ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı : 2017/132
Karar Sayısı : 2017/149
Karar Tarihi : 1.11.2017
R.G. Tarih – Sayı :
22.12.2017 – 30278
İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN: Danıştay Onüçüncü
Dairesi
İTİRAZIN KONUSU: 4.12.2003 tarihli ve
5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu’nun, 23.1.2008 tarihli ve 5728 sayılı
Kanun’un 522. maddesiyle değiştirilen 19. maddesinin ikinci fıkrasının (a)
bendinin “Aşağıdaki hallerde, sorumlulara altıyüzbin Türk Lirası idarî para
cezası verilir.” bölümünün, bendin (3) numaralı alt bendindeki “9 uncu
maddede yer alan kısıtlamalara uyulmaması” yönünden Anayasa’nın 2.
maddesine aykırılığı ileri sürülerek iptaline karar verilmesi talebidir.
OLAY: İdari para cezasının iptali için açılan
davada itiraz konusu kuralın Anayasa’ya aykırı olduğu kanısına varan Mahkeme,
iptali için başvurmuştur.
I. İPTALİ İSTENEN VE İLGİLİ GÖRÜLEN KANUN HÜKÜMLERİ
A. İptali İstenen Kanun Hükmü
Kanun’un 5728 sayılı Kanun’un 522. maddesiyle değiştirilen itiraz
konusu kuralı da içeren 19. maddesi şöyledir;
“İdari para cezaları
MADDE 19- (Değişik: 23/1/2008-5728/522 md.)
Bu Kanuna göre idarî para cezalarının veya idarî yaptırımların
uygulanması, bu Kanunun diğer hükümlerinin uygulanmasına engel oluşturmaz. Bu
Kanuna göre verilen ceza ve tedbirler diğer kanunlar gereği yapılacak işlemleri
engellemez.
Bu Kanuna göre;
a) Aşağıdaki hallerde, sorumlulara altıyüzbin Türk Lirası
idarî para cezası verilir:
1) Lisans almaksızın lisansa tabi faaliyetlerin yapılması.
2) Kurumca, 10 uncu madde gereği yapılan uygulamaların dolaylı
veya dolaysız olarak engellenmesi veya engellenmeye teşebbüs edilmesi.
3) 9 uncu maddede yer alan kısıtlamalara uyulmaması.
4) 5, 6, 7, 8, 16, 17 ve 18 inci maddelerin ihlali.
b) Aşağıdaki hallerde, sorumlulara ikiyüzellibin Türk Lirası idarî
para cezası verilir:
1) Lisans almaksızın hak konusu yapılan tesislerin yapımına veya
işletimine başlanması ile bunlar üzerinde tasarruf hakkı doğuracak işlemlerin
yapılması.
2) Sahip olunan lisansın verdiği haklar dışında faaliyet
gösterilmesi.
3) 4 üncü madde hükümlerinin ihlali.
4) 12 nci maddede yer alan hükümler dahilinde iletim ve depolama
tesislerine erişimin dolaylı veya dolaysız olarak engellenmesi.
Yukarıda belirtilenlerin dışında kalan ancak Kanunun getirdiği
yükümlülüklere uymayanlara Kurumca bin Türk Lirasından ellibin Türk Lirasına
kadar idarî para cezası verilir.
Bayiler için yukarıda yer alan cezaların beşte biri uygulanır.
Tesisler, lisans alınıncaya veya bu Kanuna göre lisans
gerektirmeyen faaliyet gösterecek hale getirilinceye kadar mühürlenir.
Ceza uygulanan bir fiilin iki takvim yılı geçmeden aynı kişi
tarafından tekrarı halinde, cezalar iki kat olarak uygulanır.
Kurul tarafından verilen idarî para cezalarına karşı açılan iptal
davaları ilk derece mahkemesi olarak Danıştayda görülür. Danıştay, Kurul
kararlarına karşı yapılan başvuruları acele işlerden sayar.”
B. İlgili Görülen Kanun Hükmü
Kanun’un ilgili görülen 9. maddesi şöyledir:
“Faaliyetlerin kısıtlanması
Madde 9- Yurt dışından ham petrol ve akaryakıt temin edeceklerin
rafinerici veya dağıtıcı veya ihrakiye teslim şirketi lisansına sahip olması
gereklidir. Türkiye'de ham petrol üretimi yapan üreticiler, düşük gravite yerli
üretim ham petrol ile karıştırılacak miktarda ham petrol ithalatı yapabilirler.
Ham petrol ve akaryakıt ithalatı miktar ve belirli teknik ölçümleri yapabilecek
donanıma sahip yetkili gümrük idarelerinden yapılır. Dağıtıcılarca yapılacak
akaryakıt ithalatı, ilgilinin lisansında yer alan alt başlık kapsamındaki
akaryakıtlarla sınırlıdır ve Kuruma bayi bilgileriyle birlikte verilen
pazarlama projeksiyonu ile uyumlu olduğu bildirildikten sonra yapılabilir. Dağıtıcılar
arası akaryakıt ticareti Kurulun iznine bağlıdır. Ham petrolün yurt içinde
ticareti; sadece rafinerici ve üreticilerce ve birbirleri arasında yapılabilir.
Dağıtıcılar, lisans başvurularında asgarî yıllık 60.000 ton beyaz
ürün (benzin, motorin) dağıtım projeksiyonu ile bayi bilgilerini Kuruma vermek
zorundadır ve kendi dağıtım ağına bağlı bayilerin işlettikleri akaryakıt
istasyonlarında farklı lisans alt başlığına sahip dağıtıcıların bayisi sıfatı
ile yapacakları faaliyetler hariç olmak üzere, kullanıcılara lisans alt
başlığında yer almayan akaryakıtları teslim edemez.
İhrakiye teslimleri; rafinerici, dağıtıcı ve ihrakiye teslim
şirketlerince yapılır. İhrakiye teslimi yapanlar, gümrük antrepolarına
getirdikleri ve deniz/hava taşıtlarına verilmek üzere çıkardıkları akaryakıt
cins ve miktarlarını üç ayda bir Kuruma bildirirler.
Akaryakıt haricinde kalan petrol ürünleri (solvent, madeni ve baz
yağ, asfalt, solvent nafta vb.) ile ilgili ithalat ve ihracat dahil,
faaliyetler Kurumun hazırlayacağı düzenlemelere göre yapılır.
Sanayi tesislerinde yan ürün olarak elde edilen ürünün yurt içinde
akaryakıt olarak faaliyete konu edilmesi halinde, Kuruma bilgi verilmek
şartıyla teknik düzenlemelere uygun olanları dağıtıcılara, uygun olmayanlar
rafinerilerin olumlu görüş vermesi ve anlaşma sağlanması halinde rafinerilere
teslim edilir. Rafinerilere verilmeyen ürünlerin ihraç edilmesi halinde fiili
üretim ve ihracata ait aylık bilgiler Kuruma bildirilir.
Akaryakıtların, 4 üncü maddenin dördüncü fıkrasının (ı) bendinde
belirlenen teknik düzenlemelere uygun olmayanları faaliyete konu edilemez.
Fabrika, şantiye, nakliye filosu işletmeleri ve benzeri kendi
ihtiyaçları için depolama imkânı ve kendi araçlarına akaryakıt ikmal kapasitesi
olan yerler hariç, araçlara yapılacak akaryakıt ikmali bayilik lisansı ve
yeterli donanımı olan akaryakıt istasyonları dışında yapılamaz.
(Mülga sekizinci fıkra: 9/7/2008-5784/27 md.)
İcrası için tesis gerektiren faaliyet türlerinde, bu maddede konu
edilen hakların kullanılabilmesi için, ilgili tesisin fiilen faaliyette
bulunması zorunludur.
Rafinericiler evsafına uygun ürün teslim etmek, dağıtıcılar ile
bayiler ise akaryakıtların kullanım amacını, niteliğini, niceliğini
değiştirmemek ile yükümlüdür.
Kurulca belirlenecek usul ve esaslara göre akaryakıtla harmanlanan
ürünler bu durumda akaryakıt ile eşdeğer vergiye tâbi olurlar. Ancak, yerli
tarım ürünlerinden elde edilen ve akaryakıtla harmanlanan ürünler bunun
dışındadır.
Dağıtıcılar, bayilerin katılımıyla gerçekleştirdikleri promosyon
kampanyası hakkında bayilerini, promosyon kampanyasının maliyetine ilişkin
belgelerle birlikte şeffaf, açık bir şekilde bilgilendireceklerdir. Ancak
bayilerin kampanyaya katılımı ihtiyarîdir.”
II. İLK İNCELEME
1. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü hükümleri uyarınca Zühtü ARSLAN,
Burhan ÜSTÜN, Engin YILDIRIM, Serdar ÖZGÜLDÜR, Serruh KALELİ, Osman Alifeyyaz
PAKSÜT, Nuri NECİPOĞLU, Hicabi DURSUN, Celal Mümtaz AKINCI, Muammer TOPAL, M.
Emin KUZ, Hasan Tahsin GÖKCAN, Kadir ÖZKAYA, Rıdvan GÜLEÇ, Recai AKYEL ve Yusuf
Şevki HAKYEMEZ’in katılımlarıyla 14.6.2017 tarihinde yapılan ilk inceleme
toplantısında öncelikle sınırlama sorunu görüşülmüştür.
2. Anayasa’nın 152. ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu
ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 40. maddelerine göre, Anayasa
Mahkemesine itiraz yoluyla yapılacak başvurular itiraz yoluna başvuran
mahkemenin bakmakta olduğu davada uygulayacağı yasa kuralı ile sınırlıdır.
3. İtiraz yoluna başvuran Mahkeme; Kanun'un, 5728 sayılı Kanun’un
522. maddesiyle değiştirilen 19. maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendinin “Aşağıdaki
hallerde, sorumlulara altıyüzbin Türk Lirası idarî para cezası verilir.”
bölümünün bendin (3) numaralı alt bendindeki “9 uncu madde yer alan
kısıtlamalara uyulmaması” yönünden iptalini talep etmiştir.
4. Somut olayda bayilik lisansına sahip davacıya istasyon dışında
araçlara akaryakıt ikmali yapması nedeniyle idari para cezası verilmiştir.
Bakılmakta olan davanın uyuşmazlık konusunu, Kanun’un 9. maddesinin yedinci
fıkrasında düzenlenen “Fabrika, şantiye, nakliye filosu işletmeleri ve
benzeri kendi ihtiyaçları için depolama imkânı ve kendi araçlarına akaryakıt
ikmal kapasitesi olan yerler hariç, araçlara yapılacak akaryakıt ikmali bayilik
lisansı ve yeterli donanımı olan akaryakıt istasyonları dışında yapılamaz.” kuralının
ihlali nedeniyle verilen idari para cezası oluşturmaktadır. Anılan maddenin
diğer fıkralarında da faaliyetlerin kısıtlanmasını gerektiren farklı kurallar
yer almaktadır. Bu kurallara ilişkin bir dava ise bulunmamaktadır. Dolayısıyla
itiraz konusu kurala yönelik esas incelemenin Kanun’un 19. maddesinin ikinci
fıkrasının (a) bendinin (3) numaralı alt bendinde belirtilen 9. maddenin
yedinci fıkrası yönünden sınırlı olarak yapılması gerekir.
5. Açıklanan nedenlerle dosyada eksiklik bulunmadığından işin
esasının incelenmesine, 4.12.2003 tarihli ve 5015 sayılı Petrol Piyasası
Kanunu'nun 23.1.2008 tarihli ve 5728 sayılı Kanun’un 522. maddesiyle
değiştirilen 19. maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendinin “Aşağıdaki
hallerde, sorumlulara altıyüzbin Türk Lirası idarî para cezası verilir.”
bölümünün esasına ilişkin incelemenin bendin (3) numaralı alt bendinde
belirtilen 9. maddenin yedinci fıkrası yönünden yapılmasına
OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir.
III. ESASIN İNCELENMESİ
6. Başvuru kararı ve ekleri, Raportör Aydın AYGÜN tarafından
hazırlanan işin esasına ilişkin rapor, itiraz konusu ve ilgili kanun hükümleri,
dayanılan Anayasa kuralı ile bunların gerekçeleri okunup incelendikten sonra
gereği görüşülüp düşünüldü:
A. İtirazın Gerekçesi
7. Başvuru kararında özetle, itiraz konusu kuralın maktu idari
para cezası öngörmesi nedeniyle fiili gerçekleştirenin kusuru ya da ekonomik
gücü gibi özelliklerinin değerlendirilemediği, yasaklanan fiili
gerçekleştirenlerin tamamına aynı para cezasının verildiği, bu durumun ise
adalet ve hakkaniyet ilkeleriyle bağdaşmadığı, her ne kadar bayilik lisansına
sahip olanlar için itiraz konusu kuralın da düzenlendiği 19. maddede bir
indirim öngörülmüşse de bayiler arasında bir ayrım yapılmamasının da ölçülülük
ilkesiyle bağdaşmadığı belirtilerek kuralın Anayasa’nın 2. maddesine aykırı
olduğu ileri sürülmüştür.
B. Anayasa’ya Aykırılık Sorunu
8. Kanun’un 19. maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendinin (3)
numaralı alt bendinde, 9. maddede yer alan kısıtlamalara uyulmaması halinde
sorumlulara altıyüzbin Türk Lirası idari para cezası verilmesi öngörülmüştür.
Kanun’un “Faaliyetlerin kısıtlanması” başlıklı 9. maddesinin yedinci
fıkrasında ise fabrika, şantiye, nakliye filosu işletmeleri ve benzeri kendi
ihtiyaçları için depolama imkânı ve kendi araçlarına akaryakıt ikmal kapasitesi
olan yerler hariç, araçlara yapılacak akaryakıt ikmalinin bayilik lisansı ve
yeterli donanımı olan akaryakıt istasyonları dışında yapılamayacağı hüküm
altına alınmıştır. Kanun’un 19. maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendinin “Aşağıdaki
hallerde, sorumlulara altıyüzbin Türk Lirası idarî para cezası verilir” bölümünün,
bendin (3) numaralı alt bendinde yer alan 9. maddenin yedinci fıkrası yönünden
incelenmesi itiraz konusu kuralı oluşturmaktadır.
9. Anayasa’nın 2. maddesinde belirtilen hukuk devleti insan
haklarına dayanan, bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren, eylem ve
işlemleri hukuka uygun olan, her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu
geliştirerek sürdüren, Anayasa’ya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan, hukuku
tüm devlet organlarına egemen kılan, Anayasa ve yasalarla kendini bağlı sayan,
yargı denetimine açık olan devlettir.
10. Hukuk devletinde ceza hukukuna ilişkin düzenlemelerde olduğu
gibi hangi eylemlerin idari yaptırımlarla cezalandırılmasının öngörüleceği,
bunlara uygulanacak yaptırımın türü ve ölçüsü, yaptırımın ağırlaştırıcı ve
hafifleştirici nedenlerinin belirlenmesi gibi konularda kanun koyucu takdir
yetkisine sahiptir. Bununla birlikte kanun koyucunun takdir yetkisi kapsamında
öngördüğü yaptırımın adil ve hakkaniyete uygun olması gerekmektedir.
11. Kanun’un 1. maddesinde, bu Kanun’un amacının “yurt içi ve
yurt dışı kaynaklardan temin olunan petrolün doğrudan veya işlenerek güvenli ve
ekonomik olarak rekabet ortamı içerisinde kullanıcılara sunumuna ilişkin piyasa
faaliyetlerinin şeffaf, eşitlikçi ve istikrarlı biçimde sürdürülmesi için
yönlendirme, gözetim ve denetim faaliyetlerinin düzenlenmesini sağlamak”
olduğu belirtilmiştir. Kanun koyucunun bu amaca ulaşılması için etkili bir
denetim sisteminin kurulmasını ve caydırıcı cezalar getirilmesini hedeflediği
anlaşılmaktadır.
12. Kanun koyucu, akaryakıtın güvenli ve ekonomik olarak rekabet
ortamı içinde kullanıcılara sunulmasının sağlanması için akaryakıt ikmalinin
yapılmasını lisansa tabi tutmuştur. Kamu can ve mal güvenliği açısından tehlike
arz etmesi nedeniyle de lisansa tabi bu faaliyetin, kendi araçlarına akaryakıt
ikmal kapasitesi olan ve fabrika, şantiye nakliye filosu işletmeleri ve benzeri
kendi ihtiyaçları için depolama imkânı bulunan yerlerin dışında, mevzuata uygun
bir biçimde yeterli teknik donanımın bulunduğu istasyonlarda yapılması zorunlu
kılınmıştır. Bu zorunluluğun ihlal edilmesi hâlinde uygulanacak yaptırım ise
maktu idari para cezası olarak belirlenmiştir. Kanun koyucunun kanunla yapılan
düzenlemelerin etkili bir şekilde hayata geçirilebilmesi bakımından öngörülen
yükümlülüklerin yerine getirilmesini sağlamak ve yasaklanan fiillerin
işlenmesini önlemek için maktu idari para cezası öngörmesinin kamu yararını
sağlamaya yönelik olduğu anlaşılmaktadır.
13. Kanun’un 19. maddesinin ikinci fıkrasında, idari para cezasını
gerektiren filler ağırlık derecelerine göre gruplandırılarak ihlalin önemine
göre farklı idari para cezaları öngörülmüştür. Anılan maddenin altıncı
fıkrasında ise hangi hâllerde ikinci fıkrada verilen cezaların artırılacağı
düzenlenmiştir. Söz konusu maddenin dördüncü fıkrasında bayiler için bir
indirim düzenlemesine de yer verilmiştir. Kanun koyucu, petrol piyasasında
yürütülen faaliyetlerin kamu hizmeti niteliğini de göz önünde tutarak cezaları,
caydırıcılık fonksiyonunu yerine getirebileceğini takdir ettiği maktu cezalar
olarak düzenlemiştir.
14. Maktu olarak belirlenen idari para cezaları, cezayı gerektiren
fiili işleyenlerin üzerinde ekonomik durumlarına göre farklı etkiler
doğurabilirse de bu durumun adalet ve hakkaniyet ilkelerine aykırılık
oluşturduğu söylenemez. Kaldı ki itiraz konusu kuralın da yer aldığı 19.
maddede farklı fiillere farklı idari yaptırımlar öngörüldüğü gibi idari yaptırımların
hangi hâllerde artırılması ve indirilmesi gerektiği de düzenlenmiştir.
Dolayısıyla kanun koyucunun takdir yetkisi kapsamında fiilin meydana getireceği
neticeleri de dikkate alarak düzenlediği itiraz konusu kuralda hukuk devleti
ilkesi ile çelişen bir yön bulunmamaktadır.
15. Açıklanan nedenlerle kural Anayasa’nın 2. maddesine aykırı
değildir. İtirazın reddi gerekir.
16. Zühtü ARSLAN, Serruh KALELİ ve Celal Mümtaz AKINCI bu görüşe
katılmamışlardır.
IV. HÜKÜM
4.12.2003 tarihli ve 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu’nun,
23.1.2008 tarihli ve 5728 sayılı Kanun’un 522. maddesiyle değiştirilen 19.
maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendinin “Aşağıdaki hallerde,
sorumlulara altıyüzbin Türk Lirası idarî para cezası verilir.” bölümünün,
bendin (3) numaralı alt bendinde yer alan 9. maddenin yedinci fıkrası yönünden
Anayasa’ya aykırı olmadığına ve itirazın REDDİNE, Zühtü ARSLAN, Serruh
KALELİ ile Celal Mümtaz AKINCI’nın karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA, 1.11.2017
tarihinde karar verildi.
Başkan
Zühtü ARSLAN
|
Başkanvekili
Burhan ÜSTÜN
|
Başkanvekili
Engin YILDIRIM
|
Üye
Serdar
ÖZGÜLDÜR
|
Üye
Serruh KALELİ
|
Üye
Osman
Alifeyyaz PAKSÜT
|
Üye
Recep
KÖMÜRCÜ
|
Üye
Nuri NECİPOĞLU
|
Üye
Hicabi DURSUN
|
Üye
Celal Mümtaz
AKINCI
|
Üye
Muammer TOPAL
|
Üye
M. Emin KUZ
|
Üye
Kadir ÖZKAYA
|
Üye
Rıdvan GÜLEÇ
|
Üye
Recai AKYEL
|
Üye
Yusuf Şevki
HAKYEMEZ
|
KARŞIOY GEREKÇESİ
1. 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu’nun, 23.1.2008 tarihli ve
5728 sayılı Kanun’un 522. maddesiyle değiştirilen, 19. maddesinin ikinci
fıkrasının (a) bendinin “Aşağıdaki hallerde, sorumlulara altıyüzbin Türk
Lirası idari para cezası verilir” bölümünün, bendin (3) numaralı alt
bendindeki “9 uncu maddede yer alan kısıtlamalara uyulmaması” yönünden
Anayasa’nın 2. maddesine aykırı olmadığına karar verilmiştir.
2. İtiraz konusu kuralla bayilik lisansı ve yeterli donanımın
bulunduğu istasyonlar dışında araçlara akaryakıt ikmalinin yapılması durumunda
sorumlulara altıyüzbin Türk Lirası idari para cezası uygulanması
öngörülmektedir. Öncelikle belirtmek gerekir ki, akaryakıt faaliyetlerinin
regüle edilmesine yönelik tedbirler alma, bu bağlamda bazı yükümlülüklerin
ihlali durumunda yaptırımlar uygulama devletin görevidir. Hiç kuşkusuz bu
tedbirlerin mahiyeti, uygulanacak cezaların türü ve miktarı konusunda kanun
koyucu takdir yetkisine sahiptir.
3. Bu takdir yetkisinin anayasal sınırlar içinde adalet ve
hakkaniyete uygun şekilde kullanılması gerekir. Başka bir ifadeyle, fiilin
ağırlığı, failin kusuru ve ekonomik durumu, ağırlaştırıcı ve hafifleştirici nedenler
gibi etkenler dikkate alınarak uygulanan yaptırımın ölçülü olması zorunludur.
Cezaya konu fiille ceza arasında gözetilmesi gereken bu ölçülülük hukuk
devletinin vazgeçilmez unsurudur.
4. Nispi cezalarla, alt ve üst sınırı belirlenen maktu cezalarda
işlenen fiilin haksızlık derecesi ile failin kusuru ve ekonomik durumu esas
alınabilecektir. Maktu para cezası ise failin durumunu dikkate alarak cezanın
kişiselleştirilmesi imkanını ortadan kaldırmaktadır. Halbuki hakkaniyete uygun,
adil ve ölçülü bir para cezasının failin kusuru, ekonomik durumu gibi etkenleri
dikkate alması gerekir. Nitekim 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 17.
maddesinin ikinci fıkrasına göre alt ve üst sınırları gösterilen “idarî
para cezasının miktarı belirlenirken işlenen kabahatin haksızlık
içeriği ile failin kusuru ve ekonomik durumu birlikte göz
önünde bulundurulur”.
5. Anayasa Mahkemesi birçok kararında failin ekonomik durumunu
dikkate almayan para cezalarının adil ve hakkaniyete uygun olmayan sonuçlar
doğurabileceğine dikkat çekmiştir. 3.7.2014 tarihli ve E.2014/62, K.2014/125
sayılı kararda, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun ek 10.
maddesinde yer alan “44 üncü madde gereğince alınması zorunlu sertifikaları
almaksızın faaliyet gösteren kişi mahallî mülkî amir tarafından onbin Türk
Lirasından otuzbin Türk Lirasına kadar idarî para cezasıyla cezalandırılır.”
şeklindeki kural iptal edilmiştir. Anayasa Mahkemesine göre, idari para
cezasının alt sınırı küçük çaplı bir işletmenin ölçülü olmayacak şekilde
cezalandırılabilmesine imkan tanımaktadır. Bu nedenle “işletmelerin,
ekonomik büyüklüğü ve sınıfına göre adil bir denge gözetilmeden, itiraz konusu
kuralla ölçülü ve makul olmayan idari para cezası ile cezalandırılmaları, hukuk
devletinin gereği olan “adalet” ve “hakkaniyet” ilkeleriyle bağdaşmamaktadır”.
6. Mahkememiz 7.4.2016 tarihli ve E.2015/109, K.2016/28 sayılı
kararında 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu’nun 19. maddesinin ikinci
fıkrasında yer alan ve belli durumlarda sorumlulara “sekiz yüz elli bin Türk
Lirası” ve “altı yüz bin Türk Lirası” tutarlarında
idari para cezası verileceğini öngören hükümlerini incelemiştir. Anayasa
Mahkemesi itiraz konusu kurallarla öngörülen yaptırımların “regülatif
idari para cezası” olduğunu, meblağları yüksek olduğundan bu cezaların
muhatapları üzerinde çok ağır sonuçlar doğurabildiğini, bu nedenle genellikle
nispi ya da alt ve üst sınırları belirlenmek suretiyle düzenlendiğini
belirtmiştir (§ 21). Mahkeme, iptal gerekçesini şu şekilde açıklamıştır: “Bu
idari para cezası maktu düzenlendiği için uygulanırken işlenen fiilin haksızlık
içeriği, bayinin kusur durumu bir başka deyişle fiilin kasten veya taksirle
işlenip işlenmediği hususları dikkate alınamadığı gibi bayilerin işletmelerinin
ekonomik büyüklüğü, cirosu, kârı gibi kriterler de değerlendirilememektedir.
Buna göre, tek pompa ile faaliyet gösteren ve uygulanan idari para cezası
miktarı kadar yıllık cirosu bulunmayan bir akaryakıt istasyonu ile büyük
ölçekteki akaryakıt istasyonunu işletenler açısından bu yükümlülüklerin ihlali
halinde verilecek ceza miktarı aynı olmakla birlikte para cezasının miktarının
yüksek olması göz önünde bulundurulduğunda tek pompa ile faaliyet gösteren ve
cirosu yüksek olmayan akaryakıt bayisi için verilen ceza daha ağır sonuçlar
doğurabilmektedir” (§ 30).
7. Somut başvuruda Anayasa Mahkemesinin bu kararında ulaştığı
sonuçtan ayrılmayı gerektiren farklı bir durum bulunmamaktadır. Hiç
kuşkusuz, “caydırıcılık” idari para cezalarının en önemli
amaçlarından biridir. Ancak, yüksek maktu para cezalarının ekonomik
büyüklükleri aynı olmayan gerçek ve tüzel kişiler üzerinde aynı oranda
caydırıcı olamayacağı açıktır. Ayrıca caydırıcılık makul ve ölçülü olmayan,
dolayısıyla adalet ve hakkaniyet ilkeleriyle bağdaşmayan cezaları haklı
gösteremez.
Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kuralın Anayasa’nın 2.
maddesine aykırı olduğunu düşündüğümüzden, redde yönelik çoğunluk görüşüne
katılmıyoruz.
Başkan
Zühtü
ARSLAN
|
Üye
Celal
Mümtaz AKINCI
|
KARŞIOY
5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu’nun 19. maddesi ikinci
fıkrasının (a) bendinin “Aşağıdaki hallerde, sorumlulara altıyüzbin
Türk Lirası idari para cezası verilir” bölümünün, bendin (3) numaralı
alt bendinde yer alan 9. maddenin yedinci fıkrası yönünden Anayasaya aykırı
olmadığına ve itirazın reddine oyçokluğu ile karar verilmiştir.
İtirazen iptaline gelinen kural kapsamında yasaklanan fiillerin
gerçekleşmesi halinde maktu belirlenmiş para cezası uygulamasını gerektirmekte
olup, bu hali ile fiilin bir çok yönden değerlendirme dışında kalmasının adalet
ve hakkaniyet ve ölçülülük ilkesi ile bağdaşmadığı ve Anayasa’nın 2. maddesine
aykırı olduğu iddia edilmiştir.
Mahkememiz aynı konuda 5015 sayılı Kanun’un 19. maddesi ikinci
fıkrasının (c) bendinin “Aşağıdaki hallerde, sorumlulara sekizyüzbin
Türk Lirası para cezası verilir.” bölümünün bendin (3) numaralı
alt bendindeki 8. maddenin ihlali yönünden, aynı fıkranın (a) bendinin “Aşağıdaki
hallerde, sorumlulara altıyüzbin Türk Lirası para cezası verilir.” bölümünün
bendin 4 numaralı alt bendindeki “7. maddenin ihlali” yönünden,
Anayasa’ya aykırılığı nedeniyle iptali istemiyle yaptığı inceleme sonucunda,
fiilin haksızlık içeriği, işletmelerin kusur durumu dikkate alınmadan, ekonomik
büyüklüklerine ve sınıflarına göre adil bir denge gözetilmeden, itiraz konusu
kuralarla ölçülü ve makul olmayan idari para cezası öngörülmesinin, hukuk
devletinin gereği olan “adalet” ve “hakkaniyet”ilkeleriyle
bağdaşmadığını belirterek, dava konusu maktu idari para cezalarına ilişkin
kuralların oyçokluğu ile Anayasa’nın 2. maddesine aykırı olduğuna hükmetmiştir.
(2015/109 E., 7.4.2016)
Anılan ve ayrıca regülatif para cezalarının öngörülmesine ilişkin
kuralların yer aldığı dava dosyalarında olduğu gibi, dava konusu kuralın suç ve
ceza (kabahat ve yaptırımı) arası gözetilmesi gereken, beklenen hakkaniyet ve
dengeyi korumadığı, eylem ve ona uygulanan yaptırımın nicelik ve niteliğine
bakmak gereğini duyurmadığı, önlediği, denetimsiz alan yarattığı şeklindeki
7.4.2016 tarihli, 2015/109 E. sayılı dosyada yer alan iptal gerekçemiz
altındaki oyum gibi ve bu konuda Mahkememizin 2015/73 E., ile 2017/103 E.
sayılı dosyalarında bir kısım önceki dosyada iptal oyu kullanmış üyeler
çoğunluğunun bu kez redde yönelmesiyle, bu dosyalarda azınlıkta kalmakla
kullandığımız karşıoy gerekçeleri ile çoğunluk görüşüne katılınmamıştır. Kural
Anayasa’nın 2. maddesine aykırıdır. İptali gerekir.