması ve kuruluş ve işleyiş biçimi açısından vakıflarla benzerlikler
taşımaktadır.
12. Bilindiği üzere Anayasamızda özel olarak düzenlenmiş bir
örgütlenme özgürlüğü maddesi bulunmamaktadır. Her ne kadar İLKSAN bir dernek
veya vakıf olmasa da ona üyeliğin özel hukuk özelliklerinin baskın olduğunu
düşündüğümüzde dernek ve vakıflarla ilgili olan 33. maddedeki hükümlerin bu
yardımlaşma sandığına zorunlu üyelik için de geçerli olabileceğini iddia etmek
mümkündür.
13. Anayasada yer alan kavramlar ve korunan haklara verilecek
anlamlar demokratik toplumların değerleri ve bakış açılarıyla belirlenmeli ve
geniş anlamda yorumlanmalıdır. Derneklere ilişkin hükümlerin vakıflara da
uygulanacağının belirtilmesi ve modern toplumlarda örgütlenmelerin çok farklı
şekillerde ortaya çıkması ve boyutlar taşıması dikkate alındığında, Anayasa’nın
33. maddesindeki dernek kavramının diğer insan örgütlenmelerini kapsayacak
şekilde yorumlanabileceğini ifade edebiliriz.
14. Anayasa koyucu sadece dernekler ve vakıflar için değil sendika
(51. madde) ve siyasi partiler (68. madde) için de üyelikten serbestçe
ayrılmayı güvence altına almıştır. Bütün bunları dikkate aldığımızda anayasa
koyucunun örgütlenme özgürlüğünü korurken eş anlı olarak örgütlenmeme
özgürlüğünü de güvence altına aldığını belirtebiliriz. Örgütlenmeme özgürlüğünü
de bünyesinde barındıran örgütlenme özgürlüğü özerk bir kavram olarak zorunlu
üyeliklerin özel hukuk yönünün öne çıktığı kurallarda ve durumlarda 33. madde
bağlamında anayasal denetimde kullanılabilmelidir.
15. AİHM de Sözleşme’nin 11. maddesinde örgüt olarak sadece dernek
ve sendikalara yer verilmiş olsa da diğer örgütler için de örgütlenme
özgürlüğünün varlığının maddenin esasında bulunduğuna dikkat çekmiştir.2
Nitekim bir başka davada Sözleşme’nin 11. maddesinde güvenceye kavuşturulan
örgütlenme özgürlüğünün maddenin lafzında geçmemesine rağmen siyasi partileri
de kapsadığına hükmetmiştir.3
16. Bireylerin herhangi bir kuruluşa, amaç ne kadar ulvi olursa
olsun, kendi isteklerine aykırı şekilde devlet tarafından üye olmaya zorlanmaları
kişi hak ve özgürlüklerine demokratik toplumda gerekli ve ölçülü olmayan bir
müdahalede bulunmayla eşdeğerdedir.
17. Paternalist ve korporatist bir devlet anlayışının tezahürü
olan bu tür zora dayalı uygulamalar özgürlüğe zarar vermektedir. Özgürlük
bireylerin yaptıkları kötü tercihler için başkalarına zarar vermedikçe kamu
otoritesinden baskı ve zorlama görmeden özgürlüğün risklerini anlama ve kabul
etmeleri anlamına gelir. Özerk ve özgür bireyin başkalarının, özellikle de kamu
otoritelerinin, koruyup kollamasına ihtiyacı olduğunu varsaymak onun iradesini
ve tercih özgürlüğünü hiçe sayan paternalist bir değerlendirmedir. Burada
özgürlüğü kısıtlanan insanın mutluluğu, çıkarı, refahı ve iyiliği için kişinin
iradesinin başka bir kişi veya kurum tarafından hiçe sayılması söz konusudur.
18. Bir yardımlaşma sandığına üyeliği zorunlu tutmanın çok çeşitli
meşru amaçları olabilir ve bu üyelik kişiler için birtakım yararlar da
sağlayabilir. Bazı insanlar bu yararları kısa dönemli çıkarlarını düşünerek
veya başka bazı nedenlerle öngöremeyebilirler. Bu durumda devletin yapması
gereken özgürlüğe ve bireysel tercihlere saygı duymaya en az zararı verecek
uygulamalara gitmek olmalıdır. İnsanları belli bir yönde seçimler ve tercihler
yapmaya yönlendirmek için teşvik edici, seçimi kolaylaştırıcı düzenlemelere
gitmek zorlamalardan kaçınmak gerekmektedir. Tercih ve seçim özgürlüğünü
kısıtlamadan bir “seçim mimarisi” şeklinde politikalar tasarlayarak kişileri
“dürtmek” hem özgürlüğü korumak hem de kamusal amaçları sağlamak açısından en
optimal çözüm gibi görünmektedir.4
19. Açıklanan nedenlerle itiraz konusu kuralın, Anayasa’nın 13.,
33. ve 48. maddelerine aykırı olduğu gerekçesiyle karara muhalif kaldım.
Başkanvekili
Engin YILDIRIM
|
KARŞIOY
GEREKÇESİ
1. Anayasa Mahkemesince itiraz konusu 13.1.1943 tarihli
ve 4357 sayılı Hususi İdarelerden Maaş Alan İlkokul Öğretmenlerinin
Kadrolarına, Terfi, Taltif ve Cezalandırılmalarına ve Bu Öğretmenler İçin
Teşkil Edilecek Sağlık ve İçtimai Yardım Sandığı ile Yapı Sandığına ve
Öğretmenlerin Alacaklarına Dair Kanun’un 14.5.1958 tarihli ve 7117 sayılı
Kanun’un 1. maddesiyle değiştirilen 11. maddesinin ikinci fıkrasının iptal
istemi reddedilmiştir. İptal istemi reddedilen hüküm “Maarif Vekâleti
bütçesinden maaş alan ilkokul öğretmenleri, ilkokul yardımcı ve stajyer
öğretmenleri, yetiştirme yurtları öğretmenleri, ârızalı çocuklara ilk
tahsillerini veren müesseselerin öğretmenleri, Maarif müdürleri, ilköğretmen
müfettiş ve denetmenleri, uygulama okulu öğretmenleri, İlköğretim Umum
Müdürlüğü ve maarif müdürlüklerinde vazifeli memurlar ile Sandık işlerinde
çalışan memurlar Sandığa âzadırlar.” şeklindedir.
2. Dava konusu kural Milli Eğitim Bakanlığı bütçesinden maaş alan
tüm ilkokul öğretmenlerinin İLKSAN’a üye olmasını öngörmektedir. Burada dava
konusu olan, Kanun’un Milli Eğitim Bakanlığı bütçesinden maaş alan ilkokul
öğretmenleri için öngördüğü İLKSAN’a zorunlu üyelik durumunun Anayasa ile
bağdaşıp bağdaşmadığı hususudur. Bu bağlamda öncelikle İLKSAN’ın konumu ve
işlevine bakmak gerekir.
3. 13.1.1943 tarihli ve 4357 sayılı Hususi İdarelerden Maaş Alan
İlkokul Öğretmenlerinin Kadrolarına, Terfi, Taltif ve Cezalandırılmalarına ve
Bu Öğretmenler İçin Teşkil Edilecek Sağlık ve İçtimai Yardım Sandığı ile Yapı
Sandığına ve Öğretmenlerin Alacaklarına Dair Kanun’un 14.5.1958 tarihli ve 7117
sayılı Kanun’un 11. maddesinin ilk fıkrasında “Hükmi şahsiyeti haiz ve
Maarif Vekaletine bağlı olmak üzere (İlkokul Öğretmenleri Sağlık ve İçtimai
Yardım Sandığı) adı ile bir sandık kurulur.” hükmüne yer verilmiştir.
Bu hükümle İLKSAN’ın bir tüzelkişilik şeklinde kurulduğu anlaşılmakla birlikte
bu tüzelkişiliğin bir kamu tüzelkişiliği olduğu bu hükümden anlaşılamamaktadır.
4. Anayasa Mahkemesi çoğunluk görüşünde ise hukuki
niteliğinin belirlenmesi sırasında İLKSAN’ın kuruluşu, işleyişi, yetki ve
ayrıcalıkları gibi özelliklerinin göz önünde bulundurulması gerektiği (§
16), Kanun’un 11. ve 14. maddeleri uyarınca İLKSAN’ın Millî
Eğitim Bakanlığına bağlı olarak faaliyet göstermek üzere kanunla kurulmuş bir
tüzelkişilik olduğu, üzerinde Millî Eğitim Bakanlığının idari vesayet
yetkisinin bulunduğu, bu bağlamda işleyiş tarzının ve esaslarının belirlendiği
ana statüsünün Millî Eğitim Bakanlığınca hazırlandığı, mevcutlarının ve
alacaklarının devlet mallarına ait hak ve önceliklere sahip olduğu,
gelirlerinin her türlü vergi, resim ve harçtan muaf olduğu gibi haciz ve temlik
edilemediği gözetildiğinde anılan kuruluşun, üyelerinin serbest
iradelerinin eseri olmadığı, fonksiyonları bakımından kamu gücüne dayanan bir statüye
sahip olduğu, işlemlerinin kapsam ve sınırının kanunla belirlendiği ve bu
özellikleri nedeniyle tüzelkişiliğe sahip bir kamu kurumu olduğu (§ 17)
ifade edilmiştir.
5. Oysa her ne kadar İLKSAN kanunla kurulmuş ise de kanunla
kurulmuş tüm tüzelkişiliklerin kamu tüzelkişiliği şeklinde kurulmuş olduğu
söylenemez. Zira kanunla kurulmuş tüzelkişiliklerin bir kısmının özel hukuk
tüzelkişiliğini haiz olduğu görülebilmektedir. Kamu tüzelkişiliklerinin en
önemli özelliklerinden birisi kamu gücü ayrıcalıkları kullanabilmeleridir.
İLKSAN’ın zorunlu üyelik dışında görevini ifa ederken üyeleri üzerinde
kullanabildiği bir kamu gücü ayrıcalığı bulunmamaktadır. Kaldı ki zorunlu
üyelik de Kanun’dan kaynaklanmakta olup zaten bu yönüyle kanun dava konusu
yapılmıştır.
6. Anayasa’da o alanda çalışan tüm meslek mensuplarının zorunlu
üyeliğini öngören ve kamu tüzelkişiliğini haiz olan kuruluşlar, kamu kurumu
niteliğindeki meslek kuruluşları şeklinde Anayasa’nın 135. maddesinde
öngörülmüştür. Bu kuruluşlar da belli bir mesleğe mensup olanların müşterek
ihtiyaçlarını karşılamak, meslekî faaliyetlerini kolaylaştırmak, mesleğin genel
menfaatlere uygun olarak gelişmesini sağlamak, meslek mensuplarının
birbirleriyle ve halkla olan ilişkilerinde dürüstlüğü ve güveni hâkim kılmak
üzere meslek disiplini ve ahlâkını korumak maksadı ile kanunla kurulan kamu
tüzelkişilikleridir. Kaldı ki bu kuruluşlara kamu kurum ve kuruluşlarında asli
ve sürekli görevlerde çalışanların girme mecburiyeti bulunmamaktadır.
7. Dolayısıyla İLKSAN Anayasa’nın 135. maddesi kapsamında bir
tüzelkişilik olmadığına göre bu kuruluşun kendine özgü bir kuruluş olduğunu
ifade etmek gerekir. Esasında İLKSAN tarihsel süreçte sosyal güvenlik
kuruluşlarının henüz kurulup faaliyete geçmediği bir tarihte 1941 yılında
ilkokul öğretmenlerini de kapsayan bir sosyal yardım kuruluşu olarak kurulmuş
olup o tarihten bu yana faaliyetlerini sürdürmektedir. Ancak İLKSAN’ın sosyal
güvenlik hizmeti sunan bir işlevinin olduğu da söylenemeyeceğine göre bu
kuruluşa sosyal güvenlik hizmeti sunması nedeniyle ilkokul öğretmenlerinin
zorunlu olarak üyelikte bulunmasından bahsedilemeyecektir.
8. Bu açıdan İLKSAN’ın tipik bir sosyal güvenlik kurumu olarak bir
sosyal güvenlik hizmeti sunmadığı sadece Anayasa Mahkemesi çoğunluk görüşünde
de ifade edildiği üzere İLKSAN Ana Statüsü’nün 15. maddesi uyarınca
üyelere ikraz, evlenme yardımı, doğal afet yardımı, şehit yardımı, emeklilik
yardımı ve cenaze yardımı şeklinde sosyal içerikli yardımlarda bulunan ve bu
sayede üyeleri arasında sosyal ve ekonomik dayanışmayı güçlendirmeyi
amaçlayan (§ 18) bir tüzelkişilik olarak faaliyette bulunmaktadır.
9. Dolayısıyla İLKSAN’ın işlevi ve konumu ile ilgili yukarıda
yapılan değerlendirmeler ışığında İLKSAN’a Millî Eğitim Bakanlığı bütçesinden
maaş alan ilkokul öğretmenlerinin zorunlu üyeliğinin Anayasa’daki
temel haklar ve ödevlerde yer alan hükümler yönünden Anayasa’ya uygunluğu
değerlendirilmelidir. Bu bağlamda Anayasa’nın 48. maddesindeki çalışma ve
sözleşme özgürlüğü bağlamında inceleme yapılıp bu madde kapsamında getirilen
sınırlamanın temel hak ve hürriyetlerin sınırlanması ile ilgili Anayasa’nın 13.
maddesindeki ilkelere uygun olup olmadığı incelenmelidir.
10. Yukarıda da açıklandığı üzere bir kamu tüzelkişiliği olarak kabulü
mümkün olmayan İLKSAN’a Millî Eğitim Bakanlığı bütçesinden maaş alan
ilkokul öğretmenlerinin zorunlu üyeliğini öngören kural, Anayasa’nın 48.
maddesindeki sözleşme özgürlüğüne bir müdahale olarak görülmektedir. Zira her
ne kadar İLKSAN’a üye olma zorunluluğu getirilen Millî Eğitim Bakanlığı
bütçesinden maaş alan ilkokul öğretmenleri kamu görevlisi ise de kamu
görevlilerinin bir özel hukuk tüzelkişiliği olan ve üyelerine sosyal yardım
amaçlı faaliyetlerde bulunan bir kuruluşa zorunlu üyeliğinin öngörülmesi bu
kamu görevlilerinin irade serbestisine ve dolayısıyla sözleşme özgürlüğüne açık
bir müdahale niteliği taşımaktadır.
11. Sosyal ve ekonomik amaçlı bir dayanışmayı amaçlamış olsa da
bir tüzelkişiliğe Millî Eğitim Bakanlığı bütçesinden maaş alan tüm ilkokul
öğretmenlerinin zorunlu üyeliğini öngören dava konusu hüküm, Anayasa’nın 48.
maddesindeki sözleşme özgürlüğüne aykırılık taşımaktadır. Zira sözleşme
hürriyetine ilişkin 48. maddede hiçbir özel sınırlama sebebine yer
verilmemiştir. Her ne kadar düzenlendikleri maddede özel sınırlama sebebine yer
verilmemişse de bu hakkın doğasından kaynaklanan ya da Anayasa’nın başka
maddelerinde yer verilen kurallarla da bu hakkın sınırlandırılmasının
Anayasa’nın 13. maddesindeki ilkelere uygun olması durumunda bu hakka yönelik
getirilen sınırlamanın Anayasa’ya uygun olduğu söylenebilecektir. Ancak dava
konusu düzenlemenin bu biçimdeki bir anayasal dayanağı da bulunmamaktadır.
12. Millî Eğitim Bakanlığı bütçesinden maaş alan ilkokul
öğretmenleri ile İLKSAN arasında dava konusu hükme dayalı olarak “İLKSAN
üyeliği” şeklindeki tesis edilmiş sözleşme, bu kapsamdaki ilkokul
öğretmenlerinin tümünü zorunlu biçimde sözleşme yapmaya zorlamaktadır. Dava
konusu hüküm var olduğu sürece Millî Eğitim Bakanlığı bütçesinden maaş alan
ilkokul öğretmenlerinin sözleşme yapmama biçimindeki tercihleri ellerinden
alınmış olmaktadır. Dava konusu hüküm bu yönü ile Anayasa’nın 13. maddesindeki
hakkın özüne dokunma yasağı ile de çelişmektedir.
13. Bu nedenle 13.1.1943 tarihli ve 4357 sayılı Hususi
İdarelerden Maaş Alan İlkokul Öğretmenlerinin Kadrolarına, Terfi, Taltif ve
Cezalandırılmalarına ve Bu Öğretmenler İçin Teşkil Edilecek Sağlık ve İçtimai
Yardım Sandığı ile Yapı Sandığına ve Öğretmenlerin Alacaklarına Dair Kanun’un
14.5.1958 tarihli ve 7117 sayılı Kanun’un 1. maddesiyle değiştirilen 11.
maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “…ilkokul öğretmenleri,…” ibaresinin Anayasa’nın
13. ve 48. maddelerine aykırıolduğu ve iptali gerektiği kanaati ile çoğunluk
görüşüne katılmamaktayız.
Üye
Muammer TOPAL
|
Üye
Rıdvan GÜLEÇ
|
Üye
Yusuf Şevki
HAKYEMEZ
|
KARŞIOY
GEREKÇESİ
4357 sayılı Kanunun 11. maddesinin, Millî Eğitim Bakanlığı
bütçesinden maaş alan bütün ilkokul öğretmenlerinin İlkokul Öğretmenleri Sağlık
ve Sosyal Yardım Sandığına (İLKSAN/Sandık) üye olmalarını zorunlu kılan ikinci
fıkrasının Anayasaya aykırı olmadığına ve itirazın reddine karar verilmiştir.
Ana Statüsüne göre üyelerine ikraz, evlenme yardımı, doğal afet
yardımı ve emeklilik yardımı gibi sosyal içerikli yardımlar yapan İLKSAN,
üyeleri arasında sosyal ve ekonomik dayanışmayı güçlendirmek amacıyla faaliyette
bulunan bir yardımlaşma sandığıdır. Bu özelliği itibariyle İLKSAN esas olarak
özel hukuk hükümlerine tâbi bir mal topluluğudur.
Sadece kanunla kurulmuş olması Sandığı bir kamu tüzelkişisi hâline
getirmediği gibi yukarıda belirtilen amaçları ve faaliyet konuları da İLKSAN’ın
bir sosyal güvenlik kuruluşu olduğuna hükmetmek için yeterli değildir.
Bilindiği gibi, Anayasanın 123. maddesinin son fıkrasına göre kamu
tüzelkişiliği ancak kanunla veya kanunun açıkça verdiği yetkiye dayanılarak
kurulur. Ancak kamu tüzelkişiliğinden söz edilebilmesi için bu şartın yanında
kuruluş kanununda tüzelkişiliğin kamu gücü ile donatılmış olması, vesayet
ilişkisine tâbi bulunması, mallarının ve gelirlerinin kamu malları ile
gelirlerine tanınan himayeden yararlanması ve personelinin özellikle ceza
hukuku açısından devlet memurları gibi görülmesi yönünde hükümlere yer
verilmesi gerekmektedir.
İLKSAN’ın kanunla kurulmuş olması itibariyle yukarıda belirtilen
kanunla kurulma ölçütünün bulunduğu, buna karşılık kuruluş kanununda Sandığın
kamu tüzelkişiliğine sahip olduğu belirtilmediği gibi yukarıda belirtilen
kriterlerden bazılarını taşımadığı veya bunların Kanunda değil, Sandığın Ana
Statüsünde öngörüldüğü anlaşılmaktadır.
Bununla birlikte, Sandığın bir kamu tüzelkişisi olduğu kabul
edilse bile Anayasaya uygunluk denetimi bakımından bunun belirleyici olmadığı
düşünülmektedir.
Anayasa Mahkemesinin (kararda da atıf yapılan) 28/11/1985 tarihli
kararında Sandığın kamu tüzelkişiliğine sahip olduğu belirtilse de, bir sosyal
güvenlik kurumu olmadığı açıktır.
Diğer taraftan, Sandığın amacı yukarıda belirtilen sosyal ve
ekonomik dayanışmayı güçlendirmek olmakla birlikte, üyeliğin öğretmenlik
mesleğinin yerine getirilmesine yönelik bir işlevinin bulunmadığı ve üyelerin
sosyal güvenliklerinin Sosyal Güvenlik Kurumuna iştirakçilik yoluyla
karşılandığı dikkate alındığında Sandık üyeliğinin sadece bazı ek imkânlar
sağlayan ve temel hedefi özel çıkarları korumak olan bir hukukî ilişki olduğu,
dolayısıyla özel hukuk ilişkisi olduğu anlaşılmaktadır.
Kararda çoğunluğun, Sandığın kamu tüzelkişiliğine sahip bir sosyal
kamu kurumu olduğu görüşüyle zorunlu üyeliği Anayasaya aykırı bulmadığı ve
aşağıda belirtilen kararımızda varılan sonuçtan farklı bir sonuca ulaştığı
görülmekte ise de, üyelerin Sandıkla ilişkileri bakımından o karardan ayrılmayı
gerektiren bir farklılık bulunmadığı düşünülmektedir.
Anayasanın 135. maddesinde temel ilkeleri belirlenen kamu kurumu
niteliğindeki meslek kuruluşlarından biri olan ve idare hukukunda da hizmet
yerinden yönetim kuruluşları arasında sayılan Türk Eczacıları Birliğine üye
eczacıların, kurulan yardımlaşma sandığına üye olmalarını ve üyelikle ilgili
yükümlülüklerini yerine getirmelerini zorunlu kılan itiraz konusu kuralın
oybirliği ile iptaline ilişkin kararımızda yardımlaşma sandığı, üyelerinin
sosyal ve ekonomik çıkarlarının korunması, yardımlaşma, dayanışma ve bazı
ihtiyaçlarının karşılanması amacıyla oluşturulan mal topluluğu olarak
tanımlanmış; söz konusu sandığa üyelik konusunda esas olanın irade özerkliği ve
bunun Anayasadaki dayanağı olan sözleşme özgürlüğü olduğu belirtilerek itiraz
konusu kuralın bu özgürlüğü kullanılamaz hâle getirdiğine, kuralda belli bir
mal topluluğu ile serbest irade dışında hukukî ilişkiye girme zorunluluğu
öngörülerek bu özgürlüğün negatif görünümü olan sözleşme yapmama özgürlüğünün
kaldırıldığına ve düzenlemenin, sözleşme özgürlüğünün özüne dokunduğu için
Anayasanın 13. ve 48. maddelerine aykırı olduğuna hükmedilmiştir (8/10/2015
tarihli ve E. 2014/126, K. 2015/86 sayılı karar).
İncelenen bu kuralın da söz konusu kararımızda belirtilen
gerekçelerle Anayasanın 13. ve 48. maddelerine aykırı olduğu düşünülmektedir.
Diğer taraftan, Sandığın hukukî durumuna ilişkin olarak çoğunluğun
görüşü farklı olmakla birlikte, bir sosyal güvenlik kuruluşu olmadığı ve
üyelerin Sandıkla ilişkilerinin hukukî mahiyetinin serbest iradeleri ile üye
olmalarını gerektirdiği düşüncesiyle, itiraz konusu kuralın örgütlenmeme
özgürlüğünü de ihtiva eden Anayasanın 33. maddesine de aykırı olduğu değerlendirilmektedir.
Bu sebeplerle, itiraz konusu kuralda geçen “…ilkokul
öğretmenleri,…” ibaresinin iptaline karar verilmesi gerektiği düşüncesiyle
çoğunluğun red yönündeki kararına katılmıyorum.
1 3. Dönem Toplu Sözleşmenin yukarıda anılan, İLKSAN
üyeliğinin ihtiyari olduğunu belirten 9. maddesinin iptali istemiyle İLKSAN
tarafından Danıştay’a dava açılmış; Danıştay On Yedinci Dairesinin 17.12.2015
tarihli ve E.2015/13814 sayılı kararıyla dava konusu kuralın yürütmesi
durdurulmuştur.
2 Sidiropoulos ve diğerleri /Yunanistan, B.No:
57/1997(841/1047, Karar tarihi: 10/7/1998, § 40.
3 Türkiye Birleşik Komünist Partisi ve diğerleri/Türkiye, B.
No: 133/1996/752/951, Karar tarihi: 30/1/1998, §§ 24-31.
4 2017 Nobel Ekonomi ödülünü alan Richard Thaler, Cass
Sunstein ile birlikte yayınladığı “Dürtme” isimli kitabında bu konuyu çeşitli
örneklerle açıklamaktadır. Bkz:. Thaler, Richard H. ve Cass R. Sunstein,
Dürtme (Nudge), 2013, İstanbul, Pegasus Yayınları.