1) 6583 sayılı 2015
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanununun 6. Maddesinin (1) Numaralı Fıkrasının (a)
Bendinin Anayasaya Aykırılığı
İptali
istenen düzenlemelerin Anayasa’ya aykırılıklarını, Türkiye’nin mali sistemi
bağlamında ortaya koyabilmek için aşağıdaki açıklamaların yapılmasına ihtiyaç
duyulmuştur. (Bu başlık altında yapılan ortak açıklamalar, 6583 sayılı 2015
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanununun iptali istenen tüm kuralları için
geçerlidir.)
A. Türkiye’nin Mali
Sistemi
1050
Sayılı Kanunla Kurulan Mali Sistem
Osmanlı
Batılılaşması, İmparatorluğun ekonomik, mali, siyasi ve askeri çöküşü kaynaklı
bir zorunluluktan doğmuş ve çöküşe dayalı toprak kaybından kurtuluşun reçetesi
olarak görülmüştür. Pragmatik yanı ağır basan Osmanlı Batılılaşması Kıta
Avrupası Hukuk Sisteminin özgün örneğini oluşturan Fransa’yı örnek almış;
Napolyon’un merkeziyetçi idari ve mali sistemi Osmanlı İmparatorluğu’na
uyarlanmıştır.
İkinci
Meşrutiyet (1908)’ten sonra çıkarılan iki geçici kanunla İmparatorluğun
merkeziyetçi idari ve mali sistemi, Cumhuriyete taşınacak şekilde kurulmuştur.
Bunlardan
ilki, 1878 tarihli Fransız Genel Muhasebe Kararnamesi’nin çevirisinden oluşan
ve 1910 yılında çıkarılan Muhasebe-i Umumiye Kanunu Muvakkat’dır. Bu Geçici
Kanunu, Cumhuriyet küçük eklemeler yaparak 1927 yılında 1050 sayılı Muhasebe-i
Umumiye Kanunu adıyla tekrar yasalaştırmıştır.
Osmanlı’nın
Fransa modelini esas alarak hazırladığı ve tüm illerde uygulanması öngörülen
İdare-i Umumiye-i Vilayat Kanunu 6 Eylül 1864’de yasalaşmıştı. İkinci
Meşrutiyet’ten sonra ise 1876 Anayasası’nda yer alan ilkeler esas alınarak
“İdare-i Umumiye-i Vilayet” ve “İdare-i Hususiye-i Vilayet” ismiyle iki kanun
tasarısı hazırlanarak 1912 yılında Mebusan Meclisine sevk edilmiştir.
Tasarıların Mecliste görüşülmesi sırasında Balkan Savaşının çıkması üzerine
Meclis tatil edildiğinden tasarılar yasalaşamamıştır. Hükümet ise, bazı
değişiklikler yaparak iki tasarıyı birleştirmiş ve “İdare-i Umumiye-i Vilayet
Kanunu Muvakkatı” adıyla 13 Mart 1913 tarihinde yürürlüğe koymuştur.
Vilayet
Genel İdaresi Geçici Kanunu (İdare-i Umumiye-i Vilayet Kanunu Muvakkatı), iki
kısımdan oluşmuştu: Birinci kısımda (1-74. maddeler) illerin genel idaresi;
ikinci kısımda (75. maddeden sonrası) ise illerin özel idaresi. İllerin genel
idaresinin düzenlendiği birinci kısmını Cumhuriyet, 18.04.1929 tarihli ve 1426
sayılı Vilayet İdaresi Kanunu ile yürürlükten kaldırmış; il özel idaresinin
düzenlendiği ikinci kısım ise 22.02.2005 tarihli ve 5302 sayılı İl Özel İdaresi
Kanununun 71. maddesi ile yürürlükten kaldırılana kadar uygulamada kalmıştır.
1050
sayılı Kanun ile mali sistemin merkezine Maliye Bakanlığı oturtulmuş ve esas
aldığı mali merkeziyetçiliğe, idari merkeziyetçiliği tamamlayan bir işlev
yüklenmiştir.
Devlet
adına yüklenim altına girilen sözleşme tasarısı ve taahhütlerin vizesi Maliye
Bakanlığının yetkisindedir. Giderlerin mali mevzuata uygunluğu konusunda
saymanlara tanınan yasal yetki çerçevesinde Maliye Bakanlığına kamu idareleri
üzerinde mali kontrol yetkisi verilmiştir. Bu bağlamda merkezin taşra teşkilatı
üzerindeki idari temsilcisi vali ve kaymakamlar; mali temsilcisi ise
saymanlardır (1050 sayılı Kanunun yasalaştığı dönemde ve uzun bir süre
saymanlar illerde defterdar, ilçelerde malmüdürleriydi) ve bunların merkezin
taşra teşkilatı üzerinde idari ve mali kontrol işlevleri vardır.
Maliye
Bakanlığı, bütçenin hazırlanması ve uygulanması ile ödeneklerin dağıtımı, yeni
ödenek tertibi açılması, kurum içi ve kurumlar arası aktarma ve serbest
bırakılmasında tek belirleyicidir.
1050
sayılı Kanunun 36. maddesinde, tertibi bütçede bulunup yetersizliğinden dolayı
ilave olarak alınan ödenek “ek ödenek”, bütçenin hazırlanması ve kabulü
sırasında öngörülmeyen yeni bir hizmet için alınan ödenek ise “olağanüstü
ödenek” olarak tanımlanıp, ek ve olağanüstü ödeneğin mali yıl içinde
alınabileceği kurallaştırılırken; 38. maddesinde, düşünülmeyen giderler
bölümüne bütçenin hazırlanması sırasında öngörülemeyen ve bütçelerde tertipleri
bulunmayan hizmetlerin karşılığı ödeneğin konulacağı belirtilmiş; 59.
maddesinde ise, Maliye Bakanlığı bütçesinde düşünülmeyen giderler tertibinde
yer alan ödenekten, bütçenin hazırlanması sırasında öngörülmeyen ve bütçede
tertipleri bulunmayan olağanüstü hizmet ve giderleri karşılamak amacıyla kamu
idareleri bütçelerinde gerekli tertipleri açarak ödenek aktarmaya ve bu
tertiplerden yapılacak ödemelerin esaslarını belirlemeye Maliye Bakanı yetkili
kılınmıştır.
Bu geniş
yetkilere ek olarak, Kanunun 37. maddesinde, “Bütçe kanunlarında belirtilecek
hizmet ve amaçlar için genel ve katma bütçelere gerektiğinde aktarma yapılmak
üzere Maliye ve Gümrük Bakanlığı bütçesinin ilgili tertiplerinde yedek ödenek
bulundurulabilir.” denilerek yedek ödeneğe herhangi bir kapsam ve miktar
sınırlaması getirilmemiştir.
Ayrıca,
Kanunun “Ödenek İşlemlerinde Yetkiler” başlıklı 56. maddesinin birinci
fıkrasında, “Bütçeler ve bölümler arasında ödenek aktarması yasa ile olur.”
cümlesiyle ana kural ortaya konulduktan sonra devamında, “Ancak, harcamalarda
tasarrufu sağlamak, dengeli ve etkili bir bütçe politikasını gerçekleştirmek
üzere bu tür aktarmaları yapmaya ve yeni tertipler açmaya, bütçe kanunlarıyla
Maliye ve Gümrük Bakanı yetkili kılınabilir.” denilerek, yasa ile yapılması
gereken bütçeler ve bölümler arası ödenek aktarma yetkisinin bütçe kanunlarıyla
Maliye Bakanına verilmesinin önü açılmış; maddenin ikinci fıkrasında ise, kamu
idaresi bütçeleri içindeki bölüm içi aktarmalar Maliye Bakanının iznine
bağlanmıştır.
Tüm bu
yetkilere rağmen, “Ödenek Aktarmalarında Yasaklar” başlıklı 57. maddesinde,
“Maaş ve ücret tertiplerinden (diğer) gider tertiplerine ve aktarma yapılmış
tertiplerden diğer tertiplere ödenek nakledilemeyeceği gibi, yedek ödenekten
aktarılan tertiplerden de aktarma yapılamaz.” denilerek klasik bütçe
ilkelerinden oluşturulan mali sentez, yasa kuralı haline getirilmiştir.
5018
Sayılı Kanunla Kurulan Mali Sistem
1050
sayılı Muhasebe-i Umumiye Kanunu, 10.12.2003 tarihli ve 5018 sayılı Kamu Mali
Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile yürürlükten kaldırılmış ve 5018 sayılı Kanununun
bütün maddeleriyle yürürlüğe girdiği 1.1.2006 tarihinden itibaren yeni bir mali
sisteme geçilmiştir.
1050
sayılı Kanunun amacı, idari merkeziyetçiliği mali merkeziyetçilikle tamamlamak
ve kamu maliyesinde mevzuata uygunluğu (mevzuata uygunluk üzerinden de
verimliliği) sağlamak iken; 5018 sayılı Kanunun amacı, katılımcılığı esas alan;
hukuka uygun, verimli, etkili ve tutumlu çalışan; mali saydamlık ile yönetsel
ve siyasal hesap verebilirliğe dayanan; saydamlık ve hesap verebilirliğin
sağlanması için yetkileri kamu idarelerine devreden ve TBMM’nin “bütçe hakkı”na
güvence oluşturan bir kamu mali yönetimi kurmaktır.
5018
sayılı Kanunun temelinde, “stratejik planlama ve performans esaslı bütçeleme”
yatmaktadır. Bu amaçla bütçenin hazırlanması, uygulaması ve uygulama
sonuçlarının raporlanmasında Maliye Bakanlığının tekeline (ödeneklerin serbest
bırakılması hariç) son verilerek görev ve yetkilerle sorumluluklar kamu
idarelerine bırakılmaktadır.
Kamu
idarelerinin bütçeleri, kalkınma planı – stratejik plan - orta vadeli program
ve orta vadeli mali plan – performans programı (ve performans programında yer
alan performans hedefi/göstergesi) - bütçe gibi birbirine bağlı ve birbirini
tamamlayan ve yukarıdan aşağıya hiyerarşik bir yapı oluşturan bütünsel bir
süreç olarak tasarlanmıştır.
Buna göre,
kamu idareleri, kalkınma planları, programlar, ilgili mevzuat ve belirledikleri
temel ilkeler çerçevesinde geleceğe ilişkin olarak temel görev ve görüşleri ile
stratejik amaç ve ölçülebilir hedeflerini saptamak, performanslarını önceden
belirlenmiş göstergeler doğrultusunda ölçmek ve bu sürecin izleme ve
değerlendirmesini yapmak amacıyla uzun süreli stratejik plan (md. 9/1) ile
stratejik plana göre yürütecekleri faaliyet ve projeleri ve bunların kaynak
ihtiyacı ile performans hedef ve göstergelerini içeren yıllık performans
programı hazırlamak (md. 9/4) ve kamu hizmetlerini istenilen düzeyde ve
kalitede sunulabilmek için bütçeleri ile program ve proje bazında kaynak
tahsislerini, stratejik planlarına, yıllık amaç ve hedefleri ile performans
göstergelerine dayandırmak zorundadırlar (md. 9/2). Bütçeler kalkınma planı ve
programlarda yer alan politika, hedef ve önceliklere uygun şekilde, idarelerin
stratejik planları ile performans ölçütlerine ve fayda-maliyet analizine göre
hazırlanacak, uygulanacak ve kontrol edilecek (md. 13/1-c); kamu idareleri
gelir ve gider tekliflerini hazırlarken; orta vadeli program ve mali planda
belirlenen temel büyüklükler ile ilke ve esasları, kalkınma planı ve yıllık
program öncelikleri ile stratejik planı çerçevesinde belirlenmiş ödenek
tavanlarını, stratejik planı ile uyumlu çok yıllı bütçeleme anlayışını ve
performans hedeflerini dikkate alacaklardır (md. 17).
İdarelerce
her yılın sonunda hazırlanacak idare faaliyet raporları ise, kullanılan
kaynaklar, bütçe hedef ve gerçekleşmeleri ile meydana gelen sapmaların
nedenleri, stratejik plan ve performans programı uyarınca yürütülen faaliyetler
ile performans bilgilerini içerir şekilde hazırlanacak (md. 41/4); Sayıştay söz
konusu raporları değerlendirerek değerlendirme sonuçları ile birlikte TBMM’ye
sunacak, TBMM ise bu raporlar ve değerlendirmeler ile Sayıştayın düzenlilik ve
performans denetimleri sonucunda ulaştığı denetim bulguları temelinde, kamu
kaynağının elde edilmesi ve kullanılmasına ilişkin olarak kamu idarelerinin
yönetim ve hesap verme sorumluluklarını görüşecektir (md. 41/3).
Başka bir
anlatımla kamu idareleri, kalkınma planı, kalkınma planına dayalı hazırlanan
programlar ve benimsedikleri temel ilkeler çerçevesinde geleceğe ilişkin temel
görev (misyon) ve temel görüşleri (vizyon) ile stratejik amaç ve hedeflerini
belirledikleri birer stratejik plan hazırlayacaktır. Stratejik planda,
stratejik amaçları, temel stratejileri, ölçülebilir hedefleri ve
performanslarını ölçmek, izlemek ve değerlendirmek için önceden belirlenmiş
performans göstergeleri yer alacaktır. Kamu idareleri stratejik planları ile
orta vadeli program ve orta vadeli mali plana göre her yıl yıllık performans
programı hazırlayacaklar ve performans programlarında yürütecekleri faaliyet ve
projeler ile bunların kaynak ihtiyacına ve performans hedef ve göstergelerine
yer vereceklerdir. Her yıl bütçelerini yaparken ise, program ve proje bazında
kaynak tahsislerini stratejik planlarına ve performans programında yer alan
yıllık amaç, hedef ve performans göstergelerine dayandıracaklardır. Nihayetinde
ise, bütçe ve faaliyet sonuçlarını TBMM’ye raporlayacaklar; Sayıştay ise kamu
idarelerinin raporladıkları mali tablolar ile faaliyet raporlarını inceleyip,
denetleyip, değerlendirerek ve bunlara düzenlilik ve performans denetimi bulgularını
ekleyerek TBMM’ye kamu idarelerinin mali tabloları ile faaliyet raporları
hakkında görüş bildirecektir. Böylece, yasama organının “bütçe hakkı”nın gereği
olarak yürütmeyi sadece ödenek miktarları ile faaliyetlerin mevzuata uygunluğu
açısından değil, ayrıca ölçülebilir somut hizmet göstergeleri temelinde
denetlemesi de sağlanmış olacaktır.
Verimli,
etkili, ekonomik ve mevzuata uygun çalışan bir kamu mali yönetiminin kurulması
ile kamu idarelerinin hesap verebilirliğinin sağlanmasının, kamu idarelerinin
bütçe ödenek tahsislerinin stratejik plan ve performans programlarına
dayandırılmasını, faaliyet ve projelere tahsis edilen ödeneklerin performans
göstergelerine bağlanmasını, stratejik plan ile performans programında yer
almayan ve performans göstergesine bağlanmayan alanlara harcama yapılmamasını
gerektirmesi nedenleriyle, 1050 sayılı Kanunun Maliye Bakanına/Bakanlığına
verdiği yetkilere 5018 sayılı Kanunla son verilmiş; 23. maddesinde, “bütçe
kanununda belirtilen hizmet ve amaçları gerçekleştirmek, ödenek yetersizliğini
gidermek veya bütçelerde öngörülmeyen hizmetler için” Maliye Bakanlığı
bütçesine konulacak “Yedek Ödenek” miktarı, genel bütçe ödeneklerinin yüzde
ikisi ile sınırlandırılmış ve bir yandan 5. maddesinin (d) bendinde, kamu malî
yönetiminin Türkiye Büyük Millet Meclisinin bütçe hakkına uygun şekilde
yürütüleceği kamu mali yönetiminin temel ilkeleri arasında sayılırken, diğer
yandan 19. maddesinin son fıkrasında merkezi yönetim kapsamındaki kamu
idarelerinin bütçelerindeki ödeneklerin yetersiz kalması halinde veya
öngörülemeyen hizmetlerin yerine getirilmesi amacıyla, karşılığı gelir
gösterilmek şartıyla ek bütçe yapılacağı kurallaştırılarak TBMM’nin “bütçe
hakkı” güvence altına alınmıştır.
B. İptali İstenen
Düzenlemelerin Anlamı, Kapsamı ve Sonuçları
2015 Yılı
Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu’nun 6. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a)
bendiyle, genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri ile özel bütçeli idarelerin
bütçelerinin “Personel Giderleri” ile “Sosyal Güvenlik Kurumlarına Devlet Primi
Giderleri” tertiplerinde yer alan ödenekleri, Maliye Bakanlığı bütçesinin
“Personel Giderlerini Karşılama Ödeneği” ile gerektiğinde “Yedek Ödenek”
tertibine; diğer ekonomik kodlara ilişkin tertiplerde yer alan ödenekleri ise
5018 sayılı Kanunun 21 inci maddesinde yer alan sınırlamalara tabi olmaksızın
kurum bütçeleri arasında aktarmaya veya Maliye Bakanlığı bütçesinin “Yedek
Ödenek” tertibine aktarmaya Maliye Bakanı yetkili kılınmaktadır.
Maliye
Bakanına aynı yetkiler, daha dar kapsamlı olarak 2007 Yılı Merkezi Yönetim
Bütçe Kanunundan itibaren verilmektedir. Örneğin; benzer yetkiler 2010 Yılı
Merkezi Yönetim Bütçe Kanununun “Aktarma ve ekleme işlemleri” başlıklı 10.
maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendi, 2011 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe
Kanunu ile 2012 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu’nun “Aktarma ve ekleme
işlemleri” başlıklı 8. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bentleri, 2013
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu ile 2014 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe
Kanunu’nun “Aktarma ve ekleme işlemleri” başlıklı 6. maddesinin (1) numaralı
fıkrasının (a) bentlerinde de verilmişti.
Maliye
Bakanının söz konusu yetkileri nasıl kullandığı ise yılları Sayıştay Genel
Uygunluk Bildirimlerinde yer almıştır. Bu bağlamda, Sayıştay’ın 2012 ve 2013
yılları Merkezi Yönetim Bütçesi Genel Uygunluk Bildirimlerinde yer alan
saptamalarla konu açıklığa kavuşturulmaya çalışılacaktır.
Sayıştay
Genel Kurulu’nun 09.09.2013 gün ve 5366 sayılı Kararı ile TBMM’ye sunulan 2012
Yılı Merkezi Yönetim Bütçesi Genel Uygunluk Bildiriminde (s.9), 2012 Yılı
Merkezi Yönetim Bütçe Kanunuyla Maliye Bakanlığı Bütçesinin,
“12.01.31.00-01.1.2.00-1-09.6 Yedek Ödenekler” tertibine 665.250.000,00 TL
başlangıç ödeneği konulduğu, 2012 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanununun “Aktarma
ve ekleme işlemleri” başlıklı 8. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a)
bendiyle Maliye Bakanına verilen yetki çerçevesinde, diğer kamu idareleri
bütçesinden 30.130.910.716,00 TL, Maliye Bakanlığı bütçesinden ise
295.891.614,00 TL ödenek aktarılıp, 172.090.402,00 TL ödenek düşülmesi sonucu
Yedek Ödenek toplamının (yaklaşık 45 kat artışla) 30.919.961.928,00 TL’ye
ulaştığı; genel bütçeli idareler yıl sonu toplam ödeneğinin % 8.64’üne karşılık
gelen bu ödeneğin tamamının diğer kamu idarelerinin farklı bütçe tertiplerine
aktarılıp yıl sonunda sıfırlandığı belirtilmektedir.
2012 yılı
genel bütçe başlangıç ödeneğinin 344.512.858.921,00 TL olduğu göz önüne
alındığında, yılsonu Yedek Ödenek tutarı bütçe başlangıç ödeneğinin % 8.97’sine
karşılık gelmektedir.
Sayıştay
Genel Kurulu’nun 08.09.2014 gün ve 5377/1 sayılı Kararı ile TBMM’ye sunulan
2013 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesi Genel Uygunluk Bildiriminde (s.32), 2013 Yılı
Merkezi Yönetim Bütçe Kanunuyla Maliye Bakanlığı bütçesinin
12.01.31.00-01.1.2.00-1-09.6 yedek ödenekler tertibine 949.178.000,00 TL
başlangıç ödeneği konulduğu, diğer kamu idareleri bütçelerinden
34.637.550.832,00 TL, Maliye Bakanlığı bütçesinden ise 325.520.156,00 TL ödenek
aktarılması sonucu yedek ödenek toplamının yıl sonunda (yaklaşık 38 kat
artışla) 35.912.248.988,00 TL’ye ulaştığı; genel bütçeli idareler yıl sonu
toplam ödeneğinin % 8.77’sine karşılık gelen bu ödeneğin tamamının diğer kamu
idarelerinin farklı bütçe tertiplerine aktarılıp yıl sonunda sıfırlandığı
belirtilmektedir.
Genel
bütçe başlangıç ödeneğinin 396.705.004.350,00 TL olduğu göz önüne alındığında,
yılsonu Yedek Ödenek tutarı, bütçe başlangıç ödeneğinin % 9.05’ine karşılık
gelmektedir.
Bu
bağlamda, 5018 sayılı Kanuna göre stratejik plana dayanmadan ve performans
göstergesine bağlanmadan harcanabilecek yedek ödenek, genel bütçe başlangıç
ödeneğinin % 2’si ile sınırlı ve bunu aşan harcamalar için ek bütçe yapılacak
iken, 2012 yılında yasal yedek ödenek miktarının yaklaşık 4,5 katı tutarında ve
başlangıç ödeneğinin % 8,97’si oranında, 2013 yılında ise yasal yedek ödenek
miktarının yaklaşık 4,5 katı tutarında ve başlangıç ödeneğinin % 9.05’i
oranında ödenek stratejik plana dayanmadan ve performans göstergesine
bağlanmadan harcanmış bulunmaktadır. Bu durum, 2012 ve 2013 Merkezi Yönetim
Bütçe Kanunlarıyla Maliye Bakanına verilen, Anayasa ve 5018 sayılı Kanuna
aykırı yetkilerin birinci sonucudur.
İkinci
sonucu ise ödenek üstü harcamalarda ortaya çıkmaktadır.
Sayıştay’ın
2012 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesi Genel Uygunluk Bildiriminde belirtildiğine
göre, genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri için 15.056.878.194,39 TL, özel
bütçeli idareler için ise 17.943.305,67 TL olmak üzere toplam 15.074.821.500,06
TL; 2013 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesi Genel Uygunluk Bildiriminde
belirtildiğine göre ise genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri için
9.284.415.318,31 TL, özel bütçeli idareler için 59.213.292,08 TL olmak üzere
toplam 9.343.628.610,39 TL ödenek üstü harcama yapılmıştır.
Genel
bütçeli idarelerin 15.056.878.194,39 TL tutarındaki 2012 yılı toplam ödenek
üstü giderinin yaklaşık % 98’ini oluşturan 14.800.059.706,55 TL’si Milli Eğitim
Bakanlığına ait bulunmaktadır. Genel Uygunluk Bildiriminde belirtildiğine göre
(s. 34) bu durum, Milli Eğitim Bakanlığı’nın personel giderleri ile sosyal
güvenlik kurumlarına devlet primi giderleri kalemlerine 2012 Merkezi Yönetim
Bütçe Kanunu ile tahsis edilen ödeneklerden 12.212.000.000,00 TL’sinin Maliye
Bakanına Anayasaya ve 5018 sayılı Kanuna aykırı olarak verilen yetkilerin
Maliye Bakanı tarafından kullanılması sonucu Maliye Bakanlığı bütçesinin “Yedek
Ödenek” tertibine aktarılmasından kaynaklanmıştır.
Yine genel
bütçeli idarelerin 9.284.415.318,31 TL tutarındaki 2013 yılı toplam ödenek üstü
giderinin yaklaşık % 99,45’ini oluşturan 9.233.964.516,06 TL’si Milli Eğitim
Bakanlığına ait bulunmaktadır. Genel Uygunluk Bildiriminde belirtildiğine göre
(s. 55-56) bu durum, Milli Eğitim Bakanlığı’nın personel giderleri ile sosyal
güvenlik kurumlarına devlet primi giderleri kalemlerine 2013 Merkezi Yönetim
Bütçe Kanunu ile tahsis edilen ödeneklerden 15.633.770.000,00 TL’sinin Maliye
Bakanı tarafından Maliye Bakanlığı bütçesinin “Yedek Ödenek” tertibine
aktarılmasından kaynaklanmıştır.
2012 ve
2013 yılları Genel Uygunluk Bildirimlerindeki ödenek üstü harcama tabloları
incelendiğinde, kamu idarelerinin personel giderleri ile sosyal güvenlik
kurumlarına devlet primi giderleri tertiplerinde yer alan ödeneklerin, 5018
sayılı Kanunun “Ödenek aktarmaları” başlıklı 21. maddesinin üçüncü fıkrasındaki
“Personel giderleri tertiplerinden, aktarma yapılmış tertiplerden ve yedek
ödenekten aktarma yapılmış tertiplerden, diğer tertiplere aktarma yapılamaz.”
kuralına aykırı olarak Maliye Bakanı tarafından Maliye Bakanlığı’nın “Yedek
Ödenek” tertibine aktarıldıktan sonra buradan kamu idarelerinin hizmet alımı ve
sermaye giderleri tertiplerine aktarıldığı ve böylece sanki personel giderleri
tertiplerinde ödenek üstü harcama yapılmasına cevaz veren yasal kurallar varmış
gibi kamu idarelerinin personel giderleri tertiplerinde ödenek üstü harcama
yapmaya mecbur bırakıldıkları; daha açık deyişle Maliye Bakanının kamu
idarelerinin personel giderleri ile sosyal güvenlik kurumlarına devlet primi
gideri tertiplerini kamu idarelerinin iradesi dışında ödenek üstü harcama
kaynağı olarak kullandığı anlaşılmaktadır.
2012 ve
2013 yılları Merkezi Yönetim Bütçesi Genel Uygunluk Bildirimlerinde ödenek üstü
harcamalar, 5018 sayılı Kanunun 19, 20/1-d, 20/1-f, 23, 26, 31 ve 70. maddeleri
ile 2012 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanununun 7, 9, 23, 24 ve Bütçe Kanununa
ekli “E Cetveli”nin 45. maddeleri, 2013 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanununun 5.
maddesinin (1) numaralı fıkrası ve ayrıca 657 sayılı Kanunun 62, 207 ve 208.
maddeleri bağlamında değerlendirildikten sonra, hem 2012 Yılı Genel Uygunluk
Bildirimi (s. 19) hem 2013 yılı Genel Uygunluk Bildiriminde (s. 41),
“Görüleceği üzere, 5018 sayılı Kanunun ‘Ödeneklerin kullanılması’ başlıklı
20’nci maddesinin birinci fıkrasının (f) bendinde yer alan, genel veya kısmi
seferberlik, savaş ilanı veya Bakanlar Kurulu kararıyla zorunlu askeri
hazırlıkların yapıldığı olağanüstü hallerde ve Millî Savunma Bakanlığı,
Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı bütçeleriyle sınırlı
olmak üzere getirilen istisna hükmü dışında ödenek üstü gider yapılmasına cevaz
veren bir düzenleme bulunmamaktadır.” şeklinde karar verilmiş ve devamında 2012
yılı Genel Uygunluk Bildiriminde, “2012 yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Tasarısının tamamlayıcı ödenekle ilgili 4’üncü maddesinin üçüncü fıkrasını
etkileyen ve genel bütçeli idareler için 15.056.878.194,39 Türk Lirası, özel
bütçeli idareler için 17.943.305,67 Türk Lirası olmak üzere, merkezi yönetim
toplamında 15.074.821.500,06 Türk Lirasına ulaşan ödenek üstü gider tutarı
için, 5018 sayılı Kanunun yukarıda yer verilen 20, 26, 31 ve 70’inci maddeleri
ile 2012 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanununun yukarıda yer verilen 9, 23 ve
24’üncü maddeleri bağlamında tamamlayıcı ödenek verilip verilmemesi hususu,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin takdirindedir.” (s. 19); 2013 yılı Genel
Uygunluk Bildiriminde ise “2013 yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Tasarısının tamamlayıcı ödenekle ilgili 4’üncü maddesinin üçüncü fıkrasını
etkileyen ve genel bütçeli idareler için 9.284.415.316,31 Türk Lirası, özel
bütçeli idareler için 59.213.292,08 Türk Lirası olmak üzere, merkezi yönetim
toplamında 9.343.628.610,39 Türk Lirasına ulaşan ödenek üstü gider tutarı için,
5018 sayılı Kanunun yukarıda yer verilen 20, 26, 31 ve 70’inci maddeleri ile
2013 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanununun yukarıda yer verilen 8 inci maddesi
ve Kanuna ekli, E Cetveli 49’uncu maddesi bağlamında tamamlayıcı ödenek verilip
verilmemesi hususu, Türkiye Büyük Millet Meclisinin takdirindedir.” (s.41)
denilerek, yürürlükteki yasal düzenlemeler çerçevesinde ödenek üstü harcama
yapılmasının mümkün olmaması ve ek bütçe yapılmasını gerektirmesi nedeniyle
tamamlayıcı ödenek verilmemesi hususu örtülü olarak belirtilmiştir.
Üçüncü
sonucu ise ödenek üstü harcamanın mali ve idari yaptırıma tabi tutulmuş
olmasında ortaya çıkmaktadır.
5018
sayılı Kanunun temelinde “stratejik planlama ve performans esaslı bütçeleme”
yatması ve kamu kaynaklarının Kanunun öngördüğü şekilde verimli, etkili ve
ekonomik kullanılmasının bütçenin hazırlanması ve uygulamasında 5018 sayılı
kanunla kurulan mali sisteme uyulmasından geçmesi nedeniyle, 5018 sayılı Kanunun
23. maddesinde, stratejik plana dayanmadan ve performans gösterine bağlanmadan
harcanabilecek “Yedek Ödenek” miktarı, genel bütçe ödeneklerinin yüzde ikisi
ile sınırlandırılmış; 20. maddesinin (d) bendinde, “Kamu idareleri,
bütçelerinde yer alan ödeneklerin üzerinde harcama yapamaz. Bütçeyle verilen
ödenekler, tahsis edildikleri amaçlar doğrultusunda yılı içinde yapılan iş,
satın alınan mal ve hizmetler ile diğer giderlerin karşılanmasında kullanılır.”
kuralına yer verilirken; 31. maddesinin altıncı fıkrasında, “Harcama
yetkilileri bütçede öngörülen ödenekleri kadar, ödenek gönderme belgesiyle
kendisine ödenek verilen harcama yetkilileri ise tahsis edilen ödenek tutarında
harcama yapabilir.” denilmiş; “Ödenek üstü harcama” başlıklı 70. maddesinde,
“Kamu zararı oluşturmamakla birlikte bütçelere, ayrıntılı harcama
programlarına, serbest bırakma oranlarına aykırı olarak veya ödenek gönderme
belgelerindeki ödenek miktarını aşan harcama talimatı veren harcama
yetkililerine, her türlü aylık, ödenek, zam ve tazminat dahil yapılan bir aylık
net ödemeler toplamının iki katı tutarına kadar para cezası verilir.” denilerek
ödenek üstü harcama yapan harcama yetkililerine para cezası verilmesi
öngörülmüş; 19. maddesinin son fıkrasında ise, merkezi yönetim kapsamındaki kamu
idarelerinin bütçelerindeki ödeneklerin yetersiz kalması halinde veya
öngörülemeyen hizmetlerin yerine getirilmesi amacıyla, karşılığı gelir
gösterilmek şartıyla ek bütçe yapılacağı kurallaştırılmıştır.
Bu
bağlamda, Sayıştay’ın 2012 ve 2013 yılları Genel Uygunluk Bildirimindeki
saptamaları doğrultusunda TBMM’nin kesin hesap kanunları ile tamamlayıcı ödenek
vermemesi durumunda, Maliye Bakanının bütçe kanunlarında yer alan ödenek
aktarma yetkilerini kullanarak ödenek üstü harcama yapmak zorunda bıraktığı kamu
görevlilerinin maaş kesme cezasına muhatap olmaları yanında ödenek üstü gider
tutarından Sayıştay’ca mali olarak sorumlu tutulmaları gibi bir sonuçla
karşılaşılacaktır. Dolayısıyla bütçe kanunlarıyla Maliye Bakanına verilen
Anayasaya aykırı yetkilerin Maliye Bakanı tarafından kullanılmasının
sonuçlarından Maliye Bakanı değil, kamu görevlileri idari ve mali yaptırıma
tabi tutulacaklardır. Bu durumun hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmazlığı
ortadadır.
Maliye
Bakanına 2012 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanununun “Aktarma ve ekleme
işlemleri” başlıklı 8. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendiyle verilen
yetkiler kapsamında, Maliye Bakanlığı bütçesinin “Yedek Ödenek” tertibinde
toplandıktan sonra kamu idarelerine aktarılan 30.919.961.928 TL tutarında ve
başlangıç ödeneğinin %8.97’si oranındaki ödenek ile 15.056.878.194,39 TL
tutarında ve başlangıç ödeneğinin %4,37 oranındaki ödenek üstü gider, stratejik
plana dayanmadan ve performans göstergesine bağlanmadan harcanmış
bulunmaktadır. Yine Maliye Bakanına 2013 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanununun
“Aktarma ve ekleme işlemleri” başlıklı 6. maddesinin (1) numaralı fıkrasının
(a) bendiyle verilen yetkiler kapsamında, Maliye Bakanlığı bütçesinin “Yedek
Ödenek” tertibinde toplandıktan sonra kamu idarelerine aktarılan 35.912.248.988,00
TL tutarında ve başlangıç ödeneğinin % 9.05’i oranındaki ödenek ile
9.343.628.610,39 TL tutarındaki ve başlangıç ödeneğinin %2.36’sı oranındaki
ödenek üstü gider, stratejik plana dayanmadan ve performans göstergesine
bağlanmadan harcanmış bulunmaktadır.
Dördüncü
ve en önemli sonuç da buradan çıkmaktadır: Genel bütçe başlangıç ödeneğinin
2012 yılında %13.34’ünün (yaklaşık 46 milyar TL), 2013 yılında ise %11.41’inin
(yaklaşık 46,5 milyar TL) performans göstergesine dayanmadan harcanması, bu tutarların
2012 ve 2013 yılları merkezi yönetim bütçesi yatırım harcamaları tutarından
fazla olması ve bu oran ve tutarlardaki ödeneklerin hesap verebilirliğinin
olmaması gerçeği karşısında, 2012 ve 2013 yılları Merkezi Yönetim Bütçe
Kanunları ile Maliye Bakanına verilen yetkilerin 5018 sayılı Kanunla kurulan
mali sistemi işlemez kıldığı sonucu kendiliğinden ortaya çıkmaktadır.
C. Anayasaya
Aykırılık Sorunu
2015 Yılı
Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu’nun 6. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a)
bendiyle, genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri ile özel bütçeli idarelerin
bütçelerinin “Personel Giderleri” ile “Sosyal Güvenlik Kurumlarına Devlet Primi
Giderleri” tertiplerinde yer alan ödenekleri, Maliye Bakanlığı bütçesinin
“Personel Giderlerini Karşılama Ödeneği” ile gerektiğinde “Yedek Ödenek”
tertibine; diğer ekonomik kodlara ilişkin tertiplerde yer alan ödenekleri ise
5018 sayılı Kanunun 21. maddesinde yer alan sınırlamalara tabi olmaksızın kurum
bütçeleri arasında aktarmaya veya Maliye Bakanlığı bütçesinin “Yedek Ödenek”
tertibine aktarmaya Maliye Bakanı yetkili kılınmaktadır.
28.12.2004
tarihli ve 5277 sayılı 2005 Mali Yılı Bütçe Kanununun 15. maddesinin (a)
fıkrasının 1. ve 9. bentleriyle;
“1. Aynı
kuruluş bütçesi içinde “Personel giderleri” ile “Sosyal güvenlik kurumlarına
Devlet primi giderleri” tertipleri arasında fonksiyonel ve ekonomik
sınıflandırma ayırımına bakılmaksızın aktarma yapmaya,”
“9. Aynı
kuruluş bütçesi içinde fonksiyonel ve ekonomik sınıflandırma ayırımına
bakılmaksızın aktarma yapmaya veya kuruluşların bütçelerinden Maliye Bakanlığı
bütçesinin yedek ödenek tertiplerine aktarma yapmaya,”
Maliye
Bakanına yetki veren düzenlemelerin iptali istemiyle açılan davada, Anayasa
Mahkemesi 29.11.2005 günlü ve E. 2005/6, K.2005/93 sayılı kararında;
“Anayasa’nın
7. maddesinde, ‘Yasama yetkisi Türk Milleti adına Türkiye Büyük Millet
Meclisi’nindir. Bu yetki devredilemez’ denilmektedir. Buna göre, yasa koyucunun
temel ilkeleri koymadan, çerçeveyi çizmeden yürütmeye yetki vermemesi,
sınırsız, belirsiz bir alanı, yönetimin düzenlemesine bırakmaması gerekir. Yasa
ile yetkilendirme Anayasa’nın öngördüğü biçimde yasa ile düzenleme anlamına
gelmez. Yasa koyucu, gerektiğinde sınırlarını belirlemek koşuluyla bazı
konuların düzenlenmesini idareye bırakabilir. Bu bağlamda, sık sık değişik
önlemler alınmasına veya bunların kaldırılmasına gerek görülen ekonomik, teknik
veya benzeri alanlarda temel kurallar saptandıktan sonra ayrıntıların
düzenlenmesinin idareye verilmesi, yasama yetkisinin devri olarak
nitelendirilemez.
Ancak,
iptali istenilen bentlerle Maliye Bakanı’na çerçevesi çizilmemiş, esasları
belirlenmemiş bir alanda hiçbir sınırlamaya bağlı olmaksızın geniş yetkiler
tanınarak yasama yetkisinin devrine yol açılmıştır.”
gerekçesiyle
Anayasa’nın 7. maddesine aykırı olduğuna oybirliği ile karar vermiş ve
düzenleme iptal edildiğinden, Anayasa'nın 2., 11., 161., 162. ve 163. maddeleri
yönünden iptali isteminin incelenmesine gerek görmemiştir.
Anayasa
Mahkemesinin iptal kararına konu oluşturan 28.12.2004 tarihli ve 5277 sayılı
2005 Mali Yılı Bütçe Kanunu’nun, 1050 sayılı Muhasebe-i Umumiye Kanununa göre
hazırlanmış olduğunu ve yukarıda (1050 Sayılı Kanunla Kurulan Mali Sistem
bölümü) ayrıntılı olarak açıklandığı üzere 1050 sayılı Kanunun 5018 sayılı Kamu
Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunundan farklı olarak bütçenin uygulanması
sırasında, mali yıl içinde ek ödenek ve olağanüstü ödenek (1050/md.36) ile
düşünülmeyen giderler ödeneği alınmasına (1050/md.38) yetki verdiğini, Maliye
Bakanlığı bütçesine konulacak yedek ödenek miktarına kapsam ve miktar
sınırlaması getirmeyip, ödenek aktarma yetkisini Maliye Bakanına verdiğini
(1050/md.37) ve dengeli ve etkili bir bütçe politikasını gerçekleştirmek üzere
farklı kurumların bütçeleri ile aynı kurumun bütçesinin bölümleri arasında aktarma
yapmak üzere bütçe kanunlarıyla Maliye Bakanına yetki verilmesini (1050/md.56)
kurallaştırmış olduğunu belirtelim.
Anayasa
Mahkemesinin iptal ettiği 2005 Mali Yılı Bütçe Kanununun 15. maddesinin (a)
fıkrasının 1 ve 9 uncu bentleriyle Maliye Bakanına, aynı kuruluş bütçesi içinde
“Personel giderleri” ile “Sosyal güvenlik kurumlarına Devlet primi giderleri”
tertipleri ve diğer tertipler arasında fonksiyonel ve ekonomik sınıflandırma
ayrımına bakılmaksızın aktarma yapma ile kuruluşların bütçelerinden Maliye Bakanlığı
bütçesinin “yedek ödenek” tertibine aktarma yapma yetkisi tanınırken;
İptali
istenen 2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu’nun 6. maddesinin (1) numaralı
fıkrasının (a) bendiyle Maliye Bakanına çok daha vahim ve 5018 sayılı Kanunun
temel ilkeleri ve kurduğu mali sistemle bağdaşmayan yetkiler tanınmakta; bu
bağlamda, genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri ile özel bütçeli idarelerin
bütçelerinin “Personel Giderleri” ile “Sosyal Güvenlik Kurumlarına Devlet Primi
Giderleri” tertiplerinde yer alan ödenekleri, idarelerin kendi bütçeleri içinde
aktarma da değil, Maliye Bakanlığı bütçesinin “Personel Giderlerini Karşılama
Ödeneği” ile gerektiğinde “Yedek Ödenek” tertibine aktarmaya; kamu idarelerinin
diğer ekonomik kodlara ilişkin tertiplerde yer alan ödeneklerini ise 5018
sayılı Kanunun 21. maddesinde yer alan sınırlamalara da tabi olmaksızın farklı
kurum bütçeleri arasında aktarmaya veya Maliye Bakanlığı bütçesinin “Yedek
Ödenek” tertibine aktarmaya Maliye Bakanı yetkili kılınmaktadır.
Anayasa
Mahkemesi’nin yukarıda yer verilen 29.11.2005 günlü ve E. 2005/6, K.2005/93
sayılı kararında da belirtildiği üzere, Anayasa’nın 7. maddesinde, “Yasama
yetkisi Türk Milleti adına Türkiye Büyük Millet Meclisi’nindir. Bu yetki
devredilemez.” denilmektedir. Bu kurala göre, yasa koyucunun temel ilkeleri
koymadan, çerçeveyi çizmeden yürütmeye yetki vererek, sınırsız ve belirsiz bir
alanı yönetimin düzenlemesine bırakması, yasama yetkisinin devri sonucunu
doğurmaktadır.
Hiçbir
çerçeve çizilmeksizin, esaslar belirlenmeksizin ve hiçbir sınırlamayla bağlı
olmaksızın, genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri ile özel bütçeli idarelerin
bütçelerinin “Personel Giderleri” ile “Sosyal Güvenlik Kurumlarına Devlet Primi
Giderleri” tertiplerinde yer alan ödenekleri, idarelerin kendi bütçeleri içinde
de değil, Maliye Bakanlığı bütçesinin “Personel Giderlerini Karşılama Ödeneği”
ile “Yedek Ödenek” tertibine; kamu idareleri bütçelerinin diğer ekonomik
kodlara ilişkin tertiplerinde yer alan ödenekleri ise 5018 sayılı Kanunun 21.
maddesinde yer alan sınırlamalara da tabi olmaksızın farklı kurum bütçeleri
arasında aktarmaya veya Maliye Bakanlığı bütçesinin “Yedek Ödenek” tertibine
aktarmaya Maliye Bakanı’nın yetkili kılınması, yasama yetkisinin devri sonucunu
doğurduğundan, iptali istenen hükümler Anayasa’nın 7. maddesine aykırıdır.
Anayasa’nın
2. maddesinde “demokratik devlet” ilkesine yer verilmiş; 6. maddesinde
egemenliğin Anayasanın koyduğu esaslara göre yetkili organlar eliyle
kullanılacağı, hiçbir kimse ve organın kaynağını Anayasadan almayan bir Devlet
yetkisi kullanamayacağı belirtilmiş ve 87. maddesinde ise “bütçe hakkı”nın
Türkiye Büyük Millet Meclisine ait olduğu hüküm altına alınmıştır.
Temsili
(parlamenter) demokrasi, halkın temsilcilerinin “bütçe hakkı”ndan doğmuş ve
Parlamento’nun yasama yetkisi (kanun koyma, değiştirme ve kaldırma), mali
yetkileri temelinde yükselmiştir. Tarihsel olarak halk ve halkın temsilcileri,
önce kanun yapmayı değil, rızaya dayanmaksızın vergi konulmamasını (Magna Carta
Libertatum 1215) kabul ettirmiş; devamında halktan toplanan vergilerin tahsis
edildiği giderleri belirleme yetkisini elde etmiş (Bill of Rights 1689) ve
süreç içinde bu yetkileri krala karşı pazarlık konusu yaparak kanun yapma,
değiştirme, kaldırma yani yasama yetkisini elde edebilmiştir (Bu konuda
ayrıntılı bir inceleme için Bkz. Kemal Gözler, “İngiltere’de Parlamento Neden
ve Nasıl Ortaya Çıktı: Malî Hukukun Anayasa Hukukundan Eskiliği Üzerine Bir
Deneme”, Prof. Dr. Mualla Öncel’e Armağan, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi
Yayınları, Ankara, 2009, c.I, s.365-374).
Anayasa
Mahkemesi’nin çeşitli kararlarında da belirtildiği üzere, “Yasama organının,
halk adına kamu gelirlerini toplama ve yine halk adına bu gelirleri harcama
konusunda yürütme organına sınırlarını belirleyerek yetki vermesi ve
sonuçlarını denetlemesine bütçe hakkı denilmektedir. (…) Bu hak, demokratik
parlamenter yönetim sistemini benimsemiş olan ülkelerde, halk tarafından
seçilen temsilcilerden oluşan ve en yetkili organ olan yasama organına ait
bulunmaktadır.” (Bkz. Anayasa Mahkemesi’nin 30.12.2010 günlü ve E.2008/83,
K.2010/121 sayılı ve 27.12.2012 günlü ve E.2012/102, K.2012/207 sayılı
kararları).
2015 Yılı
Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu’nun 6. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a)
bendiyle Maliye Bakanına/Bakanlığına yani yürütme organına hiçbir sınırlamaya
bağlı olmaksızın, 2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesini bütünüyle ve her yönüyle
ortadan kaldırıp, istediği şekilde yeniden yapma yetkisi verilmektedir.
Gerçekten
de Maliye Bakanının, genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri ile özel bütçeli
idarelerin bütçelerinin “Personel Giderleri” ile “Sosyal Güvenlik Kurumlarına
Devlet Primi Giderleri” tertiplerinde yer alan ödenekleri, Maliye Bakanlığı
bütçesinin “Personel Giderlerini Karşılama Ödeneği” ile “Yedek Ödenek”
tertibine; diğer ekonomik kodlara ilişkin tertiplerde yer alan ödenekleri ise
5018 sayılı Kanunun 21. maddesinde yer alan sınırlamalara da tabi olmaksızın
farklı kurum bütçeleri arasında aktarmaya veya Maliye Bakanlığı bütçesinin
“Yedek Ödenek” tertibine aktarmaya yetkili kılınması, bütçenin uygulanması
aşamasında Maliye Bakanı’nın bu yetkileri kullanarak kamu idarelerinin bütçe
ödeneklerinin tamamını Maliye Bakanlığı bütçesinin “Personel Giderlerini
Karşılama Ödeneği” ile “Yedek Ödenek” tertibinde toplamasına ve burada toplanan
ödeneklerle yeni bir bütçe yapıp kamu idarelerinin bütçe ödenek tertiplerine
aktarmasına sınırsız bir imkân yaratmaktadır. Bu durum ise TBMM’ne ait olan
“bütçe hakkı”nın tartışmasız bir biçimde Maliye Bakanı’na, yani yürütme
organına devri sonucunu doğurmaktadır.
Bu
itibarla, iptali istenen düzenlemeler, temsili (parlamenter) demokrasinin temel
öncülleriyle bağdaşmadığı ve bütçe yapma gibi egemenliğin kullanılmasına
ilişkin temel bir Devlet yetkisini kaynağını Anayasadan almadan Maliye Bakanına
verdiği için Anayasa’nın 6. maddesine; Türkiye Büyük Millet Meclisine ait olan
“bütçe hakkı”nın yürütme organına devrini öngördüğü için ise Anayasa’nın 87.
maddesine aykırıdır.
Anayasa’nın
161. maddesinin 29.10.2005 tarihli ve 5428 sayılı Kanunun 3. maddesiyle değişik
ikinci fıkrasında, “Malî yıl başlangıcı ile merkezî yönetim bütçesinin
hazırlanması, uygulanması ve kontrolü kanunla düzenlenir.” kuralına yer
verilmiş; fıkra gerekçesinde ise “Anayasamızın 161 inci maddesinin ikinci
fıkrası yeniden düzenlenmek suretiyle, bütçenin hazırlanması, uygulanması ve
kontrolüne ilişkin süreç güçlendirilmektedir.” denilmiştir.
Anayasa’nın
bütçenin hazırlanması, uygulanması ve kontrolüne ilişkin göndermede bulunduğu
kanun, 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’dur. 5018 sayılı Kanun
bütçe ile ilgili kanun değil, bütçenin hazırlanma, uygulanma ve kontrolünde
tabi olduğu kanundur. Dolayısı ile bütçenin hazırlanması, uygulanması ve
kontrolünün 5018 sayılı Kanuna uygun olması, Anayasal bir zorunluluktur.
5018 sayılı
Kanunun “Ödenek aktarmaları” başlıklı 21. maddesi;
“Merkezî
yönetim kapsamındaki kamu idarelerinin bütçeleri arasındaki ödenek aktarmaları
kanunla yapılır.
Ancak,
merkezî yönetim kapsamındaki kamu idareleri, aktarma yapılacak tertipteki
ödeneğin, yılı bütçe kanununda farklı bir oran belirlenmedikçe yüzde beşine
kadar kendi bütçeleri içinde ödenek aktarması yapabilirler. Bu şekilde yapılan
aktarmalar, yedi gün içinde Maliye Bakanlığına bildirilir.
Personel
giderleri tertiplerinden, aktarma yapılmış tertiplerden ve yedek ödenekten
aktarma yapılmış tertiplerden, diğer tertiplere aktarma yapılamaz.”
şeklinde
kurallaştırılmıştır.
Kamu
idareleri bütçeleri arasında ödenek aktarmanın kanunla yapılması gerekeceği
aynı zamanda Anayasa kuralı (md. 163); personel giderleri tertiplerinden,
aktarma yapılmış tertiplerden ve yedek ödenekten aktarma yapılmış tertiplerden
diğer tertiplere aktarma yapılamaması ise aynı zamanda (Mülga) 1050 sayılı
Kanunda da yer alan (md. 57) ve dolayısıyla süreklilik taşıyan klasik bütçe
ilkelerinin mali sentezidir.
Bu
kurallara göre, merkezi yönetim kapsamındaki kamu idarelerinin bütçeleri
arasında ödenek aktarmaları kanun ile yapılacak ve ayrıca personel giderleri
tertiplerinden, aktarma yapılmış tertiplerden ve yedek ödenekten aktarma
yapılmış tertiplerden diğer tertiplere aktarma yapılamayacaktır. Anayasa ve
5018 sayılı Kanundaki bu kurallara karşın, iptali istenen 2015 Yılı Merkezi
Yönetim Bütçe Kanunu’nun 6. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendiyle
Maliye Bakanına, hem genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri ile özel bütçeli
idarelerin bütçelerinin “Personel Giderleri” ile “Sosyal Güvenlik Kurumlarına
Devlet Primi Giderleri” tertiplerinde yer alan ödenekleri, Maliye Bakanlığı
bütçesinin “Personel Giderlerini Karşılama Ödeneği” ile “Yedek Ödenek”
tertibine aktarma; hem de diğer ekonomik kodlara ilişkin tertiplerde yer alan
ödenekleri, 5018 sayılı Kanunun 21. maddesinde yer alan temel bütçe ilkesine
uymadan diğer idarelerin bütçeleri yanında Maliye Bakanlığının “Yedek Ödenek” tertibine
aktarma yetkisi verilmektedir.
Böylece,
bir yandan bütçenin hazırlanması ve uygulanmasında 5018 sayılı Kanunun 21.
maddesindeki kurallara uyulmayarak Anayasanın 161. maddesinin ikinci fıkrasına
aykırı düzenleme yapılırken; diğer yandan Anayasanın 163. maddesine göre,
“Bakanlar Kuruluna kanun hükmünde kararname ile bütçede değişiklik yapmak
yetkisi verilemez.” iken, Anayasanın Bakanlar Kuruluna dahi vermediği bütçede
değişiklik yapma yetkisi, Bakanlar Kurulu’nun bir üyesi olan Maliye Bakanına
kanun ile aynı hukuki statüde olan kanun hükmünde kararname ile de değil Bütçe
Kanunuyla verilmektedir.
Yukarıda,
geçmiş yıl bütçeleri ile Maliye Bakanına verilen benzer yetkilerin doğurduğu
sonuçlar ile bu sonuçların hukuksal niteliği, mali yönetim ve kontrole ilişkin
içeriği ve kamu mali yönetimini hesap verilebilirlikten uzaklaştırması,
Sayıştay Genel Kurul Kararlarıyla TBMM’ye sunulan Genel Uygunluk
Bildirimi’ndeki saptamalara da yer verilerek ayrıntılı bir şekilde ortaya
konmuştur. Aynı sonuçların 2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanununun 6.
maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendiyle Maliye Bakanına verilen
yetkiler bağlamında ortaya çıkacağında hiçbir kuşku yoktur. Çünkü Maliye
Bakanına 5018 sayılı Kanuna ve Anayasaya aykırı olarak verilen ödenek aktarma yetkilerinde
hiçbir miktar, oran ve bütçe tertibi sınırı bulunmadığından, Maliye Bakanı
iptali istenen söz konusu yetkiler çerçevesinde bütçenin uygulanması aşamasında
bütçeyi bütünüyle yeniden yapma yetkisine kavuşmuş ve dolayısıyla TBMM’nin
bütçe hakkı, Maliye Bakanına devredilmiş bulunmaktadır. Dahası, Maliye Bakanına
verilen yetkiler çerçevesinde aktarılacak ödenekler, kurumların bütçeleri
stratejik planlarında belirlenen amaç ve hedefler doğrultusunda hazırlanan
performans programlarıyla paralel olduğundan, aktarıldığı kurumun bütçesine
performans göstergesine bağlanmamış kaynak girişine neden olacak ve
dolayısıyla, aktarılan ödeneklerin performans göstergesi/hedefleri bağlamında
hesap verebilirliği bulunmamasının yanında TBMM’nin bütçe hakkı, bütçenin mali
kontrolü bağlamında da ortadan kalkacaktır.
Yukarıda
açıklandığı üzere, Maliye Bakanına 2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanununun 6.
maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendi ile 5018 sayılı Kanunun 21.
maddesine aykırı olarak verilen yetkiler, 5018 sayılı Kanunun 21. maddesiyle
bağdaşmamanın yanında, 19. maddesinin son fıkrasına, 20. maddesinin (d) bendine
ve 31. maddesinin son fıkrasına aykırı sonuçlar doğurmanın ötesinde, 5018
sayılı Kanunla kurulan kamu kaynaklarının verimli, etkili ve ekonomik
kullanılmasına, mali saydamlığın ve hesap verebilirliğin sağlanmasına ilişkin
mali sistemi işlemez kıldığından, Anayasanın 161. maddesinin ikinci fıkrasına;
Anayasa’nın Bakanlar Kuruluna dahi vermediği bütçenin uygulanması aşamasında
bütçede değişiklik yapmanın da ötesinde bütçeyi yeniden yapma yetkisinin Maliye
Bakanına verilmesi ise Anayasanın 163. maddesine aykırıdır.
Öte
yandan, Anayasa’nın 87. maddesinde Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin görev ve
yetkileri genel olarak sıralanırken kanun koymak, değiştirmek ve kaldırmak
şeklinde ortaya konulduktan sonra ayrıca “bütçe ve kesin hesap kanun
tasarılarını görüşmek ve kabul etmek” denilerek yasalar ile bütçe yasaları
arasında ayrıma gidilmiştir.
Nitekim,
yasaların Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde teklif ve görüşme usul ve esasları
ile yayımlanması Anayasa’nın 88. ve 89. maddelerinde düzenlenirken, bütçe
yasalarının görüşme usul ve esasları ise 162. maddesinde ayrıca
kurallaştırılmıştır. Bu maddeyle bütçe kanun tasarılarının görüşülmesinde ayrı
bir yöntem kabul edilmiş, Genel Kurulda üyelerin gider arttırıcı veya gelir
azaltıcı teklifte bulunmaları yasaklanmış ve Anayasa’nın 89. maddesiyle de
Cumhurbaşkanı’na bütçe kanunlarını bir daha görüşülmek üzere TBMM’ne geri
gönderme yetkisi tanınmamıştır. Öte yandan, Anayasa’nın 161. maddesinin son
fıkrasında, bütçe kanununa bütçe ile ilgili hükümler dışında hiçbir hüküm
konulamayacağı belirtilmiş; 163. maddesinde ise bütçede değişiklik
yapılabilmesi esasları ayrıca düzenlenerek, Bakanlar Kurulu’na kanun hükmünde
kararname ile bütçede değişiklik yapma yetkisi verilmemiştir.
Anayasa’nın
161. maddesinin son fıkrasındaki, “Bütçe kanununa bütçe ile ilgili hükümler
dışında hiçbir hüküm konulamaz” kuralından, yasa konusu olabilecek bir kuralı
kapsamaması koşuluyla, bütçeyi açıklayıcı ve uygulanmasını kolaylaştırıcı
nitelikte düzenlemelerin anlaşılması gerekmektedir.
Anayasa
Mahkemesi’nin yerleşik kararlarına göre (Bkz. Anayasa Mahkemesinin 16.12.2010
günlü ve E.2008/37, K.2010/116; 1.4.2010 günlü ve E.2009/10, K.2010/56; 14.1.2010
günlü ve E.2009/91, K.2010/10; 14.1.2010 günlü ve E.2009/92, K.2010/11;
8.10.2009 günlü ve E.2007/94, K.2009/140; 2.6.2009 günlü ve E.2004/10,
K.2009/68; 5.4.2007 günlü ve E.2007/17, K.2007/45; 22.3.2006 günlü ve
E.2006/22, K.2006/40; 19.1.2006 günlü ve E.2004/59, K.2006/7; 28.12.2005 günlü
ve E.2005/146, K.2005/105; 29.11.2005 günlü ve E.2005/6, K.2005/93; 29.11.2005
günlü ve E.2005/9, K.2005/95; 10.11.2005 günlü ve E.2005/125, K.2005/74;
16.4.2003 günlü ve E.2003/26, K.2003/37; 16.4.2003 günlü ve E.2003/25,
K.2003/36; 16.4.2003 günlü ve E.2003/24, K.2003/35; 1.4.2003 günlü ve
E.2003/19, K.2003/12; 11.3.2003 günlü ve E.2003/8, K.2003/9; 17.12.2002 günlü
ve E.2002/167, K.2002/199; 11.12.2002 günlü ve E.2001/419, K.2002/196;
11.12.2002 tarihli ve E.2002/53, K.2002/197; 22.10.2002 günlü ve E.2002/138,
K.2002/96; 17.9.2002 günlü ve E.2002/52, K.2002/84; 8.12.1998 günlü ve
E.1998/55, K.1998/76; 16.10.1998 günlü ve E.1998/45, K.1998/64; 16.10.1998
günlü ve E.1998/44, K.1998/63; 7.10.1998 günlü ve E.1998/29, K.1998/60;
16.9.1998 günlü ve E.1997/62, K.1998/52; 13.5.1998 tarihli ve E.1997/44,
K.1998/16; 26.6.1996 günlü ve E.1996/31, K.1996/28; 26.6.1996 günlü ve
E.1996/30, K.1996/27; 13.6.1995 günlü ve E.1995/2, K.1995/12; 15.2.1995 günlü
ve E.1994/69, K.1995/8; 4.7.1995 günlü ve E.1995/23, K.1995/25; 20.9.1994 günlü
ve E.1994/3, K.1994/69; 30.1.1992 günlü ve E.1991/8, K.1992/5; 3.3.1992 günlü
ve E.1991/60, K.1992/16; 30.1.1992 günlü ve E.1991/8, K.1992/5; 27.11.1991
günlü ve E.1991/37, K.1991/44; 2.7.1991 günlü ve E.1991/16, K.1991/19;
20.9.1990 günlü ve E.1990/17, K.1990/23; 28.6.1990 günlü ve E.1990/6,
K.1990/17; 20.2.1987 günlü ve E.1985/24, K.1987/6; 24.12.1986 günlü ve
E.1985/20, K.1986/30; 15.11. 1984 günlü ve E.1984/11, K.1984/11; 26.1.1984
günlü ve E.1983/9, K.1984/1 sayılı kararları), bir yasa kuralının bütçeden
gider yapmayı ya da bütçeye gelir sağlamayı gerektirir nitelikte bulunması,
mutlak biçimde “bütçe ile ilgili hükümlerden” sayılmasına yetmemektedir. Çünkü,
her yasada gidere neden olabilecek değişik türde kurallar bulunabilmektedir.
Böyle kuralların bulunmasıyla örneğin, yargı, savunma, eğitim, sağlık, tarım,
ulaşım ve benzeri kamu hizmeti alanlarına ilişkin yasaların bütçeyle ilgili
hükümler içerdiği kabul edilirse, bu konulardaki yasaların değiştirilip
kaldırılması için de bütçe yasalarına hükümler koymak yoluna gidilebilir. Oysa,
bu tür yasa düzenlemeleri, bütçenin yapılması ve uygulanması yöntemiyle
ilişkisi bulunmayan, yasa koyucunun başka amaçla ve bütçe yasalarından tümüyle
değişik yöntemlerle gerçekleştirilmesi gereken yasama işlemleridir. “Bütçe ile
ilgili hüküm” sözcüklerine dayanılarak, gider ya da gelirle ilgili bir konuyu
olağan bir yasa yerine bütçe yasası ile düzenlemek, Anayasa’nın 88. ve 89.
maddelerini bu tür yasalar yönünden uygulanamaz duruma düşürür.
Bütçe
kanunlarını, diğer kanunlardan ayrı tutan bu Anayasal kurallar karşısında, yasa
ile düzenlenmesi gereken bir konunun bütçe yasası ile düzenlenmesi veya
yürürlükte bulunan herhangi bir yasada yer alan hükmün bütçe yasaları ile değiştirilmesi,
kaldırılması, uygulanmaması veya aykırı düzenlemeler yapılması olanaksızdır.
Yukarıda
da belirtildiği üzere 5018 sayılı Kanun bütçe ile ilgili kanun değil,
Anayasa’nın 161. maddesinin ikinci fıkrasına göre bütçenin hazırlanma,
uygulanma ve kontrolünde tabi olduğu kanundur. Dolayısı ile bütçenin
hazırlanması, uygulanması ve kontrolünün 5018 sayılı Kanuna uygun olması,
Anayasal bir zorunluluktur.
Bu
bağlamda, 5018 sayılı Kanunun 21. maddesi ile 20. maddesinin (d) bendi ve 31.
maddesinin son fıkrası ile kalkınma planı – stratejik plan - orta vadeli
program ve orta vadeli mali plan – performans programı – bütçe gibi birbirine
bağlı ve birbirini tamamlayan ve yukarıdan aşağıya hiyerarşik bir yapı
oluşturan bütünsel sistematiğinin yapı taşları olan diğer maddeleri, yasaların
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde teklif ve görüşme usul ve esasları ile
yayımlanmasına ilişkin Anayasa’nın 88. ve 89. maddelerinde öngörülen süreçlerde
değiştirilerek Maliye Bakanına iptali istenen düzenleme ile verilen yetkilere uygun
hale getirilmeden, Anayasanın 162. maddesine göre görüşülen bütçe kanunlarıyla,
Anayasa’nın 88. ve 89. maddelerine göre görüşülüp yayımlanarak yasalaşmış 5018
sayılı Kanundaki söz konusu kuralları yok sayarak veya bu kurallara aykırı
düzenlemeler yaparak ya da bu kuralları askıya alarak ya da bu kuralları o yıl
için örtülü veya açık şekilde uygulamadan kaldırarak Maliye Bakanına 5018
sayılı Kanunla bağdaşmayan ödenek aktarma yetkileri verilmesi, Anayasa
Mahkemesi’nin yukarıda sıralanan kararlarında yer alan gerekçelerde
belirtildiği üzere Anayasa’nın 87., 88. ve 89. maddeleri ile 161. maddesinin
ikinci fıkrası yanında son fıkrasına da aykırıdır.
Yukarıda
ayrıntılı olarak açıklandığı üzere, 2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanununun
6. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendi, Anayasa’nın 6., 7., 87., 88.,
89., 161. ve 163. maddelerine aykırı olduğundan iptali gerekir.
2) 6583
sayılı 2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu’nun 6. Maddesinin (1) Numaralı
Fıkrasının (b) Bendindeki, “… değişiklik konusu projelere ait ödeneklerle
ilgili kurumlar arası aktarmaya,” İbaresinin Anayasaya Aykırılığı
A) Düzenlemenin
Anlam ve Kapsamı
Anayasa’nın
161. maddesinin ikinci fıkrasıyla göndermede bulunulan 5018 sayılı Kamu Mali
Yönetimi ve Kontrol Kanununda merkezi yönetim bütçesinin hazırlanma süreci
şöyle kurallaştırılmıştır:
Merkezi
yönetim bütçesinin hazırlanma süreci, DPT Müsteşarlığı (641 sayılı KHK’den
itibaren Kalkınma Bakanlığı) tarafından kalkınma planları, stratejik planlar ve
genel ekonomik koşulların gerekleri doğrultusunda makro politikaları, ilkeleri,
hedef ve gösterge niteliğindeki temel ekonomik büyüklükleri de kapsayacak
şekilde hazırlanan “orta vadeli program”ın Bakanlar Kurulunca en geç Eylül
ayının ilk haftası sonuna kadar kabul edilmesi ve aynı süre içinde Resmî
Gazetede yayımlanması ile başlamakta (md. 16/2); bunu, Maliye Bakanlığı
tarafından orta vadeli program ile uyumlu olmak üzere, gelecek üç yıla ilişkin
toplam gelir ve gider tahminleri ile birlikte hedef açık ve borçlanma durumu ve
kamu idarelerinin ödenek teklif tavanlarını içerir şekilde hazırlanan “orta
vadeli malî plan”ın, en geç Eylül ayının onbeşine kadar Yüksek Planlama Kurulu
tarafından karara bağlanarak Resmî Gazetede yayımlanması izlemekte (md. 16/3);
devamında ise idarelerinin bütçe tekliflerini ve yatırım programını hazırlama
sürecini yönlendirmek üzere; Bütçe Çağrısı ve eki “Bütçe Hazırlama Rehberi”
Maliye Bakanlığınca, Yatırım Genelgesi ve eki “Yatırım Programı Hazırlama
Rehberi” ise Kalkınma Bakanlığınca hazırlanarak en geç Eylül ayının onbeşine
kadar Resmî Gazetede yayımlanmaktadır (md. 16/4).
Kamu
idareleri, stratejik planları ile Bütçe Hazırlama Rehberinde yer alan esaslar
çerçevesinde, merkez ve merkez dışı birimlerinin ödenek taleplerini dikkate
alarak gelir ve gider tekliflerini; ekonomik ve malî analiz yapılmasına imkân
verecek, hesap verilebilirliği ve saydamlığı sağlayacak şekilde, (i) orta
vadeli program ve malî planda belirlenen temel büyüklükler ile ilke ve esaslar,
(ii) kalkınma planı ve yıllık program öncelikleri ile stratejik planları
çerçevesinde belirlenmiş ödenek tavanları, (iii) stratejik planları ile uyumlu
çok yıllı bütçeleme anlayışı ve (iv) performans hedeflerini dikkate alarak
gerekçeli olarak hazırlayarak, en geç Eylül ayı sonuna kadar Maliye
Bakanlığına; yatırım tekliflerini ise değerlendirilmek üzere aynı süre içinde
Kalkınma Bakanlığına göndereceklerdir (md. 17).
Makroekonomik
göstergeler ve bütçe büyüklüklerinin en geç Ekim ayının ilk haftası içinde
Yüksek Planlama Kurulunda görüşülmesinden sonra, Maliye Bakanlığınca hazırlanan
merkezî yönetim bütçe kanun tasarısı ile millî bütçe tahmin raporu, malî
yılbaşından en az yetmiş beş gün önce Bakanlar Kurulu tarafından Türkiye Büyük
Millet Meclisine sunulacaktır (md. 18/1).
Türkiye
Büyük Millet Meclisi, merkezî yönetim bütçe kanun tasarısının metnini maddeler,
gider ve gelir cetvellerini kamu idareleri itibarıyla görüşüp, bölümler halinde
oylayacak ve merkezî yönetim bütçe kanunu malî yılbaşından önce Resmî Gazetede
yayımlanacaktır (md.19/1).
“Kamu
yatırım programı” ise merkezî yönetim bütçe kanununa uygun olarak Kalkınma
Bakanlığı tarafından hazırlanacak ve merkezi yönetim bütçe kanununun yürürlüğe
girdiği tarihten itibaren on beş gün içinde Bakanlar Kurulu kararıyla Resmî
Gazetede yayımlanacaktır (md. 19/2).
Merkezî yönetim
kapsamındaki kamu idarelerinin bütçelerindeki ödeneklerin yetersiz kalması
halinde veya öngörülmeyen hizmetlerin yerine getirilmesi amacıyla, karşılığı
gelir gösterilmek kaydıyla, kanunla “ek bütçe” yapılacaktır (md. 19/5).
Öte
yandan, 3.6.2011 tarihli ve 641 sayılı “Kalkınma Bakanlığının Teşkilat ve
Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname”nin 30. maddesinde “kalkınma
planının hazırlanması ve kabulü”, 31. maddesinde “Orta Vadeli Programların
hazırlanması ve kabulü” düzenlendikten sonra “Yıllık Programların hazırlanması
ve kabulü” başlıklı 32. maddesinin birinci fıkrasında, Yıllık Programların,
Kalkınma Bakanlığınca hazırlanarak Yüksek Planlama Kuruluna sunacağı, Kurulun
programları inceleyerek bir raporla Bakanlar Kuruluna sunacağı, Bakanlar Kurulunca
kabul edilen Yıllık Programların kesinleşmiş olacağı; ikinci fıkrasında Yıllık
Programların bütçeler ile iş programlarından önce hazırlanacağı ve bütçeler ile
iş programlarının hazırlanmasında Yıllık Programlarda kabul edilmiş olan
esasların dikkate alınacağı; üçüncü fıkrasında ise bütçelerin Plan ve Bütçe
Komisyonunda görüşülmesi sırasında, birden fazla yılı kapsayan ve Kalkınma
Planı ve Yıllık Programların bütünlüğünü ilgilendiren yatırım projelerinin
Yıllık Programa ilave edilmesinde, 3067 sayılı Kalkınma Planlarının Yürürlüğe
Konması ve Bütünlüğün Korunması Hakkında Kanunun 2. maddesinde yer alan esas ve
usullere uyulacağı belirtilmiş; 3067 sayılı Kalkınma Planlarının Yürürlüğe
Konması ve Bütünlüğünün Korunması Hakkında Kanunun 1. maddesinde, kalkınma
planlarının hazırlanması ve TBMM Başkanlığına sunulması; 2. maddesinde TBMM
Plan ve Bütçe Komisyonu ile Genel Kurul’daki görüşülmesi ve kabul edilmesindeki
usul ve esaslar düzenlenmiş; 4. maddesinde ise, Kalkınma Planının kabulünden
sonra bu planda değişiklik yapılmasında, 1. ve 2. maddeler hükümlerinin
uygulanacağı belirtilmiştir.
5018 sayılı Kanunun 16. maddesinde sözü
edilen “Orta Vadeli Program (2015-2017)” Kalkınma Bakanlığınca hazırlandıktan
sonra 5.9.2014 tarihli ve 2014/6840 sayılı Bakanlar Kurulu kararıyla kabul
edilerek 8.10.2014 tarihli ve 29139 (Mükerrer) sayılı Resmi Gazetede; “Orta
Vadeli Mali Plan (2015-2017)” Maliye Bakanlığınca hazırlandıktan sonra
2.10.2014 tarihli ve 2014/28 sayılı Yüksek Planlama Kurulu kararıyla kabul
edilerek 11.10.2014 tarihli ve 29142 sayılı Resmi Gazetede; 2015-2017 Dönemi
Bütçe Çağrısı ve eki “2015-2017 Dönemi Bütçe Hazırlama Rehberi” Maliye
Bakanlığınca, “2015-2017 Dönemi Yatırım Programı Hazırlama Rehberi” ise
Kalkınma Bakanlığınca hazırlanarak 11.10.2014 tarihli ve 29142 sayılı Resmi
Gazetede; 641 sayılı KHK’nin 32. maddesi uyarınca Kalkınma Bakanlığınca
hazırlanıp Yüksek Planlama Kurulunun 26.9.2014 tarihli ve 2014/26 sayılı Raporu
ile Bakanlar Kuruluna sunulan “2015 Yılı Programı” ile “2015 Yılı Programının Uygulanması,
Koordinasyonu ve İzlenmesine Dair Karar”, Bakanlar Kurulunun 30.9.2014 tarihli
ve 2014/6841 sayılı Kararı ile kabul edilerek 17.10.2014 tarihli ve 29148
sayılı Resmi Gazetede yayımlanmıştır.
Kamu idareleri,
·
8.10.2014
tarihli ve 29139 (Mükerrer) sayılı Resmi Gazetede yayımlanan “Orta Vadeli
Program (2015-2017)”,
·
11.10.2014
tarihli ve 29142 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan “Orta Vadeli Mali Plan
(2015-2017),
·
11.10.2014
tarihli ve 29142 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan “2015-2017 Bütçe Hazırlama Rehberi”
ve “2015-2017 Dönemi Yatırım Programı Hazırlama Rehberi”,
·
17.10.2014
tarihli ve 29148 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan “2015 Yılı Programı” ve “2015
Yılı Programının Uygulanması, Koordinasyonu ve İzlenmesine Dair Karar” da,
yer alan temel büyüklükler ile ilke ve
esaslar çerçevesinde ve 5018 sayılı Kanunun 17. maddesinde belirtildiği üzere,
“stratejik plan-performans programı-performans hedefi-bütçe” bütünlüğü içinde
ve ekonomik ve mali analiz yapılmasına imkân verecek, hesap verebilirliği ve
saydamlığı sağlayacak şekilde gelir ve gider tekliflerini hazırlayarak Maliye
Bakanlığına, yatırım tekliflerini ise Kalkınma Bakanlığına göndermişler; Maliye
Bakanlığınca hazırlanan ve Bakanlar Kurulunun 13.10.2014 tarihli kararıyla
Türkiye Büyük Millet Meclisine sevkine karar verilen “2015 Yılı Merkezi Yönetim
Bütçe Kanunu Tasarısı” ile gerekçesi 16.10.2014 tarihinde TBMM Başkanlığına
sunulmuştur.
Plan ve Bütçe Komisyonunda 23.10.2014 -
25.11.2014 tarihleri arasında görüşülen “2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Tasarısı” Genel Kurulda kabul edilerek 22.12.2014 tarihli ve 6583 sayılı Kanun
olarak yasalaşmıştır.
Kalkınma Planları, 3067 sayılı Kanunun
2. maddesine göre bir yasama tasarrufudur ve Türkiye Büyük Millet Meclisinde
kabul edildikten sonra yürürlüğe girmekte ve Kalkınma Planlarındaki
değişiklikler de aynı usule tabi bulunmaktadır.
641 sayılı KHK’nin 32. maddesine göre,
Yıllık Programlar Bakanlar Kurulu kararıyla kesinleşmek ve bütçeler ile iş
programlarının hazırlanmasında Yıllık Programlarda kabul edilmiş olan esaslar
dikkate alınmakla birlikte; bütçenin Plan ve Bütçe
Komisyonunda görüşülmesi sırasında, birden fazla yılı kapsayan ve Kalkınma
Planı ve Yıllık Programların bütünlüğünü ilgilendiren yatırım projelerinin
Yıllık Programa ilave edilmesinde, 3067 sayılı Kanunun 2. maddesinde yer alan
esas ve usullere uyulacağı belirtilerek, Yıllık Programa (ve dolayısıyla
bütçeye) Plan ve Bütçe Komisyonunda ilave edilecek projelere, yasama tasarrufu
niteliği kazandırılmış; 5018 sayılı Kanunun 19. maddesinin ikinci fıkrasında
ise TBMM’nin “bütçe hakkı”nın gereği ve zorunlu bir sonucu olarak, “Kamu
yatırım programı, merkezî yönetim bütçe kanununa uygun olarak Devlet Planlama
Teşkilatı Müsteşarlığı tarafından hazırlanır ve anılan Kanunun yürürlüğe
girdiği tarihten itibaren on beş gün içinde Bakanlar Kurulu kararıyla Resmî
Gazetede yayımlanır.” denilmiştir.
Bu bağlamda Yıllık Programa, Plan ve
Bütçe Komisyonunda ilave edilen projeler ile Bütçede ödenek tahsis edilen
projeler, TBMM’nin “bütçe hakkı”ndan kaynaklanan bir yasama tasarrufudur ve
“Kamu Yatırım Programı”nın merkezi yönetim bütçe kanununun yürürlüğe
girmesinden itibaren on beş gün içinde merkezi yönetim bütçe kanununa uygun
olarak hazırlanacak olması, yasama organının “bütçe hakkı”nın sonucudur.
B) Anayasaya Aykırılık
Sorunu
2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe
Kanunu’nun 6. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b) bendiyle, “Genel bütçe
kapsamındaki kamu idareleri için 2015 Yılı Programının Uygulanması,
Koordinasyonu ve İzlenmesine Dair Karara uygun olarak yılı yatırım programında
değişiklik yapılması halinde, değişiklik konusu projelere ait ödeneklerle
ilgili kurumlar arası aktarmaya,” Maliye Bakanı yetkili kılınmaktadır.
Yukarıda açıklandığı ve 641 sayılı
KHK’nin 32. maddesinde belirtildiği üzere Yıllık Programlar, Kalkınma
Bakanlığınca hazırlanarak Yüksek Planlama Kuruluna sunulmakta ve Kurulun
programları incelemesi ve bir raporla Bakanlar Kuruluna sunmasından sonra
Bakanlar Kurulunca kabul edilerek yani yürütme organının tasarrufuyla kesinlik
kazanmakta ve idareler bütçeleri ile iş programlarını Yıllık Programlarda kabul
edilmiş esaslara göre hazırlanmaktadırlar. Ancak, bütçe tasarısında Yıllık
Programa göre ödenek konulmuş projelerden birini, bir kaçını ve hatta tamamını,
bütçe tasarısının Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülmesi sırasında, Komisyon
“bütçe hakkı”nın gereği olarak bütçeden çıkarabildiği gibi Yıllık Programda yer
almayan projeleri de bütçeye ekleyerek ödenek tahsis edebilmekte ve bunlardan
birden fazla yılı kapsayan ve Kalkınma Planı ve Yıllık Programların bütünlüğünü
ilgilendiren yatırım projelerinin bütçe tasarısı üzerinden Yıllık Programa
ilave edilmesinde, 3067 sayılı Kanunun 2. maddesinde yer alan esas ve usullere
uyularak Yıllık Programlara bu projelerle sınırlı olmak üzere yasallık
kazandırılmaktadır.
2015 Yılı Yatırım Programı, 5018 sayılı
Kanunun 19. maddesine göre merkezi yönetim bütçe kanununa uygun olarak Kalkınma
Bakanlığı tarafından hazırlanmış ve bütçe kanununun yürürlüğe girdiği tarihten
itibaren on beş gün içinde Bakanlar Kurulu kararıyla Resmî Gazetede
yayımlanmıştır. 2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu ise Anayasa’nın 162.
maddesine göre görüşülerek yasalaşmıştır ve bütçede değişiklik yapılması
esasları Anayasa’nın 163. maddesinde kurallaştırılmıştır.
2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanununun
uygulanması esnasında, Bakanlar Kurulu’nun yani yürütme organının 2015 Yılı
Programının Uygulanması, Koordinasyonu ve İzlenmesine Dair Karara uygun olarak,
2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanununa göre hazırlanmış 2015 Yılı Yatırım
Programında yapacağı değişikliklerin hukuksal sonuç doğurabilmesi için,
öncelikle yasama organının Anayasa’nın 163. maddesindeki kurallar çerçevesinde
2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanununu “ek bütçe” yaparak değiştirmesi ve bu
değişikliğin Bakanlar Kurulu tarafından 2015 Yılı Yatırım Programına
yansıtılması gerekmektedir.
Yasama organı tarafından 2015 Yılı
Merkezi Yönetim Bütçe Kanununda ödenek tahsis edildiği için 2015 Yılı Yatırım
Programında yer alan projelerde, Bakanlar Kurulunun yapacağı değişikliklerin,
doğrudan 2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanununda değişiklik yapılması
sonucunu doğurması ve değişiklik konusu projelere ait ödeneklerle ilgili olarak
Maliye Bakanına kurumlar arası ödenek aktarma yetkisi verilmesi, yasama
organının “bütçe hakkı”nın yürütme organı tarafından ortadan kaldırılması
sonucunu doğurduğundan, iptali istenen düzenleme Anayasa’nın 87. maddesine
aykırıdır.
Anayasa’nın 161. maddesinin ikinci
fıkrasında, “Malî yıl başlangıcı ile merkezî yönetim bütçesinin hazırlanması,
uygulanması ve kontrolü kanunla düzenlenir.” kuralına yer verilmiş; fıkranın
göndermede bulunduğu 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununun
“Ödenek aktarmaları” başlıklı 21. maddesinin birinci fıkrasında, “Merkezî
yönetim kapsamındaki kamu idarelerinin bütçeleri arasındaki ödenek aktarmaları
kanunla yapılır.” denilmiş; Anayasa’nın 163. maddesinde ise harcanabilecek
miktar sınırının Bakanlar Kurulu kararıyla aşılabileceğine dair bütçelere hüküm
konulamayacağı ve Bakanlar Kuruluna kanun hükmünde kararname ile bütçede değişiklik
yapma yetkisi verilemeyeceği belirtilmiştir.
Bu kurallara göre, kamu idareleri
bütçeleri arasındaki kurumsal ödenek aktarmaları, ancak kanun ile yapılabilecek
iken; Bakanlar Kurulunun 2015 Yılı Yatırım Programında yer alan projelerde
değişiklik yapması halinde, Maliye Bakanına değişiklik konusu projelere ait
bütçe ödeneklerini kamu idareleri arasında aktarma yetkisi verilmesi ve böylece
yasayla yürürlüğe giren bütçe proje ödeneklerinin idari tasarrufla
değiştirilmesi, Anayasa’nın 161. maddesinin ikinci fıkrası ile 163. maddesine
aykırıdır.
Yukarıda açıklandığı üzere, 6583 sayılı
2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu’nun 6. maddesinin (1) numaralı
fıkrasının (b) bendindeki, “… değişiklik konusu projelere ait ödeneklerle
ilgili kurumlar arası aktarmaya,” ibaresi, Anayasa’nın 87., 161. ve 163.
maddelerine aykırı olduğundan iptali gerekir.
3) 6583
Sayılı 2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu’nun 6. Maddesinin (2) Numaralı
Fıkrasının İkinci ve Üçüncü Cümlelerinin Anayasaya Aykırılığı
2015 Yılı
Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu’nun 6. maddesinin (2) numaralı fıkrasında, “Genel
bütçe kapsamındaki kamu idareleri ile özel bütçeli idareler, aktarma yapılacak
tertipteki ödeneğin yüzde 20’sine kadar kendi bütçeleri içinde ödenek aktarması
yapabilirler. Bu idarelerin yüzde 20’yi geçen diğer her türlü kurum içi
aktarmalarını yapmaya Maliye Bakanı yetkilidir. 2015 Yılı Programının
Uygulanması, Koordinasyonu ve İzlenmesine Dair Karara uygun olarak 2015 Yılı
Yatırım Programına ek yatırım cetvellerinde yer alan projelerde değişiklik
yapılması hâlinde bu değişikliğin gerektirdiği tertipler arası ödenek aktarması
işlemlerinin tamamı 5018 sayılı Kanununun 21 inci maddesinin üçüncü fıkrasında
yer alan sınırlamalara tabi olmaksızın idarelerce yapılır.” denilmektedir.
Anayasa’nın
161. maddesinin ikinci fıkrasında, “Malî yıl başlangıcı ile merkezî yönetim
bütçesinin hazırlanması, uygulanması ve kontrolü kanunla düzenlenir.” kuralına
yer verilmiş; fıkra gerekçesinde ise “Anayasamızın 161 inci maddesinin ikinci
fıkrası yeniden düzenlenmek suretiyle, bütçenin hazırlanması, uygulanması ve
kontrolüne ilişkin süreç güçlendirilmektedir.” denilmiştir.
Anayasa’nın
bütçenin hazırlanması, uygulanması ve kontrolüne ilişkin göndermede bulunduğu
kanun, 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’dur. 5018 sayılı Kanun
bütçe ile ilgili kanun değil, bütçenin hazırlanma, uygulanma ve kontrolünde
tabi olduğu kanundur. Dolayısı ile bütçenin hazırlanması, uygulanması ve
kontrolünün 5018 sayılı Kanuna uygun olması, Anayasal bir zorunluluktur.
Daha önce
ayrıntılı olarak açıklandığı üzere (Bkz. “Gerekçeler”in 1. maddesi) 5018 sayılı
Kanunun temelinde, “stratejik planlama ve performans esaslı bütçeleme”
yattığından, bütçenin hazırlanması, uygulaması ve uygulama sonuçlarının
raporlanmasında Maliye Bakanlığının tekeline son verilerek görev ve yetkilerle
sorumluluklar kamu idarelerine bırakılmıştır.
Nitekim
5018 sayılı Kanunun 23. maddesinin birinci fıkrasında, Maliye Bakanına verilen
ödenek aktarma yetkisi, Maliye Bakanlığı bütçesine, genel bütçe ödeneklerinin
yüzde ikisine kadar konulacak “Yedek ödenek” ile sınırlı tutulurken;
“Ödenek
aktarmaları” başlıklı 21. maddesi;
“Merkezî
yönetim kapsamındaki kamu idarelerinin bütçeleri arasındaki ödenek aktarmaları
kanunla yapılır.
Ancak,
merkezî yönetim kapsamındaki kamu idareleri, aktarma yapılacak tertipteki
ödeneğin, yılı bütçe kanununda farklı bir oran belirlenmedikçe yüzde beşine
kadar kendi bütçeleri içinde ödenek aktarması yapabilirler. Bu şekilde yapılan
aktarmalar, yedi gün içinde Maliye Bakanlığına bildirilir.
Personel
giderleri tertiplerinden, aktarma yapılmış tertiplerden ve yedek ödenekten
aktarma yapılmış tertiplerden, diğer tertiplere aktarma yapılamaz.”
şeklinde
kurallaştırılmıştır.
5018
sayılı Kanunun 21. maddesinin ikinci fıkrasında, kamu idarelerine “yılı bütçe
kanununda farklı bir oran belirlenmedikçe yüzde beşine kadar kendi bütçeleri
içinde ödenek aktarması yapabilirler.” ifadesiyle bırakılan ödenek aktarma
yetkisi, 6583 sayılı 2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu’nun 6. maddesinin
(2) numaralı fıkrasının birinci cümlesinde, “Genel bütçe kapsamındaki kamu
idareleri ile özel bütçeli idareler, aktarma yapılacak tertipteki ödeneğin
yüzde 20’sine kadar kendi bütçeleri içinde ödenek aktarması yapabilirler.”
denilerek, aktarma yapılacak tertipteki ödeneğin yüzde yirmisine çıkarılmıştır.
5018
sayılı Kanunun 21. maddesinin ikinci fıkrasına göre, genel bütçe kapsamındaki
kamu idareleri ile özel bütçeli idareler, kendi bütçeleri içinde aktarma
yapılacak tertipteki ödeneğin, 6583 sayılı 2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe
Kanunu’nun 6. maddesinin (2) numaralı fıkrasının birinci cümlesiyle belirlenen
yüzde 20 oranına kadar yapacakları ödenek aktarmalarını, yedi gün içinde Maliye
Bakanlığına bildirmeleri gerekirken; genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri ile
özel bütçeli idarelerin, yüzde 20’yi geçen diğer her türlü kurum içi ödenek
aktarmalarını yapma yetkisinin Maliye Bakanı’na verilmesi; 5018 sayılı Kanunun
21. maddesinin ikinci fıkrasındaki açık kural yanında, 5018 sayılı Kanunda
“stratejik plan-performans programı-performans hedefi/göstergesi-bütçe”
bütünlüğünde hesap verebilir bir kamu mali yönetimi kurulmasının amaçlanması ve
bu bağlamda Maliye Bakanına verilen ödenek aktarma yetkisinin Maliye Bakanlığı
bütçesine, genel bütçe ödeneklerinin yüzde ikisine kadar konulacak “Yedek
ödenek” ile sınırlı tutulması karşısında bir bütün olarak 5018 sayılı Kanunla
kurulan hesap verebilir mali sistemle bağdaşmadığı ortada olduğundan iptali
istenen “Bu idarelerin yüzde 20’yi geçen diğer her türlü kurum içi aktarmalarını
yapmaya Maliye Bakanı yetkilidir.” cümlesi, Anayasa’nın 161. maddesinin ikinci
fıkrasına aykırıdır.
Öte yandan
2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu’nun 6. maddesinin (2) numaralı
fıkrasının üçüncü cümlesinde, 2015 Yılı Programının Uygulanması, Koordinasyonu
ve İzlenmesine Dair Karara uygun olarak 2015 Yılı Yatırım Programına ek yatırım
cetvellerinde yer alan projelerde değişiklik yapılması hâlinde, bu değişikliğin
gerektirdiği tertipler arası ödenek aktarması işlemlerinin tamamının 5018
sayılı Kanununun 21. maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan “Personel giderleri
tertiplerinden, aktarma yapılmış tertiplerden ve yedek ödenekten aktarma
yapılmış tertiplerden, diğer tertiplere aktarma yapılamaz.” sınırlamasına tabi
olmadan idarelerce yapılacağı kurallaştırılmaktadır.
5018
sayılı Kanununun 21. maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan kural, 1050 sayılı
Muhasebe-i Umumiye Kanununda da yer alan klasik bütçe ilkelerinin mali
sentezidir.
Personel
giderleri tertiplerinden aktarma yapılamamasının temelinde Anayasal kurallar
yatmakta; Anayasamıza göre, bütçeyle verilen ödenek harcanabilecek miktarın
sınırını göstermekte (md. 163) ve angarya yasaklanmış bulunmaktadır (md. 18/1).
Bütçeyle verilen ödenekten fazla harcama yapılamaması ve Devletin, asli ve
sürekli görevlerini yürüten personelin maaş ve ücretlerini zamanında ve
aksatmadan ödemek zorunda olması, kamu idaresi bütçelerinin personel giderleri
tertiplerine yeterli ödeneğin konulmasını ve konulan ödeneklerin başka
tertiplere aktarılmamasını gerektirmektedir.
Aktarma
yapılmış tertiplerden ve yedek ödenekten aktarma yapılmış tertiplerden ödenek
aktarılamaması ise bütçe tahminlerini gerçekçi yapmak ve parlamentonun “bütçe
hakkı”na güvence oluşturmak üzere açıklık, samimiyet, doğruluk ve giderlerin
tahsisi gibi ulusal ve uluslararası alanda kabul görmüş klasik bütçe
ilkelerinin gereğidir.
Açıklık
ilkesi, gelir ve gider tahminleri ile ödenek tahsislerinin, bütçe
uygulamalarının ve uygulama sonuçlarının, ilgilenen herkes tarafından
anlaşılabilecek derecede açık olmasını, bunun sağlanabilmesi için de gelir,
gider ve ödenek tahsislerinin anlaşılabilir bir bütçe sınıflandırmasıyla
yapılmasını gerektirir.
Bütçe bir
yönüyle, gelecek yıl içinde devletin yapacağı kamu hizmetlerinin dökümünü ve
bunların toplumsal maliyetini gösteren bir cetveldir. Samimiyet ilkesi
gereğince, bütçe gelir ve giderleri ile ödenek tahsislerinin gerçeğe en yakın
ve yürütülecek kamu hizmetlerinin maliyetini karşılayacak şekilde tahmin
edilmesi gerekmektedir.
Doğruluk
ilkesi ise, bütçe tahminlerinin ekonomik duruma ve konjonktürel koşullara uygun
olarak öngörülmesi; nesnel koşullara göre siyasi, ekonomik ve sosyal
beklentileri aşan işlevlerin bütçeye yüklenmemesini gerektirir.
Giderlerin
tahsisi veya giderlerin özelliği ilkesi ise gelirlerin giderlere kalitatif ve
kantitatif tahsisinde parlamentoyu söz ve karar sahibi kılmayı hedefler.
Bütçede belirli amaçlar için tahsis edilmiş ödeneklerin, ancak tahsis edilmiş
amaçlar için harcanmasını ve bütçede öngörülen ödenek tutarları harcama
sınırını gösterdiğinden ödenek dışı ve ödenek üstü harcama yapılmamasını
gerektirir.
Aktarma yapılmış tertiplerden ve yedek ödenekten aktarma yapılmış
tertiplerden diğer tertiplere ödenek aktarılamaması, ödeneğe ihtiyacı olduğu
için aktarma yapılmış tertiplere, yine ödenek yetersizliği nedeniyle yedek
ödenekten aktarma yapılmış tertiplere aktarılan ödeneklerin, aktarılma amacı
dışında kullanılmasını engellemek için diğer tertiplere aktarılmasını
yasaklamak suretiyle bütçe tahminlerinin gerçeğe uygun yapılmasını ve
parlamentonun ödenek tahsis etmediği alanlara, bütçenin uygulaması aşamasında
bazı özellikli bütçe tertiplerinin kötü niyetli ve amaç dışı kullanılması
suretiyle harcama yapılmasına yönelik muhtemel girişimleri daha baştan ilkesel
düzeyde yasaklayarak parlamentonun bütçe hakkını güvence altına almayı
amaçlamaktadır. 5018 sayılı Kanunun “stratejik planlama ve performans esaslı
bütçelemeye” dayanması karşısında söz konusu klasik bütçe ilkeleri daha bir
anlam kazanmaktadır.
Anayasa
Mahkemesinin, 30.12.2010 günlü, E.2008/84, K.2010/121 sayılı kararında;
“Bütçe
yapısının fonksiyonunu ifa edebilmesi, temel bütçe ilkelerine uyulması ile
mümkün olmaktadır. Bütçe ilkeleri; bütçenin hazırlanması, görüşülüp
onaylanması, uygulanması ve denetlenmesi ile ilgili olarak göz önünde bulundurulması
gereken kuralları ifade eder. Bu ilkeler, devlet bütçelerinin temel
özellikleri ve amaçlarının gerçekleşmesi için uygulanması zorunlu olan ulusal
ve uluslararası alanda kabul görmüş klasik maliye biliminin ilkeleridir.
Denetim, yönetim ve planlama aracı olabilmesi için bütçenin, kamu kesiminin tüm
kaynak ve harcamalarını bütün ayrıntıları ile kapsaması gerekmektedir.”
ifadelerine
yer verilmiştir.
Anayasa
Mahkemesine göre, bütçenin fonksiyonunu ifa edebilmesi ve dolayısıyla
parlamentonun bütçe hakkını kullanabilmesi, temel bütçe ilkelerine uyulması ile
mümkün olabilmekte; bütçe ilkeleri ise, devlet bütçelerinin temel özellikleri
ve amaçlarının gerçekleşmesi için uygulanması zorunlu olan ulusal ve
uluslararası alanda kabul görmüş klasik maliye biliminin ilkelerinden oluşmakta
ve bu ilkeler bütçenin hazırlanması, görüşülüp oylanması, uygulanması ve
denetlenmesi ile ilgili kuralları içermektedir.
5018
sayılı Kanunun “stratejik plan-performans programı-performans
hedefi/göstergesi-bütçe” temelinde hesap verebilir bir kamu mali yönetimini
amaçlaması gerçeği karşısında, 5018 sayılı Kanunun 21. maddesinde ödenek
aktarmasındaki yasaklar ile yukarıda belirtilen bütçe ilkeleri, Anayasa
Mahkemesi’nin yukarıdaki kararının ışığında daha bir önem ve anlam kazanmaktadır.
Bu
itibarla iptali istene üçüncü cümledeki, “5018 sayılı Kanununun 21 inci
maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan sınırlamalara tabi olmaksızın” ifadesi,
5018 sayılı Kanunun 21. maddesi yanında, 5018 sayılı Kanunla kurulan mali
sistemle bir bütün olarak bağdaşmadığından Anayasa’nın 161. maddesinin ikinci
fıkrasına aykırıdır.
Kaldı ki,
2015 Yılı Programının Uygulanması, Koordinasyonu ve İzlenmesine Dair Karara
uygun olarak 2015 Yılı Yatırım Programına ek yatırım cetvellerinde yer alan
projelerde değişiklik yapılması hâlinde, projelerdeki değişikliğe bağlı olarak
proje ödeneklerinin aktarılması söz konusu olacağından, mevcut proje
ödeneklerinin aktarılmasının, 5018 sayılı Kanununun 21 inci maddesinin üçüncü
fıkrasında yer alan, “Personel giderleri tertiplerinden, aktarma yapılmış
tertiplerden ve yedek ödenekten aktarma yapılmış tertiplerden, diğer tertiplere
aktarma yapılamaz.” sınırlamasıyla ilgisi de bulunmamaktadır. Projelerde
yapılacak değişikliğe bağlı olarak proje ödenekleri aktarılacak iken, proje ödeneklerinin
aktarılmasının da ötesinde, tertipler arası ödenek aktarması işlemlerinin
tamamının 5018 sayılı Kanununun 21. maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan
sınırlamalardan istisna tutulması, proje değişikliği gerekçesinin arkasına
sığınılarak proje ödeneklerinden başka ayrıca ödenek aktarılmasını sağlamayı
amaçlamaktadır.
Anayasa’nın
2. maddesinde “hukuk devleti” ilkesine yer verilmiştir. Anayasa’nın 2.
maddesindeki hukuk devleti, eylem ve işlemleri hukuka uygun olan, insan
haklarına dayanan, bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren, her alanda
adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren, Anayasa’ya aykırı
durum ve tutumlardan kaçınan, hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan,
Anayasa ve hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayıp yargı denetimine açık
olan devlettir. Kanunların kamu
yararının sağlanması amacına yönelik olması, genel, objektif, adil
kurallar içermesi ve hakkaniyet ölçütlerini gözetmesi hukuk devleti olmanın
gereğidir. Bir kuralın kamu yararı dışında saklı bir amacı gerçekleştirmek
amacıyla konulduğu durumlarda yetki saptırması durumu ve giderek kuralın amaç
açısından sakatlığı ortaya çıkar.
Bu
itibarla iptali istene üçüncü cümledeki, “5018 sayılı Kanununun 21 inci
maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan sınırlamalara tabi olmaksızın” ifadesi,
kamu yararını gerçekleştirmeyi değil, proje değişikliğinin arkasına sığınarak,
değişen projelerin ödeneklerine ilaveten ayrıca ödenek aktarma gibi gizli bir
amacı gerçekleştirmeyi öngördüğünden iptali istenen ifade, Anayasa’nın 2.
maddesindeki hukuk devleti ilkesine de aykırıdır.
Öte
yandan, yukarıda (2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu’nun 6. maddesinin (1)
numaralı fıkrasının (b) bendine ilişkin gerekçelerde) açıklandığı üzere, 2015
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanununun uygulanması sırasında, Bakanlar Kurulu’nun
2015 Yılı Programının Uygulanması, Koordinasyonu ve İzlenmesine Dair Karara
uygun olarak, 2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanununa göre hazırlanmış 2015
Yılı Yatırım Programına ek yatırım cetvellerinde yer alan projelerde yapacağı
değişikliklerin hukuksal sonuç doğurabilmesi için, öncelikle yasama organının
Anayasa’nın 163. maddesindeki kurallar çerçevesinde 2015 Yılı Merkezi Yönetim
Bütçe Kanununu “ek bütçe” yaparak değiştirmesi ve bu değişikliğin Bakanlar
Kurulu tarafından 2015 Yılı Yatırım Programına yansıtılması gerekmektedir.
Yasama organı tarafından 2015 Yılı
Merkezi Yönetim Bütçe Kanununda ödenek tahsis edildiği için 2015 Yılı Yatırım
Programına ek yatırım cetvellerinde yer alan projelerde, Bakanlar Kurulunun
yapacağı değişikliklerin, doğrudan 2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanununda
değişiklik yapılması sonucunu doğurması ve değişiklik konusu projelere ait
ödeneklerle ilgili olarak idarelere tertipler arası ödenek aktarma yetkisi
verilmesi, yasama organının “bütçe hakkı”nın ilgili idareler tarafından ortadan
kaldırılması sonucunu doğurduğundan, iptali istenen üçüncü cümlenin tamamı,
Anayasa’nın 87. maddesine aykırıdır.
Anayasa’nın
161. maddesinin ikinci fıkrasında, “Malî yıl başlangıcı ile merkezî yönetim
bütçesinin hazırlanması, uygulanması ve kontrolü kanunla düzenlenir.” kuralına
yer verilmiş; fıkranın göndermede bulunduğu 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve
Kontrol Kanununun “Ödenek aktarmaları” başlıklı 21. maddesinin ikinci
fıkrasında, “merkezî yönetim kapsamındaki kamu idareleri, aktarma yapılacak
tertipteki ödeneğin, yılı bütçe kanununda farklı bir oran belirlenmedikçe yüzde
beşine kadar kendi bütçeleri içinde ödenek aktarması yapabilirler.” denilmiş;
6583 sayılı 2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu’nun 6. maddesinin (2)
numaralı fıkrasının birinci cümlesinde, “Genel bütçe kapsamındaki kamu
idareleri ile özel bütçeli idareler, aktarma yapılacak tertipteki ödeneğin
yüzde 20’sine kadar kendi bütçeleri içinde ödenek aktarması yapabilirler.”
denilerek, kamu idarelerine aktarma yapılacak tertipteki ödeneğin yüzde
yirmisine kadar kendi bütçeleri içinde ödenek aktarma yetkisi tanınmıştır.
Bu kurallara göre, kamu idareleri
aktarma yapılacak tertipteki ödeneğin yüzde 20’sine kadar kendi bütçeleri
içinde ödenek aktarması yapabilecekler iken; Bakanlar Kurulunun 2015 Yılı
Yatırım Programında yer alan projelerde değişiklik yapması halinde, iptali
istenen üçüncü cümleyle kamu idarelerine değişiklik konusu projelere ait bütçe
ödeneklerinin tamamını 5018 sayılı Kanunun 21. maddesinin üçüncü fıkrasındaki
sınırlamalara da bağlı olmadan aktarma yetkisi verilmesi ve böylece yasayla
yürürlüğe giren bütçe proje ödeneklerinin idari tasarrufla değiştirilmesi,
Anayasa’nın 161. maddesinin ikinci fıkrasına, kamu idarelerine idari tasarrufla
bütçede değişiklik yapma yetkisi verilmesi ise Anayasa’nın 163. maddesine
aykırıdır.
Yukarıda açıklandığı üzere 6583 sayılı
2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu’nun 6. maddesinin (2) numaralı
fıkrasının ikinci ve üçüncü cümleleri, Anayasa’nın 2., 87., 161. ve 163.
maddelerine aykırı olduğundan iptali gerekir.
4) 6583 sayılı 2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu’nun 6.
Maddesinin (3) Numaralı Fıkrasındaki, “… fonksiyonel sınıflandırma ayrımına
bakılmaksızın …” İbaresinin Anayasaya Aykırılığı
İptali istenen
kural ile Maliye Bakanına, genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri bütçesinden
yıl içinde hizmeti yürütecek olan idarenin bütçesine, fonksiyonel sınıflandırma
ayrımına bakılmaksızın ödenek aktarma yetkisi verilmektedir.
Analitik
Bütçe Sınıflandırmasında (ABS) fonksiyonel sınıflandırma, devlet
faaliyetlerinin türünü göstermekte ve ödeneklerin kamu hizmetlerine işlevlerine
göre tahsis edilmesi ile bütçe politikalarının oluşturulmasında sektörel
ayrımların yapılabilmesine olanak sağlamaktadır. Bu bağlamda, ödeneklerin
kamusal faaliyetlere türüne/işlevine göre tahsisi, kamu hizmetlerinin
maliyetlerinin ortaya konulabilmesi, maliyet-fayda analizinin yapılabilmesi ile
verimlilik, etkililik ve ekonomiklik hedeflerine ulaşılabilmesi bütçenin
fonksiyonel sınıflandırmasıyla mümkün olabilmektedir. Bu yanıyla, Bütçe
sınıflandırmasının temelini fonksiyonel sınıflandırma oluşturmaktadır. Nitekim,
5018 sayılı Kanunun 15. maddesinin üçüncü fıkrasında, “Merkezi yönetim bütçe
kanununun gider cetvelinin bölümleri, analitik bütçe sınıflandırmasına uygun
olarak fonksiyonlar şeklinde düzenlenir. Fonksiyonlar birinci, ikinci, üçüncü
ve dördüncü düzeyde alt fonksiyonlara ayrılır.” denilmiştir.
ABS’de
fonksiyonel sınıflandırma, dört düzeyli bir kod grubundan oluşmaktadır. I. düzeyde
Devlet faaliyetleri “01 Genel Kamu Hizmetleri”, “02 Savunma Hizmetleri”, “03
Kamu Düzeni ve Güvenlik Hizmetleri”, “04 Ekonomik İşler ve Hizmetler”, “05
Çevre Koruma Hizmetleri” … gibi on ana fonksiyona ayrılmaktadır. Ana
fonksiyonlar, II. Düzeyde “04 Ekonomik İşler ve Hizmetler - 2 Tarım,
Ormancılık, Balıkçılık ve Avcılık Hizmetleri”, “05 Çevre Koruma Hizmetleri - 2
Atık Su Yönetimi Hizmetleri” gibi alt fonksiyonlara bölünmektedir. III. düzey
kodlar ise “04 Ekonomik İşler ve Hizmetler - 2 Tarım, Ormancılık, Balıkçılık ve
Avcılık Hizmetleri - 1 Tarım Hizmetleri”, “05 Çevre Koruma Hizmetleri - 2 Atık
Su Yönetimi Hizmetleri - 2 Atık Su Yönetimi Hizmetleri” gibi nihai hizmetleri
göstermektedir. Fonksiyonel sınıflandırmanın IV. düzeyi ise boş bırakılarak idarelerin
özel olarak izlemesi gereken faaliyet ve projeleri için konulmuştur. Bu
bağlamda, fonksiyonel sınıflandırma bütün kamu idarelerini kapsamakta ve
fonksiyonel bütçe tertibi kodlarının tamamı tüm kamu idarelerinde aynı ismi ve
kod numarasını taşımaktadır. Örneğin, “04 Ekonomik İşler ve Hizmetler - 2
Tarım, Ormancılık, Balıkçılık ve Avcılık Hizmetleri - 1 Tarım Hizmetleri”
fonksiyonel kodu, sadece Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı bütçesi için
değil, TBMM Başkanlığı bütçesi dahil kamu idarelerinin tamamı için geçerlidir
ve kamu idarelerine göre değişmemekte aynı isim ve kod numarasıyla ifade
edilmektedir.
Bu
durumda, iptali istenen kural ile Maliye Bakanına, genel bütçe kapsamındaki
kamu idarelerinin bütçesinden, hizmeti yaptıracak olan kamu idaresinin
bütçesine “fonksiyonel sınıflandırma ayrımına bakılmaksızın” yani fonksiyonel
sınıflandırmayı değiştirerek ödenek aktarma yetkisi tanındığından; Maliye
Bakanı örneğin, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının fonksiyonel
sınıflandırmada “04 Ekonomik İşler ve Hizmetler - 2 Tarım, Ormancılık,
Balıkçılık ve Avcılık Hizmetleri - 1 Tarım Hizmetleri” tertibinde yer alan
Yozgat İlinde tarımsal sulama için kanalet yapımı ödeneğini, Karayolları Genel
Müdürlüğü bütçesinde yer alan “bölünmüş yol yapımı” ödeneğine veya DSİ Genel
Müdürlüğü’nün gölet yapımı işine ya da Orman ve Su İşleri Bakanlığı’nın
ağaçlandırma projesine veya Emniyet Genel Müdürlüğü’nün lojman yapımı işine
aktarabilecektir. Hatta iptali istenen ibarenin yer aldığı cümlede, “Genel
bütçe kapsamındaki kamu idarelerinden hizmeti yaptıracak olan kamu idaresi, yıl
içinde hizmeti yürütecek olan idarenin bütçesine, fonksiyonel sınıflandırma
ayrımına bakılmaksızın ödenek aktarmaya yetkilidir.” denilerek hizmeti
yaptıracak idare ile hizmeti yürütecek idare arasında ödenek aktarmasına konu
olan hizmet yatırım hizmetleriyle sınırlandırılmayarak her tür hizmete açık
tutulup, aynı hizmet olup olmayacağı hususu da belirsiz bırakıldığından (açık
tutulup belirsiz bırakılmasa “fonksiyonel sınıflandırma ayrımına bakılmaksızın”
denilmezdi), bu ifadeye dayanarak Maliye Bakanı, örneğin Sağlık Bakanlığı
bütçesinin “07.1.1.00- İlaç ve ilaç benzeri ürünlerin temini” fonksiyonel
kodunda “03.2.6.01” ekonomik koduyla yer alan “Laboratuar malzemesi ile kimyevi
ve temrinlik malzeme alımları” ödeneğini, Başbakanlık bütçesinin “01.1.1.00-
Yasama ve yürütme organları hizmetleri” fonksiyonel kodunda “03.5.5.02”
ekonomik koduyla yer alan “Taşıt kiralaması giderleri” tertibine veya Milli
Savunma Bakanlığının “02.1.0.00- Askeri savunma hizmetleri” fonksiyonel kodunda
“03.2.7.04” ekonomik koduyla yer alan “Güvenlik ve savunmaya yönelik araştırma
ve geliştirme giderleri” ödeneğini ise Cumhurbaşkanlığı bütçesinin “01.1.1.00-
Yasama ve yürütme organları hizmetleri” fonksiyonel kodunda “03.6.2.01”
ekonomik koduyla yer alan “Tanıtma, tören, fuar, organizasyon giderleri”
tertibine aktarabilecektir.
Örneklerde
görüldüğü üzere Maliye Bakanına genel bütçe kapsamındaki kamu idarelerinin
bütçesinden hizmeti yürütecek olan idarenin bütçesine fonksiyonel sınıflandırma
ayrımına bakılmaksızın ödenek aktarma yetkisi verilmesi, ödeneğin konulduğu
kamu idaresi ile hizmeti yürütecek kamu idaresini değiştirmenin ötesinde,
yürütülecek kamu hizmetinin fonksiyonu yanında türünü de değiştirerek bütçede
yer almayan farklı bir kamusal fonksiyona/işleve (veya yer alan farklı
fonksiyonun ödeneğinin artırılarak ödenekten fazla) harcama yapılmasını
sağladığından, bütçede değişiklik yapılması sonucunu doğurmaktadır. Öte yandan,
ödeneğin konulduğu bütçede performans göstergesine bağlanmış faaliyetin
gerçekleşememesine ve ödeneğin aktarıldığı bütçede ise performans göstergesine
bağlanmamış ve dolayısıyla hesap verebilirliği bulunmayan bir faaliyetin
yürütülmesine yol açmaktadır.
Oysa
Anayasa’nın 87. maddesinde, “bütçe hakkı” yasama organına verilmiş; 161.
maddesinin ikinci fıkrasında, “Malî yıl başlangıcı ile merkezî yönetim
bütçesinin hazırlanması, uygulanması ve kontrolü kanunla düzenlenir.”
denilirken; 163. maddesinde ise değil Maliye Bakanına idari tasarrufla,
Bakanlar Kuruluna dahi kanun hükmünde kararname ile bütçede değişiklik yapma
yetkisi verilemeyeceği belirtilmiştir.
Anayasa’nın
bütçenin hazırlanması, uygulanması ve kontrolüne ilişkin göndermede bulunduğu
5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’nun 21. maddesinin birinci
fıkrasında, merkezî yönetim kapsamındaki kamu idarelerinin bütçeleri arasındaki
ödenek aktarmalarının kanunla yapılacağı belirtilmiş; 5018 sayılı Kanunda
Maliye Bakanına verilen ödenek aktarma yetkisi ise 23. maddesinde Maliye
Bakanlığı bütçesine konulacak yedek ödenek ile sınırlandırılmıştır.
Bu
itibarla, Maliye Bakanına genel bütçe kapsamındaki kamu idarelerinden
hizmeti yaptıracak olan kamu idaresinin bütçesinden, yıl içinde hizmeti
yürütecek olan idarenin bütçesine, “fonksiyonel sınıflandırma ayrımına
bakılmaksızın” ödenek aktarma yetkisi verilmesi, yasama organının görüşerek
oyladığı bütçede değişiklik yapılması sonucunu doğurarak TBMM’nin “bütçe
hakkı”nı ortadan kaldırdığından Anayasa’nın 87. maddesine; 5018 sayılı Kanunun
21 ve 23. maddeleriyle bağdaşmadığından Anayasanın 161. maddesinin ikinci
fıkrasına, bütçede idari tasarrufla değişiklik yapma sonucunu doğurduğundan ise
Anayasanın 163. maddesine aykırıdır.
Yukarıda
açıklandığı üzere, 2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu’nun 6.
maddesinin (3) numaralı fıkrasındaki, “… fonksiyonel sınıflandırma ayrımına
bakılmaksızın …” ibaresi, Anayasa’nın 87., 161. ve 163. maddelerine aykırı
olduğundan iptali gerekir.
5) 2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu’nun 6. maddesinin (5)
numaralı fıkrasının üçüncü cümlesindeki, “…bu değişikliğin gerektirdiği
tertipler arası ödenek aktarması işlemlerinin tamamı ilgili kurumun talebi
üzerine 5018 sayılı Kanunun 21 inci maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan
sınırlamalara tabi olmaksızın İçişleri Bakanlığı tarafından gerçekleştirilir.”
ifadesinin Anayasaya Aykırılığı
2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu’nun 6. maddesinin (5) numaralı
fıkrasıyla, genel bütçe kapsamındaki kamu idarelerinin, 14.2.1985
tarihli ve 3152 sayılı İçişleri Bakanlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkında
Kanunun 28/A maddesi kapsamında yaptıracakları her türlü yatırım, yapım, bakım,
onarım ve yardım işlerine ilişkin ödeneklerini İçişleri Bakanlığı bütçesine
aktarmaya yetkili olduğu; merkezi yönetim kapsamındaki diğer kamu idarelerinin
ise bu kapsamdaki kaynak transferlerini tahakkuk işlemi ile
gerçekleştirecekleri; bu kapsamda idarelerce kaynak transferi yapılmış iş ve
projeler ile 12.11.2012 tarihli ve 6360 sayılı On Dört İlde Büyükşehir
Belediyesi ve Yirmi Yedi İlçe Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun geçici 1. maddesinin yirmi
beşinci fıkrası gereği ödenek kaydedilen tutarların ilişkili olduğu iş ve
projelerde 2015 Yılı Programının Uygulanması, Koordinasyonu ve İzlenmesine Dair
Karar ve Eki 2015 Yılı Yatırım Programına uygun olarak değişiklik yapılması
hâlinde bu değişikliğin gerektirdiği tertipler arası ödenek aktarması
işlemlerinin tamamının ilgili kurumun talebi üzerine 5018 sayılı Kanunun 21
inci maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan sınırlamalara tabi olmaksızın
İçişleri Bakanlığı tarafından gerçekleştirileceği kurallaştırılmaktadır.
Daha önce
de belirtildiği üzere (Bkz. Gerekçeler’in 2. maddesindeki 2015 Yılı Merkezi
Yönetim Bütçe Kanunu’nun 6. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b) bendindeki
ibarenin Anayasaya aykırılığı kısmı); 2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanununun
uygulanması sırasında, Bakanlar Kurulu’nun 2015 Yılı Programının Uygulanması,
Koordinasyonu ve İzlenmesine Dair Karara uygun olarak, 2015 Yılı Merkezi
Yönetim Bütçe Kanununa göre hazırlanmış 2015 Yılı Yatırım Programına ek yatırım
cetvellerinde yer alan projelerde yapacağı değişikliklerin hukuksal sonuç
doğurabilmesi için, öncelikle yasama organının Anayasa’nın 163. maddesindeki kurallar
çerçevesinde 2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanununu “ek bütçe” yaparak
değiştirmesi ve bu değişikliğin Bakanlar Kurulu tarafından 2015 Yılı Yatırım
Programına yansıtılması gerekmektedir.
Yasama organı tarafından 2015 Yılı
Merkezi Yönetim Bütçe Kanununda ödenek tahsis edildiği için 2015 Yılı Yatırım
Programına ek yatırım cetvellerinde yer alan projelerde, Bakanlar Kurulunun
yapacağı değişikliklerin, doğrudan 2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanununda
değişiklik yapılması sonucunu doğurması ve değişiklik konusu projelere ait
ödeneklerle ilgili olarak değişikliğin gerektirdiği tertipler arası ödenek
aktarması işlemlerinin tamamının ilgili kurumun talebi üzerine İçişleri
Bakanlığına verilmesi, yasama organının “bütçe hakkı”nın ilgili kurumlar ile
İçişleri Bakanlığı tarafından ortadan kaldırılması sonucunu doğurduğundan,
iptali istenen ifade, Anayasa’nın 87. maddesine aykırıdır.
Öte yandan
2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu’nun 6. maddesinin (5) numaralı
fıkrasında, 2015 Yılı Programının Uygulanması, Koordinasyonu ve İzlenmesine
Dair Karara uygun olarak 2015 Yılı Yatırım Programına ek yatırım cetvellerinde
yer alan projelerde değişiklik yapılması hâlinde, bu değişikliğin gerektirdiği
tertipler arası ödenek aktarması işlemlerinin tamamının 5018 sayılı Kanununun
21. maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan “Personel giderleri tertiplerinden,
aktarma yapılmış tertiplerden ve yedek ödenekten aktarma yapılmış tertiplerden,
diğer tertiplere aktarma yapılamaz.” sınırlamasına tabi olmadan yapılacağı
kurallaştırılmaktadır.
5018
sayılı Kanununun 21. maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan kural, 1050 sayılı
Muhasebe-i Umumiye Kanununda da yer alan klasik bütçe ilkelerinin mali
sentezidir.
Personel
giderleri tertiplerinden aktarma yapılamamasının temelinde Anayasal kurallar
yatmakta; Anayasamıza göre, bütçeyle verilen ödenek harcanabilecek miktarın
sınırını göstermekte (md. 163) ve angarya yasaklanmış bulunmaktadır (md. 18/1).
Bütçeyle verilen ödenekten fazla harcama yapılamaması ve Devletin, asli ve
sürekli görevlerini yürüten personelin maaş ve ücretlerini zamanında ve
aksatmadan ödemek zorunda olması, kamu idaresi bütçelerinin personel giderleri
tertiplerine yeterli ödeneğin konulmasını ve konulan ödeneklerin başka
tertiplere aktarılmamasını gerektirmektedir.
Aktarma yapılmış
tertiplerden ve yedek ödenekten aktarma yapılmış tertiplerden ödenek
aktarılamaması ise bütçe tahminlerini gerçekçi yapmak ve parlamentonun “bütçe
hakkı”na güvence oluşturmak üzere açıklık, samimiyet, doğruluk ve giderlerin
tahsisi gibi ulusal ve uluslararası alanda kabul görmüş klasik bütçe
ilkelerinin gereğidir.
Açıklık
ilkesi, gelir ve gider tahminleri ile ödenek tahsislerinin, bütçe
uygulamalarının ve uygulama sonuçlarının, ilgilenen herkes tarafından
anlaşılabilir derecede açık olmasını, bunun sağlanabilmesi için de gelir, gider
ve ödenek tahsislerinin anlaşılabilir bir bütçe sınıflandırmasıyla yapılmasını
gerektirmektedir.
Bütçe bir
yönüyle, gelecek yıl içinde devletin yapacağı kamu hizmetlerinin dökümünü ve
bunların toplumsal maliyetini gösteren bir cetveldir. Samimiyet ilkesi
gereğince, bütçe gelir ve giderleri ile ödenek tahsislerinin gerçeğe en yakın
ve yürütülecek kamu hizmetlerinin maliyetini karşılayacak şekilde tahmin
edilmesi gerekmektedir.
Doğruluk
ilkesi ise, bütçe tahminlerinin ekonomik duruma ve konjonktürel koşullara uygun
olarak öngörülmesi; nesnel koşullara göre siyasi, ekonomik ve sosyal
beklentileri aşan işlevlerin bütçeye yüklenmemesini gerektirir.
Giderlerin
tahsisi veya giderlerin özelliği ilkesi ise gelirlerin giderlere kalitatif ve
kantitatif tahsisinde parlamentoyu söz ve karar sahibi kılmayı hedefler.
Bütçede belirli amaçlar için tahsis edilmiş ödeneklerin, ancak tahsis edilmiş
amaçlar için harcanmasını ve bütçede öngörülen ödenek tutarları harcama
sınırını gösterdiğinden ödenek dışı ve ödenek üstü harcama yapılmamasını
gerektirir.
Aktarma yapılmış tertiplerden ve yedek ödenekten aktarma yapılmış
tertiplerden diğer tertiplere ödenek aktarılamaması, ödeneğe ihtiyacı olduğu
için aktarma yapılmış tertiplere, yine ödenek yetersizliği nedeniyle yedek
ödenekten aktarma yapılmış tertiplere aktarılan ödeneklerin, aktarılma amacı
dışında kullanılmasını engellemek için diğer tertiplere aktarılmasını
yasaklamak suretiyle bütçe tahminlerinin gerçeğe uygun yapılmasını ve
parlamentonun ödenek tahsis etmediği alanlara, bütçenin uygulaması aşamasında
bazı özellikli bütçe tertiplerinin kötü niyetli ve amaç dışı kullanılması
suretiyle harcama yapılmasına yönelik muhtemel girişimleri daha baştan ilkesel
düzeyde yasaklayarak parlamentonun bütçe hakkını güvence altına almayı
amaçlamaktadır. 5018 sayılı Kanunun “stratejik planlama ve performans esaslı
bütçelemeye” dayanması karşısında bu ilkeler daha bir anlam kazanmaktadır.
Anayasa
Mahkemesinin, 30.12.2010 günlü, E.2008/84, K.2010/121 sayılı kararında;
“Bütçe
yapısının fonksiyonunu ifa edebilmesi, temel bütçe ilkelerine uyulması ile
mümkün olmaktadır. Bütçe ilkeleri; bütçenin hazırlanması, görüşülüp
onaylanması, uygulanması ve denetlenmesi ile ilgili olarak göz önünde
bulundurulması gereken kuralları ifade eder. Bu ilkeler, devlet
bütçelerinin temel özellikleri ve amaçlarının gerçekleşmesi için uygulanması
zorunlu olan ulusal ve uluslararası alanda kabul görmüş klasik maliye biliminin
ilkeleridir. Denetim, yönetim ve planlama aracı olabilmesi için bütçenin, kamu
kesiminin tüm kaynak ve harcamalarını bütün ayrıntıları ile kapsaması
gerekmektedir.”
ifadelerine
yer verilmiştir.
Anayasa
Mahkemesine göre, bütçenin fonksiyonunu ifa edebilmesi ve dolayısıyla
parlamentonun bütçe hakkını kullanabilmesi, temel bütçe ilkelerine uyulması ile
mümkün olabilmekte; bütçe ilkeleri ise, devlet bütçelerinin temel özellikleri
ve amaçlarının gerçekleşmesi için uygulanması zorunlu olan ulusal ve
uluslararası alanda kabul görmüş klasik maliye biliminin ilkelerinden oluşmakta
ve bu ilkeler bütçenin hazırlanması, görüşülüp oylanması, uygulanması ve
denetlenmesi ile ilgili kuralları içermektedir.
5018
sayılı Kanunun “stratejik plan-performans programı-performans
hedefi/göstergesi-bütçe” temelinde hesap verebilir bir kamu mali yönetimini
amaçlaması gerçeği karşısında, 5018 sayılı Kanunun 21. maddesinde ödenek
aktarmasındaki yasaklar ile yukarıda belirtilen bütçe ilkeleri, Anayasa
Mahkemesi’nin yukarıdaki kararının ışığında daha bir önem ve anlam
kazanmaktadır.
Bu
itibarla iptali istene üçüncü cümledeki, “5018 sayılı Kanununun 21 inci
maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan sınırlamalara tabi olmaksızın” ifadesi,
5018 sayılı Kanunun 21. maddesi yanında, 5018 sayılı Kanunla kurulan mali
sistemle bir bütün olarak bağdaşmadığından Anayasa’nın 161. maddesinin ikinci
fıkrasına aykırıdır.
Kaldı ki,
2015 Yılı Programının Uygulanması, Koordinasyonu ve İzlenmesine Dair Karara
uygun olarak 2015 Yılı Yatırım Programına ek yatırım cetvellerinde yer alan
projelerde değişiklik yapılması hâlinde, projelerdeki değişikliğe bağlı olarak
proje ödeneklerinin aktarılması söz konusu olacağından, mevcut proje
ödeneklerinin aktarılmasının, 5018 sayılı Kanununun 21 inci maddesinin üçüncü
fıkrasında yer alan, “Personel giderleri tertiplerinden, aktarma yapılmış
tertiplerden ve yedek ödenekten aktarma yapılmış tertiplerden, diğer tertiplere
aktarma yapılamaz.” sınırlamasıyla ilgisi de bulunmamaktadır. Projelerde
yapılacak değişikliğe bağlı olarak proje ödenekleri aktarılacak iken, proje
ödeneklerinin aktarılmasının da ötesinde, tertipler arası ödenek aktarması
işlemlerinin tamamının 5018 sayılı Kanununun 21. maddesinin üçüncü fıkrasında
yer alan sınırlamalardan istisna tutulması, proje değişikliği gerekçesinin
arkasına sığınılarak proje ödeneklerinden başka ayrıca ödenek aktarılmasını
sağlamayı amaçlamaktadır.
Çünkü
genel yönetim bütçesi kapsamındaki tüm kamu idaresi bütçelerinde örneğin
yatırım projelerine, “06-Sermaye Giderleri” ekonomik kodunda ödenek tahsis
edilmektedir. Bu bağlamda, yatırım projeleri örneğin, “personel giderleri”
ekonomik kodunda değil, tümü “sermaye giderleri” ekonomik kodunda
bütçeleştirildiğinden, yatırım projesinin değişmesi, personel giderleri
ekonomik kodunda bütçeleştirilmesine neden olmamakta ve dolayısıyla, yatırım
projesine personel giderleri tertibinden ödenek aktarılmasına gerekçe
oluşturmamaktadır.
Yine aynı
şekilde yatırım projesinin değişerek (A) Projesi yerine (B) Projesinin yatırım
cetvelinde yer alması, bütçede (A) Projesine tahsis edilen ödeneğin (B)
Projesine aktarılmasını gerektirmekle birlikte, bu değişikliğin (B) Projesine,
aktarma yapılmış tertiplerden ve yedek ödenekten aktarma yapılmış tertiplerden
ödenek aktarılmasıyla ilgisi bulunmadığı gibi, ödenek aktarılmasına gerekçe de
oluşturmamaktadır.
İptali
istenen düzenleme ile yatırım cetvelinde yer alan projelerin değişmesi
sonucunda, bütçede (A) Projesine tahsis edilmiş olan örneğin 100 TL yatırım
ödeneğinin, (B) projesine 100 TL olarak aktarılması değil, personel giderleri
tertipleri ile aktarma yapılmış tertiplerden ve yedek ödenekten aktarma
yapılmış tertiplerden de ödenek aktararak (B) Projesinin ödeneğinin örneğin 150
TL’ye çıkarılması amaçlamaktadır. Bu durumun ise, (A) Projesine, personel
giderleri tertipleri ile aktarma yapılmış tertiplerden ve yedek ödenekten aktarma
yapılmış tertiplerden ödenek aktararak 150 TL’ye çıkarılması ile (B) Projesinin
ödeneğinin aynı yollarla 150 TL’ye çıkarılması arasında herhangi bir fark
bulunmamaktadır.
Anayasa’nın
2. maddesinde “hukuk devleti” ilkesine yer verilmiştir. Anayasa’nın 2.
maddesindeki hukuk devleti, eylem ve işlemleri hukuka uygun olan, insan
haklarına dayanan, bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren, her alanda
adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren, Anayasa’ya aykırı
durum ve tutumlardan kaçınan, hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan,
Anayasa ve hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayıp yargı denetimine açık
olan devlettir. Kanunların kamu
yararının sağlanması amacına yönelik olması, genel, objektif, adil
kurallar içermesi ve hakkaniyet ölçütlerini gözetmesi hukuk devleti olmanın
gereğidir. Bir kuralın kamu yararı dışında saklı bir amacı gerçekleştirmek
amacıyla konulduğu durumlarda yetki saptırması durumu ve giderek kuralın amaç
açısından sakatlığı ortaya çıkar.
Bu
itibarla iptali istenen ifadedeki, 5018 sayılı Kanunun 21 inci maddesinin
üçüncü fıkrasında yer alan sınırlamalara tabi olmaksızın” ibaresi, kamu
yararını gerçekleştirmeyi değil, proje değişikliğinin arkasına sığınarak,
değişen projelerin ödeneklerine ilaveten ayrıca Anayasa’nın 87. maddesinde yer
verilen TBMM’nin “bütçe hakkı”nı ortadan kaldıracak ve 161. maddesinin ikinci
fıkrasına aykırı olacak şekilde ödenek aktarılması gibi gizli bir amacı
gerçekleştirmeyi öngördüğünden, iptali istenen ibare Anayasa’nın 2.
maddesindeki hukuk devleti ilkesine aykırıdır.
Yukarıda
açıklandığı üzere, 2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu’nun 6. maddesinin (5)
numaralı fıkrasının üçüncü cümlesindeki, “…bu değişikliğin gerektirdiği
tertipler arası ödenek aktarması işlemlerinin tamamı ilgili kurumun talebi
üzerine 5018 sayılı Kanunun 21 inci maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan
sınırlamalara tabi olmaksızın İçişleri Bakanlığı tarafından gerçekleştirilir.”
ifadesi, Anayasa’nın 2., 87. ve 161. maddelerine aykırı olduğundan iptali
gerekir.
6) 6583 sayılı 2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu’nun 9.
maddesinin (1) numaralı fıkrasındaki, “(kurulu gücü 500 MW üzerinde olan baraj
ve HES projeleri, Gebze-Haydarpaşa, Sirkeci-Halkalı Banliyö Hattının
İyileştirilmesi ve Demiryolu Boğaz Tüp Geçişi İnşaatı Projesi, Ulaştırma,
Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığınca gerçekleştirilecek şehir içi raylı ulaşım
sistemleri ve metro yapım projeleri ile diğer demiryolu yapımı ve çeken araç
projeleri hariç)” ifadesinin Anayasaya Aykırılığı
2015 Yılı
Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu’nun 9. maddesinin (1) numaralı fıkrasında, 2015
Yılı Yatırım Programına ek yatırım cetvellerinde yer alan projeler dışında
herhangi bir projeye harcama yapılamayacağı ve bu cetvellerde yer alan projeler
ile ödeneği toplu olarak verilmiş projeler kapsamındaki yıllara sari işlere
2015 yılında başlanabilmesi için proje veya işin 2015 yılı yatırım ödeneğinin
proje maliyetinin yüzde 10’undan az olamayacağı belirtilirken, parantez içine
alınan “kurulu gücü 500 MW üzerinde olan baraj ve HES projeleri, Gebze-Haydarpaşa,
Sirkeci-Halkalı Banliyö Hattının İyileştirilmesi ve Demiryolu Boğaz Tüp Geçişi
İnşaatı Projesi, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığınca
gerçekleştirilecek şehir içi raylı ulaşım sistemleri ve metro yapımı projeleri
ile diğer demiryolu yapımı ve çeken araç projeleri” bu kurallardan istisna
tutularak parantez içinde sayılan söz konusu projelerin 2015 Yılı Yatırım
Programına ek yatırım cetvellerinde yer alması ve 2015 yılı yatırım ödeneğinin
proje maliyetinin yüzde 10’undan az olmaması kurallarının aranmayacağı hüküm
altına alınmaktadır. Böylece, 2015 yılı Merkezi Yönetim Bütçesinde proje
maliyetinin yüzde 10’una kadar yatırım ödeneği olmayan veya hiç ödeneği
bulunmayan parantez içindeki söz konusu işlere, 2015 yılında başlanabilecek ve başlanabilmeleri
için de 2015 yılında ihaleleri yapılabilecektir.
641 sayılı
“Kalkınma Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde
Kararname”nin “Yıllık Programların hazırlanması ve kabulü” başlıklı 32.
maddesinin birinci fıkrasında, Yıllık Programların, Kalkınma Bakanlığınca
hazırlanarak Yüksek Planlama Kuruluna sunacağı, Kurulun programları inceleyerek
bir raporla Bakanlar Kuruluna sunacağı, Bakanlar Kurulunca kabul edilen Yıllık
Programların kesinleşmiş olacağı; ikinci fıkrasında Yıllık Programların
bütçeler ile iş programlarından önce hazırlanacağı ve bütçeler ile iş
programlarının hazırlanmasında Yıllık Programlarda kabul edilmiş olan esasların
dikkate alınacağı; üçüncü fıkrasında ise bütçelerin Plan ve Bütçe Komisyonunda
görüşülmesi sırasında, birden fazla yılı kapsayan ve Kalkınma Planı ve Yıllık
Programların bütünlüğünü ilgilendiren yatırım projelerinin Yıllık Programa
ilave edilmesinde, 3067 sayılı Kalkınma Planlarının Yürürlüğe Konması ve
Bütünlüğün Korunması Hakkında Kanunun 2. maddesinde yer alan esas ve usullere
uyulacağı belirtilmiş; 3067 sayılı Kalkınma Planlarının Yürürlüğe Konması ve
Bütünlüğünün Korunması Hakkında Kanunun 1. maddesinde, kalkınma planlarının
hazırlanması ve TBMM Başkanlığına sunulması; 2. maddesinde TBMM Plan ve Bütçe
Komisyonu ile Genel Kurul’daki görüşülmesi ve kabul edilmesindeki usul ve
esaslar düzenlenmiş; 4. maddesinde ise, Kalkınma Planının kabulünden sonra bu
planda değişiklik yapılmasında, 1. ve 2. maddeler hükümlerinin uygulanacağı
belirtilmiş; 5018 sayılı Kanunun 19. maddesinin ikinci fıkrasında ise TBMM’nin
“bütçe hakkı”nın gereği ve zorunlu bir sonucu olarak, “Kamu yatırım programı,
merkezî yönetim bütçe kanununa uygun olarak Devlet Planlama Teşkilatı
Müsteşarlığı tarafından hazırlanır ve anılan Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten
itibaren on beş gün içinde Bakanlar Kurulu kararıyla Resmî Gazetede
yayımlanır.” denilmiştir.
Bu bağlamda, parantez içinde sayılan
projeler için bütçeden harcama yapılabilmesi için 2015 Yılı Merkezi Yönetim
Kanununda ödenek tahsis edilmiş olması ve ayrıca bütçe kanununun yürürlüğe
girmesinden sonra Kalkınma Bakanlığı tarafından hazırlanacak 2015 yılı Yatırım
Programına ek yatırım cetvellerinde yer alması, 641 sayılı KHK’nin 32. ve 5018
sayılı Kanun’un 19. maddesinin gereği ve zorunlu bir sonucudur. Oysa, 641
sayılı KHK’nin 32. ve 5018 sayılı Kanunun 19. maddeleri, iptali istenen
parantez içindeki projeler için 2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesinin uygulama
dönemi içinde geçersiz sayılmaktadır.
Öte
yandan, 4.1.2002 tarihli ve 4734 sayılı Kamu İhale Kanununun “Temel ilkeler”
başlıklı 5. maddesinin beşinci fıkrasında, “Ödeneği bulunmayan hiçbir iş için
ihaleye çıkılamaz.” kuralına yer verilirken; “İdarelerce uyulması gereken diğer
kurallar” başlıklı 62. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde ise, “Yatırım projelerinin plânlanan sürede
tamamlanarak ekonomiye kazandırılabilmesi amacıyla, birden fazla yılı kapsayan
işlerde ihaleye çıkılabilmesi için, işin süresine uygun olarak yıllar
itibariyle ödeneğin bütçelerinde bulunmasını sağlamak üzere programlamanın
yapılmış olması zorunludur. İlk yıl için öngörülen ödenek proje maliyetinin %
10’undan az olamaz ve başlangıçta daha sonraki yıllar için programlanmış olan
ödenek dilimleri sonraki yıllarda azaltılamaz.” denilmiştir.
İptali istenen parantez içindeki
projeler için, 4734 sayılı Kanunun 5. maddesinin beşinci fıkrası ile 62.
maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi de 2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesinin
uygulama dönemi içinde örtülü olarak yürürlükten kaldırılmaktadır.
Anayasa’nın
87. maddesinde Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin görev ve yetkileri kanun
koymak, değiştirmek ve kaldırmak şeklinde ortaya konulduktan sonra ayrıca
“bütçe ve kesin hesap kanun tasarılarını görüşmek ve kabul etmek” denilerek
yasalar ile bütçe yasaları arasında ayrıma gidilmiştir.
Nitekim,
yasaların Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde teklif ve görüşme usul ve esasları
ile yayımlanması Anayasa’nın 88. ve 89. maddelerinde düzenlenirken, bütçe
yasalarının görüşme usul ve esasları ise 162. maddesinde ayrıca kurallaştırılmıştır.
Bu maddeyle bütçe kanun tasarılarının görüşülmesinde ayrı bir yöntem kabul
edilmiş, genel kurulda üyelerin gider arttırıcı veya gelir azaltıcı teklifte
bulunmaları yasaklanmış ve Anayasa’nın 89. maddesiyle de Cumhurbaşkanı’na bütçe
kanunlarını bir daha görüşülmek üzere TBMM’ne geri gönderme yetkisi
tanınmamıştır. Öte yandan, Anayasa’nın 161. maddesinin dördüncü fıkrasında,
bütçe kanununa bütçe ile ilgili hükümler dışında hiçbir hüküm konulamayacağı
açık bir şekilde belirtilirken; 163. maddesinde bütçede değişiklik
yapılabilmesi esasları ayrıca düzenlenmiş, Bakanlar Kurulu’na kanun hükmünde
kararname ile bütçede değişiklik yapma yetkisi verilmemiştir.
Anayasa’nın
161. maddesinin son fıkrasındaki, “Bütçe kanununa bütçe ile ilgili hükümler
dışında hiçbir hüküm konulamaz” kuralından, yasa konusu olabilecek bir kuralı
kapsamaması koşuluyla, bütçeyi açıklayıcı ve uygulanmasını kolaylaştırıcı
nitelikte düzenlemelerin anlaşılması gerekmektedir.
Anayasa
Mahkemesi’nin yerleşik kararlarına göre, (bu kararlara Gerekçeler’in 1.
maddesinde sayma suretiyle yer verilmiştir) bir yasa kuralının bütçeden gider
yapmayı ya da bütçeye gelir sağlamayı gerektirir nitelikte bulunması, mutlak
biçimde “bütçe ile ilgili hükümlerden” sayılmasına yetmemektedir. Çünkü, her
yasada gidere neden olabilecek değişik türde kurallar bulunabilmektedir. Böyle
kuralların bulunmasıyla değişik kamu hizmeti alanlarına ilişkin yasaların
bütçeyle ilgili hükümler içerdiği kabul edilirse, bu konulardaki yasaların
değiştirilip kaldırılması için de bütçe yasalarına hükümler koymanın önü
açılacaktır. Oysa, bu tür yasa düzenlemeleri, bütçenin yapılması ve uygulanması
yöntemiyle ilişkisi bulunmayan, yasakoyucunun başka amaçla ve bütçe
yasalarından tümüyle değişik yöntemlerle gerçekleştirilmesi gereken yasama
işlemleridir. “Bütçe ile ilgili hüküm” sözcüklerine dayanılarak, gider ya da
gelirle ilgili bir konuyu olağan bir yasa yerine bütçe yasası ile düzenlemek,
Anayasa’nın 88. ve 89. maddelerini bu tür yasalar yönünden uygulanamaz duruma
düşürür.
Bütçe kanunlarını,
diğer kanunlardan ayrı tutan bu Anayasal kurallar karşısında, yasa ile
düzenlenmesi gereken bir konunun bütçe yasası ile düzenlenmesi veya yürürlükte
bulunan herhangi bir yasada yer alan hükmün bütçe yasaları ile değiştirilmesi,
kaldırılması, uygulanmaması veya aykırı düzenlemeler yapılması olanaksızdır.
2015 Yılı
Merkezi Yönetim Bütçe Kanununun 9. maddesinin (1) numaralı fıkrasında parantez
içinde yer alan iptali istenen istisnai düzenlemeler, bütçe ile ilgili değildir
ve parantez içindeki yatırımların bütçede ödeneği olmamasına ve 2015 yılı
Yatırım Programına ek yatırım cetvellerinde yer almamasına, ödeneği olmakla
birlikte ödeneği %10’dan az olmasına rağmen, ihale edilerek işe başlanılmasını
öngördüğünden doğrudan 641 sayılı KHK ile 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve
Kontrol Kanunu ve 4734 sayılı Kamu İhale Kanununu ilgilendirmektedir.
Bu
bağlamda, 641 sayılı “Kalkınma Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında
Kanun Hükmünde Kararname”nin 32. maddesi, 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve
Kontrol Kanununun 19. maddesinin ikinci fıkrası ve 4734 sayılı Kamu İhale
Kanunu’nun 5. maddesinin beşinci fıkrası ile 62. maddesinin birinci fıkrasının
(a) bendi, yasaların Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde teklif ve görüşme usul ve
esasları ile yayımlanmasına ilişkin olarak Anayasa’nın 88 ve 89. maddelerinde
belirlenen süreçlerde değiştirilmeden, Anayasanın 162. maddesine göre görüşülen
bütçe kanunuyla 641 sayılı KHK, 5018 sayılı Kanun ve 4734 sayılı Kanundaki söz
konusu kuralları yok sayan veya bu kurallara aykırı düzenlemeler öngören ya da
bu kuralları askıya alan düzenlemeler yapılması, Anayasa’nın 87., 88., 89. ve
161. maddelerindeki kurallarla bağdaşmaz.
Yukarıda
açıklandığı üzere, 2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanununun 9. maddesinin (1)
numaralı fıkrasındaki, “(kurulu gücü 500 MW üzerinde olan baraj ve HES
projeleri, Gebze-Haydarpaşa, Sirkeci-Halkalı Banliyö Hattının İyileştirilmesi
ve Demiryolu Boğaz Tüp Geçişi İnşaatı Projesi, Ulaştırma, Denizcilik ve
Haberleşme Bakanlığınca gerçekleştirilecek şehir içi raylı ulaşım sistemleri ve
metro yapım projeleri ile diğer demiryolu yapımı ve çeken araç projeleri
hariç)” ibareleri, Anayasa’nın 87., 88., 89. ve 161. maddelerine aykırı
olduğundan iptali gerekir.
7) 6583 sayılı 2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu’na ekli
“E Cetveli”nin 18. maddesinin birinci cümlesindeki “…tarafından açılacak özel
hesap …” ibaresi ile ikinci cümlesinin Anayasaya Aykırılığı
2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu’nda Kalkınma Bakanlığı
bütçesinin 32.01.34.00-01.3.2.05-1-07.1 tertibine 94.400.000,00 TL ödenek
konulmuş ve ekli “E Cetveli”nin 18. maddesinde, “Kalkınma Bakanlığı bütçesinin
32.01.34.00-01.3.2.05-1-07.1 tertibinde yer alan ödenek, Cazibe Merkezlerini
Destekleme Programı (CMDP) kapsamında; kamu kurum ve kuruluşlarına, kalkınma ajanslarına,
kamu yararına çalışan dernek ve vakıflara, üniversitelere, kamu kurumu
niteliğindeki meslek kuruluşlarına, il özel idarelerine, belediyelere ve
mahalli idare birliklerine CMDP için anılan her bir kurum ve kuruluş tarafından
açılacak özel hesap aracılığıyla kullandırılır. Bu ödenekten verilecek hibe ve
desteklerin türleri, sınırları, şartları, kapsamı, kullanımı, harcanması ve
denetimine ilişkin usul ve esasları belirlemeye Kalkınma Bakanı yetkilidir.”
denilmiştir.
5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’nun “Bütçe ilkeleri”
başlıklı 13. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde, “Kamu
idarelerine bütçeyle verilen harcama yetkisi, kanunlarla düzenlenen görev ve
hizmetlerin yerine getirilmesi amacıyla kullanılır.” kuralına; (n) bendinde ise
“Kamu hizmetleri, bütçelere konulacak ödeneklerle, mevzuatla belirlenmiş
yöntem, ilke ve amaçlara uygun olarak gerçekleştirilir.” kuralına yer
verilmiştir.
Bu kurallara göre Kalkınma Bakanlığı bütçesine Devlet desteği, yardımı
ve teşviki amacıyla ödenek konulabilmesi için, her şeyden önce Kalkınma
Bakanlığına yasalarla destekleme, yardım ve teşvik ödemelerinde bulunma gibi
görevler verilmiş olması gerekir.
3.6.2011 tarihli ve 641 sayılı Kalkınma Bakanlığının Teşkilat ve
Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 2. maddesinde Kalkınma
Bakanlığının görevleri, iktisadi, sosyal ve kültürel politika ve hedeflerin
belirlenmesinde Hükümete müşavirlik yapmak; kalkınma planı, orta vadeli
program, yıllık programlar, stratejiler ve eylem planları hazırlamak; Bakanlıkların
ve kamu kurum ve kuruluşlarının iktisadi, sosyal ve kültürel politikayı
ilgilendiren faaliyetlerinde koordinasyonu sağlamak, uygulamayı etkin bir
biçimde yönlendirmek ve bu konularda Hükümete müşavirlik yapmak; ileriye dönük
stratejiler geliştirmek ve özel kesim için orta ve uzun dönemde belirsizlikleri
giderici genel bir yönlendirme görevini yerine getirmek; kalkınma planlarının
ve yıllık programların başarı ile uygulanabilmesi için ilgili kurum ve
kuruluşların ve mahalli idarelerin kuruluş ve işleyişlerinin iyileştirilmesi
konusunda görüş ve tekliflerde bulunmak; kurumsal kapasiteyi her yönüyle
geliştirme amacıyla gerekli her türlü tedbiri almak; kurumsal stratejik yönetim
ve planlama konularında merkezi uyumlaştırma ve yönlendirme fonksiyonunu yerine
getirmek; kalkınma planlarının ve yıllık programların uygulanmasını izlemek ve
koordine etmek, değerlendirmek ve gerektiğinde kalkınma planlarında ve yıllık
programlarda usulüne uygun değişiklikler yapmak; maliye, para, dış ticaret ve
kambiyo politikalarının kalkınma planı ve yıllık programların hedefleriyle uyum
içinde uygulanması konusunda Hükümete müşavirlik yapmak; özel sektör ve yabancı
sermaye faaliyetlerinin plan hedef ve amaçlarına uygun bir şekilde
yürütülmesini düzenleyecek teşvik ve yönlendirme politikaların genel
çerçevesini hazırlamak ve Hükümete teklif etmek; kalkınmada öncelikli yörelerin
daha hızlı bir şekilde gelişmesini sağlayacak tedbirleri tespit ve teklif
etmek, uygulamayı izlemek ve koordine etmek; bölgesel veya sektörel bazda gelişme
programları hazırlamak; kalkınma ajanslarının koordinasyonunu sağlamak ve
bunlarla ilgili iş ve işlemleri yürütmek; bilgi toplumuna ilişkin politika,
hedef ve stratejileri hazırlamak, bu alanda kamu kurum ve kuruluşları, sivil
toplum örgütleri ve özel sektör arasındaki koordinasyonu sağlamak ve uygulamayı
etkin bir biçimde yönlendirmek gibi her tür plan ve program, strateji ve eylem
planlarının hazırlanması ile bunlarla ilgili iş ve işlemlerin yürütülmesi,
koordinasyonu ve müşavirlik görevleri verilmiş; 641 sayılı KHK’de veya diğer
herhangi bir yasada Kalkınma Bakanlığına Devlet destek ve yardımları ile
teşviklerin uygulanması ve yürütülmesine ilişkin görevler verilmemiştir. DPT
Müsteşarlığı’nın uygulamaya ilişkin görevlerinin de bulunduğu dönemde DPT
Müsteşarlığı teşkilatı içinde yer alan “Teşvik ve Uygulama Dairesi”, 1991
yılında Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığına devredildiğinden, (mülga) 540
sayılı KHK’ye göre DPT Müsteşarlığı, 641 sayılı KHK’ye göre ise Kalkınma
Bakanlığı bir hizmet ve uygulama müsteşarlığı/bakanlığı değil, müşavirlik,
planlama ve koordinasyon müsteşarlığı/bakanlığıdır.
5449 sayılı Kalkınma Ajanslarının Kuruluşu, Koordinasyonu ve Görevleri
hakkında Kanun’un 19. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde öngörülen, bir
önceki yıl gerçekleşen genel bütçe vergi gelirleri tahsilatından, vergi
iadeleri ile mahallî idarelere ve fonlara aktarılan paylar düşüldükten sonra
kalan tutar üzerinden, binde beş oranında her yıl ayrılacak kalkınma ajansları
transfer ödeneğinin, aynı Kanunun 23. maddesinin üçüncü fıkrasına göre Kalkınma
Bakanlığı bütçesinde gösterilmesi ve aylık harcama programına göre Kalkınma
Bakanlığınca kalkınma ajanslarına kullandırılacak olması, kalkınma ajanslarının
yasal gelir paylarının Kalkınma Bakanlığı bütçesi üzerinden ajanslara
aktarılmasıdır ve bunun Devlet destek, yardım ve teşvikleriyle herhangi bir
ilgisi yoktur.
Devlet destek, yardım ve teşviklerine ilişkin olarak 5488 sayılı Tarım
Kanununun 19. maddesi, 474 sayılı Gümrük Giriş Tarife Cetveli Hakkında Kanunun
2. maddesi, 4706 sayılı Hazineye Ait Taşınmaz Malların Değerlendirilmesi ve
Katma Değer Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun ek 3.
maddesi, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunun ek 2.
maddesi, 2634 sayılı Turizmi Teşvik Kanununun 8. ve 14. maddeleri, 3065 sayılı
Katma Değer Vergisi Kanunun 13 ve geçici 20. maddeleri, 637 sayılı Ekonomi
Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında KHK’nin 11. ve 26. maddeleri, 5520
sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 32/A maddesinde hükümler bulunmakta; söz
konusu destek, yardım ve teşvikler Bakanlar Kurulu kararlarıyla yürürlüğe
konulmakta ve uygulanması için Ekonomi Bakanlığı, Kültür ve Turizm Bakanlığı,
Maliye Bakanlığı, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı gibi uygulayıcı hizmet bakanlıklarına
görev verilmiş bulunulmaktadır.
Bu itibarla, Devlet destek, yardım ve teşviklerinin uygulanması ve
yürütülmesine ilişkin herhangi bir yasal görevi bulunmayan Kalkınma
Bakanlığının bütçesine hibe ve destek amacıyla kullandırılmak üzere “Cazibe Merkezlerini
Destekleme Programı (CMDP) kapsamında” ödenek konulması, yürürlükteki mevzuata
göre Anayasal olarak mümkün değildir. Mümkün olabilmesi için Kalkınma
Bakanlığına yasayla bu yönde görevlerin verilmesi gerekir.
Öte yandan, Kalkınma Bakanlığı bütçesine Cazibe Merkezlerini
Destekleme Programı (CMDP) kapsamında konulan ödeneğin; kamu kurum ve
kuruluşlarına, kalkınma ajanslarına, kamu yararına çalışan dernek ve vakıflara,
üniversitelere, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarına, il özel idarelerine,
belediyelere ve mahalli idare birliklerine CMDP için anılan her bir kurum ve
kuruluş tarafından açılacak “özel hesap” aracılığıyla kullandırılacağı
öngörülmektedir.
“Özel hesap” uygulamasının aktarılan ödeneklerin takibine ve aktarma
amacına uygun kullanılmasını sağlamaya yönelik olduğu ileri sürülebilir ise de
iptali istenen kamu idareleri açısından aktarılan ödeneklerin takibi ve amacına
uygun kullanımının kontrolünün “bütçede açılacak bir tertibe gelir ve
şart kılındığı amaca harcanmak üzere açılacak bir tertibe ödenek kaydedilmesi”
suretiyle de mümkün olması ve 5018 sayılı Kanuna tabi olan kamu idareleri için
yasal olanın da bu usul olması (md. 40/3) karşısında, özel hesap uygulamasının
başka amaçlara hizmet ettiği sonucu ortaya çıkmaktadır.
Anayasa’nın
161. maddesinin ikinci fıkrasında, “Malî yıl başlangıcı ile merkezî yönetim
bütçesinin hazırlanması, uygulanması ve kontrolü kanunla düzenlenir.” kuralına
yer verilmiş; fıkra gerekçesinde ise “Anayasamızın 161 inci maddesinin ikinci
fıkrası yeniden düzenlenmek suretiyle, bütçenin hazırlanması, uygulanması ve
kontrolüne ilişkin süreç güçlendirilmektedir.” denilmiştir.
Anayasa’nın
bütçenin hazırlanması, uygulanması ve kontrolüne ilişkin göndermede bulunduğu
kanun, 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’dur. 5018 sayılı
Kanunda bütçenin hazırlanması, uygulanması ve kontrolüne ilişkin kurallar
düzenlenerek sistemleştirilmiş; 13. maddesinin birinci fıkrasının (m) bendinde,
“Kamu idarelerinin tüm gelir ve giderleri bütçelerinde gösterilir.” denilerek
bütçe kaynaklarının bütçeden harcanması öngörülmüş ve bütçe dışı her türlü
“özel hesap” uygulamasına son verilmiştir.
Kamu kurum
ve kuruluşları, üniversiteler, il özel idareleri, belediyeler ve mahalli idare
birlikleri 5018 sayılı Kanun yanında mali mevzuata ilişkin diğer kamu hukuku
kurallarına tabidirler; kalkınma ajansları ile kamu kurumu niteliğindeki meslek
kuruluşları ise 5018, 2886 ve 4734 sayılı Kanunlara tabi olmamakla birlikte
kalkınma ajanslarının kuruluşu, statüsü, görev ve yetkileriyle çalışma esas ve
usulleri, gelirleri, giderleri, bütçesi, bütçesinin kabulü ve denetimi
25.1.2006 tarihli ve 5449 sayılı Kalkınma Ajanslarının Kuruluşu, Koordinasyonu
ve Görevleri Hakkında Kanun’da, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının
ki ise kuruluş kanunlarında ([1])
düzenlenmiştir.
Kalkınma
Bakanlığı bütçesinin 32.01.34.00-01.3.2.05-1-07.1 tertibinde yer alan Cazibe
Merkezlerini Destekleme Programı (CMDP) kapsamındaki ödeneğin, kamu yararına
çalışan dernek ve vakıflara “özel hesap” uygulamasıyla kullandırılması,
olağandır. Ancak, söz konusu ödeneğin 5018, 2886 ve 4734 sayılı kanunlara tabi
olan kamu kurum ve kuruluşları, üniversiteler, il özel idareleri, belediye ve
mahalli idare birlikleri ile 5449 sayılı Kanuna tabi kalkınma ajansları ile
kuruluş kanunlarındaki kurallara tabi olan kamu kurumu niteliğindeki meslek
kuruluşlarına “özel hesap” aracılığıyla kullandırılacak olması, kamu kurum ve
kuruluşları, üniversiteler, il özel idareleri, belediye ve mahalli idare
birlikleri tarafından özel hesaptan yapılacak harcamaların kuruluş kanunları
ile temel mali mevzuat hükümlerine tabi olmadan yapılması; kalkınma ajansları
ile kamu kurumu niteliğindeki, meslek kuruluşları açısından ise kuruluş
kanunları dışında harcanması sonucunu doğurmakta; iptali istenen ibare de bu
sonucu amaçlamaktadır. Ödeneklerin Kalkınma Bakanlığı bütçesinden söz konusu
idarelerin bütçelerine tahakkuk fişiyle gönderilip, gönderildiği idarenin
bütçesinde “açılacak bir tertibe gelir ve şart kılındığı amaca harcanmak üzere
açılacak bir tertibe ödenek kaydedilmesi” gerekirken, bütçe kanunlarının
böylesine bir amaca hizmet etmesi, Anayasal kurallar ile bağdaşmamanın yanında
özellikle üniversite ve mahalli idareler açısından tüm program ve proje
harcamalarının merkezi yönetim kapsamındaki idareler bütçesinin transfer
tertiplerine ödenek konulması ve konulan ödeneklerin üniversite ve mahalli
idareler adına açılacak özel hesaplara aktarılarak temel mali mevzuat dışında
harcanmasının yolunun açılması gibi bir tehlike de taşımaktadır.
Anayasa’nın
2. maddesindeki hukuk devleti, eylem ve işlemleri hukuka uygun olan, insan
haklarına dayanan, bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren, her alanda
adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren, Anayasa’ya aykırı
durum ve tutumlardan kaçınan, hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan,
Anayasa ve hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayıp yargı denetimine açık
olan devlettir. Kanunların kamu
yararının sağlanması amacına yönelik olması, genel, objektif, adil
kurallar içermesi ve hakkaniyet ölçütlerini gözetmesi hukuk devleti olmanın
gereğidir. Bir kuralın kamu yararı dışında saklı bir amacı gerçekleştirmek
amacıyla konulduğu durumlarda yetki saptırması durumu ve giderek kuralın amaç
açısından sakatlığı ortaya çıkar.
Bu
itibarla iptali istenen “…tarafından açılacak özel hesap …” ibaresi, kamu
yararını gerçekleştirmeyi değil, kamusal kaynakların, kamu yararına çalışan
dernek ve vakıflar yanında, her türlü mali işlemlerinde temel mali mevzuat
hükümlerine tabi olan “kamu kurum ve kuruluşları”, “üniversiteler”, “il özel
idareleri”, “belediyeler” ve “mahalli idare birlikleri” ile faaliyetlerini
kuruluş kanunlarına göre yürüten “kalkınma ajansları” ve “kamu kurumu
niteliğindeki meslek kuruluşları”nın bütçeleri dışında ve temel mali mevzuat
hükümleri ile kuruluş kanunlarına tabi olmadan harcanmasını öngördüğünden, “…tarafından
açılacak özel hesap …” ibaresi, kamu kurum ve kuruluşları, üniversiteler, il
özel idareleri, belediyeler ve mahalli idare birlikleri ile kalkınma ajansları
ve kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları açısından, Anayasa’nın 2.
maddesindeki hukuk devleti ilkesine; 5018 sayılı Kanunla öngörülen mali
sistemle bağdaşmadığı ve bütçe ile tahsis edilen ödeneklerin bütçe dışı “özel
hesap”tan harcanmasını öngördüğü için ise Anayasa’nın 161. maddesinin ikinci
fıkrasına aykırıdır. Bu itibarla, sadece “kamu yararına çalışan dernek ve
vakıflar” açısından geçerli olabilecek “…tarafından açılacak özel hesap …”
ibaresinin, kamu kurum ve kuruluşları, üniversiteler, il özel idareleri,
belediyeler ve mahalli idare birlikleri ile kalkınma ajansları ve kamu kurumu
niteliğindeki meslek kuruluşları açısından iptali gerekir.
Ayrıca
maddenin ikinci cümlesinde, Kalkınma Bakanlığı bütçesinin
32.01.34.00-01.3.2.05-1-07.1 tertibinde yer alan Cazibe Merkezlerini Destekleme
Programı (CMDP) ödeneğinden verilecek hibe ve desteklerin türleri, sınırları,
şartları, kapsamı, kullanımı, harcanması ve denetimine ilişkin usul ve esasları
belirlemeye Kalkınma Bakanı yetkili kılınmaktadır.
Anayasa’nın
7. maddesinde, yasama yetkisinin Türk Milleti adına Türkiye Büyük Millet
Meclisine ait olduğu ve bu yetkinin devredilemeyeceği; 124. maddesinde ise
Başbakanlık, bakanlıklar ve diğer kamu tüzel kişilerinin, kendi görev
alanlarını ilgilendiren kanunların ve tüzüklerin uygulanmasını sağlamak üzere
ve bunlara aykırı olmamak şartıyla yönetmelik çıkarabileceği kurallarına yer
verilmiştir.
Anayasa
Mahkemesi’nin yerleşik kararlarına göre, yasa koyucunun temel ilkeleri
koymadan, çerçeveyi çizmeden yürütmeye yetki vererek, sınırsız ve belirsiz bir
alanı yönetimin düzenlemesine bırakması, yasama yetkisinin devri sonucunu
doğurmaktadır.
2015 Yılı
Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu’na ekli “E Cetveli”nin 18. maddesinin ikinci
cümlesiyle, hiçbir çerçeve çizilmeksizin, esaslar belirlenmeksizin ve
hiçbir sınırlamayla bağlı olmaksızın, Kalkınma Bakanlığı bütçesinin
32.01.34.00-01.3.2.05-1-07.1 tertibinde yer alan Cazibe Merkezlerini Destekleme
Programı (CMDP) ödeneğinden verilecek hibe ve desteklerin türleri, sınırları,
şartları, kapsamı, kullanımı, harcanması ve denetimine ilişkin usul ve esasları
belirleme yetkisinin Kalkınma Bakanına verilmesi, yasama yetkisinin devri
sonucunu doğurduğundan, iptali istenen cümle Anayasa’nın 7. maddesine
aykırıdır.
641 sayılı Kalkınma Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun
Hükmünde Kararname’nin “Düzenleme yetkisi” başlıklı 36. maddesinde,
“Bakanlık; görev, yetki ve sorumluluk alanına giren ve önceden kanunla
düzenlenmiş konularda idarî düzenlemeler yapabilir.” denilerek, Bakanlığın
yapacağı idari düzenleme yetkisi, Bakanlığın görev, yetki ve sorumluluk alanına
giren ve önceden kanunla düzenlenen konularla sınırlandırılmış; 641 sayılı
KHK’de veya başka kanun ya da KHK’lerde Kalkınma Bakanlığına, Devlet destek,
yardım ve teşvikleriyle ilgili herhangi bir görev ve yetki de verilmemiştir.
Bu itibarla Kalkınma Bakanlığına yasalarda Devlet destek, yardım ve
teşvikleriyle ilgili herhangi bir görev ve yetki verilmemişken, Kalkınma
Bakanlığı bütçesinin 32.01.34.00-01.3.2.05-1-07.1 tertibine konulan Cazibe
Merkezlerini Destekleme Programı (CMDP) ödeneğinden verilecek hibe ve
desteklerin türleri, sınırları, şartları, kapsamı, kullanımı, harcanması ve
denetimine ilişkin usul ve esasları, idari düzenlemelerle Kalkınma Bakanının
düzenleyecek olması, Anayasa’nın 124. maddesine aykırıdır.
Yukarıda açıklandığı üzere, 6583 sayılı 2015 Yılı Merkezi Yönetim
Bütçe Kanunu’na ekli “E Cetveli”nin 18. maddesinin birinci cümlesindeki
“…tarafından açılacak özel hesap …” ibaresi ile ikinci cümlesi, Anayasa’nın 2.,
7., 124. ve 161. maddelerine aykırı olduğundan iptali gerekir.
8) 6583 sayılı 2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu’na ekli
Ekli “E Cetveli”nin 19. maddesinin ikinci cümlesinin Anayasaya Aykırılığı
2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu’na ekli Ekli “E Cetveli”nin 19.
maddesinde, “Kalkınma Bakanlığı bütçesinin 32.01.34.00-01.9.9.00-1-07.1
tertibinde yer alan ödenek, Sosyal Etkileşim Programı (SEP) kapsamında,
Bakanlık tarafından belirlenecek bölgelerde ilgili kalkınma ajansı aracılığıyla
kullandırılır. Bu ödenekten verilecek hibe ve desteklerin türleri, sınırları,
şartları, kapsamı, harcanması ve denetimine ilişkin usul ve esasları
belirlemeye Kalkınma Bakanı yetkilidir.” denilmiştir.
Daha önce de ayrıntılı olarak belirtildiği üzere (Bkz. 2015 Yılı
Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu’na ekli “E Cetveli”nin 18. maddesinin birinci
cümlesindeki ibareler ile ikinci cümlesinin Anayasaya aykırılığı bölümü),
Kalkınma Bakanlığının Devlet destek, yardım ve teşviklerinin uygulanması ve
yürütülmesine ilişkin herhangi bir yasal görevi bulunmadığından, Kalkınma
Bakanlığı bütçesine hibe ve destek amacıyla kullandırılmak üzere “Sosyal
Etkileşim Programı” kapsamında ödenek konulması, yürürlükteki mevzuata göre
Anayasal olarak mümkün değildir. Mümkün olabilmesi için Kalkınma Bakanlığına
yasayla bu yönde görevlerin verilmesi gerekir.
Anayasa’nın 7. maddesinde, yasama yetkisinin Türk Milleti adına
Türkiye Büyük Millet Meclisine ait olduğu ve bu yetkinin devredilemeyeceği;
124. maddesinde ise Başbakanlık, bakanlıklar ve diğer kamu tüzel kişilerinin,
kendi görev alanlarını ilgilendiren kanunların ve tüzüklerin uygulanmasını
sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak şartıyla yönetmelik çıkarabileceği
kurallarına yer verilmiştir.
Anayasa Mahkemesi’nin yerleşik kararlarına göre, yasa koyucunun temel
ilkeleri koymadan, çerçeveyi çizmeden yürütmeye yetki vererek, sınırsız ve
belirsiz bir alanı yönetimin düzenlemesine bırakması, yasama yetkisinin devri
sonucunu doğurmaktadır.
2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu’na ekli “E Cetveli”nin 19.
maddesinin ikinci cümlesiyle, hiçbir çerçeve çizilmeksizin, esaslar
belirlenmeksizin ve hiçbir sınırlamayla bağlı olmaksızın, Kalkınma Bakanlığı
bütçesinin 32.01.34.00-01.9.9.00-1-07.1 tertibinde yer alan Sosyal Etkileşim
Programı ödeneğinden verilecek hibe ve desteklerin türleri, sınırları,
şartları, kapsamı, harcanması ve denetimine ilişkin usul ve esasları belirleme
yetkisinin Kalkınma Bakanına verilmesi, yasama yetkisinin devri sonucunu
doğurduğundan, iptali istenen cümle Anayasa’nın 7. maddesine aykırıdır.
641 sayılı Kalkınma Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun
Hükmünde Kararname’nin “Düzenleme yetkisi” başlıklı 36. maddesinde, “Bakanlık;
görev, yetki ve sorumluluk alanına giren ve önceden kanunla düzenlenmiş
konularda idarî düzenlemeler yapabilir.” denilerek, Bakanlığın yapacağı idari
düzenleme yetkisi, Bakanlığın görev, yetki ve sorumluluk alanına giren ve
önceden kanunla düzenlenen konularla sınırlandırılmış; 641 sayılı KHK’de veya
başka kanun ya da KHK’lerde Kalkınma Bakanlığına, Devlet destek, yardım ve
teşvikleriyle ilgili herhangi bir görev ve yetki de verilmemiştir.
Bu itibarla Kalkınma Bakanlığına yasalarda Devlet destek, yardım ve
teşvikleriyle ilgili herhangi bir görev ve yetki verilmemişken, Kalkınma
Bakanlığı bütçesinin 32.01.34.00-01.9.9.00-1-07.1 tertibinde yer alan Sosyal
Etkileşim Programı ödeneğinden verilecek hibe ve desteklerin türleri,
sınırları, şartları, kapsamı, harcanması ve denetimine ilişkin usul ve
esasları, idari düzenlemelerle Kalkınma Bakanının düzenleyecek olması,
Anayasa’nın 124. maddesine aykırıdır.
Yukarıda açıklandığı üzere, 6583 sayılı 2015 Yılı Merkezi Yönetim
Bütçe Kanunu’na ekli Ekli “E Cetveli”nin 19. maddesinin ikinci cümlesi,
Anayasa’nın 7. ve 124. maddelerine aykırı olduğundan iptali gerekir.
9) 6583 sayılı 2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu’na Ekli
“E Cetveli”nin 20. maddesinin ikinci cümlesindeki, “… adına açılacak özel bir
hesaba …” ve “… Kalkınma Bakanı tarafından belirlenecek usul ve esaslar
çerçevesinde …” ibarelerinin Anayasaya Aykırılığı
2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu’na ekli Ekli “E Cetveli”nin 20.
maddesinde, “Kalkınma Bakanlığı bütçesinin 32.01.33.00-01.6.0.00-1-07.1
tertibinde yer alan ödenek, Sosyal Destek Programı (SODES) kapsamında öncelikle
Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP) ve Doğu Anadolu Projesi (DAP) kapsamındaki
iller olmak üzere Kalkınma Bakanlığı tarafından oluşturulacak usul ve esaslar
çerçevesinde belirlenecek illerde istihdamın artırılması, sosyal içermenin,
spor, kültür ve sanatın geliştirilmesi, SODES programının yürütülmesine yönelik
kurumsal kapasitenin geliştirilmesi ile SODES’in değerlendirilmesi, izlenmesi
ve tanıtımına yönelik faaliyetler için kullandırılır. Bu kapsamda ilgili
valilikler veya kalkınma ajansları tarafından belirli bir program çerçevesinde
Kalkınma Bakanlığına teklif edilen ve anılan Bakanlık tarafından uygun bulunan
projelerin bedelleri, münhasıran proje ile ilgili harcamalarda kullanılmak
üzere söz konusu ödenekten ilgili valilik veya kalkınma ajansı adına açılacak
özel bir hesaba aktarılır ve proje amaçlarına uygun olarak kamu kurum ve
kuruluşları, il özel idareleri, belediyeler, mahalli idare birlikleri, meslek
odaları, üniversiteler ve sivil toplum kuruluşlarına Kalkınma Bakanı tarafından
belirlenecek usul ve esaslar çerçevesinde ilgili valilik veya kalkınma ajansı tarafından
kullandırılır.” denilmektedir.
Daha önce de ayrıntılı olarak belirtildiği üzere (Bkz. 2015 Yılı
Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu’na ekli “E Cetveli”nin 18. maddesinin birinci
cümlesindeki ibare ile ikinci cümlesinin Anayasaya aykırılığı bölümü), Kalkınma
Bakanlığının Devlet destek, yardım ve teşviklerinin uygulanması ve
yürütülmesine ilişkin herhangi bir yasal görevi bulunmadığından, Kalkınma
Bakanlığı bütçesine istihdamın artırılması, sosyal içermenin, spor, kültür ve
sanatın geliştirilmesi, SODES programının yürütülmesine yönelik kurumsal
kapasitenin geliştirilmesi ile SODES’in değerlendirilmesi, izlenmesi ve
tanıtımına yönelik faaliyetler için kullandırılmak üzere Sosyal Destek Programı
(SODES) kapsamında ödenek konulması, yürürlükteki mevzuata göre Anayasal olarak
mümkün değildir. Mümkün olabilmesi için Kalkınma Bakanlığına Anayasa’nın 88. ve
89. maddelerinde belirlenen süreçlerde yasalaşmış herhangi bir yasayla bu yönde
görevlerin verilmesi gerekir.
Anayasa’nın 161. maddesinin ikinci fıkrasının bütçenin hazırlanması,
uygulanması ve kontrolüne ilişkin göndermede bulunduğu kanun, 5018 sayılı Kamu
Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’dur. 5018 sayılı Kanunda bütçenin hazırlanması,
uygulanması ve kontrolüne ilişkin kurallar düzenlenerek sistemleştirilmiş; 13.
maddesinin birinci fıkrasının (m) bendinde, “Kamu idarelerinin tüm gelir ve
giderleri bütçelerinde gösterilir.” denilerek bütçe kaynaklarının bütçeden
harcanması öngörülmüş ve bütçe dışı her türlü “özel hesap” uygulamasına son
verilmiştir.
Adına “özel hesap” açılacak ilgili valilik ile proje ödeneğinin
kullandırılacağı kamu kurum ve kuruluşları, il özel idareleri, belediyeler,
mahalli idare birlikleri ve üniversiteler 5018 sayılı Kanun yanında mali
mevzuata ilişkin diğer kamu hukuku kurallarına tabidirler; kalkınma ajansları
ile meslek odaları ise 5018, 2886 ve 4734 sayılı Kanunlara tabi olmamakla
birlikte; kalkınma ajanslarının kuruluşu, statüsü, görev ve yetkileriyle
çalışma esas ve usulleri, gelirleri, giderleri, bütçesi, bütçesinin kabulü ve
denetimi 25.1.2006 tarihli ve 5449 sayılı Kalkınma Ajanslarının Kuruluşu,
Koordinasyonu ve Görevleri Hakkında Kanun’da, meslek odalarının ise kuruluş
kanunlarında (Bkz. (1) nolu dipnot) düzenlenmiştir.
“Özel hesap” uygulamasının aktarılan ödeneklerin takibine ve aktarma
amacına uygun kullanılmasını sağlamaya yönelik olduğu ileri sürülebilir ise de
iptali istenen kamu idareleri açısından aktarılan ödeneklerin takibi ve amacına
uygun kullanımının kontrolünün “bütçede açılacak bir tertibe gelir ve şart
kılındığı amaca harcanmak üzere açılacak bir tertibe ödenek kaydedilmesi”
suretiyle de mümkün olması ve 5018 sayılı Kanuna tabi olan “valilikler” için
yasal olanın da bu usul olması (md. 40/3) ile kalkınma ajanslarına aktarmanın
da 5449 sayılı Kanunun 23. maddesinin üçüncü fıkrasına göre yapılmasının mümkün
olması karşısında, özel hesap uygulamasının başka amaçlara hizmet ettiği sonucu
ortaya çıkmaktadır.
Kalkınma Bakanlığı bütçesinin 32.01.33.00-01.6.0.00-1-07.1 tertibinde
yer alan “Sosyal Destek Programı (SODES)” kapsamındaki ödeneğin, 5018, 2886 ve
4734 sayılı kanunlar gibi kamu hukukuna tabi olan valilikler ile 5449 sayılı
Kanuna tabi kalkınma ajanslarına “özel hesap” aracılığıyla kullandırılacak
olması, valilikler tarafından özel hesaptan yapılacak harcamaların temel mali
mevzuat hükümlerine tabi olmadan yapılması; kalkınma ajansları açısından ise
5449 sayılı Kanun dışında harcanması sonucunu doğurmakta; iptali istenen “…
adına açılacak özel bir hesaba …” ibaresi de bu sonucu amaçlamaktadır.
Anayasa’nın 2. maddesindeki hukuk devleti, eylem ve işlemleri hukuka
uygun olan, insan haklarına dayanan, bu hak ve özgürlükleri koruyup
güçlendiren, her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek
sürdüren, Anayasa’ya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan, hukuku tüm devlet
organlarına egemen kılan, Anayasa ve hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı
sayıp yargı denetimine açık olan devlettir. Kanunların kamu yararının
sağlanması amacına yönelik olması, genel, objektif, adil kurallar içermesi ve
hakkaniyet ölçütlerini gözetmesi hukuk devleti olmanın gereğidir. Bir kuralın
kamu yararı dışında saklı bir amacı gerçekleştirmek amacıyla konulduğu
durumlarda yetki saptırması durumu ve giderek kuralın amaç açısından sakatlığı
ortaya çıkar.
Bu itibarla iptali istenen “… adına açılacak özel bir hesaba …”
ibaresi, kamu yararını gerçekleştirmeyi değil, kamusal kaynakların bütçe
dışında temel mali mevzuat hükümleri ile kuruluş kanunlarına tabi olmadan
harcanmasını öngördüğünden, Anayasa’nın 2. maddesindeki hukuk devleti ilkesine;
5018 sayılı Kanunla öngörülen mali sistemle bağdaşmadığı ve kamusal kaynakların
bütçe dışı “özel hesap”tan harcanmasını öngördüğü için ise Anayasa’nın 161.
maddesinin ikinci fıkrasına aykırıdır.
Anayasa’nın 7. maddesinde, yasama yetkisinin Türk Milleti adına Türkiye
Büyük Millet Meclisine ait olduğu ve bu yetkinin devredilemeyeceği; 124.
maddesinde ise Başbakanlık, bakanlıklar ve diğer kamu tüzel kişilerinin, kendi
görev alanlarını ilgilendiren kanunların ve tüzüklerin uygulanmasını sağlamak
üzere ve bunlara aykırı olmamak şartıyla yönetmelik çıkarabileceği kurallarına
yer verilmiştir.
Anayasa Mahkemesi’nin yerleşik kararlarına göre, yasa koyucunun temel
ilkeleri koymadan, çerçeveyi çizmeden yürütmeye yetki vererek, sınırsız ve
belirsiz bir alanı yönetimin düzenlemesine bırakması, yasama yetkisinin devri
sonucunu doğurmaktadır.
2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu’na ekli “E Cetveli”nin 20.
maddesinin ikinci cümlesinde, hiçbir çerçeve çizilmeksizin, esaslar
belirlenmeksizin ve hiçbir sınırlamayla bağlı olmaksızın, Kalkınma Bakanlığı
bütçesinin 32.01.33.00-01.6.0.00-1-07.1 tertibinde yer alan “Sosyal Destek
Programı (SODES)” kapsamındaki ödeneğin hiçbir çerçeve çizilmeksizin, esaslar
belirlenmeksizin ve hiçbir sınırlamayla bağlı olmaksızın idarelere hangi usul
ve esaslar temelinde kullandırılacağını belirleme yetkisinin Kalkınma Bakanına
verilmesi, yasama yetkisinin devri sonucunu doğurduğundan, iptali istenen
ikinci cümledeki “Kalkınma Bakanı tarafından belirlenecek usul ve esaslar
çerçevesinde” ibaresi, Anayasa’nın 7. maddesine aykırıdır.
641 sayılı Kalkınma Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun
Hükmünde Kararname’nin “Düzenleme yetkisi” başlıklı 36. maddesinde, “Bakanlık;
görev, yetki ve sorumluluk alanına giren ve önceden kanunla düzenlenmiş
konularda idarî düzenlemeler yapabilir.” denilerek, Bakanlığın yapacağı idari
düzenleme yetkisi, Bakanlığın görev, yetki ve sorumluluk alanına giren ve
önceden kanunla düzenlenen konularla sınırlandırılmış; 641 sayılı KHK’de veya
başka kanun ya da KHK’lerde Kalkınma Bakanlığına, Devlet destek, yardım ve
teşvikleriyle ilgili herhangi bir görev ve yetki de verilmemiştir.
Bu itibarla Kalkınma Bakanlığına yasalarda Devlet destek, yardım ve
teşvikleriyle ilgili herhangi bir görev ve yetki verilmemişken, Kalkınma Bakanlığı
bütçesinin 32.01.33.00-01.6.0.00-1-07.1 tertibinde yer alan “Sosyal Destek
Programı (SODES)” ödeneğinin idarelere hangi usul ve esaslar temelinde
kullandırılacağının idari düzenlemelerle Kalkınma Bakanının düzenleyecek
olması, Anayasa’nın 124. maddesine aykırıdır.
Yukarıda açıklandığı üzere, 6583 sayılı 2015 Yılı Merkezi Yönetim
Bütçe Kanunu’na Ekli “E Cetveli”nin 20. maddesinin ikinci cümlesindeki, “…
adına açılacak özel bir hesaba …” ve “… Kalkınma Bakanı tarafından belirlenecek
usul ve esaslar çerçevesinde …” ibareleri, Anayasa’nın 2., 7.,124. ve 161.
maddelerine aykırı olduğundan iptali gerekir.
10) 6583 sayılı 2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu’na Ekli “E
Cetveli”nin 30. maddesinin ikinci cümlesinin Anayasaya Aykırılığı
2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu’nda Kalkınma Bakanlığı
bütçesinin “32.01.36.00-01.3.2.00-1-06.2 Menkul Sermaye Üretim Giderleri”
tertibine 1.001.126.000,00 TL ödenek konulmuş; 2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe
Kanunu’na Ekli “E Cetveli”nin 30. maddesinin ikinci cümlesiyle ise bu tertipte
yer alan ödenekten Kalkınma Bakanlığınca uygun görülen tutarları, Maliye
Bakanlığı bütçesinin “12.01.31.00-01.1.2.00-1.09.3 Yatırımları Hızlandırma
Ödeneği” tertibine aktarmaya Maliye Bakanlığı yetkili kılınmıştır.
Anayasa’nın 161. maddesinin 29.10.2005 tarihli ve 5428 sayılı Kanunun
3. maddesiyle değişik ikinci fıkrasında, “Malî yıl başlangıcı ile merkezî
yönetim bütçesinin hazırlanması, uygulanması ve kontrolü kanunla düzenlenir.”
kuralına yer verilmiş; fıkra gerekçesinde ise “Anayasamızın 161 inci maddesinin
ikinci fıkrası yeniden düzenlenmek suretiyle, bütçenin hazırlanması,
uygulanması ve kontrolüne ilişkin süreç güçlendirilmektedir.” denilmiştir.
Anayasa’nın bütçenin hazırlanması, uygulanması ve kontrolüne ilişkin
göndermede bulunduğu kanun, 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol
Kanunu’dur. 5018 sayılı Kanun bütçe ile ilgili kanun değil, bütçenin
hazırlanma, uygulanma ve kontrolünde tabi olduğu kanundur. Dolayısı ile
bütçenin hazırlanması, uygulanması ve kontrolünün 5018 sayılı Kanuna uygun
olması, Anayasal bir zorunluluktur.
5018 sayılı Kanunun “Ödenek aktarmaları” başlıklı 21. maddesinin
birinci fıkrasında, “Merkezî yönetim kapsamındaki kamu idarelerinin bütçeleri
arasındaki ödenek aktarmaları kanunla yapılır.” denilirken; Anayasa’nın 163.
maddesinde, “Bakanlar kuruluna kanun hükmünde kararname ile bütçede değişiklik
yapmak yetkisi verilemez.” kuralına yer verilmiştir.
Anayasa ve Anayasa’nın göndermede bulunduğu 5018 sayılı Kanuna göre,
merkezi yönetim kapsamındaki kamu idareleri bütçeleri arasında ödenek
aktarmaları kanun ile yapılmak durumundadır. Bütçe Kanunuyla Maliye Bakanlığına
ödenek aktarma yetkisi verilmesi, Anayasa’nın 161. maddesinin ikinci fıkrasına,
Anayasa’nın kanun hükmünde kararnameyle Bakanlar Kuruluna dahi vermediği bütçede
değişiklik yapma yetkisinin, bütçe kanunuyla ödenek aktarması yapma yetkisi
verme suretiyle Maliye Bakanlığına verilmesi ise Anayasa’nın 163. maddesine
aykırıdır.
Yukarıda açıklandığı üzere, 6583 sayılı 2015 Yılı Merkezi Yönetim
Bütçe Kanunu’na Ekli “E Cetveli”nin 30. maddesinin ikinci cümlesi, Anayasa’nın
161. ve 163. maddelerine aykırı olduğundan iptali gerekir.
11) 6583 sayılı 2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu’na ekli “E
Cetveli”nin 40. Maddesinin Anayasaya Aykırılığı
2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu’na ekli “E Cetveli”nin 40.
maddesinde, merkezi yönetim kapsamındaki idarelerce hizmet alımı suretiyle
edinilmesi ekonomik olmayan taşıtların, Merkezi Yönetim Bütçe Kanununa bağlı
(T) işaretli cetvelde gösterilmesine gerek bulunmaksızın, cins ve adedi ilgili
idarenin talebi ve Maliye Bakanlığının teklifi üzerine alınacak Bakanlar Kurulu
kararınca, bu surette edinilecek taşıtların sayısı 100’ü geçmemek ve 2015 Yılı
Programının Uygulanması, Koordinasyonu ve İzlenmesine Dair Kararda yer alan usul
ve esaslara göre yatırım programı ile ilişkilendirilmek kaydıyla satın alma
usulüyle edinilebileceği belirtilmektedir.
5.1.1961 tarihli ve 237 sayılı Taşıt Kanunu’nun 1. maddesinde Kanunun
kapsamı düzenlenmiş; 7. maddesinin birinci fıkrasında, kurumların taşıt
ihtiyaçlarını hizmet alımı suretiyle karşılamalarının esas olduğu, bu şekilde
temini mümkün olmayan, ekonomik bulunmayan veya sağlık, savunma ve güvenlik
gibi nedenlerle hizmet alımı suretiyle karşılanması uygun görülmeyen taşıtların
diğer yollarla edinilebileceği belirtilmiş; 9. maddesinin birinci fıkrası, “Kurumların
satın alacakları taşıtların azami satınalma bedelleri, her yıl bütçe
kanunlarına bağlı cetvellerde gösterilir.” şeklinde hüküm altına alınmış; 10.
maddesinin birinci fıkrasında ise “Genel bütçeye dahil daireler, katma bütçeli
idareler ve döner sermayelerin yıl içinde her ne şekilde olursa olsun
edinebilecekleri taşıtların cinsi, adedi, hangi hizmette kullanılacağı ve
kaynağı yılı bütçe kanunlarına bağlı (T) işaretli cetvelde gösterilir.”
kuralına yer verildikten sonra devamı fıkralarında istisnalar düzenlenmiştir.
Bu kurallara göre merkezi yönetim kapsamındaki idarelerin hizmet alımı
suretiyle edinmeleri ekonomik olmayan, yıl içinde her ne şekilde olursa olsun
edinebilecekleri taşıtlarının, azami satınalma bedelleri ile cinsi, adedi,
hangi hizmette kullanılacağı ve kaynağının yılı bütçe kanuna bağlı (T) işaretli
cetvelde gösterilmesi, 237 sayılı Kanunda öngörülen yasal bir zorunluluktur.
Bu yasal zorunluluk gereği 2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanununa
ekli “T Cetveli”nde; “Kurumların Satın Alacakları Taşıtların Azami Satın Alma
Bedellerini Gösterir Cetvel” ile taşıtların cinsi, adedi, kullanım yerleri ve
finansman kaynağının gösterildiği “(I) Sayılı Cetvel-Genel Bütçe Kapsamındaki
Kamu İdarelerinin 2015 Yılında Edinebilecekleri Taşıtları Gösterir Cetvel”,
“(II Sayılı Cetvel-Özel Bütçeli İdarelerin 2015 Yılında Edinebilecekleri
Taşıtları Gösterir Cetvel”, (III) Sayılı Cetvel-Düzenleyici ve Denetleyici
Kurumların 2015 Yılında Edinebilecekleri Taşıtları Gösterir Cetvel” yer almış
ve söz konusu cetvellerde 2015 yılında 8515 adet taşıt alınması öngörülmüştür.
2015 Merkezi Yönetim Bütçe Kanununa ekli “(T) Cetveli”nde, hizmet
alımı suretiyle edinilmesi ekonomik olmayan 8515 taşıt satın alınması öngörülmüş
iken, bu defa iptali istenen “(E) Cetveli”nin 40. maddesinde, azami satın alma
bedeli belirtilmeksizin, cins ve adedi ise ilgili idarenin talebi ve Maliye
Bakanlığının teklifi üzerine alınacak Bakanlar Kurulu kararınca 100 adet taşıt
daha alınması öngörülerek, 237 sayılı Taşıt Kanunu’nun 9. ve 10. maddelerindeki
hükümlerle bağdaşmayan düzenleme yapılmıştır.
Anayasa’nın 87. maddesinde Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin görev ve
yetkileri genel olarak sıralanırken kanun koymak, değiştirmek ve kaldırmak
şeklinde ortaya konulduktan sonra ayrıca “bütçe ve kesin hesap kanun
tasarılarını görüşmek ve kabul etmek” denilerek yasalar ile bütçe yasaları
arasında ayrıma gidilmiştir.
Nitekim, yasaların Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde teklif ve görüşme
usul ve esasları ile yayımlanması Anayasa’nın 88. ve 89. maddelerinde
düzenlenirken, bütçe yasalarının görüşme usul ve esasları ise 162. maddesinde
ayrıca kurallaştırılmıştır. Anayasa’nın 162. maddesiyle bütçe kanun
tasarılarının görüşülmesinde ayrı bir yöntem kabul edilmiş, genel kurulda
üyelerin gider arttırıcı veya gelir azaltıcı teklifte bulunmaları yasaklanmış
ve Anayasa’nın 89. maddesiyle de Cumhurbaşkanı’na bütçe kanunlarını bir daha
görüşülmek üzere TBMM’ne geri gönderme yetkisi tanınmamıştır. Öte yandan, Anayasa’nın
161. maddesinin son fıkrasında, bütçe kanununa bütçe ile ilgili hükümler
dışında hiçbir hüküm konulamayacağı belirtilmiş; 163. maddesinde ise bütçede
değişiklik yapılabilmesi esasları ayrıca düzenlenerek, Bakanlar Kurulu’na kanun
hükmünde kararname ile bütçede değişiklik yapma yetkisi verilmemiştir.
Anayasa’nın 161. maddesinin son fıkrasındaki, “Bütçe kanununa bütçe
ile ilgili hükümler dışında hiçbir hüküm konulamaz” kuralından, yasa konusu
olabilecek bir kuralı kapsamaması koşuluyla, bütçeyi açıklayıcı ve
uygulanmasını kolaylaştırıcı nitelikte düzenlemelerin anlaşılması
gerekmektedir.
Anayasa Mahkemesi’nin yerleşik kararlarına göre (Bkz. Gerekçeler’in 1.
maddesinde Anayasa Mahkemesinin ilgili kararları sıralanmıştır.), bir yasa
kuralının bütçeden gider yapmayı ya da bütçeye gelir sağlamayı gerektirir
nitelikte bulunması, mutlak biçimde “bütçe ile ilgili hükümlerden” sayılmasına
yetmemektedir. Çünkü, her yasada gidere neden olabilecek değişik türde kurallar
bulunabilmektedir. Böyle kuralların bulunmasıyla örneğin, yargı, savunma,
eğitim, sağlık, tarım, ulaşım ve benzeri kamu hizmeti alanlarına ilişkin
yasaların bütçeyle ilgili hükümler içerdiği kabul edilirse, bu konulardaki
yasaların değiştirilip kaldırılması için de bütçe yasalarına hükümler koymak
yoluna gidilebilecektir. Oysa bu tür yasa düzenlemeleri, bütçenin yapılması ve
uygulanması yöntemiyle ilişkisi bulunmayan, yasa koyucunun başka amaçla ve
bütçe yasalarından tümüyle değişik yöntemlerle gerçekleştirilmesi gereken
yasama işlemleridir. “Bütçe ile ilgili hüküm” sözcüklerine dayanılarak, gider
ya da gelirle ilgili bir konuyu olağan bir yasa yerine bütçe yasası ile
düzenlemek, Anayasa’nın 88. ve 89. maddelerini bu tür yasalar yönünden
uygulanamaz duruma düşürmektedir.
Bütçe kanunlarını, diğer kanunlardan ayrı tutan bu Anayasal kurallar
karşısında, yasa ile düzenlenmesi gereken bir konunun bütçe yasası ile
düzenlenmesi veya yürürlükte bulunan herhangi bir yasada yer alan hükmün bütçe
yasaları ile değiştirilmesi, kaldırılması, uygulanmaması veya aykırı
düzenlemeler yapılması olanaksızdır.
237 sayılı Taşıt Kanunu bütçe ile ilgili bir kanun değil; merkezi
yönetim bütçesi kapsamındaki idarelerin taşıt edinmelerinde uymaları gereken
kanundur. 237 sayılı Taşıt Kanununun 9. maddesinin birinci fıkrasında,
kurumların satın alacakları taşıtların azami satın alma bedellerinin, 10.
maddesinin birinci fıkrasında ise her ne şekilde olursa olsun edinebilecekleri
taşıtların cinsi, adedi, hangi hizmette kullanılacağı ve finansmanının yılı
bütçe kanununa ekli (T) cetvelinde gösterileceği kurallaştırılmıştır. 237
sayılı Taşıt Kanunu’nun söz konusu maddeleri, Anayasa’nın 88. ve 89.
maddelerinde öngörülen süreçlerde değiştirilerek iptali istenen hükümlere uygun
hale getirilmeden, Anayasanın 162. maddesine göre görüşülen bütçe kanunlarıyla,
Anayasa’nın 88. ve 89. maddelerine göre görüşülüp yayımlanarak yasalaşmış 237
sayılı Kanundaki söz konusu kuralları yok sayarak veya bu kurallara aykırı
düzenlemeler yaparak ya da bu kuralları askıya alarak ya da bu kuralları o yıl
için örtülü veya açık şekilde uygulamadan kaldırarak azami satın alma bedeli,
cinsi, adedi, hangi hizmette kullanılacağı belirtilmeden, ilgili idarenin
talebi ve Maliye Bakanlığının teklifi üzerine Bakanlar Kurulu kararıyla 100
adet taşıt alınmasını öngören düzenlemeler, Anayasa’nın 87., 88. ve 89.
maddeleri ile 161. maddesine aykırıdır.
Yukarıda ayrıntılı olarak açıklandığı üzere, 2015 Yılı Merkezi Yönetim
Bütçe Kanunu’na ekli “E Cetveli”nin 40. maddesi, Anayasa’nın 87., 88., 89. ve
161. maddelerine aykırı olduğundan iptali gerekir.
12) 6583 sayılı 2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu’na Ekli “E
Cetveli”nin 64. Maddesinin Anayasaya Aykırılığı
2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu’na Ekli “E Cetveli”nin 64.
maddesinde, “Maliye Bakanlığı bütçesinin 12.01.31.00-01.2.76-1-05.2 tertibinde
yer alan ödeneği, 5779 sayılı Kanunun 6 ncı maddesinin ikinci fıkrasında yer
alan sınırlamaya tabi olmaksızın zorunlu hallerde belediyelere yardım amacıyla
kullanmaya Maliye Bakanı yetkilidir.” denilmektedir.
2.7.2008
tarihli ve 5779 sayılı İl Özel İdarelerine ve Belediyelere Genel Bütçe Vergi
Gelirlerinden Pay Verilmesi Hakkında Kanun’un 2. maddesinde, genel bütçe vergi
gelirlerinden il özel idareleri ile belediyelere verilecek payların hesaplanma
şekli ile oranları; 3. maddesinde, payların ayrılmasına ve gönderilmesine
ilişkin esaslar; 4. maddesinde, il özel idare paylarının tahsisine ilişkin
esaslar; 5. maddesinde, belediye paylarının tahsisine ilişkin esaslar
düzenlenmiş ve “Denkleştirme ödeneği” başlıklı 6. maddesi ise;
“(1) (Değişik:
12/11/2012-6360/27 md.) Kesinleşmiş en son genel bütçe vergi gelirleri
tahsilâtı toplamının binde biri Maliye Bakanlığı bütçesine nüfusu 10.000’e
kadar olan belediyeler için kullanılmak üzere denkleştirme ödeneği olarak
konulur. Maliye Bakanlığı, bu ödeneği, mart ve temmuz aylarında iki eşit taksit
hâlinde dağıtılmak üzere, İlbank A.Ş. hesabına aktarır. İlbank A.Ş., hesabına
aktarılan ödeneğin yüzde 65’ini eşit şekilde, yüzde 35’ini ise nüfus esasına
göre dağıtır.
(2) Bu
Kanunda ayrılması öngörülen paylar ile birinci fıkrada belirtilen ödenek
dışında, mahalli idarelere yardım amacıyla, bakanlıklar ile bağlı ve ilgili
kurum ve kuruluşların bütçelerine pay, fon veya özel hesap gibi adlarla başka
bir ödenek konulamaz.”
şeklinde
kurallaştırılmıştır.
5779
sayılı Kanunun yukarıda aynen yer verilen 6. maddesinin (2) numaralı fıkrasına
göre, 5779 sayılı Kanuna göre ayrılması gereken paylar ile 6. maddenin (1)
numaralı fıkrasına göre ayrılacak denkleştirme ödeneği dışında mahalli
idarelere yardım amacıyla bakanlıklar ile bağlı ve ilgili kurum ve kuruluşların
bütçelerine pay, fon veya özel hesap gibi adlarla başka ödenek
konulamayacaktır. Bu yasal kurala rağmen, 2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe
Kanunu ile Maliye Bakanlığı bütçesinin 12.01.31.00-01.2.76-1-05.2 tertibine
32.452.000,00 TL ödenek konulmuş; 6 ncı maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a)
bendi ve (2) numaralı fıkrasıyla Maliye Bakanına söz konusu ödeneği sınırsız
şekilde artırma yetkisi verilmiş ve “E Cetveli”nin 64. maddesiyle ise Maliye
Bakanına söz konusu ödeneği 5779 sayılı Kanunun 6. maddesinin (2) numaralı
fıkrasında yer alan sınırlamaya tabi olmaksızın belediyelere aktarma yetkisi
tanınmıştır. Böylece Maliye Bakanı “zorunlu hallerde” ifadesini istediği
şekilde takdir ederek, bütçeden istediği kadar kaynağı istediği belediyeye
hiçbir objektif ölçüye dayanmadan aktarabilecektir.
Maliye
Bakanlığı bütçesine 5779 sayılı Kanunda öngörülenler dışında belediyelere
yardım amacıyla ödenek konulması ve Maliye Bakanına söz konusu ödeneği 5779
sayılı Kanunun 6. maddesinin (2) numaralı fıkrasındaki sınırlamaya bağlı
kalmadan belediyelere aktarma yetkisi tanınmasının, 5779 sayılı Kanunun 6.
maddesinin (2) numaralı fıkrasına aykırı olduğunda hiçbir kuşku yoktur.
Anayasa’nın
87. maddesinde Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin görev ve yetkileri kanun
koymak, değiştirmek ve kaldırmak şeklinde ortaya konulduktan sonra ayrıca
“bütçe ve kesin hesap kanun tasarılarını görüşmek ve kabul etmek” denilerek
yasalar ile bütçe yasaları arasında ayrıma gidilmiştir.
Nitekim, yasaların
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde teklif ve görüşme usul ve esasları ile
yayımlanması Anayasa’nın 88. ve 89. maddelerinde düzenlenirken, bütçe
yasalarının görüşme usul ve esasları ise 162. maddesinde ayrıca
kurallaştırılmıştır. Bu maddeyle bütçe kanun tasarılarının görüşülmesinde ayrı
bir yöntem kabul edilmiş, genel kurulda üyelerin gider arttırıcı veya gelir
azaltıcı teklifte bulunmaları yasaklanmış ve Anayasa’nın 89. maddesiyle de
Cumhurbaşkanı’na bütçe kanunlarını bir daha görüşülmek üzere TBMM’ne geri
gönderme yetkisi tanınmamıştır. Öte yandan, Anayasa’nın 161. maddesinin
dördüncü fıkrasında, bütçe kanununa bütçe ile ilgili hükümler dışında hiçbir
hüküm konulamayacağı açık bir şekilde belirtilirken; 163. maddesinde bütçede
değişiklik yapılabilmesi esasları ayrıca düzenlenmiş, Bakanlar Kurulu’na kanun
hükmünde kararname ile bütçede değişiklik yapma yetkisi verilmemiştir.
Anayasa’nın
161. maddesinin son fıkrasındaki, “Bütçe kanununa bütçe ile ilgili hükümler
dışında hiçbir hüküm konulamaz” kuralından, yasa konusu olabilecek bir kuralı
kapsamaması koşuluyla, bütçeyi açıklayıcı ve uygulanmasını kolaylaştırıcı
nitelikte düzenlemelerin anlaşılması gerekmektedir.
Anayasa
Mahkemesi’nin yerleşik kararlarına göre, bir yasa kuralının bütçeden gider
yapmayı ya da bütçeye gelir sağlamayı gerektirir nitelikte bulunması, mutlak
biçimde “bütçe ile ilgili hükümlerden” sayılmasına yetmemektedir. Çünkü her
yasada gidere neden olabilecek değişik türde kurallar bulunabilmektedir. Böyle
kuralların bulunmasıyla örneğin, yargı, savunma, eğitim, sağlık, tarım, ulaşım
ve benzeri kamu hizmeti alanlarına ilişkin yasaların bütçeyle ilgili hükümler
içerdiği kabul edilirse, bu konulardaki yasaların değiştirilip kaldırılması
için de bütçe yasalarına hükümler koymak yoluna gidilebilir. Oysa, bu tür yasa
düzenlemeleri, bütçenin yapılması ve uygulanması yöntemiyle ilişkisi
bulunmayan, yasakoyucunun başka amaçla ve bütçe yasalarından tümüyle değişik
yöntemlerle gerçekleştirilmesi gereken yasama işlemleridir. “Bütçe ile ilgili
hüküm” sözcüklerine dayanılarak, gider ya da gelirle ilgili bir konuyu olağan
bir yasa yerine bütçe yasası ile düzenlemek ya da yasa ile düzenlenmiş bir
hususu bütçe kanunu ile değiştirmek veya kaldırmak, Anayasa’nın 88. ve 89.
maddelerini bu tür yasalar yönünden uygulanamaz duruma düşürür.
Bütçe
kanunlarını, diğer kanunlardan ayrı tutan bu Anayasal kurallar karşısında, yasa
ile düzenlenmesi gereken bir konunun bütçe yasası ile düzenlenmesi veya
yürürlükte bulunan herhangi bir yasada yer alan hükmün bütçe yasaları ile
değiştirilmesi, kaldırılması, uygulanmaması veya aykırı düzenlemeler yapılması
olanaksızdır.
2015 Yılı
Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu ile Maliye Bakanlığı bütçesinin
12.01.31.00-01.1.2.76-1-05.2 tertibine konulan ödeneğin teknik anlamda bütçe
ile ilgili olduğu ileri sürülebilir ise de hukuki olarak bütçe ile ilgili
olduğundan söz edebilmek için ödenek koyma işleminin dayanağını yürürlükteki
yasalardan alması ve yürürlükteki yasalara uygun olması gerekmektedir. Kaldı
ki, ödeneğin kullanımına ilişkin olarak “E Cetveli”nin 64. maddesinde yer
verilen iptali istenen hükmün, 5779 sayılı Kanunun 6. maddesinin (2) numaralı
fıkrasına aykırı olduğu her türlü tartışmanın dışındadır.
Bu
itibarla, 5779 sayılı Kanunun 6. maddesinin (2) numaralı fıkrası, yasaların
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde teklif ve görüşme usul ve esasları ile
yayımlanmasına ilişkin Anayasa’nın 88 ve 89. maddelerinde belirlenen yasama
süreçlerinde değiştirilmeden, Anayasanın 162. maddesine göre görüşülen bütçe
kanununa, 5779 sayılı Kanuna aykırı ödenek konulması ve ödeneğin kullanımında
5779 sayılı Kanunun 6. maddesinin (2) numaralı fıkrasının uygulanmayacağının
belirtilmesi, Anayasa’nın 87., 88., 89. ve 161. maddelerindeki kurallarla
bağdaşmaz.
Yukarıda
açıklandığı üzere, 2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanununa ekli “E Cetveli”nin
64. maddesi, Anayasa’nın 87., 88., 89. ve 161. maddelerine aykırı olduğundan
iptali gerekir.
13) 6583
sayılı 2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu’na Ekli “E Cetveli”nin 85.
Maddesinin Anayasaya Aykırılığı
2015 Yılı
Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu’na Ekli “E Cetveli”nin 85. maddesinde, “Türk Tarih
Kurumu bütçesinde yakın dönem tarih araştırmaları kapsamında çalışmalar yapmak
maksadıyla 40.06.00.36-08.2.0.07-2-05.3 tertibinde tefrik edilen ödenekler,
Kurum bütçesine gider kaydedilir ve özel hesaba aktarılarak kullanılabilir.
Özel hesaptan yapılan harcamalar 5018 sayılı Kanun ile 4734 sayılı Kanundan
müstesnadır. Özel hesaba aktarılan tutarların harcanması, muhasebeleştirilmesi
ve denetlenmesine ilişkin usul ve esaslar Türk Tarih Kurumunun teklifi üzerine
ilgili bakanın onayı ile belirlenir.” denilmektedir.
11.10.2011
tarihli ve 664 sayılı Atatürk, Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Teşkilat ve
Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin 11. Maddesinin (1) numaralı
fıkrasında, Türk Tarih Kurumu Başkanlığı’nın Atatürk, Kültür, Dil ve Tarih
Yüksek Kurumu’na bağlı, özel bütçeli ve kamu tüzel kişiliğine sahip, görev
alanında bilimsel hizmet ve faaliyetlerde bulunan bir kurum olduğu hüküm altına
alınır ve 22. maddesinin (1) numaralı fıkrasında, Yüksek Kurum ve Kurumların,
görev, yetki ve sorumluluk alanına giren ve önceden kanunla düzenlenmiş
konularda idari düzenlemeler yapabileceği belirtilirken; hiçbir maddesinde
ödeneklerini özel hesaba aktarma yaparak özel hesaptan 5018 sayılı Kanun ile
4734 sayılı Kanun hükümlerine tabi olmaksızın harcayabileceğine yönelik
herhangi bir düzenlemeye yer verilmemiştir.
Bu
bağlamda Türk Tarih Kurumu Başkanlığı, 5018 sayılı Kanuna ekli (II) Sayılı
Cetvelde yer alan, merkezi yönetim kapsamındaki kamu idaresidir. Kuruma tahsis
edilen kaynakların mali yönetim ve kontrolü 5018 sayılı Kanuna, mal ve hizmet
alımları ile yapım işleri ise 4734 sayılı Kanuna tabidir. Dolayısıyla bütçe ile
tahsis edilen kaynakları kamu harcama hukuku içinde kullanması ve hesabını da
TBMM’ne vermesi gerekir. 2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu’na Ekli “E
Cetveli”nin 85. maddesinde hüküm ile Kuruma tahsis edilen ödenek bütçeye gider
banka hesabına alacak kaydedilerek kamu mali yönetimi ve kontrol sisteminin
tamamen dışına çıkarılmakta ve ilgili bakana mevcut kamu harcama hukuku dışında
özel hesaba aktarılan tutarların harcanması, muhasebeleştirilmesi ve
denetlenmesine ilişkin usul ve esasları belirleme yetkisi verilmektedir.
Anayasa’nın
87. maddesinde Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin görev ve yetkileri kanun
koymak, değiştirmek ve kaldırmak şeklinde ortaya konulduktan sonra ayrıca
“bütçe ve kesin hesap kanun tasarılarını görüşmek ve kabul etmek” denilerek
yasalar ile bütçe yasaları arasında ayrıma gidilmiştir.
Nitekim,
yasaların Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde teklif ve görüşme usul ve esasları
ile yayımlanması Anayasa’nın 88. ve 89. maddelerinde düzenlenirken, bütçe
yasalarının görüşme usul ve esasları ise 162. maddesinde ayrıca
kurallaştırılmıştır. Bu maddeyle bütçe kanun tasarılarının görüşülmesinde ayrı
bir yöntem kabul edilmiş, genel kurulda üyelerin gider arttırıcı veya gelir
azaltıcı teklifte bulunmaları yasaklanmış ve Anayasa’nın 89. maddesiyle de
Cumhurbaşkanı’na bütçe kanunlarını bir daha görüşülmek üzere TBMM’ne geri
gönderme yetkisi tanınmamıştır. Öte yandan, Anayasa’nın 161. maddesinin
dördüncü fıkrasında, bütçe kanununa bütçe ile ilgili hükümler dışında hiçbir
hüküm konulamayacağı açık bir şekilde belirtilirken; 163. maddesinde bütçede
değişiklik yapılabilmesi esasları ayrıca düzenlenmiş, Bakanlar Kurulu’na kanun
hükmünde kararname ile bütçede değişiklik yapma yetkisi verilmemiştir.
Anayasa’nın
161. maddesinin son fıkrasındaki, “Bütçe kanununa bütçe ile ilgili hükümler
dışında hiçbir hüküm konulamaz” kuralından, yasa konusu olabilecek bir kuralı
kapsamaması koşuluyla, bütçeyi açıklayıcı ve uygulanmasını kolaylaştırıcı
nitelikte düzenlemelerin anlaşılması gerekmektedir.
Anayasa
Mahkemesi’nin yerleşik kararlarına göre, bir yasa kuralının bütçeden gider
yapmayı ya da bütçeye gelir sağlamayı gerektirir nitelikte bulunması, mutlak
biçimde “bütçe ile ilgili hükümlerden” sayılmasına yetmemektedir. Çünkü her
yasada gidere neden olabilecek değişik türde kurallar bulunabilmektedir. Böyle
kuralların bulunmasıyla örneğin, yargı, savunma, eğitim, sağlık, tarım, ulaşım
ve benzeri kamu hizmeti alanlarına ilişkin yasaların bütçeyle ilgili hükümler
içerdiği kabul edilirse, bu konulardaki yasaların değiştirilip kaldırılması
için de bütçe yasalarına hükümler koymak yoluna gidilebilir. Oysa, bu tür yasa
düzenlemeleri, bütçenin yapılması ve uygulanması yöntemiyle ilişkisi
bulunmayan, yasakoyucunun başka amaçla ve bütçe yasalarından tümüyle değişik
yöntemlerle gerçekleştirilmesi gereken yasama işlemleridir. “Bütçe ile ilgili
hüküm” sözcüklerine dayanılarak, gider ya da gelirle ilgili bir konuyu olağan
bir yasa yerine bütçe yasası ile düzenlemek, Anayasa’nın 88. ve 89. maddelerini
bu tür yasalar yönünden uygulanamaz duruma düşürür.
Bütçe
kanunlarını, diğer kanunlardan ayrı tutan bu Anayasal kurallar karşısında, yasa
ile düzenlenmesi gereken bir konunun bütçe yasası ile düzenlenmesi veya
yürürlükte bulunan herhangi bir yasada yer alan hükmün bütçe yasaları ile
değiştirilmesi, kaldırılması, uygulanmaması veya aykırı düzenlemeler yapılması
olanaksızdır.
2015 Yılı
Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu ile Türk Tarih Kurumu bütçesinin
40.06.00.36-08.2.0.07-2-05.3 tertibine konulan ödeneğin teknik anlamda bütçe
ile ilgili olduğu ileri sürülebilir ise de hukuki olarak bütçe ile ilgili
olduğundan söz edebilmek için ödenek koyma işleminin dayanağını yürürlükteki
yasalardan alması ve yürürlükteki yasalara uygun olması gerekmektedir. Kaldı
ki, ödeneğin kullanımına ilişkin olarak “E Cetveli”nin 85. maddesinde yer
verilen iptali istenen hükmün, 664 sayılı KHK ile 5018 sayılı ve 4734 sayılı
Kanunlarla bağdaşmadığı her türlü tartışmanın dışındadır.
Bu
itibarla, 664 sayılı KHK ile 5018 sayılı Kanun ve 4734 sayılı Kanunun ilgili
maddeleri, yasaların Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde teklif ve görüşme usul ve
esasları ile yayımlanmasına ilişkin Anayasa’nın 88 ve 89. maddelerinde
belirlenen yasama süreçlerinde değiştirilmeden, Anayasanın 162. maddesine göre
görüşülen bütçe kanununa tahsis edilen ödeneklerin özel hesaba aktarılmasına ve
özel hesaptan yapılacak harcamaların 5018 sayılı Kanun ile 4734 sayılı Kanuna
tabi olmadan yapılmasına yönelik hüküm konulması, Anayasa’nın 87., 88., 89. ve
161. maddelerindeki kurallarla bağdaşmaz.
Anayasa’nın
7. maddesinde, yasama yetkisinin Türk Milleti adına Türkiye Büyük Millet Meclisine
ait olduğu ve bu yetkinin devredilemeyeceği; 124. maddesinde ise Başbakanlık,
bakanlıklar ve diğer kamu tüzel kişilerinin, kendi görev alanlarını
ilgilendiren kanunların ve tüzüklerin uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara
aykırı olmamak şartıyla yönetmelik çıkarabileceği kurallarına yer verilmiştir.
Anayasa
Mahkemesi’nin yerleşik kararlarına göre, yasa koyucunun temel ilkeleri
koymadan, çerçeveyi çizmeden yürütmeye yetki vererek, sınırsız ve belirsiz bir
alanı yönetimin düzenlemesine bırakması, yasama yetkisinin devri sonucunu
doğurmaktadır.
2015 Yılı
Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu’na ekli “E Cetveli”nin 85. maddesinin üçüncü
cümlesiyle, hiçbir çerçeve çizilmeksizin, esaslar belirlenmeksizin ve hiçbir
sınırlamayla bağlı olmaksızın, Türk Tarih Kurumu bütçesinin
40.06.00.36-08.2.0.07-2-05.3 tertibine konulan ve özel hesaba aktarılan
tutarların harcanması, muhasebeleştirilmesi ve denetlenmesine ilişkin usul ve
esasları belirleme yetkisinin Türk Tarih Kurumunun teklifi üzerine ilgili
bakanın onayına bırakılması, yasama yetkisinin devri sonucunu doğurduğundan,
iptali istenen cümle Anayasa’nın 7. maddesine aykırıdır.
664 sayılı
KHK’nin 22. maddesinin (1) numaralı fıkrasında, Yüksek Kurum ve Kurumların,
görev, yetki ve sorumluluk alanına giren ve önceden kanunla düzenlenmiş
konularda idari düzenlemeler yapabileceği belirtilerek idarenin yapacağı idari
düzenleme yetkisi, Türk tarih Kurumunun görev, yetki ve sorumluluk alanına
giren ve önceden kanunla düzenlenen konularla sınırlandırılmış; 664 sayılı
KHK’de veya başka kanun ya da KHK’lerde Türk Tarih Kurumuna veya ilgili bakana
özel hesaba aktarılan tutarların harcanması, muhasebeleştirilmesi ve
denetlenmesine ilişkin usul ve esasları belirlemeye ilişkin herhangi bir görev
ve yetki de verilmemiştir.
Bu
itibarla Türk Tarih Kurumuna veya ilgili bakana, bütçe ödeneklerini özel hesaba
aktarma ve özel hesaba aktarılan tutarların harcanması, muhasebeleştirilmesi ve
denetlenmesine ilişkin usul ve esasları belirleme gibi herhangi bir görev ve
yetki verilmemişken, Türk Tarih Kurumu bütçesinin 40.06.00.36-08.2.0.07-2-05.3
tertibine konulan ve özel hesaba aktarılan tutarların harcanması,
muhasebeleştirilmesi ve denetlenmesine ilişkin usul ve esasları belirleme
yetkisinin Türk Tarih Kurumunun teklifi üzerine ilgili bakana verilmesi,
Anayasa’nın 124. maddesine aykırıdır.
Yukarıda
açıklandığı üzere, 2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu’na Ekli “E
Cetveli”nin 85. maddesi, Anayasanın 7., 87., 88., 89., 124. ve 161. maddelerine
aykırı olduğundan iptali gerekir.
III.
YÜRÜRLÜĞÜ DURDURMA İSTEMİNİN GEREKÇESİ
2015 Yılı
Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu ile Maliye Bakanı ile ilgili bakanlara veya kamu
idarelerine verilen yetkiler, 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu
ile kurulan mali sistemi işlemez kılmakta; iptali istenen düzenlemeler, 5018
sayılı Kanun yanında 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu, 237 sayılı Taşıt Kanunu,
5779 sayılı İl Özel İdarelerine ve Belediyelere Genel Bütçe Vergi Gelirlerinden
Pay Verilmesi Hakkında Kanun, kamu idarelerinin kuruluş kanunları ve daha bir
çok kanun ve KHK’lerde değişiklik yapılması, uygulamalarının durdurulması,
kaldırmasıveya bunlara aykırı düzenlemeler taşıması nedenleriyle, Anayasa’ya
aykırı bulunmaktadır.
Bütçe
kanunları bir yıllık bir dönemi kapsamaktadır. Bir yıllık bir döneme ilişkin
olan 2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu’ndaki iptali istenen düzenlemeler
hakkında yürürlüğü durdurma kararı verilmediği takdirde, mali yılın ilerleyen
dönemlerinde veya bütçe yılı sona erdikten sonra verilecek iptal kararının
etkililiğinin de ötesinde hükmü ortadan kalkacağından, böylesi bir durumun
sonradan giderilmesi güç ya da olanaksız zararlara yol açacağı da kuşkusuzdur.
Öte
yandan, Anayasal düzenin hukuka aykırı kural ve düzenlemelerden en kısa sürede
arındırılması, hukuk devleti sayılmanın en önemli gerekleri arasında
sayılmaktadır. Anayasaya aykırılıkların sürdürülmesi, özenle korunması gereken
hukukun üstünlüğü ilkesini de zedeleyecektir. Hukukun üstünlüğünün
sağlanamadığı bir düzende, kişi hak ve özgürlükleri güvence altında
sayılamayacağından, bu ilkenin zedelenmesi hukuk devleti yönünden giderilmesi
olanaksız durum ve zararlara yol açacaktır.
Bu zarar
ve durumların doğmasını önlemek amacıyla, Anayasaya açıkça aykırı olan ve
iptali istenen hükümlerin iptal davası sonuçlanıncaya kadar yürürlüklerinin de
durdurulması istenerek Anayasa Mahkemesine dava açılmıştır.
IV. SONUÇ
VE İSTEM
22.12.2014
tarihli ve 6583 sayılı “2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu”nun;
1) 6.
maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendi, Anayasa’nın 6., 7., 87., 88.,
89., 161. ve 163. maddelerine,
2) 6.
maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b) bendindeki, “… değişiklik konusu
projelere ait ödeneklerle ilgili kurumlar arası aktarmaya,” ibaresi, Anayasa’nın
87., 161. ve 163. maddelerine,
3) 6.
maddesinin (2) numaralı fıkrasının ikinci ve üçüncü cümleleri, Anayasa’nın 2.,
87., 161. ve 163. maddelerine,
4) 6.
maddesinin (3) numaralı fıkrasındaki, “… fonksiyonel sınıflandırma ayrımına
bakılmaksızın …” ibaresi, Anayasa’nın 87., 161. ve 163. maddelerine,
5) 6.
maddesinin (5) numaralı fıkrasının üçüncü cümlesindeki, “… bu değişikliğin
gerektirdiği tertipler arası ödenek aktarması işlemlerinin tamamı ilgili
kurumun talebi üzerine 5018 sayılı Kanunun 21 inci maddesinin üçüncü fıkrasında
yer alan sınırlamalara tabi olmaksızın İçişleri Bakanlığı tarafından
gerçekleştirilir.” ifadesi, Anayasa’nın 2., 87. ve 161. maddelerine,
6) 9.
maddesinin (1) numaralı fıkrasındaki, “(kurulu gücü 500 MW üzerinde olan baraj
ve HES projeleri, Gebze-Haydarpaşa, Sirkeci-Halkalı Banliyö Hattının
İyileştirilmesi ve Demiryolu Boğaz Tüp Geçişi İnşaatı Projesi, Ulaştırma,
Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığınca gerçekleştirilecek şehir içi raylı ulaşım
sistemleri ve metro yapım projeleri ile diğer demiryolu yapımı ve çeken araç
projeleri hariç)” ifadesi, Anayasa’nın 87., 88., 89. ve 161. maddelerine,
7) Ekli
“E Cetveli”nin 18. maddesinin birinci cümlesindeki “…tarafından açılacak özel
hesap …” ibaresi ile ikinci cümlesi, Anayasa’nın 2., 7., 124. ve 161.
maddelerine,
8) Ekli
“E Cetveli”nin 19. maddesinin ikinci cümlesi, Anayasa’nın 7. ve 124.
maddelerine,
9) Ekli
“E Cetveli”nin 20. maddesinin ikinci cümlesindeki, “… adına açılacak özel bir
hesaba …” ve “… Kalkınma Bakanı tarafından belirlenecek usul ve esaslar
çerçevesinde …” ibareleri, Anayasa’nın 2., 7.,124. ve 161. maddelerine,
10) Ekli
“E Cetveli”nin 30. maddesinin ikinci cümlesi, Anayasa’nın 161. ve 163.
maddelerine,
11) Ekli
“E Cetveli”nin 40. maddesi, Anayasa’nın 87., 88., 89. ve 161. maddelerine,
12) Ekli
“E Cetveli”nin 64. maddesi, Anayasa’nın 87., 88., 89. ve 161. maddelerine,
13) Ekli
“E Cetveli”nin 85. maddesi, Anayasanın 7., 87., 88., 89., 124. ve 161.
maddelerine,
aykırı
olduklarından iptallerine ve uygulanmaları halinde giderilmesi güç ya da
olanaksız zarar ve durumlar olacağı için, iptal davası sonuçlanıncaya kadar
yürürlüklerinin durdurulmasına karar verilmesine ilişkin istemimizi saygı ile
arz ederiz.”