ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı : 2016/13
Karar Sayısı : 2016/127
Karar Tarihi : 22.6.2016
R.G. Tarih – Sayı :
21.9.2016 - 29834
İTİRAZ YOLUNA BAŞVURANLAR:
1- Askeri Yüksek İdare Mahkemesi İkinci Dairesi (E:2016/13)
2- Bursa Bölge İdare Mahkemesi (Birinci Kurul)
(E.2016/17)
3- Antalya 3. İdare Mahkemesi (E.2016/33)
4- Manisa 2. İdare Mahkemesi (E.2016/39)
İTİRAZLARIN KONUSU: 4.11.1981
tarihli ve 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’na, 19.11.2014 tarihli ve 6569
sayılı Kanun’un 32. maddesiyle eklenen geçici 70. maddenin;
1- Birinci fıkrasının birinci cümlesinin,
2- Üçüncü fıkrasının,
Anayasa’nın 2., 10., 49. ve 55. maddelerine aykırılığı ileri
sürülerek iptallerine ve birinci fıkrasının birinci cümlesinin yürürlüğünün
durdurulmasına karar verilmesi talepleridir.
OLAY: Üniversitelerin tıp fakülteleri ile Gülhane Askeri Tıp Akademisinde
görev yapan öğretim üyelerinden, mesai saatleri dışında serbest meslek
faaliyetinde bulunan veya özel sağlık kuruluşlarında çalışmakta olan davacılara
üniversite ödeneği ve ek ödeme (GATA’da görevli olan öğretim üyesine sağlık
hizmetleri tazminatı) ödenmemesi nedeniyle açılan davalarda, itiraz konusu
kuralların Anayasa’ya aykırılık iddiasını ciddi bulan Mahkemeler, iptalleri
için başvurmuştur.
I- İPTALİ İSTENİLEN KANUN HÜKMÜ
Kanun’un itiraz konusu kuralların da yer aldığı geçici 70. maddesi
şöyledir:
“Geçici Madde 70- Tabip, diş tabibi ve
tıpta uzmanlık mevzuatına göre uzman olan öğretim üyelerinden, bu maddenin
yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla mesai saatleri dışında serbest meslek
faaliyetinde bulunmakta veya özel sağlık kuruluşlarında çalışmakta olanlara, bu
faaliyetlerini sona erdirinceye kadar üniversite ödeneği ve ek ödeme
ödenmez. Bunlardan belirtilen faaliyetlerini sona erdirmek isteyenler,
31/12/2014 tarihine kadar bu konudaki iradelerini görevli oldukları kurum
yönetimlerine bildirirler ve bunların en geç 31/5/2015 tarihine kadar bu
faaliyetleri sona ermiş sayılır ve çalışma uygunluk belgesi veya izni iptal
edilir. Bu süre içinde mali hakları ve ek ödemeleri tam olarak ödenmeye devam
olunur.
Bu madde kapsamında bulunan öğretim üyelerinden belirtilen
faaliyetlerinden dolayı görevi kötüye kullandıkları yargı kararı ile tespit
edilenlerin, genel hükümlere göre sorumlulukları saklı kalmak kaydıyla, serbest
meslek veya özel sağlık kuruluşlarında çalışma uygunluk belgesi veya izni iptal
edilir.
Bu madde hükmü Gülhane Askeri Tıp Akademisi öğretim üyeleri
hakkında da uygulanır. Ancak bu öğretim üyelerine üniversite ödeneği ile sağlık
hizmetleri tazminatı ödenmez.”
II- İLK İNCELEME
A- E.2016/13 ve E. 2016/17 Sayılı Başvurular Yönünden
1. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü hükümleri uyarınca, Zühtü ARSLAN,
Burhan ÜSTÜN, Engin YILDIRIM, Serdar ÖZGÜLDÜR, Serruh KALELİ, Osman Alifeyyaz
PAKSÜT, Recep KÖMÜRCÜ, Alparslan ALTAN, Nuri NECİPOĞLU, Hicabi DURSUN, Celal
Mümtaz AKINCI, Erdal TERCAN, Muammer TOPAL, M. Emin KUZ, Hasan Tahsin GÖKCAN,
Kadir ÖZKAYA ve Rıdvan GÜLEÇ’in katılmalarıyla 16.3.2016 tarihinde yapılan ilk
inceleme toplantılarında, dosyalarda eksiklik bulunmadığından işin esasının incelenmesine
OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir.
B- E.2016/33 ve E. 2016/39 Sayılı Başvurular Yönünden
2. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü hükümleri uyarınca, Zühtü ARSLAN,
Burhan ÜSTÜN, Engin YILDIRIM, Serdar ÖZGÜLDÜR, Serruh KALELİ, Osman Alifeyyaz
PAKSÜT, Recep KÖMÜRCÜ, Alparslan ALTAN, Nuri NECİPOĞLU, Hicabi DURSUN, Celal
Mümtaz AKINCI, Erdal TERCAN, M. Emin KUZ, Hasan Tahsin GÖKCAN, Kadir ÖZKAYA ve
Rıdvan GÜLEÇ’in katılmalarıyla 5.5.2016 tarihinde yapılan ilk inceleme
toplantılarında, dosyalarda eksiklik bulunmadığından işin esasının
incelenmesine OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir.
III- YÜRÜRLÜĞÜN DURDURULMASI TALEBİ
3. Bursa Bölge İdare Mahkemesi (Birinci Kurul) tarafından yapılan
itiraz başvurusunda yürürlüğü durdurma talebinde de bulunulmuştur.
4. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü’nün “İtiraz başvuru kararı ve
ekleri” başlıklı 46. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b) bendinde “Yürürlüğü
durdurma talebi varsa, yürürlüğün durdurulmaması durumunda doğacak olan
telafisi imkansız zararların açıklanması,” gerektiği belirtilmiştir. Ancak
başvuran mahkemece, bu konuda bir gerekçe belirtilmeksizin sadece “uygulanması
durumunda giderilmesi güç ve olanaksız zararlar doğabileceği gözetilerek”
ifadesine yer verilmek suretiyle yürürlüğün durdurulması talebinde bulunulduğu
görülmekte olup söz konusu talebin yöntemine uygun olmadığı anlaşılmaktadır.
5. Açıklanan nedenlerle; 4.11.1981 tarihli ve 2547 sayılı
Yükseköğretim Kanunu’na, 19.11.2014 tarihli ve 6569 sayılı Kanun’un 32.
maddesiyle eklenen geçici 70. maddenin birinci fıkrasının birinci cümlesine
ilişkin yürürlüğün durdurulması talebinin, 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 40. maddesinin (4)
numaralı fıkrası gereğince yöntemine uygun olmadığından REDDİNE, 16.3.2016
tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir.
IV- BİRLEŞTİRME KARARLARI
6. E.2016/17 sayılı itiraz başvurusunun 16.3.2016 tarihinde,
E.2016/33 ve E.2016/39 sayılı dosyaların 5.5.2016 tarihinde, aralarındaki
hukuki irtibat nedeniyle E.2016/13 sayılı dava ile birleştirilmelerine,
esaslarının kapatılmasına, esas incelemenin E.2016/13 sayılı dosya üzerinden
yürütülmesine OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir.
V- ESASIN İNCELENMESİ
7. Başvuru kararı ve ekleri, Raportör Ömer DURAN tarafından
hazırlanan işin esasına ilişkin rapor, itiraz konusu kanun hükümleri, dayanılan
Anayasa kuralları ve bunların gerekçeleri ile diğer yasama belgeleri okunup
incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
A- İtirazların Gerekçeleri
8. Başvuru kararlarında özetle, Anayasa’da kanun önünde eşitlik
ilkesinin benimsendiği, bu ilke ile aynı hukuksal durumda bulunan kişiler
arasında haklı bir nedene dayanmayan ayrım yapılmasının önlenmesinin
amaçlandığı, mesai saatlerine bağlı olarak çalışıp aynı işi yapan, görev, yetki
ve sorumlulukları aynı olan öğretim üyeleri arasında mesai saatleri dışında
serbest meslek faaliyetinde bulunmak veya özel sağlık kuruluşlarında çalışmakta
olanlar ile bu nitelikte çalışmayanlar arasında ayrım yapıldığı, bu ayrımın
yapılmasını haklı kılan bir sebebin bulunmadığı, aynı hukuki statüde bulunanlar
arasında yapılan bu tarz bir ayrımın kanun önünde eşitlik ilkesi ile
bağdaşmadığı, Anayasa’da yer alan hukuk devleti ilkesinin, hukuki güvenlik alt
ilkesine sahip olduğu, itiraz konusu kuralın bu ilkeyi karşılamadığı, kuralın
öğretim üyelerinin mesai dışı çalışmalarının engellenmesini amaçladığı, mesai
saatleri içerisindeki çalışmalarıyla her öğretim üyesinin hak ettiği ödemelerin
bu kişilerin mesai saatleri dışında çalışıp çalışmamalarına bağlı olarak farklı
tutarlarda yapılmasının adil bir ücret belirlenmesi esasına aykırı olduğu, kamu
hizmetinin aynı süreyle ifa edilmesine rağmen aynı ücretin alınamamasının
çalışanların motivasyon ve verimliliğine olumsuz etki yaptığı ve çalışma
barışının sağlanmasını engellediği belirtilerek Kanun’un birinci fıkrasının
birinci cümlesinin Anayasa’nın 2., 10., 49. ve 55. maddelerine; üçüncü
fıkrasının ise Anayasa’nın 10. maddesine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
B- Anayasa’ya Aykırılık Sorunu
1- Kanun’un Geçici 70. Maddesinin Birinci Fıkrasının Birinci
Cümlesinin ve Üçüncü Fıkrasının İkinci Cümlesinin İncelenmesi
9. Kanun’un geçici 70. maddesinin birinci fıkrasının itiraz konusu
birinci cümlesinde; tabip, diş tabibi ve tıpta uzmanlık mevzuatına göre uzman
olan öğretim üyelerinden, maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla mesai
saatleri dışında serbest meslek faaliyetinde bulunmakta veya özel sağlık
kuruluşlarında çalışmakta olanlara, bu faaliyetlerini sona erdirinceye kadar
üniversite ödeneği ve ek ödeme ödenmeyeceği düzenlenmektedir.
10. Kanun’un geçici 70. maddesinin itiraz konusu üçüncü fıkrasının
ikinci cümlesinde ise Gülhane Askeri Tıp Akademisi öğretim üyelerine üniversite
ödeneği ile sağlık hizmetleri tazminatı ödenmeyeceği belirtilmektedir.
11. Anayasa’nın 2. maddesinde “Türkiye Cumhuriyeti, toplumun
huzuru, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı,
Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan,
demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk Devletidir.” hükmü yer almaktadır.
12. Hukuk devleti, eylem ve işlemleri hukuka uygun, insan
haklarına saygılı, bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren, her alanda
adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren, Anayasa’ya aykırı
durum ve tutumlardan kaçınan, Anayasa ve hukukun üstün kurallarıyla kendini
bağlı sayan, yargı denetimine açık olan devlettir.
13. Anayasa’nın 2. maddesinde düzenlenen hukuk devleti ilkesinin
önkoşullarından biri, kişilerin hukuki güvenliğinin sağlanmasıdır. Hukuk
devletinin sağlamakla yükümlü olduğu hukuki güvenlik ilkesi, hukuk normlarının
öngörülebilir olmasını, bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven
duyabilmesini, devletin de yasal düzenlemelerde bu güven duygusunu zedeleyici
yöntemlerden kaçınmasını gerekli kılar.
14. Üniversite ödeneği, 2914 sayılı Yükseköğretim Personel
Kanunu’nun 12. maddesinde düzenlenmiştir. Anılan maddeye göre, üniversitelerde
belirli görev veya unvanlarda bulunanlar ile belirli dereceler üzerinden aylık
alan öğretim elemanlarına, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’na tâbi en yüksek
Devlet memuru brüt aylık (ek gösterge dahil) tutarının her unvan veya derece
için ayrı ayrı belirlenen yüzdesi olarak ve damga vergisi hariç herhangi bir
vergiye tabi tutulmaksızın her ay “üniversite ödeneği” ödenmektedir.
2955 sayılı Gülhane Askeri Tıp Akademisi Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan “…2914
sayılı Yüksek Öğretim Personel Kanununun 12 nci maddesine göre üniversite
ödeneği;…ödenir.” hükmü gereğince GATA’da görevli uzmanlar hariç
öğretim elemanları da 2914 sayılı Kanun’da düzenlenen üniversite ödeneğinden
yararlanmaktadırlar.
15. Üniversitelerde görevli akademik personelin ek ödemesi ise 375
sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin ek 9. maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre
aylıklarını 2914 sayılı Kanun’a göre almakta olan personele, en yüksek Devlet
memuru aylığına (ek gösterge dahil) 375 sayılı KHK’ya ekli (I) sayılı Cetvelde
yer alan kadro ve görev unvanlarına karşılık gelen oranların uygulanması
suretiyle hesaplanan tutarda ek ödeme yapılmaktadır. Ancak 2547 sayılı Kanun’un
58. maddesinin (c) fıkrası kapsamında tıp ve diş hekimliği fakülteleri ile
sağlık uygulama ve araştırma merkezlerinin hesabında toplanan döner sermaye
gelirleri bakiyesinden, bu yerlerde görevli olanlara yapılacak ek ödeme ile (f)
fıkrası uyarınca rektör, rektör yardımcısı ve genel sekreterlere gelir getirici
katkılarına bakılmaksızın, üniversite yönetim kurulunun uygun gördüğü birimin
döner sermaye hesabından yönetici payı olarak ayrılan tutardan kendisine ödeme
yapılan personele ayrıca ek ödeme yapılmamaktadır. Buna göre aylıklarını 2914
sayılı Kanun çerçevesinde alan akademik personellerden, kendisine 2547 sayılı
Kanun’un 58. maddesinin (c) ve (f) fıkraları kapsamında döner sermaye ödemesi
yapılanlara “ek ödeme” yapılmamakta, döner sermaye almayanlara ise “ek
ödeme” yapılmaktadır.
16. Sağlık hizmetleri tazminatı ise 926 sayılı Türk Silâhlı
Kuvvetleri Personel Kanunu’nun ek 17. maddesinin (Ç) bendinde düzenlenmiştir.
Anılan maddeye göre sağlık hizmetleri tazminatı, Türk Silahlı Kuvvetleri
kadrolarında bulunan ve (Ç) bendinde rütbeleri belirtilen personele hizalarında
gösterilen oranları geçmemek üzere orgeneral aylığının (ek gösterge dâhil) brüt
tutarı ile çarpımı sonucu bulunan miktarda ödenmektedir. Söz konusu tazminattan
yararlanan personele; 2957 sayılı Kanun’un 6. maddesinde yer alan ek görev
ücreti, 3225 sayılı Kanun’un 14. maddesinde düzenlenen ek görev ücreti ve 375
sayılı KHK’nın ek 9. maddesine göre yapılmakta olan ek ödeme verilmemektedir.
Benzer şekilde sağlık hizmetleri tazminatı, ilgili mevzuatı uyarınca ödenmekte
olan zam, tazminat, ödenek, döner sermaye ödemesi, ikramiye, ücret ve her ne ad
altında olursa olsun yapılan benzeri ödemelerin hesabında dikkate
alınmamaktadır.
17. İtiraz yoluna başvuran Mahkemelerde görülmekte olan davaların
konusunu, görevli bulunduğu hastanede öğretim üyesi olarak çalışmaktayken mesai
saatleri sonrasında mesleğini özel bir sağlık kuruluşunda veya serbest olarak
devam ettiren davacıların, almakta olduğu üniversite ödeneği ve ek ödemenin
(GATA’da görevli olanlar için sağlık hizmetleri tazminatının) ödenmemesi
oluşturmaktadır.
18. Kanun koyucu tarafından sağlık hizmetlerinin belirtilen
özelliği gözetilerek sağlık sorunlarının çözüme kavuşturulması veya bu alandaki
hizmetlerin geliştirilmesi için öğretim elemanlarının unvan ve statülerine
uygun bazı sınırlamalar getirilerek çalışma koşulları belirlenebilir. Başka bir
ifadeyle, sağlık hizmetlerinin etkin ve verimli bir şekilde sunulması
bakımından kanun koyucu, Anayasa’nın temel ilkelerine bağlı kalmak koşuluyla,
sağlık çalışanları açısından belli kurallar ve sınırlamalar öngörebilme
konusunda takdir yetkisine sahiptir. Kanun koyucu bu takdir yetkisini
kullanırken diğer bir ifade ile herhangi bir konuda düzenleme yaparken kamu
yararını da göz önünde bulundurmak zorundadır. Ancak getirilen kural ile
ulaşılmak istenen amaç arasında adil bir dengenin bulunması, hukuk devleti
ilkesinin bir gereğidir. Kural ile ulaşılmak istenen amaç arasında bulunması
gereken adil denge, “ölçülülük ilkesi” olarak da adlandırılmakta ve bu
ilkenin alt ilkelerini de, elverişlilik, gereklilik ve orantılılık ilkeleri
oluşturmaktadır. “Elverişlilik ilkesi”, öngörülen kuralın ulaşılmak
istenen amaç için elverişli olmasını, “gereklilik ilkesi” öngörülen
kuralın ulaşılmak istenen amaç bakımından gerekli olmasını, “orantılılık
ilkesi” ise öngörülen kural ile ulaşılmak istenen amaç arasında olması
gereken orantıyı ifade etmektedir.
19. Mesai saatleri dışında çalışan öğretim üyelerine ödenmeyen ve
yukarıda değinilen “üniversite ödeneği”, “ek ödeme” ve “sağlık
hizmetleri tazminatı” ödemeleri mahiyetleri itibariyle fazla mesai ya da
performans karşılığı verilmemekte anılan ödemelere hak kazanılması için “öğretim
üyesi” sıfatına sahip olmak yeterli bulunmaktadır. Bir başka ifadeyle
öğretim üyesi sıfatını haiz bütün akademik personel, kanunda öngörülen diğer
şartları taşımak kaydıyla, söz konusu ödemelere, aylıklarını oluşturan diğer
unsurlarla birlikte hak kazanabilmektedirler.
20. Bu bağlamda, çalışmakta oldukları kadronun kanuni yükümlülüklerini
yerine getiren, görev, yetki ve sorumluluklarını ifa eden öğretim üyelerinin,
hukuk sisteminin tanıdığı bir imkândan yararlanarak mesai saatleri dışında
çalışmaya devam etmeleri nedeniyle çalışma koşullarının kurallarda belirtildiği
şekilde özlük hakkı kapsamındaki bazı ödemeler bakımından sınırlandırılarak
aynı hak ve yükümlülüklere sahip öğretim üyeleri arasında farklılaşmaya
gidilmesi ve kurallarda öngörülen bazı ödemelerden tamamen yoksun bırakılmaları
ölçülü kabul edilemeyeceği gibi hakkaniyete de uygun değildir.
21. Açıklanan nedenlerle kurallar, Anayasa’nın 2. maddesine
aykırıdır. İptalleri gerekir.
22. Kurallar, Anayasa’nın 2. maddesine aykırı görülerek iptal
edildiğinden, Anayasa’nın 10., 49. ve 55. maddeleri yönünden ayrıca
incelenmesine gerek görülmemiştir.
23. Serdar ÖZGÜLDÜR ve Serruh KALELİ bu görüşe farklı gerekçe ile
katılmışlardır.
2- Kanun’un Geçici 70. Maddesinin Üçüncü Fıkrasının Birinci
Cümlesinin İncelenmesi
24. Kanun’un geçici 70. maddesi; tabip, diş tabibi ve tıpta
uzmanlık mevzuatına göre uzman olan öğretim üyelerinden, maddenin yürürlüğe
girdiği tarih itibarıyla mesai saatleri dışında serbest meslek faaliyetinde
bulunmakta veya özel sağlık kuruluşlarında çalışmakta olanlara, bu
faaliyetlerini sona erdirinceye kadar üniversite ödeneği ve ek ödeme
ödenmeyeceğini, anılan öğretim üyelerinden belirtilen faaliyetlerini sona
erdirmek isteyenlerin 31.12.2014 tarihine kadar bu konudaki iradelerini görevli
oldukları kurum yönetimlerine bildirecekleri ve en geç 31.5.2015 tarihine kadar
bu faaliyetlerinin sona ermiş sayılacağı, çalışma uygunluk belgesi veya
izinlerinin iptal edileceği, bu süre içinde mali haklarının ve ek ödemelerinin
tam olarak ödenmeye devam olunacağı, anılan öğretim üyelerinden, belirtilen
faaliyetlerinden dolayı görevi kötüye kullandıkları yargı kararı ile tespit
edilenlerin, genel hükümlere göre sorumlulukları saklı kalmak kaydıyla serbest
meslek veya özel sağlık kuruluşlarında çalışma uygunluk belgesi veya
izinlerinin iptal edileceğini düzenlenmektedir. İtiraza konu kural ise maddede
sayılan bu düzenlemelerin Gülhane Askeri Tıp Akademisi öğretim üyeleri hakkında
da uygulanacağını düzenlenmektedir.
25. 6216 sayılı Kanun’un 43. maddesi uyarınca, ilgisi nedeniyle
itiraz konusu kural Anayasa’nın 2. maddesi yönünden de incelenmiştir.
26. Gülhane Askeri Tıp Akademisi’nde görevli öğretim üyelerine
üniversite ödeneği ile sağlık hizmetleri tazminatının ödenmemesi nedeniyle
itiraz konusu kuralın iptali istenilmekte ise de söz konusu ödemelerin
yapılmamasının kanuni dayanağını oluşturan, Kanun’un geçici 70. maddesinin
birinci fıkrasının birinci cümlesi ile üçüncü fıkrasının ikinci cümlesinin
Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmiş olması karşısında, söz konusu
ödemelerin yapılmaması bakımından doğrudan hüküm ifade etmeyen itiraz konusu
kuralın Anayasa’ya aykırılığından söz edilemeyeceği gibi maddede yer alan ve
GATA öğretim üyeleri hakkında da uygulanacağı belirtilen diğer hükümlerin
Anayasaya uygunluk denetiminin de bu konularda itiraz başvurusunda bulunulması
halinde yapılacağı kuşkusuzdur.
27. Diğer taraftan itiraza konu kuralın etkilemiş olduğu Kanun’un
birinci fıkrasının ikinci ve üçüncü cümleleri ile ikinci fıkrasının iptali
talep edilmediği gibi anılan cümleler ve fıkraya dair herhangi bir uyuşmazlık
da bulunmamaktadır.
28. Açıklanan nedenlerle kural, Anayasa’nın 2. maddesine aykırı
değildir. İptal talebinin reddi gerekir.
29. Kuralın, Anayasa’nın 10. maddesiyle ilgisi görülmemiştir.
30. Serdar ÖZGÜLDÜR ve Serruh KALELİ bu görüşe
katılmamışlardır.
VI- HÜKÜM
4.11.1981 tarihli ve 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’na,
19.11.2014 tarihli ve 6569 sayılı Kanun’un 32. maddesiyle eklenen geçici 70.
maddenin;
A- Birinci fıkrasının birinci cümlesinin Anayasa’ya aykırı
olduğuna ve İPTALİNE, OYBİRLİĞİYLE,
B- Üçüncü fıkrasının;
1- Birinci cümlesinin Anayasa’ya aykırı olmadığına ve itirazın
REDDİNE, Serdar ÖZGÜLDÜR ile Serruh KALELİ’nin karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA,
2- İkinci cümlesinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve
İPTALİNE, OYBİRLİĞİYLE,
22.6.2016 tarihinde karar verildi.
Başkan
Zühtü ARSLAN
|
Başkanvekili
Burhan ÜSTÜN
|
Başkanvekili
Engin YILDIRIM
|
Üye
Serdar
ÖZGÜLDÜR
|
Üye
Serruh KALELİ
|
Üye
Osman
Alifeyyaz PAKSÜT
|
Üye
Recep
KÖMÜRCÜ
|
Üye
Alparslan ALTAN
|
Üye
Nuri
NECİPOĞLU
|
Üye
Hicabi DURSUN
|
Üye
Celal Mümtaz
AKINCI
|
Üye
Erdal TERCAN
|
Üye
Muammer TOPAL
|
Üye
M. Emin KUZ
|
Üye
Hasan Tahsin
GÖKCAN
|
Üye
Kadir ÖZKAYA
|
Üye
Rıdvan GÜLEÇ
|
DEĞİŞİK GEREKÇE VE KARŞIOY GEREKÇESİ
“Türkiye Sağlık Enstitüsü Başkanlığı Kurulması ile Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı” ile
Kars Milletvekili Yunus KILIÇ ve Amasya Milletvekili Avni ERDEMİR
ile 79 milletvekilinin “Türkiye Sağlık Enstitüsü Başkanlığı Kurulması ile Bazı
Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi” Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal
İşler Komisyonunda birleştirilerek görüşülüp kabul edilmiş; TBMM’ce
de 19.11.2014 tarih ve 6569 sayılı Kanun olarak kabul edilerek 26.11.2014
tarih ve 29187 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe
girmiştir.
Bu Kanun’un 32. maddesi ile 4.11.1981 tarih ve 2547 sayılı
Yükseköğretim Kanunu’na eklenen Geçici Madde 70’in Tasarı, Teklif ya da
TBMM’nin anılan Komisyonca kabul edilen metinlerinde yer almadığı ve iptal
istemine konu kuralların da yer aldığı bu düzenlemenin TBMM Genel
Kurulu’nda yapılan görüşme esnasında verilen bir “önerge” ile metne
eklendiği anlaşılmaktadır.
Anayasa’nın 88. maddesinde “Kanun teklif etmeye Bakanlar Kurulu ve
milletvekilleri yetkilidir.
Kanun tasarı ve tekliflerinin Türkiye Büyük Millet Meclisinde
görüşülme usul ve esasları İçtüzükle düzenlenir.” denilmektedir. Anayasa’nın
88. maddesinin birinci fıkrasının ihlâli sonucu bir yasalaştırma söz konusuysa,
bu konudaki ihlâl Anayasa’nın 148. maddesi anlamında bir “şekil sakatlığı”na
değil, doğrudan 88. maddesine aykırı düşer ve yapılacak anayasal denetimin,
“şekil bakımından” değil, “esas bakımından” söz konusu olması gerekir. 88.
maddenin ikinci fıkrasındaki “Kanun tasarı ve tekliflerinin Türkiye Büyük
Millet Meclisinde görüşülme usul ve esasları İçtüzükle düzenlenir” hükmünün de,
bu açıklama çerçevesinde yorumlanması ve bu düzenlemenin aynı maddenin birinci
fıkrasındaki anayasal hüküm doğrultusunda anlaşılması ve hüküm ifade etmesi
gerekir. Yani, birinci fıkraya aykırı bir durum söz konusu ise artık ortada
doğrudan bir Anayasa ihlâli söz konusu olacak ve Anayasa’nın bu hükmünün bir
tekrarından ibaret olan TBMM İçzüğü’nün 35. maddesinin ihlâli nedeniyle,
Anayasa’nın 148. maddesinde belirtilen (ve son oylamaya ilişkin olmadığından
kanunun iptalini gerektirmeyen) bir şekil sakatlığından ve şekil denetiminden
değil; 88. maddenin birinci fıkrasının ihlâli sonucu esası ilgilendiren bir
sakatlıktan ve esas denetimden söz edilebilecektir.
Davanın somutu ile ilgili olarak düzenleme öngören TBMM
İçtüzüğü’nün “Komisyonların yetkisi, toplantı yeri ve zamanı” başlıklı 35.
maddesinin ilgili bölümleri şöyledir: “Komisyonlar, kendilerine havale edilen
kanun tasarı ve/veya tekliflerini aynen veya değiştirerek kabul veya
reddedebilirler; birbirleriyle ilgili gördüklerini birleştirerek görüşebilirler
ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığınca kendilerine ayrılan salonlarda
toplanırlar.
Ancak, komisyonlar, 92 nci maddedeki özel durum dışında kanun
teklif edemezler, kendilerine havale edilenler dışında kalan işlerle
uğraşamazlar. Başkanlık Divanının kararı olmaksızın Genel Kurulun toplantı
saatlerinde görüşme yapamazlar ve kanun tasarı ve tekliflerini bölerek ayrı
ayrı metinler halinde Genel Kurula sunamazlar…”
Anayasa’nın 88. maddesinin birinci fıkrasının açık amir hükmü
karşısında, TBMM İçtüzüğü’nün 87. maddesi gerekçe gösterilerek, görüşülmekte
olan bir tasarı veya teklifin konusu olmayan “başka” kanunlarda ek ve
değişiklik getiren “yeni bir kanun teklifi mahiyetindeki” değişikliklerin
“Genel Kurul” tarafından da yapılamayacağı açıktır.
İçtüzüğün 35. maddesinin yukarıdaki açık metninden de açıkça
anlaşılacağı üzere, komisyonların kendilerine havale edilen kanun tasarı ve
tekliflerini görüşme yetkileri sınırlandırılmış olup, komisyonların İçtüzüğün
92 nci maddesindeki özel durum dışında (genel veya özel af ilanını içeren kanun
tasarı ve teklifleri) kanun teklif etme yetkileri yoktur. Keza Genel Kurulu’nda
bu yönde bir yetkisi bulunmamaktadır.
Yukarıda belirtilen ve iptali istenen kurallar “Tasarı” ve
“Teklif” metinlerinde yer almadığı halde, TBMM Genel Kurulu’nda
verilen bir önergenin benimsenmesi suretiyle kanunlaştırıldığından; bu
durum Anayasa’nın 88. maddesinin birinci fıkrasına (dolayısıyla da
bu hükmün açıklanması mahiyetinde bulunan TBMM İçtüzüğü’nün 35. maddesine)
açıkça aykırı düşmektedir.
Anayasa’nın 148. maddesindeki “Kanunların şekil bakımından
denetlenmesi, son oylamanın, öngörülen çoğunlukla yapılıp yapılmadığı…
hususları ile sınırlıdır…” hükmünün de bu belirlemeye etkisinin olamayacağı
kuşkusuzdur. Gerçekten, 88 nci maddenin birinci fıkrasına açıkça aykırı bir
yasama faaliyeti sözkonusu olduğundan, Genel Kurulca öngörülen çoğunlukla
yapılacak bir “son oylama”nın belirtilen Anayasa’ya aykırılığı düzelteceği
kabul edilemez. Ancak 88 inci maddenin birinci fıkrasına uygun bir yasama
faaliyeti içerisinde 148 inci maddedeki “şekil denetimi” kuralı işletilebilir.
Davanın somutunda ise yukarıda açıklandığı üzere, aksi yönde bir yasama
faaliyeti bulunduğu görüldüğünden; 148 inci maddenin bu davanın somutunda
uygulama kabiliyeti bulunmamaktadır. (Bu konudaki bir inceleme için bkz.: Torba
Yasalar ve Yasama sürecindeki İçtüzük Hükümlerinin Şekil Denetimi Sorunu, Hıfzı
DEVECİ, TBB Dergisi, 2015 (117) s. 55-90)
Esasen Anayasa Mahkemesinin 25.12.2008 tarih ve E.2008/71,
K.2008/183 sayılı kararına (RG 9.4.2009, Sayı:27195) konu iptal davası
başvurusunun içeriğinden de, bu şekildeki bir uygulamanın TBMM İçtüzüğü’nün 35.
maddesine aykırı düştüğünün TBMM Başkanlığınca saptandığı ve ilgili komisyona
kabul edilen tasarı metninin iade edilmesine karşılık, ilgili komisyonca iade
edilen tasarı metninin yeniden bir üst yazı ile Genel Kurulun onayına sunulmak
üzere TBMM Başkanlığına geri gönderildiği ve akabinde yasalaştığı
anlaşılmaktadır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle; kuralların Anayasa’nın 88.
maddesine aykırı düşmesi nedeniyle iptali gerektiği kanaatine vardığımızdan;
iptal kararına bu değişik gerekçeyle katılıyoruz.
İtiraza konu kurallardan Geçici 70. maddenin üçüncü fıkrasının
tamamının aynı nedenle iptali gerektiğini değerlendirdiğimizden, birinci
cümlenin iptal isteminin reddi yolundaki çoğunluk kararına da iştirak
edemiyoruz.
Üye
Serdar
ÖZGÜLDÜR
|
Üye
Serruh KALELİ
|