ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı : 2014/56
Karar Sayısı : 2015/22
Karar Tarihi : 5.3.2015
R.G. Tarih-Sayı :
12.06.2015-29384
İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN : Askerî Yüksek İdare Mahkemesi Üçüncü
Dairesi
İTİRAZIN KONUSU : A-
26.10.1963 tarihli ve 357 sayılı Askerî Hakimler Kanunu’nun,
1- 27.3.1979 tarihli ve 2219 sayılı Kanun’un 3. maddesiyle
değiştirilen 21. maddesinin;
a- Birinci fıkrasının “Askerî hakim sınıfı subayların
görev yerleri ve sıfatları ne olursa olsun emeklilik yaş hadleri diğer subaylar
gibidir.” biçimindeki ilk cümlesinin,
b- İkinci fıkrasında yer alan “…askerî hakim subaylar
rütbelerinin yaş haddine kadar hizmete devam ederler” ibaresinin,
2- 22.5.2012 tarihli ve 6318 sayılı Kanun’un 39. maddesiyle
başlığı ile birlikte yeniden düzenlenen 37. maddesinin dördüncü fıkrasında yer
alan “Askerî hâkimler… kendileri istemedikçe altmış yaşını bitirinceye
kadar emekliye sevk olunamazlar” ibaresinin,
B- 8.6.1949 tarihli ve 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli
Sandığı Kanunu’nun 40. maddesinin birinci fıkrasının (ç) bendinin (I) sayılı
alt bendinin, 12.12.1980 tarihli ve 2358 sayılı Kanun’un 1. maddesiyle
değiştirilen (5) numaralı sırasında yer alan “Albaylar 60” ibaresinin “Askerî
hâkimler” yönünden,
Anayasa’nın 2., 10., 138., 139. ve 145. maddelerine aykırılığı
ileri sürülerek iptaline karar verilmesi istemidir.
I- OLAY
Askerî hâkim albay olarak görev yaparken yaş haddinden dolayı
emekliye sevkedilen davacının, emekliye sevk işleminin iptali istemiyle açtığı
davada, Anayasa’ya aykırılık iddiasını ciddi bulan Mahkeme, itiraz konusu
kuralların iptalleri için başvurmuştur.
III- YASA METİNLERİ
A- İtiraz Konusu Yasa Kuralları
1- 357 sayılı Kanun’un itiraz konusu kuralların da yer aldığı,
a- 21. maddesi şöyledir:
“Madde 21- Askerî hâkim sınıfı
subayların görev yerleri ve sıfatları ne olursa olsun emeklilik yaş hadleri
diğer subaylar gibidir. Askerî hâkim subayların kanunlarda belirtilen
yükümlülük sürelerini tamamlamaları halinde özel kanununda yazılı belli şartlar
içinde emekliliklerini isteme hakları vardır.
Bu Kanunda belirtilen esaslara göre; kadrosuzluk, yetersizlik,
disiplinsizlik ve ahlaki durumları nedeniyle ayırma ve askerî hâkim subay
olmaya engel suçluluk halleri hariç, askerî hâkim subaylar rütbelerinin
yaş haddine kadar hizmete devam ederler.”
b- 37. maddesinin dördüncü fıkrası şöyledir:
“Askerî hâkimler azlolunamazlar. Bir
mahkemenin veya kadronun kaldırılması nedeniyle de olsa aylık ve ödeneklerinden
ve diğer özlük haklarından yoksun kılınamazlar ve bu Kanunda belirtilen
istisnalar dışında, kendileri istemedikçe altmış yaşını bitirinceye
kadar emekliye sevk olunamazlar.”
2- 5434 sayılı Kanun’un itiraz konusu kuralın da yer aldığı 40.
maddesinin birinci fıkrasının (ç) bendinin ilgili bölümü şöyledir:
“ç) Aşağıda yazılı olanların yaş hadleri,
hizalarında gösterilen yaşları doldurdukları tarihlerdir:
I
- Subay ve askerî memur ve gedikliler:
|
|
1-
Asteğmen, teğmen ve üsteğmenler
|
41
|
2-
Yüzbaşı, kıdemli yüzbaşı ve ön yüzbaşılar
|
46
|
3-
Binbaşılar
|
52
|
4-
Yarbaylar
|
55
|
5- Albaylar
|
60
|
6-
Tuğ ve Tümgeneral ve amiraller
|
62
|
7-
Kor ve orgeneraller ve amiraller
|
65
|
8-
Mareşal ve büyük amiraller
|
68
|
9-
6, 7 ve 8 inci sınıf askerî memurlarla memur yardımcıları ve askerî
hastabakıcı hemşireler
|
55
|
10-
Daha yukarı sınıflardaki askerî memurlar
|
60
|
11-
Gedikli subaylar
|
52
|
12-
Gedikli çavuşlar (Astsubay çavuşlar)
|
43
|
13-
Gedikli üstçavuşlar (Astsubay üstçavuşlar)
|
46
|
14-
Gedikli başçavuşlar (Astsubay başçavuşlar)
|
49
|
15-
Başgedikliler (Astsubay kıdemli başçavuşlar)
|
55
|
…”
B- Dayanılan ve İlgili Görülen Anayasa Kuralları
Başvuru kararında, Anayasa’nın 2., 10., 138., 139. ve 145.
maddelerine dayanılmış, Anayasa’nın 140. maddesi ise ilgili görülmüştür.
IV- İLK İNCELEME
Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü hükümleri uyarınca
Serruh KALELİ, Alparslan ALTAN, Serdar ÖZGÜLDÜR, Osman Alifeyyaz PAKSÜT, Zehra
Ayla PERKTAŞ, Recep KÖMÜRCÜ, Burhan ÜSTÜN, Engin YILDIRIM, Nuri NECİPOĞLU,
Hicabi DURSUN, Celal Mümtaz AKINCI, Erdal TERCAN, Muammer TOPAL, Zühtü ARSLAN
ve M. Emin KUZ’un katılımlarıyla 13.3.2014 tarihinde yapılan ilk inceleme
toplantısında, dosyada eksiklik bulunmadığından işin esasının incelenmesine,
sınırlama sorununun ise esas inceleme aşamasında ele alınmasına OYBİRLİĞİYLE
karar verilmiştir.
V- ESASIN İNCELENMESİ
Başvuru kararı ve ekleri, Raportör Murat ARSLAN
tarafından hazırlanan işin esasına ilişkin rapor, itiraz konusu yasa kuralları,
dayanılan ve ilgili görülen Anayasa kuralları ve bunların gerekçeleri ile diğer
yasama belgeleri okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
Başvuru kararında, askerî hâkimlerin emeklilik
yaş haddinin rütbeleri esas alınmak suretiyle belirlendiği, adlî ve idarî yargı
hâkim ve savcılarının yaş hadlerine Anayasa’da yer verilmişken askerî
hâkimlerin altmış yaşını bitirinceye kadar emekli edilemeyecekleri hükmünün
kanunda yer aldığı, oysa “askerî hizmetin gerekleri” ibaresinin 5982
sayılı Kanunla Anayasa’dan çıkarıldığı, 5982 sayılı Kanun’un ilgili maddesinin
gerekçesinde “askerî hizmetin gerekleri” ibaresinin askerî yargının
bağımsızlığını zedelediği düşünülerek yürürlükten kaldırıldığının ifade
edildiği, adlî, idarî ve askerî yargı hâkimleri arasında hâkimlik teminatı
bakımından fark olmasının eşitlik ilkesini zedelediği belirtilerek kuralların,
Anayasa’nın 2., 10., 138., 139. ve 145. maddelerine aykırı olduğu ileri
sürülmüştür.
6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama
Usulleri Hakkında Kanun’un 43. maddesine göre, itiraz konusu kurallar
ilgisi nedeniyle Anayasa’nın 140. maddesi yönünden de incelenmiştir.
İtiraz konusu kurallar, askerî hâkim
sınıfı subayların görev ve sıfatları ne olursa olsun emeklilik yaş sınırlarının
diğer subaylar gibi olduğu, askerî hâkim
subayların bulundukları rütbenin yaş haddine kadar göreve devam edecekleri,
kendileri istemedikçe altmış yaşını bitirinceye kadar emekliye sevk
edilemeyeceklerini düzenlemektedir.
A- Anayasa’nın 2., 138., 139., 140. ve 145. Maddeleri Yönünden
İnceleme
Anayasa’nın 2. maddesinde belirtilen hukuk
devleti, eylem ve işlemleri hukuka uygun, insan haklarına dayanan, bu hak ve
özgürlükleri koruyup güçlendiren, her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup
bunu geliştirerek sürdüren, hukuk güvenliğini sağlayan, bütün etkinliklerinde
hukuka ve Anayasa'ya uyan, işlem ve eylemleri bağımsız yargı denetimine bağlı
olan devlettir.
Anayasa'nın “Mahkemelerin bağımsızlığı”
başlıklı 138. maddesinde, “Hâkimler, görevlerinde bağımsızdırlar;
Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdanî kanaatlerine göre hüküm
verirler…”; mahkemelerin bağımsızlığı ilkesinin bir uzantısı olan “hâkimlik
ve savcılık teminatı”nın düzenlendiği 139. maddesinde, “Hâkimler ve
savcılar azlolunamaz, kendileri istemedikçe Anayasada gösterilen yaştan önce
emekliye ayrılamaz; bir mahkemenin veya kadronun kaldırılması sebebiyle de
olsa, aylık, ödenek ve diğer özlük haklarından yoksun kılınamaz…”; hâkimlik
ve savcılık mesleğinin düzenlendiği 140. maddesinde ise “Hâkimler ve
savcılar adlî ve idarî yargı hâkim ve savcıları olarak görev yaparlar. Bu
görevler meslekten hâkim ve savcılar eliyle yürütülür.
Hâkimler, mahkemelerin bağımsızlığı ve hâkimlik
teminatı esaslarına göre görev ifa ederler.
Hâkim ve savcıların nitelikleri, atanmaları,
hakları ve ödevleri, aylık ve ödenekleri, meslekte ilerlemeleri, görevlerinin
ve görev yerlerinin geçici veya sürekli olarak değiştirilmesi, haklarında
disiplin kovuşturması açılması ve disiplin cezası verilmesi, görevleriyle
ilgili veya görevleri sırasında işledikleri suçlarından dolayı soruşturma
yapılması ve yargılanmalarına karar verilmesi, meslekten çıkarmayı gerektiren
suçluluk veya yetersizlik halleri ve meslek içi eğitimleri ile diğer özlük
işleri mahkemelerin bağımsızlığı ve hâkimlik teminatı esaslarına göre kanunla
düzenlenir.
Hâkimler ve savcılar altmışbeş yaşını bitirinceye
kadar hizmet görürler; Askerî hâkimlerin yaş haddi, yükselme ve emeklilikleri
kanunda gösterilir.” denilmiştir.
Anayasa’nın “Askerî yargı”nın düzenlendiği
145. maddesinin son fıkrasında, askerî yargı organlarının kuruluşu, işleyişi,
askerî hâkimlerin özlük işleri ve askerî savcılık görevlerini yapan askerî
hâkimlerin mahkemesinde görevli bulundukları komutanlık ile ilişkilerinin,
mahkemelerin bağımsızlığı, hâkimlik teminatı ve askerlik hizmetlerinin
gereklerine göre kanunla düzenleneceği hükmü yer almakta iken 7.5.2010 tarihli
ve 5982 sayılı Kanunla yapılan Anayasa değişikliğiyle askerî yargının
bağımsızlığını zayıflatan “askerlik hizmetlerinin gerekleri” ibaresi
madde metninden çıkarılmıştır. Değişikliğin gerekçesi, “…söz konusu
fıkrada yer alan ve askerî yargının bağımsızlığını zedelediği düşünülen
‘askerlik hizmetinin gerekleri’ ibaresi çıkartılmakta…” biçiminde
ifade edilmiştir.
Anayasa’nın “Yargı” başlığı altında
düzenlenen ve 138. maddeyle başlayan bölümünde, sivil adlî ve idarî mahkemeler
için genel düzenlemeler yapılmış; 140. maddenin birinci fıkrasında, “hâkim”
kavramının adlî ve idarî yargı hâkimlerini kapsadığı ifade edilmiş ve dördüncü
fıkrasında, adlî ve idarî yargı hâkimleri için hizmet görecekleri yaş haddi
belirlenirken askerî hâkimlerin yaş haddine yönelik düzenlemenin kanunda
gösterileceği belirtilmiş; 145. maddesinde ise askerî yargı içerisinde yer alan
askerî mahkemeler, disiplin mahkemeleri ve askerî hâkimler için bağımsız bir
düzenleme yapılarak askerî yargı, genel yargı sistemi içerisinde, ayrı, nevi
şahsına münhasır bir yapı olarak ortaya konulmuştur.
Anayasa’nın 145. maddesinde 2010 yılında yapılan
değişiklikle birlikte, Anayasa’da adlî-idarî yargı hâkim ve savcıları için
öngörülen mahkemelerin bağımsızlığı ve hâkimlik teminatına yönelik hükümlerin,
askerî yargı için de geçerli olduğuna yönelik herhangi bir tereddüt
bulunmamaktadır. Kaldı ki, bu Anayasa değişikliğinden önce de Anayasa Mahkemesi
kararlarında, askerlik hizmeti gereklerinin ancak mahkemelerin bağımsızlığına
ve bu bağımsızlığın güvencesi ve dayanağı olan hâkimlik teminatına dokunmadığı
sürece ve de bu ölçü içinde söz konusu olabileceği kabul edilmiştir (Anayasa
Mahkemesinin 8.10.2009 tarihli ve E.2006/105, K.2009/142 sayılı kararı).Dolayısıyla, mahkemelerin bağımsızlığı ve hâkimlik
teminatıyla ilgili Anayasa hükümleri, askerî yargı da dâhil olmak üzere bütün
hâkim ve savcıları kapsamaktadır.
Anayasa, askerî hâkimlerin özlük işlerine ilişkin düzenlemelerde,
mahkemelerin bağımsızlığı ve hâkimlik teminatı ilkelerinin gözetilmesini
öngörmektedir. Bu nedenle Anayasa’nın 138., 139. ve 140. maddelerinde yazılı
kurallar, ayrık durumlar belirtilmediği sürece askerî yargı ve askerî hâkimler
için de geçerlidir. Ancak Anayasa’da ayrıca bir “Askerî Yargı”nın
öngörülmesinin nedeni zaten askerlik hizmetinin kendine özgü koşulları olup
bizzat anayasa koyucu tarafından adlî ve idarî yargıya ilişkin hükümlere ayrı,
askerî yargıya ilişkin hükümlere
ayrı maddelerde yer verilmiş ve bazı konularda askerî hâkimler ayrık tutulmuştur.
Anayasa’nın 139. maddesinin birinci fıkrasıyla, hâkimlerin
kendileri istemedikçe Anayasa’da gösterilen yaştan önce emekliye ayrılamayacakları;
140. maddesinin dördüncü fıkrasıyla altmışbeş yaşını bitirinceye kadar hizmet
görecekleri ifade edilerek adlî ve idarî hâkimlerin görev yapacakları yaş haddi
konusunda anayasal güvence sağlanmıştır. Askerî hâkimler
açısından ise Anayasa’nın 140. maddesinin yaş haddinin kanunla düzenleneceğini
öngörmesi ve 357 sayılı Askerî Hâkimler
Kanunu’nun 37. maddesinde 60 yaşından önce kendileri istemedikçe emekliye sevk
edilemeyecekleri ifade edilerek görev süresi konusunda yasal güvence
sağlanmıştır.
Yargı bağımsızlığı özellikle yasama ve yürütme organlarının baskı
ve müdahalesine karşı hâkimlerin korunmasını ifade ettiğine göre, bu ilkenin
yürütmenin kolaylıkla değiştirmeyeceği kurallarla güvence altına alınması
gereklidir. Nitekim, Birleşmiş Milletler
Yargı Bağımsızlığı Temel İlkeleri’nde, “Yargıçların görev
süresi, bağımsızlığı, güvenliği, alacakları yeterli ücret, hizmet şartları,
emekli aylıkları ve emeklilik yaşı yasada yeterli biçimde güvence altına
alınır.”; Hâkimlerin Bağımsızlığı, Etkinliği ve Rolü Konusunda Avrupa
Konseyi Üye Devletler Bakanlar Komitesi'nin 13 Ekim 1994 tarihli 516.
toplantısında alınan R (94) 12 sayılı Tavsiye Kararı’nda, “Hâkimlerin
bağımsızlığı, Sözleşme ve anayasal ilkelerin ışığı altında özel hükümlerin,
mesela, anayasalara veya diğer yasalara konulması veya bu Tavsiye Kararı’nın iç
hukuka aktarılması suretiyle güvence altına alınmalıdır.”; Avrupa
Hâkimleri Danışma Konseyi’nin (CCJE) Yargının Bağımsızlığı ve Hâkimlerin
Görevden Alınamaması Standartlarına Dair Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesinin
Dikkatine Sunduğu 1 No’lu Görüşü’nde, “Hâkimlerin Statüsü Hakkında
Avrupa Şartı daha da belirgin bir şekilde, ‘Tüm Avrupa Devletlerinde,
hâkimlerin statüsüne dair temel ilkeler mevcut olan en yüksek iç hukuk normlarıyla
ve bu alandaki kurallar da en az kanun düzeyinde düzenlenir.’ demektedir.”;
Venedik Komisyonu’nun Yargı Sisteminin Bağımsızlığı Raporu’nda, “Bu
görüş (CCJE’nin (1) Nolu görüşü), Anayasa Mahkemesi hâkimleri gibi özel haller
hariç olmak üzere emekliliğe kadar devam eden görev süresi fikrini daima
destekleye gelmiş olan Venedik Komisyonu’nun yaklaşımı ile de örtüşmektedir.” denilmek
suretiyle uluslararası belgelerde de yargı bağımsızlığının anayasal ya da yasal
teminatla sağlanabileceği kabul edilmektedir.
Buna göre, yargı bağımsızlığı ve hâkimlik teminatı ilkeleri
toplumun hukuk güvenliği içinde yaşamasının, adil yargılanmanın, insan
haklarının ve özgürlüklerinin güvencesi olup bu ilkeler yargı erki içerisinde
yargılama faaliyetini yerine getiren adlî, idarî ve askerî tüm hâkimler için geçerlidir. Yargı
bağımsızlığı ve hâkim güvencesinin yürütme organlarının kolay değiştiremeyeceği
en üst düzey koruma sağlayan kurallarla güvence altına alınması gerektiği,
karşılaştırmalı hukuka ve bu ilkelere ilişkin uluslararası belgelere
bakıldığında bu düzenlemelerin anayasa ya da kanunlarda yer almasının uygun
olacağı, dolayısıyla anayasaların yargı bağımsızlığına ilişkin temel kuralları
doğrudan düzenleyebileceği gibi bazı hususları kanuna da bırakabileceği anlaşılmaktadır.
Kanun düzeyinde sağlanan koruma sadece bu yönüyle yargı bağımsızlığı ve hâkim
güvencesini ihlal etmez.
Diğer yandan, hâkimlerin görevlerini yargı bağımsızlığı ve hâkim
güvencesine uygun bir şekilde yerine getirebilmeleri açısından önemli olan husus,
emeklilik yaş haddinden ya da süreli bir görevse bu süre sona ermeden önce
görevden alınamayacaklarının güvence altına alınmasıdır. Nitekim, Birleşmiş
Milletler Yargı Bağımsızlığı Temel İlkeleri’nde, "İster atanmış
ister seçilmiş olsunlar, yargıçların zorunlu emeklilik yaşına kadar veya süreli
bir görevleri varsa sürelerinin dolmasına kadar görev yapmaları güvence altına
alınır.”; Hâkimlerin Bağımsızlığı, Etkinliği ve Rolü Konusunda Avrupa
Konseyi Üye Devletler Bakanlar Komitesi'nin yukarıda zikredilen Tavsiye
Kararı’nda, “Yargıçlar, ister atansınlar ister seçilsinler, zorunlu bir
emeklilik yaşına kadar veya belli görev süresi öngörülen hallerde ise görev
sürelerinin tamamlanmasına kadar güvenceli bir mesleki statüye sahip
olmalıdırlar.” denilmektedir. Buna göre, emeklilik yaş haddinin
önceden bilinebilir olması yeterli olup, askerî hâkimler açısından bunun
rütbelerine göre belirlenmesi tek başına yargı bağımsızlığını ve hâkim
güvencesini etkileyen bir husus değildir. Dolayısıyla askerî hâkimlerin emeklilik yaş haddinin
kanunla düzenlenmesi, yargı bağımsızlığı ve hâkim güvencesini sağlamaya
elverişli olup Anayasayla doğrudan düzenleme ya da kanuna bırakma anayasa
koyucunun takdir yetkisi içerisinde kalan bir husustur. Kanun koyucu da itiraz
konusu kurallarla askerî hâkimler için emeklilik yaş haddini rütbelerine göre
ve her hâlükârda da altmış yaş olarak belirleyerek takdir yetkisini bu yönde
kullanmıştır.
Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kurallar
Anayasa’nın 2., 138., 139., 140. ve 145. maddelerine aykırı değildir. İptal
istemlerinin reddi gerekir.
Serdar ÖZGÜLDÜR bu görüşe katılmamıştır.
B- Anayasa’nın 10. Maddesi Yönünden İnceleme
Başvuru kararında, adlî, idarî ve askerî yargı
hâkimleri arasında hâkimlik teminatı bakımından fark olmasının eşitlik ilkesini
zedelediği belirtilerek kuralların, Anayasa’nın 10. maddesine de aykırı olduğu
ileri sürülmüştür.
Anayasa'nın 10. maddesinde belirtilen “kanun önünde eşitlik
ilkesi” hukuksal durumları aynı olanlar için söz konusudur. Bu ilke ile
eylemli değil, hukuksal eşitlik öngörülmüştür. Eşitlik ilkesinin amacı, aynı
durumda bulunan kişilerin kanunlar karşısında aynı işleme bağlı tutulmalarını
sağlamak, ayrım yapılmasını ve ayrıcalık tanınmasını önlemektir. Bu ilkeyle,
aynı durumda bulunan kimi kişi ve topluluklara ayrı kurallar uygulanarak kanun
karşısında eşitliğin ihlâli yasaklanmıştır. Kanun önünde eşitlik, herkesin her
yönden aynı kurallara bağlı tutulacağı anlamına gelmez. Durumlarındaki
özellikler, kimi kişiler ya da topluluklar için değişik kuralları ve
uygulamaları gerektirebilir. Aynı hukuksal durumlar aynı, ayrı hukuksal
durumlar farklı kurallara bağlı tutulursa Anayasa'da öngörülen eşitlik ilkesi
zedelenmez.
Anayasa’nın “Yargı” başlığı altında
düzenlenen ve 138. madde ile başlayan bölümü, sivil adlî ve idarî mahkemeler
için genel düzenlemeler yapma yolunu seçmiş; 140. maddenin birinci fıkrasında,
“hâkim” kavramının adlî ve idarî yargı hâkimlerini kapsadığı ifade
edilmiş ve dördüncü fıkrasında, adlî ve idarî yargı hâkimleri için emeklilik
yaş haddini belirtirken askerî hâkimlere yönelik düzenlemeyi kanuna bırakmış;
145. maddede ise askerî mahkemeleri, disiplin mahkemelerini ve askerî hâkimleri
kapsayan askerî yargı için ayrı bir düzenleme yaparak, askerî yargıyı genel
yargı sistemi içerisinde, ayrı, nevi şahsına münhasır bir yapı olarak ortaya
koymuştur.
Anayasa’nın 139. ve 140. maddesinin dördüncü fıkrası ile
hâkimlerin hizmet görecekleri yaş haddi altmışbeş olarak belirlenmiş, askerî hâkimler açısından ise bu belirleme
kanuna bırakılmıştır. Dolayısıyla anayasa koyucu tarafından adlî ve idarî
hâkimler için emeklilik yaşı anayasal düzeyde güvence altına alınmış ancak
askerî hâkimler için emeklilik yaş
haddini belirleme yetkisi kanun koyucunun takdirine bırakılarak hâkimler için
öngörülen yaş güvencesine askerî hâkimler
bakımından istisna getirilmiştir. Dolayısıyla anayasa koyucu bizzat
kendisi askerî hâkimleri hizmet
görecekleri yaş haddi bakımından adlî ve idarî hâkimlerden ayrık
tutmuştur. Anayasa Mahkemesinin görevi anayasa koyucunun iradesinin değil,
kanun koyucunun iradesinin anayasaya uygunluğunu denetlemektir.
Dolayısıyla Anayasa’nın 140. maddesinin dördüncü fıkrası hükmü karşısında
adlî ve idarî yargı hâkimleri ile askerî hâkimler
arasında hizmet görecekleri yaş haddi bakımından eşitlik karşılaştırması
yapılamaz.
Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kurallar
Anayasa’nın 10. maddesine aykırı değildir. İptal istemlerinin reddi gerekir.
Serdar ÖZGÜLDÜR bu görüşe katılmamıştır.
VI- SONUÇ
A- 26.10.1963 tarihli ve 357 sayılı
Askeri Hakimler Kanunu’nun;
1- 27.3.1979 tarihli ve 2219 sayılı Kanun’un 3. maddesiyle
değiştirilen 21. maddesinin;
a- Birinci fıkrasının “Askeri hakim sınıfı
subayların görev yerleri ve sıfatları ne olursa olsun emeklilik yaş hadleri
diğer subaylar gibidir.” biçimindeki ilk cümlesinin,
b- İkinci fıkrasında yer alan “…askeri hakim
subaylar rütbelerinin yaş haddine kadar hizmete devam ederler” ibaresinin,
2- 22.5.2012 tarihli ve 6318 sayılı Kanun’un 39. maddesiyle
başlığı ile birlikte yeniden düzenlenen 37. maddesinin dördüncü fıkrasında yer
alan “Askeri hakimler…kendileri istemedikçe altmış yaşını bitirinceye
kadar emekliye sevk olunamazlar” ibaresinin,
B- 8.6.1949 tarihli ve 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti
Emekli Sandığı Kanunu’nun 40. maddesinin birinci fıkrasının (ç) bendinin (I)
sayılı alt bendinin, 12.12.1980 tarihli ve 2358 sayılı Kanun’un 1. maddesiyle
değiştirilen (5) numaralı sırasında yer alan“Albaylar 60” ibaresinin “Askeri
hakimler” yönünden,
Anayasa’ya aykırı olmadıklarına ve itirazın REDDİNE, Serdar
ÖZGÜLDÜR’ün karşıoyu ve OYÇOKLUĞUYLA, 5.3.2015 tarihinde karar verildi.
Başkan
Zühtü ARSLAN
|
Başkanvekili
Serruh KALELİ
|
Başkanvekili
Alparslan
ALTAN
|
Üye
Serdar
ÖZGÜLDÜR
|
Üye
Osman
Alifeyyaz PAKSÜT
|
Üye
Recep
KÖMÜRCÜ
|
Üye
Burhan ÜSTÜN
|
Üye
Engin YILDIRIM
|
Üye
Nuri NECİPOĞLU
|
Üye
Celal Mümtaz
AKINCI
|
Üye
Erdal TERCAN
|
Üye
Muammer TOPAL
|
Üye
M. Emin KUZ
|
Üye
Hasan Tahsin
GÖKCAN
|
Üye
Kadir ÖZKAYA
|
KARŞIOY GEREKÇESİ
Anayasa’nın bugüne dek herhangi bir değişikliğe uğramayan
“Hâkimlik ve savcılık mesleği” başlıklı 140. maddesinin dördüncü fıkrasında
“Hâkimler ve savcılar altmışbeş yaşını bitirinceye kadar hizmet görürler; askeri
hâkimlerin yaş haddi yükselme ve emeklilikleri kanunda gösterilir.” denilmektedir.
2010 değişikliği öncesinde Anayasa’nın “Askeri Yargı” başlıklı
145. maddesinin son fıkrasında “Askeri yargı organlarının kuruluşu,
işleyişi, askeri hâkimlerin özlük işleri... askerlik
hizmetinin gereklerine göre kanunla düzenlenir...” hükmü yer almaktaydı. Bu
fıkraya ilişkin gerekçede ise “...askeri hâkimlerin özlük işlerinde
mahkemelerin bağımsızlığı ve hakimlik teminatına ilişkin genel hükümlerden
aynen yararlanacakları, bunun yargı hizmetinin bağımsızlığının tabii
bir sonucu olduğu ilke olarak benimsenmiş(tir)...” denilmekteydi.
Yine 2010 Anayasa değişikliği öncesinde Askeri Yargıtay’ı
düzenleyen 156. maddenin son fıkrası ile Askeri Yüksek İdare Mahkemesini
düzenleyen 157. maddenin son fıkrasında, bu yüksek mahkemelerin kuruluş
kanunlarının “askerlik hizmetlerinin gereklerine göre” düzenleneceği hüküm
altına alınmıştı.
7.2.2010 tarih ve 5982 sayılı Kanun’la Anayasa’nın 145., 156. ve
157. maddelerinde yapılan değişikliklerle, anılan madde metinlerinde yer alan “askerlik
hizmetinin gerekleri” kriteri çıkarılmış ve askeri yargı ile askeri
yüksek mahkemelerin kuruluşu ve işleyişi ile askeri hâkimlerin özlük
işlerinin sadece mahkemelerin bağımsızlığı ve hâkimlik teminatı
esaslarına göre kanunla düzenleneceği esası öngörülmüştür. Anayasa koyucunun bu
konudaki iradesinin ortaya konulması açısından bir örnek olmak üzere,
Anayasa’nın 145. maddesi ile ilgili değişikliğin gerekçesine bakılmasında yarar
bulunmaktadır: “...Anayasa Mahkemesinin 7.5.2009 tarihli ve E.2005/159,
K.2009/62 sayılı kararında, Anayasanın 9., 138. ve 140. maddelerindeki
düzenlemeler gereğince, adli ve idari yargı için öngörülen yargı
bağımsızlığının, askeri yargı içinde geçerli olduğunda kuşku bulunmadığı
vurgulanmaktadır. Bu nedenle, söz konusu fıkrada yer alan ve askeri
yargının bağımsızlığını zedelediği düşünülen ‘askerlik hizmetinin
gerekleri’ ibaresi çıkartılmakta ve fıkranın aynı
mahiyetteki son cümlesi yürürlükten kaldırılmaktadır...”
7.2.2010 tarih ve 5982 sayılı Kanun’la yapılan Anayasa değişikliği
sırasında, askeri hâkimleri ve askeri yargıyı doğrudan ilgilendiren 145., 156.
ve 157. maddelerde değişiklik yapıldığı görülmekle beraber, askeri hâkimlerin
yaş haddi, yükselme ve emekliliklerinin kanunda gösterileceği hükmünü öngören
Anayasa’nın 140. maddesinde herhangi bir değişiklik yapılmadığı; dolayısıyla
ilk nazarda askeri hâkimlerin yaş haddi, yükselme ve emeklilikleri konusunun
yasa koyucunun takdir hakkına bırakılmış olduğu anlaşılmaktadır. Ne var ki
Anayasa’nın 140. maddesindeki bu istisna hükmün, özellikle 145. 156. ve 157.
maddelerde yer alan “askerlik hizmetinin gerekleri” kriteri ve unsuru
gözetilerek konulduğunu ve bu bakımdan söz konusu hükümlerle paralellik ve uyum
gösteren anılan düzenlemenin gerçek amacının “askerlik hizmetinin gerekleri”nden
kaynaklanan bir ihtiyaç olduğunu gözden uzak tutmamak gerekir. Diğer bir
deyişle, 2010 Anayasa değişikliği öncesindeki Anayasal düzenlemelerin gerçek
amacı, adli/idari yargı hâkim ve savcılarının 65 olarak öngörülen yaş
hadlerinin askeri hâkimlere aynen yansıtılmasına “askerlik hizmetinin
gerekleri”nin engel görülmesidir. Oysa 2010 Anayasa değişikliği sonrasında
145., 156. ve 157. maddelerde yer alan “askerlik hizmetinin gerekleri”
kriteri, “askeri hâkimlerin özlük işleri” bakımından dikkate
alınamayacağından; 140. maddede mevcudiyetini sürdüren “askeri
hâkimlerin yaş haddi, yükselme ve emeklilikleri kanunda gösterilir.”hükmünün
de “Anayasaya uygun yorum” yöntemiyle anlamlandırılması ve bir sonuca varılması
gerekmektedir. Bu yorum yöntemiyle yapılan değerlendirmede ise, evvelce sadece
5434 sayılı Kanun’un 40. maddesinin birinci fıkrasının (ç) bendinin (I) sayılı
alt bendinin (5) numaralı sırasında yer alan “albaylar-60” ibaresinin 2010
Anayasa değişikliği öncesinde Anayasa’nın 140. maddesine uygun bir yasal
düzenleme mesabesinde bulunduğu, askerlik hizmetinin gerekleri gözetilerek
subaylar için öngörülen rütbelerden “albay”lar için konulan “60 yaş haddi”nin,
aynı zamanda subay olan askeri hâkimler bakımından da Anayasa’ya uygun bir
düzenleme mahiyetini taşıdığında kuşku bulunmamaktadır. Ne var ki gerek halen
yürürlükte olan bu yasa hükmü gerek 357 sayılı Askerî Hâkimler Kanunu’nun iptal
istemine konu 21. maddesindeki “askeri hâkim sınıfı subayların görev yerleri ve
sıfatları ne olursa olsun emeklilik yaş hadleri diğer subaylar gibidir.” ve
“...askeri hâkim subaylar rütbelerinin yaş haddine kadar hizmete devam ederler”
şeklindeki hükümler ile 22.5.2012 tarihli Kanunla değişik 37. maddesinde yer
alan “Askeri hâkimler... kendileri istemedikçe 60 yaşını bitirinceye kadar
emekliye sevk olunamazlar...” şeklindeki düzenleme, 2010 Anayasa değişikliği
sonrası Anayasa’ya aykırı düşmüştür. Çünkü, Anayasa’nın 145. maddesinin
gerekçesinde açıkça “askeri hâkimlerin özlük işlerinde mahkemelerin
bağımsızlığı ve hakimlik teminatına ilişkin genel hükümlerden aynen
yararlanacakları...” öngörülmüş; askeri hâkimlerin özlük işleri
kapsamında olduğunda kuşku bulunmayan “emeklilik yaş haddi” konusunda
da iptal istemine konu yasal düzenlemeler, artık “askerlik hizmetinin gerekleri”
kriteri kaldırıldığından Anayasal dayanağını kaybetmiştir.
Oysa, Anayasa Mahkemesinin 2010 Anayasa değişikliği öncesinde
verdiği, aşağıda gerekçelerine işaret edilen iki kararında dahi, askeri
hâkimlerin özlük hakları bakımından “rütbenin” belirleyici
olamayacağı ve bunun aksine yapılan düzenlemelerin Anayasa’ya aykırı olduğuna
işaret edilmiştir:
- “...Görev tazminatı, hâkimlik görevinin niteliği ve özelliği göz
önünde bulundurularak saptandığına göre, rütbe, tazminatın
belirlenmesinde etkileyici olmamalıdır. Başka bir deyişle bu tazminat
ilgililere belirli bir rütbede oldukları için değil, hâkim ve savcı oldukları
için verilmektedir. Görevi gereği yüksek hâkimlik tazminatı alma hakkını
kazanma bakımından diğer hâkimlerle aynı hukuksal durumda bulunan
askeri hâkim sınıfı subayların bir bölümünün, yargı hizmeti dışındaki
bir hizmetle kıyaslama yapılmak suretiyle görev tazminatlarının
sınırlandırılması askeri hizmetin gereklerinden kaynaklanan bir
nedene dayanmadığı gibi, Anayasa’nın 10. maddesindeki eşitlik ilkesine de
aykırıdır...” (Any. Mah.nin 12.5.2004 tarih ve E.2003/57, K.2004/57 sayılı
kararı.)
- “...Yüksek hâkimlik tazminatı, hâkimlik görevinin niteliği ve
özelliği göz önünde bulundurularak saptanmakta, hâkim ve savcılar ile
askeri hâkimlerde bu görevde bulunmaları nedeniyle yüksek hâkimlik
tazminatı almaya hak kazanmaktadırlar. Bu nedenle yüksek hâkimlik tazminatının
belirlenmesinde askerlik mesleğine ait rütbelerin esas alınması
olanaklı değildir. İfa ettikleri yargı görevi gereği yüksek hâkimlik
tazminatı alma bakımından adli yargıda görevli diğer hâkimlerle aynı
hukuksal durumda bulunan askeri hâkim sınıfı subaylardan bir
bölümüne rütbeler esas alınarak kıyaslama yapılmak suretiyle farklı
yüksek hâkimlik tazminatı verilmesinin öngörülmesi askerlik
hizmetlerinin gereklerinden kaynaklanan bir nedene dayanmadığı gibi
eşitlik ilkesine de aykırılık oluşturur... Askeri Yüksek İdare Mahkemesi
Başsavcısına ödenecek yüksek hâkimlik tazminatının belirlenmesinde askeri
rütbeyi esas alan ... ibaresi Anayasa’nın 10., 145. ve 157.
maddelerine aykırıdır. İptali gerekir...” (Any.Mah.nin 7.2.2007 tarih ve
E.2005/61, K.2007/17 sayılı kararı.)
Yukarıda belirtilen açıklamalar ışığında Anayasa’nın 145., 156. ve
157. maddelerinde 2010 yılında yapılan değişiklikle “askerlik hizmetinin
gerekleri” unsurunun, askeri hâkimlerin özlük işleri bakımından yasa koyucunun
gözeteceği bir unsur olmaktan çıkarılması ve herhangi bir değişiklik yapılmayan
140. maddedeki askeri hâkimlerin yaş haddinin kanunla düzenleneceği kuralının
da 2010 Anayasa değişikliği sonrasında, askeri hâkimlerin hâkim bağımsızlığı ve
hâkimlik teminatı yönünden eşidi oldukları adli/idari yargı hâkim ve savcıları
dikkate alınarak Anayasa’ya uygun yorum yöntemiyle yorumlanması gerektiği,
esasen Anayasa’nın 145. maddesinin orijinal gerekçesinde de askeri hâkimlerin
özlük işlerinde genel hükümlerden aynen yararlanacaklarına işaret edildiği, Anayasa
Mahkemesi kararlarında da yargısal mesainin yansıması olan özlük hakları
bakımından askeri hakimlerin diğer subayların tâbi olduğu “rütbe” esas
alınarak bir düzenlemeye tâbi tutulmalarının Anayasa’ya aykırı düştüğünün ifade
edildiği, özlük hakları kapsamında olan askeri hâkimlerin emeklilik yaş hadleri
bakımından da emsali oldukları diğer sınıf subaylarının yaş hadlerine tâbi
tutulmalarını öngören iptal istemine konu kuralların da Anayasa’nın 10., 140.,
145., 156. ve 157. maddelerine aykırı düştüğü ve iptali gerektiği kanaatine
vardığımdan; çoğunluğun aksi yöndeki kararına katılmıyorum.