“Sanığın adli sicil kaydında yer alan ilam incelendiğinde, İmar Kirliliğine Neden Olmak suçundan Datça Asliye Ceza Mahkemesi’nin E.2011/106 - K.2012/230 sayılı dosyasında yargılandığı, yargılama sonunda TCK’nin 184/1, 62/1,184/5 maddeleri gereğince sonuç olarak 10 ay hapis cezası ile cezasına mahkum edildiği ve CMK’nun 231 ‘inci maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, CMK’nun 231/8 maddesi hükmü gereğince 5 yıllık denetim süresine tabi tutulduğu, kararın 08.10.2012 tarihinde kesinleştiği görüşmüştür.
Datça Asliye Ceza Mahkemesi’nin E.2014/520 - K.2015/265 sayılı dosyası incelendiğinde; sanık … 14/04/2011 tarihinde işlediği “Mühür Bozma” suçu nedeni ile yargılandığı, yargılama sonunda TCK’nin 203/1, 62/1, 52/1,2 maddeleri gereğince sonuç olarak 3.000 TL Adli Para Cezası ile cezalandırıldığı ve CMK’nin 231’inci maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği görüşmüştür.
Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin Datça Asliye Ceza Mahkemesi’nin E.2011/106 - K.2012/230 sayılı ilk kararının 08.10.2012 tarihinde kesinleştiği göz önüne alındığında, 14/04/2011 tarihinde işlenen “Mühür Bozma” suçunun 5 yıllık deneme süresinde işlendiği hususunda bir tereddüt bulunmamaktadır.
CMK’nun 231/8’inci maddesine 6545 sayılı kanunun 72’inci maddesiyle eklenen 2’inci cümlesiyle “... Denetim süresi içinde, kişi hakkında kasıtlı bir suç nedeniyle bir daha hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilemez. ...” hükmü getirilmiştir.
Bu yönüyle bakıldığında, ikinci suçun kasıtlı bir suç olması ve deneme süresinde işlenilmiş olması nedeniyle, Cumhuriyet Savcılığı’nın itirazının şekli olarak doğru olduğu görülmektedir.
Ancak Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231/5’inci maddesinde hükmün açıklanmasının geri bırakılması tanımlandıktan sonra, fıkranın son cümlesinde “Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, kumlan hükmün sanık hakkında bir hukukî sonuç doğurmamasını ifade eder.” hükmüne yer verilmiştir.
Maddenin gerekçesinde de, “Beşinci fıkrada, ayrıca, hükmün açıklanmasının geri bırakılması tanımlanmaktadır. Buna göre, hükmün açıklanmasının geri bırakılması, öncelikle bir hüküm kurulmasını gerektirmektedir. Ancak hu hüküm sanık hakkında hukuki sonuç doğurmamaktadır. Başka bir ifadeyle, kumlan hükmün hukuki sonuç doğurup doğurmaması, belli bir süreye ve bazı şartlara bağlı kılınmaktadır. Mahkumiyet hükmü kurulduktan başka ayrıca, kurulan bu hükmün, sanık hakkında, yükümlülüklere uyduğu takdirde belirli bir süre hukuki sonuç doğurmayacağı anlamına gelen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı da verilecektir.” denilmiştir.
CMK’nun 231/6-c maddesinin son cümlesi gereğince “Sanığın kabul etmemesi hâlinde, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmez.” Madde, kabul etmeme yönündeki irade beyanının alınmasının zorunlu olduğu şeklinde yorumlandığından ve bu husus yargısal içtihatlarla yerleşik hale gelmiş olduğundan, uygulamada sanıklar, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmezden önce, sistemin ne anlama geldiği yönünde hakim tarafından bilgilendirilmektedirler. Dolayısıyla hakim bu bilgilendirmeyi yaparken sanığa, kurulacak mahkumiyet hükmünün hukukî sonuç doğurmayacağını da söyleyecektir.
Gerek CMK’nun. 231/5. maddesinin son cümlesi ve gerekse maddenin gerekçesinde bu “hukuki sonuç doğurmama” halinin herhangi bir sınırlamasından söz edilmemiştir. Dolayısıyla sanık, hakkında kurulacak hükmün “hukuki bir sonuç doğurmayacağını” düşünerek bu kararın verilmesini kabul edecektir.
Oysa ki, CMK’nun 231/8’inci maddesinin 2’inci cümlesindeki “... Denetim süresi içinde, kişi hakkında kasıtlı bir suç nedeniyle bir daha hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilemez. ...” hükmü “Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması” kurumuna hukuksal bir sonuç bağlamaktır.
Anayasa’nın 2’inci maddesi Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin bir hukuk devleti olduğunu ifade eder. Anayasa Mahkemesi kaynağını bu düzenlemeden alan pek çok kararında hukuk devletini, kişi haklarına saygılı, bu hakları teminat altına alan ve tüm iş ve işlemlerinde hukuka uygun davranan kendi içinde çelişkiler barındırmayan, kişi haklarını korumak için üstlendiği pozitif yükümlülükleri yerine getiren, suçlarla orantılı ve insancıl cezaları kanunlarla düzenleyen, keyfilikten uzak ve herkese eşit yasaların uygulandığı sistem olarak tanımlanmaktadır.
Açıklanan nedenlerle düzenleme, birbirine zıt hükümler içeriyor olması nedeniyle Anayasa’nın 2’inci maddesine aykırıdır.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- CMK’nun 231/8’inci maddesinde yer alan “Denetim süresi içinde, kişi hakkında kasıtlı bir suç nedeniyle bir daha hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilemez.” cümlesinin Anayasa’nın 2’inci maddesine aykırı olduğuna, iptali için AYMKYUHK’nun 40/1. maddesi gereğince Anayasa Mahkemesi’ne başvuru yapılmasına,
2- Başvurunun Anayasa Mahkemesince esastan incelemeye alınması halinde, AYMKYUHK’nun 40/5. maddesi gereğince başvurunun 5 ay süreyle bekletici mesele olarak kabul edilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu oy birliğiyle karar verildi.”
ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı : 2015/91
Karar Sayısı : 2015/97
Karar Tarihi : 12.11.2015
R.G. Tarih-Sayı : Tebliğ edildi.
İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN: Muğla 2. Ağır Ceza Mahkemesi
İTİRAZIN KONUSU: 4.12.2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 231. maddesinin (8) numaralı fıkrasına, 18.6.2014 tarihli ve 6545 sayılı Kanun'un 72. maddesiyle eklenen ikinci cümlenin, Anayasa'nın 2. maddesine aykırılığı ileri sürülerek iptaline karar verilmesi talebidir.
OLAY: Sanık hakkında açılan bir kamu davasında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildikten sonra beş yıllık denetim süresi içinde açılan bir başka kamu davasında da hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesinin hukuka aykırı olduğu gerekçesiyle Cumhuriyet Başsavcılığı'nca yapılan itiraz üzerine itiraz konusu kuralın Anayasa'ya aykırı olduğu kanısına varan Mahkeme, iptali için başvurmuştur.
I- İPTALİ İSTENİLEN KANUN HÜKMÜ
5271 sayılı Kanun'un itiraz konusu kuralın da yer aldığı 231. maddesinin (8) numaralı fıkrası şöyledir:
"(8)(Ek: 6/12/2006-5560/23 md.) Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının verilmesi halinde sanık, beş yıl süreyle denetim süresine tâbi tutulur. (Ek cümle: 18/6/2014-6545/72 md.) Denetim süresi içinde, kişi hakkında kasıtlı bir suç nedeniyle bir daha hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilemez. Bu süre içinde bir yıldan fazla olmamak üzere mahkemenin belirleyeceği süreyle, sanığın denetimli serbestlik tedbiri olarak;
a) Bir meslek veya sanat sahibi olmaması halinde, meslek veya sanat sahibi olmasını sağlamak amacıyla bir eğitim programına devam etmesine,
b) Bir meslek veya sanat sahibi olması halinde, bir kamu kurumunda veya özel olarak aynı meslek veya sanatı icra eden bir başkasının gözetimi altında ücret karşılığında çalıştırılmasına,
c) Belli yerlere gitmekten yasaklanmasına, belli yerlere devam etmek hususunda yükümlü kılınmasına ya da takdir edilecek başka yükümlülüğü yerine getirmesine,
karar verilebilir. Denetim süresi içinde dava zamanaşımı durur."
II- İLK İNCELEME
1. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü hükümleri uyarınca yapılan ilk inceleme toplantısında, başvuru kararı ve ekleri, Raportör Cengiz ERTEN tarafından hazırlanan ilk inceleme raporu okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
2. Anayasa'nın "Anayasaya aykırılığın diğer mahkemelerde ileri sürülmesi" başlıklı 152. maddesinin son fıkrasında, "Anayasa Mahkemesinin işin esasına girerek verdiği red kararının Resmi Gazetede yayımlanmasından sonra on yıl geçmedikçe aynı kanun hükmünün Anayasaya aykırılığı iddiasıyla tekrar başvuruda bulunulamaz."; 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 41. maddesinin (1) numaralı fıkrasında ise "Mahkemenin işin esasına girerek verdiği ret kararının Resmî Gazetede yayımlanmasından itibaren on yıl geçmedikçe aynı kanun hükmünün Anayasaya aykırılığı iddiasıyla itiraz başvurusu yapılamaz." hükümlerine yer verilmiştir.
3. 5271 sayılı Kanun'un 231. maddesinin (8) numaralı fıkrasına 6545 sayılı Kanun'la eklenen cümleye yönelik iptal talebi, Anayasa Mahkemesi'nin 17.6.2015 tarihli ve E.2015/23, K.2015/56 sayılı kararıyla Anayasa'ya aykırı olmadığı gerekçesi ile esastan reddedilmiş ve bu karar 26.6.2015 tarihli, 29398 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanmıştır.
4. Anayasa Mahkemesince işin esasına girilerek reddedilen kural hakkında yeni bir başvurunun yapılabilmesi için, önceki kararın Resmi Gazete'de yayımlandığı 26.6.2015 tarihinden başlayarak geçmesi gereken on yıllık süre henüz dolmamıştır.
5. Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kurala ilişkin iptal talebinin, Anayasa'nın 152. maddesinin son fıkrası ve 6216 sayılı Kanun'un 41. maddesinin (1) numaralı fıkrası gereğince esas incelemeye geçilmeksizin reddi gerekir.
III- HÜKÜM
4.12.2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 231. maddesinin (8) numaralı fıkrasına, 18.6.2014 tarihli ve 6545 sayılı Kanun'un 72. maddesiyle eklenen ikinci cümlenin iptaline karar verilmesi talebiyle yapılan itiraz başvurusunun, Anayasa'nın 152. maddesinin son fıkrası ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 41. maddesinin (1) numaralı fıkrası gereğince REDDİNE, 12.11.2015 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
Başkan
Zühtü ARSLAN
Başkanvekili
Burhan ÜSTÜN
Engin YILDIRIM
Üye
Serdar ÖZGÜLDÜR
Serruh KALELİ
Osman Alifeyyaz PAKSÜT
Recep KÖMÜRCÜ
Alparslan ALTAN
Nuri NECİPOĞLU
Hicabi DURSUN
Celal Mümtaz AKINCI
Erdal TERCAN
Muammer TOPAL
M. Emin KUZ
Hasan Tahsin GÖKCAN
Kadir ÖZKAYA
Rıdvan GÜLEÇ