“…
C- Anayasaya Aykırılık İddiası:
Davalı idare tarafından, adli yardım kapsamında görülen davalarda ilgili Barolar tarafından görevlendirilen avukatların hak kaybına uğramaması için vekalet ücretinin Hazineden karşılanacağına ilişkin mevzuatta hüküm bulunmasına karşın, adli yardımdan yararlanan kişinin davada haksız çıkması halinde karşı taraf vekilinin vekalet ücretinin nasıl karşılanacağına ilişkin mevzuatta boşluk bulunduğu, silahların eşitliği ilkesi uyarınca eşit hak ve olanaklardan yararlandırılmaları beklenen taraflar arasında farklı düzenlemeler öngörülerek eşitlik ilkesinin ihlal edildiği, kurumlarının taraf olduğu davalarda, davacıların yabancı olması nedeniyle vekalet ücreti tahsilatının mümkün olmadığı, 659 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’de de vekalet ücretinin ilgili personele dağıtımı için “tahsil” şartının getirildiği, sarfedilen emek açısından herhangi bir fark olmamasına karşın kamu kurumlarında görev yapan avukatlar arasında ve özellikle vekalet ücreti tahsilatı hukuken ve fiilen imkansız olanlar açısından maddi anlamda eşitsizliğe sebebiyet verildiği, bu nedenlerle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 339. ve 340. maddeleri ile 659 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 14. maddesinin 2. fıkrasının Anayasa’nın 10., 11., 49. ve 55. maddelerine aykırı olduğu iddia edilmektedir.
D- Değerlendirme
Anayasa’nın 152. ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 40. maddesine göre, mahkemeler, bakmakta oldukları davalarda uygulayacakları kanun ya da kanun hükmünde kararname kurallarını Anayasa’ya aykırı görürler veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık savının ciddi olduğu kanısına varırlarsa, o hükmün iptali için Anayasa Mahkemesi’ne başvurmaya yetkilidirler.
6458 sayılı Yasa kapsamında görev icra eden Göç İdaresi Genel Müdürlüğü’nün taraf olduğu davalarda, davacıların yabancı uyruklu veya vatansız oldukları, genellikle sabit ikametgahlarının bulunmadığı ve bunun gibi ekseriyetle herhangi bir malvarlıklarının bulunmadığı ve bu nedenle adli yardımdan yararlandıkları görülmektedir.
659 sayılı Genel Bütçe Kapsamındaki Kamu İdareleri Ve Özel Bütçeli İdarelerde Hukuk Hizmetlerinin Yürütülmesine İlişkin Kanun Hükmünde Kararname ile, genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri ile özel bütçeli idareleri adli ve idari yargıda, icra mercileri ve hakemler nezdinde vekil sıfatıyla doğrudan temsil yetkisinin, avukatlar yanında, hukuk birimi amirleri, hukuk müşavirleri ve muhakemat müdürlerine ait olduğu ve bu kişiler tarafından takip edilen davaların idareler lehine neticelenmesi halinde, temsil ve takip edilen dava ve işlerde ilgili mevzuata göre hükmedilmesi gereken tutar üzerinden idareler lehine vekâlet ücreti takdir edilmesi öngörülmüştür.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 339. ve 340. maddeleri tetkik edildiğinde, adli yardımdan yararlanan tarafın davayı kazanması halinde vekalet ücretinin nasıl ve nerden karşılanacağı (340. madde), adli yardımdan yararlanan tarafın davayı kaybetmesi halinde adli yardım kararından dolayı ertelenen tüm yargılama giderleri ile Devletçe ödenen avanslar dava veya takip sonunda haksız çıkan kişiden tahsil olunacağı (339/1. madde), yargılama giderlerinin tahsilinin, adli yardımdan yararlananın mağduriyetine neden olacağının açıkça anlaşılması halinde, mahkemece, hükümde tamamen veya kısmen ödemeden muaf tutulmasına karar verebileceği (339/2. madde) sarih bir şekilde düzenleme altına alınmış olmasına karşın, adli yardımdan yararlandırılandan yargılama giderlerinin tahsiline imkan bulunmaması halinde karşı taraf vekalet ücretinin nereden ve nasıl karşılanacağına ilişkin mevzuatta herhangi bir hüküm bulunmamaktadır.
Anayasanın 10. maddesinde yer verilen, ‘kanun önünde eşitlik ilkesi’ hukuksal durumları aynı olanlar için söz konusudur. Bu ilke ile eylemli değil hukuksal eşitlik öngörülmüştür. Eşitlik ilkesinin amacı aynı durumda olanların yasalar karşısında aynı işleme bağlı tutulmalarını sağlamak, ayrım yapılmasını ve ayrıcalık tanınmasını önlemektir. Bu ilkeyle aynı durumda bulunan kimi kişi ve topluluklara ayrı kurallar uygulanarak yasa karşısında eşitliğin çiğnenmesi yasaklanmıştır.
Mahkemeler nezdinde davanın tarafları kim olursa olsun eşit haklara sahiptir. Bazı davalarda hatta idari yargıdaki tüm davalarda davanın bir tarafı mutlaka idare (Devlet)dir. Davanın bir tarafı devlet dahi olsa diğer tarafla eşit hak ve yükümlülüklere sahip olması hukuk devleti ilkesinin de gereğidir.
Gelinen noktada, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “Adli yardım kararıyla atanan avukatın ücretinin ödenmesi” başlıklı 340. maddesinde, adli yardımdan yararlanan kişi için mahkemenin talebi üzerine baro tarafından görevlendirilen avukatın ücretinin yargılama gideri olarak Hazineden ödeneceğine ilişkin bir hüküm bulunmasına karşın, davanın reddine karar verilen durumlarda, adli yardımdan yararlandırılandan yargılama giderlerinin tahsiline imkan bulunmaması halinde karşı taraf vekalet ücretinin nereden ve nasıl karşılanacağına ilişkin mevzuatta herhangi bir hüküm bulunmadığı görülmüş olup, bu eksikliğin Anayasa’nın 10., 11., 49. ve 55. maddelerine aykırı olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
E- Sonuç:
Anayasa’nın 152. maddesi uyarınca;
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “Adli yardım kararıyla atanan avukatın ücretinin ödenmesi” başlıklı 340. maddesinde yer alan , “(1) Adli yardımdan yararlanan kişi için mahkemenin talebi üzerine baro tarafından görevlendirilen avukatın ücreti, yargılama gideri olarak Hazineden ödenir.” hükmünün eksik düzenleme (davanın reddine karar verilen durumlarda, adli yardımdan yararlandırılandan yargılama giderlerinin tahsiline imkan bulunmaması halinde karşı taraf vekalet ücretinin nereden ve nasıl karşılanacağına ilişkin mevzuatta herhangi bir hüküm bulunmaması) nedeniyle Anayasa’nın 10., 11., 49. ve 55. maddelerine aykırı olduğundan iptali istemiyle itirazen Anayasa Mahkemesi’ne başvurulmasına ve dava dosyasında yer alan belgelerin onaylı örneğinin Anayasa Mahkemesi’ne gönderilmesine;
2- Anayasa Mahkemesi’nin bu konuda vereceği karara kadar davanın geri bırakılmasına;
3- Anayasa Mahkemesi’nin, işin kendisine gelişinden başlamak üzere beş ay içinde kararını vermemesi halinde davanın yürürlükteki kanun hükümlerine göre sonuçlandırılmasına;
karar verildi.”
ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı : 2016/158
Karar Sayısı : 2016/150
Karar Tarihi : 7.9.2016
R.G.Tarih-Sayısı : Tebliğ edildi.
İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN: Ankara 1. İdare Mahkemesi
İTİRAZIN KONUSU: 12.1.2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 340. maddesinin Anayasa’nın 10., 11., 49. ve 55. maddelerine aykırılığı ileri sürülerek iptaline karar verilmesi talebidir.
OLAY: Uluslararası koruma talebinin reddine dair kararın iptali talebiyle açılan davada, itiraz konusu kuralın Anayasa’ya aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varan Mahkeme, iptali için başvurmuştur.
I- İPTALİ İSTENİLEN KANUN HÜKMÜ
Kanun’un 340. maddesi şöyledir:
“Adli yardımdan yararlanan kişi için mahkemenin talebi üzerine baro tarafından görevlendirilen avukatın ücreti, yargılama gideri olarak Hazineden ödenir.”
II- İLK İNCELEME
1. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü hükümleri uyarınca yapılan ilk inceleme toplantısında, başvuru kararı ve ekleri, Raportör Cengiz ERTEN tarafından hazırlanan ilk inceleme raporu okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
2. Anayasa’nın 152. ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 40. maddelerine göre, mahkemeler, bakmakta oldukları davalarda uygulayacakları kanun ya da kanun hükmünde kararname kurallarını Anayasa’ya aykırı görürler veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varırlarsa, o hükmün iptali için Anayasa Mahkemesine başvurmaya yetkilidirler. Ancak, bu kurallar uyarınca bir mahkemenin Anayasa Mahkemesine başvurabilmesi için elinde yöntemince açılmış ve mahkemenin görevine giren bir davanın bulunması ve iptali istenen kuralların da o davada uygulanacak olması gerekmektedir. Uygulanacak yasa kuralları, davanın değişik evrelerinde ortaya çıkan sorunların çözümünde veya davayı sonuçlandırmada olumlu ya da olumsuz yönde etki yapacak nitelikte bulunan kurallardır.
3. Başvuran Mahkeme, 6100 sayılı Kanun’un 340. maddesinin iptalini talep etmiştir. İtirazkonusu kural, adli yardımdan yararlanan kişiye mahkemenin talebi üzerine baro tarafından görevlendirilen avukatın ücretinin yargılama gideri olarak Hazine tarafından ödeneceğini hüküm altına almaktadır. Başvuran Mahkeme, adli yardımdan yararlanan kişinin davayı kaybetmesi halinde, yargılama giderlerinin kendisinden tahsilinin mümkün olmaması halinde karşı taraf vekâlet ücretinin nasıl karşılanacağına dair mevzuatta hüküm bulunmadığı için eksik düzenleme nedeniyle itiraz konusu kuralın iptalini talep etmiştir. İtiraz başvurusundaki söz konusu eksik düzenleme iddiasının kabulü, kuralda yer alan hükmün ötesinde ve bu kuraldan bağımsız olarak yeni bir düzenleme yapılması sonucunu doğuracaktır. Kaldı ki, adli yardımdan yararlanandan karşı taraf vekalet ücretinin fiilen tahsil edilememesi durumunda nasıl temin edileceği hususunun bir eksiklik teşkil edip etmediği ve böyle bir eksiklik mevcutsa yeni düzenleme yapılması gereği kanun koyucunun takdirindedir. Dolayısıyla bakılmakta olan davada, uygulanacak bir kural mevcut bulunmamaktadır.
4. Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kurala ilişkin başvurunun Mahkemenin yetkisizliği nedeniyle reddi gerekir.
III- HÜKÜM
12.1.2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 340. maddesinin, itiraz başvurusunda bulunan Mahkemenin bakmakta olduğu davada uygulanma olanağı bulunmadığından, bu maddeye ilişkin başvurunun Mahkemenin yetkisizliği nedeniyle REDDİNE, 7.9.2016 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
Başkan
Zühtü ARSLAN
Başkanvekili
Burhan ÜSTÜN
Engin YILDIRIM
Üye
Serdar ÖZGÜLDÜR
Serruh KALELİ
Osman Alifeyyaz PAKSÜT
Recep KÖMÜRCÜ
Nuri NECİPOĞLU
Hicabi DURSUN
Celal Mümtaz AKINCI
Muammer TOPAL
M. Emin KUZ
Hasan Tahsin GÖKCAN
Kadir ÖZKAYA
Rıdvan GÜLEÇ