“Davacı İstanbul Eczacı Odası vekili Av. Zehra ŞİMŞEK tarafından, 08.05.1997 tarih ve 22983 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Türk Eczacıları Birliği Yardımlaşma Sandığı Yönetmeliğinin 6. maddesinin ve 14. maddesindeki “oda ve” ibaresinin iptali ile 6643 sayılı Türk Eczacıları Birliği Kanunu’nun 58. maddesinin 1. fıkrasında yer alan “Bu sandığa birlik azasının hepsi kaydedilmeye ve vecibelerini yerine getirmeye mecburdurlar.” cümlesinin, Anayasa’ya aykırı olduğu iddiası ile Türk Eczacıları Birliğine karşı açılan davada; davacı Oda’nın Anayasaya aykırılık iddiasının ve Yasa kuralının Anayasaya uygunluğu incelenerek işin gereği görüşüldü:
I- UYGULANACAK KURAL:
6643 sayılı Türk Eczacıları Birliği Kanunu’nun 58. maddesinde, “Türk Eczacıları Birliğince bir yardımlaşma sandığı kurulur. Bu sandığa birlik azasının hepsi kaydedilmeye ve vecibelerini yerine getirmeye mecburdurlar. (Değişik: 23/2/1995 - 4078/14 md.) Kurulacak yardımlaşma sandığının işleyişi, yardımlaşma aidatları ve yapılacak yardımlarla ilgili usul ve esaslar, Türk Eczacıları Birliği Merkez Heyeti tarafından çıkartılacak bir yönetmelikle düzenlenir.” hükmüne yer verilmiştir.
Davacı Oda tarafından, iptali istenilen Türk Eczacıları Birliği Yardımlaşma Sandığı Yönetmeliğinin 6. maddesinde de, anılan Yasa kuralına paralel bir düzenleme yapılarak, 6643 sayılı Kanun’un 4078 sayılı Yasa ile değişik 58’nci maddesine göre Türk Eczacıları Birliği’ne kayıtlı bulunan ve bundan sonra kaydedilecek her eczacının, Sandığın doğal ve zorunlu üyesi olduğu ve yükümlülüklerini yerine getirmek zorunda olduğu belirtildikten sonra, yine aynı Yönetmeliğin 14. maddesinde, Sandığa ait o yılki yıllık aidatlarını ödeyemeyen üyelerin oda ve sandık hizmetlerinden yararlanamayacağı kuralı getirilmiştir.
Davacı Oda, eczacıların sandığa üyeliğinin zorunlu kılınması ile davalı idarenin zaten görevi ve sorumluluğu kapsamında olan bir kısım hizmetlerin yerine getirilmesi için üyelerini ek yükümlülüğe maruz bıraktığı, bu yükümlülükleri yerine getirmeyen üyelerini de Oda ve Sandık hizmetlerinden yararlandırmadığı ve böylece kendi kuruluş amacına aykırı hareket ettiği, bu durumun Anayasanın kişi hürriyeti, örgütlenme özgürlüğü ve hukuk devleti ilkelerine aykırı olduğu iddiaları ile söz konusu yönetmelik maddelerinin iptalini istemektedir.
Bu durumda, bakılmakta olan davada iptali istenilen yönetmelik maddesinin dayanağını oluşturan 6643 sayılı Yasanın 58. maddesinin, uyuşmazlığın çözümünde uygulanacak kural olduğu sonucuna varılmaktadır.
II- 6643 SAYILI TÜRK ECZACILARI BİRLİĞİ KANUNU’NUN 58. MADDESİNİN BİRİNCİ FIKRASININ ANAYASA’YA AYKIRILIĞI
Anayasanın, “Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları” başlıklı 135. maddesinde; kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ve üst kuruluşlarının, belli bir mesleğe mensup olanların müşterek ihtiyaçlarını karşılamak, mesleki faaliyetlerini kolaylaştırmak, mesleğin genel menfaatlere uygun olarak gelişmesini sağlamak, meslek mensuplarının birbirleri ve halk ile olan ilişkilerinde dürüstlüğü ve güveni hakim kılmak üzere meslek disiplini ve ahlakını korumak maksadı ile kanunla kurulan ve organları kendi üyeleri tarafından kanunda gösterilen usullere göre yargı gözetimi altında, gizli oyla seçilen kamu tüzelkişilikleri olduğu hükmüne yer verilmiştir.
6643 sayılı Türk Eczacıları Birliği Kanunu’nun Birliğin kuruluş amacının ve görevlerinin düzenlendiği 1. maddesinde; Türkiye sınırları içinde meslek ve sanatlarını yürütmeye yetkili olup da, özel kanunlarında üye olamayacakları belirtilenler hariç, sanatlarıyla uğraşan ve meslekleriyle ilgili hizmetlerde çalışan eczacıların katılmasıyla; eczacıların müşterek ihtiyaçlarını karşılamak, mesleki faaliyetlerini kolaylaştırmak, eczacılığın genel menfaatlere uygun olarak gelişmesini sağlamak, eczacıların birbirleri ile ve halk ile olan ilişkilerinde dürüstlüğü ve güveni hakim kılmak üzere, meslek disiplini ve ahlakını korumak maksadıyla tüzelkişiliğe sahip kamu kurumu niteliğinde Türk Eczacıları Birliği kurulacağı hüküm altına alınmıştır.
Aynı Yasanın 58. maddesinde de, Türk Eczacıları Birliğince bir yardımlaşma sandığı kurulacağı, bu sandığa birlik azasının hepsinin kaydedilmeye ve vecibelerini yerine getirmeye mecbur oldukları, kurulacak yardımlaşma sandığının işleyişi, yardımlaşma aidatları ve yapılacak yardımlarla ilgili usul ve esasların, Türk Eczacıları Birliği Merkez Heyeti tarafından çıkartılacak bir yönetmelikle düzenleneceği hükmü yer almaktadır.
Söz konusu Yasa maddesi uyarınca 08.05.1997 tarihli ve 22983 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Türk Eczacıları Birliği Yardımlaşma Sandığı Yönetmeliğinin 5. maddesinde; sandık üyelerinin tasarrufta bulunmalarını sağlamak, sandık üyesi olan eczacıların sosyal ve ekonomik çıkarlarını koruyup geliştirici çalışmalarda bulunmak, bazı durumlarda üyelerine yardımda bulunmak, sosyal ve ekonomik dayanışmayı güçlendirmek, Sandığın amaçları olarak sayılmıştır.
Türk Eczacıları Birliği, kuruluş Yasasında da belirtildiği üzere, Türkiye sınırları içerisinde meslek ve sanatlarını icra etmek isteyen eczacıların katılmasıyla; eczacıların müşterek ihtiyaçlarını karşılamak, mesleki faaliyetlerini kolaylaştırmak, eczacılığın genel menfaatlere uygun olarak gelişmesini sağlamak; eczacıların birbirleri ile ve halk ile olan ilişkilerinde dürüstlüğü ve güveni hakim kılmak üzere, meslek disiplini ve ahlakını korumak maksadıyla kurulmuştur. Birliğe üye olmak, eczacılık mesleğinin ifası için zorunlu bir husustur. Ancak Anayasaya aykırılığı ileri sürülen Yasa maddesi ile eczacı odasına kaydolan eczacı, iradesi dışında kendiliğinden yardımlaşma sandığına da üye kaydedilmektedir. Öte yandan zorunlu olarak kayıt edilen eczacılar, üyelik aidatlarını ödemedikleri takdirde Sandık hizmetlerinin yanında Oda hizmetlerinden de yararlandırılmamaktadır.
Mülkiyet hakkı kişiye, sahibi olduğu şey üzerinde, yasalar çerçevesinde dilediği gibi tasarruf olanağı vermektedir. Tasarruf, tanımı gereği istediği gibi kullanma yetkisini içerdiği gibi, iktisadi olarak “elde edilen” yani menkul mülkiyetine konu olan gelirin tükenmeyen kısmını ifade etmektedir. Toplum yararına aykırı olmamak kaydıyla malik, sahibi olduğu şeyi dilediği biçimde kullanır. Bu nedenle, üyelik kapsamında zorunlu olarak ödenen aidatlar üzerinde kişilerin mülkiyet hakkı bulunmaktadır.
Anayasa’nın 35. maddesinde, herkesin mülkiyet ve miras haklarına sahip olduğu ve bu hakların, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabileceği öngörülmüştür.
6643 sayılı Yasa’nın 58. maddesi ile Birliğe üye eczacıların, mesleklerinin ifası ile doğrudan ilgili olmayan bir hususta, isteklerine bakılmaksızın Sandığa üye olmaya mecbur tutulmakta, üyelik kapsamında yıllık aidatlarını ödeme yükümlülüğü getirilmekte, bu yükümlülüğü yerine getirmeyenlerin oda hizmetlerinden de faydalandırılmaması öngörülmektedir. Konunun Anayasa ile güvence altına alınmış mülkiyet hakkını da ilgilendirdiği dikkate alındığında, Anayasanın yukarıda belirtilen 35. maddesine aykırılık bulunmaktadır.
6643 sayılı Yasa’nın 58. maddesinin birinci fıkrasında Anayasaya aykırılığı ileri sürülen “Bu sanığa birlik azasının hepsi kaydedilmeye ve vecibelerini yerine getirmeye mecburdurlar.” kuralı ile, serbest çalışan eczacıların gelirlerinin bir kısmının kendileri tarafından değerlendirilmesi yerine Sandığa aidat adı altında zorunlu olarak istenilmesi ve böylece menkul mülkiyet haklarının ellerinden alınmasında “kamu yararı” da bulunmamaktadır. Nitekim Anayasa Mahkemesi kararlarıyla da belirtildiği üzere; hukuk devletinde yasama faaliyetlerinin kamu yararının teminini amaçlaması şarttır. Bir yasa çıkartıldığı zaman kamu yararına dayanıyor olsa dahi, koşulların değişmesi sonucunda kamu yararını karşılayamaz duruma geldiğinde, Anayasanın 2. maddesi kuralına aykırı nitelik kazanır. Kamu yararını sağlamayan 6643 sayılı Yasanın söz konusu hükmünün, bu yönüyle de Anayasaya aykırılığı bulunmaktadır.
Öte yandan, Türkiye sınırları içerisinde mesleklerini ve sanatlarını icra etmek isteyen eczacıların, Birliğe üye olmaları zorunlu olmakla birlikte, mesleğin ifası için zorunlu olmayan Sandığa üye yapılmasının ve yükümlülüklerini yerine getirmemeleri halinde oda hizmetlerinden de faydalandırılmamasının, Anayasanın 2. maddesinde yer alan “hukuk devleti” ilkesine, 19. maddesinin birinci fıkrasında belirtilen “Herkes, kişi hürriyeti ve güvenliğine sahiptir...” hükmüne de aykırılık teşkil etmektedir.
Anayasanın 135. maddesi kapsamında kurulan kamu kurumu niteliğindeki diğer meslek odalarının mevzuatlarında, yardımlaşma sandığı ile ilgili herhangi bir hüküm bulunmamaktadır. Yalnızca 6207 sayılı Avukatlar Yardımlaşma Kanunu’nun 1. maddesinde, sandığa üye olmanın isteğe bağlı olduğu yönünde kural bulunmaktadır. Esasen aykırılığı iddia edilen Yasa maddesi ile kurulan Yardımlaşma Sandığının amaçlarının sandık üyelerinin tasarrufta bulunmalarını sağlamak, sandık üyesi olan eczacıların sosyal ve ekonomik çıkarlarını koruyup geliştirici çalışmalarda bulunmak, bazı durumlarda üyelerine yardımda bulunmak, sosyal ve ekonomik dayanışmayı güçlendirmek olduğu göz önüne alındığında, Sandığa üyeliğin ihtiyari olabileceği, ancak, itiraz konusu kuralla Sandığa, Birlik üyesi eczacıların hepsinin kaydedilmesi ve vecibelerini, yani üyelik aidatlarını yerine getirmeye mecbur bırakılmaları, üyelik aidatlarının ödenmemesi halinde Oda hizmetlerinden de yararlandırılmaması suretiyle eczacılık faaliyetlerinin engellenmesinin Anayasa’nın 48. maddesinde öngörülen özel teşebbüslerin çalışma özgürlüğünün sınırlandırılması sonucunu doğurduğu açıktır.
III. SONUÇ VE İSTEM
Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında, 6643 sayılı Yasa’nın 58. maddesinin birinci fıkrasının Anayasa’ya aykırılığı iddia edilen “Bu sanığa birlik azasının hepsi kaydedilmeye ve vecibelerini yerine getirmeye mecburdurlar.” cümlesinin, Anayasa ile güvence altına alınan mülkiyet hakkını, çalışma özgürlüğünü ve kişi hürriyetini zedelediği, aynı zamanda hukuk devleti ilkesine aykırı olduğu sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle, 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 40. maddesinin 1. fıkrası gereğince, 6643 sayılı Kanunun 58. maddesinin birinci fıkrasının ikinci cümlesinin (Bu sandığa birlik azasının hepsi kaydedilmeye ve vecibelerini yerine getirmeye mecburdurlar.), Anayasa’nın 2, 19, 35 ve 48. maddelerine aykırı olduğu kanısına varıldığından iptali istemiyle Anayasa Mahkemesine başvurulmasına dosyada bulunan belgelerin onaylı bir örneğinin Anayasa Mahkemesi Başkanlığına gönderilmesine, 27/02/2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.”
ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı : 2014/126
Karar Sayısı : 2015/86
Karar Tarihi : 8.10.2015
R.G. Tarih-Sayı : 22.10.2015-29510
İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN: Danıştay Sekizinci Dairesi
İTİRAZIN KONUSU: 25.1.1956 tarihli ve 6643 sayılı Türk Eczacıları Birliği Kanunu'nun 58. maddesinin birinci fıkrasının ikinci cümlesinin Anayasa'nın 2., 19., 35. ve 48. maddelerine aykırılığı ileri sürülerek iptaline karar verilmesi talebidir.
OLAY: Türk Eczacıları Birliği Yardımlaşma Sandığı Yönetmeliği'nin 6. maddesi ile 14. maddesindeki "oda ve" ibaresinin iptali talebiyle açılan davada, itiraz konusu kuralın Anayasa'ya aykırılık iddiasını ciddi bulan Mahkeme, iptali için başvurmuştur.
I- İPTALİ İSTENİLEN KANUN HÜKMÜ
Kanun'un itiraz konusu kuralı da içeren 58. maddesi şöyledir:
"Madde 58- Türk Eczacıları Birliğince bir yardımlaşma sandığı kurulur. Bu sandığa birlik azasının hepsi kaydedilmeye ve vecibelerini yerine getirmeye mecburdurlar.
Kurulacak yardımlaşma sandığının işleyişi, yardımlaşma aidatları ve yapılacak yardımlarla ilgili usul ve esaslar, Türk Eczacıları Birliği Merkez Heyeti tarafından çıkartılacak bir yönetmelikle düzenlenir."
II- İLK İNCELEME
1. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü hükümleri uyarınca Haşim KILIÇ, Serruh KALELİ, Serdar ÖZGÜLDÜR, Osman Alifeyyaz PAKSÜT, Zehra Ayla PERKTAŞ, Recep KÖMÜRCÜ, Burhan ÜSTÜN, Engin YILDIRIM, Nuri NECİPOĞLU, Hicabi DURSUN, Celal Mümtaz AKINCI, Erdal TERCAN, Muammer TOPAL, Zühtü ARSLAN, M. Emin KUZ ve Hasan Tahsin GÖKCAN'ın katılımlarıyla 10.7.2014 tarihinde yapılan ilk inceleme toplantısında, dosyada eksiklik bulunmadığından işin esasının incelenmesine OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir.
III- ESASIN İNCELENMESİ
2. Başvuru kararı ve ekleri, Raportör Murat ARSLAN tarafından hazırlanan işin esasına ilişkin rapor, itiraz konusu kanun hükmü, dayanılan ve ilgili görülen Anayasa kuralları ve bunların gerekçeleri ile diğer yasama belgeleri okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
A- İtirazın Gerekçesi
3. Başvuru kararında özetle, tüm eczacıların Türk Eczacıları Birliğince kurulan yardımlaşma sandığına zorunlu üye olmasının ve yükümlülüklerini yerine getirmemeleri hâlinde oda hizmetlerinden de faydalandırılmamak suretiyle eczacılık faaliyetlerinin engellenmesinin hukuk devleti ilkesine aykırı olduğu, kişi özgürlüğü ve güvenliği ile çalışma özgürlüğünü sınırlandırdığı, üyelik kapsamında zorunlu olarak aidat ödenmesinin mülkiyet hakkını ihlal ettiği ve düzenlemenin kamu yararına dayanmadığı belirtilerek kuralın, Anayasa'nın 2., 19., 35. ve 48. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
B- Anayasa'ya Aykırılık Sorunu
4. 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 43. maddesine göre, itiraz konusu kural ilgisi nedeniyle Anayasa'nın 13. maddesi yönünden de incelenmiştir.
5. 6643 sayılı Kanun'un 58. maddesinin itiraz konusu kuralın da yer aldığı birinci fıkrasında, Türk Eczacıları Birliğince bir yardımlaşma sandığı kurulacağı, bu sandığa birlik üyelerinin hepsinin kaydedilmeye ve yükümlülüklerini yerine getirmeye mecbur olduğu, ikinci fıkrasında ise kurulacak yardımlaşma sandığının işleyişi, yardımlaşma aidatları ve yapılacak yardımlarla ilgili usul ve esasların Türk Eczacıları Birliği Merkez Heyeti tarafından çıkartılacak bir yönetmelikle düzenleneceği hüküm altına alınmıştır. Buna göre itiraz konusu kuralla, Türk Eczacıları Birliğine üye eczacıların, kurulan yardımlaşma sandığına üye olmaları ve bu üyelikle ilgili yükümlülüklerini yerine getirmeleri zorunlu tutulmaktadır.
6. Anayasa'nın 48. maddesinin birinci fıkrasında, "Herkes, dilediği alanda çalışma ve sözleşme hürriyetine sahiptir..." denilmektedir. Bu maddenin gerekçesinde, hürriyet temeline dayalı bir toplumda irade serbestliği çerçevesinde ferdin sözleşme yapma, meslek seçme ve çalışma hürriyetlerinin garanti altına alınmasının tabiî olduğu ve bu hürriyetlerin ancak, kamu yararı amacıyla ve kanunla sınırlanabileceği ifade edilmiştir.
7. Anayasa'nın 13. maddesinde, temel hak ve özgürlüklerin, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasa'nın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabileceği, bu sınırlamaların Anayasa'nın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamayacağı belirtilmiştir.
8. Yardımlaşma Sandığı, kişilerin kendi aralarında yardımlaşma, dayanışma ve bazı zorunlu ihtiyaçlarını uygun koşullarla karşılamak amacıyla oluşturdukları müşterek mal topluluğudur.
9. Kanun'un 58. maddesi uyarınca hazırlanan Türk Eczacıları Birliği Yardımlaşma Sandığı Yönetmeliği'nin 5. maddesine göre, Türk Eczacıları Birliği Yardımlaşma Sandığı da Sandık üyesi olan eczacıların tasarrufta bulunmasını sağlamak, sosyal ve ekonomik çıkarlarını koruyup, geliştirici çalışmalarda bulunmak, ölüm, hastalık, muhtaçlık, afet ve benzeri hâllerde üyelerine yardımda bulunmak ve üyeleri arasında sosyal ve ekonomik dayanışmayı güçlendirmek amacıyla kurulan, özel hukuk kurallarına tabi bir mal topluluğudur. Bu çerçevede değerlendirildiğinde sandığa üyeliğin bir tür sözleşme olduğu anlaşılmaktadır.
10. Özel hukuk, kişilerin birbirleriyle olan ilişkilerini, eşitlik ve irade serbestisi esasına göre düzenleyen hukuk kurallarının bütünüdür. Özel hukukta irade özerkliği, kişilerin yasal sınırlar içerisinde istedikleri hukuki sonuca bu yoldaki iradelerini yeterince açığa vurarak ulaşabilmelerini ifade etmektedir. Sözleşme özgürlüğü ise özel hukuktaki irade özerkliği ilkesinin anayasa hukuku alanındaki dayanağıdır. Anayasa açısından sözleşme özgürlüğü, Devletin, kişilerin istedikleri hukukî sonuçlara ulaşmalarını sağlaması ve bu bağlamda kişilerin belli hukukî sonuçlara yönelen iradelerini geçerli olarak tanıması, onların iradelerinin yöneldiği hukukî sonuçların doğacağını ilke olarak benimsemesi ve koruması demektir. Sözleşme özgürlüğü uyarınca kişiler, hukuksal ilişkilerini özgür iradeleriyle ve sözleşmelerle düzenlemekte serbesttir. Anayasa'nın 48. maddesinde koruma altına alınan sözleşme özgürlüğü, sözleşme yapma serbestisinin yanı sıra, yapılan sözleşmelere dışarıdan müdahale yasağını da içerir.
11. Anayasa'nın 48. maddesinde sözleşme özgürlüğüne yönelik herhangi bir sınırlama öngörülmemiştir. Bununla birlikte, bu hak mutlak ve sınırsız bir hak olmayıp belli kriterlere uygun olmak kaydıyla sınırlamalara tabi olabilecek haklardandır. Özel sınırlama nedeni öngörülmemiş hakların doğasından kaynaklanan bazı sınırları bulunduğu gibi Anayasa'nın başka maddelerinde yer alan kurallara dayanılarak bu hakların sınırlandırılması da mümkün olabilir. Ancak bu sınırlamalar, Anayasa'nın 13. maddesinin öngördüğü şekilde, hakkın özüne dokunmaksızın, hukuk devletinin gereklerini karşılayan bir kanun aracılığıyla, meşru bir amaçla, demokratik bir toplumda gerekliliğe hizmet eden ölçülülük ilkesine uygun şekilde gerçekleştirilmelidir.
12. Çağdaş demokrasiler, temel hak ve özgürlüklerin en geniş ölçüde sağlanıp güvence altına alındığı rejimlerdir. Temel hak ve özgürlükleri büyük ölçüde kısıtlayan ve kullanılamaz hâle getiren sınırlamalar hakkın özüne dokunur. Temel hak ve özgürlüklere getirilen sınırlamaların yalnız ölçüsü değil, koşulları, nedeni, yöntemi, kısıtlamaya karşı öngörülen kanun yolları gibi güvenceler demokratik toplum düzeni kavramı içinde değerlendirilmelidir. Bu nedenle, temel hak ve özgürlükler, istisnaî olarak ve özüne dokunmamak koşuluyla demokratik toplum düzeninin gerekleri için zorunlu olduğu ölçüde ve ancak kanunla sınırlandırılabilirler. Demokratik bir toplumda temel hak ve özgürlüklere getirilen sınırlamanın, bu sınırlamayla güdülen amacın gerektirdiğinden fazla olması düşünülemez. Demokratik hukuk devletinde güdülen amaç ne olursa olsun kısıtlamaların, bu rejimlere özgü olmayan yöntemlerle yapılmaması ve belli bir özgürlüğün kullanılmasını önemli ölçüde zorlaştıracak ya da ortadan kaldıracak düzeye vardırılmaması gerekir. Başka bir deyişle yapılan sınırlama hak ve özgürlüğün özüne dokunarak, kullanılmasını durduruyor veya aşırı derecede güçleştiriyorsa, etkisiz hale getiriyorsa veya ölçülülük ilkesine aykırı olarak sınırlama aracı ile amacı arasındaki denge bozuluyorsa demokratik toplum düzenine aykırı olacaktır.
13. Yukarıda belirtildiği gibi yardımlaşma sandığının amacı, üyelerinin sosyal ve ekonomik çıkarlarını korumak ve eczacılar arasında dayanışmayı teşvik etmek olup sandığa üyeliğin kamusal bir yönünün olmadığı görülmektedir. Sandığa üyeliğin mesleğin icrasına yönelik bir işlevinin olmadığı ve eczacıların temel sosyal güvenlik ihtiyaçlarının Sosyal Güvenlik Kurumuna üyelik yoluyla karşılandığı dikkate alındığında sandık üyeliğinin sadece bazı konularda ek güvence sağlayan ve temel hedefi özel çıkarları korumak olan bir işlem olduğu görülmektedir. Dolayısıyla sandık üyeliğinin özel hukuk niteliği ağır basmaktadır.
14. Özel hukuk kurallarına tabi olan yardımlaşma sandığına üyelik konusunda esas olan irade özerkliği ve bunun anayasa hukukundaki dayanağı olan sözleşme özgürlüğüdür. Özel hukuk alanı içerisinde kalan yardımlaşma sandığı üyeliğinin, kişilerin üye olup olmama iradesi ve isteği dikkate alınmaksızın zorunlu tutulması karşısında, itiraz konusu kuralın sözleşme özgürlüğüne yönelik bir müdahale olduğu ve bu özgürlüğü kullanılamaz hâle getirdiği açıktır. Zira itiraz konusu kuralla, bireylerin serbest iradeleri dışında, belli bir mal topluluğu ile hukuki ilişkiye girme/sözleşme yapma zorunluluğu öngörülerek, bu özgürlüğün negatif görünümü olan sözleşme yapmama özgürlüğü ellerinden alınmaktadır. Belirtilen niteliğiyle söz konusu düzenleme, sözleşme özgürlüğünün özüne dokunmakta ve Anayasa'da öngörülen öze dokunma yasağını ihlal etmektedir.
15. Açıklanan nedenlerle, kural, Anayasa'nın 13. ve 48. maddelerine aykırıdır. İptali gerekir.
16. Kural, Anayasa'nın 13. ve 48. maddelerine aykırı görülerek iptal edildiğinden, Anayasa'nın 2. ve 35. maddeleri yönünden ayrıca incelenmesine gerek görülmemiştir.
17. Kuralın Anayasa'nın 19. maddesiyle ilgisi görülmemiştir.
IV- HÜKÜM
25.1.1956 tarihli ve 6643 sayılı Türk Eczacıları Birliği Kanunu'nun 58. maddesinin birinci fıkrasının ikinci cümlesinin Anayasa'ya aykırı olduğuna ve İPTALİNE, 8.10.2015 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
Başkan
Zühtü ARSLAN
Başkanvekili
Burhan ÜSTÜN
Üye
Serruh KALELİ
Osman Alifeyyaz PAKSÜT
Recep KÖMÜRCÜ
Engin YILDIRIM
Hicabi DURSUN
Celal Mümtaz AKINCI
Erdal TERCAN
Muammer TOPAL
M. Emin KUZ
Hasan Tahsin GÖKCAN
Kadir ÖZKAYA
Rıdvan GÜLEÇ