ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı : 2015/73
Karar Sayısı : 2016/161
Karar Tarihi : 12.10.2016
R.G.Tarih – Sayısı :
3.11.2016-29877
İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN: Danıştay
Onüçüncü Dairesi (E.2015/73-74-75)
İTİRAZLARIN KONUSU: 2.3.2005
tarihli ve 5307 sayılı Sıvılaştırılmış Petrol Gazları (LPG) Piyasası Kanunu ve
Elektrik Piyasası Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un, 23.1.2008
tarihli ve 5728 sayılı Kanun’un 569. maddesiyle değiştirilen 16. maddesinin
ikinci fıkrasının;
A- (a) bendinde yer alan “Aşağıdaki hâllerde sorumlulara
beşyüzbin Türk Lirası idarî para cezası verilir:” ibaresinin bendin (1)
numaralı alt bendi yönünden,
B- (b) bendinde yer alan “Aşağıdaki hâllerde sorumlulara
ikiyüzellibin Türk Lirası idarî para cezası verilir:” ibaresinin bendin (1)
numaralı alt bendi yönünden,
C- (c) bendinin 5307 sayılı Kanun’un 14. ve 15. maddeleri
yönünden,
Anayasa’nın 2. maddesine aykırılıkları ileri sürülerek iptallerine
ve yürürlüklerinin durdurulmasına karar verilmesi talebidir.
OLAY:
Davacılara verilen idarî para cezalarının iptali talebiyle açılan
davalarda, itiraz konusu kuralların Anayasa’ya aykırı olduğu kanaatine varan
Mahkeme, iptalleri için başvurmuştur.
I- İPTALİ İSTENİLEN KANUN HÜKÜMLERİ
A- İtiraz Konusu Kanun Hükümleri
Kanun’un 23.1.2008 tarihli ve 5728 sayılı Kanun’un 569.
maddesiyle değiştirilen ve itiraz konusu kuralları da içeren 16. maddesi
şöyledir:
“İdarî para cezaları
Madde 16- Bu
Kanuna göre idarî para cezalarının veya idarî yaptırımların uygulanması, bu
Kanunun diğer hükümlerinin uygulanmasına engel oluşturmaz. Bu Kanuna göre
verilen ceza ve tedbirler diğer kanunlar gereği yapılacak işlemleri engellemez.
Bu Kanuna göre;
a) Aşağıdaki hâllerde sorumlulara beşyüzbin Türk Lirası idarî para
cezası verilir:
1) Lisans almaksızın lisansa tâbi faaliyetlerin yapılması.
2) 4 üncü maddenin son fıkrasının ihlâli.
3) 10 uncu madde gereği Kurum tarafından yapılan uygulamaların
dolaylı veya dolaysız olarak engellenmesi veya engellenmeye teşebbüs edilmesi.
4) 12 ve 13 üncü madde hükümlerinin ihlâli.
b) Aşağıdaki hâllerde sorumlulara ikiyüzellibin Türk Lirası idarî
para cezası verilir:
1) 5, 6 ve 7 nci madde hükümlerinin ihlâli.
2) Lisans almaksızın hak konusu yapılan tesislerin yapımına veya
işletimine başlanması ile bunlar üzerinde tasarruf hakkı doğuracak işlemlerin
yapılması.
3) Sahip olunan lisansın verdiği haklar dışında faaliyet gösterilmesi.
4) Son fıkrası hariç 4 üncü madde hükümlerinin ihlâli.
c) 9, 14 ve 15 inci madde hükümlerinin ihlâli
hâlinde sorumlulara ellibin Türk Lirası idarî para cezası verilir.
ç) 8 inci maddenin dördüncü fıkrasının (6) numaralı bendinin
ihlâli hâlinde bayilere yüz Türk Lirası idarî para cezası verilir.
Ancak tüpün sisteme bağlantısının kullanıcı tarafından
yapıldığının kanıtlanması durumunda tüp bayii ve dağıtıcı şirketlere hukukî ve
cezaî sorumluluk yüklenmez.
Yukarıda belirtilenlerin dışında kalan ancak bu Kanunun getirdiği
yükümlülüklere uymayanlara Kurumca bin Türk Lirası idarî para cezası verilir.
Tesisler, lisans alınıncaya veya bu Kanuna göre lisans
gerektirmeyen faaliyet gösterecek hâle getirilinceye kadar mühürlenir.
Ceza uygulanan bir fiilin iki yıl geçmeden aynı kişi tarafından
tekrarı hâlinde, cezalar iki kat olarak uygulanır.”
B- İlgili Kanun Hükümleri
Kanun’un ilgili görülen 3., 5., 6., 7., 14. ve 15. maddeleri
şöyledir:
“Lisansların tabi olacağı usûl ve esaslar
Madde 3- LPG’nin dağıtımı,
taşınması ve otogaz bayilik faaliyetlerinin yapılması (tüplü LPG bayiliği
hariç), depolanması, LPG tüpünün imalâtı, dolumu, muayenesi, tamiri ve bakımı
ile bu amaçla tesis kurulması ve işletilmesi için lisans alınması zorunludur.
Piyasa faaliyetinde bulunacak olan gerçek veya tüzel kişiler, LPG
tesislerinin kuruluşunda ve işletilmesinde ilgili kamu kurum ve kuruluşlarınca
kendi mevzuatları gereği; imar, toplum, çevre, iş sağlığı, güvenlik, teknik
düzenleme ve benzeri konularda bir sakınca bulunmadığını gösteren, tesisin
kuruluşuna ve işletilmesine yönelik gerekli ruhsat, izin ve belgelerin
tamamlanmasını müteakip Kuruma lisans başvurusunda bulunurlar. Lisans vermede,
faaliyetin icrası için gereken fizikî varlıkların temini açısından taahhüt
üzerinden işlem yapılamaz.
Lisans taleplerine ilişkin değerlendirmeler bu madde hükümleri
çerçevesinde tamamlanarak en geç altmış gün içerisinde karara bağlanır ve
ilgiliye tebliğ edilir. Reddedilen taleplerin gerekçesi bildirilir.
Bu Kanuna göre; lisansların verilmesi, güncelleştirilmesi, geçici
olarak durdurulması veya iptaline ilişkin işlemler Kurumca yapılır. Lisansların
verilmesinde pazara giriş açısından teknoloji, kalite, güvenlik, hizmet ve
teşebbüsün sürdürülebilirliği dikkate alınır.
Lisans kapsamındaki faaliyetlerde bulunacak özel hukuk tüzel
kişileri 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu hükümlerine tâbidir.
Lisanslar, yukarıda sayılan faaliyet başlıklarına göre düzenlenir.
Ayrıca lisanslarda, Kurumca belirlenen diğer alt başlıklar da yer alır.
Lisans, üzerinde kayıtlı faaliyeti yapmak üzere hak sahibi kılınan
gerçek veya tüzel kişi adına verilir. Lisans belgesinde, faaliyet niteliğinin
yanı sıra faaliyetin gerektirdiği tesisin türü ve coğrafi konumu, teknoloji ve
miktarlar ile ilgili bilgiler de yer alır.
Kurum, bu Kanunda tanınan yetkiler dâhilinde aşağıda belirtilen
konularda düzenlemeler yapmaya yetkilidir:
a) Lisans gerektiren faaliyet ve/veya işlemlerin kapsamları.
b) Lisans ile kazanılan hak ve üstlenilen yükümlülükler.
c) Lisans kapsamındaki faaliyetlerin kısıtlanması.
ç) Faaliyetin yürütülmesine ilişkin olarak özel şartlar
belirlenmesi.
Lisansta yer alan hususlarda değişiklik yapılmasını gerektirecek
faaliyetler, Kurumca onaylanıp lisansa işlenmedikçe yapılamaz.
Lisanslar ile ilgili olarak;
a) Başvuru, değerlendirme, lisans verme, lisans süresi, tadili,
bedeli ile sona ermesi ve süre uzatma işlemlerine,
b) Sınıflandırılması uygun görülen lisansların,
sınıflandırılmasına ait esaslar ve sınıflara göre asgarî büyüklüklerine,
c) Değişiklik ile sınıflandırmaya tâbi lisanslarda sınıf
değiştirme işlemlerine,
ç) Aranacak asgarî nitelikler ve ilgililerin tasarrufunda olması
gereken asgarî varlıklarına,
d) Tutulması zorunlu olan kayıtlar ve kayıt yöntemleri ile bildirim
yükümlülüklerine,
e) Faaliyet alt başlıkları ve bunların tanımlarına,
f) Kamunun can ve mal güvenliği ile kullanıcı haklarına ilişkin
hususlara,
g) Lisansta yer alacak hususlara,
ğ) Lisans kapsamında olsun veya olmasın piyasa ile ilgili
faaliyetlerin yönlendirilmesi, gözetimi ve denetimine,
Ait usûl ve esaslar ile dağıtıcı olma şartları Kurumca çıkarılacak
yönetmeliklerle düzenlenir.”
“Üretim ve dağıtım
Madde 5- Rafineriler, 4.12.2003
tarihli ve 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu kapsamında alacakları rafinerici
lisansı çerçevesinde LPG üretimi yaparlar. Ancak dağıtıcı lisansı sahipleri LPG
dağıtım hakkına sahip olur.
Dağıtıcı lisansı sahipleri, kendi mülkiyetlerindeki veya
sözleşmelerle oluşturacakları bayilerinin istasyonlarına otogaz LPG dağıtımı,
kullanıcılara dökme LPG satış ve ikmali, tüplü LPG dağıtım ve pazarlaması,
taşıma, dolum ve depolama faaliyetlerinde bulunabilirler. Dağıtıcılar, otogaz
faaliyetine başlayabilmek için öncelikle bu Kanun ile istenen kriterleri
sağlayarak tüplü LPG faaliyetini başlatmak ve en az bir dolum tesisini
işletmeye almak zorundadır. Dağıtıcılar, başka LPG dağıtıcılarının
bayilerine dağıtım yapamazlar.
Akaryakıt dağıtıcı lisansı sahipleri, bu Kanuna göre alacakları
lisans kapsamında, LPG piyasa faaliyetlerinde bulunabilirler. Aynı şekilde LPG
dağıtıcı lisansı sahipleri, 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanununa göre
alacakları lisanslar kapsamında, petrol piyasası faaliyetlerinde
bulunabilirler.
Dağıtıcıların, teknik düzenlemelere uygun depolama, dolum tesisi
ve LPG tüplerine sahip olması zorunludur. Dağıtıcılar, ikmal ettikleri günlük
ortalama LPG miktarının en az yirmi katını depolarında bulundurmak zorundadır.
Tüplü LPG’nin kullanıcılara teslimi, dağıtıcılar ve bunların tüplü LPG bayileri
vasıtasıyla yapılır.
Dağıtıcılar, yıllık pazarlama projeksiyonları yapmak ve
ayrıntıları ile birlikte her yıl şubat ayı içinde Kuruma vermekle yükümlüdür.
Dağıtıcılar her yıl, üçer aylık dönemlerde projeksiyonlarının gerçekleşme
değerlemesini yaparak ocak, nisan, temmuz ve ekim aylarında Kuruma verir ve
projeksiyonlarında oluşan yüzde ondan fazla artış ve eksilişleri açıklarlar.
Dağıtıcılar, 2 nci maddenin birinci fıkrasının (n) ve (o)
bentlerinde belirtilen şekilde sözleşme ile bayilikler oluşturur. Bayilik
süresi bitiminden üç ay öncesinde bayiliğin devamı için sözleşme yenilenmez ise
sürenin bitimine kadar dağıtıcı, bayinin ikmal ihtiyacını karşılar. Süre
bitiminde bayi, sözleşme yaptığı yeni dağıtıcının ürünlerini pazarladığı
anlaşılacak şekilde faaliyetine devam eder ve en geç bir ay içinde eski dağıtım
şirketi ile ilgili tüm belirtileri kaldırır. Tüplü LPG bayileri dağıtıcı
işaretlerini sözleşme bitiminde kaldırır.
Dağıtıcıların yurt içi pazar payı, toplam yurt içi pazarın yüzde
kırkbeşini geçemez. Dağıtıcı, otogaz LPG faaliyetinde bulunuyorsa kendi
işlettiği istasyonlara sübvansiyon ve bayi istasyonlarından farklı
uygulama yapamaz. Dağıtıcı, bir adet LPG dolum ve depolama tesisine sahip
ise sadece tesislerinin bulunduğu il ile komşu illerde otogaz dağıtım faaliyeti
yapabilir.
Dağıtıcılar, tescilli markası altında yapılan faaliyetlere
ilişkin kalite kontrol ve kalite temin faaliyetlerinin etkin biçimde yönetimini
sağlamak, bayilerini ve bayilik iptallerini gerekçeleriyle birlikte Kuruma
bildirmekle yükümlüdür. LPG dağıtımı için kurulacak tesis ve ekipmanlar ile
taşıma araçlarına ilişkin teknik özellikler, piyasa faaliyeti ile ilgili servis
hizmetleri ve güvenlik, LPG satış yeri, çevre ve benzeri kriterler Kurum tarafından
çıkarılacak yönetmeliklerle belirlenir.
a) Dağıtıcılar otogaz LPG faaliyeti yaparken;
1) Bayilik sözleşmesi yaptıkları kendi tescilli markası ve
amblemini taşıyan otogaz istasyonlarına LPG ikmali yapmak,
2) İlgili kamu kurum ve kuruluşlarından gerekli ruhsat, izin
ve belgeleri almamış olan istasyonlara LPG ikmali yapmamak,
3) Otogaz istasyonlarına tüplü ve dökme LPG ikmali yapmamak,
4) Otogaz istasyonlarına LPG ikmalini, mülkiyeti veya
tasarrufu altında tescilli markasını, unvanını ve amblemini taşıyan
teknik düzenlemelere uygun araçlar ile yapmak,
5) Otogaz istasyonlarını gözlemlemek ve otogaz
istasyonlarının teknik düzenlemelere ve bakımlarına ilişkin bilgileri içeren
sonuç raporlarını yıllık bazda Kuruma bildirmek,
İle yükümlüdür.
b) Dağıtıcılar dökme LPG faaliyeti yaparken;
1) Sadece sözleşme yaptıkları kullanıcılara dökme LPG ikmali
yapmak,
2) LPG ikmali yaptıkları sözleşmeli kullanıcıların, dağıtıcı veya
kullanıcı tarafından kurulmuş, dökme LPG tesis ve tesisatlarının ilgili teknik
düzenlemelere uygunluğunu tespit etmek, periyodik kontrolleri yapmak,
teknik düzenlemelere uygun olmayan tesislere LPG ikmali yapmamak,
3) LPG ikmalini, mülkiyetinde veya tasarrufu altında tescilli
markasını, unvanını ve amblemini taşıyan teknik düzenlemelere uygun
araçlar ile yapmak,
4) Kullanıcılara teslim ettikleri dökme LPG’nin, farklı amaçlarla
kullanılması halinde Kuruma bildirmek ve ikmal yapmayı durdurmak,
5) Kullanıcının dökme LPG tesislerini yürürlükteki teknik
düzenlemelere uygun olarak kurmak, bu işlem esnasında uzman personel
kullanmak ve bu esnada oluşan zarar ve ziyanı tazmin etmek,
6) Kullanıcıları, dökme LPG kullanımı ve tesisin
işletilmesi konusunda bilgilendirmek,
7) Kullanıcıların arıza, kontrol ve bakım taleplerini zamanında
yerine getirmek üzere gerekli tedbirleri almak,
İle yükümlüdür.
c) Dağıtıcılar tüplü LPG faaliyeti yaparken;
1) Gerekli ruhsatları haiz teknik düzenlemelere uygun tesisler
kurmak ve işletme faaliyetlerinde bulunmak, tesisleri ve yürütülen faaliyetleri
ile ilgili olarak bir risk değerlendirmesi yaparak gerçekleşmesi halinde
işyerinin tamamını ve çevreyi olumsuz etkileyebilecek durumları tespit ederek
yapılacak eylemleri, uyulacak kuralları ve alınması gerekli tedbirleri
belirleyen bir acil müdahale plânı hazırlamak ve bu plânı bulunduğu yerin en
büyük mülkî amirine bildirmek,
2) Dolum tesislerinde sadece kendi tescilli markası ve amblemini
taşıyan LPG tüplerinin dolumunu yapmak, dolum anlaşması olan firmaların
tüplerini anlaşma şartları uyarınca doldurmak,
3) Bayilerinin tüplü LPG ihtiyaçlarını zamanında ve aksatmadan
karşılamak için gerekli her türlü tedbiri almak,
4) Tescilli markası ve amblemini taşıyan LPG tüplerinin teknik
düzenlemelerde belirtilen periyodik muayenelerini yapabilecek üniteleri
kurmak, periyodik muayeneler dışında kalan tamir, ısıl işlem, kumlama,
temizleme ve metal kaplama gibi diğer ana işlemleri yapabilecek üniteleri
kurmak ya da bu işlemleri yapabilecek yeterlilikteki yerlerle sözleşme yapmak,
5) LPG tüplerinin dolum öncesi, dolum sırası ve dolum sonrası
kontrol işlemlerini yapmak,
6) Teknik düzenlemelere uygun olmayan, periyodik muayenesi
yapılmayan, paslı, şişkin, ezik, kesik, boyasız, çatlak, yangın hasarlı ve
benzeri tüplere dolum yapmamak, dolum için getirilen tüpleri dolum yapmadan
önce teknik düzenlemelere göre kontrolden geçirmek, tamir ve bakım işlemlerini
yapmak veya yaptırmak mümkün değilse imha etmek,
7) Bayileri eğitmek ve tüketicileri bilgilendirmek,
İle yükümlüdür.
Dağıtıcılar birbirleri arasında toptan LPG ticareti yapabilirler.”
“Taşıma, depolama, dolum, tüp imalatı, tüp muayene, tamir ve
bakımı
Madde 6- Dökme LPG ve otogaz
LPG taşıma ile depolama ve dolum faaliyetlerinin yapılması için verilecek
lisanslara uygulanacak değerleme kriterleri ve lisansın verilmesini
gerektirecek teknik ve malî şartlar Kurumca belirlenir.
LPG’nin piyasaya arzı işleminde kullanılacak tüplerin imalatını
gerçekleştirecek olanlar, gerekli teknik düzenlemelere uygun üretim
yapabildiklerini gösterir tesislerinin teknik özellikleri ile birlikte Kuruma
başvurarak lisans almak ve diğer mevzuatta belirtilen teknik özelliklere uygun
üretim yapmakla yükümlüdür.
Muayene, tamir ve bakım işlemlerini yapacak olanlar bu işlemleri
yapabilmek için Kurumdan lisans almak zorundadır.”
“Otogaz bayileri
Madde 7- Otogaz
bayileri, dağıtıcılar ile yapacakları tek elden satış sözleşmesine göre bayilik
faaliyetlerini yürütürler.
Otogaz bayileri;
1) Tek bir dağıtıcı ile sözleşme yapmak ve istasyonunda sadece
sözleşmeli olduğu dağıtım şirketince ikmal edilen LPG’ yi satmak,
2) Otogaz istasyonları için ilgili kamu kurum ve kuruluşlarından
gerekli ruhsat, izin ve belgeleri almak,
3) Otogaz istasyonlarında LPG ile çalışan araçlara otogaz LPG
ikmali yapmak,
4) Otogaz istasyonlarında LPG tüpü dolumu ve satışı yapmamak, LPG
tüpü dolumuna yarayan hiçbir alet, makine ve teçhizatı istasyon dahilinde
bulundurmamak,
5) Anlaşma yaptıkları dağıtıcının tescilli markası ve amblemini
istasyonunda görülebilecek bir yere koymak,
6) İstasyonlarında sorumlu müdür çalıştırmak,
İle yükümlüdür.
Otogaz istasyonları ve depolama tanklarının, dispenserlerinin,
pompa ve aksamlarının, idarî binalarının; metro hatlarına, okullara, camilere,
hastanelere, çocuk parklarına ve kamu kullanımının yoğun olduğu tesislere,
doğal gaz reglaj, depolama tankları ve baz istasyonları gibi yanıcı parlayıcı
özellik arz eden depo ve tesislere, akaryakıt dispenserlerine olan
mesafelerinin teknik düzenlemelere uygun olması, kendi mülkiyeti veya kullanma
hakkına sahip olduğu alan içinde sağlanması zorunludur.
Belediye ve mücavir alan sınırları içinde ve dışında bulunan
otogaz istasyonlarının depolama tankları teknik düzenlemelere uygun olarak
yerleştirilir.
Otogaz istasyonları ile içinde otogaz tesisi bulunan akaryakıt
istasyonlarının sahası içinde, teknik düzenlemelere uygun olarak tesis edilmiş
idarî büro, araç yıkama ve yağlama tesisleri, müşterilerin acil ihtiyaçlarının
giderilmesi için kurulan küçük market gibi tesislerin dışında lokanta, ticari
ve sosyal amaçlı tesisler kurulması, kamu can ve mal güvenliği açısından
konulmuş kriterleri ihlâl edemez.
Dağıtıcılar ve bayiler kurdukları otogaz istasyonlarını lisans
alarak işletmeye başlar.”
“Sorumlu müdür
Madde 14- LPG dolum tesislerinde
ve otogaz istasyonlarında sorumlu müdür bulundurulması zorunludur. LPG dolum
tesislerinde ve otogaz istasyonlarında bulundurulacak sorumlu müdürün yetki, sorumluluk
ve nitelikleri Kurum tarafından çıkarılacak yönetmelikle belirlenir.”
“Eğitim
Madde 15- LPG piyasasında görev
yapacak sorumlu müdürler, tanker şoförleri, dolum personeli, tüp dolum
personeli, tüp dağıtım araçlarının şoförleri ve tüp dağıtım personeli, tanker
dolum personeli, test ve muayene elemanları ve otogaz LPG dolum personeli,
pompacılar ile tesisat, projelendirme ve imalatında görev alan diğer personel,
TMMOB (Türk Mühendis ve Mimarlar Odaları Birliği)’a bağlı ilgili meslek odası
tarafından eğitime tâbi tutulurlar. Eğitime ilişkin esas ve usûllerin yer
alacağı yönetmelik TMMOB (Türk Mühendis ve Mimarlar Odaları Birliği) ve ilgili
kurum tarafından müştereken hazırlanır.”
II- İLK İNCELEME
1. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü hükümleri uyarınca, Zühtü ARSLAN,
Alparslan ALTAN, Burhan ÜSTÜN, Serdar ÖZGÜLDÜR, Serruh KALELİ, Osman Alifeyyaz
PAKSÜT, Recep KÖMÜRCÜ, Engin YILDIRIM, Nuri NECİPOĞLU, Hicabi DURSUN, Celal
Mümtaz AKINCI, Erdal TERCAN, Muammer TOPAL, M. Emin KUZ, Hasan Tahsin GÖKCAN,
Kadir ÖZKAYA ve Rıdvan GÜLEÇ’in katılımlarıyla 3.9.2015 tarihinde yapılan ilk
inceleme toplantılarında, dosyalarda eksiklik bulunmadığından işlerin esasının
incelenmesine, yürürlüğü durdurma taleplerinin esas inceleme aşamasında karara
bağlanmasına OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir.
III- BİRLEŞTİRME KARARLARI
2. 2.3.2005 tarihli ve 5307 sayılı Sıvılaştırılmış
Petrol Gazları (LPG) Piyasası Kanunu ve Elektrik Piyasası Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun’un, 23.1.2008 tarihli ve 5728 sayılı Kanun’un 569.
maddesiyle değiştirilen 16. maddesinin ikinci fıkrasının (b) bendinde yer
alan “Aşağıdaki hâllerde sorumlulara ikiyüzellibin Türk Lirası idarî
para cezası verilir:” ibaresinin bendin (1) numaralı alt bendi
yönünden iptaline ve yürürlüğünün durdurulmasına ilişkin E.2015/74 sayılı dosya
ile aynı fıkranın (c) bendinin 14. ve 15. maddeler yönünden iptaline ve
yürürlüğünün durdurulmasına ilişkin E.2015/75 sayılı dosyanın, aralarındaki
hukuki irtibat nedeniyle E.2015/73 sayılı dava ile BİRLEŞTİRİLMESİNE,
esaslarının kapatılmasına, esas incelemenin E.2015/73 sayılı dosya üzerinden
yürütülmesine, 3.9.2015 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir.
IV- ESASIN İNCELENMESİ
3. Başvuru kararları ve
ekleri, Raportör Mücahit AYDIN tarafından hazırlanan işin esasına ilişkin
rapor, itiraz konusu ve ilgili kanun hükümleri, dayanılan Anayasa kuralı ve
bunların gerekçeleri ile diğer yasama belgeleri okunup incelendikten sonra
gereği görüşülüp düşünüldü:
A- Sınırlama Sorunu
4. Anayasa’nın
152. ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri
Hakkında Kanun’un 40. maddelerine göre, Anayasa Mahkemesine itiraz yoluyla
yapılacak başvurular itiraz yoluna başvuran mahkemenin bakmakta olduğu davada
uygulayacağı yasa kuralı ile sınırlıdır.
5. İtiraz yoluna başvuran
mahkeme, 2.3.2005 tarihli ve 5307 sayılı Kanun’un, 23.1.2008
tarihli ve 5728 sayılı Kanun’un 569. maddesiyle değiştirilen 16. maddesinin
ikinci fıkrasının (a) bendinde yer alan “Aşağıdaki hâllerde sorumlulara
beşyüzbin Türk Lirası idarî para cezası verilir:” ibaresinin
bendin “Lisans almaksızın lisansa tâbi faaliyetlerin yapılması.” şeklindeki
(1) numaralı alt bendi yönünden iptalini talep etmiştir.
6. Kanun’un, “Lisansların
tabi olacağı usûl ve esaslar” kenar başlıklı 3. maddesinin birinci
fıkrasında lisansa tabi faaliyetler sayılmıştır. Buna göre, LPG’nin dağıtımı,
taşınması ve otogaz bayilik faaliyetlerinin yapılması (tüplü LPG bayiliği
hariç), depolanması, LPG tüpünün imalâtı, dolumu, muayenesi, tamiri ve bakımı
ile bu amaçla tesis kurulması ve işletilmesi için lisans alınması zorunludur.
7. İtiraz başvurusunda bulunan Mahkemede bakılmakta olan dava, LPG
yüklü tankerin taşıma lisansı bulunmaması nedeniyle uygulanan idarî para cezasının
iptaline ilişkindir. Başvuran Mahkemede, Kanun’un 3. maddesinde sayılan lisansa
tabi faaliyetlerden LPG taşıma dışındaki faaliyetlere ilişkin bir dava
bulunmadığından, itiraz konusu kuralın LPG taşıma dışındaki faaliyetler
yönünden incelenmesine olanak bulunmamaktadır.
8. Diğer yandan, itiraz yoluna başvuran Mahkeme, 2.3.2005
tarihli ve 5307 sayılı Kanun’un, 23.1.2008 tarihli ve 5728 sayılı Kanun’un 569.
maddesiyle değiştirilen 16. maddesinin ikinci fıkrasının (b) bendinde yer
alan “Aşağıdaki hâllerde sorumlulara ikiyüzellibin Türk Lirası idarî
para cezası verilir:” ibaresinin de bendin “5, 6 ve 7 nci
madde hükümlerinin ihlâli.” şeklindeki (1) numaralı alt bendi yönünden
iptalini talep etmiştir.
9. Kanun’un 5 ve 6. maddelerinde LPG üretim ve dağıtımına ilişkin
düzenlemelere, 7. maddesinde ise otogaz bayilerine yönelik düzenlemelere yer
verilmiştir. 7. maddenin ikinci fıkrasının (4) numaralı bendinde, otogaz
bayilerinin, otogaz istasyonlarında LPG tüpü dolumu ve satışı yapmamak ve LPG
tüpü dolumuna yarayan hiçbir alet, makine ve teçhizatı istasyon dâhilinde
bulundurmamakla yükümlü oldukları düzenlenmiştir.
10. İtiraz başvurusunda bulunan Mahkemede bakılmakta olan dava,
otogaz bayiinde LPG tüpü satışı yapılması nedeniyle uygulanan idarî para
cezasının iptaline ilişkin olduğundan, bakılmakta olan davada uygulanacak kural
16. maddenin ikinci fıkrasının (b) bendinin “5, 6 ve 7 nci madde
hükümlerinin ihlâli.” şeklindeki (1) numaralı alt bendinin tamamı
değil “ve 7 nci” ibaresidir. Bunun yanında, 7. maddede otogaz
bayileri için farklı yükümlülükler öngörüldüğünden, başvurunun, LPG tüpü dolum
ve satım yasağına ilişkin olan 7. maddenin ikinci fıkrasının (4) numaralı bendi
yönünden sınırlı olarak incelenmesi gerekir.
11. Açıklanan nedenlerle, 2.3.2005 tarihli ve 5307 sayılı
Sıvılaştırılmış Petrol Gazları (LPG) Piyasası Kanunu ve Elektrik Piyasası
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un, 23.1.2008 tarihli ve 5728
sayılı Kanun’un 569. maddesiyle değiştirilen 16. maddesinin ikinci fıkrasının;
1- (a) bendinde yer alan “Aşağıdaki hâllerde sorumlulara
beşyüzbin Türk Lirası idarî para cezası verilir:” ibaresine ilişkin
esas incelemenin, 5307 sayılı Kanun’un 3. maddesinde yer alan LPG’nin “taşınması” yönünden
sınırlı olarak yapılmasına, OYBİRLİĞİYLE,
2- (b) bendinde yer alan “Aşağıdaki hâllerde sorumlulara
ikiyüzellibin Türk Lirası idarî para cezası verilir:” ibaresine
ilişkin esas incelemenin, 5307 sayılı Kanun’un 7. maddesinin ikinci fıkrasının
(4) numaralı bendi yönünden sınırlı olarak yapılmasına, OYBİRLİĞİYLE,
karar verilmiştir.
B- Kanun’un, 5728 Sayılı Kanun’un 569. Maddesiyle Değiştirilen 16.
Maddesinin İkinci Fıkrasının (a) Bendinde Yer Alan “Aşağıdaki hâllerde
sorumlulara beşyüzbin Türk Lirası idarî para cezası verilir:” İbaresinin
5307 Sayılı Kanun’un 3. Maddesinde Yer Alan LPG’nin “taşınması” Yönünden
İncelenmesi
1- İtirazın Gerekçesi
12. Başvuru kararında özetle, itiraz konusu kuralda lisansa
tabi faaliyetlerin lisans alınmaksızın yapılması halinde sorumluların
belirtilen maktu idarî para cezası ile cezalandırılacağının düzenlendiği, bu
şekilde, gerçek kişi olan ve kendisine ait tek araçla lisanssız taşıma yapan
kişi ile nakliye filosu sahibi olup lisanssız taşıma yapan kişiye aynı cezanın verildiği,
regülatif cezalar olarak nitelendirilen bu tür cezaların genellikle çok ağır
sonuçları olması nedeniyle nispi olarak ya da alt ve üst sınır belirtilmek
suretiyle maktu olarak belirlenmesi gerektiği, fiilin haksızlık içeriği,
işletmelerin kusur durumu dikkate alınmadan, ekonomik büyüklüklerine ve
sınıflarına göre adil bir denge gözetilmeden her ihlal için aynı miktarda para
cezası öngörülmesinin hukuk devletinin gereği olan adalet ve hakkaniyet
ilkeleriyle bağdaşmadığı belirtilerek kuralın, Anayasa’nın 2. maddesine aykırı
olduğu ileri sürülmüştür.
2- Anayasa’ya Aykırılık
Sorunu
13. Kanun’un 3. maddesinin
birinci fıkrasında LPG taşıma faaliyeti yapmak için lisans alınmasının zorunlu
olduğu düzenlenmiş, itiraz konusu kuralla da LPG taşıma faaliyetinin lisans
alınmaksızın yapılması halinde sorumlulara beşyüzbin Türk Lirası idarî
para cezası verileceği hüküm altına alınmıştır.
14. Anayasa’nın 2. maddesinde belirtilen hukuk devleti, insan
haklarına dayanan, bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren, eylem ve
işlemleri hukuka uygun olan, her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu
geliştirerek sürdüren, Anayasa’ya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan, hukuku
tüm devlet organlarına egemen kılan, Anayasa ve yasalarla kendini bağlı sayan,
yargı denetimine açık olan devlettir.
15. Hukuk devletinde ceza hukukuna ilişkin düzenlemelerde olduğu
gibi idarî yaptırımlar açısından da hangi eylemlerin kabahat sayılacağı,
bunlara uygulanacak yaptırımın türü ve ölçüsü, yaptırımın ağırlaştırıcı ve
hafifleştirici nedenlerinin belirlenmesi gibi konularda kanun koyucu takdir
yetkisine sahiptir. Bununla birlikte kanun koyucunun, takdir hakkı
kapsamında öngördüğü yaptırımın, adil ve hakkaniyete uygun olması
gerekmektedir.
16. Kanun’un genel ve madde gerekçeleriyle yasama sürecindeki
tartışmalardan, kanun koyucunun, sıvılaştırılmış petrol gazının (LPG) güvenli
ve ekonomik olarak rekabet ortamı içinde kullanıcılara sunulmasını,
faaliyetlerin şeffaf, güvenli ve istikrarlı bir şekilde sürdürülmesini ve bu
kapsamda etkili bir denetim sisteminin kurulması ile caydırıcı cezalar
getirilmesini hedeflediği anlaşılmaktadır.
17. Kanun koyucunun, kamu can ve mal güvenliği açısından tehlike
arz eden LPG’nin teknik gerekliliklere ve mevzuata uygun olarak güvenli bir
biçimde taşınmasını sağlamak üzere bu faaliyet için lisans alınmasını zorunlu
kıldığı ve bu yükümlülüğün ihlali halinde uygulanacak yaptırımı maktu idarî
para cezası olarak belirlediği görülmektedir. Kanun koyucunun takdir yetkisi
kapsamında söz konusu fiilleri kabahat olarak belirlemesinin ve bunun
karşılığında idarî cezalar öngörmesinin, kamu yararını sağlamaya yönelik olduğu
açıktır.
18. Kanun’un 16. maddesinde, idarî para cezasını gerektiren filler
ağırlık derecelerine göre gruplandırılarak ihlalin önemine göre farklı idarî
para cezaları öngörülmüştür. Kanun koyucunun, LPG piyasasında yürütülecek
faaliyetler için lisans alınmasına Kanun’un diğer bazı hükümlerine göre daha
çok önem atfettiği ve cezaları, caydırıcılık fonksiyonunu yerine
getirebileceğini takdir ettiği maktu cezalar olarak düzenlediği
anlaşılmaktadır.
19. Kanunla yapılan düzenlemelerin etkili bir şekilde hayata
geçirilebilmesi bakımından, öngörülen yükümlülüklerin yerine getirilmesini
sağlamak ve yasaklanan fiillerin işlenmesini önlemek için hangi tür ve ölçekte
idarî yaptırım uygulanacağı kanun koyucunun takdir yetkisindedir. Maktu olarak
belirlenen idarî para cezaları, cezayı gerektiren fiili işleyenlerin üzerinde,
ekonomik durumlarına göre farklı etkiler doğurabilirse de bu durumun adalet ve hakkaniyet
ilkelerine aykırılık oluşturduğu söylenemez. Kanun koyucunun, takdir yetkisine
kapsamında fiilin meydana getireceği neticeleri de dikkate alarak düzenlediği
itiraz konusu kuralda hukuk devleti ilkesi ile çelişen bir yön bulunmamaktadır.
20. Açıklanan nedenlerle kural, Kanun’un 3. maddesinde yer alan
LPG’nin “taşınması” yönünden Anayasa’nın 2. maddesine aykırı
değildir. İptal talebinin reddi gerekir.
21. Zühtü ARSLAN, Serruh KALELİ, Recep KÖMÜRCÜ, Celal Mümtaz
AKINCI ile Hasan Tahsin GÖKCAN bu görüşe katılmamışlardır.
C- Kanun’un, 5728 Sayılı Kanun’un 569. Maddesiyle
Değiştirilen 16. Maddesinin İkinci Fıkrasının (b) Bendinde Yer Alan “Aşağıdaki
hâllerde sorumlulara ikiyüzellibin Türk Lirası idarî para cezası verilir:”
İbaresinin, 5307 Sayılı Kanun’un 7. Maddesinin İkinci Fıkrasının (4) Numaralı
Bendi Yönünden İncelenmesi
1- İtirazın Gerekçesi
22. Başvuru kararında özetle, itiraz konusu kuralda LPG
otogaz istasyonlarında LPG tüpü satışı yapılması halinde sorumluların
belirtilen maktu idarî para cezası ile cezalandırılacağının düzenlendiği, bu
şekilde, ücra bir yerde tek pompa ile faaliyet gösteren bir LPG otogaz
istasyonu ile şehir merkezinde bulunan büyük ölçekli bir LPG otogaz
istasyonunda LPG tüpü satılması halinde aynı cezanın uygulanacağı, regülatif
cezalar olarak nitelendirilen bu tür cezaların genellikle çok ağır sonuçları
olması nedeniyle nispi olarak ya da alt ve üst sınır belirtilmek suretiyle
maktu olarak belirlenmesi gerektiği, fiilin haksızlık içeriği, işletmelerin
kusur durumu dikkate alınmadan, ekonomik büyüklüklerine ve sınıflarına göre
adil bir denge gözetilmeden her ihlal için aynı miktarda para cezası
öngörülmesinin hukuk devletinin gereği olan adalet ve hakkaniyet ilkeleriyle
bağdaşmadığı belirtilerek kuralın, Anayasa’nın 2. maddesine aykırı olduğu ileri
sürülmüştür.
2- Anayasa’ya Aykırılık Sorunu
23. Kanun’un 7. maddesinin ikinci fıkrasının (4) numaralı
bendinde, otogaz bayilerinin, otogaz istasyonlarında LPG tüpü dolumu ve satışı
yapmamak, LPG tüpü dolumuna yarayan hiçbir alet, makine ve teçhizatı istasyon
dâhilinde bulundurmamak ile yükümlü olduğu düzenlenmiş, itiraz konusu kuralla
bu yükümlülüğün ihlali halinde ikiyüzellibin Türk Lirası idarî para cezası
verilmesi öngörülmüştür.
24. Kanun koyucunun, LPG otogaz satışı ile LPG tüpü satışı
faaliyetlerini iki ayrı piyasa olarak düzenlediği, kamu can ve mal güvenliği
açısından tehlike arz eden bu faaliyetlerin her birine özgü teknik düzenlemeler
getirdiği, bu kapsamda otogaz bayilerinde LPG tüpü satış ve dolumunu
yasakladığı ve bu yasağın ihlali halinde uygulanacak yaptırımı maktu idarî para
cezası olarak belirlediği görülmektedir. Kanun koyucunun takdir yetkisi
kapsamında söz konusu fiilleri kabahat olarak belirlemesinin ve bunun
karşılığında idarî cezalar öngörmesinin, kamu yararını sağlamaya yönelik olduğu
açıktır.
25. 5307 sayılı Kanun’un, 5728 sayılı Kanun’un 569. maddesiyle
değiştirilen 16. maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendinde yer alan “Aşağıdaki
hâllerde sorumlulara beşyüzbin Türk Lirası idarî para cezası verilir:” ibaresinin
5307 sayılı Kanun’un 3. maddesinde yer alan LPG’nin “taşınması” yönünden
incelenmesi bölümünde belirtilen gerekçeler bu kural yönünden de geçerlidir.
26. Açıklanan nedenlerle kural, Kanun’un 7. maddesinin ikinci
fıkrasının (4) numaralı bendi yönünden Anayasa’nın 2. maddesine aykırı
değildir. İptal talebinin reddi gerekir.
27. Zühtü ARSLAN, Serruh KALELİ, Recep KÖMÜRCÜ, Celal Mümtaz
AKINCI ile Hasan Tahsin GÖKCAN bu görüşe katılmamışlardır.
D- Kanun’un, 5728 Sayılı Kanun’un 569. Maddesiyle
Değiştirilen 16. Maddesinin İkinci Fıkrasının (c) Bendinin 5307 Sayılı Kanun’un
14. ve 15. Maddeleri Yönünden İncelenmesi
1- İtirazın Gerekçesi
28. Başvuru kararında özetle, itiraz konusu kuralda LPG
otogaz istasyonlarında sorumlu müdür bulundurulması ve yetkili personel
çalıştırılmasına ilişkin yükümlülüklerin ihlali halinde sorumluların belirtilen
maktu idarî para cezası ile cezalandırılacağının düzenlendiği, bu şekilde, ücra
bir yerde tek pompa ile faaliyet gösteren bir LPG otogaz istasyonu ile şehir
merkezinde bulunan büyük ölçekli bir LPG otogaz istasyonu için aynı cezanın
uygulanmasının öngörüldüğü, regülatif cezalar olarak nitelendirilen bu tür
cezaların genellikle çok ağır sonuçları olması nedeniyle nispi olarak ya da alt
ve üst sınır belirtilmek suretiyle maktu olarak belirlenmesi gerektiği, fiilin
haksızlık içeriği, işletmelerin kusur durumu dikkate alınmadan, ekonomik
büyüklüklerine ve sınıflarına göre adil bir denge gözetilmeden her ihlal için
aynı miktarda para cezası öngörülmesinin hukuk devletinin gereği olan adalet ve
hakkaniyet ilkeleriyle bağdaşmadığı belirtilerek kuralın Anayasa’nın 2.
maddesine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
2- Anayasa’ya Aykırılık Sorunu
29. Kanun’un 14. maddesinde, LPG dolum tesislerinde ve otogaz
istasyonlarında sorumlu müdür bulundurulmasının zorunlu olduğu, 15. maddesinde
ise LPG piyasasında görev yapacak sorumlu müdürler, otogaz LPG dolum personeli
ve sayılan diğer personelin TMMOB (Türk Mühendis ve Mimarlar Odaları Birliği)’a
bağlı ilgili meslek odası tarafından eğitime tâbi tutulacağı düzenlenmiş,
itiraz konusu kuralla da bu hükümlerin ihlali halinde ellibin Türk Lirası idarî
para cezası verilmesi öngörülmüştür.
30. Kanun koyucunun, kamu can ve mal güvenliği açısından tehlike
arz eden otogaz faaliyetlerinin güvenli bir şekilde yapılması için birtakım
teknik düzenlemeler öngördüğü, bu kapsamda LPG otogaz istasyonlarında sorumlu
müdür ve yetkili personel çalıştırılmasını zorunlu kıldığı, bu zorunluluğun ihlali
halinde uygulanacak müeyyideyi maktu idarî para cezası olarak belirlediği
görülmektedir. Kanun koyucunun takdir yetkisi kapsamında söz konusu fiilleri
kabahat olarak belirlemesinin ve bunun karşılığında idarî cezalar öngörmesinin,
kamu yararını sağlamaya yönelik olduğu açıktır.
31. Kanun’un, 5728 sayılı Kanun’un 569. maddesiyle değiştirilen
16. maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendinde yer alan“Aşağıdaki hâllerde
sorumlulara beşyüzbin Türk Lirası idarî para cezası verilir:” ibaresinin
5307 sayılı Kanun’un 3. maddesinde yer alan LPG’nin “taşınması” yönünden
incelenmesi bölümünde belirtilen gerekçeler bu kural yönünden de geçerlidir.
32. Açıklanan nedenlerle kural, Kanun’un 14 ve 15. maddeleri
yönünden Anayasa’nın 2. maddesine aykırı değildir. İptal talebinin reddi
gerekir.
33. Zühtü ARSLAN, Serruh KALELİ, Recep KÖMÜRCÜ, Celal Mümtaz
AKINCI ile Hasan Tahsin GÖKCAN bu görüşe katılmamışlardır.
V- YÜRÜRLÜĞÜN DURDURULMASI TALEPLERİ
34. Başvuru kararlarında
özetle, itiraz konusu kurallarda öngörülen idarî para cezalarının meblağları
yüksek, muhatapları üzerinde etki ve sonuçları ağır olduğundan söz konusu
kuralların uygulanması hâlinde telafisi güç veya imkânsız zararlar doğabileceği
belirtilerek yürürlüklerinin durdurulmasına karar verilmesi talep edilmiştir.
2.3.2005 tarihli ve 5307 sayılı Sıvılaştırılmış Petrol Gazları
(LPG) Piyasası Kanunu ve Elektrik Piyasası Kanununda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun’un, 23.1.2008 tarihli ve 5728 sayılı Kanun’un 569. maddesiyle
değiştirilen 16. maddesinin ikinci fıkrasının;
A- (a) bendinde yer alan “Aşağıdaki hâllerde sorumlulara
beşyüzbin Türk Lirası idarî para cezası verilir:” ibaresinin, 5307
sayılı Kanun’un 3. maddesinde yer alan LPG’nin “taşınması” yönünden,
B- (b) bendinde yer alan “Aşağıdaki hâllerde sorumlulara
ikiyüzellibin Türk Lirası idarî para cezası verilir:” ibaresinin, 5307
sayılı Kanun’un 7. maddesinin ikinci fıkrasının (4) numaralı bendi yönünden,
C- (c) bendinin, 5307 sayılı Kanun’un 14. ve 15. maddeleri yönünden,
iptali talepleri, 12.10.2016 tarihli, E.2015/73, K.2016/161 sayılı
kararla reddedildiğinden, bu ibarelere ve bende ilişkin yürürlüğün durdurulması
taleplerinin REDDİNE, 12.10.2016 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar
verilmiştir.
VI- HÜKÜM
2.3.2005 tarihli ve 5307 sayılı Sıvılaştırılmış Petrol Gazları
(LPG) Piyasası Kanunu ve Elektrik Piyasası Kanununda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun’un, 23.1.2008 tarihli ve 5728 sayılı Kanun’un 569. maddesiyle
değiştirilen 16. maddesinin ikinci fıkrasının;
A- (a) bendinde yer alan;
1- “Aşağıdaki hâllerde sorumlulara
beşyüzbin Türk Lirası idarî para cezası verilir:”
ibaresine ilişkin esas incelemenin, 5307 sayılı Kanun’un 3. maddesinde yer alan
LPG’nin “taşınması” yönünden sınırlı olarak yapılmasına,
OYBİRLİĞİYLE,
2- “Aşağıdaki hâllerde sorumlulara
beşyüzbin Türk Lirası idarî para cezası verilir:” ibaresinin,
5307 sayılı Kanun’un 3. maddesinde yer alan LPG’nin “taşınması” yönünden
Anayasa’ya aykırı olmadığına ve itirazın REDDİNE, Zühtü ARSLAN, Serruh KALELİ,
Recep KÖMÜRCÜ, Celal Mümtaz AKINCI ile Hasan Tahsin GÖKCAN’ın karşıoyları ve
OYÇOKLUĞUYLA,
B- (b) bendinde yer alan;
1- “Aşağıdaki hâllerde sorumlulara
ikiyüzellibin Türk Lirası idarî para cezası verilir:” ibaresine
ilişkin esas incelemenin, 5307 sayılı Kanun’un 7. maddesinin ikinci fıkrasının
(4) numaralı bendi yönünden sınırlı olarak yapılmasına, OYBİRLİĞİYLE,
2- “Aşağıdaki hâllerde sorumlulara
ikiyüzellibin Türk Lirası idarî para cezası verilir:” ibaresinin,
5307 sayılı Kanun’un 7. maddesinin ikinci fıkrasının (4) numaralı bendi
yönünden Anayasa’ya aykırı olmadığına ve itirazın REDDİNE, Zühtü ARSLAN, Serruh
KALELİ, Recep KÖMÜRCÜ, Celal Mümtaz AKINCI ile Hasan Tahsin GÖKCAN’ın karşıoyları
ve OYÇOKLUĞUYLA,
C- (c) bendinin, 5307 sayılı Kanun’un 14. ve 15. maddeleri yönünden
Anayasa’ya aykırı olmadığına ve itirazın REDDİNE, Zühtü ARSLAN, Serruh KALELİ,
Recep KÖMÜRCÜ, Celal Mümtaz AKINCI ile Hasan Tahsin GÖKCAN’ın karşıoyları ve
OYÇOKLUĞUYLA,
12.10.2016 tarihinde karar verildi.
Başkan
Zühtü ARSLAN
|
Başkanvekili
Burhan ÜSTÜN
|
Başkanvekili
Engin YILDIRIM
|
Üye
Serdar
ÖZGÜLDÜR
|
Üye
Serruh KALELİ
|
Üye
Osman
Alifeyyaz PAKSÜT
|
Üye
Recep
KÖMÜRCÜ
|
Üye
Nuri NECİPOĞLU
|
Üye
Hicabi DURSUN
|
Üye
Celal Mümtaz
AKINCI
|
Üye
Muammer TOPAL
|
Üye
M. Emin KUZ
|
Üye
Hasan Tahsin
GÖKCAN
|
Üye
Kadir ÖZKAYA
|
Üye
Rıdvan GÜLEÇ
|
Üye
Recai AKYEL
|
Üye
Yusuf Şevki
HAKYEMEZ
|
KARŞIOY GEREKÇESİ
5307 sayılı Sıvılaştırılmış Petrol Gazları (LPG) Piyasası Kanunu
ve Elektrik Piyasası Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un, 23.1.2008
tarihli ve 5728 sayılı Kanun’un 569. maddesiyle değiştirilen 16. maddesinin
ikinci fıkrasının; (a) bendinde yer alan “Aşağıdaki hâllerde sorumlulara
beşyüzbin Türk Lirası idarî para cezası verilir:” ibaresinin Kanun’un 3.
maddesinde yer alan LPG’nin “taşınması” yönünden, (b) bendinde yer alan “Aşağıdaki
hâllerde sorumlulara ikiyüzellibin Türk Lirası idarî para cezası verilir:”
ibaresinin Kanun’un 7. maddesinin ikinci fıkrasının (4) numaralı bendi yönünden
ve (c) bendinin 14. ve 15. maddeleri yönünden Anayasa’nın 2. maddesine aykırı
olmadıklarına karar verilmiştir.
İtiraz konusu kurallar, (a) LPG taşıma faaliyetinin lisans
alınmaksızın yapılması durumunda 500.000 TL, (b) otogaz istasyonlarında LPG
tüpü dolumu ve satışı yapma, bu amaçla alet, makine ve teçhizat
bulundurma halinde 250.000 TL ve (c) LPG dolum tesislerinde ve otogaz istasyonlarında
sorumlu müdür ve yetkili personel bulundurma yükümlülüğünün ihlali durumunda da
sorumlulara 50.000 TL maktu idari para cezası öngörmektedir. Bu para
cezalarının güncel miktarları, sırasıyla 885.195 TL, 442.596 TL ve 88.517
TL’dir.
Öncelikle belirtmek gerekir ki, kişilerin can ve mal güvenliği
açısından tehlike arzeden LPG ve otogaz faaliyetlerinin regüle edilmesine
yönelik tedbirler alma, bu bağlamda bazı yükümlülüklerin ihlali durumunda
yaptırımlar uygulama devletin görevidir. Hiç kuşkusuz bu tedbirlerin mahiyeti,
uygulanacak cezaların türü ve miktarı konusunda kanun koyucu takdir yetkisine
sahiptir.
Bu takdir yetkisinin anayasal sınırlar içinde adalet ve
hakkaniyete uygun şekilde kullanılması gerekir. Başka bir ifadeyle, fiilin
ağırlığı, failin kusuru ve ekonomik durumu, ağırlaştırıcı ve hafifleştirici
nedenler gibi etkenler dikkate alınarak uygulanan yaptırımın ölçülü olması
zorunludur. Cezaya konu fiille ceza arasında gözetilmesi gereken bu ölçülülük
hukuk devletinin vazgeçilmez unsurudur.
Nispi cezalarla, alt ve üst sınırı belirlenen maktu cezalarda
işlenen fiilin haksızlık derecesi ile failin kusuru ve ekonomik durumu esas
alınabilecektir. Maktu para cezası ise failin durumunu dikkate alarak cezanın
kişiselleştirilmesi imkanını ortadan kaldırmaktadır. Halbuki hakkaniyete uygun,
adil ve ölçülü bir para cezasının failin kusuru, ekonomik durumu gibi etkenleri
dikkate alması gerekir. Nitekim 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 17.
maddesinin ikinci fıkrasına göre alt ve üst sınırları gösterilen “idarî
para cezasının miktarı belirlenirken işlenen kabahatin haksızlık
içeriği ile failin kusuru ve ekonomik durumu birlikte göz
önünde bulundurulur”.
Mahkememiz, önceki bazı kararlarında failin ekonomik durumunu
dikkate almayan para cezalarının adil ve hakkaniyete uygun olmayan sonuçlar
doğurabileceğine dikkat çekmiştir. 3.7.2014 tarihli ve E.2014/62, K.2014/125
sayılı kararda, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun ek 10.
maddesinde yer alan “44 üncü madde gereğince alınması zorunlu sertifikaları
almaksızın faaliyet gösteren kişi mahallî mülkî amir tarafından onbin Türk
Lirasından otuzbin Türk Lirasına kadar idarî para cezasıyla cezalandırılır.”
şeklindeki kural iptal edilmiştir.
Anayasa Mahkemesine göre, idari para cezasının alt sınırı küçük
çaplı bir işletmenin ölçülü olmayacak şekilde cezalandırılabilmesine imkan
tanımaktadır. Bu nedenle “işletmelerin, ekonomik büyüklüğü ve sınıfına
göre adil bir denge gözetilmeden, itiraz konusu kuralla ölçülü ve makul olmayan
idari para cezası ile cezalandırılmaları, hukuk devletinin gereği olan “adalet”
ve “hakkaniyet” ilkeleriyle bağdaşmamaktadır”.
Anayasa Mahkemesi, daha yakın tarihli ve eldeki başvuru konusu
kurallara benzer kuralları incelediği bir kararında da aynı yaklaşımla iptal
kararı vermiştir. Mahkeme, 7.4.2016 tarihli ve E.2015/109, K.2016/28
sayılı kararında 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu’nun 19. maddesinin ikinci
fıkrasında yer alan ve belli durumlarda sorumlulara “sekiz yüz elli bin Türk
Lirası” ve “altı yüz bin Türk Lirası” tutarlarında
idari para cezası verileceğini öngören hükümlerini incelemiştir.
Anayasa Mahkemesi itiraz konusu kurallarla öngörülen
yaptırımların “regülatif idari para cezası” olduğunu,
meblağları yüksek olduğundan bu cezaların muhatapları üzerinde çok ağır
sonuçlar doğurabildiğini, bu nedenle genellikle nispi ya da alt ve üst
sınırları belirlenmek suretiyle düzenlendiğini belirtmiştir (§ 21). Mahkeme,
iptal gerekçesini şu şekilde açıklamıştır: “Bu idari para cezası maktu
düzenlendiği için uygulanırken işlenen fiilin haksızlık içeriği, bayinin kusur
durumu bir başka deyişle fiilin kasten veya taksirle işlenip işlenmediği
hususları dikkate alınamadığı gibi bayilerin işletmelerinin ekonomik büyüklüğü,
cirosu, kârı gibi kriterler de değerlendirilememektedir. Buna göre, tek pompa
ile faaliyet gösteren ve uygulanan idari para cezası miktarı kadar yıllık
cirosu bulunmayan bir akaryakıt istasyonu ile büyük ölçekteki akaryakıt
istasyonunu işletenler açısından bu yükümlülüklerin ihlali halinde verilecek
ceza miktarı aynı olmakla birlikte para cezasının miktarının yüksek olması göz
önünde bulundurulduğunda tek pompa ile faaliyet gösteren ve cirosu yüksek
olmayan akaryakıt bayisi için verilen ceza daha ağır sonuçlar doğurabilmektedir”
(§ 30).
Somut başvurularda, Anayasa Mahkemesinin bu kararında ulaştığı
sonuçtan ayrılmayı gerektiren bir durum bulunmamaktadır. Başvuran Mahkemenin de
belirttiği üzere, “gerçek kişi olan ve kendisine ait tek araçla bu
şekilde taşıma yapan kişiye verilen ceza ile nakliye filosu sahibi kişiye
verilen ceza miktarı aynıdır.” Aynı şekilde, “ücra bir yerde
olan, mevcut tek pompa ile faaliyet gösteren ve uygulanan idari para cezası
miktarı kadar yıllık cirosu bulunmayan bir LPG otogaz istasyonu ile büyük
ölçekteki bir LPG dolum tesisinde sorumlu müdür bulundurulmaması hâlinde” uygulanacak
para cezası aynı olmaktadır.
Hiç kuşkusuz, “caydırıcılık” idari para
cezalarının en önemli amaçlarından biridir. Ancak, yüksek maktu para
cezalarının ekonomik büyüklükleri aynı olmayan gerçek ve tüzel kişiler üzerinde
aynı oranda caydırıcı olamayacağı açıktır. Ayrıca caydırıcılık makul ve ölçülü
olmayan, dolayısıyla adalet ve hakkaniyet ilkeleriyle bağdaşmayan cezaları
haklı gösteremez.
Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kuralların Anayasa’nın 2.
maddesine aykırı olduğunu düşündüğümüzden, redde yönelik çoğunluk görüşüne
katılmıyoruz.
Başkan
Zühtü
ARSLAN
|
Üye
Recep
KÖMÜRCÜ
|
Üye
Celal
Mümtaz AKINCI
|
Üye
Hasan
Tahsin GÖKCAN
|
KARŞIOY
5307 sayılı Kanun’un 23.1.2008 tarih ve 5728 sayılı Kanun ile
değiştirilen 16. maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendinde yer alan “Aşağıdaki
hallerde sorumlulara beş yüz bin TL idari para cezası verilir” ibaresinin 5307
sayılı Kanun’un 3. maddesinde yer alan LPG’nin “TAŞINMASI” yönünden ile, (b)
bendinde yer alan “Aşağıdaki hallerde sorumlulara iki yüz elli bin TL idari
para cezası verilir” ibaresinin 5307 sayılı Kanun’un 7. maddesinin ikinci
fıkrasının (4) nolu bendi yönünden ve (c) bendinin 5307 sayılı Kanun’un 14 ve
15. maddeleri yönünden Anayasa’ya aykırı olmadığı yönündeki Mahkememiz kararına
aşağıdaki nedenlerle katılınmamıştır.
İtirazen iptaline gelinen yasanın ilgili maddeleri uyarınca görülmekte
bulunan Danıştay 13. Dairesinin 2013/2283 sayılı dosyasında, herhangi bir
lisansı olmayan bir tanker içinde faturası ve irsaliyesi bulunmayan LPG
bulunmuş olması nedeniyle 10.03.2012 tarihinde 679.629 TL, yine Danıştay 13.
Dairesinin 2012/1203 sayılı dosyasında görülen davada, davaya ait LPG otogaz
istasyonunda 1.11.2011 tarihli denetimde 20 adet 12 kg, 10 adet 3 kg tüpün
satış için bekletilmesinin tespiti nedeniyle 308.194 TL ve yine aynı dairede
görülen 2011/4171 sayılı dosyada, 20.12.2010 tarihli denetimde LPG otogaz
istasyonunda sorumlu müdür bulunmadığı, pompacının da yetkili personel belgesi
bulunmadığı nedenleri ile her bir fiil için 57.232 TL den 114.464 TL idari PARA
CEZASI verildiği, fiilleri işleyenlere karşı gözetilmeyen adil denge sonucu
ölçüsüz ve makul olmayan idari para cezası ile karşı karşıya bırakılmanın hukuk
devletinin adalet ve hakkaniyet ilkesi ile bağdaşmadığının ileri sürüldüğü
görülmüştür.
Hukuk kurallarının ihlalleri haksız fiil niteliğinde olup her
ihlal edilen eylemin toplum nezdinde haksızlık olgusu aynı değerde ve
yoğunlukta olmayacağına göre cezanın belirlenmesinde gayenin aşılmaması için
oransal değerler gözetilmesi de hukuk devleti gereklerindendir.
Eylem, fiili işleyenin bilip istediği bir davranış sonucu kasıtla
işlenebileceği gibi, istenmeyen sonuca özensiz davranış ile de sebep
olunabilmektedir. O halde eylem işleniş biçimi, ağırlığı, yol açtığı zarar,
toplumsal niteleme gibi çeşitli unsurlar ile denetlenebilir bir olgu ve
davranış biçimidir. İhlal edilen kural yönünden amaç failin bir dahaki fiilini
önleme, caydırma, özen borcu altına sokma için müeyyide uygulama, olmalı iken
idari yaptırım failin temel yaşama dair ekonomik gelişimine bağlı, maddi ve
manevi varlığını yok edilmesine sebep olmamalı, olacak ölçüden uzak durmalıdır.
İdari düzeni korumaya yönelik, açık yetkiye dayalı idari
yaptırımların ihlal ile ortaya çıkan haksızlıkları önleme ve giderilmesini
amaçladığı açıktır. Bu nedenle düzenlenmiş Kabahatler Kanunu’nun 17. maddesine
göre de cezaların maktu veya nispi olacağı ve alt üst sınır belirli para
cezaları olarak da verilebileceği ifade edilmiştir.
Örneğin, 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun’un 77.
maddesinin birinci fıkrasında yer alan, kanunun ilgili maddelerinde belirtilen
yükümlülüklere aykırı hareketin 200 TL idari para cezası ile tecziyesinde
yalnızca hukuka aykırı fiilin haksızlık içeriği esas alınıp, failin kusurunun
ağırlığı, ekonomik durumu gibi haller göz önünde bulundurulmamakta ise de,
yaptırımın öngörüsünde adalet ve idareye olan güvenin sarsılmaması temeli ile
eylemin nitelik ve niceliğine uygunluk ve orantılılık ilkesi göz ardı
edilmeyecektir. Nispi para cezalarında da ceza, nispet edildiği şeyin
değeridir. Cezada kullanılan nispete esas oranın uygulanmasında takdir hakkı
bulunmasa da nispet edildiği değere göre bu oranın ölçülülük ilkesine
uygunluğunun denetlenmesine de mani hal bulunmamaktadır. İşlenen kabahatin
haksızlık içeriği ile kusurun ağırlığı ve ekonomik durumunu gözeten 17.
maddenin ikinci fıkra uygulaması da bizatihi fiille orantılı ceza ilkesinin
somutlaştırılmış halidir.
Yaşamı ekonomik nedenleri ile zorlaştıracak nitelikteki cezanın
orantılı olduğu söylenemediğinde, uygulama adil ve hakkaniyetli de olmayacak,
cezanın koruduğu kamusal fayda ile cezaya uğrayanın ihlal ettiği kural
arasındaki dengede gözetilmiş sayılmayacaktır.
Genellikle devletin bağımsız kamusal kurumlarının yaptığı
düzenlemelere riayet amacı ile kimi idari makamlarca (bağımsız idari otorite)
uygulanan regülatif cezalar, muhatabı üzerinde somut olaylardaki gibi ağır etki
ve sonuçlar doğurmaktadır.
Ancak, başvuran mahkemenin de belirttiği gibi mevzuat ihlalleri
durumunda regülatif ceza öngören düzenlemelerde nispi veya alt ve üst sınırları
gösterilen idari para cezaları uygulamalarının öngörüldüğü anlaşılmaktadır. Bu
kapsamda regülasyon kurumlarından olan Rekabet Kurulu tarafından mevzuat
ihlalleri durumunda uygulanacak idari para cezalarını düzenleyen 4054 sayılı
Rekabetin Korunması Hakkındaki Kanun’un 16. ve 17. maddeleri ile Radyo ve
Televizyon Üst Kurulu’nca yayın ihlallerinde uygulanacak idari para cezalarını
düzenleyen 6112 sayılı Kanun’un 32. maddesinde nispi idari para cezaları, Tütün
ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurulu’nca mevzuat ihlalleri durumunda uygulanacak
yaptırımları düzenleyen 4733 sayılı Kanun’un 8. maddesinde alt ve üst sınırlar
gösterilmek suretiyle idari para cezaları ve Bilgi Teknolojileri ve İletişim
Kurulu’nca mevzuat ihlallerinde uygulanacak idari para cezalarını düzenleyen
5809 sayılı Kanun’un 60. maddesinin birinci fıkrası ve ikinci fıkrası uyarınca
nispi ve alt ve üst sınırlar gösterilmek suretiyle idari para cezaları
verileceği öngörüldüğü anlaşılmaktadır.
İtirazen iptaline gelinen kurallarla benzerlik gösteren Danıştay
13. Dairesinin başvurusu üzerine Mahkememiz 5015 sayılı Petrol Piyasası
Kanunu’nun “Aşağıdaki hallerde sorumlulara 850.000 TL para cezası verilir”
bölümünü, değiştirilen 19. maddesinin ikinci fıkrası (a) bendi yönünden
oyçokluğu ve yine “Aşağıdaki hallerde 600.000 TL idari para cezası verilir”
bölümünü de 5015 sayılı Kanun’un 7. maddesinin dördüncü fıkrasının 3.
cümlesinde yar alan “… bayi, sözleşme yaptığı yeni dağıtıcının ürünlerini
pazarladığı anlaşılacak şekilde faaliyetine devam eder..” ibaresi yönünden yine
aynı oyçokluğu ile 7/4/2016 günü içtihat olarak yeni sayılacak bir tarihte
iptal etmiştir.
Mahkememizin benzer konuda verdiği bu kararda
İptale esas olan gerekçe de özetle;
Regülatif para cezalarının maktu olmasının işletmeler arasındaki
ekonomik büyüklük ve sınıf farklılıklarına göre hakkaniyetsiz sonuçlar
doğurabildiği, bu itibarla idari para cezası uygulanırken failin kusur durumu,
fiilin hangi saik altında işlendiğini gözetmeyecek cezanın hukuk devletinde
adalet ve hakkaniyet ilkeleri ile bağdaşmayacağı ifade edilerek kuralların
Anayasa’nın 2. maddesine aykırı olduğuna karar verilmiş ve kurallar iptal
edilmiştir.
Bu kararın karşı oy gerekçelerinde yer alan, petrol piyasası
düzenlenirken güdülen özel amaç nedeniyle cezanın maktu olmasının yasa
koyucunun takdirinde olduğu ya da muhtemel haksızlıklar esas alınarak ölçüsüz
bulmanın yerinde olmayacağı yasa koyucunun bu takdirini denetlemenin yerindelik
denetimi halini alacağı veya düzenlemenin etkililiği ve yasak fiilin
işlenmesini önlemek için yaptırım caydırıcılık fonksiyonunu yerine getirmeli
ifadeleri, hukuk teorisi olarak doğru olduğuna katılmakla birlikte anılan
fikirlere günümüz Anayasa yargısı ve modern ceza hukukunun evrenselleşen
ilkeleri adına somut olay bazında katılmaya olanak yoktur.
Hukuk devleti her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurmak ve
geliştirmekle mükelleftir. Her yasama işlemi kurgusunun yasa koyucunun takdir
hakkının kapsamında olduğu açık olmakla birlikte, bu takdir hakkının denetimsiz
bir keyfiyet olduğu algısı gibi nitelemeler bile Anayasa’nın 2. maddesi ile
çelişecektir.
Kişinin refahını, huzurunu sağlamak, adalet ilkesi ile
bağdaşmayacak ekonomik engeller getirmemek ve bu nedenle bireyinin temelde
maddi manevi varlığını geliştirmekle ödevli devletin, bir ticari şahsiyetin
varlığını tek bir idari yaptırım ile yıkmaması, yıkılmasına sebep olmaması veya
yıkacağı anlaşılan engelleri ortadan kaldırması da asli görevlerindendir.
Elbette suç ile ceza arasındaki ilişkide adalete uygunluk ölçütü
ile bunun denge gözetip gözetmediğinin belirlenmesi kolay olmayacaksa ise de
yasa koyucu için bu zorluğu aşacak önlemlerin varlığının da inkarı mümkün
değildir.
Toplumda yarattığı algı ve tahrip ettiği sosyal değerleri itibari
ile adalet adına ve kabahat neviinden sayılan fiiller ile kasıt altında işlenen
eylemlerin cezalandırılmasında aynı ceza hukuku ilkelerinin gözetilemeyeceği
açıktır. Ancak yasa koyucunun öngördüğü yaptırım ile haksız fiilin
gerçekleşmesinin tekrarını önlemekteki asıl amacın bireyin ekonomik, maddi ve
manevi varlığının devamını sağlayacak sınır çerçevesinde olması da adalet ve
hakkaniyet gereği Anayasal bir yükümlülüktür.
Mahkememiz içtihatlarında takdir yetkisinin sınırsız olmadığının
genel kabul gördüğü dikkate alındığında, yetki denetimlerinde, denetimin
Anayasa’da belirtilen ceza ve yaptırımlara ilişkin Anayasal ilkelerle sınırlı
olmayıp evrensel ceza hukuku ilkelerini de gözetmesi gerektiği açıktır.
Mevzuatımızda kabahat ve yaptırım arasındaki dengenin korunması
gerektiğine ilişkin açık bir ilke olmamakla birlikte, bu dengeyi
gözlemleyebilmenin önemli ölçütlerinden birisi ise eylem ve ona uygulanan
yaptırımın nicelik ve niteliklerine bakmak olmalıdır.Aksi hal ise denetimsiz
bir alan yaratmak olacaktır.
Suç ve ceza arasında gözetilmesi beklenen hakkaniyet ve dengenin,
adalet duygusuna ve sisteme olan inançta getireceği faydalar gözden uzak tutulamaz.
Hukuki güvenlik, kurala ve yasaya uygunluk ve bağlılık, eylemin
nitelenmesindeki açıklık, şeffaflık, hukukilik, sisteme ve adalete olan güven,
suç ve ceza sürecinin toplumsal analizi, caydırıcılığı, düzenleyiciliği,
denetleyiciliği gibi tüm alanlar suç ve ceza dengesinin gözetilmesindeki temel
unsurlar olup yasa koyucunun, ceza siyasetini belirlemede etkili ve
vazgeçilmeyecek unsurlardır.
Regülatif ceza spesifik bir alandaki düzeni koruma için
geliştirilmiş idari ceza iken kabahat cezaları genel kamu düzenine ilişkin olup
nitelik ve nicelik olarak birbirlerinden ayrılırlar.
Ne gereğinden fazla, ne de yetersiz kalacak bir yaptırımı
belirleyecek ölçü ORANTILILIKTIR. Bu ölçüte maksada uygun kullanma, cezanın alt
üst hadlerini belirleme şansı verildiğinde aynı ihlalin yinelenmemesi
sağlanacak ancak öngörülen cezada hakkaniyeti aşmış sayılmayacaktır. Bu ölçünün
hukuki ihtilaflarda uygulanabilmesi ise aynı zamanda idari bir işlemin hukuka
uygunluk değerlendirilmesi ilkesi olup adaletin dağıtımının en etkili öğesidir.
Ekonomik ölçekte yüksek tutarlı cezalarda alt ve üst sınır
miktarında belirlilik suçun unsurlarını, oluşunu, kastını, kusuru değerlendirme
fırsatı veren, hakkaniyet ve adilliğin temelini oluşturan, takdirdeki keyfiyeti
kaldıran önemli bir ayraçtır. Dolayısiyle, suçun sübutuna götüren tüm unsurlar
değerlendirilmeden, sadece kabahatin işlenmiş olmasının varlığının, ihlal
eylemine ceza uygulanması için yeterli kabul içerdiği fikrini yeterli
bulmamaktayım.
Nitekim, akademik dünyada Ali ULUSOY tarafından idari para
cezalarının maktu olarak belirlenmesinin hukuka uygun olup olmadığı noktasında
yapılan değerlendirmede; regülatif cezalar ile kabahatlerin ayrı ayrı
incelenmesi gerektiği ifade edilmiştir. Yazara göre, kabahat olarak verilen
idari para cezalarının maktu olarak öngörülmesinde herhangi bir sorun
bulunmamaktadır. Bu cezalar genellikle gerçek kişilere verildiğinden, ciroya
veya başka bir göreceli referansa oranla verilmesinin anlamlı olmayacağı, her ne
kadar fiilin ağırlığına göre bir değerlendirme marjı (alt-üst sınır) konulması
yerindelik açısından daha uygun görünse de bu tür cezaların çoğunlukla çok
düşük meblağlı olduklarından ekstradan bir işlem maliyeti ile vakit harcamamak
ve daha pratik olmak adına, sabit ve tek bir maktu ceza uygulamasının ölçüsüz
veya orantısız olmadığı görüşü dile getirilmiştir.
Buna karşılık, ULUSOY, regülatif cezaların meblağ, etki ve
sonuçlarıyla muhatapları üzerinde çok ağır sonuçlar doğuran ve genellikle tüzel
kişilere uygulanan cezalar olduğunu, bu nedenle ya cezaya muhatap işletmenin
cirosu, geliri ve kârı gibi objektif bir referans baz alınarak nispi şekilde
belirlenmesi ya da maktu olarak belirlenecekse mutlaka alt ve üst limit
belirlenerek fiilin ağırlığı ve hafifletici – ağırlaştırıcı nedenlerin dikkate
alınması gerektiğini, bu iki seçenekten birisinin benimsenmediği cezanın maktu
olarak belirlendiği durumlarda idari cezanın ölçülü ve adil olamayacağını ifade
etmiştir. Örneğin, 5307 sayılı Kanunu’nun 16. maddesine göre LPG mevzuatına
aykırı davranan bayilere 2012 yılı için 250.000 TL idari para cezası verilmekte
olduğunu, Kanun’un bu cezayı nispi değil maktu olarak öngörmüş ve alt üst limit
belirlemeyerek sabitlediğini, bunu anlamının Kanun’un EPDK’ya işletmenin
işlediği fiilin ağırlığı, kastının varlığı, ekonomik durumu, (kârı ve cirosu)
gibi değerlendirme marjı tanımamış olmasıdır. Oysa bu tutarda bir ceza, büyük
bir şehir merkezinde çok iyi iş yapan ve cirosu ve geliri çok yüksek bir bayi
için herhangi bir anlam ve caydırıcılık ifade etmezken, kırsal bir yöredeki
cirosu çok düşük bir bayi için ekonomik anlamda yıkımla eş değer olabilir. Bu
durum ise cezaların ölçülü ve adil olması ilkesiyle bağdaşmayacaktır.
Tüm yukarıda anlatılan ve katıldığım nedenler ile 2015/109 Esas,
2016/28 Karar ve 7.4.2016 sayılı karardan ayrılmayı gerektirir bir neden
bulunmadığından çoğunluk görüşüne katılınmamıştır. Kural Anayasa’nın 2.
maddesine aykırıdır.