“…
Davacı Uzman Çavuş olarak Jandarma Genel Komutanlığı emrinde görev yaparken bölücü terör örgütü mensupları ile girilen silahlı çatılmada terörle mücadele kanunu kapsamında malul sayılamayacak derecede yaralanmıştır. İş Kanununun 30. maddesinde kamu iş yerlerinde %4 engelli ve %2 eski hükümlü işçiyi veya askerlik hizmeti yaparken terörle mücadele kanunu kapsamında sayılan terör olaylarının sebep ve tesiri sonucunda malul sayılamayacak şekilde yaralananları çalıştırmakla yükümlü hale getirdiği, ancak bu yükümlülüğü düzenlerken askerlik hizmeti yaparken terör olayları sebebi ile yaralananlardan “1111 sayılı Askerlik Kanunu veya 16/06/1927 tarihli ve l076 sayılı Yedek Subaylar ve Yedek Askeri Memurlar Kanunu kapsamına giren ve” ibaresinin askerlik hizmeti yaparken terörle mücadele kanunu kapsamında terör olayları sebebi ile yaralananlardan askerlik hizmetini yapanların bir bölümünü düzenlediği askerlik hizmetinin ülkemizde subay, astsubay, er-erbaş, yedek subay, yedek askeri memur ve uzman erbaş olarak yapıldığı, uzman erbaşların diğer görevliler ile aynı şartlarda görev yaptıkları terörle mücadele kanunu kapsamında olaylarda eşit şartlarda tehlikeye maruz kalıp aynı şartlardaki terör olaylarında yaralandıkları, İş Kanunun 30. maddesinde terörle mücadele kapsamında aynı şartlarda askerlik hizmeti yaparken ve terörle mücadele ederken yaralanan subay, astsubay, er-erbaş, yedek subay ve yedek askeri memurlar kamu kurumlarında istihdam kolaylığı zorunluluğundan faydalanırken uzman erbaşların aynı şartlarda askerlik hizmeti yapıp, aynı şartlarda terörle mücadele ederken yaralanması halinde anılan kanundaki istihdam kolaylığı zorunluluğundan faydalanamaması, anılan kanunun 30. maddesindeki askerlik hizmeti yaparken ibaresinden öncesinde gelen “1111 sayılı Askerlik Kanunu veya 16/06/1927 tarihli ve l076 sayılı Yedek Subaylar ve Yedek Askeri Memurlar Kanunu kapsamına giren ve” hükmü dolayısıyla bu haktan faydalanacakları sınırlandırması ve bu düzenleme içerisinde 3269 sayılı Uzman Erbaş Kanununa tabi olarak askerlik hizmeti yapanları saymamasının Anayasanın 10. maddesindeki “Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz. Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar.” hükmüne aykırı olduğu sonucuna varılmakla Anayasaya aykırılık itirazı ciddi olduğu değerlendirilen aşağıdaki yönde hüküm kurulması gerekmiştir.
HÜKÜM: Bu gerekçe ile;
1- 1-22/05/2003 tarihli 4857 sayılı İş Kanunu’nun 30. maddesi “21/06/1927 tarihli ve 1111 sayılı Askerlik Kanunu veya 16/06/1927 tarihli ve 1076 sayılı yedek subaylar ve yedek askeri memurlar kapsamına giren ve” şeklindeki ibarenin askerlik hizmeti yaparken terör olayları nedeniyle malul sayılamayacak şekilde yaralananlara istihdam zorunluluğu getiren maddeyi sınırlandırması, davacının uzman erbaş olarak askerlik görevinin 3269 sayılı uzman erbaş kanununa tabi olarak askerlik görevi yapması nedeniyle subay, astsubay, er ve erbaş ve yedek subay ve askeri memurlarla aynı görevi yaparken benzer şartlarda yaralanmasına rağmen diğerlerine tanınan haktan davacı durumda olanın faydalanamaması Anayasa’nın 10. maddesindeki düzenlemeye aykırı olduğu sonucuna varılmakla kararın Anayasa Mahkemesine gönderilmesine,
2- Yargılama konusu olay konusunda 6 aylık süre geçtikten sonra 26.04.2016 tarihinde tekrar ele alınarak ek karar ile değerlendirilmesine karar verilmiştir.”
ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı : 2016/45
Karar Sayısı : 2016/41
Karar Tarihi : 26.5.2016
R.G. Tarih – Sayısı : Tebliğ edildi
İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN: Ankara 6. İş Mahkemesi
İTİRAZIN KONUSU: 22.5.2003 tarihli ve 4857 sayılı İş Kanunu’nun, 15.5.2008 tarihli ve 5763 sayılı Kanun’un 2. maddesiyle değiştirilen 30. maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesinin “…21/6/1927 tarihli ve 1111 sayılı Askerlik Kanunu veya 16/6/1927 tarihli ve 1076 sayılı Yedek Subaylar ve Yedek Askeri Memurlar Kanunu kapsamına giren ve…” bölümünün, Anayasa’nın 10. maddesine aykırılığı ileri sürülerek iptaline karar verilmesi talebidir.
OLAY: İdarenin işçi alımı kapsamında davacı hakkında tesis ettiği işe alım işlemini daha sonra iptal etmesi nedeniyle açılan davada, itiraz konusu kuralın Anayasa’ya aykırı olduğu kanısına varan Mahkeme, iptali için başvurmuştur.
I- İPTALİ İSTENİLEN KANUN HÜKMÜ
Kanun’un itiraz konusu kuralın da yer aldığı 30. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
“İşverenler, elli veya daha fazla işçi çalıştırdıkları özel sektör işyerlerinde yüzde üç engelli, kamu işyerlerinde ise yüzde dört engelli ve yüzde iki eski hükümlü işçiyi veya 21/6/1927 tarihli ve 1111 sayılı Askerlik Kanunu veya 16/6/1927 tarihli ve 1076 sayılı Yedek Subaylar ve Yedek Askeri Memurlar Kanunu kapsamına giren ve askerlik hizmetini yaparken 12/4/1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun 21 inci maddesinde sayılan terör olaylarının sebep ve tesiri sonucu malul sayılmayacak şekilde yaralananları meslek, beden ve ruhi durumlarına uygun işlerde çalıştırmakla yükümlüdürler. Aynı il sınırları içinde birden fazla işyeri bulunan işverenin bu kapsamda çalıştırmakla yükümlü olduğu işçi sayısı, toplam işçi sayısına göre hesaplanır.”
II- İLK İNCELEME
1. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü hükümleri uyarınca yapılan ilk inceleme toplantısında, başvuru kararı ve ekleri, Raportör Osman KODAL tarafından hazırlanan ilk inceleme raporu okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
2. Anayasa’nın 152. ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 40. maddelerine göre, bir davaya bakmakta olan mahkeme, o dava sebebiyle uygulanacak bir kanunun veya kanun hükmünde kararnamenin hükümlerini Anayasa’ya aykırı görmesi hâlinde veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varması durumunda, bu hükmün iptali için Anayasa Mahkemesine başvurmaya yetkilidir. Ancak, bu kurallar uyarınca bir mahkemenin Anayasa Mahkemesine başvurabilmesi için, elinde yöntemince açılmış ve mahkemenin görevine giren bir davanın bulunması, iptali istenen kuralın da o davada uygulanacak olması gerekir. Uygulanacak yasa kuralları ise davanın değişik evrelerinde ortaya çıkan sorunların çözümünde veya davayı sonuçlandırmada olumlu ya da olumsuz yönde etki yapacak nitelikteki kurallardır.
3. Yöntemine uygun olarak açılan bir davanın varlığı, öncelikle o davanın kanunla görevli kılınan mahkemede açılmış olması koşuluna bağlı bulunmaktadır. Görevli mahkemenin belirlenmesinde de dava konusu uyuşmazlığın niteliği önem taşımaktadır.
4. İtiraz başvurusunda bulunan Mahkeme’de bakılmakta olan dava, Jandarma Genel Komutanlığı’nda uzman çavuş olarak görev yaptığı sırada terör örgütü ile girilen silahlı çatışmada malul sayılmayacak derecede yaralanan ve sözleşme süresinin sona ermesinden sonra sözleşmesi yenilenmeyen davacının, terörle mücadelede malul sayılmayacak şekilde yaralananların istihdamı kapsamında yaptığı başvurusunun Kara Kuvvetleri Komutanlığı tarafından kabul edilerek yapılan uygulama sınavında da başarılı olduğunun kendisine bildirilmesinden sonra tesis edilen işe alım işleminin, 3269 veya 6191 sayılı Kanun’lar kapsamında uzman erbaş ya da sözleşmeli erbaş olarak görev yapmakta iken terör olaylarının tesiri ile malul sayılmayacak şekilde yaralananların bu haktan faydalanamayacağı gerekçesiyle Kara Kuvvetleri Komutanlığınca iptal edilmesi üzerine bu işlemin iptaline ilişkindir.
5. Anayasa’nın 158. maddesinin birinci fıkrasında Uyuşmazlık Mahkemesinin, adli, idari ve askeri yargı mercileri arasındaki görev ve hüküm uyuşmazlıklarını kesin olarak çözmeye yetkili olduğu belirtilmiş, 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun’un "Olumlu görev uyuşmazlığı çıkarma" başlıklı 10. maddesinde, görev uyuşmazlığı çıkarmanın, adli, idari ve askeri bir yargı merciinde açılmış olan davada ileri sürülen görev itirazının reddi üzerine ilgili başsavcı veya başkanun sözcüsü tarafından görev konusunun incelenmesinin Uyuşmazlık Mahkemesinden istenmesi olduğu; yetkili Başsavcı veya Başkanunsözcüsünün Uyuşmazlık Mahkemesinden istekte bulunabilmesi için, görev itirazının, hukuk mahkemesinde en geç birinci oturumda, ceza mahkemelerinde delillerin ikamesine başlamadan önce; idari yargı yerlerinde de dilekçe ve savunma evresi tamamlanmadan yapılmış olması ve yargı yerlerinin de kendilerinin görevli olduklarına karar vermiş bulunmaları gerektiği hüküm altına alınmıştır.
6. 2247 sayılı Kanun’un 12. maddesinde de görev itirazında bulunan kişi veya makamın, itirazın reddine ilişkin kararın verildiği tarihten, şayet bu kararın tebliği gerekiyorsa tebliğ tarihinden başlayarak onbeş gün içinde, uyuşmazlık çıkarılmasını istemeye yetkili makama sunulmak üzere iki nüsha dilekçeyi itirazı reddeden yargı merciine vermesi gerektiği belirtilmiştir. Bu bağlamda adli, idari ve askeri bir yargı mercine açılmış davada, görev itirazında bulunulması hâlinde, bu itiraz hakkında bir karar verilmesi, verilen kararın itirazın reddine ilişkin olması durumunda bu kararın itirazda bulanan tarafa tebliğ edilerek görev uyuşmazlığı çıkarma konusunda imkân tanınması gerekmektedir.
7. Bakılmakta olan davada davalı vekili tarafından, davacı ile davalı idare arasında işçi - işveren ilişkisinin bulunmadığı, davacının talebinin idari işlemin iptali istemi olduğundan uyuşmazlığın çözümünde idari yargının görevli olduğu belirtilerek görev itirazında bulunulmuş, ancak Mahkemece davalı vekilinin görev itirazı hakkında herhangi bir karar verilmeden ve bu itirazla ilgili hukuki süreç tamamlanmadan Anayasa Mahkemesine itiraz başvurusunda bulunulmuştur.
8. Açıklanan nedenlerle davalı vekilinin görev itirazı hakkında herhangi bir karar verilmeden ve bu itirazla ile ilgili hukuki süreç tamamlanmadan Ankara 6. İş Mahkemesince yapılan itiraz başvurusunun Mahkemenin yetkisizliği nedeniyle reddi gerekir.
III- HÜKÜM
22.5.2003 tarihli ve 4857 sayılı İş Kanunu’nun, 15.5.2008 tarihli ve 5763 sayılı Kanun’un 2. maddesiyle değiştirilen 30. maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesinin “…21/6/1927 tarihli ve 1111 sayılı Askerlik Kanunu veya 16/6/1927 tarihli ve 1076 sayılı Yedek Subaylar ve Yedek Askeri Memurlar Kanunu kapsamına giren ve…” bölümünün iptaline karar verilmesi talebiyle yapılan itiraz başvurusunun, Mahkemenin yetkisizliği nedeniyle esas incelemeye geçilmeksizin REDDİNE, 26.5.2016 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
Başkanvekili
Burhan ÜSTÜN
Engin YILDIRIM
Üye
Serdar ÖZGÜLDÜR
Serruh KALELİ
Osman Alifeyyaz PAKSÜT
Alparslan ALTAN
Celal Mümtaz AKINCI
Erdal TERCAN
Muammer TOPAL
M. Emin KUZ
Hasan Tahsin GÖKCAN
Kadir ÖZKAYA
Rıdvan GÜLEÇ